• Sonuç bulunamadı

Antasit İlaclann , Formüllerinde Yer Alan Etken Maddelerin

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Antasit İlaclann , Formüllerinde Yer Alan Etken Maddelerin "

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

F ABAD Farın. Bil. Jler.

9, 170 -185, 1984

FABAD J. Pharın. Sci.

9, 170 -185, 1984

Antasit İlaclann , Formüllerinde Yer Alan Etken Maddelerin

Değerlendiril mel eri

Murat ŞUMNU (*I Sema ÖNAY-BAŞARAN (*)

Özet : Antasit ilaçların formülasyonunda kullanılan maddelerin fizikokimyasal özellikleri, yan etkileri, antasit preparatların formü- lasyonunda karşılaşılan problemler ve çözümleri ve antasit madde ,,.e preparatların asit nötralizasyon kapasitelerinin tayini için geliştiril·

ıni.'j yöntemler derlenmiştir.

EVALUATION OF THE SUBSTANCES USED 1"1 ANTACID FORMULA TIONS

Summary : Physico-chemital and pl1armacological properties, side (_•ffects of the substances used in the antacid forntulations, problems c·ncountered in formulation of antacid dosage forms their solutions

ı:-:.nd the methods for examining the neutralizing capacity of antacid

ı:oubstances and formulatıons are revıewed

GİRİŞ

Peptik ülser ve aşırı asit sal-

glianmasına ·bağlı diğer rahatsız­

lıkların tedavisinde antasit ilaçlar, histamin H2 reseptörleri Csimetidin, ranitidin vb.), parasempatolitik

ilaçlar (atropin vb.l v~e diğer ilaç- lar (sukralfat, kolloidal bismut bi-

leşikleri, karbenoksolon vb.) kulla-

nılır (1). Peptik ülser tedavisinde antasit ilaçlar önemini koruduğun­

dan (2,3), bu derlemede antasit ilaçlar üzerinde durulacaktır.

ı*) H.ü. Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji A.nabilim Dalı,

Hacettepe m Ankara.

(2)

Antasit ilaçlar mide mukoza...

sından salgllanan asiti nötralize ederek, mide suyunun asitliğini azaltırlar. Asit, mide mukozasının

fundus ve korpus kısımlarında

bulunan salgı bezlerinin paryetal hücrelerinden salgılanır. Bu sal-

gıyı vagus sinirleri ve mukozanın lokal ve sistemik hormonları dü- zenler {4). Bu hormonlar içinde en önemlileri, gastrinlerdir {*). Bu hormonlar kan yolu ile asit salgı­

layan bezlere eri.~erek bunları uyarırlar. Gastrinıerin salgılanma hızı mide suyunun pH'sına bağlı­

dır. pH 4'ün üzerine çıktığında

gastrin salgılanmasında belirgin ar -

tış olarak, midenin asitliğini sür~

dürmeslııi sağlar (5). pH 2'nin al-

tına düştüğünde ise gastrin salgı­

lanması durur. Vagus sinirlerinin stimülasyonu ve antrumun geril- mesi de gastrin salgılanmasını art-

tırır. Gastrinin, asit salgılanması

üzerindeki etkisi kesin olarak bi- linmemektedir. Histamin üzerine etki ederek, asit ve pepsinojen

serbestleşmesine neden olduğu

düşünülmektedir {8). Histamin re- septörleri H 1 ve H2 olmak üzere ikiye ayrılır. Asit serbestleşmesin­

den l-I2 reseptörleri sorumludur.

H2 Antihistaminlerlııin gasttik sal-

gılanmayı bloke etmesi, gastrinin

lıistamin üzerine etkidiğini gös_

terir. İkincil haberci olarak 3', 5' adenosin monofosfat serbestleş­

mesi sonucu histaminin etki gös- termesi olasıdır (9).

Mide mukozasından salgıla­

nan prostaglandin E2'nin de asit

salgılanması üzerinde etki yaptığı

ileri sürülmektedir {10).

Antasit ilaçların esas etkileri,

ınide asitinin nötralize olması so- nucu mide suyunun pH'sının yük- se1mesine bağlıdır- pI-I 2.3'e çıkın­

ca mide asitlerinin ')'0 9ü'ı, pH 3.3'e

çıkınca ise o/o 99'u nötralize olur (11). Ancak ~H yükseldikçe birim sürede salgılanan asit ve pepsin

miktarı da artar ve bu artış nor- mal düzeyin 15-20 katına kadar

çıkabilir. Bu nedenle antasit ilaç- lar invitro deneylerden elde edi- lecek sonuçlara kıyasla daha az etki yaparlar. Artmış olan asit

salgısı ilaç mideyi terk ettikten sonra da devam eder. Bu etki, pH

5'iıı üzerine çıktığında ve yüksek konsantrasyonda kalsiyum tuzla-

bulunan ilaçlarda daha belirgin- dir ( 12). Bu nedenle ve pepsinin aktivitesini kaybetmemesi açısın­

dan tedavi sırasında mide suyu- nun pH'sını 5'in üzerine çıkarmak

sakıncalıdır, pH'nın 3.5 civarında tutulması uygun olur.

Yukarda da açıklandığı üzere mide suyunun asitliği, pepsinin

1 'l Gastrinlerin molekül ağırlıkları farklıdır. Ufak gastrin mide.

nin artrum kısmındaki özel hücrelerden serbestleşir, en etkin hormondur {6,7). Büyük gastrin duodenumda serbestleşir ve

yarılanma ömrü ufak gastrinden daha uzundur. Büyük-büyük gasrin ise jejenumda serbestleşir (8).

(3)

proteolitik aktivite gösterebilmesi için de gereklidir. Pepsin, pepsL nojen adı verilen bir prekürsör

b.ılinde sentez edilir. Bu madde mide sıvısında peµ,sine dönüşür.

pH yükseldikçe, pepsin kademeli olarak proteolitik nötralizasyona

uğrar. pH 3'ün üzerinde etkinliği

azalmaya başlar ve pH 4'ün üzerin- de irreversibl bir şekilde inhibe olur (13}. Pepsinin adsorban etkisi de vardır {14,15).

Mide suyunda antasit ilaçların

süspande halde ülser yüzeyine ya-

pışıp demülsent etki gösterdikleri ileri sürülmüşse de, bu şüphelidir {16). Ülserde olası koruyucu etki mukoza! engellerin

bağlıdır (171.

sıklaşmasına

ANTASİT MADDELER

Antasit Haçlar hidroklorik asit ile kimyasal reaksiyona girebi- len maddelerdir Bu amaçla en çok bazik metal tuzları ve hidrok- sitleri kullanılır.

Antasit maddelerden alumin- yum ve kalsiyum bileşiklerinin

belirgin sistemik etkileri yoktur.

