• Sonuç bulunamadı

Hasan el-Basrî’nin kader risalesinin tefsir ilmi açısından değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hasan el-Basrî’nin kader risalesinin tefsir ilmi açısından değerlendirilmesi"

Copied!
28
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hasan el-Basrî’nin Kader Risalesinin

Tefsir lmi Açsndan Deerlendirilmesi

Yrd. Doç. Dr. ahin GÜVEN*

Özet

Hasan el-Basrî, Kur’ân vahyinin iniine tanklk etmi olan sahabe neslinin yetitirmi olduu tâbiîn dönemi âlimlerinden birisidir. Onun gerek yaants gerekse düünceleri sonraki nesiller için büyük bir örneklik tekil etmitir. slâmî ilimlerin net olarak birbirlerinden ayrlmadklar bir zaman diliminde yaam olmas onu, tek bir ilmî disiplin açsndan deil, tefsir, fkh, kelam, ta-savvuf vb. ilimler açsndan da öncü ve önemli bir âlim klmtr. Hasan el-Basrî’nin, dönemin Emevî halifelerinden Abdülmelik b. Mervan’n kendisine göndermi olduu mektuba kar yazd cevabi yaz, konusundan hareketle “kader risâlesi” olarak mehur olmutur. Bu sebeple söz konu-su risâle, kendisinden sonraki dönemlerde içeriinden hareketle hep “Kelâm lmi”yle ilgili eser ve çalmalarn konusu olagelmitir. te biz de bu çalmamzda söz konusu risâlenin, tefsir ilmi aç-sndan ne ifade ettiini ve dönemin tefsir çalmalarna dair ne tür bilgiler verdiini, yine bu risâle metninden hareketle anlamaya ve açklamaya çalacaz. Zira bu risâle, slam ümmetinin üzerin-de ihtilafa dütüü ilk ve en önemli meselelerüzerin-den birisi olan “kaüzerin-der” konusunu, Kur’ân âyetlerini merkeze alarak anlamaya ve yorumlamaya çalan erken dönem ilmi çalmalarndan birisidir. Dolaysyla bu risâleden hareketle “konu merkezli” Kur’ân çalmalarna k tutacak hususlar, imkânlar ölçüsünde tesbit etmeye çalacaz.

Anahtar Kelimeler: Hasan el-Basrî, risâle, kader risâlesi, tâbiîn âlimi, tefsir ilmi, Abstract

Hassan el-Basri was one of Tabeen scholars which they are brought up by Sahâba generation had witnessed nuzul al-Quran. They had constituted a great example for following generation with their thoughts and life style. Tabeen are pioneer and important scholars in areas Tafseer, Islamic Jurispundence, Kalâm, Tasawwuf etc. because they lived in period that Islamic sciences not sepa-rated from each other. Risâle Al-Qadar is Hassan el-Basri`s letter had been send to Umayyad Khalifa Abdulmelik b. Mervan. This letter had became famous because of it`s content. This risâla attracted the attention of Islamic theologians in later periods. In this article, we will try to uncover its importance and meaning in terms of tafseer; because being controversial subject mat-ter qadar was discussed in this risâla on the basis of Quranic verses. We think that this article will contribute to the works of thematic Quran.

Key Words: Hassan el-Basri, risâla, qadar, tabeen scholar, tafseer

Giri

Hasan el-Basrî (ö. 110/728), tâbiîn döneminin önde gelen âlimlerinden birisi-dir. Hicri yirmi ylnda Medine-i Münevvere’de dünyaya gelmi, ilk eitim ve terbiyesi seçkin sahabeler elinde gerçeklemitir. Hz. Ali’nin (ö. 40/661) halife

* Erciyes Üniversitesi lahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dal Öretim Üyesi, Kayseri.

(2)

olmasna, yani on alt yana kadar, Medine’de ikamet eden Hasan el-Basrî, bundan sonraki hayatn babasnn da memleketi olan Basra’da geçirmitir.1 Hicri

110 ylnda Basra’da seksen sekiz yanda iken vefat eden Hasan el-Basrî, hayat-nn sonuna kadar ilim ve iratla megul olmutur.2

Hasan el-Basrî’nin kiiliinin olumasnda yaad dönem hadiselerinin bü-yük bir etkisi olmutur.3 Hem ikamet ettii ehir olan Basra hem de yaad zaman dilimi açsndan Hasan el-Basrî’nin hayat, slâm düüncesinde fakllama-larn hz kazand ve ekolleme sürecine adm atld bir zaman ve mekân dilimine tekabül etmektedir.4

Hasan el-Basrî, Hz. Peygamber’den sonra slâm tarihinde kiilii, ahsiyeti, ilmi ve ahlak ile ilgili farkl mezhep ve ekollerin, kendi görülerini temellendir-mede referans gösterme hususunda üzerinde ittifak ettikleri ondan baka bir tarihsel ahsiyet neredeyse yok gibidir. Mûtezile’den Ehl-i Sünnet’e, Kaderiy-ye’den Tasavvuf’a kadar birçok mezhep ve ekol onu dinde “imam”, “önder” ve “otorite” olarak kabul etmilerdir.5 Meselâ zâhidane yaants, mutasavvflarn

onu kendi öncülerinden birisi olarak kabul etmelerine neden olmutur.6 Daha

sonraki dönemin Ehl-i Sünnet âlimleri ise Hasan el-Basrî’yi kendi selefleri

1 Bkz: erif Hâtim b. Arif Avnî, el-Mürselü’l-Hafi ve Alâkâtuhu bi’t-Tedlis: Dirase Nazariyye ve

Tatbikiyye alâ Merviyyati’l-Hasan el-Basrî, Riyad 1997, I/236. Hasan el-Basrî’nin babas,

sahabe-nin ileri gelenlerinden Zeyd b. Sâbit’in (ö.54/673) azatls olan Basra’l Yâser, annesi ise Ümmü Seleme’nin (ö.35/655) azatls ve hizmetkâr olan Hayre’dir. Bundan dolay Hasan- Basrî ile daha çok Ümmü Seleme ilgilenmi, onun bilgili ve hakîm bir kii olarak yetimesinde vahyin nazil olduu Peygamber evinin o atmosferinin büyük bir rolü olmutur (Bkz: emsüddin Ahmed b. Muhammed Ebu’l-Abbâs b. Hallikân, Vefayâtu’l-A’yân an Enbâi’z-Zaman, Beyrut, II/69;

Mu-hammed Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-Müfessirûn, Beyrut, Ts., I/84; Ahmed b. Mustafa

Ta-köprüzâde, Miftâhu’s-Saâde ve Misbâhu’s-Siyâde fî Mevzûâti’l-Ulûm, Beyrut, Ts., II/145-146;

Sü-leyman Uluda, “Hasan- Basrî”, DA, stanbul 1997, XVI/291). Neticede Hasan el-Basrî

anne-si tarafndan, Hz. Peygamber katndaki konumu Hz. Âie’den (ö.58/678) sonra gelen Hz. Ümmü Seleme’ye, babas tarafndan ise Hz. Peygamber’in vahiy kâtipliini yapm ve kaynaklarn brânice ve Süryanice bildiini belirttii; ayrca Kur’ân- Kerîm’i hem cem’ hem de istinsah eden heyetin içinde bulunan ve bakanln yapan büyük sahabi Zeyd b. Sâbit’e mensup bir tâbiîndir (bkz: bn Hacer el-Askalânî, el-sâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe, Kahire, Ts., I/561).

2 Bkz: Ebû Abdullah b. Sa’d, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, Beyrut, Ts., VII/177; Taköprüzâde,

Miftâhu’s-Saâde, II/146; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, stanbul 1973, I/128.

3 Meselâ o henüz 15–16 yalarnda iken Hz. Osman’n (ö. 35/656) ahadetine ve am valisi

Muâviye b. Ebî Süfyân’n (ö. 61/680) merkezî otoriteden ayrlmasna tanklk etmitir. Yine o Ziyâd b. Ebîhi ve Haccâc b. Yûsuf (ö. 96/714) gibi zalim valilerin yönettii Basra’da ikamet et-mi ve yaad süreç içerisinde Hâricîler, Kisâniyye, Cebriye ve Kaderiye gibi frkalarn çkmas-na tanklk etmitir (bkz: Reîd el-Hayyûn, Mu’teziletü’l-Basra ve Badâd, Beyrut 1997, s. 26).

4 Bkz: Ali Sami en-Neâr, Ne’etü’l-Fikri’l-Felsefî fî’l-slâm, Kahire 1980, II/250. 5 Bkz: el-Hayyûn, Mu’teziletü’l-Basra ve Badâd, s. 26.

6 Bkz: Michael Schwarz, “Hasan Basrî’nin Kader Risâlesi Üzerine”, (çev. Muhit Mert), Gazi

Üniversitesi Çorum lahiyat Fakültesi Dergisi, Çorum 2003, s. 123; el-Hayyûn, Mu’teziletü’l-Basra ve Badâd, s. 34.

(3)

snda saymaya büyük özen göstermilerdir.7 Dier taraftan yine kendisinden

sonraki zaman diliminde sistemleen Mutezile ekolü de onu ilk kaderilerden saymaktadr. Çünkü bu ekolün kurucularndan olan Vâsl b. Atâ (ö. 131/748) ve Amr b. Ubeyd (ö. 144/761) onun Basra’daki ders halkalarndan yetimilerdir.8

Dolaysyla her ekol kendisini onunla ilikilendirmi ve böylece meruiyet kes-betmitir. Hatta bu ilgi ve meruiyet sebebiyle kimi ekoller kendi görülerini ona dayandrrken, kimileri de ona ait olduu sabit olan görülerini ondan tenzih etme yoluna gitmilerdir.

Hasan el-Basrî’nin ilmi faaliyetleri, ilim meclislerindeki özel talebelerine ve halka tefsir, hadis, fkh ve ahlaka dair verdii derslerdir. Dolaysyla slâmî ilimlerin net olarak birbirlerinden ayrlmadklar bir zaman diliminde yaam olmas onu, sadece tefsir ilmi açsndan deil, fkh, kelam, tasavvuf vb. ilimler açsndan da öncü ve önemli bir âlim klmtr. Ancak Hasan el-Basrî’nin ilim halkalarnda ya da halka açk verdii derslerinin yannda, dönemin önemli ilmî faaliyetlerinden birisi olan “risâle yazma”9 dediimiz metotla çeitli konulara dair

görülerini açklama imkân da bulduu görülmektedir. Nitekim dönemin vali ve halifelerine çeitli vesilelerle risâleler yazp gönderdii bilinen bir husustur. Özellikle de halife Ömer b. Abdülaziz (ö.101/720) ve Abdülmelik b. Mervan’a (ö.86/705) gönderdii mektuplarn ilmi deeri ve önemi, sadece kendi döneminin deil daha sonraki dönemlerin ilmi faaliyetlerini de yönlendiren bir etkiye sahip olmutur. Nitekim teolojik alanda ortaya konan risâlelerin en eskisi tâbiîn nesli-nin en önemli temsilcilerinden olan Hasan el-Basrî’ye atfedilmektedir.10

7 Bkz: Abdulkâhir Badâdî, el-Fark Beyne’l-Frak, Beyrut, Ts., s. 363; Abdülkerim e-ehristânî,

el-Mile’l-ve’n-Nihal, Beyrut 1986, I/47; Muhammed Âbid el-Câbirî, slâm’da Siyasal Akl, (çev.

Vecdi Akyüz), stanbul 1997, s. 601; Schwarz, “Hasan Basrî’nin Kader Risâlesi Üzerine”, s. 123.

8 Bkz: el-Hayyûn, Mu’teziletü’l-Basra ve Badâd, s. 26; Schwarz, “Hasan Basrî’nin Kader Risâlesi

Üzerine”, s. 123–124; Yavuz, “Hasan- Basrî”, DA, XVI/305.

9 Bizzat Hz. Peygamber zamannda bir tebli arac ve yöntemi olarak kullanlan risâle yazma

(mektuplama), daha sonraki dönemlerde ilim ve devlet adamlarnn bilgi al-verii, ilmi bir konuda karlkl müzakere gibi sebeplerle kullanlm olan bir iletiim arac olma özelliini ta-maktadr. Bu sebeple farkl memleketlerdeki ilim adamlar arasnda iletiimi ve müzakereyi sa-layan ve adna risâle dediimiz ey, aslnda o risâleyi yazan kiinin konu ile ilgili düünce ve ka-naatini ihtiva eden ilmi bir belge ve kanttan ibarettir. Nitekim Kâtip Çelebi “risâle”yi, “bir me-seleyi özetle ele alp inceleyen ve o konudaki neticeyi ortaya koyan ksa metin” eklinde tarif etmitir (bkz: Kâtip Çelebi, Kefü’z-Zünûn, stanbul 1971, I/840). Genellikle belli bir konuda yazlm küçük ölçekli eserler için bir isim olarak kullanlan risâlenin manas, zaman içinde hi-tap, kihi-tap, makale, inceleme ve aratrma kelimelerini karlayacak ekilde genilemitir. Nite-kim günümüz modern Arapçasnda akademik anlamda yaplan ilmi çalmalarn ad da “risâle”dir ve “Risâletü’l-Macstr” ve Risâletü’d-Doktora” gibi isimlerle anlmaktadr (Geni bilgi için bkz: Rahim Er, Risâle, DA, stanbul 2008, XXXV/112).

10 Bkz: Julian Oberman, “slâm’n lk Dönemlerinde Politik Teoloji –Hasan el-Basrî’nin Kader

Üzerine Mektubu”, (çev. Muhit Mert), Kelam Aratrmalar II 2006, s. 131 vd.; Er, “Risâle”,

XXXV/112. Ancak risâle formatnda olan bu ilmi içerikli metinlerin kaleme alnmas, sadece Hasan el-Basrî’ye ait bir yöntem deildir. Çünkü tâbiîn nesline mensup kimi âlimlerin, teolojik düüncelerini kolaylkla anlatabilmek için seçtikleri yollardan birisinin de risâle formu olduu

(4)

te Hasan el-Basrî’nin, dönemin Emevî halifelerinden Abdülmelik b. Mer-van’n kendisine göndermi olduu mektuba kar yazd cevabî yaz, konusun-dan hareketle “Kader Risâlesi” olarak mehur olmutur.11 Bu sebeple söz konusu

risâle, kendisinden sonraki dönemlerde içeriinden hareketle hep “Kelâm l-mi”yle ilgili eser ve çalmalarn konusu olagelmitir. Bu çalmada söz konusu risâlenin tefsir ilmi açsndan ne ifade ettii ve dönemin tefsir çalmalarna dair ne tür bilgiler verdii, yine dönemin orijinal bir metninden hareketle anlalmaya ve açklanmaya çallacaktr. Yine bu risâleden hareketle “konu merkezli” Kur’ân çalmalarna k tutacak hususlar tespit edilecektir. Bu arada daha sonraki dönemlerde sistemleen Ulûmu’l-Kur’ân’a dair risâlede hangi bilgilerin olduunu, bu bilgilerin Kur’ân- anlama ve yorumlama aamasnda kullanlma-masnn ne gibi yanl anlamalara (belki de hiç anlamamaya) sebep olduu, risâleden hareketle ortaya konulmaya çallacaktr. Hatta gerek kelime gerekse cümlelerin anlamlarn tayin ve tesbitte balam bilgisi diye ifade edebileceimiz siyak-sibak (metin-içi balam) ile sebeb-i nüzule (metin-d balam) dair bilgile-rin Kur’ân tefsibilgile-rinde nasl kullanlmas gerektiine dair bilgiler de sözü edilen bu risâleden hareketle tespit edilmeye çallacaktr.

Ancak risâleyi tefsir ilmi açsndan deerlendirmeye geçmeden önce, Hasan el-Basrî’nin tefsir ilmindeki yeri ve önemi ile söz konusu risâlenin yazl amac ve mevsukiyeti hakknda ksaca bilgi vermek istiyoruz.

1. Hasan el-Basrî’nin Tefsir lmindeki Yeri

Hasan el-Basrî, ilimlerin tedvininden önceki bir dönemde yaad için, onu slâmi ilimlerin herhangi birisiyle snrlandrmak ya da kaytlamak doru olmaz. mam ez-Zehebî’nin dedii gibi o bir “allâme” ve “mütebahhir”dir.12 Dolaysyla o

slâmî ilimlerin hemen her alannda yetkin bir “müctehid”13 ve nüfuz sahibi bir

kimsedir.14

Her eyden önce unu belirtmek gerekir ki Hasan el-Basrî’nin tefsir, fkh,

bilinmektedir. Daha sonra gelenler de bu risâle formunu kendi görü ve düüncelerini ifade et-mek için benimseyip kullanmlardr (bkz: Er, Risâle, XXXVI/113). Bunun içindir ki yazma eser

kütüphanelerinin en zengin bölümlerinden birini risâleler ve bunlarn bir araya getirilmesiyle oluturulan “mecmûatu’r-resâil”ler tekil etmektedir (bkz: Mustafa Uzun, “Risâle”, DA,

stan-bul 2008, XXXV/114–115).

11 Bkz: Ahmet Zeki Safvet, Cemheretü Resâili’l-Arab, Beyrut, Ts., II/233-234 ve 324-334. 12 Bkz: Zehebî, Tezkiratu’l-Huffâz, I/71; Bilmen, Tefsir Tarihi, I/281. Nitekim bn Sa’d

Ta-bakât’nda Ebû Katâde el-Adevi’nin Hasan el-Basri hakknda öyle dediini aktarmaktadr: “Bu üstada –yani Hasan el-Basrî’ye- dikkat edin ve iyi bakn! Vallahi ben, düüncelerinin benzerlii bakmndan Ömer b. Hattab’a ondan daha çok benzeyen baka bir kimse görmedim” (bkz: bn Sa’d, Tabakât, VII/161).

13 Bkz: Kal’acî, Mevsûatü’l-Fukh’l-Hasen el-Basrî, I/19; Kubat, Hasan el-Basrî, s. 28. 14 Bkz: Obermann, “slâm’n lk Dönemlerinde Politik Teoloji” s. 115.

(5)

lam ve ahlaka dair sözlerinin büyük bir ksm ya bir âyetin meâli ya da tefsiridir.15

Dolaysyla düüncesinin mihverini Kur’ân oluturmaktadr. O, yaad hayatla Kur’ân ve Sünnet arasndaki alâkann yeniden tesisini savunan ve bunu yaad hayatla da fiili olarak gösteren aksiyoner bir âlimdir.16 Bu sebeple olsa gerek ki

neredeyse hiçbir rivâyet ve dirâyet tefsirinin Hasan el-Basrî’nin görülerinden bigâne kalmad görülmektedir. Onun birtakm âyetlere getirdii yorumlar, hem kendisinin hem de temsil ettii tâbiîn dönemi tefsir hareketlerinin niteliine dair önemli bilgiler vermektedir.

Hayatnn çocukluk ve ilk gençlik yllarn Medine’de geçiren Hasan el-Basrî, Ebû Mûsâ el-E’ârî’den (ö. 44/655) Kur’ân örenmi, bn Abbas (ö. 68/687), bn Ömer (ö. 73/693), Enes b. Mâlik (ö. 93/712), Sümâre b. Cündüb (ö. 50/670) gibi sahabeden ilim tahsil etmitir.17 Mehur talebeleri arasnda ise Katâde b. Diâme

(ö. 118/736), Vâsl b. Atâ (ö. 131/748), Amr b. Ubeyd (ö. 144/761) ve Hiâm b. Hasan el-Ezdî (ö. 148/765) gibi âlimler bulunmaktadr.18

Temellerini Abdullah b. Mes’ûd’un (ö. 32/653) att Irak tefsir ekolünün Basra kolu19 temsilcilerinden birisi olan Hasan el-Basrî’nin20 Basra’daki cami

15 Bkz: Ebû’l-Ferec Cemaleddin Abdurrahman bnü’l-Cevzî, el-Hasen el-Basrî, Kahire 1931bn

Cevzî, s. 27; Ebû Nuaym, Ahmed b. Abdullah b. shak, Hilyetü’l-Evliyâ ve Tabakâtu’l-Asfiyâ,

Kahire 1979, II/156 vd.

16 Tahsin Görgün, “Hasan- Basrî”, DA, stanbul 1997, XVI/294. 17 Bkz: Bilmen, Tefsir Tarihi, I/281.

18 Bkz: bn Sa’d, Tabakât, VII/177; Muhammed Abdurrahim, Tefsîru’l-Hasan el-Basrî, Kahire, Ts.,

I/43;Ethem Levent, Tefsîru’l-Hasan el-Basrî ve Tefsir lmindeki Yeri, Ankara 1978, s. 8.

19 Bizzat Hz. Peygamber’den aldklar ilimleri gittikleri yerlerde yaymaya çalan bir ksm

sahabe-nin öncülük ve hocalk etmi olduu tefsir medreseleri/ekolleri olumutur. Bunlardan en me-huru, bn Abbas’n hocaln yapt Mekke tefsir ekolü, bn Mes’ûd’un öncülük ettii Irak/Kûfe tefsir ekolü ve Übeyy b. Ka’b’n öncülük ettii Medine tefsir ekolüdür (Geni bilgi için bkz: Muhammed Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-Müfessirûn, Beyrut, Ts., I/70 vd.; Muhsin

Demirci, Tefsir Tarihi, stanbul 2003, s. 95 vd.; el-Cugbeyr, el-Hasen el-Basrî ve Hadîsühû’l-Mursel, s. 45).

20 Aslnda Hasan el-Basrî, tefsir ve dier slâmî ilimlere dair bilgilerini Kûfe tefsir ekolünün hocas

olan Abdullah b. Mes’ûd’dan almamtr. Dolaysyla bu anlamda Kûfe tefsir ekolünün bir tem-silcisi saylmasa gerektir. Ancak o Hz. Ali’nin hilafetiyle birlikte Medine’den ayrlm ve nere-deyse bütün hayatn Basra’da geçirmitir. Basra’ya vardktan sonra kendisine müracaat edilen ilmi bir otorite olduu için genel olarak Basra ve Kûfe’yi de içine alan Irak bölgesinin Tâbiîn dönemindeki öncü âlimlerinden birisi olarak kabul edilmitir. te bu sebeple “Irak tefsir eko-lü”nün Tâbiîn dönemi temsilcilerinden birisi olarak kabul edilmitir. te bu ayrnt sebebiyle olsa gerek ki “et-Tefsîr ve’l-Müfessirûn” sahibi ez-Zehebî’de bu ekolü, “Irak Tefsir Ekolü” olarak isimlendirmitir; Kûfe tefsir ekolü olarak deil (bkz: Zehebî, et-Tefsîr ve’l-Müfessirûn, I/70 ve 80).

Kimi tefsir tarihçilerine göre ise Basra tefsir ekolü, müstakil bir ekoldür. Sahabeden temsilcileri, Hz. Ali, onun hilafeti döneminde Basra valilii yapan bn Abbas ve yine sahabeden Basra valili-i yapan Ebû Mûsâ E’ârî’dir. Basra’da tâbiîn dönemi temsilcilerinin banda ise Hasan Basrî, Kâtâde b. Diâme ve Rabi’ b. Enes gibi seçkin kiiler bulunmaktadr (bkz: Cugbeyr,

el-Hasen el-Basrî ve Hadîsühû’l-Mursel, s. 45.) Nitekim Kitâbu’l-Mebânî sahibi Hasan- Basrî’yi bn

Abbâs’n talebelerinden birisi olarak kabul eder. (Bkz: Mukaddimetân fî Ulûmi’l-Kur’ân, Nr.

(6)

derslerinde Kur’ân’n tamamn tefsir ettiine dair rivâyetler bulunmaktadr.21

Nitekim kimi kaynaklarda kendisine bir tefsir de nispet edilmektedir.22 Fakat o

dönemin ilim aktarma geleneinin genelde rivâyet yoluyla olmas sebebiyle23

Hasan el-Basrî’ye nispet edilen bu tefsirin, talebeleri tarafndan derlendii veya onlarn da rivâyetlerinden daha sonrakilerin derleyip kayda geçirdiklerini söyle-mek, daha isabetli bir tercih olarak gözükmektedir.24 Nitekim kimi ilim

adamla-rna göre Hasan el-Basrî’nin tefsire dair görülerini derleyen (veya kendisinden sonrakilere nakil yoluyla aktaran) en önemli kii, ayn zamanda Mûtezîlî düün-cenin öncü âlimlerinden de birisi olan talebesi Amr b. Ubeyd’dir.25 Bu arada

Hasan el-Basrî’ye tefsirinin dnda daha baka eserler de atfedilmitir.26 Bu

eserlerinden tefsir (veya Ulûmu’l-Kur’ân) alanyla ilgili olanlar unlardr:

Nüzûlü’l-Kur’ân ve Adedü Âyi’l-Kur’ân.27

Aslnda Hasan el-Basrî’nin tefsirle ilgili açklamalar daha çok Süfyan b. Uyeyne (ö. 198/814), Muhammed b. Cerîr et-Taberî (ö. 310/923), mam Mâtürîdî (ö. 333/944), Tabersî (ö. 548/1127), Ebü’l-Ferec bnü’l-Cevzî (ö.

21 Bkz: emsüddîn Muhammed b. Ahmed b. Osman ez-Zehebî, Siyerü A’lâmi’n-Nubelâ, Beyrut

1985, IV/580 vd.

22 Bkz: Ebu’l-Ferec Muhammed b. shak b. Nedîm, Kitâbü’l-Fihrist, Tahran 1366, s. 202;

emsüd-din Muhammed b. Ali b. Ahmed ed-Dâvûdî, Tabakâtu’l-Müfessirîn, Kahire–1972, I/147; Kâtip

Çelebi, Kefü’z-Zünûn, I/446; Fuat Sezgin, Târîhu’t-Türâsi’l-Arabî, (çev: M. Fehmi Hicâzî ve

Fehmi Ebû’l-Fadl), Kahire–1977, I/49.

23 Bkz: Abdulhamit Birk, “Hasan- Basrî”, DA, stanbul 1997, XVI/301. Kimi ilim adamlar

Hasan el-Basrî’nin birçok âlim yetitirdiini, ama hiçbir kitap telif etmediini söylerken, kimi kaynaklar da onun salnda birçok kitap telif ettiini, fakat onlar vefatndan hemen önce yak-trdn kaydetmilerdir (bkz: Husarî, Hayâtu’l-Hasan el-Basrî, s. 277; Kubat, Hasan el-Basrî, s.

76–77). Tabakât sahibi ise Hasan el-Basrî’nin ölümünden önce bir sayfa hariç bütün kitaplarn oluna yaktrdn söylerken, talebelerinden Humayd et-Tavîl(ö. 139)’in daha önce onlar alp istinsah ettiini ve geri verdiini söylemektedir (bkz: bn Sa’d, Tabakât, VII/173–175).

24 Bkz: Bilmen, Tefsir Tarihi, I/281.

25 Bkz: Sezgin, Târîhu’t-Türâsi’l-Arabî, I/49; smail Cerraholu, Kur’ân Tefsirinin Douu ve Buna

Hz Veren Âmiller, Ankara 1968, s. 159; Abdullah Aydnl, Hasan Basrî; Hayat ve Hadis lminde-ki Yeri, Atatürk Üniversitesi lahiyat Fakültesi Dergisi, S. 8, Erzurum–1988, s. 95; Birk,

“Ha-san- Basrî”, DA, XVI/301. Taköprüzâde, Amr b. Ubeyd’e “Kitâbu’t-Tefsîr” isminde bir eser

nispet etmekte ve fakat onu Hasan el-Basrî’den aldn/naklettiini söylemektedir (bkz: Ta-köprüzâde, Miftâhu’s-Saâde, II/146).

26 Bkz: bn Nedîm, Fihrist, s. 202; Fuat Sezgin, Târîhu’t-Türâsi’l-Arabî, (çev: M. Fehmi Hicâzî ve

Fehmi Ebû’l-Fadl), Kahire 1977, I/49. lgili eserler ve bunlar hakkndaki deerlendirmeler için bkz: Kubat, Hasan el-Basrî, s. 77–82.

27 Bkz: bn Nedîm, Fihrist, s. 202; Dâvûdî, Tabakâtu’l-Müfessirîn, Kahire 1972, I/147; Sezgin,

Târîhu’t-Türâsi’l-Arabî, I/49. Ayrca kendisi de bir kraat imam olan Hasan el-Basrî’nin, kraatle

ilgili görü ve tercihleri de kayda deer önem arz etmektedir. Yedi mütevâtir kraat imamndan birisi kabul edilmemekle birlikte âz kraat imamlar arasnda kendisine de yer verilen Hasa el-Basrî’nin kraatlerinin genelde Arap yarmadasnda yaayan farkl kabilelerin lehçeleriyle uyum arzetmesi, mevâliden olmasna ramen Arap dili ve lehçelerine olan vukufiyeti ve hâkimiyetinin en açk delillerinden birisidir (Geni bilgi için bkz: Ebû Ali Hasen b. brâhim b. Yezdad el-Ahvazi, Müfredetü'l-Hasan el-Basri, [ tahkik: Ömer Yusuf Abdülgani Hamdan], Amman 2006, s.

(7)

597/1201), bn Kesîr (ö. 774/1373) ve Sûyûtî (ö. 911/1505) gibi müfessirlerin tefsirlerinde ona nispet edilerek geçmektedir. Nitekim onun tefsirciliini ortaya çkarmak isteyen kimi çada aratrmaclar, çeitli kaynaklarda Hasan el-Basrî’ye nispet edilen rivâyet ve görüleri toplamak suretiyle bir deerlendirme yapmaya çalmlardr. Meselâ bunlardan Muhammed Abdurrahim, çok sayda kayna incelemek sûretiyle bu kaynaklarda Hasan el-Basrî’ye nispet edilen rivâyet ve görüleri bir araya getirerek Tefsîru’l-Hasan el-Basrî28 adyla iki ciltlik bir eser

meydana getirmitir. Mushaf tertibine göre bütün sûrelerin tefsirine dair rivâyet-leri ihtiva eden eserde müellif, Hasan el-Basrî’nin tefsir ve kraat ilmindeki yerini tespite çalmtr.29 Yine Ethem Levent,30 Ahmet Ömer el-Basît,31 Ömer Yusuf

Kemal32 ve ir Ali âh,33 Hasan el-Basrî’nin tefsire dair rivâyetlerini çeitli

rivâyet ve dirâyet tefsirlerinden toplayarak bir araya getirmilerdir. Bunlardan Ethem Levent’in tesbitine göre Taberi tefsirinde 1635, bn Kesîr tefsirinde 655, Cassas’da 554, Kurtubî’de 1593 ve Zemaherî’nin Keâf’nda ise 350 kadar Hasan el-Basrî’den gelen rivâyet bulunmaktadr.34

Hasan el-Basrî’nin tefsire dair rivâyet ve görülerini bir araya getiren ve çeitli deerlendirmelerde bulunan bu çalmalarla onun çok gelimi bir tefsir anlay-na sahip olduu ortaya konulmutur. Zira Kur’ân- tefsir ederken akaid, ahkâm, ahlak, kssa, mecaz, emsal gibi ayrmlara giderek bunlardan sadece bir ksm üzerinde younlamak yerine, bütünü üzerine eilen ve geni bir Kur’ân bilgisine sahip olduu anlalan Hasan el-Basrî, tefsir srasnda öncelii Kur’ân’n kendisi-ne vermi, bu yolla bazen âyetin bütünündeki kapall giderirken bazen da kapal lafz ve ibareleri Kur’ân’dan ahidler getirerek açklamaya çalmtr. Yer yer de mânas kapal olan âyeti tefsir için benzer konunun geçtii sûreye iarette bulunmutur. te bu özelliklerinden dolay, tâbiîn neslinin önde gelen alimlerin-den olan Hasan el-Basrî’nin, kendisinalimlerin-den sonra gelen müfessirler üzerinde büyük etkisi olmu ve Yahyâ b. Selâm’dan (ö. 200/810) balayarak, Abdürrezzâk es-San’ânî (ö. 211/826), Sehl et-Tüsterî (ö. 283/896), bn Cerîr et-Taberî, bn Ebî Hatim (ö. 327/938), mam Matürîdî, bn Atyye (ö. 383/993), Zemaherî (ö.

28 Bkz: Muhammed Abdurrahim, Tefsîru’l-Hasan el-Basrî, Kâhire, Ts. 29 Bkz: Birk, Hasan- Basrî, XVI/301.

30 Bkz: Ethem Levent, Hasan-I Basri ve Tefsir lmindeki Yeri, Ankara 1978. Söz konusu bu

ilmî/akademik çalma daha sonra u isim altnda yaynlanmtr: Ethem Levent, Hasan- Bas-rî’nin Hayat, Öretim ve Tefsir Yöntemi, stanbul–2005.

31 Bkz: Ahmet Ömer el-Basît, el-Hasen el-Basrî Müfessiran, Mekke Ümmü’l-Kurâ Üniversitesi,

Mekke 1983.

32 Bkz: Ömer Yusuf Kemal, el-Hasen el-Basrî ve Tefsîruhu (Fatihâ-Nahl sûresi aras), Medine slam

Üniversitesi, Medine 1984.

33 Bkz: ir Ali âh, Merviyyâtü’l-Hasan el-Basrî fi’t-Tefsîr, (srâ-Nâs sûresi aras), Medine slam

Üniversitesi, Medine 1988.

