• Sonuç bulunamadı

ADÖLESANLARDA, FARKLI KOMPOZ T REZ N MATERYALLER N KL N K PERFORMANSI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ADÖLESANLARDA, FARKLI KOMPOZ T REZ N MATERYALLER N KL N K PERFORMANSI"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ADÖLESANLARDA, FARKLI KOMPOZøT REZøN MATERYALLERøN KLøNøK PERFORMANSI

Clinical performance of different composite resin materials in adolescents

Çi÷dem KÜÇÜKEùMEN * YÕldÕrÕm ERDOöAN **

*Doç. Dr., Süleyman Demirel Universitesi, Diú Hekimli÷i Fakültesi, Pedodonti A.D, Isparta/TÜRKøYE

** Dr. Dt., Süleyman Demirel Universitesi, Diú Hekimli÷i Fakültesi, Pedodonti A.D, Isparta/TÜRKøYE ABSTRACT

The treatment of posterior permanent teeth with composite resin restorative materials is ac- cepted as an esthetic restorative concept. The aim of this study was to evaluate the one-year follow- up of clinical performances of a microhybrid composite resin and a condansable composite re- sin materials in permanent molars in adolescent patients.

In the study, clinical performances of a mic- rohybrid (Filtek Z250, 3M ESPE, USA) and a condansable (Filtek P60, 3M ESPE, USA) compo- site resin materials in 71 Class-I restorations were determined in permanent molar teeth according to

“Modified Ryge Criteria” in 13-17 years-old ado- lescent patients. Restorations were assesed in 3th month, 6th month and at the end of 1st year.

At the recall after first year, two microhybrid restorations were scored as “Beta” for color match and two microhybrid restorations were sco- red as “Beta” for marginal adaptation criteria. Al- so, there was just one “Beta” score for secondary caries and one “Beta” score was found for posto- perative sensitivity in condansable composite resin restorations. All other scores were determined as

“Alfa” for both composite restorative materials at 3rd, 2nd and 12th months.

Clinical performances of Filtek Z250 and P60 composites were found acceptable after 1-year pre-follow-up. Long-term follow-up studies are needed to determine the effectiveness of these composites.

Key words: Clinical trail, Condansable com- posites, Microhybrid composites.

ÖZET

Son yÕllarda, arka grup daimi diúlerin kom- pozit rezin restoratif materyallerle tedavisi, estetik restoratif bir konsept olarak kabul edilmektedir.

Bu çalÕúmanÕn amacÕ, 1 yÕllÕk takibin sonunda bir mikrohibrit kompozit rezin ve bir kondanse edile- bilir kompozit rezin materyalin, adölesan hastala- rÕn daimi büyük azÕ diúlerindeki klinik perfor- manslarÕnÕn de÷erlendirilmesidir.

ÇalÕúmada bir mikrohibrit (Filtek Z250, 3M- ESPE, USA) ve bir kondanse edilebilir (Filtek P60, 3M-ESPE, USA) kompozit rezin materyalle- rin klinik performanslarÕ, “Modifiye Ryge Kriter- leri” do÷rultusunda de÷erlendirilerek, 13-17 yaú- larÕ arasÕnda bulunan adelösan hastalarÕn daimi büyük azÕ diúlerine uygulanan 71 adet SÕnÕf I res- torasyonda belirlendi. Restorasyonlar 3., 6. aylar- da ve 1 yÕlÕn sonunda de÷erlendirildi.

1 yÕlÕn sonundaki kontrol seanslarÕnda, ikiúer adet mikrohibrit kompozit rezin restorasyonlarda;

renk uyumu ve kenar uyumu kriterleri için resto- rasyonlar “Beta” olarak skorlandÕ. AyrÕca kon- danse edilebilir kompozit rezin restorasyonlarda sekonder çürük için bir, postoperatif hassasiyet için ise yine bir restorasyon “Beta” skoru gösterdi.

Her iki restoratif materyal için, 3., 6. ve 12. aylar- daki di÷er tüm skorlar “Alfa” olarak belirlendi.

1 yÕl sonundaki klinik ön takipte, Filtek Z250 mikrohibrit ve P60 kondanse edilebilir kompozit rezin materyallerin büyük azÕ diúlerindeki klinik performanslarÕ kabul edilebilir bulundu. Bu ma-

(2)

teryallerin uzun süreli klinik etkinliklerinin belir- lenmesi için ise, uzun dönem takip çalÕúmalarÕ ge- rekmektedir.

Anahtar kelimeler: Klinik çalÕúma, Kondanse edilebilir kompozitler, Mikrohibrit kompozitler.

GøRøù

ølk olarak, 60’larÕn baúlarÕnda Dr. Ray Bowen tarafÕndan tanÕtÕlan kompozit rezin ma- teryaller (1), polimerizasyon úekillerine, doldu- rucu oranlarÕna veya partikül büyüklüklerine göre sÕnÕflandÕrÕlabilmektedirler (1-3). Kompo- zit rezin materyaller polimerizasyon yöntemle- rine göre; “kimyasal”, “ÕúÕkla” ve “hem kimya- sal hem de ÕúÕkla polimerize edilebilen kompo- zitler” olarak adlandÕrÕlabilirler (1). Günümüz- de restoratif diú hekimli÷indeki yeni geliúmele- re ba÷lÕ olarak, “ÕúÕkla polimerize edilebilen kompozit rezin materyallerin” kullanÕmÕ önem- li ölçüde artmÕútÕr (4).

Günümüze kadar önemli geliúmeler gös- termiú olan kompozit rezinler (1), partikül bü- yüklükleri esas alÕnarak kronolojik geliúimleri- ne göre sÕnÕflandÕrÕldÕklarÕnda; “megafil, mak- rofil, midifil, minifil, mikrofil, hibrid, mikro- hibrid ve nanofil” kompozitler úeklinde sÕrala- nabilirler. AyrÕca son yÕllarda, arka grup diúler için kondensasyon sa÷lanabilen “kondanse edi- lebilir kompozit rezinler” de üretilmiúlerdir (5).