Bu bileşikler midede hidroklorik asit ile reaksiyona girdiğinde hid- roklorür tuzuı1a dönüşürler. İnce

barsakta ise fosfat, karbç>nat veya

yağ asidi tuzu halinde çökerek az bir kısmı dışında absorbe olma- dan fefçesle atılırlar. Alkaloz oluş­

ma sorunu yoktur. Ancak absorbe olan bu metal iyonlarının itrahı yavaş olduğundan böbrek yetmez-

liği olan hastalarda problem ya- ratabilir. Buna karşın sodyum karbonat ve dihidroksialuminyum

sodyum karbonat oldukça fazla miktarda absorbe olduğundan me- tabolik alkaloz görülebilir.

Antasit preparat forınülasyo­

nunda sıklıkla kullanılan madde- ler ve özellikleri aşağıda açıkla­

nacaktır.

SODYUM BİKARBONAT Suda çözünen bir madde oldu-

ğundan etkisi çabuk başlar hızla gelişir, ancak_ kısa sürer. Yüksek dozlarda kullanıldığında mide su- yunun u/H'sını kısa sürede 8 ve hatta üzerine çıkarabilir.

Bir gram sodyum bikarbonat 12 mEq sodyum içerir ve dolayısı

ile 12 mEq hidroklorik asi.ti nöt- ralize eder. Asit ile reaksiyona gir-

diğinde karbon dioksit oluştuğun-

dan midede mekanik gerginliğe

neden olması sakıncalı yönlerin- den biridir.

İkinci önemli bir sakıncası ko- layca absorbe olduğundan siste- mik etkisinin bulunmasıdır. Meta- bolik alkaloza ve sodyum yüksel- mesi sonucu plazma ve ekstraselü- le::- sıvı hacminin artmasına neden olur.

Bir gram sodyum bikarbonat 12 mEq sodyum içerdiğinden ve bu sodyumun oldukça büyük mik-

tarı absorbe olduğundan tuz diyeti yapan, diüretik tedavisi gören ve- ya sıvı yüksa]mesine eğilıi·mi olan hastalarda yüksek miktarda sod- yum içeren antasit preparatlar

kullanılmamalıdır. Bu gibi rahat-

sızlığı olmayan hastalarda ise sodyum kullanımının, 60 yaşına

kadar günde en çok 200 nıEq, 60

(4)

yaşından sonra ise 100 mEq olma-

önerilmektedir ( 18) .

Yukarda da açıklandığı üzere sodyum bikarbonatın diğer bir sa-

kıncası sistemik alkaloz yapması­

dır {11). Ayrıca süt veya kalsiyum ile birlikte kullanıldığında kalsiyu- mun absorbsiyonunu arttırarak,

süt-alkali sendromu oluşumunu ko-

laylaştırır. Sendrom hiperkalsemi, renal yetmezlik, metabolik alkaloz ile karakterize olur; ayrıca bulan-

tı, kusma, baş ağrısı, mental kon- füzyon ve anoraksi görülebilir.

Sodyum bikarbonat veya kalsiyum

kullanımına son verilince hasta

iyileşir {20,2:1).

Aspirin, sodyum bikarbonat

kombinasyonlarının hematemesis ve melena'ya neden olabileceği de

bildirilmiştir (12).

Etkisi çabuk başladığı ve yu- karda sayılan dezavantajları olM

duğundan sodyum bikarbonatın dL

ğer antasit maddelerle kombine halde kullanılması önerilir.

DİHİDROKSİALUMİNYUM SODYUM KARBONAT

!HOJ' AIO co,Na

Kimyasal ve farmakolojik açı­

dan karbonat ile aluminyum hid- roksid karışımı olarak kabul edi- lebilir. Antasit etki sodyum kar- bonat gibi çabuk başlar, alumin- yum hidroksit gibi uzun süre de- vam eder.

Absorblandığ$ıdan sistiemik yan etkiler Calkaloz ve sodyum yüklemesi) yapabilir. Ağırlığımn

% 15.97'sı oranında sodyum içerir (22).

KALSİYUM KARBONAT Kalsiyum bileşikleri içinde antasit olaraK kullanılan tek mad- de kalsfyum karbonattır. Dibazi'k ve tribazik kalsiyum fosfatın çok

zayıf antasit nitelikleri varsa da nadiren antasit preparatların for- mülüne girer. Kalsiyum karbonat en ucuz antasit madde olup kro- nik olmayan gastritlerde 0.5 g doz- da kuUanılır. Bilhassa tek başına kullanıldığında kabızlık yaptığın­

dan, kronik kullanılması uygun

değildir. 1 g kalsiyum karbonat

yarım saatte 14 mEq asit :n,ötralize eder.

Kalsiyum karbonat hidroklorik asit ile reaksiyona girince, kalsi- yum klorür ve karbon dioksit olu-

şur. Karbon dioksit midede gergin-

liğe ve gerilmeye neden olur. Kal- siyum klorür mideden az miktarda

absorblanırsa da, barsağa geçin·

ce yaklaşık % 90 katlan çözünme- yen tuzlarına, bilhassa kalsiyum karbonata dönüştüğünden kalsi- yum absorbsiyonu sınırlıdır. An- cak birkaç gün ard arda kullanıl­

dığında absorblanan miktar hiper- kalsemi ve hiperkalsüri oluştura­

cak düzeye çıkabilir, (23}. Sistew mik etkisi olmayan antasitler için- de kalsiyum karbonat en fazla ab- sorbe edilenidir.

Süt-alkali sendromu genelde sodyum bikarbonat ile birlikte kul-

lanıldığında görülür. Ancak kal- siyum karbonat tek başına da ay-

reaksiyona neden olabilir {24).

İnce barsakta kalsiyum ile birlikte bikarbonat absorblanır. Bikarbo-

(5)

nat absorbsiyonunun artması alka- lozu indükler; hiperkalsemi, hiper- kalsiüri ve süt-alkali sendromu

oluşabilir (23). Bu reaksiyona sık

rastlanmaz. Çok nadiren de doku ve böbreklerde kalsinosiz yaptığı

bildirilmiştir.

Kalsiyum karbonatın önemli

diğer bir sakıncası, diğer antasit ilaçlara oranı.a dal1a fazla asit sal-

gılanmasını arttırması ve madde mideyi terk ettikten sonra da bu

artışın devanı etmesidir (Rebound asit salgılanınası) (25). Kalsiyum infuzyonu kullanıldığında serum gastrin salgılanmasının fazlalaş­

ması bu reaksiyonun kalsiyum iyo- nunun gastrin salgılanmasını di- rekt arttırmasına bağlı olduğunu

gösterir (28). Mide suyunun nötra- lizasyonu sonucu indirekt etki bu reaksiyondan ikincil derecede so- rumludur. Kronik duedonal ülseri olan 24 hasta üzerinde yapılan bir çalışmada, 4-8 g kalsiyum kar- bonat kullanıldığında urebound»

asit salgılanmasının ilaç kullanı­

mından sonra 3 ile 5.5 saat devam

ettiği gösterilmiştir (12). 30-60 ml aluminyum hidroksit veya 4-8 g sodyum bikarbonat kullanıldığında

ise hipersekresyon gözlenememiş­

tir (27).