34 Bkz: Levent, Hasan- Basrî, s.280-289. hsan Abbas’n deerlendirmesine göre ise Taberi,

el-Basrî’nin genelde cebrî düünceyi destekleyen rivâyetleri eserine almtr (bkz: hsan Abbas, el-Hasan el-Basrî, s. 152).

(8)

538/1143), es-Sa’lebi (ö. 427/1035), bn Kesir ve Celâleddîn es-Suyûtî gibi âlimler tefsirlerinde onun görü ve rivâyetlerine yer vermilerdir.

Hasan el-Basrî’nin özellikle tefsire dair görü ve düüncelerini inceleyen, dei-ik tefsir kaynaklarndan ona ait rivâyet ve görüleri derleyen aratrmac ve ilim adamlar, onun Arap Dili ve Belagatine olan hâkimiyetini, fkhî yönünün ahkâm âyetlerini tefsir etmedeki yansmalarn, esbâb- nüzûl, aribü’l-Kur’ân vb. ulûmu’l-Kur’ân’a dair deerlendirmelerini kapsaml bir ekilde aratrp ortaya koymulardr.35 Ancak görebildiimiz kadaryla ne geçmi dönemde ne de

günü-müzde Hasan el-Basrî’nin tefsir yöntemi üzerinde yaplan çalmalarda, “Kader Risâlesi”ne bir “tefsir metni” olarak baklmam ve herhangi bir atf da yaplma-mtr. üphesiz bunun anlalabilir sebepleri vardr. Meselâ o dönemin tefsir ilim geleneinde hâkim olan unsurlar, kelime tahlilleri, âyet(ler)le ilgili Hz. Peygam-ber ve sahabeden gelen rivâyetlerin birebir aktarm, âyet merkezli ksa açklama-lar vb. eylerden ibaretti.36

35 Hasan el-Basrî’nin slâmi ilimlerin farkl alanlarndaki yeri ve konumuyla ilgili birçok çalma

yaplmtr. Bunlardan kimi biyografi türü çalmalardr, kimisi de Hasan el-Basrî’nin ilmî açdan sadece bir yönünü ele alan çalmalardr. Biyografik çalmalardan bazlar unlardr: Ebû’l-Ferec Cemaleddin Abdurrahman bnü’l-Cevzî, el-Hasen el-Basrî, Kahire 1931; hsan Abbas, el-Hasan el-Basrî; Sîratühû, ahsiyyetühû, Teâlîmühû ve Ârâuhû, Kahire 1952; Mustafa Saîd Hn, el-Hasan b. Yesar el-Basri, am 1995; Muslih Seyyid Beyyûmî, el-Hasan el-Basrî min Amâlikati’l-Fikr ve’z-Zühd ve;’d-Da’ve fi’l-slâm, Kahire 1984.

Tefsir ilmindeki yeri ile ilgili kimi müstakil çalmalar için bkz: Hasan el-Basrî, Tefsîru’l-Hasan el-Basrî, (der. Muhammed Abdurrahim), Kahire 1992; Etem Levent, Hasan- Basri ve tefsir il-mindeki yeri, Ankara 1978; Ahmet Ömer el-Basît, el-Hasen el-Basrî Müfessiran, Medine slam

Üniversitesi, 1983; Ömer Yusuf Kemal, el-Hasen el-Basrî ve Tefsîruhu (Fatihâ-Nahl sûresi aras),

Medine slam Üniversitesi, 1984; ir Ali âh, Merviyyâtü’l-Hasan el-Basrî fi’t-Tefsîr, (srâ-Nâs sûresi aras), Medine slam Üniversitesi, 1988.

Hadis ilmindeki yeri ile ilgili kimi müstakil çalmalar için bkz: Abdullah Aydnl, Hasan Basrî; Hayat ve Hadis lmindeki Yeri, Atatürk Üniversitesi lahiyat Fakültesi Dergisi, S. 8, Erzurum–

1988, ss. 91–113; Ömer Abdulaziz el-Cugbeyr, el-Hasen el-Basrî ve Hadîsühû’l-Mursel, Amman

1992; Fuâd et-Tihâmî, el-Hasan el-Basrî ve Merâsilîhi; Dirâse stikrâiyye fî Kütübi’t-Tis’a’, Ürdün

Üniversitesi Amman 1992; erif Hâtim b. Arif Avni, el-Mürselü’l-Hafi ve Alâkâtuhu bi’t-Tedlis : Dirase Nazariyye ve Tatbikiyye al’a Merviyyat el-Hasan el-Basri, Riyad 1997.

Fkh ilmindeki yeri ile ilgili kimi müstakil çalmalar için bkz: Muhammed Revvâs Kal’acî,

Mevsûatü’l-Fkhi’l-Hasen el-Basrî, Beyrut–1989; Ravza Cemâl Husari, Fkhü’l-Hasan Basrî El-Mukaren Maa’l-Mezahibi’l-Erbaa, am 2002; Hûrî Yasin Hüseyin Heyti, Fkhü'l-Hasan el-Basrî ve Menhecuhu'l-Usulî, Beyrut 1971.

Akaid ve Kelam ilmindeki yeri ile ilgili müstakil çalmalar için bkz: Mehmet Kubat, Hasan el-Basri: Hayat, lmi Kiilii ve Kelam lmindeki Yeri, stanbul 2008; Mustafa Erdem, Hasan el-Basrî ve Kelami Görüleri, stanbul 2003; Julian Obermann, “slâm’n lk Dönemlerinde Politik Teoloji

–Hasan el-Basrî’nin Kader Üzerine Mektubu-” Kelam Aratrmalar, s. 115; Michael Schwarz, Hasan Basrî’nin Kader Risâlesi Üzerine Bir nceleme, (çev. Muhit Mert), Gazi Üniversitesi Ço-rum lahiyat Fakültesi Dergisi, C. II, S. 3, ÇoÇo-rum 2003.

Kraat ilmine dair görüleri için bkz: Ebû Ali Hasen b. brâhim b. Yezdad el-Ahvazî, Mü fredetü'l-Hasan el-Basri, (tah. Ömer Yusuf Abdülgani Hamdan), Amman 2006.

36 Tâbiîn dönemi tefsirinin genel özellikleri hakknda bkz: Muhsin Demirci, Tefsir Tarihi, stanbul

(9)

Ancak bu risâlenin, u sebeplerden dolay, tefsir ilmi açsndan ele alnmas ve çeitli deerlendirmelere konu olmas gerektii kanaatindeyiz;

1. Risâle, slam ümmetinin üzerinde ihtilaf ettii ilk konulardan birisi olan “ka-der” konusunu yaklak olarak doksan küsur Kur’ân âyetiyle açklam ve za-hirde birbirine zt gibi görünen âyetler arasnda kurduu balar sebebiyle, Kur’ân âyetlerini yine Kur’ân çerçevesinde nasl anlamamz gerektiine dair çok önemli bilgiler vermitir.

2. Risâle, ilim aktarma yöntemi olarak “yaz”dan ziyade “söz”ün hâkim unsur olduu bir dönemde, bizzat müellif tarafndan yazlan ve günümüze kadar ak-tarlan en önemli belgelerden birisidir. Dolaysyla risâle, genel olarak tâbiîn dönemi ilmi çalmalarna özel olarak da tefsir çalmalarna k tutacak yaz-l bir kant niteliindedir.

3. Risâle, tâbiîn döneminin hâkim tefsir yöntemi olan “lafz tahlili” arlkl açklamalardan farkl olarak “konu merkezli” bir çalma özellii tamakta-dr. Bir konunun Kur’ân merkezli olarak nasl anlalmas ve yorumlanmas gerektiine dair bilgileri ihtiva etmesi, risâlenin tefsir ilmi açsndan önemini daha da artrmaktadr.

4. Bütün bunlarla birlikte “tefsirin tedvin dönemi öncesi”ne ait en önemli yazl belgelerden birisi olmas sebebiyle, üzerinde çalmay ve tefsir ilmi açsndan ne ifade ettiini ortaya koymay fazlasyla hak etmektedir.

Burada risâlenin tefsir ilmi açsndan deerlendirmesine geçmeden önce, söz konusu risâlenin yazl amac hakknda da bilgi vermek istiyoruz.

2. Risâle’nin Yazl Amac ve Mevsukiyeti Meselesi

Bu risâlenin öncelikli olarak yazl amac, dönemin Emevi halifesi Abdülme-lik b. Mervan’n Hasan el-Basrî’ye yazm olduu bir mektuptur.37 Bu

mektubun-da halife Hasan el-Basrî’ye hitaben, “…daha önce geçen âlimlerden hiç birinde duyulmam bir tarzda kader meselesini izah etmekte olduun Mü’minlerin emîrine

37 Bu risâle, Helmut Ritter tarafndan 1933 ylnda Berlin’de “Studien zur Geschichte der

sla-mischen Frommigkeit: I Hasan- Basrî”, (Der slam, Berlin–1933, S. XXI, ss. 1–83)

yaynlanm-tr. 1954 ylnda ise Lûtfi Doan ve Yaar Kutluay tarafndan tercüme edilerek “Hasan Basrî’nin Kader Hakknda Halife Abdülmelik b. Mervan’a Mektubu” ad altnda Türk okuyucusuna su-nulmutur. (Bkz: H. Ritter, “Hasan Basrî’nin Kader Hakknda Halife Abdülmelik b. Mervan’a Mektubu”, [çev. Lûtfi Doan-Yaar Kutluay], A.Ü. lahiyat Fakültesi Dergisi, Ankara–1954, ss.

75–84.) Biz de çalmamzda risâleye atfta bulunurken bu tercümeden istifade edecek ve “T.T.”(Türkçe Tercümesi) ksaltmasn kullanacaz. Ayrca söz konusu risâlenin nüshalarndan birisi olan Ayasofya Kütüphanesi 3998 numarada kaytl olan ve hicrî 882 ylnda emseddin el-Kudsî’nin istinsah ettii nüshaya da zaman zaman atflarda bulunacaz. Buradaki risâle yazma bir eser olduu için atf yaparken sayfa numarasna (varak) atfta bulunacaz (Bkz: Risâletü Mükâtebâtü Abdülmelik b. Mervân mea’l-Hasan el-Basrî, Ayasofya Kütüphanesi No: 3998).

An-cak u hususu da belirtmeliyiz ki, Ayasofya kütüphanesindeki nüsha ile Ritter’in tahkik edip yaynlad ve Lütfi Doan ile Yaar Kutluay’n da tercüme ettikleri nüsha arasnda hem takdim-tehir hem de ziyadelik ve noksanlk hususunda farkllklar bulunmaktadr.

(10)

ulat; Mü’minlerin emîri, zamanna kadar yaayan sahabeden hiç birinin bu konuyu senin izah ettiin gibi anladn ve hakknda fikir yürüttüünü bilmiyordu. Hâlbuki senin iyi halini, dinindeki faziletini, ilme kar olan anlay, istek ve titizliini biliyordu,”

demekte ve öyle devam etmektedir: “Bütün bunlardan sonra, Emire’l-Mü’minîn senden nakledilen bu sözü beenmedi. Bu meseledeki fikrini O'na yaz. Bu iddiada nereye dayanyorsun? Resulullah’n ashabndan birinin rivâyetine mi, yoksa kendi fikrine mi, yahut Kur'an'n tasdik ettii bir hükme mi? Biz bu mesele hakknda senden önce münakaa etmi veya söz söylemi bir kimse iitmedik, bu husustaki görüünü Mü’minlerin Emîri’ne bildir ve açkla. Allah’n selam, rahmet ve iyilii sana olsun.”38

Halife Abdülmelik b. Mervan’n bu mektubunda bir tespit ve bir de soru bu-lunmaktadr. Tabii bunlara ek olarak Hasan el-Basrî’nin kader konusundaki düüncelerinden duyulan honutsuzluk da halife tarafndan açkça ifade edilmek-tedir.

