• Sonuç bulunamadı

23 Nisan 2021 Cuma u Yıl: 20 u Sayı: 7169 u Fiyat: 2 TL

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "23 Nisan 2021 Cuma u Yıl: 20 u Sayı: 7169 u Fiyat: 2 TL"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

emek evrenseldir

G Ü N L Ü K

www.evrensel.net

23 Nisan 2021 CumauYıl: 20uSayı: 7169uFiyat: 2 TLFiyat: 2 TL

t t t BUGÜN

yazılarıyla

Üçüncü yol…Üçüncü çizgi… Üçüncü ittifak… Üçüncü seçenek…

Yusuf Karataş s.8 Yeşiller'in güç toplaması ne anlama geliyor?

Yücel Özdemir s.9

‘Sığ derinliklere yapılan reenjeksiyonlar

durdurulmalı’ s.3 Sadaka değil toplu sözleşme s.5 Çek-Rus ilişkilerini havaya uçuran yedi yıllık fitil s.9

1 MAYIS’A GİDERKEN

YEŞİLÇAM’DA İŞÇİ FİLMLERİ: s.10

Askeri harcamalar kapitalizmi

‘kurtarıcı’ rolde

ASKERİ HARCAMALAR ŞİRKETLERE YARIYOR

ASKERÎ harcamaların ekonomi ile olan iliş- kisini inceleyen İktisatçı Doç. Dr. Adem Yavuz Elveren, “Askerî harcamalar ka- pitalist ekonomide eksik tüketimin gi- derilmesini ve ekonominin durgunluk- tan çabuk çıkmasını kapitalist kesimin çıkarlarına dokunmadan yapıyor” dedi.

DURGUNLUK DÖNEMİNDE KÂRLARI ARTIYOR

MERKEZ kapitalist ülkelerde askeri harcamaların kâr ve artı değeri artırdığını, ücretleri ise düşürdüğünü kaydeden Doç.

Dr. Adem Yavuz Elveren, “Pandemi durgunluğundayız. Maa- lesef çok zor ve ilginç zamanlar bizi bekliyor” dedi. s.6

Bir seçenek de iş durdurmak

1 MAYIS’ı gü- vencesizlik, eriyen ücretler ve skala sorun- larıyla karşıla- dıklarını belir- ten kamu işçi- leri, “Türk-İş sözleşme süre- cinin denk gel- diği 1 Mayıs’ta ne yapacak?

Bir seçeneği- miz de 1 Mayıs haftasında iş durdurmak ol- malı” diyor. s.5

Taş ocağına karşı direniş ablukaya rağmen sürüyor

RIZE’nin, İkizdere ilçesi İşkencedere Va- disi’de Cengiz İnşaat için taş oca- ğı açılmasına karşı direniş polis ve jandarma ablukasına rağmen sü- rüyor. Dün polis ve jandarma des- teğiyle vadiye giren iş makineleri- ne direnen yurttaşların üzerine kepçe sürüldü. Kadın ve çocukla- rın katıldığı direnişe il dışından katılım da bekleniyor. s.3

‘23 NİSAN ÇEKİŞME

ALANINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ’

SİYASET Bilimci Doç. Dr. Yücel Demirer 23 Nisan’ı tansiyo- nu yüksek bir gün haline getiren gerekçelerin başın- da siyasal sistem tartışma- larının geldiğini söyledi. De- mirer, 23 Nisan törenlerinin AKP’nin iktidarda olduğu yıl- larda bir çekişme alanı hali- ne getirildiğini ifade etti. s.7

NE ÜLKE BAĞIMSIZ

NE ÇOCUKLAR MUTLU

OKULUN SINAV YERİNE DÜŞÜRÜLMESİ

Adnan Gümüş’ün yazısı sayfa 2’de

Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Ancak ülke

ekonomisi bağımlı, halkın egemenliği tek adama devredilmiş durumda.

Pandemi sonrası üretime itilen çocuklar için ise bisiklet bile hayal…

OMZUNDAKİ YÜK YAŞINDAN BÜYÜK

BUGÜN 23 Nisan... Çocuklara adanmış özel bir günü yüz binlerce çocuk, koro- navirüs riskine rağmen atölyelerde ter dökerek, köşe başlarında mendil satarak karşılıyor. Tarlabaşı’da yaşayan 15’indeki Ramazan boyundan büyük çuvalları dükkanlara taşıyor. Aldığı 400 liralık haftalığı annesine veriyor erzak için. Ha- yali bisiklet, ama maddi durumunu bil- diği ailesine söyleyemiyor bunu. s.4

‘MECLİS İRADESİNİ TEK ADAMA

DEVRETMİŞ DURUMDA’

NE ulus egemen, ne de çocuklar mutlu! Ulusal eko- nomik egemenlik 450 milyar dolar dış ve iç borç- la uluslararası sermayeye ve yerli iş birlikçilerine devredilmiş durumda. Meclis tüm bunları tartışa- mıyor, iradesini tek adama devretmiş durumda. O ne isterse o oluyor.

Ahmet Yaşaroğlu’nun yazısı sayfa 7’de

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇEKİLME KARARI ÇOCUKLARI DA ETKİLİYOR s.4

Fotoğraf: Erdoğan Alayumat

HER ÜÇ ÇOCUKTAN BİRİ

YOKSULLUĞUN PENÇESİNDE s.4

2 MİLYAR DOLARLIK KRİPTO VURGUNU s.5

‘ÇALIŞMAK DEĞİL KUTLAMAK İSTİYORUZ’

1 MAYIS’ta zorla çalıştırıldıklarını ifade eden Hataylı işçiler, “1 Mayıs günü bayram kut- lamak istiyoruz” dedi. İzmir’de ise Genel-İş ve Tüm Bel-Sen üyesi emekçiler, “1 Ma- yıs yasaklara sığmaz” diyerek 1 Mayıs’ı işyerlerinde kutlama çağrısı yaptı. s.5

AŞI SIRASI BEKLERKEN HASTALANDIK

MUTASYON ENDİŞESİ

TTB Aile Hekimleri Kolu, vaka artışı ve mutasyonlu vi- rüs etkisiyle aşı olmasına rağmen hastalananların oranında artış olduğuna dikkat çekti. Hekimler, bu oranın nisan ayında daha da arttığını gördüklerini belirterek mutasyonlu virüs endişesini dile getirdi.

‘10 ASM’DEN 9’u YETERSİZ

PANDEMİ ve aşıyla birlikte ASM’lerin yükünün arttı- ğına, buna rağmen penceresiz, güneş görmeyen ve personel eksikliğinin giderilmediğine dikkat çeken hekimler “10 ASM’den 9'u yetersiz. Şehir hastanelerinin 1 yıllık kirasıyla 16 bin ASM yapabi- liriz” dedi. s.2

KİMİN BAKAN OLDUĞUNUN BİR KIYMETİ VAR MI?

TEK adam yönetiminde artık bakanlardan istenen, kendi bakanlığının faaliyet alanında kararlar alıp bunların gerçekleştirilmesini sağlamak değil, tek adamın yetki ve inisiyatifini tartıştıracak hiçbir şey yapmamasıdır.

Yani “tam biat” hali!

İhsan Çaralan’ın yazısı sayfa 3’te

Hakikati dile getirme çabasındayız

KÜRT Gazeteciler Günü kutlanıyor.

Evrensel’e konuşan Bölge’de çalı- şan Kürt gazeteciler, hakikati dile getirme çabası içinde olduklarını belirterek, baskının dayanışmayla bertaraf edileceğini dile getirdi. s.8

‘Amaç yan yana duruşu engellemek’

KOBANÊ davasının ilk duruşması 26 Nisan’da Ankara 22. Ağır Ce- za Mahkemesinde görülecek.

HDP Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş dava öncesi yaptığı açıklamada HDP’nin diğer muha- lefet güçleri ile yan yana gelmesi- nin engellenmek istendiğini söyle- di. s.7

Fotoğraf: Evrensel

Fotoğraf: Gençağa Karafazlı

Ruhsar Pekcan 100 liralık dezenfektanı Ticaret Bakanlığına 175 liraya satmış

Fotoğraf: Çark filminden bir sahne

(2)

T

ürk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekim- liği Kolu, pandemi anket çalışmasının mart ve nisan ayı raporlarını paylaştı.

TTB Aile Hekimliği Kolu Başkanı Em- rah Kırımlı, çift doz aşı uygulanıp kovid-19’a yakalanan hastaya rastlayan aile he- kimi sayısının nisan ayında yüzde 40’a çıktığını be- lirtti. Aşı olmasına rağmen hastalanan kişilerin ar- tacağı uyarısında bulunan Kırımlı, “Tek dozunu olup, ikinci doz randevusu öncesi hastalananlar

var. Mutasyonlu virüslerin yayılımı endişe verici”

diye konuştu.

‘AŞI SIRASI BEKLERKEN…’

Online yapılan toplantıda 1300’e yakın hekimin katıldığı anketin sonuçlarını paylaşan Kırımlı, aile sağlığı merkezlerinde (ASM) her pik döneminde olduğu gibi hastalanan sayısının giderek arttığının görüldüğünü söyledi. Şubatta aile hekimleri olarak ikinci doz aşılarını olmalarına rağmen martta has- talanan aile hekimi sayısının 10 binde 12’yken ni-

sanda bunun 10 binde 45’e çıktığına dikkat çeken Kırımlı

“Vaka artışı ve mutasyonlu vi- rüs etkisini gösterdikçe aşının gücü salgını önlemeye yetmi- yor. Çift doz aşılarını olması- na rağmen son bir ayda 100’e yakın arkadaşımız kovid geçir- di. Aile hekimlerinin çift doz aşı uygulanıp kovide yakala- nan hasta tespiti martta yüzde 11 iken nisanda yüzde 40’a çıktı” dedi.

Mutasyonlu virüslerin art- masıyla aşının etkinliğinin azaldığını ve salgının kontrolünün zorlaştığını belirten Kırımlı, “Yeni dalgayı yaşarken aşılı olmasına rağmen hastala- nan kişi sayının artacağını ve arttığını görüyoruz.

Hastalarımızın aşı sırası beklerken kovid-19’a ya- kalandığını görüyoruz. Tek dozunu olup, ikinci doz randevusu öncesi hastalananlar var. Mutasyonlu virüs varyantlarının yayılımı endişe verici. Alına- cak tedbirlerle halen vaka sayısında azalma sağla- nabilecek bölgeler var” diye konuştu.

’10 ASM’DEN 1’İ YETERLİ’

Salgının başından beri güneş görmeyen, pence- resi olmayan, fiziki imkanları yetersiz ve personel sayısı eksik olan ASM’lerin daha sağlıklı ortamlar- da hizmet vermesi için çağrı yaptıklarını hatırlatan Kırımlı, “10 ASM’den sadece biri tamamen pan- demi kurallarına göre yeterli. Bekleme alanları dar ve havalandırması yok. Her ASM’de aile he- kimlerinin 1 odası olması gerekiyor ama 1 odada 2 kişi çalışan aile hekimleri var. Ebe ve hemşire ar- kadaşlarımızda bu sayı daha yüksek. İstanbul’da 3 yılda sadece 1 ASM yenilendi. Yenilenme nedeni de bu ASM’de görev yapan Yavuz Kalaycı arkada- şımızın kovid nedeniyle hayatını kaybetmesi. Şehir hastanelerinin 1 yıllık kirasıyla 16 bin ASM yapa- biliriz. Sadece 4 ayda bütün ASM’leri baştan yapa- bilirdik” diye konuştu. (Ankara/EVRENSEL)

2 3 N i s a n 2 0 2 1

C u m a

evrensel 2

haber@evrensel.net

haber/ilan

ÇUKUR/OVA

Adnan GÜMÜŞ

agumus@evrensel.net

B

ir taşla yapılacak kaç yanlış varsa, onları yapmaya YÖK ve MEB devam ediyor. Salgın döneminde okul ve üniversiteleri iptal ettikleri, okulun ve üniversitenin yerine EBA ve sanal platformları geçirdikleri gibi, bundan çok daha kötüsü okul ve üniversiteleri sadece sınav rolü- ne düşürerek büyük bir değersizleştirmeye de yol açmak- tadırlar. Okul ve üniversiteler sınavla anılır olmakta, sınavla özdeşleştirilmekte; maalesef YÖK ve MEB okul ve üniversiteyi sınavlara indirgemektedir.

Sadece 8. ve 12. sınıflar için okulun açık olmasının gerekçesi; çocuklar mezun olmadan ortaokul veya orta- öğretim (lise) kazanımlarını/yeterliliklerini iyi bir şekilde tamamlatmak mı yoksa sınavlara yönelik kaygı ve beklen- tilere yanıt vermek mi?

1., 5. ve 9. sınıflar mı daha kritik sınıflardır, daha temel ve kazanımlara yönelik sınıf seviyeleridir yoksa 8. ve 12.

sınıflar mı?

İlkokulun her bir yılı mı çok önemli yoksa 8. veya 12.

sınıflar mı? Ara sınıflar gözden geçirilebilir, süreci atlanabilir, dikkate alınmasa da olabilir sınıflara mı?

Üniversitelerde başta hazırlık ve 1. sınıflar mı önemli yoksa sadece staj ve uygulamalı dersler mi?

Üniversitede biyoloji önemli değil de tıp, eczacılık, diş hekimliği mi daha önemli? Sağlık bilimlerinin temeli biyoloji, fizyoloji değil mi?

Mühendisliklerde uygulamalı dersler önemli de mühen- disliğin temelini oluşturan matematik, fizik, kimya ders, program veya bölümleri daha vazgeçilebilir mi?

Teori önemli değil de, düşünce ve kafa önemli değil de sadece pratik bilgiler mi önemli? O zaman okul veya üni- versiteler niye var?

Ölçme değerlendirme nedir? Ölçülecek olanlar nedir?

Ölçülecekler nasıl ölçülecek? Ölçülenler neye göre değer- lendirilecek?

Okul ve üniversiteler eğitim öğretim yerleri mi, bilgi-bi- lim-beceri-duyarlılık kazanım yerleri, insan toplum olma yerleri mi yoksa seçme ayıklama merkezleri midir?

OKUL VE ÜNİVERSİTE YAŞAM ALANIDIR, EĞİTİM ÖĞRETİM KURUMUDUR,

GELECEĞİN ÜRETİLMESİDİR

Okul ve üniversiteler her şeyden önce birer yaşam alanıdır, hem de çocuklarımızın ve gençlerimizin en temel yaşam alanlarıdır, halkın da yaşam alanı haline getirilmelidir.

Yaşam alanlarının nasıl olduğu veya olması gerekti- ğinin en güzel örneklerinden biri doğadır. Orman nasıl bir yaşam alanı ise, ağacın büyümesi ve varlığını sür- dürmesi, serpilmesi için nasıl habitata, ormana ihtiyacı varsa, okullarımız da başta çocuk ve gençler olmak üzere hepimizin serpilip geliştiği yaşam alanlarıdır.

Bunu idrak, farkındalık, bilgi, beceri, duyarlılık gelişimi ile; kütüphanesi, bahçesi, oyun alanı, salonları, derslik- leri, laboratuvarı, yemekhanesi, kantini, yurdu, kitapçı- sı, kırtasiyecisi ile; çocukların, gençlerin, bilge öğret- menlerin bir araya gelmesi ile; merak etmesi, sorması, öğrenmesi, sorgulaması ile sağlamaktadır. Okul ve üni- versite araştırma ve teknolojinin yaşam alanlarıdır.

Okul ve üniversiteler bilgi ve özgürleşme alanlarıdır, düşünme, sanat, kendini geliştirme ve gerçekleştirme yaşam alanlarıdır.

Okul ve üniversiteler sadece bilgi aktarımı değil bilgi üretimi alanlarıdır, bilgi ve yaşamın nasıl üretileceğinin eğitiminin ve öğretiminin verildiği alanlardır. Ekmek, elma yemenin ötesinde bunların nasıl üretileceğinin, uzaya nasıl gidileceğinin, salgınlarla nasıl baş edileceği- nin araştırıldığı, iyilik güzelliğin ne olduğunun sorgulandı- ğı, bilgisinin üretildiği ve yaşama geçirildiği alanlardır.

Okul ve üniversiteler doğanın anlaşıldığı ve artırıldığı, geleceğin üretildiği, insanın kendi ve toplumsal öz bilin- cini edindiği, insanın insan, toplumun toplum olduğu alanlardır.

DİSTOPYA: OKUL VE ÜNİVERSİTELERİN SINAV VEYA SINAVA HAZIRLIK YERİNE DÜŞÜRÜLMESİ

Okulu ve üniversiteyi yaşam alanı olmaktan, araştır- ma bilim alanı olmaktan, düşünme sorgulama alanı olmaktan, sanat alanı olmaktan, topluluk olmaktan çıka- rıp sınav yerine dönüştürmeye kalkışan anlayış ne eği- timden ne bilimden ne de okul ve üniversiteden anlıyor demektir.

MEB ve YÖK süreci sonuçlarla, sonucu nedenle, aracı amaçla karıştırmaktadır. Neyi neyle karıştırdığının bile pek farkında değildir.

Eğer üniversite ve okul zaten sınırlı düzeyde açık tutulabiliyorsa, o halde, bundan sınavlar için değil nite- likli kazanımlar için yararlanılması uygun olacaktır.

Çocuklar okula, gençler üniversiteye yaşam alanlarına gelir gibi gelmek ve geldiklerinde ise sınav bir kazanım olmadığına göre bilgi, beceri, duyarlılık, özetle yaşam alanı gibi bir yaşam alanı bulmak durumundadır.

Okulu ve üniversiteyi dijitalde dikte edilenlerin sınav yerine düşürmektense, o halde, hiç açmamaları hiç olmazsa okul ve üniversite fikrinin zedelenmemesi için daha uygun olacaktır.

MEB ve YÖK eğitim öğretimi, bunun yaşam alanı ve ajansı olan okul ve üniversiteyi dijitale terk etmekle, okul ve üniversiteyi sınav yerine düşürmekle ütopya değil distopya aracı haline getirmiş bulunuyor.