ALUMİNYUM BİLEŞİKLERİ Genellikle hidroksit, dihidrok- sialuminyum sodyum karbonat, karbonat, fosfat, aminoasetat vb.

bileşikleri kullanılır. Bu maddeler içinde nötralizasyon kapasitesi en yüksek olanları dihidroksialumin- yum sodyum karbonat ve alumin-

yum hidroksittir. Ancak alumin- yum hidroksitin dahi nötralizas-·

yon kapasitesi sodyum bikarbonatı ınagnezyum hidroksit veya kalsi- yum karbonata oranla çok düşük~

tür. Bir aluminyum bileşiği olan kaolenin (aluminyum silikat> asit nötralizasyon kapasitesi hemen hemen yoktur. Adsorban etkisin- den yararlanmak için antasit for- müllere ilave edilir.

Anhidr aluminyum oksit ile mide suyu arasındaki reaksiyon çok yavaş yürüdüğünden, formü- lasyonda aluminyum hidroksit jeli

kullanılması tercih edilir. Ancak jel

kurutulduğunda (toz ve tablet ha-

zırlamak için) veya suyu uçtuğun­

da, yapı değişerek antasit etkisi

azalır (28) vc:ı preparatlar su ile temasa gelinı~·e dahi orijinal etki

sağlanamaz (11). Bu nedenle alu- minyum hidroksitin formülasyon- da sıvı veya katı jel halde kulla-

nılması uygun olur. Sıvı jel % 3.6

ile 4.4 aluminyum oksit içerir ve 1 ml jel 0.4-1.8 mEq hidroklorik asiti nötralize eder. Kurutulmuş

jelde ise aluminyum oksit miktarı 15 kat daha fazladır.

Aluminyum tuzlarının en önem- li yan etkilerinden biri peklik yap-

malarıdır. Pek.Ek, formüle mag- nezyum tuzları veya laksatif mad- deler katılarak önlenebilir.

Son senelere değin aluminyum

bileşiklerinin absorbe olmadığına inanılmaktaydı. Hatta barsaklarda fosfat tuzlanna dönüştüğünden id- rar yollarındaki fosfat taşlarının

ve kronik renal bozukluğa bağlı

(6)

hiperfosfateminin tedavisinde kut

!anılmaktaydı. Son senelerde ise kronik aluminyum tedavisi altın­

daki hastaların, kemik aluminyum düzeyinde artma olduğu bulun-

muş (29) ve fosfat bağlayıcı ola- rak 3 yıl süre ile aluminyum hid- roksit kullanan bazı hastalarda ölüm görülmüştür {30). Ancak ab- sorbe olan aluminyum kısa süre_

de itrah edildiğinden (31), sadece renal fonksiyon bozukluğu olan

has~alar kronik olarak aluminyum

kullandığında, birikme sonucu nö- rotoksik etki görülebilir. Ayrıca

toksik etkinin ortaya çıkması için gerekli süre, genellikle peptik ül- ser veya gastrit tedavisi için gere- ken süreden daha uzundur.

Yukarda aç1klandığı üzere alu- minyum bileşikleri barsaklarda fosfatlar ile birleşerek, fosfatların

absorbe olmalarını engeller. Bu en- gellemeden, kronik renal bozuklu-

ğa bağlı hiperfosfatemi tedavisin- de yararlanılmıştır. Ancak bu re- aksiyonun nonnal kişilerde fosfat

yetmezliğine neden olabileceği unutulınamalı ve aluminyum içe- ren antasitler kronik olarak kul-

lanıldığında, ayda bir kez serum fosfat düzeyi kontrol edilmelidir

(31).

Antasit olarak kullanılan ilaç-

ıar içinde sadece aluminyum tuz-

larının astrenjan etkil~ri vardır.

Ülser yüzeyindeki parçalanmış hücre tabakalanmn proteinlerini çöktürerek, ~lserli bölgeleri mide

sıvısına karşı koruduğu ileri sü- rülmektedir.

Katyonlardan sadece alumin- yum gastrik boşalma süresini ge- ciktirir (32). Aluminyum hidroksit, aluminyum fosfat ve magnezyum hidroksite oranla daha fazla mik_

tarda safra asiti bağlar (33).

MAGNEZYUM BİLEŞİKLERİ

Antasit olarak kullanılan mag- nezyum bileşikleri magnezyum oksit (suda hidroksite dönüşür),

magnezyum karbonat, magnezyum hidroksit ve magnezyum trisilikat-

tır. Bu maddelerin antasit kapa- siteleri sodyum bikarbonat ve kal- siyum oksit ile aluminyum hidrok- sit arasındadır.

Bu grup antasitlerin en belir~

gin yan etkisi ozmotik diyaredir,

sıvı vo elektrolit dengesi üzerinde sistemik etkisi olabilir (34). Bu yan etki preparata aluminyum tuzla_

ilave edilerek önlenebilir.

Magnezyum tuzlan hidroklo- rik asit ile reaksi,yona girince mag- nezyum klorür meydana gelir. Bu

bileşik kısm0n absorbe olursa da

sağlıklı insanlarda kısa sürede it- rah edildiğinden problem oluştur­

maz. Oysa renal yetmezlik olan hastalarda birikerek hipermagne-

seıni ve hatta buna bağlı komaya kadar gidebilen ciddi reaksiyonlar

saptanmıştır. Hipermagnesemi

semptomları hipotansiyon, bulantı,

kusma, reflekslerde azalma., solu- num depresyonu ve magnezyum düzeyinin artınasıdır (35). Kan magnezyum düzeyi 10-15 mEq/lt

olduğunda ise kardiyotoksik belir- tiler görülür.

(7)

Magnezyum silikatın spesifik bir yan etkisi renal taş oluşturma olasılığıdır. Bu maddeyi içeren ilaçlar uzun süre kullanıldığında

renal silika taşları oluşabildiği bil-

dirilmiştir [36).

