• Sonuç bulunamadı

Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli. Araştırma Merkezi TÜRK:.c HAM~R.~

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli. Araştırma Merkezi TÜRK:.c HAM~R.~"

Copied!
21
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Gazi Üniversitesi

Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli

Araştırma Merkezi TÜRK:.c HAM~R.~

2. ULUSLARARASI

T.ÜRK KÜLTÜR EVRENİNDE ALEVİLİK ve

BEKTAŞİLİK BiLGİ ŞÖLENİ BİLDİRİ KİTABI

1. CİLT

Editörler

Dr. Filiz KILIÇ Tuncay BÜLBÜL

17-18-19 Ekim 2007

ANKARA

(2)

Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi Yayınlan

ISBN: 978-975-507-220-3

Araştırma Dizisi: 5

2. Uluslararası Türk Kültür Evreninde Alevilik ve Bektaşilik Bilgi Şöleni

Bildiri Kitabı 17-18-19 Ekim 2007

Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli

Araştırma Merkezi Adına Yayın Sahibinin Adı / Owner Prof. Dr. Kadri YAMAÇ (Gazi Üniversitesi Rektörü)

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü / General Manager Prof. Dr. Filiz KILIÇ

o

Yayın İdare Merkezi Adresi/ The Address of Publishment Centre Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi Gazi Üniversitesi Rektörlük Kampüsü, Araştırma Merkezleri Binası, Nu: 11 06502 Teknikokullar /ANKARA

Yayın İdare Merkezi Telefonu / The Telephone of Publishment Centre

o

312. 222 70 16

Belge Geçer / Fax

o

312. 222 70 16

Elektronik Posta/ E-mail hbektasdergi@gazi.edu.tr Web: www.hbektas.gazi.edu.tr

Basımcının Adı/ The Name of the Publisher Grafiker

Grafik-Ofset Matbaacılık Reklamcılık Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti .

Basımcının İşyeri Adresi/ Office Address of Publisher l. Cadde 33. Sokak No: 6

06520 (Oğuzlar Mahallesi) Balgat /ANKARA

Basımcının Telefon Numarası/ The Phone Number rıf The Publisher O 312. 284 16 39 (pbx)

Basım Tarihi ve Basım Yeri/ The Publishment Date 2::d P1:oce 15.10.2007

Grafiker Ofset: O 3 12. 384 00 18

(3)

ÖZET

Yaşayan Alevi.-Bektaşi Geleneği

(Teke Yöresi Örneği)

The Live

Alevi~Bektashi

Tradition (The Example of Teke Region)

Hüseyin BAL*

Bu bildiri Teke yöresinde (Antalya-Isparta-Burdur) yaşayan Alevi-Bektaşi geleneğini sun- mayı amaçlamaktadır. Bu yörede daha çpk_kırsal alanlarda olmak üzere otuzun üzerinde inanç grubu bulunmaktadır. Bu gruplar dedeler veya babaların önderliğinde inançlarını­

ibadetierini yaşamaktadırlar. Gruplar Alevi-Bektaşi yapılanmasında "Dedegan" ve "Baba- gan" kollarına bağlıdırlar. Gruplar arasında kısmen örgütlenme ve geleneği ifade etme farklılıkları olsa da hepsi Hacı Bektaş Veli Dergahı'na bağlıdırlar. Bu topluluklar inançla- rının gereği olan ibadetlerini evlerde veya Cem evlerinde. dergahlarda yerine getirmekte- dirler. Aralarındaki sosyal ilişkiler düzeni insan merkezli tasawuf felsefesi, Kur'an'ın ba- tini yorumu, kültürel öğeler, geleneksel Alevi-Bektaşi bilgi birikimi tarafından belirlen- mektedir.

Bu bildiriye konu olan veriler Teke yöresinde 1 O yıldan beri yaptığımız araştırmalara, göz- lemlere dayanmaktadır.

Alevi-Bektaşi gruplarının inançlarını ve kültürlerini araştırmada bireysel çabalar yetersiz kalmaktadır. Bunun için Üniversitelerin bünyesinde özerk araştırma merkezleri , enstitü- ler ve anabilim dalları oluşturarak çalışmaların daha verimli olması sağlanmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Alevi-Bektaşi Geleneği, Teke Yöresi. Abdal Musa, Kaygusuz Abdal.

Dedegan, Babagan ABSTRACT

This paper aims at presenting the Alevi-Bektashi tradition as it is lived in Teke region (Antalya-Isparta-Burdur). in this region there are more than thirty belief groups, most of which are in rural areas. These groups practice their faith-worship under the leadership of the dede and baba (Alevi religious guides and leaders). Groups are attached to the "De- degan" and "Babagan" branches within the Alevi-Bektashi belief structure. Despite the relative differences in their organization and expression of tradition, ali groups are attac- hed to the Hacı Bektaş Veli Dergahı. These groups practice their worship rituals at ho-

• Prof. Dr. Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyoloji Bölümü.

2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007 33

(4)

uses, Cem Evi or shrine complexes. The social relation system between them is determined by Sufi philosophy in which human is at the center, the mystic (batıni) interpretation of Kur'an, cultural elements, and traditional Alevi-Bektashi cumulative knowledge.

The data presented in"this paper depend on various researches that we have conducted in Teke region for ten years and on accompanying observations.

Efforts at personal !eve! are insufficierİt to search for the belief and cultural systems of Alevi-Bektashi groups. For that reason, researches should become more effective through establishing independent research centers, institutions and departments within university organizations.

KeyWords: The tradition of Alevi-Bektashi, Teke region; Abdal Musa, Kaygusuz Abdal.

Dedegen, Babagan

Giriş

Teke Yöresi Akdeniz bölgesinde batıda Dalaman çayı ile doğuda Alanya, kuzeyde Burdur, Isparta arasında kalan Elmalı ovası, Manavgat ve Akseki'yi de içine alan

geniş bir coğrafyayı kapsamaktadır. Bu coğrafya'nın özellikle batısında Alevi -

Bektaşi geleneği tarih içinde güçlü bir yapı oluşturarak varolagelmiştir. Selçuk- lu döneminde bölgeye yerleştirilen Türkmenler ( 1203) daha sonra Burdur ve Is-

parta'yı içine alan Hamidoğulları Beyliğini kurarlar. Bir süre sonra Antalya'yı

kendi topraklarına katarlar ve yöre Teke-ili Beyliği olarak anılır. 1. Beyazıd (Yıldı­

rım) döneminde (1389-1402) önce Antalya, sonra Teke-ili'nin tamamı alınır ve Teke Sancağı adıyla Osmanlı'nın hakimiyetine girer. Teke Sancağı, kuzeyinde Hamid Sancağı (Burdur ve çevresi). doğusunda Alfüye Sancağı(Manavgat-Akse­

ki-Alanya). batısında Menteşe Sancağı ile çevrili olduğu halde birçok tarihsel olaya şahit olur. Şah Kulu İsyanı bunlardan biridir ( 1511 ).ı

Şah Kulu, Teke yöresinde Kızılkaya veya Yalunlu köyünden Hasan Halife'nin oğlu idi. Hasan Ha- life Şah ismail'in halifelerindendi. Küçük yaşta babası ile birlikte gittiği Erdebi!'de Şeyh Haydar tarafından Alevi inançları doğrultusunda eğitildikten sonra, Antalya'ya gönderildi. Doğduğu kö- yün yakınlarındaki bir mağaraya Çekilerek. Batı Anadolu ve Rumeli halkını Alevilik ve Şah ismail'e bağlılık düşüncesi çevresinde toplamaya çalıştı. Yandaşlarını hızla çoğaltmasında en önemli et- ken. Sultan ikinci Bayezid ile oğulları arasında çıkan saltanat mücadelesidir. Şahkulu yeterince güç topladıktan sonra, 10.000 kişilik bir ordu ile ayaklanma başlattı.

Şah Kulu, Şah ismail'in Safevi devletini güçlendirmesi ve ba;:arıdan başarıya koşmasına dayana- rak ve Osmanlı yönetiminin adaletsiz tutumları sonucu yörede söz sahibi olmaya başladı. Taraf- tarları Teke dağlarının yoksul köylülerinden oluşuyordl!. Ta~~·f:<ı:\arı Şah Kulu'na "Baba"-demek- teydiler.

Antalya'dan Manisa'ya gitmekte olan Şehzade Korkud'un kuvvetlerine saldırarak hazinesine el koyduktan sonra Kızılkaya, istanos. Elmalı. Burdur, Keçiborlu k:ı:;a:....:.iarır.ı ele geçirdi. Kütahya önlerinde kendisine karşı gönderilen Karagöz Paşa ile çarpışarak Karagöz Paşa'yı tutsak etti. Ni- san l 5 l l 'de Kütahya kalesini ku~attı ama sonuç alamadı. Karaman Beylerbeyi Haydar Paşa'yı ye-

34 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007

(5)

yAŞAYAN ALEVi-BEKTAŞi GELENEGI (TEKE YÖRESi ÖRNEGI)

Teke yöresi Abdal Musa ve onun müridi Alanya Beyi'nin oğlu Gaybl'nin yani Kaygusuz Abdal'ın ve nice dervişlerin, mürşidlerin diyarıdır. Abdal Musa'nın

Orhan Bey ile birlikte Bursa fethine katıldıktan sonra ( 1326), Elmalı'da bugünkü

adıyla Tekke köyüne gelip burada dergahını kurduğu ve öğrencilerini-müritleri­

ni-yetiştirdiği bilinmektedir.

Abdal Musa Evliya Çelebi'nin ifadesiyle" Ahmed-i Yesevi fukarası idi. Hora- san'dan Hacı Bektaş ile Rfım'a geldi" (Çelebi, 1999:31 ).

Hacı Bektaş-ı Veli ile Anadolu'ya gelen Abdal Musa, karizmatik kişiliği ile, ta-

rikatın ikinci Pir'i (Pir-i Sani) kabul edilir. Bu nedenle kendisi "Sultan" unvanı

eklenerek anılır. Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli, yakını olan Abdal Musa Sultan, iki ulu şahsiyet; Biri Pir, biri Pir-i Sani. Alevi-Bektaşiler erkanda (Meydan-ı Ali'de)

Hacı Bektaş-ı Veli'ye Harsan Postu'nu, Abdal Musa'ya Ayakçı Postu'nu. Kaygusuz Abdal'a da Nakib Postu'nu değer biçerek ahde-vefa ilkesine uygun davranmışlar­

dır.

Bugün Teke yöresinde varolan Alev_i-8-ektaşi grupları genel olarak şöyle ifa- de edilebilir;

ı. Doğrudan Hacı Bektaş Dergahına veya Hünkarın soyundan gelenlere (Çelebi- ler/ Ulusoylar) bağlı olan Dedegan koluı,

2. Hacı Bektaş-ı Veli'yi ve Abdal Musa'yı mücerret kabul eden, Abdal Musa Oca-

ğına bağlı Babagan kolu (Ali Haydar Ercan Dedeba'ya bağlı olanlar) .

3. Abdal Musa soyundan olan, Hacı Bektaş Dergahında Çelebiler' den el alan De- degan kolu,

4. İzmir Narlıdere Yanyatır Ocağına bağlı Tahtacı Alevileri, 5. Seyyit Battal Gazi Ocağına bağlı Uluğbey Veli Baba evlatları,

6. Yağmurlu Ocağına bağlı Abdallar.

nerek kuzeye yöneldi. Karaman yakınında, Kızılkaya boğazında sadrazam Hadım Ali Paşa komuta- sındaki kuvvetlerce çembere alındı. Amasya valisi Şehzade Ahmed'in. Yeniçeriler arasındaki ikilik ve bölünmeye yol açan tutumundan yararlanarak kuşatmayı yardı ve Sivas yönünde kaçmayı ba- şardı. Hadım Ali Paşa az bir kuvvetle Çubukova'da ona yetişti ve iki taraf 2 Temmuz 1511 'de Gök- çay yöresinde savaşa tutuştu. Şahkulu çarpışma esnasında isabet eden bir okla öldü(vikipi- di.com).

2 Dedegan-Babagan kolu ayrımı Hacı Bektaş Veli'nin mücerret olup-olmadığı tartışmasından gelen bir farklılaşmadır. Dedegan kolu Çelebiler diye anılır. Kelime anlamı "Tanrı'dan" olan Çelebi, Tek- ke'de görevli. mürşitlik aşamasına gelmiş derviş demektir. Çelebiler soyu, kendilerinin Hacı Bek- taş-ı Veli'nin eşi olan Kadıncık Ana' dan olma Timurtaş"tan geldiklerini savunurlar. Babagan kolu ise Hacı Bektaş'ın evlenmediğini. mücerret olduğunu, KadıncıkAna'nın ona hizmet ettiğini savu- nurlar. Böylece kendilerini bel evladı değil. yol evladı olduklarını ileri sürerler.

2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007 35

(6)

H Ü S E Y i N B A L

Yöredeki Alevi-Bektaşi Gruplarına ilişkin bazı tespitler;

ı. Teke yöresinde (Antalya-Isparta-Burdur) kırsal ve kentsel alanlarda Ale- vi;.. Bektaşi grupları yaşamaktadır. Bunların yerleşim yerlerine göre dağılım­

ları şöyledir;

Antalya

Merkez' de Erzincan, Erzurum, Çorum, Tunceli vb. doğu illerinden gelen Alevilerin

yoğunlukta olduğu mahalleler (Sütçüler, Sinan , Ahatlı, Mazı dağı, Dokuma, Ge- biz, gibi). Tahtacı Alevilerinin (Kızılarık) ve Abdalların yaşadığı (Yeşildere) ma- halleler, Alevi-Bektaşi Federasyonu'na bağlı sivil toplum örgütlerinin (ABF'ile

ilişkili dernekler ve vakıf) ve Cem evinin bulunduğu mahalle (Konuksever) ve di-

ğerleri. Antalya merkezde Girit'ten gelen topluluk Bektaşi geleneğini sürdürmek- tedir.

·Merkez köylerden Doyran köyü ve yaylasında Tahtacı Alevileri yaşamaktadır Elmalı ilçesinde; Abdal Musa'nın dergahının bulunduğu Tekke Köyü, Tahtacı Alevi- lerin ve Babagan kolu Bektaşilerin yaşadığı Akçaeniş Köyü; Bektaşilerin yaşadığı Çaybaşı Değirmeni köyü (Değirmen köy).

Korkuteli ilçesinde; Bektaşilerin yaşadıkları Büyükköy, Kırkpınar Köyü.

Finike ilçesinde; Abdal Alevilerinin yaşadığı Yuvalı Köyü.

Isparta

Merkez' de yerli olanlar ve göç ile gelenler kentin çeşitli mahallelerinde yaşamak­

tadırlar. Geçmişten beri Tahtacı Aleviler daha çok bir mahallede (Turan Mahal- lesi) yaşamaktadırlar.

Geçmişte köy iken kentin mahallesi haline gelen Çünür mahallesi;

Merkez köylerinden Yakaören (Ilavuz) , Aliköy, Gönen ilçesinde merkez' de Manastır mahallesi,

Gümüşgün (Baladız) Köyü, Yalvaç ilçesi'nde Körküler Köyü

Senirkent ilçesinde merkez ve Uluğbey Kasabası.

Bu yerleşim alanlarından sadece Uluğbey Ka,sabası tümüyle Bektaşi'dir. Diğer bü- tün yerleşimlerde farklı oranlarda Alevi -Sünni grupları bir arada yaşamaktadır.

Bu gruplar arasında genel olarak birbirlerini kabul etme ve birada yaşama irade- si vardır.

Burdur

Merkez'de tarihsel-olarak geçmişe dayanan bir Alevi topluluğu olmakla birlikte, zaman içinde kendilerini ifade etme güçlüğü çektiklerinden ortak bir irade oluş­

turamamışlar. Değirmenler mahallesinde Tahtacı Alevileri yaşamaktadır.

36 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007

(7)

YAŞAYAN ALEVi-BEKTAŞi GELENEGI (TEKE YÖRESi ÖR

0

NEGI)

Yeşilova ilçesinde Niyazlar Bektaşi köyüdür.

çavdır Kasabası'nda küçük bir Bektaşi grubu yaşamaktadır.

Kargalı Tahtacı Alevi köyüdür.

2. Teke yöresindeki Alevi-Bektaşi inanç gruplarına Dedeler ve Babalar hiz- met vermektedir. Bu hizmetAyin-i Cem (Erkan) adı verilen dini törenleri yönet- mek, Nevruz, Muharrem Orucu, Aşure vb. belli günlerin organizasyonunu sağla­

mak, Yol'a girmek isteyen, talip olmak isteyenleri hazırlamak, ikrarını almak/ na- sip vermek, aralarında sorun olanları uzlaştırma vb. şeklindedir.

Antalya

Merkezde dernek/vakıf yapılanması içinde 2 Dede görev yapmaktadır.

Antalya Elmalı ve Korkuteli köylerinde Bektaşi Babagan kolunda 1 Mürşid konu- munda Baba (halifebaba) ve 7 Baba hizmet vermektedir.

Ayrıca Abdal Musa soyundan geldiği kabul edilen "Abdal Musa Çelebileri" ola- rak da ifade edilen bir Dede ve ona bağlı 4 "Dikme Baba" bulunmaktadır.

Finike Yuvalı Köyünde Abdal toplul.ı.ığunda bir Dede hizmet vermektedir.

Zeytinköyü /Yeşildere mahallesinde Abdallar son erkanlarını 6 yıl önce yapmış­

lar. Önder konumundaki Dede rahatsızlandıktan sonra erkan yürütülememiş.

Bugün 4 Dede bulunmasına rağmen dede-talip ilişkisi zayıflamış. Burada eski- den erkanlar başladığı zaman bir-iki ay sürermiş. Her akşam bir musahipli erka-

nı olurmuş. Bölgede Tahtacı Alevilerin dışında musafıip erkanı sadece Abdallarda

vardır.

Isparta

Merkezde 2, ilçe merkezlerinde 4 (Gönen 1, Senirkent 3, ). Uluğbey Kasabası 7, köylerde 5 (Yakaören 1, Aliköy I, Gümüşgün 2, Körküler 1) toplam 18 Dede hiz- met vermektedir.

Burdur'da Niyazlar' da bir Baba, Çavdır Kasabasında bir Baba, Kargalı Köyünde bir Dede hizmet vermektedir.

Dedelik/babalık veya genel olarak mürşitlik Alevi-Bektaşi geleneğinin temel ku-

rumlarından biridir.

Bir Buyrukta Pir'in /mürşidin nitelikleri, sorumlulukları özetle şöyle anlatılır;

Pir, dört kapı kırk makamı, üç sünnet yedi farzı bilir olacak, talibinden fıaberdar olacak, ev-

ladı Resulden gelecek, kamil olacak ki talibini pişirecek, Hüdayı bilir olacak ki talibi Yol'a ge- tirecek, (Buyruk, I 958).

Dede bilgili olacak, kamil olacak, talibinin halini bilecek, ona sahip çıka­

cak ... Buyruk böyle diyor. Kentlerde, gecekondularda, yaşam mücadelesinin ve-

rildiği semtlerde veya dernek/vakıf yapıları içinde bu mümkün müdür?

Dede taliplerine sahip çıkamazsa, talipler dedeye ve Yol'a sahip çıkabilirler mi?

2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007 37

(8)

H Ü S E Y i N B A L

3. Teke yöresindeki Alevi-Bektaşi grupları derin tarihi köklere ~ahipti~. Ge- nellikle her grubun ulu bir soy atası vardır. Bu soy atalarının turbelerı yer- lesim yerlerinin içinde bulunmakta ve korunmaktadır. Böylece Ata kültü ca:'nlı olarak yaşamaktadır.

Antalya

Antalya Tekke köyünde ve çevredeki köylerde bulunan Bektaşiler kendilerini Ab- dal Musa Sultan'ın izleyicileri olarak görmektedirler. Sultan'ın mücerret olduğunu ifade edenler kendilerinin yol evlatları olduğunu kabul ederken evli olduğunu savunanlar Çelebiler kolunu oluşturmaktadır. Abdal Musa'nın soyundan geldi- ğini.kabul edenler yani, "Abdal Musa Çelebileri" bulunmaktadır. Bunların Ispar- ta Ali Köy' de ve Bursa'nın Kurşunlu Köyünde talipleri vardır. Hacı Bektaş-ı Ve- li'nin mücerret olup olmadığına ilişkin değerlendirmenin benzeri Abdal Musa için yapılmaktadır.

Artalya Finike ilçesi Yuvalı Köyü ve Antalya merkezdeki Zeytinköy/Yeşildere ma- hallesinde yaşayan Abdal topluluğu kendilerini Kara Yağmurlu Ocağı'na bağla­

maktadırlar. Dedelerinin verdiği bilgiye göre Kara Yağmurlu Ocağı kökeni Hora- san'a ulaşmaktadır. Piri. 7. İmam Musa Kazım'ın 4. göbek torunlarından Seyyid Seyfullah'ın torunu, Hacı Bektaş-ı Veli'nin 9.halifesi Himmetçi Ali Baba'dır. Him- metçi Ali Baba'nın türbesi Kütahya Tavşanlı'da bulunmaktadır. Himmetçi Ali Baba evlatları üç kardeşin soyundan gelmektedir. Üç kardeşten biri Konya Yeni- mahalle'ye, biri Antalya Zeytinköy'e diğeri de Finike Yuvalı Köyü'ne yerleşmiş.

Yuvalı Köyü'ndeki Abdalların ataları uzun süre Abdal Musa'nın müritlerinden Kafi Baba'nın türbesinin bulunduğu bölgede yaşamışlar.

Tekke köyüne yakın Akçen köyündeki Tahtacı Alevileri İzmir Narlıdere Yanyatır Ocağına bağlıdırlar. Bu köyde Tahtacı Alevileri ve Babagan kolu Bektaşileri bir-

· likte yaşamaktadırlar.

