• Sonuç bulunamadı

Sonsuz MertebelerSonsuz Mertebeler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sonsuz MertebelerSonsuz Mertebeler"

Copied!
50
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

UFO UFO : : Hep Gündemde Kalacak Bir Olgu Hep Gündemde Kalacak Bir Olgu

Sonsuz Mertebeler Sonsuz Mertebeler

Demokrasinin Defolarý, Demokrasinin Defolarý,

Liderlerin Egolarý

Liderlerin Egolarý

(2)

Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi

Onur Baþkaný:

Dr. Refet Kayserilioðlu Sevgi Yayýnlarý Tic.Ltd.Þti. adýna

Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü:

Ayþegül Kayserilioðlu Yazý Ýþleri Müdürü:

Nihal Gürsoy Yayýn Kurulu:

Güngör Özyiðit Nelda Bayraktar Özenç Kayserilioðlu

Hale Ürkmezgil Haberleþme Sorumlusu ve

Okur/Abone Ýliþkileri:

Kazým Erdemoðlu 0212 252 85 85 Faks: 02122491828 P.K: 471 Beyoðlu/Ýstanbul

Yönetim Yeri:

Oba Sok. Sýlla Ap. No: 7/1 Cihangir/Ýstanbul

Baský:

Ýnkýlap Kitabevi San. Tic. A.Þ.

Çobançeþme Mah. Sanayi Cad.

Altay Sok. No:8 Yenibosna/Ýstanbul Fiyatý: 3.5 YTL Yýllýk Abone: 40 YTL

Yurt Dýþý: 50 YTL

Sonsuz Mertebeler ... 2

Dr. Refet Kayserilioðlu

UFO’lar

Hep Gündemde Kalacak Bir Olgu ... 6

Ahmet Kayserilioðlu

Demokrasinin Defolarý

Liderlerin Egolarý ... 17

Güngör Özyiðit

Anupama ile Yoga

Ayça Gülerman ile Söyleþi ... ... 20

Nihal Gürsoy

Andrew’un Annesi Mary

(Son Bir Kez) ... 24

John Edwards/Arýn Ýnan

Terapi Esnasýnda Ölüm Aný

(Çocuklarýn geçmiþ yaþamlarý) ... 28

Carol Bowman/Nelda Bayraktar

Aydýn Ýnsan Olmak ... 31

Özer Baysaling

Yaðmurun Daveti ... 40

Funda Ceyhan

Türkçe’nin Özelliði ve

Güzelliði II ... 43

Hasan B. Ali Cilt: 39 Sayý:465 Eylül 2007

Kapak resmi: Raphaello, Socrates - Atina Okulu

(3)

Sevgili Dostlar

Yoðun bir yaz oldu hepimiz için; daha da bitmiþ deðil yoðun gün- ler Kolay deðil, köklü deðiþiklikler yapmak için kuvvetli bir dürtü duyuyor toplumumuz. Birþeyleri korumanýn ve kurtarmanýn yolu- nun sadece ölmekten ve öldürmekten geçmediðini kabul etmek istiyor. Bir þeyleri elde etmenin yolunun, kötülerin zannettiði gibi, baþkalarýný bir þey yapamaz hale getirmek olmadýðýný, aksine ken- dini yükseltmek olduðunu iyice anlamaya, sindirmeye çalýþýyor.

Geçmiþte insanlýk tarihinde önemli bir rol oynamýþ mirasa sahip olduðunun bilinciyle, modern insanlýða da verebileceði pek çok deðerlerinin saklý olduðunu hissediyor. Bunun için uzunca bir süre- den beri korkuyla büzüþüp kaldýðý penceresi olmayan karanlýk odalardan çýkmasý lâzým geldiðini biliyor, ferah yerlere, ýþýklý ve geniþ bahçelere kavuþmak istiyor. Bunun için çýrpýnýyor toplumu- muz, bunun için riskler göze alýyor. Baþkalarýnýn “al, bunu giy”

dediði elbiseyi sýrtýna geçirmektense, kendi yaptýðý bitinceye kadar çýplak kalmaya razý oluyor.

Umarýz ve dilekçiyiz ki, huzursuz günler geride kalýr, yalancýlar ve hýrsýzlar kendi sonlarýna doðru yola çýkarlar, dünyada ve ülkemizde zavallý, fakir insanlarýn gencecik evlatlarý “þehit oldu”

diye öldürtülmezler.

En Derin Sevgilerimizle SEVGÝ DÜNYASI

(4)

Dr. Refet Kayserilioðlu

SONSUZ

MERTEBELER...

Ýnsanýn dünya

hayatýný düzenleyen bir sevk ve idare mekanizmasý olduðu gibi, ruhi hayatýný, ruhi tekâmül ve münasebetlerini düzenleyen bir idare mekanizmasýnýn olmasý da zaruridir.

Çünkü ruhi tekâmül dünyadan baþlamadýðý gibi dünyada da

sonlanmaz.

(5)

Erdem - Tekâmülde mertebelerden, gittikçe yükselen derece ve kademelerden, sonra da hiyerarþik idare mekaniz- malarýndan bahsediyor- sunuz. Bunlarýn manâsý nedir, sebebi ve gayesi nedir?

Özden -Evet tekâmülde yükselen kademeler vardýr.

Tekâmül, bir yükselmeyi ve olgunlaþmayý ifade ettiðine göre, bu yüksel- menin bir takým merte- belerinin bulunmasý da bir zaruret olur. Meselâ bir þahsýn A diye adlandýracaðýmýz bir mertebeden, B mertebe- sine geçsin, oradan da C mertebesine geçmeye uðraþsýn. Bu takdirde tekâmül yürüyüþünün zaruri neticesi olarak üç mertebe, hemen ilk adýmda karþýmýza çýkmýþ olur. Geçirilen kademe, þimdi içinde bulunulan kademe ve ulaþýlmaya çalýþýlan kademe. Her mertebede bulunan þahýs için bir geçmiþ hâl, bir þimdiki hâl, bir de gele- cek hâl bulunacaðýna göre, bu mertebeler aþaðýlara ve yukarýlara doðru sonsuz sayýda uzanýp gidecektir.

Erdem - Bu hiyerarþik idare mekanizmasý dediðimiz þeyin bu mer- tebelerden ne farký vardýr?

Özden -Mertebeler bir hâli, bir durumu ifade ederler. Halbuki hiyerar- þide vazife yönünden bir- birine baðlý bir derece- leniþ vardýr. Meselâ Baþbakandan, içiþleri bakanýna, müsteþara, valiye, kaymakama ve nihayet muhtara kadar uzanan bir vazife dere- celeri vardýr. Bir alttaki, bir üsttekine tabidir ve o üstteki de daha yukarý- dan emir ve direktif alýr.

Ýþte böylece dünyaya ait bir hiyerarþik idare mekanizmasý kurulmuþ olur.

Erdem - Bu hiyerarþik idare mekanizmasýnýn öbür dünyaya ait olaný da var mýdýr?

Özden -Elbette vardýr.

Hem de dünyadakinden daha þümullü, daha geniþ salâhiyet ve mesuliyetleri olan bir idare mekaniz- masý vardýr. Bunun dere- celeri ve kademeleri git- tikçe azametleþerek son- suzlara doðru uzanýr.

Ýnsanýn dünya hayatýný düzenleyen bir sevk ve idare mekanizmasý

olduðu gibi, ruhi ha- yatýný, ruhi tekâmül ve münasebetlerini düzenleyen bir idare mekanizmasýnýn olmasý da zaruridir. Çünkü ruhi tekâmül dünyadan baþla- madýðý gibi dünyada da sonlanmaz. Ruh hayatý dünyadaki hayattan çok daha karýþýk durumlar da arz edebilir.

Erdem -Ruh hayatý niçin dünyadaki hayattan daha karýþýk durumlar arz ediyor. Bugüne kadar söylediðinize göre dünya hayatý da, ruhun dünyaya mahsus bir hayatý deðil mi idi?

Özden -Muhakkak ki dünya hayatý da ruha ait bir hayattýr. Fakat bedene baðlý ruhun hareketlerini sýnýrlandýran tabiat kanunlarý ve sosyal kanunlar, örfler, âdetler v.s. var. Bütün bu sýnýrla- malar ruha bir kolaylýk temin eder, gideceði emniyetli yolu gösterir.

Halbuki serbest ruh böyle sýnýrlamalarýn bir çoðundan mahrumdur.

Serbest iradesini kulla- narak bir takým kararlar vermek zorundadýr.

Verdiði kararlarýn netice- sine de katlanacaktýr.

Elbette spatyomdaki

(6)

(öbür dünya) bedensiz varlýk da baþýboþ deðildir. O da orasýnýn nizamlarýna uyacaktýr.

Ona da çeþitli kanallar- dan yardým gelecektir.

Fakat ne de olsa dünyaya nispetle daha serbest durumdadýr. Ýþte bu serbestlik dolayýsýyla onlarýn sevk ve idaresi ile vazifeli idareci varlýk- larýn iþleri zorlaþýr. Onlar, serbest iradelerin baþka varlýklara verecekleri zararlarý önlemek ve bazý hareketlerin neticelerini deðiþtirmek zorundadýr- lar.

Erdem -Nasýl beden- siz varlýklar serbest iradelerini böyle serbest kullanabilmektedirler?

Özden -Bedensiz var- lýklarýn dünya nizam- larýndan ve tabiat þart- larýndan uzak oluþlarý onlarýn serbestliklerini temin eden faktörlerden birisidir. Meselâ denize dalgýç elbisesiyle giren bir adamýn hareketleri sýnýrlýdýr. Bu elbiseleri çýkarýnca ve suyun dýþýna da çýkýnca hareketleri daha serbestleþir ve kolaylaþýr.

Diðer taraftan bedensiz varlýklarýn hayatlarý daha ziyade tahayyüllere ve düþüncelere baðlý, bu sebepten de süratle

deðiþebilme kabiliyetindedir.

Orada bulunan seyyal maddeler düþünce ve

tahayyüllere uyarak þekilden þekle girebilmektedir.

Ýþte bu sebeplerden dolayý bedensiz varlýklarýn

hareketlerinde daha fazla bir serbestlik vardýr.

Erdem -Peki bedensiz varlýklarýn idaresiyle meþgul olan büyük idare- ciler arasýnda da dünya nizamlarýndaki bir vali- nin, bir kaymakama emir veriþi tarzýnda mý tesir nakledilir veya idare ediliþ böyle midir?

Özden - Bu daha fark- lýdýr. Burada organizas- yon sistemleri tarzýnda

bir idare mekanizmasý vardýr. Organizasyon sis- teminde bir organizatör (idareci) bir de ona tabi organlar vardýr. Meselâ insan bedeni bir organi- zasyondur, ayný zamanda bir organizmadýr. Bu organizmada organizatör insan ruhudur. Bunun emrindeki organlar ilk planda sistemlerdir. Sinir sistemi, hazým sistemi, deveran sistemi, urogeni- tal sistem v.s. gibi. Her bir sistemin içinde de baþka organlar vardýr.

Meselâ hazým sisteminde mide, baðýrsaklar,

pankreas, karaciðer v.s.

gibi. Bu böylece

aþaðýlara doðru, tek hüc- reye kadar iner. Ýnsan ruhundan yukarýlara doðru da gittikçe

büyüyen organizasyonlar halinde devam eder.

Erdem -Ýnsan bedenindeki organizas- yonlarý anlýyorum. Fakat insan ruhundan yukarý organizasyonlarý anlayamýyorum.

Özden -Gelecek konuþmamýzda sizinle münhasýran organizas- yonlar üzerinde konuþalým. Bu mühim

(7)

bir konu ve temel bir bil- gidir. Yalnýz þu kadarýný söyleyeyim ki insan çeþitli organizasyonlar içindedir. Aile, çalýþtýðý müessese, ait olduðu mil- let v.s. Bunlarýn sevk ve idaresiyle meþgul bedenli varlýklar olduðu gibi bedensiz varlýklar da vardýr.

Bedensiz varlýklar arasýnda da çeþitli dere-

celerde deðiþik koloniler vardýr. Her organizasyo- nun kendine mahsus bir vazifesi ve o vazifeyi baþarabilecek bir organi- zatörü vardýr.

Erdem -Peki bu orga- nizatörün kendine tabi organlarýna tesiri nasýldýr?

Özden - Burada orga- nizatör kendine tabi organlara bir valinin,

kaymakama baktýðý gibi benim alt kademem diye bakmaz. O organ benim bedenimin bir parçasý, bana ait benden bir parça diye bakar. Bu düþünce içindeki tesir alýþ veri- þinin mahiyeti çok daha þümullü olacaktýr.

Erdem -Organizatör- ler bu tarzda tesir alýp vererek nasýl geliþirler?

Özden -Her organiza- tör ne derece büyük bedene sahip olursa olsun, ilk planda hem kendi ruhi tekâmülünü düþünmek, hem de bedenini teþkil eden var- lýklarýn tekâmüllerini temin etmek

mecburiyetindedir.

Böylece mertebeler büyüdükçe vazifeler de büyümekte, mesuliyetler de artmaktadýr.

Organizasyonlar da üst üste sýralanarak sonsuz mertebeleri teþkil ederler.

Bütün mertebeler ve o mertebeleri teþkil eden organizasyonlar arasýnda da tam bir ahenk vardýr.

(8)

UFO’LAR UFO’LAR

Hep Gündemde Hep Gündemde

Kalacak Bir Kalacak Bir

Olgu!..

Olgu!..

Ahmet Kayserilioðlu, Psikolog

(9)

DÜNYA ÇAPINDA BÝR PROBLEM

"Vietnam Savaþýndan sonra dünyanýn karþý karþýya bulunduðu en önemli prob- lem: UFO'lar!.."

Amerika Birleþik Devletleri'nin iyice hesaplamadan içine daldýðý bir türlü çýkýþ yolunu bulamadýðý o bunalýmlý Vietnam Savaþý günlerinde söylenmiþ çarpýcý bir cümleydi bu!..

Sokakta, kendi halinde bir vatandaþ deðildi bu sözlerin sahibi...

UFO'larýn dünya çapýnda bir problem olduðunu öngören kiþi, en geniþ bilgi ve haber kaynaðýna sahip Birleþmiþ Milletler'in Genel Sekreteri General U'Thant'ýn ta kendisiydi...

2006'nýn ilk beþ ayýnda UFO konusunu SEVGÝ DÜNYASI'ýnda enine boyuna incelemiþtik…

18 Temmuz 2007 Çarþamba gecesi saat 22.00 - 22.30 arasýnda Ahmet Altan;

kardeþi ve babasý Çetin Altan'la birlikte gözlemledikleri 20 - 25 turuncu ýþýðýn Suadiye semalarýndaki bilinçli davra- nýþlarýný Hürriyet gazetesinde uzun uzadýya anlattý. Gördüklerinin doðal bir olay mý, yoksa UFO mu olduðunda kesin bir yargýya varamadýklarý için, yazýsýnda tüm uzmanlardan konuyu aydýnlatmalarý için adeta yalvarýrcasýna ricada bulunuy- or ve sözlerini þöyle noktalýyordu:

"Durduk yerde beni "UFO görmüþ adam" durumuna düþmekten kurtaracak biri yok mu?

"Her açýklamayý kabule hazýrým

"Yoksa yukarýlarda bir yerde "ana ge- minin" beklediðine inanmaya çok yatkýným."

Bizim de Sayýn Ahmet Altan'dan bir ricamýz olacak: Bizzat kendilerinin yaþadýðý ve hepimizle paylaþtýðý ve

turuncu ýþýklarýn mahiyetini uzmanlarla lütfen ciddi bir þekilde tartýþarak araþ- týrsýn ve elde ettiði sonuçlarý sorumlu gazetecilik gereði bizlerle paylaþsýn.

UFO konusunun bir takým uçuk kiþi- lerin fantezisi, bir uydurmasý olmadýðý ve hattâ her branþtan sözüne güvenilir ciddi uzmanlarýn uzayda gözlemledik- lerinin, turuncu ýþýklarýn çok ötesinde, dünya çapýnda bir önemi olduðu, B.M.Genel Sekreteri'nin sözlerinden açýkça anlaþýlmýyor mu? Son günlerde tüm dünyada UFO görüntüleri çok art- týðýndan bu hayatî konuyu ana hatlarýyla özetleyerek tekrar gündeme getirmeyi gerekli gördüm.

SCÝENCE DÝGEST'DEKÝ UFO MAKALESÝ

Bu konuda bilimsel kafalý kiþileri en doyuracak makalelerden birini, yýllar önce popüler bilim dergisi Science Digest'ýn Temmuz 1977 sayýsýnda Astronomi Uzmaný James Mullaney kaleme almýþtý. O yýllarda çevirisini dergimizde yayýmladýðým bu yazýyý geçenlerde okuyan pozitif düþünce sahibi mühendis arkadaþým: "Evvelce uçuk bir konu gözüyle bakýyordum ama iþin ciddiyetini bu makaleden anla- dým!.." diye itirafta bulunmuþtu.

Bu nedenle önce bu çok deðerli ma- kaleden alýntýlar yaparak UFO olayýnýn dünya çapýndaki önemini vurgulamak istiyorum:

"… uzay gözlemlerinde uzmanlaþmýþ binlerce sivil ve askeri pilot, radar opera- törü, meteorolojist ve astronom UFO olaylarýný gördüklerini söylemiþlerdir.

Belki de bunlarýn en etkileyicisi astro- notlarýn bildirdikleri olaylardýr. Apollo-

(10)

II astronotlarý, birinci Ay yolculuðu esnasýnda, araçlarýnýn, zekâ sahibi bir kuvvetin yönettiði anlaþýlan bir cisim tarafýndan izlendiðini söylemiþlerdir.

Örneðin, onlardan Gordon Cooper þimdi bu olayý açýkça anlatmaktadýr. Ve geçen- lerde NASA (Amerikan Uzay Araþtýr- malarý Merkezi) Gemini, Apollo ve Sky- lab'dan çekilen gerçek UFO fotoðraf- larýnýn yayýnlanmasýný serbest býrak- mýþtýr"

"Esas soru þudur: Onlar nedir ve niçin buradalar? Bu sýrrý izah etmek için öne sürülen teorileri gözden geçirerek þimdi bu sorulara eðileceðiz:

"A - Psikolojik Yayýlma: Ýþte sýk sýk basmakalýp olarak verilen ve tahmine dayanan izah tarzý. Bütün UFO bildirim- leri zihni bir yanýlmanýn ve psikozun sonucudur. Kolektif halüsinasyonun bu þekilde tahmini bir zamanlar "harbin boz- duðu sinirlere" ve "bomba korkusu" se- beplerine baðlanmýþtý. Artýk þimdi suçlu:

"uyuþturucu ilaçlardýr". Eðer UFO olay- larýnýn açýklanmasýnda bu "kolektif halüsinasyon" izahý doðruysa, o halde biz UFO olaylarýnýn kendisinden de önemli bir problemle karþý karþýyayýz demektir.

Pek çok güvenilir kimse -ki aralarýnda devlet baþkanlarý ve astronotlar da var- bu olaylarý bizzat baþlarýndan geçtiði için doðrulamýþlardýr. Bu tanýklar, olayýn sa- dece "Psikolojik yanýlma" ile açýkla- masýný çürüttü. Bunca delil karþýsýnda bu izah kabul edilemez.

"B - Ýnsan Yapýsý: Ýþte UFO'larla ilgili bir kolay izah: Bazýlarý hissediyor ki bu aygýtlar gerçekten vardýr. Fakat onlar bizim askeri kurumlarýmýzýn gizli silâh- larýdýr.

"Bu olaylar, dünyada her ülkeyi rahatsýz etmektedir. Kore ve Vietnam dahil her

büyük çekiþmede varlýklarýný belli etmiþlerdir. Bizim en hýzlý jetlerimizin ve uzay araçlarýmýzýn etrafýnda dolanarak hareket edebilmeleri, UFO'larýn çok ileri teknikleri olduðunu göstermektedir.

"Magnet Projesi" adýyla yetkilendirilmiþ bir Kanada resmi çalýþmasýnda UFO'larýn gerçekten var oluþlarýnýn yanýsýra, onlarýn tekniklerinin bizimkinden apaçýk daha ileride olduklarý sonucuna da varýldý.

"C - Hile-Þaka: "Hile" ya da "þaka"

çýðlýðý, özellikle aktüel sahada UFO gö- rünüþlerinin izahý için anýnda ortaya konan bir cevap olmaktadýr. Bilhassa bu cisimler yerde veya yere yakýn görül- müþlerse. Aþikâr hile ve þakalar vuku bul- muþ olmakla beraber, milyonlarca UFO görünüþlerini bununla izah etmek müm- kün deðildir. Araþtýrmalar hileler yapýla- bildiðini gösterir. Fakat bunlar bütün UFO haberlerinin ancak ufak bir yüzdesidir. Ve bu, yüzde birden daha az bir olasýlýktýr.

"D - Doðal Olaylar ve Yanlýþ Hüviyet- lendirmeler: Kuþkusuz bazý UFO zanne- dilen olaylar, þimdiye kadar keþfedilme- miþ tabii olaylarýn sonucu olabilir. Bili- min UFO olaylarý üzerine, alay etmeyi bir kenara býrakarak ciddiyetle eðilmesinin nedenlerinden biri de budur zaten. Pek çok araþtýrýcý UFO olaylarýnýn yüzde sek- seninin böyle yanlýþ deðerlendirmelerin sonucu olabileceðinde hemfikirler. Yine de geriye çözülememiþ pek çok UFO olayý kalmaktadýr. Sadece kimliði belir- lenememiþ bir tek olay kalsa bile, prob- lemimiz var demektir. Özellikle pilot, astronom, astronot gibi eðitilmiþ gözlem- cilerin yanlýþa yöneltilebilmeleri çok zor görünmektedir. Ýnanýlýr ve bilgili kiþilerin UFO bilmecesi üzerindeki tanýklýklarý ve izahlarý gerçekten þaþýrtýcýdýr.

"E - Dünya Dýþý: UFO'larýn dünya dýþý

(11)

varlýklarýn uzay aracý olduðu yolundaki izah tarzý iyi bilinen çekici bir cevaptýr.

Modern astronomi ve uzay biyolojisinin, evrenin zeki varlýklarla dolu olduðu hususunda son kuþkularýný da yok ediyor olmasý bu cevabý desteklemektedir. Biz bir uzay nesli olarak henüz bebekliðimizi yaþamakta olduðumuz halde, güneþ sis- temimizdeki birçok gezegenleri ziyaret ederek, keþiflerde bulunabiliyorken, diðer uzay uygarlýklarýnýn da ayný þeyi yap- malarý mantýki görünmektedir. Belki onlar bizim kozmik sahnede yer almamýz- dan binlerce sene öncesinden beri bu ziyaretleri sürdürmektedirler. UFO'lar belki de komþu gezegenlerde keþif yapan ya da kendilerine bir toprak parçasý edin- mek isteyen diðer dünyalýlardýr.

Bizim bilim adamlarýnýn buna karþý cevaplarý þudur: "Onlar, oradan buraya gelemezler." Bu, bizim henüz onlarýn yap- týðýný yapabilecek bilgiye sahip olmadýðý- mýzdandýr. Bilimcilerin bu zanlarýnda ta- rihin buna benzer olaylarda bize þimdiye kadar verdiði dersleri göz önünde tutarsak önemli hatalarý olduðu anlaþýlýyor. Þimdi unutulmuþ gibi görünen Dr. Hynek'in gözlemleri, belki de 21. ve 22. yüzyýlýn bilimlerinde yer alacak.

Ufolojistlerin pek çoðu UFO'larýn fizik kanunlarýnýn dýþýnda deðil, bizim henüz keþfedemediðimiz kanunlarý kullandýk- larýnda birleþmiþlerdir.

Astronomi ve kozmolojinin þimdiki bu- luþlarý, yabancý uygarlýklarýn bizden bin yýl deðil, milyarlarca yýl ileri olduðunu açýkça göstermektedir. Onlar dünya seya- hatleri için bizim bilmediðimiz enerji kaynaklarý kullanabilirler. Örneðin, esrar- lý kuasar'larýn enerjisini veya rölatif zamanda ya da astronom ve uzay biyolo-

jisti Dr. Carl Sagan'ýn ortaya koyduðu

"siyah delikler" de hýzlý transit yolcu- luðu…

"Dünya Dýþý" teorisine yöneltilen bir diðer itiraz da þudur: Sonsuz uzay okyanusunda sadece bir kum tanesi olan dünyamýza bu kadar ilgi göstermelerinin sebebi nedir? Bunun cevabý þöyledir; nis- peten çok az sayýdaki gerçek uzay gemi- leri üstün teknikleri sayesinde holografik projeksiyon hayalleri yaratarak ve belki de maddenin materyalizasyonunu saðla- yarak bu kadar çok görünmektedirler.

Günümüzde, hem nükleer enerjiye, hem de uzay füzelerine sahibiz. Bu kudretleri ya muhteþem bir geleceði hazýrlamakta ya da insan soyunun yok olmasýnda kullan- mak gibi çok önemli bir kararla karþý karþýyayýz. Kuþkusuz bütün geliþmekte olan galaktik kültürler de bu seçenek ile karþýlaþmýþlardýr. Eðer UFO'lar dünya dýþýndan gelen ziyaretçiler ise, bizim ala- caðýmýz önemli kararý gözlemek ve belki de kararýmýzda bir rol oynamak için buraya gelmiþ olabilirler.

"F - Doða Üstü: UFO'lar için bir izah da onlarýn doða üstü kuvvetler olduðu þeklindedir. Bazý Ufolojistlerin dini geleneklerin konuyu dejenere etmiþ ol- malarýndan dolayý kaçýndýklarý bu ola- sýlýk, UFO görünüþlerinin ÜST DÜ- ZEYDE SPÝRÝTÜEL MEVCUDÝYET olduklarýný ifade etmektedir. Ufo'lar için ileri sürülen bu son olasýlýklar birlikte incelenince; UFO'larýn uzaydan dünya- mýza gelerek yerleþtikleri ve doðanýn gizli bilgilerine vakýf olduklarýndan bizlere tanrýlar gibi görünen varlýklarýn eserleri olduðu sonucuna varabiliriz. Onlarýn dün- yada bulunuþ amaçlarý için ancak spekü- lâsyon yapýlabilir.

(12)

Belki de bazýlarýnýn inandýðý gibi, onlar bizi doðal veya bizim eserimiz olan bir büyük felâketten korumak için

burada öðretmenlik yapýyorlar.

Ve belki de ölümlü insaný son aþamaya, yani kozmik insana ulaþtýrmak için öncülük yapýyorlar.

"Bu esrarlý cisimlerin orijinleri ve amaçlarý ne olursa olsun, UFO olaylarý, bütün belirtileriyle, insanlýðýn karþýlaþtýðý en önemli olaydýr. Böyle bir açýklamayý vaktiyle, Birleþmiþ Milletler Genel Sekreteri General U'thant yapmýþtý. Genel Sekreter Vietnam Savaþý sýrasýnda þöyle konuþmuþtu:

"Vietnam Savaþý'ndan sonra dünyanýn karþý karþýya bulunduðu en önemli prob- lem: UFO'lardýr!.."

EKÝN TARLALARINDAKÝ OLAÐANÜSTÜ GEOMETRÝK ÞEKÝLLER

Sience Digest Amerikan bilim dergisin- den özetlediðim bu çok önemli makalede o yýllarda fazla yaygýnlaþmadýðýndan, ekin tarlalarýnda bir gecede oluþturulan gizemli çemberler üzerinde durulmamýþtý.

40 yýldan beri baþta Ýngiltere olmak üzere dünyanýn pek çok ülkesinde, bir gecelik kýsa bir zaman dilimi içinde ekin tarlalarýnda oluþturulmuþ karmaþýk geo- metrik þekillerden, SEVGÝ DÜNYASI Dergisinin 2006 Ocak-Þubat sayýlarýnda uzunca bahsetmiþtim. Gece baskýnlarýyla insan eliyle de bunlarýn yapýlabileceðini

kanýtlamaya çalýþanlar da olmamýþ deðil- di. Ne var ki bunlar, o çok karmaþýk geo- metrik motiflerin yanýnda acemice çizil- miþ bir karikatür düzeyinde kaldýðýndan, peþin hükümlü kýzgýn reddiyecilerin ve aktüalite peþinde koþan gazetecilerin dýþýnda kimseyi tatmin etmemiþti. Kaldý ki, gece karanlýðýnda ortada in cin yok- ken, ýþýk toplarý marifetleriyle tarlalarda adým adým daireler oluþturulmasýnýn video kameralarýyla alýnan filmlerini inceleyince bunlarýn basit hile ve þarlatan- lýklarý çok aþan yüksek bir teknolojinin hüneri olduðu, bizlere mesajlar verilmek istendiði açýkça anlaþýlmakta. Bu hünerli ellerin ayrýca telepati gibi yüksek ruhsal yeteneklere sahip olduklarýný görmekte- yiz. Geceleyin tarlalarýn civarýndaki tepe- lerde el ele tutuþarak belli þekillerin oluþ- masýný gönülden dileyen insan gruplarýna, hemen o gecede tam da istedikleri motif- leri önlerindeki tarlalarda oluþturarak cevap vermeleri, onlarýn ancak telepati yoluyla düþünce ve dileklerden haberdar olmalarýyla açýklanabilir. Çemberlerin oluþtuðu tarlalarda cep telefonlarýnýn sap- masý, baþak saplarýnýn kýrýlmadan, sadece ustaca eðilerek motifler oluþturulmasý hiçbir faaliyet ve ayak izi kalýntýsý býrakýl- mamasý, bunlarýn marifetli ellerle uzaktan lazer gibi elektromanyetik ýþýnlar gönde- rilerek yapýldýðý izlenimi vermektedir.

Zaman zaman gün ýþýðýnda da daireler oluþturulmamýþ deðildir. Temmuz 1996’- da Ýngiltere'nin gizemli Stonehenge Bölgesi'nde 45 dakika içinde 115 metre boyunca 151 kusursuz dairenin oluþturul- duðunu gören pilotlar gözlerine inana- mamýþtýr. Tarlalarýn yaný sýra kumlar ve buzlar üzerinde de iz býrakmadan þekiller çizilmesi, bunlarýn uzaktan yapýldýðýnýn ayrý bir kanýtý olmaktadýr.

(13)

ÇEMBERLERDEKÝ GEOMETRÝK SIRLAR

Bilimsel delillere daha çok önem veren- ler için 1996 yýlýnda ekin çemberleriyle

ilgili çok çarpýcý bir matematik olayý yaþanmýþtýr. Ýngiliz fizik ve matema- tikçisi, Boston Üniversitesi Astronomi profesörü bir bilim adamýnýn, farklý tipte- ki çemberleri derinliðine inceleyerek yeni

bir geometri teoremine ulaþmasý insanlýða verilmek istenen mesajýn artýk anlaþýl- maya baþlandýðýný gösteriyordu. Þimdi artýk papatya falýna bakar gibi "Biz mi yapýyoruz, onlar mý?!.." kýsýr döngüsünün çok ötesinde yararlý bir alanda düþünce üretilmeye baþlanmýþtý. Çok yönlü bir bilim adamý olan Profesör Gerald Haw- kins (1928 - 2003) uzmanlýk alanýndaki 10 kadar kitabýyla zaten uluslararasý bir þöhrete sahipti.

Ekin tarlalarýyla ilgilenmeye, bu konu- nun en büyük araþtýrmacýlarýndan mü- hendis Colin Andrews'in kitabýndan aþýrý derecede etkilenmesiyle baþladý. Her ciddi bilim adamýnýn yapacaðý gibi önce hile ve þarlatanlýk olasýlýðý üzerinde durdu. Ancak ileri bir matematik kül- türüne sahipti ve tarlalardaki þekillerde büyük bir geometri us- talýðý sergi- lendiðini gör- mekte gecik- medi. Çem- berlerde, hile ve þarlatanlýk þöyle dursun, ilk bakýþta fark edilme- yen, ancak dikkatle ince- lenince açýða çýkan çok in- ce geometrik sýrlar, iliþki- ler ve teo- remler gizliydi. Örneðin Andrews Kataloðundaki T 448 dairelerinin orta- sýnda yer alan hilâl þeklindeki üç ay nice geometrik inceliklerle yerlerine konmuþ- tu.

Bavyera Bad Kissingen, Almanya’da 30.06.2007’de ekin tarlasýnda oluþan çember

(14)

Zamanýmýzdan 2300 yýl önce yazdýðý kitapla, hepimizin bin bir güçlükle öðrendiði, sýnavlarda ter döktüðü geometrinin temel prensiplerini ortaya koyan Euclid (Öklid); kitabýnda dört teo- rem üzerinde durmuþtu. Ýþte Profesör Hawkins'in "Ekin Çemberleri"nden üret- tiði teorem, bunlara bir yenisini, beþinci teoremi ekliyordu; üstelik en genel olanýný. Öklid'in dört teoremi; teðet, üçgen, kare, düzgün altýgen teoremleri diye anýlýr. Yeni ortaya konulan beþinci teorem ise bunlarýn hepsini kapsýyor. Ýç içe çizilen daireler ve bunlara teðet olarak ustalýkla çizilen bir üçgen ile diðer dört teoremi tek bir þekilde birleþtiriyordu.

Matematikçilerin en hoþlandýðý þey de bu deðil midir? Yani genelleþtirilmiþ for- müllerle sonuca en kýsa yoldan gide- bilmek!

MATEMATÝKÇÝLERE KIÞKIRTICI DAVET

Profesör Hawkins, buluþunu ekin çem- berlerindeki ipuçlarýyla yaptýðýný ortaya koymakla kalmýyor, ayný zamanda matematik dünyasýný da er meydanýna davet ediyordu. IQ'su yüksek 250.000 okuyucuya sahip bilim dergisi "Science News"deki yazýsýnda, matematikçileri Öklid'in dört teoremini kapsayan beþinci teoremi bulmalarý konusunda kýþkýrtýcý bir çalýþmaya davet ediyordu. Hiçbir yanýt alamadý. Beþ yýl boyunca yanýt için bekle- di. En sonunda ekin tarlalarýndaki þekillerden yararlanarak bulduðunu açýkça belirterek ayný dergiye kendi beþinci teoremini göndermek zorunda kaldý. Böylece hem sonucu heyecanla bekleyen okuyucularýn merakýný gider- miþ, hem de yýllardýr binlerce tarlaya

geometrik þifreler yollayan varlýklara:

"Oh çok þükür mesajýmýzý anlayanlar da var ve çoðalýyor, emeklerimiz boþa git- miyor"un sevincini yaþatmýþtý.

Öklid'in 5. teoreminin dergide yayýnlan- masýndan sonra Science News'ün editörü 12.10.1996 tarihli yorumunda tarlalardaki þekillerin insan gücünü aþan olaðanüstü hünerlerle dolu olduðunu þu sözleriyle ortaya koymaktan kendini alamamýþtýr:

"… Hawkins, Science News ve Mathe- matics Teacher'ýn okurlarýna teoremin dört çeþitlemesini sunarak onlarý yayýmla- madýðý beþinci teoremi bulmaya davet etti; ancak kimse baþarýlý olamadý.

"Ancak geçen yaz Hawkins: 'Ekin tar- lalarýndaki þekilleri yaratanlarýn bu be- þinci teoremi sergilediklerini' bildirdi.

Ýngiltere'nin ekin tarlalarýnda gizlice oluþ- turulan düzinelerce þekil arasýndan en azýndan bir þekil Hawkins'in teoremine uyuyordu.

"Bu eski tip matematiksel hünerden so- rumlu kiþilerin kim olduklarý hâlâ bilin- miyor. Onlar Öklid geometrisiyle ola- ðanüstü bir hüner sergiliyorlar. Karan- lýkta tarlalara kimse fark etmeden girip, baþaklarý kýrmadan sadece eðerek, tah- min ederim ki, tahta, çivi ve iplerden daha baþka gereçler kullanarak karmaþýk ve kusursuz þekiller çizmek konusunda þaþýrtýcý bir yetenek gösteriyorlar…"

REHBER VARLIK KRYON'IN EKÝN ÇEMBERLERÝ BÝLDÝRÝSÝ ABD Kaliforniya'da bir gruba 18 yýldýr bilgiler veren; Birleþmiþ Milletler de bile 5 celse yapan KRYON (Krayan) isimli Rehber Varlýk, Prof. Hawkins'in ekin tar- lalarýndaki geometrik buluþunu yayýnla- masýndan 1,5 yýl önceki bir toplantýda bu

(15)

konuda aynen þunlarý söylemiþti:

"Onlar aslýnda yakýnda karþýlaþacaðýnýz varlýklar tarafýndan yapýlmaktadýr… Þe- killer bir anda hýzla, çoðunlukla da þafak sökerken yapýlmaktadýr. Siz bir þeklin gerçek olup olmadýðýný, insanlar tarafýn- dan taklit edilen bir þekil olup olmadýðýný

"damgalama" yönteminin baþaklar üze- rindeki etkisini saptayarak bulabilirsiniz;

gerçek yöntem baþaklarý eðmez, kýrar. Bu þekilleri yapmakta olanlar onlara "enerji

damgalarý" derler. Bu þekiller herhangi türde bir uzay gemisi tarafýndan deðil, uzak bir mesafeden yapýlmaktadýr.

Onlarýn size sunulmasýnýn tüm nedeni

gelecekte iletiþim ile ilgili ihtiyacýnýz ola- cak bilgiyi ayýrt etmenizi saðlamaktýr.

"… Sevgili varlýklar, bir gün karþýlaþa- caðýnýz bu yeni varlýklar size matematik alanýnda mesajlar yollamaktadýrlar ki, siz bulmacanýn parçalarýný bir araya getirip iletiþime hazýr olabilmeniz için evrensel geometri kodunu anlayabilesiniz. Neden geometri? Geometri tüm evrenin ortak matematiðidir. Þekiller içindeki mate- matik, evrensel bir hesaplama içerir ve

mutlaktýr. Dolayýsýyla o bilimsel prensip- leri iletmek açýsýndan arzulanan yön- temdir. "Þimdi tarlalardaki þekillerin akrabalardan mektuplar almaya çok ben-

Oxfordshire, Garsington, Ýngiltere 29.06.2007’de ekin tarlasýnda oluþan þekil

(16)

zediðini söylemek isterim. Biz "Önce mektuplar gelir sonra da akrabalar" de- diðimizde bazýlarýnýz bunu tam olarak anlayacaklar… Tarlalardaki þekilleri gör- mezden gelenlerin ise "akrabalar geldik- lerinde" akýllarý baþlarýna gelecek."

Özetle KRYON, "Ekin Çemberleri"nin þu anda deðiþik keþif dürtüleriyle dün- yamýzý ziyaret eden ve zaman zaman adam kaçýrma gibi yanlýþlar yapan uzay varlýklarýnca deðil; ilerde dünya barýþý için deðiþik maddi formlara bürünecek, tekâmülde ilerlemiþ Üstün Ruhsal Varlýk- lar tarafýndan yapýlmakta olduðunu söyle- mektedir. Bunlar bir ön iletiþim, bir ön hazýrlýk ve evrenin ortak dili geometride ilerlememiz için tarlalara çizilmektedir.

Þu anda ancak uzaydan dünyamýzý gözlemleyen ve ana çizgilerini ortaya koymadan deðiþik hareketler yapan yýl- dýzlar gibi insanlara varlýklarýný belli eden bu ruhsal kökenli UFO'larla; diðer plânetlerden gelen uzaylý keþif kollarýný birbirine karýþtýrmamamýz gerektiði konusunda KRYON sürekli uyarýlar ya- par. Bu sonuncular zaman zaman insan kaçýran, metalik görünümlü tüm hatlarý ortada uzay araçlarýdýr. Yanlýþ yapýp düþtükleri, cesetleri üzerinde otopsi yapýldýðý ve hattâ canlý olarak laboratuar- larda gözlem altýna alýndýklarý bile olmuþ- tur. KRYON'a bu konuda pek çok okuyu- cu sorusu yöneltildiðinden þu ilâve bilgi- leri vermektedir:

"En çok sorulan soru UFO'lar hakkýn- dadýr. Sizin gördüðünüz ve bildiðiniz iki tür UFO vardýr. Ýkisinin arasýndaki farký ayýrt etmek kolaydýr: Birinci tür perdenin benim bulunduðum tarafýndan (mânevi âlemden) gelir. Diðer türde sizin bulun- duðunuz taraftan (planetlerden). Sizin taraftan olan tür sert, belirgin kenarlara

sahip olduðu için kolayca fotoðrafla- nabilir. Onlar madenden yapýlmýþ gibi, metalik görünürler. Sizin taraftan olan bu tür iki gruba aittir; aydýnlanmýþ olanlar ve negatif olanlar. Negatiflerden korkmayýn, çünkü siz onlardan daha güçlüsünüz.

Onlar dünyanýn manyetik alanýndaki deðiþimden ötürü zaten burada daha fazla kalamayacaklar. Benim çalýþmam onlarý kovalayýp buradan uzaklaþtýracaktýr.

Perdenin benim bulunduðum tarafýndan olan UFO'lar yumuþak kenarlý bir gö- rünüme sahip olduklarý için kolayca fotoðraflanamazlar. Onlarýn çoðu parlar, bazen sesler de çýkarýrlar. Onlar gökyü- zündeki yýldýzlar gibi (algýlanýr, ancak) çok düzensiz olarak hareket eder görünür- ler… Benim tarafýmdan olan UFO'larýn birçok türü vardýr. Sizin fark etmediðiniz þeylerden biri, gördüðünüz þeylerin çoðunlukla bir UFO deðil, gerçek bir var- lýk olduðudur… Siz aslýnda UFO'larý deðil, varlýklarý görüyorsunuz. Sizin gör- düðünüz uzay taþýtlarýnýn çoðu (materya- lize olmuþ) gerçek ruh varlýklarýdýr…"

KRYON tarafýndan sanki geliþigüzel söylenivermiþ hissini veren bir cümle ile evvelce medyadan ve deðiþik medyumik kanallardan kulaðýmýza gelmiþ bir bilgi doðrulanmaktadýr: "Hükümetler uyarýldý"

ABD ile Sovyet Rusya arasýnda, nükleer silahlarýn kýsýtlanmasý ve "Barýþ içinde birlikte yaþama" görüþmelerinin sýklaþtýðý 1980'lerin sonunda, demirperdenin yýkýl- masýna yakýn tarihte, üst düzeydeki UFO'lu varlýklarca her iki hükümet ileri gelenlerine açýk mesajlar ve uyarýlar ve- rildiði söylentileri kulaktan kulaða fýsýl- danmýþtý. Hattâ Moskova'da bir parka güpegündüz herkesin gözü önünde bir UFO aracýnýn sessizce inip, sessizce kalk- týðý söylentisiyle bunun arasýnda baðlar

(17)

kurulmuþtu. Bu söylentiler yetkililerce doðrulanmamakla beraber KRYON açýkça: "Ashra Grubu ve Akturuslular sizin hükümetlerinizle konuþanlardýr"

diyerek bu söylentilerde hakikat payý bulunduðunu ima etmektedir. Her þeyin ortaya döküldüðü internet çaðýndayýz.

Hiçbir gerçek, hiçbir sýr artýk ebediyen gizli kalmaz. Yakýn zamanlarda ilgili hükümetlerce bu görüþmelerin kelimesi kelimesine apaçýk ortaya konacaðý gün- lerin kesinlikle geleceðine inanabiliriz.

Olgunlaþýp insanüstü düzeyine ulaþan insan ruhlarýnýn ve meleklerin maddi bedenlere bürünerek dünyamýzda eylem- lerde bulunmasý aslýnda ilk karþýlaþa- caðýmýz bir fenomen deðildir. Semavi din- lerde ve kutsal kitaplarda bu olaylardan çok bahsedilir. Kuran'ý Kerim'de Kehf Suresi’nde Peygamber Hz. Musa ile, insan kýlýðýna bürünmüþ melek Hýzýr'ýn günler süren serüvenleri detaylý bir þe- kilde anlatýlýr. Hz. Muhammed'e vahiy getiren Melek Cebrail’in de zaman zaman insan kýlýðýna bürünerek eshabýn arasýna karýþtýðý ve hattâ iþin farkýnda olmayan kiþileri kýzdýrma pahasýna Peygamberi sýnava çeker gibi sorular sorduðu sahih hadislerde nakledilir.

