• Sonuç bulunamadı

(G.V. Sirk/67) Yıllara sari inşaat ve onarım işleri yapanların 2007 yılı Gelir Vergisi ( )

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "(G.V. Sirk/67) Yıllara sari inşaat ve onarım işleri yapanların 2007 yılı Gelir Vergisi ( )"

Copied!
24
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

(G.V. Sirk/67) Yıllara sari inşaat ve onarım işleri yapanların 2007 yılı Gelir Vergisi (10.03.2008)

Gelir Vergisi Sirküleri / 67 1-Giriş

Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi kapsamında yıllara sari inşaat ve onarım işleri yapan mükelleflerin yıllık gelir vergisi beyannamesinin verilme süresinin uzatılması bu Sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2-Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesinin Verilme Süresinin Uzatılması

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesine göre, yıllara sari inşaat ve onarım işi yapan mükelleflerin düzenleyecekleri beyannameleri, işlerin ikmal edildiği takvim yılını takip eden yılın Mart ayının onbeşinci günü akşamına kadar vermeleri gerekmektedir.

Ancak, Başkanlığımıza yansıyan olaylardan, 5615 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun 92 nci

maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle mükelleflerce tereddüde düşüldüğü anlaşıldığından, Vergi Usul Kanununun Mükerrer 28 nci maddesindeki yetkiye dayanılarak, Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesi kapsamında yıllara sari inşaat ve onarım işi yapan gelir vergisi mükelleflerinin 2007 takvim yılına ait Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesinin verilme süresi 25 Mart 2008 Salı günü mesai saati sonuna kadar uzatılmıştır.

Beyanname verme süresinin uzatılması ödeme süresini etkilememektedir. Bu nedenle, mükelleflerin beyan ettikleri vergileri kanuni süresinde (2008 yılı Mart ve Temmuz aylarında) ödeyecekleri tabidir.

Hizmet ihracatı ile bavul ticareti ve bu kapsamda ihracat yapanların kdv iade talepleri (03.03.2008)

KATMA DEĞER VERGİSİ İÇ GENELGESİ – 2008/2

………. VALİLİĞİ’NE

………. VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NA

Türk Parası Kıymetini Koruma hakkında 32 sayılı Kararın 8 inci maddesi 08.02.2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2008/13186 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Kararın 3 üncü maddesiyle 08.02.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, “(1) İhracat bedellerinin tasarrufu serbesttir. Bakanlık ihtiyaç duyulması halinde ihracat bedellerinin yurda getirilmesine ilişkin düzenleme yapmaya yetkilidir.”

şeklinde değiştirilmiştir.

Başkanlığımıza yansıyan olaylardan Türk Parası Kıymetini Koruma hakkında 32 sayılı Kararda yapılan söz konusu değişiklik nedeniyle “hizmet ihracı” ile “bavul ticareti” ve “bavul ticareti kapsamında ihracat yapanlara ihraç kaydıyla teslimler”den kaynaklanan 08.02.2008 tarihinden sonraki katma değer vergisi iade taleplerinde döviz alım belgesi aranıp aranmayacağı hususunda tereddüde düşüldüğü anlaşıldığından aşağıdaki açıklamanın yapılmasına gerek duyulmuştur.

(2)

İşlem bedeline ait dövizin Türkiye’ye getirilmesi ve bu durumu tevsik eden Döviz Alım Belgesinin ibrazı; 26 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (K) bölümü uyarınca hizmet ihracı istisnasının, 61 ve 84 Seri No.lu KDV Genel Tebliğleri uyarınca da “Türkiye’de İkamet Etmeyenlere Döviz Karşılığı Satışlarda KDV İhracat istisnası” (Bavul Ticareti) ile bu kapsamda faaliyette bulunanlara “ihraç kaydıyla teslim” uygulamasının bir şartıdır.

Dolayısıyla, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararda yapılan değişikliğin, yukarıda belirtilen işlemlerde KDV ihracat istisnası ve tecil-terkin uygulaması bakımından bir etkisi

bulunmamaktadır.

Buna göre, “hizmet ihracı” ile “bavul ticareti” ve “bavul ticareti kapsamında ihracat yapanlara ihraç kaydıyla teslimler”den kaynaklanan katma değer vergisi iade işlemlerinde döviz alım belgesinin aranıp aranmayacağı hususunda Bakanlığımızca yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar 26, 61 ve 84 Seri No.lu KDV Genel Tebliğleri çerçevesinde işlem yapılmaya devam edilecektir.

5736 Sayılı bazı kamu alacaklarının uzlaşma usulü ile tahsili (03.03.2008)

5736 SAYILI BAZI KAMU ALACAKLARININ UZLAŞMA USULÜ İLE TAHSİLİ HAKKINDA KANUN GENEL TEBLİĞİ / 1

27/2/2008 tarihli ve 26800 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5736 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü İle Tahsili Hakkında Kanunun 1 inci maddesinde;

“MADDE 1- (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere (beyana dayanan vergilerde bu tarihten önce verilmesi gereken beyannamelere) ilişkin olup bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla;

4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ikmalen, re’sen ve idarece tarh edilen vergi, resim, harçlar, fon payı ve bunlara bağlı vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük

cezalarından, vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay nezdinde dava açma, ilgisine göre itiraz ve temyiz süreleri geçmemiş veya ihtilaflı olup kanun yolu tüketilmemiş bulunanlar için bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ayın sonuna kadar aynı Kanunun uzlaşmaya ilişkin hükümlerine göre uzlaşma talep edilmesi ve uzlaşma sonucu tahakkuk eden vergi, resim, harçlar, fon payları ile bunlara bağlı vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının ve bu madde kapsamında yapılan uzlaşma tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizlerinin, ilk taksidi uzlaşma tutanağının düzenlendiği ayı takip eden aydan başlamak ve 18 ayda 18 eşit taksitte, taksit tutarları ilk taksit ödeme süresinin başlangıç tarihinden itibaren her ay ve kesri için ayrı ayrı binde iki oranında hesaplanacak faiziyle birlikte tamamen ödenmek şartıyla uzlaşmaya konu tutardan kalan alacakların tahsilinden vazgeçilir.

(2) 213 sayılı Kanunun 344 üncü ve geçici 27 nci maddeleri uyarınca vergi ziyaı cezası üç kat (iştirak halinde bir kat) olarak uygulanan tarhiyata ilişkin vergi ve cezalar ile bunlara bağlı usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları ve il özel idareleri ile belediyelere ait vergi, resim ve harçlar hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.

(3) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla uzlaşma veya tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunulmuş ancak tarhiyat öncesi uzlaşma taleplerinde uzlaşma günü verilmiş olmakla birlikte henüz

(3)

uzlaşma günü gelmemiş, diğer uzlaşma taleplerinde ise henüz uzlaşma günü verilmemiş veya uzlaşma günü gelmemiş talepler ile uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağa yazılan nihai teklifin kabulü için henüz süresi geçmemiş alacaklara ilişkin uzlaşma talepleri, 213 sayılı Kanun hükümlerine göre sonuçlandırılır. Şu kadar ki mükelleflerin, bu madde hükmünden yararlanmak istemeleri halinde kendilerine tayin edilen uzlaşma gününde bu taleplerini yazılı olarak beyan etmeleri zorunludur.

Uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağa yazılan nihai teklifin kabulü için henüz süresi geçmemiş olan mükellefler ise dava açma süresi içinde yazılı başvuruda bulunmak, dava açmamak ve nihai teklifte yazılı tutarı kabul etmek koşuluyla bu madde hükmünden yararlanabilir.

(4) Mükelleflerin bu madde hükmünden yararlanabilmeleri için tarh edilen vergi, resim, harçlar ve fon payları ile kesilen cezalara karşı dava açmamaları, açılmış davalardan uzlaşma tutanağını imzaladıkları tarihte vazgeçmeleri şarttır. Uzlaşma tutanağını imzalayan mükelleflerce davadan vazgeçme dilekçeleri uzlaşma komisyonuna verilir ve bu dilekçelerin komisyona verildiği tarih, ilgili yargı merciine verildiği tarih sayılarak dilekçeler ilgili yargı merciine gönderilir.

(5) Bu madde hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve açtıkları davalardan vazgeçen mükelleflerin, ihtilafları ile ilgili olarak daha önce verilmiş ve kanun yolu tüketilmemiş kararlar uyarınca, taraflara tebliğ edilip edilmediğine bakılmaksızın işlem yapılmaz. İhtilafa ilişkin nihai kararın kesinleşmiş olması halinde bu madde hükmünden yararlanılamaz. Bu takdirde kesinleşmeye ilişkin kararların bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla taraflardan birine tebliğ edilmiş olması şarttır.

(6) Bu madde kapsamında uzlaşma sağlanan alacaklara ilişkin taksitlerin, süresinde ödenmemesi ya da eksik ödenmiş olması halinde, süresinde ödenmemiş veya eksik ödenmiş taksit tutarı; son taksit ödeme süresi sonuna kadar, ödenmeyen ya da eksik ödenen taksitin son taksite ait olması halinde ise bu tutara son taksiti izleyen ayın sonuna kadar her ay ve kesri için ayrı ayrı % 5 oranında, tahsil tarihine kadar geçen süre için ise 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre gecikme zammı tatbik edilerek ödeme emri tebliğine gerek kalmaksızın aynı Kanun hükümlerine göre cebren takip ve tahsil edilir.

(7) Bu madde kapsamına giren tutarlara karşılık Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış tahsilâtlar, bu madde kapsamında uzlaşılan tutarlara ve hesaplanan gecikme faizlerine 6183 sayılı Kanunun 47 nci maddesine göre mahsup edilir ve fazla tahsil edilen tutarlar red ve iade edilir.

(8) Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve madde kapsamında yapılacak başvuruların süresini bir aya kadar uzatmaya Maliye Bakanı yetkilidir.”

hükmüne yer verilmiş olup hükmün uygulanmasına ilişkin açıklamalar, bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır.

