• Sonuç bulunamadı

Sinemadaki son gelişmeleri şu üç noktada göste- rebiliriz:

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sinemadaki son gelişmeleri şu üç noktada göste- rebiliriz: "

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SİNEMADAKİ GELİŞMELER KARŞISINDA MİMARÎ

T u r h a n D O Y R A N

Sinema yeni bir çağa girmektedir. Bu çağa şimdi- lik tam bir ad vermemiz imkânsızdır. Türlü ticarî ga- yelerle «3 D», yani «Üçüncü Buut» diye kısaca işin içinden çıkanlar olduğu gibi, tamamiyle üçüncü buudu unutup, «Panoramique» sinema devrinin başladığını söyleyenler de vardır. Bazıları sinemanın geleceğini birincide, bazıları ikincide buluyorlar. Ta.bii her ikisi- ni birleştirenler de var. Bu iki şeklin sinemanın başla- yan yeni çağında rol oynayacakları muhakkaktır. A r a - larında bir çatışma olmadığına göre de, sinemanın iki yönden gelişeceğini söyliyebiliriz. Ne olursa olsun, b u - günün sınamasının yarının sineması olmasına imkân yoktur. Daha çabuk, veya daha geç, bugünün sineması, yerini yeni gelişmelere terködecektir. Bu ise başlamış bulunmaktadır. Elbette dünün ve bugünün gerçek film- leri yarma kalacaktır. Nasıl ki, sessiz filmlerden ço- ğu, halâ sinema sanatının en iyi eserleri arasında yer almaktadır ve renksiz filmlerden çoğu, renkte bütün gelişmelere rağmen, renkli. filmler tarafından geçile- miyecektir.

Sinemadaki son gelişmeleri şu üç noktada göste- rebiliriz:

I) K A B A R I K SİNEMA. Bunu, üçüncü buut ola- rak göstermek yanlıştır. Yukarda da dediğimiz gibi, Hollywood'dan gelen filmler, reklâmlar ve sinema der- gileri, «3 D» diyip çıkıyorlar. Üçüncü buutla kabarık- lığın farklarını elbette burada bahis mevzuu etmiyece- ğiz. Bunu kolayca düşünmemiz mümkündür Sinema- da gerçek üçüncü buudun elde edilmesi yolunda da ha- berler gelmiyor değil. Meselâ bir İtalyan bilgininin se- yircilerin ortasına yerleştirdiği camlarla elde etmeye çalıştığı veya ettiği «Le Cinema en volume» den bah- sedilmektedir.

Üç buutla, «Üçüncü Buud» un farkını da burada hatırlatmak isteriz. Daha çok psikolojik olan bu fark yanında, kabarıklıkla üçüncü buudun farkı çok daha açık olarak belirmektedir. Bugün kabarıklık y o - lundan gelişen sinemanın, üç buut ve üçüncü buut y o - lunda yeni gelişmelerini bekliyebiliriz.

Kabarık sinema, iki ayrı görüş üzerinet elde edil-

diğinden, iki ayrı imaj icabettirdiği gibi, bu iki ayrı g ö - rüşü bir tek film üzerine tesbit etmek te mümkün ol- maktadır. İki ayrı projeksiyon makinasının, yani iki ayrı filmin bir perdeye aksettirilmesi, projeksiyon ka- binelerinin genişletilmesini icabettirmekle beraber, bu zaruret meselâ bir «Cinerama» yanında gayet önemsiz kalmaktadır.

