• Sonuç bulunamadı

: ^ L "i 2> h!m"u Î> i'iii'i>ii>iiiiuii uiiiiiiiiu •MillMMÎ!'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share ": ^ L "i 2> h!m"u Î> i'iii'i>ii>iiiiuii uiiiiiiiiu •MillMMÎ!'"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

F i k i r

M O D E R N A M E R İ K A N M İ M A R İ S İ H A K K I N D A BİR N O K T A İ N A Z A R

Birleşik Devletler'deki modern mimarlar bu-günkü binaların «insanın bütünü» düşünülerek ya-pılması gerektiğine inanıyorlar.

Yazan: Aline B. LoucMıeim

New-York Times'den

•MillMMÎ!'

: ^L"i2>h!m"uÎ>i'iii'i>ii>iiiiuii u i i i i i i i i u

lUllOMÎııııııııaijüiülllinilllllll l l l l l l l l l l l l

3 ;i;ji!?3?«Hi0«s»illllllllllllı|||||| •

N e w - Y o r k ' d a Columbia Üniversitesi Mimarî Profesörü Talbot Hamlin, geçenlerde Mimarlar Bir-liğinde yaptığı bir konuşmada Amerikan mimarisinin son yirmi yıllık tarihçesini hülâsa ederek ezcümle dedi ki :

«Bugün, kafası işleyen hiç bir mimar, m o d e r n mimarî anlayışının ana prensiplerini, yani, kullanılan malzemenin öz vasıflarına sadık kalmağı, fonksiyo-nel plân yapmağı, kullanışlılık ve hendesî kompozis-yona yeni bir veçhe vermek prensiplerini reddetmez.

«Elbetteki, fonksiyonel inşaat, artık biliyoruz ki, sadece fonksiyon kâfi gelmiyor. M o d e r n mimarînin, ilk zamanlarda cari olan doğmalarından bir ç o -ğuna, biz artık ehemmiyet vermiyoruz... Bütün bun-lar mimarlık geleneğinin akışına karıştı gitti; biz, bunları kabul ediyor v e kullanıyoruz, veya hiç kul-lanmıyoruz, nasıl işimize gelirse öyle yapıyoruz.

«Biz, bu prensipleri yeni bir maksada ulaşmak vasıtaları olarak kabul ediyoruz, asıl mühim olan da budur... Mimarînin gerçek gayesi, insanları mesut kılacak bir muhitin yaratılmasına yardım olduğunu artık öğrenmiş bulunuyoruz... Bu demektir ki, fizikî ihtiyaçları kadar, hülyalarının da neden ibaret bu-lunduğunu keşfedebilmek için, insanları tetkik et-memiz lâzımdır. Aşağı yukarı, bir asırdanberi, ilk

defa olarak binalarımızın plânlarını inşaatın bütü-nünü g ö z ö n ü n d e tutarak meydana getiriyoruz.»

Profesör Hamlin, son yirmi yıl zarfında üç es-tetik başarı elde edildiğini kaydederek şöyle devam etti :

«Birincisi, teferrüatta zerafet diye adlandıraca-ğım bir başarıdır; şekillerin inceliği vasıtaların gaye-lere öyle güzel bir uygunluğu ki, sadece maddî v e teknik bakımdan münasip v e doğru olmakla kalmı-yor, aynı zamanda gözlerimize zevk veren şekiller de yaratıyor.

«ikincisi, inşa malzemesine karşı takınılan yeni tavırdır. Yirmi sene evvel öncü mevkiinde bulunan mimarlar, bütün eski inşa tarzını v e eski inşa malze-mesini istihfafla reddederek daima yepyeni olanları tercilh ediyorlardı. Halbuki bugün tuğla ile tahtayı v e yirmi sene önce beğenmediğimiz diğer çeşitli mal-zemeyi tekrar kullanıyoruz. İnşa malzemesine karşı bu değişen vaziyetle birlikte malzeme zenginliğin-den, satıh v e desen güzelliğinden zevk duymağa başladık; bu bakımdan bugünkü inşaat kısa bir za-man öncekinden daha zengindir, denilesilir.