İyi bir okul ve üniversite ailelerimizin ve çocuklarımı- zın rüyası sayılır, okul ve üniversiteleri insanlığın en güzel ütopyaları haline getirelim.

23 NİSAN ÜTOPYASI

İşgal, savaş, emperyalizm, fetihçilik değil yurtta barış, dünyada barış olsun, egemenlik kayıtsız şartsız halkın olsun. Okul ve üniversitelerimiz bilgi, bilim, özgür- lük, demokrasi, barış, halkın yaşam alanı olsun.

YÖK VE MEB’IN DISTOPYASI:

EĞITIMIN DIJITALE TERK EDILMESI VE OKULUN SINAV YERINE DÜŞÜRÜLMESI

Aşıya rağmen hasta sayısı arttı

Fotoğraf: Kişisel arşiv

Fotoğraf: Ekran görüntüsü

(3)

2 3 N i s a n 2 0 2 1

C u m a

evrensel 3

haber@evrensel.net

haber

KISA... KISA

3 günlük

sokağa çıkma kısıtlaması

İÇİŞLERİ Bakanlığı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın resmi tatil olması dolayısıyla bu hafta sonuna özel ola- rak sokağa çıkma kısıtlamasının bugün saat 19.00’da başlaya- cağını duyurdu. Cuma, cumartesi, pazar gün- lerinin tamamını kap- sayacak sokağa çıkma kısıtlaması, 26 Nisan Pazartesi saat 05.00’te sona erecek.

(ANKARA)

Otomobilinin önünde ölü bulundu

DİYARBAKIR’ın Kayapınar ilçesinde polis, çevre yolunda park halindeki otomo- bili görüp, kontrol etmek için durdu.

Polisler, aracın önünde yerde yatan kişiyle karşılaşıp sağlık ekip- lerine haber verdi.

Gelen sağlık ekibi, özel bir hastanede radyoloji uzmanı ola- rak görev yapan Doktor Mehmet Karaşin olduğu belirle- nen kişinin öldüğünü tespit etti. Karaşin'in evli ve 1 çocuk babası olduğu bildirildi.

(DİYARBAKIR)

Öğretmen koronadan öldü

TEKİRDAĞ’ın Kapaklı ilçesi öğretmen olan Fatih Korgancı ile eşi Nebahat Zühre Korgancı, mart ayında koronavirüse yakalan- dı. Hastaneye kaldırı- lan çiftten Nebahat Zühre Korgancı, teda- visinin ardından tabur- cu edildi. Durumu kötüleşen Fatih Korgancı ise yoğun bakım servisine alına- rak, entübe edildi. 1 çocuk babası Fatih Korgancı, yapılan tüm müdahalelere rağmen, dün yaşamını yitirdi.

(TEKİRDAĞ)

Cezaevinde 5 personel kovid oldu

SAKARYA’nın Ferizli ilçesindeki L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda görevli 5 infaz koruma memuru koronavirüse yakalan- dı. Bu kişiler ile kendi- leriyle temas edenler, karantinaya alındı.

Personelin sağlık durumlarının iyi oldu- ğu ve günlük olarak takip edildiği öğrenildi.

(SAKARYA)

A

ylardır, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kabinede yapacağı değişiklikler üstünden “Saray’a çok yakın kaynaklar”dan alın- dığı söylenen “bilgiler”

doğrultusunda haberler, yorumlar yapıp, her gün yeni bir kabine kurup dağıtanlar, 2 bakanın görevden alınması, yer- lerine 3 bakanın atan- masıyla yetinmek zorunda kaldılar.

Bu değişikliğin nedeni belli!

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın kendi firmasın- dan bakanlığa dezenfektan satın alması skandalının ortaya çıkması karşısında, “128 milyar dolar nerede”

sorusuyla iyice sıkışmış olan Erdoğan yönetimi, bu skandalın sıkıntılarına sıkıntı eklemesini göze ala- mamış olmalı ki, Pekcan’ı vakit geçirmeden görev- den almak zorunda kaldı. Yerine ise, AKP Milletvekili Mehmet Muş’u atadı.

Erdoğan, Pekcan’ı yalnız göndermek istememiş de olmalı ki, Aile, Sosyal Hizmetler ve Çalıma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’u da görevden alarak, bakanlı- ğı ikiye böldü: Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına, son kongrede AKP MYK’sine giren Avukat Derya Yanık’ı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ise MHP’den AKP’ye geçen ve halen başdanışmanlığını da yapan Vedat Bilgin’i atadı!

ÖZ GEÇMİŞLER

İSTENEN ÖZELLİKLERİ TAŞIYOR!

Bu atamalarla birlikte, yeni bakan atananların sicilleri konuşuluyor.

Tabii bu arada, kabinedeki 2 kadın bakan görev- den alınırken, 2 kadın bakanın yerine 2 erkek ve sadece 1 kadın bakan atanmasına dikkat çekiliyor.

Çünkü böylece 16 kişilik kabinede 2 kadın bakan varken şimdi 17 kişilik kabinede sadece 1 kadın olması, Kabinedeki kadın oranının 16’ya 1’den 17’de 1’e düşmesi de ayrıca eleştiriliyor.

Göreve atanan yeni bakanların öz geçmişlerine dair bilgiler de medyada tartışılıyor. Ama atanan bakanların hakkında tartışılanlar, FETÖ’ye övgüler dizmiş olmak, Ensar Vakfı skandalında vakfın savu- nuculuğunu yapmak, Berat Albayrak ya da Bahçeli’ye yakın olup olmamak... gibi, hangi AKP’li atansa onlarda da bulunacak özelliklerden söz edili- yor. Yani bu kişiler, şu başarılı geçmişlerinden dola- yı, bugün de karşı karşıya olunan şu sorunları çöz- mek üzere bu bakanlıkların başına getirilmişlerdir denilebilecek bir geçmişe sahip değiller.

Tıpkı görevden alınan bakanların da böyle özel- likleri olmadığı gibi!

Bunun nedeni de belli.

Çünkü parlamenter sistemlerde bakanlar az çok siyasi mücadele içinde bulunmuş, kamuoyunda yaşantılarıyla, yaptıkları ya da yapmadıklarıyla tartı- şılmış kişiler olarak, bir bakanlığa atandığında ne yapıp yapmayacağı konusunda üstünde konuşulup tartışılacak bir geçmişe sahiplerdir. Ama bugün,

“Türk usulü başkanlık sistemi”nde, bakanların Cumhurbaşkanının “özel kalem müdürü” olmaktan fazla bir inisiyatifleri olmadığı gibi, kariyerinin, yete-

neklerinin ne olup olmadığı da çok umursanmamak- tadır.

KİMİN BAKAN OLDUĞUNUN BİR KIYMETİHARBİYESİ VAR MI?

Çünkü artık bakanlardan istenen, kendi bakanlı- ğının faaliyet alanında kararlar alıp bunların gerçek- leştirilmesini sağlamak değil, tek adamın yetki ve inisiyatifini tartıştıracak hiçbir şey yapmaması, bunun için de, tek adamın sadece “yapma” dedikleri- ni yapmamakla yetinmeyip “yap” demediği hiçbir şeyi yapamama disiplinine sahip olmasıdır. Yani “tam biat” hali! Ki, yeni atanan bakanların öz geçmişi, ara- nan özelliklere sahip şahsiyetler olduğunu göster- mektedir.

Yılın başından beri medya ve siyasette, en istik- rarlı tartışılan konulardan birisi de “Erdoğan’ın kabi- nede kapsamlı bir değişiklik yapmak için hazırlandığı iddiası etrafındaki tartışmadır” dersek bir abartı yap- mış olmayız.

Ama ne var ki, “mini kabine değişikliği” vesilesiyle de gördüğümüz gibi, bakanların gelip gitmesinin hal- kın beklentileriyle bir ilgisinin olmadığı, gerçek

yaşamda bir değişiklik yapmadığı, yapmayacağı ortada. Çünkü tek adam rejiminde bu atama ve görevden almaların bir kıymetiharbiyesi olmamakta- dır.

Ancak bu gerçek bilindiği halde, kabine tartışma- ları yaklaşık üç aydan beri gündemden eksik olma- maktadır. “Saray”dan iyi haber alan kaynaklara sahip olduğu söylenen gazeteciler, son 1 ayda iddia- larını daha da ilerlettiler. “1 hafta içinde”, “birkaç gün içinde”, “Bu gece, yetişmezse yarın gece kabine ope- rasyonu var”, diyecek kadar sorunu sahiplendiler!

Öyle ki bazı gazetecilerin, gece 01.30 sıralarında basılan Resmi Gazete’yi görmeden uyuyamadıkları anlaşılıyor.

Neyse ki, “Kabine operasyonu Bayram sonrasına ertelendi” diye rahatlamış olmalılar!

‘KABİNE OPERASYONU’ TARTIŞMASI KİMİN İŞİNE YARIYOR

Ancak burada, kabineye kimin girip kimin gidece- ği bu kadar önemsizken, “Kabine değişikliği olacak, haberini gündemde tutmak kimin işine yarıyor?” soru- su önem kazanıyor.

Bu sorunun kısa yanıtı; herhalde “İktidarın işine yaradığı”dır!

Çünkü böylece iktidar;

r Gündemi belirleme inisiyatifini kaybettiği bir dönemde, “kabine değişikliği” gibi gerçekte kendisine hiçbir maliyeti olmayan bir konuyu siyasi gündemde tutturarak, bunu bir nefes alma imkanı olarak kul- lanmak,

r Kabinede kalmak isteyen bakanların kendile- rine çeki düzen vermesini sağlamak,

r Kabineye girmek isteyen yakın çevrenin “biat yarışı”na girmesi

r Kamuoyunda kabine değişikliği ile verilmeyen hizmetlerin verileceği, yapılmayan işerin yapılacağı konusunda beklenti yaratmak... gibi önemli kaza- nımlar elde etmektedir.

Bu gerçekler dikkate alındığında önemli olan, demokrasi güçlerinin, tek adam yönetimine karşı olan her odağın, her çevrenin, kimin bakan olup olmadığından bağımsız olarak tek adam yönetimine karşı ortak bir mücadele hattında hareketi asıl dik- kat noktası yapan bir mücadeleye yönelmeleridir.

HABERÝN ÝÇÝNDEN

İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

KİMİN BAKAN OLUP OLMADIĞININ HİÇBİR ÖNEMİNİN OLAMADIĞI BİR KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ

Gençağa KARAFAZLI Hüseyin ALTUN

Rize

R

ize’nin, İkizdere ilçesi İşken- cedere Vadisi’nin katledilme- sine karşı direnen yurttaşların üzerine iş makinesi sürüldü, yurttaşlar yaşananlara “Devlet yaşam alanlarımızı Cengiz’in taşı için katle- diyor” diye tepki gösterdi.

AKP’ye yakınlığıyla bilinen Cengiz İnşa- at’ın İyidere Lojistik inşaatı için taş ocağı yapacağı Rize İkizdere’deki İşkencedere Vadisi’ne önceki gün jandarma desteğiyle giren kepçeler vatandaşın direnişi üzerine geri dönmüştü. Dün sabah iş makineleri bu sefer polis ve Jandarma eşliğinde vadiye geldi. Yurttaşlar kepçelere karşı direndi ancak direniş jandarma ve polis tarafından engellendi.

Kepçenin İşkencedere Vadisi’ne polis ve jandarma desteği ile girdiği esnada Dursun Baş isimli yurttaş kepçenin önünde dura- rak jandarma yetkilileri ve kepçeyi vadiye sokmaya çalışan kepçe operatörü ile tartış- tı. Tüm çabasına rağmen kepçenin vadiye girişini engelleyemeyen Baş bu kez kepçe- nin önüne atladı, ancak kepçe operatörü yoluna devam ederek yurttaşı kepçenin kü- reği ile iterek kenara attı.

Polis ve jandarma Vadiyi yol boyunca trafiğe hem de yayaların geçişine barikatlar kurarak kapattı.

İŞ MAKİNELERİ ÖNCEKİ GÜN GERİ DÖNDÜRÜLMÜŞTÜ

Bir aydan beri İşkencedere Vadisi’nde kurulan direniş çadırında nöbet tutan Dur- sun Baş, önceki gün iş makinelerinin sabah askerlerle geldiğini, jandarmanın vadi giri- şinde barikat kurduğunu ve vadiye girişe izin vermediğini aktardı. Nöbet tutulan yerden iş makinelerini götüremeyen şirket yetkililerinin, başka alanlardan gizlice İş- kencedere Vadisi’ne girip çalışmaya başla- dığını söyleyen Baş; “Bazı arkadaşlarımız çalışma yapılan alana ulaştı. Çalışma izinle- rinin olup olmadığını sordular ancak her- hangi bir izin belgesi gösteremediler. Gös- terilen tepkiler sonrası iş makineleri çalış- mayı sonlandırdı ve makine şehre geri gö- türüldü” dedi.

‘İKİNCİ GÜN ONLARCA JANDARMA VE POLİS GELDİ’

Dün sabah sabah da İşkencedere Vadi- si’ne 6 minibüs jandarma ve polis aracının geldiğini aktaran Dursun Baş dün sabah

yaşadıklarını şu şekilde dile getirdi; “Dün olduğu gibi bugün jandarma ve polis eşli- ğinde iş makineleri, nöbet tuttuğumuz va- dinin girişine geldi. Önce jandarma ve polis vadi girişine barikat kurdu, ardından çadır tutuğumuz alana da jandarma ve polis gel- di” dedi.

Koruma altında olan, sit alanı ilan edil- miş bölgenin katledilmesini istemediklerini vurgulayan Baş; “Bu cennet vadi bizim ya- şamımızdır. Bu vadiyi Cengiz İnşaat için katletmeyin diyoruz. Başka uygun olabile- cek alanlar taş ocağı için bulunabilir. Bizim bu vadimizden 3 kilometre uzağında aktif olarak çalışan 2 taş ocağı var gitsin oradan taş alsınlar diyoruz” diye tepki gösterdi.

‘DEVLET VADİMİZİ KATLEDECEK CENGİZ İNŞAAT’A TAŞ VERECEK’

Burada yapılacak olan çalışmanın yasal olmadığına vurgu yapan Baş şu ifadeleri kullandı; “Bu vadide taş ocağı açılacak olan yerde daha önce başka bir firma taş ocağı açmak istedi yargıya baş vurduk ve yargı bu vadide taş ocağı açılmasının uygun olmadığına karar vermişti. Şimdi aynı yer ve aşağısında devlet kendi gücünü kullana- rak Trabzon 11. Bölge Müdürlüğü adı al- tında taş ocağı açarak İyidere’de lojistik

merkezi inşaatını yapacak olan Cengiz İn- şaat’a taş verecek. Burada Cengiz İnşaat’ın iş makineleri daha doğrusu onun belirledi- ği bir taşeron tonlarca dinamit patlatarak taş çıkartacak. Koruma altına alınan 200 vadiden biri olan İşkencedere Vadisi Cen- giz için katledilecek buna karşı direnece- ğiz.”

Dursun Baş açıklama yaptığı sıralarda kadın ve çocuklardan oluşan onlarca yurt- taşın vadiye çıkarak çalışma yapacak olan kepçeyi vadiden çıkartmak için mücadele ettiği bilgileri geldi.

İşkencedere Vadisi’ne kepçelerin girdiği haberlerinin medyada yer alması sonrası il dışında bulunan birçok İkizdereli yurttaşın, İkizdere’ye giderek direnişe destek verece- ği öğrenildi.

ABLUKADA DİRENEN İKİZDERELİLER:

Devlet yaşam alanlarımızı

Cengiz’in taşı için katlediyor

Rize İkizdere’deki İşkencedere Vadisi’nde Cengiz İnşaat için kurulmak istenen taş ocağına karşı direnen yurttaşların üzerine kepçeleri sürdüler.

Yurttaşların direnişi sürüyor.

‘Sığ derinliklere

yapılan reenjeksiyonlar durdurulmalı’

Özer AKDEMİR İzmir

TMMOB Maden Mühendisleri Odası (MMO), Denizli Sarayköy ve Aydın Buharkent’te bulunan Tekkehamam jeotermal sahasındaki tarım alanlarında yaşanan kontrolsüz sıcak su çıkışları ile ilgili rapor hazırladı.

Bölgedeki JES işletmelerinin üretime başlamasıyla doğal çıkışların azaldığı ve/

veya tamamen kesildiği, son dönemlerde ise çıkışların yeniden başladığını ifade eden heyet, kontrolsüz yüzeye çıkan suyun tarım arazilerini ve ağaçları kuruttuğuna dikkat çekti. Şirket yetkilileri söz konusu çıkışların depremlerden kaynaklandığını ileri sürüyor.

SIĞ DERİNLİKLERE AKIŞKAN BASILMIŞ

MMO heyetinin yaptığı

değerlendirmelerde şu görüşlere yer verildi:

r Yüzeye sıcak su çıkışları, bölgede meydana gelen depremler tarafından tetiklenmiş olsa bile, sığ derinlikteki kuyulara basılan akışkanın doğal kırık ve yapay çatlaklar boyunca veya iyi çimentolama yapılmayan kuyularda boru arkasından yüzeye çıkması ihtimal dahilindedir.

r Sığ derinliğe yapılan reenjeksiyon uygulamaları derhal durdurulmalı ve akışkanın derin rezervuarlara reenjeksiyon yapılması sağlanmalıdır.

r Yüzeyde gözlenen sıcak su çıkışının bir diğer nedeni de reenjeksiyon yapılan kuyulardaki koruma borularında oluşabilecek yırtık, delik, çatlak gibi deformasyonlardır.

‘YÖNETMELİK HAZIRLIYORUZ’

Raporun sonuç kısmında sıcak su çıkışlarının bilgi, deneyim, mevzuat eksikliği ve denetim yetersizliğinden kaynaklandığı dile getirildi. Bu tür sorunlara karşı yönetmelik hazırladıklarını belirten MMO, “Düzenlemenin yürürlüğe girmesi durumunda, çevreye verebilecek zararlar en aza indirilebilecek” dedi.

