• Sonuç bulunamadı

AHLÂK, ERDEM, KÜLTÜR, AYDIN ÝNSAN VE HOÞGÖRÜ ÜZERÝNE

Günlük hayatta öyle kaba ve çirkin hareketlere maruz kalýyoruz ki... Bu yüzden bugün beni üzen en önemli þeylerden biri ahlâk, erdem ve

kültürdeki yozlaþmadýr. Peki aðzýmýzda sakýz ettiðimiz, ancak çoðunlukla da, baþkalarýnda eksikliðini görüp, kendi-mizde aramadýðýmýz ahlâk, erdem ve kültür nedir? Peki erdemlere uymayan þeyler neler? Ayný davranýþlar deðiþik yerlerde nasýl ahlâk veya ahlâksýzlýk olabiliyor!?.. Ve sadece kurallarýna uymak gerçek ahlâk ve erdem midir!?..

Gençlik yýllarýmda bir gün, yabancý ülkedeki "çýplaklar kampýna" rast-lamýþtým. Tepeden aþaðýdaki koya bak-týðýmda; kadýn, erkek, çoluk, çocuk her yaþtan insan, çýrýlçýplak rahatça

dolaþýyorlar, güneþleniyorlar, çoðu da kitap okuyorlardý. O anki anlayýþýma göre oradakiler ahlaksýz, erdemsiz ve utanç duyulacak durumdaydýlar... Oysa oradaki herkes çok tabi ve rahattý!..

Aile ve çevremden aldýðým ahlâk, erdem ve kültür yapýsýna uymadýðý için birçok þey "utanma ve ayýplama duy-gusuna" dönüþüp beni esir almýþtý... Uzun uzun düþündüm!.. O ortamda hukuka aykýrý bir fiil yoktu. Kimseye zarar da verilmiyordu. O anki utanma ve ayýplama duygum; yetiþtiðim çevrenin bana aþýladýðý dini ve ahlâki görüþlerden kaynaklanýyordu. Oysa oradaki çýplaklara göre ise, topluma karþý iþlenen suçlar ayýp olup, çýplaklýk çok tabi karþýlanýyordu!..

Aklýma memleketimize gelen turist bayanlara, erkeklerimizin yýlýþýk yýlýþýk yaklaþarak, tacize varan davranýþlarý geldi!..

Ýlerlemiþ memleketlerde kural ihlal-leri yok, toplum düzeni mükemmeldi... Bizde ise daðlar, tepeler iþgal altýnda, yolsuzluklar diz boyuydu. Bir yanda sevgi, saygý ve birliðe dayanan, örnek aile yapýsý ve ahlâk görüþlerimiz, diðer yanda ahlaksýzlýklar!..

AHLÂK ve ERDEM

Bu konuda aklýma hep Sokrat'ýn bir hikâyesi gelir: "Bir gün Menon, Sokrat'a erdemin ne olduðunu sormuþ. Sokrat kendisine, Thessalia veya Larissa'lýlara sormasýný, onlarýn bilge ve kültürlü insan olduklarýný söylemiþ... Menon onlardan sonuç alamayýnca, tekrar Sokrat'a gelerek, bu defa ahlâk ve erdemin ne olduðunu bilmeden onlarý nasýl elde edebileceðini sormuþ... Sokrat ise gayet sakin, bunu kendisinin de tam bilmediðini ve bir bilene de rastlamadýðýný söylemiþ."

Erdem, ahlâk kurallarýna uygun olarak yaþamak ve davranmaktýr. Erdemin bir baþka tarifi ise; "Erdem, akýl ve bilinçle uygulanan, ahlâki deðerlere uyarlý, bir davranýþ biçimidir." Sonuçta erdem, ahlâkýn davranýþlarýmýzdaki aynasýdýr.

Eski dilde "fazilet" olarak ifade edilen erdem, Yunan Felsefesinde "iyi, yetkin ve bilgili yurttaþýn niteliði" sayýlmýþtýr.