I- KAPSAM

A. Vergi veya Cezanın Türü İtibarıyla:

5736 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü İle Tahsili Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin kapsamına Devlete ait olup 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergi, resim, harçlar, fon payı ve bunlara bağlı vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları girmektedir. Bundan böyle kapsama giren alacaklar, vergi ve ceza olarak anılacaktır.

Dolayısıyla, 213 sayılı Kanun kapsamına girmeyen gümrük vergileri, ithalde alınan katma değer vergisi ile özel tüketim vergisi, kaynak kullanımını destekleme fonu kesintileri, trafik para cezaları gibi idari para cezaları ve benzeri alacaklar için 5736 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanılması mümkün

bulunmamaktadır.

Ayrıca, 5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 213 sayılı Kanunun 344 üncü ve

(4)

geçici 27 nci maddeleri uyarınca vergi ziyaı cezası üç kat (iştirak halinde bir kat) olarak uygulanan tarhiyata ilişkin vergi ve cezalar ile bunlara bağlı usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları ve il özel idareleri ile belediyelere ait vergi, resim ve harçlar hakkında madde hükmü uygulanmayacaktır.

13 sayılı Kanunun 344 üncü ve geçici 27 nci maddeleri uyarınca üç kat kesilen vergi ziyaı cezasının yargı kararı ile bir kat olarak değiştirilmek suretiyle onanmış olması halinde de bu tarhiyata konu vergi ve cezalar ile bunlara bağlı usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları 5736 sayılı Kanun kapsamına girmeyecektir.

B. Vergi veya Cezanın Dönemi İtibarıyla:

5736 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin kapsamına, maddenin yürürlüğe girdiği 27/2/2008 tarihinden önceki dönemlere (beyana dayanan vergilerde bu tarihten önce verilmesi gereken beyannamelere) ilişkin olan tarhiyatlar girmektedir.

Örneğin, Aralık/2007 ayına ait olup 24/1/2008 tarihi mesai saati bitimine kadar verilmesi gereken katma değer vergisi beyannameleri nedeniyle yapılmış ve maddenin yürürlüğe girdiği 27/2/2008 tarihi itibarıyla ilgilisine tebliğ edilmiş olan tarhiyatlar Kanun kapsamına girmekte, Mart/2008 ayında verilecek 2007 yılı yıllık gelir vergisi beyannameleri için yapılacak tarhiyatlar ise anılan Kanunun kapsamına girmemektedir.

Diğer taraftan, 5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca bir vergi aslına bağlı olmaksızın kesilen ve maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilgilisine tebliğ edilmiş ancak kesinleşmemiş olan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları Kanun kapsamına girmektedir.

C. Vergi veya Cezanın Bulunduğu Safha İtibarıyla:

5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesi, kapsama giren vergi ve cezaların kesinleşmemiş olması şartını getirmektedir.

Buna göre, maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla;

Vergi mahkemelerinde dava açma süresi geçmemiş olan, Vergi mahkemelerinde davası devam eden,

Vergi mahkemeleri kararı üzerine itiraz veya temyiz başvuru süreleri geçmemiş olan,

Bölge idare mahkemeleri ve Danıştay nezdinde ihtilaflı olan veya karar düzeltme başvuru süreleri geçmemiş olan

vergi ve cezalar Kanun kapsamına girmektedir.

İhtilafa ilişkin nihai kararın kesinleşmiş olması halinde ise bu madde hükmünden yararlanılamayacaktır.

Kesinleşmiş nihai yargı kararı, nihai yargı kararı üzerine tarafların kanun yollarına süresinde

başvurmamaları veya kanun yollarının tüketilmesine ilişkin kararın maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla (bu tarih dahil) taraflardan herhangi birine tebliğ edilmiş olmasıdır.

Ancak, 5736 sayılı Kanun kesinleşmeye ilişkin yargı kararlarının bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih olan 27/2/2008 tarihi itibarıyla taraflardan hiçbirine tebliğ edilmemiş olması halinde Kanundan

yararlanılabileceğini öngörmektedir.

Örneğin, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Danıştay tarafından karar düzeltme başvurusu üzerine verilmiş bir kararın, vergi dairesine tebliğ edilmiş ancak mükellefe tebliğ edilmemiş olması halinde mükellef, 5736 sayılı Kanundan yararlanamayacaktır.

Diğer taraftan, ikmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyata ilişkin ihbarnamenin tebliği üzerine

maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tarhiyata dava açılmaması suretiyle veya 213 sayılı Kanunun 376 ncı maddesine ya da uzlaşma hükümlerine göre kesinleşen vergi ve cezaların Kanun kapsamına girmediği tabiidir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 124 üncü maddesinden hareketle açılmış olan davalar ile yargı kararları

(5)

kesinleştikten sonra kullanılabilen kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesi başvurusu yapılmış ihtilaflara konu vergi ve cezalar, kesinleşmiş alacak oldukları için Kanun kapsamına girmemektedir.

Öte yandan, maddenin yürürlüğe girdiği 27/2/2008 tarihi itibarıyla;

Uzlaşma veya tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunulmuş ancak,

– Tarhiyat öncesi uzlaşma taleplerinde uzlaşma günü verilmiş olmakla birlikte henüz uzlaşma günü gelmemiş,

– Diğer uzlaşma taleplerinde ise henüz uzlaşma günü verilmemiş veya uzlaşma günü gelmemiş uzlaşma talepleri 213 sayılı Kanun hükümlerine göre sonuçlandırılacaktır.

5736 sayılı Kanun, bu safhada bulunan vergi ve cezaların, talep edilmesi halinde Kanunda öngörülen sürede 18 taksitte ödenebilmesine imkân tanımaktadır. Bu nedenle, uzlaşma talepleri 213 sayılı Kanun hükümlerine göre sonuçlandırılan mükelleflerin, bu maddede yer alan taksitlendirme hükümlerinden yararlanmak istemeleri halinde kendilerine tayin edilen uzlaşma gününde bu taleplerini yazılı olarak komisyona beyan etmeleri (Ek:1) gerekmektedir.

Uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağa yazılan nihai teklifin kabulü için henüz süresi geçmemiş olan mükellefler ise dava açma süresi içinde tarha yetkili vergi dairesine yazılı başvuruda bulunmak, dava açmamak ve nihai teklifte yazılı tutarı kabul etmek koşuluyla (Ek:2) bu maddede yer alan taksitlendirme hükümlerinden yararlanabileceklerdir.

213 sayılı Kanun hükümlerine göre tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunan ve uzlaşma görüşmelerinde 5736 sayılı Kanun kapsamında taksitlendirme talep eden mükellefler ile uzlaşma vaki olmadığı takdirde, bu mükelleflerin vergi ve ceza tarhiyatından sonra 213 sayılı Kanunun uzlaşma hükümlerinden yararlanması mümkün bulunmamaktadır.

Maddenin yürürlüğe girdiği 27/2/2008 tarihi itibarıyla tarhiyat öncesi uzlaşma talep edilmesine rağmen gün verilmemiş (uzlaşma gününü belirten davetiye yazısı mükellefe tebliğ edilmemiş) vergi incelemelerine ilişkin olan talepler, 5736 sayılı Kanun kapsamında bulunmamaktadır.

II- BAŞVURU SÜRESİ VE ŞEKLİ A. Başvuru Süresi:

Mükelleflerin 5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinden yararlanabilmesi için esas itibarıyla 31 Mart 2008 tarihi mesai saati bitimine kadar Vergi Usul Kanununun uzlaşmaya ilişkin hükümlerine göre uzlaşma talep etmeleri gerekmektedir.

Ancak, 5736 sayılı Kanun kapsamına giren vergi ve cezalar, bulundukları safhalar itibarıyla farklılık gösterdiğinden başvuru süreleri ve başvurulacak merciler alacakların bulundukları safhalar itibarıyla aşağıda belirtilmiştir:

1) Vergi mahkemelerinde dava açma, vergi mahkemeleri kararı üzerine itiraz veya temyiz başvuru süreleri ve bölge idare mahkemeleri ve Danıştay nezdinde karar düzeltme başvuru süreleri geçmemiş olanlar:

5736 sayılı Kanuna göre mükelleflerin vergi ve cezalar için uzlaşma başvurularını, 31/3/2008 tarihine kadar (bu tarih dahil) yapmaları esas olmakla birlikte bu Kanun, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda yer alan dava açma, itiraz, temyiz ve karar düzeltme başvuru sürelerini değiştirmemektedir.

Maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla vergi mahkemeleri nezdinde dava açma süresi geçmemiş mükelleflerin adlarına tarh edilen vergi ve kesilen cezalar için dava açma süresi içerisinde başvuruda bulunmaları menfaatleri gereğidir. Zira, 5736 sayılı Kanun kapsamında uzlaşma sağlanamadığı takdirde, mükellefler 213 sayılı Kanunun Ek 7 nci maddesi hükmüne göre dava açma yoluna gidebileceklerdir.

Örneğin, tarh edilen vergi ve kesilen cezaya ilişkin ihbarnamenin 25/2/2008 tarihinde mükellefe tebliğ

(6)

edildiği varsayıldığında, bu tarhiyata karşılık mükellefin 26/3/2008 tarihi mesai saati sonuna kadar vergi mahkemesinde dava açma hakkı bulunmaktadır. 5736 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanmak isteyen mükellefin dava açma süresi içerisinde yaptığı başvuru üzerine uzlaşma sağlanamaması halinde 213 sayılı Kanunun Ek 7 nci maddesi hükmüne göre dava açma yoluna gidebilecektir. 5736 sayılı Kanun

hükümlerinden yararlanmak üzere başvuru süresi 31/3/2008 tarihinde sona erdiğinden mükellefin 27-31 Mart 2008 tarihleri arasında Kanundan yararlanmak üzere başvuruda bulunması mümkündür. Ancak, bu tarihler arasında yapılan başvuru üzerine uzlaşma sağlanamaması halinde dava açma hakkını kaybetmiş olacaktır.

Diğer taraftan, 5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda yer alan itiraz, temyiz ve karar düzeltme başvuru süreleri ile cevap verme süreleri de değişmediğinden, mükelleflerin madde hükmünden yararlanmak için başvurularını söz konusu süreleri dikkate alarak yapmaları icap etmektedir.

Kanun uygulamasından yararlanabilmek için yapılacak başvuruların tarha yetkili vergi dairesine ekteki örneğe uygun dilekçe (Ek:3) ile yazılı olarak yapılması gerekmektedir.

2) Vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay nezdinde devam eden davalar:

5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin yürürlüğe girdiği 27/2/2008 tarihi itibarıyla tarh edilen vergi ve kesilen cezaya ilişkin ihtilafın, vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay nezdinde devam ediyor olması halinde, mükelleflerin bu madde hükmünden yararlanmak üzere başvurularını; tarha yetkili vergi dairesine dilekçe (Ek:3) ile 31/3/2008 tarihi mesai saati bitimine kadar yazılı olarak yapmaları gerekmektedir.

3) Uzlaşma veya tarhiyat öncesi uzlaşma safhasında bulunan vergi ve cezalar:

5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla uzlaşma ve tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunulmuş ancak;

a. Tarhiyat öncesi uzlaşma taleplerinde uzlaşma günü verilmiş olmakla birlikte henüz uzlaşma günü gelmemiş vergi ve cezalar için bu Kanundan yararlanılmak üzere yapılacak başvuruların, en geç uzlaşma gününde uzlaşma komisyonuna dilekçe (Ek:1) ile yapılması gerekmektedir.

b. Uzlaşma taleplerinde henüz uzlaşma günü verilmemiş veya uzlaşma günü gelmemiş vergi ve cezalar için bu Kanundan yararlanılmak üzere yapılacak başvuruların; en geç uzlaşma gününde uzlaşma komisyonuna dilekçe (Ek:1) ile yapılması gerekmektedir.

4) Uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağa yazılan nihai teklifin kabulü için henüz süresi geçmemiş olan vergi ve cezalar:

5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağa yazılan nihai teklifin kabulü için henüz süresi geçmemiş olan mükellefler ise dava açma süresi içinde tarha yetkili vergi dairesine yazılı başvuruda (Ek:2) bulunmak, dava açmamak ve nihai teklifte yazılı tutarı kabul etmek koşuluyla bu madde hükmünden yararlanabileceklerinden, başvurularını en geç dava açma süresinin bitim tarihinde yapmaları gerekmektedir.

Mükelleflerin yukarıda belirtilen safhalarda, uzlaşma görüşmesi yapılmadan önce taleplerini yaptıkları mercilere yazılı başvuruda bulunarak uzlaşma taleplerinden vazgeçmeleri mümkündür.

B. Başvuru Şekli:

5736 sayılı Kanundan yararlanacak mükelleflerin, Tebliğin II/A bölümünde açıklanan sürelerde başvuru dilekçelerini, ilgili mercie elden vermeleri veya taahhütlü posta ile göndermeleri gerekmektedir.

Başvuruların taahhütlü posta ile yapılması halinde evrakın postaya verildiği tarih ilgili mercie başvuru tarihi

(7)

olarak kabul edilecektir. Başvurunun adi posta ile yapılması halinde ise, postanın ilgili merci kayıtlarına giriş tarihi başvuru tarihi olarak kabul edilecektir.

Uzlaşma talebine ilişkin başvuruların, uzlaşmaya konu edilen vergi ve cezaya ilişkin ihtilafın tamamı için yapılması gerekmekte olup ihtilafın bir kısmı için uzlaşma talep edilmesi mümkün değildir. Ancak

mükelleflerin, idare ile birden fazla ihtilafı var ise bunların bir kısmı için 5736 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanmayı talep etmeleri, diğer ihtilaflarını ise yargı sürecinde sonuçlandırmayı tercih etmeleri mümkündür.

III- UZLAŞMA KOMİSYONLARI

5736 sayılı Kanun kapsamında yapılacak uzlaşma başvuruları, 213 sayılı Kanuna göre kurulmuş olan uzlaşma komisyonları tarafından sonuçlandırılacaktır.

5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesi kapsamında yapılacak uzlaşmalarda da talep edilen tarhiyata konu vergi ve ceza miktarı üzerinden görüşmeler yapılacaktır.

Uzlaşma komisyonlarının 213 sayılı Kanun uyarınca belirlenmiş yetki sınırları, 5736 sayılı Kanunun uygulanması bakımından da geçerlidir. Uzlaşma komisyonlarının yetki sınırları belirlenirken sadece tarhiyata konu edilen vergi miktarı dikkate alınacaktır.

Bir mükellef adına, muhtelif yıllar için veya aynı yıl için birden fazla tarhiyat yapılması ve tarhiyatların bir kısmının uzlaşma yetkisi düşük uzlaşma komisyonunun, bir kısmının ise yetkisi daha yüksek uzlaşma komisyonunun yetki sınırları içinde kalması halinde uzlaşmada birliğin sağlanması bakımından bu tür taleplerin tümü, yetkisi daha yüksek olan uzlaşma komisyonunda incelenecektir.

Kanun kapsamındaki başvurunun sadece vergi ziyaı cezasını kapsaması halinde ise, yetkili uzlaşma komisyonunun tespiti için cezanın hesaplanmasına esas teşkil eden vergi miktarı dikkate alınarak, vergi miktarı hangi uzlaşma komisyonunun yetkisi içerisinde kalıyor ise kesilen ceza için yapılan uzlaşma talebi bu komisyonca görüşülecektir.

Usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları bakımından yetkili uzlaşma komisyonu ise,

– Sadece bunların uzlaşmaya konu edilmesi halinde bağlı bulundukları vergi dairesi (bağlı vergi daireleri dahil) bünyesinde kurulan uzlaşma komisyonu,

– Bu cezaların, vergi ve/veya diğer cezalar ile birlikte uzlaşmaya konu edilmiş olması halinde, vergi miktarı hangi uzlaşma komisyonu yetkisine giriyor ise bu uzlaşma komisyonu,

olacaktır.

Uzlaşma komisyonları, mükellef başvurularını alan vergi dairesinin gönderdiği başvuru dilekçesi ve ihtilafla ilgili gerekli bilgi ve belgeleri de dikkate alarak uzlaşma taleplerini sonuçlandıracaklardır. Uzlaşma

tutanaklarında, “Uzlaşma, 5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesi kapsamında yapılmıştır.” ifadesine yer verilecektir.

5736 sayılı Kanun kapsamında uzlaşma tutanağını imzalayan mükelleflerce davadan vazgeçme dilekçeleri üç örnek olarak (Ek:4) uzlaşma komisyonuna verilecektir. Bu dilekçelerin komisyona verildiği tarih, ilgili yargı merciine verildiği tarih sayılarak dilekçelerin bir örneği uzlaşma komisyonunun dosyasında muhafaza edilecek, iki örneği ise vergi dairesine gönderilecektir.

5736 sayılı Kanun hükümlerinden, ihtilafı devam eden vergi ve cezalar için yararlanmak isteyen mükelleflerle uzlaşma sağlanamadığı takdirde, bu safhadaki vergi ve cezalar için uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanakta nihai teklife yer verilmeyecektir. Dolayısıyla tutanakta, tarh edilmiş vergi ve kesilmiş ceza tutarı uzlaşılamayan tutar olarak yer alacaktır.

(8)

IV- VERGİ DAİRELERİNCE YAPILACAK İŞLEMLER

Mükellef başvurularını alan ilgili vergi dairesi, yetki sınırını dikkate alarak en kısa sürede başvuru dilekçesi ve ihtilafla ilgili olarak gerekli bilgi ve belgeleri yetkili uzlaşma komisyonuna intikal ettirecektir.

Uzlaşma komisyonundan uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanakların alınması üzerine, ihtilafı devam eden vergi ve cezalar için ihtilafın sonlandırılmasına ilişkin herhangi bir işlem yapılmayacaktır. Dava açma süresi geçmemiş olan vergi ve cezalar için ise mükellefin dava açıp açmadığı hususu göz önünde

bulundurularak işlem yapılacaktır.

Uzlaşma komisyonundan uzlaşmanın vaki olduğuna dair uzlaşma tutanağının ve varsa açılmış davalardan vazgeçildiğine dair dilekçelerin iki örneğinin alınması üzerine vergi dairesi dilekçenin bir örneğini

mükellefin dosyasında muhafaza edecek, bir örneğini ise yargı merciine gönderecektir.

Uzlaşmanın vaki olması üzerine, uzlaşmaya konu alacaklarla ilgili olarak idarece sürdürülen ihtilaflardan da vazgeçilecektir.

A. Taksitlerin hesaplanması:

5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında “…uzlaşma sonucu tahakkuk eden vergi, resim, harçlar, fon payları ile bunlara bağlı vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının ve bu madde kapsamında yapılan uzlaşma tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizlerinin, ilk taksidi uzlaşma tutanağının düzenlendiği ayı takip eden aydan başlamak ve 18 ayda 18 eşit taksitte, taksit tutarları ilk taksit ödeme süresinin başlangıç tarihinden itibaren her ay ve kesri için ayrı ayrı binde iki oranında hesaplanacak faiziyle birlikte tamamen ödenmek şartıyla uzlaşmaya konu tutardan kalan alacakların tahsilinden vazgeçilir.” hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm uyarınca, uzlaşılan tutarlar ile uzlaşma tutanağının imzalandığı tarih esas alınarak hesaplanan gecikme faizlerinin 18 ayda ve 18 eşit taksit halinde ve her taksit için binde iki faiz alınmak suretiyle ödenmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, anılan maddenin yedinci fıkrasında, “Bu madde kapsamına giren tutarlara karşılık Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış tahsilâtlar, bu madde kapsamında uzlaşılan tutarlara ve

hesaplanan gecikme faizlerine 6183 sayılı Kanunun 47 nci maddesine göre mahsup edilir ve fazla tahsil edilen tutarlar red ve iade edilir.” hükmü yer almaktadır.

