• Sonuç bulunamadı

Bu iki davranış birbirinden farklıdır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bu iki davranış birbirinden farklıdır"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Doğa binlerce çeşit canlının, bitkinin, hayvanın, mikroorganizmanın (1) birlikte yaşadığı bir yerdir.

Herkes bilir ki; tarım doğaya bir müdahaledir. Beraber yaşadığımız dünya belli bir yerde tek ürün yetişmesine özel durumlar hariç genelde izin vermez.

Çiftçilerin doğayla ve doğada yaşayan canlılarla çatışması, tarımsal üretim yaptığı andan itibaren başlar. Çünkü tarımsal üretim yapan çiftçiler sadece belirlenmiş bir alanda genellikle tek bir ürün yetiştirirler. Doğayı yaşam alanı olarak seçen binlerce çeşit canlı, çiftçilerin ürettiği ürüne doğal olarak ortak olur. Çünkü bu canlılar yaşadığımız ortak doğadaki var olan ve kullanabilecekleri her şeyi onlar da kullanarak yaşamını sürdürürler.

Doğadaki bu ortak yaşamda üretim yapanların/yaptıranların davranışları iki türlüdür. Bu iki davranış birbirinden farklıdır. Birbirinden farklı olan bu iki davranış biçimini birinciler ve ikinciler başlıkları altında anlatmaya çalışayım.

Birinciler

Çiftçiler yetiştirecekleri ürünü başta toprak olmak üzere canlılarla uyum içinde olmasına özen gösterir. Hiçbir canlıya zarar vermeden onların kendi yaşam döngülerindeki yaşamı sürdürmelerine saygı duyar öyle davranırlar.

Yetiştirdiği ürüne zarar veren canlıları önce gözler sonra onlara karşı müdahalede bulunur. Doğadaki canlılar, ürün verimliliğini ciddi bir biçimde etkiliyorsa o zaman müdahale ederler.

Demokrasiyi içselleştirenler, benimseyenler nasıl bir başkasının hakkını gasp etmiyor ve diğerlerine de hakkını gasp ettirmiyorsa birbirinin hakkına saygı duyuyorsa doğada da böyle davranır birinciler… Doğadaki özgürlük ve

demokrasinin de uyumlu işlemesi için çalışır, çaba harcarlar.

Doğada yaşayanlar kendi yaşamına ilişkin önce önlemlerini alır. Aldıkları önlemlere rağmen hak gaspı karşı taraftan sürdürülüyorsa hemen savaşa tutuşmaz uyarıda bulunurlar ve en nihayet savaşırlar.

Birinciler esasında baştan önlemler alarak zararlıların ürünlerde tahribat yapmalarının önüne geçmeye çalışırlar.

Mesela ürün üretirken tek çeşit yerine karışık ekim yapmaya gayret ederler önce. Karışık ekim yapmakla, ekilen ürünlerin birbirlerini olumlu olarak destekleyeceğine inanırlar. Başlangıçta bu tarz üretime yönelerek doğanın

uyumluluk ilkesine de uygun davranmış olurlar aslında. Tohumlarını toprağa saçarken de, “bu kurda, bu kuşa, bu aşa”

diyerek adil paylaşımı uygulamaya tohumdan başlarlar.

Üretim alanlarına gelen zararlıları öldürmek yerine uzaklaştırmak, doğal avcılarıyla karşılaştırmayı esas alırlar. Bu amaçla ısırgan otu, sarımsak, sütleğen ve daha birçok doğal bitkilerden kendileri ilaçlar yaparlar. Yaşamın imbiğinden damıtarak edindiği deneyimler sonucu yaptıkları doğayla barışık bu ilaçlarla zarlıları öldürmez, ürettiği üründen uzaklaştırırlar. Birincilerin bu davranışları bilge davranışlardır.

Bu tarz üretime de bilge köylü tarımcılığı denir. Bilge köylü tarımcılığı sonucunda elde edilen ürünlerin hem besin değeri yüksektir hem de ürünleri sağlıklıdır.

İkinciler

İkinciler, doğanın özgürlüğüne saygı duymayan demokrasisinin yaşamasına olanak tanımayan “despotlardır.” Paranın gücüyle her şeye hükmedileceğine inananlardır. Bu nedenle doğanın doğal döngüsüne karşı cahilane bir biçimde savaş açarlar, önlem almaya gerek duymadan, doğadaki tüm canlıların haklarını gasp ederler.

Bitki ve hayvanlara musallat olan hastalık ve zararlılara yok etme amaçlı kimyasal ilaç kullanırlar. Bu ilaçlar

Pestisitler (2) olarak adlandırılır; doğayla barışık olan organik maddelerden değil kimyasal maddelerden imal edilirler.

Gelin isterseniz, önce bu kimyasal maddelerin nasıl adlandırıldığına bakalım.

(2)

Kimyasal ilaçlar

İnsektisit: Böcek öldürücü Herbisit: Yabani ot öldürücü Fungisit: Küf öldürücü

Rodentisit: kemirgen öldürücü Nematist: Yuvarlak solucan öldürücü Akarist: Akar öldürücü

Mollusit: Yumuşakçaları öldürür.

Dikkat edilirse kullanılan tüm ilaçlar yok edici, öldürücü olarak adlandırılan ilaçlardır. İkinciler doğada öldürdükleri/

öldürttükleri canlı oranında kasaları para ile dolar. Oysa doğada yok edilen (öldürülen) her canlı ekolojik zincirden bir halkanın kopmasıdır.

Doğanın doğal döngüsüne karşı cahilane bir biçimde savaş açan ikinciler doğadaki canlıların yararını bilir fakat kazançları için buna aldırmazlar.

Çiftçileri yanlış yönlendirir bu zehir ilaçlarını kullandırtırlar. Ziraat Fakültelerinde bu tarz eğitimi verdirtir, Tarım Bakanlığı aracılığıyla zehir üretim sistemini çiftçiye empoze ettirirler. Yani bir tür “azmettiricidir” ikinciler… Örneğin solucanların toprakları yenilediğini, kemirgenlerin toprağı havalandırdığını, yabani otların biyoçeşitliliğe katkısının yanında sadece zararlı böceklere değil böcek yiyici doğal avcılara da barınak sağladığını bilirler yine de para dürtüler onları canlıları yok etmeye/ettirmeye devam ederler.

Peki ikinciler besin değeri yüksek sağlıklı gıda ürettirebiliyorlar mı? Hayır!

Pestisitlerin toprak, hava, su ve gıdalarda kalıntı bıraktığı insanlara ve doğadaki diğer canlılara zarar verdiği

1950’lerde belirlenmiş ancak FAO(3) ve WHO 1960 yılında “Pestisit Kalıntıları Kodeks Komitesi’ni kurmuşlardır.

Pestisit Kalıntıları Kodeks Komitesi’nin kurulmuş olmasına rağmen kimyasal ilaç kullanımı azaldı mı? Hayır, sürekli arttı! Bugün dünyada her yıl 2,5 milyon ton tarımsal mücadele ilacı kullanılmaktadır.(4)

Pestisit ilaçlarının kullanılması bazı canlıların artmasına bazı canlıların ise yok olmasına neden olmaktadır.

Pestisitlerin neden olduğu bu durum ekolojik sistemi her geçen zamanda daha fazla bozmaktadır.

Peki bu yöntem ile elde edilen ürünler sağlıklı mıdır? Hayır!

Çünkü kimyasallardan yapılan bu zehir içeren tarım ilaçlarının uygulanması sonucunda meyve ve sebzelerde bu zehirlerin kalıntıları kalmaktadır. Yani doğal yetişebilecek meyve ve sebzeler ikincilerin marifetiyle önce zehre bulanarak sonra tüketiciye sunulur ve satılır. Yıkamayla geçmeyen bu ilaçlar vücutta birikebilmekte ve vücudun dayanıklılık sistemini bozduğu uzmanlarca belirtilmektedir. Uzmanlar, tarım ilaçlarının saç dökülmesinden, solunum yolu hastalıklarına hatta kansere kadar bir dizi hastalığa neden olduğunu ifade etmektedirler.

Ne yazık ki, ilaç satıcıları tüccar ve sanayiciler kimi “aydın” ve “ekonomistin” desteğinde kimyasala dayalı “zehir ürün üretimine” yani endüstriyel üretime çağdaş üretim, diyerek övüp göklere çıkarırken doğayla barışık kimyasalsız yapılan ürün üretimine ilkellik diyerek, aşağılamakta ve kötülemektedirler. Bu yanlış propagandaya en başta

hükümetler ve vatandaşlar olarak kanmamalı.

Ne yapmalı sorusuna en kestirme ve doğru yanıt ise: Halk (tüketiciler) endüstriyel üretim tarzıyla (kimyasala dayalı üretim tarzına) üretilmiş ürünleri satın almamalı. Yalancıların mumunun yatsıya kadar yanmasına izin verilmemeli…

—————————————————————————————- 1- Mikroorganizmalar: Gözle görülmeyecek kadar küçük canlılar

2- Pestisit Latincede pest (başbelası) kelimesinden türetilmiştir.

3- FAO, BM Tarım Teşkilatı (Food and Agriculture Organization) ve WHO, Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization)

(3)

4- Bazı ülkelerdeki kimyasal ilaç kullanım değerleri şöyle: ABD’de yılda 293 bin ton, İtalya’da 43 bin, Fransa’da 41 bin, İngiltere’de 30 bin, Almanya’da 25 bin, Yunanistan’da 32 bin, Türkiye 30 bin ton. Veriler: Mualla ERGEN Organik Beslenme ve Gıda Terörü, Günizi Yayıncılık, İstanbul, s.52’den alınmıştır.

KARASABAN

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışmanın ilk bölümünde ülkemizde pazarlanmakta olan insektisit grupları olan organofosfatlar, organoklorlular, piretrinler ve piretroidler, amitraz ve diğer

• Yasal olarak yapılması gereken stabilite test programının bir parçası olup, yüksek sıcaklık ve yüksek nem gibi hızlandırılmış test koşulları uygulamak suretiyle

**Ürün ilaç olarak kullanılmaya başlandıktan sonra yapılan klinik çalışmalar Faz IV çalışmalar olarak kabul edilir. **Bu çalışmaların ana amacı " uzun

-Farklı kaynaklardan, farklı oranlarda ve farklı kombinasyonlarda yardımcı maddeler yada; -Farklı kombinasyon yada aralıkta ambalaj büyüklüğü, farklı ambalaj tipi

• Işığa hassas parenteral ürünlerin amber renkli kaplara konulması yerine açık renkli ampullere yada flakonlara konulması ve seconder mabalaj olarak karton kutu

• Kaliteli olması için: -Stabilite -Analitik validasyon -İmpuriteler -Farmakopelerdeki sınırlar -Biyoteknolojik ürün kalitesi -Spesifikasyonlar.. -İyi imalat

♦ Canlı hücre üzerinde meydana getirdiği etki ile bir hastalığın teşhis ve tedavisini veya bu hastalıktan korunmayı mümkün kılan preparatlara ilaç

Mevcut bilgi ve veriler değerlendirildiğinde, gerek sıcaklık ortalamaları gerekse yağış miktarında küresel ısınmaya bağlı olarak bir değişikliğin