Protatagoras'a göre erdemli olmak; "kendini yönetme sanatýdýr."

Tarih sürecinde her sýnýf kendine göre bir erdem ölçüsü oluþturmuþtur. Bu sebeple herkesin erdem ölçüsü kendine ve yetiþtiði çevreye göredir. Hattâ bazen ayný çevre içinde bile olsa bu ölçü deðiþebilir. Örneðin güçlünün erdemi kuvvet, güçsüzün erdemi kanaattir. Ne var ki, erdem de kültür ve ahlâkla geliþir. Bu yüzden eðitimsiz kiþilerin erdemi de basittir.

19. Yüzyýldan itibaren düþünürler, erdemi daha ziyade "insanýn kendini aþma gücü" olarak ele almýþlardýr. Buna göre evreni aþmak; kendini aþarak, evrensel oluþuma ve devinime artan çapta olumlu olarak katýlmaktýr.

Ahlâk, Ýnsanlarýn toplum içindeki

davranýþlarýný ve birbirleriyle iliþkileri-ni düzenlemek amacýyla baþ vurulan kurallar dizgesi, baþka insanlarýn davranýþlarýný, olumlu veya olumsuz biçimde yargýlamakta kullanýlan

ölçütler bütünüdür. Burada da kavram kargaþasý ortaya çýkýyor.

Kant'a göre; ahlâksal olarak doðru bir davranýþý belirleyen þey, eylemin sonu-cu deðil niyettir. Ancak belli bir biçimde davranmanýn ödev olduðunu düþünmek, ahlâksal bir davranýþý ortaya çýkarýr.

Ahlâk tarih boyunca çaðdan çaða, toplumdan topluma ve hattâ ayný toplumlarda kültür ve yöre farklýlýklarý-na göre deðiþiklikler gösterir. Ahlâk kurallarý genelde yazýlý olmadýðý halde, birçok yönden hukuk ve dinlerle de özdeþleþir. Ancak hukuk müeyyidesini devlet koyar ve takip eder. Ahlâký ise bireyler deðerlendirir. Hukuk belirli konularda düzenlemeler yapar ve ceza-landýrýrken, ahlâk bireylerin yeme, içme, cinsiyet vs. davranýþlarýný çok geniþ kapsamlý inceler ve bunlarý kýna-ma hattâ toplum dýþýna itme þeklinde

cezalandýrarak eyleme dönüþtürür. Ahlâk toplum içinde bireyi çocuklu-ðundan ele alýr ve tüm yaþamý boyunca takip eder. Ýyi, kötü þeklindeki deðer-lendirmelerle, kötü davranýþlar açýsýn-dan kiþide "utanma duygusu" aþýlar.

Diðer taraftan her din kendi bünyesinde, kendine göre bir ahlâk anlayýþý getirmiþtir. Burada da ahlâk-sýzlýk "günah" olarak nitelendirilir ve bu duygu aþýlanýr. Dinsel ahlâk, Allah korkusuna ve ölüm sonrasý yaþamýn yaptýrýmlarýna dayanýr. Bu sebeple deðiþken olmayýp tartýþýlmaz.

Ahlâký insanlar yaratmýþtýr. Çünkü dinlerden önce de belirli boyutlarda hukuk, ahlâk ve erdem kurallarý vardý. Son yüz yýlda ise, varoluþçu filozoflar-dan bazýlarý, ahlâktan baðýmsýz, "özgür" ve "usçu" bir ahlâk görüþünü savunmaktadýrlar. Hattâ bu özellikle Nietzsche ve ondan etkilenen varoluþ-çular tarafýndan, yaþanýlan toplumlar eleþtirilerek, ahlâktan baðýmsýz, sýnýrsýz özgür bir yaþam biçimi düþüncesine kadar geniþlemiþtir. Her toplumun ahlâk anlayýþý, o toplumu oluþturan insanlarýn sosyal ve kültür yapýsýna, dinlerine, düzeylerine vs. göre deðiþir.

Çin'de Konfiçyüs erdemlerin

Benzer Belgeler