• Sonuç bulunamadı

Osho. Yazarın iki özyaşamöyküsel eseri bulunmaktadır: Provokatör Mistik Muhteşem Çocukluk Yılları. Yazarın Omega Yayınları ndan çıkan diğer kitapları:

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Osho. Yazarın iki özyaşamöyküsel eseri bulunmaktadır: Provokatör Mistik Muhteşem Çocukluk Yılları. Yazarın Omega Yayınları ndan çıkan diğer kitapları:"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Osho

Osho’nun öğretileri, hiçbir kategoriye sokulamamaktadır; bireysel anlam arayı- şından, toplumun bugün karşı karşıya kaldığı en önemli sosyal ve politik konu- lara kadar birçok şeyi kapsar. Osho, kitap yazmamıştır; onun adıyla yayımlanan kitaplar, 35 yıl boyunca uluslararası nitelikte bir dinleyici topluluğuna yaptığı konuşmaların ses ve video kayıtlarının deşifre edilmiş halidir. Osho, Londra’da yayımlanan Sunday Times tarafından 20. yüzyılın 1000 önemli isminden biri olarak kabul edilmiş, Amerikalı yazar Tom Robbins tarafından da “İsa’dan sonra gelen en tehlikeli adam” olarak tanımlanmıştır.

Osho çalışmalarıyla ilgili olarak, yeni bir insan türünün doğumu için gere- ken koşulları hazırlamaya yardımcı olduğunu söylemiştir. Bu insanı çoğunlukla

“Zorba Buda” olarak tanımlamıştır. Hem Yunanlı Zorba gibi dünyevi zevkle- rin hem de bir Gautama Buda’nın sessiz dinginliğinin tadını çıkaran bir kişi...

Osho’nun çalışmalarının tüm yönlerinden bir iplik gibi geçmek, hem Doğu’nun zamansız bilgeliğini hem de Batı’nın teknoloji ve biliminin en yüksek potansiye- lini kucaklayan bir vizyondur.

Osho, aynı zamanda, modern yaşamın baş döndürücü hızını kabul eden bir yaklaşımla, içsel dönüşüm bilimine yaptığı yenilikçi katkılarıyla tanınmıştır. Ben- zersiz “Aktif Meditasyonlar”ı, bedenin ve zihnin birikmiş streslerini salıvermek için tasarlanmıştır. Zira, bu şekilde düşüncelerden kurtulup rahat bir meditasyon yapmak daha kolay hale gelmektedir.

Yazarın iki özyaşamöyküsel eseri bulunmaktadır:

Provokatör Mistik Muhteşem Çocukluk Yılları

Yazarın Omega Yayınları’ndan çıkan diğer kitapları:

• Aydınlanmanın ABC’si

• Bilincin Ölümsüz Alevi

• Bir Sabun Köpüğüdür Hayat

• Büyük Düşünürlerle Buluşmalar

• Dingin Ruh Gürültücü Zihin

• Huzur Arayışı

• İnsan Kendinin Aynasıdır

• Kanat Açmış Kuş

• Kendini Bulmak

• Kumların Bilgeliği

• Meditasyon – İlk ve Son Özgürlük

• Meditasyonun Kehaneti

• Özgür Zihin

• Provokatör Mistik

• Ruh Eczanesi

• Sessizlik

• Sırlar Kitabı

• Sırların Sırrı

• Tantra, Spiritüellik ve Cinsellik

• Yaşamak İnanmaktır

• Yoga – Bireyin Doğuşu (I. Kitap)

• Yoga – Zamanın, Mekânın ve Arzunun Ötesinde (II. Kitap)

• Zen Ruhunda Tarot

• Zen Tarot (Karton Kutulu, Tarot Kartlı)

(3)

YAŞAM AŞKI

Nietzsche ve Zerdüşt Üzerine Düşünceler

İngilizceden çeviren:

Funda Sezer

(4)

1. bas kı: Ome ga Ya yın la rı, 2015 2. bas kı: Ome ga Ya yın la rı, 2019

YAŞAM AŞKI / OSHO Eserin özgün adı: In Love with Life, by Osho

Copyright © 1987, 2013 OSHO International Foundation, Switzerland.

www.osho.com/copyrights 2014. Tüm hakları saklıdır.

Daha fazla bilgi için www.OSHO.com.

Bu, bir dergi, OSHO kitapları, ses ve görüntü formatında OSHO konuşmaları, İngilizce ve Hintçe OSHO Kütüphanesi metin arşivi ve OSHO Meditasyonları hakkında geniş bilgi içeren kapsamlı bir internet sayfasıdır. Burada OSHO Multiversity’nin programı ve OSHO

International

Meditation Resort hakkında ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz.

İnternet sayfaları:

http://OSHO.com/resort http://OSHO.com/AllAboutOSHO

http://OSHO.com/shop http://www.youtube.com/OSHO http://www.oshobytes.blogspot.com http://www.Twitter.com/OSHOtimes http://www.facebook.com/pages/OSHO.International

http://www.flickr.com photos/oshointernational

Aşağıdaki adresler aracılığıyla OSHO International Foundation ile temas kurabilirsiniz:

www.osho.com/oshointernational, oshointernational@oshointernational.com Bu kitabın içeriği Osho'nun dinleyici karşısında yaptığı Zarathustra: A God That Can Dance, # 1, 2, 7, 9, 21 ve Zarathustra: The Laughing Prophet, # 3, 5, 8, 14, 23 konuşmala- rından derlenmiştir. Osho'nun bütün konuşmaları kitap olarak yayınlanmıştır ve ayrıca ses kayıtları halinde bulunabilir. Ses kayıtları ve tam metin arşivine, www. osho.com

adresindeki OSHO library'den ulaşılabilir.

(Osho’ya ait herhangi bir fotoğraf, görüntü ya da OIF’a ait ya da telif hakkı kapsamındaki size satılmış bir sanat eseri Osho International Foundation’dan açık izin gerektirmektedir.)

Türkçe yayın hakları © Omega Yayınları

Bu eserin tüm hakları saklıdır. Yayınevinden yazılı izin alınmaksızın kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir şekilde kopyalanamaz,

çoğaltılamaz ve yayımlanamaz.

ISBN: 978-605-02-0390-5 / Ser ti fi ka no: 10962 İngilizceden çeviren: Funda Sezer Yayın koordinatörü: Levent Çeviker

Kapak uygulama: Artemis İren Bas kı:

Lord Matbaacılık ve Kâğıtçılık Top ka pı/‹s tan bul Tel.: (0212) 674 93 54 Matbaa sertifika no: 22858

Omega Yayınları

Ankara Cad. 22/12 • TR-34110 Sirkeci-‹stanbul Tel.: (0 212) - 512 21 58 • Faks: 0 212 - 512 50 80

www.omegayayincilik.com • e-posta: omega@omegayayincilik.com www.facebook.com/sayyayinlari • www.twitter.com/sayyayinlari

Genel Dağıtım: Say Dağıtım Ltd. Şti.

Ankara Cad. 22/4 • TR-34110 Sirkeci-‹stanbul Tel.: (0 212) - 528 17 54 • Faks: 0 212 - 512 50 80 internet satış: www.saykitap.com • e-posta: dagitim@saykitap.com

(5)

İÇİNDEKİLER

Önsöz ... 7

1. BÖLÜM:

BUDA VE ZORBA BİR NOKTADA BULUŞABİLİR ... 11 2. BÖLÜM:

BİLGELİK GERÇEK ÖZGÜRLÜĞÜ GETİRİR ... 31 3. BÖLÜM:

DEVE, ASLAN VE ÇOCUK ... 53 4. BÖLÜM:

SEVGİ DANSIDIR HAYATIN ... 75 5. BÖLÜM:

SONSUZ SEVİNÇ ... 103 6. BÖLÜM:

BİLGİ UCUZDUR BİLMEK İSE PAHALIDIR ... 123 7. BÖLÜM:

TEK UMUT BAŞKALDIRIDIR ... 149 8. BÖLÜM:

İNSAN BİR OLUŞ HALİDİR ... 171 9. BÖLÜM:

DORUKLARA YÜKSELMEK ... 193 10. BÖLÜM:

CİDDİYET GÜNAHTIR (GÜLMEK VE DANS

HAKKINDA) ...213

(6)
(7)

7

Önsöz

Yanlış anlaşılmak bir dâhinin kaderidir. Eğer bir dâhi yanlış anlaşılmıyorsa, o dâhi değildir zaten. Bir kişi genel kitleler tarafından anlaşılabiliyorsa, o kişi sözlerini sıradan zekânın düzeyinde dile getiriyordur.

Friedrich Nietzsche yanlış anlaşılmıştır ve bu yanlış anla- şılmanın sonucu büyük bir felaket olmuştur. Fakat belki de bu kaçınılmazdı. Nietzsche gibi bir insanı anlamak için daha yüksek olmasa bile, en azından aynı standartta bir bilince sahip olmanız gerekir.

Adolf Hitler öylesine gerizekâlıydı ki onun Nietzsche’yi anlayabileceğini düşünmek imkânsız ama yine de Nietzsche’nin felsefesinin sözcüsü haline gelmiştir. Üstelik o gerizekâsıyla bu felsefeyi yorumlamış, hatta yalnızca yorumlamakla kalmayıp, bu yorumlara göre hareket etmiştir ve 2. Dünya Savaşı bunun sonucudur. Nietzsche’nin bahsettiği “irade gücünün” hükmet- me istenciyle hiçbir ilgisi yok. Ama Nazilerin ona yükledikleri anlam buydu.

“İrade gücü” hükmetme istenciyle taban tabana zıttır.

Hükmetme istenci aşağılık kompleksinden doğar. Bir insan sırf kendisinin aşağı olmadığını, üstün olduğunu kanıtlamak için başkalarına hükmetmek ister. Bunu kanıtlamaya ihtiyacı vardır. Aslında o kendisinin aşağı olduğunu herhangi bir kanıt olmadan bilir ve bu gerçeği çok ama pek çok kanıtla örtbas etmesi gerekir.

Gerçekten üstün olan insanın ise kanıta ihtiyacı yoktur, o üstündür hepsi bu. Bir gül hiç kendi güzelliği hakkında tartışır mı? Dolunay hiç kendi görkemini kanıtlama zah-

(8)

8

Yaşam Aşkı

metine girer mi? Üstün insan bunu öylece bilir, bunun için herhangi bir kanıta gerek yoktur, bu yüzden de onun hük- metme istenci yoktur. Tabii ki bir “irade gücü” vardır ama bunu söylerken çok ince bir ayrım yapmanız gerekir. Onun irade gücü, kendi dışavurumunun en sonuna kadar erişmek istediği anlamındadır. Başka kimseyle bir ilgisi yoktur, bütün derdi tamamen birey olarak kendisidir. Çiçek açmak, potan- siyelinde gizli olan tüm çiçekleri ortaya çıkarmak, göklerde mümkün olabildiğince yükseğe erişmek ister. Bu bir kıyas bile değildir, yani diğerlerinden daha yükseğe çıkmak değil- dir, en üst potansiyeline yükselmektir bu yalnızca. “İrade gücü” kesinlikle bireyseldir. Göklerde dans ederek en yük- seğe ulaşmak ister, yıldızlarla sohbet etmek ister ama bunu, aşağı seviyedeki herhangi bir kimseye kanıtlama derdinde değildir. Rekabetçi değildir, kıyaslamacı değildir.

Adolf Hitler ve yandaşları, yani Naziler dünyaya çok büyük zararlar verdiler çünkü dünyanın Friedrich Nietzsche’yi ve onun sözlerinin gerçek anlamını anlamasına engel oldular.

Bir tek bu da değil, diğer tüm kavramlarla ilgili de buna ben- zer bir yanlış anlama içindelerdi.

Bu, Nietzsche’den önce herhangi bir yüce mistiğin veya herhangi bir büyük şairin başına gelmemiş çok acı bir kader- dir. İsa’nın çarmıha gerilmesi ya da Sokrates’in zehri içmesi bile Friedrich Nietzsche’nin yaşadığı bu talihsizlik kadar kötü değildi; o öylesine büyük oranda yanlış anlaşılmıştır ki Adolf Hitler, Friedrich Nietzsche ve felsefesi adına sekiz milyondan fazla insanı öldürmeyi bu sayede başarmıştır. Biraz zaman alacak… Adolf Hitler, Naziler ve 2. Dünya Savaşı unutula- cak. Nietzsche gerçek ışığına kavuşacak. O geri gelecek.

Fakat Friedrich Nietzsche tekrar yorumlanmalı, böylece Naziler tarafından onun o muhteşem felsefesinin üzerine konan her şey silinip atılabilir.

İnsanlar, bilinç düzeyleri neyse ona göre anlayabilirler.

Nietzsche’nin Nazilerin eline düşmesi sadece bir tesadüftür.

(9)

9 Önsöz Onlar savaş için bir felsefeye ihtiyaç duyuyorlardı, Nietzsche de savaşçının güzelliğini takdir eder. Onlar, uğruna savaşa- cak bir fikir istiyorlardı, Nietzsche onlara üstinsan fikri ile iyi bir bahane verdi. Elbette onlar da hemen üstinsan fikrine sarıldılar. Nordik Alman Aryanlar Nietzsche’nin yeni insan ırkı, üstinsan olacaklardı. Onlar dünyaya hükmetmek isti- yorlardı, Nietzsche de bu konuda çok yardımcıydı çünkü insanın en derinden arzuladığı şeyin “irade gücü” olduğunu söylüyordu. Onlar bunu hükmetme istencine çevirdiler.

Artık tastamam bir felsefeleri vardı: Nordik Alman Aryan- lar üstün ırktır çünkü onlar üstinsanı doğuracaktır. Onların irade gücü vardır ve onlar tüm dünyaya hükmeder. Aşağı insanlara hükmetmek onların kaderidir. Buradaki hesap açık- ça bellidir: üstün olan aşağı olana hükmetmelidir.

Böylesine güzel kavramlar… Nietzsche bunların bu kadar tehlikeli hale gelebileceğini ve tüm insanlık için böylesi bir kâbusa dönüşeceğini hayal bile edemezdi. Fakat yanlış anla- şılmaktan kaçınamazsınız, bu bakımdan elinizden hiçbir şey gelmez. Söz bir kez ağzınızdan çıktığında bundan ne anlam çıkacağı tamamen diğer insana bağlıdır.

Fakat Nietzsche öylesine önemli ki Nazilerin onun fikirle- rinin üzerine yığdıkları tüm çöplerden arındırılmalıdır.

* * *

Nietzsche Böyle Buyurdu Zerdüşt dışında başka hiçbir şey yazmasaydı bile insanlığa büyük ve çok önemli hizmetlerde bulunmuş olurdu, öyle ki bu hizmetlerinden fazlası da öyle herhangi birinden beklenemezdi, çünkü Zerdüşt neredeyse unutulup gitmişti. Onu geri getiren, onu tekrar doğuran, ona yeniden can veren Nietzsche idi. Böyle Buyurdu Zerdüşt gele- ceğin İncil’i olacaktır.

(10)
(11)

11

1. BÖLÜM

BUDA VE ZORBA BİR NOKTADA BULUŞABİLİR

Başlangıç Hitabesi 1. Bölüm

Zerdüşt otuz yaşındayken yurdunu ve yurdunun gölünü terk edip dağlara çekildi. Orada ruhunun ve yalnızlığının tadına vardı ve on yıl boyunca da bundan usanmadı. Lakin sonunda bir değişiklik hissetti gönlünde bir sabah, tan vakti kalkıp, güneşin karşısına geçti ve ona şöyle hitap etti:

“Ey büyük yıldız! Işığınla aydınlattıkların olmasaydı, bahtın nice olurdu?

On yıldır, yükselirsin mağaramın üzerinde; eğer ben, kartalım ve yılanım olmasaydık, usanırdın ışığından ve yolundan!

Fakat biz bekledik seni her sabah; yükünün fazlasını aldık ve takdis ettik seni bunun için!

Bak! Ben, fazla bal toplamış arılar misali, hikmetimden usandım; ona uzanacak ellere muhtacım artık.

İnsanlar arasında, bilgeler divaneliklerinden, fakirler zenginliklerinden bir kez daha memnuniyet duyana değin, dağıtmak ve paylaştırmak istiyorum hediyelerimi.

Bunu yapabilmek için aşağılara inmeliyim: senin akşam- ları denizin ardında batışın ve yeraltını aydınlatışın gibi, ey fevkalade zengin yıldız!

Aralarına inmek istediğim insanların tabiriyle, batmalı- yım ben de seninle!

(12)

12 Yaşam Aşkı

En büyük saadete bile kıskanmadan bakabilen ey tok göz, kutsa beni!

Taşmak isteyen kâseyi kutsa ki, aksın altın gibi içindeki su, taşısın her tarafa saadetin parıltılarını!

Bak! Bu kâse yine boşalmak, Zerdüşt yine insan olmak istiyor.”

- Böyle başladı Zerdüşt’ün batışı.1 Friedrich Nietzsche dünyanın belki de görüp bildiği en büyük filozoftur. O aynı zamanda pek çok filozofun farkında olmadığı başka bir boyuttadır; o doğuştan mistiktir.

Onun felsefesi yalnızca akıldan doğmamıştır, kökleri kal- bin derinlerine, hatta bazıları onun varlığının başlangıcına kadar uzanır. Nietzsche’nin tek talihsizliği Batıda doğmuş olmasıydı, bu yüzden herhangi bir gizemci ekole rastlaması mümkün değildi. Çok derin düşünüyordu ama meditasyon- dan tamamen habersizdi. Düşünceleri bazen meditasyon yapan birinin derinliğinde, bazen de bir Gotama Buda’nın göklerdeki seyrinde oluyordu ama görünüşe göre bunlar onda kendiliğinden oluveriyordu.

Aydınlanmaya giden, insanın kendi varlığına giden yol- lar hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Bu da onun varlığında muazzam bir çalkantı yaratmıştır. Onun rüyaları yıldızlara değerken, yaşamı son derece sıradan kalmıştır. Meditasyo- nun yarattığı auraya sahip değildir. Düşünceleri onun kanı, kemiği, iliği değildir. Elbette çok güzeller, hepsi muhteşem güzellikteler ama bir şeyler eksik. İşte bu eksik olan da hayatın kendisi. Onların hepsi ölü sözler, nefes almıyorlar, nabızları atmıyor.

Ama onun hakkında konuşmayı tercih etmiş olmamın özel bir sebebi var: O insan bilincinin doruk noktaları üzerinde

1 Özgün adı: Also Sprach Zarathustra. Yazan Friedrich Nietzsche. Böyle Buyurdu Zerdüşt- Herkes ve Hiç Kimse İçin Bir Kitap. Almanca aslından çeviren Murat Batmankaya, Say Yayınları, 2006. Kitap boyunca yapılacak olan alıntıların tamamı bu çeviriden alınmıştır. (Çev. n.)

