ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
H.Y.
BAŞVURUSU (Başvuru Numarası:2014/ 1206)
Karar Tarihi: 17/11/2016
Başkan
Üyeler
Raportör Yrd.
Başvurucu
Vekili
BİRİNCi" BÖLÜM KARAR
: Burhan ÜSTÜN : Nuri NECİPOĞLU
Kadir ÖZKA YA Rıdvan GÜLEÇ
Yusuf
ŞevkiHAKYEMEZ : Fatih ALKAN
:H.Y.
: Av. Adem DEMİR I.
BAŞVURUNUNKONUSU
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
1.
Başvuru,ahlaki durum gerekçe gösterilerek Türk
SilahlıKuvvetlerinden (TSK)
ilişiğin
kesilmesi ile ilgili
işleme karşı açılan davanınreddedilmesi nedeniyle özel
hayatın gizliliği hakkının;karar düzeltme talebinin
kararıveren
aynıDaire
tarafındanincelenerek karara
bağlanmasınedeniyle iki dereceli
yargılanma hakkınınve
yargılamanın bağımsızve
tarafsız
bir mahkeme
tarafındanyürütülmemesi nedenleriyle adil
yargılanma hakkınınihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
il. BAŞVURU SÜRECİ
2.
Başvuru29/ 1/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine
doğrudan yapılmıştır.Başvuru
ve eklerinin idari yönden
yapılanön incelemesi neticesinde
başvurununKomisyona
sunulmasına
engel
teşkiledecek bir
eksikliğinin bulunmadığıtespit
edilmiştir.3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 27/2/2015 tarihinde,
başvurununkabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasınakarar
verilmiştir.4. Bölüm
Başkanı tarafından25/3/2016 tarihinde,
başvurununkabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasınakarar
verilmiştir.5.
Başvurubelgelerinin bir
örneğibilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık tarafından başvuru hakkında görüş sunulmamıştır.111. OLAY VE OLGULAR A. Olaylar
6.
Başvuruformu ve eklerinde ifade
edildiği şekliyleve
erişilenbilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle
şöyledir:7.
Başvurucu,Hava Kuvvetleri
Komutanlığıemrinde muvazzaf astsubay olarak görev yapmakta iken
TSK'nın itibarınısarsacak
şekildeahlak
dışıhareketlerde
bulunduğugerekçesiyle
hakkındaidari tahkikat
başlatılmış;bu tahkikat sonucunda
sıralısicil üstleri
tarafından
"Türk
SilahlıKuvvetlerinde
kalmasıuygun
değildir." ortak kanaatini içeren
26/4/2012 tarihli
ayırmasicil belgesi
düzenlenmiştir.8. 28/ 12/1998 tarihli ve 23567
sayılıResmi Gazete'de
yayımlananAstsubay Sicil
Yönetmeliği'nin
(Sicil
Yönetmeliği)61. maddesi
gereğinceHava Kuvvetleri
Komutanlığıbünyesinde
oluşturulanKomisyonda
başvurucunundurumu
değerlendirilmişve Komisyon 7/6/2012 tarihli
kararıile
başvurucu hakkında ayırma işlemi yapılmasınakarar
verilmiştir.Anılan
karar 20/6/2012 tarihinde Hava Kuvvetleri
Komutanı tarafından onaylandıktansonra Genelkurmay
Başkanının onayına sunulmuş,Genelkurmay
Başkanıncada Hava Kuvvetleri
Komutanlığı kararı doğrultusunda işlem yapılmasının
uygun
görüldüğü belirtilmiştir.Bunun üzerine
hazırlanan2012/ 12-315
sayılıkararnamenin 27/9/2012 tarihinde Milli Savunma
Bakanı tarafından onaylanmasıyla başvurucunun
TSK ile
ilişiği kesilmiştir.9.
Başvurucu;istihbarat birimindeki görevliler
tarafından13/11/2009 tarihinde
sorgulandığını,
sorgu
esnasındacinsel
yaşamına ilişkin ayrıntılısorular
sorulduğunu, sonrasında savunması alınmaksızınve hiçbir gerekçe gösterilmeksizin
ilişiğinin kesildiğinibelirterek yürütmenin
durdurulmasıve
ayırma işlemininiptali talebiyle Milli Savunma Bakanlığı aleyhine Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) Birinci Dairesinde 13/ 11/2012 tarihinde dava
açmıştır. Sunduğudava dilekçesinde
başvurucu; ilişikkesme
kararındaherhangi bir disiplinsizlik eyleminin
gösterilmediğini, yalnızcaözel
yaşambiçimi nedeniyle
ilişiğinin kesildiğinin anlaşıldığını,
sorgu yönteminin mevzuata
aykırıolarak
aldatıcıbiçimde ve
baskı altındatutularak
yapıldığını,hukuka
aykırıusuller içeren ve göreviyle ilgisi olmayan tamamen özel
yaşantısına ilişkinmahrem sorulardan
oluşansorgu neticesinde elde edilen
beyanların
delil olarak
kullanılamayacağını, başarılıbir sicile sahip
olmasına rağmenbu durumun dikkate
alınmadığını,tesis edilen
ayırma işlemininölçülülük yönünden hukuka
aykırı olduğu
gibi sebep ve amaç
unsurlarıyönünden de hukuka
aykırı olduğunuileri
sürmüştür.
10 .
Davalıidare
tarafındansunulan savunma dilekçesinde 27/7/1967 tarihli ve 926
sayılı
Türk
SilahlıKuvvetleri Personel Kanunu'nun 94. maddesinin "Disiplinsizlik ve ahlaki durum sebebiyle
ayırma" başlıklı(b)
fıkrası uyarınca başvurucunun ilişiğinin kesildiği,her askerin ahlaki
yaşayışınınkusursuz ve lekesiz
olması gerektiği,ahlak olgusunun
yalnızcaarzu edilen bir durum
değilgörevin
başarıylaicra edilebilmesi için bir
koşul olduğuifade
edilmiştir. Ayrıca
kamu hizmetinin yürütülmesinde
zararlıolacak
kişilerinidare
mekanizmasının dışına çıkarılmasının kaçınılmaz olduğu
ve idarenin
başvurucu hakkındatesis edilen
ayırma işlemindetakdir yetkisinin objektif
sınırlarıiçinde
kaldığı,dava konusu
ayırma işleminde
hukuka
aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.11.