Hibrid kompozit rezinler; partikül boyut- larÕ 1-4 —m ile 0,04-0,1 —m arasÕndaki karÕúÕm- lardan oluúan materyallerdir (1). Bu tip kom- pozitler, mikrofil kompozitlere oranla daha serttirler, yüzey dirençleri daha fazladÕr ve kli- nik avantajlarÕ daha çoktur (6). Mikrohibrid kompozitlerin partikül boyutlarÕ ise genellikle 0,4-0,6 —m arasÕndadÕr ve fiziksel özellikleri, cam partikül doldurucular katÕlmak suretiyle güçlendirilmiútir. Bu tip kompozitlerin polisaj- larÕ çok uzun süre kalÕcÕ olmamakla birlikte, ön ve arka grup diúlerin tüm restorasyon tiplerinde ve özellikle yüksek strese maruz kalan alanlar- da kullanÕlabilmektedirler (7,8).

Kondanse edilebilen posterior kompozit materyaller ise, genellikle 2-20 —m arasÕnda partikül büyüklü÷üne ve hibrid kompozitlere oranla daha yüksek doldurucu oranÕna sahip olup (1,9), bu materyallerin amalgama benzer úekilde kondanse edilebilme, elle iúlenebilme

ve kolay kontakt oluúturulabilme gibi avantaj- larÕ bulunmaktadÕr (1,10).

Bu çalÕúmanÕn amacÕ, adölesan hastalarÕn daimi büyük azÕ diúlerinde yer alan SÕnÕf I ka- vitelere uygulanan bir mikrohibrit kompozit rezin ve bir kondanse edilebilir kompozit rezin materyalin, 1 yÕllÕk klinik takiplerinin sonu- cunda gözlenen klinik baúarÕlarÕnÕn de÷erlendi- rilmesidir.

GEREÇ ve YÖNTEM

ÇalÕúma için gerekli olan etik kurul izni, Süleyman Demirel Üniversitesi TÕp Fakültesi Etik Kurulu’ndan alÕnmÕútÕr (23.06.2009 tarih- li, 04/25 onay numaralÕ karar). ÇalÕúmaya, te- davi amacÕyla Süleyman Demirel Üniversitesi Diú Hekimli÷i Fakültesi Pedodonti Anabilim DalÕ’na baúvuran ve daimi büyük azÕ diúlerinde oklüzal dentin çürü÷ü bulundu÷u tespit edilen, yaúlarÕ 13-17 (ort. yaú 14,8 ± 1,6) arasÕnda bu- lunan 18 adelösan hasta (6 erkek, 12 kÕz) dahil edilmiútir. Restoratif tedavilere baúlanmadan önce, hastalarÕn ayrÕntÕlÕ tÕbbi ve dental anam- nezleri ve ayrÕca uygulanacak muayene, tedavi ve takip randevularÕ için ebeveynlerinden yazÕ- lÕ onay belgeleri alÕnmÕútÕr.

HastalarÕn a÷Õz içi ve a÷Õz dÕúÕ muayenele- ri gerçekleútirilmesinin ardÕndan, SÕnÕf I kapa- nÕúÕ olmayan hastalar çalÕúma dÕúÕ bÕrakÕlmÕútÕr.

Kötü veya yetersiz oral hijyeni olan hastalara çalÕúma öncesinde oral hijyen e÷itimi verilmiú- tir. ÇalÕúmaya, sistemik olarak akut veya kro- nik hastalÕ÷Õ olan çocuk ve adelösan hastalar dahil edilmemiútir.

Toplam 71 büyük azÕ diúinde, su so÷ut- masÕ altÕnda çürük dokusu elmas ve çelik rond frezlerle temizlenmiú ve diúlerde SÕnÕf I kavite preparasyonlarÕ gerçekleútirilmiútir. Çürük do- kusu temizlendikten sonra kavitenin derinleúti-

÷i diúlerde dentin üzerine hÕzlÕ sertleúen bir kalsiyum hidroksit patÕ (Dycal, Dentsply, Mil- ford/USA) yerleútirilmiútir. Bu iúlemlerin ar- dÕndan kenarlarÕna herhangi bir bizotaj iúlemi yapÕlmamÕú olan kaviteler, ba÷layÕcÕ ajanÕn ve üzerine direkt kompozit materyalin uygulan- masÕ için hazÕr hale getirilmiúler ve üretici fir- malarÕn önerileri do÷rultusunda, önce bir apli- katör yardÕmÕyla kavitelere self-etch adeziv sistemin (Adper™ SE Plus Self-etch Adhesive, 3M ESPE Dental Products, St. Paul/USA) A likiti (aköz primer) uygulanmÕú, ardÕndan bir

(3)

baúka aplikatör yardÕmÕyla B likiti (asidik mo- nomer) kaviteye uygulanarak 20 sn boyunca ovalanmÕútÕr. 10 sn süreyle kavitelere hava-su spreyi ile basÕnçsÕz hava uygulandÕktan sonra B likiti yeniden uygulanmÕú ve basÕnçsÕz hava ile ince bir yüzey oluúturacak úekilde yayÕla- rak, 800 mw/cm2 ÕúÕk gücüne sahip halojen bir ÕúÕk cihazÕ (Blue Swan, Dentanet, Anka- ra/Türkiye) ile 10 sn süreyle polimerize edil- miútir. Rastgele seçilen kavitelere, mikrohibrit kompozit rezin materyalden (Filtek™ Z250, 3M ESPE Dental Products, St. Paul/USA) veya kondanse edilebilir kompozit rezin materyal- den (Filtek™ P60, 3M ESPE Dental Products,

St. Paul/USA) biri, en fazla 2 mm kalÕnlÕ÷Õnda tabakalar halinde yerleútirilerek 20 sn boyunca ÕúÕkla polimerize edilmiútir. RestorasyonlarÕn düzeltme iúlemleri için, ÕsÕrtma ka÷ÕdÕ ile yük- seklik kontrolü yapÕlarak ince grenli elmas kompozit bitirme frezleri ile su so÷utmasÕ al- tÕnda fazlalÕklar alÕnmÕú ve morfoloji belirgin- leútirilmiútir. Daha sonra bitirme ve polisaj diskleri (Sof-Lex™, 3M ESPE Dental Pro- ducts, St. Paul/USA) yardÕmÕ ile pürüzlü yü- zeyler düzeltilerek polisaj iúlemleri tamam- lanmÕútÕr. ÇalÕúmada kullanÕlan mikrohibrit ve kondanse edilebilir kompozit rezin materyalle- rin özellikleri Tablo 1’de verilmiútir.

Tablo 1. ÇalÕúmada yer alan rezin materyaller.

ÜRÜNÜN TøCARø ADI VE

KøMYASAL øÇERøöø

ÜRÜNÜN TøPø VE ÜRETøCø FøRMASI

“Filtek ™ Z250”

Universal Restorative System

Monomer içeri÷i: Bis-GMA, TEGDMA, UDMA, Bis-EMA Doldurucu içeri÷i: Zirkonya-silika doldurucu, ortalama 0.6 —m partikül büyüklü÷ü, hacim olarak % 60

a÷ÕrlÕk olarak % 82 doldurucu miktarÕ

“Mikrohibrit kompozit”

3M ESPE, Dental

Products St. Paul, USA

“Filtek ™ P60”

Posterior Restorative System

Monomer içeri÷i: Bis-GMA, TEGDMA, UDMA, Bis-EMA Doldurucu içeri÷i: Zirkonya-silika doldurucu, ortalama 0.6 —m partikül bü-

yüklü÷ü, hacimce % 61 a÷ÕrlÕkça % 83 doldurucu miktarÕ

“Kondanse edilebilir kompozit”

3M ESPE, Dental

Products St. Paul, USA

“Adper™ SE Plus Self-etch Adhesive”

Self-etch adeziv sistem

Likit A (aköz primer): Su, HEMA, yüzey aktif madde, pembe renklendirici Likit B (asidik monomer): UDMA, TEGDMA, TMPTMA, HEMA, MHP,

zirkonya nanodoldurucu, kamforokinon bazlÕ baúlatÕcÕ sistem

“2 aúamalÕ self-etch adeziv sistem”

3M ESPE, Dental Products, St. Paul, USA

3., 6. aylarda ve 1 yÕlÕn sonunda, birbirle- rinden ba÷ÕmsÕz ancak önceden kalibre olmuú 2 diú hekimi tarafÕndan restorasyonlar de÷er- lendirilmiútir. RestorasyonlarÕn de÷erlendiril- meleri sÕrasÕnda verilen skorlar farklÕysa, kendi aralarÕnda hekimler tekrar de÷erlendirme yapa- rak, fikir birli÷ine varmÕúlar ve ortak bir skor-

lamada karar vermiúlerdir. De÷erlendirmeler, restorasyonlarÕn hangi çalÕúma gruplarÕna dahil olduklarÕ bilinmeden, rastgele gerçekleútiril- miútir. Restorasyonlar, ayna-sond yardÕmÕyla,

“Modifiye Ryge Kriterleri” kullanÕlarak de÷er- lendirilmiúlerdir (11,12) (Tablo 2).

(4)

Tablo 2. RestorasyonlarÕn de÷erlendirilmesinde kullanÕlan “Modifiye Ryge Kriterleri”.

MODøFøYE RYGE KRøTERLERø SKORLAMA

Retansiyon A: Restorasyon a÷Õzda durmakta B: Restorasyonun bir kÕsmÕ düúmüú C: Restorasyonun tamamÕ düúmüú

Renk uyumu A: Restorasyonun renk ve úeffaflÕ÷Õ komúu diú dokusu ile uyumlu

B: Restorasyonun renk ve úeffaflÕ÷Õ komúu diú dokusu ile uyum göstermiyor, ancak diú rengi sÕnÕrla- rÕ içinde

C: Klinik olarak kabul edilemez renk uyumu

Kenar renklenmesi A: Restorasyonla bitiúik diú dokusu arasÕnda renk de÷iúikli÷i yok B: Lokalize, ço÷unlukla uzaklaútÕrÕlabilir yüzeyel renk de÷iúikli÷i C: Pulpal yönde ilerlemiú renklenme

Anatomik form A: Restorasyon diúle anatomik devamlÕlÕk gösteriyor B: Klinik olarak kabul edilebilir genel bir aúÕnma mevcut C: Mine-dentin sÕnÕrÕnÕn altÕnda aúÕnma

Kenar uyumu A: Restorasyonun tüm kenarlarÕ diúe adapte, sond takÕlmÕyor B: Restorasyon kenarÕna sond takÕlÕyor, ancak dentin açÕkta de÷il C: Sond, dentinin açÕkta oldu÷u bir aralÕ÷a giriyor

Sekonder çürük oluúumu A: Çürük yok

B: Restorasyon kenarÕnda yumuúak lezyon, opasite veya beyaz nokta gibi çürük belirtileri var Postoperatif hassasiyet A: Hassasiyet yok

B: Hassasiyet var

*Skorlama: A=Alfa, B=Beta, C=Charlie.

BULGULAR

ÇalÕúmada, her iki kompozit rezin restora- tif materyal için 3, ve 6. ay sonunda yapÕlan kontrol seanslarÕnda, tüm kriterler için “Alfa”

skoru gözlenmiútir.

1 yÕlÕn sonunda yapÕlan kontrol seansla- rÕnda, renk uyumu ve kenar uyumu kriterleri söz konusu oldu÷unda, ikiúer adet mikrohibrit kompozit rezin restorasyonun “Beta” skoru gösterdikleri belirlenmiútir. AyrÕca kondanse edilebilir kompozit rezin restorasyonlarda se- konder çürük için bir, postoperatif hassasiyet için ise yine bir “Beta” skoru gözlenmiútir.

Bunun dÕúÕnda, tüm kriterlerde, 1 yÕlÕn sonunda her iki restoratif materyal için de “Alfa” skoru belirlenmiútir.

ÇalÕúmada, daimi büyük azÕ diúlerine uy- gulanan SÕnÕf I kavitelerde kullanÕlan Z250 mikrohibrit ve P60 kondanse edilebilir kompo- zit rezin materyallerle yapÕlan restorasyonlarÕn Modifiye Ryge Kriterleri do÷rultusunda 3. ve 6. aylarda ve 1 yÕlÕn sonunda yapÕlan de÷erlen- dirilmelerine ait tüm skorlar Tablo 3’de göste- rilmiútir.

Tablo 3: “Modifiye Ryge Kriterleri” ‘ne göre restorasyonlarÕn performanslarÕ.

MODøFøYE RYGE KRøTERLERø

Skor*

P60

Kondanse edilebilir kompo- zit

materyal 3. ay 6. ay 12. ay

Z250 Mikrohibrit kompozit

materyal 3. ay 6. ay 12. ay

Retansiyon A 34 34 34 37 37 37

B - - - - - -

C - - - - - -

Renk Uyumu A 34 34 34 37 37 37

B - - - - - -

C - - - - - -

Kenar Renklenmesi A 34 34 34 37 37 35

B - - - - - 2

C - - - - -

Anatomik Form A 34 34 34 37 37 37

B - - - - - -

C - - - - -

(5)

Kenar Uyumu A 34 34 34 37 37 35

B - - - - - 2

C - - - - - -

Sekonder Çürük A 34 34 33 37 37 37

B - - 1 - - -

Postoperatif Hassasiyet A 34 34 33 37 37 37

B - - 1 - - -

TARTIùMA

Son yÕllarda aúÕnma direnci, diú sert doku- larÕna ba÷lanma ve kÕrÕlma dayanÕmÕ gibi ko- nularda yapÕlan çalÕúmalar ve teknolojide mey- dana gelen ilerlemeler sayesinde, kompozit re- zinler, küçük azÕ ve büyük azÕ diúlerinde yer alan küçük ve orta büyüklükteki SÕnÕf I resto- rasyonlar için, amalgama alternatif olarak yay- gÕn biçimde kullanÕlmaktadÕrlar. Her ne kadar her kompozit rezin tabakasÕnÕn çok iyi biçimde kavite duvarlarÕna adapte edilmesi, her tabaka- ya yaklaúÕk 40 sn ÕúÕk uygulanmasÕ, diú yapÕla- rÕna renk uyumunun sa÷lanmasÕ, bitirme ve po- lisaj iúlemleri gibi amalgama göre daha teknik ve hassas iúlemler gerektirse de, hastalarÕn arka grup diúler için daha estetik restorasyonlar ta- lep etmeleri, amalgam atÕklarÕnÕn çevre açÕsÕn- dan tehlike oluúturmasÕ, atÕk yönetiminin mali- yet yükünün fazla olmasÕ ve özellikle civanÕn insan sa÷lÕ÷Õna etkileri üzerine tartÕúmalar, kompozit rezin restorasyonlarÕn kullanÕmÕnÕ yaygÕnlaútÕrmÕútÕr (13,14).

70’lerde, inorganik makrofiller ve organik matriksin özellikleri arasÕndaki farklÕlÕklarÕ azaltmak için, organik matriksin mikrofillerle güçlendirildi÷i kompozit materyaller ortaya çÕkmÕútÕr. Bu materyaller, geleneksel kompozit rezin ve mikrofil kompozit rezin teknolojisinin bir kombinasyonudur. KullanÕlan mikrofil par- tiküllerin, kolloidal silika yapÕda olmasÕ saye- sinde visköziteyi daha iyi kontrol edebilmek ve aúÕnma direncini arttÕrmak mümkün olmuútur.

Hibrit kompozit rezinlerin ilk örnekleri olan bu ürünlerin ve ardÕndan yeni teknolojik geliúme- lerle üretilen di÷er kompozit materyallerin kul- lanÕmlarÕnÕn giderek yaygÕnlaúmasÕ ile, daha büyük dolduruculu eski tip geleneksel kompo- zit rezin materyallerin kullanÕmÕ nadir hale gelmiútir (15).

Genel olarak hibrit kompozit rezinlerin avantajlarÕ; fiziksel ve optik özelliklerinin iyi olmasÕ, aúÕnma direncinin geleneksel ve ço÷un- lukla mikrofil kompozit rezinlerden yüksek

olmasÕ, yüzey morfolojisinin geleneksel kom- pozit rezinlerden üstün olmasÕ ve radyografide mineden daha radyoopak görünmesidir (15,16). DezavantajlarÕ ise, yüzey morfolojisi- nin mikrofil kompozit rezinlerden daha düúük olmasÕ ve zamanla yüzey pürüzlülü÷ünün art- masÕdÕr (15). Hibrit kompozitler, en büyük bo- yutlu partikülün hibrit tipini belirleme esasÕna göre alt gruplara ayrÕlabilirler. Böylelikle mik- rohibrit, midihibrit, minihibrit ve nanohibrit kompozit rezinler olarak adlandÕrÕlmÕúlardÕr (17). Mikrohibrid kompozitlerin yapÕsÕna cam partikül doldurucular ilave edilmiú ve bu saye- de mikrohibrid kompozit rezinlerin fiziksel özellikleri kuvvetlendirilmiútir. Tüm ön ve ar- ka grup diúlerin restorasyonlarÕnda kullanÕlabi- len bu tip kompozitler, yapÕlan polisaj iúlemleri pek uzun süre dayanÕklÕ olmamakla birlikte aúÕrÕ mastikasyon kuvvetlerine maruz kalan bölgelerde tercih edilebilmektedirler (7,8).

