• Sonuç bulunamadı

HASTA ÇOCUKLARIN RUHSAL ÖZELLİKLERİ VE HASTA ÇOCUĞA YAKLAŞIM

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "HASTA ÇOCUKLARIN RUHSAL ÖZELLİKLERİ VE HASTA ÇOCUĞA YAKLAŞIM"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HASTA ÇOCUKLARIN RUHSAL ÖZELLİKLERİ

VE HASTA ÇOCUĞA YAKLAŞIM

Prof. Dr. Aynur BÜTÜN AYHAN Sağlık Bilimleri Fakültesi

Çocuk Gelişimi Bölümü

(2)

Yetişkinlere özgü ruh sağlığı tanımı, genelde çocuklar için de geçerli olmakla birlikte, sürekli ve hızlı gelişimlerinden dolayı çocukların ruh sağlığı konusunda farklı ölçütler kullanılmaktadır.

Örneğin, çocukların korkuları yetişkin korkularına;

çocuğun yerine getirilmeyen isteklerine karşı tepkileri, yetişkinlerin benzer durumlarda gösterdiği tepkilere benzememektedir.

Çocuk gelişimi, her gelişim döneminde ayrı bir özellikler bütünüdür. Bu nedenle anne babalar ve hastane personeli, çocukların ruhsal gelişimine yardım edebilmek ve çocukların hastalık sürecinde yaşadıkları stres ile başedebilmek için, onların bu dönemlere özgü ruhsal özelliklerini ve kişilik özelliklerini iyi bilmek zorundadırlar.

Çocuklar, anne babadan ayrılarak hastaneye yatırıldıklarında çeşitli duygusal tepkiler gösterirler.

Çocukların gösterdikleri tepkiler üç aşama halinde ortaya çıkabilir.

(3)

Ayrılık Protestosu

Çocuk ağlar, çığlık atar; anne babadan ayrılmaya ve hastaneye yatışa tepki gösterir. Bu aşamada çocuk, anne baba kaybının yarattığı yoğun bir kaygı yaşamaktadır.

Hastane ortamının yabancı olması da çocuktaki kaygıyı arttırmaktadır.

Üzüntü

Bu aşamada çocuk sessizleşir, içine kapanır. Ağlamaları monotonlaşır. Çevresine karşı ilgisi azalmıştır. Hastaneye yatış, çocuk tarafından kabullenilmeye başlanmıştır.

Bağımsızlık

Bu aşamada çocuk neşeli, hareketli ve konuşkandır.

Çevresindeki sağlık personeli ile iletişim kurmaya başlar.

Ziyarete geldiklerinde ailesine daha az ilgi gösterir ve ailesi ayrıldığında yoğun üzüntü yaşamaz. Her bir aşamanın süresi çocuktan çocuğa farklılık gösterebilir.

Ayrılık protestosu bir saatten bir haftaya kadar devam edebilir; bağımsızlık duygularının gelişmesi hastaneye yatıştan itibaren altı ayı bulabilir.

(4)

ÇOCUKLARIN HASTANEYE YATIŞA GÖSTERDİKLERİ TEPKİLER ÇEŞİTLİ ETMENLERE GÖRE FARKLILIK GÖSTERMEKTEDİR.

BU ETMENLER ŞU ŞEKİLDE SIRALANABİLİR:

Çocuğun yaşı: Altı aydan daha küçük çocuklar hastaneye yatıştan daha büyük yaştaki çocuklara göre daha az etkilenmektedir.

Önceki ayrılık yaşantıları: Çocuğun evinden ve ailesinden önceki ayrılık yaşantılarının olumlu olması, hastaneye yatışın olumsuz etkilerini azaltabilir.

Çocuğun duygusal özellikleri: Çocuğun

duygusal durumu, mizaç ve kişilik özellikleri,

hastaneye yatışa karşı gösterdikleri duygusal

tepkiler konusunda belirleyici olabilir.

(5)

HASTALIK VE HASTANEYE YATIŞA ÇOCUĞUN TEPKİLERİ

Korku

Korku, görünen ya da görünmeyen tehlikeler karşısında bireyin gösterdiği doğal ve gerekli bir tepkidir.

Genellikle, ilk olarak altıncı ayda görülen ve yaklaşık on sekizinci ayda doruğa ulaşan korku, bebeklik döneminin en erken duygularındandır. En sık ifade edilen korku, yabancılara yönelik korkuyu içerir.

Yabancı korkusu sıklıkla iki aşamalı olara ortaya çıkmaktadır. İlk olarak, altı aylık bebeklerde çevreye karşı temkinli tepkiler şeklinde ortaya çıkmaktadır.

Dokuzuncu aydan itibaren, yabancılara yönelik korkular artmakta ve ilk yılın sonuna doğru doruğa ulaşmakta ve sonrasında azalmaktadır.

Bebekler, tanıdık ortamlarda daha az yabancı korkusu sergilemektedir.

Bu nedenle, bebeklerin kendilerin güvende hissettikleri zaman yabancı korkusunu gösterme olasılıkları daha azdır.

Hastalık ve hastaneye yatış çocuğun yaşına ve yatış nedenine bağlı olarak değişik ölçülerde travmatik olabilen bir durumdur. Her şeyden önce çocuk evinden, güven içinde olduğu bir ortamdan uzaklaşmaktadır.

Anne baba desteğinden yoksun kaldığı için yoğun stres yaşar. Ayrıca, gittiği yer bilinmeyenlerle dolu, ürkütücü bir yerdir. Bu nedenle hastaneye yatırılan bir çocukta annesinden, çevresinden, evinden ayrılma ve hastaneye yatma korkusu vardır.

(6)

Kaygı

Çocuklar, hastalık ve tedavi sürecinde yaşadıkları kaygı yaratan yaşam olayları ile başedebilmek için, çeşitli baş etme yöntemleri kullanırlar.

Regresyon, inkar, espriye vurma, karşıt tepki oluşturma bu yöntemler arasında yer alır. Bu yöntemlerin bazıları olumlu ve işlevsel iken, bazıları da kaygı ile baş etmede uyum sorunu yaratabilir.

Hastalık durumunda sürekli olarak yapılan iğneler, içilmesi gereken ilaçlar, diyet yapma zorunluluğu ve çocuğun hayatına yönelik çeşitli kısıtlamalar çocuk açısından önemli kaygı etkenleri olarak ortaya çıkabilir. Yoğun kaygı yaşayan çocuklar çabuk üzülür ve çabuk heyecanlanırlar. Sürekli olarak gergin ve tedirgindirler.

Ölümcül hastalığı olan çocuklar, yalnızlık, belirsizlik, ayrılık, öfke, sosyal ilişkilerden uzaklaşma ve içe çekilme, korku, engellenme ve üzüntü duygularını yoğun olarak yaşamaktadırlar.

İki yaşına kadar çocuklar, ölümü bir ayrılık olarak algılar ve ayrılık kaygısı yaşar.

Üç-beş yaşlarında çocuk, ölümü geri dönülecek bir gidiş gibi algılar ve kendi kötü davranışı sonunda ölümün bir ceza olarak verildiğini düşünebilir.

Altı yaşından itibaren çocuklar, ölümün geri dönülmezliğini anlamaya başlar.

Ancak, on yaşlarına kadar kendilerinin de öleceğini pek anlayamazlar.

On yaşından daha büyük çocuklar ölüm kavramının erişkinlikte anlaşıldığına benzer bir şekilde anlamaya başlarlar.

Ancak ergenlik döneminde sözel olarak kaygıları ifade etme yolunu bulamazlar.

Resimlerinde, yazılarında, korkularını, endişelerini yansıtırlar.

(7)

Kızgınlık ve Öfke

Öfke nöbetleri daha çok iki-üç yaşlarında görülür. Bu nöbetlere huysuzluk krizleri de denmektedir.

Bu yaşlarda bu tepki normaldir. Çocuklar günde üç kez öfke nöbeti geçirebilirler. Aşırı korunan, her istediğini elde eden çocuklarda engellenme eşiği daha düşük olabilir.

Bu yaşlardaki çocuklar, öfkeyi alışkanlık haline getirebilir ya da bir iletişim yöntemi olarak kullanabilirler. Tıpkı sağlıklı çocuklar gibi, hasta çocuklar da duyguları ile baş etmekte güçlük yaşadıklarında, öfke nöbetleri geçirebilirler.

Çocuklar yaşadıkları ağrı ve acı nedeniyle öfkeli davranabilir, anne babalarına kendilerini hastaneye getirerek daha fazla acı yaşamalarına neden olduklarını düşündükleri için kızgınlık duyabilirler.

Hastaneye yatışla birlikte çocukların özgürlükleri kısıtlanır. Özellikle iki yaşından itibaren çocukların bağımsızlık kazanma çabaları artar.

(8)

Depresyon

Hasta çocuklar, yalnızlık, belirsizlik, ayrılık, öfke, sosyal ilişkilerden uzaklaşma ve içe çekilme, korku, engellenme ve üzüntü duygularını yoğun olarak yaşamaktadırlar.

Bu belirtilerin uzun süreli olması, bir duygu durum bozukluğu olan ve çok küçük yaşlardan itibaren çocuklarda da görülebilen depresyonun varlığına işaret ediyor olabilir.

Bazı çocuklar hastalık durumunda kızgınlık

duyguları yaşamak yerine, içe kapanırlar. Tıpkı

inkar gibi, içe kapanma da çocuğun geçici bir

süre rahatlama yaşamasını sağlar. Ancak, aşırı içe

kapanma depresyon ve travma belirtisi olabilir.

(9)

Uyku Problemleri

Uyku saatinde kontrolsüz şekilde ağlama, sık sık uykudan ve yataktan çıkma ve anne babayı yanında isteme, özellikle okul öncesi çocuklarda sıkça rastlanan uyku problemlerindendir.

Hastanede yatan çocuklarda uyku problemleri, gece korkuları ve karabasanlar şeklinde görülebilir.

Gece korkuları annesiyle yatma isteğinde direnme, annesiyle babasının yanında yatmayı isteme, gece yatağa gitmek istememe şeklinde ortaya çıkabilir.

Kabuslar, çoğu kez gündüz yaşanan heyecanlı olayların etkisiyle ortaya çıkar.

Hemen her çocuk, kabus türünde korkulu ve

sıkıntılı rüyalar görebilir. Kabuslar, anne ve

babadan ayrılış, çocuğun hastaneye yatışı,

kazalar, yaralanmalar ile ilgili olabilir.

(10)

Regresyon

Çocuğun yaşından küçük davranması şeklinde tanımlanabilecek regresyon, hastalık ve hastaneye yatışın çocuk üzerindeki en temel sonuçlarından biridir. İlginin artması, bakımın başkaları tarafından verilmeye başlanması, özellikle küçük çocuklarda yeni kazanılmış yeteneklerin zayıflamasına neden olabilmektedir.

Parmak emme ve yatak ıslatmaya başlama, sık görülen regresif tepkilerdendir.

Çocuklarda, hastalık ve hastaneye yatış

sürecinde yaşadıkları yoğun korku ve kaygıya

bağlı olarak, aşırı çekingenlik, kekemelik ve

çeşitli tikler de görülebilmektedir. Ancak bu

problemler çoğunlukla kalıcı olmayıp, hastalık

sürecinin sona ermesi ile ortadan kalkmaktadır.

(11)

KAYNAKLAR

BAKIRCIOĞLU R (2013). Çocuk ve ergenlerde ruh sağlığı. (5. Baskı). Ankara: Anı Yayıncılık.

BEYAZIT U, BÜTÜN AYHAN A (2015). Hasta Çocukların Ruhsal Özellikleri ve Hasta Çocuğa Yaklaşım», Hasta Çocukların Gelişimi ve Eğitimi, (Ed: Bütün Ayhan A). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları. s.:58-78 .

CİHANGİR ALTAY N (2008). Çocuklarda ameliyat öncesi hazırlık. Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Dergisi, 68–76.

ÜNVER S, YILDIRIM M (2013). Cerrahi girişim

sürecinde çocuk hastaya yaklaşım. Güncel

Pediatri, 11, 128-33.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu ya da benzeri durumlarda bir arama kur- tarma ekibinin görev yapmas› söz konusu oldu¤unda, ekibin içerisinde olas› sa¤l›k sorunlar›na müdahale etmek için bilgi

Dışişleri Bakanlığı, iş Bankası, Emlak Bankası, Flnansbank, Halk Bankası, Şekerbank, Garanti Bankası Koleksiyonlarında da yapıtları bulunmaktadır. Yurtdışında

 Bir çok hastane ve çocuk bakım ünitesinde bu olumsuz etkileri azaltmak için okul öncesi çocuklarıyla yeni yürümeye başlayan çocukları bir arada bulunmaktadırlar..

Bu yaklaşım akut ya da kronik bir hastalık nedeniyle hastanede yatan, sağlık durumu oyun odası ve hastane sınıfına gitmesi için uygun olmayan (örn, yoğun

Elektronik sağlık kayıtlarında ve hastalarla doğrudan değerlendirmelerde saptanan ICD-10 kodları çalışmaya dahil edilmek için kriter olarak belirlenen, akut solunum

Yoğun bakımda akciğer kanseri hastaları üç şekilde karşımıza çıkmaktadır: Birinci grup hastalar bilinen yaygın evre hastalığı olanlar ya da evresi bilinmeksizin

Although it is known that critically ill patients in critical care units experience a number of problems linked with their inability to speak during their illnesses., it is

İletişim: Oğuz DURSUN, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Çocuk Yoğun Bakım Bilim Dalı, Antalya,