Davalıidare
tarafından ayrıca4/7/ 1972 tarihli ve 1602
sayılıAskeri Yüksek
İdare
Mahkemesi Kanunu'nun 52. maddesi
kapsamındaA
YİM'egizli belge ve bilgiler
gönderilmiştir.
12. AYİM Birinci Dairesinin 5/2/2013 tarihli ara kararı ile dava dosyasındaki mevcut bilgi ve belgeler çerçevesinde
başvurucu hakkındatesis edilen
ayırma işleminin uygulanmasıhalinde telafisi güç veya
imkansız zararların doğmasıve
açıkçahukuka
aykırı olması şartlarınınbirlikte
gerçekleşmediğigerekçesiyle yürütmenin
durdurulmasıtalebi
reddedilmiştir.
13. A YİM Başsavcılığı tarafından sunulan 18/4/2013 tarihli düşünce yazısında,
başvurucunun geçmiş
mesleki
safahatı itibarıyla yalnızcabir defa disiplin
cezasıile
cezalandırıldığı,
mesleki sicil
ortalamalarınınmükemmele
yakınçok iyi seviyede
olduğu vurgulanmıştır. Ayrıcaözel
hayatın gizliliği kapsamında kalmasıgereken bilgilerin
ayırma işlemineesas
alınamayacağı,bu
bağlamda başvurucunundisiplin ve sicil durumu
gözetilmeden ve ikaz dahi edilmeden tabi
tutulduğu ayırma işlemindeölçülülük ilkesinin
ihlal
edildiği,dava konusu
işleminhukuka
aykırı olduğuve iptal edilmesi
gerektiği belirtilmiştir.14. AYİM Birinci Dairesinin 9/7/2013 tarihli ve E.2012/ 1444, K.2013 /821 sayılı
kararıyla
dava konusu
işlemiptal
edilmiştir.Kararda,
başvurucununiçinde
bulunduğucinsel eylemlerin on üç
yılöncesinde
gerçekleştiği,bu durumun
devamlılıkarz
etmediği, başvurucunun2009
yılındaifadesi
alındıktansonra TSK'dan
çıkarılmasınıgerektiren herhangi bir disiplinsizlik eylemi
sergilemediği,aksine
başarılıve disiplinli
çalışmalarınadevam
ettiğiiçin tam sicil
notlarıile
değerlendiriliptakdirnamelerle
ödüllendirildiği, başvurucununcinsel eylemlerinin askeri hizmetin
işleyişini güçleştirdiğineveya disiplini
zedelediğine ilişkin
somut hiçbir vaka ileri
sürülemediği, başvurucununbu olay nedeniyle herhangi bir ceza
soruşturmasınave
kovuşturmasınatabi
tutulmadığı,münferit bir olay nedeniyle tesis edilen
ayırma işlemindetakdir yetkisinin objektif
sınırlariçinde
kullanılmadığı,
ölçülülük ilkesine
uyulmadığıve kamu yaran ile birey yaran
arasındakidengenin
sağlıklıbir
şekilde kurulamadığı belirtilmiştir.15.
Davalıidare
tarafından yapılankarar düzeltme talebi,
aynıDairenin 4/ 12/2013 tarihli ve E.2013/ 1210, K.2013 /1189
sayılı kararıylakabul
edilmişve
oyçokluğuyla davanınreddine karar
verilmiştir.Kararda, 13/ 11/2009 tarihli ifadenin bir suç
isnadıylaceza
soruşturması
veya
kovuşturması kapsamında değildisiplin hukuku çerçevesinde
değerlendirilmek
üzere idari tahkikat
kapsamında alınmış olduğuve
davacınınbu
şekildetespit edilen ifadesi
sırasındairadesinin fesada
uğratıldığı, yanıltıldığıya da ifadesinin hukuka
aykırı şekildeyasak yöntem ve usullerle
alınmış olduğunadair dosya
kapsamındaherhangi somut bir bilgi, belge ve
kanıt bulunmadığı,aynca 22/5/1930 tarihli ve 1632
sayılıAskeri Ceza Kanunu'nun 153. maddesi
gereğincebir kere dahi olsa gayri tabi mukarenette
bulunulduğu
takdirde ilgili asker
kişi hakkındaTSK'dan
çıkarma cezasıverilmesi
gerektiği,yasa koyucunun bu hususta
davalıidareyi zorunlu
kıldığı,bu
doğrultudatakdir yetkisinin ölçülü ve objektif
şekilde kullanıldığıve tesis edilen
işlemdehukuka
aykırıbir yön
bulunmadığı şeklinde değerlendirmelere
yer
verilmiştir.16. İki üye, 9/7/2013 tarihli iptal kararında yer alan gerekçelerle karara katılmamıştır.
17. Karar 31/12/2013 tarihinde
başvurucuya tebliğ edilmişve 29/ 1/2014 tarihinde bireysel
başvuruda bulunulmuştur.18 . Anayasa Mahkemesinin 4/5/2016 tarihli
yazısıile
yargılama dosyasına sunulmuşolan ve
başvurucunun sözleşmesininfeshedilmesi
işleminedayanak
oluşturan"gizli" ibareli belgelerin gönderilmesi
istenmiştir.19. Anayasa Mahkemesine 25/7/2016 tarihinde sunulan söz konusu belgelerin incelenmesinden Hava Kuvvetleri
Komutanlığıncaistihbarata
karşıkoyma hassasiyetleri çerçevesinde 13/11/2009 tarihinde
başvurucununifadesinin
alındığı,söz konusu ifade metninde hangi kapsamda
başvurucununifadesine
başvurulduğuhususunun
belirtilmemiş olduğu anlaşılmıştır. Aynı şekildesöz konusu metnin "ifadeyi alan "
kısmı karartılmış olduğundanifadenin hangi birim
tarafından alınmış olduğutespit
edilememiştir. Anılanifade alma
işlemi sırasında başvurucuya uyuşturucumadde
kullanıp kullanmadığı, eşcinsel
şahıslarla
cinsel birliktelik
yaşayıp yaşamadığı,grup halinde cinsel birliktelikler
yaşayıp yaşamadığı,pomo film
arşivininbulunup
bulunmadığı,görev
yaptığıyerde para
karşılığıpomo film satan askeri personelin olup
olmadığı, borçlarınınbulunup
bulunmadığı hususlarının sorulduğu görülmüşve
tanıdığı bazıaskeri personel
hakkında başvurucudanbilgi talep
edilmiştir. Başvurucunun anılansorulan
yanıtladığıve özellikle cinsel birliktelik içeren
geçmişteki ilişkilerini açıklayarakifade metnini
imzaladığı anlaşılmıştır. Soruşturmakonusu olaylara
ilişkinolarak
başvurucu dışındaki kişilerinde ifadelerinin
alınmış olduğu,bu
kişilerden başvurucu hakkında
bildiklerini
anlatmalarının istendiği görülmüştür.B. İlgili Hukuk
20 . 926
sayılıKanun'un
işlemtarihinde yürürlükte olan 94 . maddesi; 4/ 1/1961 tarihli ve 211
sayılıTürk
SilahlıKuvvetleri
İçHizmet Kanunu'nun 13. ve 39. maddeleri; 31/1/2013 tarihli ve 6413
sayılıTürk
SilahlıKuvvetleri Disiplin Kanunu'nun geçici 1. maddesinin ( 4)
numaralı fıkrası;
6/9/1961 tarihli ve 10899
sayılıResmi Gazete'de
yayımlananTürk
SilahlıKuvvetleri
İçHizmet
Yönetmeliği'nin86. maddesi; Sicil
Yönetmeliği'nin işlemtarihinde yürürlükte olan 60. ve 61 . maddeleri .
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
21 . Mahkemenin 1 7 / 1 1 /2016 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuruincelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları 22 .
Başvurucu;i. Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı tarafından herhangi bir disiplin
cezasıtehdidi
olmayacağınagüvence verilerek manevi
baskı altındaifadesinin
alındığını,
aldatma yöntemiyle özel
hayatına ilişkinbilgilerin en ince
ayrıntısınakadar elde edilmeye
çalışıldığınıve
yalnızcakendisini ilgilendiren,
mesleğiyleilgisi olmayan özel hayat
alanına ilişkin
bilgilerin
ayırma işleminedayanak olarak
gösterildiğini,mesleki
yaşamındakisicil not
ortalamasınınçok iyi seviyede
olduğunuve takdir edilen bir personel
olduğunu,tesis edilen
işlemdeölçülülük ilkesinin
gözetilmediğini, ayırma işlemitesis edilmeden önce
savunmasının alınmadığını, ayırma işlemine
gerekçe olarak gösterilen sorgunun kim
tarafından
ve
nasıl yapıldığıhususu
değerlendirilmeyerekistihbarat birimleri
tarafındanyasak yöntemlerle elde edilen hukuka aykırı delillerin A YİM tarafından ret gerekçesi olarak kabul
edildiğini,
ii . A YİM'de hakim sınıfından olmayan subay üyelerin bulunması nedeniyle
bağımsız
ve
tarafsızbir mahkemede
yargılanmadığını,iii . Karar düzeltme talebinin karan veren
aynıDaire
tarafındanincelenmesi nedeniyle
yargılamanıniki dereceli olarak
yapılmadığınıileri
sürmüş,tesis edilen idari
işlemve AYİM karan nedeniyle Anayasa'nın 10 ., 17 ., 20 . ve 36 . maddeleri ile güvence altına
alınan haklarının
ihlal
edildiğinibelirterek ihlalin tespiti ile
yargılamanınyenilenmesi ve lehine tazminata hükmedilmesi talebinde
bulunmuştur.23.
Başvurucu,mahrem
alanına ilişkinbilgiler içeren
başvuru hakkındaverilecek
kararın yayımlanması
söz konusu
olabileceğinden kimliğiningizli
tutulmasınıtalep
etmiştir.B.
Değerlendirme24 .
Başvurucunun,özel
hayatına ilişkin bazıbilgilerin hukuka
aykırıyöntemlerle elde
edildiğive bu bilgilere
dayanılarak hakkında ayırma işlemitesis
edildiği şikayetinin Anayasa'nın20. maddesi ile güvence
altına alınanözel
hayatın gizliliği hakkı, kuruluşuve yapısal sorunları nedeniyle bağımsız ve tarafsız bir mahkeme olmayan AYİM'de yargılandığı
şikayetinin Anayasa'nın
36. maddesi ile güvence
altına alınanadil
yargılanma hakkıve A YİM Birinci Dairesi tarafından verilen karar hakkındaki karar düzeltme talebinin aynı Daire
tarafından
karara
bağlanması şikayetininise iki dereceli
yargılanma hakkı kapsamındaincelenmesi uygun
görülmüştür.1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. A YİM'in Bağımsız ve Tarafsız Olmadığına İlişkin İddia
25. Başvurucu, AYİM'de hakim sınıfından olmayan subay üyelerin bulunması nedeniyle
bağımsızve
tarafsızbir mahkemede
yargılanma şartının gerçekleşmediğiniileri
sürmüştür.
26. A YİM'in bağımsız ve tarafsız bir mahkeme olmadığı iddiaları daha önce bireysel
başvuruya
konu
olmuşve Anayasa Mahkemesince bu
iddiaların açıkçadayanaktan yoksun
olduğuna
karar
verilmiştir (YaşasınAslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 30;
Ş.Ç.,B. No:
2012/1061, 21/11/2013, § 26; Salih Karakoç, 2013/2954, 19/12/2013, § 49). Somut
başvuru açısından farklıkarar verilmesini gerektiren bir yön
bulunmadığından başvurununbu
kısmının açıkça
dayanaktan yoksun
olmasınedeniyle kabul edilemez
olduğunakarar verilmesi gerekir.
b. İki Dereceli Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
27. Başvurucu, AYİM Birinci Dairesi tarafından verilen karar hakkındaki düzeltme talebinin
aynıDaire
tarafındankarara
bağlanmasınedeniyle
yargılamanıniki dereceli olarak
yapılmadığını
ileri
sürmüştür.28. Anayasa Mahkemesine
yapılanbir bireysel
başvurunun esasınınincelenebilmesi için kamu gücü
tarafındanihlal
edildiğiiddia edilen
hakkınAnayasa'da güvence
altınaalınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ve Türkiye'nin taraf
olduğuek protokollerin
kapsamınada girmesi gerekir. Bir
başkaifadeyle Anayasa ve
Sözleşme'nin
ortak koruma
alanı dışındakalan bir hak ihlali
iddiasınıiçeren
başvurununkabul edilebilir
olduğunakarar verilmesi mümkün
değildir(Onurhan Solmaz, B. No:
2012/1049, 26/3/2013, § 18).
29.
Sözleşme'yeek 7 No.lu Protokol'ün 2. maddesinde cezai konularda iki dereceli
yargılanma hakkı tanınmış
ise de
başvurukonusu edilen sürecin ceza
yargılamasına ilişkin olmadığı açıktır(E.G. [GK], B. No: 2012/ 12428, 13/10/2016, § 39).
30. Başvurucunun başvuru dilekçesinde ifade ettiği AYİM nezdinde temyiz yani iki dereceli
yargılanma hakkı,Anayasa'da güvence
altına alınmıştemel hak ve özgürlüklerden
olmadığı
gibi
Sözleşme'ninve buna ek Türkiye'nin taraf
olduğuprotokollerden herhangi birinin
kapsamınada girmemektedir (Mahir Akarsu, B. No: 2012/ 1096, 20/2/2014, §§ 42-45).
31.
Açıklanannedenlerle
başvurukonusu ihlal
iddialarınınAnayasa ve
Sözleşme'nin
ortak koruma
alanı dışında kaldığı anlaşıldığından başvurununbu
kısmının diğerkabul edilebilirlik
şartlarıyönünden incelenmeksizin konu
bakımındanyetkisizlik nedeniyle kabul edilemez
olduğunakarar verilmesi gerekir.
c. Özel Hayatın Gizliliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
32.
Açıkçadayanaktan yoksun
olmadığıve kabul
edilemezliğinekarar verilmesini gerektirecek
başkabir neden de
bulunmadığı anlaşılanözel
hayatın gizliliği hakkınınihlal
edildiğine ilişkin iddianın
kabul edilebilir
olduğunakarar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
33. Anayasa'nın "Özel hayatın gizliliği" kenar başlıklı 20. maddesi şöyledir:
"Herkes, özel
hayatınave aile
hayatına saygıgösterilmesini isteme
hakkınasahiptir.
Özel
hayatınve aile
hayatının gizliliğinedokunulamaz.
Milli güvenlik, kamu düzeni, suç
işlenmesininönlenmesi, genel
sağlıkve genel
ahlakınkorunması
veya
başkalarınınhak ve özgürlüklerinin
korunmasısebeplerinden biri veya
birkaçına bağlı
olarak, usulüne göre
verilmişhakim
kararı olmadıkça;yine bu sebeplen
bağlı
olarak gecikmesinde
sakıncabulunan hallerde de kanunla yetkili
kılınmışmerciin
yazılı
emri
bulunmadıkça;kimsenin üstü, özel
kağıtlarıve
eşyasıaranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin
kararıyirmidört saat içinde görevli hakimin
onayınasunulur.
Hakim,
kararınıel koymadan itibaren
kırksekizsaat içinde
açıklar;aksi halde, el koyma
kendiliğinden
kalkar.
Herkes, kendisiyle ilgili
kişiselverilerin
korunmasınıisteme
hakkınasahiptir. Bu hak;
kişinin
kendisiyle ilgili
kişiselveriler
hakkındabilgilendirilme, bu verilere
erişme, bunlarındüzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve
amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyide kapsar.
Kişiselveriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya
kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişiselverilerin
korunmasına ilişkinesas ve usuller kanunla düzenlenir. "
34. Özel hayat kavramı eksiksiz bir tanımı bulunmayan geniş bir kavramdır. Bu kapsamda korunan hukuki
değeresasen
kişisel bağımsızlıkolup bu koruma bir taraftan herkesin istenmeyen bütün müdahalelerden uzak kendine özel bir ortamda
yaşama hakkınasahip
olduğuna işaretetse de
diğertaraftan özel hayat
kavramınınherkesin
kişisel yaşamını istediği şekildesürdürme ve
dış dünyayıbu çemberden
ayrıtutma
kavramına indirgenemeyeceği açıktır.Bu
açıdan Anayasa'nın20. maddesi özel bir sosyal hayat sürdürmeyi güvence
altına almaktadır(Serap Torluk, B. No: 2013/9660, 21/1/2015, § 31).
35. Özel hayatın gizliliği hakkı kapsamında korunan hukuksal çıkarlardan biri de bireyin mahremiyet
hakkıdır.Ancak mahremiyet
hakkısadece
yalnız bırakılma hakkındanibaret
olmayıpbu hak, bireyin kendisi
hakkındakibilgileri kontrol edebilme hukuksal
çıkarınıda
kapsamaktadır.Bireyin kendisine
ilişkinherhangi bir bilginin kendi
rızası olmaksızın açıklanmaması, yayılmaması,bu bilgilere
başkaları tarafından ulaşılamamasıve
rızası hilafına kullanılamaması, kısacasıbu bilgilerin mahrem
kalmasıkonusunda menfaati
bulunmaktadır.
Bu husus , bireyin kendisi
hakkındakibilgilerin
geleceğinibelirleme
hakkına işaretetmektedir (Serap Torluk, § 32).
