• Sonuç bulunamadı

AHLAK (TÖREL) GELİŞİM

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "AHLAK (TÖREL) GELİŞİM"

Copied!
58
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AHLAK

(TÖREL)

GELİŞİM

(2)

Bir davranışı doğru ya da yanlış olarak nitelemek ahlaki yargıda bulunmaktır.

Değer yargılarının bir türü olan ahlaki yargılar, olumlu ya da olumsuz değerler

olarak karakter özelliklerini ve davranışları nitelerler.

Ahlak, doğru ve yanlışı ayırt edebilmeyi sağlayan ilke ve değerlerin bütünüdür.

(3)

Ahlak gelişimi, bir kişinin ahlaki inançlarının zamanla değişmesidir.

Ahlak gelişimi belirli ahlaki düzeyler içerir.

Ahlaki düzey, bir kişinin belirli bir

zamanda sahip olduğu ahlaki inançlarına ilişkin incelikli düşünce ve davranışlarıdır.

(4)

Ahlaki düzey ahlaki yönelimden etkilenir.

Ahlaki yönelim, bir kişinin herhangi bir zamandaki ya da genel olarak tüm

zamanlardaki hakim olan ahlaki inancıdır.

(5)

Ahlaki yönelim ahlaki yargılara temel oluşturur.

Çünkü ahlaki yargılar ahlaki inançlara dayalı olarak yapılır.

Ahlaki yargı, doğru ve yanlışın ahlaki inançlara dayalı olarak

değerlendirilmesidir.

(6)

Ahlaki yargılarda bulunurken ahlaki gerekçelendirmelere baş vurulur.

Ahlaki gerekçelendirme, ahlaki inançlara dayalı bilişsel etkinliktir.

Ahlaki inançlara dayalı davranışlara ise, ahlaki davranış denilmektedir.

(7)

Ahlak gelişimi süreci, bir kişinin ahlaki inanç ve davranışları itibariyle

olgunlaşması sürecini ifade eder.

Ahlaki olgunluk, bir kişinin ahlaki

gelişiminde ulaştığı en üst ve nihai ahlak düzeyidir.

(8)

Freud’un Ahlak

Gelişimi Kuramı

(9)

Freud’ a göre, çocuk yaşadığı Oedipus kompleksinin bir uzantısı olarak

ebeveynleriyle özdeşleşir.

Bu da onun yetişkinlerin ve dolayısıyla toplumun ahlak kurallarını

içselleştirmesini doğurur.

(10)

Oedipus kompleksinin sonunda çocuk istek ve arzularını bastırmayı ve istenen

davranışlara uyum göstermeyi öğrenecektir.

Bu da ahlak gelişiminin temelidir.

Çocuk anne babanın ahlak ölçülerini ve değerlerini benimseyerek süperego

gelişimine başlar.

(11)

Süperegonun iki kısmından biri olan vicdan, çocuğun bu özdeşleşmesinin bir

sonucudur.

Freud’un düşünceleri daha çok erkek çocuklar için geçerlidir.

Ayrıca, yapılan çalışmalarda, vicdan ve ahlak gelişiminin Freud’un öngördüğü 6-7

yaştan önce başladığına yönelik bulgular vardır.

(12)

Piaget’in Ahlak

Gelişimi Kuramı

(13)

Piaget’e göre, çocuklar somut işlemler dönemine kadar ahlaki gerçekçidirler.

Yani, olay ve durumları somut sonuçlarına göre değerlendirirler.

(14)

Niyeti ne olursa olsun, büyük leke yapan çocuk, küçük leke yapan çocuğa göre

daha suçludur.

Zihinsel gelişiminin bir sonucu olarak, hem niyeti, hem sonucu birlikte

değerlendiremez.

(15)

İlkokul döneminden itibaren çocuklar yargılarında niyeti de değerlendirebilir

hale gelirler.

Dolayısıyla, büyük leke de yapsa, niyeti

“iyi” olan çocuğun daha az suçlu olduğunu düşünmeye başlarlar.

Başka bir ifadeyle, “amelleri niyetlere göre” değerlendirmeye başlarlar. Buna

ahlaki görecelik denir.

(16)

Piaget’e göre, bireyler için toplum tarafından düzenlenen ahlak homojen değildir. Çünkü toplumsal ilişki biçimleri

homojen değildir.

Toplumsal ilişkiler içinde iki uç ilişki tipi arasında ayrım yapmak gerekir.

Bu iki uç ilişki tipi; baskılayan ilişki ve iş birliği ilişkileridir.