MAGNEZYUM

ALUMİNYUM HİDROKSİT JELİ

Magnezyum ve aluminyum hidroksit ielleri karıştırılıp pH 4.5'a tamponlandığında eşit dozda magnezyum hidroksite oranla

düşük, pH 3-5'a tamponlandığında

ise daha fazla etkili karışımlar el- de edilir. Fiziksel bir karışım olma- yan Magaldrate aluminyum ve magnezyum hidroksit içerir. Asit nötralizasyon kapasitesi fiziksel

karışıma oranla düşüktür { 37). Bu preparatta, barsak fonksiyonları­

nın değişmemesi için, aluminyurn ve magnezyum dengelenmiş ise de bu önlemin dahi yeterli olma~

<lığı ve kişiye bağlı

peklik görülebileceği

tir [34).

diyare veya

bildirilmiş-

Magnezyum-aluminyum hid- roksit jeli magnezyum ve alumin- yum tuzları içerdiğtlıden, her iki maddeye ait yan reaksiyonlar da görülebilir. Preparat kronik ola- rak kullanıldığında, renal yetmez-

liği olan hastalarda hipe:rmagnese- mi, hiperfosfatemi ve aluminyum birikim'i yapabilir.

DİGER BİLEŞİKLER

Bu grupta, antasit aktivitesi

olmadığı halde, preparatların ni~

teliklerinde olumlu değişiklik ya- pabilmek için antasit formüllere gi-

ren maddeler :incelenecektir.

SİMETİKON

Dimetilpolisiloksanlar ile silL ka jelinin k.::trışımıdır. Antasit et- kisi yoktur. Mide barsak kanalın­

da gazların köpürmesini önler. Ha- va kabarcıklarını birleştirerek geniş bir hava hacmi oluşmasını sağladığından, geğirme sureti ile

havanın atılmasını kolaylaştırdığı

ileri sürülmüştür.

Ameliyat sonucu mide ve bar- sakta oluşan distansiyonun teda- visi için geliştirilmiş ise de günü- müzde bilhassa peptik ülser ve di-

ğer gastrointestinal rahatsızlıklar­

da kullanılmaktadır.

Belirgin bir yan tesir bildiril-

memiştir, FDA bu maddenin etkin ve zararsız olduğunu kabul etmiş­

se de (38) peptik ülser tedavisinde kronik kullanımına ait kayıt yok- tur.

OKSATAZİN

Antasit preplaratlara lokal anestezik nitelik katmak için kul-

lanılan bir maddedir (39). Absorb- siyonu ve toksisitesi hakkında ye- terli veri yoktur.

ALGİNİK ASİT

Sodyum bikarbonat veya di-

ğer antasit madde içeren bazı formüllerde a!ginik asit de bulu·

nur. Bu formüllerde antasit mad- delerin miktarı, gastrik sıvının tamponlanması için gerekli düze- yin altındadır. Alginik asit, tükü- rük yardımı :He antasit maddeler- le reaksiyona girer, ç_ok viskoz al- ginat çözeltileri meydana gelir.

Bu nedenle alginik asit içeren pre-

(8)

paratlar ilk başta çiğnenmeli ve

oluşacak viskoz çözeltinin mide- ye gidebilmesi için arkasından su içilmelidir. Bu viskoz sıvı midede, mide sıvısının üzerinde yüzer.

Hastada özofagal reflüks varsaı özofagal mukoza asitlik mide içe- riklerinden ziyade sodyum alginat çözeltisi ile temas eder. Ôzofagal reflüks de preparatın etkisinin

arttınlabilm0si için hastanın ba-

şının altına kalın minder konul-

ması veya yatağın baş kısmının

yükseltilmesi önerilmektedir.

Alginik asit FDA tarafından

tehlikesiz kabul edilmiş (38) ise de bu maddeyi içeren preparatla-

rın kullanımı özofagal reflüks ve hiatal herni ile kısıtlanmalı, akut gastrit veya peptik ülserde kulla-

nılmamalıdır.

BİSMUT BİLEŞİKLERİ

Bismut bileşikleri ıaso'lerden

beri peptik ülsere karşı kullanıl­

ınakta ise de, son senelerde anta- sit aktivit8ler.inin sınırlı olduğu gösterildiğinden eski önemini yi-

tirm-iş kabul edilmekteydi {40).

Ancak son senelerde kolloidal his_

mut bileşiklerinin gel~Şıtirilmesi

sonucu bismut bileşikleri tekrar önem kazanmaya başlamıştır. Bu

bileşikler içinde en etkin olanı

tripotasyum disitratobisrnutattır. Bu

bileşik, nek:rotik ülserli doku yüze- yindeki amino asit ve protein bakı­

mından zengin eksuda ile birleşe­

rek bismut-prot,einat yapısında ya-

pışkan ve koruyucu bir tabaka

oluşturur. Böylece ülserli doku hıid­

roklorik aslt, safra asitleri ve pep-

sinin yakıcı etkilerine karşı koruna-

cağından nedbeleşme hızlanır C4ll.

FDA bu maddenin antasit olduğu­

nu kabul etmiş, bu şekilde bir ko- ruyucu etkiden bahsetmemiştir C38J.

Bu bileşik mide barsak kana-

lnıdan kısmen absorbe olursa da, böbreklerden kısa sürede itrah

edildiğinden problem oluşturmaz.

Bu ilaç kullanılmadan bir saat önce veya yarım saat sonra ye- mek yenir ise etkisi azalır (1). Te- daviye günde 4 kez 5 ml olmak üzere 4-6 hafta devam etm.elidir.

FORMULASYON VE KULLANIM PROBLEMLERİ Antasitler piyasada tablet, pastil, toz, çözelti, suspansiyon, jel veya sakız şeklinde satılır. Çö- zelti halinde olmayan anta&itlerin asit nötralizasyon kapasiteleri ta- necik iriliğıinin fonksiyonudur. Ta- necik iriliği ufaldıkça, yüzey ala-

:i:ıın büyümesine bağlı olarak gast-

rik sıvı ile karışabilme ve ıslana­

bilirlik kolaylaşır. Dolayısı ile tane~

cik iriliği ufaldıkca antasit etki artar. Yine aynı nedenle çözelti ve- ya süspansiyon şeklindeki antasiL ler tablet benzeri preparatla-

rından daha etkindir. Bu nedenle tablet ve süspansiyonlarda dozun mg etken madde üzerinden belir- lenmesi eşdeğer olmayacağından

uygun değildir {11,341. Çözelti ve süspansiyon tipi ant.asit preparat-

ların asit nötralizasyon kapasitesi daha fazladu'.

Tablet şeklindeki antasitlerin yutulmadan önce çiğnenmeleri,

(9)

dezentegrasyon aş·aması kalkacağından, faydalıdır.

ortadan Tablet

çiğnenmez ve hazım sisteminde de dezentegre olmazsa barsaklarda

tıkanma yapabilir (42). Bu neden- lerle t.ablet, sadece sıvı preparat kullanamayan hastalarda tercih edilmeli ve yine aynı nedenlerle toz ant.asitler kullanılmadan önce süspande edilmelidir.

Antasit preparatların imalat-

ları sırasında tozların desikasyon süreleri, daha önce açıklandığı üze re, bilhassa alumin~m bileşikle·

rinin aktiviteleri üzerine etki eder (11,28).

