• Sonuç bulunamadı

ve benlik pek çok kiþinin

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ve benlik pek çok kiþinin"

Copied!
51
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Sevgili Dostlar

Dr. Refet Kayserilioðlu ... 1 Gururu ve Benliði Terk Etmeden

Dr. Refet Kayserilioðlu ... 2 Esinler

Olgay Göksel ... 9 Duyarlý Dostlarýmýz

Güngör Özyiðit ... 10 Sorularla Ruhsal Olaylar

Özenç Kayserilioðlu ... 12 Koþulsuz Sevgi

Nadide Kýlýç ... 16 Silver Birch

Çev: Arýn Ýnan ... 20 Çocuklarla El Ele

Nadide Kýlýç ... 22 Ýnternetten

... 24 Ýki Yaþam Arasýnda

Çev: Arýn Ýnan ...26 Kendime Mektuplar

Nelda Bayraktar ... 30 Iþýðýn Hazinesi

Nelda Bayraktar... 32 Sevgi Beklentileri

Ali Rýza Tanaltay ... 36 Neþe ve Keder

Zehra Ýskender ... 40 Þimdi’nin Gücü (III)

Çeviren: Belgin Tanaltay...42 Hayatýmýz Mizah

Güngör Özyiðit ... 48

Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi

Cilt: 35 Nisant 2003

Sayý: 412 SEVGÝ YAYINLARI

TÝC. LTD. ÞTÝ.

adýna Sahibi ve Genel Yayýn

Müdürü Dr. Refet Kayserilioðlu

Yazý Ýþleri Müdürü:

Güngör Özyiðit

Yayýn Kurulu:

Güngör Özyiðit Nelda Bayraktar Özenç Kayserilioðlu

Hale Ürkmezgil

Haberleþme Sorumlusu:

Kazým Erdemoðlu 212 - 250 42 42

Okur - Abone Ýliþkileri:

Kazým Erdemoðlu 212 - 252 85 85

Yönetim Yeri:

Aydede Caddesi Kývýlcým Apt. No.4/5 80090 Taksim, ÝSTANBUL

212 - 250 42 42

Yazýþma Adresi:

SEVGÝ DÜNYASI P.K.471-Beyoðlu, 80090

ÝSTANBUL Mizampaj ve Teknik Danýþman:

Hale Ürkmezgil Dizgi:

Özenç Dizgi Baský:

Anka Basým 212 - 629 01 83 Fiyatý: 2.500.000 TL.

Yýllýk Abone:

30.000.000 Yurt Dýþý: 35.000.000 TL.

(3)

Çoðunluk kötü ve yanlýþ iþler yapýyorsa, siz de çoðunluða uyarak kötü ve yanlýþ iþler mi yapacaksýnýz? Çoðunluk sonu uçurum olan yanlýþ bir yolda gidiyorsa, siz de hiç düþünmeden ve araþtýrmadan o yanlýþ yolda mý gideceksiniz? Öyle yaparsanýz size verilen aklýn ve hür iradenin ne anlamý vardýr?!.. Biliyorsunuz ki, akýl ve hür irade, yani doðru bildiðini serbestçe yapabilme özgürlüðü. insana

beraberinde sorumluluk getirir. Ýnsan iyi ve doðru yaptýklarýnýn iyi ve güzel sonuçlarýyla, kötü ve acý yaptýklarýnýn kötü ve acý sonuçlarýyla er geç karþýlaþýr.

Bu deðiþmez bir ilâhi kanundur. Kimi insan yaptýðýnýn sonuçlarýyla erken karþýlaþýr, kimi insan geç karþýlaþýr. Bunda elbette kendi tekâmülü veya baðlý olduðu kiþilerin geliþme ve yükselmeleri çok rol oynar. Ama hiç þüphe olmasýn ki, herkes ektiði tohumlarýn ürünlerini er geç toplar.

Bu büyük gerçeði göremeyenler ve bilemeyenler, ya çoðunluða körü körüne uymanýn doðru bir þey olduðunu sanýyorlar ve kendilerine bir zarar gelmeyeceðini düþünüyorlar, ya da yanlýþ yaptýklarýnýn, haksýz aldýklarýnýn yanlarýna kâr kalacaðýný sanýyorlar. Ama yanýlýyorlar. Kötülük dönücüdür, iyiliðin dönücü olduðu gibi. Bu büyük kanunun iþleyiþini doðruca görebilmek için, kiþilerin ve milletlerin hayatýna geniþ zaman kesitleri içinde bakmak lâzýmdýr. O taktirde kanunun þaþmadan iþlediði açýkça görülecektir.

Elbette Yaratan’ýn hükmü þaþmaz. O’nun kurduðu düzenler, O’nun koyduðu kanunlara uyarak hiç aksamadan iþleyip duruyor. Varlýklarýn tekâmülü için, yükselmesi için, O’na doðru gitmesi için sayýsýz âlemler, güneþler ve gezegenler kendilerine emredilen görevlerini hiç þaþmadan yapýp duruyorlar. Bu muhteþem tabloyu görmek, O En Yüce Olan’ýn önünde saygýyla eðilme zorunluluðunu düþündürüyor bir yandan. Öte yandan da O’na olan borcumuzu ve sorumluluðumuzu hatýrlatýyor.

O’na olan borcumuzu insanlara, hayvanlara, bitkilere ve tüm düzene karþý iyi yaptýklarýmýzla ve iyi verdiklerimizle ödeyebiliriz ancak. Ýyi olacaðýz, iyilik yapacaðýz, doðru olacaðýz, haklara saygýlý olacaðýz: düzenle çalýþacaðýz, bilgimizi artýracaðýz, görüþ açýmýzý geniþleteceðiz, olaylara ve varlýklara daha yukarýdan bakabilmeyi öðreneceðiz, seveceðiz tüm insanlarý, tüm canlýlarý ve tüm varolanlarý seveceðiz. Onlarla sevgi alýþveriþimizi artýrarak gönül birliðine ulaþacaðýz.

O’nun eserlerine saygý duyarak ve sevgi göstererek O’na olan büyük sevgimizi ve saygýmýzý en güzel þekilde dile getireceðiz öylece. Doðru yol bu iþte.

En Derin Sevgilerimle Dr. Refet Kayserilioðlu

Sevgili Dostlar

(4)

Gururu ve Benliði

Terk Etmeden.

Kendilerini herkesten üstün gören ve gösteren maðrur kiþiler, öylece insanlar arasýnda deðerli olacaklarýný sanýyorlar.

Ama çok yanlýþ yoldan gittikleri için aradýklarýný hiç bulamýyorlar.

Dr. Refet Kayserilioðlu

(5)

BEN KARI SÖZÜ DÝNLEMEM Her þeyin en iyisini ve en doðrusunu o bilir, çünkü o erkektir. Karýsýnýn uyarýlarýna kulak týkar. Kadýn için söylenilen “Saçý uzun, aklý kýsa”

tekerlemesini sýk sýk tekrar eder. Karýsý onun yanýnda aklý hiç bir þeye ermeyen, bir geri zekâlýdýr sanki. Ama dýþarýda, kim ne söylerse ona inanýr. Tanýmadýðý kiþilerle ortak iþ yapar, çoðu zaman da kazýklanýr. Hele içki

içince sokakta mas- kara olur. Ama evde aslan kesilir; baðýr- týsýndan konu komþu rahatsýz olur. Karýsý ruhi bunalýmlara girerek tedavi için bana geldi. Onun þikâyetlerini dinle- dikten sonra kocasýný da tanýmak istedim.

Gördüm ki kadýn daha akýllý, daha geniþ görüþlü ve k a r a r l a r ý d a h a isabetli. Kocasý karýsýnýn uyarýlarýna kulak verse, bir çok yanlýþ iþ yapmaktan,

maddi ve manevi zarara uðramaktan kurtulmuþ olurdu. Ama erkeklik gururundan, bilgisizliðinden, erkekliði baðýrýp çaðýrmak olarak görmesinden ve karý sözü dinlememek þartlan- masýndan, hem kendisi üzülüyor, hem de eþini ve çocuklarýný üzüyordu. Ona yaptýðým uyarýlar umarým faydalý olmuþtur.

Her þeyin en iyisini ben bilirim, her þeyin en doðrusunu ben görürüm

tarzýndaki gurur ve benlik pek çok kiþinin hayatýný karartýyor. Öyleleri, hem mutlu olamýyorlar, hem de yükselmeleri, arýnmalarý gerçek- leþemiyor. Dünyadaki yaþam gayesini ise asla gerçekleþtiremiyorlar.

Karý-koca birbirinin en çok güvendiði, en çok deðer verdiði kiþiler olmalýdýr. Çünkü aralarýnda sevgiyi ve saygýyý artýracak pek çok ortak yön vardýr. Her ikisinin de gayesi rahat yaþamaktýr. Kazanç- larýný en iyi tarzda ve bütün ihtiyaç- larýný karþýlayacak þekilde harcamak, maddi sýkýntý çekme- mektir. Öyleyse sürekli fikir alýþ- veriþinde bulun- malarý, birbirine d ü þ ü n c e l e r i n i s o r m a l a r ý , y a n i d a n ý þ m a l a r ý , e n d o ð r u k a r a r ý vermelerinde çok y a r d ý m c ý o l m a z mý?.. Danýþmak herkes için yarar- lýdýr. En büyük ve akýllý yöneticiler s ü re k l i d a n ý þ ý r l a r, e m r i n d e çalýþanlarýn fikirlerini sorarlar.

Bazen hiç umulmadýk kimseden en güzel öneri geliverir. Hz. Muhammed de danýþmaya (meþverete) çok önem verirdi.

Birbirini kötüleyen, horlayan karýkocalarýn her ikisi de güçsüz olur. Kadýný güçlendiren kocasý, erkeði güçlendiren karýsýdýr. Ve onlar

Ben bilirim, ben görürüm tarzýndaki gurur

ve benlik pek çok kiþinin

hayatýný

karartýyor..

(6)

birbirlerine deðer verdikleri, saygý duyduklarý, birbirlerini sevdikleri ve överek yücelttikleri oranda, her ikisi de gittikçe daha çok güçlenir ve toplum içinde deðer kazanýrlar.

SANKÝ O DÂHÎDÝR

Bir genç adam tanýyorum, çok akýllý ve kavrayýþý süratli. Okullarda da az çalýþmayla sýnýf geçmiþ. Ailesinin, öðretmenlerinin “bu çocuk çok akýllý, çok zeki” sözleri

çocuðu þýmartmýþ ve kendini ayrýcalýklý görmeye baþlamýþ.

Az bir çabayla her iþi baþarabileceði ve kendisinin insanüstü b i r g ü c e s a h i p olduðu vehmine k a p ý l m ý þ . B u psikolojiyle girdiði üniversiteyi ikinci sýnýftan terk etmek zorunda kalmýþ.

Çünkü doðru dürüst ç a l ý þ m ý y o r m u þ . Çalýþmadan h e r þeyi öðrenivere- ceðini sanýyormuþ.

