Cl)
LL!
c:ı
_, 1-·
({J
UJ
: z:
o
c:, UJ
2
LL.
o
> · o : o
1-·
ci:
ıI
..
tl ,_,IJI:
·~~
•• cf.
•••
~•
•••
rı:••• tm
rı'"''
.r~~---ı:. ~. ;: j•••n ·=~
··
.ır.:
·••n •w•
i
1;
•
ISSN 1301 - 2312
• •
TIP TARIH I
ARASTIR MALARI
#HI STORY O F M E DIC INE STU D I E S
9
HATTAT HAMİD AYTAÇ "TUGRA ÜÇLEMESi":
YAŞAMININ BİLİNMEYEN YÖNLERİ
Proj.Dr. M.F(!ridwı AKs
ur · >
SUMMARY
THE CALLIGRAPHER AND THE DOCTOR
Famous Turkish calligrapher Musa Azmi Hami d Aytaç (Am 'idi) partially known life story and his family has been summarised by his relaıives. The only three tougra like unpublished original calligrafics which has designeel by Hamid to his relatives "1) Dr. Fethi Aksu, 2) Feridun Aksu, 3) Fikret Aksu" has been presented in this brief biography.
Asıl adı MusaAzmi'dir. (Şeyh Musa Azmi "Şeyhmuz" doğuda kullanılan ifade biçimi) 1891 ytlınd~ Diyarbakır'da doğ
muştur. Ansiklopedilerde ailesi hakkında
fzla bir bilgi yoktur.(l-3) Diyarbakır'ın yerleşik ve soylu ailelerinden biriı:ıin oğ
luc;lur. Dedesi Adem Arnidi Hattat 'dır. Za-
manının çok varlıklı kişilerindendir. Bir
yazıyı elli altına yazan "tufhe-i hatıatin"
olarak kabul edilir. Babası kaynaklarda Zülfü ağa diye geçer. Sesi çok güzel ve gür olduğu için "kubbe patlatan" ismiyle de anılan; Bekir efendi bu yazının yazarı
M.Feridun AKSU'nun babaannesi Peride
hamının (Hatun) dayısıdır. Peride hanım
Hattat Haınid' den bahsederken dayımın oğlu diye bahsederdi. Bekir efendi ya Zülfükar Ağa 'nın kardeşi veya bizzat
kendisi olabilir. Bunu bilenler Tanrı'ya kavuştuğu için bir yorumda bulunamıyo
ruz. Yazarın babası Fethi AKSU'nun (1916-1994) anlaıtığına göre: Hamid (o zaman Musa Azmi) Diyarbakır'daki ilk ve orta öğrenimi sırasında, güzel yazı yazdığını sapıayan öğretmeni altın liranın
üstündeki tuğra ve yazıları yazmasını is- ter. Bu yazıları iyi taklit ettiği takdirde o
altın lirayı Hamid'e vereceğini onu ödül-
lendireccğini söyler. Küçük Hamid o ka- dar güzel taklit ederki öğretmeni onu ödüllendirir. Akşam eve gittiğinde babası
bu altın lirayı nereden bulduğunu sorar, kızai haıra azarlar. Bu· şekilde ailesinin bu
davramşına son derece i.izülen Hamid Di-
yarbakır· ı bu altıola terkeder. Binbir güç- lükle Mardin'e, orada Derbesiye isıasyo- (•) istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği ABD
Başkanı. ·
nundan Lazkiye'ye gider. Mesagerie Ma- ritime Kumpanyasırun yandan çarklı ge- milerinden birine binerek İstanbul 'a gelir.
Bir daha Diyarbakır'a gitmez.
1937 senesinde Fethi Aksu (Prof.Dr.
Feridun Aksu'nun babası) Tıbbiye'ye kaydını yaptınrken dayızadesini arar ve bulur. O tarihlerde Hamid genç Türkiye Cumhuriyeti'nin SON HATTAT'ı olmuş
tur. 1964'de bu kez Feridun Aksu Tıp Fa- kültesi 'ne kaydolduğu zaman baba-oğul
beraber "Hattat-ı" Ankara caddesindeki bir handa (Reşit Bey Hanı) çalışma oda-
sında bulurlar. Aralıklarla ziyaret ederler.
Bu ziyaretler sırasında Dr. Fethi Aksu;
Hamid Beye "Ağabey o güzel hatlanndan bize birkaç tane verirsen evimize asarız
der." Hami d basılmış eserlerinden verir ama özgün olanlardan vennez. O tarihler- de Hamid kendi hattı ile Kuran-ı Kerim'i
yazmaktadır. Kuran-ı Kerim' i yazarken
çalıştığı areiyesinin sahibi gelir kiracısın
dan yazıhaneyi boşaltmasını ister. Ha- mid'de Kuran-ı bitirdikten sonra boşa!ta
bileceğini söyleyerek iznini ister. Malın
sahibi reddeder ve gider. Ertesi gün (ge- celeyin ne olduğu bilinmez) "Hamid eğer
isterse kayd-ı hayat şartı ile yazıhaede
oturabilir" diye haber gönderir. Hamid bu
olayı güzelim gülümsemesiyle anlatmıştı.
Nitekim Hattat Hamid, Reşit Bey Han'ın
da çalışabildiği son aniarına kadar otur-
muştur. Yıllar sonra 23 Şubat 1999'da ar- keolog arkadaşım Turhan Birgili ile adı
geçen hana gittik amacımız bu yazı için
hanı görüntülemek idi. Han artık metruk bir haldeydi ·bir kısım yeri depo olarak
kullanılmaktaydı. Hamid'in kulladığı bö- lüm boşaltıldığından beri dokunulmamış
tı. Ancak zaman içinde bir kısmı çıkan
yangında yanmış,yağmurlarla çlışma oda-
sının tavanı çökmüştü, rahmet içeriye
düşmekteydi. Belki Hattat Hamid'in ay-
rıldığı günden beri hiç el değmemişti.
Süslemeli boyanmış oda camlarının kırıl
mamış olan bir tanesinin üstünde Ha- mid'in kara kalem ile çizilmiş resmi ve
muhteşem imzası eski yazı ile yazılmış
birkaç not olduğu gibi duruyordu. Öyleki Hamid biraz önce çıkıp gitmiş gibiydi.
Hattat Hamid 1960'lı yıllarda Paşa
bahçe Şişe Cam' da çalışmaktadır. Şişe
Cam 'ın tezhip areiyesinin başındadır. Ak-
rabalarını Paşabahçe 'ye götürür, ı gezdirir.
Özel Hat stüdyosunda kullan4tğı iş elbi- sesinin dışında, dışanda giyimine son de- rece dikkat eder. Lacivert elbisesi, laci- vert ingiliz paltosu ve lacivert "Borsali- no" fötr şapkası ile temiz beyaz firenk
gömleği ve lacivert üzerine puanlı kırava-1
rı ile mükemmel bir giyim ~arzı vardı.
Heybelli
yapısı
apak posbıyı~ı.
bembe- yaz ortası açılmış saçlan ile l'ıir İstanbul beyefendisi dir. İnsanlara hi tabeti (Dr. 'Fet- hi Aksu 'ya "kıymetli Doktor' Fethi beyoğlumuz" ve Feridun 'a "sevgili: Feridun bey mahdumumuz" diye seslenir) tam bir çelebidir. Yazar (M.F. Aksu) bu görünüşe
ve manevi yapıya hayran olmuştur. Bu sı
rada Hattat Hamid kan bağı olan yıllar
önce terkettiği Diyarbakır'dan gelmiş
olan akrabalan ile Sirkeci'ninlen meşhur fotoğrafhanesinde resim çeMtirir. (Re- sim-1) Resmi altına o güzeller güzeli ya-
zısıyla tarih düşer.(l964)
Hattat Hamid İstanbul'a 'geldiği ilk
yıllarda Hukuk'a, Sanayi-i Nefise rnekre- bine devam eder. 1910'da Gülşeni Arif
biye'sinde bilgi ve görgüsünü
artırmıştır. Bunları imparator- luk namı hesabına yapmıştır.
Hat üzerine ilk derslerini derlesinden ve Diyarbakır'daki öğretmeninin teşviklerinden al- mış, İstanbul'da "Medresetül Hattatin'e" devam etmiştir. Na- zif beyden "celi sülüs", Kamil Akdik'den nesih. Hulusi Yaz- gan 'dan n esralik yazı öğren
miştir. Urfa'lı Arabizade Meh- met Behçet Efendi' den de ders
aldığı söylenir. Hattında esas özellik ve güzellik kendi kişi
sel beceri, yeteneği ve bu dala yatkınlığından kaynaklanır. Üs-
ıad Hat'ta kendi iislubu ile şa
lıikayı yaratnuşfll: Hattm biitiin
daliarım pırlantalarla siisle-
miştir.
