Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, açlık grevlerine ilişkin yaptığı “Adalet bakanım gitti, aç kalan yok, herkes her şeyi yiyor. Müdahale gerektiğinde yapılır” açıklamasına tepki geldi. TİHV Başkanı _ebnem Korur Fincancı ve BDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, Başbakanın açıklamalarını utanç verici olarak değerlendirerek, Başbakanın kamuoyunu yanıltmak istediğini söyledi.
PKK ve PAJK’lı tutsakların, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılması, sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının sağlanması ile ana dil önündeki engellerin kaldırılması talebiyle başlattığı açlık grevleri 50.
gününde.
Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarına sert tepki gösteren, BDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarını DİHA’ya değerlendirdi. Baluken, “Kürt halkı talepler ekseninde çözüm bekliyor.
Ancak buna karşı kayıtsız kalan herhangi bir çözüm arayışı içinde olmayan hükümetin ve yetkililerinin açıklamaları çok kötüdür. Bakan Ergin’in açıklamasından sonra beklenti olmuştu. Erdoğan’ın açıklamaları bu beklentilerin tamamını götürebilecek niteliktedir. Daha önce darbe dönemleri ve 2000’li yıllardaki ölüm oruçlarında da ilgililer
‘yiyorlar’ demişti. O ciddiyetsiz yaklaşımın sonuçları tazeliğini koruyor ” dedi.
‘AKTÖRLER DEĞİŞİYOR ZİHNİYET AYNI’
2000’li yıllarda yetkililerin açıklamalarının tutsakların yaşamına ve sakat kalmasına neden olduğunu belirten Baluken, o dönemin tarihe kara sayfa olarak geçtiğini kaydetti. Baluken, “Erdoğan’ın açıklamaları da bu darbe döneminin ve duyarsız zihniyetin devam ettiğini gösteriyor. Özgürlük taleplerine karşı Türkiye’de aktörler değişiyor ancak zihniyet hiç değişmiyor. Bu açıdan son derece kaygı verici bir açıklamadır. Kürt halkı açlık grevi eylemlerinin başladığından itibaren alanlara çıkmıştır. Bu iş kritik bir aşamaya gelmesin ve toplumsal barışın önü açılsın diye”
dedi. “Ancak anladığımız kadarıyla hükümet bu sese karşı halen aynı vicdansızlık ile yaklaşmaya devam etmekte”
diyen Baluken şöyle devam etti: “Erdoğan ve AKP olumsuz yaklaşıyor diye talepler yerine gelmeyecek” gibi bir yaklaşımın içine girmemek gerekiyor. Neticede başından beri karşımızda bu şekilde kör, sağır ve dilsiz bir hükümet ile başbakan vardı. Biz kendi mücadelemiz ile yaratacağımız baskı sonucu hükümete geri adım attıracağız. Hem toplumsal barışın önünün açılması hem de arkadaşlarımızın sağlığı ile ilgili geri dönüşü olabilecek bir süreci yaratacağız."
FİNCANCI: UTANÇ VERİCİ AÇIKLAMA
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı ve Gazetemiz Yazarı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da gazetemize yaptığı açıklamada, Başbakanın yalan açıklamada bulunduğunu bunun da utanç verici olduğunu belirtti. Basının da zaman zaman yalan söylediğini hatırlatan Fincancı, “Dönemin adalet bakanlar ı yalan söylemişti. Başbakan da yalana
katılıyor ve tuz ile şekeri de beslenme kabul ederek kamuoyunu yanıltıcı açıklamalarda bulunuyor” dedi. Zorla müdahalenin tehlikeli bir durum yaratacağını ve bunun da kabul edilemeyeceğini anlatan Fincancı, bağımsız hekimlerden oluşan bir heyetin açlık grevinde olan tutukluların sağlık durumlarına ilişkin inceleme yapması gerektiğini ifade etti.
