Dini Araştırmalar, Eylül-Aralık 2007, Cilt: 10, s. 30, ss. 41-54.
İbn Sina Felsefesinde Bir (Vahid) ve Birlik (Vahde) Anlayışı
İbrahim MARAŞ*
Abstract
In this article we took in hand Ibn Siııa(Avicenna)'s plıilosophy about the nations of
"One(Valıid)" and Unity(Vahde) and we tried to determine the roots of Ibn Sina's thoughts.
lt is obvious that Ibn Sina was influeııced by Aristotle, Plato, Plotinııs and mainly, of course, Farabi. Uke other thinkers influenced by Aristat/e and Plotinus, lbn Sina maintained that there was a hierarchy of intelligent beings in the un i verse. This sclıeme
/eel same critics to caiZ him a pantheist. But tlıese accusations are implausible, because he was influenced by Quran anel believed that the world is a creatioıı of Gad. And in his philosophy the existence of beings that do not exist by an inner necessity of the ir natures points to the eAistence of the necessary be ing, One or Gad. Only a first cause that exists necessarily can explain the existence of every other being. As a result everything, in relation to the first cause, is created. Therefore, every single thing, e.;'(cept the primal One, eAists after not having existed with respect to itself.
Key Woı·ds: Avicenna, Ibn Sina, Islamic Plıilosoplıy, One, V ah id, Unity, Vahde, Alıaci
İslam
öncesi Yunan felsefesinde bir ve birlik
kavramlarıkonusunda
çeşitli
izahlar
yapılmıştır.Bu izahlarda genel olarak bir
kavramınınbiline- mcz ve
tanımlanamazlığıüzerinde
durulmuştur.Bunlar içerisinde
şüphesiz, İslamfelsefe
geleneğinietkileme derecesi
bakımından
dikkat çekici olan, Plotinus'un
ayrıbir yeri
vardır.Plotinus, kendisinden önceki Aristoteles'in bir
kavramınıözsel bir, arazi bir ve
sayısal bir gibi
lusımlara ayırmışve
İlkMuharrikin
birliğinden bahsetmişol-
duğunu
bilmekteydi. O da bir
kavramını,tabii ki Aristoteles'inkinden daha
farklı
bir
şekilde,felsefesinin temeline oturtmakta ve bir'e hiçbir surette ikilik veya çokluk katmamak ve onu maddi
varlıklardanuzak tutmak için
* Yrd. Doç. Dr., Ankara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi
42 • DİNİ ARAŞTIRMALAR
gayret
göstermiştir.Bazen oldukça
muğlak izahlarında yer
aldığı,Ploti- nus'un felsefesinde sudurun ana gayesi bir ve ezeli olan ile çok ve sonra- dan olan
arasını,bir'in
birliğinehalel getirmeden, izah etme
çabasıdır.Onun bir
kavramı hakkındaki tanımında; ışığın güneşten, ısının ateştenve suyun kaynaktan
çıkışıgibi ilk
varlıkzorunlu ve sürekli qlarak bir'den
çıkmakta
ve bu
çıkış esnasındakendisinde herhangi bir eksiklik ve azal- ma
olmamaktadır.Plotinus'un bu
düşüncesinde Tanrıhem alemin bir par-
çası
hem de
değildir,yani her ikisidir. Plotinus'un bir'i her
şeydenönce, bilinemez ve
tanımlanamaz olandır1•Plotinus'daki bir
kavramıiyice ince-
lendiğinde
görülecektir ki, onun bir'i, iyilik
dışında,hiçbir olumlu nitelik- le tavsif edilemeyen veya kendisinden, hiçbir
şekilde,olumlu olarak söz edilemeyen bir
kavramdır.Özellilde Farabi ve hemen
ardından İbnSina ile zirveye
ulaşan İslamfelsefesi
düşüncesindede bir
kavramı,var olmak ve zorunlu olmakla öz-
deşleştirilmiş
bir
şekilde,felsefenin temeline
oturmuşve
Kur'an'ında et- kisiyle hem Plotinus öncesi hem de Plotinus ve
sonrasıfelsefi
düşünceleryepyeni bir
şekildeortaya
çıkmıştır.Kavram Nedir?
İbn Sina'nın
felsefi
düşüncesinde"bir" ve "birlik"
kavramınageçme- den önce
kavramınne
olduğunubirkaç cümleyle de olsa
hatıriatmaktafayda
vardır.Kavram, "bir
şeyinveya bi,r nesnenin zihindeki ve zihne ait
tasarımı
olup, soyutlama yolu ile elde edilen bir ide veya bir fikir" olarak tarif edilmektedir
2•Bunun dildeki ifadesi iseterimdiye
adlandırılmaktadır.
Buna göre terim, dille ilgili bir simge olarak kavrama
işaretetmekte- dir. Ancak
şunadikkat etmek gerekir ki terim,
kavramınkendisi
değildir.Kavram zihinsel bir eticinlilde meydana getirilen, kurulan bir
şeydir. İslamfilozofu Farabi
kavramı, varlıldarınsuretlerinin maddesinden soyutlana- rak
aklınsuretine bürünmesi
şeldindetarif etmektedir. Bu anlarnda var-
Iılda düşünce arasında müşterek
olan
şey varlıldarınsuretleri olan kav-
rarnlardır3.
Hem
varlıktahem de
düşüncedekendini gösteren ve il<i tara-
fın temasını sağlayan kavrarnların
herhangi bir
şel<ildedille formüle edil- mesi gerekmektedir. Bunun için dildeki kelimelerin delalet
ettiğianlamla-
1 Dominic J. O'meara, Plotinus, An İniroduction to the Enneads, Oxford 1993, s. 44-78.
2 Ahmet Cevizci, Paradignıa Felsefe Sözlüğü, Paradigma, İstanbull999, s. 499.
3 Mübahat Türker-Küycl, Arislote/es ve Farabi'nin Varlık ve Düşünce Öğretileri, DTCF Yayın lan, Ankara 1989, s.l29.
İBRAHiM MARAŞ • 43
rı
zihnin
kanuniarınagöre tasnif etmek, bir anlama bir kelime veya sem- bol, bir kelimeye veya bir sembole bir anlam
karşılıkgelecek
şekildedav- ranmak, böylece kelimelerdeki çok
anlarnlılığıortadan
kaldıraraktck- nesnel
anlamı sağlamakgerekmektedir4. Zira
ağızdan çıkanseslerin öyle halleri
vardırki, o hallerde
alındıklarızaman aldanmaya,
yanlışlıklara,·
.
