• Sonuç bulunamadı

SAĞLIKLI ORUÇ TUTMAK İÇİN BİTKİSEL ÖNERİLER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "SAĞLIKLI ORUÇ TUTMAK İÇİN BİTKİSEL ÖNERİLER"

Copied!
86
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

2016 SAYI:12

SAĞLIKLI ORUÇ TUTMAK İÇİN BİTKİSEL ÖNERİLER

SAHURSUZ ORUÇ

HASTALIKLARA DAVETİYE ÇIKARIR

BEZMİÂLEM VALİDE SULTAN’I ANMA HAFTASI ETKİNLİKLERİ

NE MUTLU O KUMANDANA

VE ASKERE

(2)

BEZMIALEM INTERNATIONAL CLINIC,

(3)

Sayın Okuyucularım,

Yeni bir sayımızla daha siz değerli okurlarımıza seslenmekten dolayı son derece mutluyum. Bu sayımızda da karşınıza birbirinden güzel ve faydalı konularla çıkmak için çaba gösterdik.

Bildiğiniz üzere Üniversitemiz ve Hastanemiz her zaman hayırla yad ettiğimiz Bezmiâlem Valide Sultan tarafından kurulmuştur.

Her mayıs ayında çeşitli etkinliklerle andığımız Bezmiâlem Valide Sultan’ı bu sene de bir hafta boyunca yad ettik. Bir eğitim-öğretim yılını daha geride bıraktık ve Üniversitemiz yeni öğrencilerimize kapılarını açmak için şimdiden çalışmalara başladı. Bu sayımızda Üniversitemizi tercih etmeyi düşünen öğrencilerimize yardımcı olmak için aday öğrencilerimize fakültelerimizi, enstitümüzü ve meslek yüksek okulumuzu tanıttık. Sağlık alanında çalışmak isteyen herkesi üniversitemize beklediğimizi belirterek, sınava giren tüm öğrencilerimize bir kez daha başarılar diliyorum.

Köklü bir geçmişe sahip olan Hastanemiz, 1913 yılından günümüze kadar bilimsel çalışmalar ve yayınlarda öncülük yaptı. Bu çalışmaların en sonuncusu Bezmiâlem Science dergisidir. Bezmiâlem Science, ulusal ve uluslararası otoriteler tarafından indekslendi ve yeni doçentlik kriterlerini karşılamayı başardı. Bu sayımızda sizlere Bezmiâlem Science’ın başarı öyküsünü anlattık.

Dergimizin bu sayısının on bir ayın sultanı Ramazan’a denk gelmesi bizleri bir hayli mutlu etti. Bu yüzden bir sağlık kurumu olarak orucun faydalarını, ne tür gıdalarla beslenmemiz gerektiğini anlatmaya çalıştık.

Sözlerimi tamamlarken İstanbul’un Fethi’nin 563'üncü yılında Fatih Sultan Mehmet Han ve şanlı ordusu başta olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle andığımızı belirtmek istiyorum.

Bunun yanı sıra Ramazan ayının ülkemize bereket, sağlık ve bol muhabbet getirmesini diliyorum. Sağlık ve esenlikle kalın.

Saygılarımla…

Prof. Dr. Adem AKÇAKAYA

Editör

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi adına imtiyaz sahibi Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu

Editör

Prof. Dr. Adem Akçakaya aakcakaya@bezmialem.edu.tr

Yayın Kurulu Prof. Dr. Adem Akçakaya Hastane Genel Koordinatörü

Prof. Dr. Ahmet Belce Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı

Prof. Dr. Erdal Tekarslan Öğretim Üyesi

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin Agar Öğretim Üyesi

Şehlem Ertekin Kurumsal İletişim Direktörü

Yayın Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin Agar

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Şehlem Ertekin sertekin@bezmialem.edu.tr Sorumlu Yazı İşleri Müdür Yrd.

Eren Sayar esayar@bezmialem.edu.tr

Tasarımcı Grafiker Şehnaz Yüceer Tasarım ve Görsel Yönetim BVU Kurumsal İletişim Direktörlüğü

Baskı İhlas Matbaacılık

İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi No:23 Tel: 0212 454 35 06

Yayın Türü Bezmiâlem Yayın Grubu’nun

süreli yayınıdır.

Üç ayda bir yayınlanır. Ücretsizdir.

Adres

Adnan Menderes Bulvarı Vatan Cad. 34093 Fatih / İstanbul

www.bvu.edu.tr 12 Sayı 2016

Yazı ve reklamların içerik sorumluluğu sahiplerine aittir. Kaynak gösterilerek alıntı

yapılabilir.

(4)

İÇİNDEKİLER

BEZMİÂLEM VALİDE SULTAN'I ANMA HAFTASI

NE MUTLU O KUMANDANA VE ASKERE

12

08 16

BEZMİÂLEM'DE AMACIMIZ TOPLUMA VE İNSANLIĞA FAYDALI BİREYLER YETİŞTİRMEKTİR

Bezmiâlem Science Ulusal ve Uluslararası İndekslerde Prof. Dr. Adem Akçakaya

Deri Kanserleri Konusunda Referans Merkezlerden Biriyiz

Prof. Dr. Nahide Onsun

Ne Mutlu O Kumandana ve Askere Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin Agar

Bezmiâlem Valide Sultan'ı Anma Haftası Prof. Dr. Erdal Tekarslan

Bezmiâlem'de Amacımız Faydalı Bireyler Yetiştirmektir

Ahmet Akça

08

Stres Hastalık Mı Yoksa Hasta Eden Bir Şey Mi

Prof. Dr. İsmet Kırpınar

26 12

Kalp Hastalıklarıyla Yaşamak Zorunda Değilsiniz

Doç. Dr. Mehmet Ergelen

46 16

20 24

Sağlıklı Oruç Tutmak İçin Bitkisel Ürünler Prof. Dr. Murat Kartal

Üniversitemizde I. Ulusal Tıp Öğrenci Kongresi Düzenlendi

Diş Eti ve Burun Kanamaları Lösemi Habercisi Olabilir

Doç. Dr. Fatma Betül Çakır

Sahursuz Oruç Hastalıklara Davetiye Çıkarır Prof. Dr. Metin Başaranoğlu

Parkinson Son Değil Tedavisi Mümkün Uzm. Dr. Elif Gökçal

44

30

34

38

40

(5)

72

BAKIM HİZMETLERİNDE KALİTEYİ ARTTIRMAK BİRİNCİ ÖNCELİĞİMİZ

TIP FAKÜLTEMİZ TOPLUMA HİZMET EDEN VE İYİ

İLETİŞİM KURABİLEN HEKİMLER YETİŞTİRİYOR

DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTEMİZ, KENDİNİ GELİŞTİRMEYE İNANAN HEKİM VE BİLİM İNSANLARI YETİŞTİRİYOR

50

67

Bakım Hizmetlerinde Kaliteyi Arttırmak Birinci Önceliğimiz

Uzm. Hem. Merve Meşedüzü

Diş Hekimliği Fakültesi Prof. Dr. Serdar Üşümez

72

Hemşirelik Haftası Etkinliklerle Kutlandı

52 50

BVU Kosova’da Hayırla Anılıyor Yrd. Doç. Dr. İlhami Gültepe

Üniversitemizin En Genç Profesörü Prof. Dr. Sabri İlhan Ramoğlu

54 57

Basında BVU

58

Aktüel Bülten

60

Tıp Fakültesi

Prof. Dr. Dilek Sema Arıcı

67

Sağlık Bilimleri Fakültesi Prof. Dr. Ahmet Belce

Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Doç. Dr. Gökçen Başaranoğlu

Sağlık Bilimleri Enstitüsü Doç. Dr. Mustafa Taşdemir Eczacılık Fakültesi Prof. Dr. Gülaçtı Topçu

74

78

82

84

(6)

www.bvu.edu.tr 0212 523 22 88

Sağlıkta İlklerin Üniversitesi

(7)
(8)

Üniversitemizin ve hastanemizin kuruluşundan itibaren geçirdiği safhaları ve tarihini anlatabilir misiniz?

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi 2010 yılında Bezmiâlem Vakıf Gureba Hastanesi’nin üniversiteye dönüştürülmesiyle kurulmuş bir sağlık üniversitesidir.

Üniversitemizin kuruluş hikâyesine baktığımızda Bezmiâlem Vakıf Gureba-i Müslimin Hastanesi, Bezmiâlem Valide Sultan’ın kurduğu en büyük kurumlarından biridir. Bezmiâlem Valide Sultan, tıpkı diğer emsalleri gibi ( Hürrem, Nurbanu, Hatice Turhan, Nakşıdil, Mihrişah, Pertevniyal Sultanlar) mümine, hayırsever, maddî varlıklarını hayır yoluna sarf eden farklı insanlardandı. Genç yaşta valide sultan olunca, oğlu Abdülmecid Han’ı da ikna ederek ve yönlendirerek kısacık ömrünü hayır eserleriyle doldurmuştur.

Eğitimde, sağlıkta, sosyal ve dini hayatta yaptırdığı eserler halen bizlerin hizmetindedir. Cağaloğlu’ndaki lise binası, yurt içinde ve bugün yurt dışında kalmış çeşmeler, vakfettiği Terkos Gölü, Galata Köprüsü ve üniversitemizin esasını teşkil eden Gurabâ-i Müslimin Hastanesi ve onun bir benzeri olan Mekke’de yapımına başlanıp, torunu Abdülhamit Han tarafından bitirilen Gurabâ-i Müslimin Hastanesi sayabildiklerimizdir.

Bezmiâlem Valide Sultan’ın kurduğu vakıf, Osmanlı döneminde de kurulan en büyük vakıflardan bir tanesidir. 1843 yılında bu vakfa bağlı olarak hastane inşası yapılmıştır ve öncelikle Müslüman halka, daha sonra herkese hizmet eden bir sağlık kurumu

haline gelmiştir. Bu hastane bildiğimiz kadarıyla o dönemin organize olarak kurulmuş ilk hastanesi konumunda bulunmaktadır. 1843 yılından 2010 yılına kadar aralıksız bu sağlık hizmetine devam edilmiştir.

Bu vakıf 173 yıl önce kurulan ve kurulduğu yıldaki hizmetini sürdüren nadir vakıflardan birisidir. 2010 yılına gelene kadar Cumhuriyet döneminde hastane birçok aşamalardan geçti. 2010 yılına gelindiğinde dönemin Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, buranın bir sağlık üniversitesi olmasına karar kıldı. Böylece üniversitemiz faaliyetlerine başladı. Üniversitemizde 4 fakülte ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulumuz bulunmaktadır. Üniversitemiz kurulduğu günden itibaren birçok başarılı işe imza atmıştır. Geçen sene 4 yıllık bölümlerdeki öğrencilerimiz mezun oldular. Bu sene Diş Hekimliği ve Eczacılık öğrencilerimiz, seneye ise Tıp Fakültesi öğrencilerimiz mezun olacaklar.

Üniversite olduktan sonra hastanemizde verilen sağlık hizmetinin kalitesi de arttı. Hizmeti üreten sağlık elemanlarımızın, uzman doktorlarımızın yanına akademisyen doktorlarımız da dâhil oldu ve eğitim kalitemiz arttı. Bu bakımdan sağlık hizmetleri kalitemizin artmasında, üniversitemizin büyük etkisi oldu.

Bizi diğer vakıf üniversitelerinden ayıran özellikler nelerdir? Öğrenciler okulumuzu niçin tercih etmeli?

Öğrencilerimize ne tür imkânlar sunuyoruz?

Vakıf, kökü Asr-ı Saadet’e kadar giden ve ilk tatbikatını Peygamber Efendimizin ve büyük sahabelerinin yaptığı

Bezmiâlem Aktüel’in bu sayısında Mütevelli Heyet Başkanımız Ahmet Akça ile Üniversitemizin kuruluş hikayesi ve öğrencilerimizi bekleyen olanakları konuştuk.

AHMET AKÇA / BVU MÜTEVELLİ HEYET BAŞKANI

BEZMİÂLEM'DE

AMACIMIZ TOPLUMA VE İNSANLIĞA FAYDALI

BİREYLER YETİŞTİRMEKTİR

(9)

bir faaliyet tarzıdır. Allah rızasını kazanmak maksadıyla, malını mülkünü insanların istifadesine sunmak ve bu yolla günümüzde ancak devletlerin yapabileceği yol, su, eğitim, sağlık gibi kamu faaliyetlerinin hayırseverler tarafından hayata geçirilmesi esasına dayanan, maddî ve manevî yönü olan ve sevabı hiç kesilmeyecek bir ibadettir. Dinî tabirle ifade etmek istersek sadaka-i cariye yani sevabı hiç kesilmeyen sadakadır.

Ecdadımız da kendi güçleri nispetinde İslam topraklarını vakıf eserlerle doldurmuşlardır. Selçuklu ve Osmanlı tatbikatı bize bunu açıkça göstermektedir.

Bu bakımdan, vakıf eserleri toplumların ihtiyaçlarının karşılanması, toplumdaki sosyal dengelerin düzenli olması, gönüllerin ortak duygularla birbirlerine karşı muhabbetli olması hep bu vakıf anlayışının, bencil olmama anlayışının neticesidir, diye düşünüyoruz.

Türkiye’de üniversite sayısı 2002 yılından bu yana çok arttı. Devlet üniversitelerinin yanı sıra özel vakıfların kurduğu vakıf üniversiteleri fazlalaştı. Bunlar vakıf üniversiteleri olarak adlandırılıyor ancak Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi, Bezmiâlem Valide Sultan Vakfı, Sultan Abdülhamid Han Vakfı ve Silahtar Abdullah Ağa Vakfı’nın birleşiminden oluşmuş, Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı bir üniversitedir. Vakıf üniversitelerinde kurucuları hayatta olan ve olmayan üniversiteler arasında fark vardır. Bugün birçok vakıf üniversitesini kuranlar aileleri itibariyle hayata

devam etmektedir ve bu üniversiteleri o ailelerin mütevelli heyetleri yönetebiliyor. Ama Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kurduğu bir üniversite olarak değerlendirilmelidir.

Bizim üniversitemiz FSM ile birlikte bu bakımdan diğer vakıf üniversitelerinden farklıdır. Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi’nin bir diğer farkı ise burasının yaptığı faaliyetleri itibariyle kâr amacının olmamasıdır. Burası tamamen iyi öğrenci yetiştirmek, iyi insan yetiştirmek, onları geleceğe hazırlamak, iyi eğitim almalarına vesile olmak ve mesleklerinde yetenekli bireyler olmalarını sağlamaktır.

Üniversitemizin bence en büyük avantajlarından biri şehrin merkezinde tarihi yarımadada yer almasıdır.

Ulaşım kolaylığının olması son derece önemli bir imkândır. Ayrıca bizim tüm fakültelerimiz birbirini tamamlayan ve aynı yerde bulunan fakültelerdir. Aynı kampüste, aynı yemekhanede, aynı sınıflarda yer alan öğrencilerimiz büyük avantajlara sahipler.

Okulumuzun tercih edilmesinde üniversitemizin lokasyonu ve fakültelerin aynı yerde olmasının da önemi büyük. Bunun yanı sıra genç bir üniversite olmamız ve öğretim üyesi sayımızın diğer üniversitelerle mukayese edildiğinde daha fazla olması da son derece önemlidir.

Öğrencilerimize iyi bir eğitim ve öğretim sunuyoruz.

Onları hayata hazırlamak için iyi bir kadromuz var.

(10)

Bunların yanı sıra gerekli cihaz, laboratuvar, amfilerimiz var. Üniversitemizdeki yeşil alanlar ile sağlıklı kampüslere sahibiz. Başarılı öğrencilerin burayı tercih etmeleri için bizler de burs imkânı sağlıyoruz. Ayrıca dünyayla da daha yakın ilişkilere girmemiz gerektiği için Amerika’dan Avrupa’ya ve Uzak Doğu’ya kadar birçok ülkeyle iş birliğimiz var. Öğrencilerimiz başka üniversitelere giderek yaz stajları yapabiliyorlar.

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi’ndeki projeleriniz nelerdir?

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi’nde biz, eğitim faaliyetlerimizi Vakıf Gureba Hastanesi’nden devraldığımız fiziki mekânlarda sürdürüyoruz. Bu mekânlarda daha iyisini nasıl yapabiliriz diye düşünerek mevcut fiziki şartları daha da iyileştirme konusunda çalışmalar yaptık.

Hastanemizin tüm katları elden geçirildi, bahçemizdeki binalar ihya edildi. Bundan sonra da Bezmiâlem Valide Sultan’ın vakıf arazisinde önümüzdeki yıl temelini atmayı düşündüğümüz büyük bir hastane inşası düşünüyoruz.

Bunun için de proje çalışmaları başladı. 2017’nin Mart ayında inşallah temel atmayı planlıyoruz. Bu proje ile bölgenin en büyük hastanelerinden birisini yapmış olacağız. Burası sadece hastane değil, aynı zamanda üniversitemizin bazı bölümlerinin eğitim verdiği bir bina olacak. Bunun dışında bu sene Eyüp Sultan’da Sağlık Bilimleri Fakültemizin eğitim vereceği bir bina hazırladık.

Kaliteli ve eğitime elverişli şekilde orayı donattık. Ayrıca Oditoryum inşaatı da devam etmektedir. Yine bu yıl içinde tamamlamayı planladığımız Beykoz’da Yaşam Bilimleri Enstitümüz var. Orası kısmen faaliyete geçti ve buraya 7 laboratuvar daha yapacağız.

Tercih dönemi Ramazan ayına denk geliyor. Ramazan ile vakıf kültürü arasındaki bağı anlatabilir misiniz?

Vakıflar, insana duyulan sevgi, saygı ve şefkatin müesseseleşmiş halidir. Vakıflar ayrıca insanların

hayatlarını kolaylaştırmak, onları daha rahat yaşatmak için gerekli tesislerin yapılmasını sağlamaktadır.

Buradaki asıl hedef insanların huzur ve mutluluğunu artırabilmektir. Ramazan da huzur, mutluluk ve bereket vermektedir. Ramazan Kur’an ve oruç ayıdır. Fakat aynı zamanda paylaşmanın yoğunlaştığı ve insanların birbirine daha da yakınlaştığı bir aydır. Bu nedenle Ramazanla vakıf hissiyatı arasında ciddi bir bağ vardır.

Tercih dönemimizin Ramazan'a denk gelmeside inşallah Ramazan ayının kendisi gibi bereketli olur.

Okulumuz fethin sembolü olan yarımadada bulunmaktadır. Bu konuyla ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Fetih, aslında “açmak” anlamına gelen bir kelimedir.

Bir şehri, bir ülkeyi açmak ve oraya ulaşmaktır. Fetih her millette var mıdır bilmiyorum, ancak fetih bizim kültürümüzde İslamiyet’in yeni topraklara açılması demektir. Dolayısıyla İstanbul’un fethi de kentin İslam coğrafyasına kazandırılmasını ifade etmektedir. Fetih bu bakımdan değerlidir. İslam orduları yağma ve değişiklik amacıyla değil, o yöre halkını İslam’la tanıştırmak için hareket etmiştir. Asıl fetih, kapıların açılmasından ziyade orada yaşayan insanların kalplerinin fethedilmesidir.

Osmanlı İmparatorluğu gittiği yerlerde hiçbir zaman insanların hayatlarına müdahalede bulunmamıştır.

Fetih sadece kapı açmak değil, aynı zamanda gönül kapılarını açarak fethetmektir. Fetih hiçbir zaman bitmez. Bezmiâlem Valide Sultan’ın mühründe yazan

“Muhabbetten Muhammed Oldu Hâsıl. Muhammedsiz Muhabbetten Ne Hâsıl. Zuhurundan Bezmiâlem Oldu Vasıl” sözü gönül fethinin önemini gözler önüne sermektedir.

Verdiğiniz bilgiler için ve bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.

(11)

www.bvu.edu.tr

0212 523 22 88

SAĞLIKTA İLKLERİN ÜNİVERSİTESİ

Sağlık Hizmetiyle Köklü

Eğitimiyle Öncü

(12)

Bezmiâlem

ValideSultan’› ANMA HAFTASI Bezm-i Âlem Gureba-i Müslimin Hastanesi

kurucusu, Sultan 2. Mahmud’un eşi ve Sultan Abdülmecit’in annesi

Bezmiâlem Valide Sultan, 2-8 Mayıs tarihlerinde düzenlenen bir dizi etkinliklerle anıldı.

Üniversitemizin hazırladığı Bezmiâlem Valide Sultan’ı Anma Haftası etkinlikleri kapsamında 2 Mayıs’ta Karaköy Tünel Girişi’nde “Valide Sultanların İstanbul’daki Hayratları” fotoğraf sergisi açıldı. Valide Sultanların eserlerinin yer aldığı fotoğraf sergisinin açılışına Rektörümüz Prof.

Dr. Rümeyza Kazancıoğlu, İETT Genel Müdür Yardımcısı Dr. Ahmet Bağış, Genel Sekreterimiz Zeynep Gökçen, Hastane Genel Koordinatörümüz Prof. Dr. Adem Akçakaya, Rektör Danışmanımız Prof. Dr.

Erdal Tekarslan, Tıp Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Sema Arıcı, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Serdar Üşümez ve çok sayıda öğrenci ile konuk katıldı. Karaköy Tünel girişinde düzenlenen etkinlikte açılış konuşmalarının ardından Fotoğraf Sergisi gezildi. Daha sonra ise tünele gelen yolculara ve tüm misafirlere Sultan Tatlısı ikram edildi.

02 - 08 MAYIS 2016

(13)

Bezmiâlem Valide Sultan kabri başında dualarla anıldı

Etkinlik kapsamında ikinci gün, Bezmiâlem Valide Sultan’ın Türbesi ziyaret edildi ve Marmaray’da “Valide Sultanların İstanbul’daki Hayratları” fotoğraf sergisi açıldı. Bezmiâlem Valide Sultan’ın Çemberlitaş’taki türbesi ziyaretine Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi yönetiminin yanı sıra İstanbul Vali Yardımcısı Sayın Osman Ateş katıldı. Türbe başında dua edilmesinin ardından bölgede bulunan misafirlere ve halka Sultan Tatlısı ikram edildi.

Bezmiâlem Valide Sultan’ın türbesine düzenlenen ziyaretin ardından Marmaray’ın Yenikapı İstasyonu’nda “Valide Sultanların İstanbul’daki Hayratları” Fotoğraf Sergisi açılışı yapıldı. Açılışa Devlet Demir Yolları 1.

Bölge Müdürü Halil Korkmaz katıldı. Açılış konuşmasını yapan Rektörümüz Prof. Dr.

Rümeyza Kazancıoğlu, Bezmiâlem Valide Sultan’ı ve yaptıklarını hayırla yâd ettiklerini söyledi. Açılışın ardından ise Üsküdar Meydanında Sultan Tatlısı ikramı yapıldı.

“Valide Sultanlar ve Hayratları” konulu konferans düzenlendi

Etkinliklerin üçüncü gününde Üniversitemizde “Valide Sultanlar ve Hayratları” konulu konferans düzenlendi.

Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’in konuşmacı olarak katıldığı konferansta Valide Sultanların hayratları ve yardımsever kişilikleri ele alındı.

Prof. Dr. Arzu Tozduman Terzi Bezmiâlem Valide Sultan ve hayatını anlattı

Bezmiâlem Valide Sultan’ı Anma etkinlikleri dördüncü gününde Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi’nde “Bezmiâlem Valide Sultan ve Hayatı” konulu konferans düzenlendi.

Prof. Dr. Arzu Tozduman Terzi’nin konuşmacı olarak yer aldığı etkinliğe, Vakıflar İstanbul 1.

Bölge Müdürü İbrahim Özekinci, Mütevelli Heyeti Başkanımız Ahmet Akça, Mütevelli Heyeti Üyelerimiz Prof. Dr. Aydın Gülan ve

(14)

Prof. Dr. İzzet Özgenç, Rektörümüz Prof.

Dr. Rümeyza Kazancıoğlu, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.

Musa Duman, Genel Sekreterimiz Zeynep Gökçen, Hastane Genel Koordinatörümüz Prof. Dr. Adem Akçakaya, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Genel Sekreteri Alim Türkyılmaz ile çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı.

Bezmialem Valide Sultan’ın günlük yaşantısından kesitler de aktaran Prof.

Dr. Arzu Tozduman Terzi, “Valide Sultan Osmanlı toplumunda unutulmayan bir sultandı. Kişiliğiyle ve hayırseverliğiyle döneminde çok sevilen bir kişiydi”

yorumunda bulundu.

Eyüp Sultan Yerleşkesi’nde sultan tatlısı dağıtıldı

Bezmiâlem Valide Sultan’ı Anma Haftası etkinlikleri kapsamında beşinci gün Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Eyüp Sultan Yerleşkesi’nde Sultan Tatlısı ikramı yapıldı.

Sultan Tatlısı ikramı sırasında Eyüp Sultan Yerleşkesini ziyaret eden Eyüp Kaymakamı Abdullah Dölek Eyüp Sultan Yerleşkemiz hakkında bilgi aldı.

(15)
(16)

Fetih ve Nasr surelerinde ifade ve işaret edilen hadise Mekke’nin fethidir. Böylelikle ilk fetih, daha sonraki fetihlerin prototipidir. Bu fetih esnasında nasıl davranılmış, insanlara ve eşyaya karşı nasıl muamele edilmişse, daha sonraki İslam fetihlerinde o prensipler ışığında – mümkün mertebe hareket edilmiştir. İslam orduları bir şehre fetih maksadıyla geldiklerinde önce teslim olmayı teklif ederler. Çünkü ayette de ifadesini bulduğu gibi barışta hayır vardır. Belli bir süre tanınır. Olumlu cevap alınmazsa savaş yolu tercih edilir. Yaşayanların kimler olduğu bilinmediği yerlerde gece yarısı baskınları yapılmaz, sabah vakti ezan okunarak harbe başlanırdı. Eğer Müslüman olduğu bilinmeyen insanlar varsa tedbir alınması istenirdi. Böylelikle bilmeden zulmedilmesinin önüne geçilmesi amaçlanırdı.

Daha sonraki dönemlerde gerçekleşen fetihlerde ve bizim burada söz konusu edeceğimiz İstanbul’un İslambol haline getirilmesinde de aynı şeyler geçerlidir.

İstanbul, tarih boyunca, defalarca muhasara edilmiştir. Sonuncusu Sultan Mehmed Han tarafından tasarlanmış, planlanmış, gerekli maddî ve manevî hazırlıklar yapılmış ve uzun süren bir kuşatmadan sonra

29 Mayıs 1453/ h. 857 tarihinde fetih gerçekleşmiştir.

Maddî hazırlıklar dendiğinde, ordunun en iyi şekilde donatılması, başta Urban Usta olmak üzere, harp teknolojisini geliştiren kişilerin katkısıyla imal edilen topların ve benzeri silahların askere verilmesi, denizden ve karadan yapılan çalışmalar, nihayet dünya tarihinde emsali görülmeyen bir şekilde gemilerin karadan Haliç’e indirilmesi gibi faktörleri anlıyoruz.

Manevî olarak ise, ordunun maneviyatının yükseltilmesi, âlim ve sufîlerin faaliyetleri, başta Akşemseddin Hazretleri olmak üzere manevî önderlerin fethin gerçekleşmesi için insan üstü çaba göstermeleri sayılabilir.

Akşemseddin Hazretleri sadece Sultan’ın hocalarından biri değildi. Osmanlı savaşlarında orduya bir şeyh efendi tayin edilirdi. Buna “ordu şeyhi” denirdi. Bu fetihte de bu makama Akşemseddin Hazretleri tayin edilmiş ve vazifeyi bu zat deruhte etmişti. Mesela Mora’nın fethinde de Yahya Şerafeddin Morevî bu makama tayin edilmişti. Ordunun manevî önderi de bu zat olmuştu.

“Yürü hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın.

Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.”

Fetih ve Nasr surelerinde ifade ve işaret edilen Mekke’nin fethi, daha sonrakilerin prototipidir. Mekke fethinde insanlara ve

eşyaya karşı nasıl davranılmışsa daha sonraki İslam fetihlerinde de o prensipler ışığında hareket edilmiştir.

YRD. DOÇ. DR. MEHMET EMİN AGAR / BVU ÖĞRETİM ÜYESİ

NE MUTLU

O KUMANDANA

VE ASKERE

(17)

BezmiâlemAktüel 2016 / 17 Akşemseddin’in diğer faaliyetleri yanında

Peygamberimizin (sav) Medine’ye hicretinden sonra mescit ve evi yapılıncaya kadar misafir olarak evinde ikamet ettiği kişi olan Halid b. Zeyd, daha meşhur ismiyle Ebu Eyyub El-Ensarî hazretlerinin kabrini bulması da ordunun üzerinde çok büyük ve müspet tesir uyandırmıştı ve askerin motivasyonunu en üst seviyeye çıkarmıştı.

Sultan’ın bu sıralarında ruh hali nasıldır diye düşünebiliriz. O, yukarıda söylediğimiz gibi örnek olarak Mekke’nin fethini almış ve iki cihan serveri (sav) Efendimizi rol model edinmişti. Nitekim yazmış olduğu şiirlerin birinde düşüncelerini, duygularını ve manevî dünyasını bize şöyle anlatmaktadır:

İmtisâli câhidu fillah olupdur niyyetüm

Din-i İslam’ın mücerred gayretidür gayretüm.

(Niyetim, Allah için cihad etmek olmuştur.

Gayretim sadece İslâm dininin gayretidir.)

Fazl-ı Hakk u himmet-i cünd-i ricâlullah ile

Ehl-i Küfrü ser-te-ser kahreylemekdür niyyetüm (Niyetim, Hakk’ın fazlı ve Allah dostları ordusunun himmetleriyle kâfirleri baştan başa kahretmektir.)

Enbiyâ vü evliyâya istinâdum var benüm

Lutf-i Hak’dandur hemân ümmîd-i feth ü nusretüm (Ben peygamberler ve velilere dayanırım. Fetih ve yardım ümidi ancak Hakk’ın lütfundandır.)

Nefs ü mâl ile n’ola kılsam cihânda ictihâd Hamdü lillah var gazâya sad-hezârân rağbetüm (Dünyada mal ve canımla cihad etsem ne olur?

Allah’a şükürler olsun ki gaza için yüz binlerce istek ve rağbetim vardır.)

Ey Mehemmed mu’cizât-ı Ahmed-i Muhtâr ile Umarum gâlib ola a’dâ-yı dîne devletüm.

(Ey Mehmed! Seçilmiş Ahmed’in (sav) mucizeleriyle devletimin din düşmanlarına galip geleceğini ümid ederim.)

Burada Sultan’ın hangi inanç ve duygularla hareket ettiğini açıkça görmekteyiz. Bu fikri destekleyecek diğer bir bilgiyi de Uzun Hasan’ın annesine verdiği cevapta görüyoruz: “Gazamız kale fethetmek değildir.

Zahmet din yolunadır. Zira bizim elimizde din kılıcı vardır. Eğer biz bu zahmeti seçmezsek, bize gazi demek yalan olur.”

Görülüyor ki Sultan Mehmed inancıyla, hayat görüşüyle, hedefleriyle tamamen Efendimizin (sav) yolunda bulunmuştur. Kuşatmayla birlikte teslim olmayı teklif etmiş, kabul görmeyince iki aya yakın bir zaman sonra fethi gerçekleştirmiştir. Şehre girince hemen İslam geleneğine göre fetih sembolü olarak Ayasofya’yı camiye tebdil etmiş ve ilk namazı orada kılmıştır. Vakit geçirmeden imar faaliyetlerine girişilmiş, nüfus dengesinin temini için başta Aksaray ve Karaman olmak üzere çeşitli bölgelerden aileler getirterek iskân çalışmalarına da hız vermiştir.

Panorama 1453 tarih müzesinden alıntıdır.

(18)
(19)

Güvendiği, inandığı ve İstanbul ahalisiyle uyum sağlayacak ailelerin getirtilip iskânı ile şehir Osmanlı İslam devletinin payitahtı haline gelmiş, Müslüman ve Gayrimüslim tebaası ile dünyanın sayılı şehirlerinden biri olmuştur. Bu kadar genç bir sultanın başının çok çabuk döneceği, dünyevî zevk ve hazlar peşinde koşacağı düşünülürken, tam tersine, nefsine hâkim olarak hedeflediği, çağının ilerisindeki bir üniter devlet hayalini hayata geçirmiş, ilim sağlık, toprak düzeni, vakıflar gibi sahalarda devrinin en yüksek seviyesine ulaşmıştır.

Zaten maddî fetih, en eski zamanlardan beri bütün fatihlerin yapa geldikleri şeylerdir. Önemli olan maddî ve manevî fetihlerin birbiriyle uyumlu şekilde gerçekleşmesidir.

Sultan Mehmed Han, kendine olan itimadı o kadar yüksek ve yaptığı işin şuurunda bir kişiydi ki mağlup

ettiği imparatorun üç yeğenini de yanına alarak üst seviyede vazifeler verdi. Bu üç eski prensin ikisi Müslüman olarak Mesih Mehmed Paşa, Has Murad Paşa adlarını alarak yüksek mevkilerde bulunarak çok büyük hizmetler yaptılar. Üçüncü kardeşleri Müslüman olmadı ama Balkanlarda Papalığa karşı istihbarat faaliyetini yöneten değerli bir devlet adamı oldu.

Gayrimüslim ahali üzerinde bu durumun oluşturduğu tesiri bir düşünelim, tasavvur edelim. İmparator adayları, üçü birden Sultan’ın hizmetine giriyor, Sultan da bunlara inanıp, güvenip onları en iyi şekilde değerlendiriyor. Biz olsak ne düşünürdük böyle bir durumda?

Kısaca söylersek, gerçek fetihler madde ve mânâ dengesiyle gerçekleştirilenlerdir. Tıpkı yegâne rol modelimizin yaptığı gibi. O’na salat ve selam olsun.

(20)

binlerce vatandaşımıza şefkat ve şifa kucağı olmuş ve ülkemizdeki bilimsel çalışmalara öncülük yapmıştır.

2010 yılında üniversite süreci başladıktan hemen sonra tüm anabilim dallarının kurulma aşaması hızla tamamlanmıştır. Tıp, Eczacılık, Sağlık Bilimleri Fakültelerine öğrenci alınarak tematik bir üniversite kimliği kazanmıştır. Köklü bir geçmişe sahip olan hastanemizin bilimsel çalışmalar ve yayınlarda yaptığı öncülükten bahsetmek istiyorum.

Yenibağçe'de Kâin Gureba-yı Müslimin Hastanesi, kurulduğu günden itibaren dönemin ilerisinde bir hastane olma özelliğini her zaman taşımaktadır.

Hastanemizin 1913 yılına kadar dayanan bilimsel

faaliyetlerini ilk önce Heyeti Fenniye yürütmüştür. Heyeti Fenniye, sertabip başkanlığında bütün tabipler ile sereczacıdan oluşmaktadır. Sertabip 15 günde bir Heyeti Fenniye üyelerini davet edip toplantı düzenlemek, tabiplerin ender görülen vakalarını tetkik etmek ve gerekli gördüklerini yurtiçi ve Avrupa’daki dergilerde yayınlamaktadır. Bu bilimsel faaliyetler zaman zaman sekteye uğrasa da, 1958 yılında tekrar eski canlılığını yakalamıştır. Her ay baştabip başkanlığında yapılan bilimsel toplantılara kliniklerde ve laboratuvarlarda çalışan mütehassıslar asistanları ile beraber katılır, bilimsel çalışmalar ve vaka takdimleri

Bezmiâlem Science dergisinin Web of Science-Emerging Sources Citation Index, EBSCO, CINAHL ve TÜBİTAK ULAKBİM TR Dizin tarafından indekslenmesi ve yeni doçentlik kriterlerini karşılaması üzerine derginin editörü Prof. Dr. Adem Akçakaya ile derginin bu başarısını konuştuk.

BEZMİÂLEM SCIENCE

ULUSAL VE ULUSLARARASI İNDEKSLERDE

PROF. DR. ADEM AKÇAKAYA / BVU HASTANE GENEL KOORDİNATÖRÜ

Yurt dışında olduğu gibi ülkemizde de bilimsel araştırmaların sayısı her geçen gün hızla artmaktadır. Araştırmacıların bu bilimsel araştırmalardan faydalanabilmesi için bilimsel dergiler önemli bir araçtır. Fakat yurtdışında yeterince kaliteli bilimsel dergi bulunmasına rağmen, ülkemizde araştırmacı sayısı ile orantılı sayıda bilimsel dergi mevcut değildir. İşte Bezmiâlem Science dergisinin kurulması fikri bu ihtiyaçtan doğmuştur.

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi 2010 yılında Bezm-i Âlem Valide Sultan Vakfı, Abdülhamit Sani Vakfı ve Silahtar Abdullah Ağa mazbut vakıfları adına T.C.

Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından kurulmuştur. Kurumumuzun üniversite olma süreci yeni olsa da temeli 1843 yılına kadar dayanmaktadır.

Hastanemiz; 1843 yılında Sultan Abdülmecit’in annesi Bezm-i Âlem Valide Sultan tarafından kurulmuş ve 1845 yılında ilgili vakıfname ile “Bezm-i Âlem Gureba-i Müslimin Hastanesi’’ ismiyle Müslüman fakirlere tahsis edilerek vakfedilmiştir. Dolayısıyla 173 yıldır ülkemizin dört bir yanından gelen yüz

Heyeti Fenniye;

1913'den

Bezmiâlem Science'a

(21)

yapılırdı. Baştabibin başkanlığında kurulan mütehassıslar heyeti tarafından oluşan İlmi Heyet’in, çalışmalarını yayınlandığı bültenlerin ilki “Bezm-i Âlem Valide Sultan Vakıf Gureba Hastanesi 1964 Yıllık Bülteni”dir. Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesi yıllarında da hakemli dergi olarak çıkmaya devam etmiştir.

Akademik camiada yerini alan Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi olarak, çoğu kez ülkemizdeki bilimsel dergi eksikliğini gidermek amacıyla istişarelerde bulunduk.

2013 yılında editörlüğünü yaptığım Bezmiâlem Aktüel dergisi ile birlikte

Bezmiâlem Science dergisini yayın hayatına soktuk.

Editör yardımcılarım Doç. Dr. Fadlullah Aksoy ve Doç.

Dr. Ülkan Kılıç’tan oluşan güçlü bir ekip kurduk.

Derginin yayın kurulunu özenle seçerek oluşturduk.

Derginin kuruluş aşamasından itibaren her hafta editör ve editör yardımcıları olarak düzenli toplantılar yapıyoruz. Makale kabul edilme sistemini ise online olarak tasarladık. Alanlarında uzmanlaşmış ve belirli akademik pozisyona ulaşmış hakem listesini oluşturduk. Her makaleyi değerlendirmek için en az 3 hakeme göndererek makalelerin objektif bir şekilde değerlendirilmesini sağladık.

Derginin kurulmuş olması kendi başına maalesef yetmemektedir. Her derginin kurulduktan sonra en zor kısmı makale bulmaktır. Bu zor duruma düşmemek için ilk olarak dergi tanıtımına ağırlık verdik. Mail yolu ile geniş bir akademisyen kitlesiyle iletişime geçtik.

Ayrıca katıldığımız her bilimsel kongrede broşürler ile dergimizin tanınırlığını arttırmaya çalıştık. Yurtdışında alanlarında ün yapmış bazı hocaları editoryal kadromuza ekleyerek derginin güçlenmesini sağladık.

Bezmiâlem Science dergisini elektronik dergi formatında planlamıştık. Ancak ilk sayımızın basımını yaparak tüm üniversitelere birer nüsha göndermeyi de ihmal etmedik.

2015 yılında derginin büyümesi nedeniyle Doç. Dr. Fahri Akbaş, Doç. Dr. Gülşen Babacan, Doç.

Dr. Gökçen Başaranoğlu, Doç.

Dr. Mustafa Hasbahçeci, Doç.

Dr. Aziz Hatipoğlu, Doç. Dr.

Şahabettin Selek ve Yard. Doç.

Dr. Yavuz Selim Yıldırım’ı editör yardımcılığı görevine ekleyerek kadromuzu güçlendirdik. Bilimsel dergilerin bir nevi akreditasyonu olarak değerlendirilen belirli indekslere kabul edilmesi son derece önemli ve hedeflenen bir durumdur. Bunun için temel şart, derginin düzenli çıkması ve her sayıda belirli makale sayısına ulaşmasıdır. Ancak bunlar tek başına yeterli değildir.

Makalelerin bilimsel, kaliteli ve atıf alma oranları da son derece önemlidir. Atıf almak için ulusal ve uluslararası alanda çalışan çok sayıda araştırmacıya makalelerin ulaşması gerekir. Bu nedenle dergimizi Türkçe olarak planlamamıza rağmen, son üç sayıdan itibaren tamamen İngilizce makale formatına dönerek uluslararası ulaşılabilirlik hedefini yakalamış olduk.

Hastanemizin uzun yıllar sürdürdüğü yayın geleneğini Bezmiâlem Science dergisi olarak devam ettirmekteyiz. 9 editör yardımcım ile her 15 günde bir dergi toplantısı yaparak kalite arttırma ve yayınların değerlendirme sürecini gözden geçiriyoruz.

(22)

Bezmiâlem Science bilimsel kurulunda 17’si yerli, 12’si yabancı seçkin hoca bulunmaktadır. Bezmiâlem Science, alanında köklü pek çok dergiyi geride bırakarak Web of Science-Emerging Sources Citation Index, EBSCO, CINAHL ve TÜBİTAK ULAKBİM TR dizin tarafından indekslenmiş ve yeni doçentlik kriterlerini karşılamayı başarmıştır. Bundan sonraki hedefimiz ise Pubmed, SCI- Expanded ve SCI’ya girebilmektir.

Bezmiâlem Science, tıbbın tüm alanlarında, bağımsız, ön yargısız ve çift-kör hakemlik ilkeleri çerçevesinde yayın yapan uluslararası elektronik bir dergidir. Yayınlanan yazıların tam metinleri web sayfasından ücretsiz olarak okunabilir ve indirilebilir.

Hedef kitlesi; sağlık bilimleri ve tıp akademisyenleri, uzman hekimler, asistanlar ve tıp öğrencileridir. Temel ve klinik bilimlerle ilgili üst düzey özgün araştırmaları, tıp eğitimi ve pratiğiyle ilgili güncel literatürü kapsayan derlemeleri, nadir karşılaşılan vakaları ve hekimlerin sürekli tıp eğitimine katkı yapacak

olan yazılarını yayınlamaktadır.

Editöryel işlemlerin uygulanması ve etik politikaların takibinde, International Committee of Medical Journal Editors (ICMJE), World Association of Medical Editors (WAME), Council of Science Editors (CSE), European Association of Science Editors (EASE) ve Committee on Publication Ethics (COPE) kılavuzlarına uygun hareket edilmektedir.

Alanında bir ivme yakalayan

Bezmiâlem Science’da araştırmacıların yapmış oldukları

bilimsel çalışmaları ve nadir görülen bazı vakaları sizlerle paylaştık.

Sizlerde de fikir oluşması açısından Bezmiâlem Science’da yayınladığımız makalelerin bir kısmının başlıklarını hatırlatmak istiyorum.

Son sayımızda Karaciğer Tümörlerinde Radyoembolizasyon Tedavisi, Nöroleptik Malign Benzeri Sendrom Nedeniyle Yoğun Bakımda Takip Edilen Olgu, Ambulatuar İnme Hastalarında Alendronat Tedavisinin Etkinliği başlıklı makaleleri yayınladık.

Yine geçtiğimiz sayılarda ise Parmak Replantasyonları ve Ayaktan Ele Parmak Nakillerinde Yeni Bir Dinamik Eksternal Fiksasyon Yöntemi, Diffuz İdiopatik Skeletal Hiperostoz ile Karışan Ankilozan Spondilit: Olgu Sunumu, Obezitenin Kadın Üreme Fonksiyonları Üzerine Etkisi başlıklı bilimsel makaleleri örnek olarak verebiliriz.

Bezmialem Science olarak hedeflerimize planlı şekilde ulaşmanın gurur ve onurunu yaşamanın yanında siz değerli akademisyenlerimize gelişmeleri paylaşmaya devam edeceğiz.

www.bezmialemscience.org

adresini ziyaret ederek online makale gönderme işlemi yapabileceğinizi hatırlatmak isterim.

Bezmiâlem Aktüel olarak kısa sürede bu başarılara imza atan Bezmiâlem Science ekibini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.

(23)

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi

S ağlıkta İlklerin

Ü niversitesi

www.bvu.edu.tr

0212 523 22 88

(24)

Başta psoriasis ve melanom olmak üzere birçok konuda ulusal ve uluslararası çalışmalara katılıyor, ayrıca toplumda deri hastalıkları konusunda farkındalık oluşturmak için sosyal projelerde görev alıyoruz.

DERİ KANSERLERİ

KONUSUNDA REFERANS MERKEZLERDEN BİRİYİZ

PROF. DR. NAHİDE ONSUN / BVU TIP FAKÜLTESİ DERİ VE ZÜHREVİ HASTALIKLAR ANABİLİM DALI

Akademik kadrosunuz hakkında bilgi verir misiniz?

Anabilim Dalımızda, 1 profesör, 2 doçent, 1 yardımcı doçent, 2 öğretim görevlisi ile eğitim, araştırma, poliklinik ve klinik hizmetleri yapılmaktadır. Anabilim Dalımızda genel poliklinik hizmetinin yanı sıra Psoriasis, Dermatoonkoloji, Pigmente Hastalıklar, Atopik Dermatit-Ürtiker, Büllü Hastalıklar ve Behçet Polikliniği’nde hastalarımıza hizmet vermekteyiz.

Başta psoriasis, vitiligo, atopik dermatit ve deri lenfomalarının tedavi edildiği fototerapi ünitemiz mevcuttur. Peeling, lazer, botoks, dolgu ve

mezoterapi gibi kozmetik uygulamalar International Clinic bünyesinde yapılmaktadır. Ayrıca yatarak tedavi görmesi gereken hastalarımız için yataklı tedavi ünitemiz de bulunmaktadır.

Poliklinik hizmetlerinizden biraz bahseder misiniz?

Psoriasis Polikliniği’nde sedef hastalığının, Dermatoonkoloji Polikliniği’nde çeşitli deri kanserlerinin, Pigmente Hastalıklar Polikliniği’nde riskli nevüslerin (benlerin), Atopik Dermatit-Ürtiker Polikliniği’nde kaşıntılı deri hastalıklarından olan BVU Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı olarak dermatoloji alanında poliklinik hizmetinin yanı sıra tıp fakültesi öğrencilerine ve uzmanlık öğrencilerine eğitim vermekteyiz. Başta psoriasis ve melanom olmak üzere birçok konuda ulusal ve uluslararası çalışmalara katılıyor, ayrıca toplumda deri hastalıkları konusunda farkındalık oluşturmak için sosyal projelerde görev alıyoruz. Bu projelerin başında Avrupa ile birlikte yürütülen deri kanserleri ile ilgili toplumu bilgilendirmeyi amaçlayan EUROMELANOMA kampanyası gelmektedir.

Anabilim Dalınızın tarihçesini kısaca anlatır mısınız?

2010 yılında Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin açılmasıyla Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı adını alan bölümümüzün geçmişi 1909 yılına kadar uzanmaktadır. O zamanlarda Cildiye ve Efrenciye Kliniği adıyla kurulan bölümün şefliğine ilk olarak Şükrü Mehmet Bey tayin edilmiştir.

Devamında ise Behçet hastalığını ilk tarif eden kişi olarak bilinen Hulusi Behçet, Cildiye ve Efrenciye Kliniğinin başına geçmiştir. Bilindiği gibi Hulusi Behçet dünya tıp literatürüne geçen başta Behçet hastalığı olmak üzere pek çok bilimsel araştırmasını hastanemizde gerçekleştirmiştir. Hastanemiz, ülkemizin modern anlamda ilk sağlık kuruluşlarından biridir. Dolayısıyla pek çok bilimsel çalışmanın gerçekleştiği tıp merkezi konumunda olmuştur. Bugün de geçmişten gelen bu vizyonu yaptığımız bilimsel çalışmalar ve çok merkezli projelerle hem ulusal hem de uluslararası alanda devam ettirmeye çalışıyoruz.

(25)

DERİ KANSERLERİ

KONUSUNDA REFERANS MERKEZLERDEN BİRİYİZ

Atopik dermatit (çocukluk çağı egzeması) ve ürtiker (kurdeşen) hastalıklarının, Büllü Hastalıklar Polikliniği’nde başta pemfigus olmak üzere otoimmun büllü hastalıklarının ve Behçet Hastalığı Polikliniği’nde Behçet hastalığının tanı, tedavi ve takibi gerçekleştirilmektedir.

Ne tür akademik çalışmalar yapmaktasınız?

Anabilim Dalı olarak bugüne kadar çok uluslu ve çok merkezli araştırmalara ve projelere katıldık ve halen devam etmekte olan çok merkezli çalışmalarımız bulunmaktadır. Ayrıca kliniğimiz içinde pek çok konuda bilimsel araştırmalar yapıyoruz. Bugüne kadar birçok makalemiz ve araştırmamız bilimsel dergilerde yer almıştır. Bundan sonra da bilimsel çalışmalarımıza elimizden geldiğince devam edeceğiz.

Üniversitemizde çalışmalarınız nelerdir?

Üniversitemizde üçüncü sınıf öğrencilerine dermatoloji alanında teorik ağırlıklı dersler ve beşinci sınıf öğrencilerine dermatoloji alanında teorik ve pratik dersler veriyoruz. Uzmanlık öğrencileri ise poliklinik ve klinik eğitimlerinin yanı sıra teorik eğitime yönelik bilimsel eğitim programlarına (makale saatleri, seminerler) katılıyorlar. Sonuç olarak dermatoloji alanında donanımlı uzman doktor yetiştirmeye çalışıyoruz.

Anabilim Dalınızda ne tür cihazlar mevcut?

Anabilim Dalımızda tüm vücut ben taramasında kullanılan bilgisayarlı dermoskopi cihazı, damarsal lezyonlarını tedavisinde kullanılan lazer cihazı, fototerapi ünitesinde bulunan fototerapi kabinlerimiz, çoğunlukla selim deri lezyonların tedavisinde kullanılan kriyoterapi ve elektrokoter cihazlarımız bulunmaktadır.

Anabilim Dalınızın polikliniğinizin hasta yoğunluğu nedir?

Hastanemizde yoğun bir şekilde hasta bakan anabilim dallarından biri olmanın hem zorluklarını hem de övüncünü yaşıyoruz. Polikliniğimizde yılda 50-60 bin dermatolojik sorunu olan hastaya bakıyor, en yüksek standartlarda sağlık hizmeti vermeye çalışıyoruz.

(26)

Bedensel, ruhsal, çevresel ve toplumsal etkenlerin sonucunda organizmanın dengesinin bozulmasıyla ortaya çıkan stres, günümüzde insan ve toplum sağlığını tehdit ediyor. Pek çok hastalığa yol açan stresle başa çıkmak mümkün.

STRES HASTALIK MI YOKSA HASTA EDEN BİR ŞEY Mİ?

PROF. DR. İSMET KIRPINAR / BVU TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI BAŞKANI

İnsan organizması, inanılmaz bir uyum içinde çalışacak biçimde programlanmıştır. Her canlıda olduğu gibi insanda da çok sayıda biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörün etkileşimine dayanan dinamik bir denge durumu vardır. Bu denge her seviyede her an değişir ve yeniden kurulur. Dengenin tehdit edilmesi durumunda ise organizmada gerginlik, uyarılmışlık hali ortaya çıkar. Ancak bazı bedensel ve ruhsal savunmalar sayesinde bu gerginlik azaltılarak denge korunmaya çalışılır. Örneğin;

tehditkâr mikropların varlığında bağışıklık sistemi devreye girerek mikropları öldürülmeye veya etkisizleştirilmeye çalışılır. Sağlık dediğimiz şey, aslında savunma ve dengenin korunması halidir. Ancak karşılaşılan durumlar, baş edilemeyecek kadar kuvvetli ise veya sürekliyse o zaman organizmada ortaya çıkan uyarılma ve gerginlik hali dengeyi tehdit edecek seviyeye ulaşır.

İşte organizmada ortaya çıkan bu gerginlik ve uyarılmışlık durumuna stres, dengeyi tehdit eden iç ve dış uyaranlara ise stresör denir.

Stresin altında pek çok faktör yatıyor

Stres kelimesi, “zorlanma, gerilme” anlamına geliyor.

Başka bir ifadeyle, organizmanın güçlü bir stresöre karşı verdiği fizyolojik ve psikolojik cevap olarak da tanımlayabiliriz. Bu stresörler ve stres yapma dereceleri kişiden kişiye değişir. Kişinin genetik ve biyolojik yapısı, kişilik özellikleri, başa çıkma ve savunma becerileri verdiğimiz cevapları belirler. Bir taraftan da stresörün bizim için bilinçli ya da bilinçaltı anlamı, yeni veya alışık bir durum olması, büyüklüğü gibi faktörler devreye girer. Bazı kişiler yapıları gereği çabuk kaygılanıp strese girebilir. Bazı kişiler de ise büyük hadiseler veya kayıplar stres yapmaz. Stres etkenleri, çeşitli engellenmeler, gerçek ya da hayali kayıplar, başarısızlıklar gibi görünür nedenler olabilir.

Bazı zamanda bastırılmış arzular, doyurulmamış dürtüler gibi psikolojik süreçler olması da mümkün.

Kan şekerinin düşmesi veya hava kirliliği gibi biyolojik veya çevresel nedenler de strese yol açabilir. Bizden beklenti ve taleplerinin fazlalığı gibi toplumsal kaynaklı da olabilir. Bütün bu durumların dengemizi bozabilme potansiyeli değişiklik gösterir. Algılanan tehdidin boyutları ne kadar büyük olursa verilen cevap da o oranda güçlü olur. Bu cevabın psikolojik unsurları, dikkatin ve uyanıklığın artması, tetikte olma, endişe, korku, huzursuzluk gibi belirtilerdir. Bedensel olanları ise kısaca “savaş veya kaç” tepkileri olarak bilinir.

Tehdit ortadan kalktıktan veya derecesi azaldıktan sonra ruhen ve bedenen sakinleşiriz.

(27)

Stres birçok hastalığı tetikliyor

Bedensel ve ruhsal belirtilerin tümü savunma tepkileridir. Bir tehdit olduğunu bize haber veren ve tehdide karşı hazırlandığımızı gösteren alarm işaretleridir. Stres etkenleri uzun süre devam ederse bedenen ve ruhen verdiğimiz savunma tepkileri işe yaramaz hale gelir. Kısa süreli, ani fakat çok kuvvetli stres etkenleriyle karşılaştığımızda da durum

aynıdır. O zaman, savunmalarımız ve direncimiz tükenir, alarm işareti olan değişiklikler kalıcı rahatsızlıklara dönüşür. Mesela ani stres durumlarında kan basıncının artması bir önlem olarak iş görürken, sürekli stres durumunda hipertansiyon olarak karşımıza çıkar. Uzamış mide bağırsak tepkileri huzursuz bağırsak sendromuna yol açabilir. Bu sorunlar, kısaca tükenme sendromları olarak adlandırılmakla birlikte büyük bir çeşitlilik arz eder. Ağır stres tepkileri, anksiyete bozuklukları, somatoform ve dissosiyatif bozukluklar, depresyon gibi birçok psikiyatrik bozukluğa neden olur.

Ayrıca kalp hastalıklarından hormon hastalıklarına, beyin kanamalarından metabolik bozulmalara kadar

birçok bedensel hastalıktan da stres sorumludur.

Stresin görünen kadar görünmeyen nedenleri de vardır. Stres nedenlerinin bir kısmı farkında olduğumuz yaşantılardır. Mesela sınav veya matematik stresi hemen herkes için geçerli bir stres türüdür. Sınav anksiyetesi, öğrencilerin sınavda başarısız olacaklarına ilişkin endişe ve kaygılarıdır. Başarı ve performans

için bir miktar anksiyete gereklidir. Ancak anksiyete artarsa performans olumsuz etkilenir. Birçok yetişkin çalışma-

meslek hayatında aynı kaygıyı hisseder. Yine stres, yabancı

kişilerle karşılaşma veya ilişki kurma sırasında ortaya çıkabilir. Birçok insan tercih veya seçim yaparken ya da bir karar öncesinde stres yaşayabilir.

Günümüzün şehir hayatı tek başına önemli bir stres etkeni sayılabilir. İş ve meslek hayatımızdaki problemler birçok insanda ruhsal ve bedensel rahatsızlıklar ortaya çıkarır. Çalışanların rollerindeki belirsizlik, kişiler arasındaki çatışmalar, sorumluluklar, yoğun iş yükü gibi işyeri sorunları birçok çalışanı hayattan bezdirebilir.

(28)

Önemli bir stres alanı da hiç şüphesiz evlilik ve aile sorunlarıdır. Kişilik ve yaşam tarzı farklılıkları, ekonomik zorluklar, değişen roller, değerlerdeki değişim ve çocuklarla ilişkiler birçok ailede bireylerden biri veya hepsi için ağır stresörler olabilir.

Bu yöntemleri denemeyin!

Birçok kişi stres karşısında sigara ya da alkole sarılma, aşırı yemek yeme, kontrolsüz alışveriş, içe kapanma ve aşırı tepki gösterme gibi yollara başvurabilir.

Ancak bunlar uzun vadede stresi ve tükenmeyi daha da artırmaktan öteye geçemez. Bazı insanlar sorunlarını tümüyle yok sayarak, olayların dışına çıkabilir. Başlangıçta stres yaratıcı olaydan uzak kalsa bile aslında sorun çözümlenmemiştir. Bazı insanlar ise stres karşısında hiç tepki göstermeyip, yaşanan sıkıntıyı içine atabilir. Bu birikimler dayanılamayacak duruma geldiğinde hiç tepki vermeyeceği olaylara karşı çok şiddetli tepki verebilir. Bunlar verimsiz ve işe yaramayan başa çıkma yollarıdır.

Stresle başa çıkmanın yolları

En etkili başa çıkma yöntemi problem veya duygu odaklı çözümler olabilir. Problem odaklı başa çıkmada,

sorunu değiştirecek ya da gelecekte ondan kaçınacak bir yol bulmaya çalışılır. Etkili problem çözme tekniği ise;

problemi önce tanımlamak, sonra alternatif çözümler ve haz kaynakları oluşturmak, bu alternatifleri maliyet ve yarar bakımından değerlendirmek, seçim yapmak ve uygulamaktır.

Duygu odaklı başa çıkma ise, stres yaratan duyguları (değiştirilemeyecek nitelikte olsa bile) hafifletebilmek için uğraşmaktır. Düzenli uyku, eğlenme, dinlenme ve sosyal etkinlikler faydalıdır. Dengeli beslenme, fiziksel ve mental egsersizler, gevşeme egsersizleri, dostların-yakınların desteği ve sosyal faaliyetler stresi azaltmaktadır.

Durumun anlamını değiştirerek tehdidi azaltmaya yönelik düşünceler geliştirilebilir. Bazı durumlarda yaşadıklarımıza ilişkin olarak aklımıza gelen düşüncelerimiz stres kaynağı olabilir. O düşüncemizi doğrulayan kanıtlar kadar karşı kanıtları da düşünerek düşüncemizi gözden geçirmeliyiz. Yaptığımız düşünce hatalarını bularak geliştirdiğimiz yeni düşünceler bazen stresi ortadan kaldırabilir.

(29)
(30)

Oruç tutan kişilerin günlük beslenme şekli ve öğün sayısı aniden değişmektedir. Bu yüzden oruç, ancak yeterli ve dengeli beslenmenin sonucunda kişinin sağlığına fayda sağlar.

SAHURSUZ ORUÇ

HASTALIKLARA DAVETİYE ÇIKARIR

PROF. DR. METİN BAŞARANOĞLU / BVU SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ BESLENME VE DİYETETİK BÖLÜM BAŞKANI

Ramazan ayı günlük yaşantımızı nasıl etkiler?

Ramazan ayı boyunca kişilerin sosyal hayatı diğer dönemlere göre kıyaslandığında daha aktif geçmektedir. İnsanlar genelde evlerinde veya dışarıda misafirlerini ağırlarlar, en zengin sofraları donatmaya özen gösterirler. Bazı zamanlarda ise akrabalarında veya dostlarında konuk olurlar. Konuk olarak gittikleri yerlerde de yine en zengin sofralarla karşılanırlar. İftarlar neredeyse festival tadında gerçekleşir. İnsanlar genelde Ramazan boyunca gündüzleri çalışır, gece saatlerinde ise yemek yerler. Neredeyse zaman çalışmak ve yemeğin hakim olduğu sosyal hayata bölünmüştür. İnsanlar bir aylık süreyi bu çerçevede yaşar. Fakat bu süreçte fiziksel aktiviteye çok az yer verildiğini gözlemlemekteyiz. Bu nedenle insanlar Ramazan ayı boyunca kilo alırlar. Özellikle diyabet hastaları, bu süreçte gelişen sağlıksız yeme alışkanlığı nedeniyle kan şekerlerini güçlükle kontrol ederler.

On Bir Ayın Sultanı

Ramazan

(31)

İftarda nasıl beslenmeli ve hangi besinlerden uzak durmalıyız?

Aşırı miktarda tuz içeren sosis, işlenmiş ve tuzlu et, balık, zeytin, tuzlu peynir, krakerler ve soslardan (mayonez, hardal, ketçap) mutlaka uzak durulması gerekiyor. Masadan kaldırılması gereken diğer malzeme ise tuzdur. Yine Ramazan ayının vazgeçilmez besinlerinden biri ise tatlılardır. Özellikle, şuruplu tatlılardan (baklava, kadayıf vb.) mutlaka uzak durulmalı, hatta sofraya bile konulmamalıdır.

Ramazan boyunca ö n e re b i l e c e ğ i m i z tatlı ve soğuk su içerikli meyvelerdir.

Örneğin; karpuz, kavun, şeftali, nektarı gibi mevsimsel meyveler hem tatlı ihtiyacını giderir hem de vücudun su ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olur. Yemeklerin aromasını çeşitli

bitkilerle zenginleştirmek esas olmalıdır.

Ramazan ayında, zengin et ürünleri, margarin ve tereyağı tüketmek isteyenler elbette olabilir. Fakat bu tür besinlerde kızartmadan ziyade haşlama, ızgara gibi diğer pişirme metotları tercih edilmelidir. Şayet yağ kullanılacaksa, az miktarda zeytinyağı tercih edilmelidir. Özellikle iftar için ekstrem ve aşırılıktan kaçınılması gerekir. Çünkü hazırlanan pek çok yiyeceklerin yarısı çoğu kez çöpe atılmaktadır.

Sahurda nasıl beslenmeliyiz?

Sahur, hem orucun zorlanmadan tutulabilmesi hem de sağlığın korunması açısından hayati önem taşımaktadır. Özellikle yaşlılar, ergenlik dönemindeki kişiler, hamile ve emziren kadınlar veya çocuklar gibi grupların sahur yemeği yemeleri gerekmektedir.

Ancak sahur, ağır yiyeceklerden oluşmamalı, hafif bir kahvaltı gibi olmalıdır. Sahurda sebzeler, karbonhidrat olarak tam buğday ekmeği, protein zengini yiyecekler (süt ürünleri, tuzsuz peynir, süt, yoğurt) yumurta, tahin ve avokado tüketilebilir.

Özellikle ağır hayvansal besinlerden uzak durulması gerekir.

Sıcak yaz günlerinde nelere dikkat etmeliyiz?

Bu yıl Ramazan orucu, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi uzun ve sıcak günlere denk geliyor. Açıkçası kişinin günde ortalama 15-16 saat aç ve susuz kalması gerekiyor. Bu yüzden özellikle iftar ve sahur yiyeceklerini hafif ve sulu yemekler olarak düzenlemesi ve bol sıvı tüketimine özen göstermesi önemlidir.

Örneğin, çorba ve taze sebze salatası gibi su açısından zengin yiyecekler servis

edilebilir.

Sıcak ve güneşten korunmak için ne tür

önlemler almalıyız?

Sıcak yaz günlerinde öğle saatlerinde güneşe maruz kalmak yerine serin ve gölgeli yerlerde bulunmak sağlığımızı korumak açısından alabileceğimiz diğer önlemlerdir. Oruç tutan kişiler çok sıcak havalarda dışarıya çıkmamalı, öğle saatleri yerine sabah erken ya da akşamüstü gibi havanın daha serin olduğu saatleri tercih etmelidir. Özellikle dışarıda çalışan kişiler, Ramazan ayında doğru bir şekilde beslenmeli ve sıvı kaybı oluşmaması için daha fazla özen göstermeliler.

Oruç sağlığımızı nasıl etkiler?

Orucun sağlıklı insanlar üzerinde pek çok faydaları sayılabilecekken, sağlık sorunu yaşayan insanlar

üzerinde ise olumsuz etkileri görülmektedir.

Ramazan

(32)

Zaten Kuran’a göre oruç sağlıklı kişilerin yerine getirmesi gereken bir ibadettir ve sağlık riski olan kişiler oruç tutmak zorunda değildir. Sağlıklı kişilere olumlu etkileri; kişilerde midenin dinlenmesi, vücutta detoks etkisi, kalp damar sisteminde pıhtılaşmanın azalması, kötü huylu kolesterol ile trigliserid düzeylerini belli bir seviyede tutulması ve koroner kalp hastalıklarından korunması şeklinde sayabiliriz.

Özellikle iftar ve sahurda hızlı, iyice çiğnenmeden ve kişilerin ihtiyacından fazla yenen yemek reflü ve kalp krizi gibi hastalıkları tetikleyebilmektedir.

Kişide sıvı kaybı oluşması durumunda halsizlik, çarpıntı, ateş çıkmasına neden olabilir. Sıvı kaybının ciddi bir noktaya ulaşması durumunda ise tansiyon düşmesi ve bayılma gözlenebilir.

Astım ve sinüziti olan kişilerin bol sıvı almaları gerekir.

İlaç almak zorunda olan diyabet hastalarının ise Ramazan'dan 2-3 ay önce doktoruna başvurarak planlama yapmaları gerekir. Böylece orucun kan şekerlerini nasıl etkileyeceği doktor tarafından değerlendirildikten sonra ona göre ilaçların zamanı ve dozu ayarlanır. Diyabet hastaları ancak bu şartlarda ve doktorunun izniyle oruç tutabilir. Özellikle zengin sofralar ve hareketsiz geçen zaman, insanlarda kiloya neden olur.

* Ev yapımı mercimek veya yayla çorbası

* Zeytinyağlı taze fasulye veya enginar

* Fırında patatesli tavuk veya karnıyarık yemeği

* Şehriyeli bulgur pilavı

* Kayısı kompostosu

* Limon dilimleri veya nane yaprakları

* Bol su

* Yemekten sonra çay

* 2 dilim ekmek

* Sebzeli omlet veya haşlanmış yumurta

* Az miktarda çorba

* 2 çeşit sebze

* Peynir çeşitleri

* Zeytinyağı

* Bitki çayı

* Bol ve yeterli miktarda su

Örnek İftar Menüsü

Örnek Sahur Menüsü

(33)

* Mantar veya tavuk suyu çorbası

* Güveçte yaz türlüsü

* Mevsim salata

* Bulgur pilavı

* Erik kompostosu

* Limon dilimleri veya nane yaprakları

* Bol su

* Yemekten sonra bitki çayı

Örnek İftar Menüsü

* 2 dilim buğday ekmeği

* Menemen

* Kahvaltı çeşitleri

* 2 çeşit sebze

* 2 dilim karpuz

* Bitki çayı

* Bol ve yeterli miktarda su

Örnek Sahur Menüsü

(34)

Ramazanda midenin uzun süre boş kalması, öğün sayısı ve

zamanlarının değişmesi mide-bağırsak sistemi rahatsızlıklarını tetikliyor.

Doğru ve yeterli beslenmenin yanı sıra bitkisel ürünlerden faydalanarak Ramazan ayını rahat ve sağlıklı geçirmek mümkün.

SAĞLIKLI ORUÇ TUTMAK İÇİN

BİTKİSEL ÜRÜNLER

PROF. DR. MURAT KARTAL / BVU FİTOTERAPİ EĞİTİM, ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ

Oruç tutmak sağlıklı Müslümanlara farzdır; bu nedenle riskli grupta bulunanların mutlaka hekimlerinden izin alarak bu ibadeti yerine getirmeleri gerekir. Oruç tutmak uygun beslenme programı uygulanması, yani iftar ve sahurlarda mideyi tıka basa doldurmamak koşulu ile bir ibadetin, ruh arınmasının yanı sıra, sağlıklı bir insan için midenin dinlendirilmesi olarak düşünülmelidir.

Ancak sahur ile iftar arasında geçen sürede midenin boş kalması gastrit, ülser, reflü, iltihaplı bağırsak hastalığı gibi mide-bağırsak sistemi rahatsızlıkları olan kişiler için sorunların daha da şiddetlenmesine yol açabilmektedir.

Sağlığınızın etkilenmemesi için Ramazanın önemli gereklerinden birisi olan sahur öğününün yapılmasını lütfen önemseyin ve ihmal etmeyin. Sahurda ve iftarda kullanılacak bitkisel ürünlerden destek alarak Ramazan ayı boyunca rahat ve sağlıklı bir şekilde oruç tutmak mümkündür.

Kan şekerini dengelemek için tarçın

Tarçın kabukları; glukoz emilimini ve oksidasyonunu arttırdığı gibi glikojen sentezini ve insülin reseptörlerinin duyarlılığını arttırarak kan şekerini dengelemeye yardımcıdır. Sahurda ve iftar sonrası tüketilen tarçın çayı mide

spazmlarını çözüp sindirimi destekler, gün boyu kan şekerinizi dengede tutarak açlık kontrolüne yardımcı olur. 2 gram iri parça kabuk tarçın veya 1 çay kaşığı toz tarçın kaynatılmış 1 su bardağı sıcak su içerisinde 15 dk. demlenerek içilmesi veya gıdalar ile birlikte

tüketilmesi tavsiye edilir.

Kabızlık sorunu için keten tohumu

Ramazan'da yanlış ve dengesiz beslenirseniz, lif oranı düşük yiyecekleri tercih edip, beraberinde de az su içerseniz kabızlıkla karşılaşabilirsiniz.