(2)

yay-van inşa edilsin, çatısı ister yassı ister sivri yapılsın, ister ufkî, ister amudî bir gökdelen olsun, en mühim mesele insanların korkmıyacağı, altında eziliyormuş gibi bir his duymıyacağı, bilâkis içine girip zevk ala-cağı bir mimarî meydana getirmektir. Kanaatimce bugün şiddetle benimsenen bu gayenin doğurduğu mesele, mimaride beşerî ölçü ve nisbet meselesidir.»

Aşağı yukarı 2000 sene evvel Romalı Vitrivius mimarî sanatının üç şartı yerine getirmesi lâzımgel-diğini söylemişti: Kullanışlılık (veya fayda), sağ-lamlık (veya iyi bir strüktür) ve zevklilik. Mr. Ham-lin'nin ehemmiyetle belirtmek istediği nokta bu üçün-cü şarttı. Modern mimaride «zevk» fonksiyonla strüktürün hassas, şuurlu ve temiz bir şekilde geliştiril-mesinden doğuyor. Fonksiyon ve strüktür yolu ile mimar binanın dayandığı fikri ve maksadını ifade ediyor ve bu ifade tarzı ile, kullandığı mekân tertiba-tı, teferrüatm vuzuhu ve nisbetlerin, fasılaların ve mikyasın uygunluğu ile, malzemenin güzelliğinin meydana çıkarılışı ve binanın arazi ile münasebetinin belirişi ile «zevklilik» e, yani mimariyi inşaattan ayırd eden o maksatlı estetik güzelliğe vasıl oluyor.

Bugünkü mimarlar modern mimarî prensipleri-nin şuuruna varmışlardır. Bazıları, strüktürle fonksi-yonu, seviyesi hiç düşmeyen bir güzelliğe yükseltmiş-lerdir; bir kaçı ise, strüktürle fonksiyonu ahenkli, vazıh ve artistik bir şekilde işleyip geliştirerek «zevklilik» e varmışlardır.

Mr. Hamlin'in bahsettiği başarıların en yüksek bir örneği addedilebilecek bir binayı New-York'daki Modern Sanat Müzesinde tetkik etmek mümkündür. Illinois Teknoloji Enstitüsü Mimarî Şubesi Müdürü Ludving Mies van der Rohe tarafından meydana ge-tirilmiş halen Shicago'da inşa halinde bulunan apar-tıman kulelerinin fotoğrafları, plânları ve altı kadem boyundaki bir maketi müzede teşhir edilmektedir. 1919 danberi Mies van der Rohe camdan inşa edile-cek ve bir menşur gibi «ışık oyunları ile» güzelliğini belli edecek büyük ve yüksek bir binanın hülyasını kuruyordu. İlk iki projesi - biri, birbirini kateden sa-tıhlardan, diğeri de uzun münhanilerden müteşek-kil - şiir dolu tecrübeler mahiyetinde idi.

Bu ilk iki projenin ifade ettiği serbest fantezi zamanla, bugünkü 25 katlı iki kulenin olgun ve pra-tik projelerine kalboldu. Müstatil şeklindeki çelik karkas cür'etiyle apaçık meydana konmuştur; bu çe-lik çerçeve cam levhalarla kaplançnış ve ince çeçe-lik şeritlerle (fins) amudî hatlar tebarüz ettirilmiştir.

Spendrel (bir makas ile bir kuşaktan ibaret çatı pos-tası)' lerle, ne bir kuş kafesi gibi olan bina çerçeve-sinin vazıhlığı ihlâl edilmiş, ne de iç taraftan, zemin-den tavana kadar yükselen pencerelerzemin-den görülen manzara engellenmiştir. Gözü rahatsız etmıyecek şekilde yapılmış dar aluminium çubuklar, hem bü-yük cam levhaları «hopper» kısmından ayırmağa, hem de mikyası belirtmeğe yarıyor. Servis kısımları binanın merkezinde toplanmıştır. Dahilî plânlar, mi-marın ilk meydana getirdiği o geniş ve intizamlı şek-le nazaran çok değişmiş olmakla beraber, yine de kontrol altına alınmış akıncı bir mekân hissini veri-yor.