(13)

13 Buda ve Zorba Bir Noktada Buluşabilir en azından düşünmüş, Doğudaki ve Batıdaki tek filozoftur.

Bu doruk noktalarını tecrübe etmemiş olabilir, evet bunları kesinlikle tecrübe etmemişti. Ayrıca tekrar bir insan haline gel- mek üzerine, yani daha önce kimsenin başına gelmemiş olan doruklardan pazar yerine inme, yıldızlardan yeryüzüne inme fikri üzerine de düşünmüştür.

Onda Gotama Buda’dan bir parça var, bu parçayı belki de bilinçsiz olarak geçmiş yaşamlarından taşıyıp getirmişti;

onda Zorba’dan da bir şeyler var ama bunların ikisi de tam değil. Fakat o Buda ve Zorba’nın bir noktada buluşabilecek- lerinin, yani en üst doruklara çıkanların orada kalmalarına gerek olmadığının tek kanıtı.

Aslında onlar orada kalmamalı. Onlar insanlığa bir şeyler borçlu; onlar yeryüzüne bir şeyler borçlu. Onlar insanlar arasında doğdu, onlar da aynı karanlık içinde yaşadı, aynı çileleri çekti. Şimdi de ışığı gördüklerine göre derin uykuda onları uyandırmak, onlara müjdeyi vermek, yani karanlığın her şey olmadığını, bilinçsizliğin bizim tercihimiz olduğunu muştulamak üzere geri gelmek, onlar için bir zorunluluk haline geliyor.

Eğer bilinçli olmayı seçersek, tüm bilinçsizlik ve tüm karan- lık yiter. Karanlık vadilerde yaşıyor olmamız bizim seçimimiz.

Eğer güneşle aydınlanmış doruklarda yaşamaya karar verir- sek, kimse bize engel olamaz çünkü bu bizim potansiyelimiz- de mevcut.

Ancak güneşle aydınlanmış doruklara ulaşmış olan insan- lar, içinden çıktıkları dünyayı tamamen unutuyorlar. Gota- ma Buda oradan asla yere inmedi. Mahavira da hiç inmedi.

İnsanlığın uyanmasına gayret etmiş olsalar da onlar güneşle aydınlamış doruklardan seslenmişlerdi yalnızca.

Oysa insan öyle sağır, öyle kördür ki bilincin yüksek katlarından konuşan insanları anlaması onun için neredeyse imkânsızdır. Birtakım sesler duyar ama bunlar ona bir anlam ifade etmez.

(14)

14 Yaşam Aşkı

Bu anlamda Nietzsche eşsiz bir örnektir. Sıra dışı biri, çok insanüstü bir filozof olarak kalsa da, sıradan insanoğlunu tek bir an bile unutmaz. Onun muhteşemliği de buradadır. En yüksek doruklara dokunmamış, en büyük gizemlere erme- miş olsa da, bildiği ne varsa bunları dostu insanlarla paylaş- ma arzusundadır. Onun paylaşma arzusu çok büyüktür.

Sizlerin ruhani gelişiminize faydası olabilecek birkaç fragman üzerinde konuşmayı seçtim. Nietzsche de kendisine sözcü olarak Zerdüşt’ü seçmişti. Zerdüşt’le ilgili bir şeyin iyice anlaşılması gerekiyor. Nietzsche, binlerce mistik, filo- zof ve aydınlamış insan arasından, sözcü olarak kendisine pek tanınmayan, dünyanın neredeyse unuttuğu Zerdüşt’ü seçmişti.

Zerdüşt’ün müritleri küçük bir alanla kısıtlıydı yalnızca, yani Bombay’le. Müslümanlar, Persleri İslamı kabul etmeye zorladıklarında ve kabul etmezlerse öldürüleceklerinden dolayı Bombay’e gelmişlerdi. Binlerce kişi öldürülmüştü.

Milyonlarca kişi korkudan Müslüman olmuştu ama birkaç cesur insan İran’dan kaçıp Hindistan’a sığınmıştı.

Onlar Bombay’ın Parsileridir ve belki de dünyadaki en az nüfuslu dini gruptur. Nietzsche’nin Zerdüşt’e bu kadar ilgi gösterip, onun üzerine Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabını yazmış olması inanılmazdır. Bu fragmanlar o kitaptan alıntıdır.