.karışıklıklara
ve bozukluklara delalet ederler. Öyle halleri de
vardırki, o hallerde
alındıklarızaman
anlamıgayet iyi bir
şekildeifade ederler
5•Farabi'de Bir ve Birlik
İslam
felsefesinin en önemli
simalarındanbiri olaral< kabul edilen Farabi de, bir ve birlik kelimelerinin
çeşitli anlamlarından bahsetrniş,hatta bu konuya dair bir de
el-Vahid ve'l-Vahdeisimli risale kaleme
almıştır'.Farabi'ye göre bir
kavramının anlamındaöne
çıkanhusus onun bölünc- mcz
oluşudur,çünkü herhangi bir yönden bölünerneyen
şey,bölünemez
oluşu bakırnından
birdir. Bir
kavramının diğerbir
anlamıise kendi özel
varlığına
sahip
olması bakımındanbir
olmadır.Buradan hareketle Farabi, cevheri
balurnındanbölünemez olan
İli< Varlığın varlığını başkasındanal-
madığı,
bilaids özü
gereğivar
olduğuiçin, onun
varlığını diğer varlıldardan
ayıran şeyinözünü ifade eden birlil< (vahde)
olduğunusöylemekte- dir.
İştebu nedenle
İll<Olan hem bölünemcz
oluşuhem de
varlığınıkendi özünden
almış olmasıyönüyle kendisini
diğer varlıldardan ayıranözel
varlığı
sebebiyle birdir?. Farabi'nin yaratma
anlayışındasudurun yer al-
masının
birinci sebebi de,
tıpkıPlotinus'ta
olduğugibi, mutlak bir olan Allah ile
çolduğutemsil eden ve O'nun
tarafından yaratılmışbulunan
diğer varlıklar arasında
kesin bir
ayrımagitmektir. Ona göre,
Allah'ınale- mi sud ur
dışındabir yaratmayla var
ettiğikabul edilirse bu durum Allah-
'ın zatında çolduğun olmasını
gerektirecektir ld, bu,
Allah'ınmutlak birli-
ği
ilkesine terstir
8•Bu ve benzeri
görüşleriyleher
şeyin Tanrı'dan çıktığınıve
Tanrısalcevherden pay
aldığınıveyahut da
"tanrısaltözün bir modifi- kasyonu"
olduğunusöyleyen Farabi, felsefi tasavvufun da
başlangıçnok-
tası olmuştur9•
4 Küyel, "Farabi'ye Bir Hazırlık Olmak Üzere İslam Öncesi Türklerde Felsefe" Kutadgııbilig, s.13.
5 Küycl, Aristoteles ve Farabf'nin Varlık ve Düşünce Öğretileri, s. 106.
6 Farabi, Kitiibıı'l-Viihid ve'l-Vahde, Muhsin Mehdi neşri, Casabianca 1989.
7 Farabi, Mebiidi'ıı Ariii Ehli'l-Medineti'l Filzıla, s. 8-9; çev. Ahmet Arslan, Ankara 1990, s. 6·7.
8 Mahmut Kaya, "Farabi" mad., DİA, İst. 1995, c. 12, s. 148-151.
9 Farabi, Mebildi'u Arili Ehli'l-Medineti'l Filzıla, çev. Ahmet Arslan, (Ahmet Arslan'ın takdim
yazısı), s. XXI.
44 • DİNİ ARAŞTIRMALAR
Farabi, bir ve birlik
kavramlarını detaylıolarak
bahsettiği el-Vah
id ve'l-Vahde adlıeserinin
tamamınıbu iki kavram ve çok
kavramiarına ayırmakta ve hem bir'in hem de çok'un
farldıyönlerini,
sınıflarınıizaha
çalışmaktadır.
O, bir'i esas olarale dört ana grupta
değerlendirmektedir.Buna göre birinci olarak çok
olarılarıntoplamda, çok
olanlarıncins, nev'i ve arazda
birleşmesine
bir
dendiğindenbahsetmektedir. Bunun da kendi içinde
farldı kısırnlarınısayan Farabi, hep beraber ve toptan
anlamındabir,
çolduğuncinste
birleşmesi anlamındabir,
çolduğunnevide
birleşmesi anlamındabir ve
çolduğunarazda
birleşmesi anlamındabir'den söz
açmaktadır.Bazen nevileri bir olanlara bir
denilemediğini desöyleyen Farabi, buna üç
farklıüçgeni örnek vermektedir. Ona göre ikiz kenar,
eşkenarve dildccnar üçgcn- lerin üçü de
aynınevidendir ama bir
değildir.Farabi, tam tersinin de olabi-
leceğini
söyler, yani
görünüşte farklıdırama
unsurlarıitibanyla nevi
açısından birdir.
Gümüştenmamul halhal ile
tacın gümüşlükte birleşmesigibi
10•Farabi, ilcinci olarale ad ed yönünden biriilcten bahsetmelctedir. Bunun,
şeylerin
kendisine izafeti
dolayısıylaçok
şeylerinad ed de bir
olmasıanla-
mında olduğunu
söylemektedir. Ona göre,
aynı insanınisim ve künyeyle iki
şekildeisimlendirilmesi veya yine
insanın ayaldarıolan ve hayvan ola- rak nitelendirilmesi, yani cins ve araz yönünden, buna örnektir. Veyahut da Zeyd'in, nevi ve arazia nitelenerek, onun beyaz ve insan
olduğunun söylenınesi de aynı şekildedir. Beyazlıkve
insanlıkkendisine atfedilen ad ed yönünden
aynı kişidir11•Üçüncü olarak Farabi,
kısırnlara ayrılmasıyönünden bir'den söz aç-
maktadır.
O, bunun da iki
kısım olduğunuilk olarale
muttasıl olmasıyö- nünden
muttasıl olanın,yani
bitişilcveya süreidilik
olmasıyönünden biti-
şikliğin
veya
sürekliliğin birliğindenbahsedilebilir demektedir. Ona göre birlik o ittisaldedir, çünkü
muttasıl olanıncüzleri ila nihaye aded yönün- den birdir ki,
hatt-ımüstakim,
hatt-ımüstedir bunun örnelderidir.
İkincisiise, mütlef, yani uyum ve
bağlanmışolma, birbirine
kaynaşmışolma
açısından
bir
olmadır.Farabi, buna da
ahşaptan yapılmagemi ile yine
ahşap parçalarındanmeydana
gelmiş kapıyıörnek vermektedir
12•Parabi'nin bir'in
arılamları arasında saydığıdördüncü grup, mahiye- tiyle
ayırtedilme, soyutlanma yoluyla (münhaz) bir
olmadır, tıpla eşya-10 Farabi, Kitô.bu'l-Vô.hid ve'l-Vahde, s. 36-41.
ll AymEser, s. 41-44.
12 /\ym Eser, s. 44-50.
İBRAHİM MARAŞ • 45
nın
hepsi ve her biri sözlerindeld gibi. Farabi burada da
çeşidi ayrıntılaragirmekte ve daha sonra çok
kavramınageçmektedir. Farabi çok
kavramıhakkında
da uzun izahlar vermektedir
13•o, bir'in mevzusu olarak çok, bir'in mukabili olarak çok ve bir'den hadis olan çok gibi kavramlardan
ayrıntılı
. olarak bahsetmektedir.
İbn
Sina'da Bir ve Birlik
İbn
Sina'da bir ve birlik
kavramınageçmeden önce genel olarak bu iki kelimenin sözlük ve terim
anlamlarınabakmak gereldr. Bir (v-h-d) ke- limesi sözlükte·"tek" "bir" "ilk
sayı" ''yalnız""tek kalmak" "tek olmak"
'
''
''
' '"kuvvet ve ilirnde ön planda olan", "bir ldmseyi
zamanın biriciği kılmak"gibi marralara gelirken felsefi literatürde, yani terim olarak ise; ezell ve ebedt olan mükemmel form, var
olanlarınkendisinden
türediğiilk ve zo- runlu
varlık, Tanrı... vb. anlamlarda
kullanılmıştır14•İbn
Sina felsefesinde bir ve biriilc
kavramları, tıpkı üstadıFarabi'de
olduğu
gibi, bu
kavramın anlaşılınasını sağlayan diğer bazıkavramlarla birlikte izah
edilmiştir.Bu anlamda mümkün
varlıklardaldbirlikten esas hedef olan Zorunlu
Varlılc'taki birliğe geçilmiştir. İbnSina bu ilci kavramla
ilişkili
olarak;
varlık,mahiyet, vacip, mümlcün, cins,
fasıl... vb. kavramla-
rın yanında
mücanese (cinste birlilc),
müşakele(nevide birlik),
müşabehe(keyfiyette birlik), muvaza'a (vaziyette birlik) ve mutabaka (kenar ve noktalarda birlik), huve h u ve
(zatındaveya kendinde birlik)
15gibi kav- ramlardan da söz etmektedir.
Esasındagenel olarale "bir ve çok" kavram-
ları İslamfelsefesinin
baştailliyet problemi,
Tanrıalem
ilişlcisi, sudfırnazariyesi ve
özdeşlikilleesi olmak üzere pek çok kavramla
yakındanilgi- lidir. Niteldm "bir
olmanınvar olmalcla
aynıantolajik
bağlamdayer alma-
sı,
onu zorunlu olmak kadar olmasa bile ona
yalcınbir surette merkezi bir kavram haline getirmektedir"
16•İbn
Sina,
Şifa'nın İlahiyatbölümünde
genişyer
ayırmış olduğubir'i, ne ise o
olması baleımındanbölünemez olan ve
çoğalmayan teşkikibir kavram diye
tanımlamaktave Farabi
geleneğinidevam ettirerek, zatl
biı~arazı
bir ve
sayısalbir olarak üç ana gruptan bahsetmektedir
17• İbnSina'-
13 Aynı Eser, s. 51-59.
14 Usanu'l-Arap, c. 15; Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüğü, İstanbul 2002. s. 183.
15 İbn Sina, Kitô.bu'n-Necat, Macit Fahri neşri, Beyrut 1982, s. 236, 259-260.
16 İlhan Kutlucr, İbn Sina Ontolojisinde Zorunlu Varlık, İstanbul 2002, s. 28.
17 İbn Sina, Kitabu'ş-Şifô. (Metafizik), Lite ra Neşri, çev.: Ekrem Demirli-Ömer Türker, İstanbul 2004, ll 86, 92.
46 • DİNİ ARAŞTIRMAlAR
nın
tarifinde yer
verdiği "çoğalmayan"ifadesini
kullanırken amacıçaldu-
ğu
bir' e
bağlamasıdır.O
şöyledemektedir:
"Çolduğunbir ile
tanımlanması kaçınılmazdır.
Çünkü bir,
çolduğunilkesidir ve onun
varlığıve mahiyeti birdendir"
18•Yine onun "ne ise o
olması bakımından"ve
"teşldki"deme- sinden
kastıda zihi ve arazi olan bir'in, bir
çeşitliliğesahip
olmasından kaynaldanmaktadır.Yani zati bir; cins
bakımındanbir, nevi
bakımındanbir,
fasıl bakımından
bir, konu ve
sayı bakımındanbir, süreidilik (ittisal) yo- luyla bir gibi
kısımlara aynlmaktadır19• İbn Sina'nınbölünemez demesi ise bir
kavramının külliliğine atıftabulunmak içindir.
İbn
Sina birlik
kavramını,kendisiyle bir
olanın kastedildiğive zihin- de bölönemeyen olarak kabul edilen
şeydiye
tanımlarken20 Şifa(İlfihiyat)'da
ise "bölünmenin veya bilfiil
parçanın yolduğu"21 diyetarif eder.
Bir ile birlil<
arasını ayıran İbnSina, bir'i cevher olarak
tanımlarken birliğide araz
şeklinde tanımlamakta, ayrıca birliği, tıpkı varlıkve bir
kavramıgibi,
müşeldceksaymakta ve cevher
olamayacağınıancak cevherin
lazımı olabileceğinibelirtmektedir
22•O bunu
şöyleizah etmektedir: "Birlik, ya araziara veya cevherlere yüldem olur. Birlik araziara yüldem olursa cev- her olamaz ve bunda bir
kuşkuyoktur. Cevherlere yüldem
olduğundaise, kesiniilde bir
fasılveya cins gibi yüldem olmaz. Çünkü
birliğinherhangi bir cevherin mahiyetinin var
kılınınasmabir
katkısıbulunmaz. Aksine o, daha önce
öğrenmiş olduğungibi, cevherin
gereğiolan bir
şeydir.O halde
birliğin
cevherin mahiyetine yüldem
yapılması,cins ve
faslınyüldem ol-
ması
gibi
değil,bilakis arazidir. Bu durumda bir cevherdir, birlik ise araz- dan ibaret bir
anlamdır."23Böylece
İbnSina,
birliğicevherde, onun bir
parçası
olmadan, mevcut kabul etmelde beraber, ondan
ayrıl<olarak var
olmasını
da muhal görmekte ve
birliğio cevheri bilfiil var eden olarak kabul etmemektedir.
Çolduğada
değinen İbnSina,
çolduğun kendiliğinde,
birliğinmaliilü
olduğunubelirterek, birlik ile çolduk
arasındazati bir
karşıtlık değil
onlara
ilişenbir
karşıtlıl< bulunduğunusöylemekte ve "öl- çüt
olması bakımındanbirlik, ölçülebilir
olması bakırnından çolduğun karşıtıdır"24diye ilave etmektedir. Burada onun
kastı, birliğe, tıpkıçoldu-
18 1\ym Eser, s. 92.
19 !\ynı Eser, s. 86-87.
20 İbn Sina, Kitii.bu't-Talikat, Tahk. Hasan Mecid el-Ubeydi, Bağdat 2002, s. 202.
21 İbn Sina, Kitabu'ş-Şifii (Metafizik), l/115
22 İbn Sina, Kitabu'ş-Şifii (Metafizik), I/94; İbn Sina, Kitabu't-Talikat, s. 202.
23 İbn Sina, Kitabu'ş-Şifii (Metafizik), I/94.
24 ibn Sina, Kitabu'ş-Şifii (Metafizik), I/115-116.
İBRAHİM MARAŞ • 47
ğun
illeti
olmaldığının ilişmesigibi, ölçüt
olmaldığında
ilişmiş olmasıdır,yani birlik olmak bizatihi ölçüt olmak
değildir.Bu ilk
aşamadır.Sonraki
aşamada şeylere,
kendilerinde bulunan birlik sebebiyle, ölçülebilir
olmaklık ilişmektedir.Ancak ölçülebilir
olmaldık şeylerincinsine göre
değişebilmektedir25.
~ İbn
Sina bu ild kavramla ilgili olarak "el-ahad" ve "ehad" kavramlan-
nı
da
kullanmaktadır. Şifa'nın Mantıkbölümünde
ahad'ı,bölünemeyen
olması bakımından
bölünemeyen
şeyinkendisi veya kendisinde birlik (vah- de) bulunan
şeyolarale
tanımlamalttadır.O, İhlasSuresi Tefsiri'nde ise "ehad"
kavramından
bahsetmektedir. Ona göre "ehad"
kavramıhaldki vahdeti içeren birlikteld en son
noktadır.Bu kavram Allah
lafzınındelalet
ettiğiaynı şeye
delalet etmelttedir, bir nevi Allah
lafzının açıklamasıdıı-26• İbnSina hüve ve bu kökten
türemişolan hüviyet kelimesini de biriilc ve
varlık anlamında kullanmaktadır.Ona göre hüve kendi
zatından başkasınada- yanmayan,
varlığı,taayyün ve
taşahhusu,lizatihi olan, yani hüve hüve olan, ayniyet,
özdeşlikve birlik ifade eden bir
kavramdır.Buradaki hüve hüve
kavramı,onun
anlayışında,sadece Zorunlu
Varlık'ın varlığınıve bir-
liğini
ifade etmektedir
27•Biraz önce
İbn Sina'nınbir
kavramınıild ana
başlık altında değerlendirdiğini belirtmiştik. Şimdi bunların izahına bakalım.
Bunlardan ilki zat!
veya halald birdir.
İbn sına düşüncesindebu tür bir bir'de
yalnızcabil- kuvve çolduk
vardır.Mesela, bu bir, "çizgilerde
açısı olmayandır,yüzeyler- de düz yüzey, cisimlerde biryüzey
tarafından kuşatılanve kendisinde bir
açıya açılma
bulunmayan cisimdir.
Ardındankendisinde bilfiil çolduk bu- lunup
uçlarıortak bir
sınırda karşılaşan şeygelir. Mesela
açı tarafındankuşatılan
iki çizginin
toplamıgibi"
28• İbnSina bir'i
tanımlarkenbir'in bö-
lünemezliğinden bahsetmişti işte
bu bir ona göre, hakild bir olarak
değerJendirilmektedir. Çünkü o,
tanımdabölünmeyen,
başkasının aynı tanımasahip
olmadığıveyahut
varlıkve halakatinin
yetldnliği baleımındanbir benzeri olmayan
şeyekülli anlamda birdir demelttedir. Bu
tıpkı güneşinbir
olduğu söylendiğinde, aslında güneşgibi veya ona benzer bir
başkagökcisminin
olmadığınınkastedilmesi gibidir. O zaman zati birin anla-
mında sayısal
manada bir
olmanınötesinde, biricik, tek,
eşsiz,benzersiz
25 Aynı Yer
26 /\hmet Harndi 1\kseki, "İslam-Türk Filozofu İbn Sina'nın İhlas Tcfsiri"(Tercümc ve İzah), 2]/
89, s. 8, 16.
27 ilm Sina, Talikdt, s. 58; Akseki, 12/80, s. '8, 15.
28 İbn Sina, Kitabıı'ş-Şifd (Metafızik), 1/87.
48 • DİNİ ARAŞTIRMALAR
ve bölünmez olma
bulunmaktadır.Zat! birin cins
bakımındanbir'in; nevi
bakımından
bir,
fasıl bakımındanbir, münasebet
(eşitlik, ilişki)yönünden bir, konu ve
sayı balamındanbir gibi
çeşitleri olduğunusöyleyen
İbnSina,
sayı balamından
bir'in de ittisal (süreldilik ve
bitişildik)ve iltimas (te- mas) ile
olabileceğinisöylemektedir
29•İbn
Sina ilcinci olarak, arazi birden bahsetmektedir. Ona göre araz'i bir;
"diğerbir
şeye bitişenbir
şeyhaldandao,
diğeridirve o ilcisi birdir"
30anlamındalci
birdir. O, buna örnek de vermektedir: "Mesela Zeyd ve
Alıdullah'ın oğlu
birdir, Zeyd ve doktor birdir sözümüzde
olduğugibi. Ya da bu konudalci ilci yüldemdirler. Doktor ve
Abdullah'ın oğlubirdir, sözümüz- de
olduğugibi. Çünkü tek bir
şeydoktor ve
Abdullah'ın oğludur.Veya kar ve
tuğlabirdir. Yani
beyazlıkta,ifademizde
olduğugibi tek bir arazi yük- lernde ilci konudur. Çünkü her ilcisine bir araz yiildem
olmuştur"31•Yine o, genel araz
balamındanbölünmeyeni,
arazı bakımındanbir kabul etmek- tedir. Mesela karga ve katran siyah
arazınasahip olmak
balamındanbir- dirler.
İbnSina, arazi birlil< ile
arazıolarak bir
varlığa bitişrnek arasındada bir
ayrımagitmektedir.
İbn Sina'nın
bu
ayrımıFarabi'nin dörtlü tasnifinin
özetlenmişve daha sistematil< hale
getirilmişbir halidir.
Zorunlu
Varlığın Birliğiİbn Sina,Alcsamu'l-Ulumu'l-Aklıyye'.de İlahiyat'ı beş
ana bölümde de-
ğerlendirirken
adeta bütün
varlıkfelsefesinin özetini
yapmal<tadır.Bu
sıralamada bütün
varlıldarıkapsayan ortal< niteliider ili<
sırayı alırken,ilke- ler ve metotlar ilcinci
sırada, Vacibü'l-Vücı1d'un ispatıve
birliğiüçüncü
sırada,
ruhani cevherlerin
ispatıdördüncü
sıradave ayüstü alem ile
ayaltıalem
arasındalci ilişlciise
beşinci sıradayer almaktadu3
2•Bu
sıralamaesa-
sında İbn Sina'nınbütün hareket
noktasının varlıktan başlayıp varlıktabittiğini açıkça
göstermektedir. Yine bu
sıralamabize
Vacibü'l-Vücı1d'un birliğininonun felsefesinin temel noktalanndan biri
olduğunuispatla-
maktadır.Çünkü
İbn Sina'nın düşüncesinde varlık,Farabi'de
olduğugibi, zihinde
yerleşmişo kadar
açıkve genel bir
kavramdırId, bu yüzden ta-
nımlanamaz
ve
anlatılamaz. Tanımlanamamasınınsebebi onu
tanımla-29 Aynı Eser, s. 86-90.
30 İbn Sina, Kitabu'ş-Şifô. (Metafizik), I/86.
31 İbn Sina, Kitabu'ş-Şifô. (Metafizik), I/94.
32 İbn Sina, el-Aksamu'l-Uli'ımu'l-Akliyye, İstanbul 1298, s. 72.
İBRAHiM MARAŞ • 49
yabilmek için
kullanılabilecekondan daha
açık anlamlıbir sözün bulun-
mayışıdır.
Yani insan hiçbir
şeyemuhtaç
olmaksızın varlık kavramını iili-ninde
benimsemektediı·33•Ancak yine de
varlık kavramınıanlatabilmek, yani terim olarak ifade edebilmek için herhangi bir söz veya
işaretle,ki bu söz ve
işaretin varlıktandaha
açık olmasından değilbazen daha
kapalıbir sözün kendisinden çok daha
açıkbir sözü
çağnştırmasıihtimalinden
dolayı, kullanılabilmektedir34•
İbn
Sina
düşüncesinde, Tanrı-alem ilişkileri bağlamında, Tanrı'yı -İlkNeden olarak-
varlık verıneyemecbur eden herhangi bir harid' faktörden bahsedilemez. Sebebin
varlığınınsonucun
varlığımgerektirmesi ile so- nucun se be bin
varlığımgerektinnesi
aynı şey değildir.Sebep sonucu var-
lık bakımından
önceler ve aksi
düşünülemezyani
zorurılubiçimde sonu- cunu gerektirir. Sonuç sebep
tarafından öncelendiğive sebebin zorunlu sonucu olarak
varlığa geldiğiiçin kendini öneeleyen sebebi
varlık bakımından
gerektiremez; ancal< ve ancak
mantıl< bakımındangerektire bilir.
Bu
nederıle İbnSina,
ZatıylaZorunlu
Varlık'ın birliğiniöncelikli ola- rak mümkün ve zorunlu
varlık ayrımındanyola
çıkarakispatlamaya ça-
lışmaktadır.
Ona göre
Vacibü'l-Vücı1d'un zorurıluluğuonun
ayıncı vasfıdır.O, bu zorunlululda taayyün eder ve ferdiyet
kazanır. İbnSina,
İşarat'taöncelilde
hissettiğimiz varlıktan başlamaletave
varlığında şüpheetmedi-
ğimiz
bu
varlığı zatı bakımından düşündüğümüzdeher
varlığınkendisin- deki
varlığınya zorunlu
olmasıveya
olmaması gerektiğini düşünmekdurumunda
olduğumuzu arılatmaktadır.Ona göre
eğer varlığı zatındazorunlu ise bu
varlık zatından dolayızorunlu
olandırve esas
zatıylager- çek olan budur ve
aynızamanda kurucu (kayyum)
alandır. Eğerbu
varlığın varlığı zatından
zorunlu
değilseo
varlığa yokluğu zatıylazorunludur da denemez. Çünkü böyle bir
şeyancak onun
varlığınınnedeninin olma-
ması şartı
söz konusu
olduğuzaman söylenebilir. Bu
açıdanondaki yok- luk
kalıcıbir yokluk
değildir.Buradan hareketle
İbnSina,
imkanızatıba-
kımından değerlendirmektc
ve onu
"zorurıluve mümteni olmayan" ola- rak
tanımlamaktadır.O halde
İbnSina'ya göre her
varlıkya bizatihi zo- runlu veya bizatihi mümkündür,
dolayısıyla varlığıkendinden
değil başkasındandır. Varlığı başkasından olanın varlığının
da bir
başkasındanol-
ması
mümkündür ama bunun zincirleme devam ettirilmesi ise
düşünülemez. Yani nihayette
bunlarınhepsinden
ayrıbir "uç"
varlığınyani
varlığı- 33 İbn Sina, en-Necat, Mısır 1938, s. 220.· 34 Aynı yer.
50 • DİNİ ARAŞTIRMALAR
nın
nedeni bulunmayan bir
varlığın olmasıgerekir; bu ise
varlığı zatındanzorunlu
olandır35•İbn Sina'nın
burada
yapmış olduğu "zatıylamümkün
varlık"tarifi bu
varlığın aynı
zamanda
dolayısıylazorunlu
olduğunuda gerektirmektedir.
Çünkü ona göre,
zatıylamümkün olan bu
varlıkta varlıkve yokluk
aynı şekilde eşit durumdadır.Bunlardan birisinin
gerçeldeşmesibir nedenin
varlığınıgerektirmektedir.
İştebu nedenden
dolayı,yani kendisine
varlığıverene olan
ihtiyacındanve ona
intisabından dolayızorunludur; çünkü
başka
türlü
varlığagelemeyecektir. Bu
şudemektir: Mürnküne atfedilen
"başkasıyla
zorunlu" sözü mümkünün özüne ait bir
sıfat değilonun Za-
tıy1a
Zorunlu
Varlıkile olan nispetinin bir
sıfatıdır.Bu yüzden
zatıylamüm- kün olan hiçbir zaman
zatıylazorunlu olamaz, ancak
başkasıylazorunlu olabilir.
Zatıyla
mümkün
başkasıylazorunlu
varlığın zorunluluğubir de ona
varlık
veren
ZatıylaZorunlu
Varlık açısından açıldanmaktadır.Çünkü, Za-
tıyla
Zorunlu
Varlık'ınbir
özelliğide
zatıylamürnl<ün
varlıklarızorunlu
lulmasıdır. Yukarıda bahsettiğimiz
"intisap"tan
kasıtbudur. Yani
ZatıylaZorunlu
Varlıkvar
olduğumüddetçe onun yetkin
varlığınınve
varlıkver- mesinin kesintiye
uğraması imkansızdır.Zaten
zatıylamümkün
varlıkda
varlığa büründüğü
müddetçe O'ndan
varlığınıalmak
zorundadır.O halde
Zatıyla
Zorunlu
Varlık, varlıkverdiklerinden
bağımsızolarak ve hiçbir etki
altında
bulunmadan
diğer varlıklarıgerektirmektedir. Çünkü illetli olan ancak bir illet ile
varlığagelmekte veya zorunluluk
kazanmaktadır,onun
varlığı
illetine zorunlu olarak
bağlıdır.Bütün bu
açıklamalardansonra
İbnSina,
ZatıylaZorunlu
Varlık'ın varlığagelmesi, yani
Zatınıntaayyünü
balamındanbir (vahid)
olduğuve hiçbir yönden çoldulda ittisaf
ederneyeceğive çoklukla ittisaf edilenlerin sadece ve sadece
zatıylamümkün
varlıldar olduğuhükmüne
varmaktadır.Çünkü ona göre
dolayısıyla ~orunlusözü sadece tek bir
ZatıylaZorunlu
Varlıl< olabileceğini ispatlamaktadır.
Hatta o, buradan O'nun nicelikte ve anlamda bölünemez
olmasıyönünden de
birliğinigündeme getirmekte- dir:
"Şayet
zorunlu
varlık'ın zatıiki
şeyinveya
toplanmış şeylerin kaynaşmasından olsaydı
onlar sebebiyle zorunlu
olmuşolurdu ve onlardan biri
35 İbn Sina, el-İşô.rô.t ve't-Tenbflıô.t (İşaretler ve Tembih/er), Litera Ncşri, çev.: Ali Dunısoy Mu hittin Macit-Ekrcm Demirli, İstanbul 2005, s. 124-133; İbn Sina, Kitabu"ş-Şifô. (Metafızik), 1;
35-40.
İBRAHİM MARAŞ • 51
veya her biri zorunlu
varlıktanönce ve zorunlu
varlığınkurucusu olurdu.
Bu durumda zorunlu
varlık,anlamda ve nicelikte asla bölünmez"
36•İbn Sina'nın
birlik meselesini en
ağırlıklıgündeme
getirdiğikonular- dan birisi de Zorunlu
Varlık'ınmümkünleri,
dolayısıyla çokluğuakletme- sinin kendi
zatındabir çokluk meydana getirip
getirmediğidir.Yani bu
s{ıretleO'nun mutlak
birliğinebir halel gelip
gelmediğidir.Elbette ona göre,
ZatıylaZorunlu
Varlık'ınkendisinden sonra geleni aldetmesi, O'nda bir çolduk meydana getirmeyecektir. Çünkü, Zorunlu
Varlık'ınaldetmesi;
"kendi
zatınıkendi
zatısebebiyle aldetmesi ve kendisinden sonra gelenin
varlığının
nedeni
olması balamındanakletmesi ve
diğer şeyleri aşağıya doğruinen zincir
sıralamasındakendi nezdinden
aşağıya doğrudikey ve yatay olarak inenin
zorunluluğu bakımındanakletmesi"
37 şeklindedir.Zorunlu
Varlık'ınbu
aldedişinidaha da açmak isteyen
İbnSina, O'nun tikelleri bilmesinin zamansal bir
şeldinde olmadığını38söylemektc ve kendisinden sonra geleni
onların varlığınınnedeni
olması bakımındanakletmesinin de asla kendisinde çolduk meydan
getirmeyeceğiniizah et- mektedir. Çünkü onun burada
zikretmiş olduğu "varlığınınnedeni
olması bakımından"sözü Zorunlu
Varlık'ın aldettiği şeylerinkendi
zatınadahil
olamayacağma işarettir,
zira O'nun
zorunluluğunun kaynağıyine kendisi- dir, yoksa mümkün
varlığaizafetinden
dolayızorunlu
olmadığıgibi, müm- kün
varlığıaldetmesinden veya bilmesinden
dolayıdaAkil
değildir,özüy- le Akil,
Akılve Makuldür. Bu sebeple her
şeyinnedeni olan Zorunlu Var-
lık'ta
mümkünlerin herhangi bir
çokluğayol
açmasıve O'nun
Bir'liğinizedelemesi
düşünülemez.O'nun
dışındakitüm
varlıldar,'O'nda
değilO'n-
dandır. İbnSina bunu
İşarat'tada
şusözlerle belirtir:
"O'nun
zatını zatısebebiyle aldedip sonra
zatınıkendi
zatısebebiy- le akletme
şeklindeen kurucu
oluşu, çolduğuakletmeyi
gerektirdiğinegöre çokluk, kurucu olarak
zatınadahil
olmaksızınondan sonra
lazımgelen olur. Ve yine çolduk
sıralamaüzerine gelir. Ve birbirinden
ayrıol- sun ya da
olmasınonun
zatındansürekli gerekenlerio
çolduğu birliği(vahde) lekelemez. El-Evvel'e, göreli ve göreli olmayan sürekli gereken- lerio
çolduğuve
olumsuzlamaların çolduğu arızolur. Ve bu sebeple de isimler
çağalırama
bunlarınO'nun
zatının birliğinde(vahdaniyeti zati- hi) etkisi yoktur"
39.36 ibn Sina, İşarat, s. 13 ı.
37 İbn Sina, İşdrdt, s. 165.
38 Aynı eser, s. 168.
39 İbn Sina, İşdrdt, s. 166.
52 • DİNİ ARAŞTIRMALAR
İbn
Sina Zorunlu
Varlık'ınmümkünleri bilmesinin
birliğineherhangi bir halel getirmemesi konusunu daha da
ayrıntılıizah etmek için O'nun mümkünleri bilmesinin tek bir defada ve tek bir
bilişle olduğuüzerinde de
durmaktadır.Öte yandan
İbn Sina'nın aklı çoğuzaman ilim
manasında
kullandığıda dikl<ate
alınırsa,Zorunlu
Varlık'ınkendini bilmesi, ilkesi
olduğu varlıklan
da bilmesini gerektirmekte ve bu gerektirme asla onda bir çolduk
oluşturmamaktadır.Çünkü O'nun bilgisi bilineniere tabi
değildir, bilinenler O'nun bilgisine tabidir.
Risaletü'l-Arşiyye'dekonuyu
şu açıkifadelerle
anlatır:"Bilesin ki O, özü
gereği(bizatihl) illimdir. O'nun ilmi, bilinmesi
(malfımiyet) ve
bilginliği(alimiyet) tek
(aynı) şeydir.O
başkasınıve bilinebilir olan her
şeyibilendir. O her
şeyibir
(aynı)ilmiyle bilir. Üstelil< O, onu bilgisinin, bilinenin
varlığıve
yokluğuyla değişınediğibir tarzda bilir. .. O'- nun
eşyayıtek bir ilimle; bilinenin
değişmesiyle değişmeyenbir tarzda
bildiğinin açıklaması(na
gelince); O'nun ilminin, özü üzerine
eklenmiş(zilid)
olmadığı,O'nun özünü
bildiği,bütün
varlıklarınilkesi
olduğu,araz ve
değişiklliderdenmünezzeh
olduğu kesinleşmişti.Öyleyse O,
eşya yı (ilmi)değişmeksizin
bilir. Bilinenler O'nun ilmine tabidir. O'nun ilmi bilineniere tab!
değilki,
onların değişmesiyle değişsin"40•O halde
İbnSina'ya göre bir ve birlik
tıpkıvar gibi
Tanrı'nınzorunlu
lazımıdır, sıfatıdır.
Bu
açıdan şunuda kabul etmek gerekecektir ki, "Zo- runlu
Varlık Zatı gereğisüreidi
haktır,mümkün
varlıkise
başkası gereği haktır,kendinde
batıldır", aynı şekilde VarlığıZorunlu Bir'in
dışındakiher
şey
kendinde
batıldır"41•Bir olma konusunda
İbnSina'ya yöneltilen önemli bir itirazdan da bahsetmek gerekir. Fahreddin
Razl'ninİşarat Şerhi'ndegeçen söz konusu itiraz Zorunlu
Varlık'ınbir bütün olarak neden
düşünülemeyeceğikonu- sudur. Yani o, bir bütünden
oluşuyarsave bu bütün kendi
parçalarınamuhtaç ise de, bir bütün olarak
dışarıdan başkabir
şeyemuhtaç
değildir.O halde O, bu durumdayken de Zorunlu
Varlıkolabilir.
Razı,bu
irirazıgetirmelde birlil<te kendisi
aslında cevabınıyine
İbnSina'ya dayanarak vermektedir. Razi, burada
İbn Sina'nınbir ve
diğer varlıldar(çokluk) ara-
sındaki
temel
ayrımınadil<kat çekmekte ve bütünün kendisine muhtaç
olduğu
parça toplam parçalardan biri
olduğudurumda bu parça sebep,
40 İbn Sina, Arş Risalesi, çev. Enver Uysal, Uludağ Üniv. İlahiyar Fak. Dergisi, Bursa 2000, c. 9, s. 9.
•11 Bkz. İbn Sina, Kitabu'ş-Şifô. (Metafizik), I/46.
İBRAHİM MARAŞ • 53
diğerleri
de onun eseri
olacaktırve o tek parça bu kez basit ve bir duru- muna gelecektir. Buradan da
anlaşılacağıüzere
varlıklarhakikatlerini Bir'- den
almaktadır.Ancak bir bütün olarak
varlıldarBir'i
oluşturmamaletave
dolayısıyla
kainat
Tanrıgibi telakki
edilmemektediı-42•Daha önce Farabi'-
•nin üzerinde
durduğuve
İbn Sina'nın sistemleştirdiği varlığın birliğidü-
şüncesini
bu
şekildeizah etmeye
çalışanRazi, bir taraftan da panteizme
kayılınaması
için
uğraşmaktadır.Ancak yine de Razi,
İbn Sina'nın varlığıhem kelime hem de anlam
bakımındanbir ve
aynı şeyigösteren
müşterekbir kavram olarak
değerlendirmesini endişeyle karşılamışve Zorunlu Var-
lık'ta
ve mümkün
varlıklarda varlığın aynı şeyiifade etmesinin
sakıncasını belirtmiştiı-43• Aynı
meseleye daha fazla
açıklıkgetirmeye
çalışanNas!- reddin
Tfıs1ise, önce konunun
farklıbir cephesine
işaretetmekte ve bir
şeyin
taayyün
etmediğimüddetçe hariçte
varlık kazanamayacağını,bu yüzden Zorunlu
Varlığında mümkünlerin var edicisi olarak taayyün
etmiş olması gerektiğiniifade etmektedir. Bu taayyün, ona göre, Zorunlu
Varlığın Zorurılu Varlık oluşundandır.
Yani Zorunlu
Varlıkile bu taayyün eden
şey aynı şeydir.
O zaman da Zorunlu
Varlıkbir
olduğunagöre taayyünü de bir
olacaktıı-44•Buradan yola
çıkan Tfıs!, endişeninyersiz
olduğundanbahisle bu durumun
meratibü'l-mevcfıdatgöz önünde bulundurularak öncelik,
baştagelme ve
varlıl<taki şiddetile birlil<te, yani
güneşve mum
ışığının ışık kavramıyla
ifade edilmesi gibi,
düşünülmesi gerektiğinibe- lirtmektedir.O halde
varlığınmümkündeve Zorunlu
Varlık'tabir ve
aynımana ile
bulunmasıvar
olanların eşitliğiniasla ifade etmeyecektir. Bu sebeple; "sebebin
varlığıile eserin
varlığı aynı varlıktır.Lakin birisinin
varlığı
önce olan bir
varlık,ötekisininki ise daha sonraki bir
varlıktır"45• Tfıs!bu
açıldamaların dışında Tanrı'nınidrak edilemeyen hakikati, yani kendine has olan
varlığıile idrale edilen
varlığı,yani mutlak
varlığı ayrıroma gitmekte ve bu mutlak
varlığınhem kendine has olan
varlığınınhem de
diğervar
olanların lazımı olduğunu söylemektediı-46• Tfısl'ninbu
şekilde İbnSina felsefesine
getirdiğiyorum
varlığın birliği şeldinde İbnSina
sonrasında sistemleşenve
artık Tfıs'idöneminde iyice
yaygınlaşmışolan felsefi tasavvufun bir ifadesi dir.
Ayrıca İbn Sina'nın İhlas Sı1i:esiTefsi-
42 Fahrcddin Olguner, Üç Türk-İslam Mütefekkiri İbn Siııa-Falıreddin Riizf· Nasfreddfn 'f'ılçf Dü-
şürıcesinde Varoluş, Ankara 1985, s. 98-100.
43 Olguner, a.g.e., s. 109.
44 Aym F-.ser, s. 91.
45 Aynı Eser, s. 109.
46AymEser,s.110.
54 • DİNİ ARAŞTIRMN..AR
ıi
risalesinde ehad
kavramına yüklediği"hakild vahdeti içeren birlikteki en son nokta"
dediğihusustur Id, bu kavram da felsefi tasavvufun en önemli
kavramlanndandıı-47.Bu konuyu biraz daha
açınalegereldrse;
İbnSina,
varlığamutlak, - zihinde ve ayanda
varlık şeldindeanlamlar
verdiğigibi umumi ve hususi
varlıktan
da bahsetmektedir. Ancak burada umumi
varlıkderken onun
kastettiği
yine mutlalc, zihinde ve ayanda
varlıldardır.Hususi
varlık dediğiise sadece üçüncüsüdür, yani ayanda
varlılctır.Ona göre ayanda
varlık şahsiyet
kazanmışve bu
varlığıyla diğerlerinden farkıılaşmaksuretiyle teklik de
kazanmıştır.Bu taayyün
etmiş varlığıntaayyün etmelde elde
etmişol-
duğu
teklik ona hususi
varlık adınınverilmesine sebep
olmuştur.Bu yüz- den de kendinden
başkabir
şeyolmayan bu
varlıklar tanımlamazlar,an- cak
işaretlegösterilebilirler.
İbnSina, hususi
varlığın tekliğinden İlk Varlığın birliğine
gitmekte ve
İlk Varlığıntaayyününün de Zorunluluk
olduğunu yani O'nun
ayıncı özelliğininzorunluluk olarak ifade
edilebileceğinisöylemektedir.
Dolayısıylaona göre Zorunluluk,
İlk Varlığın varlığınınken- disini
oluşturmalctadır,bir
başka deyişleO'nun
VarlığıZorunluluktur.
Netice olarak
İbn Sina'nın düşüncesindeZorunlu
Varlık,hiçbir
şeldlde
çoğalmayan sırfve gerçek bir' dir.
Zatındabirlik sahibi ve
çoğalmayanolmakla beraber bütün
varlıldarında illcesidir. Onun
varlığındansöz et- mek
zorunluluğundansöz etmektir.
Ayrıcaondan
başka varlıldannonun
zorunluluğuna iştirald
de mümkün
değildir.47 Felsefi rasavvufta ehadiyyet kavramı hakkında daha fazla bilgi için bkz. Toshihiko Izutsu, İslam'da Varlık Düşüncesi, çev. İbrahim Kalın, İstanbul 2003, s. 51-72.