• Sonuç bulunamadı

Paraplejik Hastaların Nüks Etmiş İskiyal Bası Ülserlerinde Biseps Femoris Kas-Deri V-Y İlerletme Flebi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Paraplejik Hastaların Nüks Etmiş İskiyal Bası Ülserlerinde Biseps Femoris Kas-Deri V-Y İlerletme Flebi"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

PARAPLEJİK HASTALARIN NÜKS ETMİŞ ÎSKİYAL BASI ÜLSERLERİNDE BİSEPS

FEMORİS KAS-DERİV-Y İLERLETME FLEBİ

Ayhan NUMANOĞLU, Özhan ÇELEBİLER, Mehmet BAYRAMİÇLİ, Raffi GÜRÜNLÜOĞLU, Erdem TEZEL

Marmara. Üniveraitasi Tıp Fakültesi Plastik ve. Rekomtrüküf Cerrahi Anabüim Dalı, İstanbul

Ö ZET

Oturan paraplejik hastalarda bası ülserlerinin en sık görüldüğü ve nüks ettiği yer; iskiyal bölgedir. İskiyal ülserin kolaylıkla nüksedebilmesi nedeniyle, hastanın ve cerrahi yön tem in seçimi ile zamanlama çok özenle yapılm alıdır. D isehsiyon un un kolay olması, geniş defektleri güvenli olarak örtebilmesi, nüks durumunda yeniden kullanılabilmesi ve diğer alternatif flep lerin kullanılmasına olanak tanıması gibi avantajlarından dolayı, daha önce sakral, trokanterik ve iskiyal bası yarası nedeniyle bir ile dört kez ameliyat edilmiş olan altı olguda, nüks iskiyal bası ülseri rekonstrüksİyonu amacıyla, yedi adet biseps fem oris kas deri V-Y ilerletme flebi uygulandı. H içbir hastada on aylık ile altı yıllık takip süresi içerisinde nüks saptanmadı. İskiyal ülserlerin rekonstrüksiyonundan sonra nükslerin Önlenmesinde hasta ve yakınlarının hasta bakımındaki bilinçli tutumlarının yamsıra, biseps femoris kas-deri V-Y ilerletme flebinin iyi kanlanması da çok önemli bir rol oynar.

Anahtar Kelimeler: Biseps Femoris, Kas-Deri Flebi, Bası ülserleri.

GİRİŞ

D eride duyu innervasyonu olmayan paraplejik hastalar zamanlarının çoğunu yatağa bağlı ya da tekerlekli sandalyede geçirmek zorundadırlar. Bu nedenle pek çok hastada, çoğunluğu iskiyal bölgede olmak üzere çeşitli bası ülserleri ortaya çıkmaktadır1 (Şekil 1).

Paraplejiklerin bası ülserlerinin cerrahi tedavisinde nüks oranının yüksekliği cerrahın hasta seçim in d e ve uygun yöntem i belirlemesinde çok dikkatli olmasını gerektirir.

SUM M ARY

The ischial region is the most comm.on site f o r ' the development o f pressure sores in paraplegic patients who are wheel chair ridden fo r m.ost o f the times. Because o f the high recurrence rate, timing is as important as the selection o f the patient and surgİcal technique. The elevation o f biceps fem oris myocutaneous fla p is very simple and large defects can safely be covered ıvith this technique while the possibiliiy o f reelevation fo r recurrences in the fu tu r e is preserved. Seven biceps fem oris myocutaneous V-Y advancement fla p operations were carried out fo r the reconstruction o f recurreni ischial ulcers in six patients who had been operated one to fo u r times in the post fo r sacrcd, trochanteric and ischial pressure ulcers.

No recurrences have been encountered during the ten month to six year follow -up period. Although the training o f patients and their relatives play an essential role in the reduction o f recurrence rate, the role o f abundanl blood supply o f biceps fem oris myocutaneous fla p can not be denied.

Key TVords: Biceps Femoris, Myocutaneous flap, Pressure Sores

Bası yaralarında nüks oranı hem hasta hem de yara açısından değerlendirilmektedir. Yara nüksü; daha önce olan bir bölgede yeniden yara açılmasıdır.

Bu yaraların onarımında günümüzde, iskiyal bölgedeki ülserin eksizyonu ardından çeşitli deri ya da kas-deri flep leri k u lla n ılm a k ta d ır 2. Bu amaçla, pek sık olmamakla birlikte uyluk transpozisyon deri flebi, skrotal flep ve total uyluk flebi kullanılabildiği gibi; iyi kanlanması ve yeterli

(2)

Türk Plast Cer Derg (1996) Cilt: 4, Sayı: 2

Şekil 1: Bilateral iskiyal bası ülseri.

Tablo 1: Altı olgunun daha önce bası yarası lokalizasyonları, onarım yöntemleri ve biseps femoris kas-deri V-Y ilerletme flebi ile onarılan nüks iskiyal bası ülseri boyutları

EPS; Eksizyon ve primer sütürasyon C: Cinsiyet

yastık oluşturması gibi avantajlarından dolayı gluteus maksimus 3, grasilis 4, TFL ve Hamstring (Sem itendinöz, Sem im em branöz, Biseps Fem oris) 5 kas ya da kas-deri flepleri tercih edilmektedir. İskiyal bölgedeki ülserlerin onarımı amacıyla, tensor fasya lata, grasilis, vastus lateralis ve gluteus maksimus kas-deri fleplerinin yerine öncelikle biseps femoris kas-deri fleplerinin kullanılması konusunda bir fikir ayrılığı vardır. Ancak tensor fasya lata ve grasilis kas-deri flepleri geniş iskiyal yaraların kapatılmasında yetersiz kalmaktadır. Gluteus maksimus ve vastus lateralis kas-deri flepleri, hernekadar biseps femoris kas-deri flebi gibi yeterli ve güvenilir iseler, bu fleplerin ileride ortaya çıkması muhtemel sakral ve trokanterik bası yaralarının kapatılması amacıyla korunmaları uygun olur 6’/ Bu düşünce doğrultusunda, biz de kliniğimizde ilk kez

ortaya çıkan iskiyal ülserlerin onarımı amacıyla biseps femoris kas-deri Heplerini öncelikli olarak tercih etmekteyiz. Nüks etmiş iskiyal ülserlerin rekonstrüksiyonunda da, geniş defektleri güvenli olarak örtebilmesi, nüks durumunda yeniden kullanılabilmesi ve diğer alternatif fleplerin kullanılmasına olanak tanıması gibi nedenlerden dolayı biseps femoris kas deri V-Y ilerletme flebini altı olguda uyguladık.

GEREÇ ve YÖNTEM

1990-1993 yılları arasında kliniğimizde nüks etmiş iskiyal bası ülseri onanını amacıyla altı olguda yedi adet biseps femoris kas-deri V-Y ilerletme flebi uygulandı. Flepsi paraplejik olan

hastaların üçü erkekti.

Dört ile altı yıldan beri paraplejik olan bu hastalar daha Önce sakral, trokanterik ve iskiyal bası yarası nedeniyle bir ile dört k e z a m e l i y a t o l m u ş l a r d ı . Bu olgularda, iskiyal bası ülseri onarımı amacıyla daha Önce ülser eksizyonu ve primer sütürasyon, gluteus maksimus kas-deri ve TFL flepleri kullanılmıştı (Tablo 1). Tüm hastalarda iskiyal bası yaralarına başlangıçta günlük pansumanlar ve periyodik olarak kül t ü r /a n t ib iy o gram y a p ıld ı.

Gerektiğinde topikal ya da sistemik antibiyotik tedavisi uygulandı. Basınç noktalarını değiştirmek ve hipokside kalmış, duyu innervasyonu bulunmayan ülserli alanları kısmen rahatlatabilmek amacıyla hastaların pozisyonu sık sık değiştirildi ve pnömatik yatak kullanıldı. Hasta ve hasta yakını eğitimine özen gösterildi. Ameliyat öncesi tüm hastaların nütrisyonel durumları değerlendirilerek, varsa anemi ve hipoproteinemiye ilişkin destekleyici tedavi yapıldı. Mesane ve sfinkter disfonksiyonu bulunan dört hastaya da üretral kateterizasyon uygulandı ve ameliyat sahasının erken p o s t o p e r a t i f d ö n e m d e ga ita ile kontam inasyonunu engellem ek amacıyla konstipan ajanlar verildi.

O l g u Y a ş C Ö n c e k i b a s ı

y a r a s ı n ı n v e r i

Ö n c e k i o n a r ı m y ö n t e m i

B i s e p s f e m o r i s k a s - d e r i V - Y i l e r l e t m e f l e b i il e o n a r ı l a n n ü k s i s k i y a l y a r a b o y u t u

1 4 5 E S o l is k i y a l

S a k r a l

E P S , s o l g l u t e u s m a k s i m u s k a s - d e r i f le b i S a ğ g l u t e u s m a k s i m u s k a s - d e r i f l e b i

1 0 x 1 2 c m .

2 5 6 E S o l is k i y a l E P S , s o l g l u t e u s

m a k s i m u s k a s - d e r i f l e b i

8 x 1 0 c m

3 2 8 E S a ğ i s k i y a l

S o l i s k i y a l S o l t r o k a n t e r i k

E P S E P S

E P S , T F L , g l u t e u s m a k s i m u s k a s - d e r i f l e b i

6 x 8 c m . v e 8 x 8 c m , ( s a ğ v e s o l i s k i y a l )

4 ■ 4 6 K S a ğ i s k i y a l G l u t e u s m a k s i m u s

k a s - d e r i f l e b i

7 x 7 c m .

5 4 0 K S a ğ i s k i y a l E P S 5 x 7 c m .

6 5 5 K S o l i s k i y a l G l u t e u s m a k s i m u s

k a s - d e r i f l e b i , E P S

7 x 8 a n .

(3)

Şekil 4A: Biseps femoris kas deri flebinin hazırlanması. Bı V-Y tekniği ile defektin kapatılması.

CERRAHİ TEKNİK

Olguların tümü maksimum fieksiyondayken prone Jacknife pozisyonunda ameliyat edildi.

Ülser etrafındaki bir santimetre sağlam cilt ile birlikte eksize edildi (Şekil 2). İskiyal tüberosite rezeke edildi ve iskiyum basınç noktalarını yaymak amacıyla düzleştirilerek şekillendirildi.

Ülserin ve zemindeki kemiğin en bloc rezeksizyonunu takiben oluşan defektin distalinde uyluk arka yüzünde, taban genişliği örtülecek defektin eni kadar olan üçgen deri adası işaretlendi (Şekil 3). Biseps femoris kası insersiyosundan ayrıldıktan sonra, diseksiyona distalden proksimale kasın derin yüzeyi boyunca devam edildi. Biseps femorisin kısa başı femurdaki linea asperadan ayrıldı.

L ateralde, derin diseksiyon planının belirlenmesi için siyatik sinir izole edildi.

Proksimalde, biseps femorisin uzun başı diseke edilerek gluteus maksimus kasından ayrıldı.

Biseps fem orisin uzun başı iskiyumdan tamamen ayrılarak, muskulokütan ünite

mobilize edildi. Flebin proksimal kısmı defekt içine ilerletilerek gerginlik olmaksızın sütüre edildikten sonra defekt, V-Y tekniği ile kapatıldı (Şekil 4a-b).

Hastalar ameliyat sonrası iki hafta süreyle prone pozisyonda yatırıldı. Altı hafta süreyle koltukta ya da tekerlekli sandalyede, ancak Roho oturma tamponu ile oturmaları sağlandı.

Altı haftadan sonra, ameliyat sahası üzerine aşamalı olarak yarım, bir ve iki saatlik bası oluşturulmasına izin verildi. Hiçbir hastada on ay ile altı yıl arasında değişen izleme süresinde nüks saptanmadı.

TARTIŞM A

İskiyal bası yaralarının kapatılması amacıyla, yaşamı boyunca m uhtelif flep ameliyatlarına ihtiyaç duyan hastalar için iyi seçilmiş ve düşünülmüş bir cerrahi stratejinin belirlenmesi gerekmektedir. Öyle ki; bir önceki flep ameliyatı uygulandığında, gelecekte kullanılması muhtemel fleplerin vasküler

(4)

Türk Plast Cer Derg (1996) Cilt: 4, Sayı: 2

pedikülleri yaralanmamalidir. Bası yaralarının nüks ö ze lliğ i akılda tutularak her rekonstrüksiyon seçeneğinin ileride alternatif yöntemleri uygulama olasılığını koruyacak şekilde planlanması gerekmektedir.

İskiyal bası yaraların ın rekons t- rüksiyonunda, gluteus maksimus, vastus lateralis, tensor fasya lata ve gr as iliş kas-deri fleplerinden ziyade, biseps femoris kas-deri Heplerinin öncelikle kullanılması hakkında fikir ayrılıkları vardır. Ancak tensor fasya lata (TFL) ve grasilis kas-deri Heplerinin geniş iskiyal defektlerin kapatılmasında yetersiz kaldığı bilinmektedir. Ayrıca, paraplcjik hastalarda gelecekte sakral ve trokanterik bölgelerde bası yaraları ortaya çıkma olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır. Gluteus maksimus, vastus lateralis, tensor fasya lata ve grasilis kas-deri Hepleri ileride ortaya çıkması beklenen sakral ve trokanterik yaraların kapatılabilmesi için elde saklanmalıdır 6’Ü

Bu nedenle, biz kliniğimizde, ilk kez ortaya çıkan iskiyal ülser tedavisinde, biseps femoris kas-deri flebinin öncelikle kullanılması gerektiğini düşünmekteyiz, Biseps femoris kas-deri flebinin daha Önce denenmiş Hep cerrahisinden sonra nüks etmiş iskiyal ülser tedavisinde de kullanılması seçkin cerrahi y ö n te m d ir. B iseps fe m o ris fle p le r i transpozisyon, turnover kas flepleri şeklinde de kullanılabilir. Biseps femoris kas deri flebi transpozisyon halinde uygulandığında rekonstrüksiyon sonrası doku kayıplarına neden olabilmektedir. Çünkü kasın transpozisyonu segmental olarak beslenen bu kasın distal majör vasküler pediküllerini kesmeyi gerektirir. Oysa, ilerletme modifikasyonu ile nörovasküler p e d i k ü 11 e r i n k o ru n m a s ı m ü m k ü n olabilmektedir 8.

Biseps femoris kas deri V-Y ilerletme flebi güvenli ve teknik olarak diseksiyonu kolay bir fleptir. Hiçbir olgumuzda bu diseksiyon bir saatten fazla zaman almadı ve herhangi bir sorunla karşılaşmaksızm işlem tamamlandı.

İskiyal defektlerin kapatılması amacıyla, pek çok başarılı yöntem bulunmakta ise de, biseps fem oris kas deri V-Y ilerletm e ile rekonstrüksiyonu, üç temci nedenden dolayı tercih edilmektedir. Öncelikle, tüm derin vasküler pediküller korunur ve bu nedenle son

derece güvenlidir f İkincisi, gerektiğinde geniş defektlerin kolaylıkla kapatılabilmesi mümkün olabilir. Biz ele bu fleple, en büyüğü 10x12 cm.

boyutlarında olan çeşitli genişlikteki defektleri rahatça kapattık, ilerletme yaptığımız en büyük flebin kısa kenarı 12, uzun kenarı 25 cm.

kadardı. Üçüncü avantajı ise gerektiğinde, g e le c e k t e d iğ e r k om şu k asla rın kullanılabilmesine olanak sağlamasıdır, En uzun izleme süremiz altı yıl olup hiçbir hastamızda olmadığı gibi bu hastamızda da herhangi bir nüks görülmemiştir. Erken dönemde ortaya çıkan nüks hasta seçimindeki yanlışlığın ve hasta eğitimindeki eksikliğin bir yansıması olabilir k Bu duruma hastanın ve yakınlarının hasta bakım ındaki bilin çli ve özenli tutumlarının büyük katkıda bulunduğu yadsmmamakla birlikte flebin iyi beslenmesi ve güvenilirliğinin de önemli bir faktör olduğu ortadadır (Şekil 5). Ayrıca hiçbir hastamızda erken dönem de görülen minimal üriner infeksiyon dışında bir infeksiyon görülmemesi literatür verileriyle uyum göstermekte ve bu yöntemle üretranm zarar görmediği savım desteklemektedir 8.