90’lÕ yÕllarda, amalgamÕn ve kompozit re- zinin avantajlarÕnÕ birleútirererek estetik görü- nüme ve yüksek fiziksel özelliklere sahip, ko- lay kondanse edilebilen, “kondanse edilebilir”

veya “tepilebilir” olarak adlandÕrÕlan kompozit rezinler ortaya çÕkmÕútÕr. Bu kompozitler, ge- leneksel kompozit rezinlere göre daha katÕ ve daha az yapÕúkan yapÕdadÕrlar, bu sebeple amalgama benzer úekilde daha kolaylÕkla kon- danse edilebilmektedirler (14). 80’lerde, kon- danse edilebilir kompozitlerin deneysel örnek- lerinin geliútirilmesinde, kompozit rezinin ya- pÕúkan kÕvamÕnÕ azaltmak için doldurucu úekli, çapÕ, miktarÕ üzerinde de÷iúiklikler yapÕlmÕútÕr.

Ancak, kompozit rezinin içeri÷inde doldurucu partikül miktarÕnÕ arttÕrmak, poröziteye ve par- tiküllerin rezin matriks tarafÕndan yeteri kadar ÕslatÕlamamasÕna neden olmuútur (18). Bu er- ken dönem kondanse edilebilir kompozitler, konvansiyonel kompozitlere göre çok daha yüksek visköziteye sahiptirler. Kompozit rezin materyalin el aletlerine yapÕúmamasÕ kadar, kavite duvarlarÕna yapÕúabilmesi de önemlidir.

Böylece üreticiler, doldurucu içeri÷ini de÷iúti-

(6)

rerek yapÕúkanlÕ÷Õ azaltmÕú, aynÕ zamanda fark- lÕ matriks monomerleri kullanarak matriks vis- közitesini düúürmüúlerdir. Böylece kompozit rezinin kaviteye kondensasyonu sÕrasÕnda kavi- te duvarlarÕna adapte olmasÕnÕn sa÷lanmasÕ için gerekli akÕúkanlÕk sa÷lanmÕútÕr (14).

Kondanse edilebilir kompozitlerin avan- tajlarÕ; fiziksel ve mekanik özelliklerinin amal- gama yakÕn, hibrit kompozitlerden daha iyi olmasÕ (19,20), oklüzal anatominin iyi iúlene- bilmesi (21), kavitelerde oldukça iyi kontakt yüzeyleri elde edilmesi, mine kenarÕ boyunca oldukça iyi bir kontür sa÷lanmasÕ ve polimeri- zasyon büzülmesinin hibrit kompozit rezinler- den daha düúük olmasÕdÕr (20, 22-24). Ancak doldurucu partikül büyüklü÷ünün hibrit kom- pozitlerden fazla olmasÕ nedeniyle, bitirme ve polisaj iúlemlerinden sonra pürüzlü yüzey oluúma riski daha fazladÕr (1). AyrÕca kompo- zit tabakalarÕn birbirine adaptasyonu da zordur (21).

Filtek P60 ve Z250 restoratif sistemlerin rezin matriksi, temelde üç büyük monomere sahiptir; TEGDMA, UDMA ve Bis-GMA.

Tüm bu monomerler yüksek moleküler a÷ÕrlÕ÷a ve a÷ÕrlÕk birimi baúÕna az miktarda çift ba÷a sahiptir. Üretici firma, yüksek moleküler a÷Õr- lÕk sayesinde büzülmenin ve yÕpranmanÕn daha az olmasÕnÕn sa÷landÕ÷ÕnÕ belirtmektedir.

UDMA ve di÷er üretan dimetakrilatlardan veya Bis-GMA’dan köken alan kompozit ma- teryaller arasÕnda, her zaman benzer farklÕlÕklar olmayabilir. Bunun sebebi, kompozit materya- lin di÷er kimyasal özelliklerinin de, örne÷in doldurucu miktarÕ ve tipi, baúlatÕcÕ miktarÕ ve tipi, doldurucu partikülleri çevreleyen silan, kopolimerlerin etkisi gibi birçok faktörün de, materyalin özelliklerinin belirlenmesinde önemli olmasÕdÕr (25).

Filtek Z250 ve Filtek P60 kompozit rezin materyallerin rezin monomer içeri÷i ve doldu- rucu çaplarÕ hemen hemen aynÕ olmasÕna ra÷- men, doldurucu partiküllerinin a÷ÕrlÕklarÕ ve hacimleri arasÕnda az bir miktar fark bulun- maktadÕr. Bu fark, kondensasyon ve iúleme ka- rakteristiklerini etkilemekte ve ayrÕca bitirme ve polisaj iúlemlerinden sonra pürüzlü yüzey oluúma riskini de de÷iútirebilmektedir (1).

YapÕlan bir çalÕúmada (26), Z250 ve P60’Õn mikrosertlik ve polimerizasyon büzül- mesi de÷erleri arasÕnda fark olmadÕ÷Õ, ancak

Z250’nin bükülme dayanÕmÕnÕn daha yüksek oldu÷u bulunmuútur. Bükülme dayanÕmÕ; eroz- yon, yüzey defektleri, kÕrÕlma ve boúluk olu- úumu gibi durumlara karúÕ restorasyonun has- sasiyeti ile iliúkilidir. ÇalÕúmamÕzda, kenar uyumu ve kenar renklenmesi gibi fiziksel özel- liklerle do÷rudan veya dolaylÕ olarak ilgili olan kriterlerde Z250, restorasyonlar için her iki kri- ter için de ikiúer Bravo skoru (% 5.6) almasÕna ra÷men, P60 restorasyonlarÕnda bu kriterlerde tam baúarÕ sa÷lanmÕútÕr. Bunun nedeni, diyet, oklüzyon kuvvetlerinin da÷ÕlÕmÕ, a÷Õz bakÕmÕ, kavite büyüklükleri gibi hastalara ve diúlere göre de÷iúebilen faktörler olabilir.

de Andrade ve ark. (2011), yaú ortalamasÕ 13.44 olan 41 çocuk ve adölesan hastanÕn 123 daimi büyük azÕ diúine SÕnÕf I restorasyonlar uygulamÕúlardÕr. ÇalÕúmada restoratif materyal olarak bir mikrohibrit (Z250), bir nanohibrit (Esthet-X) ve bir nanofil (Z350) kompozit re- zin kullanÕlmÕútÕr (27). Bu çalÕúma, yaú profili, diú gruplarÕ, kavite tipi ve kullanÕlan materyal- lerin biri bakÕmÕndan yaptÕ÷ÕmÕz çalÕúmaya ol- dukça benzerdir. Bu çalÕúmada, 1 yÕlÕn sonunda yapÕlan kontroller de÷erlendirildi÷inde, anato- mik form kriteri bakÕmÕndan tüm restoratif gruplar % 97.6 Alfa skoru sergilemiúlerdir. Ça- lÕúmamÕzda ise, anatomik form kriteri bakÕ- mÕndan P60 ve Z250 materyalleri ile yapÕlan restorasyonlarda % 100 Alfa skoru gözlenmiú- tir. Kenar uyumu kriterinde, de Andrade ve ark. (2011), Z250 için % 75.6, Z350 için %78, Esthet-X için ise % 85.4 oranÕnda Alfa skoru kaydetmiúlerdir. ÇalÕúmamÕzda ise Z250 için

% 94.6, P60 için ise % 100 Alfa skoru göz- lenmiútir. Kenar renklenmesi kriterinde ise, bu çalÕúmada 1 yÕlÕn sonunda tüm restorasyonlar- da Alfa skoru kaydetmiúlerdir. ÇalÕúmamÕzda ise, Z250 ve P60 için kaydedilen Alfa skorlarÕ sÕrasÕyla % 94.6 ve % 100’dür. AraútÕrmacÕla- rÕn çalÕúmasÕnda 1 yÕlÕn içinde, hiçbir restoras- yon için sekonder çürük ve postoperatif hassa- siyet kaydedilmemiúken, bizim çalÕúmamÕzda da bu çalÕúmayla uyumlu olarak Z250 restoras- yonlarÕnda bu kriterlerde herhangi bir kayÕp yoktur. ÇalÕúmamÕzda P60 restorasyonlarÕnda ise, her iki kriter için de birer Beta skoru mev- cuttur (% 2.9).

Pazinatto ve ark. (2012) tarafÕndan ger- çekleútirilen bir baúka çalÕúmada ise, yaúlarÕ 18-44 arasÕnda de÷iúen hastalarda, çalÕúmamÕ-

(7)

za benzer biçimde P60 ve Z250 kompozit ma- teryalleri kullanÕlmÕú ve 67 SÕnÕf I ve SÕnÕf II restorasyonun, ara takipler olmaksÕzÕn 56. ay sonunda de÷erlendirmeleri yapÕlmÕútÕr. Kontrol seansÕnda, restoratif materyallerde anatomik form, kenar uyumu ve kenar renklenmesi kri- terlerinde kayÕplar görülmüútür (28). Bahsedi- len çalÕúmada, kenar renklenmesi kriterinde Z250 ve P60 restorasyonlarÕ sÕrasÕyla % 29 ve

% 22 Beta skoru almÕúlardÕr. Bu durumun, kompozit rezinden daha çok, adeziv sistemin kalÕnlÕ÷Õ ve kompozisyonuyla iliúki olabilece÷i belirtilmiútir. Ancak kenar renklenmesine, bi- tirme iúlemleri yapÕlmÕú mine kenarlarÕ üzerin- de kalan ince kompozit rezin tabakasÕnÕn kÕ- rÕlmasÕ yüzünden meydana gelen düzensizlik- ler de sebep olabilir. ÇalÕúmamÕzda, 1 yÕlÕn so- nunda P60 restorasyonlarÕnda herhangi bir ka- yÕp gözlenmezken, Z250 restorasyonlarÕnda % 5.4 Beta skoru gözlenmiútir. Her iki çalÕúmada da P60 daha yüksek Alfa skoru almÕútÕr. Kenar uyumu kriteri için çalÕúmamÕzda P60 için her- hangi bir kayba rastlanmazken, Z250 restoras- yonlarÕ % 94.6 Alfa skoru sergilemiúlerdir.

P60’Õn daha yüksek bir skor sergilemesinin se- bebi, hastalara ba÷lÕ farklÕlÕklar oldu÷u kadar, kondanse edilebilir kompozit rezinlerde, hibrit kompozitlere göre daha visköz ve daha az ya- pÕúkan karakteristikleri nedeniyle mine kenar- larÕ boyunca daha iyi kontür sa÷lanmasÕ olabi- lir. ÇalÕúmamÕzda P60 kondanse edilebilir kompozit rezin materyal için 1 yÕl sonunda bu kriterde görülen % 100 Alfa skoru, aynÕ mater- yalin kullanÕldÕ÷Õ benzer çalÕúmalarla da uyum- ludur (29,30). Bununla birlikte, Pazinatto ve ark. (2012)’nÕn çalÕúmasÕnda, hiçbir hastada postoperatif hassasiyet görülmezken, çalÕúma- mÕzda 1 yÕllÕk süre sonunda bir P60 restoras- yonu Beta skoru almÕútÕr. Yaú olarak daha genç olan hasta grubumuzda dentin ve pulpanÕn his- tolojik karakteristiklerinin, yetiúkin bireylere göre farklÕ olmasÕ bu durumu açÕklayabilir.

AyrÕca her iki çalÕúmada da birer P60 restoras- yonunda sekonder çürük gözlenmiútir. Sekon- der çürük oluúumu, hastada zamanla de÷iúen a÷Õz bakÕmÕ, diyet alÕúkanlÕklarÕ ve bakteri bi- rikimi gibi faktörlere ba÷lÕ olabilir.

