HASTA ÇOCUKLARIN RUHSAL ÖZELLİKLERİ
VE HASTA ÇOCUĞA YAKLAŞIM
Prof. Dr. Aynur BÜTÜN AYHAN Sağlık Bilimleri Fakültesi
Çocuk Gelişimi Bölümü
Yetişkinlere özgü ruh sağlığı tanımı, genelde çocuklar için de geçerli olmakla birlikte, sürekli ve hızlı gelişimlerinden dolayı çocukların ruh sağlığı konusunda farklı ölçütler kullanılmaktadır.
Örneğin, çocukların korkuları yetişkin korkularına;
çocuğun yerine getirilmeyen isteklerine karşı tepkileri, yetişkinlerin benzer durumlarda gösterdiği tepkilere benzememektedir.
Çocuk gelişimi, her gelişim döneminde ayrı bir özellikler bütünüdür. Bu nedenle anne babalar ve hastane personeli, çocukların ruhsal gelişimine yardım edebilmek ve çocukların hastalık sürecinde yaşadıkları stres ile başedebilmek için, onların bu dönemlere özgü ruhsal özelliklerini ve kişilik özelliklerini iyi bilmek zorundadırlar.
Çocuklar, anne babadan ayrılarak hastaneye yatırıldıklarında çeşitli duygusal tepkiler gösterirler.
Çocukların gösterdikleri tepkiler üç aşama halinde ortaya çıkabilir.
Ayrılık Protestosu
Çocuk ağlar, çığlık atar; anne babadan ayrılmaya ve hastaneye yatışa tepki gösterir. Bu aşamada çocuk, anne baba kaybının yarattığı yoğun bir kaygı yaşamaktadır.
Hastane ortamının yabancı olması da çocuktaki kaygıyı arttırmaktadır.
Üzüntü
Bu aşamada çocuk sessizleşir, içine kapanır. Ağlamaları monotonlaşır. Çevresine karşı ilgisi azalmıştır. Hastaneye yatış, çocuk tarafından kabullenilmeye başlanmıştır.
Bağımsızlık
Bu aşamada çocuk neşeli, hareketli ve konuşkandır.
Çevresindeki sağlık personeli ile iletişim kurmaya başlar.
Ziyarete geldiklerinde ailesine daha az ilgi gösterir ve ailesi ayrıldığında yoğun üzüntü yaşamaz. Her bir aşamanın süresi çocuktan çocuğa farklılık gösterebilir.
Ayrılık protestosu bir saatten bir haftaya kadar devam edebilir; bağımsızlık duygularının gelişmesi hastaneye yatıştan itibaren altı ayı bulabilir.
ÇOCUKLARIN HASTANEYE YATIŞA GÖSTERDİKLERİ TEPKİLER ÇEŞİTLİ ETMENLERE GÖRE FARKLILIK GÖSTERMEKTEDİR.
BU ETMENLER ŞU ŞEKİLDE SIRALANABİLİR:
Çocuğun yaşı: Altı aydan daha küçük çocuklar hastaneye yatıştan daha büyük yaştaki çocuklara göre daha az etkilenmektedir.
Önceki ayrılık yaşantıları: Çocuğun evinden ve ailesinden önceki ayrılık yaşantılarının olumlu olması, hastaneye yatışın olumsuz etkilerini azaltabilir.
Çocuğun duygusal özellikleri: Çocuğun
duygusal durumu, mizaç ve kişilik özellikleri,
hastaneye yatışa karşı gösterdikleri duygusal
tepkiler konusunda belirleyici olabilir.
HASTALIK VE HASTANEYE YATIŞA ÇOCUĞUN TEPKİLERİ
Korku
Korku, görünen ya da görünmeyen tehlikeler karşısında bireyin gösterdiği doğal ve gerekli bir tepkidir.