II) Panoramique ve GENİŞ SİNEMA. Bu sistem tam olarak kabarıklığı vermemekle beraber, seyirciyi kuşatan geniş ekran, onu psikolojik olarak perdeye, ha- relketin içine sokmakta, ona kabarıklığı ihsas ettirmek- tedir. Perde, genişlemekte ve «Cinerama )) V6 « Cimas- cope» ta iç bükey şekil almaktadır. Panoramique ve

«Geniş Perdeli Sinema» yı da bir tek şekilde göster- mek şimdilik imkânsızdır. New-York'ta büyük başarı kazanan «Cinerama» üç ayrı projeksiyon kabinesini, 18-24 kişinin projeksiyona, katılmasını icabettirmaikte- dir. Ses tertibatının yerleştirilmesi ve elbette içbükey perde büyük masrafları icabettirmektedir. «Cinerama»

yı mevcut sinemalara tatbik ya imkânsızdır, ya da b ü -

yük masraflar icabettirmektedir. Buna karşılık, «Cine-

mascope» bir tek objektif sistemiyle, bir tek projeksi-

yon makinesi - tabii kesintilere mâni olmak için iki -

(2)

çok büyük kolaylıklar arzetmektedir. Gefıiş ve iç bü- key perde, hemen her salona tatbik edilebilmektedir.

Henri Chretien'in eski bir buluşu üzerine bugün en önemli sinema şekli olarak tekrar beliren «Cinemas- cope», Panoramique ve Geniş Sinema» n m geleceğini vaedtmektedir. N e w - Y o r k ve Paris gösterileri, sinema sanatçılarını olduğu gibi bütün teknisyenleri hayran bırakmıştır. Mükemmelliği kadar, ucuza maloluşu, di- ğerlerine üstünlüğünü sağlamaktadır. Gerek «Sinera- ma» » gerek Cinemascope» K A B A R I K SES'i, «Stere- ophonie» yi kullanmakta, ses, seyircinin harekete k a - tılmasına, kendini onun içinde hissetmesine yardım et- mektedir.

K A B A R I K SES, son gelişmelerde K A B A R I K SİNE- M A ve GENİŞ SİNEMA yanında önemli bir yer almak- tadır. Türlü gelişmeleri bu üç noktada gösterebiliriz.

VENTIIATIOH

gyf"..^ 1 .jjz

ECRAN

XAMJHAA 'JfUJU.'g.^- SORTIE

OPERATEUR ' — '

CONFISERIE

ACCES A LA CABINEET/k l'APPARTEMEMT//.'

Bütün bu gelişmeleri son aylara, ve hattâ son sene- re inhisar ettirmemiz hatalıdır. 1953, bu gelişmede ö- nemli bir tarih olarak kalacaktır. Fakat, buluşların ço- ğu eski tarihlere inmekte, 1953 te yeniden ele alınmış bulunmaktadır. Elbette bu arada aynı şeyde yeni geliş- meleri, ve mükemmelleşmeyi görme|kteyiz. Türlü sis- temler arasındaki birleşme de, yeni bir şekil olarak gösterilebilir. Ne olursa olsun, 1953 te sinemanın yeni bir safhaya girdiği muhakkaktır.

Kabarık ve Geniş Sinema, gerçekleşebilmek için türlü şeylere müracaat ettiği gibi, sinema salonunda da türlü değişiklikleri icabettirmektedir. «Cinerama» gi- bi, salonun hemen tamamiyle değişmesini icabeden sis- temler yanında «Cinemascope» asgarî bir değişiklikle, hemen her salona tatbik edilebilecektir. Sinemanın gelişmeleri karşısında, mimarî meseleler, ve elbette güçlükler, salon sahiplerini endişelendirmektedir. Bu gelişmenin yeni imkânlar sağlayacağını anlıyanlar de- diğimiz gibi, türlü güçlüklerle karşılaşmaktadırlar. Bü- tün gelişmeler bir tek noktada birleşmediğine göre de, ilk yapılacak şey bunlardan herhangi birisini seçmek- tir.

Yapılacak bir salonda, şüphesiz yeni sinemanın gerçekleşmesi daha kolay olacaktır. Her türlü tedbir önceden alınabilir. Böylece meselâ, birinin ötekinin ye- rini alması halinde, değişiklikler kolayca tatbik edile- bilir. Bugün, perdeye geniş bir yer bırakmak, enine boyuna ve derinliğine mümkün olduğu kadar yer bı- rakmak, hangi boyda perde seçilirse seçilsin elzemdir.

Böylece, ekranı genişliğine 2, Jdefa büyültmek, yük- seltmek, iç bükey, dış bükey bir şekil vermek mümkün olabilecektir. Şimdiki halde, mevcut salonlarda düşü- nülen en önemli şey şüphesiz geniş ekranın yerleştiri- lebilmesidir Modern sinema salonlarında, bugünün ve yarının icaplarına göre ayarlanmış salonlarda, ekran her şekli alabilmelidir. Ekran üzerinde her değişiklik mümkün olabilmelidir. Gözlük icabettireln K A B A R I K SİNEMA bugünkü ekranla yetinmektedir. Fakat GENİŞ ve «panoramique» sinema sadece genişliğine değil, yük- sekliğine de azami yer istemektedir.

New-York'ta büyük başarı kazanan «Cinerama»,

«Cinemascope» la, GENİŞ ve «Panoramique» SİNEMA- nın en mükemmel şekli olmakla beraber birçok güç- lükler arzetmektedir. Üç ayrı görünüşün içbükey bir perdede gösterilmesi, üç ayrı, ve birbirinden farklı yer- lere yerleştirilmiş projeksiyonu, projeksiyon kabinesini icabettirmektedir. Salona yerleştirilmiş üç projeksiyon kabinesi, salonda bir beraberlik, bir armoni elde edil- mesi bakımından mimara büyük güçlükleır yüklemek- tedir (*). Buna, her birinde elde edilmesi gerekli olan emniyet tedbirlerini, ve türlü meseleleri, gerekli şeyle- ri ilâve etmek lâzımdır. Projeksiyon kabinesi, «Kaba-

(*) L

e

Film Français, No. 468

(3)

rık Sinema» da da bir mesele olarak büyük müşküller çıkarmaktadır. İki ayrı görünüşün verilmesi icabetti- ğinden iki ayrı projeksiyon makinesinin aynı zamanda İşlemesi, ve kesintilere mâni olmak için ed asgarî dört makinenin mevcudiyeti şarttır. Ancak bu, aynı kabine- dedir ve kabinenin genişletilmesi, diğer tedbirlerin a - lınmasiyle halledilebilimektedir. Buradaki güçlükler

«CinĞrama» dakilerle kıyaslanamayacak derecede ö - nemsizdir. Perdeye gelince, «Cinerama» için 20 ile 27 metre arasında değişen geniş bir ekranın mevcudiyeti şarttır.

Türlü ışık meselelerini, sesi, bunun için gerekli tesislerin yerleştirilebilmelerini ilâve edersek, « C i n e - rama» nın, mevcut salonlardan büyük bir çoğunluğuna tatbiki imkânsızdır diyebiliriz. Bu imkânın gerçekleş- mesi zaten büyük masrafları gerekli kılmaktadır. Sa- lon gerçekleştiği takdirde de, projeksiyon kalabalık bir personel tarafından yapılabilmektedir. Bütün bu mas- raflar karşısında, bugün «Cinerama» için yeni salon inşasına gidilmemektedir.

Buna karşılık Fransız bilgini Henri Chretien'in, Fox Şirketi tarafından «Cinemascope» adiyle ortaya çı- kardığı ve 1927 deki bir keşfe dayanan H Y P E R G O - NAR'ı, «Cinerama» nın hemen bütün mimarî kusurla- rını halletmektedir. Geniş bir perdeye ihtiyaç olmakla beraber bu perdenin tatbiki daha kolaylaşmaktadır. 2,1 defa büyüyen perde dışında, CİNEMASCOPE mevcut bütün sinema salonlarına tatbik edilebilmektedir. P r o - jeksiyon makinesi önüne konan, ve kolayca değişebilen bir optik sistem, bütün meseleyi halletmektedir.

Paris'te, ve Fransa'da, diğer yerlelrde de olduğu gi- bi, yaz ayları sinemaların tamir ve değişme aylarıdır.

Yaz kapanmalarından faydalanarak, sinemada yapıla- cak değişiklikler, tamirler ve her türlü ilâveler, hasıla- ta zarar vermeden gerçekleştirilebilir. 1953, sinemanın yeni çağa girdiği yıl, bütün bu tamir ve değişikliklere yepyeni bir karakter vermektedir. Bu yıl, sinemacıların başlıca eindişeleri, türlü sistemleri tatbik edebilecekleri bir salona malik olmaktır. Türlü değişiklikler, endişeler bundan sonra gelmektedir. Bugün artık, eski zevkle yapılan, süslenen salonlara, film farklı da olsa, iyi de olsa, daha az seyircinin geldiği bir gerçektir. Eski sa- lonların yeni zevkle tanzimi, gerek içinin gerek dışı- nın seyirciyi çekecek şekilde tanzimi şarttır. Bugün, seyircinin şu veya bu filmi görmeye gittiği gibi şu ve bu sinemayı görmeye gittiği de bir gerçektr. Sinema yapısı, seyirciyi çekmekte büyük bir rol oynar.

Champs-Elysees'de, İstiklâl Caddesinde, Brodway'da dolaşan bir kimse filmin resimlerine olduğu kadar si- nemanın dışına bakacak, ve girmeye öyle karar vere- cektir. Niçin daima aynı sinemaya gittiği sorulan bir- çok seyircinin: « — Çünkü rahatça oturabiliyorum» de-

diğini duymuşuzdur. Her yıl, sinema salonu seyircinin zevkine, ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışacaktır. H a - valanma, sıcaklık, görüş imkânlarını bir yana bıraka- lım, sadece zevk meselesi, her yıl birçok sinemada ta- mirleri, ilâve veya değişiklikleri icabettirmektedir.

Bugün, Paris sokaklarında dolaşarak, sinemaların han- gi çağın ve hangi mimarinin (ve hangi mimarın) eseri olduğunu söylemek, hiç de zor değildir. Bütün bu ya- pılarda tam bir zevke varılmış mıdır? Bu ayrı bir met- seledir. Şu muhakkak ki, seyirciyi çekecek şeye varıl- maktadır. Burada mimara düşecek şey, seyircinin zev- kini yükselterek, onu çekecek şeye erişmektir.

1953 yılı, bütün bu değişikliklerde, yaz aylarını

beklemedi. Birçok sinema, sinemanın yarınından endi-

şeli olarak, galişmelere sinemalarında yer verebilmek

için, bir an evvel işe koyuldular. Hollywood'da, mese-

lâ Warner gibi şirketler, filmlerini durdurarak, yeni ih-

tiyaçları karşılayacak şekilde stüdyolarını tanzim e -

derken, bütün dünyada hummalı bir çalışma, sinema-

lara geniş ekranı sokmaya çalışıyor. Kabarık sinema

düz ve normal ekranla gösterildiğinden, geniş ekranın

kazandığı yerde, onu yerleştirmek, elbette gayet kolay-

dır. Bütün mesele, perdenin bulunduğu yerde bir ge-

nişlik kazanmaktır. Yeni sinema yapılarının bunu k o -

layca elde edecekleri aşikârdır. Önceden plânları hazır-

lanmış, inşasına başlanmış birçok salon, son zamanda

değişikliğe uğramıştır. Bu da, elbette yapılmış bir sa-

lonu değiştirmekten daha kolay olmuştur. Fransız mi-

(4)

marı Georges Peynet'nin Grenoble'da Gaumont-Palace için 1951 de çizdiği ve sinemanın son gelişmeleri ile Mayıs 1953 te değiştirdiği plânı, bize ganiş ekranın icaplarını göstermektedir. «Cinemascope» için hemen apayrı bir salon ve tesisler lâzımsa, «Cinemascope»

için, salonun perde kısmını genişletmek kâfidir. P e y - net'nin Gaumont-Palace'ında olduğu gibi, oturma yer- lerini üçe ayırmak yani ortada iki geçit yeri ayırmak, görüş için en iyi şekildir. Perdenin genişlemesi, ön se- yirciler için, bir engel olmamaktadır. Görüş imkânla- rını, genişliğine, uzunluğuna, ve yüksekliğine kontrol, oturma yerlerinin tanzimini sağlıyacaktır. Bugün için, bunları mükemmel bir şekilde, önceden tesbit zordur.

Ön sıralar, yan sıralar, zaten öteden beri görüş imkân- larında büyük güçlükler arzetmiştir. Perdenin genişle- mesi, (karşı) da ve (orta) da bulunan yerleri çoğalta- cak demektir.

Sinemanın geleceği bize türlü şekilleri vadetmek- le beraber bugün geniş ekran, büyük ekran başlıca en- dişeyi teşkil etmektedir.Buna, dediğimiz gibi kabarık ve panoramique şekilleri tatbik imkân içindedir. Bü- tün bu değişiklikleri, sadece sinema salonlarında gör- müyoruz. Film gösterilmesine imkân olan yerlerde, mdselâ tiyatro salonlarında, büyük salonlarda, sinema- nın gerekli kıldığı şekil gözönünde bulundurulmakta- dır. Bunun içindir ki, Fransa'nın en yeni tiyatro salo- nu, Poitiers Tiyatrosu, geniş bir ekrana malik olacak- tır. Tiyatronun sahnesi, bunun için iç bükey bir şekil- le salona birleşmektedir.

Akustik ve ışık meseleleri gözönünde bulunduru- larak salona istenilen şekil verilebilir. Daire, yarım daire, dörtgen şekillerinden türlü şekilldre kadar «Ci- nemascope» tatbik edilmiştir. Yeni plânlarda da tam bir beraberliğe rastlamıyoruz. Buna karşılık, yüksekli- ğine, büyük açılardan kaçınılması şarttır. Yanlardan, gerilerden görüş imkânları azaldığı gibi, geniş bir açı- nın da bunu azaltacağı görülmektedir. Balkon m ü m - kün olduğu kadar geride olursa, bu açıyı da küçültebi-

lir. Birden fazla balkonun mümkün, olacağını zannet- miyoruz.

Edouard Lardülier, Cinemascope için, dikkat edil- mesi gereken şeyleri şu üç noktada gösteriyor ( * * ) :

I) Perde: Cinemascope'un ilk Avrupa gösterisi, Rex Sineması en iyi görüş imkânlarının perde genişli- ğine müsavi bir mesafeden elde edildiğini' göstermiştir.

Rex'in perdesi 17 metre genişliğindedir ve en iyi gö- rüş imkânları da, 17 metre bir mesafede bulunan sıra- lardan elde edilmiştir. Bu da, mümkün olduğu kadar geniş bir perdenin, görüş imkânlarını çoğaltacağını göstermektedir.

II) Projeksiyon: Perde karşısında projeksi- yon kabinesinin vaziyeti, eskisinden çok daha önem ar- zetmektedir. Eskiden, yukarda ve yandan projeksiyon mümkündü. Cinemascope ile, yukardan ve yandan projeksiyon imkânları kalmamaktadır.

III) Görüş imkânları: Yukardan bir projeksiyon perdedeki imajı bozabileceği gibi, seyircinin yandan ve yukardan seyri de görüşü bozar. Yukarda dediğimiz gibi, Edouard Lardillier, açıdan kaçınılmasını söyleye- rek, orkestranın en iyi seyir yeri olduğunu belirtiyor.

K A B A R I K SES'in akustik meselelerin önemini arttırdığını söylemeye bilmem lüzum var mı? Cine- mascope, üç hoparlör ile yetinmekle beraber, C i n e r a - ma, salonda birçok tesisleri gerekli kılmaktadır.