Üniversiteden ayrýldýktan sonra bir bunalýma girmiþ. Kendisini o zaman tanýdým. Evet akýllý bir delikanlý, ama tembel. Düzenli ve disiplinli bir çalýþma alýþkanlýðýný kazanmamýþ. Her iþini baþkalarýna yaptýrtmak istiyor. Öðleye kadar yatýyor. Asalak gibi yaþamak kolayýna gidiyor. Ailesinin yardýmýyla yaþýyor ve girdiði iþlerde de sebat etmiyor, zorluklara ve sýkýntýlara katlanmýyor. Ama konuþmaya gelince öyle üst perdeden atýp tutuyor ki...

Sanki o dâhîdir, her þeyin en doðrusunu, en iyisini o bilir. Konuþ- malarýyla ona inananlarý kolayca etkileyebilen bir dile sahip. Ama yalan üzerine kurulan söz binalarý çabuk yýkýlýverir. Çünkü ortaya çýkardýðý bir iþ yoktur. Kendi emeði ile, çabasýyla, bilgisiyle meydana getirdiði bir eser ve bir kazanç yoktur. O kimseleri beðenmez, insanlarý zavallý karýncalar gibi görür. Ailesini, i l i þ k i d e o l d u ð u kadýnlar kolayca k ý r a r , k o l a y c a herkese hor davranýr.

Geçmiþ hayatýnda geliþtirdiði aklýný bu hayatýnda daha da g e l i þ t i r m e s i gerekirken, þimdi o h a z ý r d a n y i y o r.

Çünkü akýl, bilgi ve tecrübelerle geliþir. Okumadan, çalýþmadan da yeni bilgiler öðreni- lemez. Bilgi kimse- nin beynine huni ile akýtýlamaz. Her þey, insanýn kendi emeðiyle kazanýlýr.

Bilgi de emekle, okuyarak, okuduðu üzerinde düþünerek, öðrendiðini uygulayarak öðrenilir. Tecrübelerden edinilecek bilgiler de topluma karýþarak, bir iþte düzenli, inançlý ve sebatlý çalýþarak kazanýlýr. Ýnsanlarý hor gören, bir iþte inanarak, sebatla çalýþmayan, en basit ihtiyaçlarý için bile ailesinin yardýmýný bekleyen bir kiþinin ne tecrübesi olacak ki!.. O gururundan dolayý, ailesinin yardýmýný

(7)

bile lütfen kabul eder pozlarýna girmektedir. Ama o hava basmasýný, o u k a l â c a t a v ý r l a r ý n ý b a þ k a l a r ý çekmemektedir. Onun için her adýmda önüne engeller çýkmakta, baþarýsýz olmakta, gittikçe daha yalnýz kalmaktadýr.

Büyüklük hastalýðýna yaka- l a n a n l a r g e r ç e k t e n z a v a l l ý insanlardýr. Onlar küçük gördükleri iþleri yapmazlar.

Ýnsanlarý hep hor görürler, kendilerini eriþilmez bir yerde görürler. Konuþ- malarý, bakýþlarý, t a v ý r l a r ý h a t t â y ü r ü m e l e r i h e p insanlara tepeden b a k a r g i b i d i r . Onlarýn yüzü az güler. Ýçin için gu- rurlarýnýn kýrýlacaðý, b u l u n d u k l a r ý y e r l e r d e n i n d i - rilecekleri endiþesini taþýrlar. Bu insanlar asla mutlu olamazlar ve hiç sevilmezler.

Öyle kendisini çok üstün gören bir baþka adamýn karýsýnýn þikayetlerini dinlemiþtim. “Yolda gidiyoruz” diyordu

“Elimde dört beþ paket var, bir tanesini de ben taþýyayým demez. Biraz yardým et diyecek olsam, ‘Bana öteberi taþýmak yakýþmaz’ cevabýný alýrým.” Ve haným içi yanarak dert yanýyordu: “Býktým bu adamýn büyüklük taslamasýndan. Bir yandan doðru dürüst yýkanmaz, pis pis kokar, kokularýný esanslarla örtmeye çalýþýr, öte yandan onun her temizliðini

yapan bana tepeden bakar. Ayrýlacaðým bu sevgisiz adamdan. Kendinden baþka kimseyi sevemez, o...”

Hanýma ne diyeceðimi þaþýrdým.

Gurur insaný ne gülünç durumlara düþürüyordu!?.. Bu kendini çok üstün gören, büyüklük taslayan insana yanlýþta olduðunu nasýl anlatabilmeli?! Onlar burunlarýndan kýl aldýrmazlar, en ufak bir uyarýyý bile almazlar. Tenkit etmek ve eleþtirmek ise onlarý çýldýrtmaya yeter. Ama dünya- d a n k a z a n ç l a r ý nedir? Yükselmek, a r ý n m a k v e Yaratanýn istediði hayýrlý ve üstün insan olmayý bu insanlarýn?!.

GURURUM ÝÇÝNBEN

YAÞARIM

“Ulan nesin sen be!.. Beþ para etmez insansýn!.” diyen arkadaþýný taban- casýný çekip vurmuþ. “Niye öldürdün arkadaþýný, bir lâf için, adam öldürülür mü?” diyenlere verdiði cevap çok kesin: “Ben gururum için, þerefim için yaþarým. Gurursuz yaþamaktansa öleyim daha iyi. O herif benim gururumu kýrdý, cezasýný buldu.

Yaptýðýmdan hiç piþman deðilim.” Bu haberi gazetede okuduðum zaman çok þaþýrmýþtým ve o insanla içimden konuþtum. Onun zavallýlýklarýný yüzüne haykýrdým. Þimdi buraya yazýyorum.

Birbirini kötüleyen, horlayan eþlerin

her ikisi de güçsüz olur.

Kadýný güçlendiren kocasý, erkeði

güçlendiren

karýsýdýr.

(8)

“Ey zavallý arkadaþ, bir gün gelecek yaptýðýndan ve gurur için yaptýðýn her þeyden çok piþman olacaksýn, çok gözyaþý dökeceksin!.. Ama o günün gelebilmesi için de çok sýkýntýlardan, çok azaplardan, çok çetin yollardan geçeceksin. Dua et ki, Allah’a binlerce yalvar ki, o piþmanlýk günün gecikmesin. Çünkü geciktikçe azabýn büyüyecek, dertlerin dayanýlmaz b o y u t l a r a u l a -

þ a c a k t ý r . H i ç kimsenin yaptýðý yanýna kalmaz. Er geç ödetilir. Doðru yola gelinceye kadar ve doðrularý görüp b e n i m s e y i n c e y e kadar çeþitli azap- lardan geçeceksin.

Bu senin deðiþmez kaderin artýk.

G u r u r, g u r u r dediðin nedir ki?!.

Böbürlenerek, insan kardeþlerini ezmen mi, hor görmen mi?

Senin onlardan ne farkýn var? Yaratan h e p i m i z i a y n ý

özden yaratmadý mý? Gurur dediðin toplum içinde bir saygýnlýðýnýn olmasýysa, o saygýnlýk da yaptýðýn hizmetlerle, gösterdiðin sevgi ve saygýyla, insanlara deðer vererek kazanýlmaz mý? Tevâzu gösteren, küçülmesini bilen daha çok büyümez mi, herkesin gözünde?

Bu sözlerimi anlayabilir miydi o zavallý adam, acaba?!. Bu sözlerden yanlýþýný anlar, piþman olur ve doðru

yola gelir miydi? Ümitli deðilim.

Herhalde kendince çok doðru sandýðý o yanlýþ yolunda uzunca bir süre gidecekti. Aklý baþýna gelinceye kadar, Doðru Yaþam Bilgilerini tecrübeleriyle buluncaya kadar, kim bilir kaç ömür tüketecekti?!.

GERÇEKLER ÖÐRETÝLMELÝ VE YANLIÞLAR DÜZELTÝLMELÝ Þ u b a h s e t t i ð i m ö r n e k l e r, i n s a n l a r ý n ç o - cuktan itibaren nasýl yanlýþ bil- gilerle donatýldýðýný gösteriyor. Ken- dilerini herkesten üstün gören ve öyle göstermeye çalýþan maðrur kiþiler, ayný z a m a n d a b e n - cilliklerinden de k u r t u l a m a y a n kiþiler oluyor. Onlar aslýnda insanlar a r a s ý n d a d e ð e r i olmayý, itibar ve hürmet görmeyi, sevilmeyi ve saygýn olmayý istiyorlar.

Ama bilgisizliklerinden dolayý bunu yanlýþ yollardan saðlamaya çalýþýyorlar.

O yüzden hem kendileri zarar görüyor, hem de çevrelerine zarar veriyorlar.

Etraflarýný sindirerek, ürküterek veya hiçe sayarak kazandýklarýný sandýklarý deðer de, onlarýn mutsuzluk kaynaðý oluyor. Ýnsan toplumda niçin deðer kazanmayý ve saygýn bir yerinin olmasýný ister? Ýnsanlarýn saygýsýný, sevgisini ve övgüsünü kazanmak için öncelikle; sonra da iþlerinde ve

(9)

çevresiyle iliþkilerinde baþarýlý olmak için deðil mi? Çevresindeki insanlarý hor gören, onlara tepeden bakan, kötü davranan ve ön planda kendi gururunu ve kendi menfaatlerini gören bir insan nasýl sevilebilir, nasýl sayýlabilir?!.

Çevresi böyle kimselerden ya yaka silker, ya soðuk ve uzak davranýr, ya da nefret eder. Ama öyle insan asla övülmez, saygý ve sevgi göremez ve beðenilmez bile.

Yalancý sevgi ve ö v g ü l e r g ö s t e - rilebilir, ya çeki- nildiði için, ya da bir çýkar saðlamak için.

Yalancý sevgi ve övgüler ise insanýn ruhuna hiçbir þey kazandýrmaz.

Bu bilgileri ve b u g e r ç e k l e r i bilmeyen insanlar y a n l ý þ ü z e r i n e yanlýþ yapýyorlar.

B u g e r ç e k l e r i çocuklarýna öð- retmesi gereken aileler bilmiyor,

okuldaki öðretmenlerin çoðu bilmiyor, toplumu etkileyen medyadaki (TV, Radyo, gazete, dergi, kitap v.s.) kiþiler bu bilgilerden haberdar deðiller. Aksine tüm yayýnlar bencilliði, çýkarcýlýðý teþvik eden filmlerle, yazýlarla, hikâyelerle dolu. Þarkýlar, þiirler ve diðer hepsi elbirliðiyle insanlarý kendi çýkarý için her çeþit kötülüðe sevk ediyor.

Gururun, bencilliðin, çýkarcýlýðýn çok iyi þeyler olduðunu telkin ediyorlar.

Bunlarý korumak ve saðlamak için hiç

k i m s e n i n g ö z ü n ü n y a þ ý n a bakmayacaksýn, ‘hak güçlü olanýndýr’

deniyor.

Dünyada nasýl yaþayacaðýný öðreten, yükselmek ve arýnmak için nasýl davranýlmasý gerektiðini gösteren Doðru Yaþama Bilgilerini bilen az, öðreten ise daha da az. Onun i ç i n t o p l u m l a r d a k i b o z u l m a , sevgisizlik, bencillik, kavga gittikçe a r t ý y o r. D o ð a l dengeler gittikçe bozuluyor; hava, su, toprak daha çok kirleniyor. Zararlý ýþýnlardan dünyayý ve canlýlarý koruyan o z o n þ e m s i y e s i parçalanýyor. Dünya c a n l ý l a r i ç i n yaþanmaz bir ortam h a l i n e g e l i y o r.

Halbuki bu dünya b i z i m v e t ü m canlýlarýn geliþme, yükselme ve arýnma okulumuz. Bize, ç o c u k l a r ý m ý z a , torunlarýmýza, tekrar bedenlenince (reenkarnasyon) tekrar bize de çok lâzým. Dünyayý, canlýlarý v e i n s a n l a r ý k u r t a r m a z s a k felâketimiz çok büyük olacaktýr. Bu ölümden çok daha büyük bir felâkettir. Çünkü ölüm bir yok oluþ deðildir, tekrar dünyaya gelme imkanýmýz var. Ama dünya iþ göremez, iþe yaramaz hale gelirse nereye gideceðiz? Bize uygun baþka bir dünya yok ki, tekâmülümüzü tamamlamak için baþka bir yer yok ki!..

Gurur,

büyüklük taslama, baþkalarýný hor görme,

cahillik, zavallýlýk ve

kötülüktür.

(10)

T O P L U C A B Ý R E Ð Ý T Ý M GEREKLÝ

Çocuklara anlayacaðý dilden, büyüklere olaylar ve örnekler içinde þu ana gerçek öðretilmelidir:

Tüm insanlarýn, tüm canlýlarýn ve dünya gezegeninin kaderleri ortaktýr, birbirine baðlýdýr.

Kaderlerimizin ortak olduðu yerde bencilliðin çok ayýp

v e ç o k b ü y ü k kötülük olduðu ö ð r e t i l m e l i d i r.

Gururun, büyük- lük taslamanýn, baþkalarýný hor görmenin cahillik, z a v a l l ý l ý k v e kötülük olduðu ö ð r e t i l m e l i d i r.

H e r b i r i m i z hayvanlarýn var- lýðýna muhtaç deðil miyiz? Hayvanlarý dünyadan kaldýrý- verelim, ne etimiz, ne sütümüz, ne y u m u r t a m ý z , n e

peynirimiz kalýr!.. Ya bitkileri ortadan kaldýrýrsak ne olur? Güneþ ýþýnlarýný havanýn, suyun ve topraðýn yardýmýyla gýdaya dönüþtüren gýda fabrikalarýmýz kapanýrsa dünyada ne yiyip, içeceðiz ve nasýl yaþayacaðýz?!. Öyleyse bitkilere de çok muhtacýz, onlarsýz yaþam mümkün deðildir. Ayrýca bitkilerin kendi arasýnda, bitkiyle hayvan arasýnda, hayvanlarýn kendi arasýnda doðal dengeler vardýr. Öylece h e p s i z a r a r l ý b ü y ü m e l e r d e n korunuyorlar. Hepsi ile insanlar

arasýnda da doðal dengeler var. Bunlarý kuran ve iþleten büyük zekâ, Allah ve onun emrindeki yöneticiler insandan ne bekliyorlar? Ýnsanýn küçülebilmeyi öðrenmesini, yani gururu terk etmesini, bencillikten, çýkarcýlýktan kurtulmasýný, etrafýndaki büyük düzenin kýymetini bilmesini, O’nun ö n ü n d e k e n d i k ü ç ü k l ü ð ü n ü görmesini istiyor. Sonra aklýný k u l l a n m a s ý n ý , g e r ç e k l e r i görmesini ve bütün bunlara bakarak þ ü k r e t m e s i n i istiyor.

En büyük þükrün de tüm canlýlara ve insan kardeþlerine h i z m e t e d e r e k , yararlý olarak, zararlý o l m a y a r a k gerçekleþeceðini bilmek gerekiyor.

Yaratan’a elbette borçluyuz, O’na t e þ e k k ü r e t m e k zorundayýz. O’na olan borcumuzu insan kardeþlerimize ve tüm canlýlara i y i y a p t ý k l a r ý m ý z l a v e i y i verdiklerimizle ödeyebiliriz ancak. Þu kýsa açýklamalardan sonra gururun ve bencilliðin hemen terk edilmesi gereken bir kötülük ve basitlik olduðu açýkça görülmüyor mu?

(11)

e s i n l e r

o l g a y g ö k s e l

Uðruna öleceðin bir amaç yoksa eðer Yaþamýna da biçemezsin bir deðer

* * *

Kuþu nasýl havalandýrýyorsa kanat Yaþamak da iþte öyle bir sanat

* * *

Gelecek bir muamma Gelince gerçek olur ama

* * *

Dikkatsiz yaþayanlar ne yazýk ki çok Oysa hayatýn provasý yok

* * *

Deðildir geçmiþ sadece bir aný Bugünün mutluluðu dün’ün armaðaný

* * *

Ýnsan sesine konan kuþ Kafeste olduðunu unutmuþ

* * *

Har vurup harman savurma aman Harcayabileceðin en deðerli hazine zaman

(12)

Ünlü zoolog Desmond Morris’in ileri sürdüðüne göre; doðal yerleþim alanlarýnda ve doðal koþullarda hayvanlar birbirini yaralamaz, kendi yavrularýna saldýrmaz, mide ülseri olmaz, oburluktan hasta oluncaya kadar þiþmanlamaz, kendi kendini tatmin etmeye kalkmaz, homoseksüel çiftler kurmaz ve dahi kendi türünden olanlarý öldürmezlermiþ. Yani insanlarýn yaptýklarýný pek yapmazlarmýþ demeye getiriyor. Ýster misiniz þimdi “insan düþünen hayvandýr” tanýmýna bir de

“en kavgacý ve sapýk hayvandýr”

niteliði eklensin.

Ne var ki -biraz nefes alabilirsiniz- hayvanlar da bazý koþullarda bu gibi i n s a n c a ( ! ) d a v r a n ý þ l a r d a bulunuyorlarmýþ. Özellikle doða dýþýna çýkarýlýp, tutsak edilerek kafese kapatýldýklarý vakit. Böyle doðadan koparýlarak, insan eliyle kafese týkýlan veya beraber yaþamaya zorlanan hayvanlar, insan efendilerini örnek alarak zamanla kötü alýþkanlýklar ediniyorlarmýþ.

Hal böyle iken insanlar yine de kendi aþýladýklarý kötülükleri durmadan hayvanlarýn üstüne yüklemiþler. Kini deveye, inatçýlýðý keçiye, kurnazlýðý tilkiye satmýþlar. Anlamadan iki gözüyle bakmayý da öküzlük saymýþlar.

Sözün kýsasý insan, içinde ne kadar kötülük varsa boca etmiþ hayvanlarýn üstüne. Böylelikle kurtulduðunu sanmýþ onlardan. Ýlkel Arap aþiretlerinin yaptýðý gibi. Hani onlar da, kabilelerine hastalýk, deprem ve benzeri bir bela geldiðinde tüm suçu bir bir keçiye giydirip, zavallý hayvaný susuz çölde ölüme terk ederlermiþ. Böylece belanýn keçinin vücudu ile birlikte ortadan kalkacaðýna inanýp rahatlarlarmýþ.

Sonralarý, daha ilerlemiþ uygarlýklarda bu “günah keçiliði” görevini insan üstlenmiþ ve tüm kötülüklerin nedeni olarak görülüp insanlarýn hýþmýna uðramýþ. Yakýlmýþ, asýlmýþ, kesilmiþ.

Keçiler de paçayý kurtarmýþ bu arada.

Hayvanlarla ilgili önyargýlarýmýzda buz gibi yanýlmýþýzdýr. Örneðin kedi ile fareyi birbirine doðuþtan düþman olarak görmeye alýþmýþýzdýr. Oysa

Duyarlý Dostlarýmýz

Psikolog Güngör Özyiðit

(13)

denemeler bunun tersinin doðru olduðunu göstermiþtir. Doðuþtan beraber büyütülen ve karýnlarý doyurulan kedi ile fareler gayet iyi geçinmektedirler. Bir laboratuarda, kedi ile farelerin barýþ içinde yan yana yaþadýklarýný ve oynaþtýklarýný gözlerimle gördüm. Yine ayný laboratuarda, kaybolan bir fareyi, kedinin arayýp bularak kafesine getirmesi -görevli arkadaþýn anlattýðýna göre- görülecek þeymiþ!.

Ýnsanýn insana kapalý olduðu, yabancýlýðýný yenemediði yerde, çoðu kez insan yanýnda hayvanýný bulmuþ ve onun duyarlý yakýnlýðýyla avunmuþtur. Çehov’un “Hüzün” adlý öyküsü bunun en güzel örneðidir:

Ýona bir kýzak sürücüsüdür.

Yoksuldur. Kendine yardým eden tek oðlu ölür. Ýona yalnýz kalýr Sibirya’nýn soðuðunda, yüreðine çöken evlat acýsýnýn ateþiyle. Ýçini yakan derdini dökmek için, kýzaðýna binen her müþteriye açýlmak ister. Ne var ki, sözleri karþýsýndakilerin umursamazlýðý ile söner. Kimse aldýrmaz onun acýsýna.

Yalnýz ve çaresiz kalýr. Derken, zavallý Ýona, kurtuluþu atýnýn boynuna sarýlýp içini dökmekte bulur. Ve þöyle söyleþir

atýyla:

“Ya, kýsrak kardeþ! Kuzma Ýoniç artýk yok. Hayata veda etti... Yok yere öldü gitti... Sözgelimi, þimdi diyelim ki, senin bir tayýn var ve sen bu tayýn öz anasýsýn... Günlerden bir gün, bir de bakýyorsun ki, bu tay hayata gözlerini yummuþ. Ölmüþ yani...Yazýk deðil mi?!”

“At çiðniyor, dinliyor ve sahibinin eline doðru nefes alýp veriyor. Ýona kendinden geçmiþ, ona her þeyi anlatýyor...”

Ýnsanýn insanlýðýný unuttuðu, birbirlerine sýrt döndüðü yerlerde, hayvanlar çok kere, iþte böyle insanca görevleri de yüklenmek zorunda kalýyor.

Geçenlerde bir resim geçti elime.

Bir köpek yan gelmiþ yatýyor. Kedi köpeðin üstüne çýkýp bir güzel kurulmuþ, birlikte bir yere bakýyorlar.

Ýkisi de birbirinden emin, dostluðun keyfini çýkarýyorlar. Bundan böyle geçimsiz insanlar için “Kedi köpek gibi birbirlerini yiyorlar” da diyemeyiz artýk. Bu söz, hiç deðilse þu resimden sonra doðruluðunu yitirmiþ durumda.

“Ýnsan insanýn kurdudur” sözü ise, ne yazýk ki, henüz güncel ve de geçerli...

(14)

Derleyen: Özenç Kayserilioðlu Hipnotizma Ýle Ruh Varlýðýnýn

Ýliþkisi Var mýdýr?

Hipnotizma ruhun varlýðýnýn delillerinden biridir. Bildiðimiz normal uykudan farklý, bir çeþit uyku temin etme halidir. Bu farklý uykuya “Hipnoz”

denir. Manyetizma’dan sonra ortaya çýkan bir bilim dalý olmasýna raðmen, daha çok adý geçen, sonuçlarýndan bahsedilen Hipnotizma olmuþtur.

Manyetizmanýn daha zor olmasý, þahsi kabiliyet istemesi ve bu kabiliyetin

kiþide doðuþtan bulunmasý, onun hipnotizmanýn yanýnda daha seyrek uygulanan ve ikinci plana düþen bir yöntem olmasýna neden olmuþtur diyebiliriz.

Hipnotik uykuda þahsýn dikkati bir noktada toplatýlmaya çalýþýlýr. Bu esnada sarf edilen gayret sonucu, süjenin (hipnoz olan kiþi) vücudunda manyetik tesir azalmasý olur. Operatörün (hipnozu yapan þahýs) kontrolü altýnda ve verdiði telkinlerle uyku temin edilir.

SORULARLA

(15)

Oysa manyetik hipnozda, operatörün vücudundan çýkan manyetik tesirlerle süje yüklenerek, tesir fazlalýðý ile uykuya sokulur. Manyetik tesirler ellerden ve gözlerden çýkar, operatör süjeye bakarak ve dokunarak telkin vermeksizin hipnoza sokar. Ýki uygulamayý da birarada yapabilenler vardýr ve daha baþarýlý sonuçlar alýrlar.

Normal uyku halinden farklý olarak hipnoz içindeki þahýs, kendisine yöneltilen sözleri, baþka sesleri, hatta fýsýltýlarý bile duyabilir. Ancak operatörünün verdiði talimat doðrultusunda istenilen þekilde ve miktarda etrafla ilgisi kesilebilir.

Reflekslerin ve diðer organlarýn durumu normale yakýndýr. Hassasiyetin arttýðý, telkin alma ve aldýðý telkinlere göre hareket etme kabiliyetinin arttýðý, kendiliðinden tahayyülün kolaylýkla doðup, istenilen yöne sevk edildiði özel bir durumdur.

Hipnozun dört safhasýndan ilki olan þarm kendiliðinden tahayyül safhasýdýr.

Burada þahýs kendi iç varlýðýna yani þuuraltýna dalar. Bizi biz yapan bilgiler düzenli ve tasnifli bir þekilde bu aydýnlýk sahada bulunurlar. Kiþi kendiliðinden doðan imajlarýn birinden ötekine atlar durur. Hipnotizör, þahsýn etrafýndan ilgisini keserek kendi iç varlýðýna dalmasýna yardýmcý olur. Kendiliðinden tahayyül baþlayýnca. gönderdiði imajlarla ona yön çizer. Ýdrak çok açýk ve geniþ bir haldedir. Alacaðý kararlar beden üzerinde çok etkili olur. Hipnozla tedavi bu safhada yapýlýr.

Ý k i n c i s a f h a d o n m a h a l i

“katalepsi”dir. Telkin alma kabiliyeti azalýr ama hareketten ve müzikten etkilenir.

Üçüncü safha derin uyku hali

“somnambulizma” dýr, ama süje aslýnda son derece uyanýktýr. Ýdrak s a h a s ý n o r m a l d e n ç o k d a h a geniþlemiþtir. Telkin almaz, ancak ikna edilebilir. Bilmediði konularda ve bilmediði dillerde onlarý çok iyi bilen birisi olarak konuþur. Bu safhada herkesçe bilinen, normal hali ile deðil ruhundaki bütün bilgilerle, gerçek kiþiliði, duygularý ile ortadadýr. Alýcýlýk kabiliyeti artmýþtýr.

Normal halde, maddeye baðýmlýlýk zorunluluðu ile kendini tam ifade edemeyen, ancak varlýðýnýn küçük bir kýsmýný gösterebilen Ruh’u hipnoz esnasýnda tanýmak ve müþahede etmek imkânýný bulabiliriz. Hipnoz içinde yapýlan uygulamalar, hipnozla tedavi, post-hipnotik telkin, ekminezi, regresyon ve ruhsal irtibatlar ayrý ayrý ruhun varlýðýnýn delilleridir.

Hipnotizmanýn Týbbi Tedavideki Önemi Nedir?

Hipnozla tedavi, diðer tedavi metotlarý gibi bir metottur. Nasýl ki antibiyotikli ilaçlarýn týbbýn her dalýnda geniþ uygulama alanlarý varsa, hipnoz da ayný þekilde geniþ bir uygulama alanýna sahiptir: Hipnotizmayla iyileþen hastalýklar çok çeþitlidir. Diðer týbbi tedavi metotlarý ile birlikte uygulanýrsa, daha iyi sonuçlar verir.

Ýradesi ve konsantrasyonu zayýf, zekâ özürlü, aptal kiþilerin, bunamýþ ihtiyarlarýn, dört yaþýndan küçük çocuklarýn ve akýl hastalarýnýn dýþýnda herkes, özellikle kültürlü, sanatkâr yapýlý ve konsantrasyonu kuvvetli kimseler hipnozun birinci safhasý olan Þarm safhasýnda hipnozla tedaviden yararlanabilirler. Tedavinin bilgi ile, tecrübeli bir hekim tarafýndan yapýlmasý gereklidir. Bu durumda hiçbir zararý,

(16)

yan etkisi yoktur. Ruh ile beden baðlarýnýn suni olarak gevþetilmesi ile, doðrudan doðruya kiþinin ruhuna tesir edilir, hýzlý ve mucizevi sonuçlar ortaya çýkar. Psikiyatride, ruhsal hastalýklarda, kadýn, çocuk hastalýklarýnda, kulak, boðaz, burun, cilt hastalýklarýnda, aðrýsýz doðum, aðrýsýz ameliyatta, diþ hekimliðinde, psikonevrozlarda (bunalýmlar), psikastenilerde (korkusu olanlar), kötü alýþkanlýklarda, cinsel yetersizlikler, cinsel korkular, menopoz dönemi bunalýmlarýnda, histeride, küçüklük komplekslerini gidermede, kleptomanide, çocuklarýn yalancýlýk, haylazlýk ve ders çalýþamamalarý durumunda, kekemelikte, gece altýný ýslatanlarda, kötü alýþkanlýklardan kurtulmada, iç hastalýklarýnda, migren aðrýlarýnda, metabolik hastalýklarda (þeker, þiþmanlýk, zayýflýk), öðrenmeyi ve anlamayý kolaylaþtýrmada, kendine güveni artýrmada, hipnozla tedavi olaðanüstü sonuçlar vermektedir.

Bir gün Dr. Refet Kayserilioðlu’nun muayenehanesine, rengi soluk, ayakta duramayan genç bir adam gelir. Þiddetli anemiden (kanama) ötürü o kadar halsizdir ki, ayakta duracak, konuþacak hali yoktur. Þevki Adnan, 28 yaþýnda, Teknik Üniversitede öðrenim görmektedir. Beþinci sýnýf öðrencisidir.

Bu genç iki yýldan beri kalýn baðýrsaðýný boydan boya kaplayan yara yüzünden sürekli kan kaybetmektedir.

Bu kanlý ishal yüzünden zaman zaman ölümün eþiðine geldiði olmuþtur.

Üniversite 3. Dahiliye Kliniðinde colitis ülseroza (kalýn baðýrsakta yaralý iltihap) teþhisi konur. Gureba Hastanesi 2.

Dahiliye Kliniðine yatar. Kan sayýmýnda 4.5 milyon olmasý gereken eritrosit (alyuvarlar) miktarý 900.000 çýkar.

Hastaya beþ defa yarýmþar kiloluk kan

nakli yapýlýr. Ama baðýrsaktaki yaralar iyileþtirilemediði için, kan miktarý bir türlü 2 milyonun üzerine çýkamaz.

Bütün gayretlere karþý iyileþemeyen Þevki hastaneden taburcu edilir ve kendisine rapor verilir: “Kalýn baðýrsaðýn tamamen çýkarýlmasý gerekiyor.” Kalýn baðýrsaðý olmayan bir insanýn nasýl yaþayacaðýný düþününce, bunun tamamen ümitsiz bir durum olduðu kolayca anlaþýlýr. Gene de çaresizlik içinde yurt dýþýna ameliyata gidecekken bir baþka doktorun tavsiyesine uyarak bir kere de Dr. Refet Kayserilioðlu’na gitmeye karar verir.

Ýkinci hipnoz seansýndan sonra kanlý ishal kesilir. Hastaya hiç kan nakledilmediði halde yapýlan kan sayýmýnda eritrosit miktarý 2 milyon 300 bine yükselir. Ýyileþme hýzla gidecekken aniden hasta tekrar kötüleþmeye baþlar. Bu durum karþýsýnda Dr. Refet bey, gerek hipnoz içinde, gerek karþýlýklý konuþmalarla hastalýðýn gerçek nedenini araþtýrýr ve bulur. Þevki büyük bir suçluluk duygusu içinde, vicdan azabý ile kývranmaktadýr.

Çünkü kendisini seven ve aþýk olan bir kýz, ondan beklediði karþýlýðý göremediði için canýna kýymýþ, kendini öldürmüþtür. Onu böylesine seven, iyi bir insanýn, onun yüzünden ölmesi düþüncesi Þevki’nin ruhunda büyük bir azap uyandýrmýþtýr. O da suçluluk duygusu ile kendini cezalandýrarak ölüme sürüklenmektedir. Dr. Refet Kayserilioðlu hipnoz içinde verdiði telkinlerle, onu suçlu olmadýðýna inandýrmýþtýr. Telkinler yerini bulunca süratle iyileþme olmuþ, kan sayýmýnda alyuvarlarýn miktarý 4 milyon 320 bini bulmuþ, Þevki tamamen þifaya kavuþmuþtur.

(17)

Nasýl bir mekanizma ile hipnoz içinde o baðýrsak yarasýna tesir edilebiliyor ve yara iyileþtirilebiliyor?

Bu sorunun cevabýný Dr. Refet Kayserilioðlu þöyle veriyor: (1)

“Baðýrsaktaki bu yaralý iltihabýn sebebi r u h i g e rg i n l i k l e r, ü z ü n t ü v e heyecanlardýr. Üzüntünün ve ruhi gerginliðin bir yarayý meydana getirebileceði ilk anda kuþku uyandýrabilir. Fakat bunun esasý þudur:

Ruhi ve asabi tesirler bütün bedene intizamlý þekilde ve en elveriþli dozunda yayýldýðý sürece, vücutta bir düzen ve saðlýk hali devam eder. Bu tesirlerde bir deðiþiklik olunca, vücudun zayýf bir noktasýnda bir bozukluk meydana gelir.

Bu arada dýþ tesirler de o zayýf ve bozuk olan noktaya hücumla orada hastalýðýn meydana gelmesine sebep olurlar.

Buradaki iyileþtirme mekanizmasý birinci planda ruhi gerginlik ve heyecanlarý ortadan kaldýrmak ve hastalýðýn ilk sebebini böylece bertaraf etmekle baþlar. Sonra da manyetik tesirlerle ve telkinle baðýrsaktaki hareketler yavaþlatýlarak, oradaki yaralarýn kapanmasý için imkân hazýrlanýr.

Bu arada hipnotizma seanslarý ile týbbi tedaviyi birlikte yürüten doktor, daha önce tatbik edilen bazý ilaçlarý hastaya yeniden vermiþ, bu defa netice alýnmýþtýr. Çünkü baðýrsak hareketleri yavaþlatýldýðý için, ilaçlar yaranýn üzerinde bir tabaka hasýl edebilmiþ, böylece gerek ilaçlarla, gerek gýdalarla vücuda fayda saðlanmýþtýr.”

Yukarýda örneðini okuduðumuz gibi, týbbi tedavisi mümkün olmayan hastalýklarda, týbbýn aciz kaldýðý durumlarda hipnotizma ve manyetik tesirlerin kullanýlmasý, yani manyetizma

týbbýn yardýmýna girmektedir.

Hipnotizma ve Manyetizma Tedavisi Ruhi Þifa mýdýr?

Hayýr deðildir. Ama bunlar çoðu kiþilerce, özellikle hastalar tarafýndan birbirine karýþtýrýlýr. Ruhi þifa, medyumlar kanalý ile ruhlar alemindeki þifacý ruhlardan alýnan hayýrlý, iyileþtirici tesirlerin, hastalara iletilmesi ile gerçekleþir. Þifacý medyum denilen aracýlar bu tesirleri kendi vücutlarýnda hastalarýn alabilecekleri þekilde deðiþikliðe uðratarak aktarýrlar. Kendi bünyesinden de araya katýlan tesirler vardýr, ama þifanýn esas sahibi onlar deðildir. Bunun için þifa medyumlarý, yaptýklarý hizmete karþýlýk para almazlar. Eðer bütün hayatýný bu iþe vermiþse, verebilecek olandan gönlünden ne koparsa onu teberru o l a r a k k a b u l e d e r. Ve r m e k istemeyenden hiçbir þey almaz. Teberru da kabul etmeyenin manevi kazancý daha da büyüktür.

Hipnotizma ve manyetizma, bir doktorun kendi þahsi kabiliyeti ve emeði ile gerçekleþen, bütün dünyada resmen kabul edilmiþ bir tedavi þeklidir. Burada doktor kendi emeðine ne fiyat biçiyorsa onu alýr. Veremeyecek olandan az almasý veya hiç almamasý, onun vicdanýna baðlýdýr.

Bu tedavi þeklinde doktorun þahsi kabiliyetlerinin yüksek olmasý, hastanýn ruhuna girebilme, düþüncelerine hükmedebilme ve onlara yön verebilme kudretinin fazlalýðý çok önemlidir. Ýlaçla tedaviden farklý olarak doktorun kendisi ve þahsiyeti ve sahip olduðu kudretler birinci planda gelir.

(1) Ruh Dünyasý 1. cilt, sayý 6, sayfa 26 - 27

(18)

Yaðmurun þiddeti, lodosla birleþince tahrip gücü yüksek bir gürz gibi her yaný vurup dövüyordu. Lodos ise önüne gelen her þeyi yýkýp devirmek üzere galeyan içinde ilerliyordu... sanki yaþayanlarýn üstüne düþmüþ ölü topraðýný savurmak, düþüncelerdeki uyuþukluðu yok etmek istermiþ gibi büyük gürültüler, homurtularla varlýðýný hissettiriyordu. Kent sakinleri ise bu kýzgýn rüzgârýn hýþmýna uðramamak için elleri kollarý baðlanmýþ, korkuyla dua ediyorlardý...

lodos ve insan, uyarý ve korkunun dürtüklemesi, baskýsý altýnda bir araya gelmiþlerdi. Çeþitli nedenler ve mecburiyet sonucu ayný evi paylaþan insanlar gibi...

Sema baþýný cama dayamýþ, dýþarýyý seyrediyordu. Dýþarýda, caminin avlusundaki genç kavaklarla, çayýrlýðýn etrafýndaki gürgenlerin dallarýnýn savrulmalarýný izliyordu... komþu binanýn önündeki çöp varillerinin tokuþup yuvarlanarak öbür sokaða kadar sürüklenirken büyük gürültüler çýkartmalarýný, çok önemli bir orkestranýn konserindeymiþ gibi dinliyordu... kaç dakikadýr orada olduðunu bilmiyordu... oysa bir saattir baþýný cama yaslayýp kalmýþtý.

Yapacaðý yýðýnla iþi vardý. Günlük programý böyle dalýp gitmesine izin v e r m e y e c e k k a d a r y o ð u n d u . Ama dört gündür bu halde yaþýyordu, buna yaþamak denirse...

Koþulsuz Sevgi

Nadide Kýlýç

(19)

çünkü duygularýný felce uðratacak, düþünme kabiliyetini küstürecek, yaþama sevincini bozguna uðratacak bir olayýn altýnda ezilip kalmýþtý. Dört gün öncesindeki Sema artýk yoktu. Her insana, her þeye sevgiyle yaklaþan, ne olursa olsun her durumda iyimserliði elden býrakmayan insan gitmiþ yerine yürüyen bir cenaze gelivermiþti...

Arkadaþlarýna, dostlarýna her zaman neþenin, gülerek zorluklarý alt etmenin örneði olmuþtu. Onu yakýndan tanýyanlar Sema’nýn hiçbir zaman yýlmadýðýný, zorluklarý kolay etmenin yolunu bir biçimde düþünüp bulduðunu bilirlerdi... hani hep bardaðýn dolu tarafýný gören insanlar vardýr ya, o da öyleydi... Düþüncesi hep iyi þeyler üretirdi, duygularý hep güzelliklere açýktý. Gözlerini nemlendirip, gözyaþý ile kaplayan hep, olaylardaki güzelliklerdi. Kendi söz konusu olmasa d a b a þ k a l a r ý n a y a p ý l a n i y i davranýþlardan, güzel sözlerden ona yapýlmýþ gibi etkilenirdi...

Onun mükemmel olduðunu savunuyormuþum gibi bir izlenim mi býraktým?!.. Hayýr, mükemmel deðil tabii ki... her insan gibi eksikleri olan biri... hatalý olduðu bir çok alan var.

Bugüne kadar hatalarýný hep sonuçlarýný yaþayarak görmüþtü.

Çevresindeki insanlarla iliþkilerinde her zaman saygý ölçülerine önem vermiþti. Hiç kimse ile hiçbir konu için karþý karþýya gelmeden, münakaþaya giriþmeden dostluðunu sürdürebilmiþ, insan’ý dünyada en çok önem verdiði þey olarak bilmiþ, yaþamýnýn merkezine oturtmuþtu.

Kendi istek ve arzularýný, yaþam

sorumluluklarýný, hedeflerini, bir baþkasý söz konusu olduðunda kenara itip sindirmiþ, boþ vermiþti. Ýnsanlarla olan münasebetinin hep en iyi düzeyde olmasý adýna kendi kimliðini, yaþýnca tecrübesini, görmezden gelip eritmiþti.

Böyle düþünüp yaþamakla en doðru olaný yaptýðýný da kendini inandýrmýþtý.

Kendi önemini bilmeden yaþayan insanýn, baþkalarýna da kendini doðru biçimde anlatamamasýndan doðacak yanlýþ tanýmlarýn faturasý, altýndan k a l k ý l a m a y a c a k b ü y ü k l ü k t e haksýzlýklara yol açar. En büyük haksýzlýk, baþkalarýnýn gözünde ha var ha yok arasý bir yerde yaþam sürdürmek zorunluluðudur. Týpký cansýz bir eþya gibi silikleþerek, soluðunu kendi üstüne bile üfüremeden yaþarken, sevdiklerinin gözünde üçüncü sýnýf bir ilgiye layýk görülmesidir. Çünkü insan her þeyde olduðu gibi iliþkilerinde de (dostluk, arkadaþlýk, karþý cinsle iletiþim) heyecan ve iletiþim ister.... bekler.

Sema, izahý mümkün olmayan bu ruh halinden kurtulmak için hiçbir çaba g ö s t e r m i y o r d u . . . i s t e s e d e gösteremiyordu... öyle bir duygu çürümesine maruz kalmýþtý ki, durumunu irdeleyip daha iyiyi, güzeli, mutluluðu hayal ederek istemek ona çok yabancý kalýyordu... sanki vücudundaki organlar onu terk etmiþ, canlýlýðýný da alýp götürmüþlerdi...

hissetmiyordu, duymuyordu.... emanet býrakýlmýþ bir eþya gibi yaþama yabancý kalmýþtý... yabancýlýk çeken her insan gibi þaþkýndý... ruhu, bedenin iç civarlarýna sývanmýþ, yapýþmýþ gibi erimiþ, kimliksiz kalmýþtý.

(20)

“Kahvaltýya gelmiyor musun?” diye kolunun dürtüklenmesi ile kendine geldi. Kendinin bile dayanamadýðý boðuk kötü bir sesle “ben aç deðilim, size afiyet olsun” diyebildi. Annesi

“artýk uzatma bu iþi dört gün önce olan orda kalsýn, hadi gel, aç olduðunu biliyorum” dedi.

Kahvaltýyý hep birlikte yapmak ailece en çok önem verdikleri þeydi.

Ne olursa olsun bu deðiþmez bir kural gibi gelenekleþmiþti... ama bugün Sema bu kurala uyamayacaktý. Annesi salondan çýkýnca bir koltuða oturdu.

Bir müddet öyle kaldý. Mutfakta ne konuþulduðunu anlayamadýðý, tanýdýk sesler geliyordu; biri çayýný karýþtýrýyor, bir diðeri sandalyesini çekiyordu.

Arada bir gülüþme sesleri bile vardý...

sanki evde hiçbir nahoþ durum yokmuþ ya da Sema’nýn varlýðý çok önemli deðilmiþ, bu çatýnýn altýnda nefes alýp vermesinin ötesinde bir anlamý yokmuþ gibi sohbet ediyorlardý.

Sema büzüldüðü koltuktan kendini çekip kaldýrmak için hiçbir hamle yapmýyordu... içeriden gelen her ses, gülüþ onu ailesinden daha çok u z a k l a þ t ý r ý y o r d u . . . o n u n s e s i kulaklarýnda çýnlýyordu...

