• Sonuç bulunamadı

Nasıl oldu bu, anlatsana diye sorsanız, size bu örgütün 1980 li yılların başlarında Kızıl Ordu ya karşı ABD tarafından desteklenmesi anlatılacaktır.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Nasıl oldu bu, anlatsana diye sorsanız, size bu örgütün 1980 li yılların başlarında Kızıl Ordu ya karşı ABD tarafından desteklenmesi anlatılacaktır."

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bazen insan ne yazacağını bilemiyor. İnternet  birkaç cümlelik dünya açıklamalarıyla dolu. Bir kere daha anlıyorsunuz ki, ucuz haplarla insanlar nasıl kandırılıyor diye sormamak gerek, durum ortada… Görüntüye bak, hemen saptama yap, olsun bitsin…

Kapitalist emperyalizmin başlangıç tarihi olarak 1903 belirlenir. Aradan 111 yıl geçmiş…

Günümüzdeki kadar her şeyin müsebbibinin emperyalizm olarak görüldüğü, her şeyi onun yarattığı, onun söndürdüğü başka bir dönem daha yoktur.

İnsanların çabuk tarafından açıklamaya ihtiyaçları var. Bilgi deseniz zayıf ve bu durumda da görünene uygun bir belirleme yapmak açıkçası kurtarıcı oluyor.

Bir örnek vereyim:

El Kaide’yi emperyalizm yarattı! ABD’den söz ediliyor…

“Nasıl oldu bu, anlatsana” diye sorsanız, size bu örgütün 1980’li yılların başlarında Kızıl Ordu’ya karşı ABD tarafından desteklenmesi anlatılacaktır.

Bu ise sürecin sadece bir bölümüdür.

Filmi baştan alalım…

Afganistan krallıkla yönetilen bir ülkeydi ve ordudaki bir bölüm ilerici subay 1978 yılında

darbeyle krallığı devirdi. Ne ki, bu darbe-devrim’in toplumsal tabanı oldukça zayıftı. Devrim –o zamanki genel inanış uyarınca- halk yararına uygulamalar yaptıkça tabanının genişleyeceğini düşündü. Toprak reformu yapıldı, tefecilik yasaklandı, okuma-yazma seferberliği ilan edildi ve kız çocuklarının da okunması sağlandı. Ne ki, devrimci yönetimin bu önlemleri kırsal kesimde

(2)

sonlarında Kızıl Ordu Afganistan’a girdi.

Zorlu bir savaş başladı. Kızıl Ordu etkinliğini dağlık arazide ancak helikopterlerle

sağlayabiliyordu. ABD, Mücahitlere silah vermeye başladı. Yerden havaya kullanılan Stringer füzeleri Kızıl Ordu’nun hava üstünlüğünü ortadan kaldırdı. Karada ise yabancısı olunan dağlık arazide hele de halk desteği olmayınca üstünlük kurmak neredeyse mümkün değildi.

Dokuz yıl süren savaşta Kızıl Ordu ağır kayıp vererek çekilmek zorunda kaldı. Bu savaşın Sovyet toplumundaki yıkıcı etkisi daha yeni yazılıyor denilebilir.

Afganistan Demokratik Halk Partisi temsilcileri ile değişik toplantılarda görüşme imkanım oldu.

Halkın yararına yapılan uygulamalara rağmen devrimci yönetimin kırsal alanda etkinlik gösterememesi garibime gidiyordu. Bunun nedenini sordum.

ADHP’den heyette yer alan bir kişi, uygulamada acele ettiklerini söyleyerek cevap verdi. Yine anlamadım. Mesela tefeciliğin yasaklanmasına köylüler neden tepki gösteriyordu; açıklamasını istedim.

Daha önce köylüler tefeciden faizle para alırmış. Tefecilik yasaklanınca ve yerine de başka bir mekanizma konulmayınca, hiçbir yerden para alınamaz olmuş. Yarı feodal bir ekonomide devletin para ekonomisini işletmesi de hayli zor tabii…

Sonuç, büyük bir tepki…

Keza bu ülkede islamın belirli bir yorumunun ne kadar etkili olduğu da dikkate alınmamış…

Kızıl Ordu’nun çekilmesinin ardından Mücahitler kolayca Kabul’u ele geçirdiler.

(3)

Mücahitler değişik gruplardan oluşuyordu ve Taliban’ın öncelidirler. Taliban da tek örgüt değil, örgütler koalisyonudur.

Mücahitler’i ortaya çıkaran ya da geliştiren asıl güç, ülkedeki darbeye benzer devrim ve acele uygulamalarıdır dersek yanılmış olmayız. Mücahitler daha önce ya yoktu ya da gelişmiş değillerdi. Devrimci hükümete karşı halk desteğini alarak geliştiler, Kızıl Ordu’nun ülkeye girmesinin ardından iyice büyüdüler.

ABD’nin Mücahitler’e yardım etmesi normal…

Başka ne yapacağını bekliyordunuz?

Angola’da Güney Afrika ve ABD’nin desteğine sahip UNİTA’ya karşı, SSCB desteğinde Küba’nın bu ülkeye asker göndermesi ve MPLA’yı desteklemesi ne kadar normalse, bu da normaldir.

Dünya çapında bir tarafta ABD emperyalizminin, diğer tarafta SSCB’nin ön planda olduğu bir savaş vardı, öyle değil mi?

Afganistan, Kızıl Ordu’nun Vietnamı oldu.

Angola’da ise UNİTA savaşı kaybetti.

Nikaragua’da Somoza iktidarı kaybetti, ardından Sandinist hükümet ABD desteğindeki kontralarla baş edemedi.

(4)

1980’li yıllarda iki ayrı sistemin dünya çapındaki savaşının ülkelere göre değişen sonuçları oldu.

Konuyu bu çerçevede değerlendirmek gerekir.

Afganistan acı bir deneydir.

1920’li yılların Türk aydınları gibi Afgan aydınları da yarı feodal toplumlarını tanımamışlar. İyi uygulamalar yaptıklarını sanıyorlar ama destek bulamıyorlar.

Kızıl Ordu, İkinci Dünya Savaşı’ndan gelen büyük bir güvenle Afganistan’a giriyor ama başarılı olamıyor.

Vietnam savaşı sırasında Sovyet askeri danışmanları bu ülkedeydi. Özellikle SSCB ve bir miktar da Çin, Vietkong’a silah desteği sağladı.

ABD askeri danışmanlarının Mücahitler’i eğitmesi ve onlara silah vermesi normal değil mi?

Başka ne yapmalarını bekliyordunuz?

Dinci örgütlerin tipik taktiğidir: yardımı alır, kullanır, ilk düşmanını yener, ardından dünkü müttefikine karşı döner…

Gazze’de Hamas-İsrail ilişkisi de aynen böyledir.

(5)

İsrail, FKÖ’yü zayıflatmak için Hamas’ı başlangıçta desteklemişti… Hamas konumunu

sağlamlaştırınca FKÖ ile birlikte İsrail’i de hedef aldı. Zorunlu bir tavır alış çünkü Filistin’de etkin olmak istiyorsanız İsrail’e tavır almak zorundasınız. Başlangıçta İsrail ile aranız iyi olabilir ama bunu sürdüremezsiniz, çünkü etkinliğinizi başka türlü artırmanız mümkün değildir.

Kuzey Kürdistan’da önceki Hizbullah’ın uzantısı olan Muntazaf, Kürtçe eğitimi savunuyor.

AKP ile işbirliği içinde olduğu biliniyor, ama Kürtçe eğitimi savunmak zorunda…

Bunu bile yapmazsanız, o bölgede etkin olamazsınız.

Politika yapmak bütün bunların dikkate alınmasını gerektirir.

Filan gücü emperyalizm yarattı, falan güç işbirlikçidir demekle yetininseniz, yüzeysel olarak kalırsınız.

Politik aktörlerin kendi insiyatifleri ve hedefleri olduğunu dikkate alır, bu politik aktörün hareket tarzının başka aktörlerle ne kadar çelişki ya da uyum içinde olduğuna bakarsanız, daha doğru değerlendirme yapma şansınız olur.

İD (İslam Devleti) adlı örgütü böyle düşünmeye çalışın…

ABD’nin Irak politikası ve de savaşı bu örgüt için uygun ortamı sağlamıştır.

Ardından Maliki Hükümeti’nin Şiici politikası bu örgütün Sünni kitlenin desteğini almasında

(6)

ABD’nin Saddam’ı devirmesi bölgede en başta İran’a yaradı. Irak’ta nüfusun çoğunluğunu oluşturan Şiiler etkinleşti ve ABD’nin bunu hesaplamamış olduğu anlaşılıyor.

Politikada attığınız adımın sonuçlarını her zaman hesaplayamazsınız. Bu durum ABD için de geçerlidir.

Türkiye, Esad’ın gücünü zayıflatmak için elinden geleni yaptı ve bu çabasının sonuçlarından birisi de Rojava oldu.

Türkiye böyle bir sonucu hiç hesaplamamıştı ve kesinlikle de istemezdi.

Esad yönetiminin gücünü sürdürdüğü ve her çeşit muhalefeti ezdiği koşullarda Rojava mümkün olmazdı. Esad zayıflamadan Rojava ortaya çıkamazdı.

İD ya da önceki adıyla IŞİD, Irak ve Suriye’de yaklaşık İngiltere büyüklüğünde bir alanı denetliyor. 20-30 bin kişilik bir gücün yerel kitle desteği olmadan bunu yapabilmesi mümkün değildir.

Askeri olarak bilinçli bir politika izliyor. Bir yeri işgal ediyor, bir süre sonra çekiliyor, başka bir yere gidiyor.

Bu, Vietkong politikasıdır. Bir yerleşim birimini işgal edersiniz, karşı tarafla işbirliği yapmış ya da yapabilecek herkesi infaz edersiniz ve çekilirsiniz.

Vietkong birkaç gün işgal edip çekildiği Hue kentinde böyle yapmıştı.

(7)

Karşı taraf o yeri yeniden ele geçirdiğinde eski yapıyı kurmakta hayli zorlanacaktır.

AKP yönetimi İD’yi destekliyor, ama İD’nin kendi amaçları da var.

Dinci örgütlerin tarihinde hep böyle olmuştur.

İD’nin Rojava’yı haritadan silmeye çalıştığını düşünmüyorum.

Türkiye’nin İD’ye desteği, Rojava varolduğu sürece geçerlidir.

Rojava’nın daraltılması, etkisizleştirilmesi amaçlanıyor.

AKP yönetimi tümüyle ortadan kaldırılmasından yanadır, ama İD’nin çıkarları gereği bunu isteyeceğini düşünmüyorum.

Rojava durdukça Türkiye yönetimi de İD’ye destek olacaktır. Şu veya bu oranda, ama olacaktır.

Bölgedeki politik aktörler arasındaki ilişkileri bu bağlamda değerlendirmek daha açıklayıcı olur.

PYD ile Özgür Suriye Ordusu arasında ittifak olur. Bir süre sonra El Nusra ile de olursa şaşmam… Bunlar politik güçler dengesine göre değişen gelip geçici ittifaklardır. Dün savaşırsınız, bugün işbirliği yaparsınız, yarın yine savaşırsınız.

Bunların hepsi emperyalizmin oyunu mudur?

(8)

Böyle bir analiz zor ve sürekli değişir; ama her şeyi emperyalizmin oyunlarına bağlamaktan daha açıklayıcıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Buna göre, seçilen gazetelerde, ‘Üçüncü Sayfa Haberleri’, aşağıdaki soru çerçevesinde incelenmiştir: ‘Üçüncü Sayfa Haberleri’nde Türk toplumu nasıl

göre 1950-2003 yıllan arasında Türkiye'de politik konjonktürel dalgalanmalar söz k7;=üdıi~: Politika çıktılarına göre yapılan analizde ekonomik büyÜmenin seçimlerden

41 Bu nedenle yaptırımların askeri güç ve diğer tedbirler kullanılmasa bile en azından bu araçların varlığının hissedildiği ve masada olduğu bir

 Siyaset, toplum ve devlet yönetimiyle ilgili olduğuna göre, toplumu oluşturan bireyleri eğiten okulların ve eğitim programlarının siyasetin ilgi alanına girmesi ve her

 Ekonomi politik özel olarak ilgilendiği maddi ve kültürel eşitsizlik arasındaki ilişkiyi göstermek için kültürel tüketimin ekonomi

Bir bilim olarak ekonomi politik için en önemli olan toplumun gelişmesinin ekonomik yasalarının.. bulunmasıdır” (Nikitin, Ekonomi

Kalem etek, dior ceket, peplum, koza mantolar, tüvit takımlar bu dönemin genel olarak baskın..

Since the participants in this study consider “Guidance and in service training” as primary, the education supervisors in Turkey can be considered as close to contemporary