Nietzsche’nin Zerdüşt’ü seçmesiyle benim Nietzsche’yi seçmemdeki sebep aynıdır. Diğer tüm din kurucularının arasında hayatı olumlayan bir tek Zerdüşt’tür, yani o haya- ta karşı değildir, onun dini kutlamaya, varlığın yüceliğine dayanır. Hayattan zevk almaya karşı değildir ve dünyadan feragat etme taraftarı değildir. Tam tersine dünyadan keyif almayı mutlak şekilde destekler çünkü bu hayat ve bu dünya dışındaki her şey tamamen varsayımsal ideolojilerdir. Tanrı, cennet ve cehennem, bunların tümü insan aklının geleceğe dönük tahminleridir, yani hakiki deneyimler değillerdir;

onlar gerçeklik değildir.

(15)

15 Buda ve Zorba Bir Noktada Buluşabilir Zerdüşt iki bin beş yüz yıl önce, dünyanın her yerinde büyük bir rönesansın yaşandığı bir dönemde doğmuştu. Hindistan’da Gotama Buda, Mahavira, Goshalak, Sanjay Vilethiputta, Ajit Keshkambal ve birçokları aydınlanmada benzer bir doruğuna ulaşmışlardı. Çin’de Konfüçyüs, Mensiyüs, Laozi, Zhuangzi, Liezi vardı. Yunanistan’da Sokrates, Pisagor, Herakleitos vardı.

Ve İran’da da Zerdüşt…

Böyle birdenbire dünyanın her yerinde bir bilinç seli olması ve birçok kişinin uyanması tuhaf bir tesadüf. Belki de aydınlanma da bir zincirleme tepkidir, yani aydınlanmış insanlar başkalarını da benzer şekilde bir devrim yaşamaya teşvik etmiş olabilirler.

Bu herkesin potansiyelinde var. Bir kıvılcıma, bir meydan okumaya ihtiyaç olur yalnızca. Birçok insanın lütfun böyle- sine muhteşem zirvelerine ulaştığını görünce, insan olduğu yerde kalamaz. İçinde aniden güçlü bir dürtü yükselir: “Bir şeyler yapmak gerek. Başka insanlar kaderlerine ulaşmışken, bilmeye değer ne varsa öğrenmişken, mutluluğun ve coşku- nun en büyüğünü deneyimlemişken ben hayatımı boşa geçi- riyorum. Böyle oturmuş ne yapıyorum ben? Kumsalda deniz kabukları topluyorum yalnızca.”

Tüm insanlar içinde Zerdüşt tamamen kendine mah- sustur. Bir tek o yaşamın karşısında olmamış, yaşamı des- teklemiştir; bir tek onun tanrısı başka yerde değildir, onun tanrısı yaşama verilmiş bir isimden başka bir şey değildir.

Bütünüyle yaşamak, coşkuyla yaşamak ve yoğun bir biçimde yaşamak bu dinin temelidir.

Zerdüşt’e karşı derin bir empati, yakınlık duyuyorum.

Fakat etrafına çok fazla insan toplayamamış olmasının sebebi belki de onun yaşamı olumsuz görmememesi, onu olumla- masıdır. İnsanlarla ilgili tuhaf şeylerden biridir bu: İnsan, kolay olanı bir amaç olarak kabul edecek değerde bulmaz, onun için amaç çok zor ve zahmetli bir şey olmalıdır.

(16)

16 Yaşam Aşkı

Bunun arkasında egonun psikolojisi var. Ego daima imkânsız olanı ister çünkü o yalnızca imkânsızla birlikte var olabilir. Arzunuzu asla tatmin edemeyeceksiniz ve ego sizi hep daha ve daha fazlası için zorlayacak; daha fazla hırs, daha fazla güç, daha fazla para, daha fazla kanaatkârlık, daha fazla tinsellik, daha fazla disiplin. Her nerede daha fazlayı bulursanız, bu egonun dilidir. Egoyu tatmin etmenin yolu yoktur, o hep daha fazlasını ister.

Zerdüşt’ün yaklaşımının tamamı, Zhuangzi ile birebir aynıdır: “Kolay olan doğrudur. Doğru olan kolaydır.” Tama- men rahatladınız, evinizdesiniz, hatta rahat olduğunuzu unutacak kadar gevşediniz, bir çocuk gibi masumlaştınız, işte bu vardınız demektir. Fakat ego buna hiç ilgi göstermez.

Bütün bu süreç, egonun intiharı gibi bir şeydir. Bu yüzden de egoya zahmetli görevler veren, onu zorlu yollara koşan, doğal olmayan ideallere, imkânsız hedeflere yönlendiren dinler milyonlarca insanı cezbetmiştir.

Zerdüşt’ün müritleri bir elin parmakları kadardı. Kimse Zerdüşt’e aldırmazken, neredeyse iki bin beş yüz yıl sonra Nietzsche birdenbire onu keşfetmişti. Nietzsche İsa’ya kar- şıydı, Gotama Buda’ya da öyle ama Zerdüşt’ün yanındaydı.

Burayı anlamak çok önemli. İsa’ya karşı olan, Gotama Buda’ya karşı olan bir insan neden Zerdüşt’ün taraftarı olsun?

Çünkü Nietzsche de hayata karşı aynı tavrı ve yaklaşımı izli- yordu. Tüm bu dinlerin, bu büyük dinlerin insanlığın kalbinde gitgide daha fazla suçluluk yarattığını görmüştü. Daha fazla sefalet ve acı yaratıyor, savaşlara ve insanların canlı canlı yakıl- masına neden oluyorlardı. Ortada varlığıyla ilgili bir kanıtın bulunmadığı, ellerinde herhangi bir delilin mevcut olmadığı şeyler hakkında boş boş konuşuyorlardı. Tüm insanlığı karan- lık içinde tutuyor, kör bırakıyorlardı çünkü onların öğretileri inanç üzerine kuruluydu ve inanç da körlüktür.

Kör olmayan bir inanç yoktur. Gözleri olan bir insan ışığa inanmaz, onu tanır. Bunun için inanmasına gerek yoktur.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ayırıp, bölüp, parçaladığımda tek tek analiz ettiğimde pek bir şey bulamazdım zaten ama onlara hep birden ya da onların bir araya gelerek oluşturduğu senteze baktı-

Oates çocukluk ve yazı ilişkisi bağlamında söz alırken şu çok önemli saptamayı yapar, “Bir yazarın yaşamında başlıca iki etki vardır: Çocuk- luğumuzun çok

başlık arasına metin eklemek istemiyorsanız, başlığın sonuna nokta ekleyin ve sonra alt başlık ile alt başlık metni için yeni bir paragrafa geçin.] [CITATION Makale \t \l

cinsellik tümüyle doğal bir şey olarak kabul edilirse, o zaman Tantra da cazip olacaktır ve Tantra ancak o zaman pek çok kimse için faydalı olabilir. Ama Tantranın da

Bat›’da ahlakl›l›k amaç olarak Yoga – Zaman›n, Mekân›n ve Arzunun

sayısında yayınlanan, Kara ve arkadaşlarının yazdıkları “Üst Solunum Yolu Enfeksiyonlarında Sık Kullanılan Oral Süspansiyon Antibiyotiklerin Önemli Bir

sayısında yayınlanan, Kara ve arkadaşlarının yazdıkları “Üst Solunum Yolu Enfeksiyonlarında Sık Kullanılan Oral Süspansiyon Antibiyotiklerin Önemli Bir

Kendinden aşırma: Başkalarının sözcük, düşünce ve kavramlarını aşırmak ne kadar etik dışı ise bir kişinin daha önce yayınlanmış kendi çalışmalarını sanki