Meleklerin göze görünmeden de dün- yamýzda yaptýklarý iþler vardýr. Doða kanunlarýna iþlerlik kazandýrdýklarý;

"Kadir Geceleri"nde yýllýk planlar yap- mak üzere kafileler halinde yeryüzüne indikleri, bir gölge gibi yaptýklarýmýzý gözlemleyip zaman zaman ilhamlar tarzýnda rehberlik ettikleri kutsal metinlerde sýk sýk tekrarlanýr. Hattâ iki yüce melek Harut ve Marut'un, meleklik- leri unutturularak, bizler gibi dünyaya insan bedeninde doðarak, dualite kanun- larý içinde yer yer nefis sýnavlarýnda zora

girdikleri anlatýlýr.

Ýþte KRYON, zaten dünyanýn kuru- luþundan beri icraat halinde olan bu Yüce Ruhsal Varlýklarýn ilerde dünya barýþýna hizmet etmek için; olgunlaþmýþ insanlarla iþbirliði yapacaklarýndan bir "Birleþmiþ Milletler" celsesinde bizleri þöyle haber- dar eder:

"Siz uzaylýlarýn buraya bitkisel olarak ne zaman ineceklerini soruyorsunuz.

Bakýn onlar sizinle, sizin titreþiminiz ve zaman çerçeveniz onlarýnkine uyduðunda buluþacaklar; daha önce deðil!..

"Sevgili Dostlar, siz henüz karþýlaþmayý beklediðiniz varlýklarla karþýlaþmadýnýz.

Gezegeniniz onlarýnkine uyan bir titreþim düzeyine eriþtiðinde, o zaman bu varlýklarý çaðýran bir fener gibi olacak. Onlar size büyük haberler ve harika bir yardým getirecekler. Ama fener henüz yerini almamýþtýr."

"BÝZÝM CELSELERÝMÝZ" de UFO'LAR

Daha ilk buluþmamýzda Rehber Varlýk

"Uçan Daireler"le ilgili bir sorumuzu açýklýkla þöyle cevaplamýþtý:

* Onlarý kanýnýza giren misafirler olarak kabul ediniz. Kanýnýzdaki yuvarlara (ak- yuvarlara) yardýmcý.

Sonraki buluþmalarýmýzda Rehber Varlýk dünyanýn ve evrenin dengesini bozacak bir nükleer savaþ tehlikesine karþý onlarýn yeryüzündeki barýþ güç- leriyle iþbirliði yapacaklarýný, gerekirse

(18)

fiilen müdahalede bile bulunabilecekleri- ni deðiþik celselerde þu sözleriyle bizlere bildirmiþti:

* Siz en mühim þeyi unutup, en küçük þeyle uðraþýyorsunuz. Dostluðu, iyiliði bir yana býraktýnýz!.. Ýyi olun, dost olun; baþ- kalarýna da zararýnýz olmasýn. Korkuyor- lar zararlý olacaðýnýz için. Siz öldürücü, mahvedici kuvvetleri bulmakta mahir- siniz. Bunlarý iyilikte kullananlarý endi- þeye düþürüyorsunuz. Siz birbirinizi yok etmek isterken kâinatý düþünmediniz.

* Kavgalarýnýzý çoðalttýnýz;

kendinizi yalnýz zannettiniz;

kâinatý unuttunuz.

Sizi çok yakýn duyanlar var.

Hayrýnýza, kâinatýn hayrýna size yardýmcý olacaklar. Sizi

doðruya, sâlime götürecekler.

Onlar vazife aldýlar.

* Nizamlarý bozmaya alýþtýnýz. Bir gün en büyük düzeni de bozacaksýnýz. Buna müsaade yok. Onu siz yaratmadýnýz ki!..

Kavgalarýnýzý kesiniz; kaideleri boz- mayýnýz!..

Dünyamýzý iþgal etmek için deðil, aldýk- larý görev dolayýsýyla, ev sahiplerine yardýmcý olmak amacýyla bir misafir gibi gelerek, hizmet edip, sonra esas yerlerine dönecek olan bu UFO'lu "Yüce Ruh Dostlarýmýzla" iþbirliði yapabilmenin ön þartýnýn; iyilikte, doðrulukta, çalýþmada, bilgide ve sevgide yükselmek, yani olgun- laþmak olduðunu "Rehber Varlýk" açýklýk- la ortaya koymuþtu:

* Önce olgunlaþmanýz þart. Çünkü henüz þimdi bile aranýzda inanmayan-

larýnýz var. Her þey olduðu zaman inan- manýn da vakti geçecek… Önce kendinizi hazýrlamanýz, düþünmeniz, çok düþün- meniz lâzým. Zekânýzý hazýrlamanýz þart.

Birbirinizle ancak o zaman anlaþa- bilirsiniz. Düþünce birliðine vardýðýnýz zaman her þeyi kökünden halletmiþ ola- caksýnýz. Düþünce birliðine varmak için düþününüz. Bütün insanlar ayný þeyi düþündüðü zaman biliniz ki çok mesut bir dünya olacak!..

KAPININ ÝKÝNCÝ ÇALINIÞI NASIL OLACAK?!

"Postacý Kapýyý Ýki Defa Çalar" diye ünlü bir deyiþ var. Aslýnda çok deðerli yazarýmýz Çetin Altan için yaþadýklarý bu gizemli uzay olayý, postacýnýn kapýyý ikin- ci çalýþýdýr. Gerçi o daha ilk çalýnýþta ka- pýyý açýp postacýnýn getirdiði mesajý alýp deðerlendirmiþti.

Bu ilk çalýnýþ, 1964 yýlýnda ünlü ya- zarýmýz Çetin Altan'ýn davetlimiz olduðu olaðanüstü kanýtlarla dolu büyük bir hip- noz ve ekminezi (Geçmiþ yaþamlara in- me) deneði idi.

Gelecek sayýda "Ben de Oradaydým" üst baþlýðý altýnda bu önemli deneyden bahsedeceðim. Ve acaba deðerli ve saygýn yazarýmýz Ahmet Altan uzay gözlemi ile kapýnýn bu ilk çalýnýþýný nasýl deðerlendi- recek. Ve acaba eðer gerekirse gelecek yýllarda kapý ikinci defa nasýl çalýnacak;

merakla bunu bekleyeceðim!..

(Not: Yaþadýðýmýz her ay, hattâ her gün ekinlere bu çemberler hâlâ yapýladurmak- tadýr. Ýlgilenenler:

www.x-cosmos.it/crop circles veya www.cropcircleconnector.com sitelerin- den takip edebilirler.)

(19)

Seçim, sandýk ve demokrasi, biri diðerini gerekli kýlan kavram- lardýr.

Türkiye bir seçim daha yaþadý ve Adalet ve Kalkýnma Partisi açýk arayla, seçmen oylarýnýn yarýsýna yakýnýný alarak sandýk- tan birinci parti olarak çýkmayý baþardý. Bu, demokrasi adýna olumlu

bir puan. Ne var ki, demokrasi yönetim biçimlerinin en iyisi deðil, en az kötüsü olarak tanýmlanýr. Özellikle bizimki gibi zaman zaman ara verilen, askýya alýnan demokrasiler, içlerindeki eksiklikleri bir an önce gidermek zorundadýrlar.

Demokrasi, bilindiði üzere, halkýn, halk için, halk tarafýndan yönetilmesidir.

Halk bu yetkisini oy kullanarak, seçtiði

kimseler yoluyla dolaylý olarak gerçek- leþtirir. Öylece halk seçtikleriyle iradesini meclise yansýtmýþ olur.

Bizde uygulanan haliyle demokrasi çok defolu bir görünüm sergilemektedir.

Seçim öncesi basýn- da þöyle haberler çýkýyor: "Parti liderleri seçmen adaylarýný halka tanýtýyor." Demek ki halk, seçeceði kimseleri henüz tanýmýyor ve bilmiyor.

Halk milletvekillerini kendi seçmiyor.

Parti liderlerinin seçtiklerini seçmek zorunda kalýyor. Bu haberin kendisi bile demokrasi adýna bir kara mizah! Yani halkýn kendi tanýdýðý, güvendiði, vekâlet vereceði kiþileri doðrudan seçmesi engel- leniyor. Ön seçim, parti içi demokrasi

Demokrasinin Defolarý

Liderlerin Egolarý

Güngör Özyiðit, Psikolog

(20)

yok. Demokrasinin acilen düzeltilmesi gereken birinci defosu bu.

Ýkincisi yüzde on barajý. Altý partinin yüzde dokuz oy aldýðýný varsayýn.

Toplam yüzde elli dört oy boþa gidiyor, geçersiz sayýlýyor. Halkýn yarýsýndan fazlasýnýn iradesi meclise yansýmýyor.

Demokrasinin özüne aykýrý bu durumun da bir an önce düzeltilmesi gerekiyor.

Toplumda yarýdan fazla nüfusa sahip kadýnlarýn görmezden gelinip yok sayýl- masý üçüncü bir defo. Nüfusumuzdaki kadýn oraný yüzde elli üç. Meclisteki kadýn oraný ise yüzde dört civarýnda.

Yeni mecliste ise yüzde dokuz.

Demokrasilerde kadýn-erkek gerçekten eþit haklara sahipse -ki öyledir- iradelerinin de yönetime eþit düzeyde yansýmasý gerekir.

Demokrasinin bizde uygulanan haliyle, dördüncü bir defosu da, seçimde yarýþan partilerin bir kýsmýna hazine yardýmý olarak trilyonlar daðýtýlarak, haksýz bir rekabet oluþturulmasý. Bu adaletsiz yarýþ da mutlaka düzeltilmelidir.

Bütün bu defolar düzeltilirse, o zaman, demokrasi oyunu kurallarýna göre oynan- mýþ olur. Ancak o zaman kazanan

gerçekte halk olur ve halkýn iradesi mecliste kendine yer bulur.

NEOCON AHMET Yeni Dünya Düzeni'nde

demokrasilerde yeni renklere bürünüyor.

Partiler gitgide birbirine benziyor.

Saðcýlar sol partilerde, solcular sað par- tilerde yer alýyor. Zaten birbirine ben- zeyen partiler aðýz dalaþý yaparak birbir- lerini bir güzel benzetiyorlar!

Eskiden sað sermaye partisi, sol ise

emekçilerin partisi olarak bilinir. Ve sol partiler iç ve dýþ sömürüye karþý, anti- emperyalist bir tavýr alýrlardý.

Bugün emperyalizm Türkiye'yi kýskaca almýþ durumda. Halk ise derin bir ay- mazlýk uykusunda. Halký uyandýrmasý gereken eski solcu yeni aydýnlar ise, demokrasi adýna emperyal ve liberal nin- niler söylemede...

Ýlhan Selçuk "Pencere"sinden gördük- lerini bize þöyle aktarýyor:

"Türkiye'nin içinde yer aldýðý Ortadoðu haritasý emperyalizmin cirit oynadýðý bir bölge. Her gösterge, her kanýt, her olay, her olgu emperyalizmin bölgede Türkiye'nin aleyhine bir tasarýmý öngördüðünü vurguluyor. Yaþadýðýmýz süreçte Türkiye'nin karþýsýnda uygar batý yok. Batý emperyalizmi var!..

Emperyalizmin, Irak'ý belli bir sürede parçalayýp ülkenin kuzeyini de kapsayan bir Kürdistan devletini üs edinerek Ortadoðu'da yeni bir düzene doðru yürüdüðü ayan beyan ortada..."

Sayýn Selçuk, eski solcu, yeni iþbirlikçi aydýnlarý suçüstü yakalarcasýna þu sapta- mada bulunuyor:

"Ama, kafaya ne kadar da vursanýz, kimileri bu gerçeði reddedecektir. Ki bunlarýn arasýnda solcu geçinen iþbir- likçiler de var. Emperyalizmi es geçip hiç aðzýna almadan solcu ya da demokrat olmak yeni icat. Con Ahmet'in yeni icadý... Ancak bu Con Ahmet bildiðimiz Con Ahmet deðil, Neocon Ahmet!.."

FARKLILIKLARA SAYGI Farklýlýklara saygý ve hoþgörü, demokrasinin olmazsa olmaz koþulu.

Ancak gerçeði de çarpýtmadan, olduðu

(21)

gibi görüp göstermek gerek. Farklýlýklara saygý duymak, ýþýðý, içindeki deðiþik renkleriyle sevip kucaklamak demek.

"Hürriyet"in Pazar ekinde Ahmet Altan, tam da bu konuya deðinerek "Ne istiyor Tanrý bizden?" diye sorduktan sonra þunlarý söylüyor:

"Küçük bir gezegenin üstünde birbirine benzemeyen altý milyar insan yaratýp, altý milyarýna da deðiþik parmak izleri veren o irade, farklýlýðý neden bu kadar çok seviyor? Parmak uçlarýmýz bile farklý, þu küçücük parmak uçlarý... Parmak uçlarý bile benzemeyen insanlarýn zihinleri, düþünceleri, duygularý, bilincin karanlýk- larýna saklanmýþ gizli arzularý, kiþilikleri nasýl benzer birbirine?"

Sonra þöyle bir çýkarýmda bulunuyor:

"Herkes birbirine benzeseydi, kimse kimseyi sevmezdi, aþýk olmazdý. Tanrý bizi seyrediyor, onun emrine uyup sana benzemeyeni sevdiðinde mutlu oluyor- sun. O'nun emrine karþý çýkýp, sevdiðini kendine benzetmek için uðraþtýðýnda acý çekiyorsun."

Farklýlýklara saygý duyarak sevmek,

bizi birbirimize yaklaþtýrýr, kiþiliklerimizi zenginleþtirir ve bize çokluktaki birliði ve birlikteki çeþitliliði görmenin hazzýný yaþatýr.

Farklýlýklarýmýzý kabullenmemek ve birbirimizi anlamaya çalýþmamak, aramýzda en uzak mesafeyi yaratýr. Þair Can Yücel'in dediði gibi:

En uzak mesafe ne Afrika'dýr Ne Çin

Ne Hindistan Ne seyyareler

Ne de yýldýzlar geceleri Iþýldayan...

En uzak mesafe iki kafa arasýndaki Mesafedir

Birbirini Anlamayan...

Sürekli bir deðiþim ve geliþim süreci içinde olduðumuzdan, her birimizin, diðerimizi, her seferinde yeniden ölçüp deðerlendirmemiz gerekir. O zaman herkesin dostu oluruz ve herkes bizim dostumuz olur.

Bilge'ye sormuþlar: "Dünyada en çok kimi seversiniz?" "Terzimi" demiþ bilge.

Soranlar þaþýrmýþ: "Niye baþkalarý deðil de terzi?" diye sorduklarýnda bilge þu karþýlýðý vermiþ:

"Dostlarým, ben en çok terzimi severim. Çünkü ona her gittiðimde, benim ölçümü yeniden alýr. Ama ötekiler öyle deðildir. Bir kez benim hakkýmda karar verdiler mi, ölene dek beni hep ayný gözle görürler."

Terzilik; insan iliþkileri için de gerekli ince bir sanat.

(22)

anupama ile yoga

Nihal Gürsoy

Nihal Gürsoy - Ayça Haným, Yoga konusunda oldukça donanýmlý ve yetkin olduðunuzu biliyorum. Okuyucularýmýz için öz geçmiþinizden söz edebilir misiniz?

Ayça Gürelman - 1974 yýlý doðum- luyum. Özel Kalamýþ Lisesi'n den mezun olduktan sonra, üniversiteyi Marmara Üniversitesi Ýþletme ve Ýdari Bilimler Fakültesi, Almanca Enformatik Bölümün’den okuyarak tamamladým.

Daha sonra Marmara Üniversitesi Üretim Yönetimi ve Pazarlama yüksek lisans programýna devam ettim.

2000 yýlýnýn baþýnda yurt dýþýnda bir kitabevinde Swami Sivananda stili bir hatha yoga kitabý ile tanýþtým ve ilk yoga çalýþmalarýma baþladým. Ayný yýlýn Mart ayýnda Brahma Kumaris W.S.U. Raja Yoga Meditasyon kurslarýna devam et- meye baþladým. Yoga'nýn "fiziksel

duruþlardan ötesi" olduðunu kavradým.

Daha sonra integral yoga felsefesi üze- rinde yoðunlaþtým. Ekim 2000'de Ersin Saran ile Hatha Yoga çalýþmaya baþla- dým. Ocak 2000'de araþtýrmalarý ve tecrü- belerimi paylaþmak amacýyla www.yoga- merkezi.com isimli sitenin temellerini attým. Burada, kendi yorumlarýmýn ve genel bilgilerimin yaný sýra, ücretsiz olarak Bhagavat Gita, Patanjali'nin yoga sutralarý, Hatha Yoga Pradipika gibi te- mel yoga kitaplarýný çevirmeye baþladým.

Aðustos 2001'de en büyük Bhakti Yoga okullarýndan biri olan The Divine Life Society Ýlahi Yaþam Topluluðu Genel Sekreteri Swami Krishnananda'dan ki- taplarýný Türkçeleþtirme ve ücretsiz olarak intenette yayýnlama izni aldým.

2002 sonbaharýnda Ýstanbul'a üç gün- lüðüne ziyarete gelen Sri N.V. Raghuram ile tanýþtým. Bu arada, ayný zamanda bir

(23)

þirketin pazarlama departmanýnda da çalýþtýðým için Yoga Merkezin’deki çalýþmalarýmý akþamlarý ve hafta sonlarý sürdürüyordum.

Eylül 2002'de internet üzerinden bir yoga grubu kurdum. Burada en temel yoga metinlerinden biri olan Bhavagat Gita'yý yorumlamaya ve genel yoga bil- gilerini aktarmaya baþladým.

2003 yýlýnýn Temmuz ayýnda, Sripad Bhakti Amal Paramahamsa Maharaj'dan Harinam inisiyasyonu ile birlikte Anuradha D.D. ismini aldým. Aðustos 2003'de Vivekananda Yoga Üniversitesi Uluslararasý Koordinatörü Sri N.V.

Raghuram beni manevi kýzý ve öðrencisi olarak kabul etti. 2003 Sonbaharýnda, gurunun da isteði ile, ayný üniversitenin uluslararasý yoga eðitmenliði sertifika kurslarýna katýldým. (YICC)

2004'de gurum Sri Raghuramji bana biricik/eþsiz anlamýna gelen Anupama ismini verdi. Ayný yýl Özel Suadiye Polikliniði'nde "Suadiye Yoga Merkezi"ni açtým. Vivekananda Yoga Üniversitesi programýný burada uygulat- maya baþladým. Buradaki çalýþmalarým, eðitmenliðe hazýrlýk derslerine katýlan katýlýmcýlarým eðitmen olmalarýyla, Ýstanbul'da farklý merkezlerde devam ettirildi. Ayrýca, yine bir eðitmen Manisa'da ilk kez yoga eðitimi vermeðe baþladý.

2004 yýlýndan itibaren gurum Raghuranji'nin Türkiye workshop ve seminer programlarýnýn koordinasyon- larýný yapýyorum. SVYASA Vivekananda Yoga Üniversitesi'nin YICC/Yoga Eðitmenliði Sertifika Programýný Türkiye'de organize ediyorum. Böylece Hindistan'a gidemeyen veya lisan

bilmeyen isteklilerin gerekli formasyonu ve eðitimi alarak, sertifikalý yoga eðit- meni olmalarýna yardýmcý oluyorum.

2006 Aðustos'un da yaptýðým bir anlaþ- ma ile, Hindistan'ýn en büyük spritüel yayýnevi ve distribütör Motial Banarsi- dass ile anlaþarak yetkili Türkiye Genel Distribütörü oldum. Böylece, Türkiye'ye Hindistan'dan ilk defa Ýngilizce yoga felsefesi kitaplarýnýn gelmesini ve yogayý öðrenmek isteyenlerin hizmetine sunul- masýna araç olduðum için mutluyum.

Profesyonel olarak, þu an uluslararasý bir þirketin pazarlama bölümünde çalýþ- maktayým ve yoga çalýþmalarýma da devam etmekteyim.

Nihal Gürsoy - Çok güzel, gayretli bir çalýþma ile gerçekten konunuzda uzman- laþmýþsýnýz ve öðrendiklerinizden herke- sin faydalanmasý için emek sarfetmiþsi- niz. Yoga'nýn baþlangýç tarihi ve tarihçe- sini de kýsaca öðrenebilir miyiz sizden?

Ayça Gürelman - Aslýnda kimse yoga'nýn baþlangýç tarihini kesin olarak bilmiyor. Çünkü yoga'nýn kökleri, yazýlý tarihin gerisine uzanýyor.

Yoga'ya ait elinizdeki en eski belge, yapýlan arkeolojik kazýlarda ortaya çýkarýlan ve üzerinde yoga yapan insan figürleri bulunan 5000 yýllýk mühürlerdir.

Yoga, bilinen tüm dinlerden (Hinduizm dahil) daha önce baþlamýþ bir felsefedir.

Nihal Gürsoy - Felsefesi nedir yoga'nýn?

Ayça Gürelman - Yoga, kelime anlamýyla birleþmek demektir. Yoga'da amaç, fiziksel-ruhsal-zihinsel bedenleri- mizin birleþmesiyle "özben bilinci"ne eriþmektir. Ýþte bu özben bilincine ermek, meditasyon çalýþmalarýnýn son aþamasý olan Samadhi'dir.

(24)

Yoga yapan kiþiye yogi, bayan ise yogini adý verilir. Eski zamanlardaki büyük yogiler insanýn çevresiyle uyumlu yaþayabilmesi için, öncelikle kendisiyle uyumlu yaþamasý gerektiðini bu nedenle de insan doðasýnýn tam olarak anlaþýla- bilmesinin önemli olduðunu

söylemiþlerdir.

Nihal Gürsoy - "Guru", kelimesi yoga ile ilgilenenlerin sýkça duyduðu bir sözcük, sanýyorum "öðretici" anlamýnda kullanýlýyor. Tam olarak nedir anlamý?

Ayça Gürelman - Guru, öðrenciyi yönlendirir, kendisi de ayný yollardan geçmiþ olduðu için öðrenciye yol gös- terir. Yine de pek çok öðrenci, baþlangýç- ta kendi baþlarýna yoga yapmaya baþla- maktan, ancak bir öðretmen ihtiyacý his- settiklerinde arayýþa girmektedirler. Asýl önemli olan ise, doðru guru'yu bula- bilmektir.

Nihal Gürsoy - Peki, yoga yolunda olan herkesin amacý Samadhi'ye ermek mi olmalýdýr yoksa baþka nedenlerle de yapýlabilir mi?

Ayça Gürelman- Elbette ki hayýr.

Bhagavat Gita, yoga yapan dört öðrenci tipinden söz eder.

* ACI ÇEKEN KÝÞÝ: Dinmeyen bir acýyý dindirmeyi amaçlayan öðrencil- erdir. Bu acý, fiziksel bedenin bir yerinde incinme, aðrý olabileceði gibi, zihinsel de olabilir.

* DÜNYA NÝMETLERÝNÝ ARAYAN KÝÞÝ: Saðlýk ve baþarý için bir strateji geliþtirmeyi hedefleyen öðrencilerdir.

Burada amaç, uygun stratejiyi bularak dünya nimetlerinden azami fayda saðla- maktýr.

* BÝLGÝ ARAYAN KÝÞÝ: Bütünlüðe ulaþma arzusu duyan öðrencilerdir.

* BÝLGE ADAM: Büyük yogilerdir.

Bu öðrenci tiplerinden herhangi birine uyuyor olabilirsiniz. Ben diðer öðrenci tipinde neden deðilim diye endiþelen- menin anlamý yoktur. Herkesin yaþamý ve hedefleri farklýdýr. Tüm hedefler eþit- tir ve mükemmeldir. Yoga yolu isteyen herkese açýktýr.

Nihal Gürsoy- Pek çok yoga çeþidi var sanki, bu konuda bizleri aydýnlatabilir misiniz?

Ayça Gürelman - Aslýnda yoga'nýn dört ana okulu vardýr. Bu okullar kendi içlerinde alt kollara ayrýlýr.

*RAJA YOGA: Fiziksel hareketleri ve nefes teknikleri meditasyonla birleþtirilen bir okuldur.

* BHAKTÝ YOGA: Kiþinin özbenlik kavramýna uzanan tek noktalý odaklan- maya kendini adamasý ile yapýlan uygu- lamalardýr. Daha çok duygusal yönü aðýr basan kiþiler tarafýndan tercih edilir.

Bhakti yogi sevgi enerjisinden güç alýr ve Tanrý'yý sevginin kaynaðý olarak göre- rek dualar, ibadetler, þarkýlar ritüellerle kendisini Tanrý ile kuþatýr.

* KARMA YOGA: Eylem yoga'sý olarak adlandýrýlýr. Yapýlan tüm iþlerin ve hareketlerin Tanrý'ya odaklý bir zihinle yapýlmasýdýr. Daha çok dost canlýsý kiþi- ler tarafýndan bu yol tercih edilir. Çünkü bu yoldaki kiþiler, kalplerini saflaþtýr- mayý, eylemlerini bencillikten uzaklaþtýr- mayý öðrenmek isterler.

* JNANA YOGA: Bilgi yoludur, en zorlu yol olarak bilinir. Çok büyük bir istek ve zekâ gerektirdiðinden, bu yola girmek isteyen öðrenci prensip olarak diðer yollardan geçmelidir. Burada öð- renci, Vedanta felsefesinde yer alan "bir- lik öðretisini deneyimlemeyi hedefler.

(25)

Nihal Gürsoy- Teþekkür ediyorum.

Genel olarak yogilerin et yemediklerini duyuyoruz. Sanýyorum beslenme yogiler için oldukça önemli, nedenleri nelerdir?

Ayça Gürelman - “Yoga yapmanýn bir ön þartý var mý?” sorusu, tüm öðrenciler tarafýndan sorulan temel bir sorudur.

Genelde de verilen cevap aynýdýr.

"Hayýr". Fakat öðrenciler, gün geçtikçe öðretmenin vejetaryen olduðunu, organik gýdalarla beslendiðini alkol, tütün, uyarýcý ve uyuþturuculardan uzak dur- duðunu, içtiði sudan uyku saatine kadar belli bir kurallar zincirine baðlý kalmaya çalýþtýðýný görerek, tereddüt etmeye baþlar: "Acaba bana her þey söylenmiyor mu?" Burada aslýnda söylemeye çalýþtýðý þey þudur: Evrenle bir olabilmek adýna yapýlmasý gereken standart kurallar yok- tur, bir öðrenci bunlarýn hiçbirini yap- madan da yoga yapabilir.

Ancak, günümüz dünyasýna baktýðý- mýzda, yoga'da baþarýlý olabilmek çok azýmýza nasip olabilmektedir. Baþarý için uzun çalýþma, azim, kararlýlýk, sabýr, inanç (öncelikle kendinize, sonra yoga'- ya) gerekir. Sri Sankaracharya, yoga'nýn dört aracýn (olmazsa olmazý) olduðunu söylemektedir. Bunlar: Ýnanç, adanma, meditasyon, özgürlüðe ulaþma arzusudur.

Yoga görüþüne göre, evren titreþimler- den oluþmuþtur. Madde aðýr bir titreþime sahipken, düþünce çok daha süptil bir titreþime sahiptir. Evrenin gerçek mahi- yetinin anlaþýlabilmesi için bu süptil titreþime ayak uydurmak gerekir. Siz, titreþimlerinizi yükselttiðiniz de dünyayý yepyeni bir gözle görmeye baþlarsýnýz.

Bir yogi düþünceleri okuyabilir, atom boyutuna inebilir, her þeyi içine alacak kadar geniþleyebilir, yýldýzlara doku-

nabilir, gibi.

Ýþte kullandýðýmýz araç olduðunu söylediðimiz bedenimizin titreþimlerinin yükseltilmesinin yollarýnýn her biri yoga'- da yapýlan çalýþmalara denk gelir. Et yememek, günlük yoga duruþlarýný yap- mak, nefes çalýþmalarýný yapmak, içe dönüþ çalýþmalarý yapmak, meditasyon, mantra, japa, v.b. yoga yolundaki bizim yardýmcýlarýmýzdýr.

Nihal Gürsoy - Herkes yoga yapabilir mi? Þimdiler de hamilelerin ve çocuk- larýn da yoga yaptýðýný okuyoruz.

Ayça Gürelman - Bazý genel kurallara uyarak herkes yoga yapabilir. Tüm insan- lar, çocuklar, hamileler, ileri yaþtakiler.

Yalnýz nasýl yoga yapabilecekleri ile ilgili bazý bilgilere gerek vardýr.

Nihal Gürsoy - Yoga yapmak veya öðrenmek için herhangi bir yoga merke- zine gidemeyenler ve yeterli yayýna ula- þamayanlara sanýyorum sitenizde hizmet veriyorsunuz. Size nasýl ulaþýlabilir?

Ayça Gürelman - Ýlgilenen kiþiler için, www.yogamerkezi.com isimli sitemiz oldukça aydýnlatýcý ve öðretici olacaktýr.

Evde yoga yapmaya baþlamak istiyorum diyorsanýz, yine bu sitede Raja Yoga say- fasýndan gerekli tüm bilgilere ulaþa- bilirsiniz.

Nihal Gürsoy - Verdiðiniz bilgiler için çok teþekkür ediyorum, çalýþmalarýnýzda baþarýlar diliyorum.

Ayça Gürelman - Ben de teþekkür ediyorum, okuyucularýnýza sevgilerimi iletiyorum.

www.yogamerkezi.com

(26)

Bu June'un asla unutamayacaðý bir konuþma olmuþtu. Çünkü bu konuþma esnasýnda, yazdýðý mektubun Andrew'un ailesi tarafýndan nasýl karþýlanacaðý konusunda duyduðu endiþelerin yersiz olduðunu anlamýþtý.

Trans okumasýndan sonra, June ile konuþmadýðým için Andrew'un mesajýný ailesine iletip-iletmediðini bilmiyordum.

Ayrýca, yaptýklarý telefon konuþmasýnda June'un Mary'e bana gelmesi için öneride bulunduðunu da bilmiyordum. (Sizlerle burada paylaþtýklarým, gerçeði öðrendik- ten sonra bir araya getirdiðim hikayenin parçalarýydý). Miracolo ailesiyle daha önceden kurmuþ olduðum baðlantý da dahil olmak üzere baþýma gelecek diðer

olaylardan da habersizdim.

June'un mektubundan derin bir þekilde etkilenmiþ ve telefonda söylediklerinden dolayý da rahatlamýþ olmasýna raðmen, Mary trans okumasý için bana gelmeye kendisini henüz hazýr hissetmiyordu.

Oðullarýný kaybettikten sonra evde herkesin tadý kaçmýþtý. Ne birbirleriyle konuþabiliyor ne de boðazlarýndan tek bir lokma geçiyordu. Herkes kendi köþe- sine çekilmiþ, acýsýný tek baþýna yaþa- maya çalýþýyordu.

Daha sonra Mary bana þunlarý söyledi:

"Sonra herkese mektuptan bahis etmeye baþladým. Bana Raymond Moody'nin

"Yaþamdan sonra Yaþam" isimli kitabýyla medyumlar ve spirtüel irtibatlarla ilgili

Psiþik Medyum, öte alemdeki sevdiklerimizle konuþuyor

Andrew’un Annesi Mary

John Edwards/Çeviri: Arýn Ýnan “SON BÝR KEZ” adlý kitaptan

Geçen ay June Costanguay'ýn bir kaza neticesinde hayatýný

kaybeden Andrew'un ailesi ile kurduðu irtibata tanýk olmuþtuk. Bir

mektup kanalýyla aileye ulaþmayý baþaran June, Andrew'un annesi

Mary'nin de büyük bir sürpriz yaþamasýna sebep olmuþtu. Mary,

imkânsýz olduðunu bilse de ölen oðlunun öte alemden ona iyi

olduðuna dair bir mektup yazmasýný dileyip durmuþ sonunda bu

dileði kabul olmuþtu.

(27)

kitaplar verdiler. Hayatýma öncelikle bir çeki düzen vermek zorunda hissettim kendimi çünkü ben bir öðretmendim ve bir týpký bir öðretmen gibi düzenli olmak zorundaydým".

Mary'nin kocasý Tony'nin ihtiyacý ise düzenden daha fazlasýydý. Onun zamana ihtiyacý vardý. Andy'nin trajik ölümü Tony'yi adeta canlý bir cenazeye

dönüþtürmüþtü. Tony'nin öte alemle ilgili bir inançsýzlýðý zaten yoktu. O her zaman ruhlarýn varlýðýna inanmýþtý. Dahasý üç yýl önce bir yakýn ölüm deneyimini biz- zat yaþamýþtý. Tony yaþadýðý bu ilginç deneyimi bana þöyle anlattý: "1991 yýlýnýn Ocak ayýydý. Bir gece banyoda duþ alýrken mide kanamasý geçirdiðim

için yere düþtüm. Bilinçsiz þekilde yerde yatarken bedenimden çýktýðýmý hissettim.

Yerde yatan bedenime bakýyordum.

Kendimi harika ve hafiflemiþ hissediyor- dum. Gerçekten mutluydum. Sonra ani- den bir elin sol omuzuma dokunduðunu hissettim. Bir kadýn sesi bana: "Geri dönmek zorundasýn" dedi. Ona geri dönmek istemediðimi çünkü kendimi iyi hissettiðimi söyledim ama bedenime girmekten de kurtulamadým. Tam bu sýrada sarý bir ýþýk gördüm. Iþýk baþýmýn üzerinde duruyordu. Ýþte o an uyanmaya baþladým. Hissettiðim ilk þey, yerdeki mermerin soðukluðuydu. Geçirdiðim kanama nedeniyle kanýmýn üçte birini kaybetmiþtim ve neredeyse ölmüþtüm."

