• Sonuç bulunamadı

ÖZEL YETENEKLİ ÇOCUGUM VAR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÖZEL YETENEKLİ ÇOCUGUM VAR"

Copied!
178
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)
(4)
(5)

ÖZEL YETENEKLİ ÇOCUGUM

VAR

,

(6)

GENEL YAYIN YÖNETMENİ Celil GÜNGÖR

EDİTÖR Oktay KILIÇ

KORDİNATÖR - SON OKUMA Çağrı GÜREL

YAZARLAR Dr. Mahmut ÇİTİL Şeyma BÖYÜK Rahşan ONAT Merve KOÇER Muhsin BAKAN Nur KAÇMAZ

Seyit KARABURCAK Volkan TATAR

TASARIM Adem BAL

Savaş ÖZBEY

Mustafa Çağlar YORULMAZ Şubat, 2018

Ankara

(7)

GENEL YAYIN YÖNETMENİ Celil GÜNGÖR

EDİTÖR Oktay KILIÇ

KORDİNATÖR - SON OKUMA Çağrı GÜREL

YAZARLAR Dr. Mahmut ÇİTİL Şeyma BÖYÜK Rahşan ONAT Merve KOÇER Muhsin BAKAN Nur KAÇMAZ

Seyit KARABURCAK Volkan TATAR

TASARIM Adem BAL

Savaş ÖZBEY

Mustafa Çağlar YORULMAZ

Şubat, 2018 Ankara

içindekiler

BÖLÜM I: ÖZEL YETENEKLİLİK

1. Özel Yetenekli Çocukların Özellikleri

2. Özel Yeteneklilerle İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar 3. Özel Yeteneği Etiketleme - Yok Sayma

BÖLÜM II:ÖZEL YETENEKLİ ÇOCUKLARDA YAŞANTISAL ZORLUKLARLA BAŞ ETME

1. Özel Yeteneklilerde Benlik Algısı 2. Mükemmeliyetçilik

3. Aşırı Duyarlılık

4. Eş Zamanlı Olmayan Gelişim 5. Motivasyon

6. Aşırı Soru Sorma ve Merak Duygusu 7. Eleştirel Düşünme

8. Yaratıcılık

9. Liderlik Özellikleri ve Otorite İle Çatışma Eğilimi 10. Akran İlişkileri ve İletişim Becerileri

11. Kardeş İlişkileri

12. Beklenmeyen Düşük Başarı 13. İnternet ve Teknoloji Bağımlılığı

10 10 20 26 31 33 38 44 52 53 62 63 68 69 70 78 80 86

(8)

14. Depresyon İhtimali 15. Öz Disiplin Geliştirme 16. Ergenlik

17. Yoğun İlgi ve Dikkat Sorunları - İki Kere Farklı Çocuk BÖLÜM III: AİLELERİN ÖZEL YETENEKLİ ÇOCUĞUN PROBLEM DAVRANIŞLARIYLA BAŞ ETME YOLLARI

1. Problem Davranış Nedir?

2. Problem Davranış Neden Ortaya Çıkar?

3. Problem Davranışlar Nasıl Önlenir?

4. Problem Davranışlara Nasıl Müdahale Edilmelidir?

5. Aile Ortamında Görülen Problem Davranışlarla Baş Etme Stratejileri BÖLÜM IV: ÖZEL YETENEKLİ ÇOCUKLARIN EBEVYNLERİNE ÖNERİLER 1. Eğitsel Öneriler

2. Davranışsal Öneriler

3. Kişisel, Sosyal-Duygusal Öneriler 4. Aile İçi İlişkilere Yönelik Öneriler

BÖLÜM V:ÜLKEMİZDEKİ UYGULAMALAR VE YASAL DÜZENLEMELER 1. Özel Yetenekli Çocuğun Tanılanması

2. Bilim ve Sanat Merkezleri 4. Destek Eğitim Odaları

5. Türkiye’ de Özel Yetenekli Çocuklara Yönelik Eğitim Uygulamaları

90 96 98 99 107

109 110 114 118 120 131 135 140 140 141 147 148 150 156 156

(9)

6. Özel Yetenekli Çocukların Yasal Hakları Aile Öz Değerlendirme Formu

KAYNAKÇA

158 160 163

(10)
(11)

Yaşıtlarına göre daha hızlı öğrenen bir çocuğunuz var. Yaratıcılık, sanat ve liderlik kapasitesi gibi özellikler bakımından diğer arkadaşlarından daha önde. Özel akademik yeteneğe sahip ve soyut fikirleri hemen kavrayabiliyor. İlgi duyduğu alanlarda bağımsız hareket etmeyi seviyor… Biz bu yeteneklerin birine ya da birkaçına sahip yavrularımıza “özel yetenekli birey” diyoruz. Onların siz veliler tarafından yetenek ve özelliklerini tanıyarak potansiyellerini en üst düzeyde kullanmalarını arzu ediyoruz. Kendisiyle, toplumla barışık ve insanlığa faydalı bireyler olmalarını umut ediyoruz. Bu yavrularımızın ailesi, okulu ve çevresi tarafından yeterince desteklenmediği takdirde yeteneklerinin kaybolacağının endişesini taşıyoruz.

Özel yeteneklilik bir övünme kaynağı olarak kullanıldığında bireye zarar verir. Beklentilerin artması, bireyin mükemmeliyetçiliğini tetikleyerek kaygı düzeyinin çoğalmasına neden olur ve çocuğu psikolojik olarak yıpratır. Onlara yapacağınız en güzel yardım, onları diğer çocuklardan farklı görmemektir.

Özel yetenekli çocukların akranlarından tamamen farklı olarak algılanması, çocukların kişisel ve sosyal problemler yaşamasına sebep olabilir.

Erken dönemden başlayarak iyi bir gözlemle çocuklarımızın özel yetenekli olduğuna dair ipuçları yakalayabilirsiniz. Özel yetenekli olduğunu düşündüğünüz çocuklarımıza psikolojik yönden zarar vermeden onlarla nasıl iletişim kurulabileceği konusunda çeşitli tavsiyelerde bulunduğumuz bu kitabı sizlerin istifadesine sunuyoruz.

Celil GÜNGÖR

Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdür

(12)
(13)

BÖLÜM I

ÖZEL YETENEKLİLİK

(14)

10

ÖZEL YETENEKLİLİK

Yetenek kavramı “kabiliyet, istidat” gibi farklı kullanımları olan “Bir kimsenin bir şeyi anlama veya yapabilme niteliği veya bir duruma uyma konusunda organizmada bulunan ve doğuştan gelen güç, kapasite.” olarak tanımlanmaktadır.

Özel yeteneklilik ile ilgili terimlerin birçok faklı tanımı bulunmaktadır. Bu farklı tanımlar geleneksel yaklaşımlarla yeni yaklaşımlar arasındaki farklı bakış açılarından kaynaklanmaktadır. Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre özel yetenekli birey “zekâ, yaratıcılık, sanat, spor, liderlik kapasitesi veya özel akademik alanlarda akranlarına göre yüksek düzeyde performans gösteren birey.” olarak tanımlanmaktadır. Doğal olarak özel yeteneklilik bu çocuklarda farklı özelliklerin ortaya çıkmasına da neden olabilmektedir.

1. Özel Yetenekli Çocukların Özellikleri

Anne babalar erken dönemden başlayarak iyi bir gözlemle çocuklarının özel yetenekli olduğuna dair ipuçlarını yakalayabilirler. Bu nedenle bu çocukları olağan gelişim gösteren akranlarından ayırt eden özelliklerin bilinmesinde fayda bulunmaktadır. Özel yetenekli çocukların özelliklerini zihinsel, fiziksel, sosyal ve duygusal özellikler başlıklarında sınıflandırmak mümkündür.

Özel yetenekli çocukların zihinsel özellikleri şunlardır:

• Kolay ve çabuk öğrenirler. Bu çocukların öğrenme konusunda olağan gelişim

(15)

11

gösteren yaşıtlarından daha yetenekli olmasının temelinde daima etkin olan zihinsel enerjilerinin ve bilgiyi edinmek için taşıdıkları iştahın etkili olduğu söylenebilir.

• Bilgiyi derinlemesine ve detaylarıyla öğrenmeyi severler. Okumaya karşı çok fazla ilgileri vardır. Araştırma yapmaktan hoşlanırlar.

• Dil ve konuşma becerileri açısından yaşıtlarından ayrılırlar. Genellikle erken konuşan bu çocuklar konuşmaya başladıktan sonra dili çok etkili bir biçimde kullanırlar. Özellikle kelimeleri yerli yerinde kullandıkları, akıcı ve anlaşılır konuştukları, zengin bir kelime dağarcığına sahip oldukları anlaşılmaktadır.

• Bu çocukların ayırt edici zihinsel özelliklerinden bir diğeri dikkat becerileridir. Bir etkinliğe başlamada, sürdürmede ve tamamlamada özel bir başarıya sahiptirler. Geniş bir alana konsantre olabilirler, farklı şeylere ilgi duyabilirler. Analiz ve gözlem yapma güçleri vardır.

• Estetik duyguları gelişmiştir. Gözlemleri oldukça keskindir ve detaylar konusunda da farkındalık seviyeleri oldukça yüksektir.

• Hafızaları çok güçlüdür. Gördükleri ya da duydukları bir şeyi kısa sürede öğrenebilmekte ve uzun süre belleklerinde muhafaza edebilmektedirler.

• Hızlı öğrendikleri gibi bu bilgileri başka alanlara da hızlı bir şekilde transfer edebilirler. Ayrıca benzerlikleri ve farklılıkları kolayca ayırt edebilir, genellemeler yapabilirler.

• Eleştirel düşünme becerisine sıklıkla rastlanmaktadır. Gördüklerini duyduklarını, okuduklarını olduğu gibi değil değerlendirerek kabul ederler.

(16)

12

• Gerçek ve hayali olan arasındaki farkı erken yaşta ayırt edebilir, iyiyi ve doğruyu kolayca anlayabilirler.

• Kendilerini de eleştirmekten çekinmezler. Hata yaptıklarında bunu anlar ve düzeltmeye çalışırlar. Kendisiyle ilgili farkındalıkları, kendini izleme, kendini kontrol etme gibi alanlarda bilişsel becerileri yüksektir. Kendilerine yönelik etkilere düşünceli, olgun ve orijinal tepkiler verirler.

• Olayların nedenlerini anlamak için çok soru sorarlar.

• Yaratıcılıkları yüksektir. Yaptıkları işlerden, uğraştıkları alanlardan ortaya bir tasarım ya da ürün koymaya çalışırlar. Orijinal fikirler geliştirirler.

• Problem çözme berecileri gelişmiştir. Basit ve yüzeysel şeylerle uğraşmak yerine derin ve karmaşık problemleri çözmekten hoşlanırlar. Farklı çalışma metotları denemekten çekinmez, zamanlarını ve eforlarını en ekonomik şekilde kullanabilirler.

• Soyut düşünebilme becerisine sahiptirler. Problemleri çözerken ya da bir işi sürdürürken ısrarlı ve sebatkârdırlar.

• Sorumluluklarının farkında olan bu çocuklar, bunları yerine getirmekten hoşlanırlar.

• İnisiyatif kullanmayı, yeni ve zor deneyimleri tercih ederler. Çalışkan bir yapıya sahiptirler.

(17)

13

Özel yetenekli çocukların fiziksel özellikleri şunlardır:

• Genel olarak doğum ağırlıkları ve boyları ortalamanın üzerindedir.

• Her yaşta akranlarından daha iri, uzun, güçlü ve sağlıklı bir görünüme sahiptirler.

• Olağan gelişim gösteren yaşıtlarına göre daha hızlı ve koordinasyon gerektiren faaliyetlerde tepkileri daha çabuktur.

• Akranlarından daha erken yürür, erken diş çıkarır ve konuşurlar. Daha hızlı olgunlaşma seyrine sahiptirler. Ergenliğe daha erken girebilirler.

• Genel olarak hastalıklara karşı dirençlidirler ve sağlıklarını korumaya özen gösterirler.

• Güçlü bir sinir sistemine sahiptirler ve genellikle duyu organları keskindir.

• Fiziksel yetersizliklere ve duyu organı bozukluklarına çok az rastlanır.

Bu özellikler özel yetenekli çocuklarla ilgili yapılan araştırmaların genel sonuçlarıdır. Ancak birçok alan uzmanına göre fiziksel özellikler özel yetenekliliğin belirlenmesinde asıl değil, yardımcı kriterlerdir. Yani burada ele alınan fiziksel öğrenciler her özel yeteneklide görülmeyebilir.

(18)

14

Yeteneklerimizi geliştirmede yardımcı olun.bize Özel yetenekli çocukların

sosyal – duygusal özellikleri şunlardır:

• Özel yetenekliler genel olarak aşırı duyarlı ve hassastırlar.

• Soyut ve karmaşık düşünme yapılarına sahiptirler. Başkalarının

düşüncelerini, duygularını ve isteklerini kestirebilir, ruhsal durumlarına yönelik çıkarımlarda bulunabilirler. Bu nedenle empati yetenekleri gelişmiştir.

Başkalarının fikirlerine ve düşüncelerine saygılıdırlar. Kendi fikir ve hislerine de aynı şekilde saygı beklerler.

• Ahlaki konulara erken ilgi gösterirler. Güçlü adalet duygusuna sahiptirler.

Adaletsizlikle mücadele etme, engelli ve bakıma muhtaç olanları savunma, doğayı koruma gibi ahlaki duyarlılıklarının yüksek olduğu görülmektedir.

Haksızlığa katlanamamaktadırlar.

• Açlık, savaş ve doğal afet gibi dünya sorunlarıyla ilgilidirler. Bu anlamda idealist davranışlara sahiptirler ve diğer insanlar için fedakârlık yapmayı isterler.

• Yüksek farkındalık ve gözlem yeteneği sayesinde savaş, açlık, gücü kötüye kullanma, şiddet gibi olumsuz birtakım davranışlar ya da olaylar karşısında korku geliştirebilirler. Ayrıca ölüm, hastalık, hamilelik, iş bulamama, arkadaş bulamama, yalnız kalma, sevilmeme ve zihinsel yetersizliği olma gibi korkuları da olabilir. Bu çocukların yüksek duyarlılığı, onları sosyal yaşantıdan uzaklaştırabilir ve hatta kendilerinde yanlış bir şey olduğunu düşünebilirler.

(19)

15

• Mükemmeliyetçi bir yapıya sahiptirler. Bu nedenle hata yapmaktan hoşlanmazlar. Bu durum özel yetenekli çocuklar için hem avantaj hem de dezavantaj olabilmektedir. Öyle ki başarısız olduklarını düşündüklerinde, hata yaptıklarında mücadeleden vazgeçebilirler ya da tam tersi olarak mükemmeliyetçi olmaları onların motivasyonlarını arttırabilir.

• Kendilerini rahat ifade edebilen bu çocukların öz güvenleri de yüksektir.

Kendi hatalarının farkına varır ve bunu düzeltmek için ellerinden geleni yaparlar.

• Meraklıdırlar ve çok soru sorarlar. Bu nedenle maceraya atılmayı ve yeni şeyler keşfetmeyi çok severler.

• Büyük hedef ve ülkülere sahiptirler. Amaçlarına ulaşmak için mücadele etmekten çekinmezler. Bu anlamda sabırlı ve kararlıdırlar.

• Grup içerisinde lider olmaktan hoşlanırlar. Başkaları üzerinde hâkimiyet kurmaya çalışabilirler.

• Espri yapmakta iyidirler ve mizahtan hoşlanırlar. Kendilerine yapılan şakaları ve esprileri olgunlukla anlayabilirler.

• Duygu ve düşüncelerini bağımsız bir şekilde ifade etmekten çekinmezler.

• Güçlü sezgileri vardır.

• Genellikle kendilerinden yaşça büyük kişilerle ya da kendi zekâ düzeyine uygun ve ortak ilgi alanlarına sahip çocuklarla arkadaşlık kurmayı tercih etmektedirler.

(20)

16

Aslında buraya kadar ele alınan özellikler bütün çocuklarda görülebilecek temel özelliklerdir. Bu özelliklerin özel yeteneklilik ile ilgili sayılabilmeleri için bunların çocukta yaşıtlarından daha ileri düzeyde görülmesi gerekmektedir. Bu çocukların genel özellikleri kişiden kişiye ve yaşadıkları çevreye göre değişkenlik gösterebilmektedir.

Özel yetenekli çocukların yetenekleri uygun ortamlarda geliştirilebilir.

Bu çocuklara uygun ortamların sağlanmaması onların yeteneklerini köreltebilir.

Uygun ortamların sağlanmasında başaktör ailelerdir. Bu çocukların ailelerinin çocuğun özelliklerini güçlendirici, destekleyici, geliştirici tutum sergilemeleri önemlidir.

• Bulundukları ortamlarda herkes tarafından tanınırlar, söz sahibidirler ve sosyaldirler. Kolay arkadaşlık kurabilirler ve iş birliğine açıktırlar. İnsanlarla anlaşma ve geçinme konusunda iyidirler. İlişkilerinde hassas, nazik ve süreklidirler. Bu özellikler nedeniyle de bulundukları ortamlarda genel olarak sevilirler.

• Yeni ortamlara ve sosyal etkinliklere kolayca uyum sağlayabilmektedirler.

Bulundukları ortamın değer ve kurallarını kısa sürede öğrenir ve kendilerini bunlara göre uyarlayabilirler. Ancak risk almaktan da çekinmezler.

(21)

17

Kitabın kaynakça bölümünden önce ebeveyn olarak kendinizi değerlendirmenize yardımcı olacak “Aile Öz Değerlendirme Formu”

bulunmaktadır.

Anlatılan özelliklerin hepsi her özel yetenekli çocukta görülmeyebilir ancak çoğunlukla gözlemlenmesi özel yetenekli

çocuk olacağını düşündürebilir.

(22)

18

Beni Fark Et !

E m r e

birinci sınıf öğrencisiy-

di. Sınıf içerisinde öğretmeninin verdiği görevleri arkadaşlarından önce bitirdiğinde bazen içinden şarkı mırıldanır, bazen çantasındaki kitapları çıka- rıp düzenler bazen de sırasının üzerine uzanıp tavandaki lamba- lara gözlerini diker ve hayal kurardı. Hatta bazı zamanlarda öğretmeni ders anlatırken espriler yapıp arkadaşlarını güldürüyordu ancak bu du- rum öğretmenini zor durumda bırakabiliyor, öğretmen sınıfın düzeninin bozulduğunu düşünüyordu. Öğretmen, ailesini çağırıp konuşma kararı aldı ve Emre’nin sınıf içerisindeki durumunu anlattı, davranış problemleri ol-

duğunu düşündü ve rehberlik ve araştırma merkezine (RAM) götür- melerini söyledi. Ailesi Emre’yi RAM’a götürdüğünde ve Emre’nin

sınıf içerisindeki durumunu anlattığında RAM’daki uzman, sınıf öğretmeni tarafından Emre’nin BİLSEM tanıla-

ma sürecine dahil edilmesi gerektiğini dile getirdi.

(23)

19

S ü r e ç

sonunda Emre Bilim ve

Sanat Merkezinde eğitim almaya hak kazan- dı. Ancak ailesi endişeliydi çocuklarında gerçekten bir problem var mı diye düşünüyorlardı. BİLSEM’deki rehber öğret- men özel yetenekli çocukların özellikleri ve özel eğitime gereksinim duy- dukları ile ilgili Emre’nin ailesini bilgilendirdi. Okul saati dışında Emre artık burada eğitim görüyordu. Emre kendine benzeyen çocuklarla birlikte çalışıyor, öğretmen şarkı söyleyerek ders anlatıyor, değişik materyaller kullanıyor, etkinlik- ler esnasında yarışmalar yapılıyordu. Hatta BİLSEM’e gittiği bir gün öğretmeni “her-

kes uzansın ve tavana baksın bugün gökyüzü, yıldızları ve gezegenleri keşfedece- ğiz” dedi ve projeksiyonla yıldızları tavana yansıttı. Emre mutluluktan uçuyordu .

Okulundaki sınıf öğretmeni özel yetenekli öğrenciler hakkın- da araştırma yaptığında sınıf içerisinde Emre’ye karşı tutumu değiş-

tikçe Emre’nin davranışlarında da değişmeler olduğunu gördü.

Her çocuğun farklı özellikleri olduğunu ve çocukların fark edilip anlaşılmasının önemli olduğunu anladı.

(24)

20

2. Özel Yeteneklilerle İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar

Bazı araştırmalar özel yetenekli çocukların toplum tarafından yanlış tanındıklarını göstermektedir. Ancak özel yetenekli çocukların özellikleri kısmında da görüldüğü üzere toplumun bu inanç ve yargıları bilimsel bir temele dayanmamaktadır.

Aşağıda özel yeteneklilerle ilgili yaygın olarak yanlış bilinenler ve doğruları verilmiştir.

Her ortamda kendilerini geliştire- bilirler. Yardıma ihtiyaç duymazlar, kendi işlerini kendileri yaparlar.

Genel örgün eğitim yeterlidir. Bu çocuklara özel eğitim verirsek “seçkin- ler” sınıfı yaratırız. Bu da topluma üstesinden gelemeyeceği sorunlar oluşturur.

Gelişimlerini destekleyecek uygun bir ortama, iyi bir eğitimciye ve rehbere ihtiyaç duyarlar.

Örgün eğitim dışında özel eğitime ihti- yaç duyarlar. Çünkü mevcut uygulama ve müfredatlar onların gereksinimler- ini karşılamayabilir. Özel yetenekli çocuklar geleceğin sanatçıları, lider- leri ve bilim insanları olmaya adaydır- lar. Bu nedenle eğitimleri son derece önemlidir.

Yanlış Doğru

Okul desteği yeterlidir.

Zekâ yalnızca kalıtımla geçer.

Okulun yanında ailenin de çocuğun kişisel, sosyal ve yetenek gelişimine destek vermesi gerekir.

Zekânın oluşumunda yalnızca kalıtımın değil, çevresel faktörlerin de etkisi vardır.

(25)

21

Yanlış Doğru

Yüksek zekâ düzeyi başarılı bir

geleceğin göstergesidir. Zekâ ile başarı arasında doğrudan ilişki yoktur, çocuk ilgi ve yetenekleri doğrultusunda çabalarsa başarılı bir gelecek yakalayabilir. Okulda elde ettiği kolay başarı, çocukta etkili çalışma alışkanlıklarının gelişmesini engelleyebilir.

Davranışsal ve ruhsal bozukluklara

sahiptirler. Davranışsal ya da ruhsal bozukluklar

insani bir durumdur. Özel yetenek- li çocuklarda da benzer problemler görülebilir. Ancak bu onların özel ye- tenekli olmasıyla ilgili değildir.

Genel örgün eğitim yeterlidir. Bu çocuklara özel eğitim verirsek “seçkin- ler” sınıfı yaratırız. Bu da topluma üstesinden gelemeyeceği sorunlar oluşturur.

Örgün eğitim dışında özel eğitime ihtiyaç duyarlar. Çünkü mevcut uygu- lama ve müfredatlar onların gereksi- nimlerini karşılamayabilir. Özel ye- tenekli çocuklar geleceğin sanatçıları, liderleri ve bilim insanları olmaya adaydırlar. Bu nedenle eğitimleri son derece önemlidir.

Özel yetenekliler aşırı hareketlidir. Her özel yetenekli çocuk aşırı hareket- li olmadığı gibi her hareketli çocuk da özel yetenekli değildir. Özel yetenek- li çocuklarda var olan yüksek fizik- sel ve zihinsel enerji hiperaktivite ile karıştırılmamalıdır.

Okul desteği yeterlidir. Okulun yanında ailenin de çocuğun kişisel, sosyal ve yetenek gelişimine destek vermesi gerekir.

(26)

22

Yanlış Doğru

Başkalarını aşağılamaktan hoşlanırlar,

uyumsuz ve bencildirler. Diğer çocuklardan fazla bilgiye sahip olma, çok soru sorma, bildiklerini sözle anlatma isteği, bazen öğret- men ve arkadaşlarıyla olan ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebilir.

Özel yetenekli çocuklar genelde konuşmayı sevdikleri için ders dışında grup tartışmalarında zorlanabilir, ders sırasında da öğretmenin sınıf yöneti- mini zorlaştırabilir.

Okul başarıları yüksektir ve okulu severler. Düşük not alan öğrenciler özel yetenekli olamaz.

Çoğunlukla yüksek başarı gösterme- lerine rağmen okulda yapılan çalışma- lar ve verilen ödevler seviyelerine uy- gun olmazsa, okul onlar için sıkıcı hâle gelebilir. Bunun sonucunda düşük başarı gösterebilir, davranış problem- leri sergileyebilir veya okulu bırak- mak isteyebilirler. Olumsuz arkadaş çevresi, rekabetçi okul ortamı, sınıfa ayak uydurma çabası, arkadaşlarından farklı görünmeme isteği, derste sıkıl- ma, yanlış çalışma alışkanlıkları gibi nedenler ilgilerinin kaybolmasına ve düşük akademik başarı göstermele- rine neden olabilir.

Tek başına oynamaktan ya da

çalışmaktan hoşlanırlar ve sınıflarında

“inek” olarak adlandırılan çocuklardır.

Özel yetenekli çocuklar ilgi ve ihti- yaçları yeterince karşılanmadığın- da, akranları tarafından anlaşıl- madıklarında tek başına oynamayı ya da kendilerini derse vermeyi tercih edebilirler.

(27)

23

(28)

24

Merve'nin Üzüntüsü

Merve cumartesi günü anne-

siyle okulundaki “anne çocuk etkinliği”ne katılmaya gelmişti. Biraz erken geldikleri için diğer velilerin de bulunduğu bekleme salonunda oturuyorlardı.

Merve’nin annesi sınıf arkadaşı Hatice’nin annesiyle konuşuyordu.

Sohbet ederlerken konu, çocukların notlarına ve okul başarılarına geldi.

Merve’nin annesi, Merve’nin BİLSEM’e gittiğinden, BİLSEM’de farklı arka- daşları olduğundan, farklı projeler ürettiğinden, teknolojiyle ilgili çalışma- lara katıldığından bahsediyordu. Merve’nin annesi bunları anlattıkça Hatice

üzülüyordu. Hâlbuki Hatice çalışkan, sorumluluk sahibi, ödevlerini yapan, defterlerini düzenli tutan bir öğrenciydi. Ayrıca sosyal bilgiler sınavından

Merve 92 almasına rağmen Hatice 96 almıştı. Merve’nin annesi Mer- ve’yi övdükçe Hatice’nin annesi kıskançlıkla “Biz de BİLSEM için

başvurduk ancak BİLSEM’e kayıt hakkı kazanamadık.”dedi.

Bu konuşmaları dinleyen Merve çok üzüldü. Annesi Merve’nin BİLSEM’e gitmesini bu kadar

abarttığı için utandı.

