• Sonuç bulunamadı

Genel Seçimlere be

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Genel Seçimlere be"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Genel Seçimlere beş hafta kaldı, partilerin ve bağımsız adayların kampanyaları ülkede gerilimin had safhaya çıktığı koşullarda başladı. Böyle bir ortamda hiç bir sorunun sağlıklı düşünülmesi, konuşulması mümkün değil, çünkü dikkatler sadece bir veya iki noktaya odaklanmış durumda. Buna rağmen, insanı ve doğayı bir bütün olarak kavrayan, doğaya ve hayata "insan merkezli" bir zihniyetle bakmayan, insanı doğanın efendisi olarak görmeyen, onu kanına, iliğine dek emmeyi, sömürmeyi, kendi isteklerine tâbi kılmayı reddeden ve kendi türünü doğanın bütünleyici bir parçası olarak –yani olduğu gibi- kabul eden anlayışı seçim ortamının büyük gürültülerine rağmen yansıtmak gerekir. Hem de yüksek sesle...

IRKÇILIK, CİNSİYETÇİLİK, İNSAN MERKEZCİLİĞİ

» "Demokrasi, barış ve adalet hareketi", bu ülkenin yurttaşı veya komşusu olan ama Türk olmayan insanlara,

topluluklara dönük şovenizmi, önyargıları reddediyor, her türlü ırkçılığa karşı tüm insanların, ulusların, milliyetlerin, etnilerin yasal eşitliğini...halkların barış ve kardeşliğini savunuyor. Bölge ve dünya barışını var gücüyle istiyor, amaçlıyor.

» "Kadın hareketi", kadın adaylar konusunda yürüttüğü kampanyayı seçim ortamına yansıttı: Her alanda olduğu gibi, parlamentoya ve siyasal yaşama da egemen erkek merkezciliği, cinsiyetçiliği "bıyıklı kadın afişleriyle" ülke

sokaklarında, gazete sayfalarında, medya ekranlarında teşhir etmeye, kitle iletişim araçlarında görüşlerini dile getirmeye devam ediyor.

» "çevre hareketi", doğanın sanayi, yerleşim, tarım alanı ve bilumum tüketim amaçlarıyla tahribinden, doğal ortamın uğratıldığı yıkımdan, gezegenimizin tamamını kapsayan ve insan türü de dâhil olmak üzere biyolojik yaşamı bir var olma ve yok olma tehlikesine sürükleyen küresel ısınmaya kadar tüm yaşamsal sorunlarda görüşlerini dile getiriyor. » "Yeşil Barış hareketi"nin (Greenpeace) eylemcileri dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de yürüttükleri eylemlerine uluslararası karakterli ilginç bir yenisini daha eklediler: Dinsel mitolojilerde yer alan ve efsanenin geçtiği Ön Asya bölgesinin en yüksek noktası olan Ağrı Dağı’nda (Ararat’ta) Nuh’un Gemisi’ni inşa ettiler ve oradan G8 Zirvesi liderlerine 'yaşamı korumak için' mesajlar yolladılar. Sevdikleri 'insanların' ya da 'hayvanların' fotoğraflarını geminin içinde bıraktılar.

TÜRCÜLÜĞÜN REDDİ SİYASİ PROGRAMDA

Ve yakın dönemde Türkiye’de ilk kez bir siyasi parti (Özgürlük ve Dayanışma Partisi-ÖDP) türcülük adını verdiğimiz insan merkezciliğine karşı hayvan haklarını 9 Nisan 2006’de kabul edilen yeni programına koydu.

ÖDP Programının "Ekonomik yıkıma karşı yeni bir insan doğa ilişkisi" başlığı altındaki bölümde şöyle deniliyor: "Hayvan hakları" korunmalı ve etkin olarak savunulmalıdır. Türcülük reddedilmeli ve tüm canlıların yaşam hakkına saygı duyulmalıdır. "Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve aynı var olma hakkına sahiptirler" yaklaşımı ışığında, 15 Ekim 1978 tarihli "Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi"nde yer alan hususlar benimsenmeli ve yaşama geçirilmesi için çalışılmalıdır..."

Aynı partinin kurucu genel ba şkanı Ufuk Uras, İstanbul 1.Bölgeden "Solun bağımsız Ortak Adayı" olduktan sonra internet üzerinde seçim çalışması için oluşturduğu sitede amaçlarını görsel olarak özetlerken, elinde tuttuğu pankartta çeşitli taleplerin ve gereksinmelerin yanı sıra “Hayvan Haklarını savunmak için” de meclise gitmek istediği ibaresi yer alıyor. (www.ufukuras.net)

İnsanın hayatının bile değer taşımadığı, insan haklarının ağır ihlâl ve tehditler altında bulunduğu bir ülkede ve üstelik de bu denli gerilimli bir ortamda “hayvan hakları”nı savunmak lüks mü, fantezi mi?

Böyle düşünenlerin olması şaşırtıcı değil, ama insan bilincini durağan görmemek gerekir. İnsanlığın düşün ve erdem evrimi tarih öncesinden başlayarak sürekli bir devinim ve gelişme içinde oldu. Homo sapiens’ten bu yana, on binlerce yıl geçti, tarih başlayalı yedi bin yıl oldu, oysa insanlığın ilk “İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi” 215 yaşında. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 60’ını henüz geçti. Yedi bin yıl içinde bu süreler ne kadar kısa değil mi?

(2)

İNSAN HAKLARI, KADIN HAKLARI

"İnsan Hakları" kavramı ve metinleri erkek egemenliğini kaldırmaya yetmediği için "Kadın Hakları" kavramı ve belgeleri geldi, o da yetmedi "feminist hareket" gelişti, dünyadan erkek hakimiyeti tabii ki silinmedi, ama mücadele sürüyor ve yol alınmaya devam ediliyor.

Derken, aynı kapsamda, erkekcil toplum hiyerarşisinin önemli boyutu olan ataerkil aileye, baba hakimiyetine ve onun şekillendirdiği 'ebeveyn otoriterliğine' karşı "çocuk Hakları" kavramı ve belgeleri gelişti.

çevre hareketi ve onun hukuki belgeleri yakın tarihte erkek olsun, kadın olsun, çocuk olsun, insan türünün bencilliğinin ve sorumsuzluğunun getirdiği doğa tahribine karşı gelişti. Bir dizi yıkımdan sonra "Küresel Isınma" dediğimiz büyük iklim değişikliklerine kadar vardı. Ve nihayet türcülüğün doğa üzerindeki egemenliğine karşı çıkmanın bir başka boyutu olarak 1978’de "Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi" şekillendi. Hayvan Hakları kavramı, bundan önceki haklar gibi ülkemize gecikerek girdiyse de, kısa zamanda geniş bir alana yöneldi. Hayvanlara bakışımızın evimizde beslediğimiz kedi, köpek gibi hayvanları veya sokaktaki hayvanları sevmekten ibaret olmadığı, hayvan sevgisinin sadece bir duygu da (bütün hayvanları sevmek de) olmadığı bunun 'yüksek bir doğa ve insan bilinçliliği' olduğu kavrandı, kavranıyor.

Yukarıdaki kısa özetçeyi, sözünü ettiğim bilinçlilik formunun bizde de gelişmekte olduğunu ve büyük yol

kat'edeceğini anımsatmak için yaptım. Bu nedenle, hangi siyasal ve toplumsal kargaşa ortamından geçersek geçelim, toplumsal yönelimimiz 'insan merkezciliğine karşı', doğasıyla, insan türüyle, diğer canlı türleriyle bir bütün olarak kavranmasını da içerecektir ve bu bütünsel kavrayışın yaygınlaşması, toplumsallaşması için uğraş vermek asla fantezi değildir.

NUH'UN GEMİSİNİ ÖRNEK ALALIM

Tekrar Ararat Dağı’ndaki Nuh’un gemisine dönmemizde yarar var. Bu bir tarih öncesi efsanesidir, insanlığın yaşadığı büyük bir doğa alt üstlüğünün mitolojiye yansımış öyküsüdür. Zira mitoloji uzak geçmişteki büyük doğa veya toplum olaylarının o zaman insanının naif dünyasındaki yansımasıdır, efsane, masal, destan, menkıbe, yazılı veya sözel anlatı tarzında kuşaktan kuşağa aktarılmasıdır.

Ama dikkat ediniz: Bugün Türkçe’de “Nuh Tufanı” dediğimiz büyük deniz veya su baskını geldiğinde, efsaneye göre; Nuh (Peygamber) bütün canlıların yok olacağını görerek doğadaki her türden bir dişi bir erkeği gemisine alarak bütün o türleri kurtarmıştı. İslam İlahiyatındaki anılışıyla Hazreti Nuh, benim, sizin gibi bir insandı. Mitolojilerde sıkça rastlanan doğaüstü hiç bir özelliği yoktu. Evet, Nuh Peygamber insandı ama "insan merkezci", "türcü" değildi. Eğer öyle olsaydı yaptığı gemiye doldurabildiği kadar çok insanı doldurur ve sadece insanları kurtarırdı...

Hayır, öyle yapmadı: Doğadaki bütün türlerin devam etmesi için hepsinden bir erkek, bir dişiyi gemisine aldı, insanlara iltimas geçmedi, onlardan da sadece bir erkek, bir dişiyi aldı, tekneye daha fazla insan bindirerek başka türlerin, hayvanların haklarını gaspetmedi.

Bu sayede doğadaki bütün türler yaşamaya, varolmaya devam ettiler. Bu efsaneyi üretmiş prehistorik insanın ilkel dünyasında var olan bu bilinçliliği, 2007 Türkiyesi’nin insanı için lüks ve fantezi görmekte ısrar etmek, sosyal devinimi ve bilincin evrimini kavramamak konusunda “Nuh deyip Peygamber demeyen” bir aymazlığı göstermiyor mu?

Şu halde toplumsal alanda zaten var olan ve gelişen türcülük karşıtı ve hayvan hakları yandaşı hareketi, bugün bu parti programına alır veya Bağımsız adaylardan Mehmet Ufuk Uras (www.ufukuras.net), Baskın Oran

(www.baskinoran.net) ve de başkaları programına alır, platformuna taşır. Bu seçim, siyasette bir başlangıç olur diye düşünüyorum. Bu bilinci taşıyan parti ve bağımsız adaylarla bu adım atılır ve atılmalıdır da. Öbür gün başka siyasi partiler ve adaylar onu benimserler. Böyle böyle "Yurttaş toplumu" ve onun gayrı siyasi/siyasi örgütleri mücadeleyi kuşaktan kuşağa taşırlar.

(3)

kayıtsızlığımızı) bir arkeolojik kazı merakıyla gözlemlerler.

Tabii, o zaman kadar eğer gezegende hayat var olmaya devam ederse... Yalçın YUSUFOĞLU

(*) yyusufoglu@yahoo.com

Referanslar

Benzer Belgeler

Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı Açık Ders Malzemeleri. Çalışma Planı

• “Deney hayvan modeli”: Normal biyolojik ve fizyolojik mekanizmaların ya da davranışların çalışılabileceği, kendiliğinden veya indüklenmiş bir

*: Uygulanacak herhangi 2 aşının arasındaki sürenin en az 2 hafta olması gerekir... Kediler için

Buradan diğer doku yada organlara metastaz yapar. Metastaz sonucu akciğer ve

Deneylerde hayvan kullanımına ilişkin olarak kabul edilen biyoetik kurallar... Deneylerde

Atık bertaraf programında, kümes hayvanı kuluçka atıkları, kesimhanelerde ortaya çıkan atıklarla birlikte değerlendirilmekte ve elde edilen ürünler de

 Gueridon üzerinde hazırlanan ve porsiyonlara ayrılan yemeklerin sağ elde tutulan büyük kaşık ve sol elde tutulan büyük çatal vasıtasıyla servis kabından alınıp

İstanbul Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen bu çalışma ile ülkemizde de transgenik hayvan sütünden değerli ilaçların üretimi konusunda çok önemli bir