.i:($;1>
~-L.-.
Hamid yazımızın başında
da bahsetmiş olduğumuz gibi
akrabası Fethi Aksu 'nun isteyip te alamadığı özgün eserlerin-
( ';...; J -:' ~~'/ -vr.l ,_;;~..
denbirkaçını 60'lı yılların
so-•"-''t. \\ /~v nunda birgün Fethi bey oğlum
" . ~ • " sana Tuğra çektim der. Baba ve Resim 1: Dr. Fetht Aksu oglumuza ebedt hattram oğul'un önünde Tu<Yraları ta-
Hattat Hamid ~
ınamlar. Bu yazıınııda Ha- okuluna öğretmen olur. 1911 'de resim
matbaası müdürü, 1912'de Harbiye Hat-
tat'ı, 1913'de baş hattatlığa yükseltilir.
Kayıtlarda böyle geçmektedir. Ama kendi
anlattığına göre Büyük Harpte Orduyu Hümayun'un sivil personelinden bir gu- rupla Almanya'ya gitmiş, o zaman ki matbaa sistemleri, çinko kalıplar, yazı ve harita teknikleri konusunda Berlin Hara-
mid'in hiç bilinmeyen ve ailenin elinde bulunan v~ aileneo fertleri olan Doktor Fethi Aksu, Feridun Aksu ve anne Fikret Aksu isiınieri yazılı Tuğraları sunaca-
ğız.(2, 3, 4) Tuğralar Damla veya Armudi veya Türk Tolga 'sı tarzındadır. Hamid üs-
lubundadır. Tuğralar çizilirken baba ve
oğul Aksu'lar onu hayranlıkla ve heyecanla izlerler ileri yaşın getirdiği el
titrernesi kamış kalem, kağıdı değdiği za- man biter ve yazı başladığı gibi kesintisiz sürer ve sonuçlanır. Tanrı'nın hoş bir ve- risidir Hamid'e. Bu yazılar eser-i kilhir olarak yazılmıştır. (direk karnı~ kalemle
yapılan özgün yazı.)
Söz kamış kaleme gelmişken Hamid
Resim 2: Dr. Fethi Aksu
bir anısını anlatır: Birgün Süleyman Nazif Bey hemşehrisi olan Hamid'i ziyarete ge- lir. Hoş beş ederler. Bu sırada Süleyman Nazif Bey, Hamid'e ismiyle "Azmi kamış kalemi verde bir not düşeyim.,der. Ha- mid'de "Ağabey kamış kalem hattatın
dır'1der vermek istemez. Bunuın üzerine Süleyman Nazif Bey aşağıdaki beyiri ya- zar (Beyitin aslı Hattat Hamid'in yazısıyla Fethi Aksu 'ya verilmişti ama bulunamadı;
M.F. Aksu'nun annesi Pikret Hanım aklın
da kaldığı kadarı ile beyti söyle.)
Arz-u hal etmem ha/imi ... didarede Etmesin rabbim muhtaç yare de ağ-
yare de 1
"DOKTOR FETHi AKSU" Hattat Hamid ketebeli girift celi d+an1 hüsn-i hat; isli mürekkeple istif halinde yazılmış özgün bir istiftir. Hamid Bey bu celi Di-
Resim 3: Feridun Aksu
vani yazıyı hazırlamadan önce kurşun ka- lem ile kontürlerini çizmiştir: Hat sanatı
yönünden görsel esteriği olan bir yazıdır.
Yazı annudl diye adlandınlaq yapıya sa-
hiptir. :
ı ı
"FERiDUN AKSU" H~mid imzalı girift celi divani yazı olup, isli mürekkep- le istif olarak yazılmıştır. Haı;nid bey ya- zısının kurşun kalemle kontürlerini belir-
lemiştir.
Resim 4: Bayan Fikret Aksu
"FİKRET AKSU" Hattat Hamid im-
zalı celi Divani yazı olup isli mürekkeple
yazılmıştır.
Hattat Hamid Kur'an, hilye, cüz, ev- rad, kırk hadis, yazıt, murakka, kartvizit,
şirket amblemleri, kitap isimlikleri ve sa-
yısız Jevha yazmıştır. Akrabalarına yazdı
tadır. Hartat Hamid Cumhuriyet dönemin- de yapıbn veya yenilenen camiierin yazı
larını, k u b be ve kuşak yazılarını (Şişli
Camii. Eyüp Sultan Camii gibi) yazmış
tır. Hamid imzasını bunların hepsinde görmek mümkündür.