Isparta

Isparta merkez köylerinden olan Yakaören'de iki Bektaşi grubundan biri kendi- lerinin Şeyh İsmail Efendi'nin, diğeri de Aslan Baba'nın soyundan geldiğini kabul etmektedir. Birincisinin bulunduğu türbeye konumu itibariyle "Yukarı Tekke", ikincisinin bulunduğu türbeye ise "Aşağı Tekke" denilmektedir. Gruplar da ken- dilerini bu tekkelerin mensubu olarak ifade etmektedirler. Şeyh İsmail Efen- di'nin Osmanlı döneminde Bursa'da öğrenim gördüğü, İstanbul veya Suriye'de din adamı olarak görev yaptığı ve sonra bu köye yerleştiği kabul edilmektedir.

Aslan Baba'nın Horasan tarafından Anadolu'ya gelen "Gaziyan-ı Rum" dervişle­

rinden olduğu ileri sürülmektedir.

Yalvaç ilçesinin Körküler köyündeki Bektaşi grup da kendilerinin Yakaöreıi'de türbesi olan Şeyh İsmail Efendi'nin soyundan geldiklerini kabul etmektedirler.

lsparta'nın Senirkent ilçesinde bir Bektaşi grubu kendilerini burada türbesi bu- lunan Şah Ahmet Sultan'ın soyuna bağlar. Şah Ahmet Sultan'ın 1. Murat dönemin-

38 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007

(9)

yAŞAYAN ALEVi-BEKTAŞi GELENEGI (TEKE YÖRESi ÖR-NEGI)

de yaşadığı ve Padişah tarafından kendisine vakıf arazisi bağışlandığı tarihi bel- gelerde yer almaktadır. Diğer grup kendilerini "Kutup İbrahim Baba"nın evlatla-

olarak görmektedirler.

Uluğbey'deki Bektaşi grupları ise kendilerini bölgenin fethinde rol oynayan se- rasker Hüseyin Gazi'nin onuncu, Zeynel Abidin'in ise yirmi üçüncü göbek toru- nu Veli Bava Sultan'a bağlamaktadırlar.

Burdur

Niyazlar köyündeki Bektaşiler kendilerinin köyün içinde türbesi bulunan Niyazi Baba Sultan'nın evlatları olarak kabul etmektedirler. Niyazi Baba Sultan'nın

Horasan diyarından geldiği, bir fatih olduğu, burada çilehanede bir süre yaşadı­

ğı mezar taşına yazılmış.

Kul Hüseyin'in beş kıtalık nefesi Niyazi Baba'yı anlatır. Son kıta şöyledir;

Kul Hüseyinim der ki şehitler şahı

Sundu kulum vize aşk tası

Gözümün perdesi gönül elması

Kendi destini sır Niyazi vava

Hizmet gören dedeler/babalar kendileri bu ulu ataların torunları olarak ifade et- mektedirler.

4. Yöredeki gruplar Hacı Bektaş Veli Dergahı, Seyyid Battal Gazi Dergahı, Abdal Musa Dergahı, Yanyatır Ocağı ve Yağmurlu Ocağı ile bağlantılıdır.

Babagan kolu Bektaşileri Dedebaba vasıtasıyla Hacı Bektaş Dergahına bağlanırken, Dedegan kolu Bektaşileri dergah postnişini kabul ettikleri Çe- lebiler vasıtasıyla Hacı Bektaş Dergahına bağlıdırlar. Sonunda her grup Serçeşme'ye bağlanmaktadır.

Antalya

Antalya merkezde yaşayan ve göç ederek buraya yerleşen Alevi grupları geldik- leri yörelerdeki Ocaklara bağlılıklarını sürdürmektedir. Bu ocakları temsil eden dedeler - az sayıda da olsa- hizmet vermektedirler.

Abdal Musa dergahının bulunduğu Tekke Köyü ve çevresindeki köyler Abdal Mu- sa Dergahına( Ocağına) aidiyet duygusu ile bağlıdırlar. Abdal Musa'nın mücerret

olduğunu kabul eden Babagan Kolu Bedri Noyan Dedebaba'dan sonra kendile- rini Ali Haydar Ercan Dedebaba aracılığı ile Hacı Bektaş Dergahına bağlarlar.

Onlara göre Dedebaba "Hacı Bektaş Postişinidir". Burada Abdal Musa'nın so- yundan geldiği kabul eden /edilen grup ise doğrudan Hacı Bektaş Dergahında

Çelebilere (Ulusoy'lara) bağlıdır.

Yuvalı Köyü ve Antalya merkezdeki Zeytinköyü / Yeşildere Abdal grubunun de- deleri Hacı Bektaş dergahına ve Veliyettin Ulusoy'a bağlıdırlar.

2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007 39

(10)

Isparta .

Isparta merkez köylerinde ve ilçelerdeki gruplar (Çünür mahallesi, Yakaören Kö- yü, Gönen Manastır mahallesi, Senirkentteki gruplar) yakın zamana kadar Hacı Bektaş ilçesinden gelen Mürşit (Seyyid Güvenç) aracılığıyla Hacı Bektaş Veli Dergahına bağlıydılar. Son bir-kaç yıldan beri grupların ve dedelerin aralarında yaptıkları görüşme ve değerlendirmelerden sonra, Hacı Bektaş Veli'nin soyun- dan olduğuna inandıkları Çelebiler'den Veliyettin Ulusoy'a bağlandılar. Veliyet- tin Ulusoy' un Dergah'ın postnişinlik hizmetine hazır olduğunu beyan etmesi bu süreci hızlandırdı. Bunun yanında Ulusoy'un ikrarlı oluşu, eğitim düzeyi, iş-mes­

lek s.ahibi olması, hoşgörülü ve yapıcı davranışları vb. grupların karar vermesin- de etkili oldu.

Dedelerin bu yeni tercihleri Anadolu Aleviliğinin yol ayrımlarından birini göster- mektedir. Anadolu'daki bir çok grup Hacı Bektaş Veli Dergahına bağlılıklarını HQnkar'ın soyundan geldiği kabul edilen Veliyettin Ulusoy'a yönelik bir tevec- cüh ile yeniden göstermektedirler.

Uluğbey Bektaşileri Eskişehir'deki Seyyid Battal Gazi dergahına bağlıdırlar. Ev- liya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nden öğrendiğimize göre, Hacı Bektaş-ı Veli, Ho- rasan' dan Anadolu'ya girdiğinde ilk kez buraya gelir. Anlatımın güzelliğini boz- mamak için metni aynen vermekte yarar görüyoruz;

" Horasan' dan yedi yüz Horasan erenleriyle Hacı Bektaş-ı Velf ceddimiz Türk·i Türkan Hoca Ahmed-i Yesevf hazretlerinden Rum'a gelmek içün me'zun olup doğru bu asitane-i Seyyid Battal Gazi' ye gelüp niçe zaman anda ikamet edüp Bursa' dan Orhan Gazf Hacı Bektaş-ı Ve- lfyi görmeğe bu Seydf Battal asistanesine gelüp Bektaş-ı Velf ile müşerref olup Bektaş-ı Velf

ricasıyla bu asistane-i Battal'ı Koca Orhan Gazf eyle imar edüp guya bir kal' a-ı metin edüp bin aded nane halkın iskan etdirüp şehr imar eder. Hacı Bektaş-ı Velf dahi halifelerinden Pfr- ce Sultan'ı yetmiş fukarasıyla tekye-nişfn edüp anda sakin olduğundan ... (Evliya Çelebi, 3. Kitap: 12)3