Genellikle, ilk olarak altıncı ayda görülen ve yaklaşık on sekizinci ayda doruğa ulaşan korku, bebeklik döneminin en erken duygularındandır. En sık ifade edilen korku, yabancılara yönelik korkuyu içerir.
Yabancı korkusu sıklıkla iki aşamalı olara ortaya çıkmaktadır. İlk olarak, altı aylık bebeklerde çevreye karşı temkinli tepkiler şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Dokuzuncu aydan itibaren, yabancılara yönelik korkular artmakta ve ilk yılın sonuna doğru doruğa ulaşmakta ve sonrasında azalmaktadır.
Bebekler, tanıdık ortamlarda daha az yabancı korkusu sergilemektedir.
Bu nedenle, bebeklerin kendilerin güvende hissettikleri zaman yabancı korkusunu gösterme olasılıkları daha azdır.
Hastalık ve hastaneye yatış çocuğun yaşına ve yatış nedenine bağlı olarak değişik ölçülerde travmatik olabilen bir durumdur. Her şeyden önce çocuk evinden, güven içinde olduğu bir ortamdan uzaklaşmaktadır.
Anne baba desteğinden yoksun kaldığı için yoğun stres yaşar. Ayrıca, gittiği yer bilinmeyenlerle dolu, ürkütücü bir yerdir. Bu nedenle hastaneye yatırılan bir çocukta annesinden, çevresinden, evinden ayrılma ve hastaneye yatma korkusu vardır.
Kaygı
Çocuklar, hastalık ve tedavi sürecinde yaşadıkları kaygı yaratan yaşam olayları ile başedebilmek için, çeşitli baş etme yöntemleri kullanırlar.
Regresyon, inkar, espriye vurma, karşıt tepki oluşturma bu yöntemler arasında yer alır. Bu yöntemlerin bazıları olumlu ve işlevsel iken, bazıları da kaygı ile baş etmede uyum sorunu yaratabilir.
Hastalık durumunda sürekli olarak yapılan iğneler, içilmesi gereken ilaçlar, diyet yapma zorunluluğu ve çocuğun hayatına yönelik çeşitli kısıtlamalar çocuk açısından önemli kaygı etkenleri olarak ortaya çıkabilir. Yoğun kaygı yaşayan çocuklar çabuk üzülür ve çabuk heyecanlanırlar. Sürekli olarak gergin ve tedirgindirler.
Ölümcül hastalığı olan çocuklar, yalnızlık, belirsizlik, ayrılık, öfke, sosyal ilişkilerden uzaklaşma ve içe çekilme, korku, engellenme ve üzüntü duygularını yoğun olarak yaşamaktadırlar.
İki yaşına kadar çocuklar, ölümü bir ayrılık olarak algılar ve ayrılık kaygısı yaşar.
Üç-beş yaşlarında çocuk, ölümü geri dönülecek bir gidiş gibi algılar ve kendi kötü davranışı sonunda ölümün bir ceza olarak verildiğini düşünebilir.
Altı yaşından itibaren çocuklar, ölümün geri dönülmezliğini anlamaya başlar.
Ancak, on yaşlarına kadar kendilerinin de öleceğini pek anlayamazlar.
On yaşından daha büyük çocuklar ölüm kavramının erişkinlikte anlaşıldığına benzer bir şekilde anlamaya başlarlar.
Ancak ergenlik döneminde sözel olarak kaygıları ifade etme yolunu bulamazlar.
Resimlerinde, yazılarında, korkularını, endişelerini yansıtırlar.
Kızgınlık ve Öfke
Öfke nöbetleri daha çok iki-üç yaşlarında görülür. Bu nöbetlere huysuzluk krizleri de denmektedir.
Bu yaşlarda bu tepki normaldir. Çocuklar günde üç kez öfke nöbeti geçirebilirler. Aşırı korunan, her istediğini elde eden çocuklarda engellenme eşiği daha düşük olabilir.
Bu yaşlardaki çocuklar, öfkeyi alışkanlık haline getirebilir ya da bir iletişim yöntemi olarak kullanabilirler. Tıpkı sağlıklı çocuklar gibi, hasta çocuklar da duyguları ile baş etmekte güçlük yaşadıklarında, öfke nöbetleri geçirebilirler.
Çocuklar yaşadıkları ağrı ve acı nedeniyle öfkeli davranabilir, anne babalarına kendilerini hastaneye getirerek daha fazla acı yaşamalarına neden olduklarını düşündükleri için kızgınlık duyabilirler.
Hastaneye yatışla birlikte çocukların özgürlükleri kısıtlanır. Özellikle iki yaşından itibaren çocukların bağımsızlık kazanma çabaları artar.
Depresyon
Hasta çocuklar, yalnızlık, belirsizlik, ayrılık, öfke, sosyal ilişkilerden uzaklaşma ve içe çekilme, korku, engellenme ve üzüntü duygularını yoğun olarak yaşamaktadırlar.
Bu belirtilerin uzun süreli olması, bir duygu durum bozukluğu olan ve çok küçük yaşlardan itibaren çocuklarda da görülebilen depresyonun varlığına işaret ediyor olabilir.
Bazı çocuklar hastalık durumunda kızgınlık
duyguları yaşamak yerine, içe kapanırlar. Tıpkı
inkar gibi, içe kapanma da çocuğun geçici bir
süre rahatlama yaşamasını sağlar. Ancak, aşırı içe
kapanma depresyon ve travma belirtisi olabilir.
Uyku Problemleri
Uyku saatinde kontrolsüz şekilde ağlama, sık sık uykudan ve yataktan çıkma ve anne babayı yanında isteme, özellikle okul öncesi çocuklarda sıkça rastlanan uyku problemlerindendir.
Hastanede yatan çocuklarda uyku problemleri, gece korkuları ve karabasanlar şeklinde görülebilir.
Gece korkuları annesiyle yatma isteğinde direnme, annesiyle babasının yanında yatmayı isteme, gece yatağa gitmek istememe şeklinde ortaya çıkabilir.
Kabuslar, çoğu kez gündüz yaşanan heyecanlı olayların etkisiyle ortaya çıkar.
Hemen her çocuk, kabus türünde korkulu ve
sıkıntılı rüyalar görebilir. Kabuslar, anne ve
babadan ayrılış, çocuğun hastaneye yatışı,
kazalar, yaralanmalar ile ilgili olabilir.
Regresyon
Çocuğun yaşından küçük davranması şeklinde tanımlanabilecek regresyon, hastalık ve hastaneye yatışın çocuk üzerindeki en temel sonuçlarından biridir. İlginin artması, bakımın başkaları tarafından verilmeye başlanması, özellikle küçük çocuklarda yeni kazanılmış yeteneklerin zayıflamasına neden olabilmektedir.
Parmak emme ve yatak ıslatmaya başlama, sık görülen regresif tepkilerdendir.
Çocuklarda, hastalık ve hastaneye yatış
sürecinde yaşadıkları yoğun korku ve kaygıya
bağlı olarak, aşırı çekingenlik, kekemelik ve
çeşitli tikler de görülebilmektedir. Ancak bu
problemler çoğunlukla kalıcı olmayıp, hastalık
sürecinin sona ermesi ile ortadan kalkmaktadır.
KAYNAKLAR
BAKIRCIOĞLU R (2013). Çocuk ve ergenlerde ruh sağlığı. (5. Baskı). Ankara: Anı Yayıncılık.
BEYAZIT U, BÜTÜN AYHAN A (2015). Hasta Çocukların Ruhsal Özellikleri ve Hasta Çocuğa Yaklaşım», Hasta Çocukların Gelişimi ve Eğitimi, (Ed: Bütün Ayhan A). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları. s.:58-78 .
CİHANGİR ALTAY N (2008). Çocuklarda ameliyat öncesi hazırlık. Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Dergisi, 68–76.