Antasit preparatların formü- lasyonunda diğer önemli bir prob- lem bu prep:.ıratların tatlandınlma­

sıdır. Çok gsniş ve ayn bir konu

olduğundan bu derlemede üzerin.

de durulmayacaktır.

Antasitler üzerinde yapılan in- vitro tayinlerde prepaı·atlar ara-

sında ı 7 keze varan farklar bulun·

muştur (37,43.44l. Bu nedenle FDA antasit pr:_eparatların minimal tampon kapasiteleri ile tanımlan­

malarını önermiş ve bir prepara-

tın antasit kabul edilebilmesi için 5 mEq asiti nötralize etmesi ve

pH'yı 3.S'da ıo dakika tutabilmesi

gerektiği bildirilmiştir. Ancak

FDA'nın asit nötralizasyon testi ile in vitro sonuçlar arasında korelas- yon bulunmadığından, bu tanım

da fazla yarar sağlamamıştır.

Antasit preparatların dozu

kullanılış amacına (akut veya kro- nik), asit nötralizasyon kapasite- sine, doz aralığına ve alınan besin-

lere göre ayarlanmalı ve dozlar

sıvı antasitlerde mEq nötralizas- yon kapasitesi, katı antasitlerde ise gram olarak belirtilmelidir.

Akut gastritte 40-80 mEq sıvı

antasit veya 2-4 g kalsiyum veya sodyum karbonat iyi sonuç verir.

Tedavi için antasit birkez veya birkaç kez alınabilir. Ancak, dok- tora danışmadan süre iki hafta- dan fazlaya uzatılmamalıdır.

Peptik ülserde ise dazlama çok

farklıdır. Ağrı olduğunda ilaç kul-

lanılabildiği gibi, tolere edilebilir en yüksek dazlama da yapılabilir (45) Genel kanı tolere edilebilir on yüksek dozlamanın fayda sağ­

layacağı yönündedir (46). Antasit preparat peptik ülserde alışılage­

lenden daha yüksek dozda kulla-

nılmadıkca sonuç alınamaz {46, 47). Yatan hastalarda tedaviye, hasta uyanık olduğu sürece 40 mEq/ saat doz ile başlaıunalıdır.

(Bu değer duedonal ülserli hasta- larda 80 mEq/saat olınalıdır). Has- ta yemek yemeye başladığında bu

şekilde saat olarak dazlama uygun olmaz. Besinler 60 dakika süre ile

taınpon etkisi yapar, ancak bu süre sonunda gastrik asidite yük- selir (48). Aç karnına alınan bir antasitin etkjsi yaklaşık 20-40 da- kika devam eder. Oysa yemekler- den ı saat sonra alınan aynı an- tasitin etkisi 3 saate kadar uzaya- bilir (37). Bu nedenle kronik te- davide antasitler yemeklerden ı ve 3 saat sonra ve yatarken alınma­

lıdır.

Antasit olarak kullanılan mad-

(10)

deler, daha önce de açıklandığı

üzere bilhassa başka hastalıkları

olan kişilerde önemli problemlere neden olabileceğ'inden, etikette formüldeki maddelerin miktarla-

rının yazılması uygun olur. Sod-

yum

>

5 mEq, pptasyum

>

25

mEq, magnezyum

>

50 mEq ve

laktoz

>

5 g/gün- veya sodyum

>

0.2 mEq/doz ise bu yan etkileri önleyebilmek açısından etikete

içeriğin yazılması Ve dozlama ara ...

lığının -belirtilmesi gerekir (34)- Antasit ilaçlar birlikte kullanı­

lan diğer ilaçların absorbsiyonları

veya eliminasyonları üzerine etki edebilir- pH'nın yükselmesine bağ­

olarak ilaçların dezentegrasyon-

ları, çözünme hızları, çözünürlük- leri iyonizasyonları ve midenin bo-

şalma hızı değişebilir. Bu değiş­

meler sonucunda da absorbsiyon artabilir veya azalabilir (491. Za-

yıf asit nitelikteki ilaçların iyoni- zasyonu artacağından absorbsi-

yonları azalabilir. Buna karşın zayıf bazik ilaçların absorbsiyonu artabilir.

Antasit ilaçlar enterik kaplan-

mış preparatlarla birlikte kulla-

nıldığında, mide pH'sındaki de-

ğişmeye bağlı olarak, kaplanmış

ilaç daha kısa sürede ve hatta mi- dede serbestleşebilir. Aynı durum uzun tesirli preparatlar için de söz konusudur.

Antasit maddeler diğer ilaçları

yüzeylerine bağlayabilir veya ad- sorblayabilir {50). Adsorbsiyon po_

tansiyelleri en yüksek olan mad- deler magnezyum trisilikat ve

magnezyum hidroksit, buna kar-

şın en düşük maddeler kaolen ve bismut bileşikleridir-

Antasitler idrarın pH'sını de-

ğ·iştirerek ilaçların itrah hızlarının farklılaşmasına da yol açabilir.

Bu etki bilhassa fazla miktarda absorblanabilen madde, örneğin

sodyum bikarbonat içeren prepa- ra tlarda belirgindir. Al um in yum hidroksit ve dihidroksi aluminyum amino asetatın idrar pH'sı üzerin- de etkisi olmadığı. buna karşın magnezyum hidroksit ve kalsiyum

karbonatın pH'yı 0.4-0.5 birim, magnezyum aluminyum hidroksit jelinin 0.9 birim değiştirdiği ve bu

artışın tedavinin ilerki günlerinde daha da arttığı bulunmuştur (51).

Bu artış, asidik ilaçların itrahını arttırmağa, bazik ilaçların itrahL

inhibe etmeye yetecek düzeyde- dir.

ASİT NÖTRALİZASYON KAPASİTESİ TAYİN YÖNTEMLERİ

Antasit preparatlarda asit nöt- r.aUzasyon kapasitesi in-vivo ve in-vitro yöntemlerle tayin edilir.

In Viv.o Yöntem : En sıklık­

la kullanılan in vivo yöntemde (52-55), denek belirli süre aç bıra­

kıldıktan sonra farinks anestezi edilir. Deneğe, sıvıların kolayca

akabileceği ve içinde ufak bir elek- trot da bulunan mide-tüpü yuttu- rulur. Floroskopik olarak, tüpün antrumun hemen ÜZerinde olınası sağlanır. Bundan sonra mide sıvı­

sı boşaltılıp pH'sı ve miktarı tayin edilerek sıvı mideye geri gönderi-

(11)

lir. Belirli kısa bir kontrol perio~

dundan sonra antasit p:r:eparat uy-

gulanır ve zamanın ~onksiyonu

olarak pH değişimi gözlenir.

Bu yöntemin uygulanabilmesi için anestezi ve özel bir elektrot

gerektiğinden Fordtran ve ark.

(37) tarafından değiştirilmiştir. Bu yöntemde antasit preparat uygu-

landıktan belirli süreler sonra mi- de sıvısı bir mide tüpü vasıtası ile

dışarı alınıp ve pH ölçülmüştür.

In Vitro Yöntemleri : Bu yöntemler üç grup altında toplana- bilir: Statik, dinamik ve pH stat yöntemleri.

Statik Yöntem, İçinde be.

lirli m:ilctarda (bir doz) antasit preparat bulunan behere yine be-.

lirli miktarda su ve asit konulur.

Bu karışımın pH'sı 3.5 oluncaya kadar sodyum hidroksit çözeltisi ile geri

sodyum edilen

titre edilir ve harcanan hidroksit miktarı ilave hidroklorik asit miktarın-

dan çıkarılıp, mEq olarak asit nöt- ralizasyon kapasitesi bulunur (56).

Bu yöntem USP XX'ye de girmiş­

tir (57). Nötralizasyon kapasitesi

zamanın fonknsiyonu olarak ince-

lenmediği ve sonuçlar çoğu kez teorik değerlerden farklı olduğun­

dan, yöntem tenlrit edilmektedir (58,59).

Dinamik Yöntem : Bu yön- temin gelişmesinde ilk adım Flex- ner ve ark. (52,53) tarafından atıl-ı mıştır. Araştırıcılar in vivo ve in vitro olarak pH'nın devamlı ölçü-

lebileceği bir sistem geliştirmişler m

dir. Rossett ve Flexner (55) ve ça-

lışmalardan yararlanarak antasit

preparatların fasit kapasitelerini tayin

nötralizasyon edebilmek için dinamik yöntemi ortaya at.

mışlardır. Bu yöntemde bir .)leher içine, hiperasiditesi olan hastanın

karnına mide koşullarını (pH

ı.4) yansıtmak için 30 cc 0.1 N hid- roklorik asit ve 70 cc distile su konulW". Bu çözelti bir lastik hor- tum ile pH metreye pompalanıp devamlı olarak pH ölçülür. Anta- sit su ile 100 ml'ye seyreltilip or- tama ilave edilir ve midenin asit

salgılanmasını yansıtması için 120 cc/saat hız ile o.ı N hidroklorik asit geçirilirken

Wf

değişimi kont- rol edilir.

Bu yöntem daha sonra çok sa-

yıda araştırıcı tarafından değişti­

rilip kullanılmıştır. Bunlardan en populeri Rossett ve Rice (60) yön.

temidir. Bu yöntemde pH metrenin

elektrotları beher içine sokulmuş

ve behere antasit konulduktan sonra 240 cc/saat hız ile 0.1 N hid- roklorik asit ilave edilerek pH

değişimi kontrol edilmiştir. Yön- tem daha sonraları ufak değişik·

liklerle çok sayıda araştırıcı tara·

fından kullanıimıştır (59,61).

Rossett ve Flexner {55) yönte·

minin diğer bir değişikliği John~

son ve ark. {62) tarafından gerçek-

leştirilmiş daha sonraları yöntem Schlief (63) tarafından kullanıl­

mıştır. BP 1980'de de alurninyum hidroksitin asit nötralizasyon ka- pasitesini tayin için bir dinamik yöntem kayıtlıdır (64).

pH Stat Yöntemi : Bu yönA

(12)

tem ilk olarak Brody ve Bachrach { 65) tarafından geliştirilmiştir.

Yöntemin esası, sistemin sabit pH değerinde tutulması için ilave- si gerekli asit miktarının ölçülme- sine d_ayanır. Bu amaçla bir beher içine su veya su-hidroklorik asit

karışımı konur, bu karışıma anta- sit preparat ilave edilip, belirli

hızla karıştırılırken, belirli süre- lerde hidroklorik asit ilave edile- rek pH'nın sabit değerde kalması sağlanır. Bu süreler arasında asit ilave edilmeksizin pH'nın sabit

kaldığı noktaya (pH stat noktası)

kadar titrasyona devam edilir ve zamana karşı harcanan 0.1 N hid- roklorik asit miktarı, grafiklenir.

pH 3'de pepsinin aktivitesin- deki kayıPı minimum olduğundan

ve in vivo koşullar ile korelasyon

sağlanabileceğinden araştırıcıların

büyük çoğunluğu titrasyonun bitim

noktasının 3 olması gerektiğini sa- vunur {37,66,67). Ancak titrasyo- hun bitim noktasının pH 2.5 veya 3.5 olması gerektiğini savunan

araştırıcılar da vardır (59,67).

Yöntem daha sonraları çeşitli araştırıcılar tarafından otoma.ti- ze edilmiş ve yine çeşitli. araştırı~

'cılar tarafından titrasyon üzerin- de karıştırma hızının, asit ilAve

hızının (37,66,67), ortamın (37) ve

kullanılan asitin normalitesinin (55) etkileri incelenmiştir. Genel

kanı karıştırma hızının 60 rpm, asit ilavesinin ilk saat için 5 daki- kada bir, ı. saatten sonra her 10 dakikada bir olması, ortam olarak ..

su ve titrasyonda o.ı N hidroklo-

rik asit kullanılmasının uygUn

olacağıdır (37 ,59,67).

{Geliş Tarihi : 12.3-1984)

KAYNAKLAR

1. Kayaalp·, O., Rasyonel Tedavi Yönünden Tıbbi Farmakoloji, 2. Baskı, Nüve Mabaası, Anka- ra, 1983, s. 2455-2468.

2. Langman, M.J.S., «Gastric Ul- cer; Natura! History Treatment • ., Aust. NZ J.

6 SuppJ. 1, 22-25, 1976.

and Med.

3. Bays, D-E. ve Stables, R., nRe- cent Developments in tlıe

Use of H2 -antagonists to Treat Peptic Ulcer», Pharm.

Int., 4, 199-201 1983.

4. Eichorn, J .. H., Salzman, E.W.

ve W., Cyclic Gmp Response In vivo to Cholinergic Stimu- lation of Gastric Mucosa», Nature, 248, 238-239, 1974.

5. Walsh, J.H. ve Grossman, M.

I., «Gastrin», N. Engl. J. Med., 292, 1324-1334, 1975.

6. McGuigan, J.E., ıcOn the Dist- ribution and Release of gast- rlnn, GastroenteroJogy, 64, 497- 501, 1973

7. Stren, D.H. ve Walsh, J.H.

"Gastrin Release in Postopera- tive Ulcer Patients: Evidence for Release of Duodenal Gast- rinn, Gastroenterology, 64, 363, 369, 1973.

8. Black, J.W., Duncan, W.A. ve Duranf. C.J., uDefinition and antagonism of histamine H2 -

(13)

Receptors», Nature, 236, 385- 39011 1972.

9. Konturek, S.J., Biernet, J ve Olesky, J., <(Effect of Metia- mide, a histamine H2 - Recep- tor Antagonist on Gastric Res- ponse to histamine Pentogast- rin, Insulin and Pepton Meal i!l Mı:uı», Anı. J. Dig., Dis., 19, 609,'.-616, 1974.

10. Marks, ı.N., .. current Therapy in Peptic Ulcer,,, Drugs, 20,

11.

12.

283-299, 1980.

Morrissey, J.F. ve Barreras, R.F., ~<Antacid Therapyn, N.

Eng!. J. Med., 290, 550-554, 1974.

Fordtran, J.s .. cıAcid Re- bound», N. Engl. J. Med., 279, 900-905, 1968-

13. Piper, D.W. ve Fenton, B.H.,

«Antacid Therapy off Peptic Ulcer ı., An Evaluation of Antacids in Vitro», Gut., 5, 506, 1964.

14. Piper, D.W. ve Fenton, B.H ..

cıAdsorption of Pepsin", Am.

J. Dig. Dis., 6, 134-141, 1961.

ıs. Kuruvilla, J.T., «Antipeptic Activity of Antacids», Gut, 12, 897-898, 1971.

16. Monissey, J.F., Handa, T., Tanaka, Y. ve G., .. Gastric-Mu cosal Coating and Gastric Emptying time of Antacidsıı,

Arch. Intern. Med., 119; 510- 517, 1957.

17. Dili, J.E., uAntacid Therapy and The .Gastric Mucosal Bar- rier», Gastroenterology, 62, 697, 1972.

18. Rimer, D.G. ve Frenkland, M., .. sodium Content of Antacids», J. Anı. Med. Assoc., 173, 995- 998, 1960-

19. Riley, C.J., «Chronic Milk-Al- kali Syndrome Associated

\.vith Pro:onged Excessive In- take of «Moorlanct • ., Tabletsn, Practitioner, 205, 657-660, 1970.

20. Piper, D.W. ve I-Ieap, 'f.R.,

"Medical Management of Pep- tic Ulcer with Reference to Anti-Ulcer Agents in Other Gastrolntestinal Diseases '', Drugs, 3, 366-403, 1972.

21. Green, F.W., Norton, R.A. ve Kaplan, M.M., ııPharmacology and Clinical Use of Antacids».

Am. J. Hosp. Phann., 32, 425·

429, 1975.

22. The Merek Index, g, baskı.

Merek and Co., Rahway 1976, s. 3166-

23. Stiel, J., Mitchell, C.A-, Radc- liff, F.J. ve Piper, D.W., .Hy- percalcemia in Patients with Peptic Ulceration Receiving Large Doses of Calcium Carbo- nate», Gastroenterology, 53, 900-904, 1967.

24. Mc Milh1n, D.E. ve Freeman, R.B., ııThe Milk Alkali Syndro~

me. A Study of the Acute Di- sorder with Comments on the Chronic Condition», M edicine, 44, 485-502, 1965-

25. Barreras, R.F., «Calcium and Gastric Secretionıı, Gastroenm terology, 64, 116~-1184, 1973.

26. Reeder, D.D., Jackson, B.M., Ban, J., Clendinnen, B.G., Da-

(14)

vidson, W.D. ve Thompson, J.

C,, .. ınfluence of Hypercalce- mia on Gastric Secretion and Serum Gastrin Concentrations in Man,,, Ann. Surg., 172, 540-

546, 1970.

27. Barreras, R.F., «Acid Secre- tion After Calcium Carbonate

in Patients with Duodenal Ul- cer», N. Engl. J. Med., 282, 1402-

1405, 1970.

28. Hem, S.L., .. Physicochemical Properties off Antacids», J.

Chem. Educ., 52, 383-385, 1975.

29. Parsons,

v.,

Davies, C., Coode, C., Ogg, C ve Siddiqui, J., uAluminium in Bone from Pa- tients with Renal Failuren, Br.

Med. J., 4, 273-275, 1971.

30. Alfray, A.C. LeGendre, G.R. ve Kaehny, W.D., uThe Dialysis Encephalopaty Syndrome, Pos-

sible Aluminium Intoxicationn, N. Engl. J. Med., 294, 1984-1988, 1976.

31. Dent, C.E. ve Winter,

s.c.,

ı•Osteomalacia Due to Phosp- hate Depletion from Excessive Aluminium Hydroxide Inges- tion», Br. Med. J., ı, 551.-552,

1974.

32. Hurwitz, A Robinson, R.G., Vats, T.S, Whittier, F.C. ve Herrin, F., uEffect off Antacids on Gastric Emptying», Gast- roenterology, 71, 268-273, 1976.

33. Clain, J.E., Malagelada, J.R., Chadwick, V.S. ve tlofmrınn,

A.F., «Binding Properties In Vitro of Antacids for Conjuga- ted Bile Acidsn, Gastroente·

rology, 73, 556-550, 1977.

34. Garnett, W.R., Aı1tacids: Hand- book of J\Jonprescription Drugs, 6. baskı, American Pharma- ceutical Association, Washing-

ton D.C. 1979, s. 1-18.

35. Goodwin, F.J. ve Vince, F.P.,

"IIypermagnesaemic Encepho- lo_pathy Due to Antacid Inges_

tion Occuring During Dialysis Treatmentn, Br. J. Urol., 42, 586-589, 1970.

36. Langergren, C., .. Development of Silica Calculi After Oral Administration of Magnesium Trisilicaten, J. Urol., 87, 994- 996, 1962.

37. Fordtran, J.S., Mora,vski, S.G.

ve Richardson, C.T., nln Vivo and In Vitro Evaluation of Li- quid Antacids», N, AngJ. J, Med., 288, 923-928, 1973.

38. Fed. Regist. 39, 19862-19877, (1974).

39. Pontes, J.F., Riihards, D.J. ve Sartoretto, J.N., «Double-Blind Comparison of an Oxethazaine.

Antacid Combination (oxaine M) Against the Antacid Alone (Aludrox) in the Treatment of Duodenal Ulcer Pain)>, Curr.

Ther. Res. Clin. Exp. 18, 315- 323, 1975.

40. Remington's Pharmaceutical Sciences, 16. baskı, Mack Pub- lishing Comp. 1980, s. 736.

41. Brogden1 R.N., Pinder, R.M ..

Sawyer, P.R., Speight, T.M. ve Avery, G.S., ı•Tri-Potassium

Dicitrato Bismuthate: A Re- port of its Pharmacological

(15)

Properties and Therapeutic Efficacy in Peptic Ulcern, Drugs., 12, 401-411, 1976.

42. Potyk, D., ı<Intestinal Öbstruc- tion from Impacted Antacid

Tablets,ı, N. EngL J. Med., 283, 134-135, 1970.

43. Piper, :O.\V. ve Fenton, B.H., Antiacid Therapy of Peptic Ul- cer. Fart II. An Evaluation of Antacids In Vitron, Gut, 5, 58.5-

589, 1964.

44. Packman, E.W. ve Gennaro, A.R., «ln Vitro Comparison of Acid-Consnming Capacity and Duration of Action of Anta- cids», Am. J. Pharm., 145, 162- 164, 1973.

45. Langman, M.J.S., uDnıgs in the Treatment of Gastric and Duodenal Ulcer», Drugs., 14,

105· 115, 1977.

46. Peterson, W.L., Sturdevant, R.

A.L., Frank, H.D., Richardson, C.T., Isenberg, J.T., Elashoff, J.D., Sones, J.Q., Gross, R.A., McCallum, R.W. ve Fordtran, J.S., 1<Healing of Duodenal UL cer with an Antacid Regimenı.,

N. Engl. J. Med. 297, 341·345, 1977.

47. Hollander, D. ve Harlan, J., Antacids vs. placebos in peptic ulcer therapy. A Controlled Double-blind Investigation», J, Am. Med. Assoc, 226, 1181- 1185, 1973.

48. Fordtran, J.S. ve Wash, J.H.

ııGastric Acid Secretion ·Rate and Buffer Content of the Stomach After Eating: Results

in Normal Subjects and in Pa- tionts with Duedonal Ulcer», J.

Clin. Invest., 52, 645-657, 1973.

49. Hurwitz, A., uAntacid Therapy and Drug Kinetics», Clin, Phannacokinet., 2, 269-280, 1977.

50. Khalil, S. ve Moustafa, M., .. The In Vitro Adsorption of Some Drugs on Antacidsn, Pharma- zie, 28, 116-118, 1973.

51. Gibaldi, M., Gnındhofer, B., ve Levy, G., uEffect of Anta-

cids on pH of Urine», Clin.

Phannacol. Ther., 16, 520-525, 1974.

52. Flexner, J., Kniazuk, M. ve Ny_

boer, J., «Method for Con- tinous Recording of Gastric pH in Situn, Science, XC, 239, 240, 1939.

53. Flexher, J. ve Kniazuk, M., »A method .for the Continous Re-

cording of Gastric pH in Situ.

II. Experimental Detail», Am.

J, Digest. Dis., 7,, 138-140 1940.

54. Flexner, J. ve Kniazuk, M.,

«A Method for the Continous Recording of Gastric pH in Situ III. Evaluation of the Ef- ficiency of certain Antacids,

Anı. J. Digest. Diss., a, 45-47, 1941.

55. Rosset, N.E. ve Flexner, J.A., Method for the Continous Re- cording of Gastric pH in Situ», Ann. Int. Med., 18, 193·20o, 1943.

56. Hammarlund, E.R. ve Rising.

L.W., uA Further Study of the Comparative Buffering Capa·

cities of Various Commercially

(16)

Available Gastric Antacids", J. Aın. Phann. Assoc.1 41, 295- 298, 1952.

57. The United States Pharmaco- peia, 20. baskı.1 Mack Publis- hing Co., Easton, Pı\., 1980, S.

992-993.

ss. Barry, R.E. ve Ford J., .. Sodium Content and Neutralising Ca- pacity of Some Commonly Used Antacidsn, Br. J. Med., 1, 413, 1978.

59. Brovvn, J.M., Burton J.S., Gil- mour, WJ. ve Leary, J.R.,

«Automated Methods for Exa- mining the Neutralizing Ac- tivity of Liquid Antacid Pre- paration.s», Pharm. Technol., 7. 62-68, 1983.

60. Rosset, N.E. ve Rice, M.L., uAn in Vitro Evaluation of !he Efficancy of the More Fre-

quently Used Antacids with Particular Attention to Tab.

lets», Gastroenterology, 26, 490 495, 1954.

61. Önay· - Başaran, S., Şınnu, M., Temizer, A., kot, s ve Hıncal, A.A., uin Vitro Evaluation of

Vaıious Commercially Avai- lable Antacids». 2nd European

Congress of Biopharmaceutics and Pharınacokcnetis, Sala- manca, 1984.

62. Johnson, E.H. ve D:ıncan, J.

«'fhe Chemical Testing of An-

tacidsı>, J. Pharm. Pharmacoı., 18, 251-258, 1945.

63. Schlieff, R.H., «An Approach to Antacid Evaluation .. , J.

Am. Pharm. Assoc., Sci. Ed., 46, 179-183, 1957.

64. The British Pharmacopeia 1980. H·ar Majesty's Stationery Office, Landon. Voı. 2., 1980, s. 370.

65. Broady, M. ıve Bachrach. W.H.

"Review-Antacids», Aın. J. Digest.

Dis., 4, 435·460, 1959.

66. Steinberg W.H., Hutchins. H.

H., Pick, P.G. ve Lazar1 C.S.,

"Automated Technique far De- termining Dissolution and Reaction Rate of Anta.cid», I., J. Pharm. Sci., 54, 625-633, 1965.

67. Kerk ... lıof, N.J., Vanderlaan, R.

K., White, J.L. ve Hem, S.L., .. pH-stat Titration of Alumi- num Hydroxide Geln, J. Pharm.

Sci., 66, 1528-1533, 1977.

Referanslar

Benzer Belgeler

B öbrek yetm ezliği olan hastalarda alum inyum içeren antiasitlerin uzun süre kullanım ı, diyalize bağlı osteom alazinin kötüleşm esi ile sonuçlanabilir. A

Cildi hemen suyla iyice yıkayın. Ürünün bulaştığı giysileri hemen çıkarın. Belirtiler artarsa tıbbi yardım alın. • Göz ile temas: Bol su ile hemen yıkayın ve tıbbi

İshal veya kusma: Radyoaktif iyot, ishal ve kusmaya bağlı olarak daha fazla miktarlarda vücuttan atılacağı için beklenen tedavi edici etkisinin azalmasına neden

Arıtma seçenekleri : Tehlikesiz atık olarak kullanıcının ulusal veya bölgesel hükümlerine göre bertaraf edilir. Atık su boşaltımı :

ğişik tipte yüzey etken. madde içe- ren tabletlerin çözünme hızı gra- fikleri çizilmiştir. Buradan en çok, orta ve en düşük salınma profili veren yüzey

Demansr olan yagh hastalarda yaprlan risperidon plasebo-kontrollii gahgmalarda, sadece furosemid ile tedavi edilen hastalar (67-90 yaglarr arasr, oftalama 80 yag;

Varicella Zoster enfeksiyonlu bağışıklığı baskılanmış çocuklara, ya da herpes ensefaliti olan çocuklara, ya da Varicella zoster virüsünün neden olduğu

Tek başına kullanılabildiği gibi daha çok diğer kanser tedavisinde kullanılan ilaçlarla birlikte kullanılır?. Tedavi