10 ARALIK 1956
BİR SERGİ - BİR GALERİ
Zahir GÜVEMll
LEYLÂ GAMSIZ
»T'epebaşındaki Balyoz sokağın- da, kendi atölye ve galeri sinde Leylâ Gamsız (Sarptürk), senelik sergisini açtı. Her sefe rinde olduğu gibi, bir yılda en az bir arpa boyu ileri giden, a- ma daima ve muntazaman ileri giden, değişen Leylâ Gamsız’m önce çalışmasındaki rahtlık ve serbestlik gerçekten de dikkati çekecek derecededir. Sonra, az buçuk 'hâlâ kendini hissettiren Matisse ve yeni yeni beliren Mısır tesirleri bir yana, şu me ziyetleri var:
Renkleri, ton düşüklüğü ve siyah - beyaz muvazenesi bakı mından hatırı sayılır bir anlaş ma içinde yürütüyor. Âdeta ka dınca bir hisliliğin yanında sağ lam yapı ustalığı, çizgilerinde ki erkekçe ifade, o hisliliğ} gü zelce telâfi etmekte, daha doğ rusu terazilemektedir. Onda ye ni yeni beliren çok açık tonlar muvazenesi, muhakkak ki ev velce örneklerini bol bol gör düğümüz karanlık ve koyu ton lara nisbetle daha başarılı. Bu farkı gösterebilmek için, beş yıl önceki «Hendek peyzajları»
nı hatırlatmam yerinde olacak sanıyorum.
Çoğu figür ve manzara olan resimlerinde, Leylâ Gamsız1! büsbütün mevzudan müstağni görmüyoruz. Ancak, mevzuu, plâstik oyun için bir vesile say dığı, onu bir bayrak veya ede biyat vesilesi telâkki etmediği . de meydanda. Sergisini gezer ken, hiç kimse, resimlerin _mev zuu ile meşgul olmuyor. Önce gözü alan, o kat’iyyen gözalıet olmayan renkleri, renkli lekele rin tuvale yerleştirilişi, dağıtı- lışı oluyor. Şüphesiz «tablo» an layışından sıyrılmamış. Hâlâ ve daima çerçevesinin sınırları na bağlı. Ama bu sınırlılığı aş mak için eğri istikametlerle, mütemadi bir mücadele halinde bulunmaktadır.
Leylâ Gamsız’ı böyle belli bir yolda, adım adım ilerler görmek, hele batılı ressamların dâlıa yola çıkarken edindikleri, bizimkilerin ise ancak ömür so. nuna doğru bir gayeymiş gibi ulaşabildikleri fırça ustalığına böyle genç yaşta erişmiş bul mak. hoşa gidecek birşey...
E R T E M G A L E R İ S İ
Beyoğlu’nda Lâle sineması nın birkaç adım ilerisinde, Yük sek Mimar İrfan Ertem, bir sa nat galerisi açtı. Ayni zamanda hem sergi yeri, hem satış yeri olan bu galeri, güzel bir teşeb büstür. Önce, nekadar kazana cağı belli olmıyan böyle bir ma ceraya girmek cesaretinden do layı Bay Ertem’i tebrik edeyim. Çünkü otuz yıldır hâlâ, resim, hususî pazarlıklarla, yahut ta ahhüt usuliyle alınır satılır. Belli bir yeri yoktur. Maya sağ. ken, o galeriye gidenlerin ço ğunu ressamlar veya resim ama türleri teşkil ettiğinden, satış nâdiren yapılırdı. Galeri de bu yüzden kapandı, gittiyJL .Lâkin onun ektiği tohumla, uzun za mandanken bir satış yeri ihti yacının hissedilişi, Ertem gale. risine yol açtı. Yeri de çok mü sait. İnşallah, devamlı, iyi, dol gun ve olgun sergiler
tertifce-der de, hem kendisini hem res samları geçindirir.
Yeni Galeri'nin bu sergisin de, nesil, anlayış farkı bahis ko nusu olmadan, birçok ressam ve heykeltraş eser yollamış. «İşte isimleri: Hâmit Görele, Cevat Dereli, Bayram Küçük, Ömer Uluç, Oktay Günday, Halil Dik men, Nuri İyem, Aloş, Kemal Yükselengil, Füreyâ, Kuzgun Acar, Şadi Çalık, Leylâ Gamsız, Yaşar Yeniceli, Safari Berkel, Cemal Tollu, Nurullah Berk, Şemsi Arel, Ferruh Başağa, İl han Koman, Sadi Diren, Nihat Akyunak, Elif Naci, Salih Acar.
Bunlar içinde Leylâ Gamsız, Oktay Günday, Ferruh Başağa, Salih Acar, Füreyâ ve Kuzgun, en başarılı eserleri vermişler dir. Hâmit Görele ve hele Elif Naci, maalesef, sergide teşhir edilmemesi sanatîan lehine bir hareket olacak birer tablo yollamışlardır...
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi