• Sonuç bulunamadı

İNGILTEREDE MİMARI SANATINA BİR BAKIŞ Yazan:

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İNGILTEREDE MİMARI SANATINA BİR BAKIŞ Yazan:"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İNGILTEREDE MİMARI SANATINA BİR BAKIŞ Yazan:

Londra Üniversitesi Bartlet Mimarî Okulu Doçenti Hector Corfiato, F.R.B.A., F.S.A., S.A.D.G., Fahrî

F.I.B.D.

İngiltere'de mimarî san'atı, umumî inkişafın esaslı gelişmesinde bir istisna teşkil etmemiş, bilâkis, geçmiş-te, çok zaman, mut.ad seviyeyi aşarak, çağdaşları olan diğer güzel san'atlara nisbetle çok daha yüksek vasıflar arzetmiştir. Orta-çağ güzel san'atında, İngiltere, ölçü bakımından beşerî, muvazene bakımından oturaklı ve teamül bakımından da uygun, ahenkli ve kendine mah-sus yektâ bir stil vücuda getirmiştir. Klâsik mimarîde, İngiltere'deki mimar, İtalyan ve Fransız mimarîsinin te-siri altında kaldıktan sonra, klâsizmin ana kaynağına, Elen ve Roma mimarîsine dönmüş ve bu dönüş de 18 inci yüzyıl zaferi ile neticelenmiştir.

kadar velût, zaman zaman, hissî, pozitif, maddiyatçı ve âdi olan 19 uncu yüzyılının, bugün modem mimarî diye tanılan ve şümullendirilen aksülâmeli vücuda getirme-si muhakkaktı.

(2)

hemen her güzel san'at için doğrudur. Binada orijinal-liğe ve kaliteye her ne kadar başka memleketlerde de rastlanabilirse de, bugünkü m o d e m hareketin başında Ingilterenin gelmekte olduğu, emniyet ve kat'iyetle id-dia edilebilir. Bu durum, belki tabiatiyle tenevvüe yol açan öğretim merkezlerinin çokluğundan, belki de kül-türlü mimarî hamisinin artık zengin adam olmayıp,

ekseriya Devlet yahut da büyük anonim şirket olmasın-dan doğmuştur.

Behrens'in 1909 da Verlin'de inşa edilen General Electric Company müessesesinin türbin fabrikası bina-sı, Le Corbusier'nin Fransa'daki kutu tipi evleri ile İs-veç ve Holanda mimarîsinde görülen tuğlalı nakışlar, bütün dünya'da, bunların ruh ve stilinde kıyamet ka-dar binaların inşasına sebep olmuşlardır.

İngiltere, bittabi, bir istisna teşkil edemezdi ve b u -nun için de, çok zaman, aşikâr bir sebep olmaksızın, birçok binalarda betonarme veya destekli duvarlar, duvarla ayrılmış ve gizlenmiş inşaat destek noktaları g ö -rülebilir. Beton duvarlar ve düz ve yassı damlar İngil-tere iklimine uygun olmıyabilir ve bölge hususiyetleri ile de bir tezat teşkil edebilir. Fakat inanç, çok zaman mantığı geride bırakır ve Cicero'nun dediği gibi: ('Ha-yatımıza akıl ve mantık değil, çok zaman kader hâkim olur.»