(29)

25

O esnada etkinliğin

başladığına dair anons yapıldı ve herkes atölyelere gitmeye başladı...

Merve, annesinin kendisini neden bu kadar övdüğünü anlamamıştı. Annesi onu BİLSEM’li olduğu için onu övünç kaynağı olarak kullanıyordu. Hatice ise BİLSEM’i kazanamadı diye başarısız değildi, sadece Merve özel yetenekli bireyken Hatice parlak zekâya sahipti. Özel yetenekli birey diye Merve’nin her alan- da başarılı olması gerekmiyordu; çok iyi olduğu, yaratıcılığının ön plana çıktığı bazı alanlar vardı. Ayrıca Merve özel yetenekli

bireylere özgü bir özellik olan aşırı duyarlı ve hassas ya- pısından dolayı Hatice ile empati kurabiliyor ve bu

konuşmalara tanık olduğu için üzülüyordu.

(30)

26

3. Özel Yeteneği Etiketleme - Yok Sayma

Özel yetenekli çocuklarla ilgili yanlış bilinenler nedeniyle bazı özel yetenekli çocukların toplumsal yaşamda olumsuz etikete sahip olmamak için kendi potansiyellerini bastırdıkları söylenebilir. Bu olumsuz etiketlemeler çocuğun, çocukluğunu yaşaması ve sağlıklı bir ruhsal yapı geliştirmesini de tehlikeye sokmaktadır. Özel yetenekli çocukların ayrıcalıklı haklara ve özel bir ilgiye sahip olmasını eleştirenler bulunmaktadır. Bunun aksine bu çocukların toplum için önemine ve özel bir eğitim almaları gerektiğine inananlar ise daha büyük bir çoğunluğu oluşturmaktadır. Örneğin Geake ve Gross’a (2008) göre özel yeteneklilerin özel eğitim görmelerine yönelik toplumda gizli bir düşmanlık bulunmakta ve insanlar entelektüel seçkinlerin gelişmesinden korku duymaktadırlar. Sonuç olarak özel yetenekli bireyler için özel eğitim hizmetlerinin sunulmasında bir direnç ortaya çıkmaktadır.

Özel yetenekli çocuklar, aileleri ve okulları tarafından yetenekleri görmezden gelinip yeterli desteği alamadıklarında yeteneklerinin gelişmesi engellenmiş olur ve çocuk potansiyelini ortaya çıkarma imkânı bulamaz. Aynı şekilde özel yeteneklilik övünme kaynağı olarak kullanıldığında ve çocuğun yeteneği sürekli vurgulandığında da bu durum çocuğa zarar verir. Beklentilerin artması çocuğun mükemmeliyetçiliğini tetikleyerek kaygı düzeyinin artmasına neden olur, bu da özel yetenekli çocuğun psikolojik süreçlerine zarar verir.

Etiketleme aynı zamanda çocuğun gerçek dışı öz güveninin oluşmasına ve başarısızlık durumunda hayal kırıklığına uğramasına neden olabilir.

(31)

27

Ne Yapmalı?

• Özel eğitsel desteklerle ve doğru tutumlarla çocuğunuzun yeteneklerini destekleyerek ileride bilimsel ve sanatsal ürünler ortaya koymasının önünü açın.

• Çocuğunuzun özel yetenekli olduğunu vurgulamak yerine çalışkan, dürüst ve yardımsever olmasının önemi üzerinde durun.

“Başarı”, sadece sözlükte

“çalışmak”tan önce gelir.

Özel yetenekli çocuklar evde, okulda ve çevrelerinde fark edilmez ve desteklenmezse, bu özellik çocuğa ağır bir yük getirebilir. Bu durum, sadece çocuk için değil, onunla etkileşimi olanlar için de problem oluşturabilir.

Çağın bilgi ve yaratıcılığa dayalı rekabet dünyasında özel yetenekli çocuklar kendi yetenek alanlarında iş, bilim, teknoloji, sanat ve hizmet sektörlerine, doğdukları ya da göç ettikleri ülkelere ve genel anlamda uygarlığa katkıda bulunabilecek değerli bir ekonomik ve beşeri kaynaktır. Bu kaynak iyi işlenmezse kaybedilebilir.

Özel yeteneklilerin eğitim kapsamı dışında kalması, hem ülke hem de insanlık için büyük bir kayıp olmaktadır. Bu çocuklar geleceğin araştırma uzmanları, bilim adamları, askerî liderleri ve yaratıcı sanatçıları olacağı için, eğitimleriyle ilgili önlemler alınmadığı takdirde ülkelerin geleceği tehlikeye atılmış olacaktır.

(32)

28

Eymen, dokuz yaşın- da her şeyi merak eden, çok soru so- ran ve yerinde duramayan bir öğrencidir. Bu- nun yanında çok dürüst ve açık sözlü bir çocuktur.

Okuduğunu ve dinlediğini bir defada algılayan Eymen, artık okula gitmek istememektedir. Her sabah bir baha- ne uydurarak okula gitmeyeceğini söyler. Bu durumdan

hoşnutsuz olan annesi ise bir şeylerin yolunda gitme- diğini fark eder. Oğlu ile bu konuyu konuşur. Ey-

men, bir süre tereddüt ettikten sonra, canını sıkan durumu annesiyle paylaşır.

Edison’un

Varisi

(33)

29

“Okulda

çok soru sorduğum ve me-

rak ettiğim konuları öğrenmek istediğim için arkadaşlarım hep beni susturuyor. Öğretmenim de çok konuşmamdan şikayet ederek sorularım için beklemem gerektiğini söyledi.” der.

Annesi , Eymen’in anlatıklarından sonra çok üzüldü. Eymen’in çocukluğundan beri zeki, meraklı ve sorgulayan ve zor bir çocuk olduğunun bilincindeydi. Ama bu yaşanan sorun ile mutsuz ve başarısız bir çocuk olacağın- dan endişe duydu. O an, aklına Edison’un çocukluğunda yaşadıkları geldi. Annesi

Eymen’e Edison’un da okulda anlaşılmadığını ancak dünyaca tanınmış bir mucit olduğunu anlatır. “Eğer sabır gösterir merakınla yeni şeyler keşfetmek için çaba sar-

federsen neden Edison’un varisi olmayasın?” der. Eymen bu konuda düşünür, bazı şeyler zihninde daha anlamlı hâle gelir. Öncelikle kendi potansiyelini kavraya-

rak, çevresindekilerin bakış açılarını yenmesini öğrenir. Annesi arkadaşlık ilişkilerini geliştirmesi ve sorularına cevap bulması için Eymen’e her

zaman destek olur. Öğretmeniyle de iletişim içerisinde olarak yaşadığı zorluklara çözüm üretmek için işbirliği

yapar.

(34)
(35)

BÖLÜM II

ÖZEL YETENEKLİ ÇOCUKLARDA YAŞANTISAL ZORLUKLARLA

BAŞ ETME

(36)

32

ÖZEL YETENEKLİ ÇOCUKLARDA YAŞANTISAL ZORLUKLARLA BAŞ ETME

Önceki bölümde ele alınan özelliklerin çoğunlukla olumlu özellikler olduğu görülecektir. Oysa özel yetenek; çocukta olumlu ve olumsuz etkileri olabilecek bir özelliktir. Bu açıdan bakıldığında bu özelliklerin özel yetenekli çocuklarda görülüyor olması, onların duygusal ve davranışsal sorunlar yaşamadığı anlamına gelmez. Alanyazında özel yetenekli olmanın sosyal ve duygusal uyum açısından sorun oluşturduğu görüşü ile özel yetenekliliğin uyum sağlamayı kolaylaştırdığını iddia eden iki farklı görüş olduğu görülmektedir.

Birçok araştırma özel yetenekli çocukların güçlü ve özel bir kişilik yapısına sahip olduklarını ve akranlarına nazaran daha az psikolojik sorunlar geliştirdiklerini göstermektedir. Bazı araştırmalar ise özel yetenekli çocukların psikolojik olarak daha fazla savunmasız olduklarını ortaya koymuşlardır.

Araştırmalar genel olarak değerlendirildiğinde, özel yetenekli çocukların zihinsel özellikleri onları daha dirençli hâle getirirken bu çocukların özel ihtiyaçları ve karakteristik özellikleri onları sosyal ve duygusal sorunlara karşı daha savunmasız hâle getirebilmektedir. Bu kapsamda her iki görüş de dikkate alındığında özel yetenekli çocukların yaşantısal zorluklarla karşılaşabildiği görülmektedir. Aşağıda karşılaşılabilecek bazı yaşantısal zorluklar verilmiş ve bunlarla ilgili ailelere çeşitli öneriler sunulmuştur.

(37)

33

1. Özel Yeteneklilerde Benlik Algısı

Benlik algısı çocuğun kendisiyle ilgili olarak kafasında çizdiği görünümüdür. Bu görünüm çocuğun öz güvenini, içe ya da dışa dönük oluşunu belirler.

Çocuğun benlik kavramı dünyayı seyrettiği bir gözlük gibidir. Yaptığı işlerde başarılı olan özel yetenekli çocuk, çevresinden bu yönde aldığı olumlu tepkiler sebebiyle kendine güvenmekte ve yüksek bir benlik algısı geliştirmektedir.

Çocuğun kendisi ile ilgili algısı, doğumdan itibaren başlar ve yaşam boyu değişir. Çocuğun benliği anne babasından, akranlarından, okul yaşantısından ve daha birçok faktörden etkilenmektedir.

Özel yetenekli çocuklar yüksek farkındalık ve duyarlılıkları nedeniyle çevrede olup bitenden etkilenir ve bu olaylar karşısında kendilerini çaresiz hissedebilirler.

Yüksek zihinsel potansiyelleri sayesinde olumsuzlukların üstesinden gelmelerine rağmen, mükemmeliyetçilikleri eleştirilerden etkilenmelerine neden olur. Yüksek beklentiler baskıya yol açar. Bunların sonucunda özel yetenekli çocukların benlik algısı olumsuz etkilenebilir.

Sak’a (2010) göre, özel yetenekli bireylere uygun ve olumlu koşullar sağlanırsa bu bireylerde toplumsal ve bireysel katma değer yaratabilirken, bu koşullar sağlanmadığında öz güven, saygınlık, benlik algısı, çalışma disiplini ve başarı ile ilgili sorunlar ortaya çıkabilmektedir.

(38)

34

Ne Yapmalı?

• Çocuğunuzla karşılıklı sevgi, güven, anlayış ve saygı içeren sosyal ilişkiler kurun.

• Çocuğunuza kendini ifade etme özgürlüğü tanıyın.

• Olumsuz benlik algısına sahip özel yetenekli çocuklarınızın güçlü yanlarını keşfederek yeteneklerini ortaya koyacakları ortamlar hazırlayın. Keşfedilen yetenek alanında onu destekleyin.

Güvenin Bize

(39)

35

(40)

36

Babasının Kızı

A y l i n ,

onuncu sınıfa giden, mesleki kariyeri çok iyi olan bir anne babaya sahip ve iki kız kardeşi olan bir çocuktur. Aylin özel ye- tenekli olmasına rağmen yerleştirme sınavlarında ebeveyninin kendisi için koyduğu fen lisesi hedefine ulaşamamıştır. Aylin şu an Anadolu Lisesi öğrencisi olmasına rağmen başarı konusunda ailesini tatmin edememektedir. Annesi ile sürekli çatışma hâlindedir ve annesinin kendisini kardeşleriyle kıyaslamaya yönelik tavır ve sözlerinden nefret etmektedir. Baba- sı zor koşullarda eğitim kariyerini tamamlamış, mesleğinde tanınan bir kişidir.

Aylin’e sürekli kendi hayatından başarı hikâyeleri anlatarak “Sen benim kızım- sın, ergenlik diye bir şey yoktur, derslerine çalışıp başarılı olmalısın.” ifadele-

riyle yaklaşmaktadır. Aylin bu yaklaşımlarla karşılaşmaktan bunalmıştır.

Bir gün matematik öğretmeni Aylin’in babasını arayarak Aylin’in notlarının düştüğünü söyler. Babası, Aylin’in verimli ders ça-

lışmadığını düşünerek ona program hazırlaması için rehberlik öğretmeni ile iletişime geçer.

(41)

37

Babasının Kızı

Rehberlik

öğretmeni ilk görüşmede Aylin’in babasın- dan konuyla ilgili bilgi alır. Babası, Aylin’in çok zeki olduğunu ancak ders çalışmadığını, derslerine çalışsa çok ba- şarılı olacağını, sürekli telefonla ilgilendiğini ve sürekli çatışma için- de olduklarını söyler. Rehberlik öğretmeni Aylin’le görüşme yapmadan bu konuyla ilgili bir planlama yapamayacağını söyler ve Aylin ile görüş- mesinde anne babasının kendinden çok şey beklediğini, kendini anlama- dıklarını ve annesinin Aylin’in fiziksel görünümüyle ilgili olumsuz yorumlar yaptığını, ders çalışmasına rağmen babasının kendisini hep yetersiz gördüğü- nü, kendini yetersiz ve dışlanmış hissettiğini, artık onların söylediklerini

yapmak istemediğini, onun yerine internette takılmak istediğini söyler.

Rehberlik öğretmeni Aylin’in yaşadığı bu olaylardan dolayı benlik algısının olumsuz etkilendiğini tespit eder, sadece Aylin’le

gelişmenin yeterli olmadığı düşüncesiyle aileyi de görüşme sürecine dâhil eder.

(42)

38

2. Mükemmeliyetçilik

Özel yetenekli çocukların tipik özelliklerinden biri mükemmeliyetçi olmalarıdır. Mükemmeliyetçilik olumlu sonuçlar doğurduğu gibi olumsuz sonuçlar da ortaya çıkarabilir. Örneğin bir projeyi çok iyi yapmaya çalışan çocukta mükemmeliyetçilik, çocuğun motive olmasını sağlayabilirken diğer yandan projeyi kusursuz yapma hırsı ve başarısızlığa uğrama kaygısı çocuğun projeyi yapmaktan vazgeçmesine yol açabilir.

Özel yetenekli çocuklar genel olarak birçok alana karşı ilgili ve yeteneklidir fakat mükemmeliyetçilik özelliği gösteren çocuklar başarısız olma kaygısı ile normalde iyi yapabileceği ya da başarılı olabileceği işlerden kaçınabilirler. Sadece en mükemmel olduğu basit alanlara yönelerek güzel işler çıkaracağı diğer yetenek alanlarından uzaklaşabilir. Bunun yanı sıra mükemmeliyetçi çocuklar başarısız olduğu durumlarda yeme bozukluğu, ilgilerinde azalma, kaygı ve depresyon yaşayabilir.

Bu çocukların mükemmeliyetçilik özellikleri başarı beklentilerinin yüksek olmasına sebep olur. Kendilerinden ve çevresindeki kişilerden yüksek beklentiye girmeleri üzülmelerine ve yalnız kalmalarına neden olabilir. Çocukların

%15-20’sinin bu özelliklerinden dolayı akademik kariyerleri ve sonraki hayatları olumsuz etkilenmektedir.

Mükemmeliyetçilik özelliğine bağlı olarak özel yetenekli çocuklarda yanlış yapma ve yanlış yapmaktan kaçınma davranışı görülebilir (Çitil, 2016).

(43)

39

Anne babanın mükemmeliyetçi olması çocuğun da mükemmeliyetçi olmasına neden olabilir. Bu nedenle ailenin de tutumlarını gözden geçirmesi ve değiştirmesi önemlidir.

Kusursuz olmamı beklemeyin.

Ne Yapmalı?

• Çocuğunuzu ve onun yanında başkalarını eleştirmeyin.

• Çocuğunuza bir şeyleri doğru yapması konusunda baskı yapmayın.

• Performansın ve ders notlarının ön planda olduğu bir çevre oluşturmayın.

• Çocuğunuzun başarılarını değil, çabasını takdir edin.

• Övgü ve eleştirilerinizi çocuğunuzun kişiliğine değil, davranışlarına yönelik yapın.

• Yeterince çabaladığını, elinden geleni yaptığını biliyorum.” gibi cesaretlendirici cümleler kullanın.

(44)

40

Dördüncü sınıf

öğrencisi Sare aynı zamanda BİLSEM öğrencisidir. Okuluna her zaman erken gelir, ödevini öğretmenine ilk o teslim eder, derste en çok o parmak kal- dırır, sınav kâğıdını ilk olarak o verir ve en yüksek puanı da yine o alırdı. Ailesi Sare’nin bu başarısından oldukça memnundu. Bazen sınavlarda notları önceki notlarına göre biraz düştüğünde ailesi Sare’yi hemen sorgulardı, çevrelerindeki insanların başarılarından bahsederek onlarla kıyaslardı, bu durum Sare’de baskı oluşturuyordu. Sare artık ken- disinin başarılı olduğu sürece ailesi tarafından sevileceğine inanıyordu.

Bunun için ailesinin sevgisini kazanmak amacıyla her sınava daha çok çalışıyordu, en yüksek notu alamadığında ailesinin onu sevme-

yeceği endişesini yaşıyordu. Bir gün sınıfta kule etkinliği yapılıyordu ve Sare’nin kulesi arkadaşlarına göre iyi

olmamıştı ancak etkinlik süresi bitmek üzereydi.

Hırstan Kuleler

(45)

41

Sare

başarılı olamayacağı düşüncesine kapılınca kulesini yıktı.

Bu duruma arkadaşları ve sınıf öğretmeni çok şaşırdı. Sınıf öğretmeni onu rehberlik servisine yönlendirdi. Sare ile görüşen rehberlik öğretmeni onun sadece başarılarından bahsettiğini, başarısız olduğu durum- lardan hiç bahsetmediğini, başarılı olduğu sürece ailesinin onu

seveceği yönünde düşüncelerinin olduğunu fark etti. Durumu aileyle paylaşan rehberlik öğretmeni, ailenin yanlış tutum

ve davranışları üzerine görüşmeler yaptı. Bu görüş- melerde, önemli olanın çocuğun başarısından

ziyade, gösterdiği çabanın vurgulanma- sı olduğunu söyledi.

(46)

42

Ailesinin tek çocuğu İlyas üçüncü

sınıfa gidiyor ve bütün derslerdeki başarısıyla ailesini onurlandırıyordu. Öğretmenleri İlyas’tan bahseder- ken “ Çabuk öğrenen farklı bir çocuk.” ifadesini kullanıyorlardı. Ailesi bu ifadelerden çok mutlu oluyor ve her ortamda gururla anlatıyorlardı. İlyas’tan bahsederken “İlyas mükemmel bir çocuk, İlyas derslerde en yüksek notları alır, İlyas her alanda başarılıdır, hiç daha bir başarısızlık yaşayıp da bizi üzdüğünü bilmeyiz.” gibi

ifadeler kullanıyorlardı. Bu süreçte İlyas, BİLSEM ile tanıştı.

İlyas etkinliklerini arkadaşlarından önce tamamladığında BİLSEM’den mutlu ayrılıyor, etkinlikleri sınıf arkadaşlarından sonra bitirdiğinde ise hırçın davranışlar sergiliyordu. Sadece İlyas değil ailesi de daha önce böyle bir durumla karşılaşmadıkları için İlyas’ın arkadaşlarından sonra etkinliği tamamla- masına anlam veremiyorlardı.

İlerleyen zamanlarda İlyas, etkinlikleri arkadaşlarından sonra tamamlayacağını anladığı andan itibaren sınıf ortamında garip sesler çıkararak ya da arkadaşlarına direkt soru sorarak etkinliğin uy-

gulanmasını engellemeye çalışıyordu.

Durum BİLSEM rehber öğretmenine yansıdı. Rehber öğretmen İlyas ve ailesiyle yaptığı görüşmeler sonucunda bu olumsuz davranışların ailenin tutumundan beslendiğini fark

etti. Ailesine, sahip oldukları başarı odaklı tutumun İlyas’ın gelişimine ve etkinlik- lerdeki kazanımlara odaklanmasına engel olduğunu anlattı. Önemli olanın,

İlyas’ın etkinlik süreci içinde yer alarak mücadele etmesi ve yeni fikirler, farklı bakış açıları geliştirmesi olduğunu

vurguladı.

Tek Çocuğum Var… Her Alanda

Mükemmel Olmalı

(47)

43

İlyas’ın

anne babası, çocuklarının bu durumdan böyle etkileneceğini tahmin edememişlerdi. Bilmeden bu şekilde yanlış

tutum gösterdikleri için üzüldüler. Çocuk yetiştirme, çocuktan beklentiler ve uygun anne

baba tutumları konusunda bilgi edinmek için BİLSEM’de düzenlenen aile eğitim-

lerine düzenli olarak katılmaya başladılar.

(48)

44

3. Aşırı Duyarlılık

Özel yetenekli çocuklar, yüksek farkındalık ve keskin gözlemleri sayesinde aşırı duyarlılık özelliği gösterirler. Özel yetenekli çocukların aşırı duyarlılığı, onları sosyal yaşantıdan uzaklaştırabilir hatta sorunun kendilerinde olduğunu düşündürebilir. Aşırı duyarlılık beş farklı alanda görülebilir (Yılmaz, 2015; Webb ve ark., 2016).

a. Psikomotor Duyarlılık: Aktif ve enerjik olmak, yerinde duramayan bir yapıya sahip olmak gibi özellikleri içerir. Hızlı konuşma, hızlı oyunları sevme, yoğun atletik etkinlik, enerji yoğunluğu gelişmiş psikomotor yetenek gibi özellikler görülür. Örneğin; atletizm, yüzme, jimnastik vb. spor dallarını içerdiği gibi bazen el sanatları gibi ince motor becerilerdeki yetenekliliği de kapsar. Psikomotor duyarlılığı yüksek olan çocuklar yeni bir şey öğrenirken ya da düşünürken hareket etmeye ihtiyaç duyabilirler. Bu nedenle rutin kâğıt kalem çalışmaları yaparken zorluk yaşayabilirler. Sınıf ortamındaki aşırı hareketliliğinden dolayı sıklıkla dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ile karıştırılabilir.

b. Duyumsamada Duyarlılık: Görme, dokunma, tat alma, işitme gibi duyuları daha hassastır. Bu hassasiyet, estetik zevk; güzel nesnelere, müziğe, renklere, şekillere karşı güçlü duyumlar ile sonuçlanabilir. Koku ve tatlara karşı duyarlı olan çocuklar yemek seçebilir. Dokunsal duyarlılık çocukların bazı giysileri giymek istememesine yol açabilir.

(49)

45

c. Zihinsel/Entelektüel Duyarlılık: Sürekli sorgulama, yeni bilgiler keşfetme, sorunlara yeni çözümler arama vb. özellikler, zihinsel duyarlılık sonucunda görülür. Aşırı düzeyde soru sorma ve başkalarının aktardığı bilgileri eleştirme gibi davranışlara yol açabilir. Çeşitli ilgi alanları konusunda geniş ve derin bilgi arayışına ve bu alanlarda yüksek motivasyon göstermeye neden olabilir. Mantıksal süreçlere önem verilir ve bu süreçlerin ön planda tutulması istenir.

d. İmgelemede Duyarlılık: Sınırsız hayal gücü, hayalî arkadaşlar, sihir-peri öyküleri, sıra dışı fikirler, ayrıntılı rüyalar ve anılar bu duyarlılığın sonuçlarıdır. İmgeleme duyarlılığı yüksek olan çocuklar, düşüncelere dalıp odaklanması beklenen aktiviteden uzaklaşabilirler.

e. Duygusal Duyarlılık: Duygularını çok daha derin ve yoğun yaşama, kendi duygularına ilişkin yüksek farkındalık, diğer insanların duygularını tanıyabilme; diğer canlılarla, insanlarla, mekânlarla güçlü bağlanma ilişkisi kurabilme olarak tanımlanabilir. Duyguları yoğun şekilde yaşayan çocuklar evrensel ve geleceğe yönelik konularda aşırı kaygı yaşayabilirler. Duyguları fark etmede ileri olmalarına karşın duygulara göre davranışlarını düzenlemede güçlük yaşayabilir ve desteğe ihtiyaç duyabilirler. Küçük yaşlarda savaş, açlık, ölüm, şiddet gibi konulara ilgi gösterirler. İş bulamama, arkadaş bulamama, yalnız kalma, sevilmeme gibi korku ve kaygılar geliştirebilirler. Bu yüksek duyarlılık onları kolay incitebilir, eleştiriye güçlü tepkiler vermelerine neden olabilir ve sosyal yaşantıdan uzaklaştırabilir.

(50)

46

Ne Yapmalı?

• Ödevini yaparken hareket ederek odaklanabiliyorsa sabit oturmasını beklemeyin.

• Yüksek bir masa kullanarak etkinliklerini ayakta yapmak istediğinde ve öğrenme sırasında yürüyerek çalıştığında anlayışlı olun.

• Hareket ihtiyacı duyan çocuğunuzun sabit bir etkinliğe katılması gerektiği durumlarda sıkması için eline yumuşak bir top verin.

• Aynı fikirde olmasanız bile duyusal duyarlılıkları konusunda kabul edici ve anlayışlı bir tutum sergileyin.

• Kaçınmak istediği duyusal uyaranlar (yüksek ses, istemediği yiyecekler, yünlü kumaşlar, giysi etiketleri, ritmik sesler gibi) için zorlamayın.

• Resim, müzik, drama gibi sanatsal aktivitelere yönlendirin.

• Hayal dünyasındaki kurgularına dair paylaşımlarına saygı gösterin.

• Çocuğun kurgusal anlatımları ile yalan arasındaki farkı ayırt edin.

• Hayal gücünü kullanarak ortaya özgün ürünler (karikatür, hikâye, şiir, tasarım gibi) çıkarması için onu destekleyin.

• Zihinsel duyarlılığını kullanması için işlem, mantık ve strateji gerektiren oyun ve aktivitelere yer verin.

• Ona merakını ve ilgi alanlarını destekleyecek kaynaklar (dergi, kitap, belgesel gibi) sunun.

• Duyguların doğrusu ya da yanlışı olmadığını hatırlayın ve “Çok üzgünsün.”

(51)

47

“Gerçekten çok sinirlisin.” gibi ifadeler kullanarak çocuğunuzun duygularını anladığınızı ve kabul ettiğinizi gösterin.

• Duyguları ifade etme konusunda ona örnek olun. Siz de duygularınızı açık bir şekilde ifade edin.

• Duyarlı olduğu konularda (çevre sorunları, hayvan hakları, savaşlar, evsizler vb.) bir şeyler yapmasına destek olun. Onu, endişe ettiği konularda çözüm üretmesi için yönlendirin.

(52)

48

Ayşe, çevresinde gerçek-

leşen travmatik olaylar, televizyon program- larında izlediği doğal afetler, trafik kazaları ve çevre kirliliği gibi konularda aşırı duygusallık gösteren ve üzülerek bu durumları anlamlandırmaya çalışan bir çocuktur. Bir gün babasıyla okula giderken trafik ışıklarında soğuk havada birkaç çocuğun dilendiğini görür. Ayşe, babasına “Bu çocuklar bu soğukta neden dileniyorlar?Üzerlerinde montları yok, annesi babası yanlarında değil, bu çocuklara insanlar neden yar- dım etmiyor, bunlar çok üzücü.” deyip pencereden dışarı bakarak içli içli ağlamaya başlar. Ayşe’nin bu durumunu gören babası Ayşe’yi rahatlatmak için “Kızım, evet çok üzücü bu durumlar ama maalesef dünyada böyle gerçekler var, biz bunla-

rın hepsine yardımcı olamayız.” deyip Ayşe’yi rahatlatmaya çalışır ama Ayşe, babasının bu söylediklerine cevap vermeden ağlamaya devam eder.

Babası, Ayşe’nin bu ve buna benzer durumları- nın artık sorun oluşturduğunu düşünerek psiko-

log olan arkadaşını arayıp durumu anlatır.

Başka Gözler

(53)

49

Başka Gözler

Arkadaşı bu duru-

mun bazı özel yetenekli çocuklarda görülebilen aşırı duyarlılık özelliğinden kay- naklanabileceğini söyler. Bu gibi durumlarda çocu- ğun duygularını açmasına yardımcı olmasını, düşünce- lerine saygı duymasını ve bu konularda çözüm üretmesine

destek olmasını söyler.

Ayşe’nin babası arkadaşından aldığı tavsiyeleri uygulamaya başlar. Babasının Ayşe’nin sorunlara çözüm üretmesine

destek vermesi ve Ayşe’nin sosyal yardım çalışma- larına katılarak elinden gelenleri yapıyor

olması kendini daha iyi hissetmesi- ni sağlar.

(54)

50

Ş e y m a ,

okul saatleri dışında Bilim

ve Sanat merkezine giden bir ortaokul öğrencisiy- di. Bir gün BİLSEM’deki öğretmeni Cuma günü derste koyun gözünü inceleyeceklerini söylemiş, “Koyun gözünü kim getirebilir?” diye sormuştu. Şeyma da hemen söz isteyip dedesinin kasap olduğunu, kendisinin geti- rebileceğini söylemişti. BİLSEM’e gelmeden önce babası ile dedesinin iş yerine uğradılar.

Ancak işleri planladıkları gibi gitmedi. Dedesi o gün kesim yapmadığı için koyun gözünün olmadığını söyledi. Şeyma bu duruma üzüldü, kendisine verilen görevi yerine getiremediği için o gün BİLSEM’e gitmek istememişti. Babası, öğretmenini aramış, durumu anlatıp Şeyma’nın mahcubi- yetininden bahsetmişti. Öğretmeni de üzülecek bir durumun olmadığını, planda değişiklik yaparak o etkinliği haftaya alabileceğini belirtti. Şeyma sözünü tutamamasının verdiği buruklukla BİLSEM’e gitti.

Ertesi gün cumartesiydi ve Şeyma ailesiyle kahvaltı yaparken bugün havanın güneşli olduğunu hep birlikte dışarı çıkıp gezip sonra da sinemaya gitmek istediğini söyledi. Annesi bugün temizlik yapa-

caklarını ve Şeyma’nın görevinin de odasını düzeltmek olduğunu, işlerini bitirdikten sonra gezmeye ve sinemaya gidebileceklerini söyledi. Şeyma heyecanla odasını düzenledi. Ancak işleri bittikten sonra

odasından çıktığında annesi gelen telefonla evlerine misafir geleceğini ve sinemaya gidemeye- ceklerini söyledi. Şeyma bu duruma çok üzüldü çünkü kendisine verilen söz yerine getiril-

memişti. Ağlayarak odasına gitti. Anne ve babası Şeyma’nın sakinleşmesini bekleyip bir müddet sonra odasına gidip onunla konuştular. Annesi sinemaya gideme-

dikleri için üzüldüğünü, tutulmayacak sözlerin verilmemesi gerektiği- ni ancak bazı zamanlarda verilen sözlerin de keyfi olmayan

sebeplerle tutulamayacağını dile getirdi.

Sözünün Eri

(55)

51

Babası ise dün BİLSEM’ e koyun gözünü götüremediğini, verdiği sözü tutamadığını ancak bunun elinden olmayan sebeplerden kaynaklandığını hatırlattı. Bugün için de ellerinde olmayan sebep-

lerle onu sinemaya götüremeyeceklerini belirtti.

Şeyma gözlerinin yaşını silerek anne babası- na sarıldı ve gelecek misafirler için güzel

kıyafetlerini giydi. Ertesi gün akşam ailesiyle sinemaya gittiler.

(56)

52

4. Eş Zamanlı Olmayan Gelişim

Özel yetenekli çocukların farklı gelişimsel alanlardaki performansları çeşitlilik gösterebilir. Örneğin dört yaşındaki bir çocuğun zihinsel kapasitesi altı yaş düzeyinde iken duygusal gelişimi dört yaş düzeyinde olabilir.

Eş zamanlı olmayan gelişim yalnızca çocuğun gelişim alanları arasında değil, akranlarının gelişimi ile kendi gelişimi arasında da görülebilir. Akranlarıyla uyumlu gelişim göstermeyen çocuk kendisini bir gruba ait hissedememektedir.

Çocuğun ve çevresinin yüksek ya da düşük beklentiye girmesine yol açabilir. Çocuk bu beklentileri karşılayamadığı zaman kendini yetersiz hissederek hayal kırıklığı ve stres yaşayabilir.

Küçük yaşlarda dil gelişimi zihinsel hızına yetişemediği zaman çocuğun konuşmasının akıcılığı bozulabilir. Küçük kas gelişimi zihinsel hızına yetişemediği zaman, hayalindeki tasarımı kâğıda aktaramadığı için sinirlenebilir. Çocuk kendi değerini yapabildikleri üzerinden değil, yapamadıkları üzerinden oluşturduğu için bu durum düşük benlik saygısına yol açabilir.

Ne Yapmalı?

• Çocuğun uyumsuz gelişiminin farkında olup beklentilerinizi gerçekçi düzeyde tutun.

• Çocuğunuzun davranışlarının yaşına uygun olmasına fırsat verin.

• Çocuğunuzu yaşından ileri performans gösterdiği alanlarda normalleştirmeye çalışmayın.

• Diğer alanlara göre daha geride kalmış olan gelişim alanlarını destekleyecek fırsatlar yaratın.

(57)

53

5. Motivasyon

Özel yetenekli çocukların ilgi duydukları alanlarda öğrenme coşkuları ve motivasyonları yüksektir. Bu alanlarda bağımsız çalışıp verimli olabilirler.

Ancak okul hayatında akranlarının hızına uymaya zorlandıkları, öğrenme ihtiyaçlarını gideremedikleri ve yavaş ilerlemek zorunda kaldıkları zaman gitgide motivasyonları düşmektedir. İlgi duydukları alanlarda kendi başlarına çalışırken motivasyonları yüksek iken okul hayatında düşük motivasyonla akademik başarısızlık yaşayabilmektedirler.

İlgi ve yetenek alanında düşük motivasyon gösteren çocuklar yeteneklerini geliştiremez ve mutsuz olurlar. Verimli ders çalışma alışkanlığı edinememiş özel yetenekli çocuklar öz güvenlerini kaybederek motivasyon düşüklüğü yaşayabilirler.

Doğru motivasyon kaynaklarıyla desteklenmeyen çocukların kariyer gelişimi ve gelecek beklentileri düşük olabilir. Mükemmeliyetçilik nedeniyle hedefleri abartan özel yetenekli çocuk başarısızlık kaygısı ile motivasyonunu düşürebilir.

Ailenin beklentisinin yüksek olması çocuğa başarıya ulaşması konusunda baskı oluşturarak çocuğun motivasyonunu düşürebilir. Yaşamsal motivasyonları düşük olan çocuklarda sosyal etkileşim sorunları ortaya çıkabilir.

Ne Yapmalı?

• Motivasyonu artırmaya çocuğunuzun ilgi gösterdiği alanları destekleyerek başlayın.

• Çocuğunuz ile olumlu ve destekleyici bir ilişki kurun.

• Gerçekçi hedefler koyun, süreci aşamalandırın, çabalarını takdir edin.

(58)

54

• Çocuklarınızla yapacağınız aktivitelerle, etkinliklerle (gezi, deney vb.) ilgi alanlarını keşfederek çocuğunuzun içsel motivasyonunu arttırın.

• İlgi alanlarında ortaya koydukları becerilerden sonra sözel pekiştireçler (aferin, tebrikler, helal olsun) kullanarak çocuğunuzun motivasyonunu artırın.

• Çocuğunuzun sonuca değil sürece odaklanarak yaptığı işten keyif almasını sağlayın.

• Çocuğunuzla ortak aktivitelere katılın.

• “Evet ama...” demekten kaçının.

• İyi yaptığı, tutkuyla ve başarıyla yaptığı bir alanı keşfedin ve motive olduğu bir ortam ya da kişi bulun.

(59)

55

(60)

56

On yaşındaki Ahmet

okuldan geldiğinde annesinin hazırladı- ğı peynirli tostu yemek için mutfağa yöneldi. Fakat bugün bir gariplik vardı. Çünkü Ahmet genelde okul dönüşü daha neşeli bir şekilde şarkılar söyleyerek yemek masasına oturur, mutlaka küçük kardeşi Oğuz’la şakalaşırdı. Bugün tostunu da çok büyük bir istekle yemiyor, sadece sütünden birkaç yudum içiyordu. Bu

durumu fark eden annesi Gönül:

-Ahmet, neden tostunu yemiyorsun, pek aç değilsin sanırım?

-Canım bir şey yemek istemiyor.

-Ahmet’ciğim ne oldu?

-Anne ben neden diğer arkadaşlarım kadar başarılı değilim? Sınıftaki Yusuf var ya, hani BİLSEM’e de beraber gittiğimiz… İşte o, derste

benden daha çok konuşuyor, sınıftakiler de teneffüste hep onunla oynamak istiyor. Öğretmen de derste soru-

lara önce onun cevap vermesine izin veriyor.

Annemin Aklı

(61)

57

-Sanırım bu seni biraz üzmüş.

-Evet anne keşke Yusuf gibi olsaydım.

Aslında benim de arkadaşlarım var ama bugün Yusuf çok başa- rılı olduğu için herkes onunla oynuyordu.

- Yusuf’tan geride kaldığını hissetmek seni rahatsız etmiş.

-Aslında Yusuf benim gibi çok deney bilmiyor. Ben deney yaptığımda herkes benimley- di. Yusuf da ilgilenmişti.

- Evet yaa.. Hatırlıyorum yaptığın deneye bütün sınıftaki arkadaşların bayılmıştı.

Ahmet’in gözünde bir an da deneyi yaptığı gün canlandı ve yüzü güldü. Tostunu bitirip masadan kalkarken;

- Anne tost çok güzel olmuş. Ben yarın okula bir deney daha götürsem olur mu?

-Afiyet olsun... Elbette olur ama öğretmenine soralım.

Ahmet, annesinin desteği ve öğretmeninin izniyle ertesi gün sınıfında hem deneyini yaptı hem de tüm arkadaşlarına kendisinin bilime ve icatlar yapmaya ne kadar istekli olduğunu bir kez daha gös-

termiş oldu. Yaptığı deneyin arkadaşları tarafından da ilgi görmesi Ahmet’i mutlu etti eve ge- lip heyecanla annesine anlattı. Annesi de Yusuf’un, diğer arkadaşlarının ve kendisinin farklı

yönleri olduğunu ve kıyas yapmasının doğru olmadığını söyledi. Ahmet günün güzel geçmesinin vermiş olduğu mutlulukla üstünü değiştirmek için odasına doğru

giderken annesinin söylediklerinin haklılığını düşünerek bundan sonra Yusuf’la ve hiç kimseyle kendisini karşılaştırmama kararı aldı.

(62)

58

Erce,

BİLSEM öğrencisiydi.

Diğer arkadaşlarına nazaran daha hareketli olan , yerinde duramayan, düşündüklerini açıkca söylemek- ten çekinmeyen Erce’nin, aniden motor sesi çıkarmak gibi farklı bir özelliği vardı. Derste, teneffüste her yerde aniden motor sesi çıkarıyor, sınıflar ve koridorlar Erce’nin motor sesi ile yankılanıyordu. Grup arkadaşları bu sesten pek memnun değildi. Bazen onu sert bir şekilde eleştiriyorlardı. Ayrıca Erce etkinliklere

katılmayı da pek sevmiyordu.

Rehber öğretmen arkadaşımla bu konuyu konuştum. Erce’nin kişisel gelişimi hakkında bilgi al- dım. Bir gün Erce’nin grubu ile ilk dersi tamamlamış teneffüse çıkmak üzereydik. Erce’den motor sesi çıkarmasını istedim. Erce şaşırdı, nedenini sordu. Motor sesi duymayı çok sevdiğimi söyledim.

Erce çok gerçekçi bir motor sesi çıkardı. Arkadaşlarıyla birlikte onu alkışladık. Erce ile bu konuyu yalnız konuştuk. İzin aldığı sürece bu sesi çıkarabileceğini söyledim. Etkinliklerimiz bittiğinde

Erce’den motor sesi çıkarmasını istiyordum ve o da memnuniyetle gerçekçi motor sesleri çı- karıyordu. Zamanla Ecre’nin derse katılımı arttı.

Erce’nin annesi okula ziyaretimize geldi. Teşekkür edip Erce’nin BİLSEM’e daha çok bağlandığını bunu bana borçlu olduğunu söyledi. Ayrıca arkadaşları arasında

alay konusu olmasına neden olan, kendi okulundaki öğretmenleri de rahatsız eden o sesi artık gereksiz yere çıkarmadığını söyledi.

Kademeli azaltma yöntemi ile Erce’nin bu davranışı terk etmesi beni sevindirdi.

Garip Ses

(63)

59

Artık öğrencimi daha iyi tanımaya başlamıştım. Hikâye ve şiir etkinliklerinden sıkıldığını fark ettip onu drama etkinliğine almaya başla- dım. Erce’nin motorlara karşı ilgisi kaybolma- mış yön değiştirmişti. Sınıfa kablolar, ufak mo-

tor parçaları ile geliyor, onları söküp farklı şekillerde takarak değişik icatlar yapıyor,

bunları bana göstermeyi de ih- mal etmiyordu.

(64)

60

Hayalin Resmi

Reyhan, resim alanından

BİLSEM’ e devam eden bir lise öğrencisiydi.

Annesi öğretmen, babası polis memuruydu. Babasının tayini il merkezine 60 kilometre uzaklıkta bir ilçeye çıktığından dolayı bu uzaklık Reyhan’ın BİLSEM ’e devam etmesini zorlaştırıyodu.

Babası, müsait olduğu günler Reyhan’ı arabası ile BİLSEM’ e getiriyordu.

Ancak babası yoğun çalıştığı için bazı günler Reyhan 60 kilometrelik yolu oto- büsle geliyor ve çok zaman kaybediyordu. Annesi Reyhan’a BİLSEM’ i bırakabi- leceğini, zaten yıllardır edinebileceği bilgileri edindiğini, ulaşımda zorluk yaşadığı için artık gitmesine gerek olmadığını söyledi. Reyhan ise bu duruma karşı çıkıyor, orada yaptığı çalışmalardan keyif aldığını belirterek farklı çalışmalar yapma fırsatı

bulduğundan söz ediyordu. Babası da çalıştığı mekânın BİLSEM' e uzak oldu- ğundan dolayı kendisini suçluyordu. Reyhan bu durumun da farkındaydı ve

babasının kendisini suçlamasını da istemiyordu. Sadece bu yüzden bile BİLSEM’ e devam etmeli, babasının üzülmesini engellemeliydi.

Sonunda Reyhan’ın arzu ve isteği karşısında annesi de pes etti ve Reyhan BİLSEM’ e devam etti.

(65)

61

O yıl BİLSEM’ de

yaptığı bir resimle ülke genelindeki bir yarışmaya katıldı. Bu resmin adı “Hayalin Resmi”ydi. Yaptığı bu resimle yarışmada birinci olan Reyhan başka yarışmalara da katılıyor ve ödüller

almaya devam ediyordu. Liseyi bitirdikten sonra da resim sevdasından kopmayan Reyhan, üniversitede de

resimle ilgili bir bölümde eğitim gördü. Bu sevdasıyla yıllar sonra kendisini dünyaca ünlü bir serginin

içinde buldu. İşte bunlar, vazgeçmemenin ödülü olan "Hayalin Resmi’ydi".

Referanslar

Benzer Belgeler

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Programları ve

Bu çalışma ortak kültür oluşturma zemini olarak okullarda farklı öğrenme düzeyine sahip öğrencilerin yaşam alanlarının çeşitliliğini arttıracak faaliyetlere

 It is thought that the validity and reliability of student selection exams for the science and arts centers should be improved. If necessary, the duration of the exam will

1) Sözlü sınava giren adayların tercih yapmaya esas puanları, il öğretmen değerlendirme komisyonu tarafından Değerlendirme Kriterleri Formu (Ek-2) üzerinden belirlenen

BİLSEM’ler örgün eğitim kurumlarına devam etmekte olup genel zihinsel yetenek, görsel sanatlar ve müzik yetenek alanlarında özel yetenekli olarak tanılanmış

Bilim ve Sanat Merkezi, örgün eğitim kurumlarına devam eden ve genel yetenek (zihinsel), görsel sanatlar ya da müzik alanında özel yetenekli olduğu uzmanlar tarafından

Bilim ve sanat merkezleri; örgün eğitim kurumlarına devam eden ve genel zihinsel yetenek, görsel sanatlar veya müzik yetenek alanlarında özel yetenekli olarak

Alanyazın incelendiğinde BİLSEM’lerde görev yapan fen bilimleri öğretmenlerinin özel yetenekli öğrencilerini fen konularında kullanılabilecek değerlendirmelere dair