Fotoğraf: DHA

Fotoğraf: DHA

Fotoğraf: DHA

Fotoğraflar: Gençağa Karafazlı

Fotoğraf: Özer Akdemir Fotoğraf: AA

(4)

2 3 N i s a n 2 0 2 1

C u m a

evrensel 4

haber@evrensel.net

haber

GÜNLÜK

evrensel

Günlük Yaygın Süreli Gazete

Bülten Basın Yayın Reklamcılık Tic. Ltd. Şti. Adına Sahibi:

Kürşat Yılmaz Genel Yayın Yönetmeni:

Fatih Polat

Yazı İşleri Müdürü:

Erdi Tütmez Sorumlu Yazı İşleri Müdürü:

Görkem Kınacı Haber Müdürü:

Cem Şimşek Haber Müdür Yardımcısı:

Gökhan Durmuş

Yönetim Yeri: Adres: Mehmet Akif Ersoy Cad. Mehmet Çıbıkçı İş Merkezi No: 2 K: 2 İşyeri No: 21 Şirinevler/B.Evler-İSTANBUL Tel: 0212 909 48 01 Fax: 0212 654 15 04 Dağıtım: Turkuvaz

Dağıtım Pazarlama A.Ş. Banka Hesap No: Bülten Basın Yayın Reklamcılık Tic. Ltd. Şti.

TEB Yeşilköy Şubesi IBAN: TR83 0003 2000 0540 0000 2600 57

günlük

evrensel

’i bayinizde bulamıyorsanız Bayinin unvanını ve bayilik numarasını

dağıtım servisimize bildirin, gazetenizi bayinize ulaştıralım.

ALİ TERZİ: 0.532.315.59.03 - 0.506.671 70 64 - 0.850 302 20 67

aterzi@evrensel.net - evrenselali@yahoo.com.tr

23 Nisan 2021 Cuma / Sayı: 7169

Ankara: (Birkan Bulut) Karanfil Sokak, No: 11/16 Kızılay Tel: (0312) 4194480 Faks: 4194483 İzmir: (Özer Akdemir) Oğuzlar Mah. Gaziler cad. No: 133 D:701 Kapılar Tel: (0232) 4457020 Faks: 4845755 Adana: Ce-

mal Gürsel Caddesi Ali Hikmet İş Hanı Kat:2 No: Tel-Faks: (0322) 3631016 Diyarbakır: Yenişehir Mah. Ali Emiri 7. Sokak Karacadağ Apt. Kat:1 Daire: 7 Yenişehir Tel: (0412) 2282613 Almanya/Köln: (Serdar Der-

ventli) Tel: (0049) 2215108970-71 / 2219131271 Faks: 2219131269 Fransa/Paris: (Yıldız Eren) Tel: (0033) 148240473 Faks: 142469227 İngiltere: Tel: (0044) 2072758440 Faks: (0044) 2072757245 İstanbul Baskı: Kuzey Veb Ofset San. Tic. Ltd. Şti Tayakadın Mah. Yassıören Cad. No:75/1

Arnavutköy/İstanbul Tel: 0212 682 61 62 Adana Baskı: Arslan Güneydoğu Gazetecilik, Matbaacılık ve Kağıtçılık A.Ş. Yeni Doğan Mh. 2108 Sk. No: 18/A Yüreğir/ADANA Eylem NAZLIER

İstanbul

B

ugün 23 Nisan... Çocukla- ra adanmış özel bir gün ol- sa da, yüz binlerce çocuk, koronavirüs riskine rağ- men atölyelerde ter dökü- yor, köşe başlarında mendil satıyor, ayakkabı boyuyor. Ramazan da o ço- cuklardan biri. Daha 15’inde... Tarla- başı’da boyundan büyük bir çuval ta- şırken karşılaşıyoruz onunla. “İşin zor mu” sorusunu sorunca biraz duraksı- yor, “Çuval taşıyorum. Çuvaldaki ürünleri başka dükkanlara götürüyo- rum. Bazen ağır yük oluyor, o zaman bölüyorum. Yavaş yavaş gidiyorum, ya- vaş yavaş geliyorum. Belimi fazla acıt- mıyorum. İlk zamanlar zordu ama bir süre sonra alışıyorsun” diye yanıtlıyor.

Ramazan sekiz çocuklu bir ailenin 5 numarası. Ailesi 11 yıl önce daha iyi bir yaşam için Mardin’den göç etmiş İstanbul’a... Tarlabaşı’da kiraladıkları iki odalı bir evde yaşıyorlar. Kendisine ait bir odası yok. Kardeşleriyle birlikte aynı odada kalıyor. Tarlabaşı’da om- zunda bir çuvalla yokuş yukarı çıkar- ken, soluklandığı sırada yanına gidiyo- ruz Ramazan’ın. İlk başta röportajımı- zı kabul etmiyor, sonra geri dönüyor.

Anlıyoruz anlatacağı çok şey var Ra- mazan’ın. Nerede çalıştığını sorarak başlıyor sohbetimiz ve anlatıyor:

“Tekstil atölyesinde çalışıyorum. 3 ay- dır çalışıyorum, maddi durumumuz ol- madığı için. Daha önce de çalışıyor- dum ama çok az çalışıyordum. Bizim mahallede bir abi vardı, oyuncak yapı- yordu ona yardım ediyordum. Şimdi okullar kapandığı için daha uzun süre çalışıyorum.”

‘İŞTEN GELİNCE UYKUM GELİYOR, DERSLERE BAKAMIYORUM’

“Peki nasıl ders çalışıyorsun, zor ol- muyor mu” sorumuza ise Ramazan şöyle yanıt veriyor: “Akşam bazen tek- rar ediyorum bazen uykum geliyor tekrar edemiyorum. Zor oluyor. Ders- leri etkiliyor ama arada ustadan izin alıyorum, erken çıkıp derslere bakıyo- rum. Derslerden biraz geri kalıyorum.

Bilgisayarım yok, telefonla derslere bakıyorum. Telefonla girerken zor olu- yor ama. İnternette bazen olmuyor, o zaman da komşudan çekiyoruz.”

‘SABAH UYANIRKEN ZORLANIYORUM’

Sabah 8.30’da işe gittiğini akşam 19:00’da işten çıktığını söyleyen Ra- mazan, “Oruç var ya ondan dolayı normalde 8’de paydos. Eve gidince oturuyorum, dinleniyorum, yemeğimi yiyorum, sonra biraz televizyon izliyo-

rum, yorgun oluyorum hemen yatıyo- rum. Sabah uyanırken biraz zorlanıyo- rum. Biraz daha uyuyayım diyorum ama yapacak bir şey yok. Mecburum çalışmaya. İşyerinde bir saat molam var. Öğle yemek molam. Abla bir saat dinleniyorum, bu aralar oruç tutuyo- rum ya oruç tutarken zor oluyor. İşye- rinde öğle arasında uyuyorum” diyor.

‘ALDIĞIM MAAŞI ANNEME VERİYORUM’

Haftalık 400 TL maaş aldığını anla- tan Ramazan, “Aldığım maaşı anneme veriyorum. Annem erzak alıyor, kira- ya veriyor. 1000 TL kira. Haftalık 50 TL alıyorum annemden. Arkadaşlarla harcıyorum. Geziyoruz, gidiyoruz arka mahallede bisikletçi var bisiklet kiralı- yoruz. Yemek alıyoruz kendimize, tur- luyoruz işte. Hafta içi olduğunda da çalışıyoruz” diye konuştu.

‘ÇOCUKLARIN

ÇALIŞMADIĞI BİR DÜNYA HAYAL EDİYORUM’

Sonrasında şöyle bir diyalog geçi- yor Ramazan’la aramızda:

-Bisikletin yok mu?

-Kendi bisikletim yok.

-Para biriktirip alamaz mısın?

-Vardı da çaldılar.

-Babana demiyor musun ‘bana bir bisiklet al’ diye?

-Maddi durumumuz yok, nasıl söy- leyeyim babama bisiklet al (gözleri doluyor)

-Hayallerinden biraz bahsetsene?

-Herkesin maddi durumunun iyi ol- masını istiyorum.

-Kendin için peki?

-Kendim için bir şey istemiyorum ailem için istiyorum. Kendim için me- sela hayallerimin peşinden koşmak is- tiyorum. Maddi durumumuzun iyi ol- masını istiyor.

-Büyüyünce ne olmak istiyorsun?

-Yunus polis olmak istiyorum, vata- nımı seviyorum.

-Nasıl bir dünya hayal ediyorsun?

-Abla herkesin mutlu olacağı bir dünya hayal ediyorum.

-Çocuklar için peki?

Çocukların çalışmadığı herkesin mutlu olduğu bir dünya hayal edi- yorum.

Omzundaki yük Omzundaki yük yaşından büyük yaşından büyük

Ramazan 15 yaşında. 9’uncu

sınıf öğrencisi.

Pandemiyle birlikte okullar uzaktan eğitime geçtiği için 3 aydır bir tekstil

atölyesinde çalışıyor. Akşam

eve geldiğinde derslerine baktığını söyleyen Ramazan,

“Mecburum çalışmaya” diyor,

gözleri doluyor ve ekliyor:

“Hayalim çocukların çalışmadığı bir

dünya.”