UDMA, Bis-GMA’ya benzer biçimde çift fonksiyonlu bir monomerdir. Bis-GMA ile karúÕlaútÕrÕldÕ÷Õnda kullanÕmÕnÕn, kompozit re- zinlerde daha iyi adezyonu sa÷ladÕ÷Õ ve bu ma-

teryallerin renklenmeye karúÕ dirençlerini art- tÕrdÕ÷Õ düúünülmektedir (17). UDMA’nÕn dü- úük visköziteye sahip olmasÕ ve üretan zinciri- nin yüksek derecede esnekli÷i, materyalde dol- durucu miktarÕnÕn arttÕrÕlabilmesini sa÷layarak dayanÕklÕlÕ÷Õ arttÕrÕr. Ancak Bis-GMA’ya göre daha fazla polimerizasyon büzülmesine u÷ra- maktadÕr (31).

KullandÕ÷ÕmÕz kompozit rezinlerin orga- nik yapÕsÕnda yüksek oranda UDMA bulunma- sÕ, özellikle renk uyumu bakÕmÕndan yüksek bir baúarÕ göstermesini sa÷lamaktadÕr. Çünkü UDMA, Bis-GMA’ya göre daha az su absorbe etmektedir. (17). Ancak Bis-GMA’ya göre da- ha fazla polimerizasyon büzülmesinin meyda- na gelmesi, çalÕúmamÕzda, her ne kadar birer diúte de olsa, meydana gelen sekonder çürük ve postoperatif hassasiyetin farklÕ bir açÕkla- masÕ da olabilir.

Bir kompozit materyalde kullanÕlan inor- ganik doldurucularÕn úekli, konsantrasyonu, partikül büyüklü÷ü ve da÷ÕlÕmÕ, o kompozit materyalin fiziksel özelliklerini oluúturan en önemli faktörlerdir (32). AyrÕca, materyallerin yüksek doldurucu hacmi, fiziksel özelliklerini arttÕrmaktadÕr. Kompozit materyalin yapÕsÕn- daki doldurucu miktarÕnÕn artmasÕ, daha güçlü, daha fazla kÕrÕlma dayanÕmÕna sahip ve aúÕnma direnci daha fazla bir yapÕ ortaya çÕkmasÕnÕ sa÷lar (33,34). Partikül çapÕnÕn büyük olmasÕ, çi÷neme fonksiyonu sÕrasÕnda restoratif mater- yale gelen stres kuvvetlerinin, büyük dolduru- cu partiküllerin yüzeyden kopmasÕna, organik matrikste boúluklar oluúmasÕna ve böylece aúÕnmanÕn meydana gelmesine yol açabilir (35). ÇalÕúmamÕzda anatomik form ve retansi- yon kriterlerinde herhangi bir kayba rastlama- mamÕz, kullandÕ÷ÕmÕz materyallerin nispeten küçük partikül çapÕ ortalamasÕna sahip olmasÕ nedeniyle olabilir.

ÇalÕúmamÕzda, Z250 mikrohibrit kompo- zit ve P60 kondanse edilebilir kompozit rezin restorasyonlarÕn klinik performans skorlarÕnÕn benzer olduklarÕ gözlenmektedir. Bu sonuç, her iki materyalin kimyasal yapÕlarÕ ve doldu- rucu partikül büyüklüklerinin aynÕ, doldurucu miktarlarÕnÕn ise a÷ÕrlÕk ve hacimce birbirine yakÕn olmasÕ ile açÕklanabilir.

(8)

SONUÇ

Bu çalÕúmada, Z250 mikrohibrit ve P60 kondanse edilebilir kompozit rezin restoras- yonlarÕn 1 yÕllÕk klinik performanslarÕnÕn bir- birlerine oldukça yakÕn oldu÷u belirlenmiú ve kabul edilebilir düzeyde yüksek ve baúarÕlÕ bu- lunmuútur. Bununla birlikte, bu materyallerin klinik performanslarÕnÕn takiplerinin daha uzun süreli olarak yapÕlmasÕ da uygun olacaktÕr.

KAYNAKLAR

1. Dayangaç B. Kompozit Rezin Resto- rasyonlar. Ankara: Güneú Kitabevi Ltd. ùti:

2000.

2. American Dental Association Council on Dental Materials. Specification No. 27 for direct filling materials. J Am Dent Assoc 1977;

94: 1191.

3. Willems G, Lambrechts P, Braem M, Vanherle G. Composite resins in the 21st cen- tury. Quintessence Int 1993; 24: 641-58.

4. Bayne S, Heymann H, Swift E. Update on dental composite restorations. J Am Dent Assoc 1994; 125: 687-701.

5. Lee IB, Son HH, Um CM. Rheologic properties of flowable, conventional hybrid, and condensable composite resins. Dent Mater 2003; 19: 298-307.

6. Jones CT, Chan DC, Pashley D, Goes MF, Nelson SK. Microtensile bond strength testing and failure analysis of hybrid and flowable composites. J Adhes Dent 2006; 8:

13-20.

7. Dunn JR. Direct composites in a con- temporary restorative practice. Compendium Contin Educ Dent 1998; 19: 271-81.

8. Jackson RD, Morgan M. The new pos- terior resins and a simplified placement tech- nique. J Am Dent Assoc 2000; 131: 375-83.

9. Leinfelder KF. A conservative ap- proach to placing posterior composite resin restorations. J Am Dent Assoc 1996; 127: 743- 8.

10. Peutzfeld A. Resin composites in dentistry: the monomer systems. Eur J Oral Sci 1997; 105: 97-116.

11. Ryge G, Snyder M. Evaluating the clinical quality of restorations. J Am Dent As- soc 1973; 87: 369-77.

12. Cvar JF, Ryge G. Reprint of criteria for the clinical evaluation of dental restorative materials. 1971. Clin Oral Investig 2005; 9:

215-32.

13. Arenholt-Bindslev D. Environmental aspects of dental filling materials. Eur J Oral Sci 1998; 106: 713-20.

14. Leinfelder KF, Bayne SC, Swift EJ Jr. Packable composites: overview and techni- cal considerations. J Esthet Dent 1999; 11:

234-49.

15. Lutz F, Phillips RW. A classification and evaluation of composite resin systems. J Prosthet Dent 1983; 50: 480-8.

16. Anusavice KJ. Restorative Resins.

In: Anusavice KJ. Phillips’ Science of Dental Materials, 10th ed. Philadelphia: WB Saunders Company, 1996; p.273-99.

17. Bayne SC, Thompson JY. Biomateri- als. In: Roberson TM, Heymann HO, Swift EJ, Eds. Sturdevant’s Art and Science of Operative Dentistry, vol 5th ed. Missouri: Mosby Inc, 2006; p.137-242.

18. Sturdevant JR, Bayne SC, Wilder AD, Heymann HO, Lisk M, Foster E. 3-year clinical study of a failed condensable posterior composite. J Dent Res 1993; 72: 380.

19. Suzuki S. Does the wear resistance of packable composite equal that of dental amal- gam? J Esthet Restor Dent 2004; 16: 355-65.

20. Powers JM, Wataha JC. Dental Mate- rials: Properties and Manipulation. 9th ed. St.

Louis: Mosby Inc: 2008.

21. Garcia AH, Lozano MAM, Vila JC, Escribano AB, Galve PF. Composite resins. A review of the materials and clinical indications.

Med Oral Patol Oral Cir Bucal 2006; 11: 215- 20.

22. Walls AW, McCabe JF, Murray JJ.

The polymerization contraction of visible light activated composite resins. J Dent 1988; 16:

177-81.

23. Sakaguchi RL, Douglas WH, Peters MC. Curing light performance and polymeriza- tion of composite restorative materials. J Dent 1992; 20: 183-8.

(9)

24. Cobb DS, MacGregor KM, Vargas MA, Denehy GE. The physical properties of packable and conventional posterior resin ba- sed composites: a comparison. J Am Dent As- soc 2000; 131: 1610-5.

25. Asmussen E, Peutzfeldt A. Influence of UEDMA BisGMA and TEGDMA on selec- ted mechanical properties of experimental re- sin composites. Dent Mater 1998; 14: 51-6.

26. Ersoy M, Civelek A, L'Hotelier E, Say EC, Soyman M. Physical properties of dif- ferent composites. Dent Mater J 2004; 23: 278- 83.

27. de Andrade AK, Duarte RM, Medei- ros e Silva FD, Batista AU, Lima KC, Pontual ML et al. 30-Month randomised clinical trial to evaluate the clinical performance of a nanofill and a nanohybrid composite. J Dent 2011; 39:

8-15.

28. Pazinatto FB, Gionordoli Neto R, Wang L, Mondelli J, Mondelli RF, Navarro MF. 56-month clinical performance of Class I and II resin composite restorations. J Appl Oral Sci 2012; 20: 323-8.

29. De Souza FB, Guimarães RP, Silva CH. A clinical evaluation of packable and mic- rohybrid resin composite restorations: one-year report. Quintessence Int 2005; 36: 41-8.

30. Kiremitci A, Alpaslan T, Gurgan S.

Six-year clinical evaluation of packable com- posite restorations. Oper Dent 2009; 34: 11-7.

31. Trushkowsky RD. Composite Resin:

Fundamentals and Direct Technique Restorati- ons. In: Aschheim KW, Dale BG, Eds. Esthetic Dentistry: A Clinical Approach to Techniques and Materials, vol 2nd ed. USA: Mosby Inc, 2001; p. 69-94.

32. McCabe JF, Walls A. Applied dental materials. 8th ed. Madlen MA-USA: Blackwell Publishing Co: 1998.

33. Bayne SC, Taylor DF, Heymann HO.

Protection hypothesis for composite wear.

Dent Mater 1992; 8: 305-9.

34. Ferracane JL, Antonio RC, Mat- sumoto H. Variables affecting the fracture to- ughness of dental composites. J Dent Res 1987; 66: 1140-5.

35. Condon JR, Ferracane JL. In vitro wear of composite with varied cure, filler le- vel, and filler treatment. J Dent Res 1997; 76:

1405-11.

YazÕúma adresi:

YÕldÕrÕm ERDOöAN

Süleyman Demirel Universitesi, Diú Hekimli÷i Fa- kültesi, Pedodonti A.D, 32260, Isparta/TÜRKøYE Tel: 90 246 211 32 90, Faks: 90 246 237 06 07 Mobil tel. 90 532 655 88 98 E-mail: yldrmerdogan@hotmail.com

Referanslar

Benzer Belgeler

dolay›, bu çal›flmada ekstra olarak beyazlat›c›l›k özelli¤i- ni de içinde bar›nd›ran, birbirlerinden farkl› RDA de¤erle- rine sahip 3 difl macununun, nano-dolduruculu

Histo- patolojik olarak yapılan incelemelerde kesit- lerde lameller yapısı korunmuú kemik-sement benzeri doku parçaları ve diú köküne ait dentin dokusu izlenmiútir ve

[r]

Deformitesi a¤›r olmayan ve k›rsal kesimden gelen çocuklarda, kozmetik endifle daha az oldu¤u için ve gö¤üsteki deformite aile taraf›ndan hastal›k olarak

Servikal lezyonlar bir kompomer mater- yal olan Dyract eXtra (Dentsply DeTrey, Almanya) ve nanofil bir kompozit olan Filtek Supreme (3M/ESPE, MN, ABD) ile restore edildi.. Her

Sonuç olarak, acil redüksiyon ve uzun süreli yük ver- meye karşı korumaya rağmen travmatik kalça çıkığı son- rası peroneal sinir arazı kalıcı olabilmekte ve artroz

Bu çalımada, tedavi sonrası serum -hCG düzeylerinin normale ini süresi ortalamalarının parsiyel hidatiform mol grubunda1.4±0.5 (1-2) hafta, komplet hidatiform grubunda 2.8

Bu konuda FSH ‘nın rolü ile ilgili u noktayı bilmek çok önemlidir: Yüksek FSH deerleri folliküler sayı azlıını (kantite) göstermekle birlikte oosit kalitesinin