Uyuşturucular ile ilgili yasal
düzenlemelerin zaman çizelgesi
Uyuşturucu maddelerin insanlık tarihinin başlangıcından itibaren keyif verici, ağrı giderici, hastalıkları iyileştirici olarak kontrollü ve kontrolsüz olarak kullanıldığı bilinmektedir.
İlkel toplumlarda ve kabile ayinlerinde “değiştirilmiş bilinç durumları” denilen, gündelik bilinç düzeylerinden daha farklı alanlara ulaşabilmek için kullanılmışlardır.
Halusinojen bitkiler, afyon türevleri, koka yaprakları,
esrar gibi psiko-aktif maddeler ilk akla gelenlerdir.
Uyuşturucu maddeler, tarihsel süreç içerisinde tıbbi amaçlarla kullanılmış, keyif verici özelliklerii olması nedeniyle sonraları bu amaçla illegal olarak tüketilmeye başlanmıştır. Bu türden bir tüketimi besleyecek arz da beraberinde şekillenmiş, tıpkı ekonomik yapıdaki gibi bir arz ve talep oluşmuştur.
Uyuşturucu maddelerin bu yönü, özellikle 20. yy’ın
ikinci yarısından itibaren menfaat çevreleri için rant,
terör için finans kaynağı, uluslararası ilişkilerde
ideolojik ve politik araç ve hedef ülke toplumuna
yönelik sosyo-psikolojik dejenerasyon ile zihni ve
ahlaki çökertme olgularını ön plana çıkarmıştır.
Uyuşturucu madde suistimali olaylarına geçmişte sıklıkla rastlanılmakta ise de uyuşturucu madde bağımlılığının zararlarının tam olarak bilinmemesi nedeniyle, başlangıçta uyuşturucu maddelerin yasaklanması yönünde ulusal ve uluslararası düzeyde girişimler olmamıştır.
Daha sonra, terörizmin uyuşturucu madde
kaçakçılığını bir finans kaynağı olarak görmeye
başlamasının da etkisiyle, uluslararası tedbirlerin
arttırılması gereği kabul görmüş, imzalanan çeşitli
uluslararası sözleşmeler ile uyuşturucu maddelerin
kullanımının kontrol altına alınması hedeflenmiştir.
Bu doğrultuda ilk olarak 1909 yılında Shanghai`da Uluslararası Afyon Kongresi yapılmış, burada imzalanan "1909 Shanghai Afyon Anlaşması" ile tavsiye mahiyetinde çeşitli kararlar alınmıştır.
1912 tarihli Lahey Afyon Anlaşması`nda ise, uyuşturucu maddeler sınıflandırılarak ayrı ayrı tarif edilmiş, uyuşturucuların imal, ithal ve ihracını kontrol etmeye yönelik kararlar alınmıştır.
1925 yılında imzalanan Cenevre Afyon Anlaşması ile;
Lahey Anlaşması`nın esasları ve tarifleri aynen kabul
edilmekle birlikte, uyuşturucu maddelerin
uluslararası ticaretini kontrol altında bulunduracak
etkili bir sisteminin kurulması sağlanmıştır.
Daha sonra imzalanan 1931 tarihli Cenevre Afyon Anlaşması, Zararlı İlaçların Meşru Olmayan Ticaretinin Yasaklanması
Hakkındadır
1936 tarihli Cenevre Anlaşması, Sentetik Uyuşturucu Maddeler Hakkında olmuştur.
1948 Paris Protokolü ve 1953 tarihli New York Afyon Protokolü ile de uyuşturucu maddelerle mücadele yönünde kararlar
alınmıştır.
Ancak uyuşturucu maddelerin üretim ve kaçakçılığının
önlenmesi amacıyla uluslararası düzeyde imzalanan en önemli sözleşmeler;
1961 tarihli Uyuşturucu Maddelere Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi,
1971 tarihli Birleşmiş Milletler Psikotrop Maddeler Hakkındaki Sözleşme ve
Türkiye`nin de taraf olduğu bu üç sözleşmeden,
1961 tarihli Birleşmiş Milletler Tek Sözleşmesi
ile; uyuşturucu maddelerin tıbbi ve bilimsel amaçlar
dışında kullanılmasının yasaklanması, yasa dışı
haşhaş ve uyuşturucu madde yapımında kullanılan
diğer bitkilerin ekiminin kontrol altına alınması,
uyuşturucu maddelerin imal, ithal, ihraç ve
dağıtımının ruhsata bağlanması ve denetim yapılması
gibi konularda düzenlemeler getirilerek Uluslararası
Uyuşturucu Kontrol İdaresi (INCB) kurulmuştur.
1971 tarihli Birleşmiş Milletler Psikotrop Maddeler Hakkındaki Sözleşmesi ile; suistimali yapılan ve insan psikolojisini etkileyen ilaçların kontrol altına alınması, uyuşturucu etkisi bulunan ilaçların ancak doktor reçetesi ile kullanılmasının sağlanması, bu sözleşmede belirtilen hususların tarafların kendi iç hukuklarında suç sayılması yönünde gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasının sağlanması gibi kararlar alınmış, ayrıca bu sözleşmenin yorumlanması ve uygulanmasından kaynaklanan anlaşmazlıkların diğer yollarla çözümlenememesi halinde Uluslararası Adalet Divanı`na başvurulması şeklinde ilk ciddi uluslararası yaptırım uygulaması getirilmiştir.
1988 tarihli Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ile de; uyuşturucu ve psikotrop maddelerin imalinde kullanılan kimyasal maddelerin kontrol altına alınması ve uyuşturucu madde kaçakçılığı ile mücadelede kara para aklanmasının önlenmesi, kontrollü teslimat uygulamasının mümkün kılınması gibi kararlar alınarak, bu suçlarla mücadelede etkinliği arttırmak için uluslararası alanda operasyonel faaliyetlerin gerçekleştirilmesi, adli yardımlaşma, bilgi alış-verişi ve iletişimin arttırılmasının sağlanması amaçlanmıştır.
Ülkemiz, 18 Temmuz 1932`de Birleşmiş Milletlere üye olmasının ardından, 3 Nisan
1933`de haşhaş tarımının sınırlandırılması ve afyon satım işlemlerinin, İktisat Vekaleti`ne bağlı olan "Uyuşturucu Maddeler İnhisarı"na verilmesine ilişkin yasa ve 1931 Cenevre
Afyon Sözleşmesi kabul edilmiş, 1938 yılında da tekel Toprak Mahsulleri Ofisi`ne
devredilmiştir
Bir röportajda "Milletler Cemiyeti" ne
(Birleşmiş Milletlere) üye olmayı düşünüyor musunuz?" diye sorulur,
Atatürk: "Şartlarımızı koyarız, kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz üye olmak için.
Davet gelirse düşünürüz".
Atatürk'ün bu söylevinden sonra "Milletler
Cemiyeti" yasası değiştirilip, ilk davet edilen
ülke TÜRKİYE olmuştur
1938-1971 yılları arasında ülkemiz, dünya yasal afyon pazarının %50-55`ine sahip olmuştur.
1970`li yıllarda bütün dünya ülkemizi yasal
olmayan afyon trafiğinden sorumlu tutmaya ve suçlamaya başlamış ve 1971 yılında afyon
üretimi, hükümet tarafından tamamen
yasaklanmıştır. Bu yasak, afyon üretimi tek
geçim kaynağı olan 1,5 milyon insanı etkilemiş
ve topraklarında afyondan başka herhangi bir
mahsulün yetişemeyecek olması bu insanları
yoksulluğa sürüklemiştir.
1974 yılında ise bu yasak kaldırılmıştır.
Haşhaş ekimi, kontrole tabi tutularak,
ekim alanları Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmiştir. Daha önceleri haşhaş
kapsülünün çizilmesi yöntemiyle yapılan hasat tamamen yasaklanmış, haşhaş
kapsülleri çizilmeden TMO tarafından
satın alınarak, Bolvadin`de 1981 yılında kurulan Alkaloid Fabrikasına işlenmek
üzere gönderilmeye başlanmıştır. Fabrika
üretiminin %90-95`i ihraç edilmektedir.
Türkiye’nin haşhaş ekimini engellemek için 1971’de Demirel Hükümeti’ne baskı yapan, sonunda da 12 Mart darbesine sürükleyen ABD…
Yıllık 75 tonluk üretimiyle dünyanın en büyük haşhaş üreticisi olan Türkiye,
ABD’ye yılda 60 ton baz morfin satıyor
HAŞHAŞ krizini Süleyman Demirel kabinesinin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil şöyle yazmıştı: ‘ABD
Büyükelçisi geldi, ‘Sayın Demirel’e söyleyiniz. Sizde, nerede ne kadar haşhaş ekiliyorsa biz parasını verelim, ekimi
durdursunlar’ dedi. Söylerim dedim.
Demirel’e söyledim, aldığım cevap şöyleydi: ‘27 ilimizde
haşhaş ekiliyor. Bizde ismini afyondan alan ilimiz var. Bunu yapamayız.’ Elçi, ‘beni Başbakanınızla görüştürebilir misiniz’
dedi. Demirel’e söyledim. Aynı cevabı verdi. Büyükelçi, ‘Çok yazık fena neticeler doğacak’ dedi. Üç ay sonra bizim
hükümetimiz düşürüldü.’
ÇAĞLAYANGİL’İN yazdığı gibi 12 Mart 1971 askeri müdahalesinden sonra hükümet değişti. Süleyman Demirel başbakanlıktan ayrıldı. İşbaşına Nihat Erim hükümeti geldi. Nihat Erim Hükümeti’nin ilk icraatı ise ABD’nin isteği doğrultusunda haşhaş ekimini
yasaklamak olmuştu.
Darbeden 4 gün sonra ekim yasaklandı. ABD,
yasaklama karşılığında vaad ettiği yardım parasını da vermemişti. Haşhaş ekimi ancak 4 yıl sonra, Bülent Ecevit’in başbakanlığı ve Necmettin Erbakan’ın
Başbakan Yardımcılığı’ndaki CHP-MSP Koalisyon
Hükümeti tarafından 1 Temmuz 1974 tarihinde serbest bırakıldı.
Morfin
Morfin, afyon (opium) alkaloitidir. Afyondan imal
edilen morfin, tek başına değerli bir ağrı kesicidir ve özellikle kodein ve eroin gibi türevleri bakımından da önemlidir. Beyaz kristaller halinde tabletler ve deri
altına enjekte edilebilecek ambalajlar şekline piyasaya sunulmaktadır.
Morfin HCl ampul 10 mg ve 20 mg
Morfin HCl tablet 10, 30, 60, 100 mg var
Morfin Sülfat kapsül 10, 30, 60, 100 mg
Morfinin etkileri, afyonun etkilerine benzer fakat ondan daha güçlü ve hızlı ortaya çıkarlar. Alınan miktar az ise morfinin uyarıcı bir etkisi vardır. Miktarın artmasıyla birlikte morfinin uyku verici, uyuşturucu etkisi başlar. İlk kullanımda ağrı kesen, rahatlatan, sarhoşluk hali yaratan bir etkisi vardır. Kişi yorgunluk, açlık, uykusuzluk hissetmez, kendisini enerjik ve canlı hisseder. Sık kullanım sonucu tolerans gelişir. Aynı etkiyi yaratmak için kullanılan dozun arttırılması gerekir. Bu yüzden bağımlılık potansiyeli çoktur.
Morfinin etkilerinin geçmesiyle birlikte şiddetli halsizlik, uyuma isteği, kas spazmları, şiddetli burun akıntısı, yorgunluk, sinirlilik, endişe, korku gibi bir tablo ortaya çıkar. Kişi bu durumdan çıkmak için
Haşhaş ülkemizin önemli kültür bitkilerindendir.
Hem kapsüllerinde bulunan alkaloitlerinden, hem de
yağından yararlanılmaktadır. Kapsül kabuğunda
bulunan, özellikle morfin başta olmak üzere,
papaverin, tebain ve kodein gibi alkaloitler önemli
ilaç hammaddesidir. Ayrıca morfin ve bundan elde
edilen eroin -yasak olmasına rağmen- dünyada
uyuşturucu olarak yaygın bir şekilde
kullanılmaktadır.
Anadolu’da Hitit’ler döneminden beri haşhaşın
tarımı yapılmaktadır. İlk defa 1933 yılında
bitkinin tarımı devlet kontrolü altına alınmış ve
zaman zaman çıkarılan kanun ve
yönetmeliklerle 1971 yılına kadar üretim
devam etmiştir. 1971 yılında Türkiye’nin
yasadışı uyuşturucunun kaynaklarından bir
olarak suçlanması nedeniyle 2654 sayılı
hükümet kararnamesiyle haşhaşın tarımı
Türkiye’de yasaklanmıştır.
1971’den 1974’e kadar süren bu yasak sırasında Avrupa ve Amerika’ya yasadışı uyuşturucu girişi devam etmiş, üstelik diğer afyon üreten ülkelerin üretimlerinde artış gözlenmiş ve yeni haşhaş üreticisi ülkelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Diğer taraftan bu yasak önemli bir gelir kaynağından mahrum olan çiftçilerimiz üzerinde sosyal ve ekonomik olumsuzluklara yol açmıştır. Yaklaşık 1,5 milyon insan bu yasaktan olumsuz etkilenmiştir.
Bütün bu faktörler göz önüne alındığında ve uluslararası sorumluluklar hatırlandığında, 01/07/1974 tarihli, 7/8522 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 1974 sonbaharından itibaren ilaç hammaddesi ihtiyacının sağlanması ve geçimi büyük ölçüde haşhaş üretimine bağlı olan çiftçilerin yaşam koşullarının düzeltilmesi amacıyla haşhaş ekimi ve ham afyon üretimi 7 ilde (Afyon, Burdur, Isparta, Denizli, Kütahya ve Uşak illerinin tamamı ile Konya ilinin Akşehir, Beyşehir, Doğanhisar ve Ilgın ilçelerinde) serbest bırakılmış daha sonra 06/12/1974 tarihli, 7/9204 sayılı kararname ile kaçağa
kayma riski yüksek olan ve haşhaş kapsülünün çizilmesi ile elde edilen afyon üretimi yasaklanarak daha güvenli bir yöntem olan çizilmemiş haşhaş kapsülü üretimine geçilmiştir.
Fabrika 1981 yılında kısmi üretime, 1983’de tam kapasite ile üretime başlamıştır. Bu yıllar arasında haşhaş kapsülü stokları sürekli
artmış, TMO zor durumda kalmıştır. Bu yüzden haşhaş ekim alanlarının daraltılması yoluna
gidilmiştir.
Eskişehir, Bilecik, Kütahya, Uşak, Afyon, Isparta, Burdur, Denizli (Drogist Bölge)
Amasya, Tokat, Çorum, Malatya (Soft Bölge)
Afyon elde edilişi sabah erken saatte, henüz
olgunlaşmaya başlayan kapsüllerin çizilmesi ile başlar.
Çizgi derinliği mezokarpa varacak kadar olmalı fakat
kapsül yırtılmamalıdır. Kapsül çizilince dışarı akan
ve kapsülün dışında damlacıklar halinde toplanan
lateks, başlangıçta akıcı ve açık renkli. Akşama
doğru koyulaşır ve rengi esmerleşir.
Ham afyon sarıdan kahverengiye ve siyaha kadar değişen renkte, özel kokulu, taze iken elastik ve kuruyunca sertleşen bir kütledir.
Koyulaşan afyon, algı bıçağı denilen geniş yüzlü bıçaklar yardımıyla sıyrılarak toplanır. Topaklar haline getirilerek haşhaş yapraklarına sarılıp
kurumaya bırakılır.
Madde 1- Çizilmemiş haşhaş kapsülünden baz morfin, baz morfinden de türevlerini, hazırlanacak yıllık üretim
programına göre üretmek, fabrikanın daha verimli ve karlı çalışabilmesi için proses üzerinde iyileştirici çalışma ve araştırmaları yürütmek, fabrikada mevcut ürünlerin yanı sıra yeni ürünler üretebilme imkanlarını araştırmak,
üretiminin karlı ve verimli olduğu tespit edilen ürünleri işlemek, üretilen ürünlerin depolanması, muhafazası ve satışa hazırlanması ile ilgili işleri yapmak, üretilen ürünler ve üretimde kullanılan yardımcı kimyasalların gerekli
analizlerini yapmak, mevzuat uyarınca verilen ve verilecek olan diğer görevleri yapmak amacıyla Bolvadin’de Afyon Alkaloidleri Fabrikası İşletme Müdürlüğü Kurulmuştur.
Fabrikada haşhaş kapsüllerinden hareketle morfin hidrat ve susuz morfin elde edilmektedir.
Alkaloid Fabrikası İşletme Müdürlüğü Kuruluş amacı
Türevler ünitesi, ekstraksiyon ünitesinde üretilen ham morfinden hareket ederek dünyada kabul gören farmakopik standartlara (EP, USP, BP vb.) uygun katma
değeri yüksek yarı sentetik ilaç hammaddeleri (API) sentezlemekte olup esnek bir üretim dizayn ve ekipmana sahiptir. Üretimin tipi ve miktarı, müşteri talebine göre belirlenebilmektedir. Yılda 38 ton morfin hidratı türevlerine çevirme kapasitesine sahiptir.
Üretilen yarı sentetik ürünler,
n Kodein Baz
n Kodein Fosfat
n Kodein Hidroklorür
n Kodein Sülfat
n Dionin (Etil Morfin Hidroklorür)
n Morfin Hidroklorür
n Morfin Sülfat
n Dihidrokodein bitartarat
n Dihidrokodein tiyosiyanat
Üretim, GMP (Good Manufacturing Practice) kurallarına uygun olarak yapılmaktadır.
Türkiye’de yasalara göre haşhaş ekiminin hangi illerde yapılacağına Bakanlar Kurulu karar verir.
Önceleri 30-35 ilde haşhaş ekimine izin verilirken ekim alanları azalmış ve 1972 de 4 ille sınırlandırılmıştır.
1972 sonbaharından itibaren Türkiye’de haşhaş ekimi yapılmayacağına dair kararname yayınlanmıştır.
1974 yılında ise Kapsülleri çizmemek şartıyla haşhaş ekimine yeniden izin verilmiştir. Kapsüller önceleri
depolanıp yurt dışına satılmıştır. Daha sonra da ihracat durdurulup kapsüller Afyon-Bolvadin Alkaloit
Fabrikasında işlenmeye başlanmıştır.
Geleneksel bir haşhaş yetiştiricisi olan ülkemizde, yasal olarak haşhaş ekimi
yapılmakta ve üretim bölgelerinde hasat, kapsüller çizilmeden gerçekleştirilmektedir.
Kontrollü olarak üretimi gerçekleştirilen
haşhaş kapsülleri, Afyon Bolvadin`de bulunan Alkaloid Fabrikasında işlenmektedir. Ekim
alanları, her sene Bakanlar Kurulu kararıyla
tespit edilmektedir.
Ülkemizde yasal olarak yapılan haşhaş ekiminde kontrol sistemi şu şekilde işlemektedir:
1-Her yıl Bakanlar Kurulu’nun belirlediği ekim
yapılacak bölgeler Resmi Gazete`de yayımlanarak duyurulur.
2-Haşhaş ekimi ve ürünün işlenmesi gibi konular Toprak Mahsulleri Ofisi’nce (TMO) düzenlenir.
3-Ekim izni belgeleri Temmuz ayından itibaren
TMO`nce muhtarlıklara gönderilir, bu belgeler kışlık ekim için Ekim ayı sonu, yazlık ekim için 15 Mart
tarihine kadar dilekçelerle birlikte TMO`ya verilir.
4-Mart ayı sonunda TMO ekipleri haşhaş tarlalarının ekim alanlarını ölçer ve tarlanın
durumunu kontrol eder. Ekim yapılan alan, izin belgesinde belirtilenden fazla olamaz.
5-Güzlük haşhaş Ekim ayında, yazlık haşhaş ise
Şubat-Mart aylarında olgunlaşır. Bu dönemde TMO ekipleri tarlalar dolaşarak çizim kontrolü yaparlar, uygun gördükleri takdirde köy bazında "Kırım
Belgesi" verirler.
6-Haşhaşlar koza başlarından kırılır ve tohumları alınarak TMO`ne teslim edilir.
Kurulan bu kontrol sistemine tam ve düzenli olarak işlerlik kazandırılması sonucunda, ülkemizde
yetiştirilen haşhaş bitkisinden yasadışı amaçlı
Süresi içinde müracaat etmeyenlere, dilekçeleri imzasız ve muhtar tasdikli olmayanlara, yanlış beyanda
bulunanlara, 3298 Sayılı Kanununun 4 üncü maddesi hükümlerine göre veya kaçakçılık suçlarından herhangi birisinden veya Türk Ceza Kanunu’nun ilgili
maddelerine göre kesinleşmiş mahkûmiyeti bulunanlara (bu mahkûmiyeti afla ortadan kalkmış olsa bile),
kontrol imkânı olmayan yerlerde ekim yapmak
isteyenlere, 18 yaşını bitirmemiş olanlara ve ekimden sebepsiz olarak vazgeçenlere haşhaş ekimi için izin belgesi verilmez, verilmiş ise iptal edilir.