Tane halindeki keten tohumları sert olduğu için iyi çiğnense bile tam olarak öğütülemez ve yeterince sindirilmeden vücuttan atılır. Oysa öğütülmüş

(35)

keten tohumunun hem sindirimi çok kolaydır, hem de şifalı özelliklerinden daha çok yararlanılır. Bu nedenle keten tohumunun tane halinde alınarak evde öğütülüp, hemen tüketilmesi tavsiye edilmektedir. Keten tohumu içeriğindeki lifler dışkı yoğunluğunu arttırarak, bağırsak geçiş zamanını azaltarak kabızlığı önleyici, bağırsakları yumuşatıcı etki yaparlar. Böylece kabızlık sorununu gidermeye yardımcı olur. İftardan sonra ara öğün olarak 1 yemek kaşığı keten tohumunu havanda hafifçe dövüp yoğurda karıştırıp bol su ile tüketebilirsiniz.

Tahin ve pekmez ile vitamin-mineral desteği

Üzüm, incir, dut, keçiboynuzu gibi çeşitleri bulunan pekmez, Anadolu'ya özgü bir tür besindir. Yoğun tadı nedeniyle genellikle tek başına tüketilmez. Bunun yerine genellikle tahinle karıştırılarak tüketimi mevcuttur.

Antioksidan özellikte bileşikler taşıyan pekmez, bununla birlikte kan yapıcı besinlerin başında gelmektedir. Tahin;

halk arasında bilinen en önemli özelliği besleyici ve acıkmayı engelleyen bir yiyecek olmasıdır. Pekmez ve tahin karışımı genel olarak halk arası yüzde 60 tahin ve yüzde 40 pekmez olarak bilinir. Vücudumuz için gerekli oranlarda vitamin mineral desteği sağlayarak günlük enerji verici ve bağışıklık güçlendirici etki sağlayacaktır. Sahurda 2 tatlı kaşığı ölçüde alınması önerilir.

İftar sofralarında oluşan açlık sebebiyle hızlı ve bol yemek yenmesi, mideye aşırı yüklenme ve hazımsızlık gibi şikâyetleri beraberinde getiriyor. Bazı tıbbi bitkileri iftardan sonra çay olarak demleyip içmek tüm gün boyunca kasılmış olan midenizi rahatlatarak sindirime yardımcı olmaktadır. Böylelikle mide ve bağırsaklarda rahatsızlık verecek gaz oluşumuna ve ekşimelere engel olacaktır. Sindirimi kolaylaştıran rezene ve papatya çayını Ramazan boyunca gönül rahatlığıyla içebilirsiniz.

(36)

Rezene ile şişkinlik problemine çözüm

Rezene meyveleri çok iyi bir gaz gidericidir ve sindirim sistemi üzerinde spazm çözücü etkiye sahiptir. İftarda yenilen yemeklerin daha kolay sindirilmesine yardımcı olarak, mide ve bağırsaklarda rahatsızlık yaratan gaz oluşumunu engelleyerek şişkinliği giderecektir.

1 tatlı kaşığı rezene üzerine 1 su bardağı kaynatılmış sıcak su ilave edildikten sonra kapağı kapatılıp 10 dk.

demlenir ve süzülerek içilir.

Ekstra tat için limon veya portakal kabuğu konabilir.

Ramazan'da uzun süreli açlığa bağlı olarak mide salgılarının azalmasıyla sindirim hareketleri yavaşlar ve artan mide asit salgısı mide ve bağırsak ülserlerini ya da mevcut gastritleri tetikler. Bunun için olası gastrit ve ülser ataklarından korunmak için özellikle sahurda mideyi koruyucu bitkisel ürünlerin kullanılması kişinin rahat bir Ramazan geçirmesini sağlayabilir.

Papatya ile mide ve bağırsak problemlerini önleyin Mide spazmlarından ve kasılmalarından şikayetçi olanlar ile huzursuz bağırsak sendromundan (IBS) yakınanlar papatya çayından faydalanabilir. Gastrit ve kolit gibi sorunların tedavisine yardımcı olmak amacıyla düzenli olarak kullanmak gerekir. Papatya çayı içmek sinirleri yatıştırmaya ve moral artırmaya yardımcı olur.

1 su bardağı taze kaynatılmış içme suyu içerisine 1 yemek kaşığı papatya ilave edilir. Bardağın üzeri kapatılarak 5-10 dk. demlenmeye bırakılır ve içilir. Özellikle sahurda bir bardak papatya çayının şekersiz olarak içilmesi, gün içerisinde mide ve bağırsak şikâyetlerinin hafifletilmesinde, krampların önlenmesinde yardımcı olacaktır.

Midenizi zeytinyağı ile koruyun

Son yıllarda sızma zeytinyağının gastrit (mide yanması) ve mide ülserine neden olan Helicobacter pylori isimli mikroorganizmaya karşı mideyi koruyucu ve tedavi edici olduğu gösterilmiştir. Ramazan ayında midenin mukoza dokusunun yenilenmesini sağlamaktadır.

Gastrit problemini gidermesi için 1 veya 2 tatlı kaşığı sızma zeytinyağı sahurda özellikle aç karnına alındığında koruyucu bir tabaka oluşturarak mideyi korumaya yardımcı olur. Ramazan'da günlük aktiviteler gerçekleştirilirken aşırı sıcağa maruz kalınmamalı ve aşırı sıvı kaybına sebep olabilecek aktivitelerden kaçınılmalıdır. İşi ya da görevi nedeniyle bu durumlara maruz kalacak kişilerin ya da oruç tutmak isteyen profesyonel sporcuların, günlük aktivitelerini sorunsuz yerine getirebilmeleri için dengeli, yeterli ve sağlıklı beslenmelerine destek olması amacıyla bitkisel ürünlerden yararlanmaları uygun olacaktır.

(37)

www.bvu.edu.tr 0212 523 22 88

bezmialem

bezmialemvakifunv bezmialemvakifunv bezmialem

Tercih ve Tanıtım Günleri 11 Temmuz - 02 Ağustos

SAĞLIKTA İLKLERİN ÜNİVERSİTESİ

Tıp Fakültesi / Diş Hekimliği Fakültesi Eczacılık Fakültesi / Sağlık Bilimleri Fakültesi

Sağlık Hizmetleri MYO

1843

(38)

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi’nde 22-24 Nisan tarihleri arasında

228 öğrencinin katılımıyla I. Ulusal Tıp Öğrenci Kongresi gerçekleştirildi.

ÜNİVERSİTEMİZDE

I. ULUSAL TIP ÖĞRENCİ KONGRESİ DÜZENLENDİ

Dekanlık Konferans Salonu’nda düzenlenen kongrenin açılışına Mütevelli Heyeti Başkanımız Ahmet Akça, Rektörümüz Prof. Dr.

Rümeyza Kazancıoğlu, Mütevelli Heyeti Üyemiz Prof. Dr. Ahmet Gül, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Ethem Güneren, Genel Sekreterimiz Zeynep Gökçen, Tıp Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Sema Arıcı ve çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı.

Açılış konuşmasını yapan Rektörümüz

Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu,

“Düzenlenen bu etkinlikle her birinizin değerli meslektaşlarımdan etkin bir şekilde faydalanacağından eminim.

Her bir hocanız ile çekinmeden diyaloğa geçerek merak ettiklerinizi sorun ve sorgulayın. Sarf ettiğiniz her çaba sonucunda başarı her zaman sizinle birlikte olacaktır. Bu noktada bizler, her zaman yanınızda yer alarak size her türlü desteği vermeye hazırız”

dedi.

(39)

Kongreye katılan akademisyenlere de teşekkür eden Rektörümüz, “Türkiye’nin Öncü Sağlık Üniversitesi olarak her alanda başarıyı hedefleyen kurumumuz Bezmiâlem Valide Sultan’ın “hayır” kültürünü devam ettiriyor.

Çalışmalarında her zaman “önce sağlık” diyen okulumuz bugün bir kez daha bu doğrultuda büyük adımlar atıyor.

Kongremizde siz değerli akademisyenlerimizin aramızda bulunmasından dolayı mutluluk duyuyorum” dedi.

3 gün boyunca düzenlenen kongrenin birinci gününde Transplantasyon, Gastroenteroloji ve Hepatoloji, Kardiyoloji Paneli, ikinci gün ise Onkoloji ve Plastik Cerrahi Paneli düzenlendi. Etkinlik kapsamında ayrıca öğrencilerimiz ve akademisyenler söyleşi ve workshop çalışmaları yaptı. Kongrenin üçüncü gününde ise Tarihi Yarımada gezintisi düzenlendi. 228 öğrencinin katıldığı I. Ulusal Tıp Öğrenci Kongresinde biri Romanya'dan olmak üzere 30 üniversite yer aldı. 16 poster ve 9 sözlü sunumun yapıldığı I. Ulusal Tıp Öğrenci Kongresinde Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. Sınıf öğrencisi Ömer Kılıç, Sözlü Sunum dalında birincilik ödülü kazandı.

Üç gün süren kongrede

Gastroenteroloji ve

Hepatoloji, Kardiyoloji,

Onkoloji ve Plastik

Cerrahi Panelleri

düzenlendi.

Referanslar

Benzer Belgeler

İyi huylu tümörler olmalarına rağmen ekstrakraniyal baş boyun schwannomlarının tedavisi ameliyat sonrası özellikle motor sinir kaynaklı tümörlerde motor gücü

Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 9, Haziran 2012,

100 ml’lik reaksiyon balonuna mutlak etil alkol (50 ml), izole edilmiş ditiyokarbamat tuzu (3 mmol) ilave edildi ve tuz çözündü. Sonra oda sıcaklığında 18 saat

Çalışmamızın bu kısmında Alman Milli Kütüphanesinde Cumhuriyet sonrası Türkiye’de müzik çalışmalarıyla yer edinmiş “Türk Beşlileri” olarak bilinen; Ahmed

Her iki grupta temporal horn genişliği normal sınırlar içinde olmasına rağmen T2 hiperintensitesi olan hastalarda daha yüksek olarak

Bilim ve Sanat Merkezlerinde çalışan öğretmenlerin öz- yeterliklerini algılama düzeylerinin orta düzey seviyesinde olduğu, öğretmenlerin cinsiyetlerine göre,

• Bilimsel gerçekçiliğin ortaya koyduğu niteliklerin ontolojik olarak geçerliliği, yönetim ve örgüt araştırmalarının sosyal bilim olarak tanınması ve

In conclusion, we showed that the electronic properties of a semiconducting SWNT can be modified by introducing radial deformation which can be used to produce interesting