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇEKİLME KARARI ÇOCUKLARI DA ETKİLİYOR

İSTANBUL Barosu Çocuk Hakları Merkezi Üyesi Avukat Fırat Çiçek, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin çocuklar açısından da hak kayıplarına neden olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Yakın bir tarihte Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi (UN Women) tarafından bir rapor yayımlandı. Rapora göre Türkiye’de erkeklerin yüzde 25’i, kız çocuklarının en fazla 15 yaşına kadar çocuk sayıldığını düşünüyor. Ve katılımcıların yüzde 18.1’i çocuk yaşta erken ve zorla evliliklerinin bir cezası olmaması gerektiğini düşünüyor. Çocuk algısının oturmadığı bir toplumda kamu otoritesi tarafından çocuk yaşta evliliklerin önlenmesi gerekiyor iken bu konuda devlete sorumluluk yüklendiği İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak çocuk yaşta evlilikleri meşrulaştırmak anlamına geliyor. Keza Sözleşme’nin 37. maddesi taraf devlete çocuğu kasten evliliğe zorlamanın cezalandırılmasını temin etmek üzere gerekli yasal ve diğer tedbirleri alması yönünde sorumluluk yüklemiştir. Sözleşme kapsamında çocukların erken yaşta ve zorla evlendirilmelerine yönelik önleyici, koruyucu ve ceza hukukuna ilişkin yanlarına odaklanması gerekiyor iken Sözleşme’nin kaldırılması çocukların insan hakları güvencesini ortadan kaldırmaktır.”

Fotoğraflar: Erdoğan Alayumat

ULUSLARARASI Çocuk Diyarı Film Fes- tivali, dördüncü yılında

“Ekolojiyle Barış” te- masıyla bugün başlaya- cak. Pandemi sebebiyle bu yıl birçok gösterim ve etkinlik çevrim içi gerçekleştirilecek.

Ankara’da bu yıl dördüncüsünü gerçek- leştirecek olan Ulusla- rarası Çocuk Diyarı Film ve Sanat Festivali, 23 Nisan günü 11.00’de

Büyük Macera filmi ile başlayıp 28 Nisan 20.30’da Dangal filmi ile son bulacak. Bu yıl pandemi sebebiy- le çevrim içi yapılacak gösterimlere yalnızca Anka- ra’dan değil, tüm Türkiye’den çocukların katılması mümkün olacak. 20 çocuğun doğrudan katılım ve katkılarıyla birlikte hazırlanan festivalinde, 16 ülke- den 35 film, söyleşiler, uzman eğitmen ve sanatçılarla hazırlanan atölyeler gerçekleşecek. Aynı zamanda Ankara Kampüs Kolejinde yüz yüze film gösterimle- ri ve atölyeler düzenlenecek. İzmir-Selçuk’ta da yüz yüze arkeoloji atölyesi yapılacak.

BAŞLIK ‘EKOLOJİYLE BARIŞ’

Bu yıl “Ekolojiyle Barış” başlığıyla yapılacak olan festivalde, ekoloji ile kurulan dostluğun canlı yaşa- mındaki olumlu ve olumsuz etkileşimine farkındalık yaratmak amacıyla anneler ile yapılan röportajlardan kısa bir belgesel film gösterilecek. Festival Almanya, Hollanda, İsviçre, Norveç, İspanya, Japonya, Rusya, İsveç, Kanada, Fransa, İrlanda, Belçika, Danimarka, Hindistan, İngiltere ve Türkiye’nin katılımıyla ger- çekleşecek.

Ayrıca Animasyonlu Çark Atölyesi, Animasyonlu Defter Atölyesi, Bir Yakalı Kertenkele ile Felsefe Atölyesi, Ekoloji Dostu Çocuklar, Karikatür Atölye- si, Toplumsal Cinsiyet Atölyesi, Hayal Gücü Atölye- si, Çocuklarla Arkeoloji Atölyesi dışında, Çocuk Hakları Paneli ve Çocukların Şiddetten Korunması, Çocuk Katılımına Dair Ezberlerimizle Yüzleşmek, Sinemada Çocuk Temsilini Yeniden Düşünmek baş- lıklı söyleşilerle düzenlenecek olan festival, bu yıl da ücretsiz olacak. (Ankara/EVRENSEL)

4. Uluslararası Çocuk Diyarı Film Festivali başlıyor

Ücretsiz katılım.

Bütün çocuklara açıktır.

Alman Dışişleri Bakanlığı, Goethe-Institut ve diğer partnerlerce oluşturulan International Relief Fund tarafından finanse edilmiştir

Açılış 23 Nisan Saat: 11.00

23 - 28 Nisan 2021

Instagram: cocukdiyariff Facebook: facebook.com/cocukdiyariff • Twitter: @CocukDiyariFF Web: http://www.cocuksinemasi.com

SİNETOPYA : 0312 419 48 97 KONUR SOKAK 63/6 ÇANKAYA-ANKARA

ONLINE FİLMGÖSTERİM ADRESİ

https://cocukdiyari.muvi.com/tr/movie

CHP Genel Başkan Yarımcısı Gamze Akkuş İl- gezdi, Türkiye’deki çocuk yoksulluğunun ulaştığı boyuta dikkat çekerek, her üç çocuktan birinin yoksulluğun pençesinde olduğunu kaydetti. 19 yıl- da evlendirilen toplam 712 bin çocuğun yüzde 95’inin ise kız çocukları olduğunu belirten İlgezdi, kapsamlı bir çocuk politikası için çocuk bakanlığı kurulmasını önerdi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi yaptığı açıklamada 23 Nisan Ulusal Ege- menlik ve Çocuk Bayramı’nda iktidarın çocuklara vadettiği gelecek umut vermediğini ifade ederek,

“Türkiye’de resmi verilere göre 22 milyon 750 bin 657 çocuk var. Ne var ki bu çocukların en az yüzde 33’ü yoksullukla pençeleşiyor. Başka bir ifadeyle sokakta karşılaştığımız her 10 çocuktan 3’ü yatağa aç giriyor” dedi.

ÇOCUK YOKSULLUĞU YÜZDE 8 ARTTI

Çocuk yoksulluğuna ilişkin en güncel verinin ekonomik krizin bu kadar derinleşmediği 2019 yılı- na ait olduğunu söyleyen İlgezdi, “2017’de 6 mil- yon 893 bin olan yoksul çocuk sayısı Cumhurbaş- kanlığı Hükümet Sistemi’nde yüzde 8 arttı.

2018’de 7 milyon 336 bine ulaşan yoksul çocuk sa- yısı, tek adam rejiminin ilk yılı olan 2019’da 7 mil- yon 417 bine yükseldi” dedi. Türkiye’de çocuk yoksulluğunun 81 ilin 80’inin nüfusunu ayrı ayrı geride bıraktığını belirten İlgezdi, 7 milyon 417 bine ulaşan yoksul çocuk nüfusunu geride bırakan tek ilin İstanbul olduğunu ifade etti.

AKP’nin iktidarda olduğu 19 yılda 712 bin 24 çocuğun evlendirildiğini de kaydeden İlgezdi, bu çocukların 680 bin 593’ünün kız çocuğu olduğuna dikkat çekti. (Ankara/EVRENSEL)

Her üç çocuktan biri yoksulluğun pençesinde

Fotoğraf: Pixabay Fotoğraf: Pixabay

Görsel: Basın bülteni

(5)

2 3 N i s a n 2 0 2 1

C u m a

evrensel 5

haber@evrensel.net

haber

Türk-İş Üyesi Bir Kamu İşçisi Ankara

İ

şçi Sınıfının Uluslararası Bir- lik Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs geldi çattı.

Sendikalar ne yapacak? Pan- deminin gölgesinde gerçekle- şecek 1 Mayıs’a ilişkin 15 yıldır ka- muda çalışan bir işçi olarak Türk- İş’in tutumuna ilişkin yazmak isti- yorum.

1 Mayıs’ı da kapsayan bir ‘kısmi kapanma’ kararı alındı geçtiğimiz günlerde. Karar sonrası birçok ilde 1 Mayıs pandemi bahane edilerek ya- saklanıyor. Peki, bu yasaklamalar karşısında üyesi olduğum sendikanın tutumu ne oldu? Henüz bir şey yok.

Sayılı günler kala “en büyük kon- federasyon” olmakla böbürlenen Türk-İş, büyüklüğünü emekçilerin en çok hak kaybı yaşadığı pandemi sürecinde gösterecek mi? 1 Mayıs’ın anlam ve önemine uygun davranan bir sendika hiçbir zaman olamamış- tır. Sadece üyesi işçilerin ses çıkar- ması sonucu sahaya inilmiştir.

Bundan önceki 1 Mayıslarda nasıl tutum aldıklarını biliyorum, işyerle- rinde ve her yerde kutlamayı nere- deyse reddeden bir tavırdalar. Tüm ülkede, her yerde kutlama kararı al- dığını ben 15 yıldır görmedim. İşçi sınıfının önünde bir barikat ol- muştur her zaman. Peki, bu salgınla derinleşen ekono- mik krizden kamu işçileri nasibini almadı mı? Tabii ki aldı. Kamu işçilerinin ücretlerinin her geçen gün eridiğini ve işçile- rin borç batağına düş- tüklerini söyleyebilirim.

Bu süreçte 1 Mart itiba- riyle toplu sözleşme sü- recinin başladığını dü- şünecek olursak Türk-İş sözleşme sürecinin denk

geldiği 1 Mayıs’ı neden es geçiyor?

Tam zamanı değil mi? Sözleşme sü- reci önce her yerde güçlü 1 Mayıslar neden olmasın?

İŞ GÜVENCESİNİN

OLMAMASI BİR BARİKAT

Kamuda örgütlü olan sendikaların başkanlarının büyük çoğunluğunun emekli olduğu halde genel merkez yöneticiliği ya da şube başkanlığı ya- pıyor. Bu emekli sendikacılar kamu işçisinin hakkını mı savunacak?

Emekli başkanlar sadece döner kol- tuklarını kaptırmamak için nasıl bir oyun çeviririm onun peşindeler. Bu başkanlar kamuda bulunan bütün iş- yerlerinde kurum amirleriyle ahbap çavuş ilişkisi kapsamında bir sendi- kacılık yapıyorlar. Büyük sendika böyle olur mu?

Tüm kamuda işçi alımlarında sen-

dika başkanları kendi tanıdık- larını işe aldırıyor. Bu yet- mezmiş gibi bu sendikacı- lar genç kamu işçilerinin en ufak hareketliliğini hemen muhalif yaftası yapıştırıp işyerinde huzuru bozuyorlar. Şu an kamuda bütün sektörlerde ilk sorun iş güven- cesi ve skala problemidir. Şu an ka- mu işçisinin iş güvencesi çalıştığı iş- yeri amirinin iki dudağı arasında. Bu da genç kamu işçilerinin sendikaya rağmen adım atarken bile önünde duran bir barikat oluyor. Çünkü sen-

dika başkanları en ufak bir şeyde senin iş güvencenin pa-

muk ipliğine bağlı olduğu- nu söyleyerek tehdit eden bir tutum sergiliyorlar.

Tüm bu paylaştıklarım neticesinde kamu işçisi 1 Mayıs’ta iş güvencesi, skala problemi ve yapılacak zammın en az enflasyonun üstünde olmasını talep etmelidir. Bu çerçeve de Türk- İş Genel Merkezine bağlı kamuda örgütlü olan sendikalar bunları göz ardı etmemelidir. Nasıl olsa kamuda örgütlü olan sendikaların başkanları

yaş itibariyle de birçok yasağa takılı- yorlar. Bunu da bahane edebilirler.

bu sendikacılar yaşları itibariyle bir- çoğu aşı da yaptırdılar. Salgının ve ekonomik krizin yükünü genç kamu işçilerinin sırtına da yüklediler. Du- rumun bu kadar kötü olmaması için genç kamu işçileri 1 Mayıs vesilesiyle tüm taleplerini dile getirmek için sendikacıları sıkıştırmalıdır. Tüm il- lerde genç kamu işçileri 1 Mayıs haf- tasında işyerlerinde iş durdurarak ta- leplerini haykırmalıdır. Haklı bilinen yoldan geri dönülmesin.

Mehmet ÖZASLAN Hatay

İŞÇİ Sınıfının Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü 1 Ma- yıs öncesi görüştüğümüz Hatay’ın Er- zin ilçesindeki emekçiler, geçim ko- şullarının gün geçtikçe zorlaştığını söyledi. Çalışma koşullarının da ağır- laştığını, 1 Mayıs günü patronların kendilerini baskıyla çalıştırdığını ifade eden işçiler, “1 Mayıs’ta çalışmak de- ğil, bayram kutlamak istiyoruz” dedi.

Metal iş kolunda çalışan bir işçi, çalıştıkları fabrikanın sendikalı oldu- ğunu söylüyor. 1 Mayıs’ın kendi bay- ramları olduğunu ancak tatil olması- na rağmen patronun baskısıyla çalış- tırıldıklarını ifade eden işçi, “1 Ma- yıs’ta çalışmak değil bayram kutla- mak istiyoruz” dedi. 1 Mayıs dışında- ki bayramlarda da çalışmak isteme- diklerini belirten işçi, “Fabrika yöne- timi çalışmaya zorluyor ama sendika

‘Bu konuda gönüllülük esastır’ diye- rek işçileri yalnız bırakıyor. Sendika- mız bu konuda yanımızda olmalı patrona karşı dik durmalıdır. Bu du- rum sendikanın işçiden yana olma- yan tavrı nedeniyle işçiler arasında bir ayrışma yaratıyor” diye konuştu.

‘HAKLARIMIZ GASBEDİLİYOR’

Lojistik firmasında tır şoförlüğü yapan bir işçi pandemiyle birlikte

haksızlıkların ayyuka çıktığı bir dö- nem yaşandığını dile getirdi. Üç öğün olan yemek haklarının pande- mi bahane edilerek gasbedildiğini söyleyen işçi, “Bizlere ekmek arası dönerle idare etmemiz söyleniyor.

Avrupa’dan ve diğer batılı ülkeler- den gelen çöpleri ve hurdaları taşıyo- ruz. 24 saat çalışıp 24 saat dinleniyo- ruz. Çok ağır koşullarda çalışıyoruz.

İskenderun, Payas, Dörtyol bölgele- rindeki lojistik firmalarda çalışan tüm tır şoförleri aynı koşullarda. Ça- lışma koşullarımızın iyileştirilmesini, ücretimizin artmasını, haklarımızın olmasını istiyoruz. Bayramımızı gö- nül rahatlığıyla kutlayalım istiyoruz”

ifadelerini kullandı.

Eğitim Sen üyesi bir öğretmen

de emekçilerin sorunlarının arttığı- nı vurguladı. Pandemi sürecinde yaşanan aksaklıklardan bugünkü iktidarın sorumlu olduğunu akta- ran eğitim emekçisi, “Eğitim siste- mi yapboz tahtasına dönüşmüş du- rumda, yeniden dizayn edilmesi ge- rekiyor. Biz öğretmenler ve öğren- ciler bu durumun birincil mağdur- larıyız. 1 Mayıs’a iş güvencesi, top- lu sözleşmeli sendika hakkı, eğitim- cilerin bir an önce aşılanması, eği- timde fırsat eşitliğinin sağlanması, tüm öğrencilere internet ve tabletin bedava verilmesi, eğitim emekçile- rinin özlük haklarının gözden geçi- rilmesi ve 3600 ek göstergenin he- men verilmesi talepleriyle katılaca- ğız” dedi.

Sadaka değil toplu sözleşme

CERRAHPAŞA Tıp Fakültesinde çalışan sağlık işçilerinin, dayatılan TUHİS sözleşme- sini ve düşük ücretlere karşı eylemleri sürü- yor. Rektörlük ile görüşmelerin devam ettiği Cerrahpaşa’da dün tekrar yürüyen işçiler rek- törlüğün TUHİS’ten çekilmesini ve kendile- riyle TİS imzalamasını istiyor.

Sağlık Bakanlı- ğının da bağlı ol- duğu Türkiye Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İş- verenleri Sendika- sı (TÜHİS) Cer- rahpaşa işçilerine yüzde 7 zam öne- riyor. Rektörlük ile sendika arasın- da görüşmeler sü- rerken yeniden de- kanlık önünde toplanan işçiler ça- lışma şartlarını an- lattı. Açıklamada söz alan bir işçi,

“Siyasiler nerede, yandaş basın, mu-

halif basın nerede? Niye bizi görmüyorlar?

Doktorlarımız, hekimlerimiz neredeler? Bizi buraya işçi olarak aldılar köle olarak çalıştır- masınlar. Emin olun ki biz böyle çalışmaya ra- zı geldikçe çocuklarımızı da böyle çalıştıracak- lar. Çocuklarımıza bunları yaşatmamak için mücadele edeceğiz” dedi.

Pandemi sürecinde çok uzun saatler ağır şartlarda çalıştıklarını söyleyen başka bir işçi de “Bizler sırtımızda terle çalışıyoruz, onlar oturdukları yerden ter akıtmadan kazandıkla- rı için anlamıyorlar. Biraz empati yapsınlar, eve gittiklerinde çocukları biz ne zaman mey- ve yiyeceğiz dediklerinde bizim halimizden anlayacaklar” dedi. Sendika yöneticilerine de daha fazla mücadele etme çağrısında bulunan işçi, Kadıköy ve Maltepe Belediyesinde çalı- şan işçilerin görevinden örnek vererek, “O ar- kadaşlarımız greve gitti bütün medya toplan- dı, bütün ülke ayağa kalktı. Biz de bu kavgayı ya kazanacağız ya kazanacağız” diye konuştu.

(İstanbul/EVRENSEL)

2 milyar dolarlık

‘kripto’ vurgun

391 bin kişinin işlem yaptığı Thodex’te kulla- nıcıların hesaplarına erişemediklerini belirterek şikayetçi olmaları üzerine polis şirket merkezin- de arama yaptı. Şirketten önceki gün yapılan açıklamada, 6 saatlik bakım çalışması sonrası iş- lemlerin açılacağı belirtilmiş ancak ertesi gün

‘bakım çalışması 4-5 gün sürecek’ şeklinde ikinci bir açıklama gelmişti. Haber Global’de yer alan habere göre ise Thodex’in kurucusu ve CEO’su Faruk Fatih Özer salı günü Arnavutluk’un baş- kenti Tiran’a gitti. Özer’in yurtdışına çıkardığı paranın miktarının ise yaklaşık 2 milyar dolar olduğu ifade ediliyor.

SUÇ DUYURUSU

Thodex’teki vurgun, kullanıcıların para çeke- medikleri ve hesaplarına ulaşamadıklarını belir- terek, şikayetçi olması üzerine ortaya çıktı. Bazı Thodex kullanıcılarının avukatlığını yapan Üsa- me Ceran, Özer’in 20 Nisan Salı günü İstanbul Havalimanı’ndan yurtdışına gittiği yönünde bilgi- ler olduğunu söyledi. Ceran, şüpheliler hakkında yurtdışına çıkış yasağı getirilmesi ve mal varlıkla- rına el konulması talebinde bulundu, suç duyuru- su dilekçesinde. Öte yandan şikayetler üzerine savcılık talimatıyla, şirketin Kadıköy’deki merke- zinde polis arama yaptı. Savcılık ise ‘nitelikli do- landırıcılık’ ve ‘suç örgütü kurmak’tan re’sen so- ruşturma başlattı. (EKONOMİ SERVİSİ)

Özelleştirmelerin

‘fikir babası’

Olcay SAL Kayseri

K

abine değişikliği süreci akıllara çokça soru işareti getiriyor. Yerine gelen bir öncekinin aklanması için de tercih ediliyor. Albayrak gitti, El- van geldi. Şimdi de Pekcan gitti, Muş gel- di. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı- na Vedat Bilgin getirildi.

Bir gece ansızın atananlar- da bugün Vedat Bil-

gin’e ilişkin akılla- ra gelen, sosyal medyada işçilerin de

tepki gösterdiği meseleye değineceğim.

TCDD’de genel müdürlük ve yönetim ku- rulu başkanlığı da yapan Bilgin, yapılan- dırma adı altında “özelleştirmenin fikir ba- bası” olarak biliniyor. Bilgin’in bakanlığı akıllara “özelleştirmeler son sürat devam mı edecek?” sorusunu getiriyor.

Kamu işçileri arasında, özellikle sosyal medyada bu soru en çok konuşulan ko- nulardan biri. Tek adamın kabinesi elbet- te sermayeye hizmet edecek. Özel hasta- neleri olan Koca, turizm devi olan Ersoy, özel okullar zinciri sahibi Selçuk ve daha birçok ismi düşünecek olursak, yeni ata- nan Bilgin de “Sermayeye en iyi ben hiz- met ederim, özelleştirmenin en iyisini ben yaparım” diyeceği için mi tercih edildi?

Kamuda toplu sözleşme süreci de- vam ederken Bilgin’in bakanlığı iyi bir gidi- şat ortaya koymayacağı kesin. Şimdiden kamu işçileri önsezilerini güçlü tutmalı ve olası bir özelleştirme tartışmalarında gar- dını almalıdır. Kulağımıza küpe olsun.

Bir seçenek de iş durdurmak

İZMİR’de Genel-İş 2 No’lu Şu- be ve Tüm Bel-Sen 1 No’lu Şube İzmir Büyükşehir Belediyesi Alia- ğa İZSU ve yerel hizmetler biri- minde işçi ve emekçilerle bir araya gelerek 1 Mayıs çağrısı yaptı.

İZSU Aliağa Şube binası önünde bir araya gelen emek-

çiler, “İşte 1 Mayıs alanlar- dayız” sloganlarıyla talep-

lerini dile getirdi. Aliağa İşyeri Komitesi adına

çağrı metnini okuyan Serkan Çelik, “İşçiler ya ahlaksızca Kod 29 garabeti ile işten atılı- yor ya da işten atma tehditleri ile daha

fazla çalışmaya, an- garyaya zorlanıyor.

Herkese evlere kapa- nın çağrıları yapılırken emekçilerden canı pahasına ça- lışması isteniyor, Kovid-19 bulaşı ve esnek kuralsız çalışma iş cina- yetlerini daha fazla artırıyor.

Pandemiyle mücadele için emek-

çilerden canını, sağlığını feda et- mesi beklenirken düşük ücret, ağır vergi yükleri ve temel tüke- tim maddelerine yapılan zamlarla ekonomik krizin faturası da yine emekçilere çıkarılıyor” dedi.

‘1 MAYIS’TA ALANLARA’

Yoksulluk ve işsizliğin arttığı, küçük esnafın battığı ve üretici köylünün de kan ağladığını söyle- yen Çelik, “Ancak ülke bütçesi sa- vaşa, silaha, saraya, uçuk rant pro- jelerine hoyratça harcanıyor, işsiz- lik fonu yağma ediliyor. Her gün çeşitli gerekçelerle cinayetlere kur- ban edilen kadınlar korunmadığı gibi İstanbul Sözleşmesi gibi kaza- nımları ellerinden alınmak isteni- yor. Demokratik kazanımlarımız, sendikal hak ve özgürlüklerimiz, üniversitelerimiz yok edilmek iste- niyor. Barış yerine savaş, demokra- si yerine kayyum, özgürlükler yeri- ne fezlekeler olağan hale getirili- yor” dedi.

Tüm bunlara karşı işçi ve emek-

çilerin bir araya geldiğini belirten Çelik, emekçilerin şu taleplerle 1 Mayıs’a çağırdı:

n Zorunlu olmayan hizmet ve üretimin durdurulduğu 28 gün tam kapanma, tüm yoksul kesimlere sosyal destek için, tüm emekçilerin acilen aşılanması için,

n Asgari ücretin vergiden muaf tutulması, zenginlerden servet ver- gisinin alınması vergide adalet için,

n Emeklilik, kıdem tazminatı, sosyal güvenlik ve sağlık haklarının gaspı yönündeki adımların durdu- rulması için,

n Herkese iş güvenceli gelecek insanca çalışma koşulları için,

n Tek adam rejiminin işçi sını- fına saldırılarına karşı birleşmek için,

n Adalet, barış, demokrasi ve özgürlüklerimiz için,

n 128 milyarın hesabını sormak için tüm emekçileri İşçi Sınıfının Birlik Mücadele Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta alanlara çağırıyoruz.

(İzmir/EVRENSEL)

1 Mayıs yasaklara sığmaz

CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ İŞÇİLERİ:

Rektörlük ile görüşmelerin devam ettiği Cerrahpaşa’da dün tekrar yürüyen işçiler rektörlüğün TUHİS’ten çekilmesini ve kendileriyle toplu sözleşme imzalamasını istiyor.

‘1 Mayıs’ta çalışmak değil bayram kutlamak istiyoruz’

Fotoğraf: Evrensel Fotoğraf: Evrensel

Fotoğraf: Murat Uysal - Evrensel Fotoğraf: Murat Uysal - Evrensel

Fotoğraf: Unsplash Fotoğraf: Unsplash

Fotoğraf: DHA

Referanslar

Benzer Belgeler

ATATÜRK, BU KIYMETLİ GÜNÜ ÇOCUKLARA ARMAĞAN ETMİŞTİR Cumhuriyet Halk Partisi Polatlı İlçe Başkanı Bilal Haşim Avcı 23 Nisan Ulu- sal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve

• 07-20 Nisan arasında geçerli T.Edilen Kampanyalı Anahtar Teslim Fiyatına konu (Peşin) araç fiyatı tavsiye edilen perakende satış fiyatı üzerinden 2020 model yılı Courier,

Park Paketi (EcoBlue & EcoBoost motor seçeneği ile) 1.0L / 1.5L 4.600 4.400 Aktif Park Asistanı: Tam Otomatik Paralel, Dikey Park ve. Paralel Park Çıkış yardımı Kapı

3 katlı cerrahi yüz maskesi – 3 katlı cerrahi yüz maskesi – 10 Adet 10 Adet Alkol bazlı jel el dezenfektanı 3 ML – Alkol bazlı jel el dezenfektanı 3 ML – 10 Adet 10

3) Çok ciddi bir sorun olan ve giderek çoğalan enerji yoksulluğunun yakıcı etkilerini azaltmak için enerji yoksul- larına kamusal destekler artırılmalı ve genişletilmelidir.

SLİM Dokunmatik veya Mekanik Butonlu (Siyah veya Beyaz Camlı)1. ÇITASI ve ARKA KAPAĞI

İstanbul’un işgal edilmesi ve Meclis-i Mebusanın dağıtılması üzerine Ankara’da olağanüstü yetkilere sahip yeni bir meclis toplanacağı ve seçimlerin nasıl olacağına

Yeniden akreditasyon sertifikası alan oda ve borsalar ise şunlar: Bodrum Ticaret Odası , Fethiye Ticaret ve Sanayi Odası,Adana Sanayi Odası, Çanakkale Ticaret ve