Yapılacak bu kontrollerden sonra kamuoyunun aydınlatılması gerektiğini de belirten Fincancı, Türk Tabipleri
Birliğinin yaptığı başvurunun kabul görmediğini söyledi. Daha önceki dönemlerde yaşanan açlık grevlerinde Tabipler Birliğinin talebinin kabul gördüğünü hatırlatan Fincancı, “çözümden yana olmadıklarını biliyoruz. Anlamamış
olmaları binlerce insanın cezaevine konulmuş olmasında görülebilir bir durum. Bu savaş ortamında
genç insanlar yaşamlarını yitiriyor. Ü;retici güç yok oluyor. Kapitalist ekonomik sistem içinde düşündüğümüzde bunun olumsuz sonuçlarını görebilmek mümkün. ABD emredecek ondan sonra hükümet açlık grevlerini gündemine alacak." dedi. (HABER MERKEZİ)
ŞEVKET KAZAN DA ‘YİYORLAR’ DEMİŞTİ
Başbakan Erdoğan'ın açıklamaları 1996 yılında 12 tutsağın yaşamını yitirdiği açlık grevi eylemlerini hatırlattı.
1996’da Şevket Kazan’dan önceki Adalet Bakanı Mehmet Ağar, 6 Mayıs 1996’da yayımladığı genelge, tutsakların hücre tipi cezaevlerine naklini öngörüyordu. Hücre tipi cezaevlerine karşı 26 Mayıs 1996’da 43 cezaevinde 2 bin 174
siyasi tutsak açlık grevi eylemi başladı. Genelge geri çekilmeyince eylem ölüm orucuna dönüştürüldü ve Ağar’dan sonra Adalet Bakanı olan Şevket Kazan, Ağar’ın uygulamalarını devam ettirdi. Şevket Kazan, açlık grevlerine ilişkin yaptığı bir açıklamada, “Gizli gizli yiyorlar, numara yapıyorlar” demişti. Şevket Kazan, siyasi tutsaklar için “Gizli gizli yiyorlar” açıklaması yaparken, devam eden ölüm oruçlarında 12 siyasi tutsak yaşamını yitirdi, onlarca tutsakta açlık grevi nedeniyle kalıcı hasarlar oluştu.
DİYARBAKIR CEZAEVİ BİR DAHA YAŞANMASIN
Diyarbakır Cezaevi gerçeğini araştırma ve adalet komisyonu yaptığı açıklamada hükümetin açlık grevleri karşısındaki tutumuna tepki gösterdi.
1980-1984 Diyarbakır Cezaevinde yaşananların hatırlatıldığı açıklamada, “Korkumuz, yarın da benzer bir şeyin bugün için söyleneceğidir. Ana dil hakkı ve tecridin son bulması uğruna onlarca hatta yüzlerce kişinin ölümün
eşiğinde olması ve buna rağmen seslerinin dikkate alınmaması, bir kez tarihe yazıldı mı, dönüşü olmayacaktır. Böyle bir durumda önümüzdeki 30 yılların da nasıl olacağını tarihten ders çıkartarak değerlendirmeliyiz” denildi. Açlık grevindekilerin taleplerinin karşılanması da istendi.
Diyarbakır Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonunda şu isimler yer alıyor: Berrak Karahoda (Klinik Psikolog.), Celal Başlangıç (Gazeteci), Celalettin Can, Esen Aslandoğan (Öğretim Ü;yesi), Feyyaz Yaman (Ressam), Av. Fikret İlkiz, Prof. Dr.Gencay Gürsoy, Hasan Erkul, Yard.Mehmet Güç (Gazeteci), Av. Mebuse Tekay, Doç. Dr.
Murat Paker, Dr. Mustafa Sütlaş, Yard. Doç. Dr. Nazan Ü;stündağ, Prof. Dr. Nihal Saban, Nimet Tanrıkulu, Prof. Dr.
Şebnem Korur Fincancı. Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, Doç. Dr. Ozan Erözden.
haberlink-31-10-2012