İngiltere'de binanın kollektif vasfı, sınaî, dinî, ö ğ -retim, âbide veya mesken yahut da hidematı umumiye-ye mahsus diumumiye-ye tasnif edilen binalarda, bütün ölçü ve tenevvülerini gösterir. Gerek kütlelere gerekse fertlere mahsus bu gibi binaların plân, desen ve tertibatının, geçmiş üstad nesillerinin bize miras bırakmış oldukları mümeyyiz vasıfları tamamiyle muhafaza etmekte ol-duklarını, ingiltere, son yirmi otuz sene zarfında, hiç şüphe bırakmıyacak surette isbat etmiştir. Daha 1790 yılında Samuel Pepys Cockrell'in, kimsesiz çocuklar Yurd ve Hastanesi İdare Kuruluna vermiş olduğu ra-por, şu güzel ve mükemmel tavsiyeyi ihtiva etmekte idi: «Küçük evlerin standardı, büyük evlerinkinden aşağı olmamalıdır. Bunlar, kendilerine yeten birer pazar ve dükkân merkezleri teşkil edecek şekilde gruplandı-rılmalıdırlar. Cemaat işlerinin yürümesi için lüzumlu olan hizmetçi ve sair işçilere, birlik halinde teşekkül et-miş olan gruplar dahilinde oturacak, barnacak yerler te-min edilmelidir.» Bu tavsiye, bir cemaat birliği hakkın-daki modern telâkkimize pek yakm olup, Lord Dudley'-nin başkanlığı altmda ve m o d e m evlerin plân ve ter-tiplerini tetkik etmek üzere teşkil edilen Sağlık Neza-reti İskân İşleri İstişare Komisyonunun 1943 deki tarif, tavsiye ve hükümlerini âdeta aksettirmektedir.

Geçmişte, küçük evlerin plân ve deseni, asilzade-lerin daha büyük olan evasilzade-lerinin plân ve deseninin

tesiri altmda kalmış olduğu halde, vergi ve hizmetçi m e -seleleri ve güçlükleri, m o d e m evi asgarî bir yek âhenk-liğe indirmiştir. 18 inci yüzyılda tüccar, esnaf ve asil-zade, tekrarlanmış ayni plân üzerine inşa edilmiş tara-çalı evlerde otururlardı. Bugün de, modern evler, görü-nüş bakımından, ancak tenevvü eden bazı tertiplerin prespektifî tesiri ile az çok kırılan, ayni yekâhenkliği şöyle böyle, arz etmektedirler. Letchworth, Hampstead veya Welwyn bahçeli şehirlerinde görülen tenevvüler-den, Port Sunlight, Boumeville Köyü Eröstü, Londra Belediyesi Becontree Emlâki İnşaatı, Glasgovv'daki P e -nilee ve Pollok Emlâki İnşaatı ve saire gibi inşaat te-şekkülleri tamamiyle kaçınmaktadırlar.

Fakat, yaşama tarz ve şartlarının değişmeleri d o -layısiyle, m o d e m bir evin plânı da değişiklikler göstere-bilirse de, kiliseler gibi bazı binaların plân ve desen-leri o kadar değişmemiştir, çünkü kilisedesen-lerin maksat ve gayeleri, ve mevcudiyetlerinin sebepleri yıllardan beri sabit kalagelmiştir. Bu kadar kökleşmiş bir anane, y e -ni yollarda, ye-ni stillere sapmayı müşkül kılmaktadır ve m o d e m kiliselerin çoğu da kilise tarafından kabul ve tasvip edilmiş olan esaslara göre inşa edilmiştir. L i -verpool katedrali, yahut da yeni Guildford katedrali, kilise stilinden ilham almış olan muazzam eserlerdir. Mamafih, eski tecrübelerle temas ve alâkayı tamamiyle keserek plânlanmış ve tertip edilmiş kiliseler yapmıya kalkışılmamış da değildir.

Umumî hizmetler binalarının başında okullar gelir. Bu tip binalarda, plânlanma, sınıfların aydınlatılması, ısıtılması ve havalandırılması yolunda dev adımları a -tılmış olup, bu ilerleyişin misallerine Greenford'daki Middlese Belediyesinin okullarında, Sidcup'daki Sout-hall okullarında, Leatherhead'deki St. John okulunda, yahut da Brighton'daki Whittingham Kolejinde tesadüf edilebilir. Cambridge'de, Impington'daki okulda, yahut da Yorkshire'de, Richmond'daki okul'da olduğu gibi, bütün desenlerin ve tertibatın vücuda getirdiği efe,

fa-yanslı dıvar sahalarının kulelerle veya alelâde mat sa-tıhlarla tezat teşkil ettiği gayri muntazam bir

plânlama-ya daplânlama-yanmaktadır.

Harp sonu şartları, âbide mimarîsinin inkişafına engel ve hattâ mâni olmuştur. Bunun en mümtaz ve meziyetli nümunelerini, Birinci Dünya Harbini takibe-den seneler zarfında yaratılan eserler arasında aramak lâzımdır. Londra ve Vilâyetlerdeki Üniversite, Devlet ve Banka binaları, klâsik sütünün kullanılışı veya kötü kullanılışından, püritan'ımsı haşin ve sert mimarîye v a -rıncaya kadar, desen ve plânlamadaki zıt telâkkileri göstermektedirler.

(3)

Hükû-met Merkezi, ileride göreceğimiz binalar olup projeleri hazırlanmaktadır. Finsbury Sağlık Merkezi, Hayvanat Bahçesinin hayvanlara mahsus binaları ve Essex'de, Gants Hill'deki yeraltı şimendifer istasyonu gibi bina-ları, desen ve tertip canlılığının birer nümunesidirler. Hampstead, Finsbury, Camden Town, King's Cross ve Holborn'daki, ucuz maliyetli büyük apartman binaları bilhassa başlıca unsurun ucuz maliyet fiatı olduğu hal-lerde, desen, tertip ve plânlama'da yepyeni ve orijinal fikir ve telâkkiler arzetmektedirler.

Mersey nehrinin altından geçen tünelle, Temz neh-rinin üstünden aşan Waterloo köprüsü, İngiliz mimarı-nın elinin güzellik ve incelik ilâve etmiş olduğu iki

cür'etli mühendislik başarısıdır. İngiltere'de, harpten önceki inşaat faaliyeti hakkında azçok bir fikir verebi-lecek ve fakat burada birer birer zikredilemiyecek sa-yısız lâboratuvarlar, hamamlar, yüzme havuzları, has-taneler, ölü yakma binaları, elektrik santralleri ve fab-rikalar vardır.

Fırsat bulduğu takdirde, ve bugünkü inşaat tahdit-lerinden kurtulduğu zaman, İngiliz mimarîsi yeni yeni kıymetlerle tekrar yükselecektir. Mimarî san'atınm inkişafı, gelişmesi ne bir devire, ne de muayyen bazı şe-killere inhisar eden bir imtiyaz değildir. Bu gelişme, be-şer faaliyetindeki inkılâbın ve estetik ifade isteğinin

icabettirdiği amelî ihtiyaçlardan doğar.

(67 nci sayfadan devam)

iklimi vardır. Bu insana garip gelmekle beraber bir vakıadır. Kuzeyde oturan insanların gördüğü güneş ışıklarında güneyde oturan insanlarrfi gördüğü güneş ışıklarından farklı renkler vardır. Çünkü güneşin ışılkları meselâ Alaskaya, Panama Kanalımda olduğun-dan daha keskin bir zaviye ile çarparlar. Böylece, zaviyenin daha keskin olduğu kuzey havalisinde ışık a -çılarak mavimsi bir mahiyet alır. Tropiklerde ise gü-neş ışığı daha ziyade portakal rengindedir.

Bu renk iklimine ayrıca o muhitin renkleri de te-sir eder. Bu bazan atmosferin tete-siriyle olur, meselâ bir çölün bulutsuz, parlak seması, yahut Missisipi'nin donuk ışıklı vadisinde olduğu gibi. Diğer muhitlerde-ki dağlar, göller, denizler, toprak ve kayaların renkle-ri güneş ışığı üzerenkle-rine tesirler yaparak bize ona göre renk gösterirler. Hattâ civardaki evlerin, ağaçların, çimenlerin, çitlerin ve yolların renkleri bile evimize vuran ışığa tesir yaparlar. Niçin? diye sorarsanız on-ların hepsinin de renkleri vardır, ona göre güneş ışı-ğını ya emer, yahut aksettirirler.

Bundan şunu amlıyabiliriz: evimizin dışındaki renk iklimini kontrol etmeık için bir şeyler yapabili-riz .Göz kamaştırıcı güneş ışıklarını emmesi ve serin yeşil rengi aksettirmesi, ayni zamanda göllge vermesi için ağaçlar dikebiliriz. Eve doğru daha fazla ışık saç-ması için garajı açık renge boyayabiliriz. Fazla ışığa

ihtiyaç yoksa koyu renge. boyarız.

