Tercümeler
Toplumlar arası ilişkilerde çevirilerin rolü
Diğer medeniyetleri
tanımanın,
öğrenmenin,
Medeni unsurların karşılaşmasının yolu çevirilerden geçer.
Özellikle müsbet bilimler ve felsefe alanında İslâm
Medeniyetinin kaynakları arasında antik medeniyetlerden tercümeler
Temel saikler:
Entellektüel ilgi, merak. Antik düşünce geleneğini ve kadim kültürleri Tanıma arzusu.
İslâmiyeti delillerle savunma gayreti.
İhtiyaçları karşılama arzusu
Gutas, Dimitri, Yunanca Düşünce Arapça Kültür, s. 16
Gutas’a göre Yunanca-Arapça çeviri hareketi son derece karmaşık bir toplumsal fenomendir. Bu anlamda ona göre hiçbir belirli
çerçeve, olaylar grubu veya kişilik bu hareketin nedeni olarak görülemez. Gutas bu tezini daha da ileri taşır ve şöyle der:
“Gelişimini ve sürdürülmesini çeşitli faktörler etkilemişti, bugüne kadar da hareketin bu tarihsel biçimliliğini kavrayabilmiş bir teori veya teoriler grubu görmedim.” Ona göre Yunanca-Arapça çeviri hareketi bir parçası olduğu ilk dönem Abbasi İmparatorluğunun toplumsal, siyasal ve ideolojik tarihinden ayrı anlaşılamaz. Bu
bağlamda Gutas toplumsal etkenleri, eğilimleri ve bilimsel ihtiyaçları çeviri hareketinde neden olarak zikrederken çeviri hareketinde
dönüm noktası ya da belirleyici iki unsur olarak şunlar üzerinde durmaktadır.
Birincisi, Bağdat’ın kuruluşu ve Abbasi hükümdarlarının burada bir dünya imparatorluğunun yöneticileri olarak yerleşmeleri;
ikincisi, Abbasi hükümdarlarının ve seçkinlerinin idaresi altında biçimlenen ve kendi özel, çoğunlukla emsalsiz yapısıyla oluşum aşamasındaki Bağdat toplumunun çok özel gereksinimleri.
Yunan ve Helenistik dönem kitaplarının Bağdat’a nasıl ve hangi yollarla getirildiğine kısaca değinmeye çalışalım.
Yunan ve Helenistik dönem kitaplarının İslâm dünyasına intikalinde iki ana yolun kullanıldığı görülür. Bunlardan birincisi, İslâm hâkimiyeti altına girmiş olan Mısır, Suriye, Irak ve İran gibi bölgelerde yaşayan ve çok önceden
buralarda yayılmış vaziyetteki mezhepler, kiliseler, medreseler ve gruplar vasıtasıyla olmuştur. Bu yolla
gelen kitaplara daha çok Nasturi mezhebini benimsemiş olan Süryaniler aracılık ettiği için, kitapların dili çoğunlukla Suryanice ve Farsçadır. İkincisi ise Abbasi halifeleri
tarafından doğrudan Bizans topraklarından, hususi olarak görevlendirilen elçiler vasıtasıyla getirilen kitaplar ki
bunların dili Yunancadır
Beyt-ül Hikmet. Abbasi halifesi Harun Reşid ve yerine geçen oğlu El-Mâmun tarafından 800′lü yılların başında, Bağdat şehrinde kurulan bu merkezde,
özellikle Yunanca, Hintçe, Farsça ve Latince eserlerin çevirileri yapılmıştır ki bu, zamanın İslam dünyasında aydınlanmanın ilk adımı olarak görülmektedir.
Beytül Hikme külliyesinin içinde yer alan İslam dünyasının en büyük kütüphanesinde 1 milyon kitap vardı; Şam, Kahire,
Semerkant, Kurtuba, Merv’deki
kütüphanelerde bulunan kitap sayısı bu sayıya yakındı. Timur’un torunu ünlü matematikçi ve gökbilimci Uluğ Beğ’in (1394-1449) kişisel kitaplığı, aynı yıllarda
“Avrupa krallarının kitaplıklarının en az on katı kitapla doluydu.”
Ne zaman ne yapıldı?
Me’mun dönemine kadar fazla verimli olmamış, bazı şahsî teşebbüslerden ibaret kalmıştır.
İlk başlatan, Emevî halifesi Halid b. Yezid. Grekçe ve Koptça eserleri İskenderiyeli birer rahip olan iki şahsa tercüme ettirmiştir.
Bu birkaç teşebbüs dışında, Emevîler döneminde tıp, kimya ve astronomi alanına münhasır kaldı
Abbasilerden Mansur döneminde genişledi; matematik, mantık ve metafizik alanını da içine aldı.
Abdullah b. el-Mukaffa’ (İbnü’l-Mukaffa’) Pehlevîce’den Arapçaya
Halife Mansur ve ünlü vezir ailesi Bermekîler devrinden itibaren Cündişâpûr akademisindeki Süryânîler, Hintliler, Harranlılar ve Nebatlılar da tercüme faaliyetlerine
katıldılar.
Hârûnürreşîd döneminde bilhassa tıp alanında başarılı çalışmalar yapıldı. Özellikle Ankara ve Ammuriye (Emirdağ yakınında eski bir şehir)’den elde edilen kitaplar Bağdat’a götürüldü
Yuhannâ b. Mâseveyh başkanlığında kurulan bir heyet tarafından tercüme edildi.
İranlı bir mühtedi olan Ebû Sehl b. Nevbaht da Hârûnürreşîd’in emriyle Farsçadan tercümeler yaptı.
Tercüme alanındaki asıl gelişmeler Beytülhikme’yi kuran Me’mun döneminde gerçekleşti. Antik Yunan, Hint, İran ve Nabatî
kültürlerine ait ilmî ve felsefî eserler tercüme yoluyla İslâm dünyasına kazandırıldı.
Me’mun, 830 yılında Bizans’a karşı elde ettiği başarılı sefer sırasında toplattığı eserleri Bağdat’a getirdi.
İbnü’n-Nedim’in tespit ettiği mütercimler listesine göre Grekçeden Süryaniceye, oradan da Arapçaya veya doğrudan Grekçeden
Arapçaya tercüme yapanların sayısı kırk yediyi buluyordu.
Farsçadan tercüme yapanların sayısı on altı, Sanskritçeden tercüme yapanların sayısı üç kişi idi.
Mütercimlere destek; yöneticiler, ilim meraklısı zenginler ve ilim adamları tarafından desteklenmişlerdir.
Tercüme Yapılan İlim Dalları
Felsefe ve mantık
Aristo’nun Organon ve Kitâbü’n-Nefsi,
Sokrates’in Diyalogları ve Ölüm hikayesi,
Eflatun’un Kanunları çevrilmiştir.
Theofristos, Proklos, Ammonios gibi daha başka Yunan filozoflarının eserlerinden de tercümeler yapılmıştır.
Galen’in Fi’l-Ahlâk, Fi’l-Âdât, Kitâbü Ârâi Bukrât ve Felâtûn adlı felsefeye dair eserleri, bu alanda çevirilen kitaplarından birkaçıdır.
Matematik, astronomi, fizik, kimya
Eflatun’un Kitâbü’l-Usûl el-Hendesesi,
Aristo’nun Fizikinin çeşitli şerhleri,
Öklid’in Usûlü’l-Hendesesi ve daha başka eserleri Öklid’in bu kitabı İslâm dünyasında geometrinin temelini teşkil etmiştir.
Arşimed’in eserleri,
Batlamyus’un eserlerinden el-Macistî, Coğrafya ve diğer kitapları tercüme edilmiştir.
Tıp, Botanik ve Zooloji
Hipokrat’a nispet edilen el-Usûl fi’t-Tıb, Kitâb fi’l-Marazı’l-İlâhî, Kitâbü’l-Ecinne, Fî Tabîati’l-İnsân, Kitâbü’l-Fusûl,…
Galen’in eserleri, Galen’in anatomiye dair kitapları ve
Bu iki tabibin dışında daha başka tabiplerin eserleri de çevrilmiştir.
Hintçeden ve Farsçadan da tıp kitapları çevrilmiştir.
Botanik
Yunanca ve Nabatîceden çeviriler yapılmıştır.
Aristo’nun Kitâbü’n-Nebâtı,
Tyanalı Apollonios’un Kitâbü’l-Filâhası,
Teofrastos’un Esbâbü’n-Nebâtı,
Dioskorides’in Kitâbü’l-Haşâişı,
Demokritos’un el-Filâhatü’r-Rûmiyyesi
Zooloji alanında;
Aristo’nun Historia Animalium, De Partibus Animalium ve De Generatione Animalium adlı eserleri Kitâbü’l-Hayavân adıyla tercüme edilmiştir.
Hipokrat, Hermes ve Demokritos’a atfedilen Kitâbü Menâfii’l- Hayevân çevrilmiştir.
Çevirilerin Etkisi
Zenginlik sağlamıştır.
Ancak kimliğinden bir şey kaybettirmemiştir.
Antik düşünürler mutlak otorite olarak görülmemiştir.
Belli Başlı Mütercimler
Yuhannâ b. Mâseveyh (ö. 242/857
Huneyn b. İshak (ö. 260/873):
Hubeyş b. Hasan el-A’sem: IX. Yüzyıl
Benî Mûsâ kardeşler (Mûsâ b. fiâkir’in Muhammed, Ahmed ve Hasan adlı oğulları)
Ebû Sehl b. Nevbaht:
Haccâc b. Matar:
Kustâ b. Lûkâ (ö. 300/912):
Mehmet ULUKÜTÜK,
İslam Düşüncesinde Tercüme Faaliyetleri:
Hermeneutik ve Bibliyografik Bir Katkı, İ.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi
Güz 2010/ 1(2) 249-288