(17)

1-Baskılayan İlişki

Bireylere zorunlu içerikteki bir kurallar setinin dışarıdan dayatılmasıdır.

Bu ilişki tipinde yaşanan saygı tek yönlü olduğundan bağımlılık etkendir.

(18)

2-İş Birliği İlişkileri

İnsanların zihninde tüm kuralların ardındaki ideal norm bilinci

oluşmaktadır.

Hazır kuralların bireylere empoze edilmesi yoktur, karşılıklı saygı yaşanır.

(19)

Piaget’in İki Evreli

Kuramı

(20)

Piaget, ahlak gelişimi kuramını

oluştururken, çocukların ahlaki yargıda bulunmalarını gerektiren, ahlaki ikilemler

içeren kısa öyküler ve çocukların oyun kurallarına ilişkin düşüncelerini ortaya

çıkaracak ikili sorular kullanmıştır.

Ve hangi öyküdeki çocuğun daha

yaramaz olduğunu sorarak bu iki dönemi tespit etmiştir.

(21)

Sorulardan biri, odasında oynayan bir çocuk ile ilgilidir.

Çocuk yemek için çağrılmıştır. Yemek odasında kapının arkasında bir sandalye ve sandalyenin üzerinde de fincan takımı

bulunmaktadır.

Çocuk kapının arkasında sandalye olduğunu bilmeden kapıyı açmış ve sandalyenin üzerindeki fincanların yere

düşüp kırılmasına neden olmuştur.

(22)

Diğer soruda ise, annesi dışarıda iken reçel almaya çalışan bir çocuk verilmektedir.

Çocuk sandalyeye çıkıp fincanların arasında bulunan reçel kavanozuna ulaşmaya

çalışmaktadır.

Kavanoz yüksektedir ve çocuk ulaşamamaktadır.

Uğraşırken fincanlardan birini düşürüp kırmaktadır.

(23)

Birinci çocuk fincan takımını düşürüp kırdığı için, “çok sonuç çok yaramazlık”

düşüncesiyle daha yaramazdır diyen çocuklar ahlaki gerçekçidirler.

Çocuğun niyetini göz ardı etmektedirler.

(24)

İkinci çocuğun daha yaramaz olduğunu öne sürenler ise ahlaki görecidirler.

Çünkü çocuğun davranışını güdüleyen şeyin ne olduğunu hesaba

katmaktadırlar.

(25)

1. Evre: Dışa Bağlı Evre

Küçük çocuk, yetişkinlerin gücüne ve saltanatına tek taraflı saygı duyar ve

baskıya uyar.

Bu durum da çocuk benmerkezciliğini ve ahlaki gerçekçiliği teyit eden ve

besleyen bir baskı ahlakı sağlar.

(26)

Ahlaki sorumluluk konusundaki hükümler, niyetler yerine nesnel

sonuçlarla ve fiziksel ölçütlerle verilir. Bu duruma, ahlaki gerçekçilik denir.

Doğruluk benmerkezci isteklerle bir tutulur (ben daha fazlasını alacaksam

paylaşmak doğrudur) ve adaletin her yerde olduğu inancı vardır.

(27)

Çocuk, ahlak kurallarına yetişkin baskısına saygı duymaksızın boyun

eğer, kuralları anlamaz.

Kurallar çocuğu düşüncede bağlar fakat uygulamada kısıtlayamaz. Yani çocuk,

kuralların baskısını hisseder fakat

kurallar çocuğun davranışını yönetmez.

Çocuklar, bu dokunulamaz kuralları öznel şemalarına uydururlar. Piaget buna, anlaşma illüzyonu adını verir.

(28)

2. Evre: Özerk Evre

Eşitlerin oluşturduğu akran toplumunda belirir. Çocuklar, deneyimleri ve akranları ile olan etkileşimlerinin bir sonucu olarak,

iş birliği ve toplumsal takas ahlakını geliştirirler.

Bu da daha dengeli bir adalet anlayışını oluşturur. Çünkü iş birliği ahlakı, gücünü,

eşitlik bilgisinden ve karşılıklı saygıdan alır.

(29)

İş birliği ahlakında çocuklar, kuralların esnekliğini anlar.

Karşılıklı onay, iş birliği düzenlemelerini ortaya çıkarır ve artık baskının

çıkarlarına değil dayanışmaya hizmet eder.

(30)

Kohlberg’in

Ahlak Gelişimi

Kuramı

(31)

Piaget’nin düşüncelerinden yola çıkan Kohlberg, ahlak gelişimi için daha

ayrıntılı bir kuram geliştirmiştir.

Onun kuramı ahlak gelişimi alanında en çok kullanılan kuramdır.

(32)

Kohlberg ahlak gelişimini üç düzeye ayırmıştır.

Ayrıca, her düzey iki evreden oluşmaktadır.

Evreler “evre” anlayışına uygun olarak hiyerarşik bir yapı gösterirler.

(33)

Kohlberg ahlaki yargıların adalet

kavramlarının devamlı olarak daha fazla farklılaştığı ve bütünleştiği evrensel, ardışık ve hiyerarşik altı evre boyunca

geliştiğini ileri sürmek amacıyla, kanun, yaşam, kişilerarası

yükümlülükler, güven (inançla) ve otorite ile çatışan kaygılara karşıt

varsayımsal ikilemlere verilen yanıtları kullanmıştır.

(34)

Kohlberg'in kuramı, bireylerin verdikleri belirli kararlara ya da kararların içeriğine

değil, bireylerin ahlaki yargılarına temel oluşturan yapılara odaklanmıştır.

(35)

1-Gelenek Öncesi Düzey

Bu düzeyde kişi olayları sonuçlarına göre değerlendirir.

Ceza verilen davranış suçtur. Ödül getiren davranış iyidir.

Bu düzey Piaget’nin ahlaki gerçekçilik anlayışını göstermektedir.

(36)

Bu düzeyin her iki evresinde de çocuk ceza hakkında konuşur; fakat iki

evredeki ceza algısı farklıdır.

İlk evredeki çocuğun zihninde ceza, yanlış davranışla ilişkilendirilmiştir. Ceza

adeta itaat etmemenin yanlışlığının bir kanıtıdır.

İkinci evredeki çocuk ise, cezayı bir kişinin doğal olarak kaçınmak istediği bir

risk olarak algılar.

(37)

1. Evre: İtaat ve Ceza Eğilimi

Bu evrede dışarıdan dayatılan kurallar dikkate alınmaktadır. Bu evredeki çocuk,

kuralların güçlü otoriteler tarafından oluşturulduğuna, sabit olduğuna ve

kurallara sorgulanmaksızın itaat edilmesi gerektiğine inanır.

Ahlaki yargılarının temelinde

"karşılığında bir ceza bulunan davranış kötü davranıştır" mantığı yatar.

(38)

2. Evre: Saf Çıkarcı Eğilim

Bu evrede saf eşitçilik, takas ve

karşılıklığa eğilim vardır. Bu evrede çocuk otoritelerce oluşturulduğunu düşündüğü doğruya ait bir tek görüş olmadığını; farklı

bireylerin farklı bakış açıları olabileceğini anlar. Değer, herkesin görüşü ve

gereksinmesine göre değişebilmektedir.

Ahlaki yargıların temelinde "kişisel çıkarlarımı karşılayan davranış doğru

davranıştır" mantığı yatar.

(39)

2-Geleneksel Düzey

Grup üyeliğine ve paylaşılan ilişkilerin değerine ilişkin farkındalıkla başlar ve toplumsal düzenin ve toplumsal düzeni sağlayan kanun ve kurumların korunması

ve sürdürülmesi gerektiği düşüncesiyle sonlanır.

Bu düzeyde aile, grup ya da ulusun beklentileri ve bu beklentilere sadakat

kişisel çıkarların üstündedir.

(40)

3. Evre: İyi Çocuk Eğilimi

Başkalarınca onaylanma, başkalarını memnun etme ve onlara yardım etme

eğilimi vardır.

İyi davranışın anlamı, iyi niyetli olmak ve kişilerarası ilişkilerde sevgi, güven, empati,

başkaları için kaygılanma gibi iyi duygulara sahip olmaktır.

Ahlaki yargıların temelinde "başkalarının onayladığı ya da başkalarını memnun

eden davranış iyi davranıştır" mantığı yatar.

(41)

4. Evre: Otorite ve Toplumsal Düzeni Sürdürme Eğilimi

Ahlaki davranışların, toplumun çıkarlarına hizmet ettiğinin düşünüldüğü bu evrede, görevini yerine getirmek, otoriteye saygı

duymak ve var olan toplumsal düzeni, toplumsal düzenin kendisi için sürdürmek

önemlidir.

Ahlaki yargıların temelinde "toplum düzenini koruyan ve onu sürdürmeye katkı yapan davranış doğru davranıştır."

mantığı yatar.

(42)

3-Gelenek Ötesi Düzey

Değer ve kuralın göreli olduğunun farkındalığı içinde, davranışların ahlak

ilkelerine göre düzenlenmesi gerektiği düşüncesiyle başlar ve evrensel ahlaki

yükümlülüklere göre davranılması gerektiği düşüncesi ile sonlanır.

Bu düzeyde kişi toplumu “aşmış”, daha büyük değerleri dikkate almaya

başlamıştır.

(43)

5.Evre: Sözleşmeye ve Yasalara Uyma Eğilimi

Ahlaki sorumluluk, başkalarının amaç ve haklarını ihlalden genel bir kaçışı ve

çoğunluğun arzusunu ve refahını ilgilendiren yasal terimler içinde

tanımlanır.

Ahlaki yargıların temelinde "doğru davranış, insan hakları ve toplum yararı gözetilerek toplum tarafından incelenip kabul edilmiş ilkelere uygun

davranıştır.” mantığı yatar.

(44)

6. Evre: Vicdan ya da Evrensel Ahlak İlkeleri Eğilimi

Takdir edilen toplumsal kurallara eğilimin yanında, mantıksal evrensellik ve

tutarlılıkla ilgili daha yüksek düzeydeki birey tarafından seçilen ilkelere de eğilim

vardır.

Ahlaki yargıların temelinde, "insan

onuruna saygı ve herkese eşit hak gibi evrensel ahlak ilkelerine uygun

davranış, doğru davranıştır." mantığı yatar.

(45)

Evre Evrenin özelliği

Gelenek öncesi Düzey (cezadan kaçma ve ödül alma ağırlıklı) 1.Evre: Heteronom ahlak; ceza ve

itaat ahlakı. İyi olan, dışardan dayatılan kurallara uyan ve ödül getiren, cezadan kaçındırandır.

II. Evre: Araçsal amaç; Pazar

değiş-tokuş ahlakı. İyi olan, bireye ve iyilik yapan veya alan kişiye makul gelendir; uzun süreli bağlılık yoktur.

Geleneksel Düzey (toplumsal kurallar ağırlıklı) III. Evre: Kişiler arası uyum; akran

kanısı ahlakı. İyi olan, akran grubunu oluşturan arkadaşlardan onay getirendir.

IV. Evre: Toplumsal sistem yönelimi; toplumsal sisteme uyum;

kanun ve düzen ahlakı.

İyi olan, kanunlara, geleneklere ve otoritelere uygun olandır.

Gelenek ötesi Düzey (moral prensipler ağırlıklı) V. Evre: Toplumsal anlaşma

yönelimi; toplumsal anlaşma ve bireysel haklar ahlakı.

İyi olan, toplumda uzlaşmazlıkları önlemek için konmuş, var olan kurallara uygun olandır; gerçek

sonuç, ne iyi ne kötüdür.

VI. Evre: Kendisinin seçtiği

evrensel prensipler ahlakı. İyi olan, kişisel, genel moral prensiplerle tutarlı olandır.

(46)

Heinzin karısı ölümcül bir hastalığa

yakalanmıştır. Doktorlar ancak bir eczacının geliştirdiği bir ilacın fayda edeceğini söylerler.

Heinz eczacıya gider. Eczacı oldukça yüksek bir fiyat ister. Heinz istenen paranın ancak yarısını bulabilir. Eczacıya yarısını teklif eder.

Eczacı kabul etmez. Yarısını daha sonra ödemeyi teklif eder. Eczacı gene kabul etmez.

Heinz da akşam eczaneye gizlice girip ilacı çalar.

Heinz suçlu mudur? Suçluysa neden suçludur?

Suçsuzsa neden suçsuzdur?

(47)

Gelenek-öncesi-1. Evre; İtaat ve Ceza Eğilimi:

Heinz suçludur. Polisler onu yakalar ve cezalandırırlar.

Gelenek-öncesi- 2. Evre; Saf Çıkarcı Eğilim:

Heinz suçsuzdur. Karısı için böyle

yapmıştır. İnsan karısı (kocası) için böyle davranmalıdır. Karısı da onun için böyle

yapardı.

(48)

Geleneksel- 3. Evre; İyi çocuk eğilimi:

Heinz suçludur. Toplumdaki insanlar onu ayıplarlar.

Geleneksel- 4. Evre; Otorite ve Toplumsal Düzeni Sürdürme Eğilimi:

Heinz suçludur. Kanunlara aykırı

davranmıştır. Kanunlar toplumsal düzeni sağlamaya yarar. Toplumsal düzeni

bozmuştur.

(49)

Gelenek Ötesi- 5. Evre; Sözleşmeye ve Yasalara Uyma Eğilimi:

Heinz suçludur. İnsanlar toplum içinde

birbirlerinin özel eşyalarına saygı göstermek zorundadır.

Gelenek Ötesi- 6. Evre; Vicdan ya da Evrensel Ahlak İlkeleri Eğilimi:

Heinz suçsuzdur. İnsan hayatı her şeyden önemlidir. Bir insanın hayatı söz konusu

olduğunda, hırsızlık “caizdir”.

(50)

İnsanların büyük bir çoğunluğu üçüncü ve dördüncü (ikinci düzey) evrededir.

Beşinci ve altıncı evreye (üçüncü düzey) gelebilen kişilerin sayısı daha azdır.

Hatta altıncı evreye ulaşabilen çok az insan vardır.

(51)

Buna benzer çeşitli sorularla Kohlberg dünyanın çeşitli ülkelerinde kuramını test

etmiş ve kuramının evrensel olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Kohlberg kuramına dayalı bir okul kurarak ahlak gelişimini geliştirmeyi amaçlamış ise

de, bunda başarılı olamamıştır.

Kohlberg’in kuramının kültürlerarası geçerliği şüphelidir. Daha çok bireyci Batı

toplumlarının tercihlerini yansıtmaktadır.

(52)

Gilligan’ın Ahlak

Gelişimi Kuramı

(53)

Gilligan, Freud ve Kohlberg’in erkek ağırlıklı kuram geliştirdiklerini, kadınların farklı bir gelişim çizgisi gösterdiklerini öne

sürmüştür.

Ona göre, kadınların sahip oldukları ahlak anlayışı; ilişkilerin, özen göstermenin, yakınlığın ağır bastığı özen ve sorumluluk

ahlakı, Kohlberg’in öne sürdüğü adalet ahlakından farklıdır.

(54)

Kohlberg’in düşüncesinde ilkelerle kişinin güdüleri arasındaki gerilim ön planda

iken, özen ve sorumluluk ahlakında kişinin kendisini karşıdaki için feda

etmesi ağır basar.

Dolayısıyla Kohlberg’in ahlak anlayışı herkes için geçerli olmaktan ziyade

erkeksi bir ahlak anlayışıdır.

(55)

Hansın durumu ile ilgili olarak Gilligan, Hans ilacı çalıp hapse girdikten sonra, kadın yeniden hastalandığında ona kimin

bakacağının düşünülmesi gerektiğini söyleyen bir kız çocuğunu örnek gösterir.

Kohlberg’e göre düşük bir düzeyde gibi görünmesine rağmen, arka planda daha

derin bir anlayış bulunmaktadır.

(56)

Ayrıca, Gilligan, kişinin;

a)Sadece kendi ihtiyaçlarını dikkate aldığı var kalmaya ve kendi çıkarlarına yönelik evre,

b)Sadece başkalarına karşı sorumluluğu önemsediği evre ve

c)Kendi çıkarlarıyla başkalarının

ihtiyaçlarını bütünleştirdiği evre olmak üzere üç evreden geçtiğini öne

sürmektedir.

(57)

Gilligan ayrıca kişilerin ahlak anlayışlarının çevrelerinin ahlak

anlayışları ile karşılıklı etkileşim halinde bulunduğunu da vurgulamıştır.

(58)

BİTTİ

Referanslar

Benzer Belgeler

Ahlak, Etik, Uygulamalı Etik, Ödev, Ahlak yargısı, İyi, Kötü, Erdem, Ahlaki karar, Ahlaki eylem, Özgürlük, Sorumluluk ve Vicdan.... Ahlak, kelime olarak huy, karakter

 Objektif ahlak: Bir toplumda herkes tarafından kabul edilebilecek evrensel ahlaki normların

ve Kişiler Arası Uyma (İyi Çocuk Yönelimi):. • İyi

Piaget'in ahlâk gelişim kuramının boyutlarını daha da geliştiren Kohlberg, ahlâk gelişimini her biri iki evreden oluşan ve gelenek öncesi, geleneksel,

 Özerk dönem: Bireyin davranışlarının, kendi akıl yürütmesi ve karar vermesi ile oluştuğu, bireyin içinde bulunduğu grubun standartlarını irdeleyerek

 Piaget’nin başlıca çalışmaları düşüncedeki gelişimsel değişimlerle ilgili olduğu halde, daha önceki araştırmalarından bazıları çocukların doğru ve

 İşlenen suçun önem derecesini,suça bağlı olarak ortaya çıkan fiziksel sonuçlar belirler.Sonuçta daha fazla zarara yol açan suçlar,daha az fiziksel zarara yol

Beş Ahlak Yazısı, birbirinden çok farklı olan, ama hepsi de insana dair olan konuların insanın yüreğinde yaratacağı bir ağırlıkla ilişkilendirilebilir. Modern