Uluğbey'de bulunan gruplara 1995'yılına kadar Seyyid Battal Gazi' den gelen mürşitler hizmet vermişler. Bu tarihte dergahın en son mürşidi (Hakkı Aydoğdu) yaşlandığını ifade ederek. kendi aralarından bir rehberi mürşit seçmelerini öner- miş. Bunun üzerine Uluğbey'de bulunan 8 rehber ( onlar kendilerine dede veya

3 Burada birkaç şey dikkatimizi çekmiştir. Birincisi Evliya Çelebi. Hacı Bektaş-ı Veli hakkında "ced- dimiz" ifadesini kullanıyor. Genel anlatımda da çok saygılı ve işin özünü bilen biri olarak yazıyor.

ikincisi Hacı Bektaş-ı Veli o dönemde öyle önemli bir şahsiyet olmuş ki Orhan Bey onu görf!1ek ve onunla tanışma şerefine ulaşmak için Bursa'dan geliyor. Ve Hünkar'ın bir ricası üzerine şehri imar ettiriyor ve insanların iskan etmelerine imkan sağlıyor. Üçüncüsü Orhan Gazi dönemi ( 1324- 1362) olduğuna göre, Hacı Bektaş-ı Veli'nin bu dönemde yaşadığı, Abdal Musa'nın da Bursa fet- hine katıldığı bilindiğine göre, Hacı Bektaş ile Abdal Musa'nın birlikte Horasan'dan gelmeleri mümkün görünüyor.

40 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007

(11)

yAŞAYAN ALEVi-BEKTAŞi GELENEGI \TEKE YÖRESi öRNEGI)

baba yerine rehber diyorlar) aralarından birini mürşit olarak seçmişler. Artık bu- rad~ bulunan mürşit yakın zamana kadar yeni hizmet göreceklere el veriyor, taç giydiriyordu. Rehberler sorunları olduğunda mürşide danışıyorlar, birlikte "ahit- name" hazırlayarak düşkünlük kurumunu zamanın şartlarına uyumlu hale.getir- meye çalışıyorlardı. 2007 yılında bu mürşit de yaşlılığına bağlı olarak görevi di-

ğer bir rehbere devretti.

Buradaki rehberlerin Seyyid Battal Gazi'ye olan bağlılıklarını manevi anlamda sürmektedir. Çevredeki dedelerden gelen Hacı Bektaş Veli Dergahı'na (Veliyet- tin Ulusoy'a ) doğrudan bağlanma önerisini ise değerlendirmektedirler.

Yöredeki dedeler / babalar bağlı oldukları makamdan görevli olduklarına dair esas olarak süresi bir yıl olan görev belgesi (icazetname) alırlar4. Bunun yanın­

da görev alan her yıl mürşidi tarafından görülür, sorgudan /sitemden geçer, kur- ban kesilir, erkan yapılır. Babagan kolundaki "dikme babalar" grup tarafından bir

4 icazetname geçmişten gelen bir gelenektir. Senirkent'te bir dededen (Niyazi Dede) atalarından bi- rine (Ali Rıza Baba) ait Hacı Bektaş Dergahı postnişinden alınmış eski yazı ile yazılmış bir icazet- nameyi ve çevirisini gördük. icazetname 1332 yılında kaleme alınmış. Besmele ve Saff suresinden bir ayetle başlıyor. Senirkent'te bulunan "şerefi mukim Kutbu İbrahim Baba"nın evlatlarından Ali Rıza Baba'nın "kamil olduğu evrak-ı müsbite mucibince ötedenberi ocak zade" olduğu ve iyi hali bilindiğinden kendisine icazetnamenin verildiği belirtiliyor. icazetnameninaltında postnişin olan

" Halife Esseyit Haö Feyzullah Dede Baba"nın mührü bulunuyor. Ayrıca 5 Babanın mühürleri ile şahitlik ettikleri anlaşıyor.

Bedri Noyan Dedebaba, Niyazlar köyündeki Baba'ya (Halil Baba) kendi el yazısı ile güzel hat işle­

meleriyle yazdığı icazetname'yi gördük.

Uluğbey Bektaşileri önceden Seyyid Battal Gazi'deki mürşitten görev belgesi alırlarmış. Uluğ­

bey'de bir grup Seyyid Battal Gazi' deki mürşide rehberi (dedeyi) kabul ettiklerine dair bir yazı gö- türüyor. Bunun üzerine mürşit bir görevlendirme belgesi veriyor. Bu görevlendirme Uluğbey'deki üç rehberler tarafından da kabul edilerek imzalanıyor. Aslından yazılan belge şöyledir:

20.12.1988 Bisrnillahirrahmanirrahıym inellezine yedullahi fevke

eydihim ayet üzerine bir elden tutmak lazım olduğuna göre talibanın isteyerek

bir rehbere ihtiyacı vardır.

Fakirin vazifem olarak Mustafa Karahan'ın

ehliyetinden ve ahlakından emin gördüğüm dolayısıyla hizmeti görülerek kendisinin bu vazifeye izin verilmiştir. Başarılar dilerim.

Seyit Battal Gazi evlatlarından Hakkı Aydoğdu imza

Uluğbey Kasabası rehberlerince uygun görülmüştür.

(Üç rehberin adı soyadı ve imzaları)

2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007 41

(12)

H Ü S E Y i N B A L

yıl için seçilirler. onların görevini mürşit, mürşidin halifebaba, halifebabanın

dedebeba tarikat usulünce onaylar. ·

Dedeler bir mürşide bağlanmanın atalardan gelen bir gelenek olduğunu belirt- mektedirler. Bu anlayış "El ele el hakka" ya da "Baş başa bağlı baş da padişaha" ilkesi- ni ifade etmektedir ve bu tarikatın hiyerarşik bir düzen içinde olduğunu göster- mektedir.

5. Teke Yöresinde Alevi-Bektaşi kimliğine sahip olanların sayısı fazla, ikrar-

yani Yol'a talip olanların sayısı ise daha azdır.

Antalya'da kents.el ortamda Ocaklara bağlı olan grupların ikrarlı olup yol-erkan sürdürenleri belirlemek mümkün görünmüyor. Bunların büyük kısmı "alevi" kim-

liğini koruma mücadelesi vermektedir. Yöredeki ikrarlı talip sayısını, kesin ra- kamlarla belirlemek mümkün değil. Dedeler yaklaşık bir sayı veriyorlar. Bunun

yanında devamlı yeni ikrar verenler ve Hakka yürüyenler bulunduğundan sayılar

her.zaman değişmektedir. Bu nedenle ancak yaklaşık sayılarla konuşulabilir. Ör-

neğin 6-7 yıl önce saha çalışması yaptığımız Isparta' da 20 dede hizmet vermek- te iken yaklaşık 1900 civarında talip belirlemiştik. Yakın zamanda Antalya Tekke köyündeki babalar kendilerine yaklaşık 500 talibin bağlı olduğunu söylüyorlar.

Burdur' da 3 köyde 100-150 talipten söz edebiliriz. Abdal grubunu ve Tahtacı Ale- vilerini de katarsak Teke yöresinde ikrarlı, Yol'a talip olmuş 2500-3000 er-bacı­

nın varlığından söz edebiliriz. Şüphesiz dini törenlere katılan fakat henüz ikrar

vermemiş gençler, yetişkinler bu sayının dışındadır. Bir dede "artmasak da eksil- meyiz" diyerek belli bir oranda varlıklarını sürdürdüklerini vurgulamıştır

Büyük Alevi-Bektaşi kitlesi içinde ikrarlı olan talip sayısı az görünüyor. Ancak ta- lip olmak, yolun gereklerine uymak kolay değildir. Dedeler de bu nedenle en az üç defa "Bu Yol demirden leblebidir yenilmez, ateşten gömlektir giyilmez, kendi nzanla

geldin?" ya da " Ey Talip , Muhammed Ali yolunda kurban olmak istiyorsun ama, bu yol oldukça zordur. Aynca meltimet yoludur. Demirden yaydır çekilmez, kıldan köprüdür geçil- mez, sonradan pişman olmak yarar sağlamaz." ve "Gelme gelme, dönme dönme, gelenin ma-

lı, dönenin canı" derler. Böylece kişi tereddüt içinde ise düşünsün taşınsın karar versin öyle gelsin istenir.

Buyruk talibin özelliklerini özetle şöyle ifade eder;

Talip pirin emrinden çıkmaya, mürebbi hakkı nedir.musahip hakkı nedir anlan bilip, dil ile ik- rar, kalp ile iman getire, mürebbiyi, musahibi hak bile." .. (Buyruk, 1958).

Talip mürşidini. "musahibini hak bilecek", "eline-beline-diline", "aşına-eşine-işi­

ne" sahip olacak, bir hata işlerse bunu Ayin-i cemde açığa vuracak, af dileyecek, tövbe edecek, varsa cezası ona katlanacak, bir daha o hatayı yapmayacak ... Bü- tün bunları yapmaya bireyciliğin, paranın ve özgürlüğün alabildiğine at başı git- tiği bu metalaşmış dünyada kaç kişi cesaret edebilir? Cesaret edenlere aşk ol- sun! ... Aşk olsun! ...

42 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007

(13)

y A Ş A Y A N A L E V 1 - B E K T A Ş 1 G E L E N E G 1 1 T E K E Y Ö R E S 1 Ö

0

R N E G 1 1

6. Alevi -Bektaşiler ibadetlerini evlerde, cem evlerinde, dergahlarda sür- dürmektedir. Onlar yakın zamanlara kadar Ayin-i Cem'lerini evlerde yaparlardı.

Osmanlı dönemindeki baskı ve yıldırma politikaları nedeniyle bu törenler gizli- lik içinde yapılırdı. Bu nedenle Cemi yürüten 12 hizmet sahibi arasında çevre gü-

venliğini sağlayan "bekçi" veya "kapıcı" adıyla bir görevli bulunmaktaydı. Bunlar

aşıldı, şimdi. Cem evlerinde, büyük mekanlarda, kapalı spor salonlarında Cem törenleri yapılabiliyor.

Aslında Alevi-Bektaşilerin gizleyecek, saklayacak bir şeyleri yoktur. Onlar bilirler ki " Allah gizliyi de , açığı da görür, her şeyi bilir." Allah'ın bildiğini de kuldan saklamak Bektaşi'ye yakışmaz. Burada temel sorun tasawuf ehlini anlamayan,

Batıni inancı bilmeyen cahillerin ve egemenlerin önyargıları, dışlamaları, baskı

ve hatta şiddet kullanmaları sonucu Alevi-Bektaşilerin güvenlik kaygısıyla içine

kapanmalarıdır. Bu aşılmış görünüyor. Ancak potansiyel tehdit har zaman mev- cuttur. Dışarıdaki aktörler ve onların işbirlikçileri her zaman geçmişteki provo-

kasyonları tekrarlayabilirler. Devlet tüm yurttaşları, inanç gruplarını korumak zo- runda olduğu gibi Alevi-Bektaşileri koruma refleksini gösterinceye kadar ve top- lumun farklı olduğu sanılan kesimleri birbirini anlamaya çalıştığı zamana kadar bu tehlike mevcuttur. -

Tekrar yöredeki olgulara dönersek, Antalya'da merkezde ABF'ye bağlı Dernek-

lerNakıflar tarafından Cemevi inşaatı devam etmektedir. Antalya kırsalında

Ayin-i Cemler evlerde, dergahlarda (Abdal Musa, Kafi Baba ) yapılmaktadır.

Isparta merkezinde Cem evi bulunmamaktadır. Isparta'nın bir ilçesinde (Gö- nen). bir kasabasında (Uluğbey) ve 4 köyünde toplam 9 Cemevi hizmet vermek- tedir.

Burdur' da Niyazlar Köyünde bir Cemevi bulunmaktadır.

Cem evi olmayan gruplar Ayin-i Cem'leri evlerde veya evlerin zemin katındaki

daha geniş mekanlarda (Senirkent'te olduğu gibi) yapmaktadırlar. Cem evleri sadece ibadet mekanı değildir. Orada aynı zamanda Hakka yürümüş olan canlar için son görevlerin yerine getirildiği yerlerdir. Burada usulünce yıkanır, helallık alınır ve sonra defnedilir. Burada Muharrem Orucu süresince kitaplar okunur, mersiyeler söylenir. Cuma akşamları toplanılır, halka namazı kılınır, muhabbet edilir. Gençlere edep-erkan öğretilir. Bu nedenle Cemevi aynı zamanda eğitim

merkezidir.

Cem Evi, Meydan-ı Ali'dir.' Orası her şeyden önce ibadet yeridir. Cami ve Ceme- vi her ikisi de ibadet mekanıdır. Her ikisi de her şeyden önce toplanma, birlik

5 Isparta'da Aliköy'de Cem evinin kapısındaki mermere şöyle yazılmıştı:

"BİSMİŞAH ALLAH EVİNE - HOŞ GELDİNİZ ERENLER CEMİNE HÜ DİYELİM KIRKLAR DEMİNE "

(Hüseyin Aksu, 23.4.1992).

2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007 43

(14)

H Ü S E Y i N B A L

içinde Hakkın karşısında boyun eğme, tövbe etme, secde etme, niyaz etme yeri- dir. Bu nedenle Cami'ye gidenler Cem evine gidenlere, onlar da Cami'ye giden- lere saygı ile yaklaşmaları gerekir. Aslında her iki farklı grup gibi görünen bu ke- simler Hak Dini'nin mensubu olmak bakımından birdirler. Her şeyin sahibi , ba-

ğışlayıcı ve lütufkar, dost ve yardımcı olan tek Hakk'ın kulları olmak bakımından

birdirler. Ne yazık ki şaşı olan gözler bu birliği ikilik gibi görmektedirler.

7.Tene yöresinde Alevi-Bektaşiler Ayin-Cem veya Erfıiinlannı büyün bir özen içinde, aşk

ile gerçenleşürirler.

Antalya ve Burqur'da yaşayan Babagan koluna bağlı Bektaşiler, esas olarak beş

erkan yürütürler; ı. ikrar erkanı (Yola girecek Bektaşi için), 2. Baş okutma erka- ( Yola giren Bektaşi'nin yıllık sorgudan geçmesi ), 3. Toprak erkanı (Hakka yürüyen kişinin geride kalanların onun adına yaptıkları tören.) 4. Dervişlik erka-

1 nı (Dervişliğe yükselen muhipler /talipler için yapılan tören) 5. Nevruz erkanı

(Hz. Ali'nin doğum günü).

İkrar verenlerin ikrarı tek tek anlıyor. Eşler de sırayla tek tek ikrar veriyorlar. Bu nedenle her kişi kendi sorumluluklarını yerine getirmeğe gayret ediyor. Yıllık kurbanını kendisi sorumlu oluyor. Eşler birer yıl arayla kurban kesebiliyorlar. ik- rar verenler yol kardeşi sayılıyorlar.