(28)

O zamanlar, on üç yaþýnda olan Andrew yardým gelene kadar babasýnýn baþýnda korku ve endiþe içinde beklemiþ ve Tanrýya: "Lütfen Tanrým babamý almayýn" diye yalvarmýþtý. Ama ne yazýk ki Tanrý üç buçuk yýl sonra babasýnýn yerine Andrew'un hayatýný almýþtý.

Andrew'un ölümünden altý ay sonra annesinin arabasýnýn ýþýklarý kendiliðin- den gidip gelmeye baþladý. Mary bunun bir iþaret olduðunu ve Andrew'un kendi- leriyle irtibat kurmak istediðini anlamýþtý.

Ayný þey bir daha tekrarlanýnca: "Tamam Andrew, sana söz veriyorum bu kez medyum Edwards'ý arayacaðým ve ona gideceðim" demiþti.

Böylece Mary oðlunun ölümünden tam yedi ay sonra kapýmý çalmýþ oldu. Elbet ki ben gelen kiþinin kim olduðunu henüz bilmiyordum ama kapýyý açýp da onu gördüðüm zaman içimden bir ses ona :

"Tony isimli birisinin sizinle ilgisi var mý?" diye sormamý istedi.

Mary'nin çevresindeki enerji o kadar güçlüydü ki yaptýðým trans okumasýný mutlaka yazmam gerektiðini hissettim.

Yanýmda part-time olarak çalýþan Ellen'ý bu iþ için vazifelendirdim. Mary'den ken- disine ait olan bir objeyi bana vermesini söyleyerek trans okumasýna baþladým.

Bana bileziðini verdi. Kapýda bana Tony isimli þahýsýn kendi kocasý olduðunu söylemiþti. Mary ile yaptýðým trans oku- masý aynen aþaðýda kayýt edildiði þekilde geliþti:

JOHN: Öte aleme geçmiþ olan bir oðlunuz var mý bayan?

MARY: Evet var

JOHN: Son iki yýl içersinde mi haya- týný kaybetti? Haziran ya da Temmuz ayýnda mý öldü?

MARY: Evet

JOHN: Tony kim? Bu kiþi onun babasý mý? Babasýna oðlunun iyi durumda olduðunu söyleyin. Bu çok önemli.

Babasýnýn yalnýz olduðunu ve kendisini hiç iyi hissetmediðini söylüyor.

MARY: Bu çok doðru

JOHN: Bana bir hokey sopasý gösteri- yor.

MARY: Evet, babasý hokey antrenörüdür

JOHN: Babasý ayný zamanda bir öðret- men mi? Çünkü bana bir lise binasýný gösteriyor. Sanki Glen Cove Lisesi ola- bilir. Ben de oraya devam etmiþtim.

MARY: Evet Glen Cove lisesinde hocalýk yapýyor. Onu tanýyor olmalýsýnýz.

JOHN: Ben onu tanýyor muyum? Onun adýný þimdilik söylemeyin. Normalde ben Glen Cove Lisesi demez, sadece lise de diyebilirdim. Bunun üzerinde durun lüt- fen. Acaba bir araba kazasý neticesinde mi hayatýný kaybetti oðlunuz. Belki de bisiklet kullanýyordu.

MARY: Evet bisiklet kullanýyordu JOHN: Oðlunuz iyi durumda olduðunu bilmenizi istiyor. Peki Robert kim?

MARY: Robert onun dedesidir.

JOHN: Ona da iyi durumda olduðunu bildirmenizi istiyor. Peki Mary kim?

Kayýnvalideniz öldü mü?

MARY: Hayýr

JOHN: Kaza Andrew'un hatasý neti- cesinde mi meydana geldi?

MARY: Bilmiyorum. Biz de bunu araþtýrýyoruz.

JOHN: Oðlunuz kendi hatasýnýn çok az olduðunu söylüyor. Sanýrým karþý taraf onu tam olarak görememiþ. Bunun sorumluluðunu kýsmen üstleniyor.

Oðlunuz onaltý yaþýnda mýydý?

(29)

MARY: Evet

JOHN: Eþinizle bu olay yüzünden ayrý düþtüðünüzü, konuþmadýðýnýzý söylüyor.

Bir araya gelip konuþmanýz ve birbiri- nizle irtibat kurmanýz gerektiðini iletiyor.

MARY: Biliyorum ama bunu nasýl yapacaðýmý bilemiyorum. Babasý çok zor bir adamdýr.

JOHN: Öncelikle babasýna iyi durumda olduðunu bildirmenizi istiyor. Bu çok önemli çünkü ihtiyacý var. Ýçindeki fýrtý- nalarla boðuþtuðu için oðlunun iyi durumda olduðunu bilmesi çok önemli.

Kendisine biraz zaman tanýmasý gereki- yor. Siz kocanýza göre daha teslimsiniz.

Elbet ki, böyle olmanýz, üzülmediðinizi göstermiyor. Kocanýz oðlunuzun çok akýllý bir çocuk olduðunu ölümüyle her þeyin bittiðini düþünüyor ve tüm bu olup bitenlere bir türlü akýl erdiremiyor.

MARY: Oðlumun kardeþine iletmek istediði bir mesajý var mý?

JOHN: Böyle bir mesaj vermeyebilir.

Peki ayaðýnda ayakkabý mý yoksa bot mu vardý?

MARY: Andy babasýnýn botlarýný gi- yerdi.

JOHN: Peki isminde C ve K harfleri olan kiþi kim?

MARY: Bu onun arkadaþý Christ olmalý.

JOHN: Bu kiþinin bir yüzüðü var mý?

Ya da eþinizin bir yüzüðü var mý?

MARY: Bir saati var.

JOHN: Bana simetrik olan bir objeyi iþaret ediyor. Eþiniz ona yüzüklerinden birini vermek istemiþ ama buna bir türlü fýrsat bulamamýþ galiba. Çünkü bir yü- zükten bahis ediyor. Hokey oynar mýydý?

MARY: Benim araþtýrdýðým da iþte buydu.

JOHN: Onu süveteriyle birlikte mi gömdünüz?

MARY: Hayýr ama mezar taþýnýn yaný- na bir hokey sopasý koyduk.

JOHN: Odasýnda hokeyle alakalý olan bir çiçek aranjmaný var mýydý?

MARY: Evet odasý hokey motifleriyle dolu olan çiçek aranjmanlarýyla doluydu.

Hokey süveteri ise odasýnda asýlýydý.

JOHN: Peki babasýnýn boynunda Andy'ye ait olan bir þey var mýydý?

MARY: Bir zincir istiyordu ama bunu gerçekleþtiremedi. Oðlum öldükten sonra Tony bunu kendisi için aldý.

JOHN: Altýn bir zincir mi?

MARY: Evet, Andy bunu çok istemiþti ama asla sahip olamamýþtý. Kocam zin- cirlerden ve mücevherlerden asla hoþlan- mamasýna raðmen salt Andy seviyor diye onun ölümünden sonra satýn alýp boy- nuna astý.

JOHN: Lütfen kocanýza, bunu Andy'- nin telkinleriyle yaptýðýný söyleyin.

Þimdi Andy'nin beni yönlendirmesiyle mezun olduðum Glen Cove lisesine gidiyorum. Çünkü kocanýzýn hangi öð- retmen olduðunu bulmak zorunda hissediyorum kendimi. Sakýn sosyal bi- limler dersini veren ve beni sýnýftan atan tek hoca olan Mr.Miracolo olmasýn?

MARY: (Gülümseyerek) Evet.

JOHN: Biliyordum. Kocanýzdan tuvalete gitmek için izin istemiþ ama tuvalet yerine trigonometri dersi için ve- rilen yardýmcý derse girmiþtim. Geri döndüðümde Mr. Miracolo bana bakmýþ ve : "Defol" demiþti.

MARY: Oðlum kendisini ne kadar çok sevdiðimizi biliyor mu?

JOHN: Þu anki trans okumasý aranýz- daki sevgi sayesinde gerçekleþebiliyor.

(30)

Terapi

Esnasýnda Ölüm Aný

Carol Bowman'ýn,

"Children's Past Lives"

Kitabýndan Çeviren: Nelda Bayraktar

ÇOCUKLARIN GEÇMÝÞ YAÞAMLARI

Geçen ay, özümüzü bir hayattan diðerine aktaran araca esas damga vuran unsurun ölüm anýnda deneyimlenen yüksek bilinç hali olduðu- nu anlamýþtýk. Ancak ne yazýk ki, ruha kazýnmýþ olan abartýlmýþ

düþünce ve duygularýn da bir sonraki hayata geçtiklerini öðrenmiþtik.

Travmatik ölümlerde özellikle de ani ya da korkunç bir þekilde cereyan etmiþ olan ölüm vakalarýnda kiþinin geride kalanlara elveda demesi ya da eksik kalan bir iþini tamamlamasý asla söz konusu ola- mamaktadýr. Böyle bir durumda kiþi huzur bulamamakta ve kendisini tam hissedememektedir. Ölüm anýmýzda nefret, korku, suçluluk, piþ- manlýk ya da kýzgýnlýk tarzýndaki olumsuz duygularla dolu isek, bun- lar ölüm anýnda bedenin hissettiði acýlarý ve zihinden geçen diðer tüm algýlarý da daha yoðun bir hâle getirmektedirler. Ruha yapýþarak diðer hayatlarýnda onu takip eden de iþte bu yoðun duygular olmak- tadýr.

Bildiðiniz gibi, regresyon terapileri ve bilinçaltýnýn iyileþtirici etki- siyle beraber ölüm anýmýza geri dönebilir ve o anda yaþamýþ olduðu- muz olumsuz deneyimleri tersine çevirebiliriz. Bunun nasýl çalýþtýðý hâlâ bir sýr olsa bile, geçmiþ hayatlarla ilgili olarak yapýlmýþ olan binlerce regresyon denemesi bunun böyle olduðuna dair yeterince kanýt sunmaktadýr.

Bu ay konumuza kaldýðýmýz yerden devam ediyoruz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Dizginlenmemiþ bilgelik söz konusu olduðunda kiþi daha yüksek boyutlu düþünceye "bakamayacaðýný" ve gerçek anlamda aptal olduðunu bilir ama ayný

Bu ayda müminler olarak bize düşen en büyük sorumluluk, bu kutlu misafire gönlümüzde yer açmak, bu ilahi davete yürekten icabet etmektir..

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ramazan ayı, insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı

Türkiye’nin en büyük vakıf üniversitelerinden biri olan Yeditepe Üniversitesi; Diş Hekimliği, Eczacılık, Eğitim, Fen-Edebiyat, Güzel Sanatlar, Hukuk, İktisa- di ve

24 sıra numaralı projede binanın ar- saya oturuşu istikameti, bilhassa büyük bü- ro kitlesinin bulvardan uzaklaştırılması, merasim kısmının sade ve meyilden istifade ile

bahçesine girmiş bir kedi gördü. Arkadaşları ile birlikte kedinin yanına gittiler. Kedi çok aç gözüküyordu. Yanlarında kedi için yiyecek yoktu. Biraz düşündükten

Last but not least, we would like to thank the Solidarity Association of Western Thrace Turks in the UK for supporting the publication of the special issue as hard copy

The works on the Ottoman History, which constitutes a significant period of Turkish history and our teacher's field of specialization, take up an important part