Dış görünüşünde, bu cam binalar ışıldıyor, in-celikle düşünülüp konmuş çelik taksimat gölge ve çizgilerle bu ışıltıyı daha da canlandırıyor; binaların camları karşılıklı ziya oyunları yapıyor ve hepsi bir-den güneş ışığının parlaklığını ve akıp gibir-den bulut-ları aksettiriyor.

Sanat münekkitleri Mies van der Rohe'yi ekse-riyetle fazla soğuk ve camid ve gayri insanî olmak-la itham etmişlerdir. Fakat bu binaolmak-larda, teferrüatta mükemmeliyet talep eden zihniyet, intizamlılık üze-rinde ısrar, malzemenin öz vasıflarına şaşmaz bir sa-dakat, mikyas ve nisbetlerin (Hollandalı ressam Piet Mondrian'ın tablolarında görüldüğü kadar titizce ve tam ayarlanması, binanın tabiat Ihâdiseleriy'ıe mü-nasebeti, hep birden, «insanın bütününe» yııminci asır insanının bütününe uygun bir mimarî yaratmak için bir araya getirilmiştir, o yirminci asır insanı ki hayatı hem bilgi, hem de sezgiye göre istikamet al-makta, ve hem sükûnet, hem heyecan, hem mantık, hem de şiir peşinde gitmektedir.

Modern Sanat Müzesi Mimarî Şubesi Müdürü Philip Johnson «Bugün Birleşik Devletler'de, 1951 yılını Amerikan mimarî tarihinin herhangi bir yılı ile b o y ölçüştürecek üç bina yapılmaktadır, demiştir. Birleşmiş Milletler binaları, Wisconsin, Racine'de Frank Lloyd Wright'ın yaptırdığı Johnson W a x ku-lesi ve Mies van der Rohe'nin bu apartman inşaatı.»

Bu binalar ispat ediyor ki, Vitrunius'un yaşadı-ğı birinci asır gibi bizim bu yirminci asrımız da «kul-lanışlılık, sağlamlık ve zevklilik» vasıflarını haiz bir mimariye sahip olabilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

A) Ticaretle uğraşmasında. D) Allah’ın emirlerini tebliğ etmesinde. Peygamberlik görevi, Yüce Allah tarafından verilmiş zor ve sorumluluk isteyen bir görevdir. Bu görevi

Para başlığı altında, çok kapsamlı şeylere değineceğim. Örnek olarak; “Nasıl ev sahibi olunur?”, “Nasıl mortgage (ev kredisi) alı- nır?”, “Borçlar

Bu çalışma ile, ebeveyn danışmanlığı programlarının, İnanılmaz Yıllar ve Uluslararası Çocuk Gelişimi Programı’nın, mülteci geçmişi olan aileler ve çocuklar

• b.Oyunlar: çocuk oyunları, yalın oyunlar; kaleyi almak, kukalı saklambaç gibi basit çocuk

• Buna ek olarak, insanlar gibi keçi ve koyun gibi çiftlik hayvanları da infertilite veya subfertilite sorunlarından muzdariptir, bu da ömür boyu üretkenliklerini düşürür..

Laura Olivieri, a paediatric cardiologist, displays a heart model created by a 3-D printer It may sound like something out of science fiction, but doctors at Children's National

Felsefe Tar h Atölyes ’n n amacı felsefen n ortaya çıkıp gel ş m n dünya m toloj ler nden başlayıp günümüze kadar tak p etmek, felsef düşünmen n ne demek

Fil çapraz (diagonal) olarak istediği kare sayısında hamle yapar.Filin önünde aynı renkten bir taş varsa fil o taşın üzerinden geçemez. Yani o yöne doğru hareket etmek