Belki de, evi baştan aşağı ayni renge boyamamak daha doğru olur. Güneşin hiç gelmediği bir cephesini sarıya boyamak oranın renk iklimini iyileştirir. Çok güneş alan bir balkonun rengini .tadıl etmek için

ye-şile veya gri gibi tarafsız renklere boyamak daha doğ-ru olur.

Şimdi de evin içindeki renk iklimine gelelim. Bu-rasını hemen tamamiyle kontrol aılıtma alabilirisiniz. İşe, kapılardan ve pencerelerden içeri giren ışıkları

tanzim etmekle başliıyabilirsiniz. Bunu yapmak için bir çok sualler vardır. Tenteler ışığı mutedilleştirir. Starlar parlak ışıkların içeri girmesine mani olur. Lü-zumlu olan ışığın kırılarak girmesi göze daha iyi te-sir yapar. Perdelerle istediğimiz kadar ışığı içeri alı-rız. Tüller ışığı süzer ve dağıtırlar. Yalnız şuna dikkat etmek lâzımdır, pencerelere perde koyarken lüzumlu ışığin odaya girmesine mâni olmamalıdır.

Renk iklimi bir odanın muhitine uyacak tarzda ol-malıdır. İşte Dr. Harmon sınıfa tam lâzım oılan bir ışuk ve renk tertibatını yapmıştı. Okuma odası olarak kul-lanılan odalarda gözlere uygun gelen muvazeneli bir ışık her tarafa tevzi edilmelidir. Her tarafın güzelce aydınlatıldığı bir odada okumak loşluk içinde lâmba-larla yer yer aydınlatılmış bir odada okumaktan çoık daha sıhhidir. İstirahat etmek istediğiniz odalarda ye-şil ve mavi renkler kullanınız. Eğlendiğiniz veya meş-gul olduğunuz odalarda (örnek evin yemek odası gibi) insanın yüzüne yakışan ve canlı gösteren ışık ve renk-ler seçmelidir. Eğlenilip hoş vakit geçirilen, şakalaş-maların ciddî konuşmalara üstün olduğu odalarda canlı renkler, parlak tezatlar ve çeşitli güzel ışıklar kullanılmalıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Diziyi çalarken doğru artiküle etme, legato veya non legato gibi teknik çalışmalara, hız konusunda önceden belirli bir tempo ayarlama-belirleme, çalınacak

İç stabilite analizlerinde ise duvar gövdesindeki ve temelindeki farklı kesitlerde oluşacak kesme kuvvetlerinin ve normal kuvvetler ile eğilme momentlerinden kaynaklanan basınç

Bu canlılıkta küçük boyut- lu yerel pazarlar daha az etkili; ülkemizdeki iklim çe- şitliliğine bağlı olarak yetişen farklı tarım ürünleri, ül- kenin büyük ve

zamanlı çalışanlar ile yükseköğretim kurumlarının araştırma-geliştirme projelerinde proje süreleriyle sınırlı olarak çalışanlar hariç olmak üzere, 4 üncü maddenin

-mIĢ Biçimbiriminin GeçmiĢ Zaman + Sitem ĠĢlevi Biçimbirimin bu iĢlevinde geçmiĢte olmuĢ bir durum ve buna karĢı duyulan sitem anlamı vardır. Yunus Emre‟nin

Onlardan önce, onlardan sonra yeryüzünde hâkimiyeti, rubû-biyeti kendilerinde gören, yeryüzünde tanrılık taslayan, Allah’ın arzında Allah’ın kullarının,

Kadın memesinin iç yapısını normal durumda median kesitli olarak iki parça halinde sergileyen model olarak bir taban üzerinde sergilenmiş

Ülkenizde yürürlükte bulunan yönetmeliklerin izin verdiği ölçüde (teknik özellikleri gösteren plakaya bakınız), pişirme plakası diğer gazlarla çalışmak