«İktidar partisi anayasa dâvasında haklı taleplerimizi her ne sebeple savsamakta devam edecek olursa, Demokrat milletvekillerinin mili», te verdikleri şeref sözünü yerine getirmekte tereddüt etmiyeceklerl ve bu (artlar altında Mecliste muhalefet mesuliyetini bir süs gibi omuz
larda tagımıyacahları muhakkaktır.»
Ankara, 13 (Telefonla) — Profesör Fuad Köprülü yarınki Kuvvet’de t ı kacak olan tok mühim bir makalesin de, Demokrat Parti kongresinin verdi ği tarihî kararın Ulus gazetesinde Ni hat Erim tarafından yanlı; tefsir e- dildiğini, Meclise zorla düşünme bir otorite ile baskı yapıldığı iddiasının ötedenberi söylendiğini yazarak şun ları ilâve etmektedir:
«Meselenin bilinerek veya bilinme- yerk yanlış bir şekilde ortaya kon masından ileri gelen bu gibi tefsirle rin yanlışlığını belirtmek hiç de müş kül değildir. SO - 60 kişilik bir ekal liyetin Mecliste dört yüz kişilik bir ekseriyeti teşkile ve onlar üzerinde ta hakküme kalkıştığı İddiası akim ve mantığın kabul edeceği bir şey olma- (D evam ı Sa: 3 Sü: S de) /
ruat
Koprulu nun
mühim bir makalesi
{B aşı 1 incide) dığı için, Demokrat Partiye bu tiirlü isnatlarda bulunulmasını ciddiyetle ve daima temin edilen iyi niyetle telif edemediğimizi açıkça söyleyebiliriz.
Hakikat sudur: Ortada anayasa ile ve demokrasi ruhu ile telifi kabil ol-1 mayan bir takım kanunlar vardır; bunlar nasıl bir niyetle ve ne gibi şartlar altında kabul edilmiş olursa olsun, Türk milletinin büyük bir ek seriyeti aıtık bunların kaldırılmasını, yahut bugünün demokratik icaplarına uygun bir hale getirilmesini istiyor; iktidar partisi ve onun hükümetleri bir senedenberi tekrarladıkları veçhi le eğer memleketin demokratik inki şafını istiyorlarsa, eğer programları ve zihniyetleri buna mâni değilse, bu anti demokratik kanunların tâdil ve ya ilgasında Demokratlarla beraber hareket etmek mecburiyetindedirler. Millet Meclisi kürsüsünde anayasa hükümlerine sadık kalacakları hakkın da millete namus ve şeref sözü veren milletvekilleri, yalnız Demokrat Par ti mensupları değildir; Halk Partisi mebusları da aynı sözü vermişlerdir.
İşte meseleyi bu şekilde ortaya koymak lâzımdır. Görülüyor ki bizim dâvamız her şeyden evvel ve her şe yin üstünde bir anayasa dâvasıdır, bir demokrasi dâvasıdır. Yoksa bunun dı şında meselâ bizim programımızda bu lunup da Halk Partisi programında bulunmayan herhangi bir mesele hak kında fikirlerimizi zorla karşı tarafa kabul ettirmek iddiası değildir.
İktidar partisi, Meclisteki dört yüz kişilik ezici ekseriyetine dayanarak,
bizim anayasa çerçevesi içindeki meş ru taleblerimizi dahi reddetmek hak ve salâhiyetine malik midir, değil mi dir? Biz bunun takdirini evvelâ ken dilerine, sonra da Türk milletinin u- mumî efkârına bırakıyoruz. Bizim ka- I naatimize göre iktidar partisinin, ana yasa hükümlerini her ne sebeple o- lursa olsun yerine getirmemek, bu aykırı kanunları değiştirmemek huşu- j sunda ısrara asla hak ve salâhiyeti j yoktur; hukuk esaslarına, memleketin j yüksek menfaatlerine ve her şeyin üs- j tünde Türk milletinin iradesine uy mayan bu hareket hattını sür’atle de ğiştirmediği takdirde bundan doğacak ağır mesuliyetlerin doğrudan doğruya kendi omuzlarına yükleneceği de mu hakkaktır.»
Makale şöyle bitmektedir:
«Geçmiş zamanların hata ve mesuli yetlerinden bahsetmek, fikrimize göre abes ve faydasızdır. Lâkin bilhassa «Hürriyet Misakı® nın Demokrat Par ti kongresince müttefikan kabulün den sonra geı%k iktidar partisinin, ge rek muhalefet partisinin memlekete karşı ağır bir mesuliyet altına girmiş olduklarını katiyetle söyleyebiliriz. İktidar partisi, anayasa dâvasında bi zim haklı taleplerimizi her ne sebeple olursa olsun savsamakta devam ede cek olursa, Demokrat milletvekilleri nin, millete verdikleri şeref sözünü
yerine getirmekte tereddüt etmiyecek- leri ve bu şartlar altında Mecliste mu halefet mesuliyetini bir süs gibi o- muzlarmda taşımıyacaklan muhak kaktır.»
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi