KURUCULAR VE HANEDANLAR
ENVER KONUKÇU*
H in d istan , Asya’n ın güneyinde, üç büyük yarım ad a d a n b irin i teşkil etm ektedir. K endisine has siyasî, k ü ltü r ve m e d en î hayatı vardır. B uddha, hiç şübhesiz ki, en büyük ö n d e r yah u t d in adam ıdır. Ş öhreti, sadece yarı
m ad a ile sın ırlı kalm am ış, B atılıların deyişi ile “ B udhism e” T ibet, Afga
n istan , T ürkistan, Ç in ve Ja p o n y a ile H ind-i Ç in i’ye de yayılmıştır.
M üslüm an, H ristiy an ve Y ahudiler gibi, kutsal hac yolu da, H in d istan ’ın dış dünyaya açılan kapısı olm uştur. S. B eal’ın yayınladığı Fa-hian, Sung Yun ve Hsuan-Tsang gibi B udist h acıları, g ö rd ü k le rin i y aşadıklarını yazı
ya geçirm işlerdir.
H in d istan , b irk aç kast sın ıfın d a n ib a rettir. Y öneticiler “ raca” veya
“ m ah araca = büyük raca” adıyla biliniyor. D inî sın ıfın istisnasız tem silci
le ri ise “ b ra h m a n ” ra h ip le rd ir. Ç o ğ unluğu teşkil ed e n halk ise yönetilen sınıftı. Tüccarlar, elit tabakayı teşkil ediyordu. Sayısız kabile, çeşitli d illeri konuşuyor. A ncak, dil b irliğ i m evcut o lm adığı için, “d in ” b ü tü n sınıfları b ir araya getirm ekteydi.
H in d ista n ’ın siyasî ve askerî olarak tek dayanağı “ R a jp u tla r”dı. Raca m u h a fız ların ın ço ğ u n u o n la r teşkil ed iyordu. M u h arip ve g u ru rlu in sa n la rd ı. E sâreti g ü n ah sayıyor, ö lü m ü ateşte yanm ak ve böylece yokolm akla tad ıy o rlard ı.
H in d û d ille rin i bilm eyenler, ö rf ve ad e tle rin e uym ayanlar “m leccha”
diye ta n ım la n m ışlard ır. Bu kelim e, B atıdaki b a rb a r ile aynı an lam d ad ır.
H in d dünyası, ülkelerinde, k endilerine rak ip olan, akıncı insanları zam anla tanım ış, m leccha y erin e m esela Türüşka>Tûrüljüjia diye isim le n d irm işle r
dir. Kelim e G aznelileri, d ah a d o ğ ru deyim le T ürkleri ifâde etm ektedir.
K uşanlardan so n ra A fganistan ve Kuzey-batı H in d istan ’da göze ça rp a n To
ra m a n a ve M ih ira g u la ’ın devleti, m e n su p o ld u ğ u âile, h a n e d a n
“ H ü n a = H ü n la r” o tu rd u k ları coğrafi m ekân da “ H üna-m andala”, “ Hüna- d esâ” diye tan ım lan m ıştır.
* Prof. Dr., Atatürk Ü n iversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi D ekanı, Erzurum .
H in d istan genelde, dış istilâlara, kuzey-batıdan m aruz kalm ıştır. M.Ö.
IV.yüzyılda M akedonyalI İsk en d er ve B aktria H ellen Devleti ilk ö rn e k le r
den b irid ir. Pers ve S asanîler ve zam an zam an H in d û la rla askerî, ticarî ilişkilerde bulunm uşlardır. Asyalı u n su rlar ise, Sakalar, Kuşanlar, A khunlar ve Turuşka m enşeli T ürkşâhîlerdir. G azneliler devri â lim le rin d en el- B îrû n î’deki kayıtlar son derece ö n em li olup, kapalı alt k ıt’ayı bize aydın
latm aktadır. H attâ, Böri-Tigin riv ây ed n i de bize nakl etm ektedir.
H indistan’da, ülke ta rih in in seyrini değiştiren, B atının deyişiyle “Türk a s rın ı” yaşatanlar G azneliler, G û rlu lar oldular. İlki, Âl-i Yemin hânedanı- dır. B aşk en tlilerin d en dolayı da G azneliler diye ta rih e geçm işlerdir.
H in d istan ’a “gâzâ” h a re k e tin i N âsır ud-Devle Sebûk T ig in başlattı.
Türk Ş âhîleri yıkarak ik tid arı ellerin e geçiren B rah m an vezir y ö n etim in deki H in d û -Ş âh îlere son veren de bu Türk h ü k ü m d a rıd ır. H alefi olan Ye
m in ed-Devle M ahm ûd (998-1030) H in d istan ’a sürekli ak ın lard a b u lu n d u . Bu h arek etler, ö n celeri akın m ah iy etin d e iken, so n raları to p rak ilhakı ile neticelen d i. Kuzey-batı H in d istan , y erlilerin İn d û s d ed ik leri büyük n e h rin üst havzasını teşkil ed en Pencab (Beş N ehir) G aznelilerin, güneydeki faâliyetlerinin üssü idi. M ultan, Uçç, L âhor kısa zam anda, Türk-M üslüman şe h irle ri olarak göze çarptılar.
Şensebanî ailesine dayandığı C üzcânî ta ra fın d a n ileri sü rü len G û r
lular, G azneli gâzâ ve fetih g elen eğ in in b ay rak tarlığ ın ı devam ettird iler.
H orasan, A fganistan ve Kuzey H in d istan ’daki to p rak la rın 1000-1215 ta rih leri arasın d a sa h ip liğ in i yaptılar. Şihâb ed-Din veya M u’izz ed-Din unvanı ile m e şh u r M uham m ed, G û rîle rin , hiç şü p h e yok ki, en büyük sultanı idi.
H in d k ap ıların ı açan I. ve II. Tarain M eydan Savaşları (1191-1192) ile Türk- lere Kuzey H in d istan ’da y u rt tem in etm iştir. Böylece, M em lûk (B atılılara göre h atalı olarak slave = köle) su ltan lık ları, ark a arkaya devletler teşek
kül e ttirm işlerd ir. M uham m ed G ûrî (1173-1206), b ir suikast sonucu haya
tın ı kaybettiğinde, ark asın d a k endi fe tih le rin i devam ettirecek, değerli in sa n ları bırakm ıştı.
C üzcânî, İsem î ve d iğ er çağdaş kaynaklarca “ M u’izzî M elikleri” diye an ılan h alefleri Türk m enşeliydi. Bunlar, Tâc ed-Din Yıldız, N âsır ed-Din Kabaca, B ahâ ed-Din Tuğrıl, Kutb ed-Din Aybeg ve M uham m ed idi. C üz
cânî, ilk d ö rt m eliki T ürkistan’d an gelen M em lûk, M uham m ed’i ise Germ- s ir’deki H alacilerd en saym aktadır.
1206-1290 yılları arasında, Kuzey H in d istan ’da saltanat sü ren h a n e d a n lar da, askerî sistem in ortaya koyduğu u n su rla rd ı. B unlar; K utbîler, Şem sîler ve B alabanlılardır. M erkezleri Dehli ve L âh o r’du. Dehli, Türk baş
k en ti olarak Kutb ed-D in Aybeg ta ra fın d a n , su ltan lığ ın y ö n etim in d e rol oynadı. H in d û la rın dili d e d ik leri K öhne (eski) D ehli, kısa zam an d a câmi- ler, h a n ve ham am lar, çeşitli m im ârî eserlerle süslendi. Bu ta rih te n sonra da, h em e n b ü tü n Türk d ev letlerin e b aşk en tlik yaptı.
K utb ed-Din Aybeg, T ürkistan’dan, G ür Sarayına, o rd a n da H in d is
tan’a gelm işti. K utbî S ultanlığının ilk h ü k ü m d a rı ve kurucusudur. M uham m ed G û rî n ez d in d e ö n em li b ir kişi idi. I. ve II. T arain savaşlarında kahram anlıkları dillere destan oldu. Sultan, A fganistan’da iken, o n u n H in d n aib liğ in i yaptı. Türk ö rf ve g ele n e k le rin i h iç b ir zam an terk etm edi. M u
h a m m e d G ûrî, 1206’da D am yak’ta ölünce, K utbî D evletinin, dolayısiyle, D ehli Türk S ultanlığının tem elini attı. G üney ve güneybatıdaki raca ve ma- h aracala ra boyun eğ d ird iğ i gibi, o n la rı h araca bağladı. K udretli b ir şahsi
yet olan Kutb ed-D in Aybeg, m illî b irlik yolunda, çok tecrü b eli Türk k o m u ta n la rı destekledi. T ım ar tevcihinde ve gâzâlara son d erece e h em m iyet verdi... A lim lere, T ürkistan’dan ak ıp gelen d in a d a m la rın a m ad d î ve m anevî destek oldu. F ahr ed-D in M übârekşâh, bu n im e tle rd e n faydala
n a n ve efen d isin in devri o laylarını ö lü m sü zleştiren Târih-i Fahreddin Mü- bârekşâhî’yi kalem e almış. L â h o r’da bizzat sultana takdim etm iştir.
1210-1260’da, K utbîlerin m irasçısı, Şem silerdir. Cüzcânî, Tabâkât-ı Na-
« n ’sinde, sultanlığa özel b ir b ölüm ayırm ıştır. K urucusu Kutb ed-D in Ay- b eg ’in dam adı ve m u tem e d adam ı İl-Tutmuş’dır. “Şems ed-Din” unvanı ile tanınm ıştır. T ürkistan’daki K ıpçak T ü rk lerin d en , U luğ B orlulara m en su p tur. Bu h a n e d a n a bazen İl-B arı> İl-B arlılar da denilm iştir. Il-Tutmuş, iç ve dış siyasette oldukça b aşarılı sultandır. Şem sî M elikleri d e n e n 40’ları (Çi- hilgânî), sadece k en d i d ev rin d e değil, h alefleri zam an ın d a da devlet ya
p ısın ın m ü h im u n s u ru idi. H in d û R acaların a seferler yapılm ış ve h em en h em e n y arım a d an ın yarısı hak im iy et altın a alınm ıştır. Kuzeybatı sın ırla
rı ise b ir a n d a büyük p ro b lem lere sahne olm uştur.
Zira, M âvera ün-N ehr ve A fganistan’daki kabileler, H arezm şâh ların yenilgisi, C elâl ed-D in (1220-1231)’n in M oğollar ö n ü n d e n H in d istan ’a çe
kilm esi sebebi ile, A n a d o lu ’d ak in e b e n z e r şekilde, akın akın Şemsî Sul
tanlığına sığınıyorlardı. B unlar arasında Laçinler de vardı ki bu hezâreden, H in d ista n ’da Farsça’yı en iyi konuşan, yazan, m esnevileri ile G enceli Ni- zâmi gibi şöhret kazancak olan E m ir Husrev-i Dihlevî yetişmiştir. Il-Tutmuş, Sind ve Pencâb’da ald ırd ığ ı askerî te d b irlerle H arezm lilerin İra n ’a geçm e
sini sağladı. M oğollar da, Şem sî S u ltan lığ ın ı istilâya cesâret edem ediler.
Yoksa, Cengiz-İl-Tutmuş m ücâdelesi m u htem elen çok kanlı hâdiselere sah
n e olacaktı. R ükn ed-Din F irûz Şâh, Celâl ed-D in Raziyye Begüm , M u’izz
ed-Din B ehram , A lâ ed-D in M es’u d ve N âsır ed-D in M ahm ûdşah, II- T utm uş’u n halefleriy d i. S ultanlığı 1266’ya k ad a r yönettiler.
Gıyâs ed-Din u n v an lı B alaban’da (H in d û larca: Balban) Il-Tutmuş gibi D eh li’de ü çü n cü h â n e d a n ı k u rd u . O da, K ıp çak ların U luğ-B orlu kabile- sin d e n d i. M oğollara esir düşm üş, G azne’de C em âl ed-D in B asrî’ye satıl
mış, so n ra D ehli S arayına in tik al etm iştir. İl-Tutmuş’u n k ırk la rın a d ah il olmuş, halefleri zam anıda yükselerek önem li devlet m em u riy etlerin d e b u lu n m u ştu r. 1266’da ta h ta o tu rd u ğ u n d a , H in d ista n ’ın en m u k te d ir sultanı idi. 1286’ya kadar, y irm i yıl saltan at sü rd ü . K utb ed-D in Aybeg ve II- Tutm uş’u n fetihler geleneğini devam ettirdi. Sultanlığı zaferden zafere koş
tu rd u . Dü-Ab, Bengal, M oğollar, m eselelerin i, bu a ra d a k an g ren h alin e gelen tım a r sistem ini cesâretle, adâletlice hâlletti. H ab er alm a teşkilâtı ile H in d ista n ’ın asıl r u h u n u anlayabilm e fırsa tın ı b u lab ild i. A ncak, b u m u h teşem sultanlık, ö lü m ü ile büyük ve teh lik eli sa rsın tıla r geçirdi. Keykû- b âd (1287-1290) ve B uğra H an , devletin çöküşünü, b ü tü n g ay retlerin e rağ m e n önleyem ediler.
1290’da, D ehli ta h tı yine ih tilâ l ile el d eğ iştird i. K alaçlardan (Halacî) Firûz Şâh, “ C elâl ed-D in” unv an ı ile aynı yılda ta h ta o tu rd u . Kalaçlar, F.
K ö p rü lü ve E. Esin’in de ifâde e ttik le ri gibi O ğ u zlard an d ı. A fganistan’da hayvancılık ve b u n u n yan ü rü n le r i ile g eçin en kabile, K ıp çak lar gibi, G ür S u ltan ın ın e m rin d e b u lu n d u . O n u n H in d gâzâsına katıldılar. B engal’de, Malva’da ve b ir de D ehli’de üç devlet kurdular. Celâl ed-Din Firûz Şah D eh
li’de yaşayan asil b ir ailed e n d i ve yuğruş u n v an ın a sahip b ab an ın oğlu idi.
Kalaç h a n e d a n ı, ö n c e k ile rd e n d ah a güçlü olup, 30 yıl için d e b ü tü n H in d istan ’da h ü k ü m ra n lık la rın ı kabul ettird ile r. M oğol, Çağatay, Ilh an lı isti
lâ la rın ı Kalaçlar, büy ü k zaferlerle önlediler. D ehli, K öhne kısm ın dışına taştı ve su r ilâveleri ile M usul’u da g erid e b ırak a n şe h ir k o n u m u n a yük
seldi. Ziyâ ed-D in B aranı, E m ir H usrev-i D ihlevî, H asan-ı D ihlevî ve b ir çok m ü ellif o n la rın him ayesini g ö rd ü . R acalar tam itaat altın a alın ırk e n Türk asrı da zirveye ulaştı.
K a ra u n a slard an olan T u ğ lu k lu lar da, K alaçların h alefi idiler.
1320-1414 ta rih le ri arasın d a saltan at sü rd ü ler. M erkezleri D ehli ve güney
deki D evletâbâd’dı (Deogir). H a n e d a n ın k u ru cu su , M oğol m ücadelesi sı
rasında, Gazi Melik diye şö h ret kazanan, K alaçların sadık ned im id ir. Baba tarafı Türk, an n esi H in d û asıllı P encâblı Ja t/C a tla rd a n d ı. “ Gıyas ed-Din Tuğluk” adı ile D ehli ta h tın a o tu rd u . İç ve dış m eseleleri, K alaçlardan ka
lan önem li işleri ustalıkla h alletti. M u h am m ed Şah, M âhm ud, F irûz Şah, Tuğluk Şah, Ebu Bekr, M uham m ed, İskender, M ahm ud ve N u sret Ş ahlar da, 1414’e kadar, Tuğluk ta h tın d a saltan at sürdüler. T em û rlen g ’in H in d
seferi ile devlet büyük darbeye m aru z kaldı.
T uğluklulardan sonra, Seyyidîler (1414-1451), L o d iler (1451-1489) Su- rî/A fganlılar (1540-1555) D ehli’de yaşadılar. H indistan’ın kuzey kısm ı, b u n la r zam an ın d a tam am en İslâm laştı. A ncak, H in d û lar, özelliklerini koruyabildiler.
1526’da ise yeni b ir devir başladı. İm p a ra to rlu k H an ed an T em urîlere m ensup, B ab u rîlerd i. Z âhir ed-D in B abur Şah, tü rlü m a ceralard an sonra, Türkistan’daki devletini yeni baştan, D ehli-Lâhor ve A gra’da vücuda getirdi.
KAYNAKLAR
C Ü ZC Â N Î, Tabâkât-ı Nâsırî, nşr: A. Hayy-ı H abibî, Kabil-1343 I, s. 410-428, 429-497, II, s. 1-89.
ZİYÂ E d -D İN B A R A N Î, Tarih-i Firuzşâhî, nşr: Seyyid A h m ed H an, C alcutta 1862.
İSEMİ, Fütûh es-Selâtin, nşr: M ehdi H üseyin, A gra 1938.
W. H aig, Turks and Afchans, Bombay 1965, s. 11-26, 38-48, 51-66, 66-88, 91-93, 127-227.
R. J . JU H R I, Firoz Tuqhluq (1351-1388 A.D.) A gra 1968, s. 1-32.
V.D. M A H A JA N , The Sultanate o f Delhi, D elhi 1970, s. 36-58, 59-73, 74-77, 106-109, 151-156.
E. MERÇİL, Gazneliler Devleti Tarihi, A n k ara 1989, s. 7-12, 13-51.
S.B.P. N lG A M , Nobility under the Sııltans of Delhi, A.D. 1206-1398, s. 21, 50, 51-53, 74-77.
A.S. S r i v a s t a v a , The Sultanate of Delhi, D elhi 1959, s. 30-34, 74-79, 92-97, 98-105, 118-130, 145-151, 188-193.