36. Bu yönüyle özel hayat, öncelikle bireylerin kendi bireyselliklerini
geliştirebilecekleri
ve
diğer kişilerleen mahrem
ilişkileregirebilecekleri kavramsal ve fiziksel bir alana
işaretetmektedir. Bu mahremiyet
alanı,devletin müdahale
edemeyeceğiveya
meşruamaçlarla asgari düzeyde müdahale
edebileceğiözel bir
alanı kapsamaktadır.Bireyin mahremiyet
hakkının mekanı,kural olarak özel
alandır.Ancak özel
hayatın gizliliği hakkı bazıdurumlarda kamusal alana da
genişleyebilir.Zira
meşrubeklenti
kavramı,bireyin mahremiyetinin kamusal alanda da
bazı koşullar altında korunmasınımümkün
kılmaktadır(Serap Torluk, § 33).
3 7.
Sözleşme'nindenetim
organlarının içtihatlarında"bireyin
kişiliğini geliştirmesive
gerçekleştirmesi" kavramınınözel hayata
saygı hakkının kapsamınınbelirlenmesinde temel alındığı anlaşılmaktadır. Özel hayatın korunması hakkının sadece mahremiyet hakkına
indirgenemeyeceği gerçeği karşısında kişiliğin
serbestçe
geliştirilmesiyleuyumlu birçok hukuksal
çıkarbu
hakkın kapsamınadahil
edilmiştir.Ancak özellikle mahremiyet
alanındacereyan eden cinsel içerikli eylem ve
davranışlarınbu alana dahil
olduğuna kuşkuyoktur (Serap Torluk, § 35). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), mesleki hayat çerçevesinde
kişilerin
özel
hayatı hakkında sorgulanmasınınve bunun
doğurduğuidari
sonuçların,buna ek olarak
kişilerin davranışve
tutumlarıgerekçe gösterilerek görevden
alınmalarınınözel
hayatın gizliliğine yapılmış
bir müdahale
oluşturduğunu vurgulamaktadır(
Özpınar/Türkiye,B. No: 20999/04, 19/10/2010, §§ 47, 48).
38.
Anayasa'nın20. maddesinde herkesin özel
hayatına saygıgösterilmesi
hakkınasahip
olduğuve özel
hayatın gizliliğine dokunulamayacağıbelirtilmekte olup bu düzenlemede yer verilen özel
hayatın gizliliği hakkı, Sözleşme'nin8. maddesi çerçevesinde özel hayata
saygı hakkı kapsamındagüvence
altına alınanhakka
karşılıkgelmektedir. Bireyin mahremiyet
alanınınve bu alanda cereyan eden eylem ve
davranışlarınında
kişininözel
yaşamı kapsamında olduğu açıktır.
Mahremiyet
hakkıve bu alana
ilişkinbilgilerin
gizliliğinin korunması
Anayasa Mahkemesi
tarafındanda
Anayasa'nın20. maddesi
kapsamında değerlendirilmektedir (K.Ş.,
B. No: 2013/1614, 3/4/2014, § 37; Serap Tortuk, §
36).
a. Müdahalenin
Varlığı39. "Ahlaki durum" sebebiyle TSK'dan
ayırma işleminetabi tutulan
başvurucuya ilişkinidari tahkikat sürecinden, TSK'dan
ayırma kararındanve A
YİM kararlarından anlaşıldığıüzere
başvuruyakonu süreçte özellikle
başvurucununözel
hayatı kapsamındaki davranışve
ilişkilerininönemli yer
tuttuğugörülmektedir. Bu
şartlar altındaözel
yaşamınaait unsurlar temel gerekçe gösterilerek verilen
ayırma kararının, başvurucununözel
hayatın gizliliği hakkınabir müdahale
oluşturduğu açıktır.b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
40.
Anayasa'nın20. maddesinde, özel
hayatın gizliliği hakkı açısındanbu
hakkıntüm
boyutlarına ilişkin olmadığı anlaşılan birtakım sınırlamasebeplerine yer
verilmişolmakla beraber özel
sınırlamanedeni
öngörülmemişolan
haklarındahi
hakkın doğasındankaynaklanan
bazı sınırlanbulunmakta, aynca
Anayasa'nın diğermaddelerinde yer alan kurallara
dayanılarakda bu
hakların sınırlanmasımümkün olabilmektedir. Bu noktada
Anayasa'nın
13. maddesinde yer alan güvence ölçütleri
işlevsel niteliğihaizdir (Serap Tortuk, § 38).
41.
Anayasa'nın"Temel hak ve hürriyetlerin
sınırlanması"kenar
başlıklı13.
maddesi
şöyledir:"Temel hak ve hürriyetler, özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasanınilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlıolarak ve ancak kanunla
sınırlanabilir.Bu
sınırlamalar, Anayasanın
sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine
aykırıolamaz. "
42. Belirtilen Anayasa hükmü, hak ve özgürlükleri
sınırlamave güvence rejimi
bakımından
temel öneme sahip olup Anayasa'da yer alan bütün hak ve özgürlüklerin yasa koyucu
tarafındanhangi ölçütler dikkate
alınarak sınırlandırılabileceğiniortaya
koymaktadır.Anayasa'nın bütünselliği
ilkesi çerçevesinde Anayasa
kurallarınınbir arada ve hukukun genel
kurallarıgözönünde tutularak
uygulanmasızorunlu
olduğundanbelirtilen düzenlemede yer alan
baştayasa ile
sınırlama kaydıolmak üzere tüm güvence ölçütlerinin,
Anayasa'nın20. maddesinde yer verilen
hakkın kapsamınınbelirlenmesinde de gözetilmesi
gerektiği açıktır(Serap Tortuk, § 40).
43.
Dolayısıylaözel
hayatın gizliliği hakkına yapıldığıiddia edilen müdahalenin incelemesinde kanunilik ve müdahaleyi
haklı kılansebeplerin var olup
olmadığıher somut
olayın
kendi
koşullaniçinde
değerlendirilmelidir.i. Kanunilik
44.
Anayasa'nın13. maddesinde yer alan, müdahalenin "kanun"la
yapılması şartına aykırılık bulunduğuna ilişkinbir iddiada
bulunulmamıştır. Yapılan değerlendirmelerneticesinde 926
sayılıKanun'un 94. maddesinin
işlemtarihinde yürürlükte olan (b)
fıkrasıile Sicil
Yönetmeliği'nin işlemtarihinde yürürlükte olan 60. ve 61. maddelerinin "kanunilik"
ölçütünü
karşıladığısonucuna
varılmıştır.ii.
MeşruAmaç
45.
Başvurucununözel
hayatına ilişkinbilgilere
dayanılarak hakkında ayırma işlemi işlemitesis edilmesinin askeri disiplinin
korunmasıve kamu hizmetinin
gereğigibi yürütülmesini
sağlamave bu itibarla milli
güvenliğin korunması amacını taşıdığı dolayısıylaözel
hayatın gizliliği hakkına ilişkin Anayasa'nın20. maddesi
kapsamında meşrubir
amacın bulunduğusonucuna
varılmıştır.iii. Demokratik Toplum Düzeninde Gerekli Olma ve Ölçülülük
46.
Anayasa'nın20. maddesinin
amacıesas olarak bireylerin özel
hayatlarına karşıdevlet
tarafından yapılabilecekkeyfi müdahalelerin önlenmesidir. Devletin aynca özel
hayatın
ve aile
hayatının gizliliği hakkınıetkili olarak koruma ve bunlara
saygıgösterme
şeklinde
pozitif
yükümlülüğüde
bulunmaktadır.Bu yükümlülük, bireylerin birbirlerine
karşıeylemleri
bakımındandahi özel hayata ve aile
hayatına saygı hakkının korunmasıiçin gerekli önlemlerin
alınmasıödevini de içermektedir (Ata Türkeri, B. No: 2013 /6057, 16/12/2015 § 42).
4 7. Özel hayatın gizliliği hakkının sınırlanması mümkün olmakla beraber
Anayasa'nın
13. maddesi
vasıtasıylaAnayasa'da yer alan tüm temel hak ve özgürlüklerin
sınırlandırılması
hususunda geçerli olan ilkeler, özel
hayatın gizliliği hakkının sınırlandırılmasındada dikkate
alınmalıdır.Buna göre demokratik toplum düzeninin gerekleri gözetilmeli,
sınırlamadaöngörülen
meşruamaç ile
sınırlandırma aracı arasında orantısızlık bulunmamalı, sınırlandırmayla ulaşılabilecekgenel yarar ile temel hak ve
özgürlüğü sınırlandırılanbireyin
kaybı arasındaadil bir denge
kurulmasınaözen gösterilmelidir (Marcus Frank Cerny [GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 73).
48. "Demokratik toplum düzeninin gerekleri"
kavramı,öncelikle özel
hayatın gizliliği hakkıüzerindeki
sınırlamalarınzorunlu ya da istisnai tedbirler
niteliğinde olmasını;başvurulabilecek
son çare ya da
alınabileceken son önlem olarak kendini göstermesini gerektirmektedir. "Demokratik toplum düzeninin gerekleri"nden olma, bir
sınırlamanındemokratik bir toplumda
zorlayıcıbir toplumsal
ihtiyacın karşılanması amacınayönelik
olmasını
ifade etmektedir. Buna göre
sınırlayıcıtedbir, bir toplumsal
ihtiyacı karşılamıyorsaya da
başvurulabilecekson çare
niteliğinde değilsedemokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir tedbir olarak
değerlendirilemez(Ata Türkeri, § 44).
49. Bu
bağlamdaözel
hayatın gizliliği hakkına yargısalveya idari bir müdahalenin toplumsal bir ihtiyaç
baskısını karşılayıp karşılamadığına bakılmasıgerekecektir.
Başvurukonusu olay
bakımından yapılacak değerlendirmelerintemel ekseni; müdahaleye neden olan idarenin ve derece mahkemelerinin
kararlarında dayandıklarıgerekçelerin, özel
hayatın gizliliği hakkının unsurlarındanolan mahremiyet
hakkını kısıtlama bakımından"demokratik toplum düzeninin gerekleri" ve "ölçülülük" ilkelerine uygun
olduğunu inandırıcıbir
şekildeortaya koyup
koyamadığı olacaktır(Ata Türkeri, § 45).
50. Personel rejimi gibi
sıkıkural ve
şartlaratabi bir alanda, kamu
makamlarınınfaaliyetin
niteliğive
sınırlamanın amacınagöre
değişen genişbir takdir yetkisinin
bulunması doğaldır.Bu kapsamda özel hayat
kavramınınsalt mahremiyet
alanına işaretetmeyip bireylerin özel bir sosyal hayat sürdürmelerini güvence
altınaalmakta
olduğu gerçeği karşısındaözellikle kamu görevlilerinin mesleki
yaşamlarıylada
bütünleşen bazıözel hayat
unsurları açısından sınırlamalara
tabi tutulabilecekleri
açıktır.Bununla birlikte bu
kişilerinde
diğer
bireyler için öngörülen
sınırlamalarda olduğugibi asgari güvence ölçütlerinden istifade etmeleri gerekir (Serap Tortuk, § 52).
51. Öte yandan mahremiyet alanına ait ya da bireyin varlığına veya kimliğine ilişkin önemli haklar veya hukuksal
çıkarlarsöz konusu
olduğuzaman kamu
makamlarınıntakdir yetkisi daha
dardır.Bu
bağlamdaözel
yaşamın gizliliği hakkınıncinsellik ve mahremiyet
hakkı
gibi yönleri söz konusu
olduğundatakdir yetkisinin daha dar
tutulmasıgerekmekte olup bu alanlara yönelik müdahalelerin
haklı olduğununkabul edilebilmesi için özellikle ciddi gerekçelerin
varlığı şarttır(Ata Türkeri, § 47).
52. Tesis edilen disiplin
işlemlerindeve bu
işlemlerinhukuka uygunluk denetiminin
yapıldığı
mahkeme
kararlarında,bireylerin özel
hayatlarına ilişkintutum ve eylemlerinin mesleki
hayatlarıüzerindeki etkilerinin
açıklanması,kamu hizmeti sunan ilgili
kurumların işleyişiüzerindeki etkilerinin ve risklerinin ortaya
konulmasıve bu hususlardaki
değerlendirmelerin
yeterli ve ikna edici gerekçelerle desteklenmesi,
ayrıcatesis edilen
işlemlerin
bireylerin
geçmişmesleki sicilleri ve
başarı durumlarıdikkate
alınarakölçülülük yönünden irdelenmesi gerekir (G.G. [GK], B. No : 2014/ 16701, 13/10/2016, § 60).
53. Son olarak AİHM kararlarına göre Sözleşme'nin 8. maddesi açıkça usul şartları içermemekle birlikte
anılanmaddeyle güvence
altına alınanhaklardan etkili bir
şekilde yararlanılabilmesiiçin müdahaleyi
doğurankarar alma sürecinin bu maddeyle korunan hak ve özgürlüklere gerekli
saygıyı sağlayacaknitelikte ve adil
olmasıgerekir. Bu
şekildekibir süreç,
başvurucunun8 . maddedeki
haklarını-deliller ve
kanıtlama konularıdahil- adil
şartlarda savunabileceği
etkili usule
ilişkingüvencelerden
yararlandırılmasınıgerektirir (Ciubotaru/Moldova, 27138/04, 27/4/2010, § 51; TP. ve
KM/Birleşik Krallık,B. No:
28945/95, 10/5/2001, § 72).
54 . Bu ilkeler
ışığında başvurukonusu idari sürecin
değerlendirilmesisonucunda ahlak
dışıhareketlerde
bulunduğu iddiasıyla başvurucu hakkındaidari tahkikat
başlatıldığı görülmüştür.Bu kapsamda Hava Kuvvetleri
Komutanlığınca başvurucununve
diğer bazıpersonelin ifadesinin
alındığı, başvurucununcinsel
hayatınadair
hususlarınesas olarak
başvurucunun
13/11/2009 tarihli ifadesinden
öğrenilmiş olduğu anlaşılmaktadır.Söz konusu ifade metninde
başvurucu hakkındaidari tahkikat
başlatıldığının belirtilmediğigibi hangi kapsamda
başvurucununifadesine
başvurulduğuhususunun da
açıklanmamış olduğuancak
başvurucunun
kendisine sorulan sorulan
yanıtladığı, geçmiştecinsel birliktelik
yaşadığı ilişkileri açıkladığıve cinsel
hayatına ilişkin hususlarıiçeren ifade metnini
imzaladığı anlaşılmıştır.55 . Başvurucu; Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı tarafından herhangi bir disiplin
cezasıtehdidi
olmayacağınagüvence verilerek manevi
baskı altındave
yanıltıcı
beyanlarla ifadesinin
alındığını,aldatma yöntemiyle özel
hayatıylailgili bilgilerin en ince
ayrıntısınakadar elde edilmeye
çalışıldığınıve özel
hayatına ilişkingerçek
dışıve hukuka
aykırıgerekçelerle
hakkında ayırma işlemitesis
edildiğiniileri
sürmüştür.56. AYİM Birinci Dairesinin 4/ 12/2013 tarihli ve E.2013/1210, K.2013 /1189 sayılı
kararında başvurucunun anılan iddiaları değerlendirilmiş
ve
anılangerekçelerle
davanınreddine karar
verilmiştir(bkz. § 15).
57. Somut olayda
başvurucununsöz konusu ifadesinin belirli ve somut fiiller belirtilmeden ve hangi hukuki
işlemeesas
alınacağıkonusunda bilgi verilmeden temin
edilmiş olması anılan
ifadeyi hukuki yönden
şüpheliduruma getirmektedir.
Ayrıcaifade alma
işlemi esnasında
sorulan sorular gözönüne
alındığında başvurucununmesleki
hayatını değilözel
hayatınıilgilendiren iddialara
yanıtvermek zorunda
bırakıldığıgörülmektedir. Bu kapsamda
başvurucuyayöneltilen
iddialarıngörevinin
ifasıyla değildaha çok mahremiyet
alanında gerçekleşen
özel
yaşameylemleri ile ilgili
olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıylaihtilaf konusu
ayırma işleminin kapsamımesleki
hayatın sınırlarını aşmaktadır.Bu
bağlamdaidarenin ve yargısal makamların karar gerekçelerinde, başvurucunun İnternet üzerinden ya da sosyal ortamlardan
tanıştığıçok
sayıda kadınlabirliktelik
yaşadığı,ahlaki yönden özenli bir
yaşam sürmediği
ve
cinselliğe düşkünlüğünün bulunduğutespitlerine yer
verildiğive karar
sonuçlarının
bu gerekçelere
dayandırıldığısonuç olarak
başvuruyakonu disiplin
işlemiile
yargısal
sürece konu edilen
davranışlarınesasen mesleki faaliyet ile ilgisi olmayan mahremiyet
alanınadahil özel
yaşameylemleri
olduğu anlaşılmaktadır.58 . Kamu görevlilerinin mesleki
yaşamlarıylada
bütünleşen bazıözel hayat
unsurları açısından sınırlamalara
tabi tutulabilecekleri
açıktır.Ancak
hakkındakitahkikat sonucunda TSK' dan
ayırma işlemitesis edilmesinin
başvurucununmesleki
hayatıüzerinde
olduğu
kadar temel geçim
kaynağındanyoksun
kalmasınedeniyle ekonomik
geleceğiüzerinde de önemli bir etki
oluşturduğubu nedenle
ayırma işleminindaha önemli hale
geldiği anlaşılmaktadır.Bu
bağlamdaözel
hayatın gizliliği hakkıüzerindeki
sınırlamalarınzorunlu
ya da istisnai tedbir mahiyetinde
olması başvurulabilecekson çare ya da
alınabileceken son önlem
niteliğinde olmasıgerekir.
59. AYİM kararında başvurucunun ifade alma işleminin usul ve içerik yönünden hukuka
aykırıunsurlar
taşıdığı iddialarına rağmen anılanifadenin
alındığı koşulların detaylı şekilde incelenmediği, başvurucununözel
hayatınınen mahrem yönünü
oluşturancinsel
hayatını geçmiş yıllardan
itibaren tüm
detaylarıyla anlatmasının nasıl gerçekleştiğininortaya konulmadığı görülmektedir. A YİM tarafından söz konusu soyut nitelikteki ifadede belirtilen hususlar dayanak
alınmaksuretiyle TSK'dan
ilişiğinkesilmesi
işlemine karşı açılan davanınreddedildiği anlaşılmıştır. Öte yandan Mahkeme kararında başvurucunun özel hayatına ilişkin tutum ve eylemlerinin mesleki
hayatıüzerindeki etkilerine dair yeterli ve ikna edici gerekçeler ortaya
konulmadığıgibi
anılaneylemlerin
TSK'nın işleyişiüzerindeki etkisi ve risklerinin de
detaylı şekilde açıklanmadığı, ayırma işleminedayanak olarak kabul edilen delillerin hukuka
aykırı şekildeelde
edildiğine ilişkinileri sürülen iddialar
hakkındabir
araştırma yapılmadığı görülmüştür.
60. Bu durumda
başvurucununmuhakeme
sırasında açıkve somut bir biçimde öne sürülen ve
davanınsonucunu
değiştirebileceknitelikte
olduğu anlaşılansöz konusu
iddialarına
Mahkemece makul bir gerekçe ile
yanıtverilmemesi,
başvurucununözel
hayatına ilişkin hususların mesleğiüzerindeki etkisinin
açıklanmamasıve özel
hayatın gizliliği hakkınagerekli
saygınıngösterilmesini adil
şartlarda savunabileceğiusule
ilişkinetkili güvencelerden başvurucunun yararlandırılmaması nedenleriyle A YİM kararının mahremiyet
hakkına
müdahaleyi
haklı kılacak şekildekonuyla ilgili ve yeterli gerekçe
içermediğikabul edilmelidir. Bunun
yanındatesis edilen
işlemin başvurucunun geçmişsicili ve
başarıdurumu dikkate
alınarakölçülülük yönünden
değerlendirilmediği, sınırlamaile
ulaşılabilecekgenel yarar ile temel hak ve
özgürlüğü sınırlanan başvurucunun kaybı arasındaadil bir denge
gözetilmediği, başvurucunun
özel
hayatının gizliliği hakkıüzerindeki
sınırlamanınzorunlu ya da istisnai tedbirler
niteliğinde olduğuveya
başvurulabilecekson çare ya da
alınabileceken son önlem
niteliğinde olduğuhususunda bir inceleme
yapılmadığıve gerekli özenin
gösterilmediği
sonucuna
ulaşılmıştır.61. Buna göre
başvurucunun Anayasa'nın20. maddesinde güvence
altına alınanözel
hayatın gizliliği hakkının
ihlal
edildiğinekarar verilmesi gerekir.
3. 6216
SayılıKanu'nun 50. Maddesi Yönünden
62. 30/3/2011 tarihli ve 6216
sayılıAnayasa Mahkemesinin
Kuruluşuve
YargılamaUsulleri
HakkındaKanun'un 50. maddesinin "Kararlar" kenar
başlıklı(1) ve (2)
numaralıfıkraları şöyledir:
"(]) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkınınihlal
edildiğineya da
edilmediğinekarar verilir.
İhlal kararıverilmesi halinde ihlalin ve
sonuçlarınınortadan
kaldırılması
için
yapılmasıgerekenlere hükmedilir. . ..
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa,ihlali ve
sonuçlarınıortadan
kaldırmakiçin yeniden
yargılamayapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir.
Yeniden
yargılama yapılmasındahukuki yarar bulunmayan hallerde
başvuruculehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılmasıyolu gösterilebilir.
Yeniden
yargılamayapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararındaaçıkladığı
ihlali ve
sonuçlarınıortadan
kaldıracak şekildemümkünse dosya üzerinden karar verir. "
63.
Başvurucu,hak ihlalinin tespiti ve
uyuşmazlık hakkındayeniden
yargılama yapılmasınahükmedilmesi ile birlikte 10.000 TL manevi tazminat talep
etmiştir.64.
Başvuruda Anayasa'nın20. maddesinde güvence
altına alınanözel
hayatın gizliliği hakkınınihlal
edildiğisonucuna
varılmıştır.65 . Özel hayatın gizliliği hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden
yargılama yapılmasındahukuki yarar
bulunduğundan kararınbir
örneğininyeniden yargılama yapılmak üzere A YİM Birinci Dairesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
66.
Başvurucu tarafındanmaddi ve manevi tazminat talebinde
bulunulmuşolmakla beraber yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın A YİM Birinci Dairesine gönderilmesine karar verilmesinin
başvurucununihlal
iddiası açısındanyeterli bir tazmin
oluşturduğu anlaşıldığından başvurucununtazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
67 . Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekalet ücretinden
oluşantoplam 2.006,10 TL
yargılamagiderinin
başvurucuyaödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
A. Kamuya
açıkbelgelerde
başvurucunun kimliğiningizli
tutulmasıtalebinin KABULÜNE,
B . 1. Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin yapısından kaynaklandığı ileri sürülen nedenlerle adil
yargılanma hakkınınihlal
edildiğine ilişkin iddianın açıkçadayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. İki dereceli yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA ,
3. Özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C.
Anayasa'nın20. maddesinde güvence
altına alınanözel
hayatın gizliliği hakkınınİHLAL EDİLDİĞİNE,
D.
Kararınbir
örneğininözel
hayatın gizliliği hakkınınihlalinin
sonuçlarınınortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Birinci Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
F. 206, 10 TL harç ve 1.800 TL vekalet ücretinden
oluşantoplam 2 .006 ,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE ,
G. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına,ödemede gecikme
olmasıhalinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/ 11/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan