• Sonuç bulunamadı

Yıldızların Parlaklık Sistemi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yıldızların Parlaklık Sistemi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

19. yüzyılın ortalarında, gökbilim-ciler artık bu sistemi bir ölçeğe yer-leştirmenin gereğini duymaya başla-dılar. Oxford’lu gökbilimci Norman Pogson, bir kadir olan bir yıldızın par-laklığının altı kadir olan bir yıldızın parlaklığının yaklaşık 100 katı oldu-ğunu belirledi. Bu basit oran 1’e 100 öteki gökbilimcilerce de benimsendi. Buna göre, 5√100’lük artış, (yaklaşık

2,512) iki kadir arasındaki parlaklık farkına eşittir.

Sonuş olarak, ortaya çıkan, logarit-mik bir ölçektir. Tam olarak öyle ol-masa da duyularımız yaklaşık olarak, algılamada logaritmik olarak işler. Bu da otomatik olarak neden ortaya loga-ritmik bir ölçeğin çıktığını açıklıyor.

Yıldız parlaklıkları bir ölçeğe otur-tulduklarında, yeni bir problem orta-ya çıktı. Bazı bir kadirlik yıldızlar ger-çekte ötekilerden oldukça parlaktı. Buna da bir çözüm bulundu. Gökbi-limciler, çıplak gözün göremediği sö-nük yıldızlar için ölçeği nasıl genişlet-tilerse, parlak yıldızlar için de onlara birden küçük değerler vererek ters yönde genişlettiler.

Vega, Arcturus, Capella ve Rigel gibi yıldızlar 0 kadir parlaklığa yerleş-tirildiler. Daha da parlak gökcisimleri için, ölçek daha da genişletilerek, (–) değerler aldı. Örneğin gökyüzünün en parlak yıldızı Akyıldız –1,5, Venüs en parlak durumundayken –4,4, dolu-Gökyüzündeki yıldızlar, hem

ger-çek parlaklıklarına hem de bize ya-kınlıklarına bağlı olarak parlak ya da sönük görünürler. Yıldızların parlaklı-ğını ifade edebilmek için "kadir" biri-mi kullanılır.

Sayma ve ölçme değerleri, man-tıksal olarak, genellikle sayılan ya da ölçülen değer arttıkça artar; azaldıkça da azalır. Kadirse, bunun tam tersi olarak, ölçülen değer attıkça azalır; öl-çülen değer azaldıkça artar. Bu siste-min temeli, çok eskilere, M.Ö. 120’li yıllara dayanır. Bu yıllarda, Yunan gökbilimci Hipparcus, oluşturduğu yıldız kataloğundaki yıldızları basit bir sistemle sınıflandırdı. Bu sınıflan-dırmaya göre, en parlak yıldızlar 1 ka-dir, en sönük olanlarsa 6 kadirdi.

M.S. 140’lı yıllarda, Claudius Pto-lemy, bu sistemi biraz daha genişletti. Aynı sınıfa giren fakat birbirinden bi-raz daha farklı parlaklıklardaki yıldız-ları da birbirinden ayırabilmek için, örneğin, 2 kadir ile 3 kadir arasındaki bir yıldızı tanımlarken, "2 kadirden daha sönük" ya da "3 kadirden daha parlak" gibi ifadeler kullandı. Yıldız-ların 1 kadirden 6 kadire kadar sınıf-landırıldığı bu sistem, Ptolemy’den sonra 1400 yıl daha sorunsuz olarak kullanıldı.

Teleskopu gökyüzüne çeviren ilk insan olan Galileo, Ptolemy’nin 6 ka-dir sınırını aşan yıldızlar olduğunu keşfetti. Böylece, o zamana değin 6 kadirle sınırlı olan yıldız parlaklıkları, artık bu sınırı aşmış bulunmaktaydı. Teleskoplar geliştikçe, gökbilimciler bu sınırı daha da öteye götürdüler.

Günümüzde, 5 cm çaplı ortalama bir dürbünle yaklaşık 9 kadir parlaklık-taki yıldızları, amatörlerin çokça kul-landığı 15 cm çaplı bir teleskoptan 13 kadir parlaklıktaki yıldızları görebiliyo-ruz. İnsanoğlunun ulaşabildiği sınırsa, Hubble Uzay Teleskopu’nun görebil-diği yalaşık 30 kadir parlaklıktır.

nay –12,5, Güneş –26,7 kadir parlak-lıktadır.

19. yüzyılda, yıldızların parlaklıla-rını fotoğraf çekerek ölçmek isteyen gökbilimciler, bir sürprizle karşılaştı-lar. Göze aynı parlaklıkta görünen yıl-dızlar, filmin üzerinde farklı parlak-lıklarda görünüyorlardı. Bunun nede-ni, fotoğraf filminin göze oranla mavi ışığa daha duyarlı olmasıydı. Bunun üzerine ortaya yeni bir ölçek çıktı: Fotoğrafik parlaklık (mp). Daha

önce-ki parlaklıksa "görünür parlaklık (mv)" olarak değiştirildi.

Bu aslında çok önemli bir keşif ol-du. Çünkü, görünür ve mavi renkler-deki parlaklıkların farkı, yıldızın rengi-nin, dolayısıyla da sıcaklığının belir-lenmesine olanak tanıyordu. Günü-müzde, bu ölçümler, değişik renklerde filtreler kullanılarak yapılıyor. En çok kullanılan filtreler morötesi (U), mavi (B) ve görünür (V) dalgaboylarını geçi-ren filtrelerdir. B-V, bir yıldızın sıcaklık endeksini verir. Eğer bu değer küçük-se yıldız sıcak, büyükküçük-se soğuktur. Sarı bir yıldız olan Güneş’in renk endeksi 0,63, turuncu bir yıldız olan Betelge-use’un renk endeksiyse 1,85’tir.

Bir cismin tüm dalgaboylarındaki parlaklığınaysa bolometrik parlaklık denir. Bolometrik terimi, bolometre olarak adlandırılan ve bir cismin yay-dığı toplam ışımayı ölçen bir aygıttan kaynaklanmıştır.

Yıldızların Parlaklık Sistemi

Bilim ve Teknik Avcı ve Büyük Köpek takımyıldızları bölgelerini gösteren yıldız haritaları. Soldaki harita görünür parlaklıklara; sağdaki harita mutlak parlaklıklara göre hazırlanmış.

(2)

Görünen ve

Gerçek

Yukarıda an-lattıklarımızın tümü, doğal olarak yerdeki bir gözlemci-nin gözlemle-rine dayanı-yor. Yazının başında da değindiğimiz gibi, her yıl-dız bize farklı u z a k l ı k t a d ı r. Bu nedenle, onların görünür parlaklıları, aslın-da gerçek parlaklı-larını pek yansıtmı-yor.

Yıldızların birbirlerine göre gerçek parlaklıklarını ifade edebilmek için gökbilimci-ler yeni bir ölçek oluşturdular: “Mut-lak par“Mut-laklık, M” ölçeği. Bir yıldızın mutlak parlaklığı, onun gözlemciye 10 parsek (1 parsek = 3,26 ışık yıl) uzaklıkta olduğu varsayılarak hesap-lanır.

Eğer 10 parsek uzaktan baksay-dık Güneş bize 4,45 kadir parlaklıkta

görünecekti. Avcı Takımyıldızı’nın en parlak yıldızı olan Rigel’e aynı uzaklıktan baksaydık onu –8. kadir parlaklıkta görecektik.

Kuyrukluyıldızlar ve aste-roidler için mutlak par-laklık tanımlaması daha farklıdır. Bir kuyrukluyıldızın ya da asteroidin mutlak parlak-lığı, Güneş’te-ki bir gözlem-cinin, cismi bir astronomi b i r i m i (Dünya ile Güneş ara-sındaki uzak-lık, 150 mil-yon km) uzak-tan baktığında gördüğü parlak-lıktır.

Ayın Gök

Olayları

Merkür, ayın ortalarında Güneş battıktan yaklaşık bir saat sonrasına kadar gözlenebiliyor. Gezegen, 6 Şu-bat’ta bir günlük Ay’la yakınlaşacak. Ancak hava tam kararmamış olaca-ğından, her iki gökcismini görebil-mek için bir dürbün yararlı olacaktır.

İki gün sonra, 8 Şubat’ta Ay, bu sefer Mars’la yakınlaşacak. Mars’ı gözlemek için batı ufku üzerine bak-mak gerekiyor.

Jüpiter, -2,2 kadirlik parlaklığıyla Balıklar ve Koç takımyıldızları ara-sında yer alıyor. Ay ve Jüpiter, 10 Ocak’ta birbirlerine 4° kadar yakınla-şacaklar.

Satürn, Jüpiter’in yaklaşık 10° yukarısında yer alıyor. Gezegenin parlaklığı, 0,5 kadir. Satürn, bu haliy-le, Jüpiter’in yanında oldukça sönük kalıyor. Her iki gezegen de hava ka-rardıktan sonra güneybatı ufku üze-rinde yüksekte yer alıyor.

Gökyüzünün en parlak gezegeni Venüs, sabah gökyüzünde hızla alça-lıyor. Gezegenin parlaklığı ay boyun-ca 3,8 kadir civarında.

Ay, 5 Şubat’ta yeniay, 12 Şubat’ta ilkdördün, 19 Şubat’ta dolunay, 27 Şubat’ta sondördün evrelerinde ola-cak.

Alp Akoğlu

Şubat 2000

15 Şubat 2000 Saat 2100’de gökyüzünün genel görünüşü Kraliçe Kral Andromeda Balıklar Deneb Aldebaran Betelgeuse Rigel Procyon Akyıldız Kapella Arabacı Boğa Avcı Tavşan Büyük Köpek Küçük Köpek Suyılanı Yelken Koç Balina Irmak Irmak Büyük Ayı Berenices’in Saçı Küçük Ayı KUZEY GÜNEY BA TI DOĞU Ejderha Zürafa Vaşak İkizler Yengeç Aslan Başak Kupa Tekboynuz Perseus Kutup Yıldızı Satürn Jüpiter

Şubat ayında Jüpiter’in uyduları: Jüpiter’in “Galileo Uyduları” olarak adlandırılan dört büyük uydusu, bir dür-bün yardımıyla bile gözlenebilmektedir. Yandaki çizim, ay boyunca, bu uyduların konumlarını göstermektedir. Bu çizel-genin üzerine, (gözleminizi yapacağınız günün ve yaklaşık olarak saatin üzerine) boydan boya bir çizgi çizerek, uyduların o andaki konumlarını bulabilirsiniz.

8 Şubat akşamı Ay ve gezegenler

Gökbilim tartışma listemize üye olmak için: majordomo@biltek.tubitak.gov.tr adresine, “subscribe gokbilim” yazan bir ileti gönderebilirsiniz.

Io Europa Ganymede Callisto

1 3 5 7 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 9 Ay Merkür Jüpiter Satürn Mars

Referanslar

Benzer Belgeler

Ne yaz ık ki, ilaç satıcıları tüccar ve sanayiciler kimi “aydın” ve “ekonomistin” desteğinde kimyasala dayalı “zehir ürün üretimine” yani endüstriyel

Nicel verilerle karşılaştırıldığında nitel veriler genellikle daha zengin, daha derin, daha canlı yaşam tarzının ya da insanların deneyimlerinin, tutumlarının

Radyonun icadı da, hiç süphesiz, diğer icatlar gibi, bir dizi teknik olanağın ortaya çıkması ve kullanılmasıyla mümkün oldu. Kitlesel bir nitelik kazanması

Dar anlamda mahkeme devlet tarafından görevlendirilen, adalet dağıtım işiyle uğraşan yerdir.. Geniş anlamda mahkeme yargı işlevini yürüten

Şair en çok yüzünü üşütür Çaresizdir kuzeyin karşısında Soğuk sinmişken ayva tüylerine Nasıl ısınır evi bir şairin. Şiire yeni

lar›yla ilgili bir araflt›rmaya dahil olan Rico’nun yaklafl›k 200 sözcükten olu- flan da¤arc›¤›n›n, konuyla ilgili olarak üzerinde çal›fl›lan maymun, yunus

Şekil 2.3 de Turboşarj kısımlarının (kompresör, türbin, ara soğutucu, motor) aynı anda çalışması ve programa verilen değerlerin her kısımda oluşturduğu verimler ve

• Preeklamsi, Fetal büyüme geriliği (FGR) ve abrution plasenta gibi komplikasyonlarda plasentada iskemik lezyonlar – infarktların eşlik ettiği komplikasyonlar olarak