Buna göre, uzlaşmanın vaki olduğu alacaklara karşılık maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil edilmiş tutarlar, madde kapsamında uzlaşılan tutarlara ve gecikme faizlerine 6183 sayılı Kanunun 47 nci maddesine göre mahsup edildikten sonra tahsili gereken bir tutar bulunması halinde bu tutar 18 eşit taksite bölünecektir.

5736 sayılı Kanun kapsamında ödenecek tutarlar 18 ayda 18 eşit taksitte, ilk taksit uzlaşmanın sağlandığı ayı takip eden aydan başlayacak şekilde ödeme planına bağlanacaktır.

Taksitler, ayın birinci günü ila son günü dahil ay içerisinde her hangi bir günde ödenebilecektir.

Örnek 1- Manisa Vergi Dairesi Başkanlığı Demirci Vergi Dairesi mükelleflerinden (G), 5736 sayılı Kanundan yararlanmak üzere tarha yetkili Demirci Vergi Dairesine 14/3/2008 tarihinde müracaatta bulunmuştur.

Mükellefle yetkili uzlaşma komisyonu, uzlaşma günü olarak tayin edilen 25/3/2008 tarihinde 10.000,-YTL gelir vergisi ve 5.000,-YTL vergi ziyaı cezası üzerinde uzlaşmaya vararak, uzlaşma tutanağını imzalamıştır.

Mükellef uzlaşılan tutarlara ilişkin açmış olduğu davadan vazgeçtiğine dair dilekçelerini komisyona üç örnek olarak teslim etmiştir.

Uzlaşma komisyonu, uzlaşma tutanağını ve mükellefin davalarından vazgeçtiğine ilişkin dilekçesinin iki örneğini vergi dairesine göndermiştir.

(9)

Demirci Vergi Dairesi, uzlaşılan toplam (10.000+5.000=) 15.000,-YTL ile uzlaşma tutanağının imzalandığı tarih itibarıyla hesaplanan 3.000,-YTL’lik gecikme faizinin toplamı olan 18.000,-YTL’yi 18 eşit taksite bölmüş ve (18.000/18=) 1.000,-YTL’yi taksit tutarı olarak tespit etmiştir.

Mükellef (G)’nin, ilk taksiti (1.000,-YTL) ve taksit tutarı üzerinden hesaplanacak binde ikilik faizi Nisan/2008 ayı sonuna kadar vergi dairesine ödemesi gerekmektedir. 5736 sayılı Kanun kapsamında kalan 17 taksitin ise izleyen aylarda ödenmesi gerektiği tabiidir.

B. Binde ikilik faizlerin hesaplanması:

5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince, ödenmesi gereken her bir taksit tutarı üzerinden, ilk taksit ödeme süresinin başlangıç tarihinden itibaren her ay ve kesri için ayrı ayrı binde iki oranında faiz hesaplanması gerekmektedir.

Binde ikilik faiz, (Taksit tutarı x ay sayısı x faiz oranı) formülüyle hesaplanacaktır.

Formülde yer alan;

Taksit tutarı: Uzlaşılan tutar ile uzlaşma tarihi itibarıyla hesaplanan gecikme faizinin toplamının 18 sayısına bölümünü,

Ay sayısı: Kanundaki “İlk taksit ödeme süresinin başlangıç tarihinden itibaren her ay ve kesri için ayrı ayrı”

hükmü gereğince, ilk taksitin ödenmesi gereken ay (bu ay dahil) ile her taksitin ödenmesi gereken ay (bu ay dahil) arasında geçen ay sayısını,

Faiz oranı: Kanundaki “binde iki oranında faiz hesaplanması” hükmü gereğince “binde iki” oranını ifade etmektedir.

Toplam taksit tutarı ise taksit tutarı üzerinden hesaplanan binde ikilik faiz tutarı ile taksit tutarının toplamını ifade etmektedir.

Örnek 2- Tebliğin (1) numaralı örneğinde yer alan tutarlar 18 eşit taksite bölünmüş ve ilk taksit ödeme süresi Nisan/2008 ayında başlamıştır.

Bu örnekte yer alan 1, 9, 15 ve 18 inci taksitlere uygulanacak binde ikilik faizler aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.

– 1’inci taksit için binde ikilik faiz tutarı;

(Taksit tutarı x ay sayısı x faiz oranı) =1.000x1x0.002= 2,-YTL’dir.

Buna göre; mükellefin Nisan/2008 ayında 1’inci taksit olarak ödeyeceği toplam taksit tutarı (1.000+2=)1.002,-YTL olacaktır.

-9’uncu taksit için binde ikilik faiz tutarı;

(Taksit tutarı x ay sayısı x faiz oranı)= 1.000x9x0.002=18,-YTL’dir.

Buna göre; mükellefin Aralık/2008 ayında 9’uncu taksit olarak ödeyeceği toplam taksit tutarı (1.000+18=)1.018,-YTL olacaktır.

-15’inci taksit için binde ikilik faiz tutarı;

(Taksit tutarı x ay sayısı x faiz oranı)= 1.000x15x0.002=30,-YTL’dir

Buna göre; mükellefin Haziran/2009 ayında 15’inci taksit olarak ödeyeceği toplam taksit tutarı (1.000+30=)1.030,-YTL olacaktır.

(10)

– 18’inci taksit için binde ikilik faiz tutarı;

(Taksit tutarı x ay sayısı x faiz oranı)= 1.000x18x0.002=36,-YTL’dir.

Buna göre; mükellefin Eylül/2009 ayında 18’inci taksit olarak ödeyeceği toplam taksit tutarı (1.000+36=)1.036,-YTL olacaktır.

C. Taksitlerin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi:

5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin altıncı fıkrasında “Bu madde kapsamında uzlaşma sağlanan alacaklara ilişkin taksitlerin, süresinde ödenmemesi ya da eksik ödenmiş olması halinde, süresinde ödenmemiş veya eksik ödenmiş taksit tutarı; son taksit ödeme süresi sonuna kadar, ödenmeyen ya da eksik ödenen taksitin son taksite ait olması halinde ise bu tutara son taksiti izleyen ayın sonuna kadar her ay ve kesri için ayrı ayrı % 5 oranında, tahsil tarihine kadar geçen süre için ise 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre gecikme zammı tatbik edilerek ödeme emri tebliğine gerek kalmaksızın aynı Kanun hükümlerine göre cebren takip ve tahsil edilir.” hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm uyarınca, süresinde ödenmemiş veya eksik ödenmiş toplam taksit tutarları, son taksit ödeme süresi sonuna kadar (ödenmeyen ya da eksik ödenen taksitin son taksite ait olması halinde ise bu tutara son taksiti izleyen ayın sonuna kadar), taksit tutarı ve binde ikilik faiz üzerinden her ay ve kesri için ayrı ayrı %5 oranında zam hesap edilerek tahsil edilecektir.

Diğer taraftan, toplam taksit tutarlarının %5 oranında zam uygulanarak tahsil edileceği sürede de tamamen ödenmemesi halinde, bu sürenin bitim tarihinden itibaren uzlaşılan tutarlar içerisinde yer alan vergi aslı ve vergi ziyaı cezasına, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre gecikme zammı hesap edilerek tahsil edilmesi gerekmektedir.

Buna göre, süresinde ödenmemiş veya eksik ödenmiş taksit tutarı için hesaplanacak;

%5’lik zam tutarı; (toplam taksit tutarı x ay sayısı x zam oranı),

Gecikme zammı tutarı; (gecikme zammına tabi alacak tutarı x süre x gecikme zammı oranı) formülüyle tespit edilecektir.

5736 sayılı Kanuna göre alınması gereken %5’lik zammın hesaplanmasında ay kesirleri tam ay olarak dikkate alınacaktır. Gecikme zamlarının hesaplanmasında ise 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı tabiidir.

5736 sayılı Kanuna göre uzlaşılan tutarlar ile gecikme faizlerinin toplamı 18’e bölündüğünde bulunan taksit tutarı içerisinde gecikme zammına tabi olmayan alacak türleri de bulunmaktadır. Bu alacak türlerine, 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre gecikme zammı tatbik edilmeyeceğinden, taksit tutarı içerisindeki bu alacak türlerinin ayrılması gerekmektedir.

Taksit tutarı içindeki gecikme zammına tabi alacak tutarı;

Taksit Tutarı İçindeki Gecikme Zammına Tabi Alacak Tutarı

=

Taksit Tutarı x

Taksitlendirilen Tutar İçindeki Gecikme Zammına Tabi Alacak Toplam Tutarı Taksitlendirilen Tutar (Uzlaşılan Tutar+Gecikme Faizi)

formülüyle bulunacaktır.

(11)

Örnek 3- Tebliğin (1) numaralı örneğindeki mükellef (G), 15’inci taksiti süresinde ödememiştir. Mükellefin bu taksiti 18’inci taksitin ödeme süresi olan Eylül/2009 ayı içinde ödemesi durumunda, toplam taksit tutarı üzerinden gecikilen her ay ve kesri için aylık %5 oranında zam hesaplanacaktır.

(1) numaralı örneğimizde 15’inci taksit olarak ödenmesi gereken toplam taksit tutarı (1.000+30=)1.030,- YTL olarak hesaplanmıştır. Bu tutarın Haziran/2009 ayında ödenmeyerek Eylül/2009 ayında ödenmesi halinde, taksit tutarı üzerinden gecikilen 3 ay için aylık %5 zam hesaplanması gerekmektedir.

%5 zam tutarı, (toplam taksit tutarı x ay sayısı x zam oranı)= 1.030 x 3 x %5=154,50 YTL olarak bulunacaktır.

Buna göre, Haziran/2009 ayında ödenmeyen 1.030,-YTL tutarlı 15’inci taksit, 18’inci taksitin ödenme süresi olan Eylül/2009 ayında ödenmesi halinde, gecikilen her ay için %5’lik zam da hesaplanarak (1.030 + 154,50=)1.184,50 YTL olarak ödenecektir.

Örnek 4- Tebliğin (3) numaralı örneğindeki 15’inci taksitin 15/12/2009 tarihinde ödendiği varsayılırsa, mükelleften 15’inci taksit ile 18’inci taksit arasındaki (Temmuz-Ağustos-Eylül) süre için %5’lik zam, 1/10/2009-15/12/2009 tarihleri arasındaki süreye de gecikme zammı alınması gerekmektedir.

%5’lik zam tutarı:

(3) numaralı örnekte de hesaplandığı gibi, 15’inci taksit için Temmuz-Eylül/2009 ayları arasındaki 3 ay için 154,50 YTL zam hesaplanacaktır.

Gecikme zammı tutarı:

Gecikme zammı tutarı; (Gecikme zammına tabi tutar x süre x gecikme zammı oranı) formülüyle hesap edilecektir. (Örnekte aylık gecikme zammı oranı %2,5 olarak dikkate alınmıştır.)

Örnekteki 15’inci taksit içerisinde gecikme zammına tabi olan alacak tutarı taksit içerisinde yer alan vergi aslı ve vergi ziyaı cezası tutarıdır.

Buna göre, toplam gecikme zammı tutarı aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.

a) Taksit içindeki gelir vergisi tutarı;

Taksit İçindeki Gelir Vergisi Tutarı

=

Taksit Tutarı x

Taksitlendirilen Toplam Gelir Vergisi Tutarı

Taksitlendirilen Tutar (Uzlaşılan Tutar+Gecikme Faizi) formülü ile 555,56 YTL olarak bulunacak ve bu tutara;

(gecikme zammına tabi tutar x süre x gecikme zammı oranı) formülü ile 34,73 YTL gecikme zammı hesaplanacaktır(1).

b) Taksit içindeki vergi ziyaı cezası tutarı;

Taksit İçindeki Vergi Ziyaı Cezası Tutarı

=

Taksit Tutarı x

Taksitlendirilen Toplam Vergi Ziyaı Cezası Tutarı

(12)

Taksitlendirilen Tutar (Uzlaşılan Tutar+Gecikme Faizi) formülü ile 277,78 YTL olarak bulunacak ve bu tutara;

(gecikme zammına tabi tutar x süre x gecikme zammı oranı) formülü ile 17,36 YTL gecikme zammı hesaplanacaktır.

Toplam gecikme zammı tutarı= (gelir vergisi için hesaplanan gecikme zammı + vergi ziyaı cezası için hesaplanan gecikme zammı tutarı =) 34,73+17,36=52,09 YTL olacaktır.

Bu itibarla, mükellef (G) 15’inci taksit tutarı olan 1.030,-YTL’yi Haziran/2009 ayı yerine, 15.12.2009 tarihinde ödemesi halinde; (toplam taksit tutarı + %5’lik zam + gecikme zammı=) (1.030 + 154,50 + 52,09=)1.236,59 YTL ödeyecektir.

D. Taksitlerin Ödeme Süresinden Önce Ödenmesi:

Mükellefler tarafından, ödeme planlarında yer alan taksitlerin, taksit ödeme aylarından önceki aylarda ödeme yapılmak istenilmesi halinde, ödeme planında ilgili taksit için öngörülen ödeme ayına göre hesaplanan binde ikilik faiz tutarı yerine, ödemenin yapıldığı ay itibarıyla binde ikilik faiz tutarının hesaplanması ve buna göre tahsilatın yapılması gerekmektedir.

Örnek 5- Tebliğin (2) numaralı örneğinde yer alan 15’inci taksitinin süresinde ödenmesi halinde, taksit tutarı üzerinden binde ikilik faiz olarak 30,-YTL faiz hesaplanmıştır. Ancak, mükellef (G)’nin bu taksitini 14’üncü taksitle birlikte ödediği varsayıldığında 15’inci taksitin toplam tutarı aşağıdaki şekilde olacaktır.

15’inci taksit için binde ikilik faiz tutarının hesaplanmasında 15 ay yerine 14 ay üzerinden faiz hesaplanacaktır.

Bu takdirde faiz tutarı; (Taksit tutarı x ay sayısı x faiz oranı)= 1.000x14x0.002=28,-YTL olacaktır.

Buna göre, mükellef 15’inci taksiti Haziran/2009 yerine Mayıs/2009 ayında ödemesi durumunda, (30 – 28=)2,-YTL daha az faiz ödemiş olacaktır.

V- DİĞER HUSUSLAR

1) Bu tebliğde düzenleme bulunmayan hallerde, 213 sayılı Kanunun uzlaşma müessesesine ilişkin düzenlemeleri geçerli olacaktır.

213 sayılı Kanunun uzlaşma hükümlerine göre uzlaşma talep edilen 5736 sayılı Kanun kapsamındaki vergi, resim, harçlar, fon payı ve bunlara bağlı vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları hakkında üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan hususlarla ilgili olarak dava açılamayacağı ve hiçbir mercie şikâyette bulunulamayacağı tabiidir.

2) 5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesi hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve açtıkları davalardan vazgeçen mükelleflerin, ihtilafları ile ilgili olarak daha önce verilmiş ve kanun yolu

tüketilmemiş kararlar uyarınca, taraflara tebliğ edilip edilmediğine bakılmaksızın işlem yapılmayacaktır.

3) 5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesi kapsamında taksitlendirilen alacaklar için mükelleflere; ödenecek taksit tutarını, faiz tutarını ve taksitlerin ödeme süresinin son günlerini (vade tarihlerini) gösteren ödeme planı verilecektir. Taksitlerin ödeme süresinin son gününün resmi tatile rastlaması halinde süre, tatili takip eden ilk iş gününe kadar uzayacaktır.

4) 5736 sayılı Kanun kapsamında yapılan taksitlendirmelerde herhangi bir teminat istenmeyecektir.

Uzlaşma neticesinde borçları taksitlendirilen mükelleflerin mal varlığına daha önce taksitlendirilen borçlar için tatbik edilmiş bulunan hacizler, bu malların bölünebilir nitelikte olması ve haczin devam edeceği malların kamu alacağını karşılayacak değerde olması halinde, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılacaktır.

(13)

Daha önce tatbik edilen hacizlerin kaldırılmasını isteyen mükelleflerin talepleri ise borcu karşılayacak tutarda teminat gösterilmesi suretiyle yerine getirilebilecektir. Aynı uygulamanın istihkak ve alacak hacizleri için de yapılacağı tabiidir.

Diğer taraftan, 5736 sayılı Kanun kapsamında alacaklar taksitlendirildiğinden, taksitler süresinde ödendiği müddetçe bu alacaklar için takip işlemleri yapılmayacaktır. Ancak, taksitlerin süresinde ödenmemesi halinde, 5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin altıncı fıkrası gereğince, takip muamelesine ödeme emri düzenlenmeksizin haciz varakasına istinaden başlanacaktır.

Uzlaşma neticesinde tahakkuk eden kamu alacakları için daha önce tatbik edilen ihtiyati hacizler, alacağın tahakkuk etmesi nedeniyle kati hacze çevrilecektir.

5) 5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre borçları taksitlendirilen mükellefler tarafından, “vergi borcu olmadığına dair” yazı istenilmesi halinde, vergi dairelerince bu borçlar muaccel borç olarak

değerlendirilmeyerek başka muaccel borcunun bulunmaması kaydıyla gerekli yazı verilecektir.

6) 5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü gereğince, uzlaşılarak taksitlendirilen tutarlara karşılık Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış tahsilatların uzlaşılan tutarlara ve hesaplanan gecikme faizlerine 6183 sayılı Kanunun 47 nci maddesine göre mahsup edilmesi ve fazla tahsil edilen tutarların 6183 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi de dikkate alınarak red ve iade edilmesi

gerekmektedir.

7) 5736 sayılı Kanun, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda yer alan dava açma, itiraz, temyiz ve karar düzeltme başvuru süreleri ile cevap verme sürelerini değiştirmediğinden, uzlaşma vaki olmadıkça, idarece bu süreler esas alınmak suretiyle ihtilaflara ilişkin gerekli işlem ve başvuruların mükellefin uzlaşma başvurusunun bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yapılması gerekmektedir.

Ancak, 5736 sayılı Kanun kapsamında uzlaşarak ihtilaflarına son veren mükelleflerle ilgili olarak idarece yaratılmış ihtilaflardan da vazgeçileceği tabiidir.

8) 5736 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 6183 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde yapılmış olan teciller uzlaşma üzerine hükümsüz sayılacak ve yapılan ödemelerin (tecil faizi dahil) uzlaşılan

tutarlara ve gecikme faizine 6183 sayılı Kanunun 47 nci maddesine göre mahsup edilmesi ve fazla tahsil edilen tutarların 6183 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi de dikkate alınarak red ve iade edilmesi

gerekmektedir.

Bazı kamu alacaklarının uzalşma usulü ile tahsili hak. kanun (27.02.2008)

BAZI KAMU ALACAKLARININ UZLAŞMA USULÜ İLE TAHSİLİ HAKKINDA KANUN

MADDE 1 – (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere (beyana dayanan vergilerde bu tarihten önce verilmesi gereken beyannamelere) ilişkin olup bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla;

4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ikmalen, re’sen ve idarece tarh edilen vergi, resim, harçlar, fon payı ve bunlara bağlı vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük

(14)

cezalarından, vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay nezdinde dava açma, ilgisine göre itiraz ve temyiz süreleri geçmemiş veya ihtilaflı olup kanun yolu tüketilmemiş bulunanlar için bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ayın sonuna kadar aynı Kanunun uzlaşmaya ilişkin hükümlerine göre uzlaşma talep edilmesi ve uzlaşma sonucu tahakkuk eden vergi, resim, harçlar, fon payları ile bunlara bağlı vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının ve bu madde kapsamında yapılan uzlaşma tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizlerinin, ilk taksidi uzlaşma tutanağının düzenlendiği ayı takip eden aydan başlamak ve 18 ayda 18 eşit taksitte, taksit tutarları ilk taksit ödeme süresinin başlangıç tarihinden itibaren her ay ve kesri için ayrı ayrı binde iki oranında hesaplanacak faiziyle birlikte tamamen ödenmek şartıyla uzlaşmaya konu tutardan kalan alacakların tahsilinden vazgeçilir.

(2) 213 sayılı Kanunun 344 üncü ve geçici 27 nci maddeleri uyarınca vergi ziyaı cezası üç kat (iştirak halinde bir kat) olarak uygulanan tarhiyata ilişkin vergi ve cezalar ile bunlara bağlı usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları ve il özel idareleri ile belediyelere ait vergi, resim ve harçlar hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.

(3) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla uzlaşma veya tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunulmuş ancak tarhiyat öncesi uzlaşma taleplerinde uzlaşma günü verilmiş olmakla birlikte henüz uzlaşma günü gelmemiş, diğer uzlaşma taleplerinde ise henüz uzlaşma günü verilmemiş veya uzlaşma günü gelmemiş talepler ile uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağa yazılan nihai teklifin kabulü için henüz süresi geçmemiş alacaklara ilişkin uzlaşma talepleri, 213 sayılı Kanun hükümlerine göre sonuçlandırılır. Şu kadar ki mükelleflerin, bu madde hükmünden yararlanmak istemeleri halinde kendilerine tayin edilen uzlaşma gününde bu taleplerini yazılı olarak beyan etmeleri zorunludur.

Uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağa yazılan nihai teklifin kabulü için henüz süresi geçmemiş olan mükellefler ise dava açma süresi içinde yazılı başvuruda bulunmak, dava açmamak ve nihai teklifte yazılı tutarı kabul etmek koşuluyla bu madde hükmünden yararlanabilir.

(4) Mükelleflerin bu madde hükmünden yararlanabilmeleri için tarh edilen vergi, resim, harçlar ve fon payları ile kesilen cezalara karşı dava açmamaları, açılmış davalardan uzlaşma tutanağını imzaladıkları tarihte vazgeçmeleri şarttır. Uzlaşma tutanağını imzalayan mükelleflerce davadan vazgeçme dilekçeleri uzlaşma komisyonuna verilir ve bu dilekçelerin komisyona verildiği tarih, ilgili yargı merciine verildiği tarih sayılarak dilekçeler ilgili yargı merciine gönderilir.

(5) Bu madde hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve açtıkları davalardan vazgeçen mükelleflerin, ihtilafları ile ilgili olarak daha önce verilmiş ve kanun yolu tüketilmemiş kararlar uyarınca, taraflara tebliğ edilip edilmediğine bakılmaksızın işlem yapılmaz. İhtilafa ilişkin nihai kararın kesinleşmiş olması halinde bu madde hükmünden yararlanılamaz. Bu takdirde kesinleşmeye ilişkin kararların bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla taraflardan birine tebliğ edilmiş olması şarttır.

(6) Bu madde kapsamında uzlaşma sağlanan alacaklara ilişkin taksitlerin, süresinde ödenmemesi ya da eksik ödenmiş olması halinde, süresinde ödenmemiş veya eksik ödenmiş taksit tutarı; son taksit ödeme süresi sonuna kadar, ödenmeyen ya da eksik ödenen taksitin son taksite ait olması halinde ise bu tutara son taksiti izleyen ayın sonuna kadar her ay ve kesri için ayrı ayrı % 5 oranında, tahsil tarihine kadar geçen süre için ise 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre gecikme zammı tatbik edilerek ödeme emri tebliğine gerek kalmaksızın aynı Kanun hükümlerine göre cebren takip ve tahsil edilir.

(7) Bu madde kapsamına giren tutarlara karşılık Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış tahsilâtlar, bu madde kapsamında uzlaşılan tutarlara ve hesaplanan gecikme faizlerine 6183 sayılı Kanunun 47 nci maddesine göre mahsup edilir ve fazla tahsil edilen tutarlar red ve iade edilir.

(8) Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve madde kapsamında yapılacak başvuruların süresini bir aya kadar uzatmaya Maliye Bakanı yetkilidir.

MADDE 2 – (1) Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan

taşınmazların kullanılması nedeniyle tespit ve takdir edilen ancak 1/7/2007 tarihinden önce ilgilisine tebliğ edildiği halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan ecrimisil alacakları; bu Kanunun

(15)

yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ikinci ayın sonuna kadar ilgilisinin yazılı başvurusu üzerine, aynı yer ve mahalde bulunan emsal nitelikteki taşınmazlar için oluşmuş kira bedelleri veya ecrimisiller, varsa bunlara ilişkin emsal yargı kararları, gerektiğinde ilgisine göre belediye, ticaret odası, ziraat odası, borsa gibi kuruluşlardan veya bilirkişilerden edinilecek a l o m a l i y e . c o m bilgiler ile taşınmazın değerini

etkileyecek tüm unsurlar göz önünde bulundurulmak suretiyle takdiri yapan komisyonlarca yeniden tespit edilir. Tespit edilen ve idarece ilgilisine yazıyla bildirilen bu bedelin tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde kabul edilmesi ve varsa ecrimisil veya takip işlemlerine karşı açılmış davalardan vazgeçilmesi koşuluyla uzlaşma tutanağı düzenlenir. Davadan vazgeçme dilekçeleri komisyona verilir ve bu dilekçelerin komisyona verildiği tarih, ilgili yargı merciine verildiği tarih sayılarak dilekçeler ilgili yargı merciine gönderilir.

(2) Uzlaşılan bu bedel, talep edilmesi hâlinde ilk taksidi uzlaşma tutanağının düzenlendiği ayı takip eden aydan başlamak üzere 18 ayda 18 eşit taksitte, taksit tutarları ilk taksit ödeme süresinin başlangıç tarihinden itibaren her ay ve kesri için ayrı ayrı binde iki oranında hesaplanacak faiziyle birlikte ödenebilir.

Madde kapsamında uzlaşılan alacaklara ilişkin taksitlerin, süresinde ödenmemesi ya da eksik ödenmiş olması halinde, süresinde ödenmemiş veya eksik ödenmiş taksit tutarı; son taksit ödeme süresi sonuna kadar, ödenmeyen ya da eksik ödenen taksitin son taksite ait olması halinde ise bu tutara son taksiti izleyen ayın sonuna kadar her ay ve kesri için ayrı ayrı % 5 oranında, tahsil tarihine kadar geçen süre için ise 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre gecikme zammı tatbik edilerek ödeme emri tebliğine gerek kalmaksızın aynı Kanun hükümlerine göre cebren takip ve tahsil edilir.

(3) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ecrimisil ihbarnamesi veya ecrimisil düzeltme ihbarnamesinin tebliği üzerine taksitlendirilmiş olup ödenmekte olan ecrimisil alacaklarından kalan tutarların, yeniden tespit yapılmaksızın bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen süre ve şekilde ödenmesi mümkündür.

(4) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar, bu maddeye dayanılarak iade edilmez. Madde kapsamına giren alacakların, maddenin yürürlük tarihinden önce kısmen ödenmiş olması halinde, ödenmemiş tutar için madde hükmünden yararlanılır.

(5) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılacak yeniden tespit, değerlendirme ve takdir işlemleri bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren sekiz ay içinde sonuçlandırılır.

(6) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve beşinci fıkradaki süreyi iki aya kadar uzatmaya Maliye Bakanı yetkilidir.

MADDE 3 – (1) Mülga 18/6/1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun geçici 4 üncü maddesinin (13) numaralı fıkrası uyarınca kanuni ve ihtiyari yedek akçeler ile sermayenin azaltılmasına konu edilen zararların mülga 3/6/1949 tarihli ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4684 sayılı Kanunun 18 inci maddesi ile değişik 14 üncü maddesinin (7) numaralı bendi kapsamında matrahtan indirilebilmesine yönelik bankalar tarafından yargı mercileri nezdinde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla

yaratılmış ihtilaflar; bankaların bu zararların % 65’ini 2001 yılına ait kurum kazancının tespitinde geçmiş yıl zararı olarak dikkate almaları, izleyen yıllara ait kurumlar vergisi matrahının bu şekilde bulunan zarar tutarı esas alınarak düzeltilmesini kabul etmeleri ve bu konuda açtıkları tüm davalardan feragat ettiklerini bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde ilgili vergi dairesine ve yargı merciine bildirmeleri halinde, idarece sürdürülmez. Bankalar tarafından bu şartların yerine getirilmesi halinde, ilgili yıllara ait kurumlar vergisi matrahları, 213 sayılı Kanunun zamanaşımı hükümleri dikkate alınmaksızın düzeltilir.

(2) Birinci fıkra hükmüne göre yapılan düzeltme sonucu bankalara red ve iade edilmesi gereken bir tutar bulunması halinde bu tutar, bankaların bağlı bulundukları vergi dairelerine doğmuş ve doğacak borçlarına mahsuben iade edilir. Şu kadar ki, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bu konuda verilmiş yargı kararları gereğince red ve iade edilen bir tutar bulunması halinde mahsuben iade edilecek tutar, yargı kararı gereğince iade edilen tutardan mahsup edilmek suretiyle hesaplanır. Bu fıkra hükmüne göre, red ve iade edilecek tutarlar için herhangi bir faiz veya zam hesaplanmaz.

(3) Bu madde gereğince red ve iadesi gereken tutardan daha fazla bir tutarın yargı kararları gereğince iade edilmiş olması halinde aradaki fark, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ayın sonuna

(16)

kadar bankalarca red ve iadeyi yapan vergi dairesine bildirilir ve yapılan bu bildirim üzerine ilgili yılın kurumlar vergisi olarak tarh ve tahakkuk ettirilen vergi aynı sürede ödenir. Tahakkuk eden bu vergi için gecikme faizi ve vergi cezası uygulanmaz. Bu fıkra ile belirlenen sürede ödenmeyen vergi, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilir.

(4) Madde hükmünden yararlanmak üzere başvuruda bulunan bankalarca mülga 4389 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin (13) numaralı fıkrasının uygulamasına yönelik olarak herhangi bir dava açılamaz.

(5) Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

MADDE 4 – (1) 8/5/1991 tarihli ve 3717 sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanunun 2/A maddesi uyarınca 15/5/2004-15/7/2006 tarihleri arasında yapılan ödemeler, damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tâbi tutulmaz. Anılan dönemlere ilişkin olarak yapılan ödemeleri gelir vergisi tevkifatına tabi tutulan mükelleflerin; tarha yetkili vergi dairelerine başvurmaları halinde Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslara göre red ve iade işlemleri yapılır.

(2) 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (e) bendiyle istisna edilen işlemlerle ilgili olarak, 31/7/2004 tarihinden önceki dönemlere yönelik tarhiyat yapılmaz, daha önce yapılan tarhiyatlardan vazgeçilir, tahakkuk eden tutarlar terkin edilir. Tahsil edilmiş tutarlar red ve iade edilmez.

MADDE 5 – (1) 18/2/1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu kapsamına giren taşıtlarla ilgili mükellef değişikliği dışındaki vergilendirme unsurlarının herhangi bir sebeple hatalı belirlenmesi nedeniyle, 1/1/2004 ila 31/12/2007 tarihleri arasındaki dönemlere ilişkin olarak mükellefler adına ilk tahakkuktan sonra ilaveten tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergisinin; dava açılmaması, açılmış davalardan vazgeçilmesi ve 30/6/2008 tarihine kadar (bu tarih dahil) ödenmesi şartıyla, bu vergilere ait gecikme zamlarının tahsilinden vazgeçilir, daha önce ödenmiş olan gecikme zamları mükellefin aynı tarihe kadar yapacağı yazılı başvuru üzerine red ve iade edilir. Bu maddede öngörülen sürede tamamen

ödenmeyen motorlu taşıtlar vergisinin ödenmemiş kısmı, tahakkuk etmiş sayıldığı tarihten itibaren hesaplanacak gecikme zammıyla birlikte takip ve tahsil edilir. Bu fıkra hükmü, istisna ve muafiyetlerin herhangi bir sebeple hatalı uygulanması nedeniyle anılan dönemlere ilişkin olarak tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergileri için de uygulanır. Bu fıkrada öngörülen ödeme süresi içinde anılan Kanunun 13 üncü maddesinin (c) ve (d) bentlerinin uygulamasına devam olunur.

(2) 21/2/2001 tarihli ve 4629 sayılı Bazı Fonların Tasfiyesi Hakkında Kanun ile kaldırılan Federasyonlar Fonuna ödenmesi gerektiği halde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş olan tutarların tahsilinden vazgeçilir.

MADDE 6 – (1) 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

a) Ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “(344 üncü maddenin üçüncü fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilen tarhiyata ilişkin vergi ve ceza hariç)” ibaresi “(359 uncu maddede yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde tarh edilen vergi ve kesilen ceza ile bu fiillere iştirak edenlere kesilen ceza hariç)” şeklinde,

b) Ek 11 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “(344 üncü maddenin üçüncü fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilecek tarhiyata ilişkin vergi ve ceza hariç)” ibaresi “(359 uncu maddede yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde tarh edilecek vergi ve kesilecek ceza ile bu fiillere iştirak edenlere kesilecek ceza hariç)” şeklinde,

değiştirilmiştir.

MADDE 7 – (1) Bu Kanunun 6 ncı maddesi 8/2/2008 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 8 – (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 26/2/2008

(17)

(KDV G.T. / 108) Tevkifat Uygulaması ve Konaklama birimlerinde kdv (26.02.2008)

KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ / 108

Katma değer vergisi (KDV) uygulamalarına ilişkin olarak aşağıdaki düzenleme ve açıklamalara gerek duyulmuştur.

A. KONAKLAMA TESİSLERİNDE KDV UYGULAMASI

1. Seyahat Acentelerinin Geceleme Hizmetleri İçin Verdikleri Aracılık Hizmetleri

8/2/2008 tarihli ve 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2008/13234 sayılı Kararname ile 2007/13033 sayılı Kararnamenin 25 inci sırasına; “1618 sayılı Kanun hükümlerine göre Kültür ve Turizm Bakanlığından işletme belgesi almış seyahat acenteleri tarafından müşteriye aktarılan geceleme hizmet tutarı ve bu hizmete ilişkin aracılık bedellerine de konaklama tesislerinde verilen geceleme hizmetlerinin ait olduğu oran uygulanır.”

ibaresi eklenmiştir.

Bu değişikliğe göre, 9/2/2008 (bu tarih dahil) tarihinden itibaren geceleme hizmet bedelinin seyahat acentesi tarafından hizmeti fiilen alan kişiye aktarılmasında, aktarılan geceleme hizmeti ve buna ilişkin komisyon toplamına % 8 KDV oranı uygulanacaktır.

Acentenin geceleme hizmetine aracılık karşılığında konaklama tesisine fatura düzenlemesi halinde bu faturada gösterilen bedel üzerinden de % 8 KDV hesaplanacaktır.

Ancak, acentelerin müşteriye düzenlediği faturada yer alan toplam tutarın, geceleme hizmeti ile buna ilişkin komisyon ücreti dışındaki kısmı ise genel oranda KDV’ye tabi olacaktır.

Öte yandan seyahat acenteleri, geceleme hizmeti vermeyip bu hizmete aracılık etmektedirler. İndirimli oran uyguladıkları tutarlar, konaklama işletmesinin acenteler tarafından müşteriye aktarılan hizmet bedeli ile buna ilişkin aracılık hizmet bedelidir. Bu nedenle acentelerin bu işlemlerle ilgili olarak KDV Kanununun (29/2) maddesi kapsamında iade talebinde bulunamayacakları tabiidir.

2. Seyahat Acentelerince Düzenlenecek Faturalar

Seyahat acentelerinin düzenleyecekleri faturaların içeriği ile ilgili açıklamaların yer aldığı 107 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (C/2.3) bölümünün dördüncü paragrafı yürürlükten kaldırılmıştır.

3. Konaklama Tesislerindeki Yiyecek-İçecek Hizmetleri

a) Konaklama Tesislerinin Bünyesindeki Hizmet Birimlerinin Niteliğine İlişkin Belgelerin İbrazı

107 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (C/1.1) bölümünde, konaklama tesislerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı veya ilgili Belediyeye başvurarak, bünyelerinde bulunan yiyecek ve içecek sundukları mekanların niteliğine ilişkin bir yazı alarak bağlı oldukları vergi dairesine ibraz

edecekleri belirtilmiştir.

Turizm işletmesi belgesine sahip konaklama tesislerinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen söz

(18)

konusu belgede, yiyecek ve içecek sunulan mekanların açıkça belirtilmiş olması gözönüne alınarak, Bakanlıktan ayrıca bir yazı alınması zorunluluğu kaldırılmıştır. Buna göre, bu kapsamdaki konaklama tesislerince vergi dairesine turizm işletmesi belgesinin bir örneğinin ibraz edilmesi yeterli olacaktır.

Turizm işletmesi belgesine sahip olmayan mükellefler ise kendilerine ruhsat veren yerel yönetim biriminden alacakları yazıyı vergi dairesine ibraz edeceklerdir.

b) Konaklama Tesislerinin Bünyesindeki Hizmet Birimlerinde KDV Uygulaması

2007/13033 sayılı Kararnamenin eki II sayılı listenin B bölümünün 24 üncü sırasına göre kahvehane, kır kahvesi, çay bahçesi, çay ocağı, kıraathane, kafeterya, pastane, ayakta yemek yenilen yerler, yemeği pakette satan veya diğer şekillerde yemek hizmeti sunan yerler, lokanta, içkili lokanta, kebapçı ve benzeri yerlerde verilen hizmetlerde 1/1/2008 tarihinden itibaren % 8 KDV oranı uygulanmaktadır.

Buna göre, otel, motel, pansiyon, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerinin bünyesindeki;

– lokanta, restaurant, restaurante, – alakart lokantası,

– kahvaltı salonu, – açık yemek alanı, – yemek terası,

– kafeterya, snack bar, vitamin bar, – pasta salonu,

– lobi

gibi mekanlarda verilen hizmetlerde % 8 oranında KDV uygulanacaktır. Bu yerlerde alkollü içecek

servisinin de bulunması halinde 107 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (C/1.1) bölümünün ikinci paragrafında yapılan açıklamalar çerçevesinde işlem yapılacağı tabiidir.

Öte yandan, konaklama tesislerinin bünyesinde yer alan ve yukarıda sayılanlar dışında kalan mekanlarda verilen hizmetler ise genel vergi oranına tabi olacaktır.

B. TEVKİFAT UYGULAMASI

1. Pamuk, Tiftik, Yün ve Yapağı ile Ham Post ve Deri Teslimlerinde Tevkifat Uygulaması

107 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (A/2) bölümünde tevkifat kapsamına alınan mallarda tevkifat oranının, bu Tebliğin yayımını izleyen günden başlamak üzere % 90 olarak uygulanması uygun görülmüştür.

2. Büyük ve Küçükbaş Hayvan Etlerinin Tesliminde Tevkifat Uygulaması

Büyük ve küçükbaş hayvanların etlerinin (sakatat ve bağırsak dahil) teslimlerinde, bu Tebliğin yayımını izleyen günden başlamak üzere 1/2 oranında tevkifat uygulanması uygun görülmüştür.

Bu kapsamdaki tevkifat uygulamasından doğan iade talepleri, 107 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (A/2) bölümünde yer alan iade uygulamasına ilişkin açıklamalar çerçevesinde yerine getirilecektir.

3. Tevkifatın Sınırı

KDV Kanununun 17/1 inci maddesinde sayılan kurum ve kuruluşların (tarımsal amaçlı kooperatifler hariç), sermayelerinin % 51 veya daha fazlası kamuya ait işletmelerin ve özelleştirme kapsamındaki kuruluşların bu bölümde belirtilen teslimlerinde tevkifat uygulanmayacaktır. Diğer mükellefler tarafından yapılacak teslimlerde faturada gösterilen işlem bedelinin hesaplanan KDV ile birlikte, Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesine göre belirlenen fatura düzenleme sınırının altında olması halinde de tevkifat

uygulanmayacaktır.

(19)

4. Bildirim Zorunluluğu ve Müteselsil Sorumluluk

Bu bölümde tevkifat kapsamına alınan işlemlerde satıcılar, tevkifat uygulanan satışları ile satış yaptıkları alıcılara ait bir listeyi izleyen ayın 15 inci gününün mesai saati bitimine kadar bağlı oldukları vergi dairesine vermek zorundadırlar.

Buna göre tevkifat uygulanan her satış faturası itibariyle;

-faturanın tarih ve numarası,

-tevkifat uygulanan malın cinsi, miktarı, tutarı,

-teslimin tabi olduğu KDV oranı, toplam hesaplanan KDV tutarı, alıcı tarafından tevkif edilen ve satıcı tarafından beyan edilecek KDV tutarları,

-alıcının kimlik bilgileri ile bağlı olduğu vergi dairesi ve vergi kimlik numarası,

bir liste halinde düzenlenerek satıcı mükellefler tarafından doğruluğu imza ve kaşe tatbik edilmek suretiyle onaylanacak ve yukarıda belirtilen süre içinde vergi dairesine verilecektir.

Belirtilen süre içinde bu listeyi vermeyen veya eksik veren satıcılar, alıcının tevkifat tutarını beyan

etmemesi veya beyan etmekle birlikte vergi dairesine ödememesi halinde Hazineye intikal etmeyen vergi tutarlarının ödenmesinden alıcılar ile birlikte müteselsilen sorumlu olacaktır.

Bazı ürünlerdeki asgari maktu vergi tutarları (15.02.2008)

Karar Sayısı : 2008/13210

Ekli “4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa Ekli (III) Sayılı Listenin (A) Cetvelinde Yer Alan Bazı Mallarda Uygulanan Asgari Maktu Özel Tüketim Vergisi Tutarlarına İlişkin Karar”ın yürürlüğe konulması;

Maliye Bakanlığının 1/2/2008 tarihli ve 10193 sayılı yazısı üzerine, adı geçen Kanunun 12 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 4/2/2008 tarihinde kararlaştırılmıştır.

4760 SAYILI ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ KANUNUNA EKLİ (III) SAYILI LİSTENİN (A) CETVELİNDE YER ALAN BAZI MALLARDA

UYGULANAN ASGARİ MAKTU ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ TUTARLARINA

İLİŞKİN KARAR

Uygulanacak asgari maktu özel tüketim vergisi tutarları

MADDE 1 – (1) 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) sayılı listenin (A) cetvelinde yer alan aşağıdaki malların asgari maktu vergi tutarları karşılarında gösterildiği şekilde yeniden belirlenmiştir.

Asgari Maktu Vergi Tutarı

G.T.İ.P.No Mal İsmi (YTL)

(20)

22.04 Taze üzüm şarabı (Kuvvetlendirilmiş şaraplar dâhil); üzüm şırası (20.09 pozisyonunda yer alanlar hariç)

(Köpüklü şaraplar ve diğer üzüm şıraları hariç) 1,7500 2206.00 Fermente edilmiş diğer içkiler (Elma şarabı, armut şarabı, bal

şarabı gibi), tarifenin başka yerinde belirtilmeyen veya yer almayan fermente edilmiş içkilerin karışımları ve fermente

edilmiş içkilerle alkolsüz içkilerin karışımları 1,7500 Yürürlük

MADDE 2 – (1) Bu Karar yayımını izleyen gün yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 3 – (1) Bu Karar hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

2008 yılı özürlü, eski hükümlü ve terör mağduru çalıştırma oranı (14.02.2008)

İŞVERENLERİN ÇALIŞTIRMALARI GEREKEN ÖZÜRLÜ, ESKİ HÜKÜMLÜ VE TERÖR MAĞDURLARINA İLİŞKİN ÇALIŞTIRMA ORANLARININ TESPİTİNE DAİR 2005/9077 SAYILI KARARNAMENİN EKİ KARAR’IN 2008 YILINDA DA UYGULANMASI HAKKINDA KARAR (BKK 2008/13196)

Sayı: 26786

Karar Sayısı : 2008/13196

İşverenlerin elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları işyerlerinde çalıştırmaları gereken özürlü, eski hükümlü ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesinin (B) fıkrası kapsamındaki terör mağduru çalıştırma oranlarının belirlenmesine ilişkin 27/6/2005 tarihi ve 2005/9077 sayılı Kararnamenin eki Karar’ın, 1/1/2008-31/12/2008 tarihleri arasında da uygulanması; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının

16/1/2008 tarihli ve 2745 sayılı yazısı üzerine, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı Kanunun 30 uncu maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 22/1/2008 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Karar Sayısı : 2005/9077

İşverenlerin elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları işyerlerinde çalıştırmaları gereken özürlü, eski hükümlü ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesinin (B) fıkrası kapsamındaki terör mağduru çalıştırma oranlarının belirlenmesine ilişkin ekli Karar’ın yürürlüğe konulması; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 23/6/2005 tarihli ve 39770 sayılı yazısı üzerine, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı Kanunun 30 uncu maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 27/6/2005 tarihinde kararlaştırılmıştır.

27/6/2005 Tarihli ve 2005/9077 Sayılı Kararnamenin Eki KARAR

Madde 1 — 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 30 uncu maddesine göre işverenlerin elli veya

(21)

daha fazla işçi çalıştırdıkları işyerlerinde çalıştırmaları gereken özürlü, eski hükümlü ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesinin (B) fıkrası kapsamındaki terör mağdurları için öngörülen toplam çalıştırma oranı %6’dır.

Madde 2 — 4857 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi kapsamına giren işyerlerinde oranlar; kamu işyerlerinde özürlüler için %4, eski hükümlüler için %2 olarak; özel sektör işyerlerine özürlüler için %3, eski hükümlüler için %1, terör mağdurları için de %2 olarak belirlenmiştir.

Madde 3 —Bu Karar 1/1/2006 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 4 —Bu Karar hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

(G.V. Sirk /66) 2007 yılı Ekim-Aralık dönemine

ilişkin dördüncü geçici vergi uzatıldı (13.02.2008)

Gelir Vergisi Sirküleri/66 1-Giriş

Ekim-Aralık /2007 dönemine ilişkin dördüncü üç aylık geçici vergi beyannamesinin verilme süresinin uzatılması bu Sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2. Dördüncü Üç Aylık Geçici Vergi Beyannamesinin Verilme Süresinin Uzatılması

Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 inci ve Kurumlar Vergisi Kanununun 32 inci maddesi hükümlerine göre, geçici vergi beyannameleri ilgili üç aylık dönemi izleyen ikinci ayın ondördüncü günü akşamına kadar bağlı olunan vergi dairesine verilmekte ve tahakkuk eden vergiler aynı ayın onyedinci günü akşamına kadar ödenmektedir.

Buna göre, Ekim-Aralık /2007 dönemine ait geçici vergi beyannamesinin 14 Şubat 2008 tarihine kadar verilmesi ve tahakkuk eden verginin Şubat ayının onyedinci günü akşamına kadar ödenmesi

gerekmektedir.

Ancak, yoğun yıl sonu işlemleri ile ilgili olarak Başkanlığımıza iletilen sorunlar nedeniyle, Vergi Usul Kanununun Mükerrer 28 nci maddesindeki yetkiye dayanılarak, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 2007 yılı Ekim-Aralık dönemine ilişkin dördüncü üç aylık geçici vergi beyannamelerinin verilme süresi 15 Şubat 2008 Cuma günü akşamına kadar uzatılmıştır.

Öte yandan, beyannamesini 15 Şubat tarihine kadar veren mükelleflerin beyan ettikleri vergiyi 17 Şubat 2008 günü akşamına kadar ödeyecekleri tabiidir.

Bilgi ve gereği ilgililere duyurulur.

Referanslar

Benzer Belgeler

Gelir vergisi ve kurumlar vergisi kanunlarına ilişkin 2022 yılında geçerli olacak parasal hadler 21 Aralık 2021 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 317 seri numaralı Gelir

İdareye teslim edilen rapora göre binada her hangi bir eksiklik yoksa veya eksiklik olsa bile bu eksikliğin tehlike oluşturmaması, tüm yapılan işin %5’inden az

Göksel ÇELEBİ’ ye ait “Konut Yapı Kooperatifleri Ve Yıllara Yaygın İnşaat Taahhüt Ve Onarım İşletmeleri Muhasebesi Örnek Uygulamalar” adlı çalışma

7326 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin altıncı fıkrasında, “(6) Bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla (bu tarih dâhil) 2918 sayılı Kanun uyarınca araç

İş Kanununda 24. madde, sağlık sebeplerine bağlı olarak işçinin haklı fesih hakkını ele almıştır. Bu hükme göre, bulaşıcı hastalığa yakalanan işçi, haklı olarak

3- Talep formunun Yapılan Harcamaların Ayrıntılarını Gösteren Tablo başlıklı 2A bölümüne idareler, başvuru tarihine kadar Kanunun 21/f ve 22/d (temsil ağırlama

24) Tıpta Uzmanlık hariç diğer araştırma görevlisi kadrolarından ilişiği kesilenlerin, araştırma görevlisi kadrosuna dönemeyeceğine ancak istemeleri halinde

Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında, 5228 sayılı Kanunun(1) 28 ve 31 inci maddeleri ile yapılan değişikliklerle, mükelleflerin işletmeleri bünyesinde