HASAT
SENE:3 - 10.HASAT - EYLÜL 2020 -
fanzin BELEŞ
Tek yaptığımız tutanak tutmak gerisi takdir-i mutlak.
u
M.Kaan Şahinoğlu Tuğçe Yavuz Asena Kırmacı Ece Özkırmaz Memozan Kuyruklu Yıldız Oğuzhan Kayacan Serdar Abay
Elif Ahi Meryem Dede Cevat Galip Haydar Alper Eser Zeval Tezay Furkan Bulut Ekin Ay Bayan Kaktüs
Zine Hanım Eren Ekin Ercan Hikmet Çokal
OKUYUNUZ
OKUTUNUZ
BİLDİRİ
Asırlardır süregelen ve birçok kişinin bünyesinde bu- lunduğu bu camia (edebiyat dünyası) yaşadığımız yüz- yılda ipin ucunu kaçırmış ve bize de bunu kabul etmek düşmüştür.
Sözümüz kapısı çalana!
Peki gayemiz nedir?
Hasat Fanzin, artık yazarı kazandırmak değil, bu coğ- rafyada okuru kazandırmak isteyecektir.
Değinmek istenilen noktada şu önemlidir ki;
Edebiyat dünyasını bir tarla varsayarak ve bu tarlada çalışan ekip biçen biz oldukça,edebiyat adının geçtiği her coğrafyada ektikçe gözümüz gönlümüz açılacaktır.
Hasat Fanzin,bu tarlada ekin ekip biçmekte olan bir yayındır.
Bir tarla ki,Yusuf Has Hacip’ten Yaşar Kemal’e kadar gelmiş geçmiş ne ustalar görmüştür.
Ayrım gayrım yoktur biline!
İsteriz ki bitsin raflardaki vahşet ve isteriz ki sür- mesin pazardaki yazarlık.
Hasat Fanzin;
Hem Neşet Ertaş’ı sevdirecek hem de Bülent Ersoy’u.
Sevgi ile,muhabbet ile.
Ekin ki hasat olsun!
Tüm imla kuralları okumayı kolaylaştırmak amacıyla kullanılmıştır.
HASAT FANZİN
u
D D 7
İÇİNDE OLMAYANLAR
• Sık sık tekrar eden, yıl sonu merasiminde okunacak eserler yoktur.
• Önceden belirlenmiş satır sayısı yoktur.
• Sınırlı tema yoktur.
• Para kaygısı yoktur.
• Beğeni toplama arzusu yoktur.
• Reklam yoktur.
• Sansür yoktur.
• Magazin yoktur.
• Çalıntı eser yoktur.
• Daha sonra okuman için ayraç yoktur.
• Kiralık yazar yoktur.
• Yaş sınırı yoktur.
• Ben, sen, o, biz, siz, onlar yoktur.
• Siyasi emel, yalakalık yoktur.
• Burada 2+2=4 etmeyebilir.
• Çıkar yoktur.
hasat fanzin
u
D D 7
NARİNCE SORARIM
İnan, çok bahanesi vardı Çocuk yaşta, delirmek için, Fakat halen ayaktadır da, Saçlarına portakal sürer oldu Geceleyin yalnız uyumayı
Öğrendiğinden beri.
M. KAAN WİİL ŞAHİNOĞLU
u
D D 7
AKIL YİTİMİ
Kalabalık sokaklarda koşan, en dingin duraklarda dinlenen, zamanın perde arkasında saklanan insan.
Durmasını bilmediği yolları,
Kendine uzak ettiği yakınları ile bir girdabın peşi sıra düşüyor gibi.
Bunak çağın, kör ve sağır adımları birbirinin aynısı ve her biri takvimlerin içinde yeni bir sır bahçesi. Büyük anla- rın, bir fısıltı gibi kalan geçmişiyle işte böyle oluşur bir sığınak!
Gölgeler evreninin bir yansıması ruhlarımız, kıramadığı zincirlerin, susturamadığı seslerin işgali altında.
Demek insan bir aklı böyle yitiriyor, her akşam, her öğle, her sabah.
Hüner midir şimdi yıldızları tepeden saymak,
Geçip giden anın zannıyla sarsılmak?
TUĞÇE YAVUZ
hasat fanzin
u
D D 7
hasat fanzin
Ç E H R E
Başucu kitabının en sevdiği karakteri ölmüş sanki, mahzun bakıyor gözleri.
Boynu sağ tarafa meyilli,
Elini; ince, güzel çenesine dayamış.
Bir diğer eli sigara tutuyor sekiz yıldır, Kayıp gidecek gibi parmaklarından.
Bi çay istiyor, sigarayı söndürüyor Gözleri bulutlu bir gökten hallice,
Ağlasa ıslatır saç uçlarını gözyaşları...
Tenini sıcak rüzgarlar yakıyor.
Kalabalık ama çevrede,
kimseler yok aklının içinde.
Pazen elbisesini toparlıyor, sessizce çıkıp gidiyor.
Yanmıyor geçtiği sokağın lambaları,
gecenin içinde kayboluyor.
ASENA KIRMACI
u
D D 7
17 AĞUSTOS
Sen göçtün Ve ben,
Evinin ışığına baktığımda yanışını görmemeye başladım.
Hepimiz bir araya gelirken,
İçeriden çıkıp gelmeyişine dargınım.
Sen göçtün,
Eşyalarının özenle duruşuna bakıp,
Artık onlara senin dokunamayacağını kavradım.
Sen göçtün,
Eşyaların insandan uzun ömürlü olduklarını anladım.
Pirinci kavurmadan,
Lezzetli olmaz o pilav diyemeyişine dargınım.
Sen göçtün
Ve ben dedemin fotoğrafına bakıp
Şarkı söyleyen biri kalmadığı vakit anladım.
Kavuştunuz, ne fazla söz sıralandı dize dize.
Kavuştunuz, artık bunu anladım.
Sen göçtün Ve ben Hâla
Yollarına dalgın, Naifliğine hayranım.
İnsan ölür mü hiç ayak ağrısından vesselam Ecel geldiyse ölürmüş, tırnağı kırılsa insan.
ECE ÖZKIRMAZ
hasat fanzin
u
D D 7
TAZMİNAT DAVASI
Bir gök gürültüsü tepemizde Haziran’da üstelik,
Öyle bir yağmur ki sorma
Yenikapının çingene şenlikleri sanki, Büyük bir cümbüşün ortasında,
Tramvay cesetleri uzanıyor.
Mavi gözlü çocukların dilendiği caddede Ve yaralı dizlerinde bir kuş sürüsü
Turuncuya boyanmış reçel ağaçlarına tünemişken, Oturup küçücük balkonumuzda
Ve hali hazırda sevişmişken üstelik, Elimizde bir sigara
Alnımız meltem esintisinde ...
Sanma ki boş yere bunca mucize.
Boş yere kokmuyor papatyalar.
Çağlamıyor deniz,
Direnmiyor ayrık otları.
Güneşten sararmış ekinlere,
Kimse türkü yakmıyor bir diğerine durduk yere.
Ve boş yere tutunmuyor duvarlara Beyaz çiçekli yasemin sarmaşığı.
...
Kısacası canım benim,
Tazminatıdır bu güzellikler Adem’in.
Dolayısıyla bizim,
Cennetten kovulmamızın karşılığı.
MEMOZAN
u
D D 7
YETER Mİ ?
Yine sonu geldi,
Sessizliğin ve sevişmenin.
Sonu gelmeyeceklerin ise, Hep bir sonu var.
Doymak için bilmeli,
Neyin sonu var neyin sonu yok.
Yeter mi hiç insana
Biraz sessizlik, biraz huzur Biraz da sonbahar ?
KUYRUKLU YILDIZ
hasat fanzin
u
D D 7
BİRAZ MİDEM KÖTÜ
Sorunların ikiye ayrıldığını düşündüm Ve midem bulandı.
Rüzgarın ve klimanın,
Hasta etmek zorunda olduğunu sanırdım.
Gamsız yürürken birden endişeyi gördüm,
Gözlerin en yakın olanıyla göz gözeyken soğurdum.
Viski gelince gitti, yükseldim.
Nefes açlığı zen’ce bir nefes Farkındalığına evrilirken
Benden ötesi kayboldu formal.
Nefes bir köprü imiş ben ile öte sandığım arafımda.
Kitapları yutmak ömür boyu sanırdım,
Normal, herkesimtırak büyücek bir sağırdım.
Yuttum o kitapları bitti o dem de
Teklemeye başladım teker teker, sahte bilgiç.
Zorlandım ileriye giderken ama
Çözüldü bazı sorunlar tevafuk ve emek ile.
OĞUZHAN KAYACAN
u
D D 7
UYUTMAYAN YALNIZLIK
Uzun geceyi koydum arkama
Çekirge sesleri, alarmı öten araba
Birazdan geçer, yine çekirge sesleri...
Gecenin kanından sızıyor karanlık
Lambası açık odama, bir şey beklemekteyim.
Önüme duvarı koydum, kendime sustum.
Düşündüm anlatamadıklarımı, düşünce oldum.
Birleşti iki el bir ensede aradım huzuru.
Kapattım gözlerimi, kendimi kapattım.
Açtım.
Önümde masa, kâğıt ve kalem Bu gece de yazdım.
Bir çağ gibi kapanmayı beklerken,
Yıldızların, Ay’ın ve gecenin koynunda Seslendim sana, uyutmayan yalnızlık.
SERDAR ABAY
hasat fanzin
u
D D 7
N A P O L Y O N
Anatomimden bir uzvu Sende unutmuşum gibi.
Aşığım işte
Daha nasıl anlatayım?
Sevgilim,
Senden güzel pek az şeylen geçtim şu dünyadan.
Senden evvel hiç düşünmedim, Manavın önünden geçerken
Kirazlara neden napolyon dendiğini.
Renginin bordo mu Kırmızı mı olduğunu.
Hiç düşünmedim.
Merak uyandırdın.
Dikkatlen sevinç.
Aşığım işte.
Daha nasıl anlatayım?
MERYEM DEDE
u
D D 7
BABAANNEME
Kimi Semiha dedi, Kimi Nezihe.
Gururlu bir kadındı.
Kimseye lafını esirgemezdi.
Son zamanlarındaysa, Daha boyamadı saçlarını.
Ev işlerini hepten bırakmıştı zaten.
9 ay oluyor Onu kaybedeli.
Baktığı yerden gitmiyor gözüm.
Ben oğlu değilim dostlar, Değilim de,
Benim canım başka yanıyor.
CEVAT GALİP
hasat fanzin
u
D D 7
H A S A T
Hasat, emeği yaşama dönüştürüyor.
Hasat, her ay göğe soyunuyor.
Emek ekerseniz, yaşamı toplarsınız.
Hayatı sularsanız, gerçeğe dokunursunuz.
ELİF AHİ
Tıpkı saygıdeğer gözlerinizin şu kı- sımları görmediği gibi...
Merak uyandıran bir ilk kelime...
Ya da vurucu bir cümle...
Emir kipi ile verilirse...
Makbul olur ülkemde.
Gece karanlık.
Ben tavanda...
Bir göz odanın bir göz penceresine bakıyorum.
Yalvarıyorum biraz oksijen için.
Hayatım bir göz odadaki bir pencere- den gelecek esinti ile şekilleniyor.
Bu saatlerde karton işçileri uyanıp bolca ekmek arasına ince bir dilim helva kesiyorlar.
Tertemizken, çocuğunun başından öpüyor yirmi yıl sonraki ben.
Yirmi yıl önceki ben, geri dönüp de- vam ediyor.
Kaldığı yerden.
Kalmadığı yerden...
Daha çok...
İkincisinden!
Bir daktiloya değmiyor parmaklarım.
Ya da yazı stilini daktilo düzenine çeviremiyorum.
Android acılar yaşıyor insanlar.
Başkalarının da yaşayabildiği acıla- rı, başkaları gibi yaşamıyorlar.
Asansörlü binada doğanlara karşı asansörsüz binada doğanlar.
takılanlar...
Havada esinti yok.
Bir rüzgâr essin de bizi vatanımıza götürsün dedik yıllar yılı...
Şimdi vazgeçtik ondan.
Bir rüzgâr essin de diyoruz.
Bir rüzgâr essin de sokak pislikleri- ni savursun öte yana...
Bir kadını iş çıkışında kıstırmasın- lar mekânda...
Güneşin batışı benim toprağa girişim olmasın mesela...
Karanlık olan sokaklar olsun amenna...
Kafaların içinde ışıklar yanacaksa...
Bir esinti bekleyerek geçirdim yirmi yılımı...
Diğer yirmiyi de bu bekleyişin piş- manlığı ile geçireceğim.
Ve pek dayanmayan kan pompası organ ile...
Kırkımda Sizlere Veda Edeceğim.
Gideceğim.
Gideceğim..
HAYDAR ALPER ESER
hasat fanzin
u
D D 7
SEVİ EKSİKLİK
Sönük yıldızlardan yol yapmış,
Kızgın ateş de körüklemiş yalnızlığını, Kan akan derelerini de rehber,
Uzaklaşmış kentlerden.
Hey nereye gidiyorsun !
ZEVAL TEZAY
u
D D 7
-yirmi üç haziran-
Don Kişot bir hayaldi sevgilim Değirmenler öğüttü durdu insanlığı Herkesin kılıcı kınındaydı gördüm Bu çarkın dişlileri geçmişti etimize Yürümeye devam ettik kör topal Sıra bize gelene kadar izledik gök- yüzünü
Sıra bize gelince isyan ettik yalnız
İçimizden geçti kapkara trenler sev- gilim
Bir cenaze merasimi sundu ıslıkları Denizler battı dalga dalga boğazı- mızda
Gemiler yutkunduk
Kayıp limanlar tuttuk aklımızda
Elimiz cebimizde gezdik dünyayı sev- gilim
El ele tutuşsak yerimizde duracaktık Sarılıp öpüşecektik sonra
Sevişecektik belki kıtalarca Günahtı sevmek
Günahı savundu hep birileri
Madem günahtık neden öldürmeyelim ki bizi?
Bıçak kesti diye sürüldü bu diyardan sevgilim
Yeterince kesebilseydi kahramandı elinde bir askerin
Şeriatın kestiği bir parmak kadar derin
Ama pejmürde bedenimde cinayet aleti sayıldı
Aşkın vurulduğu yerde parmak izlerin Sen kaç suçu ben üstlenirim
Herkesin yüzü maskeliydi sevgilim Tanıdım seni endemik gözlerinden Gözlerin çoğu zaman bana umuttu Onlar olmadan unuturdum yüzünü Duvarlarımda asılı kayıp ilanları Geçecek, dedi her kuytuda kendiyle yüzleşen ruhum
Geçmeyecek Sancho, dedi hep Don Kişot’un biri
Sevgilim, dedim ya, Don Kişot bir hayal
Ancak senin kadar var
Yak şimdi yuttuğun tüm gemileri.
FURKAN BULUT
hasat fanzin
u
D D 7
3 ŞEKERLİ ÇAY
Onca güzelliğe küsüyorum şimdi.
Sebebi sen ve senin gözlerin.
Bazen gülüşün bazen öpüşün.
Her neyse sana küsüyorum
Ve beraberinde tüm seni hatırlatanlara.
Sitem ediyorum haksızca.
Ne sokakların ne de bu şehrin suçu gidişlerinin sebebi.
Vedalarını soruyorum tekrar kendime.
Bir anda cevap geliyor aklıma,
Lakin akılda kalıyor, inmiyor dilime.
Bilmemezlikten geliyorum.
Yoksa her veda sebebini ezbere biliyorum.
Soğuk kışlar ve soğuk yazlar kapıda bekliyor.
Her taraf, her mevsim dökülen yapraklarla duruyor takvimde,
Masamda bir semaver çay demleniyor sıcak sıcak, Yerde bir sandalye elimde uyku hapları,
Bir çay daha içip gideceğim gibi oturuyorum yerde.
Lakin vedadan önceki çay bu,
Demli olmalı ve içinde elbet 3 şekerle.
EKİN AY
u
D D 7
GÜZE İTİRAF
İtiraf ediyorum ki bir menekşe kokusunda seni arama fikri çok saçmaydı ama ne yapayım bunu güvendiğim birinden duymuştum. Bu sıralar çiçekleri bıraktım yapraklarla meşgulum. Kapıma bir yaprak düşse hemen onu süpürüyorum, senin yollarını açıyorum. Dediğim gibi can yanıcı bir maddedir ve kullanılmayan duygu- lar zamanla körelir. Keşke seni arayabileyecek kadar sarhoş olsam. Keşke ruhumun elinden tutabilsem, onu lüneparka bıraksam. Sana dair yazacaklarım tükendi.
Bazen anlatırsın ve biter. Bir keresinde anlatama- mıştım. Bitmeyip, başlamıştı.
BAYAN KAKTÜS
hasat fanzin
u
D D 7
SENSİZLİK
Bitmeyen gözyaşlarıydı içimdeki sensizliğin.
Eski bir türküyü çağırdı dudaklarım gönlümde.
Dalgın bir mavi ilişti gözlerime.
Adını umut koydum.
Asker postallarının tok sesi, Asıldı kulaklarıma bir mıh gibi.
Bir savaş yorgunu gibi üzgün, Dağlarım yüreğimi sensizce.
Gökyüzünden bir yıldızı çaktım gözlerime.
Kahır çiçeklerimi yoldum bir bir.
Karanlıklara göz kırpıp da,
Deniz fenerlerinde yandım bir süre.
Mutluluğa bir kibrit verdim Sensizliği yaşadım bu gece.
ZİNE HANIM
u
D D 7
DEMİRBAKSKI
Demirbaskı
Tüm orman denize gitti
gemi kılığında.
Tüm deniz ormana gitti zaman kılığında.
Joshua Poteat
Çev: Eren Ekin Ercan
hasat fanzin
u
D D 7
TANRI VE İNSAN
Bir tek Tanrı vardı en başında,
Bir de sıkılmakta olan bir yeryüzü insansızlıktan.
Tanrıysa kararını verdi tam da o anda:
Mahvedilmeliydi bu cennet insan tarafından.
Oysa çokça cömertlik, çokça iyilikle Karılmıştı harcı insanın topraktan.
Oysa az kibir, az kötülükle
Yoğrulmuştu insan daha en baştan.
Ve aşk üflendi ruhlarına en son, Her şeyi mahvetmeye değermiş gibi.
Oysa denge için her şey kafiydi, Bozmasaydı eğer aşk bütün dengeleri.
İlk Adem ile Havva çalarak yasak elmayı, Aşktan sebep beceremediler cennette kalmayı.
Parası, hırsı, gücü ve ziyadesiyle kibri;
Zamanla türedi aşkın bin bir çeşidi.
Üzerine çağlar döküldü tarihin.
Birbiri üstüne kurulmuş bin bir medeniyetin, Yine aşk oldu tüm yıkımlarının sebebi.
Atladıkça bir çağa, başka bir çağdan;
Uzaklaştı yeryüzünde insan, edep ile hayadan.
Bir tek Tanrı vardı yine her şeyin sonunda Ve sıkılmakta olan bir yeryüzü insanlıktan!
HİMMET ÇOKAL
u
D D 7
İNSANLARIN KÖTÜLERİ
...
Yaşamamızın şarkısını biliyorlar Ama sen hüzünlenme yine Şarkı söyleyen gence inanma
Kapalı ve durgun ağlıyor
Ben sigaradan alıyorum hıncımı içerek Sen ilk günümüzü hatırla dumanlarımın arasında.
ECE AYHAN
Sevgili Ece Ayhan’ın anısına.
Saygıyla...
(10 Eylül 1931 - 13 Temmuz 2002)
f hasatfanzin
d hasatfanzin 4
hasat.ekinn@gmail.coml
Hasat Fanzin www.hasatfanzin.comK A R A L A M A A L A N I
SADECE ŞAİRLER İÇİN