Abdal Musa dergahındaki babaların anlatımına göre.önce mürşid olan Halifeba- ba'dan birkaç yılda bir "baş okutuyor". Sonra Baba olarak muhiplerin /taliplerin başını okuyor. Yani yıllık sorgusunu yapıyor. İşlediği günahlar, yaptığı hatalar var ise tövbe etmesini, gönül kırdı ise tamir etmesini istiyor. Her talip Muhar- rem Orucuna birkaç gün kalaya kadar baş okutmasını tamamlıyor, kurbanını borçlanıyor. Kış aylarında erkan yaparken kurban borcunu yerine getiriyor.

Her Muharrem orucundan önce babalar görevlerini tamamlamış oluyorlar. Top- luluk bir başka bir babayı o yıl için sorumlu, hizmet sahibi olarak seçiyor. Böy-

(Bu üç satın açarsak; Allah adıyla başlarım. ibadethanemiz Allah evi olan Kabe gibi kutsal bir me- kandır. Allah elbete eve ihtiyaç duymaz. Her şey Allah'ın mülküdür. O doğuda-batıda. ·her yerde- dir. Burası erenlerin.nefsini öldürmüş. Hakka yönelmiş canların (er-bacıların) yeridir. Burada alı­

nan kırklar demi haktır (ki o Hz. Muhammed'in avucunda ezdiği bir üzüm tanesinden çıkardığı ve kırklara dağıttığı "engür suyu" olarak kabul edilir.)

Cem evinin açılışından duyulan heyecan. coşku mermerde şu ifadelerle yazılmıştı:

ÇOK ŞÜKÜR AÇILDI CEM EVİMİZ EHLİBEYTİ SEVEN GELSİN CANLARIMIZ KEREM KANİ ŞAH ABDAL MUSA VELİMİZ YARATANA OLSUN ŞÜKÜR NİYAZIMIZ.

BESMELE İLE GELDİK EŞİGE NİYAZA TÖVBEKARIZ BÜTÜN GÜNAHLARIMIZA PAKEYLE KALBİMİZDEKİ KİRİ PASA TESLİM OLDUK PİRİMİZ HACI BEKTAŞA

(Talip Hüseyin Aksu, 30.6. I 993)

44 2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007

(15)

YAŞAYAN ALEVi-BEKTAŞi GELENEGI (TEKE YÖRESi ÖRNEGI)

lece Baba'dan başlayan görev değişikliği ve seçim, erkandaki 12 hizmet sahiple- rine kadar tekrarlanıyor. Böylece Bektaşi topluluk/an demokrasiyi bir yaşam tarzı olarak

yıllardan beri yaşıyorlar.

Kasım ayından 21 Mart Nevruz'a kadar erkanlar devam ediyor. Köylünün en boş olduğu dönemde, kış aylarında Bektaşiler boş geçirmiyorlar. Kış aylarında iba- det, yaz ve bahar aylarında çalışma. Hem ibadet hem çalışma bir denge içinde

yaşamaktadırlar. Yüce Allah, hep doğru yolu, orta yolu, aklın kabul edeceği yolu önermiş, aşınlıklan yasaklamıştır. Bektaşiler yıllardan beri bunun farkındadırlar. Ancak bunun far-

kında olmayanlar anlan suçlamaktadır.

Isparta'da Dedegan kolu gelenekleri hakimdir. Burada da beş erkan esastır:

1. ikrar erkanı (Yola girecek talipler için ) 2. Sorgu /Sitem erkanı (Yıllık sorgudan geçme) 3.Dar erkanı (Hakka yürüyen için) 4. Nevruz Erkanı 5. Cuma Akşamı er-

kanı (Cuma akşamı halka namazı kılınmasından sonra, Alevi-Bektaşi tarihine

ilişkin olayların değerlendirilmesi, kitapların okunması, gençlere Yol'u, cemi,

namazı-niyazı öğretme ve usulünce muhabbet yapma). Burada eşler bir arada ikrar verebiliyor. Kurbanı da birliktı:= kesmiş oluyorlar.

Uluğbey'de sekiz kurban kesilmekte veya sekiz erkan kurulmaktadır (Kaynak:

Dede Erkan Durmuş):

ı. ikrar erkanı /kurbanı (İlk defa ehl-i beyt yoluna girenler için) 2. Yıl kurbanı

(Görgü kurbanı) 3 .. Dar erkanı (Ölen talibin yakınlarının kestiği kurban. ölenin ik-

rarlı evlatlarının geride kalan borca-alacağa sahip çıkacaklarına dair söz verdik- leri erkan) 4. Oruç kurbanı (Muharrem ayında 12 gün tutulan oruçtan sonra) , 5. Nevruz kurbanı (Her 21 Mart'ta Hz. Ali'nin doğum günü olarak yapılan kutla- ma ) 6. Ölenin yıl kurbanı (Ölüm yıldönümünde yapılır. ölenin dar kurbanında verilen sözlerin tutulması denetlenir) 7. Taç (Dedelik) kurbanı ( Dede olacak ta- libin mürşitten icazet alırken kesilir). 8. Birlik Kurbanı/Erkanı (Geçerli bir sebep olmak şartıyla ve "Rehber Kurulu"nun onayıyla dede değiştiren talibin yeni gir-

diği grupta kestiği kurban)

8.Teke yöresinde Alevi~Bektaşi gruplar Nevruz kutlamalarını, Muharrem Orucunu, aşure geleneğini sürdürmektedirler .

Teke yö'resinde tüm gruplar Nevruz kutlamalannı gerçekleştirmektedirler.

Nevruz 21 Mart akşamı Hz. Ali'nin doğum günü anlamında cem yapılarak kutla-

nıyor. Bu Cem ya "Nevruz cemi" şeklinde taliplerin ortak katkılarıyla oluyor ya da o akşam bir talibin hizmeti (ikrar. görgü ya da dar) görülüyor. Nevruziyeler söy- leniyor. konuşmalar yapılıyor, kurban kesiliyor. çerağ uyandırılıyor, semah dö- nülüyor. Bazı gruplar köydeki Alevi-Sünni topluluklara gündüz pilav veriyor, ak-

şam erkan açıyor. Bazı gruplar son yıllarda bu törenleri araştırmacılara ve izle- mek isteyenlere de açıyorlar. Nevruz tüm gruplarda bir bayram coşkusuyla kut-

lanıyor.

2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007 45

(16)

H Ü S E Y i N B A L

Yöredeki tüm Alevi-Bektaşi topluluk/an Muharrem orucu ve aşure geleneğini sürdürmektedir.

Muharrem orucunu bazı gruplar 1 O, bazı gruplar ise 12 gün tutuyorlar. Bu oruç genellikle su içmeme tarzında gerçekleşiyor. Bazı dede ya da talipler hiç bir şey

yememe şeklinde de. tutulduğunu ifade ediyorlar. Orucun sonunda aşure dökü- lüyor. Cem evi ve türbeleri olanlar bu mekanlarda olmayanlar ise evlerinde yap-

tıkları aşureyi dağıtmaktadırlar. Aşure törenlerinde konuşmalar yapılmakta,

mersiyeler okunmaktadır.