Sinemanın yeni haliyle mimariden çok şey istedi- ği görülmektedir. Ancak, bunlara tam bir cevap alabil- mek için bir müddet beiklemek icabetmektedir. Mima- rın yeni sinemayı tam olarak tanıması, ihtiyaçlarını tam olarak tesbit etmesi lâzımdır. Meselâ, görüş im- kânlarını tam olarak kontrol eedbilmesi, bir veya iki projeksiyonla olacak bir şey değildir. Bütün bunlara karşılık, mimarî şimdiden işe koyulmuş ve yarının si- nemasına, yarının sinema mimarisini vermeye başla- mış.

(**) Le Cinematographie Française, No. 1525 ARTTIRMA, EKSİLTME VE İHALE K A N U N U N A BİR MADDE EKLENMESİNE VE 5127 SAYILI KANUNUN

KALDIRILMASINA DAİR KANUN

Kanun No.: 6150 Kabul tarihi: 15/7/1953 Madde 1 — 2490 sayılı Artırma Eksiltme ve İhale K a - nunum- aşağıdaki madde eklenmiştir:

Ek madde — Bayındırlık Vekâletince lüzum görüle- cek liman, su, kanalizasyon, elektrik, Devlet demir ve kara yolları tesislerinin, şehirlerin münakale sistemlerine ait nâzım plânların, ayrn şc-kilde lüzumlu görülecek yapı- :arln bedii ve teknik hususiyetleri haiz güzel sanatlara .nüteallik işlerin ve aynı ehemmiyette şehir harita ve imar plânlarının etücl ve projelerini müsabaka ile veya bun-

>arı fennî liyakatleri ve iktidarları ilgili Vekâletçe kr-bul edilmiş yerli veya yabancı uzman ve firmalar arasında

pazarlıkle yaptırmaya ve lüzumu halinde yukarıda yazı- lı yerlerin kontrolünü ayni şekilde bu firmaya veya uz- manlara yazılı yerlerin kontrolünü ayni şekilde bu firma- ya veya uzmanlara pazarlıkla vermeye alâkalı vekil yeki- lidir.

Madde 2 — 5127 sayılı ve 3/9/1947 arihli Artırma, Eksiltme ve İhale Kanununa ek kanun kaldırılmıştır.

Madde 3 — Bu kanun neşri tarihinde meriyete girer.

Medde 4 — Bu kanun hükümlerini icraya İcra V e -

killeri Heyeti memurdur. 20/7/1953 NOT: 2490 No. Arttırma ve Eksiltme Kanununa ek

kanun No.ları 2838, 2892. 2902, 2931, 3009; 3559; 4097;

4547; 4876; 5405; 5788, 5213, 5127.

Referanslar

Benzer Belgeler

Daha önce emlakç ıların 300-400 lira arasında fiyat biçtiği topraklarına kamulaştırma kararıyla rayiç bedelin 20’de biri yani 22 ila 175 lira aras ında fiyat

köprü ve bağlantılı yolların her iki tarafta 5 kilometrelik etki alanı içerisinde İstanbul’daki özel ormanların yüzde 38’i, orman alanlarının yüzde 46’sı,

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul çevre Koruma ve Atık Maddeleri De ğerlendirme Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin (İSTAÇ) Göktürk- Odayeri mevkisinde bulunan

Madde 25 – Dördüncü maddeye göre Kültür ve Turizm Bakanlığına bildirilen taşınır kültür ve tabiat varlıkları ile 23 üncü maddede belirlenen korunması

a) Müzede mevzuata göre, planlı bir çalışma ve işbölümü yapar; personelin eğitilmesini ve hizmet içinde yetişmesini sağlar. Çalışmalarını uzman personelin yardımı ile

Deforme göz kapağı kenarı bulbar yüzeyden cerrahi olarak uzaklaştırılır. Cerrahi sonrası topikal

Müşteriler tam veya yarım pansiyon ücretlerine tabi oldukları zaman otelde yenilmeyen yemekler için fiyattan indirim

Çakmak taşından yapılmış âletlere gelince, büyük eklalarla muttasıf Musteriyen aletlerini,ekseriya uzun ve dar ve çok ince işlenmiş olan lam tekniği takip