• Sonuç bulunamadı

TRAFİK KAZASI YAPAN ENGELLİLERE KASKO FİRMALARINCA YÜKLENEN MALİYET VE TRAFİK TESCİL ŞUBELERİNİN İŞLEMLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TRAFİK KAZASI YAPAN ENGELLİLERE KASKO FİRMALARINCA YÜKLENEN MALİYET VE TRAFİK TESCİL ŞUBELERİNİN İŞLEMLERİ"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TRAFİK KAZASI YAPAN ENGELLİLERE KASKO

FİRMALARINCA YÜKLENEN MALİYET VE TRAFİK TESCİL ŞUBELERİNİN İŞLEMLERİ

I- GİRİŞ

760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun(1) 7. maddesinin (2) nu- maralı bendinde, engelli vatandaşlarımız için belirli şartlarla getirilmiş özel tüketim vergisi (ÖTV) ödemeksizin taşıt aracı alma hakkı mevcut- tur. Ancak bu hakkın kullanımıyla ilgili olarak öteden beri pek çok prob- lemler yaşanmış, bunların bir kısmı yasal olarak, bir kısmı Gelir İdaresi Başkan- lığı’nın (GİB) inisiyatifi ile çözülebilmiştir(2).

Ancak engellilere yaşatılan sorunlar bitmek bilmemekte ve özellikle aracıyla kaza yapan engellilere trafik tescil şubeleri ve kasko firmaları tarafından hiçbir yasal dayanağı olmayan problemler çıkarılmaktadır. İş bu makalede bu prob- lemler ve çözüm önerileri tartışılacaktır.

II- TAŞIT ALIMINDA ENGELLİLERE TANINAN ÖTV İSTİSNASI ÖTV Kanunu’nun 7. maddesinin 2 numaralı bendi ile Kanun’a ekli (II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi mallardan;

a) Motor silindir hacmi 1.600 cm³’ü aşmayan binek otomobilleri ile esas itiba- riyle insan taşımak üzere imal edilmiş diğer motorlu taşıtlar, motor silindir hacmi 2.800 cm³’ü aşmayan eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar ile motosik- letlerin, engellilik oranları % 90 veya daha fazla olan malûl ve engelliler tara- fından,

b) Yük taşımasında kullanılıp azami ağırlığı 3,5 tonu aşmayan ve yolcu taşıma kapasitesi istiap haddinin % 50’sinin altında olanlar ile sürücü dâhil 9 kişilik oturma yeri olanların (motor silindir hacmi 2.800 cm3’ü aşanlar, bütün tekerlek- leri motordan güç alan veya alabilenler, sürücü dâhil 8 kişiye kadar oturma yeri

Ahmet OZANSOY*

4

* Dr.

(1) 12.06.2002 tarih ve 24783 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(2) Yaşanan sorunlar ve getirilen çözümlerle ilgili olarak Bkz. Ahmet OZANSOY, “Motorlu Taşıt Alımla- rında Özürlülere Uygulanan ÖTV İndiriminde Ortaya Çıkan Sorunlar”, Yaklaşım, Mart 2007, Sayı:

171; Ahmet OZANSOY, “Özürlülerin Taşıt Alımlarında Uygulanan ÖTV İstisnasında Yaşanan So- runlara Getirilen Yasal Çözüm”, Yaklaşım, Temmuz 2008, Sayı:187, s.110-113; Ahmet OZANSOY, “Özürlü Araçlarında ÖTV İstisnası: Özür Türü mü Önemli, Özürlü Olmak mı?”, Yakla- şım, Ağustos 2010, Sayı:212, s.69-71

(2)

olan binek otomobilleri, yarış arabala- rı, arazi taşıtları hariç), araçları bizzat kullanamayacak ve sürekli olarak te- kerlekli sandalye veya sedye kullan- malarını gerektirecek nitelikte oldu- ğunu ilgili mevzuat çerçevesinde alı- nan engelli sağlık kurulu raporuyla tevsik eden ve engellilik derecesi % 90 veya daha fazla olup tekerlekli sandalye veya sedye ile binilmesine ve seyahat edilmesine uygun tertibat yaptıran malûl ve engelliler tarafın- dan,

c) Motor silindir hacmi 1.600 cm³’ü aşmayan binek otomobilleri ile esas itibariyle insan taşımak üzere imal edilmiş diğer motorlu taşıtlar, motor silindir hacmi 2.800 cm³’ü aşmayan eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar ile motosikletlerin, bizzat kullanma amacıyla sakatlığına uygun hareket et- tirici özel tertibat yaptıran malûl ve engelliler tarafından,

d) Yukarıda yazılı araçların malûl ve engelliler tarafından ilk iktisabından sonra deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu kullanılamaz hâle gelmesi nedeniyle hurdaya çıkarılma- sında, bu alt bentler kapsamındaki araçları hurdaya çıkaran malûl ve en- gelliler tarafından

5 yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı ÖTV’den istisna tutulmuş- tur.

Görüldüğü gibi; bu araçların ilk ikti- sabından sonra deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu kullanılamaz

hale gelmesi nedeniyle hurdaya çıka- rılması durumunda 5 yıllık sürenin dolması beklenmeksizin tekrar araç alınabilmektedir.

III- BEŞ YILLIK SÜRE BEKLEN- MEKSİZİN TEKRAR ÖTV’SİZ ARAÇ ALINABİLECEK HALLER Yasa’nın ilk halinde 5 yıllık süre içe- risinde hiçbir koşul altında ikinci defa bir aracın ÖTV ödenmeksizin alınma- sına izin verilmemekteyken, deprem, kaza, sel gibi doğal afetler nedeniyle aracı kullanılamaz hale gelen engelli- lerin mağduriyetlerinin giderilmesi için önce 5766 sayılı Yasa’nın(3) 19.

maddesinin “c” bendi ile daha sonra da 6518 sayılı Yasa’nın(4) 56. madde- siyle 4760 sayılı Özel Tüketim Vergi- si Kanunu’nun 7. maddesi değiştiril- miş ve malûl ve engelliler tarafından ÖTV ödenmeksizin satın alınan taşıt- ların, ilk iktisabından sonra deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu kullanılamaz hâle gelmesi nedeniyle hurdaya çıkarılması halinde, araçları hurdaya çıkaran malûl ve engelliler tarafından 5 yıllık süre dolmadan tek- rar ÖTV ödenmeksizin araç alınabile- ceği hükme bağlanmıştır.

Ancak burada dikkat çekici husus hurdaya çıkarma nedenlerinin madde metninde tadadi olarak sayılmış olma- sıdır. Buna göre aracın deprem, heye- lan, sel, yangın veya kaza sonucu kullanılamaz hale gelmesi gerekmek- tedir. Örneğin hırsızlık sonucu aracın çalınması ya da halk hareketleri sıra-

(3) 06.06.2008 tarih ve 26898 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(4) 19.02.2014 tarih ve 28918 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(3)

sında yakılma dışındaki diğer eylem- lerle kullanılamaz hale gelmesi du- rumlarında bu hükmün uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Buna mukabil örneğin aracın üzerine elekt- rik direğinin devrilmesi vb. sonucun- da aracın hurdaya çıkartılmasının ge- rektiği durumlarda 5 yıllık süre bekle- nilmeksizin ÖTV ödenmeden yeni araç satın alınmasının mümkün oldu- ğu düşünülmektedir. Zira madde met- ninde “trafik kazası” ibaresi değil,

“kaza” kelimesi kullanılmıştır. Yol kenarında dikili bulunan bir elektrik direğinin bir taşıt aracının üzerine

“kasten” düşürülmediği durumlarda,

“kazaen” düşmeden bahsedileceği için istisnanın uygulanması gerekir(5). IV- KAZA DURUMUNDA YA- PILMASI GEREKENLER

Engelli tarafından ÖTV ödenmeksizin alınan bir aracın deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu kulla- nılamaz hale gelmesi durumunda, 5 yıllık süre dolmadan tekrar ÖTV ödenmeksizin araç satın alınabilmesi için aracın kullanılamaz hale gelmesi tek başına yeterli olmayıp, aracın mut- laka hurdaya çıkarılması, yani trafik kaydından düşülmesi gerekmektedir.

