• Sonuç bulunamadı

Türkiye Rum Cemaati ve 6/7 Eylül 1955 Olayları The Greek Community of Turkey and the 6/7 September Incidents of 1955

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkiye Rum Cemaati ve 6/7 Eylül 1955 Olayları The Greek Community of Turkey and the 6/7 September Incidents of 1955"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ISSN: 1309 4173 (Online) 1309 - 4688 (Print) Volume 4 Issue 4, p. 15-34, November 2012

Türkiye Rum Cemaati ve 6/7 Eylül 1955 Olayları

The Greek Community of Turkey and the 6/7 September Incidents of 1955

Resul BABAOĞLU Milli Eğitim Bakanlığı

Öz

Bu makalede, 6/7 Eylül olaylarının Türkiye Rum cemaati üzerindeki psikolojik ve toplumsal etkileri incelenerek bu dönemdeki tahrip eylemlerinin manevi boyutu üzerinde durulmaktadir. Türkiye Rum Cemaati, Bizans Ġmparatorluğu‟nun yerli halkı olarak Ġstanbul‟un fethedilmesinin ardından Osmanlı Devleti‟nin Millet Sistemi içinde yuzyillarca varlığını sürdürmüştür. Yoğun olarak Ġstanbul, Ġzmir, Bursa, Gökçeada, Bozcaada ve çevresinde yaşayan Rumlar, bütün gayrimüslim azınlık gruplarına sağlanan ve büyük oranda Ġslam kültüründen kaynaklanan hoşgörüye dayanan sistemde sosyal ve ticari hayatta varlık göstermişti. Müslüman toplumla aralarındaki din ve kültür farkı zaman zaman sorunlara yol açmasina ragmen, hicbir olay 6/7 Eylül 1955 tarihinde yaşanan ve Türkiye tarihinde benzerine rastlanmayan yıkım olayları kadar Türkiyeli Rumların hayatlarında etkili olmamistir.

Anahtar Kelimeler: 6/7 Eylül Olayları, Türkiye Rumları, Türkiye, Demokrat Parti, Kıbrıs

Abstract

This article examines the 6/7 September Incidents and the psychological and social impacts of these destructive attacks along with their spiritual dimension on the Greek community of Turkey. After the Ottoman conquest of Istanbul, the Greek community of Turkey lived for centuries in the Ottoman millet system. The Greeks, who mainly lived in Ġstanbul, Ġzmir, Bursa, Gökçeada and Bozcaada, enjoyed the religious and cultural freedoms granted to all non-Muslim subjects of the empire and maintained their presence in its social and economic life.

While the religious and cultural differences between the Greek and Muslim population sometimes caused problems, no incident in Turkish history was as destructive as the 6/7 September Incidents of 1955 on the lives of Turkey‟s Greek community.

Key Words: 6-7 September Incidents, Turkish Greeks, Turkey, Democrat Party, Cyprus

Giriş

Sahip oldukları dil, din, kültürel özellikler ve entelektüel birikimlerini yüzyıllarca koruyup günümüze taĢıyan Türkiye Cumhuriyeti‟nin Rum vatandaĢları, halen Osmanlı Ġmparatorluğunun çok uluslu toplum yapısının bir devamı olarak varlıklarını sürdüregelmektedir.

(2)

Türkiye Rum Cemaati ve 6/7 Eylül 1955 Olayları 16 Rumlar, Türkiye‟de dönemsel olarak karĢılaĢtıkları birtakım olumsuz geliĢmeler dıĢında; ekonomik, sosyolojik, siyasi ve kültürel alanlarda kendilerini ifade edebildikleri gibi ekonomik alandaki üstünlüklerini de özellikle Demokrat Parti iktidarında daha da artırarak dönemin liberal havasının yarattığı ortamda olabildiğince rahat bir yaĢam sürmüĢtür.

II. Dünya SavaĢından sonra ortaya çıkan Soğuk SavaĢ sürecinde Türkiye‟nin Batı yanlısı bir duruĢ sergilemesi ve bu yönde politikalar geliĢtirmesi beraberinde NATO üyeliğini getirmiĢtir. NATO‟nun doğu kanadını oluĢturan Yunanistan ve Türkiye‟nin, Sovyet tehlikesine karĢı geliĢtirilen savunma sistemi içerisinde büyük bir önemi vardı.

Türk-Yunan iliĢkilerinin olumlu bir mecrada sürdürülmesi ve iki ülke arasındaki muhtemel siyasi krizlerin önlenebilmesi için dönemin politikacıları büyük bir çaba göstermiĢtir. Yunanistan ile Türkiye arasındaki bu yakınlaĢma, özellikle ülkedeki Türk ve Rum azınlık nüfuslarını olumlu yönde etkilemiĢtir. Her iki hükümet de iliĢkileri yumuĢatmada ve karĢılıklı kamuoylarını ikna etmede azınlık topluluklarının hayat Ģartlarında belirgin iyileĢtirmeler yapmanın önemli olabileceğini düĢünmüĢlerdir.

Türkiye‟de yaĢayan Rum cemaati de bu dönemde büyük bir rahatlık ve serbestliğe kavuĢmuĢtur. DıĢ politikadaki bu olumlu tablonun Türkiye‟de yaĢayan Rum cemaatine de aynı Ģekilde olumlu yansımaları olmuĢtur. Okul sisteminin temelini teĢkil eden ilkokulların sayısı bu dönemde 44‟ten 51‟e yükselmiĢ, Ortodoks din adamlarının okullara giriĢine tekrar izin verilmiĢ ve bütün Ġstanbul‟da birçok kilise okulu organize edilmiĢtir.1 1948 yılında Patrik Athenagoras‟ın ABD‟nin desteğiyle patrik seçtirilmesine Lozan Konferansının Fener Rum Patrikhanesiyle ilgili maddesine aykırı olmasına rağmen Türkiye, olumlu havanın bozulmaması adına bu geliĢmelere engel olabilecek bir giriĢimde de bulunmamıĢtır.

Dönemin BaĢbakanı Adnan Menderes, 6 Haziran 1952‟de yanına DıĢ ĠĢleri Bakanı Fuat Köprülü‟yü de alarak Patrikhaneye bir ziyarette bulunmuĢtur; zira Menderes, Patrikhaneyi ziyaret eden ilk Türkiye Cumhuriyeti BaĢbakanı olmuĢtur.2

Yunanistan‟da 1953 yılında kabul edilen anayasada en yüksek dini makam olarak Fener Patrikhanesi kabul edilmiĢtir.3 DP hükümeti, iktidarının ilk yıllarında Yunanistan ile iyi iliĢkiler kurma gayesinde olduğundan ülke içinde de azınlıklara karĢı yürüttüğü sahiplenici ve hassas politikasını 1953 yılında Ġstanbul‟un fethinin 5oo. yıl dönümü kutlamaları yaklaĢınca da sergilemiĢtir. Farklı çevrelerin büyük kutlama hazırlıkları yaptığı bu günlerde hükümet resmi bir açıklama yaparak Yunanistan ile geliĢen kardeĢçe iliĢkileri sarsacak bir giriĢimden kaçınmak gerektiğini bildirmiĢtir.4

1 Stefo Benlisoy, „„II. Dünya SavaĢı Sonrasında Türk- Yunan YakınlaĢması, Kral ve Kraliçenin Türkiye Ziyareti‟ ‟Toplumsal Tarih Dergisi, S. 81, Eylül 2000, s. 14.

Lozan BarıĢ AntlaĢmasında Patrikhane ile ilgili imzalanmıĢ olan protokollere göre Türk vatandaĢı olmayan birisi Patrik olarak seçilemezdi. Bkz. Adnan Sofuoğlu, Fener Parikhanesi ve Siyasi Faaliyetleri, TTK Yay. Ġstanbul, 1996.

2 Ahmet YaĢar Akkaya, Menderes ve Azınlıklar, Mühür Kitaplığı, Ġstanbul, 2011. s. 73.

3 Adnan Sofuoğlu, Fener Rum Patrikhanesi ve Siyasi Faaliyetleri, Turan Yayıncılık, Ġstanbul, 1996, s.122.

4 Fatih Akın, Türkiye’de Azınlık Politikaları, 6-7 Eylül Olayları, Kum Saati Yay. Ġstanbul, 1996, s. 15.

(3)

Ġki ülke arasında büyük çabalarla geliĢtirilen olumlu siyasi iliĢkilere karĢın, 1951 yılından itibaren Yunanistan, Kıbrıs Adasını ilhak etmeye yönelik söylemlerde bulunmuĢtur.

Ada‟daki Rumların kurduğu EOKA örgütünün Türklere yönelik kanlı saldırılara giriĢmesi Türkiye‟de büyük bir infiale neden olmuĢtur. Türkiye‟deki basının ve bazı sivil kitle örgütlerinin baĢlattığı milliyetçi kampanyaların yarattığı baskıyla Demokrat Parti Kıbrıs konusunda daha sert politikalar üretmiĢ ve Türkiye‟de oluĢan bu gergin hava 6-7 Eylül Olaylarına giden süreci baĢlatmıĢtır.

Londra Konferansı – 6/7 Eylül Olaylarına Giden Süreç

Yunanistan‟ın Kıbrıs‟ı kendi topraklarına katma gayreti ve Ada‟yı HelenleĢtirme iddiaları II. Dünya SavaĢından sonra güçlenmeye baĢlamıĢtır. Bu dönemin, sömürgeci düzenin eleĢtirilmeye baĢlandığı ve ABD ile BirleĢmiĢ Milletler öncülüğünde yürütülen self determinasyon ilkesinin yarattığı küresel konjönktürel yapısı düĢünüldüğünde, Yunanistan‟ın doğru bir zamanlamayla hareket ettiği anlamına geliyordu.

Yunanistan, 1951 yılından itibaren uluslararası platformlarda Kıbrıs meselesini gündeme taĢıyarak bu konuda aktif bir politika içerisine girmiĢtir. Mesele, önce Yunan parlamentosuna getirilerek Kıbrıs‟ın mutlaka Yunanistan‟a iltihakının gerçekleĢtirilmesi gerektiği vurgulanmıĢtır. Aynı yıl Kasım ayında Ada‟nın fiili sahibi olan Ġngiltere ile görüĢmeler baĢlatılır. Yunanlılar, Kıbrıs‟ın kendilerine terk edilmesi karĢılığında Ada‟da Ġngiltere‟ye üs vaadinde bulunurlar fakat bu teklifleri reddedilir.5

Yunanistan, Kıbrıs konusunda Ġngiltere ile uzlaĢma çabalarının sonuçsuz kalması üzerine BirleĢmiĢ Milletlere baĢvurarak sorunu uluslararası alana taĢımıĢtır. 24 Eylül 1954 tarihinde Ġngiliz delegesinin itirazlarına rağmen Kıbrıs konusu BM‟nin gündemine alınmıĢtır.

Ancak Yunanistan‟ın 1954 ile 1958 tarihleri arasında BM‟ye yaptığı beĢ baĢvurusu da istediği gibi sonuçlanmamıĢtır.6 Siyasi giriĢimlerin sonuçsuz kalması üzerine Kıbrıs‟ta Ģiddet eylemleri tırmanıĢa geçmiĢtir. Bu aĢamadan sonra Ada‟daki Türklere yönelik baĢlatılan Ģiddet eylemleri hız kazanarak kabul edilemez bir boyuta varmıĢtır.

Yunanistan‟ın silah ve parasal desteğini alan Kıbrıslı Rumların Türklere karĢı baĢlattıkları tedhiĢ faaliyetleri, kaçınılmaz olarak Kıbrıs sorununa Türkiye‟nin de taraf olmasına yol açmıĢtır.

Kıbrıs konusunda Yunanistan‟ın katı bir politika yürütmesi üzerine Türkiye‟deki ortam da gerginleĢmiĢtir. Kıbrıs‟ta Türkler‟e karĢı baĢlatılan Ģiddet eylemlerine tepki olarak kurulan

“Kıbrıs Türktür Cemiyeti” ve “Türkiye Milli Talebe Federasyonu”nun baĢlattığı miting ve

EOKA; Ethniki Organosis Kyprion Agoniston, Kıbrıslıların Millî Mücadele Örgütü, Kıbrıs Rumları‟nın Enosis amacını gerçekleĢtirmeyi hızlandırmak için Ada‟daki BirleĢik Krallık idaresi ve Kıbrıs‟ta yaĢayan Türkler‟e karĢı kurulmuĢtur.

5ġerif Demir, ‘‘Demokrat Parti Ve Dış Politika’’ Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Van, 2002, s.78.

6Stephen G. Xydis, „„The UN General Assembly As An Instrument of Grek Policy: Cyprus, 1954–

58‟‟, The Journal Of Conflict Reslution, Vol.12, No. 2, ( June 1968), s. 2.

(4)

Türkiye Rum Cemaati ve 6/7 Eylül 1955 Olayları 18 eylemler hükümet üzerinde baskı yaratarak Kıbrıs konusundaki milli bilinci ve heyecanı arttırmıĢtır.7

Demokrat Parti Hükümetinin Kıbrıs ile ilgili bir politika değiĢikliğine gitmesi ve konuyla ilgilenmesi,16 ġubat 1951‟de Yunanistan DıĢ ĠĢleri Bakanı Sofokles Venizelos‟un Kıbrıs‟ın Yunanistan‟a iltihak edilmesi gerektiğini resmen öne sürmesi8 üzerine Türkiye‟deki ilk tepki, hükümete yakın bir basın organı olan Zafer Gazetesinden gelmiĢtir. Yapılan yorum haberde; Venizelos‟un demecini Kıbrıs sorununun yeni bir aĢaması olarak değerlendirmek gerektiği, ikinci planda sorumlu devlet adamlarının dahi Kıbrıs davasını ele aldıkları, Yunan hükümetinin gizli çalıĢmaların artık sorunu kıvama getirdiğine inandığı ve iĢi açıkça ortaya dökmekte sakınca görmediği vurgulanmıĢtır.9

BaĢbakan Venizelos‟un yaptığı açıklamaya Hükümet adına ilk tepkiyi, DıĢ ĠĢleri Bakanı Köprülü 20 Nisan 1951‟de Hürriyet gazetesine verdiği demeç ile ortaya koymuĢtur.10

Kıbrıs meselesinin ciddi bir krize dönüĢme tehlikesi gösterdiği günlerde Ġngiltere, Kıbrıs sorununu çözüme kavuĢturmak ve Türkiye‟yi de soruna taraf hale getirmek amacıyla Eylül ayında Londra‟da düzenlemeyi planladığı konferans için taraf devletlere davetiye göndermiĢtir.11 Konferans 1955 Ağustosunun 29‟unda Londra‟da Lancaster House‟ta yapılacaktı. Daveti yapan Ġngiltere BaĢbakanı Harold Mac Millan‟dı.12

Konferansın yapılacağı tarih yaklaĢınca Türkiye‟nin Kıbrıs politikası daha çok belirginleĢerek tavizsiz bir hale gelmiĢtir. Bununla birlikte BaĢbakan Menderes‟in 24 Ağustos günü Liman lokantasında gazetecilere yaptığı konuĢmada13 Yunanistan aleyhinde sert ifadeler kullanması, ülkedeki milli heyecanın tehlikeli boyutlara varmasına yol açmıĢtır.

Londra Konferansı‟nda Türk delegesi DıĢ ĠĢleri Bakanı Fatin RüĢtü Zorlu, Kıbrıs Adası‟nın hukuki, siyasi, ekonomik, askeri ve sosyolojik bakımdan Türkiye ile ortak paydaları olduğunu baĢarılı bir Ģekilde ortaya koymuĢtur. Ġngiltere için Kıbrıs konusunda Yunanistan‟ın elini zayıflatmak, Türkiye‟nin konferanstaki baĢarısına bağlıydı.14 Türk heyetiyle bu

7 Bkz. Samim Akgönül, Türkiye Rumları, Ulus- Devlet Çağından Küreselleşme Çağına Bir Azınlığın Yok Oluş Süreci, ĠletiĢim, Ġstanbul, 2007.

8 Hürriyet, 17.02.1951.

9 Zafer, 21.02.1951.

10Hürriyet, 21.04.1951. DıĢ ĠĢleri Bakanı Köprülü yaptığı açıklamada; Kıbrıs ile ilgili yapılacak olan hukuki bir düzenlemenin çıkarlarımıza aykırı olmasına müsaade edilmeyeceğini ifade etmiĢtir.

11Olgun Gökçal, ‘‘6/7 Eylül Olayları ve Türk Basını’’ Dokuz Eylül Üniversitesi, Atatürk Ġlkeleri Ve Ġnkılâp Tarihi Enstitüsü, (YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ġzmir, 2006, s. 55.

12 Demirer, 6–7 Eylül Olaylarına 50. Yılında Yeni Bakış- Hangi Derin Devlet? Demokratlar Kulübü, Ġstanbul, 2006, s. 46.

13BaĢbakan Menderes yaptığı konuĢmada Yunanistan‟ın self determinasyon politikasını eleĢtirerek nüfus ekseriyetine göre herhangi bir bölgenin kaderinin tayin edilmesi prensibi, bu dünyada, hele böylesine parçalı olarak tatbik yeri bulmuĢ değildir. açıklamasını yapmıĢtır. Bkz. Dilek Güven, Cumhuriyet Dönemi Azınlık Politikaları Bağlamında 6/7 Eylül Olayları, Tarih Vakfı, Ġstanbul, 2005, s. 162.

14 Claude Nicolet, United States Policy Toward Cyprus, 1954- 1959, Oxford University Press, London, 2007,

s. 65-67, Aktaran; Dilek Güven, a.g.e., s. 196.

(5)

doğrultuda yapılan siyasi temaslarla bir bakıma Ġngiltere, Yunanistan‟ın Kıbrıs‟ı bağımsızlaĢtırma politikalarına karĢı Türkiye‟yi kullanmıĢtır.15

DıĢ iĢleri Bakanı Zorlu, yapmıĢ olduğu ön görüĢmeler sonucunda edindiği izlenimleri, 28 Ağustos günü BaĢbakan Menderes‟e yolladığı telgrafta açıklamıĢtır.16 6/7 Eylül tarihlerinde yaĢanmıĢ olan hadiseleri ısmarlayan bir belge olduğu üzerinde yoğun tartıĢmalar yaĢanan bu telgrafta Zorlu Ģu ifadeleri kullanmıĢtır17:

„„…Bu sabahki müzakerelerimiz gayet nazikâne cereyan etmekle beraber gayet kat‟i ifadeler altında geçti ve bizim haklarımızı savunmamız hususunda cesaretimizi kıracak bir eda takınmadılar. Fakat ifadelerimizle haklarımızda musır davranacağımıza kendilerini teyakkun ettirdiğimizi zannediyorsak da bu safhada çok çalışılması icap ettiğini sanlamaktayız. Bu sebeple gerek biz, gerek gazetecilerimiz bu yolda gayret sarf ediyoruz.

Tarafı devletlerinden bu husustaki ilgililere verilecek emirlerin pek faideli olacağını saygılarımla arz ederim.‟‟18

DıĢ ĠĢleri Bakanı Zorlu‟ya göre Ada‟da statüko korunmalıydı. Ġngiltere‟nin egemenlik haklarını devretmesi halinde Ada, asıl sahibi olan Türkiye‟ye bırakılmalıydı. Çünkü coğrafi, stratejik ve ekonomik olarak da Kıbrıs, Anadolu‟nun bir parçası durumundaydı. DıĢ ĠĢleri Bakanı Zorlu, ayrıca bir savaĢ durumunda Türkiye‟nin güneyindeki limanların oldukça büyük bir önem arz ettiğini ifade ederek Kıbrıs Adası‟na sahip olan bir devletin Türkiye‟nin bu limanlarına da kolaylıkla müdahale edebileceği endiĢesini de dile getirmiĢtir.19 Ancak görüĢmelerin tıkanmaya doğru gittiği günlerde, Ġngiltere‟nin de Ada‟daki askeri varlığının korunması durumunda Kıbrıs‟a muhtariyet verilebileceğini belirtmesi üzerine Zorlu, konferanstaki konuĢmasında tedhiĢçiliğin durdurulduğu, din adamlarının siyasete karıĢmasının önlendiği, Türklere ve Rumlara eĢit siyasi temsil hakkı tanındığı ve Ada mukadderatının Rum

15 Demirer, 6–7 Eylül Olayları… s. 46.

16 BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivi, 010.09.109/340.4.2

17 BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivi, 010.09.109/340.4 BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivi, 010.09.109/341.4.4

18 Demirer, 6/7 Eylül 1955 Yassıada 6/7 Eylül Davası, Bağlam Yayınları, Ġstanbul, 1995, s. 404.

BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivi, 010.09.109/340.45

DıĢ ĠĢleri Bakanı Zorlu‟nun gönderdiği bu telgraf, daha sonra farklı Ģekillerde yorumlanarak özellikle son cümleden yola çıkarak Ġstanbul‟da Rumlara yönelik saldırı eylemlerinin baĢlatılmasının sipariĢ edildiği öne sürülerek 6-7 Eylül hadiseleri buna dayandırılmıĢtır. Bkz. Hulusi Dosdoğru, 6-7 Eylül Olayları, Bağlam Yayınları, Ġstanbul, 1993, Dilek Güven, a.g.e., Vasiliadis Kiratzopulos, Kayıt Olunmamış Soykırım, çev. Sonya özsakar, Pencere Yay. Ġstanbul, 2009. Aziz Nesin, Salkım Salkım Asılacak Adamlar, Adam Yay. Ġstanbul, 2004. Hasan Ġzzettin Dinamo, 6/7 Eylül Kasırgası, Ġstanbul, 1971. Ancak, Fatin RüĢtü Zorlu, Yassıada mahkemesinde 6-7 Eylül Olayları duruĢmasında bu iddiaları reddederek söz konusu telgrafı gönderdiğine diğer delegelerin de Ģahit olduğunu, böylesine ciddi bir telgrafın bu Ģekilde özensizce gönderilemeyeceğini ifade ederek „‟ilgililere verilecek emirlerin pek faydalı olacağı...‟‟ cümlesiyle de diplomatik önlemleri kastettiğini açıklamıĢtır. Bkz. Fatih Akın, Türkiye’de Azınlık Politikaları Bağlamında 6-7 Eylül Olayları, Kum Saati Yay. Ġstanbul, 2006.

Emine Gürsoy Naskali, Yassıada Zabıtları-II, 6-7 Eylül Olayları Davası, Kitabevi, Ġstanbul, 2007.

19Brendan O‟Malley-IanCraig, The Cyprus Conspiracy, I.B. Tauris, London, 2007, s. 22.

(6)

Türkiye Rum Cemaati ve 6/7 Eylül 1955 Olayları 20 çoğunluğun kararıyla tayin talebinden vazgeçildiği takdirde, muhtar bir idare kurulmasını Türkiye‟nin kabul edebileceğini belirtmiĢtir.20

Konferansın son gününde Yunanistan DıĢ ĠĢleri Bakanı Stefanopulos‟un; „„Bu şartlarda kalkıp gideriz.‟‟ demesi üzerine hava büsbütün gerginleĢmiĢtir. Olayların patlak verdiği 6 Eylülde de konferans sonuçsuz bir Ģekilde dağılmıĢtır.21 DıĢ ĠĢleri Bakanı Zorlu‟nun Londra Konferansı‟nda büyük çabalarla elde ettiği sağlam konumu böylelikle yitirilmiĢtir.

Selanik’te Patlayan Bomba ve İstanbul’da Başlayan Tahrip Eylemleri

Londra Konferansı‟nın sonuç alınamadan dağılması ve Kıbrıs‟ta devam eden Rum saldırılarının Ada‟daki Türklere zor günler yaĢatması, Türk toplumunda milli heyecanı büsbütün arttırmıĢtır.

6 Eylül günü öğleden sonra, Ġstanbul‟daki gergin hava doruk noktasına ulaĢmıĢtır.

Hacı Abdullah Lokantasında CumhurbaĢkanı Celal Bayar, Ġstanbul Valisi ve diğer davetlilerle yemekte olan Menderes‟e Selanik‟teki Atatürk‟ün evine bomba atıldığı haberi iletilmiĢtir.22

BaĢbakan Menderes, Ģok etkisi yaratan bu haberin derhal devlet radyosundan halka duyurulması talimatını vermiĢtir. Saat 13.00‟daki radyo bülteninde bomba olayı Ģu sözlerle haberleĢtirilmiĢtir;

„„Selanik‟te Aziz Atatürk‟ün doğduğu ev ile Türk Konsolosluğu binasında bahçede saat gece yarısını dört geçe bir bomba patlamış ve bu infilak neticesinde Aziz Atatürk‟ün doğduğu evin pencereleriyle Konsoloshanenin camları hasara uğramıştır. Ġnfilak esnasında insanca zayiat olmamıştı.‟‟23

Ġstanbul Ekspres gazetesi olayı, „„Atamızın evi bomba ile hasara uğradı.‟‟ baĢlığıyla haberleĢtirerek Kıbrıs Türk‟tür Cemiyeti Genel Sekreteri Hikmet Bil‟in konu ile alakalı yaptığı; „„Mukaddesata el uzatanlara bunu çok pahalı ödeteceğiz. Cemiyet, hadiselerin inkişafına göre yeni ve mühim açıklamalar yapacak.‟‟ açıklamalarına yer vermiĢtir.24

Ġstanbul Ekspres gazetesindeki haber, bütün yurtta hâkim olan gergin havayı büsbütün alevlendirerek halk genelinde Rumlara karĢı mevcut olan öfke ve nefretin katlanarak artmasına

20Serdar Sakin- Sabit Dokuyan, Kıbrıs ve 6–7 Eylül Olayları, IQ, Ġstanbul, 2010. s. 66.

21 Sami Kohen, „„50 Yıl Sonra‟‟, Milliyet, 06.09.2005.

22 Demirer, 6/7 Eylül 1955 Yassıada 6/7 Eylül Davası, Bağlam Yay. Ġstanbul, 1995, s. 74. Ayrıca bkz. BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivi, 010.09.108/337.1.37, Selanik BaĢkonsolosluğunun gönderdiği telgrafa göre saat 24.07‟de Atatürk‟ün evi ile Konsolosluk arasında bulunan bahçeye atılan iki bombadan biri patlamıĢtır. Patlama sonucunda konsolosluk binasının camları kırılmıĢ, unun dıĢında ciddi bir maddi hasar yaĢanmamıĢtır.

Ayrıca bkz. BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivi, 010.09.108/337.1.35

23 Demirer, 6/7 Eylül Olaylarına 50. Yılda Yeni Bakış, Hangi Derin Devlet, Demokratlar Kulübü Yay. Ġstanbul, 2006, s. 76. BaĢbakan Menderes, Yassıada duruĢmalarında kendisine, bu haberi neden Radyoda yayınlattığı ile ilgili sorulan soruya; olayla ilgili halkın güvenilir kaynaklardan bilgi almasının daha sonra oluĢabilecek spekülasyonlardan daha doğru bir iĢ olduğu cevabını vermiĢtir.

24İstanbul Ekspres, 06.09.1955. (Ġkinci Baskı) Gazetenin bu sayısında manĢet olarak yer alan haber Ģöyle verilmiĢtir; „„Atamızın evi bomba ile hasara uğradı.‟‟, „„Sabaha karĢı vuku bulan bu menfur hadise infial uyandırdı.‟‟, „‟Gençlik‟ Dikkat! Bir damla bardağı taĢırmamalıdır.‟‟

(7)

neden olmuĢtur. 6 Eylül günü Ġstanbul Yüksek Okullar Talebe Birliği BaĢkanı Bahattin Ertan‟ın açıklamaları bazı kesimler için kıĢkırtıcı etki yapmıĢtır. Ertan, yaptığı açıklamada;

bomba olayının bardağı taĢıran son damla olabileceğini ifade ederek Türk gençliğinin Kıbrıs konusunda her zamankinden daha hassas olduğunu belirtmiĢtir.25

Nihayet günlerden beri devam eden toplumsal gerilimlerle birlikte basının Rumlara karĢı var olan tepkiyi besleyecek nitelikte haberlere yer vermesi ve bomba hadisesi dolayısıyla Ġstanbul Ekspres gazetesinin çıkardığı ikinci baskının sokaklarda velvelelerle satılması hakikaten bardağı taĢıran son damla olmuĢtur.26 Ġstanbul‟da yoğun olarak Beyoğlu, ġiĢli, Adalar, KurtuluĢ, Osmanbey, Eminönü gibi semtlerde yaĢayan Rumlar son zamanlarda karĢılaĢtıkları tepkinin son halkası sayılan 6/7 Eylül olaylarını hazırlıksız ve panik havasıyla karĢılamıĢlardır. Ellerinde bayraklar ve Atatürk posterleriyle büyük halk kitlesi, „„Kıbrıs Türk‟tür Türk Kalacaktır!‟‟ diye tempo tutturarak saat 17.00‟den itibaren baĢlayarak bir anda bütün Ġstanbul caddelerine yayılmıĢtır.27

Saat 17.00‟den itibaren Ġstiklal Caddesinden yürüyerek Taksim‟e gelen topluluk, Cumhuriyet Meydanında Ġstiklal MarĢı okumuĢ ve Cumhuriyet Anıtının önüne Türk Bayrakları asmıĢtır. “Aziz Atatürk‟ün doğduğu eve göz dikenler ölsün, kahrolsun” diye bağıran topluluktan ileri atılan bir genç “hep beraber yürüyelim!” diye bağırmıĢtır. Buradan yürümeye baĢlayan kalabalık, Aya Triada Kilisesinin önünde toplanmıĢtır.28 Ellerindeki Türk Bayraklarıyla Ġstiklal Caddesi boyunca yürümeye baĢlayan bu kalabalık, „„bayrak as, bayrak as!‟‟ diye bağırarak çevredeki dükkânlara uyarılarda bulunmuĢtur.29

Ġstiklal Caddesinden sonra Tünel‟e doğru saat hareket eden kalabalık grup 18.00‟de Rum dükkânlarına karĢı yoğun bir tahribata giriĢmiĢtir.30 Tahrip eylemlerini baĢlatan bu kalabalık grup saat 19.00‟a doğru, Yunan Konsolosunun bulunduğu sokağa doğru hareket etmiĢse de sokak polis güçleri tarafından kordona alındığı için eylemci grup amacına ulaĢamamıĢtır.31

Gittikçe kalabalıklaĢan yığınlar, artan bir Ģiddetle özellikle, Rumlara ait olan ama o hengâmede sahiplerinin Rum mu yoksa baĢka bir Gayrimüslim grup, ya da Müslüman mı olduğunun ayırdına varamadan etraftaki dükkân, ev ve diğer taĢınmaz mallara saldırarak büyük maddi kayıplara sebep olmuĢtur. PerĢembe Pazarı, Sirkeci, Haliç, Beyazıt, GedikpaĢa, Kumkapı ve Yenikapı civarındaki azınlıklara ait dükkân, ev ve kiliselerin tahribi ise saat 20.00‟ den sonra baĢlamıĢ ve devam etmiĢtir.32 Olaylar esnasında Rumlara ait olan Embros, Apoyewmatini ve Tahidromos Gazeteleri de tahrip edilmiĢtir.33

25 İstanbul Ekspres (2. baskı), 06.09.1955.

26 Fahri Çoker ArĢivi, 6/7 Eylül Olayları Fotoğraflar –Belgeler, Tarih Vakfı, Ġstanbul, 2005. s.

424.

27 Cumhuriyet, 07.09.1955.

28 Akşam, 07.09.1955.

29 Vatan, 07.09.1955.

30 Milliyet, 07.09.1955.

31 A.g.g., 07.09.1955.

32 Cumhuriyet, 07.09.1955.

33 Akşam, 07.09.1955.

(8)

Türkiye Rum Cemaati ve 6/7 Eylül 1955 Olayları 22 Öfkeli kalabalık, „„Kıbrıs Türktür, Türk Kalacak!‟‟ bağırtıları arasında marĢlar söyleyerek Ġstiklal Caddesinde Rumlara ait birçok iĢyerini tahrip etmiĢtir. Azgın kitle, dükkânların kepenk, kapı ve vitrinlerini kırıp içindekileri sokağa boĢaltmıĢtır.34

Saat 20.15 itibariyle KurtuluĢ‟ta dükkânların kepenk, cam çerçeveleri indirilmiĢ, Rum evleri taĢa tutulmuĢ ve Ortodoks kilisesinin kulesinden çanlar aĢağıya atılmıĢtır. Aynı saatlerde Cihangirde, TarlabaĢında, YeniĢehirde, hâsılı, Rum dükkânlarının bulunduğu, Rumların yaĢadıkları bütün semlerde cam çevrelerler aĢağı indirilerek, mallar sokağa dökülmüĢ ve parçalanmıĢtır.35 Fener Rum Patriğinin Tarabya‟daki evi de saldırganlar tarafından yakılarak ciddi Ģekilde tahrip edilmiĢtir.36

Kentin her yerinde yağmalar aynı yöntemlerle yapılmıĢtır. Dükkânlar söz konusu olduğunda saldırganlar önce vitrinleri taĢlayarak parçalamıĢ ya da vitrinlerin önlerindeki demir parmaklıkları kaynak makineleri veya tel makasları yardımıyla açmıĢlardır.37 Öte yandan, olaylara katılanların ellerindeki saldırı aletlerinin (sopa, demir çubuk vs.) aynı boy ve renkte olması, saldırı düzenlenen ev ve iĢ yerlerinin önceden iĢaretlenmesi ve belirtilen adresleri içeren listelerin nümayiĢçi gruba verilmesi, olayların önceden planlanmıĢ olabileceğini düĢünmemizi gerektiren kanıtlardan sayılmalıdır.38

Saat 21.00‟de Taksim Aya Triada Kilisesi çan kulesinden alev almıĢtır.39 ġehir genelinde gece yarısı 26 kilise ve ayazmada yangın çıkmıĢtır. Büyük bir yangın dalgası Ģehrin geneline yayılmıĢ birçok ev ve iĢyeri yanmıĢtır. Rumlara ait eĢyalar sokaklara atılıp Tarabya‟daki gazinolar, patronlarının evleriyle beraber tahrip edilmiĢtir.40 Ġlerleyen saatlerde saldırgan gruplar Balıklı Rum Hastanesine yönelerek burada bir papazı kötü bir Ģekilde yaraladıktan sonra etrafı tahrip etmiĢlerdir.41

Gece saat 22.00‟den sonra banliyö trenlerinden baĢka nakil vasıtaları iĢleyemez olmuĢ, eğlence yerleri, lokantalar, kahveler ve sinemalar kapanmıĢtır. Gece yarısından sonra Ģehrin muhtelif semtlerinde yanmakta olan 29 kilise ve ayazma ile bazı mahallelerden yükselen alevlerle gök, yer yer kırmızı renge bürünmüĢ ve cankurtaran sesleri gece yarısından sonra bile duyulmaya devam etmiĢtir.42

Benzer olaylar Ġzmir ve Ankara‟da da meydana gelmiĢtir. Ankara‟daki olayların Ġstanbul‟da yaĢananlara oranla daha hafif Ģiddette gerçekleĢmesi, bu Ģehirdeki Rum nüfusunun daha az olmasıydı.43 Ankara‟da benzer olayların yaĢanmamıĢ olmasının diğer bir nedeni de;

Vali, Emniyet Müdürü, Garnizon ve Merkez Komutanlarının Devlet Bakanı Mükerrem Sarol tarafından derhal bakanlığa çağrılarak gerekli önlemlerin alınması hususunda uyarılmıĢ

34 Milliyet, 07.09.1955.

35 6/7 Eylül Dosyası, Tarih ve Toplum Dergisi, Eylül 1986, S.33, s. 2.

36 Ceylan, a.g.t., s. 54.

37 Güven, a.g.e., s. 30.

38 Bkz, Alfred De Zayas, „‟The İstanbul Pogrom of 6 -7 September1955 in The Light Of İnternational Law’’, Genocide Studies And Prevention, 2 Ağustos 2007.

39 Ulus, 07.09.1955.

40 Hürriyet, Milliyet, 07.09.1955.

41 Miliyet, 08.09.1955.

42 Cumhuriyet, Akşam, 07.09.1955.

43 Güven, a.g.e., s. 43.

(9)

olmalarıydı.44 Öte yandan Ankara‟daki olaylar küçük çaptaki öğrenci kalabalıklarının özellikle Ulus Meydanında toplanıp çeĢitli Ģekillerde sloganlar atarak Cebeci‟ye doğru ilerlemeleri ve sayılarının 600‟e ulaĢması sonucunda polisin ve askeri birliklerin olaylara müdahale etmeleri Ģeklinde gerçekleĢmiĢtir.45

Olayların Ġzmir‟e yansıması ise daha vahim sonuçlara sebep olmuĢtur. Konak Meydanı‟nda toplanan geniĢ kalabalık kitleleri sloganlar atarak Fuar dolayısıyla Konak Meydanı‟na dikilmiĢ olan Yunan Bayrağını indirerek Ortodoks Kilisesini yakmıĢtır ve limanda bulunan Rumlara ait iki motor da batırılmıĢtır.46 Saldırganlar, Ġzmir‟de yaĢayan Rumlara ait ev, iĢyeri, kilise, Yunan Konsolosluğu ve hatta NATO‟da görevli olan Yunanistanlı subayların oturdukları evlere bile saldırıda bulunmuĢlardır. Olaylar sonucunda halktan ve polisten yaralananlar olmuĢtur. Konsolosluk yanarken halkın öfkesi daha da artmıĢ, hortumları kesilen itfaiyenin yangını söndürmesi de zorlaĢmıĢtır.47

6/7 Eylül Olaylarının yol açtığı maddi yıkımın boyutu çok büyük olmuĢtur. Türk kaynaklarına göre 6/7 Eylül olaylarının sonucunda; 73 kilise, 8 ayazma, 3 manastır, 5538 ev ve mağaza tahrip edilmiĢtir.48

Helsinki Ġnsan Hakları Ġzleme Örgütünün 1992 yılında hazırladığı bir raporda 6/7 Eylül Olaylarına yer verilmiĢ ve ortaya çıkan maddi hasarın 300 milyon dolar olduğu ifade edilmiĢtir.49

Tahrip ve yağma eylemleri sonucunda meydana gelen maddi zararın miktarı çeĢitli kaynaklara göre farklılık göstermesine karĢın, çok büyük boyutlarda olduğu bilinen bir gerçektir. Ortaya çıkan maddi zarar, Ġstanbul ekonomisini durgunlaĢtırmakla birlikte milli ekonomi açısından da ciddi bir felaket olmuĢtur.

6 /7 Eylül Olaylarına Azınlık Önderlerinin ve Rum Basınının İlk Tepkisi

Türkiye‟de yaĢayan Rum Ortodoks azınlığın devlet ve Müslüman halk ile olan bağlarının zayıflamasına yol açan 6/7 Eylül olaylarının ardından farklı çevrelerin gösterdiği tepkiler arasında, Rum cemaatinin önde gelenleri ve azınlık basınının olayları değerlendirme tarzına bakıldığında son derece sağduyulu, birleĢtirici ve yapıcı davranıldığı göze çarpmaktadır.

Rumların yaĢadıkları toplumsal travmanın daha ileri boyutlara varmasını engellemiĢ olan en büyük etken, olayların ardından düzenlenen yardım kampanyalarına Müslüman kesimlerden de geniĢ katılımların görülmesi ve Rum cemaatine mensup önde gelen kiĢilerin umut verici açıklamalarda bulunmuĢ olmalarıdır. Bununla birlikte olaylar sırasında güvenlik güçlerinin pasif bir tutum sergilemesi de eleĢtiri konusu olmuĢtur. Demokrat Parti

44 Sabit- Dokuyan, a.g.e., s. 96.

45 Vatan, 08.09.1955.

46 Akşam, 07.09.1955.

47 Ege Ekspres, 07.09.1955.

48Arzu Kılıçdere, „„Ġzmir‟de 6/7 Eylül Olayları‟‟, Toplumsal Tarih Dergisi, S.74, C. 13, s.34

49Helsinki Watch Report, ‘‘Denying Human Rights And Ethnic Identity: The Greeks of Turkey’’, New York, 1992, s. 10.

(10)

Türkiye Rum Cemaati ve 6/7 Eylül 1955 Olayları 24 milletvekillerinden Aleksandros Hacopuls‟un meclis oturumunda yaptığı konuĢma bu bakımdan önemlidir50

6/7 Eylül olayları, Rum azınlığın Türk toplumuyla yaĢadığı birlik ve beraberlik duygusunun kısa vadede azalmasına yol açmamakla birlikte, Rumlar, tahrip olaylarının ardından tepkilerini basın aracılığıyla açık bir Ģekilde ortaya koymuĢlardır. 6 Eylül gecesi tahrip edilen Embros gazetesinin bir hafta sonraki baĢyazısında Ģu satırlara yer verilmiĢtir;

„„Burada yerimizde kalacağız. Kiliselerimizi yeniden yapmak, ölülerimizi gömmek, okullarımızı, iş yerlerimizi, evlerimizi toparlamak için Rumlar düştüğümüz yerden doğrulacaklar ve yerimizde kalacağız. Doğduğumuz, büyüdüğümüz, dedelerimizin ve babalarımızın - şimdi kırık dökük de olsa- mezarlarının bulunduğu bu ülkede kalacağız.51

Embros gazetesinin son derece sağduyulu bir yaklaĢımla olayları değerlendirdiği bu yazısı, Rum azınlığın, Müslüman Türk toplumuyla birlikte yaĢamak arzusunda hala bir değiĢme gözlenmediğini ortaya koyması açısından büyük önem taĢımıĢtır.

Dünya Kiliseler Konseyinde Patrikhane‟nin daimi temsilcisi Melitis Ġakovos‟un

„„Güçlük‟‟ baĢlığıyla Apostolos Andreas dergisinde yayımlanan Ġstanbul Cemaatine yönelik makale mektubunda, iyi Hıristiyanlar olarak bu yeni felaketin ıstırabını yaĢamaları gerektiğini söylemiĢ ve buna yeni bir sınav olarak yaklaĢmalarını istemiĢtir.52

6/7 Eylül Olaylarının hemen ardından düzenlenen yardım kampanyaları, Hükümetin ve Türk toplumunun iyi niyetini ortaya koymuĢtur. Hükümet, Gayrimüslim vatandaĢlara, iĢlerinin baĢına dönmeleri çağrısında bulunup zararların telafisi yanında iĢlerinde yeniden baĢarılı olmaları için de kendilerine her Ģekilde yardım edileceğini bildirmiĢtir.53

6/7 Eylül olaylarında matbaası tahrip edildiği için olaylardan ancak 15 gün sonra basılmaya baĢlayan Apoyewmatini gazetesinde çıkan bir makalede Rumları, Türk devletine hala büyük bir güven beslediğinden söz edilmiĢ, daha sakin ve uzlaĢmacı tonda ifadeler kullanılmıĢtır54

Embros‟un açık olarak, diğer gazetelerin de sessizce hükümete sundukları destek, olaylara iliĢkin resmi görüĢ ve versiyonun kabulü, devlet aleyhine yazsalardı yapılabilecek muhtemel suçlamalardan duyulan korkudan dolayı değil, daha çok Rum cemaatin yarar sağladığı Türk- Yunan dostluğuna ve Menderes hükümetine gerçek inancın iĢaretleri olsa

50 6/7 Eylül Dosyası, Tarih ve Toplum Dergisi, 1986, S. 33, s. 16. DP Milletvekili Hacopulos, yaptığı konuĢmada olayların meydana gelmesinde basının büyük bir sorumluluğunun olduğunu belirterek güvenlik güçlerinin olayları önlemede yetersiz ve isteksiz olduğunu ifade etmiĢtir.

51 Orhan Türker, „„6/7 Eylül Olaylarının Ġstanbul Rum Basınındaki Yankıları, Tarih ve Toplum Dergisi, S.177, 1998, s. 16.

52 Konstantina Andrianopulu, „„Ġstanbul Rum Basınının tepkisi ve 6/7 Eylül Olayları‟‟, Tarih ve Toplum Dergisi, Eylül 2003, S.237,s.27.

53 Milliyet, 10.09.1955.

54 Apoyewmatini, 21.09.1955; Aktaran, Akgönül, a.g.e., s. 220. Bu makalede, Devletin aldığı önlemlerle, olayların sebep olduğu tahribatın kısa sürede telafi edileceğine olan inancın açık bir ifadeyle dile getirildiği görülür. Buna karĢın baĢka eserlerde, Rum cemaati mensuplarının devletin yaptığı tazminat ödemelerini yetersiz bulduğuna vurgu yapılarak alınan önlemlerin Batılı müttefikleri memnun etme amacına yönelik olduğu yorumu yer almaktadır. Bkz, Güven, a.g.e., s. 45.

(11)

gerektir. Embros, abartılı bir Ģekilde, cemaatin temel amacının bu dostluğun korunması olduğunu öne sürmüĢtür.55

Rum basını olayların yaĢanmasının ardından, taĢıdığı toplumsal sorumluluğu, takdir edilmesi gereken bir Ģekilde kampanya düzenleyerek ortaya koymuĢtur.

Düzenledikleri bir yardım kampanyası, yaklaĢan Noel bayramında hediye alınması yerine buraya harcanacak paranın ihtiyacı olanlara verilmesi yönündeydi.56

Gayrimüslimlerin 1957 Seçimlerine Yaklaşımı

6/7 Eylül olaylarının yaĢanmasından iki yıl sonra yapılan 1957 seçimleri Demokrat Parti için bir dönüm noktası sayılmalıdır. Nitekim iktidarının son yıllarına denk gelen bu seçimlerde DP, birçok sürprizle karĢılaĢmıĢtır. Bir yandan 6/7 Eylül olaylarının mağduru olan azınlıkların oylarına kitle olarak sahip olması; diğer yandan oylarını yükselten muhalefet partilerinin yıkıcı ve tavizsiz bir muhalefet anlayıĢı, Demokrat Parti için yeni bir dönemin baĢlangıcını beraberinde getirmiĢtir.

1957 seçimleri öncesinde, milletvekili Seçim Kanununda yapılan değiĢikliklerle, siyasi partilerin karma liste yapmalarının önü kesildiği gibi, muhalefet partilerinin radyodan faydalanmaları da zorlaĢtırılmıĢtır. Basın kanununda yapılan değiĢikliklerle de gazetecilerin cezalandırılmaları kolaylaĢtırılmıĢtır.57 Bunun yanı sıra, ekonomide gözlenen dramatik tablo da iktidarı zor duruma sokan bir diğer faktördü. Artan enflasyon ve Ģiddetli bir döviz krizinden kaynaklanan ekonomik durgunluk Menderes‟i 1957 seçimlerinde zor bir duruma sokmuĢtur.58

Seçimler, hayli gergin bir havada cereyan etmiĢtir. Demokratlar, 4.407.000 oy alarak, 610 milletvekilliğinden 424‟ünü, muhalefet ise topluca 4.478.000 oyla 186‟sını kazanmıĢtır.

Bir baĢka ifadeyle Demokratlar, muhalefetin tümünden 300.000 daha az oy almalarına rağmen, yürürlükteki seçim sistemi kendilerine mecliste rahat bir çoğunluk sağlamıĢtır.59

Bu seçimlere azınlıklar açısından yaklaĢılacak olursa; son derece ĢaĢırtıcı bir durumla karĢılaĢılmıĢtır. 6/7 Eylül olaylarının mağdurları durumdaki azınlık mensubu vatandaĢlar, iktidar partisine kısa süreli de olsa takındıkları olumsuz yaklaĢımı seçimlere yansıtmayarak tercihlerini DP‟den yana kullanmıĢlardır. Azınlıkların bu beklenmeyen siyasi tercihlerinin arkasında yatan sebep, tek parti iktidarı döneminde yaĢadıkları ayrımcı ve dıĢlayıcı nitelikteki olayların DP dönemine göre daha travmatik sonuçlara yol açmıĢ olmasıydı.

Demokrat Partinin 1957 seçimleri için yaptığı propaganda çalıĢmalarında özellikle iktidarın ilk yıllarındaki icraatlarına vurgu yapılarak CHP yoğun bir Ģekilde eleĢtirilmiĢtir.60 Demokrat Parti azınlıklar lehine bir seçim kampanyası baĢlatmıĢtır. O zamana kadar seçim listelerinde üç büyük gayrimüslim cemaatten birer aday yer alırken, bu kez ikiĢer kiĢi aday

55 Embros, 17.09.1955, Aktaran; Andrianopulu, a.g.m., s. 158.

56 Embros, 12.12.1955, Aktaran; Andrianopulu, a.g.m., s. 160.

57Tanel Demirel, Türkiye’nin Uzun On Yılı- Demokrat Parti İktidarı Ve 27 Mayıs Darbesi, Bilgi Yayınları, Ġstanbul, 2011, s. 251.

58Feroz Ahmad, Modern Türkiye’nin Oluşumu, Kaynak Yayınları, Ġstanbul, 2009, s. 138.

59 Kemal H. Karpat, Türk Demokrasi Tarihi, TimaĢ Yayınları, Ġstanbul, 2010, s. 505.

60 DP‟nin seçim afiĢleri için bkz. http://hasanrua.wordpress.com/2009/05/10/demokrat-parti-1957- secimi-afisleri/ ET; 12.03.2012.

(12)

Türkiye Rum Cemaati ve 6/7 Eylül 1955 Olayları 26 gösterilmiĢtir.61 Özellikle Ġstanbul Valisi, cemaatlerin içinde yoğun bir seçim kampanyası yürütmüĢtür. Birden, Ġstanbul basınında valinin gayrimüslimlerin dini liderleriyle çekilmiĢ fotoğrafları yer almaya baĢlamıĢtır. Netice itibariyle Demokrat Parti, Ġstanbul‟daki gayrimüslim seçim bölgelerinden 39 milletvekili çıkartarak istediği oy oranına ulaĢmıĢtır.62 DP‟nin bu seçimlerdeki çalıĢmalarında gayrimüslimlere yönelik yoğun bir propagandaya giriĢmiĢ olması, 6/7 Eylül olaylarının izlerini bir nebze de olsa silmeye çalıĢmasıyla açıklanabilir.

Demokrat Parti‟nin 1957 seçimlerinde aday gösterdiği azınlık kökenli milletvekili adayı Yusuf Salman‟ın seçimlerden önce gazetecilere verdiği bir demeçte ifade ettiği; „„Çok şükür DP sayesinde bütün vatandaşlık ve insan haklarına sahip olduk. Ölsek, CHP‟ye oy vermeyeceğiz.‟‟63 sözleri, o dönemin koĢullarını ve azınlık mensuplarının genel duruĢunu ortaya koymuĢtur.

6/7 Eylül Sonrası Dönemde Müslüman- Gayrimüslim Azınlık İlişkileri

Türkiye‟de yaĢayan Rum Ortodoks Cemaati, 6/7 Eylül olaylarında yaĢadığı olumsuzluklardan uzun yıllar etkilenmiĢtir. Her Ģeyden önce, içinde bulundukları topluma olan güvenlerini kaybetmeleri, bundan böyle normal yaĢamlarına devam etmelerini güçleĢtiren bir durumdu. Osmanlı Ġmparatorluğunun sağladığı çok kültürlülük ve birlikte yaĢama geleneği 6/7 Eylül olaylarıyla birlikte büyük bir darbe almıĢtır. Büyük ölçüde Yunanistan‟ın sorumsuzca yürüttüğü Kıbrıs politikasının bir sonucu olan Ġstanbul‟daki gergin ortamın yol açtığı 6/7 Eylül Olayları Türkler ile Rum asıllı vatandaĢlar arasındaki komĢuluk iliĢkilerini ve dostluk bağlarını derinden sarsmıĢtır.

Her ne kadar olaylar esnasında yağma olayları yaygın olarak görülmese de bunun bazı örnekleri vardı ve bu durum Rumlar tarafından nefretle karĢılanmıĢtı. Büyükadalı Ahmet Tanrıverdi‟ nin bazı ifadeleri bu durumu ortaya koymuĢtur;

„„Yağmacılık yapanları gördüm. Birtakım insanların onlara müdahale ettiklerini gördüm. Bir yandan yakıp yıkıyorlar bir yandan da yağmalıyorlardı. Sonra 6/7 Eylül zengini

61 DP iktidarı boyunca Demokrat Parti sıralarında üç Rum milletvekili görmekteyiz: Ahileas Moshos: 1884 doğumlu hukukçu, Hristaki Ġoannids: 1916 Ġstanbul doğumludur. Cemaatin önemli tüccarlarından biridir. Aleksandros Hacopulos, 1911 Ġstanbul doğumludur. Hacopulos eski bir öğretmen ve okul müdürüdür.( Zapyon kız Lisesi) bkz. Akgönül, a.g.e., s. 212.

62 Güven, a.g.e., s. 150. Güven‟e göre baĢlangıçta azınlık çevreler seçimi boykot etmek konusunda kararlıydı. Seçimlere katılmamak konusundaki niyetleri, giderek „ gelecek için bir tehlike‟ olarak değerlendirilmeye baĢlamıĢtı. Yeniden seçilmesi durumunda DP‟nin, Ġstanbul‟da verdiği kayıpların acısını azınlıklardan çıkarabileceğinden endiĢe ediliyordu. Zira seçmen listeleri incelenerek kimlerin seçimlere katılmadığının belirlenmesi mümkündü. Dilek Güven‟in bu tespitine büsbütün ters bir iddia, Ahmet YaĢar Akaya tarafından ortaya atılmıĢtır. Akaya, gayrimüslimlerin 6/7 Eylül olaylarının yarattığı olumsuz havaya rağmen koĢa koĢa, büyük bir hevesle DP‟ye oy verdiğini ifade etmektedir. Akkaya‟ ya göre Rumların oyu blok halinde bizzat DP‟ye idi.

63 Ahmet YaĢar Akaya, „„Asimilasyon Yapmaktan Yargıladıkları Menderes, Azınlıkların Haklarını VermiĢti‟‟, Zaman, 05.06.2011.

(13)

tabir edildi bu insanlar. Hamallık yapanlar, köftecilik yapanlar veya parasız pulsuz olanlar mal mülk sahibi oldular.‟‟64

1955 yılında Ġstanbul‟da yaĢanan yıkım eylemleri, çok değiĢik açılardan olumsuz sonuçlara yol açmıĢtır. Özellikle Ġstanbul‟un çok kültürlü yapısını yansıtan Ģehir dokusu bu olaylardan ötürü büyük bir zarar görmüĢtür. 6/7 Eylül Olaylarını kent mimarisi ve görünümüne etkileri açısından değerlendiren Doğan Hasol, anılarında; Ġstanbul‟u Rumların terk etmelerinden sonra buraya göç eden insanların Ģehrin dokusuna uyum sağlayamayarak Ġstanbul‟a en büyük zararı verdiklerini ifade etmiĢtir.65

6/7 Eylül Olaylarının yarattığı olumsuz koĢullardan dolayı göç eden Rumlar, Ġstanbul‟un sosyal ortamına kattıkları zenginliği de götürmüĢlerdir. Rumların yoğun olarak yaĢadıkları Beyoğlu semtinde o yıllarda barmenlik yapan Vefa Zat, meydana gelen olayların trajik sonuçlarının olduğunu belirterek, göç eden Rumların gözyaĢı dökerek ayrıldıklarını aktarmıĢtır.66 6/7 Eylül‟ün her Ģeye rağmen, Rumların içinde yaĢadıkları topluma karĢı derin duygular taĢıdıklarının bir ifadesi olan bu hatıra, uzun yıllar boyunca varlığını devam ettiren dostluğun örneklerinden sadece biriydi.

6/7 Eylül olayları meydana geldiğinde yetiĢkin bir yaĢta olan Ġstanbul Teknik Üniversitesi mezunu Anastasi Sakopuluos, olayların yaĢanmasının ardından Atina‟ya göç ettikten sonra Türkler‟e karĢı herhangi bir nefret duygusu taĢımadığını çünkü meydana gelen olaylarda Sıraselviler‟deki evinin tahrip edilmemesini gene bir Türk olan komĢusu Halil‟e borçlu olduğunu aktarmıĢtır.67

Kendisiyle yapılan bir röportajda Türk edebiyatçı ve yazar Selim Ġleri, olayların yaĢandığı günlerde Cihangir semtinde oturduğunu ifade edip Rum asıllı komĢularının göç etmelerini ve yaĢıtı olan Yannis‟in ayrılıĢından duyduğu üzüntüyü uzun yıllar üzerinden atamadığını aktarmıĢtır.68

Olayların Ģiddeti ve yol açtığı toplumsal travmanın en önemli sonuçlarından biri de toplumsal hoĢgörünün yerini güvensizlik ortamının almasıdır. Saldırıların görüldüğü Kumkapı semtinde meskûn azınlıklar, yıllarca iyi komĢuluk iliĢkileri çerçevesinde yaĢadıkları Müslüman topluma karĢı duydukları güveni büyük ölçüde yitirmiĢlerdir. Kumkapı semtinin eski bir sakini olan Ermeni asıllı Sarkis Çerkezyan‟ın kitabına aktardığı bir anı, bu bakımdan dikkate değerdir.69

64 Bali, a.g.e., s. 59.

65 Doğan Hasol, Anılar Kuşlar Gibidir, Remzi Kitabevi, Ġstanbul, 2007, s. 197.

66 Görkem Özizmirli, ‘‘Geçmişle Hesaplaşmak mı, Bugünle Hesaplaşmak mı?‟‟, Birikim, S.261, Yıl 2011, 2. 35–46.

67 Stelyo Berberakis, „„Parkeci Halil Türk Bayrağı Asarak Benim Evimi Korudu‟‟, Sabah, 08.09.2005.

68 Binnaz Tuğba Sasanlar, ‘‘A Historical Panorama of An İstanbul Neighborhood Cihangir From the Late Nineteenth Century to the 2000’s’’, Boğaziçi Ünv. The Atatürk Institute Of Modern Turkish History, (YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ġstanbul, 2006, s. 88.

69 Sarkis Çerkezyan, Dünya Hepimize Yeter, Belge Yayınları, Ġstanbul, 2009, s. 193.

Çerkezyan, anılarını anlattığı kitabında 6/7 Eylül Olayları yaĢandığı sırada aynı mahallede oturdukları Laz Mehmet adlı birinin yağmalama olaylarına karıĢtığını, bu olaydan sonra da bir daha selamlaĢmadıklarını aktarmıĢtır.

(14)

Türkiye Rum Cemaati ve 6/7 Eylül 1955 Olayları 28 6/7 Eylül olayları, Gayrimüslimler ile Müslümanlar arasındaki güvensizliği baĢlatan bir milat değildi. Ancak, olayların ardından yaĢanan sosyal iliĢkilere bakıldığında daha önce olmadığı kadar büyük bir toplumsal ayrıĢmaya sebep olduğu kolaylıkla görülebilmektedir.

Toplumdaki bu ayrıĢmanın beslediği olumsuz duygu ve önyargılara, Apoyewmatini gazetesi baĢyazarı Mihail Vasiliadis‟in askerliğini yaptığı dönemde kendisinin Rum olduğunu öğrenen asker arkadaĢlarının bu duruma mesafeli yaklaĢmıĢ olmaları70 bir örnek olarak verilebilir.

6/7 Eylül Olaylarından sonra Türkiye‟deki Rum azınlığı, toplumun geneline karĢı büyük bir güvensizlik duygusu taĢımıĢtır. Rumlar, Müslüman komĢularıyla aralarındaki geçmiĢe dair olumlu hatıralarını korumakla birlikte içten içe besledikleri korku ve endiĢeyi uzun yıllar üzerlerinden atamamıĢlardır.

6/7 Eylül Olaylarından Sonra Rumların Yaşadıkları Psikolojik Buhran ve Yurtdışına Yapılan Göçler

6/7 Eylül olaylarının Rum azınlığı üzerindeki en büyük etkisi, kendi içlerine kapanıp çevrelerine karĢı daha güvensiz ve aidiyetçi bir tavır takınmıĢ olmalarıdır. Bu durumun, topluluğun geneline bariz bir Ģekilde yansıdığı görülmüĢtür

Olayların yaĢanmasından kırk dört yıl sonra Atina‟da yayınlanan To Vima Gazetesinde çıkan yazısında Herkül Milas, 6/7 Eylül‟ün Rumlarda yarattığı yıkımı örnekleyen bir anısını Ģu cümlelerle aktarmıĢtır;

„„Saldırganlar dairemize giremediler; çünkü Türk kapıcımız- Münire‟ydi adı- bu apartmanda gâvur yok deyip kalabalığı caydırmıştı. Ama babamın dükkânı bütün olarak yok oldu. Bütün kumaşlar şeritler halinde kesilmişti. Olayları izleyen günlerde babam, annemle beni yüreklendirmeye çalıştı ama yaşadığı şok çok büyüktü; bir hafta içinde saçları bembeyaz oldu. Bir deprem gibi birden ekonomik yıkım geldi ve ailenin içinde sıkıntı, stres ve acı yıllar boyu yerleşti.‟‟71

6/7 Eylül olaylarının Rumlarda kalıcı bir travmaya sebep olduğunun en büyük kanıtını uzun yıllar geçmiĢ olmasına rağmen yaĢanan acı tecrübelerin unutulmamıĢ olmasıdır.

Türkiye‟de uzun yıllar oynadığı futbolla yalnız Fenerbahçe‟nin değil; milli takım formasıyla Yunanistan‟a gol atmasıyla da bütün Türk toplumunun saygı duyduğu Lefter, aradan uzun yıllar geçmesine karĢın 6/7 Eylül olaylarına dair anılarını, bir belgesel çekiminde Nebil Özgentürk‟e kayıt cihazını kapattırarak anlatmıĢtır.72

1955 yılında yaĢanan yıkım olaylarından sonra henüz 10 yaĢındayken ailesiyle birlikte Bozcaada‟yı terk edip Avustralya‟ya göç eden edebiyatçı Dimitri Kakmioğlu, yıllar sonra bile Anadolu kültürüne bağlılığını, etnik kimliği sorulduğunda Greko-Türk olduğu cevabını

70 Mihail Vasiliadis, ‘‘Türkiye’de Azınlık Hakları Sorunu: Vatandaşlık ve Demokrasi Eksenli Bir Yaklaşım’’ Uluslararası konferans Tebliğleri, Tesev Yayınları, Ġstanbul, 09- 10-Aralık 2005, s. 51.

71 Herkül Milas, 6/7 Eylül Olayları, To Vima, 07.09.1999.

Bkz. http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=9352 ET; 12.07.2012.

72 Can Dündar, „„Lefter Teybi Kapattırdı Ve Bunları Yazma Dedi‟, Milliyet, 15.01.2012. 6-7 Eylül‟de Büyükada‟daki evini basan gözü dönmüĢ çapulcular ile onları engellemek için Kartal‟dan motorlara atlayıp gelen Fenerbahçeliler Lefter‟in hafızasından silemediği iki zıt anı olarak kalmıĢtır.