Önce tesbitten balayalm. Halife Abdülmelik b. Mervan’n iddiasna göre Hasan el-Basrî’den önce kader konusunda onun gibi düünen ve fikir beyan eden hiçbir kimse olmamtr. Zira ona göre sahabeden hiçbirinin bu konuyu Hasan el-Basrî gibi anlad ve fikir yürüttüüne dair herhangi bir bilgi yoktur.

Dorusu, Hasan el-Basrî de kader konusunun kelâmî tartmasn ilk defa kendisinin yaptn risâlesinin giriinde belirtir. Fakat o, yapt eyden dolay (dine) bir bidat sokmann suçlusu olduunu da u ifadeleriyle açkça reddeder: “Allah’n emriyle amel eden, O'nun hikmetini güden ve Allah Resûsü’nün sünnetine uyan seleften39 birçoklarna ulatk. Onlar hakk inkâr etmezler, batl da hak

göster-mezler, Allah’n kendi nefsine isnat ettiinden baka eyleri O'na isnat etmezler ve Allah’n mahlûkatna kar kitabnda gösterdii hüccetlerden baka bir hüccet getirmez-lerdi. (…) Daha evvel geçen selefiyeden hiçbiri bu sözü inkâr ve münakaaya

kalkmamtr, çünkü onlarn hepsi bu konuda bir tek fikir etrafna toplanm-lardr. Biz herkesi (Allahn adaletini) inkâr edip sapkla sevk edici heva ve hevese kaplm, Allah’a yaknlamadan alkoyan günahlar ilemi ve Allah’n kitabn tahrif etmi bulduumuz için bu konuda görüümüzü ortaya atm

bulunuyoruz. Çünkü Allah’n dininde keyfi fikirlere yer yoktur…”40

38 Bkz: Hasan el-Basrî, Risâle, v2a; T.T., s. 75. Risâle üzerinde çalma yapan kimi aratrmaclara

göre risâlenin dilinden, Hasan el-Basrî’nin mektuplat kiinin, Halifenin emrine göre hareket eden dönemin Irak valisi Haccac b. Yûsuf olma ihtimali yüksektir. Aslnda Haccac, halifenin emriyle onun mektubunu Hasan el-Basrî’ye ulatrm, daha sonra da Hasan el-Basrî’nin yazd mektubu yine kendi araclyla halifeye ulatrmtr. Dolaysyla risâlenin iki nüsha halinde ol-duu görülür: a) Halifeye hitaben yazlm, fakat aslnda Haccac’a teslim edilmi olan, yazarn elinden çkt ekliyle orijinal halini koruyan nüsha, b) bu nüshaya ilaveten Haccac tarafndan kendi imzasyla Dmek sarayna gönderilmi olan bir özeti (bkz: Obermann, “Hasan el-Basrî’nin Kader Üzerine Mektubu”, s. 117–118).

39 Burada “selef”ten maksat, sahabe neslidir. Çünkü Hasan el-Basrî kendisi tâbiindendir. 40 Hasan el-Basrî, Risâle, v4b, v5a; T.T. s. 75. Ayrca kr. v11b, v12a.

(11)

Görüldüü üzere Hasan el-Basrî risâlesinde savunduu fikirlerin sahabe nesli-nin fikirlerine aykr olmadn; aksine ondan bir sapma olduu için bu fikirlerini açkça ifade ettiini dile getirmektedir. Söz konusu bu sapmay heva ve hevese uymak olarak gören ve “cebr”41 düüncesini “Allah’n Kitab’n tahrif” olarak

niteleyen el-Basrî’nin42 risâlede yapmaya çalt ey, “insann iradi davranlar

söz konusu olduunda bu prensibin lâhi hükümranln metafizik alannn ötesine uzandnn düünülmemesi gerektiini ispatlamaktr.”43 Çünkü

“risâle-sinin bandan sonuna kadar o, kesin ve hararetli bir ekilde Allah’n kaderinin insann dinî ve ahlakî özgürlüü ile uyumazln reddetmektedir.”44 Neticede o,

Allah’n kaderini ahlaki determinizm olarak gören ve kiinin dinî kaderini belir-lemesine engel olduuna inananlarn düüncelerinin yanlln aça çkarmaya çalr. Bu açdan risâle, Allah’n kaderi terimi içerisinde özgür irade tezini savu-nan heyecan verici bir eser45 ve çounlukla müteabihattan saylan ve anlalmas

güç olan kaderle ilgili âyetlerin nasl yorumlanacana dair ufuk açt için de büyük bir önemi haizdir.46

Biraz önce de ifade edildii üzere bu risâlenin yazlmasna sebep olan ey, hali-fe Abdülmelik b. Mervan tarafndan Hasan el-Basrî’ye yöneltilen soru udur: “Bu meseledeki (kader) fikrini bana yaz. Bu iddiada nereye dayanyorsun? Resulul-lah’n ashabndan birinin rivâyetine mi, yoksa kendi fikrine mi, yahut Kur'an'n tasdik ettii bir hükme mi?”47 Buna göre Hasan el-Basrî kader konusundaki

düüncesini, Kur’ân âyetleri veya sahabeden gelen rivâyetler ya da kendi akli düüncesinin ürünü diyebileceimiz rey’ ile ispata davet edilmektedir.

Hasan el-Basrî ise kader konusundaki düüncesini, risâlesinin büyük bir bö-lümünü oluturan Kur’ân âyetleri ve kendi akli delilleriyle (rey’) temellendirmi-tir.48 Risâlenin en göze çarpan özelliklerinden birisi ve belki de bizim bu

41 Cebriyye, kullarn bütün fiillerini ilâhi irade ve kudretin zorlayc tesiriyle yaptklarn ifade eden

düünce akmdr. Kökleri düünce tarihinin ve dinlerin balangç dönemine kadar uzanan cebir görüüne Câhiliyye döneminde ve Asr- Saâdet Araplar’nda da rastlamak mümkündür. Kelâm tarihçileri tarafndan slâm tarihinde ilk itikâdi problemlerden birisi olarak kabul edilen “cebir” ve “ihtiyar” meselesinin douu, sebepleri ve neticeleri hakknda geni bilgi için bkz: rfan Ab-dülhamid, “Cebriye”, DA, stanbul 1993, VII/205–208.

42 Bkz: Cabiri, slam’da Siyasal Akl, s. 605.

43 Bkz: Obermann, “Hasan el-Basrî’nin Kader Üzerine Mektubu”, s. 121. 44 Bkz: Obermann, a.g.m., s. 121.

45 Bkz: Obermann, a.g.m., s. 121. Ancak “Cebriye”ye kar oluundan hareketle Hasan

el-Basrî’nin, cebr’i düünce karsnda yer alan “Kaderiye” mensuplar ile her açdan ayn düünce-leri paylat sonucu çkarlamaz. (Geni bilgi için bkz: Kubat, Hasan el-Basrî, s. 231–232.)

46 Bkz: Kubat, Hasan el-Basrî, s. 215. 47 Hasan el-Basrî, Risâle, v4b, v5a; TT. s. 75.

48 Bkz: Cabiri, slam’da Siyasal Akl, s.606 vd.; Kubat, Hasan el-Basrî, s. 24, 122. Hasan el-Basrî’nin

sahabeden gelen kader ile ilgili rivâyetlere risâlesinde yer vermemesinin muhtemel sebepleri, makalemizin ilerleyen sayfalarnda “Tefsirde Dirâyet/Rey’e Verdii Önem” bal altnda deer-lendirilecektir.

(12)

mz açsndan en önemlisi, neredeyse bütün delillerinin Kur’ân âyetleri olmas-dr.49 Nitekim Mustafa A’zamî’ye göre bu risâlenin yazl amac, baz âlimlerin

kaderle ilgili fikirlerini Kur’ân’daki baz âyetlere dayandrmasnn yanlln vurgulamak içindir. Yoksa risâlenin konusu itikadî hususlarla ilgili deildir.50

Bu sebeple biz burada içerik olarak risâlenin ele alm olduu “kader” konu-sunu paranteze alacak ve herhangi bir deerlendirmede bulunmayacaz. Çünkü bizim bu çalmamzn amac, söz konusu risâlenin tefsir ilmi açsndan ne ifade ettii hususudur; yoksa kader konusunu tartmak deildir. Hatta bir akaid ya da kelam ilminin konusu olarak kaderle ilgili deerlendirmelerde bulunmak da deildir. Bu balamda risâleden yapacamz alntlar ve atflar, bu risâlenin bir konuyu –tabii ki kader konusunu- Kur’ân âyetlerinden hareketle nasl anlatmaya ve izah etmeye çaltdr.

Risâlenin giriinde Hasan el-Basrî, hepsi de kudreti ve insann seçim hürriye-tini anlatan âyetleri delil getirdikten sonra, cebrî düünceyi savunanlarn delil olarak getirdikleri âyetleri nasl yanl anladklarn, bunlarn kalpleri hak yoldan sapm batl tevil ehli kimseler olduunu51 ve yaptklar iin de Kur’ân- tahrif

etmek52 anlamna geldiini açk ifadelerle dile getirmektedir.53 Burada dikkat

çeken hususlardan birisi Hasan el-Basrî’nin, cebrî düünceyi savunanlarn kendi görülerini desteklediini iddia ettikleri âyetlerin tevil ve yorumuna, kendi kader anlayn desteklediini düündüü âyetlerin tevil ve yorumundan daha fazla yer vermi olmasdr.54 Dolaysyla dili ve üslûbundan anlald kadaryla bu

risâle-nin en temel amac, bir bütün olarak “kader” konusunu Kur’ân’dan hareketle anlatmak ya da konu ile ilgili âyetlerin neler olduunu tesbit etmek deildir. Aksine o Emevi hanedanl döneminde devletin resmi bir ideolojisi haline dönüen cebr düüncesini savunanlarn delil getirdikleri âyetleri nasl yanl anlayp batl tevillerde bulunduklarn isbat etme çabasndadr. Bu açdan bakl-dnda aslnda risâlenin tümünün “cebrî düünceye reddiye”55 nitelii tadn

söylemek mümkündür. Nitekim Hasan el-Basrî mektubunun bir yerinde halifeye

49 Bkz: Ebû Nuaym, Hilye, II/156 vd; Cabiri, slam’da Siyasal Akl, s.606; Kubat, Hasan el-Basrî, s.

24 ve 122.

50 Bkz: Mustafa A’zamî, slâm Fkh ve Sünnet, s. 156 vd. Aslnda A’zamî’nin bu iddiasnn ne kadar

doru olduu tartma götürür bir husustur. Ancak risâlede konunun sadece Kur’ân âyetleriyle ilenmi olmas ve ilgili rivâyetlere yer verilmemesi de üzerinde dikkatle durulmas gereken hu-suslardandr.

51 Bkz: Hasan el-Basrî, Risâle, T.T. s. 78. 52 Bkz: Hasan el-Basrî, Risâle, T.T. s. 75, 76 ve 77.

53 Hasan el-Basrî, risâle boyunca muhalif düünceye sahip olanlardan hiçbirisinin ismine yer

vermemitir. Muhtemeldir ki mektubun ilk muhatab halife dâhil bütün herkes anlasn diye bu üslûbu seçmitir. Ama muarzlarn “cühhâl, mubtlûn, muhtûn ve zâlimûn” eklinde itham et-mekten de geri kalmamtr (bkz: Obermann, “Hasan el-Basrî’nin Kader Üzerine Mektubu”, s. 122–123).

54 Bkz: Oberman, a.g.m., s. 128.

(13)

öyle seslenmektedir: “Ey Mü’minlerin Emiri! Mektubum ve sözüm sana uzun gelmesin, çünkü mektubumda, zulmü Allah’a nisbet edip, kendilerini bundan uzak tutanlara kar açk deliller vardr. Rabbine âsi olduu zaman "Ey Rabbimiz! Kendi nefsimize zulmettik, eer sen bizi affedip balamazsan, muhakkak ki ziyan edenlerden oluruz.’56 dediinden dolay kendisine uyulmas en doru olan babmz Âdem’i misal

gösteriyorum. Âdem Rabbine “bu bama gelen senin kaza ve kaderindir” dememi-ti.(…) nsanlar arasnda “sen zalimsin, kötülüklerin sebebi sensin” sözünü kabul edecek kimse yoktur. Holanmadklarn Allah’a, holandklarn kendi nefislerine nisbet ederler.”57

Risâlenin mevsukiyeti meselesine gelince, ilk dönem biyografi eserlerinden olan bnü’n-Nedîm (ö.385/995) “el-Fihrist” isimli eserinde bu risâleye atf yap-makta ve Hasan el-Basrî’nin Abdülmelik b. Mervan’a “Kitâb ilâ Abdilmelik b. Mervân fi’r-Reddi ale’l-Kaderiyye” bir eserinden bahsetmektedir.58 Daha sonra

Mûtezilî düüncenin önemli âlimlerinden Kad Abdulcabbâr (ö.415/1024), “Fazlu’l-’tizâl” isimli eserinde bu risâleyi iktibas etmitir.59 Yine bnü’l-Murtazâ

(ö.840/1437) Hasan el-Basrî’yi Mutezileden sayar ve bu risâlenin ona ait olduu-nu söyleyerek iktibaslarda buluolduu-nur.60 “el-Milel ve’n-Nihal” yazar e-ehristânî

(ö.548/1153) ise bu risâleden bahsetmi, ancak risâlenin mevsukiyetine dair önemli bir itirazda bulunmutur. Ona göre söz konusu risâle, kader inancn yanstan düünceleri ihtiva etmesi sebebiyle Hasan el-Basrî’ye deil, onun talebe-si ve ayn zamanda Mutezile’nin öncülerinden biritalebe-si olan Vâsl b. Atâ’ya aittir.61

Ancak e-ehristânî’nin bu risâleyi kendisine atfettii Vâsl b. Atâ hicrî 80 ylnda domu, halife Abdülmelik b. Mervan ise hicrî 86 ylnda vefat etmitir. Dolaysyla bu risâlenin Vâsl b. Atâ’ya ait olmas tarihsel olarak mümkün deil-dir.62

Bu risâle, uzun bir aradan sonra geçtiimiz yüzylda önce Hellmut Ritter,63

Der slam dergisinin XXI. Saysnn (Berlin–1933), 67–83. sayfalarnda

yaynla-mtr. Ritter tarafndan edisyon kritikli olarak yaynlanan bu risâle, Lûtfi Doan

56 A’râf, 7/23.

57 Hasan el-Basrî, Risâle, T.T. s. 78. 58 Bkz: bnü’n-Nedîm, el-Fihrist, s. 202.

59 Bkz: Kad Abdulcabbar, Fazlu’l-’tizâl, (Nereden Fuâd Seyyid Tunus), 1974, s. 215–223. 60 Bkz: Ahmed b. Yahya bnü’l-Murtazâ, el-Münye ve’l-Emel fî erhi’l-Milel ve’n-Nihal, Beyrut 1990,

s. 140.

61 Bkz: e-ehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, I/47.

62 Bkz: Yusuf evki Yavuz, “Hasan- Basrî”, DA, stanbul 1997, XVI/306.

63 1936–1949 yllar arasnda stanbul Üniversitesinde çalan, bu arada “arkiyât Enstitüsü”nü

kuran ve Türkçe, Farsça ve Arapça eserler üzerine yapt çalmalarla dikkat çeken Hellmut Ritter, Türkiye’de çada Dou dilleri ve bilimleri aratrmalarn da balatan kiidir. Hasan el-Basrî’nin kader risâlesinin de içerisinde bulunduu çalmasnn ad udur: Studien zur Geschichte der slamischen Frommigkeit: I Hasan- Basrî, Der slam, Berlin–1933, S. XXI, ss. 1–83. (Ritter’in

hayat ve ilmi çalmalaryla ilgili geni bilgi için bkz: Özcan Taç, “Ritter, Hellmut”, DA,

(14)

ve Yaar Kutluay tarafndan tercüme edilerek “Hasan Basrî’nin Kader Hakknda Halife Abdülmelik b. Mervan’a Mektubu” ad altnda yaynlanmtr.64 Daha

sonra Muhammed Ammâre “Resâilü’l-Adl ve’t-Tevhîd”65 Mâcid Fahri de

“el-Fikrü’l-Ahlâkî el-Arabî”66 adl eserlerinin içerisinde söz konusu risâleye yer

vermilerdir.67

lk dönem Müslüman kelamna ait bize ulaan çok önemli belge nitelii ta-yan bu eser, bilindii üzere bir risâle/mektup formundadr. Oberman’a göre Hasan el-Basrî hakknda çalma yapan ilk dönem yazarlarnn bu risâleden bahsetmemesinin bir sebebi, muhtemelen onun bir mesaj, bir not, bir mektup formunda oluudur. Daha muhtemel dier bir sebebi ise, kastl “suskunluk komplosu” olabilir. Ancak risâlenin ilk satrndan son satrna kadar tarihi ger-çeklikle uyumlu olduu görülmektedir.68 Hatta bu risâlenin Hasan el-Basrî’ye

aidiyeti konusunda üphe ve itirazlarn dile getiren kadim ve modern kimi ilim adamlar bile, söz konusu risâlenin o döneme aidiyeti hususunda herhangi bir itirazda bulunmamlardr.69 Bütün bunlarla birlikte bu risâlenin aslnda sadece

Hasan el-Basrî’nin mektubundan ibaret deil, ayn zamanda halife Abdülmelik b. Mervan’n onu bu risâleyi yazmaya davet ettii mektubunu da içermesi sebebiyle güvenilirlii bir kat daha artmaktadr.70

3. Kader Risâlesinin Tefsir lmi Açsndan Deerlendirilmesi

Risâle üzerinde kelâm alanyla ilgili birçok çalmann yapld bilinen bir

64 Bkz: H. Ritter, “Hasan Basrî’nin Kader Hakknda Halife Abdülmelik b. Mervan’a Mektubu”,

(çev. Lûtfi Doan-Yaar Kutluay), A.Ü. lahiyat Fakültesi Dergisi, Ankara–1954, ss. 75–84.

65 Bkz: Muhammed Ammare, Resâilü’l-Adl ve’t-Tevhîd, Kahire–1971, s. 81–93. 66 Bkz: Mâcid Fahri, el-Fikrü’l-Ahlâkî el-Arabî, Beyrut–1978, I/17–28.

67 snadnn bulunmamas ve icazet kaydnn olmamas sebebiyle Mustafa A’zamî, “slâm Fkh ve

Sünnet” isimli eserinde (s.156 vd.)bu risâlenin Hasan- Basrî’ye aidiyetini üpheli bulmaktadr. Yine Suleiman Ali Mourad’da ileri sürdüü daha baka sebeplerden dolay risâlenin Hasan el-Basrîye aidiyeti hususundaki üphelerini dile getirir. (lgili itiraz ve bu itirazlara verilen cevaplar-la ilgili ayrntl bilgi için bkz: Kubat, Hasan el-Basrî, s. 83–86.)

68 Bkz: Obermann, “Hasan el-Basrî’nin Kader Üzerine Mektubu”, s. 116–117 ve 131.

Ober-mann’n bu görüüne karlk Basra ve Badat Mûtezilesi hakknda çalma yapan Reîd el-Hayyûn ise, dönemin baskc siyasi artlar gerei Hasan el-Basrî gibi mevâliden olan bir âlimin, resmi otoritenin kabul ettii görüle taban tabana zt bir risâleyi hem de halifeye hitaben yaza-mayaca kanaatindedir. (Bkz: el-Hayyûn, Mûteziletü’l-Basra ve Badâd, s. 40–41.)

69 lgili itirazlar ve deerlendirmeler için bkz: Kubat, Hasan el-Basrî, s. 82–86. Kr: Obermann,

“Hasan el-Basrî’nin Kader Üzerine Mektubu”, s. 131–134. 70

Bkz: Obermann, “Hasan el-Basrî’nin Kader Üzerine Mektubu”, s. 117. Nitekim Oberman, e-ehristânî’nin risâle hakkndaki endielerini deerlendirirken öyle demektedir: “(e-ehristânî) Eserin yazaryla ilgili üphelerini ifade etmekten çekinmeyecek kadar koyu bir sünnî olmasyla birlikte, eserin o döneme ait olduu konusunda açkças aklnda hiçbir üphe yoktu” (Bkz: Obermann, “Hasan Basrî’nin Kader Üzerine Mektubu”, s. 117). Hatta bu metnin Hasan el-Basrî’ye ait olmadna dair endielerin hakllk payn bir an için düünsek bile, bir konuyu Kur’ân âyetleri bakmndan bu derece kapsaml bir ekilde anlatan o döneme ait bir metin olma-s da üphesiz kayda deer bir durumdur.

(15)

sustur. Biz ise burada söz konusu risâleyi tefsir ilmi açsndan deerlendirmek istiyoruz. Çünkü bu risâle, bir taraftan kader konusunu ilerken yaklak doksan küsur âyeti kullanmaktadr ki bu onun Kur’ân merkezli bir çalma olduunu ispatlar; dier taraftan da yazld dönem itibariyle bizlere kadar ulaan yazl bir tefsir metni olmas dikkatleri çekmektedir.

Tâbiîn devri tefsir çalmalarna baktmzda genel yapnn, anlam herkes tarafndan bilinmeyen garîb kelimelerin anlamlarn açklama, sebeb-i nüzûle dair sahabeden kendilerine ulaan rivâyetleri aktarma gibi daha çok bir âyet (ya da âyet grubunun) anlalmasn hedefleyen ksa ve öz açklama/yorumlamalardan ibaret olduu görülmektedir.Oysa bu risâlede gördüümüz ey, dönemin Kur’ân- tefsir/tevil etme yönteminden açk bir farkllk göstermektedir. Zira risâle, kader konusunu âyetler çerçevesinde ele alp açklamaktadr. Risâle sahibi Hasan el-Basrî, konu ile ilgili olduunu düündüü Kur’ân âyetlerini belirli bir nizama koyarak bu çerçevede konunun anlalmasn salamaya çalmaktadr. Hatta muhaliflerinin kendi görülerini desteklediini iddia ettikleri ve delil getirdikleri âyetleri, siyak-sibakndan kopartarak, âyetin sebeb-i nüzulünü görmezden gelerek ve maksad göz ard ederek sadece lafzndan hareketle bu âyetleri yanl yorum-lamalarn kyasya eletirmektedir.

Neticede tefsir ilmi zaviyesinden bakldnda risâlenin omurgasn Kur’ân âyetlerinin oluturduunu, müellifin âyetleri anlama/yorumlamada hem metinsel balama (siyak-sibak) hem de tarihsel balama (esbâb- nüzûl) önem verdiini, Kur’ân’da geçen kimi kelime ve edatlarn söz konusu âyetler balamnda nasl anlamlandrlmas gerektiini ve maksada yönelik okumann yöntemine dair bilgileri âyetler üzerinden uygulamal olarak verdiini görmekteyiz. Yine tefsirde rey’ ve dirâyete verdii önemi de bu risâle balamnda açkça görmekteyiz. te söz konusu risâlede tefsir ilmine dair belirleyebildiimiz bu hususlar burada ayrntl olarak ele alp incelemek istiyoruz.

3.1. Risâlede Kur’ân’n Merkezi Rolü:

Hasan el-Basrî’nin düünce dünyasn ina eden en önemli kaynak üphesiz ki Kur’ân’dr. Nitekim risâlesinde kadere dair düüncelerinin tamamn Kur’ân âyetlerine dayandrmtr. Adeta karmzda konuan, fikrini savunan Hasan el-Basrî deil de bizzat Kur’ân’n kendisidir. Çou kere o devreden çkar ve Kur’ân- konuturur. Çünkü ona göre “Allah’n dininde keyfi fikirlere yer yoktur”71,

“Allah’n Kitab’ndan delil getiremeyen her söz muhakkak ki sapklktr.”72

Bunun için kimi zaman halifeye öyle seslenir:

71 Hasan el-Basrî, Risâle, T.T. s. 75. 72 Hasan el-Basrî, a.g.e., s. 76.

(16)

— Ey Mü’minlerin Emiri! Allah’n hükmünü ve kazasn bilmeyenlerin bo lafn brak da Kitab’n sana söylediklerine kulak ver!73

— Ey Mü’minlerin Emiri! te Allah’n Kitab’ konuuyor! Kim Allah’dan daha güzel sözlü olabilir?74

— Ey Mü’minlerin Emiri! nsanlar Allah’n Kitab’na itiraz ederek onu tahrif ettiler. Allah’n sözlerinin bazs, dier bazsn yalanlamaz; ancak o bazs ba-zsna benzeyen beli ekilde söylenmi bir Kitap’tr. Onun âyetleri birbirine zt deildir.75

— Ey Mü’minlerin Emiri! Sen de Allah’n dedii gibi de!76

te Kur’ân’a böylesine merkezi bir yer veren Hasan el-Basrî’nin düüncesinin mihverini, yaad hayatla Kur’ân arasndaki alakann yeniden inas olutur-maktadr.77 Nitekim onun u sözü bunun apaçk delilidir: “Ne olduunu görmek

isteyen kendini Kur’ân ile karlatrsn.”78 Bunun için o, Kur’ân merkezli bir üst

düünce biçimi oluturarak itikadi/kelami düüncelerini dorudan bu üst düün-ce biçimine göre düzenlemitir. Belki de slâmi ilimlerin neredeyse tamamyla ilgilenmi ve yaantsyla da sahabe ahlâknn tâbiîn dönemi temsilcilerinden birisi olmu Hasan el-Basrî’nin bu çok boyutlu ilmî yönü onu “Kur’ân merkezli” bir üst-düünce sistemi oluturmasna sebep olmu olabilir. Nitekim Hasan el-Basrî’nin kaynaklarda aktarlan görüleri, vaazlar, nasihatleri, halife ve valilere gönderdii mektuplar irdelendiinde, onun söylediklerinin büyük bir ksmnn ya dorudan Kur’ân ifadelerinin bir meâli, ya bir âyetin yorumu ya da bir sünnete dayanmakta olduu kolaylkla fark edilebilir.79

O, kader konusunu âyetler nda ilerken, bir taraftan anlad ve inand kader anlayn destekleyen âyetleri delil getirir. Dier taraftan da bu anlaya zt gibi görünen, muhaliflerince cebr anlayna kap aralad ve hatta bu anlay onaylad iddia edilen âyetlerin nasl yanl anlaldn/yorumlandn da anlatr. Muhaliflerinin kendi görülerini desteklemek için kullandklar âyet ya da âyet parçacklarn tek tek ele alarak, yeniden bir anlama ve yorumlamaya tabi tutar.80 Çünkü onu en çok rahatsz eden eylerden birisi de cebr anlayna sahip

olanlarn, Kur’ân’n kutsal otoritesini kendi teorilerini tasdik arac olarak kul-lanm olmalardr.81 Bu sebeple olsa gerek ki risâlesinin birçok yerinde âyetleri

73 Hasan el-Basrî, a.g.e., s. 76.

74 Hasan el-Basrî, a.g.e., s. 76. 75 Hasan el-Basrî, a.g.e., s. 77. 76 Hasan el-Basrî, a.g.e., s. 77. 77 Görgün, Hasan- Basrî, XVI/294.

78 bnü’l-Cevzî, el-Hasen el-Basrî, s. 33; Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, II/145.

79 Bkz: bnü’l-Cevzî, Hasan el-Basrî, s. 27; Görgün, Hasan- Basrî, XVI/294; Kubat, Hasan el-Basrî,

s. 24. bkz. s. 122.

80 Bkz: Obermann, “Hasan el-Basrî’nin Kader Üzerine Mektubu”, s. 120 81 Bkz: Obermann, a.g.m., s. 123.

(17)

cebr ideolojisini destekler ve tasdik eder ekilde tevil edenleri “cahiller”,82

“zalim-ler”,83 “yanl yorumlayanlar”84 ve hatta “Kur’ân- tahrif edenler”85 olarak

nite-lendirmitir. Nitekim Hasan el-Basrî kaderin, ahlaki davranlarda mutlak belir-leyici olduu ön-kabulüne (yani cebr anlayna) delil gösterilen Kur’ân âyetlerini birbiri ardnca ele aldkça onlar, onun yorumlar nda, hür irade öretisine ilave destee ve güce dönüürler.86 Onun mektubundan u satrlar konuyu

yeterince anlamamz salayacak nitelikte örnekler sunmaktadr:

“Allah’n u sözü üzerinde de münakaa ediyorlar: “Yeryüzünde veya kendi nefis-lerinizde uradnz hiçbir musibet yoktur ki yaratlmadan evvel Kitap’ta bulun-masn.”87 Bunu kendi görüleriyle küfür ve iman, itaat ve masyetle tevil ediyorlar.

Hâlbuki bu böyle deildir. Bu musibetler ancak mallarda, nefislerde ve yaplan ilerin neticelerindedir. Allah bize böylece bildirmitir. Bu dünyann meta ile -mark kimselerin yaptklar gibi sevinmememiz ve ele geçiremediimiz eylere müteessir olmamamz için bizi zenginlik ve fakirlie, zorluk ve kolayla müptela klmtr. (…) Eer bu iman ve küfürde olmu olsayd, Allah, “Ta ki elinizden ç-kana tasalanmaynz ve Allah’n size verdii ile sevinip marmaynz...”88

buyur-maz, bilakis “ta ki imannz kaybettiinize tasalanmaynz ve (Allah’n) size on-dan verdii ile sevinip marmayasnz” derdi. O halde insan dininden çkan eye müteessir olmaz da neye olur? Allah Teâlâ buyuruyor ki: “De ki: Allah’n ihsan ve rahmetiyle, evet ite bunlarla sevinsinler artk (ki) bu onlarn bütün toplayp birik-tirdiklerinden daha hayrldr.”89 Uyank olan kimseler için hakikat açktr, lakin

birçoklar bunu fark etmezler.(…)Ey Mü’minlerin Emiri! Bil ki, Allah’n emir, kitap ve adaletine muhalefet edenler, dinlerinde çok ifrata gitmi olanlar ve cehaletle-rinden dolay her eyi kadere yüklemi olanlardr. Dünya iinde ise, bununla ye-tinmeyip bu gibi ilerde azimli ve tedbirli davranrlar.”90

3.2. Âyetleri Anlama/Yorumlamada Metinsel ve Tarihsel Balama Dikkat Çekmesi

Hasan el-Basrî’nin risâlesinde dikkat çektii hususlardan bir dieri de âyetleri balamlarndan hareketle anlama ve yorumlamann gerekliliidir. Zira balam hem âyetin anlamn belirlemede hem de yanl anlamlar verilmesini önlemede en önemli unsurlardan birisidir. Burada balamdan kastmz, hem metinsel balam dediimiz siyak ve sibak, hem de tarihsel balam dediimiz esbâb- nüzûl

82 Bkz: Hasan el-Basrî, Risâle, v9b; T.T. s. 83–84. 83 Bkz: Hasan el-Basrî, a.g.e., s. 83.

84 Baz: Hasan el-Basrî, Risâle, v5b; v9b 85 Bkz: Hasan el-Basrî, a.g.e., s. 75, 76 ve 77.

86 Bkz: Obermann, “Hasan el-Basrî’nin Kader Üzerine Mektubu”, s. 129. 87 Bkz: Hadîd, 57/22.

88 Bkz: Hadîd, 57/23. 89 Bkz: Yûnus, 10/58.

(18)

bilgisini kapsamaktadr.91 Çünkü Hasan el-Basrî’nin tefsir anlaynda esbâb-

nüzûl bilgileri en önemli müracaat mercii olmutur.92

Cebr düüncesine sahip olanlar, inançszlk, günah, itaatsizlik, adaletsizlik, zulüm ve bütün kötülüklerin Allah’dan olduunu isbat etmek için Nisa suresinin 78. âyetindeki u ifadeyi delil getirmektedirler: “Her ey Allah’tandr.” Hasan el-Basrî ise bu ve devamndaki âyetin nüzul sebebine atfta bulunarak, âyetlerin onlarn iddialarn desteklemediini u ekilde dile getirmektedir: “Allahn u âyetleri üzerinde de ihtilaf ederler: ‘(Ey insan) sana gelen her iyilik Allah’tandr. Sana gelen her fenalk ise kendindendir’93 ‘De ki: Hepsi de Allah’tandr. Fakat bu adamlara

ne oluyor kendilerine anlatlan anlamaya yanamyorlar?’94 Bunu kendilerine göre

itaat ve masiyetle tefsir ediyorlar ve küfür, fsk, isyan, zulüm, cevr, bühtan ve bütün kötülüklerin Allah’tan geldiini iddia ediyorlar. Hakikat böyle deildir. Fakat münafk-lar, Allah kendilerine geçim ve salk hususunda bir lütufta bulunursa 'bu Allah’tandr' ve geçim darl, hastalk, çoraklk, ktlk ve ksrlk gibi holanmadklar bir eye Allah onlar duçar ederse 'bu Hz. Muhammed (a.s.)’dendir' derler. Allah ise "de ki: hepsi de Allah’tandr" diyor. Yani hepsini Allah yapyor.”95

Burada pe pee gelen ve zahiren birbirine ztm gibi gözüken iki âyeti birlikte deerlendiren Hasan el-Basrî, nüzul sebebinden hareketle bu âyetlerin münafk-larn u tavr ve anlaymünafk-larna eletiri mahiyeti tadn ifade etmektedir: Müna-fklar, salk ve maddi refah Allah’a atfederken, yoksulluk ve hastala düçar olduklarnda ise, bundan Allah Resûlü’nü (a.s.) sorumlu tutarlard. te bundan dolay yüce Allah, “her ey Allah’tandr” demitir.96 Nitekim birçok müfessirin

ilgili âyetlerin tefsirinde, münafklarn Hz. Peygambere yönelttikleri bu ithama dikkat çektikleri görülmektedir.97

Burada Hasan el-Basrî’nin tefsir ilmi adna yapt ey, âyetin tarihsel bala-mnda hangi konudan söz ettiini yahut âyet(ler)in hangi hadise hakknda nazil olduunu tesbite çalmasdr. Bu da bir taraftan âyetin doru anlalmasna katkda bulunmakta dier taraftan da yanl anlamalarn önüne adeta set çek-mektedir. Bu o kadar önemli bir husustur ki çou zaman her bir âyetin kendi tarihsel balamndan bamsz olarak tek bana mutlak bir referans deeri tad- varsaylmtr. Dolaysyla Kur’ân’n referans metni olarak okunmasnda kendi

91 Balam bilgisi ve çeitleri hakknda geni bilgi için bkz: Ahmed Muhtar Ömer, lmü’d-Delâle,

Kahire 1993, s. 70 vd.; ahin Güven, Kur’ân’n Anlalmas ve Yorumlanmasnda Çokanlamllk Sorunu, stanbul 2005, s. 241–282.

92 Bkz: Abdurrahim, Tefsîru’l-Hasan el-Basrî, II/552. 93 Bkz: Nisa, 4/79.

94 Bkz: Nisa, 4/78.

95 Bkz: Hasan el-Basrî, Risâle, T.T. s. 81.

96 Bkz: Kubat, Hasan el-Basrî, s. 225. Ayrca bkz: Schwarz, “Hasan Basrî’nin Kader Risâlesi

Üzerine”, s. 127–128.

97 Örnek olarak bkz: Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Ensârî el-Kurtubî, el-Cami’

(19)

tarihsel balamndan soyutlanan Kur’ân ifadelerinin anlamn tayin edecek olan balam ilevini, yorum öznesinin mensup olduu tefsir ve tevil gelenei üstlen-mitir. Bunun içindir ki geçmite her kelâm ekolü, her fkh ekolü, hâsl her düünce akm, Kur’ân’da kendi görüünü refere edebilecei türden âyetler veya âyet parçacklar bulma imkânna sahip olmutur.98

Hasan el-Basrî, âyetlere yanl anlam verilmesinin sebeplerinden birisinin de siyak-sibak (metin içi balam) göz ard ederek âyetleri anlama ve yorumlama çabas olduuna risâlenin baz yerlerinde açkça dikkat çekmektedir. Meselâ o öyle demektedir:

“Kalplerinde erilik bulunup (bakalarn) saptrmak maksadyla müteabih âyet-lere tabi olan”99 kavim, bu ite ancak helak olmutur. Bunlar münakaa ederler ve Allah Teala :”Allah istediini saptrr, istediini de doru yola götürür.”100 demi-tir, derler. Fakat âyetin öncesine ve sonrasna bakmazlar. Âyetlerin öncesinin ve sonrasnn delalet ettii manay düünseler, dalalete dümezler. Allah öyle bu-yurmutur: “Hak Teâlâ iman edenleri bu dünya hayatnda da, ahirette de salam sözlerle temkinletirir. Zalimleri sapklkta brakr ve Allah dilediini yapar.”101 Yani, iman edenleri imanlaryla ve iyilikleriyle yollarnda temkinli klar, zalimleri de Allah’ inkâr ve O’na dümanlklar ile saptrr, ite Allah’n iradesi budur. Al-lah öyle buyurmutur: “Vaktaki onlar döndüler, AlAl-lah da onlarn kalplerini dön-dürdü”102 O halde onlar dönünce, Allah onlarn kalplerini döndürmütür.”103

Yine Hûd suresinin 105. âyetiyle ilgili yorumunda hakl olarak Kur’ân’daki metin balamnda bu âyetin, “Hesap Günü”nde bazlarnn cennete, bazlarnn da cehenneme gidecekleri anlamna geldiini söyler. Risâle sahibinin bu âyetle ilgili yorumu öyledir:

“Ey Mü’minlerin Emiri! Yine onlar Allah’n, “onlarn (insanlarn) bir ksm bed-baht(akî), bir ksm da bahtiyar(saîd) olacaktr.”104 Sözü hakknda münakaa etti-ler ve bu âyeti öyle tevil ettietti-ler: Allah Teâlâ kullarn anneetti-lerinin karnnda bed-baht ve bed-bahtiyar olarak yaratmtr. Bedbed-baht yarattnn bed-bahtiyarla ve bed-bahtiyar yarattnn da bedbahtla çevrilmesine imkân yoktur. Eer hakikat tevil ettikleri gibi olmu olsayd, Allah’n, kitap ve peygamberlerinin bir manas kalmad gibi, peygamberlerin onlar takvaya davetleri ve salaha teviklerinin de fayda ve mana-s kalmazd. Gerçekte bu âyetin tevili onlarn iddia ettikleri gibi deildir. Allah öyle buyurmutur: “O gün (ahiret günü) bütün insanlarn bir araya

98 Bkz: Mustafa Öztürk, “Müteabihin Mahiyeti ve Medlûlü”, Kur’ân, Tefsir ve Usûl Üzerine

Problemler, Tespitler, Teklifler, Ankara 2011, s. 105–106.

99 Bkz: Âl-i mrân, 3/7. 100 Bkz: Ra’d, 13/27. 101 Bkz: brahim, 14/27. 102 Bkz: Saff, 61/5.

103 Hasan el-Basrî, Risâle, T.T. s. 78. 104 Bkz: Hûd, 11/105.

(20)

r bir gündür. O gün her eyin ortaya serildii bir gündür(yevmün mehûd).”105

Sonra da öyle demektedir: “Allahn emri yerine geldii gün hiç kimse, O'nun izni olmakszn bir söz söyleyemez. te o gün, onlarn (insanlarn) bir ksm bedbaht bir ksm da bahtiyar olacaktr.”106 O günün bahtiyar, bugün Allah’n emrine

uyup o ekilde amel eden ve o günün bedbaht, Allah’n dinini hafife alarak emir-lerini hiçe sayan kimsedir.”107

ems suresinin sekizinci âyetini, “ona(nefse/ruha) iyilii ve kötülüü ilham etti” eklinde anlayp kendi cebri görülerine destek olarak sunanlara kar, konunun devam ve mütemmimi olan dokuz ve onuncu âyetlerini hatrlatan Hasan el-Basrî âyeti u ekilde anlamlandrmaktadr: “Allah insanolunun tabiat-na ilhamla iyilii kötülükten ayrma (kudretini) vermitir. Çünkü Allah Teâlâ diyor ki, ‘kim nefsini/ruhunu temizlerse kurtulua erer, kim de onu kirletirse kaybedenlerden olur.’108 Eer insann nefsini/ruhunu kirleten Allah olsayd, onun hüsrana uramamas

gerekirdi.”109

Ayn ekilde Hûd suresinde geçen Nûh’un (a.s.) kavmine söyledii sözü dile getiren âyeti,110 kendisinden önceki âyetlerle birlikte düünmeyip de

balamn-dan kopararak anlayanlara ilgili âyetleri hatrlatmakta ve âyetler siyak ve sibak içerisinde deerlendirildiinde onlarn verdii anlamn çkmayacana iaret etmektedir.

“Nuh kssasndaki Allahn u sözü üzerinde münakaa ederler: ‘Allah Teâlâ sizin helakinizi istese, benim size öüt vermem, hayrhahlkta bulunmam size hiçbir fayda vermez. Rabbiniz O’dur. Dönüünüz de O’nadr.’111 Bunu bilgisizliklerinden

öyle tevil ediyorlar: ‘Nuh (a.s.) kavmi arasnda 950 sene kald, Allah yoluna davet edip nasihatte bulundu. Hâlbuki O, kavminin kendine icabeti ve nasihatlerini ka-bul etmesinin kendilerine bir faydas dokunacak m dokunmayacak m bilmedii gibi, Allah onlara bu nasihatleri kabul ettirecek mi, ettirmeyecek mi, onu da bilmi-yordu.’ Hakikat onlarn tevil ettikleri gibi deildir. Nuh(a.s.), kavmi usanncaya kadar onlarla münakaa etti. Sonunda Ona öyle dediler: "Ey Nuh! Bizimle çok uratn, artk yeter, davanda gerçek isen, haydi bizi ne ile tehdit ediyorsan onu getir, Nuh onlara dedi ki: 'Onu size diledii takdirde ancak Allah getirir ve siz on-dan kaçp kurtulamazsnz.’112 Yani getirdii vakit azabndan kurtulamaz ve

on-dan korunamazsnz. Size azabn gelmesi durumunda ‘size nasihat etmek istesem de o vakit nasihatlerim fayda vermez.’113 Nuh (a.s.) azap inip de onlar tarafndan

görüldükten sonraki imann onlara bir fayda vermeyeceini biliyordu. Nitekim

105 Bkz: Hûd, 11/103.

106 Bkz: Hûd, 11/105.

107 Hasan el-Basrî, Risâle, T.T. s. 79–80. 108 ems, 91/9–10.

109 Bkz: Hasan el-Basrî, Risâle, T.T. s. 77. 110 Bkz: Hûd 11/124.

111 Bkz: Hûd, 11/34. 112 Bkz: Hûd, 11/32. 113 Bkz: Hûd, 11/34.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kimya çok geniş olduğu için pek çok alt sektörden oluşmaktadır. Özel sektörde yeni mezun bir kimyager karşılaştığı en önemli sorun tecrübedir. İşverenler

This software will be used for determining whether AspectJ can be used as a technology for profiling real time Java applications, so it has to follow attributes such

Mehmet Günay, Suriye Selefiliğinin Önderi Cemâleddîn el-Kâsımî –Hayatı, Islahatçı Kişiliği ve Fıkhî Eserleri-, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, sayı

el-Ezdî lügatle tefsir yaparken zaman zaman Kur’an’ın Kur’an ile tef- sir metoduna başvurarak yaptığı tefsirleri teyid etmeye

İstanbul’da Bayrı’nın önemli şahsiyetlerle bu kadar kolay dostluk kurabilmesinin başlıca nedeni Yemenici Nuri Focan tarafından bestelenen ve Abdullah Yüce

The aim of this paper is to review the book titled, “Abdulkâhir al-Baghdadi’s Kalami Thought”. Abdülkâhir al-Baghdadi, the famous Ash'ari theologian, Shafii faqīh,

Tasavvufun, her ne kadar İslami ilimlerden başlıca bir ilim olmasa da di- ğer ilimlerden daha meşhur ve yaygın bir hale geldiğini ve tasavvuf ehlinin nefislerini terbiye

“El Askeri, Irak İstihbarat Dairesi Başkanı Mustafa El Kazimi’nin, İran Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi El