• Sonuç bulunamadı

Schwan Hücreleri:Nöronların aksonlarını saran miyelin kılıfı üreten hücrelerdir. İNSAN FİZYOLOJİSİ DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEM

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Schwan Hücreleri:Nöronların aksonlarını saran miyelin kılıfı üreten hücrelerdir. İNSAN FİZYOLOJİSİ DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEM"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1 İNSAN FİZYOLOJİSİ

DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEM

Canlılar çevresindeki uyaranlara karşı özelleşmiş hücre, doku ya da organlar yoluyla tepki oluşturur. Böylece iç ve dış ortamda meydana gelen değişikliklere karşı canlının iç dengesinin (homeostasi) korunması sağlanmış olur.

Homeostasinin denetimini sağlayan sinir sistemi ve endokrin sistemdir.

Sinir sisteminde değişiklik hemen algılanıp çok çabuk tepki oluşturulur. Uyartı iletimi elektriksel ve kimyasal olarak gerçekleşir. Endokrin sistem de ise hormonların iletimi daha yavaştır.

SİNİR SİSTEMİ

Canlının çevresindeki değişikliklere karşı hızlı tepki oluşturmasını sağlayan sistemdir.

RESEPTÖR ORGAN: Uyartıların alınmasında görevli organdır.

EFEKTÖR ORGAN: Uyartıya cevap verilmesini sağlayan kas ve bez gibi tepki organlarıdır.

SİNİR HÜCRESİ ( NÖRON )

Nöron 3 kısımdan oluşur:

1.Hücre Gövdesi:Mitokondri. ER, ribozom gibi organellerin ve çekirdeğin bulunduğu kısımdır.Sentrozom bulunmaz. Nöronlar bölünemez.

2.Dendrit: Hücre gövdesinden çıkan uyarıyı alan çıkıntılardır.

3.Akson: Hücre gövdesinden çıkar. Dallanma yapmaz. Boyu değişebilir. Uyarıyı akson ucundan diğer nöronun dendritine doğru taşır.

Miyelin Kılıf: Bazı aksonların etrafındaki örtü.Aksondaki iletimi hızlandırır.

Ranviyer Boğumu: Miyelin kılıfların arasındaki boşluklardır.

Schwan Hücreleri:Nöronların aksonlarını saran miyelin kılıfı üreten hücrelerdir.

NÖROGLİYA HÜCRELERİ

Nöronları sarar, bir arada tutar, besin ve oksijen sağlar.

NÖRON ÇEŞİTLERİ Fonksiyonlarına göre;

1.Duyu Nöron ( Afferent ): Dil, kulak, deri, kas gibi kısımlarda bulunan reseptörlerden aldıkları uyartıları merkezi sinir sistemine taşır.

2. Ara Nöron ( İnternöron ): Merkezi sinir sisteminde bulunur.

Uyartıyı duyu nörondan alıp değerlendirip motor nörona iletir.

3. Motor Nöron ( Efferent Nöron ): Merkezi sinir sisteminden aldığı uyartıyı effektör organa taşıyan nörondur.

İMPULS OLUŞUMU VE İLETİMİ (ELEKTRİKSEL İLETİM)

İMPULS ( UYARTI ): Vücudumuzun içinden gelen uyarıların nöronlarda oluşturdukları değişimlere denir.

EŞİK DEĞER:Nöronda impuls oluşturabilen en düşük uyarı şiddetine denir.

YA HEP YA HİÇ YASASI: Nöronlar sadece eşik şiddeti ve üzerindeki uyarılara tepki verirler, bu kurala ya hep ya hiç yasası denir.

(2)

2

✓ İmpuls iletimi sırasında ; oksijen ve ATP harcanır, karbondioksit ve sıcaklık artar.

✓ İmpuls iletimi için gerekli enerji uyarandan değil nörondan sağlanır.

✓ Bir sinir hücresi boyunca impuls iletim hızı ve şiddeti değişmez.

✓ Uyartının şiddetinin artışı impuls iletim hızını değil uyarı frekansını, tepki şiddetini, uyarılan nöron sayısını arttırır.

✓ İmpuls iletim hızı; nöronun miyelinli veya miyelinsiz olmasına ve akson çapına, ranvier boğum sayısına ve sinaps sayısına bağlıdır.

SİNAPSLARDA İMPULS İLETİMİ (KİMYASAL İLETİM)

SİNAPS: Bir nöronun diğer nörona veya hedef organa bağlantı noktasıdır.

SİNAPTİK YUMRU: Aksonun uç kısmı , içi nörotransmitter madde doludur.

NÖROTRANSMİTTER MADDE: Dopamin, histamin, serotonin, asetilkolin, adrenalin gibi kimyasal maddelerdir.

İmpuls akson ucuna gelince sinaptik keseler hücre zarıyla kaynaşır ve içindeki nörotrasnmitterler difüzyonla sinaptik boşluğa dökülür.

Nörotransmitterler diğer hücrenin dendrit ucundaki reseptöre bağlanır. Böylece hücre depolarize duruma geçer ve impuls iletilmiş olur.

Tüm İmpulslar sinapslardan tüm nöronlara geçemez.

Sinapslarda bir dirençle karşılaşırlar. İmpuls iletimini devam ettiren kolaylaştırıcı sinaps, engelleyen ise durdurucu sinaps diye isimlendirilir. Böylece tüm vücut uyarılmamış ve sadece ilgili böyle uyarıyı almış olur.

MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ

1.BEYİN

Beyin kafatası içinde bulunur.

Yaklaşık olarak; 1300-1400 gram ağırlığındadır.

Beyin, meninges adı verilen beyin zarları ile örtülmüştür.

Beyin zarları; sert zar, örümceksi zar ve ince zar olmak üzere 3 kısımdan oluşmuştur.

Sert Zar: Kafatasının altında beyni yaralanmalardan korur.

Örümceksi Zar: İnce bağ doku lifleri ile sert zarı ince zara bağlar.

İnce Zar:Kan damarları sayesinde beynin oksijen ve besin ihtiyacını karşılar.

BOS:Örümceksi zar ile ince zar arasında bulunur. Beyin ve omuriliği mekanik etkilerden korur,kan ile besin o2 alışverişini ve iyon derişiminin dengede kalmasını sağlar.

(3)

3 A.ÖN BEYİN

İnsan beyninin en büyük kısmıdır.

UÇ BEYİN: Uzunca bir yarıkla ( rolando yarığı ) birbirinden ayrılan 2 yarım küreden oluşur. Bu küreler üstten nasırlı cisim alttan beyin üçgeni denilen sinir demetleriyle birbirine bağlanır.Enine kesitinde dışta boz madde içte ak madde görülür.Kürelerde girinti ve çıkıntılar sayesinde uç beynin yüzey alanı artar.( Diğer canlılardan daha gelişmiş olmayı sağlar)Bilinç, hafıza, zeka, düşünme, yazma, hayal kurma, konuşma, 5 duyunun alınıp değerlendirilmesi, istemli hareketlerin gerçekleştirilmesi merkezleri vardır.

Ayrıca her yarım küre; ön (frontal) , şakak (temporal),yan (parietal) ve arka (oksipital) lop olmak üzere 4

loptan oluşmuştur.

ARA BEYİN: Talamus ve hipotalamus diye 2 kısımdan oluşur.

Talamus: Koku duyusu hariç tüm duyuların toplanma ve dağılma merkezidir. Duyular düzenlenerek uç beyinin ilgili bölümüne iletilir. Uyku- uyanıklık durumunu ayarlar. Uyku halinde çalışmaz.

Hipotalamus: Hipofiz bezinin çalışmasını kontrol eder.Vücut sıcaklığı, metabolizma hızı, su dengesi, tuz dengesi, yeme- içme ayarlaması, eşeysel olgunlaşma, korku, yağ ve

karbonhidrat metabolizmasını kontrol eder.Homeostasinin düzenlenmesini sağlar.

B: ORTA BEYİN

Görme ve duyma reflekslerinin merkezidir. Fazla ışıkta göz bebeğinin küçülmesi, az ışıkta büyümesi, ses duyan köpeğin kulaklarını dikmesi orta beynin kontrolünde gerçekleşir.

Dinlenme sırasında kasların kasılı olması yani kas tonusunu da kontrol eder.

C. ARKA BEYİN

Beyincik, pons ve omurilik soğanı kısımlarından oluşur.

Beyincik: hayat ağacı da denir. 2 yarım küreden oluşur. İçte ak, dışta boz madde bulunur.Hareket ve denge merkezidir.

İskelet kaslarının çalışmasını, istemli hareketlerin düzenlenmesini kontrol eder.

PONS( VAROLİİ KÖPRÜSÜ ): Sadece memelilerde bulunur.

Beyincik yarım kürelerini birbirine bağlar ve aralarında impuls iletimini sağlar.

OMURİLİK SOĞANI: Dışta ak madde içte boz madde bulunur.

Beyinden çıkan sinirler çapraz yaparak vücüda dağılır.

Solunum, sindirim, dolaşım, salgılama, boşaltım, kusma, öksürme gibi hayati refleksleri kontrol eder.

2. OMURİLİK

Omurga kemikleri içinde yaklaşık 45-50 cm uzunlukta sinir sistemi yapısıdır. Beyindeki gibi dıştan içe sert, örümceksi ve ince zar var. BOS da bulunur. Enine kesitinde dışta ak içte boz madde bulunur. Önden çıkan kollara ventral( karın-ön) kök , arkadan çıkan kollara dorsal (arka-sırt) kök denilir.

Çevreden gelen uyartılarla oluşan impulsu beyne iletir.

Beyinden gelen impulsu çevresel sinir sistemine ulaştırır.

Refleks: Ani tepkilerdir.

(4)

4 Doğuştan getirilen refleks: Düzenlenmesinde beynin rolü

yoktur.

Sonradan kazanılan refleks: Öğrenilmiş davranışlar bir süre sonra omurilikte reflekse dönüşür.

Alışkanlık haline gelmiş bisiklet sürmek, örgü örmek, dans etmek gibi davranışları da kontrol eder.

İmpulsun izlediği yol: RESEPTÖR-DUYU NÖRONU-ARKA KÖK- ARKA BOYNUZ-ARA NÖRON-ÖN BOYNUZ-ÖN KÖK-MOTOR NÖRON-EFEKTÖR

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ

Uyarıları alıp merkezi sinir sistemine götüren, oluşturulan tepkiyi de ilgili yapılara götüren sinirlerdir. Beyinden çıkan sinirler beyin sinirleri adını alır ve 12 çifttir. Çoğu duyu ve motor nöronları içerir.10. kafa sinir vagus iç organların çalışmasını kontrol eder. Omurilikten çıkan sinirler omurilik sinirleri adını alır ve 31 çifttir. En büyük sinir çifti bacaklara giden siyatik sinirdir.

1.SOMATİK SİNİR SİSTEMİ

İstemli faaliyetlerin yürütülmesini sağlar.

Beyin ve omurilikten çıkan sinir çiftleridir.

Bunlar duyu ve motor nöronlarını taşırlar, bazı sinirlerde sadece motor bazısında sadece duyu bazısında ise karma nöronlar taşınır.

Çapları büyüktür. Miyelin kını taşırlar. İletimleri hızlıdır.

İşlevlerini kaybettiklerinde ilgili kaslar görevlerini yapamaz ve atrofiye uğrar.(Körelir.)

Merkezi sinir sistemi ile hedef organ arasında tek nöron bulunur.İmpuls oluşumu ve engellenmesi merkezi sinir sistemi tarafından kontrol edilir.

2. OTONOM SİNİR SİSTEMİ

İstem dışı çalışan yapı ve iç organların denetimini sağlarlar.

Yalnız motor nöronlardan oluşur.

Merkezi sinir sistemi ile hedef organ arasında ganglionlarla bağlantılı iki nöron görev alır..

Çapları küçüktür. İleti hızları azdır.

İşlevlerini kaybettiklerinde hedef yapı çalışmasını durdurmaz ancak işlevlerin düzenlenmesinde bozukluklar görülür.

İşlevlerini kaybettiklerinde hedef yapıda gerileme ve atrofi görülmez.

Otonom sistem hedef yapıya sempatik ve parasempatik olmak üzere iki zıt özellikte sinir gönderir.

İmpuls oluşumu ve engellenmesi hem merkezi sinir sisteminde hemde ara ganglionlarda gerçekleşir.

SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI MULTİPL SKLEROZ (MS)

Sinir hücrelerinin miyelin kılıflarında hasar olması sonucu oluşan hastalıktır. Uyuşukluk, karıncalanma, güç kaybı, kas sertliği gibi belirtileri vardır. Erken teşhis önemlidir.

ALZHEİMER

Asetilkolin denilen maddenin beyinde azalması sonucu hafıza faaliyetlerinin bozulması durumudur.

PARKİNSON

Sinir hücrelerinde oluşan tahribat sonucu dopamin maddesinin beyin sapındaki hücrelerde azalmasıyla ortaya çıkan, titreme, denge kaybı, konuşma bozuklugu gibi belirtileri olan hastalıktır.

EPİLEPSİ (SARA)

Beynin normal elektriksel aktivitesinin bozulması sonucu oluşan bir hastalıktır. Geçici bilinç kaybı, ağızda köpük oluşumu gibi belirtileri vardır.

(5)

5 ENDOKRİN SİSTEM

Endokrin sistem(iç salgı bezleri), endokrin bezlerden meydana gelir.

Bu bezlerin salgılarına hormon denir ve hormonlar kana verilir. Kanalları yoktur.

Hormonların etkilediği organa hedef organ denir. Hedef organları hücre yüzeyinde veya içinde bulunan özel reseptör proteinleri ile tanırlar.

FEED-BACK(GERİ BİLDİRİM MEKANİZMASI)

Hormonların salgılanmasının düzenlenmesinde feed back mekanizmasının önemi vardır. İki salgı bezinin birbirini karşılıklı olarak etkilemesi sonucu bir hormonun kandaki miktarının ayarlanmasına feed back ( geri bildirim ) denir. Bu olay pozitif ve negatif geri bildirim olmak üzere 2 e ayrılır.

Geri bildirimle uyarılan endokrin bezin hormon salgısı artıyorsa buna pozitif geri bildirim, uyarılan endokrin bezin hormon salgısı azalıyorsa negatif geri bildirim adını alır.

Genellikle hipofiz bezinin ön lobu ile diğer bezler arasında geri bildirim olur.

İnsanın endokrin sistemini meydana getiren başlıca iç salgı bezleri hipofiz, tiroit, paratiroid, böbrek üstü, pankreas, epifiz, timus ve eşeysel bezlerdir.

A- HİPOFİZ BEZİ

Hipofiz, hipotalamusa bağlı küçük bir bezdir.

Çok sayıda hormon salgılayarak birçok endokrin bezlerin salgılarını da denetler.

Ön lob ve arka lob olmak üzere 2 kısımdan oluşur.

ÖN LOB

1-Somatotropin (STH)(Büyüme Hormonu) :

Tüm vücut hücrelerini uyararak büyümesini sağlar.(kemik) aalerin proteine dönüşümü hızlandırır.

Karbonhidrat ve yağ metabolizmasını düzenler.

Solunumda karbonhidrat yerine yağ kullanılmasını uyarır.

Büyüme evresinde çok salgılanırsa devlik (gigantizm) oluşur.

az salgılanırsa cücelik (nanizm) oluşur.

Büyüme çağından sonra fazla salgılanırsa el, ayak ve kafatası

kemikleri orantısız büyür. (akromegali) 2. TSH ( TUH = Tirotropin ):

Tiroit bezinin uyarılmasını ve Tiroit bezinden hormon salgılanmasını sağlar.

3. ACTH ( = Adrenokortikotropik Hormon ) :

Böbrek üstü bezinin korteks kısmını uyararak buradan hormon salgılattırır.

4. FSH( = Folikül uyarıcı Hormon ):

Dişilerde yumurtalık, erkeklerde testisleri (eşeysel bezleri) uyarır.

Dişilerde yumurta oluşumunu ve östrojen üretilmesini sağlar.

Erkeklerde sperm oluşumunu ve testesteron salgılanmasını sağlar.

5. LH ( = Luteinleştirici Hormon):

Dişilerde yumurtalık, erkeklerde testisleri (eşeysel bezleri) uyarır.

Dişilerde ovalasyonu sağlar.

Korpus Luteumdan progesteron salgılanmasını uyarır.

Erkeklerde testosteron salgılanmasını uyarır.

6. LTH ( = Luteotropik Hormon = Prolaktin):

Yalnız memelilerin dişilerinde görülür.

Korpusluteumun devamını sağlar.

(6)

6 Annelik duygusunu geliştirir.

Süt keselerinin oluşumunu ve süt salgılanmasını sağlar.

Not: FSH, LH ve LTH hormonlarına gonadotropinler (üreme hormonları) denir.

7.MSH (= Melanosit Uyarıcı Hormon):

Deride Melanosit hücrelere etki ederek, renk veren melanin pigmentinin sentezini sağlar.

ARKA LOB:

Gerçekte hipofizin değil, hipotalamusun hormonlarıdır.

Hipotalamustan salgılanır, hipofizin arka lobunda depolanır.

1. ADH (=Antidiüretik Hormon = Vazopressin):

Suyun böbreklerden geri emilmesini sağlar.

İnce atardamarın kasılmasını sağlayarak kan basıncının artmasını sağlar.

Alkol, ADH salgısının azaltır ve bol su ile idrar ve alkol atılır.

2. Oksitosin:

Doğum anında uterusun kasılmasını sağlayarak doğuma yardımcı olur.

Süt bezlerinin süt salgılanmasını uyarır.

B-TİROİD BEZİ:

Kılcal damarlar yönünden zengindir.

Hipofiz bezinin TSH’ı ile uyarılır ve iki çeşit hormon salgılar.

Loblardan meydana gelmiştir ve bu loblar kandan iyot alıp biriktirme yeteneğindedir.

a) Tiroksin

Bütün hücreleri etkileyerek, metabolizmayı düzenler.

Hücrelerin oksijen kullanımını kontrol eder.(Oksijenli solunum)(enerji üretimi ile ilgili metabolizma) Büyüme ve gelişmenin düzenlenmesine yardımcı olur.

Gelişme çağında az salgılanırsa → kretenizm (ahmaklık) cücelik ve zekâ geriliğine

Ergin dönemde az salgılanırsa → miksodema (metabolizma yavaşlar, uyuşukluk, vücut ısısı düşer, kıllar dökülür)

Basit guatr: Tiroksinin yapısında iyot vardır. Yeterli iyot alınamazsa tiroksin azalır, TSH miktarı artar. Bunun sonucu tiroit bezi büyür ve boğazda şişkinlik oluşur.

İyotlu besinler kullanılarak bu hastalık giderilebilir.

NOT: Basit guatr sahilde yaşayan insanlarda ender rastlanır.

Karadeniz sahili gibi karalâhana yenilen yerlerde daha yaygındır.

Hipertiroidizm (eksofalmik guatr) : Tiroit bezinin aşırı çalışmasıyla gereğinden fazla tiroksin salgılanır. Böylece tiroit bezi büyümüş olabilir.

b) Kalsitonin (Tirokalsitonin Hormonu) Kandaki kalsiyum miktarını düşürür.

Kandaki kalsiyumun kemiklere geçmesini sağlar ve kalsiyumun böbreklerden geri emilimini azaltır.

C-PARATİROİD BEZİ:

Parathormon salgılar.

Parathormon(PTH):

(7)

7 Kandaki kalsiyum miktarını arttırır.

Kalsiyumun kemikten kana geçmesini sağlar ve Bağırsak ve böbrekten kalsiyumun emilimini arttırır.

Böbreklerden fosforun atılımını hızlandırır, kandaki fosfor derişimini azaltır.

Çok Salgılanırsa:

Kemiklerden kana kalsiyum geçişi artar.

Kemiklerde kalsiyum azalır. Kemiklerde zayıflama görülür.

Kanda kalsiyum artar.

İskelet zayıflar, kaslar uyartılara geç tepki verir.

Kanda kalsiyum artınca böbreklerde süzülen fazla miktarda Ca, fosfat iyonlarıyla birleşerek böbrek taşlarını oluşturur.

Az salgılanırsa;

Kandaki kalsiyum miktarı normalin altına düşer. Kaslarda kramplar, titremeler görülür.

Bu durumda tetani denilen hastalık oluşur.

D-BÖBREKÜSTÜ BEZİ(ADRENAL BEZ):

Böbreklerin üst kısmına yapışmış iki bezdir.

Böbreküstü bezleri iki kısımdan meydana gelir. Bezin dış bölgesine Kabuk (korteks), İç bölgesine öz (medulla) denir.

1-Kabuk Bölgesi Hormonları

Adrenal korteks de denilen kabuk bölgesinin Hormonlarına kortikosteroidler denir.(hepsi steroid yapıda)

a) Kortizol Hormonu (Glikokortikoyitler):

Yağ ve proteinlerden glikoz oluşturarak kan şekerini artırır.(glikozun oksidasyonunu önler, protein ve aa.’lerin yıkımını hızlandırır.)

Tedavi amaçlı iltihaplanmalarda, alerji ve romatizma tedavisinde kullanılır.

b) Aldesteron (Mineralokortikoit):

Su ve iyon dengesini sağlar.

Böbrekten Na ve Cl iyonlarının geri emilimini arttırırken potasyumun emilimini azaltır. Böylece kanda, hücre içi ve hücre dışı sıvılarda iyon derişimini düzenler.

c) Eşey Hormonları:

Erkeklerde testislerden salgılanan androjenler, hem erkeklerde hem dişilerde adrenal korteksten de

salgılanır.(adrenal korteksten çok düşük miktarda östrojen hormonu da salgılanır.)

Erkeklerde androjen hormonu fazla salgılanırsa zamanından önce erginliğe

Dişilerde fazla salgılanması sakal çıkar, ses kalınlaşır, eşeysel organlar körelir.

2-Öz Bölgesi(Adrenal Medulla) Hormonları Pozitif ve negatif stres durumlarında sempatik sinirlerin adrenal medullayı uyarması sonucu salgılanır.

a) Adrenalin (Epinefrin)

Heyecan, aşırı sevinç, korku, üzüntü, sinirlenme soğukta kalma ve bazı ilaçların kullanılması sonucu adrenalin salgısı artar.

Kalp atışını hızlandırıp kan basıncını arttırma,

Karaciğer ve kaslardaki glikojeni glikoza çevirme ile kan şekerini artırılır.

Kan dolaşımı hızlanır, tansiyon nabız artar, kan basıncı artar, solunum hızlanır, göz bebeği büyür, kıllar dikleşir.

Bazı damarları genişletirken bazılarını daraltarak vücudun farklı bölgelerine giden kan miktarını ayarlar.

NOT: Derideki kılcal damarların daralmasına neden olur.

Korktuğumuzda rengimizin sararmasının sebebidir. (Derideki kılcalların daralması yaralanma durumunda kan kaybını önlemeye yönelik adaptasyondur.)

Düz kaslara giden damarlar daralır, çizgili kaslara giden damarlar genişler. Böylece vücut tehlikeye karşı güçlenir.

b) Nöradrenalin (Nörepinefrin):

Adrenaline benzer etki gösterir.

Kılcal damarların daralmasında ve kan basıncının artmasında etkilidir

Nörotransmitter olarak görev yapar.

E-PANKREANS:

Karma bir bezdir(hem ekzokrin, hem endokrin )

Pankreasta hormon üretimi yapan kümeler dış salgı bezi yapan hücrelerin arasına yerleşmiş olarak bulunur. Bu hücre

(8)

8 kümelerine Langerhans adacıkları denir. Bu adacıklarda alfa

ve beta hücreleri bulunur. Alfa hücreleri glukagon, beta hücreleri insülin salgılar.

a) İnsülin

Kanda glikoz artarsa uyarılır ve kandaki glikoz miktarını düşürür.

Bunu glikozu damar dışına çıkararak(beyin hücreleri hariç tüm vücut hücrelerinin glikoza geçirgenliğini arttırır), glikojen şeklinde depolatarak ve hücrelerde parçalanmasını hızlandırarak yapar.

Ayrıca yağ ve protein sentezini arttırıp yıkımlarını yavaşlatır.

Böylece hücreleri metabolik enerji kaynağı olarak daha çok glikoz kullanmaya zorlar.

Yeterli salgılanmadığında veya hedef hücrelerin tepkisizliği sonucu kan şekeri yükselir ve bunun sonucunda şeker hastalığı(diyabet) görülür.

İnsülin çok salgılanırsa beyin zarar görebilir.

Şeker hastalığının iki çeşidi vardır:

TİP1: İnsülin eksikliğine bağlı çocukluk çağı şeker hastalığıdır.

Vücut tarafından üretilen antikorlar insülin üreten beta hücrelerini yok eder. Hayat boyu insülin kullanmaları gerekir.

TİP2: İnsülin direncine bağlı erişkin çağı şeker hastalığıdır.

İnsülin salgılanmasında ya da insülin dokularda etki göstermesinde bir bozukluk olması nedeniyle ortaya çıkar.

Egzersiz ve perhiz ile kandaki glikoz dengede tutulabilir.

b) Glukagon

Kanda glikoz azalırsa uyarılır ve kan şekerini artırır.

Bunu glikozu damar içine alarak, karaciğerde glikojenin glikoza yıkımını arttırarak bağırsaklardan glikozun emilimini arttırarak yapar.

Glukagon kas hücrelerinde depolanan glikojene etki etmez.

Çünkü kasta depolanan glikojenler sadece kas hücrelerinde kullanılır.

F-EŞEYSEL BEZLER:

Dişilerde yumurtalık, erkeklerde testisdir.

Karma bezdir. (Üreme hücrelerini oluşturup bir kanalla dışarı bıraktığı için dış salgı, hormon üretip kana verdiği için, iç salgı bezi).

Bu bezler hipofizden salgılanan FSH ve LH hormonları ile uyarılarak faaliyete geçer.

A-OVARYUMLAR:

1-ÖSTROJEN:

Bu hormon hipofizin FSH ile yumurtalıklardan, LH ile korpus luteumdan salgılanır.

Uterus duvarının kalınlaşmasını (hücrelerin mitoz geçirmelerini) sağlar.

Dişi bireylere ait ikincil (sekonder) cinsiyet karakterlerinin oluşmasını etkiler.

2-PROGESTERON:

Bu hormon LH etkisi ile korpus luteum tarafından salgılanır.

Döl yatağının gelişmesini etkiler.

B-TESTİSLER (ERBEZİ):

TESTESTERON:

Bu hormon FSH ve LH etkisi ile testislerin Leydig

hücrelerinden salgılanır.

Erkeklerde ikincil (sekonder) karakterin ortaya çıkmasını sağlar. Spermin olgunlaşmasını sağlar.

Eşeysel organların gelişmesini sağlar.

(9)

9 DUYU ORGANLARI

Duyu organları iç ve dış ortamdan gelen uyarıları alan ve canlıyı çevresindeki değişikliklerden haberdar eden yapılardır. Canlılarda iç ve dış ortamdan gelen uyartıları almaya yarayan özel hücrelere reseptör (almaç) denir.

Reseptörler aldıkları uyarının çeşidine göre sınıflanır:

MekanikReseptörler: Dokunma,basınç,hareket,gerilme ve ses gibi fiziksel değişimleri algılarlar derideki basınç reseptörleri gibi.

Termoreseptörler: Sıcaklık reseptörleridir sıcağı ve soğuğu algılayabilirler deride ve iç organlarda bulunurlar.

Kemoreseptörler: Kimyasal reseptörlerdir. Tat ve koku reseptörleri kimyasal reseptörlerdendir yine susuzluğu algılayan kemoreseptörler beyinde bulunur.

Fotoreseptörler: Işığı algılayan reseptörlerdir görme reseptörleri fotoreseptörlere örnek verilebilir.

DERİ

dokunma duyusu organıdır epitel doku ve temel bağ dokudan oluşmaktadır.

Epitel Doku

Vücudun dış yüzeyini ve organların iç yüzeyini saran sık dizilmiş kan damarı ve sinir içermeyen hücrelerden oluşur.

Yassı kübik ve silindirik şekillerde bulunabilirler. Yaptıkları göreve göre 3 kısımda incelenirler.

1) Örtü Epiteli: Kan damarları mide bağırsak gibi organların iç yüzeyini derinin dış yüzeyini örten epiteldir. Taban zarı üzerine dizilen hücrelerden oluşur bu zarın altında zengin kan damarları vardır.

2) Salgı Epiteli: Gözyaşı , ter , hormon vb salgıların yapılmasında görev alan epitel doku çeşididir.

3) Duyu Epiteli: Dış ortamdan gelen fiziksel kimyasal ve mekanik uyarıları almaya yarayan özelleşmiş epitel hücreleridir reseptörler olarak da bilinirler.

Temel Bağ Doku

Temel Bağ Doku diğer dokuların ve organların arasını dolduran desteklik sağlayan dokudur. İçerdiği zengin kan damarları sayesinde doku ve organların beslenmesini sağlar ve savunmasına yardım eder. Temel bağ doku çeşitli hücreler ve hücreler arası maddelerden oluşmaktadır.

Fibroblastlar: Bağ dokunun liflerini sentezleyen hücrelerdir.

Melanositler: Deriye rengini veren melanin pigmentini içerirler.

Mast Hücreleri: Heparin ve histamin salgılar Plazma Hücreleri: Antikor üretir.

Makrofajlar: Fagositozla mikropları yok ederler.

Temel bağ dokuda hücreler arası jelatin kıvamında bir madde ve bu madde içerisinde protein yapılı lifler bulunur. Lifler 3 çeşittir.

Kollajen lifler: Dokulara dayanıklılık sağlar.

Elastik lifler: Esneme özelliğine sahiptir bulunduğu organ ve yapıların esneyebilmesini genişleyip daralabilmesini sağlar.

Retiküler lifler: Doku ve organların etrafını doldurup desteklik sağlar.

Üst Deri ve Alt Deri

İnsanda deri iki tabakadan oluşmaktadır üst deri ve alt deri.

Üst Deri ( Epidermis): Üst derinin en üstü ölü hücrelerin keratinleşmesiyle meydana gelen korun tabakasıyla kaplıdır bu tabaka alttaki hücreleri fiziksel etkilerden korur. Korun tabakasının altında malpigi tabakası yer alır bu kısımda deriye rengini veren melanin pigmentini sentezleyen melanosit hücreleri vardır.

Alt Deri ( Dermis ): Canlı olan deri tabakasıdır. Kan

damarları sinirler kıl kökleri ter ve yağ bezleri bu kısımdadır.

Bu bölümde yer alan duyu reseptörleri sıcak soğuk ve basınç uyarılarını algılar ağrı ve acı serbest sinir uçları tarafından algılanır.

Derinin Görevleri:

• Duyuların alınmasını sağlar ( sıcak , soğuk , ağrı , basınç vb )

• Mikroorganizmaların dokulara girişini engeller

• Vücudun su kaybetmesini önler

• Deri altındaki dokuları fiziksel ve kimyasal etkilerden korur

(10)

10

• Melanin pigmenti güneş ışınlarını soğurarak dokuları korur

• Vücut sıcaklığını ter bezleri yağ dokusu ile sabit tutmaya yardım eder

• Soğuk havada derideki kılcal damarlar daralır ısı kaybı azalır sıcak havada kılcal damarlar genişler ısı kaybı artar

• Terleme vücut sıcaklığının sabitlenmesine yardım eder

• Deride D vitamini sentezlenir (provitamin D den)

• Deri vücuda şekil ve estetik görünüm kazandırır.

GÖZ

Görme organımız olan göz göz küresi ve göze yardımcı organlar olarak 2 kısımda incelenir.

Göz Küresi:

Sert Tabaka: Göz yuvarlağını dıştan saran beyaz renkli koruyucu tabakadır.

Sert tabakanın gözün ön kısmında incelmesiyle saydam şişkin bir yapı oluşur buna kornea denir. Korneanın görevi göze gelen ışığı kırıp göz merceğine ulaştırmaktır.

Damar Tabaka :

• Damar tabaka sert tabakanın altında yer alır

• Gözü besleyen kan damarları yer almaktadır.

• Bu tabakadaki pigmentler fazla ışığı emerek görüntünün net oluşmasını sağlayan bir karanlık oda oluşturur.

• Gözün ön kısmında damar tabaka renk pigmentleri içeren irisi oluşturur. Göze rengini veren kısım burasıdır.

• İrisin orta kısmı göz bebeği olup fazla ışıkta daralır az ışıkta genişler bu şekilde ışık miktarını ayarlar.

• İrisin arkasında ince kenarlı saydam göz merceği yer alır.

Göz bebeğinden gelen ışınları kırarak ağ tabaka retina üzerindeki sarı beneğe düşürür.

• Kirpiksi kaslar(kirpiksi cisim) göz merceğinin incelip kalınlaşmasını sağlar böylece cisimlerin uzaklığına ve

yakınlığına göre merceğin kırıcılığı ayarlanır ve göz uyumu sağlanmış olur.

• Kornea ile göz merceği arasındaki boşluğa ön oda denir.

Ağ Tabaka (Retina): Gözün en içte yer alan tabakasıdır retinada sinir hücreleri ve fotoreseptörler bulunmaktadır.

Fotoreseptörler koni ve çubuk hücrelerinden oluşur.

Koni Hücreleri: Yeterli ışığın olduğu ortamlarda koni hücreleri renkli görmeyi sağlar. Bunlar mavi kırmızı ve yeşil renge duyarlı koni hücreleri ile sağlanır bunun dışındaki renkler iki veya üç koni hücresinin birleşmesiyle sağlanabilir koni hücrelerinden bir veya ikisinin bulunmaması renk körlüğü meydana getirir.

Çubuk Hücreleri: Az ışıklı ortamlarda siyah beyaz görme ve cisimlerin şekillerinin algılanmasında görev yapan

hücrelerdir.

Sarı Benek: Kornea ve mercekten kırılarak gelen ışınların düştüğü yerdir. Yoğun olarak koni hücreleri bulunur sarı beneğin etrafında çubuk hücreleri vardır.

Retina üzerinde görme duyusu hücrelerinin gövdesi bulunur bu nöronların aksonları görme sinir demeti (optik sinir) şeklinde gözden çıkıp beyine gider. Sinirlerin gözden çıktığı kısımda reseptör bulunmadığından burada görüntü oluşmaz bu nedenle burası kör nokta olarak

adlandırılmaktadır.

Görme Olayı

IŞINLAR→KORNEA→ÖN ODA→GÖZ BEBEĞİ→GÖZ MERCEĞİ→CAMSI CİSİM→SARI

BENEK→FOTORESEPTÖRLER→OPTİK SİNİR→TALAMUS→BEYİN KABUĞU Görme Bozuklukları

Göz yuvarlağı, göz merceği ve göz kaslarındaki bozukluklar çeşitli görme bozukluklarına neden olmaktadır.

1.Miyopluk

Miyoplar uzağı net göremezler fakat yakını iyi görürler. Bu rahatsızlığın nedeni göz merceğinin normalden şişkin olması veya göz yuvarlağı çapının önden arkaya doğru uzun olmasıdır bu iki durumda da görüntü sarı beneğin önüne düşer

(11)

11 görüntüyü sarı benek üzerine düşürmek için kalın kenarlı

mercek kullanılmalıdır.

2.Hipermetropluk

Hipermetroplar yakını net göremezler fakat uzağı iyi görürler.

Bu rahatsızlığın nedeni göz merceğinin normalden ince olması veya göz yuvarlağı çapının önden arkaya doğru kısa olmasıdır bu iki durumda da görüntü sarı beneğin arkasına düşer görüntüyü sarı benek üzerine düşürmek için ince kenarlı mercek kullanılmalıdır.

3.Astigmatizm

Kornea veya göz merceği yüzeyinin kavislenmesi sonucunda gelen ışınların tamamı sarı benek üzerine düşmez bu durum görüntünün bulanıklaşmasına neden olur. Astigmatizm silindirik mercekle düzeltilir ve görüntünün sarı benek üzerine düşmesi sağlanır.

4.Presbitlik

Yaş ilerledikçe göz merceği ve mercek kasları esneyip kasılma özelliğini kaybeder ışık az kırılır ve görüntü sarı beneğin arkasına düşer bu durumu düzeltmek için ince kenarlı mercek kullanılır presbitlik hipermetropluğa benzemektedir.

5.Şaşılık

Göz yuvarlağı kaslarının normalden uzun veya normalden kısa olması durumunda şaşılık oluşur.

Göze Yardımcı Yapılar

Kaşlar ve kirpikler yabancı madde girişini önler.

Göz kapağı mekanik etkilere karşı gözü korur.

Göz yaşı bezleri gözü nemli tutar ve lizozim enzimiyle mikropları öldürür.

Referanslar

Benzer Belgeler

For that, we particularly investigate the effects of two factors on the channel estimation performance from a practical implementation point of view: (i) the IEEE 802.15.4a UWB

Seniha Sultan, Sultan Abdülha - midin cülûsundan az bir müddet sonra mahlû Sultan Muradı tekrar tahta geçirmek için teşekkül eden «Kleanti İskalyeri»

Denizi kirleten kimyasallar ın tek hücreli hayvanların besin maddeleri haline geldiğini ve fazla artmaların bu sonucu doğurduğunu belirten Biyologlar Derneği İstanbul

Yüzlerce itfaiyeci ve su takviyesi yapan beş helikopterle yürüyü ş parkurları, golf sahaları ve hayvanat bahçesiyle yeşillikler içindeki parka yaklaşan yangın 16 saat sonra

Çünkü meteoroloji uzmanlar ı, Çernobil çöplüğünde yanarak havaya karışan radyoaktif toz bulutlarının rüzgarın esece ği yöne göre bölge ülkelerini

 2. günde hastanın yatak kenarına veya yüksek bir sandalyeye oturup bacağını sarkıtmasına izin verilir ve aktif kuadriseps egzersizlerine başlanabilir... günde

Lenfoid olarak farklılaşma yoluna giren hücreler B ve T lenfositler ve “Null cell” olmak üzere 3 farklı seride farklılaşmalarını sürdürebilirler.. Genç

lı tomografide, anteriyor mediyastende prevasküler alandan başlayan, kalbi ve perikardı sararak yaklaşık 17.5 cm’lik bir segment boyunca kraniyokaudal uza- nım