• Sonuç bulunamadı

La ilahe ill'allah La ilahe ill'allah La ilahe ill'allah Muhammed Resulullah aleyhi salatullah ve selamu.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "La ilahe ill'allah La ilahe ill'allah La ilahe ill'allah Muhammed Resulullah aleyhi salatullah ve selamu."

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

NAZİK BİR HUSUS

Şeyh Muhammed Nazım El-Hakkani En-Nakşibendi Hz.’nin 3 Mart 2010 Sohbeti, Destur Ya Seyyidi Meded.

La ilahe ill'Allah La ilahe ill'Allah La ilahe ill'Allah Muhammed Resulullah aleyhi salatullah ve selamu.

Ey Efendimiz, bu gezegenin sahibi olan Zat, Doğuda ve Batıda yaşayan insanlara hitab etmek için sizin de himmetinizi taleb ediyoruz. Ben birşey değilim, ve siz de başka herhangi birini getirip himmetinizle onu destekleyebilirsiniz. Ve o kişi de insanlara hitab edebilir. Ey bu dünyanın kutbu olan Zat. Ya Kutbul Bilâd.

Kutbul İrşad. Sizler de, kendilerine insan olmak lütfedilmiş kimselerden sorumlusunuz.

Bu en büyük şereftir mahlukat için, insan olmak. Melekler bile istiyordu bunu. Öyle büyük bir şeref ki tahayyül bile edemezsiniz. Kendi tahayyülümüz bile erişemez üzerinde bulunduğumuz şerefin derecesine. Sübhan Allah!

Ve şimdi Euzubillahimineşşeytanirracim diyoruz. İnsan, eğer doğru adımlar atarsa yüksek derecelere çıkması kolaydır. İnsanlar için olan şerefin dereceleri sayısız, insana verilen izzet de aynı şekilde, kimse sonunu bilmez. Sonu yok? E başlangıcına ne demeli? Kimsi başlangıcımızı da bilmiyor. Sonumuzu da bilmiyor. Yalnız Yaratıcımız. Biz bu konu üzerinde konuşmuyoruz çünkü bunu konuşmak benim de başkalarının da selahiyetinin dışındadır Yalnız Cenab-ı Allah bilir insanoğlunun derecelerini, en yüksek veya en düşük derecesini. Başka kimse bilmez. Ama şeytan, insan için en tehlikeli mahlukat. Kaplandan daha tehlikeli, kobradan daha tehlikeli, boğa yılanından daha tehlikeli. Dünya üzerinde insan için en tehlikeli varlık şeytandır. Diğerleri denizde bir damla misalidir. Şeytanın düşmanlığı son haddindedir, başka kimse yetişemez o dereceye. Onunki ilk derecede düşmanlık, diğerleri onun altında. İnsanoğluna düşmanlık hususunda en yüksek noktada şeytandır, başka kimse yetişemez o noktaya. O derecenin altında bir sürü, sayısız dereceler bulabilirsiniz. Ve onlar da hep şeytanın mezun ettiği kişilerdir.

İnsanoğlunun içinde, kendi içlerinde bile kendi şereflerine karşı olanlar ve insanlığa karşı olanlar var.

Rabbül Alemin'in Huzurunda kendisine böyle bir izzet ve şeref verilen insan birbirlerine düşman olsunlar? Nedir bu saçmalık? Bu artık düşmanlığın son noktasıdır. Milyarlarca insanın son noktası, son gayeleri, insanoğlunun şerefine karşı olmak. Acayip! Acayip. Şeytan insanoğluna karşı en korkunç olan, onu anlıyoruz. Ne için? Çünkü insana öyle bir şeref verildi ki şeytan kendisi o mertebede olmak istiyordu.

Bu, bilinmesi gereken öyle bir hakikattir ki, öğretim yapan bütün yerlerde insanlara öğretilsin. Bütün insanlar bu noktayı bilsinler. Şeytanı anladık. Öfkeliydi, ve insanoğluna karşı en çok hased eden ve en öfkeli olandı. Ve bize lütfedildi. Neden bize düşman oluyorsun? "Yok! Çünkü sana bu şeref verildi, onun

(2)

için benim hepinize düşman olmam lazım. Küçüğünden en yaşlısına kadar". Bunu söyledik artık açıktır, neden şeytanın insanoğluna düşman olduğu.

Ey Selefi alimleri, siz şimdi Haziri alimlerisiniz. Bu hususu insanlara hatırlatıyor musunuz? Ne

öğretiyorsunuz insanlara? Ne öğretiyorsunuz? Eğer kendiniz anlamıyorsanız öğretemezsiniz. Önce sizin öğrenip anlamanız lazım ki sonra anladığınızı insanlara öğretin. İnsanlara her bir Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şerif üzerine bir anlayış vermeniz lazım ki anlasınlar şeytan insanoğlu için en korkunç düşmandır. Çünkü bize bütün Kainatta öyle bir şeref verildi ki, insanın ulaştığı o derece gibi başka bir derece yoktur. Onun için melekler "Ey Rabbimiz" dediler.. Cenab-ı Allah "Halifem olmak üzere yeni bir varlık halk edeceğim"

buyurduğunda.. Allahu Ekber! Ne büyük şeref. Melekler "Sen bilirsin Ya Rabbi, biz birşey bilmeyiz. Ama bizim yalnız bakınca gördüğümüz bu yeni varlıklar kendi aralarında en korkunç, en vahşi, en merhametsiz kimseler olacak. Onun için biz taaccüb ettik, şaşırdık Sen'in emrine. Sen bilirsin ya Rabbi". "Evet, onu ben yarattım, yakîn noktasına ulaşmaları için.

"Ve alleme âdemel esmâe kullehâ" (2:31) Cenab-ı Allah Allah, Âdem’e var olan herşeyin isimlerini öğretti. "Ve alleme âdemel esmâe kullehâ" Nerede olsun o? Nerede onun mertebesi? O mertebede ne var? Rabbül Alemin ona öğretti, verdi. Ve hüccetil-katı’, meleklere kat'i kanıt olması için, buyurdu:

"Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti.Sonra onları meleklere göstererek" Cenab-ı Allah Adem'e kainatta var olan, halk edilmiş her çeşit mahlukatın ismini öğretiyor, ona lütfediyor ve hepsine bir isim veriyor.

Bu demektir ki ey insanlar, bilmeniz gereken Rabbül Alemin hiçbirşeyi isimsiz bırakmamış. Ve yine anlayıp söylememiz lazım ki, bunun anlamı, atomların bile isimleri vardır. Ama Cenab-ı Allah, Adem (as)'a bütün varlıkların bir hulasasını vermiş ve "bu budur, bu budur" demiş. Tafsilata, detayına girmemiş.

Herkesin detayına ulaşmamış, vermemiş, istememiş. Ama dışarıdan görünüşte aynı, "bu nedir, şu nedir?"

Ey Haziri alimleri, bu konu için ne diyorsunuz? Fikriniz nedir diye sormuyorum, hayır fikir değil. Fikir yok.

Fikir çok hafif, zayıf kalır. Yakîn, kesin bilgi istiyorum. Mesela bakıyorum, bu güneş. Evet, ama onun hakikatini bilmiyorum. Ama biri olmalı, güneşin gerçek varlığını birisi olmalı. Bizim ilmimiz yalnız "bu güneş" demek. Şems, tamam ama nedir onun hüviyeti? Nasıl güneş olmuş? Vazifesi nedir? Nasıl var olmuş ve nasıl yoluna devam ediyor? Güneşin kendisi bile hakiki varlığını bilmez. Yalnız Güneşi yaratan bilir. Onun için diyebiliriz ki Adem (as) "bu güneş, bu ay, bu yıldız" dedi. Bu bir bitki, bu bir hayvan, bu insan". Hatta bu da bir kâse". Onun ismini Cenab-ı Allah Adem'e vermişti, o da biliyordu, "bu kâsedir"

diyordu. Ama ne için kullanılacak? Veya dünyada ne için kullanılacak? O Adem'e verilmemiş başka birşey idi. Adem (as), o kâsenin dış görünüşü ile ilgili birşey biliyordu. Acayip, yeni kelimeler. Shakespeare değilim ki bütün İngilizce kelimeleri bileyim. Ama birisi bana söylüyor, ben de söylüyorum. Farketmez, kâse. Ama ne için o kâse? Bilmiyor. Yalnız isimleri biliyor. Bu ne için, şu ne için, yok. Bu insan, bu hayvan.

Bu bitki, bu deniz. Bu yıldız, bu ay, bu güneş, biliyor. Ne için? Onların gerçek varlığı, hakiki hüviyeti yalnız

(3)

bir kişi için, yalnız bir kimse için. Diğer peygamberlerin hiçbirisi de bilmez. Hikmet-i Vücud, Varlığın Hikmetini bilmez.

Adem (as) isimleri biliyordu. Hz Muhammed (sav) Efendimize ise "ûtit'ul hikmet", Hikmet verilmişti.

Efendimiz (sav) buyurdular: Rabbin bana herşeyin gerçek hüviyetini bahşetti. Onunla eşek ne içindir, kedi ne içindir, tilki ne için, kurt ne için, ayı ne için, bu ağaç ne için, şu ağaç ne için, hangi gaye için bilirim.

"Hikem", onların var olmalarının hikmeti Efendimizin (sav) yanında idi, Seyyidi Resul-i Kiram Seyyidina Muhammed (sav). Allahu Ekber. Allahu Ekber ve Lillahil Hamd.

Arapça biliyorsunuz sanırım, Haziri alimleri. Efendimiz (sav) buyurdu: "ûtit'ul Cevâmi'u'l-kelim"

"Cevâmi'u'l-kelim, az söz ile çok şey anlatma" verildi. Onlar okyanuslardır. O kelime..Kim ulaşabilir o dereceye, Efendimizin (sav) buyurduğu o dereceye, "bana Yerlerde ve Göklerdeki varlıkların manâ okyanusları verildi". Sallallahu Aleyhi ve Sellem. Allahu Ekber! S

onra dinleyicilerimize gelip "Esselamu aleykum" diyoruz onlara. Uyuyor musunuz? Veyahut birbirinizle mi konuşuyorsunuz? Yoksa bana mı bakıyorsunuz? Ve bana öğreten Mübarek Zat'dan bana Hak olanı doğru bir şekilde söyletmesini taleb ediyorum. Evet, bilmiyorum ama öğrenmek istiyorum. Sizin de öğrenmeye gayret edenlerden olmalısınız. Evet, öğrenenlerden. Biz öğrenmekle emrolunduk. Bilmekle emrolunduk, anlamakla emrolunduk. Allahu Ekber!

Onun için ey bizi duyan, dinleyen avam-ı nastan insanlar. "Çoğu diyebilir ki "Ya Şeyh, duyuyoruz dinliyoruz ama anlamıyoruz". Doğrudur, doğrudur. Eğer küçük bir çocuğa büyük, olgunluğa erişmiş bir adamın özelliklerini, vasıflarını anlatsam.. Yetişkin, olgun.. Nerden hatırlıyoruz bunu? Bazen ilaç verirler ve üstünde "yetişkinler için, çocuklar için" yazar. Akılsız kimseler için, evet? İlaç 3 çeşit insan için kullanılır. Akılsız insanlar, çocuklar ve yetişkinler için. Bana yetişkin-adult demeyi öğreten bu beyefendi adul, diyor. Adult de, t ile! Şimdi hatırladım, inşa'Allah uzun bir süre unutmam. Çok günlerdir

kullanmıyordum bu kelimeyi, şimdi hatırlattım. Veya hatırladım. Hatırladım. Ne diyorduk? Yani bir çocuğa, yetişkin bir adamın fiziksel vücudunu faaliyetlerini anlatabilir misin? Olamaz. Onun için çok insanlar "biz anlamıyoruz" diyebilirler. Ama anlamaya gayret edin. Bir şeyler anlamaya gayret etmeniz lazım. Eğer birşey anlamadan giderseniz, mertebeniz hayvanların mertebesinde olur. Hayvanlar..

Meşhur bir kimse vardı... Arap lugatinda, meşhur bir imam vardı. Arap dilinde meşhur idi. Etraftaki insanlar hep alimlerin etrafına toplanırdı öğrenmek için, kimse ona gelmezdi. Ve bu adamın da bir keçisi vardı. Ve takrir, derse giderdi. Sonra eve gelince o keçiyi karşısına alıp Sarf el Arabi (Arapça dilbilgisi), en zor lugat, diğer diller arasındaki en zor lisan. Böylece o keçiyi önünde tutar keçi de önünde "öhöm öhöm"

yapıp dururdu. O da "hala anlamadın mı?" Bir daha, bir daha, bir daha.. Ebu Abşim Arap lisanında büyük bir alim idi. Arap lisanında en meşhur dilbilimci, lügatçilerden biri idi. Biz şimdi hepimiz keçiler gibiyiz, biz ne kadar konuşsak "öhö öhö" diyorsunuz. Ama hiç anlamıyorsunuz? Ne yapacağız? İsmini unuttum. Evet.

(4)

Ders, öğretmenden bir kere olur. Ama dinleyenler için, onların anlaması için çok defalar tekrarlamaları lazım. Ve biz de bu hayata bir anlayış için geliyoruz.

"Kimsen sen?"

"Kim olduğumu bilmiyorum."

"Eşek misin?"

"Hayır beyim".

"Kurt musun?"

"Hayır beyim"

"Eşek misin?"

"Hayır beyim"

"At mısın?"

"Hayır beyim"

"Kimsin sen?"

"İnsanım". Eh, bana insan olmanın bir açıklamasını yap bakayım. Biz yalnız bir okyanustan bir damla söylüyoruz ki, insanlar anlasın. Şimdi geliyoruz, bu başka bir okyanus. İçine girsek sabaha kadar

bitiremeyiz. Sohbetimizi toparlamamız lazım. Biliyoruz ki şeytan, insanı en fazla kıskanan oydu. Çünkü o dereceye kendisinin gelmesini bekliyordu, bütün Kainatın en üst, en son şeref mertebesini kendisine bekliyordu ama Cenab-ı Allah onu Adem'in evlatlarına bahşetti. Onun için o bizim düşmanımızdır. Ama insanın birbirine düşman olması nasıl oluyor?

Bu noktayı en açık şekilde izah etmemi istiyorlar benden. Hepinize böyle bir şeref verildi. Ne için

birbirinize düşman oluyorsunuz? Sizin birbirinize düşman olmanız uygun mu, yakışır mı sanıyorsunuz? Bu nokta. Ey Papa, ne söylediğimi anlamıyorsun. Ey Baş haham, söylediğimi anlamıyorsun. Ey Müslüman alimleri,siz de anlamıyorsunuz. Ey Haziri, Selefi alimleri, siz de anlamıyorsunuz. Ama anlamanız gerekiyor ki, söylediklerim kendi nefsimden değildir. Ve bu çok, öyle nazik bir noktadır ki sorduğum şeyin manası çok naziktir. Evet, şeytanbizim düşmanımız çünkü bize şeref dereceleri verildi, Rabbül Alemine Halife olmak verildi. Ama siz neden birbirinize düşman oluyorsunuz? Hangi sebeple? Bu çok önemli bir noktadır, El Ezher Şeyhine de soruyorum. Veyahut Haziri alimlerinin müftüsü, Suudi Müftüsüne, veya Irak müftüsüne, Şam müftüsüne, Mısır veya Libyalı en yüksek seviyedeki alimlerine soruyorum.

Neden insanoğlu birbirine düşman olsun? Ne istiyorlar? Düşman olarak nereye varmak istiyorlar?

Onun için sadece bu gece kalbime ilham olunan bu sözler bütün insanların aralarındaki düşmanlığa son vermeleri için yeter. Yoksa cehennem ateşi münasiptir o insanlara.

Allah beni ve sizi affeylesin. Ya Rabbi, ya Rabbi bizi affeyle. Ya Seyyidi Ya Resulullah, şefaatini isteriz. Ya Evliyaullah, anlayışımızı doğru tarafta tutun. Hakikaten akıllı bir insan bu konu üzerinde düşünse der ki:

"Gerçekten bu Allah'ın kulunun söylediği 100% Hak'tır, doğrudur".

(5)

Ve ey insanlar, gelin ve "Estağfirullah" deyin. Estağfirullah, Estağfirullah tübna ve reca'na ileyk Ya Rabbena.

Ey Rabbimiz, bizi affeyle ve sonsuz Rahmet Okyanuslarından lütfeyle. Anlayışımızı pislikten kurtar, çünkü şeytan insanın anlayışını WC yapar ve üzerine pisler. Üzgünüm bunu söylediğim için. Bu önemli konuyu anlamak için tekrar tekrar bakmalıyız. Bugüne kadar kaç şeyler konuştuk, bu onların hepsinin tacıdır.

Allah beni, sizi ve bütün insanoğlunu affeylesin.

Dum dum dum dum, dum dum dum dum, Dum dum dum dum, dum dum dum dum.

İmam Ahfeş! O büyük Arap dili alimi İmam Ahfeş idi. Keçisine hitab ederdi, keçiye öğreteyim derken, keçi hiç düşünmedi öğrenmedi ama kendisine daha da fazla anlayış geldi ve ilmi yakin oldu, imam Ahfeş.

Şimdi bana ismini de verdiler.

Ya Muhammed canım arzular seni. Dost Muhammed canım pek sever seni.

Ya Muhammed canım arzular seni. Dost Muhammed canım pek sever seni.

Allah Allah Allah Allah Huuuu. Fatiha

Video Link: http://saltanat.org/videopage.php?id=4578&name=2010-03-03_en_ADelicatePoint.mp4

Referanslar

Benzer Belgeler

Seventeen BL-assigned subject headings for 12 titles were com- pletely different from those as- signed by LC.. Assuming that the indexing consis- tency value between BL

Zira hakikaten ileri bir edebiyat telâkkisi olan Yesa­ ri bütün hayatında «yerli» nin peşinde koşmuştur.. Avrupa pos­ tası gelmediği günler bir çok

Bilhassa baskı resim konusunda, yıllarca Almanya'da çalışarak ihtisas yapmış olan sanatçının gerek metal, gerek tahta üzerine oymaları ve bunlardan elde

Bu gezinti­ lerden birinde, yapraklarını olduğu gibi muhafaza ederek ince bir altın sütün ha­ lini almış olduğunu gördüğüm bir kavak ağacı vardı ki,

Da- ha küçük dalga boyu aralıklarında gözlem yapıl- mak istendiğinde daha az foton yakalamak zorun- da olduğunuzdan, anlamlı gözlemsel veriye ulaş- mak ancak daha büyük

Sonra başka bir İstanbul ressamı, Cevat Erkul, «Rumeli Hisarına Bakış», arka kısmı bir servi ardmda kalmış koca tankere rağmen, deniz ve gökyü­ zü

Edirne'nin ünlü boyacılarının son temsilcisi olan Ahmet Özdil, 32 yıldır aralıksız fırça sallıyor. 12 nüfusu ayakkabı boyacılığı yaparak geçindiren

Ozet: Otozomal dominant kalztrlan Saethre-Chotzen sendromu, tip III akrosefalopolisindaktili olarak da adlandmlzr ve sorumlu gen yedinci kromozomun p kolunda