(15)

vererek ifade etmiĢtir. Türkiye‟ye her sene geldiğini buna karĢın Yunanistan‟a ise sadece bir defa gittiğini belirtmesi de Türkiye‟yi anayurt olarak benimsediğini kanıtlamaktadır.73

Türkiyeli Rumlar, iddia edildiğinin aksine 6/7 Eylül Olaylarından hemen sonra yaĢadıkları Ģehirleri terk etmemiĢlerdir. YaĢanan olaylardan dolayı büyük olumsuzluklarla karĢılaĢmalarına rağmen hayata yeniden tutunmaya çalıĢmıĢlardır.

Dönemin nüfus istatistiklerine göre Türkiye‟de yaĢayan Rumların sayısında 1955 yılında ciddi bir azalma görülmemiĢtir. 1955 yılında anadilinin Rumca olduğunu beyan eden kiĢi sayısı 7.691, Rumcanın ikinci dili olduğunu belirtenlerin sayısı ise 57.606‟dır. Bu rakamların 1960 yılında yapılan Genel Nüfus Sayımı sonuçlarıyla kıyaslanması, kesin bir kanıya varmayı kolaylaĢtırır. 1960‟ta yani 6/7 Eylül olaylarından beĢ sene sonra, 65.539 kiĢi anadilinin Rumca olduğunu belirtiyordu. Ancak aynı zamanda anadilinin Türkçe olduğunu söyleyen kiĢilerden 81.849‟u Rumca bildiğini beyan etmekteydi. 1960 yılında Ortodoksların sayısına baktığımızda ise bu sayının 106.612 olduğunu görmekteyiz. BaĢka bir deyiĢle Ortodoksların sayısı 1955 yılına kıyasla % 18.70 oranında artmıĢtır.74

Türkiye‟de yaĢayan Rumların sayısındaki ciddi azalma, 1955 yılında yaĢanan 6/7 Eylül olaylarının kısa vadedeki sonucu değil, yaĢanan psikolojik tahribatın uzun vadede doğurduğu bir sonuçtur. Daha önce değinildiği gibi, patrikhane, milletvekilleri ve azınlık gazeteleri çeĢitli Ģekillerde, Rum azınlığın göç etmesine engel olmaya çalıĢarak onlara, doğdukları topraklarda kalmalarını telkin ediyorlardı. Rumların Türkiye‟de kalmaları için en önemli sebep, saldırılar sırasında çok ciddi maddi ve manevi zararlara uğramıĢ olsalar da sahip oldukları ekonomik varlık ve mülkiyetti. Rum azınlığın kalmak için bir baĢka nedeni de, Ġstanbul‟un Bizanslı sakinlerinin geleneğini sürdürmek ve Patrikhanenin güç kaybetmesini önleme isteğiydi. Ancak, Türkiye‟nin Rum azınlığında, yaĢanan olayların yarattığı psikolojik travmanın da etkisiyle gitme isteği de ortaya çıkmıĢtı. Daha çok genç nüfus üzerinde beliren bu istek, nihayetinde Yunan pasaportu taĢıyan 5000 Rum‟un olaylardan kısa bir süre sonra ülkeyi terk etmeleri sonucunu doğurmuĢtur.75

Ġstanbul‟daki Bizans geleneğinin bir devamı olan Katolik Rumlar, Ortodoks ırkdaĢlarına göre sayılarının az olması dolayısıyla 6/7 Eylül olaylarından daha dramatik bir Ģekilde etkilenmiĢlerdir. Günümüzde 50- 60 yaĢlı üyesi bulunan Katolik Rumların ülkeyi terk etmelerinin baĢlangıcı 6/7 Eylül olayları olarak kabul edilmektedir.76

Türkiyeli Rumların yurtdıĢına yaptıkları göçlerin hız kazanmasının en önemli sebebi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Yunanistan ile 1930 yılında imzalanmıĢ olan ve Yunan pasaportu taĢıyan binlerce Rum‟un Türkiye‟de yaĢamasına olanak sağlayan „Ġkamet, Ticaret ve Seyrisefain Anlaşmasının‟ 1964 yılında tek taraflı olarak fes edilmiĢ olmasıdır.77 Görüldüğü gibi, Rumaların Türkiye‟yi terk etmeleri bir Ģekilde tarihlendirilecek olursa 1964 yılında ikamet anlaĢmasının yenilenmemesi milat olarak alınmalıdır.

73 Sefa Kaplan, „„Avustralyalı Dimitri, Aslında Greko-Türk Olduğunu KeĢfetti‟‟, Hürriyet, 26.04.2009.

74 23 Ekim 1960 Genel Nüfus Sayımı, Ġstanbul: Devlet Ġstatistik Enstitüsü, Bkz. Akgönül, a.g.e., s.

223.

75 Güven, a.g.e. s. 144.

76 Elçin Macar, „„Ġstanbul Katolik Rum Cemaatinin Sonu‟‟, Tarih ve Toplum Dergisi, Eylül 1997, S.165, s. 44.

77Akgönül, a.g.e., s. 229.

(16)

Türkiye Rum Cemaati ve 6/7 Eylül 1955 Olayları 30 Ġstanbul‟daki Rum toplumu içinde önemli bir yere sahip olan, Zoğrafyan Lisesi eski müdürü Dimitri Frangopulo, Rumların göç sorunsalı ile ilgili verdiği mülakatta, dönemin hükümetinin Rumlara karĢı sergilediği dostluk tavrının göçleri engellediğini belirtmiĢtir.78

Türk hükümeti, 6/7 Eylül olaylarından sonra Rumların kitleler halinde göç etmesinin önüne geçmek için çeĢitli önlemler almıĢtır. Türk yetkililer, pasaport için baĢvuran Rumların bu isteğini geri çevirmiĢlerdir. Buna gerekçe olarak da göç eden her bir Rum aile için Yunanistan‟dan bir Türk ailenin gelmesi için çeĢitli anlaĢmaların yapılması gerektiği ileri sürülmüĢtür. Türk yetkililerin böyle davranmasındaki asıl sebep, Ġstanbul‟daki Rum sermayesinin bir anda yok olmasının önlenmeye çalıĢılmasıydı.79 Göçleri engellemeye çalıĢan en önemli aktörler, Rum Patrikhanesi ve Konsolosluğuydu. Patrik Athenagoras, yaptığı açıklamalarla Rumların Ġstanbul‟da kalmaları gerektiğini vurguluyordu. Bu dönemde azınlıkların göç etmelerine engel olan önemli etkenlerden bir diğeri de, Demokrat Parti döneminde izlenen özgürlükçü yönetim anlayıĢı ve bu anlayıĢın ekonomiye yansımalarından doğan huzur ortamının her kesimde olduğu gibi azınlıklarda da bir memnuniyet yaratmıĢ olmasıdır.

Sonuç

Türkiye‟nin Rum vatandaĢları, 6/7 Eylül Olaylarından, yaĢadıkları maddi zararın yanında, duygusal olarak da etkilenmiĢlerdir. Maddi zarara göre tamiri daha güç olan manevi tahrip, Rumların uzunca bir zaman endiĢe ve güvensizlik duyguları taĢımalarına sebep olmuĢtur. Bu ruh hali içindeki Rumlar, içinde yaĢadıkları topluma karĢı yabancılaĢma eğilimleri göstermiĢlerdir. Ancak, baĢta DP yöneticilerinin olayların sonrasında aldığı önlemler ve Türk toplumunun düzenlenen yardım kampanyalarına yüksek düzeyde katılım göstermesi, Türkiye‟nin Rum vatandaĢlarının yaĢadığı olumsuzlukları azaltan geliĢmelerdendi.

6/7 Eylül olaylarının Türkiye‟de yaĢayan Rumları maddi açıdan büyük kayıplara uğrattığı bir gerçektir. Bunun yanı sıra, psikolojik anlamda yaĢadıkları travmanın ömür boyunca üzerlerinden atamayacakları güvensizlik durumunun ve toplumsal aidiyet duygusunun kaybolması gibi etkilerinin olması 6/7 olaylarının üzerinde durulması gereken en önemli sonuçlarıdır. Her Ģeye rağmen, Rumların önde gelen temsilcileri, olayların ardından birlik mesajları vererek göç edilmemesi yönünde Rum cemaatini etkilemeyi baĢarmıĢlardır.

Fener Rum Patriği Athenagoras ve DP‟nin Rum asıllı milletvekillerinden Hacopulos‟un Rumları Türkiye‟de kalmaya ikna etmeyi amaçlayan demeçleri, Apoyewmatini ve Embros gibi Rum gazetelerinde yer alan yorumlarda Rumları Bizans‟ın geleneğini sürdürmek için kalmalarının temenni edilmesi gibi etkenlerle yoğun göç dalgalarının önüne geçilmiĢtir. DP Hükümetinin yaptığı zarar tespit çalıĢmaları, tazminat ödemeleri ve ülke çapında büyük bir katılım gören yardım kampanyaları da Rumları teskin eden geliĢmelerdendir.

78 Yahya Koçoğlu, Hatırlıyorum, Türkiye’de Gayrimüslim Hayatlar, Siyah beyaz Yayınları, Ġstanbul, 2008,

s. 88.

79 Güven, a.g.e., s. 175. Dönemin iktidarı böyle davranmakla, Rumları ülkede tutmaya çalıĢtığını ortaya koymuĢtur. Ekonomide liberal politikalara sahip olan bir iktidarın ülkedeki ticaretin dinamosu sayılabilecek azınlıkları ülkeden sistematik bir Ģekilde kovma giriĢimlerinde bulunduğu iddiaları gerçeğe pek uygun düĢmemektedir. DP iktidarının ikinci yarısında ekonomide gözlenen dramatik tablo düĢünülecek olursa böyle bir giriĢimin ticari intihar anlamına geleceği kolaylıkla söylenebilir.

(17)

6/7 Eylül olaylarından sonra, Rumların Müslüman toplumla kurdukları iliĢkilerde daha önceki yılların samimi havasını yeniden yakalamaları oldukça zor olmuĢtur. Türkiye‟deki Ortodoks Rumlar, Olayların etkisiyle grup içi dayanıĢmalarını daha da arttırarak içinde yaĢadıkları toplumdan giderek izole olmaya baĢlamıĢlardır. Aynı semtlerde bir arada yaĢadıkları Müslüman topluma ve devlete karĢı Ģüphe ve güvensizlik duygularıyla baĢ baĢa kalan Rumlar, Yunanistan ile yaĢanması muhtemel olan en küçük bir siyasi krizde bile 6/7 Eylül benzeri bir olayı tekrar yaĢayacakları korkusunu uzun süre üzerlerinden atamamıĢlardır.

Aralarındaki dini ve kültürel farklılıklara rağmen yüzyıllarca bir arada yaĢayan Müslüman toplum ile Rum azınlığı günümüze yakın dönemlere kadar özellikle Ġstanbul‟un semt, mahalle, çarĢı..vs. gibi mekanlarında iliĢkilerini sürdürmüĢlerdir. Ne var ki günümüzde nüfusları bir hayli azalmıĢ olsa da geçmiĢe yönelik özlem dolu anı ve hatıralar, Türkiyeli Rumların Anadolu‟ya kök salmıĢ ve Türklerle iç içe geçmiĢ yerli bir halk olduğunu ortaya koyar.

KAYNAKÇA I. Arşivler

BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivi, 010.09.108/337.1.37 BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivi, 010.09.108/337.1.35 BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivi, 010.09.109/340.4.2 BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivi, 010.09.109/340.4 BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivi, 010.09.109/341.4.4 BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivi, 010.09.109/340.45

II. Gazete ve Dergiler

Hürriyet (1951-1955)

Milliyet (1951-1955)

Vatan (1951-1955)

Zafer (1951-1955)

Cumhuriyet (1951-1955)

AkĢam (1951-1955)

Ege Ekspres (1951-1955)

Ġstanbul Ekspres (1951-1955) Apoyewmatini (1951-1955)

To Vima (1951-1955)

Embros (1951-1955)

III. Kitap ve Makaleler

AHMAD, Feroz, Modern Türkiye’nin Oluşumu, Kaynak Yayınları, Ġstanbul, 2009.

AKGÖNÜL, Samim, Türkiye Rumları, Ulus- Devlet Çağından Küreselleşme Çağına Bir Azınlığın Yok Oluş Süreci, ĠletiĢim, Ġstanbul, 2007.

AKIN, Fatih, Türkiye’de Azınlık Politikaları & 6/7 Eylül Olayları, Kum Saati Yay.

Ġstanbul, 2006.

(18)

Türkiye Rum Cemaati ve 6/7 Eylül 1955 Olayları 32

AKKAYA, Ahmet YaĢar, Menderes ve Azınlıklar, Mühür Kitaplığı, Ġstanbul, 2011.

AKKAYA , Ahmet YaĢar, „„Asimilasyon Yapmaktan Yargıladıkları Menderes, Azınlıklarını Haklarını VermiĢti‟‟, Zaman, 05.06.2011.

ALFRED, De Zayas, „‟The İstanbul Pogrom of 6 -7 September1955 in The Light of İnternational Law’’, Genocide Studies And Prevention, 2 Ağustos 2007.

ANDRĠANOPULU, Konstantina, „„Ġstanbul Rum Basınının tepkisi ve 6/7 Eylül Olayları‟‟, Tarih Ve Toplum Dergisi, Eylül 2003, S.237, s. 24- 32.

BENLĠSOY Stefo, „„II. Dünya SavaĢı Sonrasında Türk- Yunan YakınlaĢması, Kral ve Kraliçenin Türkiye Ziyareti‟‟, Toplumsal Tarih Dergisi, S. 81, Eylül 2000, s. 12- 21.

BERBERAKĠS, Stelyo, „„Parkeci Halil Türk Bayrağı Asarak Benim Evimi Korudu‟‟, Sabah, 08.09.2005.

CEYLAN, Faruk Erhan, ‘‘The Incidents of September 6–7, 1955’’ Boğaziçi Üniversitesi, Atatürk Enstitüsü, 1996, ( YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ġstanbul, 1996.

ÇERKEZYAN, Sarkis, Dünya Hepimize Yeter, Belge Yayınları, Ġstanbul, 2009.

DEMĠR, ġerif, Demokrat Parti ve Dış Politika, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, ( YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Van, 2002.

DEMĠR, ġerif, Türk Siyasi Tarihinde Adnan Menderes, Paraf Yayınları, Ġstanbul, 2010.

DEMĠREL, Tanel, Türkiye’nin Uzun On Yılı- Demokrat Parti İktidarı ve 27 Mayıs Darbesi, Bilgi Yayınları, Ġstanbul, 2011.

DEMĠRER, Mehmet Arif, 6 Eylül 1955 Olaylarına 50. Yılda Yeni Bakış Hangi Derin Devlet? Demokratlar Kulübü Yayınları, Ankara, 2006.

DEMĠRER, Mehmet Arif, Mehmet Arif, 6 Eylül 1955 Yassıada 6/7 Eylül Davası, Bağlam Yayınları, Ġstanbul, 1995.

DOSDOĞRU, Hulusi, 6-7 Eylül Olayları, Bağlam Yayınları, Ġstanbul, 1993.

DÜNDAR, Can, „„Lefter Teybi Kapattırdı Ve Bunları Yazma Dedi‟, Milliyet, 15.01.2012.

Fahri Çoker ArĢivi, 6/7 Eylül Olayları Fotoğraflar –Belgeler, Tarih Vakfı,

GÖKÇAL, Olgun, ‘‘6/7 Eylül Olayları ve Türk Basını’’, Dokuz Eylül Üniversitesi, Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılâp Tarihi Enstitüsü (YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ġzmir, 2006.

GÜVEN, Dilek, Cumhuriyet Dönemi Azınlık Politikaları Bağlamında 6/7 Eylül Olayları, Tarih Vakfı, Ġstanbul, 2005.

GÜVEN, Dilek, Cumhuriyet Dönemi Azınlık Politikaları Ve Stratejileri Bağlamında 6–7 Eylül Olayları, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2010.

HASOL, Doğan, Anılar Kuşlar Gibidir, Remzi Kitabevi, Ġstanbul, 2007.

Helsinki Watch Report, ‘‘Denying Human Rights And Ethnic Identity: The Greeks of Turkey’’, New York, 1992.

ĠZZETTĠN, Hasan Dinamo, 6-7 Eylül Kasırgası, May Yayınları, Ġstanbul, 1971.

(19)

KAPLAN, Sefa, „„Avustralyalı Dimitri, Aslında Greko-Türk Olduğunu KeĢfetti‟‟, Hürriyet, 26.04.2009.

KILIÇDERE, Arzu, „„Ġzmir‟de 6/7 Eylül Olayları‟‟, Toplumsal Tarih Dergisi, S.74, C.13.

KIRATZOPULOS, Vasilis, Kayıt Olunmamış Soykırım, Çev. Sonya Özzakar, Pencere Yayınları, Ġstanbul, 2009.

KOÇOĞLU, Yahya, Hatırlıyorum, Türkiye’de Gayrimüslim Hayatlar, Siyah beyaz Yayınları, Ġstanbul, 2008, s. 88.

KOHEN, Sami, „„50 Yıl Sonra‟‟, Milliyet, 06.09.2005.

MACAR, Elçin, „„Ġstanbul Katolik Rum Cemaatinin Sonu‟‟, Tarih ve Toplum Dergisi, Eylül 1997, S.165, s. 44.

MĠLAS, Herkül, 6/7 Eylül Olayları, To Vima, 07.09.1999.

NASKALĠ, Emine Gürsoy, Yassıada Zabıtları-II, 6/7 Eylül Olayları Davası, Kitabevi, Ġstanbul, 2007.

NESĠN, Aziz, Salkım Salkım Asılacak Adamlar, Adam Yayınevi, Ġstanbul, 2004.

NICOLET, Claude, United States Policy Toward Cyprus, 1954-1959, Oxford University Press. London, 2007.

O‟MALLEY Brendan -Ian CRAĠG, The Cyprus Conspiracy, I.B. Tauris, London, 2007.

ÖZĠZMĠRLĠ, Görkem, „„GeçmiĢle HesaplaĢmak mı, Bugünle HesaplaĢmak mı?‟‟, Birikim, S.261, Yıl 2011, 2. 35–46.

SAKĠN, Serdar, Sabit DOKUYAN, Kıbrıs ve 6–7 Eylül Olayları, IQ, Ġstanbul, 2010.

SASANLAR, Binnaz Tuğba, ‘‘A Historical Panorama of An İstanbul Neighborhood Cihangir From the Late Nineteenth Century to the 2000’s’’, Boğaziçi Ünv. The Atatürk Institute Of Modern Turkish History, (YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ġstanbul, 2006, s. 88.

SOFUOĞLU, Adnan, Fener Rum Patrikhanesi Ve Siyasi Faaliyetleri, Turan Yayıncılık, Ġstanbul, 1996.

TÜRKER, Orhan, „„ 6/7 Eylül Olaylarının Ġstanbul Rum Basınındaki Yankıları, Tarih ve Toplum Dergisi, 177, 1998, s. 42- 49.

VASILIADIS, Mihail, ‘‘Türkiye’de Azınlık Hakları Sorunu: Vatandaşlık Ve Demokrasi Eksenli Bir Yaklaşım’’ Uluslararası konferans Tebliğleri, Tesev Yayınları, Ġstanbul, 09- 10-Aralık 2005, s. 51- 54.

XYDIS, Stephen G. ‘‘The UN General Assembly As An Instrument Of Grek Policy:

Cyprus, 1954- 58’’, The Journal Of Conflict Reslution, Vol.12, No. 2, (June 1968).

IV. İnternet Siteleri

http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=9352 (ET; 12.07.2012.)

(20)

Türkiye Rum Cemaati ve 6/7 Eylül 1955 Olayları 34

http://hasanrua.wordpress.com/2009/05/10/demokrat-parti-1957-secimi-afisleri/ (ET;

12.03.2012.)

Referanslar

Benzer Belgeler

Cilt bakımı: İdrar inkontinansı olan hastaların cildi tahriş olur. Çünkü idrarın asidik yapısı cilde temas edince amonyağa dönüşür ve ciltte tahriş edici etkisini

Wolfgang Dieter Lebek, Institut fiir Altertumskunde der Universifat zu KOln D-50923 Koln, E-Mail

Cahit Külebi 1917 yılında Tokat’ın Zile ilçesinde doğdu. Sivas Lisesini, lisenin ardından İstanbul Yüksek Öğretmen Okulunu bitirdi. Antalya ve Ankara’da

Kırılma açısının, vida malzemesinin, kırık iyileşmesinin, plak boyunun, plak genişliğinin, plak malzemesinin, vida konikliğinin, vida profilinin, vida

Hakkımda her nasılsa vukua gelmiş olan muame­ lâtın heyeti âyanca da mucibi te­ essür olduğu fakat zamanın neza­ keti derpişi teemmül edilerek bu babda bir

Bizanslılar zama­ nında halkın mücadele ve yarış meydanıydı; Türkler zamanında ise yeniçerilerin ve sipahilerin is­ yan meydanı oldu.. A t meydanın­ da,

Buna göre, merkez bankaları etkili alt sınır kapsamında niceliksel genişleme şeklinde geleneksel olmayan para politikası araçlarını tercih etmiştir.. Etkili alt

4- Aşağıda verilen malzemelerden hangisinin tanecikleri öteleme hareketi yapmaz?. A) Etil alkol B) Defter