Hükümetin turizm alanlarına yönelik yeni tasarısı, birçok ormanlık araziyi ve sit alanını talana açıyor. Kıyılarda her geçen gün betonlaşma artarken, on yıllardır tartışılan balık çiftlikleri de doğal yaşamı öldürmeye ve balık
populasyonunu yok etmeye devam ediyor.
Balıkçılık açısından en elverişli coğrafyalardan biri olan ülkemizde, doğal balıkçılık her geçen gün ölürken, balık çiftlikleri artmaya ve kıyılarımızı sarmaya devam ediyor. Bu talandan nasibini alan yerlerden birisi; Bodrum ve çevresi. Bölgede 126 balık çiftliği var.
Daha önce kıyıya daha yakın olan çiftliklerin, sadece 1 km açığa taşınmasına karar verilmişti. Körfezin bu bölümünde de akıntı bulunmuyor ve çiftlikler yine körfezin ortasında kalıyor.
Bölge halkının bu tepkileri 350 eylemcinin katıldığı protesto ile dile getirildi, “Balık çiftlikleri Körfez’den dışarı” adı altında Bodrum Yurttaş İnisiyatifi ve Yurtsever Cephe tarafından düzenlenen eylemde, eylemciler Bodrum Belediye Meydanı’nda, ‘Denizde yağma ölüm demektir, Yaşama sahip çık’, ‘Balığın ahını alma gerçekleri karartma’ yazılı pankartlarla tepkilerini dile getirdi.
Balık çiftliklerinin hem tarihi dokuya hem de doğal hayata zarar verdiğinin altını çizen Bodrum halkı, bunun turizmi de olumsuz etkileyeceğini belirtiyor.
Denizde plan mı, talan mı?
Eylemcilerden Kıyıkışlacık Köyü'nde yaşayan emekli Hava Albayı 88 yaşındaki Necdet Üldeş şunları söyledi; “Güllük Körfezi'ne cennetten bir köşe olduğu için yerleştik. Ancak son 15 yıl içerisinde konulan balık çiftlikleri nedeniyle cennet cehenneme döndüğü gibi devlet kurumları bölgedeki halkın şikayetlerini duymamazlıktan geldi. Binlerce imza toplayıp tedbir alınmasını istediğimiz halde halkın feryadına kulak vermedikleri gibi kandırmaca planlarla ‘çiftlikleri taşıyoruz’ diyerek yine kandırmaya devam ediyorlar. İlk kez bir çevre eyleminin içinde yer aldım. çünkü artık Güllük Körfezi'nde, denizde ve karada yaşam bitmek üzere.”
Eylemde sözcü Ayhan Karahan da, körfezde sürekli yeni planlamalar yapıldığı açıklanarak halkın ve çevrecilerin kandırıldığını, planların sürekli olarak yağmaya ve ranta yönelik yapıldığını söylüyor. Yöre halkında cilt hastalıkları saptanmaya başlandığını belirten Karahan şöyle konuştu: “Bundan tam 12 yıl önce toplu balık ölümlerinin
yaşanacağını bilimsel raporlarla anlatmış, körfezin bu kadar yükü kaldıramayacağını söylemiştik. Bu yıl üç milyon balık öldü ve körfez toplu balık mezarlığına döndü. Toplu balık ölümlerinin ardından sırada toplu insan ölümlerinin yaşanacağından kimsenin kuşkusu olmasın. Güllük Körfezi'nde yaşamı katlettiler. Toplu insan ölümlerinin yaşandığı mezarlığa dönüşmeden körfezde önlem alınması için ne gerekiyorsa yapılmalı.”
Karahan, “1/100.000’lik denizde yağma planı Muğla Valiliği’nde 30 Mayıs’ta 1 aylık askıya çıkarıldı. Bu bir aylık süre içinde her gün ortalama 100 vatandaşımız plana itiraz etti. Askı süresinin bittiği gün Danıştay 6. Dairesi’ne planın durdurulması için müracaat ettik. Bu ölüm planını mezara gönderiyoruz. Bu plana dur derken ölüme de dur diyoruz. Hayatı savunma irademiz, onların ölüm pahasına talan arzusundan daha güçlüdür. Yağmacılar, talancılar, işgalciler her zaman kaybedecektir” diyerek bakanlık tarafından hazırlanan, balık çiftliklerinin yerlerini gösteren haritayı yırttı. 03/07/2008