9. Alevi -Bektaşiler Dedelerin önderliğinde örf hukukunu (düşkünlük kuru- munu) uygulamaktadırlar. Düşkünlük hak-adalet temelinde oluşan, toplulu- ğun kendi iç denetimini sağlayan, yüksek ahlak sahibi olmayı amaçlayan bir sosyal kurumdur.

Bölgede düşkünlük kurumu varlığını sürdürmektedir. Düşkünlük Alevi-Bektaşi­

lerin örf hukukudur. Örf hukuku geleneğe dayanır. Düşkün kişi, ikrar verip yola girdiği zaman "eline-beline-diline" dair verdiği sözlerden birini tutmayan kişidir.

Düşkünlük esasları genellikle geleneksel bilgiye dayanmaktadır. Buyruk' da yazı­

lan ve geçmişten gelen anlayışlar esas alınmaktadır.

Bütün Ayin-i Cem törenlerinde önce birlik.dirlik sorgu sual edilir. Gönüller bir- lenir. arkasından çerağ uyandırılır ve hizmetler görülür.

Bölgede yapılan bir cem töreninin bu kısmını aktaralım:

" Değerli canlar, meydan-ı Ali için, insan varlığında bulduğumuz Hakk'ın nuru- nu, çerağı uyandıracağız. Bundan önce bizim gönüllerimizin bir olması gerekir.

Ayin-i Cemde bulunan bütün canlara soruyorum. Gönüller bir mi erenler?

- Eyvallah ...

- Gönüller bir mi erenler?

- Eyvallah ...

- Gönüller bir mi erenler?

- Eyvallah ...

-Aşka nişan davaya bürhan isterler. Nişan gösterin öyleyse." Bunun üzerine ora- da bulunanlar öne doğru eğilerek niyaz ederler.. (Dede: Mehmet Turan) (Bal,1997a: 223).

Burada Ayin-i Ceme katılanlar arasında gönüller bir değil ise yani küskün, dar-

gın varsa. şikayetçi olan varsa meydana çıkar, hakkını talep eder. İçlerinden bir talip Yol'a aykırı işler yapmışsa o dahi dile getirilir. Dedenin ve oradaki toplylu-

ğun değerlendirmesinden sonra cezası biçilir.

Uluğbey Bektaşileri 1969, 1993 ve I 994 de "ahitname" hazırlayarak düşkünlük esaslarını belirlemişler. Burada konu cemde konuşuluyor, cezanın takdirini ve

tebliğini dede yapıyor ve bir sorun olursa mürşide danışıyorlar.

46 2. ULUSLARARASJ TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007

(17)

YAŞAYAN ALEVi-BEKTAŞi GELENEGI (TEKE YÖRESi ÖRNEGll

Uluğbey'de uygulanan ahitnameden örnek:

Hata Ceza

Cinayet ... Yoldan düşkün

(Bir Baba-oğul birlikte yoldan düşmüşler.

Resmi hukuka gidilmiş)

Evli kadınla ilişki kurmak ... Yoldan düşkün Kızını Sünniye vermek ... 5 yıl düşkün

(Bir olayda damat Bektaşiliği seçince birinci yılda ceza kalkmış)

Eline sahip olmama ... .3 yıl düşkün

Konuşmayanlar ... Barışıncaya kadar düşkün (Barışmayı kabul eden ceme geliyor)

6 ay Ceme gelmemek ... uyarma, para cezası

(Dergah için alınıyor)

Dil uzatma/arkadan konuşma ... uyarma, para cezası (paranın miktarı zamana göre belirl_eniyor. )

Gelenekte düşkün olanlara ne tür bir yaptırım uygulanacağına dede karar veri- yor. Yaptırımın azaltılmasında cem erenleri etkili oluyorlar. Bu durum "Cemde hüküm pirindir. Ve şefaat hak ceminindir." ifadesine uygun düşmektedir (Buyruk, 1958: 66).Bazı gruplarda "ayini cem kardeşler" birlikte karar veriyorlar (Yakaören,

Baladız). Bazı gruplar küçük hataların cezalarını kendileri verirken büyük hatalar- da, mürşidi çağırıyorlar, sorunu ona havale ediyorlar (Aliköy).

Genellikle yaptırımlar; uyarı, dergahlara bağış alma, çubuk vurma (sembolik ola- rak 99 çubuk vurma). 1 aydan 7 yıla kadar grup dışında tutma, sürekli dışarıda bırakma yani yol düşkünü biçimindedir.

Çubuk veya değnek vurma şiddet içeren bir ceza olarak görünebilir. Ancak hata

yapanın toplumun huzurunda yaşadığı bu ceza biçimi sonucu, tövbe etmesi, ha-

tasından arınması önemlidir. Aslında bu yaptırımın kaynağı Kur'an'dır.

Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allah' a ve ahiret günü- ne inanıyorsanız, Allah'ın dini(nin koymuş olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acı­

yacağınız tutmasın. Mü'minlerden bir topluluk da onlann cezalandınlmasına şahit olsun (Nur, 2)

Gruplar hata yapanı düşkün olduğu sürede izliyor, hatasını tekrarlamazsa, ıslah

olursa cezası zamanı dolmadan da kaldırabiliyor. Bazen mürşit, bir talibin düş­

künlüğünü grupla mutabık kalarak kaldırabiliyor.

Suçluların grup içinde Ayin-i Cemde hatalarını söylemeleri bekleniliyor. Hata

yapanın "ben bu günahın sahibiyim, erenler lutf eyleyin, tarikat kurallannca beni yuyup-yı­

kayıp pak eyleyin" demesi gerekiyor. Bu "vereceğiniz cezaya hazınm, günahlanmdan ann-

2. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR EVRENiNDE ALEViLiK ve BEKTAŞiLiK BiLGi ŞÖLENi 2007 47

Referanslar

Benzer Belgeler

ği; 1605-1667 yılları arasında Hacı Bektaş Dergah'ında postnişinlik yapan Aziz Yu- suf Çelebi oğlu Zülfikar Çelebinin defterine yazmış olduğu el yazması risale'yi

AKŞİN. Yayın yönetmeni: Sina Akşin. Çev: Orhan Koloğlu. Top- lumsal Tarih. Uludağ Üniversitesi ilçıhiyat Fakültesi Dergisi. Ulu- dağ Üniversitesi ilahiyat

Peygamber’in hicret sonrasında Medine’de kendi evinin inşası- na kadar evinde misafir olarak kaldığı ve mezarı bugün İstanbul’da kendi adı ile anılan Eyüp

Müze Müdürü Kolay, “Müzede sergilene­ cek koleksiyonu zenginleştirmek amacıyla yurtiçi ve yurtdışmdan çok çeşitli kaynaklar­ dan parçalar toplanmaya başlandı, hatta

Bilhassa talebeden Talât E- fendinin, resmimizde görülen, Gazi tablosu ve gene talebe tarafından vücud'e getirilen mektebin bir mo. deli çok

kelimelerine racidir ki, her ikisi de müfret müzekkerdir. Dolayısıyla zamirler de müfret müzekker olmuştur. Üçüncü ayette ise müennes zamiri, müfret müennes olan ﺪ َی

Ancak al- Favâidu'l- Bahiyya ve Favâtu'l- Vafayât gibi bazı tabakat kitaplarında al- Mutarrizî'nin doğum tarihi H-536 olarak belirtilmektedir 18.. Kaynaklar da belirtildiğine

Hemşirelik öğrencilerinin eleştirel düşünmelerinin düşük düzeyde olduğu; farklı eğitim müfredatı sürdüren okulların öğrencilerinin eleştirel düşünme puan