Hurdaya çıkartılan aracın kasko sigor- tasının olup olmamasının madde hükmünden faydalanabilmek bakı- mından hiçbir önemi bulunmamakta- dır.

Araçların ne şekilde hurdaya çıkarıla- cağı, Karayolları Trafik Yönetmeli-

ği’nin(6) 39. maddesinde düzenlen- miştir. Buna göre; ekonomik ömrünü doldurma, eskime, yıpranma, kaza, yanma, tahrip edilme ve benzeri ne- denlerle kullanılamaz duruma gelen araçlar; sahiplerinin, kanuni temsilci- lerinin, vekillerinin veya tüzel kişilik- lerce yetkilendirilen kişilerin dilekçesi üzerine, muayeneye tabi tutulmadan;

- İlgili vergi dairesinden alınmış mo- torlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası, trafik idari para cezası ile 6001 sayılı Kara- yolları Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 30.

maddesine göre verilen idari para ce- zaları ile geçiş ücreti borcu bulunma- dığına dair ilişik kesme belgesinin ve- ya hurdaya ayrılmasında sakınca bu- lunmadığına dair belgenin ibrazı ve - Kayıtlarında haciz, rehin, tedbir gibi kısıtlayıcı şerhler bulunmaması halin- de

müracaat tarihi itibariyle herhangi bir trafik tescil şube veya bürosunda hur- daya çıkarılır. Hurdaya çıkarılacak araçtan dolayı yukarıda sayılan husus- larla ilgili borcu bulunmadığının Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan elektronik sistemle tespit edilebilmesi halinde, belge ibrazı zorunluluğu aranmaz.

Araca ait tescil belgesine “hurdaya çıkarılmıştır” şerhi konularak sahip- lerine geri verilir, motorlu araç trafik belgesi ile tescil plakaları geri alına- rak iptal edilir. “Hurdaya çıkarılmış- tır” şerhi konularak sahiplerine veri-

(5) Ahmet OZANSOY, “Özürlülerin Taşıt Alımlarında Uygulanan ÖTV İstisnasında Yaşanan Sorunlara Getirilen Yasal Çözüm”, Yaklaşım, Temmuz 2008, Sayı: 187, s.112

(6) 18.07.1997 tarih ve 23053 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(4)

len araç tescil belgeleri, araçların hur- da olarak satışlarında sahiplik belgesi olarak kullanılır.

V- HURDAYA ÇIKARMA SIRA- SINDA ENGELLİLERİN KARŞI- LAŞTIĞI ENGELLER

Kaza yapması nedeniyle aracı kullanı- lamaz hale gelen engelliler, araçlarını hurdaya çıkarmak istediklerinde 2 ayrı güçlükle karşılaşmaktadır. Bunlardan biri Trafik Tescil Şubeleri tarafından, ikincisi ise kasko firmaları tarafından çıkarılmaktadır.

A- TRAFİK TESCİL ŞUBELERİ TARAFINDAN ÇIKARILAN GÜÇ- LÜK

Yaptığı kaza sebebiyle aracını hurda- ya çıkarmak üzere Trafik Tescil Şube- sine giden engelliye, görevliler tara- fından hiçbir yasal ve mevzuatsal da- yanağı olmadığı halde aracın hurdaya çıkarılabilmesi için ÖTV’sinin öden- miş olması gerektiği bilgisi verilmekte ve hurdaya çıkarılma işlemi reddedil- mektedir. Oysa ÖTV Kanunu’nun 7.

maddesinin 2/d bendinde hiçbir şekil- de böyle bir şart yer almamaktadır.

Aksine, engellilere kolaylık sağlamak ve mağduriyetlerini gidermek adına deprem, heyelan, sel, yangın veya ka- za sonucu aracın kullanılamaz hale gelmesi durumunda ÖTV ödemeksi- zin yeni araç alma hakkı tanınmıştır.

Trafik Tescil Şubesinin, aracın hurda- ya çıkarılması aşamasında Karayolları

Trafik Yönetmeliği’nin 39. maddesi kapsamında trafik cezası, idari para cezası, geçiş ücreti vb. gibi borçları- nın(7) ve haciz, rehin, tedbir gibi kısıt- layıcı şerhlerin olup olmadığını kont- rol etmesi doğaldır. Ancak engelliler tarafından ÖTV ödenmeksizin alı- nan aracın hurdaya çıkarılmasında herhangi bir kısıtlayıcı şerh yoktur.

Engelli araçlarının ruhsatlarında, sa- tılmaları ve kullanabilecek kişiler ba- kımından kısıtlayıcı şerh vardır. Bu şerhin Trafik Tescil Şubelerince ama- cı aşacak şekilde geniş yorumlanarak, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 39. maddesi kapsamında kısıtlayıcı hükmün varlığından bahisle, aracın hurdaya çıkarılabilmesi için ÖTV’nin ödenmesinin istenmesi hukuka aykırı- dır.

Bahse konu güçlük, tamamen trafik tescil memurlarının mevzuatı iyi bilmemelerinden kaynaklanmakta- dır. Çünkü mevzuatta bu konuda bir eksiklik mevcut değildir. Hali hazır- daki mevzuat, kaza yapan engellinin aracının, ÖTV ödemeksizin hurdaya çıkartılmasına izin vermektedir. Ko- nuyla ilgili olarak Trafik Tescil Büro- larının bilgilendirilmesi gerekmekte- dir.

B- KASKO FİRMALARI TARA- FINDAN ÇIKARILAN GÜÇLÜK Aracıyla kaza yapan engellilere, kas- ko firmalarınca da 2 tür engel çıkarıl-

(7) Engelliler tarafından ÖTV ödenmeksizin alınan taşıt araçlar, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Ka- nunu’nun 3/c maddesine göre aynı zamanda motorlu taşıt vergisinden de muaf olduklarından, bu yönde bir vergi borcu, vergi cezası, gecikme faizi ya da gecikme zammının olması zaten mümkün değildir.

(5)

maktadır.

Birincisi; yaptığı kaza sebebiyle aracı hurdaya ayrılan engelliye araç bedeli- ni ödemesi gereken kasko firması, ÖTV hariç bedeli ödemeye çalışmak- tadır. Bu uygulama tamamıyla hukuk- suz olduğu gibi aynı zamanda, müşte- rinin aldatılarak dolandırılması nede- niyle suçtur.

Aracın ÖTV ödenerek veya öden- meyerek alınmış olmasının kasko firmasını ilgilendiren hiçbir yönü yoktur. Engelli kişi, aracına kasko si- gortası yaptırmak istediğinde kasko firması aracın (ÖTV dâhil) toplam bedeli üzerinden prim tahsil etmekte- dir. Hurdaya ayrılan araç için kasko firmasının ödemesi gereken tutar, ara- cın kasko değerinin tamamıdır. Zira

“ÖTV ödenmediği” gerekçesiyle ÖTV hariç tutarın ödenmesi duru- munda, devlet engelliyi değil, kasko firmasını sübvanse ediyor anlamına gelir ki, yasa koyucunun böyle bir amacı hiçbir şekilde yoktur.

Konuyu bir örnekle açıklayalım. En- gelli kişi ÖTV dâhil bedeli 58.000 TL olan aracı 18.000 TL ÖTV ödemeksi- zin 40.000 TL’ye almış olsun. Bu kişi kasko firmasına gittiğinde, kasko fir- ması 40.000 TL üzerinden değil, 58.000 TL üzerinden kasko primi he- saplayacaktır. Bunu yaparken, kişinin kazasızlık durumu, yaşı, cinsiyeti, şo- för sayısı vb. değişkenlerin kasko fi- yatını etkileyeceği aşikârdır ancak tüm bu hesaplamalar aracın ÖTV dâ- hil bedeli üzerinden yapılacaktır.

Kasko firması çeşitli risk unsurlarını hesaplayarak 58.000 TL’yi sigorta

etmektedir. Risk gerçekleştiğinde ödemesi gereken tutar da budur.

Örneği basitleştirmek için aracın tra- fiğe çıktığı gün kaza yapıp hurdaya ayrıldığını varsayalım. Bu durumda normalde 58.000 TL ödeme yapması gereken kasko firmasının, aracın ÖTV’siz alındığı gerekçesiyle 40.000 TL ödeme yapması durumunda kasko firması durup dururken 18.000 TL’lik bir kazanç sağlamaktadır. Kasko fir- ması bu kazancı ne karşılığı elde et- mektedir?

Yasa koyucunun, kasko firmalarını desteklemek ve onlara ekstra kazanç sağlamak gibi bir amacı yoktur.

O’nun amacı toplumda pek çok olum- suzlukla ve zorlukla mücadele etmek durumunda olan engelliye destek ol- mak ve ona bir refah payı aktarmaktır.

ÖTV istisnasının amacı budur. Engelli kişinin aracı kaskolaşması zorunlu değildir. Bu nedenle kanun koyucu, kaza, deprem gibi nedenlerle aracı kullanılamaz hale gelen engelliyi mağdur etmemek için 5 yıllık bekle- me süresi dolmaksızın tekrar ÖTV’siz araç alma hakkı getirmiştir. Bunu ya- parken, aracın hurda satış bedelinin ÖTV indiriminden indirilmesi gibi bir uygulamaya da gitmemiş ve engelli- nin bundan kaynaklı refah artışına sa- hip olmasını engellememiştir. Söz ge- limi, örneğimizdeki araç kaskosuz ol- sa ve engelli kişi aracın hurdasını 4.000 TL’ye satsa, yeni araç alınırken bu 4.000 TL hesaba katılmayacaktır.

Eğer kanun koyucunun “engelli kişi- ye hiçbir şekilde refah artışı sağ- lanmasın” şeklinde bir görüşü olsaydı

(6)

yeni alınacak araç için yararlanılacak ÖTV istisnasından bu 4.000 TL’yi düşmesi gerekirdi. Oysa böyle bir du- rum öngörülmemiştir.

Kaza yapan engelliye devletin çok görmediği parayı, bazı kasko firmaları çok görmekte ve ceplerine indirmeye çalışmaktadırlar. Dahası bazı kasko firmaları, yukarıdaki örnekte belirtilen

“18.000 TL’lik fazla kazanç size ne- den sağlanmış olsun?” sorusuna ce- vap veremeyince, “bu bedeli vergi dairesine yatıracakları” şeklinde gerçeğe aykırı beyanda bulunarak engellinin zor durumundan faydalan- maya çalışmakta, engellinin ısrar et- mesi durumunda bu defa pazarlık ya- parak, refah payının bir kısmına el koymaya çalışmaktadırlar. Bu açıkça suçtur, zira engelli kişi kaza riski ne- deniyle cebinden para ödeyerek aracı- nı kaskolaşmaktadır. Risk gerçekleşti- ğinde de üzerinden kasko primi öde- diği tutarı almak en doğal hakkıdır.

Kasko firmalarının çıkardığı ikinci zorluk; araçların kaza yapması duru- munda aracı kullanan şoförün kimliği ile ilgilidir. Şöyle ki; % 90’dan düşük oranda engelli olup özel tertibatlı (ve- ya otomatik vitesli) aracı, özürlünün kendisinin kullanması gerekmektedir.

% 90 ve daha yüksek oranda engelli olanların ise aracı üçüncü dereceye kadar kan ve sıhrî hısımları ile söz- leşmeli şoförlerinin kullanması gerek- lidir(8). Ancak bu gereklilikler Kara- yolları Trafik Kanunu ve vergi kanun-

ları bakımındandır. Kasko firmaları, kendileriyle ilgili olmadığı halde kaza anında aracı kullanan kişinin kimli- ğinden bahisle hasar tutarını karşıla- mayı reddetmektedirler. Böyle bir du- rum, kasko firmasıyla yapılan söz- leşmede şoför ismi belirterek sınır- lama yapılması durumunda söz ko- nusu olabilir. Aksi durumda, söz ge- limi şoför kısıtlaması getirmeksizin risk hesabı yaptırarak prim ödeyen bir müşteriye, kasko firmasının müşteri- nin kendi özel durumuyla ilgili bir se- bepten dolayı ödeme yapmayı red- detmesi hukuksuzdur. Bu konu, kasko firmalarını ilgilendiren ve onların so- rumluluk alanlarındaki bir konu de- ğildir. Kuşkusuz, özellikle özel terti- batlı araçları başkalarının kullanması durumunda kaza riskinin artacağından bahisle kasko firmaları bu tür sınırla- maları sözleşmelerine koyabilirler an- cak riski hesaplayıp prim tutarına yansıttığında, artık o risk de sigorta edilmiş olacağından bu durumda söz- leşmeye de böyle bir kısıt konamaz.

Kaldı ki, %90 ve daha yüksek oranda engellilere ait araçlar özel tertibat da içermeyen normal araçlardır. Bunlar için trafik veya vergi mevzuatına uyulup uyulmadığını kontrol etmek kasko firmalarının görevi değildir.

Aynı mantıkla kasko firmalarının tra- fik kuralı ihlali yapan veya vergi bor- cu olan araç sürücüleri için de, bu mevzuatların ihlal edildiği gerekçesiy- le hasar ödemesi yapmaması gerekir.

(8) Bu konuda trafik ekiplerince yapılacak kontrollerde tetkik edilebilmesi bakımından araç tescil belge- lerine düşülecek şerhler, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 53. maddesinde belirtilmiştir.

(7)

Durumun saçmalığı ortadadır. Müşte- ri ile kasko firması arasındaki ilişki ticari bir ilişkidir ve ticaret huku- kunun kurallarına tâbidir. Kasko firmalarının, maddi olarak işlerine geldiği için, kendilerini kamu huku- kunu uygulama ve kontrolüyle görevli saymaları, kerameti kendinden men- kul, hukuksal dayanağı olmayan bir uygulamadır.

VI- SONUÇ

Engelli hakları Dünyanın önemli gün- dem maddelerinden biri olarak özel- likle gelişmiş ülkelerde sıkça tartışma konusu yapılmaktadır. Tüm medeni ülkeler bir yandan ülkelerini engellile- rin de yaşamlarını kendi başlarına ko- laylıkla yürütmelerine olanak sağla- yacak şekilde dizayn ederken, bir yandan da engellilere çalışma hayatla- rı ve özel hayatlarında önemli avantaj- lar sağlamaktadır. Ülkemizde de; en- gellilere iş yaşamında sağlanan avan- tajlar ve vergisel avantajlar konusun- da, mevcut olan tüm eksiklik ve ak- saklıklara rağmen, küçümsenemeye- cek mesafeler alınmıştır. Sağlanan vergisel avantajların uygulanmasında ortaya çıkan sorunlarla ilgili olarak Devletin göstermiş olduğu yapıcı yak- laşım sevindiricidir(9).

ÖTV istisnasından faydalanarak taşıt alan özürlülerin taşıtlarının 5 yıllık sü- re dolmadan deprem, heyelan, sel, yangın veya kaza sonucu kullanılamaz hale gelerek hurdaya çıkarılması du- rumunda 5 yıllık süre koşulu dikkate

alınmaksızın ÖTV ödenmeden tekrar taşıt alabilmelerine imkân verilmiştir.

Ancak aracın hurdaya çıkarılması aşamasında trafik tescil bürolarınca mevzuata tamamen aykırı olarak hur- daya çıkarılacak aracın ÖTV’sinin ödenmesi istenmektedir. Bu husus, bir yazıyla trafik tescil bürolarına bildi- rilmeli ve sorun çözülmelidir.

Öte yandan engellilere taşıt alımında sağlanan ÖTV istisnasından kaynaklı ekonomik değere, kaza yapılması du- rumunda kasko firmalarınca el ko- nulmaya çalışılmaktadır. Aracı ÖTV dâhil bedel üzerinden sigortalayan kasko firmaları, hem risk gerçekleşip ödeme yapma aşamasına gelindiğinde, engelli kişiye ÖTV hariç bedel üze- rinden ödeme yaparak ÖTV kadar bir kazancı kendilerine geçirmeye çalış- makta, hem de kaza anında aracı kul- lanan kişinin kimliğinden bahisle ha- sar tutarını karşılamayı reddetmek eğilimine girmektedirler.

Oysa trafik veya vergi mevzuatına uyulup uyulmadığını kontrol etmek (sözleşmede şoför ismi belirterek sı- nırlama yapılması ve ona göre risk primi hesaplanması durumu hariç) kasko firmalarının görevi değildir.

Müşteri ile kasko firması arasındaki ilişki ticari bir ilişkidir ve ticaret hu- kukunun kurallarına tâbidir. Kasko firmalarının, maddi olarak işlerine geldiği için, kendilerini kamu huku- kunu uygulama ve kontrolüyle görevli saymaları hukuksal dayanağı olmayan bir durumdur.

(9) Ahmet OZANSOY, “Özürlülerin Taşıt Alımlarında Uygulanan ÖTV İstisnasında Yaşanan Sorunlara Getirilen Yasal Çözüm”, Yaklaşım, Temmuz 2008, Sayı: 187, s.113

Referanslar

Benzer Belgeler

Yıllık % 40 faiz oranı üzerinden bankaya yatırılan bir miktar para, kaç yıl sonra kendisinin 2 katı kadar faiz geliri getireceğini bulalım.. Bu verileri formülde yerine

Üçüncü neden ise, batı tipi reaktörlerde reaktör binasını içine alan çelik güvenlik kılıfı ya da Güvenlik Kabı’nın bir kaza olsa bile açığa çıkan radyoaktif

Ekşi, HES tünellerinden çıkarılan hafriyatın kontrolsüz olarak dere ve yol kenarlarına dökülmesinin doğanın dengesini bozduğuna, tünellerde dinamitle patlatma

Özellikle Batı coğrafyacılığında 1970’lerde ortaya çıkan radikal rüzgardan etkilenen yeni afet coğrafyası çalışmalarında afetlere karşı olan

tehdit ve taciz olaylarında hastane güvenliğini ve beyaz kod ekibini olaya müdahale için hemen harekete geçiren ve çok kısa bir sürede olay yerine ulaşarak

 Komşuda yangın çıkarsa ya da merdiven sahanlığında duman varsa dairede kal.. Duman dolmuş merdiven

gan Revüsü, ilk üç gösterisini 20, 21 ve 22 ağus­ tosta İstanbul Açıkhava Tiyatrosu'nda sunduk­ tan sonra 25 ağustosta Efes Antik Tiyatro’nun sahnesine çıkacak.

Bu çalışmada, ülkemiz hakkındaki verilere katkıda bulunmak amacıyla, 2000-2004 yılları arasında Diyarbakır’da meydana gelmiş doğal nedenlere bağlı