Haınid Bey 19 Mayıs 1982'de hala-
yaşında İstanbul'da vefat etmiş ve Kara- caahmet mezarlığında hocasının yanına gömülmüştür. Arkasında belirli sayıda ta- lebesini bırakmıştır. Televizyonlardan biri
yaşam öyküsünü ve eserlerini bir prog- ramda ele almış; mezarının düzeltilmesi için öncü olmuştur. Tanrı "ŞEYH MUSA AZMi-HATTAT HAMİD AMİDİ"nin üzerinden rahmetini eksik etmesin.
NOT
Yazıların değerlendirmesinde yardı
mını esirgemeyen Sayın Adnan Alpay'a ve kaynakçayı bulmamıza yardımı olan
Sayın Prof. Hüsrev Su başı 'na candan te-
şekkür ederiz.
BİBLİYOGRAFYA
İbnülemin. Son Hattatlar, s. 119- 124; Habibullah Fezalli, Atlas-ı Hat, İsfa
han 1391, s. 379, 380, 649, 650: Mahmud
Şükr el-Cebfiri, N eş' e tü'l-hatti' l. 'Arabi ve tetavvüruh, Bağdad 1974, s. 171-173;
Naci Zeyneddin, Muşavvetü.' 1-hatti' 1.
"Arabi, Beyrut 1974, s. 133, 150, 188, 194,263,352, 361; a.mlf. Beda'i 'u'l- haıti' /. 'Arabi. Bğdad 1981, s. 193, 195, 252, 253, 293, 294, 302, 335; M. Uğur
Derman, "Hamid Aytaç", Türk Hat Sana- Imm Şaheserleri. İstanbul 1982, s. 65-67;
a.mlf... "Hamid Bey", Lale, sy. I, İstan
bul, 1982; s. 18-19; Kamil el-Bba. Rfl-
lı u' 1-/ıatti' 1- 'Arabi, Beyrut 1983, s. 102- 103; 134, 136, 201, 221, 230, 246-251;
Şevket Rado, Türk Hattatları, İstanbul 1984, s. 267-269; a.mlf., "Kaybettiğimiz
Büyük Sanatkar Hattat Hamid Aytaç", Türkiyemiz, sy. 39, İstanbul 1983, s. 1-4;
Milletlerarası Hattat HamidAytaç Hat Yarışması (nşr. IRCICA), İstanbul 1985;
İsmet Kerim Yenisey, "Hattat Hamid'le Mülakat", Selamet, nr. 40, İstanbul 20 Şu
bat 1948, s. 12-13; Ali Alpaslan. "Hamid Aytaç", Hayat Tarih Mecmuası., sy. ll, İs
tanbul 1972, s. 16-20; a.mlf., "İsHim Yazı Çeşitleri", Sanat Dünyamız, sy. 32, İstan
bul 1985, s. 35; sy. 33 (1985), s. 33; sy 35 (1986), s. 41; a.mlf. "Hattat Hamid'in Kaybırun Düşündürdükleri", Milliyet, is- tanbul 04 Temmuz 1982; a.mlf. "Hattat Hamid", Kaynak/01~ sy. ı. İstanbul 1983.
s. 48-53; Necmeddin Şahiner. "Hat Ustası
Hamid Aytaç", Yeni Nesil, İstanbul14 Şu
bat 1 975; "Müminating The Ourau", Ara- bia. London 1981, s. 74-75; Muhmmed Harb. "Hamid: ahirü'l-hattatini'l 'izam", el'arabi Küveyt 1982, s. 76-81; "Harfle- rin Bestekarı Kendisini Anlatıyor", Ilme İJfana Umrana Köprii, sy. 61. İstanbul 1982, s. 8-15; İsmail Yazıcı. "Hattat Ha- mid'le Hastanede Yapılan Son Mülakat", Sançıt ve Kültürde Kök, XVI. İstanbul 1982. s. 10, 26; Emin Barın. "İslam Ale- mi Hattat Hamid'i Çok İyi Tanır", Yeni Nesil, İstanbul 31 Temmuz 1982; Selçuk
ı ..
Erez. "Bir Kültür Ustasının Olümü",
• 1
Güneş, Istanbul! Haziran 1982; "Regard sur la Calligraphie Islamique: Calligraphe Hamid Aytaç", Bulletin d' Information IR- C/CA, İstanbul 1982, s. 11-13. "AYTAÇ Hamid", T.D.V.
İslamAnsk. dıv,
s. 287-289.