• Sonuç bulunamadı

Marc Lan da u Al man-türk Ti ca ret ve Sa na yi Oda sı Ge nel Sek re te ri ve Yö ne tim Ku ru lu Üye si

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Marc Lan da u Al man-türk Ti ca ret ve Sa na yi Oda sı Ge nel Sek re te ri ve Yö ne tim Ku ru lu Üye si"

Copied!
52
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

INHALT İÇİNDEKİLER

JANUAR-FEBRUAR OCAK-ŞUBAT 2012

1

“Zehn Milliarden Euro - zwanzig Milliarden Euro - dreißig Mil- liarden Euro”....nein, es geht nicht um neue Finanzhilfen für medi- terrane EU-Mitglieder, sondern um neue Meilensteine, die im Jahr 2011 im deutsch-türkischen Handel gesetzt wurden.

Zwar liegen die Gesamtjahreszahlen noch nicht vor, wir kön- nen aber bereits aufgrund der Novemberzahlen folgende histori- sche Höchststände erwarten:

Türkische Exporte: die türkischen Ausfuhren nach Deutsch- land werden erstmals die Grenze von 10 Milliarden, die im Vor- jahr mit 9,9 Mrd. nur knapp verfehlt worden war, überschreiten.

Dies steht in jedem Fall fest, da bereits im November ein Volu- men von 10,7 Mrd. Euro erreicht war.

Die deutschen Exporte werden mit großer Wahrscheinlichkeit erstmals die 20-Milliarden – Grenze überschritten haben. Hier verbleibt noch ein Unsicherheitsfaktor, da die Novemberergeb- nisse mit 18.584 Millionen Euro um knapp 1,5 Milliarden unter der Jahreszielmarke lagen, aber bei einem durchschnittlichen monatlichen Liefervolumen von 1,7 Milliarden in den ersten elf Monaten stehen die Chancen gut.

Das bilaterale Handelsvolumen wird erstmals über der Grenze von 30 Milliarden Euro liegen. Dies ist eine ziemlich si- chere Wette, da bereits Ende November 29,3 Milliarden erreicht waren und folglich im Dezember schon weniger als ein Drittel ei- nes durchschnittlichen Monatsvolumens ausreichen würde, um das Ziel zu erreichen.

In den Jahren seit 2001 hat es nur einmal (2009) ein Jahr ge- geben, in dem die Kette stets neuer Rekorde unterbrochen wurde. Besonders rasant war der Anstieg in den letzten beiden Jahren. Um 31,8 % stieg das bilaterale Handelsvolumen im Jahr 2010, um schätzungsweise weitere 20 % im Jahr 2011.

Die “runden” Ergebnisse des Jahres 2011 verdienen es hervor- gehoben zu werden, auch wenn sich das Wachstum wie allge- mein erwartet im neuen Jahr abschwächen sollte.

Marc Lan da u

Geschäftsfüh ren des Vors tand smitg li ed

der De utsch-Tür kisc hen In dus tri e- und Han dels kam mer

“Onmilyar euro – yirmi milyar euro – otuz milyar euro” .... Ha- yır, Akdeniz kıyısındaki AB-üyelerine verilecek yeni finansal yardım- lardan söz etmiyoruz. Bu rakamlar 2011 yılında Türkiye- Almanya dış ticaretinin dönüm noktalarını simgeliyor.

Her ne kadar yıl geneline ilişkin resmi veriler henüz açıklanma- mış olsa da, kasım ayı rakamlarına bakarak şu tarihi rekorların bek- lentisi içine girebiliriz:

Türkiye’nin ihracatı: Türkiye’nin Almanya’ya yönelik ihracat hacmi ilk kez 10 milyar euro sınırını aşacak. Geçen yıl 9.9 milyar euro ile hedef az bir farkla kaçırılmıştı. Sınırın aşılacak olması kesinlik kazanmış bulunuyor, zira ihracat hacmi kasım ayı itibariyle 10.7 mil- yar euro’ya ulaştı.

Almanya’nın ihracatı büyük bir olasılıkla ilk kez 20 milyar euro sınırını aşacak. İhracat hacminin kasım ayı itibariyle 18.584 milyon euro düzeyinde olması, dolayısıyla yıllık hedefin 1.5 milyar euro ge- risinde kalınması bu konuda bazı endişelere neden olmakla beraber, yılın ilk onbir ayında ortalama aylık ihracat hacminin 1.7 milyar euro olması nedeniyle, söz konusu hedefe ulaşılma olasılığı yüksek görü- nüyor.

İkili ticaret hacmi ilk kez 30 milyar euro’yu aşacak. Kasım sonu itibariyle ikili ihracat hacminin 29.3 milyar euro düzeyine yükselmiş olduğu ve dolayısıyla hedefe ulaşmak için aralık ayında aylık orta- lama ihracat hacminin sadece üçte birinin yeterli olacağı göz önüne alınacak olursa, tahminlerin gerçekleşmesi kesinlik kazanmış bulu- nuyor.

2001 yılından bu yana rekorlar zincirinin sadece 2009 yılında ke- sintiye uğradığı görülüyor. En yüksek artış oranlarına son iki yılda ulaşılmış bulunuyor. 2010 yılında yüzde 31.8 oranında artan ikili tica- ret hacmi 2011 yılında da tekrar tahminen yüzde 20 oranında bir ar- tış daha göstermiş olacak.

Artışın yeni yılda biraz hız kaybedeceği yönünde genel bir bek- lenti söz konusu olsa da, 2011 yılına ilişkin “yuvarlak ” rakamların vurgulanması gerekiyor.

Marc Lan da u

Al man-Türk Ti ca ret ve Sa na yi Oda sı Ge nel Sek re te ri ve Yö ne tim Ku ru lu Üye si

(4)

INHALTİÇİNDEKİLER

04 Dynamische Entwicklungen beim Luftverkehr

Havacılıkta dinamik gelişmeler

06 Neue Chancen für den Logistikstandort Türkei

Türk lojistik sektörü için yeni fırsatlar

12 Türkischer

Maschinenbau gewinnt an Fahrt

Türk makine imalatı hız kazanıyor

14 Automatisierung in der türkischen

Industrie

Türk sanayinde otomasyon

16 Ausblick auf das Messejahr 2012

2012 fuar yılına bir bakış

28 Der Dritte Neu- jahrsball der Deutsch- Türkischen Wirtschaft Alman-Türk Ekonomisinin Üçüncü Yeni Yıl Balosu

30 Offizielle Eröffnung des Izmir Büros der AHK Türkei

AHK Türkiye‘nin İzmir bürosunun resmi açılışı

36 AHK Geschäftsreise Bioenergie

AHK İş Gezisi Biyoenerji

IMPRESSUM KÜNYE

Herausgeberin & Chefredakteurin / İmtiyaz Sahibi & Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Özgül Koç Kahraman i.A. der Deutsch-Türkischen Industrie- und Handelskammer / Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası adına

Anschrift / Adres:

Deutsch-Türkische Industrie- und Handelskammer / Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası Yeniköy Cad. No: 88 34457 Tarabya-ISTANBUL Tel.: +90 (212) 363 05 00 Fax: +90 (212) 363 05 60

E-Mail: info@dtr-ihk.de Internet: www.dtr-ihk.de

Büro Izmir / İzmir Bürosu Kıbrıs Şehitleri Mah.

1476 Sok. No: 2

Aksoy Residence 16. Kat – G1 35620 Alsancak-İzmir Tel: +90 (232) 422 12 65 Fax: +90 (232) 422 12 75 E-mail: izmir@dtr-ihk.de

Verlag & Anzeigenleitung / Yayınevi & İlan Yönetimi:

TITAAN NetMedia GmbH Adnan Akşen Am Mühlenkreuz 50, 50181 Bedburg Tel: +49 2272-90 27 27 Fax: +49 2272-90 27 28

info@titaan.de www.titaan.de

Für Ihre Anzeigenschaltungen wenden Sie sich bitte direkt an den Verlag. / İlan vermek için yayınevi ile irtibata geçmeniz rica olunur.

Redaktion & Produktion / Yaz› ‹şleri & Prodüksiyon : Istanbul Post Basın Yayın ve Danışmanlık Ltd. Şti.

Dr. Stefan Hibbeler, Abbas Özpınar Mükremin Seçim

Koşuyolu Mah.

Mahmut Yesari Cad. No: 50 34387 Kad›köy / Istanbul Tel: +90 (216) 545 79 10 Fax: +90 (216) 545 79 11

redaktion@istanbulpost.net www.istanbulpost.net

Art der Veröffentlichung / Yay›n Türü:

Regional, periodisch, Kammermagazin / Yerel, süreli, kurum içi

Druck / Baskı:

Ege Basım Esatpaşa Mah.

Ziya Paşa Cad. No:4 Ege Plaza 34704 Ataşehir-İstanbul Tel: +90 (216) 470 44 70 pbx Fax: +90 (216) 472 84 05

(5)
(6)

AUS DER WIRTSCHAFT > LUFTVERKEHR EKONOMİDEN > HAVACILIK

Die staatliche Turkish Airlines profitiert dabei nicht zuletzt von der Aufnahme in die Starallianz, die insbesondere auf Langstreckenmärkten bedeutende Vorteile verschafft. Zugleich wird berichtet, dass sich die Gesellschaft für den Kauf von Czech Airlines interessiert. Parallel dazu setzt Turkish Airlines die

Ulusalhava yolu şirketi Türk Hava Yolları (THY) bir taraftan özellikle uzun mesafe uçuşlarında avantaj sağlayan Staralliance katılımından faydalanırken, diğer taraftan da Çek Havayolları’nı satın almak için ilgilendiği konuşuluyor. Aynı zamanda THY filo ve servis gelişimini sürdürüyor. THY ile Lufthansa’nın ortak girişimi

Mit der Liberalisierung des zivilen Luftver - kehrs in der Türkei haben sich die Zahl von Linien, Flugzeugen und das Passagieraufkom- men sprunghaft erhöht. Zwar sind nach dem Rekordjahr 2011 für den Tourismus in diesem Jahr keine ähnlichen Zuwachsraten zu erwarten, gleichwohl besteht Aussicht auf weitere Expansion.

Havacılıkta dinamik

gelişmeler

Türkiye’deki havacılığın serbestleşmesiyle hat, uçak ve yolcu sayıları katlanarak büyüme gösterdi. Gerçi turizmde rekor yılı olan

2011’deki artış oranlarının bu yıl tekrar yaşan- ması beklenmiyorsa da yine de bir pazar genişlemesi olası gözüküyor.

Dynamische

Entwicklungen

beim Luftverkehr

FOTO: DREAMSTIME

(7)

AUS DER WIRTSCHAFT > LUFTVERKEHR EKONOMİDEN > HAVACILIK

JANUAR-FEBRUAROCAK-ŞUBAT 2012

5

Modernisierung ihrer Flotte und den Ausbau des Service fort.

Auch das in Kooperation von Turkish Airlines und Lufthansa aufgebaute Unternehmen Sunexpress zeigte eine günstige Entwicklung und hat für das Deutschland-Geschäft eine neue Gesellschaft gegründet.

Schnelle Expansion nach Liberalisierung

Mit der Zulassung privaten Wettbewerbs hat sich der türki- sche Luftverkehrsmarkt sowohl im Hinblick auf die Inlands- als auch bei den Auslandsflügen stark verändert. Während die Zahl der Gesellschaften stieg, vervielfältigte sich auch die Zahl der Flü- ge und der Zielflughäfen.

Wurden bei den Inlandsflügen 2002 von einer Gesellschaft von zwei Zentren aus 25 Zielflughäfen angeflogen, beteiligen sich heute sieben Unternehmen von sieben Zentren aus mit 46 Ziel- flughäfen am Wettbewerb. Bei den internationalen Flügen wur- den 2002 60 Zielflughäfen angeflogen – heute sind es 157. Im Hin- blick auf die Zahl der Auslandsverbindungen ist die Türkei unter die zehn führenden Länder der Welt aufgerückt.

Nach Angaben des Geschäftsführers der staatlichen Flughafen- betreibergesellschaft DHMI Orhan Birdal stieg das Passagierauf- kommen von 102,705 Millionen in 2010 im vergangenen Jahr um 14,3 Prozent auf 118,425 Millionen. Der Atatürk Flughafen in Istan- bul hielt auch im vergangenen Jahr seine Spitzenstellung bei den Passagierzahlen, gefolgt vom Flughafen Antalya und dem Sabiha Gökçen Flughafen in Istanbul.

Ausbau der Flughafenkapazitäten

Mit den hohen Zuwächsen beim Passagier- und Frachtauf- kommen gehen kontinuierliche Investitionen in den Ausbau der Infrastruktur einher. Birdal gibt an, dass in diesem Jahr Investitio- nen in Höhe von 425 Millionen TL erfolgen sollen. Auf dem Pro- gramm stehen das Terminalgebäude des Flughafen Kars, Termi- nalgebäude für die Flughäfen Ağrı und Adıyaman sowie die Fertig- stellung der Flughäfen Kastamonu, Bingöl und Iğdır. Für das kom- mende Jahr ist die Eröffnung der Flughäfen Hakkari Yüksekova, Cizre und Şırnak vorgesehen.

Zwar ist es im vergangenen Jahr durch verschiedene techni- sche Maßnahmen gelungen, die Kapazität des Atatürk Flughafens um ein Viertel zu erhöhen, doch wird das Projekt eines dritten in- ternationalen Flughafens für Istanbul weiter verfolgt. Vorgesehen ist eine Kapazität von 100 Millionen Passagieren, die durch späte- ren Ausbau erweitert werden könnte. Die Vorbereitungen des Projekts werden fortgesetzt, jedoch ist im Hinblick darauf, ob der Flughafen durch die DHMI oder aber den Privatsektor erfolgen soll, noch keine Entscheidung getroffen worden.

THY auf Erfolgskurs

Die positive Entwicklung des Fluggastaufkommens schlägt sich auch bei den Umsätzen von Turkish Airlines nieder. Das Un- ternehmen meldet einen Umsatz von 8,5 Mrd. TL von Januar bis September 2011, was einem Anstieg um 35 Prozent entspricht.

Der Reingewinn für diesen Zeitraum wird mit 467 Million TL bezif- fert, wobei die schwache Türkische Lira das Ergebnis des dritten Quartals deutlich gesenkt hat. Durch den Einsatz von Großraum- flugzeugen hat Turkish Airlines insbesondere auf Langstrecken ihre Kapazitäten ausgebaut. Zugleich teilt das Unternehmen mit, dass die Flugzeugauslastung im dritten Quartal weiter verbessert werden konnte. (Istanbul Post)

olan SunExpress olumlu bir gelişme gösteriyor ve firma Alman- ya’da da yeni bir şirket kurdu.

Liberalleşmeden sonra hızlı büyüme

Özel şirket rekabetine müsaade edildikten sonra Türk havacı- lık pazarında hem iç hatlar hem de dış hatlara yönelik hızlı bir değişim meydana geldi. Piyasaya katılan şirket sayısı yükselirken hem uçuş sayısı hem de uçuş noktalarının sayısı katlanarak büyüdü.

2002 yılında iç uçuşlar iki merkezden 25 uçuş noktasına tek şirketle yapılırken bugün yedi şirket yedi merkezden 46 uçuş noktasına faaliyet gösteriyor. Uluslararası uçuşlar 2002 yılında 60 uçuş noktasına giderken günümüzde bu sayı 157’ye ulaştı. Dış hat bağlantılarına göre Türkiye dünyanın ilk onu arasına girdi.

Devlet Hava Meydanı İşletmesi Genel Müdürü Orhan Birdal’ın belirttiği gibi 2010 yılındaki 102 milyon 705 bin yolcu sayısı geçen sene yüzde 14,3 artarak 118 milyon 425 bin yolcuya yükseldi.

İstanbul Atatürk Havalimanı öncü konumunu sürdürürken ikinci Antalya ve üçüncü Sabiha Gökçen Uluslararası Havaalanı oldu.

Hava meydanı kapasite gelişimi

Yolcu ve yük taşımacılığındaki hızlı artış oranlarına paralel olarak alt yapı gelişimi de devam ediyor. Birdal bu yıl 425 milyon TL yatırım öngörüldüğünü belirtiyor. Programda Kars Havaalanı iç ve dış hatlar terminalı, Ağrı ve Adıyaman terminal binaları ile Kas- tamonu, Bingöl ve Iğdır hava meydanlarının tamamlanması bulunuyor. Gelecek sene içinde ayrıca Hakkari Yüksekova, Cizre ve Şırnak hava limanı da tamamlanacak.

Bu yıl bir takım teknik önlemlerle Atatürk Havalimanı’nın ka - pasitesinin yüzde 25 artırılması sağlanmış olsa da İstanbul’a üçüncü bir hava alanı projesi hala gündemde. Proje için 100 mil- yon yolcu kapasitesi düşünülüyor ve ayrıca ilerde genişleme imkanı sağlanacak. Projenin hazırlıkları devam ederken henüz inşaatın devlet tarafından mı, yoksa özel sektörle mi gerçekleşe- ceği hakkında bir karar verilmiş değil.

THY’nin başarıları devam ediyor

Yolcu sayısıyla ilgili olumlu seyir devam ederken Türk Hava Yolları’nın cirosu da bundan olumlu faydalanıyor. Şirket Ocak ile Eylül 2011 arası için 8,5 milyar TL satış bildiriyor ve bu geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 35’lik bir artış gösteriyor. Dönemin net karı 467 milyon TL ise özellikle yılın üçüncü çeyreğinde Türk Lira- sı’nın değer kaybetmesiyle geriledi. Büyük gövde uçaklarla Türk Hava Yolları özellikle uzun mesafe uçuş kapasitesini genişletirken ayrıca üçüncü çeyrekte kapasite kullanımını da artırmayı başardı.

(Tercüme: Istanbul Post)

FOTO: THY

(8)

AUS DER WIRTSCHAFT > LOGISTIK EKONOMİDEN > LOJİSTİK

Gerade in wirtschaftlich instabilen Zeiten geht der Handel dazu über, kleinere Mengen abzunehmen. Dies spart Lagerraum und Kosten und ermöglicht höhere Flexibilität, um auf das Markt- geschehen reagieren zu können. Für den Logistiksektor bedeutet dies die Herausforderung, immer komplexer werdende Trans - portanforderungen zu bewältigen.

Robuste Industrieproduktion

Trotz eher skeptischer Prognosen für das zweite Halbjahr 2011 konnte die türkische Industrie bis in den November hinein beacht- liche Zuwachsraten vermelden. So stieg der Gesamtindex im No- vember gegenüber dem Vorjahresmonat um 8,4%. Gleichwohl wird davon ausgegangen, dass sich die Zuwachsraten in diesem Jahr langsam abschwächen werden.

Betrachtet man den für das Transportwesen wichtigen Außen- handelsindex, so ist im zweiten Quartal 2011 die Exportmenge um

Ekonomikkırılganlığın hakim olduğu bir ortamda ticaretteki eğilim düşük miktarda yüksek çeşitliliğe doğru gidiyor. Böylece hem depo ihtiyacı ile masraflar azalıyor hem de aynı zamanda gelişen piyasa koşullarına göre hareket etme kabiliyeti yükseli- yor. Lojistik sektörü için bu gelişme hep daha karmaşık nakliye görevlerini çözmek gerektiği anlamına geliyor.

Sanayide sağlam gelişme

2011’in ikinci yarıyılına yönelik bütün kötümser ön görünüm- lere rağmen Türk sanayi kasım ayına kadar etkileyici büyüme oranları elde etti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayınlanan sanayi üretim endeksi geçen Kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8,4 artış gösterdi. Yine de bu yıl için daha düşük büyüme oranları olacağı tahmin ediliyor.

Nakliye sektörü için önemli olan dış ticaret endeksine bakıldı- ğı zaman, 2011’in ikinci çeyreğinde ihracat miktarı endeksi 4,1

Neue Chancen für den

Logistikstandort Türkei

Türk lojistik

sektörü için yeni fırsatlar

Mit zahlreichen neuen Projekten im

Verkehrswesen eröffnen sich in der Türkei immer neue Möglichkeiten, optimale Logistiklösungen für unterschiedliche Bedürfnisse zu entwickeln. Hintergrund ist, dass Transport und Logistik einer der

wichtigsten Standortvorteile der türkischen Industrie darstellen.

Ulaşım alanında birçok yeni projeyle

Türkiye’de her ihtiyaca göre lojistik çözüm imkanları oluşturma kapasitesi artmak- tadır. Nakliyat ve lojistik sektörü aynı zamanda Türk sanayisi için kilit konum- dadır.

FOTO: DREAMSTIME

(9)

AUS DER WIRTSCHAFT > LOGISTIK EKONOMİDEN > LOJİSTİK

JANUAR-FEBRUAROCAK-ŞUBAT 2012

7

puan ve ithalat miktarı endeksi 7,4 puan yükseldi. Üçüncü çey- rekte ihracat miktarındaki artış yüzde 1’de kaldı ve ithalat mikta- rında yüzde 2,5’lik bir gerileme meydana geldi.

Avrupa’daki kamu borç krizi dışında aynı zamanda

Türkiye’nin komşu ülkelerindeki krizlerde lojistik ve nakliye sek-

töründe sorunlar yaratıyor. Suriye ile geçen yıllar boyunca geli- şen ilişkiler Türkiye’nin dış ticareti için avantaj sağlamış olsa da çatışmaların başlamasından bu yana yeniden kötüleşen ilişkiler şimdi bu ülke dışında yeni rota oluşturma ihtiyacını doğurdu.

Aralık’tan itibaren Suriye’ye alternatif olarak Ro-Ro seferleri baş- ladı.

Demiryolları ağı yenileniyor

Türkiye’nin geçmişteki ulaşım politikasında daha çok kara yollarına ağırlık verilmişse de son yıllarda demiryolları ağını güç- lendirmek için büyük yatırımlar yapılıyor. Önemli projeler arasın- da İstanbul – Ankara – Kars ve Konya Doğu Batı aks boyunca demiryolu rayları hızlı trene uygun hale getirilmeye başlandı.

Ankara – Eskişehir ve Ankara – Konya gibi bazı etaplar tamam- landı. 2013 yılında bitmesi öngörülen Marmaray Projesiyle ayrıca Trakya’dan Anadolu’ya doğrudan bir tren geçişi mümkün olacak.

Bir başka önemli proje ise Türk demiryolları ağının Asya demiryollarıyla birleşmesini amaçlayan Kars-Tiflis-Bakü hattı oluş- tuyor. Eskiden var olan bağlantı Ermenistan-Azerbaycan savaşı sırasında Türkiye’nin Ermenistan sınırını kapatmasıyla koptu. Bu 4,1%-Punkte, die Importmenge um 7,4%-Punkte gestiegen. Im drit-

ten Quartal lag der Zuwachs beim Export bei einem Prozentpunkt, während die Importe um 2,5%-Punkte zurückgingen.

Herausforderungen liegen dabei insbesondere im krisenge- prägten Umfeld der Türkei begründet. So stellte beispielsweise die

Verbesserung der Beziehungen zu Syrien in den vergangenen Jah- ren einen bedeutenden Vorteil für den türkischen Außenhandel in den Nahen Osten dar. Mit Ausbruch der Unruhen und der Abküh- lung der Beziehungen sah sich die Türkei im Dezember jedoch ge- zwungen, eine Alternativroute zu entwickeln. Statt den Landweg über Syrien nutzen LKWs nun Fährverbindungen in den Libanon.

Ausbau des Schienennetzes

Hatte die Türkei über Jahrzehnte vor allem auf den Straßenver- kehr gesetzt, hat in den letzten Jahren auch ein verstärkter Aus- bau des Schienennetzes begonnen. Dabei wird zum einen die West-Ost Achse von Istanbul über Ankara bis Kars bzw. Konya modernisiert und damit als Hochgeschwindigkeitsstrecke nutzbar gemacht. Einige Teilstrecken wie beispielsweise Ankara-Eskişehir und Ankara-Konya sind bereits fertig gestellt. Mit Abschluss des Marmaray Projekts in Istanbul, der für 2013 vorgesehen ist, wird auch eine ununterbrochene Schienenverbindung von Thrakien nach Anatolien möglich.

Ein weiteres begonnenes Projekt besteht in der Wiederherstel- lung des Anschlusses des türkischen Schienennetzes an das zen-

Betrachtet man den für das Transportwesen wichtigen Außen- handelsindex, so ist im zweiten Quartal 2011 die Exportmenge um 4,1%-Punkte, die Importmenge um 7,4%-Punkte gestiegen. Im drit- ten Quartal lag der Zuwachs beim Export bei einem Prozentpunkt, während die Importe um 2,5%-Punkte zurückgingen.

Nakliye sektörü için önemli olan dış ticaret endeksine bakıldı- ğı zaman, 2011’in ikinci çeyreğinde ihracat miktarı endeksi 4,1 puan ve ithalat miktarı endeksi 7,4 puan yükseldi. Üçüncü çey- rekte ihracat miktarındaki artış yüzde 1’de kaldı ve ithalat mikta- rında yüzde 2,5’lik bir gerileme meydana geldi.

(10)

AUS DER WIRTSCHAFT > LOGISTIK EKONOMİDEN > LOJİSTİK

tralasiatische. Die Verbindung ist unterbrochen, seit die Türkei während des armenisch-aserbaidschanischen Krieges ihre Grenze nach Armenien schloss. Nun wurde mit dem Bau einer Bahnstrecke von Kars nach Georgien und von dort weiter nach Aserbaidschan begonnen. Die Fertigstellung der Strecke ist für dieses Jahr vorgese- hen.

Neue Häfen geplant

Parallel zum Ausbau des türkischen Außenhandels ist auch die Bedeutung von Seetransporten gestiegen. Die Handelsflotte um- fasst nach Angaben des Verkehrsministeriums 547 Schiffe unter türkischer Flagge und 672, die unter anderer Flagge betrieben wer- den. Insgesamt ist die Zahl der Schiffe der türkischen Handelsmari- ne von 568 im Jahr 2002 auf 1.219 im Jahr 2010 gestiegen. Die Tür- kei liegt damit unter den Seefahrtsnationen der Welt auf Rang 15.

Durch die Bemühungen des Sektors, Modernisierungsmaßnahmen und verstärkte Kontrollen ist es der Türkei außerdem gelungen, von der „schwarzen Liste“ auf die weiße zu wechseln. Dies bringt beträchtliche Vorteile aufgrund einer geringeren Kontrolldichte in internationalen Häfen mit sich und hat deutlich zum Prestige der türkischen Handelsflotte beigetragen.

Wichtige Projekte zur Entwicklung des Seetransports sind die Einrichtung eines Containerhafens in Çandarlı in der Ägäis, eines neuen Hafens in Filyos im westlichen Schwarzmeer sowie der Aus- bau des Hafens von Mersin.

yıl tamamlanması amaçlanan yeni Gürcistan-Azerbaycan hattı Asya ticareti için büyük önem taşıyor.

Yeni limanlar inşa ediliyor

Türkiye’nin dış ticaretinin gelişmesine paralel olarak deniz yolu gittikçe önem kazanıyor. T.C. Ulaştırma Bakanlığı verilerine göre sivil denizciliği 547 Türk bayraklı, 672 yabancı bayraklı gemi- den oluşuyor. Gemi sayısı 2002 yılında 568 iken 2010 yılında bin 219’a yükseldi. Denizcilik dünya sıralanmasında Türkiye 15’inci sırada bulunuyor. Sektörün çabalarıyla, yenilenme faaliyetleriyle ve daha sıkı denetim sayesinde Türk gemileri ‘kara listeden’

‘beyaz listeye’ geçmesi sağlandı. Bu uluslararası limanlarda daha az denetime tabi olunmasının yanı sıra ayrıca Türk denizciliğinin prestijini yükseltti.

Deniz taşımacılığı konusunda Ege’de Çandarlı Konteyner Limanı inşaatı, Karadeniz’de Filyos Limanı inşaatı ve Akdeniz’de

Mersin Limanı’na yeni bir konteyner terminali inşa edilmesi gibi büyük projeler gerçek- leştiriliyor.

Çandarlı Limanı’nda geçen yıl inşaat faali- yetleri başladı.

Tamamlandıktan sonra bu konteyner limanının kapasitesi yıllık 12 mil- yar Euro olacak.

Filyos’ta liman dışında ayrıca bir serbest bölge ve bir organize sanayi bölgesi öngörülüyor. Limanın ana görevi Karadeniz’deki Güney-Kuzey trafiğini üstlenmesi olacak. Kapasite olarak yıllık 25 milyon ton belirtiliyor.

Mersin Limanı’nda yeni konteyner terminali inşaatı özelikle Orta Doğu ile Asya ticaretinin büyümesine uyum sağlamayı amaç- lıyor. Yeni terminalin kapasitesi yıllık 12 milyar Euro olarak projelendirilmiş.

Karayolu taşımacılığında gelişmeler

T.C. Ulaştırma Bakanlığı’nın yayınladığı istatistiklere göre nak- liye lisansı sayısı 2011 yılı Ekim ayında 513 bin 604 ve araç sayısı 1 milyon 233 bin 809’u buluyor. Yük kamyon filosu yenilenmesi amacıyla Bakanlık 2007 yılında 25 yaş üstü araçları satın almaya

FOTO: TCDD

FOTO: WWW.MARMARAY.COM.TR

FOTO: STOCK.XCHNG FOTO: DREAMSTIME

(11)

AUS DER WIRTSCHAFT > LOGISTIK EKONOMİDEN > LOJİSTİK

JANUAR-FEBRUAROCAK-ŞUBAT 2012

9

Mit den Bauarbeiten in Çandarlı ist im vergangenen Jahr be- gonnen worden. Mit seiner Fertigstellung soll der Containerhafen eine Kapazität von 12 Mrd. Euro pro Jahr erhalten.

Das Filyos Projekt, das mit einer Freihandelszone und der Ein- richtung eines Industriegebiets verbunden ist, zielt auf eine Er- leichterung des Nord-Süd Verkehrs im Schwarzen Meer. Der Hafen soll eine Kapazität von 25 Millionen Tonnen/Jahr erhalten.

Die Erweiterung des Hafens von Mersin trägt den erforderli- chen Kapazitäten für den Handel mit dem Nahen Osten und Asien Rechnung. Als Kapazität des neuen Containerumschlagplatzes sind 12 Mrd. Euro pro Jahr vorgesehen.

Entwicklung des Straßentransports

Das türkische Verkehrsministerium gibt die Zahl der Spediti- onslizenzen mit 513.604 und die der Fahrzeuge mit 1.233.809 an.

Zur Modernisierung der Fahrzeugflotte begann das Ministerium 2007 mit dem Ankauf von Fahrzeugen, die 25 Jahre und älter sind.

Allein im vergangenen Jahr wurden auf diese Weise 62.091 Fahr- zeuge verschrottet.

Zur Beschleunigung des Straßenverkehrs stehen zudem zahl- reiche neue Autobahnprojekte auf der Tagesordnung. Neben der Einrichtung neuer Nord-Süd Achsen spielen insbesondere die ge- plante neue Istanbul-Izmir Autobahn sowie die für den Transitver- kehr vorgesehene dritte Bosporusbrücke eine wichtige Rolle.

Schnell wachsende Luftfracht

In den vergangenen acht Jahren hat sich das Luftfrachtaufkom- men in der Türkei rund verdoppelt. Dabei wurden 2010 auf In- landsflügen 554.710 Tonnen und auf Auslandsflügen 1.466.366 Tonnen Fracht transportiert. Im Dezember 2011 zeigte das Luft- frachtaufkommen sowohl beim Inlands- als auch beim Auslands- verkehr einen Anstieg von je 10,3 Prozent. Dies schlägt sich auch in den Statistiken der Luftfrachtunternehmen nieder. Turkish Car- go, die Luftfrachttochter von Turkish Airlines meldet, dass sich das Frachtaufkommen von Januar bis Oktober 2011 um 22,73 Prozent erhöht hat.

Cargo erhält Rechtsgrundlage

Herrscht bei den privaten Zustelldiensten in der Türkei seit langem bereits hoher Wettbewerb, dürfte sich dies in nächster Zeit noch weiter verschärfen. Mit der geplanten Reform der Post wird diese schrittweise ihr Briefmonopol einbüßen. Zugleich wird sie jedoch in eine Aktiengesellschaft umgewandelt und neue Funktionen übernehmen. Mit letzterem ist bereits im vergangenen Jahr durch die Einrichtung eines Post-Cargo Service begonnen worden.

Der geplanten Änderung beim Briefmonopol zufolge soll zu- nächst das Zustellverbot für Sendungen mit mehr als 150 Gramm entfallen und es dann im Zeitraum von fünf Jahren vollständig auf- gehoben werden. Der Plan stößt jedoch beim Fachverband der pri- vaten Zustelldienste Karid auf Kritik. Der Verband gibt an, dass das Monopol ohnehin seit Jahren defacto nicht mehr bestehe. Durch die Gesetzesnovelle würde es demgegenüber wieder eingeführt.

Zum angekündigten Gesetzentwurf erklärte Verkehrsminister Yıldırım, dass mit dem geplanten Gesetz erstmals der private Zu- stellsektor eine Rechtsgrundlage erhalten werde. Für die weitere Entwicklung des Sektors werde zudem die unabhängige Aufsichts- institution BTK zuständig sein, die zugleich auch Lizenzen für Car- godienstleistungen erteilen wird. (Istanbul Post)

ve hurdaya vermeye başladı. Sırf geçen yıl bu yöntemle 62 bin 91 kamyon trafikten çıktı.

Karayolu ulaşımı daha rahat, hızlı ve güvenli olması için birçok proje devam ediyor. Bunların arasında yeni otoban projeleri gün- demde. Yeni Güney-Kuzey akslarının oluşturulması dışında yeni bir İstanbul-İzmir otobanı ve İstanbul’un transit trafiği için üçüncü bir Boğaz köprüsü öngörülüyor.

Hızla artan hava taşımacılığı

Geçen sekiz yıl boyunca Türkiye’de havayoluyla yük taşınma- cılığı yaklaşık olarak ikiye katlandı. 2010 yılında iç uçuşlarda 554 bin 710 ton ve dış uçuşlarda 1 milyon 466 bin 366 ton yük taşındı.

2011 Aralık ayında hem iç hem de dış hatlardaki yük nakliyatı yüzde 10,3 bir büyüme gösterdi. Türk Hava Yolları’nın kargo fir- ması Turkish Cargo Ocak ile Ekim 2011 arasında taşımacılıkta yüzde 22,73 bir artış sağlandığını belirtiyor.

Kargocular yasal zemine kavuşuyor

Türkiye’de kargo pazarında uzun zamandır sert bir rekabet hakimse de durum yakın bir zamanda daha da kızışacak.

Planlanan PTT reformu ile şirket artık mektup taşıma tekelini adım adım kaybedecek. Henüz kamu iktisadi teşekkülü (KİT) statüsüyle çalışan PTT bir ananonim şirkete dönüştürülecek ve yeni faaliyet alanlarına girecek. Bunun bir örneği geçen yıl başlatılan Post Kargo hizmeti.

Posta taşınma tekelinin kaldırılması önce 150 gramdan ağır gönderinin başlaması ile düşünülüyor. Bundan sonra beş yıl içinde bu tekelin tamamen kaldırılması öngörülüyor. Fakat bu plan Tür- kiye Kargo, Kurye ve Lojistik İşletmecileri Derneği (KARİD)

tarafından sert bir şekilde eleştiriliyor. Dernek posta taşıma tekeli- nin zaten uzun zamandır uygulanmadığını fakat planlanan yeni düzenlemeyle tekrar kuruyacağını söylüyor.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım yasa taslağı hakkında, bu düzenlemeyle kargo sektörünün ilk defa yasal bir zemine kavuşa- cağını belirtiyor. Sektörün geliştirilmesi için BTK görevlendirilecek ve bu kurum aynı zamanda da kargoculuk lisansı verecek.

(Tercüme: Istanbul Post)

FOTO: DREAMSTIME

(12)

AUS DER WIRTSCHAFT > LOGISTIK EKONOMİDEN > LOJİSTİK

1 Şubat’tanitibaren iki yıl bo- yunca TCDD İstanbul-Eskişehir arası demiryolları seferleri yapılmayacak.

Bunun nedeni bu hattaki hızlı tren çalışmaları. Projenin 2013 yılında İs- tanbul’daki Marmaray Projesi’yle birlikte tamamlanması öngörülüyor.

Hem yolcular hem de yük taşı- macılığı için önemli etkileri doğacak karar bir takım önlemlerle meyda- na gelecek sorunları çözmeye çalı- şacak. Yük taşımacılığı için Tekir- dağ-İzmit-Derince arasında vagonlar Ro-Ro gemileriyle taşınacak.

Projenin bir parçası olarak hem otomotiv hem de tren trafiğini taşı- yacak üçüncü Boğaz köprüsüne gi- decek yeni bir demiryolu hattı da inşa edilecek. (Tercüme: Istanbul Post)

Ab dem 1. Februar stellt die Türkische Bahn den Schienenver- kehr zwischen Istanbul und Es- kişehir für die Dauer von zwei Jahren ein. Hintergrund der Maß- nahme ist der Bau der Hochge- schwindigkeitsstrecke auf diesem Teilabschnitt. Das Projekt soll 2013 zusammen mit dem Marmaray Projekt in Istanbul abgeschlossen werden.

Die für Reisende wie auch den Güterverkehr einschneidende Maß- nahme soll durch eine Reihe von Vorkehrungen aufgefangen wer- den. So soll der Gütertransport durch die Verladung von Waggons auf Fähren zwischen Tekirdağ und Izmit Derince aufrechterhalten werden.

Integriert in das Projekt wird auch die Zuführung einer Bahnstre- cke zur geplanten dritten Bospo- rusbrücke. Diese Brücke soll zu- gleich dem Straßen- wie dem Schienenverkehr dienen. (IP)

Demiryollarında büyük değişim

Große

Umstellung beim Schienen verkehr

Demiryolları özel sektöre açılıyor

TCDD’ninözelleştirme stratejisini hazır- lanmak üzere bir danışmanlık sözleşmesi imzalandı. Avrupa Birliği (AB) tarafından teşvik edilecek süreç Birlik ile geliştirilen ‘Türk Demiryolları Reformu’ kapsamında yürütüle- cek. Danışmanlık hizmetleri Ecory Research and Consulting Ltd.’in öncülüğünü yaptığı bir konsorsiyum tarafından üstlenilecek. Hedefler arasında demiryolu sektörünün AB mevzua- tıyla uyumlu hale getirilmesi de bulunuyor.

Başlatılan proje kapsamında Türkiye’deki demiryollarını güçlendirmek ve yeniden yapı- landırmak üzere bir strateji ve eylem planı oluşturulacak. Altyapı tahsisi ve ücretlendir-

me sistemi, şebeke bildirimi, iş birimlerine ait emniyet yönetim sistemleri, demiryolu emniyeti ve karşılıklı işletilebilirlik konusunda AB üye devletleri ile Türkiye arasındaki farklı- lıkları ortaya koyan "farklılık analizi" ve bu farklılıkları gidermeye yönelik projelerin sıra- laması masaya yatırılacak. Yeni TCDD'de alt- yapı tahsis ve ücretlendirme sisteminin kurul- ması ve şebeke bildiriminin geliştirilmesi de dahil olmak üzere 'altyapı yönetiminin' görevlerini yerine getirmek üzere TCDD'nin altyapı tahsisi ve ücretlendirilmesi konusun- daki kapasite güçlendirilecek.

(Tercüme: Istanbul Post)

Bahn öffnet sich dem privaten Wettbewerb

Die staatliche türkische Eisenbahn TCDD hat zur Vorbereitung auf eine Privatisierungs- strategie einen Beratungsvertrag abgeschlos- sen. Im Zuge dieser Strategie soll ab 2012 auch privater Schienenverkehr zugelassen werden. Gefördert wird dieser Prozess auch durch die EU und wird im Rahmen der „Re- form der türkischen Eisenbahn“ mit entwi- ckelt. Den Zuschlag für die Beratungsleistun- gen erhielt ein durch das Unternehmen Ecorys Research and Consulting Ltd. geführtes Konsortium. Ein weiteres Ziel ist außerdem, die nötigen Anpassungen an das EU-Recht vorzunehmen.

Im Rahmen des begonnenen Projekts werden eine Strategie und ein Aktionsplan entwickelt, mit denen der Schienenverkehrs- sektor der Türkei neu strukturiert wird. Er wird Felder wie die Bedingungen zur Bereit- stellung von Infrastruktur, Netzinformationen, das Sicherheitsmanagement, die Bahnsicher- heit sowie die gegenseitige Betreibung von Bahninfrastruktur umfassen. Neben einer Analyse der Unterschiede zwischen EU-Staa- ten und der Türkei bei der Ordnung des Bahn- verkehrs ist vorgesehen, einen Rechtsrahmen für die Nutzung des Schienenverkehrs durch den Privatsektor zu schaffen. (IP)

FOTO: TCDD

(13)

AUS DER WIRTSCHAFT > LOGISTIK EKONOMİDEN > LOJİSTİK

JANUAR-FEBRUAR OCAK-ŞUBAT 2012

11

Neue Logistikzentren in der Türkei

UluslararasıTaşımacılık ve Lojistik Hizmetler Üretenleri Derneği (UTİ- KAD) ‘lojistik köy’ denilen yeni lojistik merkezleri sektörün verimliliği ve rekabet kabiliyeti yükseltecek önemli bir katkı olarak değerlendiriyor.

Samsun (Gelemen) lojistik merkezi faaliyete geçti ve Denizli (Kaklık), İzmit (Köseköy), Eskişehir (Hasanbey), Kayseri (Boğazköprü) projelerinin birinci inşaat safhası tamamlandı. Diğer projeler Balıkesir (Gökköy) ve Erzurum’da (Palandöken) ise halen devam ediyor.

Yeni lojistik merkezleri özelikle kombine taşımacılığa büyük fayda sağ- layacak. Depo ve ambarlama hizmetlerinin dışında gümrük, park olanakları, istifleme, bakım, konaklama, banka ve posta hizmetleri de sağlanılıyor.

(Tercüme: Istanbul Post)

Türkiye’de yeni lojistik köyler kuruluyor

GeçenAralık ayında Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan Suriye’de Türk TIR geçişinde yaşanan sorunları çözmek üzere yeni bir Ro-Ro hattı oluşturulacağını belirtti. Buna göre Şubat’tan itibaren Mersin ile İskenderiye arasında haftada üç kere sefer olacak. Ayrıca iki ülkenin Ulaştırma Bakanlıkları arasında Ocak ayında Türk TIR’larına geçişte kolaylık sağlanması hakkındaki müzakerelerin tamam- lanması hedefleniyor. Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri- ne gidecek TIR’lar için ayrıca yeni İskenderiye-Suudi Ara- bistan feribot hattı oluşturulacak. (Tercüme: Istanbul Post)

Mitte Dezember teilte Wirtschaftsminister Zafer Çağlayan mit, dass den Problemen türkischer LKW- Transfers durch Syrien durch die Einrichtung neuer LKW- Fährlinien begegnet wird. Ab Februar sollen dreimal wö- chentlich Fähren zwischen Mersin und Alexandria verkehren. Gespräche zwischen den Verkehrsministerien beider Länder, die Erleichterungen für den Transitver- kehr bringen sollen, sollten im Januar abgeschlossen werden. Eine weitere Verbindung von Alexandria nach Saudi Arabien wird ebenfalls vorbereitet.

Mısır’a Ro-Ro seferleri planlanıyor

LKW-

Fährverbin - dung mit Ägypten geplant

Der Verein internationaler Spediteure und Logistiker UTIKAD bewertet die

„lojistik köy“ genannten neuen Logistikzentren als einen wichtigen Beitrag, die Effizienz und Wettbewerbsfähigkeit des Sektors zu erhöhen. In einer ersten Phase sind zahlreiche Zentren bereits eingerichtet worden: Samsun (Gelemen) wurde eröffnet und die erste Phase der Bauarbeiten in Denizli (Kaklık), İzmit (Köseköy), Eskişehir (Hasanbey) und Kayseri (Boğazköprü) abgeschlossen. Wei- tere Projekte befinden sich in Eskişehir (Hasanbey), Balıkesir (Gökköy) sowie in Erzurum (Palandöken).

Die Logistikzentren werden insbesondere für die sinnvolle Kombination von Transportsystemen große Vorteile bieten. Neben Depot- und Lagerleistun- gen werden Zolldienste, Parkmöglichkeiten, Ladetechnik, Wartung, Verpfle- gung und Unterbringung von Personal, Bank- und Postdienste geboten. (IP)

(14)

AUS DER WIRTSCHAFT > MASCHINENBAU EKONOMİDEN > MAKİNE İMALATI

Türkmakine imalatının sektörün ihracata yönelmesiyle artık çetin rekabet yaşanan Avrupa pazarlarında başarılar elde edildi.

Başka alanlarda olduğu gibi bu noktada yine Almanya hem ihra- cat miktarı hem de ihracat değeri bakımından Türkiye’nin en önemli ortağı.

Stratejik bir sektör

Makine Tanıtım Grubu (MTG) Türkiye’de üretilen makinelerin değerini 20 milyar euro olarak gösteriyor. Böylece Avrupa’nın bu alandaki üretiminin yüzde 5’i Türkiye’de yapılıyor. Almanya, İtalya, İngiltere, Fransa ve İspanya’nın ardından Türkiye, Avrupa’da altıncı sırada bulunuyor.

Türk makine sanayinde üretilen başlıca ürün grupları: Reaktör ve kazanlar; türbinler ve turbojetler; pompalar ve kompresörler;

vanalar; klimalar ve soğutma makineleri; ısıtıcılar ve fırınlar;

hadde ve döküm makineleri; gıda sanayii makineleri; tarım ve ormancılık makineleri; yük kaldırma, taşıma ve istifleme makine- Mit seinen Exportaktivitäten ist der türkische Maschinenbau zu-

dem auf den von hohem Wettbewerb geprägten europäischen Märkten erfolgreich. Wichtigster Handelspartner ist auch hier wieder sowohl im Hinblick auf das Exportvolumen, als auch den Wert der gelieferten Maschinen Deutschland.

Strategischer Sektor

Die Informationsgruppe Maschinenbau (MTG) gibt an, dass in der Türkei jährlich Maschinen mit einem Wert von 20 Mrd. Euro herge- stellt werden. Damit erreicht der türkische Maschinenbau fünf Pro- zent der Produktion in Europa. Nach Deutschland, Italien, England, Frankreich und Spanien liegt die Türkei damit an sechster Stelle in Europa.

Die wichtigsten Produkte des türkischen Maschinenbaus sind Reaktoren und Kessel, Turbinen, Pumpen und Kompressoren, Venti- le, Klima- und Kältemaschinen, Heizer und Öfen, Walz- und Gießma- schinen, Maschinen für die Nahrungsmittelindustrie, Landwirtschaft

Technologie aus der Türkei? Über lange Zeit passte dies nicht in das Image eines Landes, das man mit billiger Arbeit und einfachen Produkten verband. Doch inzwischen hat sich, nicht zuletzt durch das Wachstum anderer Industriezweige, im Land ein bedeutender Maschinenbausektor entwickelt.

Türkiye’den teknoloji? Eskiden bu fikir daha çok ucuz iş gücünü ve ürünleri akla getiren ülke imajı- na pek uyumlu değildi. Fakat artık farklı sanayi sektörlerinin büyümesiyle beraber önemli bir makine imalat sanayi gelişti.

Türk makine imalatı hız kazanıyor

Türkischer

Maschinenbau

gewinnt an Fahrt

FOTO: MİB

(15)

AUS DER WIRTSCHAFT > MASCHINENBAU EKONOMİDEN > MAKİNE İMALATI

JANUAR-FEBRUAR OCAK-ŞUBAT 2012

13

und Forst, Stapler und Kräne, Textil- und Konfektionsmaschinen, Drehbänke, Motoren, Verpackungsmaschinen und Kugellager.

Der Sektor ist geprägt von mittelständischen Unternehmen, die neben Standardprodukten auch Spezialmaschinen auf Bestellung so- wie komplette Fertigungsanlagen herstellen können.

Bei diesen Produkten hat der türkische Maschinenbau in den vergangenen Jahren bedeutende Fortschritte auch beim Export ge- macht. So gibt MTG an, dass von Januar bis November 2011 türkische Maschinen im Wert von 7,537 Mrd. Dollar ausgeführt wurden. Der Zu- wachs gegenüber dem Vorjahreszeitraum beträgt 33 Prozent, im Zeitraum von 2001 bis 2008 hat sich der Export mehr als verfünf- facht. Mit der Abnahme von Maschinen mit einem Wert von 915 Mil- lionen Dollar steht Deutschland dabei an der Spitze der Abnehmer- länder.

Betrachtet man die Struktur des Exports, so liegen, gemessen am Umsatz, Klima- und Kältegeräte mit 1,305 Mrd. Dollar an der Spitze, gefolgt von Bau- und Bergbaumaschinen mit einem Wert von 953 Millionen Dollar. Weitere wichtige Produkte waren Pumpen und Kompressoren sowie Drehbänke.

Zielland Deutschland

Im Zeitraum von Januar bis November 2011 hat der Maschinen- export aus der Türkei nach Deutschland bezogen auf den Umsatz um 83 Prozent, bezogen auf den Wert pro Kilogramm um 53 Prozent zugenommen.

Die bedeutendsten Umsätze in diesem Handel entfielen dabei auf Bau- und Bergbaumaschinen, Reaktoren und Kessel, Turbinen und hydraulische Zylinder, Kugellager sowie Textil- und Konfektions- maschinen. Interessant ist insbesondere der Export von Kugellagern, deren Hauptabnehmerländer – Deutschland, Frankreich, England, Ita- lien und die USA – zugleich auch zu den bedeutendsten Maschinen- baunationen zählen.

Technologische Herausforderungen

Auch im Segment der Automatisierungstechnik sind zahlreiche Unternehmen in der Türkei tätig. Der Fachverband für Automatisie- rungstechnik ENOSAD teilt mit, dass er über mehr als 70 Mitglieder verfügt, darunter auch ausländische Unternehmen. Tatsächlich pro- duzieren namhafte internationale Unternehmen in der Türkei so- wohl für den Inlandsmarkt als auch für den Export. (Istanbul Post)

leri; inşaat ve madencilik makineleri; kağıt ve matbaacılık maki- neleri; yıkama, kurutma ve ütüleme makineleri; tekstil ve kon- feksiyon makineleri; deri işleme makineleri; kauçuk ve plastik işleme makineleri; metal işleme makineleri ve takım tezgahları;

motorlar ve yedek parçaları; büro makineleri; rulmanlar, silah ve mühimmat ile ambalajlama makineleridir.

Sektör daha çok KOBİ’lerden oluşuyor ve bunun sayesinde standart üretimin dışında sipariş üzere özel makine ile komple tesis kurulumu yapılabiliyor.

Bütün bu ürünlerde makine imalat sektörü geçen yıllar boyunca ihracat konusunda da önemli ilerlemeler sağladı.

MTG’nin yayınladığı verilere göre sektör Ocak ile Kasım 2011 ara- sında Türkiye’den 7,537 milyar dolar değerinde makine ihraç etti.

Bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 33’lük bir artış kayde- dildi ve 2001 ile 2008 yılları arasında ihracat değeri beş kat yük- seldi. 915 milyon dolarlık bir makine alımı ile hedef ülkeler ara- sında Almanya ilk sırada bulunuyor.

İhracat yapısına bakıldığında klima ve soğutma cihazları 1,3 milyar dolar ile önde geliyor. İnşaat ve madencilik makinelerinde 935 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Pompa ve kompresör- ler ile takım tezgahları ise diğer önemli ürünlerdi.

Hedef pazar Almanya

Ocak ile Kasım 2011 arasında Türkiye’den Almanya’ya yapılan makine satışı ciro bazında yüzde 83, değer bazında yüzde 53 bir artış gösterdi.

Bu ihracatın en önemli ürünlerini inşaat ve madencilik maki- neleri, reaktör ve kazanlar, türbin ve hidrolik silindir, rulmanlar ile tekstil ve konfeksiyon makineleri oluşturdu. Özellikle rulman ihracatının hedef ülkeleri bir hayli ilginç: Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve ABD ile dünyanın en önemli makine imalatçı ülkeleri Türkiye’nin ana müşterisi oldu.

Otomasyon alanında ilerlemeler

Ayrıca otomasyon alanında Türkiye’de birçok yerli ve uluslararası şirket faaliyet gösteriyor. Otomasyon İhtisas Derneği ENOSAD’ın 70’ten fazla üyeye sahip olduğu belirtiliyor. Önemli uluslararası üreticiler Türkiye’de hem iç hem de dünya pazarları- na yönelik üretim gerçekleştiriyor.

(Tercüme: Istanbul Post)

(16)

AUS DER WIRTSCHAFT > AUTOMATISIERUNGEKONOMİDEN > OTOMASYON

Automatisierung in der türkischen

Industrie steht erst am Anfang

Otomasyon Türk sanayinde henüz

başlangıç noktasında bulunuyor

2009krizi öncesinde otomasyon teknolojisi sektörü yüzde 15 ile 20 arasında bir büyüme gösterdi. Bir toparlanma dönemin ardından 2010 yılında yine yüzde 10’luk bir artış ve 1,2 milyar dolar bir ciro sağlandı.

Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD) Başkanı Sedat Sami Ömeroğlu’na göre bu yine de az kalıyor. Ömeroğlu’na göre bu tür yatırımın potansiyeli yıllık 4 milyar dolar civarında bulunuyor. Türk sanayi işletmelerinin sadece yüzde 25’i herhangi bir alanda otomasyon kullanmakta. Türkiye yıllık 1,2 milyar dolar ciro ile dünya çapında büyüyen sanayi üretimine rağmen yine de izafi olarak küçük bir pazara sahip.

Almanya en önemli tedarikçi

Bu cironun 800 milyon dolarlık kısmı yurt dışı imalatçılardan sağlanılıyor. En önemli tedarikçi olan Almanya burada büyük bir paya sahip. Fakat sanayi işletmelerinin alımında fiyat önemli bir unsuru oluşturuyor. Ömeroğlu işletmelerin düşük ekipman yatırım Vor der Krise 2009 verzeichnete der Bereich Industrieauto-

matisierung Wachstumsraten von 15 bis 20% jährlich, 2010 wa- ren es in der Erholungsphase immerhin schon wieder 10% bei einem Umsatz von rund 1,2 Mrd. US$.

Viel zu wenig, wie der Vorsitzende des Fachverbandes der türkischen Automatisierungs-Branche ENOSAD (Endüstriyel Oto- masyon Sanayicileri Dernegi), Sedat Sami Ömeroğlu, feststellt.

Das Potenzial für Investitionen in dem Bereich erreicht nach sei- ner Einschätzung durchaus 4 Mrd. US$ im Jahr. Bisher nutzen le- diglich etwa 25% der Industriebetriebe der Türkei Automatisie- rungstechnik in irgendeiner Form. Mit einem Jahresumsatz von 1,2 Mrd. US$ ist das Land im Weltmaßstab daher trotz wachsen- der Industrieproduktion ein relativ kleiner Markt für die Sparte.

Deutschland wichtigster Lieferant

Gut zwei Drittel, circa 800 Mio. US$ von diesem Volumen, werden von Herstellern aus dem Ausland geliefert. Deutschland

Fabrikaların sadece dörtte biri otomasyon teknolojisi kullanıyor

Bisher nur in einem Viertel der Fabriken eingesetzt

Birçok sanayi dalı için Türkiye geçtiğimiz yıllar boyunca gittikçe önem kazandı. Fakat elle yapılan işlerin oranı hala Batı Avrupalı ülkelere göre

genellikle daha yüksek kalıyor. Fakat çağdaşlaşma sürüyor.

Für verschiedene Industriesparten hat sich die

Türkei in den vergangenen Jahren zu einem ernst-

zunehmenden Standort entwickelt. Dabei ist der

Anteil der von Hand ausgeführten Tätigkeiten oft

noch deutlich höher als in westeuropäischen

Ländern. Aber es wird nachgerüstet.

(17)

JANUAR-FEBRUAROCAK-ŞUBAT 2012

15

AUS DER WIRTSCHAFT > AUTOMATISIERUNGEKONOMİDEN > OTOMASYON

düzeyinin otomasyon teknolojisi için bir engel oluşturduğunu düşünüyor. Ayrıca otomasyon teknolojisinin sunduğu olanaklar hakkında bilgi eksikliği ve finansman sorunları da bu alanda yatı- rımları frenliyor.

Otomasyonu sınırlayan başka bir unsur ise karmaşık sistemleri kullanma ve bakım için sıkça henüz yeterince eğitim almamış ele- manlar. Linak Şirketi’nin satış müdürü Volkan Dalyan örneğin Makina Magazin’le yaptığı bir söyleşide Türkiye’de doğrusal tahrik sistemleri hakkında bilginin yaygın olmadığını belirtiyor. Diğer tarafta otomasyon teknolojisinin ana unsurları öylesine karmaşık ki dünyada zaten çok az şirket bu konuda gereken bilgi düzeyine sahip bulunuyor. Makina İmalatçılar Birliği (MİB) Koordinatörü Arslan Sanır ayrıca başka gelişmiş sanayi ülkelerinin de Siemens veya Fanuc gibi imalatçıların ürettiği elektronik yönetim programlarını ithal ettiklerini söylüyor. Yüksek gelişme hızı nedeniyle bu alana girmek zorlaşıyor.

Resmin ayrıntıları

Otomasyon piyasasında Alman şirketleri için önemli rekabetçi hem Avrupa’dan hem de Asya’dan geliyor. Örneğin işlem merkezi üniteleri Tayvan (yüzde 41,1) ve Japonya’dan (yüzde 27,5) ithal edi- liyor. Almanya, İtalya ve Güney Kore’nin önünde 2011 yılında yüzde 10 bir payla üçüncü sırada yer alıyor. Sanayi robotlarında İsviçre yüzde 23,5’lik bir payla önde geliyor. Ardından Japonya (yüzde 18,8) ve Güney Kore (yüzde 12,2) ile bu ürün grubunda dör- düncü olan Almanya geliyor.

Geçtiğimiz yıllar boyunca piyasa payı gerilemişse de elektrik yönetimi panolarında Almanya yüzde 17,5’lik bir ithalat payıyla birinci sırada bulunuyor. Bu konuda İspanya yüzde 11 ve yüzde 10 Çin en önemli rekabetçi konumunda. Fakat bu dış ticaret rakamla- rını değerlendirirken Siemens, Bosch Rexroth ve Festo gibi şirketle- rin çoktan Türkiye’de kendi tesislerini kurduğunu hatırlamakta fayda var ve böylece Alman ürünlerin yaygınlığı ithalat paylarından daha büyük.

Yatırımlar devam ediyor

Türkiye’de sanayi otomasyonunda ilk adımlar 1980’lerde atıldı.

Fakat gelişme otomotiv ve elektronik sanayinin ihracata yönelme- siyle hız kazandı. 2012 yılı için sektör temsilciler 2009’a benzer bir gerileme beklemiyor. Sanayide devam eden güncelleştirme yatı- rımları otomasyon alanında olumlu bir manzara sağlıyor ve bunun için bu yıl da büyümenin devam edeceği olasıdır.

(Tercüme: Istanbul Post) als wichtigster Maschinenlieferant der Türkei hat daran einen

erheblichen Anteil. Der Preis spielt bei den Beschaffungen der Produktionsunternehmen jedoch eine große Rolle. Ömeroğlu stellt als ein wesentliches Hindernis für Investitionen in Auto- matisierungstechnik das zu niedrige Ausgabenniveau in die Ausstattung bei vielen Betrieben fest. Dahinter ständen einer- seits zu geringe Kenntnisse über die Möglichkeiten der Automa- tisierung, andererseits aber auch Finanzierungsprobleme.

Ein weiterer begrenzender Faktor ist die in vielen Fällen noch zu geringe Qualifizierung der Arbeitskräfte zur Bedienung und Wartung komplexerer Systeme. So sind etwa die Kennt- nisse linearer Antriebssysteme in der Türkei noch sehr gering, wie der lokale Verkaufsleiter der Firma Linak, Volkan Daylan, in einem Interview mit der Fachzeitschrift Makina Magazin fest- stellte. Andererseits sind zentrale Elemente der Automatisie- rungstechnik so anspruchsvoll, dass ohnehin nur wenige Unter- nehmen weltweit über das nötige Knowhow verfügen. Arslan Sanır, Koordinator des Maschinenbauverbandes der Türkei (Ma- kina İmalatçıları Birliği, MIB), führt an, dass auch andere durch- aus entwickelte Industrienationen elektronische Steuerpro- gramme importieren müssen, die Spezialisten wie Siemens oder Fanuc liefern. Wegen des hohen Entwicklungstempos sei der Einstieg in diesem Bereich nur schwer möglich.

Differenziertes Bild

Wichtige Wettbewerber für deutsche Unternehmen auf dem türkischen Automatisierungsmarkt kommen sowohl aus Europa als auch aus Asien. So werden Bearbeitungszentren vor allem aus Taiwan (42,1%) und Japan (27,5%) bezogen, Deutsch- land folgt auf Rang Drei mit einem Importanteil 2011 von 10,0%, gefolgt von Italien und Südkorea. Bei Industrierobotern steht die Schweiz mit 23,5% an erster Stelle der Lieferanten. Es folgen Japan (18,8%) und Südkorea (12,2%) vor Deutschland, das in die- ser Warengruppe den vierten Platz einnimmt.

Bei elektrischen Schalttafeln belegt Deutschland mit einem Importanteil von 17,5% den ersten Platz, musste in den letzten Jahren allerdings Marktanteile abgeben. Wichtigster Verfolger ist derzeit Spanien, das 2011 knapp 11% der Einfuhren stellte vor der VR China mit fast 10%. Zu bedenken ist bei den Außen- handelszahlen natürlich, dass Unternehmen wie Siemens, Bosch Rexroth und Festo längst mit eigenen Werken in der Türkei prä- sent sind, die Verbreitung deutscher Technologie also über den Importanteil hinaus geht.

Fortgesetzte Investitionen

Die ersten Schritte in Richtung Industrieautomatisierung wurden in der Türkei in den 1980er Jahren gemacht. Richtigen Schwung gewann die Branche aber erst mit der zunehmenden Exportorientierung in Produktionsbereichen wie der Kfz- oder der Elektroindustrie im vergangenen Jahrzehnt. Für 2012 erwar- ten Branchenvertreter keinen Einbruch wie 2009. Fortgesetzte Investitionen in die Modernisierung der Industrie lassen die Aussichten im Bereich Automatisierung eher günstig erschei- nen, so dass auch im laufenden Jahr mit Wachstum gerechnet wird.

Dr. Marcus Knupp

Germany Trade & Invest, Istanbul www.gtai.de

FOTO: FESTO

(18)

AUS DER WIRTSCHAFT > MESSENEKONOMİDEN > FUARLAR

Ausblick auf das Messejahr 2012

2012 fuar

yılına bir bakış

Fuarlar genel ekonomik durumun bir aynası niteliğindedir. Sadece alıcı ve satıcıyı buluşturmak- la kalmayıp aynı zamanda yenilikler ve ürünleri yakından takip etmek ve bilgi toplamak için fır- satlar sunarlar.

Messen sind ein Spiegel der Wirtschaftslage.

Sie führen nicht nur Käufer und Verkäufer zusam- men, sondern bieten zugleich die Möglichkeit, sich über Neuerungen und Angebote zu informie- ren.

Buözellikle uluslararası çalkantılı zamanlarda büyük önem kazanıyor. Uluslararası fuarlar ayrıca çeşitli ülke durumları birinci elden öğrenmek ve oradaki stratejiler hakkında bilgi edinme fırsatı da sunuyorlar.

Dies ist gerade in einem international unübersichtlichen Wirtschaftsumfeld von hoher Bedeutung. Internationale Messen bieten die Möglichkeit, die Situation verschiedener Länder aus erster Hand kennen zu lernen und Aufschlüsse über unter-

FOTO: HANNOVER MESSE

(19)

AUS DER WIRTSCHAFT > MESSENEKONOMİDEN > FUARLAR

JANUAR-FEBRUAROCAK-ŞUBAT 2012

17

Bu bağlamda fuarların geçtiğimiz yıllar boyunca büyük bir dik- katle takip edilmesi şaşırtıcı değil. Özellikle yüksek ekonomik büyümeye sahip olan bölgelerdeki fuarların yükseldiğini bilmek sürpriz değil. Bunun için Alman fuar organizatörleri ülkelerinde başarılı olan fuar konseptlerini yurt dışına taşımaya devam ede- cek.

Dünyadaki fuar sektörü

Dünya Fuar Sanayi Birliği (UFİ) Ocak 2012’de yayınladığı ‘Dünya Fuar Barometresi’ raporunda 2011 yılı ve 2012’nin ilk yarı yılı için fuar sektörünün Asya ve Amerika’da büyümeye devam edeceğini söylüyor. Benzer bir gelişme daha zayıf düzeyde olmak üzere Avrupa’da da görünüyor. En istikrarlı durumu 2008 ile 2010 yılları arasındaki krizden etkilenmemiş ve kayıplara uğramamış Orta Doğu bölgesi gösteriyor.

Fuar organizatörlerinin kriz etkilerinin azaldığına dair görüşleri hakkında 2011’in ikinci yarı yılında ilginç bir gelişme meydana geldi: Özellikle Asya bölgesinde değerlendirmeda belirgin bir kötü- leşme gösteriyor ve aynı zamanda Amerika bölgesinde olumlu beklentilerde bir artış oluşuyor.

schiedliche Strategien zu erhalten, mit denen man dort agiert.

Vor diesem Hintergrund überrascht es nicht, dass sich auch im vergangenen Jahr Messen einer hohen Beachtung erfreuten.

Als Geschäftsveranstaltungen ist es nicht verwunderlich, dass Messen insbesondere in Regionen mit hohem Wirtschafts- wachstum die größten Zuwächse verzeichnen können. Deut- sche Messeveranstalter gehen darum zunehmend dazu über, in Deutschland erfolgreiche Messekonzepte auch in anderen Län- dern durchzuführen.

Der Messesektor weltweit

Die Global Association of the Exhibition Industry UFI gibt in ihrem im Januar 2012 veröffentlichten „Global Exhibition Baro- meter“ an, dass für den Zeitraum 2011 und das erste Halbjahr 2012 in Asien und Amerika mit einem weiteren Wachstum des Messegeschehens gerechnet wird. Eine ähnliche Tendenz zeigt sich auch in Europa, jedoch auf einem schwächeren Niveau. Am stabilsten stellt sich demgegenüber die Entwicklung von Mes- sen in der Nahost-Region dar, die auch von den Einbußen 2008- 2010 verschont blieben.

Im Hinblick auf die Einschätzung von Messeveranstaltern, ob die Folgen der internationalen Wirtschaftskrise für ihr Geschäft nun vorüber seien, ergab sich im zweiten Halbjahr 2011 eine in- teressante Entwicklung: insbesondere im asiatischen Raum ver- schlechterte sich die Bewertung deutlich. Demgegenüber zeigt die Bewertung in Amerika eine deutliche Verbesserung.

Die Untersuchung zeigt außerdem, dass die Entwicklung neuer Messen sowie die Expansion in neue Länder eine der wichtigsten Strategien des Messesektors darstellen.

Messestandort Türkei

Angaben des Messedirektorats der Union der Türkischen Kammern und Börsen (TOBB) zufolge wurden im vergangenen Jahr in der Türkei 428 Messen durchgeführt. Rund die Hälfte von ihnen fand in Istanbul statt. Während ihre Gesamtanzahl in 2012 gleich bleiben wird, erhöht sich die Zahl der Messen in Is- tanbul auf 213.

Rund ein Viertel der Messen sind als internationale ange- legt. Die Zahl der internationalen Messen erhöht sich in 2012 auf 118 gegenüber 102 im Vorjahr.

Parallel zur Entwicklung der türkischen Industrie und der Kaufkraft der Bevölkerung haben Messen in der Türkei in den vergangenen zwei Jahrzehnten einen bedeutenden Auf- schwung genommen. Dabei haben sich Messetraditionen ent- wickelt, die einen wichtigen Raum im Jahresplan ihres Sektors einnehmen.

Auf der anderen Seite beklagen Vertreter des Sektors eine unzureichende Abstimmung. Wenn Messen verschiedener Ver- anstalter zum gleichen Thema zeitnah durchgeführt werden, führt dies zu einer Zersplitterung und beeinträchtigt den reprä- sentativen Charakter der jeweiligen Messen. Alexander Kühnel, Geschäftsführer der Hannover Messe International in Istanbul, erklärt dazu: „Auf dem Markt werden sich nicht nur die Groß- veranstalter halten, sondern auch diejenigen kleinen, die ihre Arbeit gut und mit Qualität machen.“

Messen in Deutschland

Als der wichtigste Exportpartner der Türkei haben Messen in Deutschland für viele Sektoren eine hohe Bedeutung.

FOTO: HANNOVER MESSE

(20)

AUS DER WIRTSCHAFT > MESSENEKONOMİDEN > FUARLAR

Araştırma ayrıca başka ülkelere geçmek için fuar sektörünün ana stratejilerden biri olduğunu da gösteriyor.

Türkiye’deki fuarlar

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verilerine göre geçen yıl Türkiye’de 428 fuar düzenlendi. Bunun yarısı İstanbul’da yapıldı.

Toplam fuar sayısı 2012’de aynı olsa da İstanbul’daki fuar sayısı 213’e yükseldi.

Toplam fuarların yaklaşık dörtte biri uluslararası olarak düzen- leniyor. Bu nitelikteki fuarlar 2012’de bir önceki yıl 102 iken 118’e yükseldi.

Türkiye sanayi ve nüfusunun alım gücü gelişmeye paralel ola- rak ülkedeki fuarlar geçen 20 yıl boyunca önemli bir yükseliş ser- giledi. Bu bağlamda sektörde takvimi sabit güçlü fuarlar oluşturul- du.

Fakat diğer tarafta sektör şirketleri koordinasyon yetersizliğin- den şikayetçi. Farklı fuar düzenleyicileri tarafından yakın bir dönemde benzer konulu fuarlar yapıldığında katılım bölünüyor ve böylece fuarların odak görevi de zarar görüyor. Hannover Messe İstanbul Genel Müdürü Alexander Kühnel bunu şöyle değerlendiri- yor: “Pazarda yalnız büyük organizatörler değil aynı zamanda işle- rini doğru ve kaliteli olarak yapanlar da kalacaktır.”

Almanya’daki fuarlar

Türkiye’nin belli başlı dış ticaret ortaklarından Almanya aynı zamanda stratejik fuarlara ev sahipliği yapıyor ve bu fuarlar Da Deutschland als Messestandort über fünf der weltweit zehn

größten Messeveranstalter beherbergt, erklärt sich die Attrakti- vität vieler deutscher Messen jedoch auch mit ihrer Veranke- rung und internationalen Ausstrahlung.

Messen wie die Domotex, die Internationale Funkausstel- lung, die CeBIT, die Hannover Messe oder die Internationale Au- tomobilausstellung ziehen jedes Jahr Tausende von türkischen Unternehmen an. Einen Beitrag zu diesem Erfolg deutscher

Messen in der Türkei leisten auch die Vertretungen, die deut- sche Messegesellschaften in der Türkei eingerichtet haben.

Investitionsgütermessen im Frühjahr

Die World of Industry Messe, die in zwei Durchgängen vom 2. bis zum 5. Februar und vom 29. März bis zum 1. April in Istan- bul durchgeführt wird, bietet mit ihren sieben Teilmessen ein breites Technologiespektrum. Während im ersten Messedurch- gang Metallverarbeitung, Schweißen und Oberflächenbehand- lung auf der Tagesordnung stehen, stehen im zweiten Durch- gang Automatisierung, Elektrotechnik, Hydraulik & Pneumatik sowie Materialbehandlung im Mittelpunkt. Angesichts der brei- ten Unterstützung durch nationale und internationale Fachver- bände hat sich die WIN einen festen Platz bei der Investitions- güterindustrie erworben.

Vom 23. bis zum 27. April findet außerdem die Hannover Messe statt, die mit mehr als 6.500 Unternehmen aus 65 Län- dern im vergangenen Jahr wieder ihre Sonderstellung unter Be-

Die World of Industry Messe, die in zwei Durchgängen vom 2. bis zum 5. Februar und vom 29. März bis zum 1. April in Istan- bul durchgeführt wird, bietet mit ihren sieben Teilmessen ein breites Technologiespektrum.

İstanbul’da 2 ile 5 Şubat ve 29 Mart ile 1 Nisan tarihleri ara- sında iki faz şeklinde düzenlenen World of Industry Fuarları (WIN) aynı çatı altında yedi alt fuarla geniş bir teknoloji yelpazesi sunuyor.

FOTOS: CBBITFOTOS: HANNOVER MESSE ISTANBUL

(21)

AUS DER WIRTSCHAFT > MESSENEKONOMİDEN > FUARLAR

JANUAR-FEBRUAROCAK-ŞUBAT 2012

19

Türkiye’de birçok sektör için çok önemli. Dünyanın en büyük on fuar düzenleyicisinin beşini barındıran Almanya, ülkedeki fuarların başarısını, köklü geçmişi ve uluslararası kimlikleriyle açıklıyor.

Domotex, Uluslararası Ev Teknoloji Fuarı Berlin (IFA), CeBIT, Hannover Messe ya da Uluslararası Otomotiv Fuarı gibi etkinlikler her yıl binlerce Türk şirketini çekiyor. Alman fuarlarının

Türkiye’deki başarısı aynı zamanda açtıkları temsilciliklere dayanı- yor.

İlkbaharda yatırım fuarları

İstanbul’da 2 ile 5 Şubat ve 29 Mart ile 1 Nisan tarihleri arasın- da iki faz şeklinde düzenlenen World of Industry Fuarları (WIN) aynı çatı altında yedi alt fuarla geniş bir teknoloji yelpazesi sunu- yor. İlk fazda metal işleme, kaynak ve yüzey işlemleri gündeme taşınırken ikinci faz otomasyon, elektroteknik, hidrolik-pnömatik ve malzeme yönetimini kapsıyor. Hem yerli hem de uluslararası ihtisas kuruluşlarını destekleyen WIN Fuarı, yatırım malları üreten sanayide belli bir önem kazanmış durumda.

Ayrıca 23 ile 27 Nisan tarihleri arasında geçen yıl 65 ülkeden 6 bin 500 şirketi çeken ve böylece kendi alanında rakipsiz olan Hannover Messe düzenleniyor. Burada sekiz alt fuarın yanında

‘şehircilik çözümleri’ ve ‘enerji verimliliği’ gibi sadece bir sektöre ait olmayan kilit konulara yer veriliyor.

Yatırım kararı aynı zamanda uzun vadeli iş beklentilerini yan- sıttığı için bu fuarların havası aynı zamanda uluslararası sanayi yöneticilerinin geleceğe dönük beklentileri hakkında faydalı bilgi- ler sunabilir.

Buluşturan bilişim fuarları

CeBIT, başarılı bir fuar konseptinin başka ülkelere ihraç edilme- si açısından iyi bir örnek. Hannover’deki ana fuar hala sektöre dünya çapında yön veren fuarlar arasında bulunuyor. Bu başarı- dan yola çıkarak 2000 yılından bu yana her yıl düzenlenen CeBIT Bilişim Eurasia, bölgesinde en büyük ve ilgi uyandıran bilişim tek- nolojisi fuarı olarak biliniyor. Fuarın Türkiye’deki fuarın başarısı, bir tarafta ülkedeki internet ve mobil cihazların hızlı yaygınlaşmasına diğer tarafta da komşu ülkeler için bir çekim merkezi olmasından kaynaklanıyor. Fakat Türkiye sadece pazar olarak dikkat çekmiyor aynı zamanda geçtiğimiz yıllar boyunca hızlı gelişen hem donanım hem de yazılım üreten yerli bilişim sektörü artık başka ülkelerde faaliyet gösteren şirketlerle işbirlikleri yapıyor.

Fuarların stratejik boyutu: Hazır giyim

Türkiye’deki hazır giyim sektörü, Dünya Ticaret Örgütü tekstil kotalarını kaldırdığında daha ucuz üretim yapan Asyalı rekabetçi- lerden çok korkmuştu. Bunun için bir tarafta bu karara direnirken diğer tarafta yeni duruma uyum sağlamak amacıyla bir strateji oluşturuldu. Stratejinin ana hedefi Türkiye’de hazır giyim alanında katma değeri yükseltmekti. Bunu sağlamak için İstanbul’un ulus- lararası çapta moda ve tasarım merkezi olarak marka haline gel- mesi isteniyor. Istanbul Fashion Week ile İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İTKİB) bunu gerçekleşmeyi başardı ve böylece modada dünyanın gözü İstanbul’a çevrildi.

Aynı zamanda bu tür faaliyetlerin dışında hala Türkiye’nin ihracatı için önemli olan tekstil ve hazır giyim şirketleri

Almanya’da düzenlenen büyük uluslararası ihtisas fuarlarına katıl- maya devam ediyor. 4 ile 6 Şubat tarihleri arasında Düsseldorf’ta düzenlenen CPD Signatures gibi fuarlar köklü geçmişleriyle dünya moda takvimindeki yerini koruyor. (Tercüme: Istanbul Post) weis stellte. Mit acht Teilmessen werden zugleich auch Quer-

schnittsthemen wie „Metropolitan Solutions“ und Energieeffi- zienz bei industriellen Prozessen aufgegriffen.

Weil Investitionsentscheidungen langfristige Erwartungen widerspiegeln, dürfte der Verlauf dieser Messen wertvolle Auf- schlüsse über die Konjunkturerwartungen der internationalen Industrie bieten.

Computermessen mit Ausstrahlung

Die CeBIT ist ein Beispiel für den erfolgreichen Export eines Messekonzepts. Gilt die CeBIT Hannover nach wie vor als eine der Leitmessen des Sektors, so hat sich auch ihr Gegenstück, die CeBIT Bilişim Eurasia in Istanbul gut etabliert. Hintergrund für den Erfolg in der Türkei ist nicht zuletzt die schnelle Ausbrei- tung von Internet und Mobilgeräten sowie die Bedeutung des Landes als wirtschaftliches Zentrum für die Nachbarländer. Aber nicht nur als Markt ist die Türkei interessant. In den vergange- nen Jahren begann nicht nur die Herstellung von Computer- hardware, sondern auch der Softwaresektor zeigt bedeutende Fortschritte, die Kooperationen mit Unternehmen anderer Län- der zunehmend interessant machen.

Strategische Messe: Bekleidung

Hatte die türkische Bekleidungsindustrie nach der weltwei- ten Aufgabe von Textilquoten noch gefürchtet, nicht mit der billigeren Konkurrenz aus Fernost Schritt halten zu können, rea- gierte sie nicht nur mit Versuchen, diese politische Entschei- dung zu verzögern. Der Sektor entwickelte eine Strategie, die darauf zielt, die Wertschöpfung zu erhöhen. Ein wichtiger Schritt dazu ist die Verankerung von Istanbul als ein internatio- nales Mode- und Designzentrum. Durch die Istanbul Fashion Week ist es der Union der Istanbuler Textil- und Konfektionsex- porteure gelungen, internationale Aufmerksamkeit auf das Mo- deleben der Stadt zu ziehen und damit zur Markenbildung bei- zutragen.

Auf der anderen Seite halten diese Bemühungen türkische Unternehmen nicht davon ab, sich auch an den wichtigen Mes- sen in Deutschland zu beteiligen. Die CPD Signatures, die vom 4.

bis zum 6. Februar durchgeführt wird, hat seit Jahren ihren Platz unter den weltweiten Modeereignissen behauptet.

(Istanbul Post)

FOTO: CPI

Referanslar

Benzer Belgeler

Alman Kurt köpeklerinin baş ölçülerine göre mesatisefalik grup içinde yer aldığı 4 bildi- rilmektediro. Bunun yanında vatanı Orta Anadolu olan 3· 9 Türk Çoban

Şirketlerin asıl endişesi: Yüksek bürokratik ve idari gerekliliklerle karmaşık ve zahmetli gümrük rejimi ve aynı zamanda tarife dışı ticaret engelleri ve menşe

So wie wir es im Bild sehen, spielen die kleineren Kinder auf den Spielplätzen, aber die Größeren sitzen einfach rum, weil sie nicht die genügenden Spielgeräte dazu haben..

Premium Üyelik sayesinde logonuz 12 ay boyunca şirket web site- nize doğrudan bağlanan bir linkle TD-IHK web sitesinde görünür olarak yer

Fakat, Almanya içinde Lutherciliğin daimi olarak kanunen tanınması için yeniden savaşmak arzusunu izhar eden bir avuç Protestan prensi istisna edilecek olursa,

maddeleriyle bir kısmı bilişim sis- temlerine karşı diğer kısmı da bilişim alanında işlenen suçlar olarak bilişim sistemlerine hukuk dışı girme ve orada kalma (m.

Sonuç olarak, Alman Edebiyatı’na olumlu katkılarda bulunan birinci kuşak ve onların devamı niteliğinde olan ikinci ve üçüncü kuşak Türk yazarların Alman Edebiyatı’na dil

Bilindiği üzere, 13 Eylül 2018 tarihli “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’de Değişiklik Yapılmasına