Şekil 5: Flebin ameliyat sonrası geç dönem görünüşü

Geniş iskiyal defektleri kolaylıkla ve güvenilir olarak örtebilmesi, yeterli yastık oluşturabilmesi, nüks durumunda diğer alternatif Heplerin kullanılmasına olanak tanıması, tekrar elevasyon im kanının bulunması, membranöz üretrayı koruması, oturma pozisyonunda pelvisi dengelemesi, semitendinöz ve semimembranoz kasları ile kullanıldığında spastisiteyi önlemesi gibi

(5)

avantajlarından dolayı, hem ilk kez ortaya çıkan hem de nüks etmiş iskiyal bası yaralarının rekonstrüksiyonunda biseps femoris kas deri V-Y ilerletme flebinin ilk akla getirilmesi gereken seçenek olduğu düşüncesindeyiz.

Prof. Dr. Ayhan N U M A N O Ğ LU Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi

Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi A.D. Başkanı 81 19 0 Altunizade-İstanbul/Türkiye

K A Y N A K L A R

1. Kroll, S,S., Hamilton, S.: Muldple and repedtive uses o f extended hamstring V-Y myocutaneous flap. Plast. Reconstr. Surg. 84: 296, 1989.

2. Hurteau, J.E., Bostwick, J., Nahai, F., Hester, R., Jurkiewicz, M.J.: V-Y advancement o f hamstring musculocutaneous flap for coverage o f ischial pressure sores. Plast. Reconstr. Surg. 68: 539, 1981.

3. Mills, R.L.: Gluteus maxİmus musculocutaneous flap. In Strauch Vascones, O.L., Hall-Findlay, E.J.

(Ed,). Grabbs's encyclopedia o f flaps. Boston:

Little, Brown, 1610, 1990.

4. Labander, H.B.: The gracilis muscle and musculocutaneous flap in the repair o f perine al and ischial defects. Brit. J. Plast. Surg. 33; 95, 1980.

5. Colen, S.R.: Pressure sores. In McCarthy, J.G., May, J.W., Liftler, J.W. (ed.). McCarthy Plastic Surgery. Philadelphia: W.B. Saunders Company, 3797, 1990.

6. Colen, S.R.: Pressure sores. In McCarthy, J.G., may, J.W., Littler, J.W. (Ed.), McCarthy Plastic Surgery, Philadelphia: W.B. Saunders Company, 3823, 1990.

7. McCrawJ.B., Arnold P.G.: Biceps femoris. In McCrawJ.B., Arnold P.G. (Ed.). Adaş o f muscle and musculocutaneous flaps. Virginia, Norfolk:

Hampton Press Publishing Company, 377, 1986.

8. Lobin, G.R.: Biceps femoris flaps. In Strauch Vasconez, O.L. , Hall-Findlay, E.J. (Ed.). Grabb's encyclopedia o f flaps. Boston: Little, Brown, 1614, 1990.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışmamızda skolyoz sebebiyle daha önce opere olan ve sırt orta hatta fiksatör ekspoze doku defekti olan hastanın reverse turnover latissimus dorsi kas flebi ve

Ol gumu za ilk operasyonda kist hidatik düşünÜıerek ki stcktomi , drenaj ve omenıopeksi uygulanmış olup takibinde 1,5 yı l sonra nüks sapıanmış t ır..

Bir y ıl önce başka bir merkezde splenik hidatik kist nedeniyle opere edilmiş bir ha sta, bir yıl sonra operasyon hattında.. giderek büyüyen şişlik nedeniy le

korneal greft ile onar›ld›. B B)) Skleral incelme ve nekroz izlenen skleromalazi alan› nazal bölgede izleniyor. C C)) Afl›r› koterizasyona ba¤l› geliflen limbal yetmezlik

1982 yılında 26 Hartrampf tarafından tanımlanan transvers yerleşimli deri adası ile birlikte olan rektus abdominis kas deri flebi özellikle mastektomi sonrası

The deep inferior epİgastric rectus abdominis muscle and myocutaneous free tissue transfer:.. fu rth e r applications for head and neck

Am J Orthod Dentofac Orthop March 1993 Volume 103 Number 6 The headgear effect of the Herbst appliance: A cephalometric

NMCV yapılan hastaların operasyon öncesi ve sonrası semen parametreleri değerlendirildiğinde ise volüm, konsantrasyon ve morfoloji açısından anlamlı bir fark olmadığı,