Onun doðduðu günü hatýr- lamýyordu. Çocukluðunda hep ya- nýndaydý. Sema’ ya “sen ondan bir buçuk yaþ büyüksün” demiþlerdi. Sema da çocukluðunda hep onun ablasý olmanýn sorumluluðu þefkati ile yaþamýþtý. Aralarýnda gerçek bir gönül baðý kurulmuþtu. Onun bir dediðini iki etmemiþti. Küçük yaþlarýnda oyun seçimi, þekerleme, macun kaçamaklarý, oyuncaklarla oynama önceliðini hep

kardeþine býrakmýþtý. Onun caný çekti diye annesinden gizli gizli et kýzartmak için en büyük tavayý tutamayýp yaðý ocaða döktüðünde henüz altý yaþýndaydý... Annesinden yediði dayak canýný acýtsa da kardeþini ele vermemiþti. O mutlu olsun diye salýncaðý ona býrakýrdý. Eðer onun giysisi çamurlanmýþsa kendininkini de kirletip eve öyle girerdi...

Þimdi olgun yaþta iki yetiþkin sayýlýrlardý. Hatta biri on beþ yaþýnda bir çocuk sahibiydi... Sema kardeþinin y a þ a m ý b o y u n c a z o r l u k l a r a yenilmemesi için yine sevgisini, desteðini eksik etmemiþti. Kendi yaþam düsturu olan, Doðru Yaþama Bilgileri çerçevesinde ona saygýyla sevgiyle yaklaþmýþtý. Ama kardeþi, her zaman Sema’ya nükteli davranýþlarla, iðneli sözlerle sataþmaktan, onu baþkalarýnýn yanýnda mahcup etmekten vazgeçmiyordu...

Sema ise her zaman “o senden

(21)

küçük, onu sevgiyle gözet” nasihatine ihanet etmeden, gerçekten sevgiyle baðlandýðý kardeþini hoþ görürdü.

Ýliþkilerinde edilgen taraf olmayý hiçbir zaman yüksünmeden yaþadý...

ancak bu davranýþlarýna öyle yerleþti ki artýk hiçbir ortamda, hiç kimse ile iliþkilerinde net, açýk tavýr koyamaz oldu...

Kardeþinin varlýðý Sema için hep þükür ve sevinç vesilesi olmuþtu...

iliþkilerinde tenkidi yemek, onun tiz tavýrlarýna maruz kalmak çok da canýný sýkmýyordu. bu güne kadar ise her þey çok da yolunda gitmemiþti. Ama dört gün önce kardeþi Sema’da hiç görmediði bir tavýrla karþýlaþmýþtý.

Sema’nýn özgürce ve hiç tereddütsüz, kendisine yaþamdaki ilkelerinin doðru temellere oturmadýðýný söylemesini kendine hakaret saydý. En korkunç ve etkili bulduðu sözcükleri seçip, baðýrarak Sema’nýn yüzüne püskürttü...

Sema ne diyeceðini bilemedi.

Kendini savunmak için aðzýný açtýðý

zaman sesi kýsýldý, konuþamadý. Onun sözleri gönlüne yumruk gibi iniyordu...

dünyada hep sevdiði kiþi onu sözle dövüyor, gönlünü eziyordu... yaþamýný üstüne inþa ettiði sýrça saraylarý yok olmuþtu. Ama yaþamýnda ilk defa konuþtuðu için piþman olmamýþtý.

Çünkü kardeþine olan sevgisinden, sorumluluk duygusundan, bilincinden güç alarak konuþmuþtu... ama umduðu gibi kabul görmemiþti... üstelik hakaretlerle incitilmiþti.

Günler geçti... Sema kardeþiyle olan iliþkisine yeni bir sayfa açmýþtý. Bu sayfada kendisine yapýlan nasihatler yoktu... Koruma içgüdüsüne yer vermemiþti... Artýk onun yetiþkin ve kendi yolunu çizmiþ bir insan olduðunu biliyordu. Ýkisi de farklý yaþam tarzlarýný seçmiþ, kendi özgür düþüncelerini geliþtiren iki kardeþtiler...

Sema, o boþ sayfanýn baþýna kendi dileklerini yaþam ilkesini ve deðerlerini belirlemeyi ihmal etmedi... Gönlünü, yorgunluðunun geçmesi, yeniden yeþermesi için nadasa býraktý.

Bir kez gönül yýktýn ise, bu kýldýðýn namaz deðil Yetmiþ iki millet dahi elin yüzün yumaz deðil

Yol odur ki doðru vara, göz odur ki Hak'ký göre Er odur alçakta dura, yüceden bakan göz deðil Doðru yolu buldun ise, er eteðin tuttun ise

Bir hayýr da ettin ise, birine bindir az deðil

Yunus bu sözleri çatar, sanki yaðý bala katar Halka meta'larýn satar, yükü gevherdir tuz deðil

Yunus Emre

Gönül Yýktýn Ýse...

(22)

SILVER BIRCH ÖÐRETÝLERÝ

Çeviren: Acar Doðangün anýsýna Arýn Ýnan

Eski sayýlarda Silver Birch Öðretileri'nden bazý bölümler okumuþ ve ondan çok þeyler öðrenmiþtik. Ya Silver Birch'ün kendisi? O kimdir?

Nereden gelmiþtir ve dünya misyonunun yeri ve anlamý nedir? Daha önce yapýlan çevirilerde bu konu üzerinde pek durulmamýþ. Oysa verdiði bilgiler dikkatle incelenirse, misyonunun son derece önemli

olduðu fark edilecektir. O aslýnda spiritüel bilgilerle Yeni Çað'ý baþlatacak Doðru Yaþam Bilgileri arasýnda bir köprü ve Doðru Yaþam Bilgileri'nin giriþidir. Ayný bir zamanlar yeni bir çað açan Hz. Ýsa ile,

eski peygamberler arasýnda o yeni çaðýn geliþini müjdeleyen Hz.

Yahya'nýn misyonu gibi...

SILVER BIRCH KÝMDÝR?

(23)

Silver Birch Sorularý yanýtlamaya devam ediyor.

Toplantýya katýlanlardan bir kiþi, þiddete alýþmýþ genç neslin eðitilmesi ile ilgili olarak þöyle dedi: “Bu genç insanlara iyi bir saklanma yeri gösterirseniz kendileri gibi davranmaya baþlarlar.” Rehber varlýk ýsrarla:

“Korkuyu damla damla veriyorsunuz ama kötülüðü yok edemiyorsunuz.”

Dedi. Ziyaretçi “ama siz onlarý böyle d a v r a n m a k i ç i n k o r k u t m u þ oluyorsunuz” diye ekledi. Silver Birch:

“Evet, fakat bireyin problemini tam anlamýyla çözmüþ olmuyorsunuz. Siz sadece kýsýtlý bir zaman diliminden bakýyorsunuz olaya. Bu bir insaný asmaya benziyor. Adamý asýyorsunuz ama adam hâlâ orada duruyor.” Diyerek þöyle devam etti:

“Toplum bireylerden oluþur. Herkese itina gösterilmesi gerekir. Þiddete þiddetle karþýlýk veremezsiniz. Þiddete anlayýþla karþýlýk verip onu iyi bir vatandaþlýða dönüþtürmeniz gerekir.

“Bunun için herkes sorumludur.

Çünkü tüm insanlýk birdir. Birimizi etkileyen bir þey hepimizi etkiler. Sizin modern toplumunuz kötülüklere doðru cevaplarý verebilecek bir yere henüz gelmedi. Bu bir tekâmül iþidir. Siz koyun çalanlarý bile asmýþ olan bir toplumsunuz. Eðer onlarý asmasaydýnýz diðer koyunlarý nasýl koruyabilirdiniz deðil mi?”

Dinleyicilerden bir diðeri “Sanýrým yarým geliþmiþ bir topluma yarým geliþmiþ bir ceza sistemi uygundur”

þeklindeki fikrini ifade etti. Rehber varlýk bunun üzerine þöyle devam etti:

“Tek bir ruh daha iyi bir yolun ne olduðunu anladýðý sürece bu söylediðiniz doðru deðildir. Hangisi daha iyidir? Ýnsanlarý korkunç

hapishanelere mi týkmak yoksa onlarý doðru düzgün vatandaþlar haline mi getirmek! Doksan dokuz hata yapýp, bir baþarý elde etmek hiçbir þey yapmamaktan daha iyidir.”

“Sizce ölüm cezasý olmalý mýdýr?”

“Hayýr buna katýlmýyorum.” Diye cevaplýyor ve ekliyor rehber varlýk:

“Ölüm cezasý verirken aslýnda legal cinayete göz yumuyorsunuz. Cinayet iþlemenin yanlýþ bir þey olduðunu söylerken siz bir cinayet iþlemiþ oluyorsunuz. Bu mantýklý deðil.”

“Siz suç iþleyen kiþinin yaþamdan koparýlmasýna mý karþý çýkýyorsunuz?”

þeklinde bir diðer soruyu ise þöyle yanýtlýyor: “Siz bir kiþiyi asmakta ýsrar ederseniz bu sizin henüz tam anlamýyla geliþmiþ bir toplum olmadýðýnýzýn bir göstergesi olur. Çünkü problemi çözmediðinizi bile henüz kavramýþ olmazsýnýz. Yaptýðýnýz tek þey bir diðer cinayeti iþlemek olur ki siz bundan tümüyle sorumlu olursunuz. Bu bir ceza deðildir. Bu, bir ruhu diðer bir dünyaya atmaktan baþka bir þey deðildir.”

Büyük Rehber Varlýk þu sözleri söyleyerek bizlere veda ediyor:

“Hepimizin damarlarýndan ayný kan akar týpký ayný ruhun her birimizin doðasýnda olduðu gibi. Büyük Ruh hepimizi tek bir ailenin parçalarý olarak yaratmýþtýr. Çocuklar hata yaparak bu birliði kavrarlar. Kardeþlik, eþgüdüm, hizmet ve tolerans hayatýn olmazsa olmaz gereksinmeleridir. Ýnsan bunlarý öðrenene kadar da gerçek barýþý bulamaz. Birbirinize hizmet ediniz, birbirinizi seviniz, birbirinize hizmet etme aþký ile dolunuz. Bunlar her zaman ü z e r i n d e d u r u l m a s ý g e r e k e n doðrulardýr...”

(Bitti)

(24)

Çocuklarla El Ele

Derleyen: Nadide Kýlýç

Çocuklu olmak, dünyanýn en muhteþem serüveninin içine çekilmek kadar olaðanüstü bir uðraþýyý anataya yükler.

Güzelliði ve anne-babaya yaþattýðý hoþ duygularý yaný sýra verdiði yükümlülükler de o denli zordur. Çünkü çocuðun doðru eðitilerek, severek

büyütülmesi her anne babanýn dileði hem de kutsal görevidir.

Ancak iyi anne baba, bebeklik çocukluk safhalarýn bilimsel verilerini göze alarak çocuklarý eðitmeyi bilmelidir de...

Yazý dizisi gerekli bilimsel yöntemleri içermektedir.

(25)

· Çocuðunuza verdiðiniz ve kulak asmadýðýný düþündüðünüz bir öðüdün onu nasýl etkilediðini bilmek istiyorsanýz, kardeþine verdiði öðütleri dinleyin.

· Kardeþlerin yüzleri benziyor diye kiþiliklerinin de benzemesi gerekmez. Kardeþleri birbirine düþman etmenin en kestirme yolu, onlarý birbirine örnek gösterip, olumsuz yargýda bulunmaktýr.

· Kardeþi ile sorununa hemen müdahale etmeyin. Çözebilmelerine veya çözemiyorlarsa çatýþmalarýna sabýr gösterin. Ýkisi de bir þeyler öðrenecektir.

· Kardeþler arasýnda çatýþma çýktýðýnda biri diðerini hýrpalýyorsa bile hemen karýþmayýn. Sakin bir sesle ayna tutun. “Amacýn kardeþinin aðlamasý mýydý?” deyin.

Ö D E V L E R Ý N E YA R D I M

· Ne yazýk ki, okullarda verilen ödevler çocuðun boyunu aþar. Ev ödevlerinde çocuðunuza ölçülü bir þekilde yardýmcý olmaya hazýr olun.

· B ü t ü n ç o c u k l a r ý n ö d e v konusundaki ihtiyaçlarý farklý olmakla birlikte, çocuða ev ödevinde yardým etmenin, onun yerine ödevi yapmak

olmadýðýný unutmayýn.

· Ödevinde yardýmcý olmanýn yolu çocuðunuzun derse baþlamasýný saðlamak ve onun çalýþma ortamýný düzenlemekten geçer.

· Çalýþma ortamýný düzenlemek için çalýþma masasý çevresindeki oyuncak, poster vb. dikkat daðýtýcý öðeleri uzaklaþtýrýn, televizyonu kapatýn.

Çalýþmaya baþlarken çocuðunuzu yüreklendirici sözler söyleyin.

Örneðin; ona geçmiþ baþarýlarýndan veya ödevi bittikten sonra zevk alacaðý bir etkinlikten söz edin.

KARDEÞ ÝLÝÞKÝLERÝ

(26)

Genç adam, antika meraký sebebiyle Anadolu'nun en ücra köþelerini dolaþýyor vegözüne kestirdiði mallarý yok pahasýna satýn alarak yolunu buluyordu. Kýþ kýyamet demeden sürdürdüðü seyahatler sýrasýnda baþýna gelmeyen kalmamýþ gibiydi. Fakat, bu seferki hepsinden farklý görünüyordu. Yollarý kapatan kar yüzünden arabasýný terk etmiþ ve yoðun tipi altýnda donmak üzereyken, bir ihtiyar tarafýndan bulunup onun kulübesine davet edilmiþti. Yaþlý adam, antikacýnýn yürümesine yardým ederken:

- Günlerdir hasta olduðumdan, odun kesmek için ilk defa dýþarýya çýktým, dedi. Meðer seni bulmak için iyileþmiþim.

Diz boyuna varan karla boðuþup kulübeye geldiklerinde, antikacýnýn beyaz göre göre donuklaþan gözleri fal taþý gibi açýldý. Odanýn orta yerindeki kuzinenin etrafýný saran üç- dört iskemle,onun þimdiye kadar gördüðü en güzel antikalar olmalýydý.

Saatlerdir kar içinde kalan vücudu bir anda ýsýnmýþ, buzlarý bir türlü çözülmeyen patlýcan moru suratýný ateþler kaplamýþtý. Yaþlý adam, misafirini yatýrmak için acele ediyordu. Ona birkaç lokma ikram edip sedirdeki yataðýný hazýrlarken - Bugün soba yakamadým evladým, dedi.

Ama bu yorganlar seni ýsýtacaktýr. Ev sahibi, yýllar önce vefat eden eþiyle paylaþtýklarý odaya geçerken, antikacý da tiftikten örülen battaniyelerin

arasýna gömüldü. Ancak bütün yorgunluðuna raðmen bir türlü uyuyamýyordu. Ertesi gün gitmeden önce ne yapýp o iskemleleri almalý, bunun için de iyi bir senaryo uydurmalýydý.

Mesela, hayatýný kurtarmasýna karþýlýk ihtiyara birkaç koltuk satýn alabilir ve eskimiþ olduðu bahanesiyle dýþarýya çýkarttýðý iskemleleri, çaktýrmadan minibüsün arkasýna atabilirdi. Hatta onlarý kaptýðý gibi kaçmak bile mümkündü. Yürümeye dahi mecali olmayan ihtiyar, sanki onun peþinden koþacak mýydý?

Genç adam, kafasýndaki fikirleri olgunlaþtýrmaya çalýþýrken dalýp dalýp gidiyor ve rüzgârýn sesiyle uyandýðý zamanlar, kaldýðý yerden devam ediyordu. Bu arada yaþlý adamýn sabah

ÝNTERNETTEN ÖYKÜLER ÝNTERNETTEN ÖYKÜLER

Antikacý

(27)

namazýna kalktýðýný fark etmiþ, hatta h a y â l m e y â l o l s a b i l e o d u n parçaladýðýný duymuþtu. Gözlerini açtýðýnda, onun kuzine üzerinde yemek piþirdiðini gördü ve etrafýna bakýnýrken, birden iskemleleri hatýrladý. Hafifçe doðrulup çevresine baktý: Aman Allahým! Antikalardan hiçbiri ortada yoktu.

Ýhtiyar kurt, herhalde planýný hissetmiþ ve belki de uykudaki konuþmasýný duyarak onlarý emin bir yere kaldýrmýþtý. Sakin görünmeye çalýþarak:

- Ýliðim kemiðim ýsýnmýþ, dedi.

Çorbanýz da güzel koktu doðrusu.

A m a a k þ a m k i i s k e m l e l e r i göremiyorum.

Yaþlý adam, odanýn köþesine yýðdýðý iskemle parçalarýndan birini daha sobaya atarken:

- Ýskemle dediðin, dünya malý be evladým, dedi. Biz misafirimizi üþütür müyüz?

Yaþlý bir adam emekliye ayrýlýr ve kendine bir lisenin yanýnda küçük bir ev alýr. Emekliliðinin ilk birkaç haftasýný huzur içinde geçirir; ama sonra ders yýlý baþlar. Okullarýn açýldýðý ilk gün dersten çýkan öðrenciler yollarýnýn üzerindeki her çöp bidonunu tekmelerler, baðýrýp, çaðýrarak geçer giderler. Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaþlý adam bir önlem almaya karar verir.

Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doðru yaklaþýrken, kapýnýn önüne çýkar onlarý durdurur ve “Çok t a t l ý ç o c u k l a r s ý n ý z , ç o k d a e ð l e n i y o r s u n u z . B u n e þ e n i z i sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaþýndayken ayný þekilde gürültüler çýkarmaktan hoþlanýrdým, bana gençliðimi hatýrlatýyorsunuz.

Eðer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanýz size her gün bir dolar vereceðim.” der. Bu teklif çocuklarýn çok hoþuna gider ve gürültüyü sürdürürler.

Birkaç gün sonra yaþlý adam yine çocuklarýn önüne çýkar ve þöyle der”.

Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye baþladý. Bundan böyle size sadece günde elli sent verebilirim” Çocuklar pek hoþlanmazlar ama yine devam ederler gürültüye. Aradan bir kaç gün daha geçer ve yaþlý adam yine karþýlar onlarý. “Bakýn” der, “Henüz maaþýmý almadým bu yüzden size günde ancak 25 sent verebilirim, tamam mý?”

“Ýmkânsýz bayým” der içlerinden biri,

“ G ü n d e 2 5 s e n t i ç i n b u i þ i y a p a c a ð ý m ý z ý s a n ý y o r s a n ý z yanýlýyorsunuz. Biz iþi býrakýyoruz.”

ÝNTERNETTEN ÖYKÜLER ÝNTERNETTEN ÖYKÜLER

Çöp Tenekesi

(28)

Dr. Michael Newton Derleme: Acar Doðangün anýsýna

Arýn Ýnan

Ýki Yaþam Arasýnda

Bundan dört yýl önce yayýnlamýþ olduðumuz "Ýki Yaþam Arasýnda Ruhun Yolculuðu" adlý dizide Dr. Newton'un, geriye götürücü hipnoz yoluyla yüzlerce insan üzerinde yaptýðý araþtýrmalarý ve elde ettiði deðerli bilgileri

okumuþtuk. Bu dizide de, yine Dr. Newton'un en son araþtýrmalarýna dayanarak, ölüm anýndan tekrar doðuma kadar, dünya ötesindeki yolculuðumuzun daha önce görmediðimiz ilginç ayrýntýlarýný izleyeceðiz.

(29)

OLAY 41

Dr. N: Ambleme daha yakýndan bakýnca neler görüyorsunuz. Anlatýr mýsýnýz?

S: Drit kartal baþý olan bir amblem taþýyor. Kartalýn gagasý açýk. Dilini bile görebiliyorum.

Dr. N: Bütün bunlar ne anlam ifade ediyor?

S: Drit bana yükseklerde uçup sessizliðe çýðlýk atmam için mesaj veriyor.

Dr. N: Biraz daha anlatýr mýsýnýz?

S: Drit yaþamdaki sessizliðimle uðraþmamý istiyor. Kendi dünyamda her zaman yaþayamýyorum. Yaþamýn üstüne çýkmaz ve bu döngüyü kýrmazsam ilerleme saðlayama- yacaðým.

Dr. N: Drit’e ne cevap veriyor- sunuz?

S: Bunu kabul etmiyorum. Drit’e

“geçmiþ yaþamýmda diðerlerinin yeterince gürültüsü vardý” diyorum.

Gerçekten de bunlara yeni gürültüler eklemek istemediðimi belirtiyorum.

Dr. N: Drit size ne diyor?

S: Bildiðim doðrularý seslendirerek d ü n y a m ý d a h a s e s l i h a l e getirebilirmiþim.

Dr. N: Buna katýlýyor musunuz?

S: (duraklýyor) Sanýrým.... Diðer insanlarýn arasýna daha fazla katýlarak... düþüncelerim için daha fazla savaþabilirdim.

Dr. N: Her yaþamdan sonra bu kartal figürünü görüyor musunuz?

S: Hayýr sadece eski sessiz tarzýma döndüðüm zaman görüyorum. Bazen diskin üzerinde kartal yerine boþluk görüyorum.

Dr. N: Þimdiki hayatýnýzda da benzer sorunlar yaþýyor musunuz?

S: Evet, bunun için size geldim zaten. Drit de bana bunu hatýrlattý.

Dr. N: Konsüldeki diðer üyelerde de amblem var mý?

S: Evet. Tron’da var. Drit’in saðýnda oturuyor .

Dr. N: Lütfen bu madalyonun nasýl bir þey olduðunu bana tarif edebilir misiniz?

S: Altýn üzümlerin iþlendiði bir amblem takýyor.

Dr. N: Üzümlerin altýndan mý olduðunu söylüyorsunuz. Yani onlar doðal renklerinde deðiller mi?

S: Evet altýn rengindeler çünkü diskin rengi de altýn. Amblemler daima metalik oluyor.

Dr. N: Bu neden böyle?

S: Tam emin deðilim. Bence deðerli ve uzun süreli þeyleri temsil ettikleri için böyle.

Dr. N: Bu üzümlerin anlamý ne oluyor?

S: Tron yaþamýn meyvesini takýyor....yenilebilen bir þey... bilgiyle büyümek gibi bir þey.

Dr. N: Bu bir elma da olabilirdi

(30)

neden üzüm?

S: Üzüm salkýmý tek bir meyve deðildir. Ayný meyvenin bir salkýmýdýr.

Bütünün deðiþik yönlerini içine almak gibi bir þeydir bu...

Dr. N: Tron’un size anlatmak istediði þey üzerine eðilmek ister misiniz?

S: Bu sembole bakarak her d e n e y i m i m d e n b e s l e n m e m v e geliþmem gerektiðini çýkarabilirim.

Dr. N: Konsüldeki diðer üyelerde de amblemler var mý?

S: Shai’de var. O bir anahtar amblemi taþýyor. Bu da bana bilginin kapýsýný açmam gerektiðini anlatýyor.

Böylece problemlerimin cevaplarýnýn da onlarý çözme kabiliyetimde yattýðýný bana ifade etmiþ oluyor.

Olay 41 de en belirgin olan þey kartal amblemi idi. Madalyonlarýn üzerindeki kuþ desenleri olaðandýr.

Bir keresinde erkek sujelerimden biri kuþ tüylerinin ortasýnda devedikeni olan bir madalyon gördüðünü anlatmýþtý. Bu madalyon, ona Ýskoçya’nýn yüksek tepelerinde geçirdiði yaþamlarý anýmsatýyordu.

Bir kadýn sujem ise kuðu amblemi gördüðünü anlatmýþtý. Kuðu, deðiþim yoluyla geliþmeyi ve büyümeyi sembolize ediyordu. Bana þöyle demiþti: “Kuðular doðduklarýnda korkak olurlar ve uçamazlar. Bu ise bana çirkin bir kuðu yavrusundan baþlayan bir metamorfoz olayýný hatýrlatýyordu. Çünkü ben de bu ilk

basamaklardan baþlayýp üretken bir insan haline gelmiþtim.” Sujelerim bazen de balýk desenleri gördüklerini söylüyorlar. Bu ise akýntýya karþý yüzmeyi, akýntýya karþý koyarak hâlâ çevreyle uyum içinde olabilmeyi sembolize eden bir þey oluyor.

Konsül üyelerinin üzerindeki madalyonlarda nadiren insan figürleri görülebiliyor. Bir keresinde Noreen adýnda 30 yaþýnda bir hastam olmuþtu.

Bana artýk yaþamak istemediðini söylüyordu. Kocasý birkaç ay önce intihar etmiþti. O da onun ardýndan ölmek istiyordu. Yaptýðýmýz seanslarda daha önceki yaþamlarýnda da beraber olduklarýný tespit ettim. Bir önceki yaþamlarýnda da kocasý 26 yaþýnda iken bir kazaya kurban gitmiþti.

Bu çiftin karmik yollarý birbirinden farklýydý. Mamafih, bu yollar ruhlar birbirlerinin eþi olmayý kabul ettiklerinde iç içe geçerler. Noreen geçmiþ yaþamýnda dul bir kadýn olarak kalbini açmayý reddetmiþti. Kendi kendine acýlar vererek de bu dünyadan göçüp gitmiþti.

Geçmiþ yaþamýnýn sonunda bu konsül üyelerinin önüne çýktýðýnda ona “Ruhunun geliþmesine izin vermedin öyle deðil mi?” diye sorulmuþtu. Böylece ayný ders bu hayatýnda ona yeniden verilmiþti, ki baþarýlý olsun. Kocasýnýn intihar etme nedeninin bu olmadýðýnýn da altýný çizmek isterim. Öyle vakalar geldi ki eþlerden biri genç yaþta öleceði bir beden seçmiþti. Ancak intihar bu kategoriye dahil edilmiyor. Genç bir

(31)

insanýn intiharý önceden planlanmýþ bir karmik opsiyon olamaz. Bence Noreen’in kocasý intihar etmiþ olmasaydý baþka bir kaza nedeniyle zaten genç yaþta ölecekti.

Noreen sevdiði adam olmadan y a þ a m ý n a d a h a f a z l a d e v a m edemeyeceðini söyleyip duruyordu.

Bu duygularýnýn altýnda içten içe kendini suçlu görmesi de yatýyordu.

Kocasýnýn intiharýný önleyemediði için üzülüyordu. Bu sujemi geçmiþ h a y a t ý n a d ö n d ü r e r e k y e n i d e n madalyona baktýrmak bu yaþamýnda bir farklýlýk yaratmasýna sebep olacaktý.

OLAY 42

D r. N : K o n s ü l b a þ k a n ý n ý n üzerindeki madalyonda ne olduðunu tam olarak bana anlatabilir misiniz?

S: Gördüðüm ilk þey bir hayvan figürü. Bir geyik olabilir. Oh hayýr bu bir ceylan olabilir. Sürekli zýplýyor.

Dr. N: Baþka bir þey görüyor musunuz?

S: Arkasýnda bir insan deseni var.

Tam ortasýnda. Ceylan ve insan düz bir ovada koþuyorlar. Ýnsanýn yüzü yok. Uzun saçlarý var. Sanki nazik bir kadýnýn bedenine sahip. Belki de at biniyor. Bir kolunu kaldýrmýþ elinde bir meþale var.

D r. N : P e k i ö y l e y s e n e gördüðünüzü bana yorumlayabilir misiniz? Bu, hatýrlamanýz gereken bir þey olmalý. Siz ikinci kez dul kalan bir hanýmsýnýz çünkü. Gerekirse r e h b e r v a r l ý ð ý n ý z d a n y a r d ý m

alabilirsiniz.

S: (uzun bir duraklamadan sonra gözyaþlarýyla cevap veriyor) Ben bunun anlamýný biliyorum. O kadýn benim ve gün doðuþunda doðuya doðru at biniyorum. Bu yeni bir günün doðuþunu simgeliyor. Ceylan ise insana korkusundan yakýn olamayan bir hayvan olmasýna raðmen bana güveniyor ve benim de onun beni götürmek istediði yere inanmam gerekiyor.

Dr. N: Gitmek istediðiniz yere çarçabuk gitme isteðiniz nereden kaynaklanýyor?

S: Çünkü yaþamda tehlike vardýr.

Bu tehlikelerin bazý kýsýmlarý bizim içimizde ve zayýflýklarýmýzda yatar.

Bu da bizim bir yere varmamýzý engeller.

Dr. N: Bu ceylanýn özgürlüðü ç a ð r ý þ t ý r d ý ð ý n ý m ý s ö y l e m e k istiyorsunuz?

S: Hem cesarete hem de güce ihtiyacým var. Bu ceylan korkularýmý yenme özgürlüðünü ve kendime inanmamý simgeliyor.

Dr. N: Elinizdeki meþale ne oluyor?

S: Bu bilginin ýþýðý. Bilgiyi arayýþýmýzýn bir iþareti. Bu ateþi gölgeler söndüremez.

Dr. N: Baþka bir þeyler görüyor musunuz?

S: Yunan harflerini okuyamýyorum.

(Gelecek ay amblemler ile ilgili konuya devam edeceðiz...)

(32)

C

aným Dostum ne de çabuk geçti üç gün deðil mi? Keþke biraz daha kalabilseydim ama iþ yerimizin bana tanýdýðý zaman dilimi bu kadardý. Biliyor musun Ýstanbul’un karla kaplý halini pek özlemiþtim. Malum benim bulunduðum yerde yaðmurdan ve fýrtýnadan baþka bir þey göremiyoruz. Seninle dýþarýda gezmeyi de çok özlemiþtim ama olsun. Dýþarýda kar yaðarken içeride sohbet etmek de pek keyifli idi doðrusu. Ýnsanýn en güzel sermayesi dostlarý. Buna her zamankinden daha fazla inanýyorum. Yaþam gelip geçiyor ama dostluklar ve sevgiler kalýcý oluyor.

Geçen gün bir TV programýnda ünlü bir psikolog seyircilere þöyle bir soru yöneltti: “20 yýl önce çok meþhur olan birini hatýrlýyor musunuz?” Seyircilerden bir ses çýkmadý. Derken ikinci soruyu yöneltti: “20 yýl önce en meþhur futbolcu kimdi?” Seyircilerden yine ses çýkmadý. Sonra “Peki, size en zor anýnýzda yardým eden birini hatýrlýyor musunuz?” diye sorunca eller havaya kalktý. Hani bir söz vardýr: “Ýyilik sonsuz bir berekettir” diye. Ýyiliklerin kalýcý olma gibi özellikleri de var. Ýyilik yapan yaptýðýný unutur da, kendisine iyilik yapýlan unutmaz. Bu bir kanun gibidir. Þimdi diyeceksin ki nankörleri hangi kefeye koyacaksýn. Nankörler de bence içlerinden bilirler bunun doðru olduðunu ama iþlerine gelmez bunu itiraf etmek ve tam tersi gibi davranýrlar. Belki de iyiliði yapan kiþinin; yerinde, dozunda ve zamanýnda hareket edememesi gibi bir teknik hata da oluþmuþ olabilir.

Kendime Mektuplar

Nelda Bayraktar

Referanslar

Benzer Belgeler

Bölge için Gelir Vergisi Stopajý Desteði ve Sigorta Primi Ýþçi Hissesi Desteði Genel Teþvik.. Uygulamalarý Bölgesel

Adı sivillerin ve özellikle çocukların ölümüyle eşanlamlı olan misket bombalarının yasaklanması için Peru'nun ba şkenti Lima'da düzenlenen uluslararası konferans,

den bir yere kayıt yapıyor am� bu evrakların bir kısmı ağır çalışan bir insan olduğu için önüne yığılmış çok fazla yığılınca dikkat çekmeye baş­..

Besides genotype 1 and 2 of Cryptosporidium with a known role in human infections, infections with other genotypes found in animals and considered host specific have also

23 Nisan günü Meclis kuruldu diye, Büyük bayram verilmiş..

(Bazı örnekler engellileri, farklı dinleri olan insanları, farklı ırkları, aksanıyla konuşanlar ve yoksun insanlar içerir.).. Onlara birinin olumsuz şeyleri

H A : Sakız ve İvesi koyunlarının günlük süt verim ortalamaları birbirine eşit değildir.

Hidrojen enerji sisteminin hem ulaşım hem de diğer uygulama alanlarında genel kabul görmesi için hidrojen üretim maliyeti ile yakıt pili maliyetinin daha da azalması ve zaman