• Sonuç bulunamadı

1163 SAYILI KOOPERAT İFLER KANUNUNDA YAPILAN DE ĞIŞ IKLIKLER (PANELI) ÖZEL SAYISI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "1163 SAYILI KOOPERAT İFLER KANUNUNDA YAPILAN DE ĞIŞ IKLIKLER (PANELI) ÖZEL SAYISI "

Copied!
76
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KOOPERAT İ İ L İ K

SAYI: NUMBER : 86

EK İM - KASİ M - ARAL İ K 1989

OCTOBER - NOVEMBER - DECEMBER 1989

1163 SAYILI KOOPERAT İFLER KANUNUNDA YAPILAN DE ĞIŞ IKLIKLER (PANELI) ÖZEL SAYISI

TÜRK KOOPERATIFÇILIK KURUMU

(2)

THE TURKISH CO-OPREATIVE ASSOCIATION was founded at İstanbul Uni- versity in the year 1931, under the neme of the Turkish Co-operative Society (Türk

Kooperatifçilik Cemiyeti).

Its headquarters was moved to Ankara in late 1933, and at the beginning of 1934 amended its Statutes in conformance with the conditions prevailing at that date.

The Society changcd its neme into the «Turkish Co-operative Associtionı In 1948, and modified its Statutes in conformance with the Law No. 3512. or Associations.

The General Assembly of the Association convened on 30 th May, 1964 and resolved that in the light of its 33 years of exprience and in accordance with the requirements of the , planned economy ero the Statutes of the Association should be re-writton. The new Stcrtutes ctrcrwn up accordingly were reviewed and adopted by the General Assemly et its meeting on 27th June, 1965.

The Government declurer it as an association serving public interest in 1946.

Tho subject with which the Association .s conserned, is theoretical and pratical co-operative work. Its object is to propagate co-operative idecs in theorectical and practical fields, tb promote the co-operative spirit and ideas, and to support activities in this direction.

In order to achieve the objectives outlined in its Statutes, the Association ongages in the following activitied

a. Conduct or cause to be conducted resecrch on the subject of co-operative movement, commission its members or other scholars, experts and authors to wrlte articles and books and prepare summarıes of articles and books on subjects pertaining to co-operative movement and publish them.

b. Prepare or cause to be prepered standard states for the various types of co-operatives.

c. Make contacts nationally or internmionally among all types of public ana private agencies, organizations, associations and persons on the subjects related to co-operative movement, legislatlon and applications, and express its opinion on these subject either directly or on request.

d. Convene academie meetings and arrange co-operative weeks, festivals and general co-operative conventions.

e. Conduct lectures, courses. seminere and general knowledge competitıons in differerent parts of the country on the subject of co-operatives.

f Join as member those international organizction and associations whose objects are similar to its own.

g. Set up a library in the headquarters of the Association, clOsely connected with the co-operative movement concept, legislation and application and com- posed of books, periodicals and brouchures in Turkısh and foreing languages.

h. PartIcipate in the comertions of international co-operative organizations, attend conferences to be arranged by such organizations and make the Turkish co-operative movement commenly known.

I. Make endeavours to ensure that the concept and application of the co- operative movement is wldely diffused, that it develops and takes, root, that it is included in the curricula of vocational schoois, that chairs on the co-operative movement are instituted in the universitics, academies, schoois and that InstItutes spezializing in the co-operatıve movernent cre founded.

k. Support and sustain the activities and enterprises of existing co-operatives act as guide io them in every respect, and at the resguest of the member co- OperOtiveS in solving their management problems.

pecya

(3)

KOOPERATIFÇILIK

UÇ AYLIK KOOPERATIF INCELEMELER DERGISI

Sayı: 86 ÖZEL SAYI EKIM - KASIM - ARALIK 1989

Türk Kooperatifçilik Kurumu Tarafından Üç Ayda Bir Yayınlanır

FlyUtı : 5.000.- TL Yıllık Abone: 20.000.- TL

Yurtdışı: 40.000.- TL

Yazışma Adresi. Türk Kooperatifçilik Kurumu 'Mithatpaşa Caddesi 38/A - Kızılay/ANKARA

Tel: 131 '61 25 - 131 61 26

Türk Kooperatifçilik Kurumu Adına Sahibi Hüsnü POYRAZ

Yazı İşleri Müdürü Prof. Dr Rasih DEMIRCI

Yayın Komitesi Başkan: Prof.Dr. Celal Er Raportör: Prof. Dr. Orhan ARSLAN

üye: Erol DOK üye: Alaaddin KORKMAZ

Üye: Dr. Kemal GÖRMEZ

Yayımlanan yazıların sorumluluğu yazarlaruıa aittir.

İÇİNDEKİLER

Türk Kooperatifçilik Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Kamil ÖZDEMİR'in Paneli Açış Konuşması

Paneli Yöneten Prof. Dr. F. Halil ÖRS'ün Açış Konuşması TEBLİĞLER

Melahat Tavşancıl 12

Esen Figen 17

Kasım Önadım 21

Prof. Dr. Rasih Demirci 25

Yılmaz Edik 31

Mehmet Bağçeci 38

Muammer Niksarh 41

N.Uğur Küçükaltan 45

Ahilik ve Esnaf Ahlaki, Dr. Yusuf EKİNCİ 51

Güneydoğu Anadolu Projesi, Serdar SAĞLAM 62

pecya

(4)

Saygı Değer Kooperatif Severler,

Bu sütunlarda defalarca yazdık, fakat ne kadar fazla yazılsa önemi hiç bir şekilde azal- mayan ve gündemden hiç bir şekilde kalkmaması gereken husus, her hangi bir konuda başa- rıya ulaşmanın sininin eğitim ve öğretimden geçtiğidir. Gereği gibi ve yeteri kadar eğitile- memiş, kooperatifçilik eğitim ve öğretimi yaygınlaştırılamamış bir toplumda bu konuda varılacak yer ve alınacak mesafe belli bir sınırı geçememektedir. Eğitim ve öğretimin pek çok araç ve gereci olmakla beraber en başta geleni ve en önemlisi muhtelif yayınlardır. Bu bakımdan yayınların sayıca ve hacimce çok yapılması, tesirlilik ve kalite açısından tatmin- kar olması gerekmektedir. Bu konu ile ilgili olarak ve öğünerek ifade etmeliyiz ki, Türkiye' de kuruluşundan beri tam 58 yıldır Türk Kooperatifçilik Kurumu, kooperatifçiliğin yurt sathında gelişmesi ve yayılması için neşriyat yapmakta ve belli bir ölçüde de olsa kamu oyuna etkili olmaya gayret sarfetmektedir.

Sevgili Okuyucular,

Biz yine Türk Kooperatifçilik Kurumunun yayınları konusuna dönersek şunları söyle- yebiliriz. Yukarıda ifade etmiştik ki, bizim kurum olarak iki tip yayınımız bulunmakta, bunlardan birincisi kitaplar, ikincisi de periyodik olarak muntazam bir şekilde neşrettiği- miz dergilerimizdir. Önceki paragraflarda kitaplar üzerinde, çok etraflı bir şekilde olmasa bile belli bir seviyede durulmuştur. İkinci tip yayınlarımız olan dergilerimize gelince; ma- lumları olduğu üzere, bunlar başta 55 yıldır arahksız olarak yayın hayatına devam eden po- püler kooperatifçilik dergisi, kooperatif postası "Karınca" gelmektedir. Karıncamızı takip eden diğer bir yayın organımız ise her üç ayda bir yayınladığımız elinizdeki ilmi araştırma dergimiz "Kooperatifçilik"dir. Kooperatifçilik dergimiz de oldukça uzun bir süreden beri yayın hayatına devam etmekte ve özellikle genç araştırıcıların çalışmalarını, başta koopera- tifçilik kamu oyu olmak üzere umumi-efkara iletmektedir.

Bir diğer periyodik neşriyatımız ise yabancı dilde yayınladığımız "Cooperation in Tur- key"dir. Bu dergimiz de 11. nüshasını idrak etmiş bulunmaktadır. Türk Kooperatifçilik Ku- rumumuz bu yayını ile hem kooperatifçilik açısından, hem de tanıtım bakımından dışa açılma düşünce ve gayesiyle hareket etmiş ve bunda da büyük ölçüde başarı kazanmıştır.

Çünkü "Cooperation in Turkey" dergisi yurt dışındaki kooperatifçi çevrelerden her geçen gün artan bir şekilde talep edilmektedir.

Bilindiği gibi geçen yıl yayınlamaya başladığımız ve bu yıl bir yaşını geçmiş bulunan

"Karınca Kardeş" çocuk dergimizin de yayınlarımız arasında özel bir yeri vardır. Zira bu dergi ile okul çağındaki yavrularımıza daha küçük yaşta kooperatifçilik sevgisi, yardımlaş- ma ve dayanışma duygusu verilmeye çalışılmaktadır. Yine itiraf etmeliyiz ki, Karınca Kar- deşin çocuklarımıza ulaşmasında bazı ciddi sıkıntılar vardır. Bu sıkıntı ve problemleri aş- mak için belli bir müddetten beri araştırmalar yapılmakta ve bunların bertaraf edileceğine de inanmaktayız. Hem karınca kardeş hem de diğer periyodik yayınlarımız, hatta kitap şeklindeki neşriyatımız ile ilgili çalışmalar yapılmakta ve bu konuda hazırlanan rapor Yö- netim Kurulunda tartışılarak, yayıtılarımızın daha etkili hale getirilmesi için gerekli tedbir- ler alınacaktır. Bu hususta ki yardımlarına' da her zaman beklemekteyiz.

pecya

(5)

Değerli Okuyucular,

Elinizdeki "Kooperatifçilik" Dergisi 1989 yılının son sayısıdır. Bu sayı ile 1989 yılı kapanmakta ve gelecek sayı ile 1990 yılı açılacaktır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan son- ra da yayınlarımızın başarılı ve etkili bir şekilde devam edeceğine olan inancımız sonsuz- dur. Fakat burada hemen şunu ifade etmeliyiz ki, bir dergiyi yaşatan, onu etkili kılan, kit- lelere maleden ve başarıya götüren yayınlayıcıları kadar da okuyuculandır. Bu bakımdan, aziz okuyucularımızın yardım ve teşviklerine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız bu- lunmaktadır.

Elinizdeki sayı, esasen bir özel sayı olarak düşünülmüştü. Fakat bu arada bir iki makale daha konularak dergi zenginleştirilmiştir. Geçtiğimiz yıl Türk Kooperatifçilik Eğitim Vak- fımız 1163 sayılı 1969 tarihli kooperatifçilik kanununun değiştirilmesi ve 3476 sayılı 1989 tarihli yeni kooperatifçilik kanunu ile ilgili bir seminer yapmış ve bu seminere konunun uz- manları katılmış, eski ve yeni kanunlar mukayese edilerek tartışılmış ve bu konulardaki gö- rüşler dile getirilmiştir. İşte kooperatifçilik Dergimizin bu sayısında büyük ölçüde bu semi- nerin tebliğlerine yer verilmiştir. Seminerin açış konuşmasını Vakfın Genel Başkanı ve Ku- rumumuz Yönetim Kurulu üyesi Sayın Kamil Özdemir yapmış ve tebliğci olarak da Prof.

Dr. Rasih Demirci, Melahat Tavşancıl, Esen Figen, Muammer Niksarlı, Mehmet Bağçeci ve M. Uğur Küçükaltan katılmışlardır. Seminen değerli kooperatifçi ve Kurumumuzun eski genel başkanlarından Sayın Prof. Dr. Fahri Halil Örs yönetmiştir. Yukarıda da ifade edildi- ği, gibi elinizdeki sayının ağırlığı bu seminerin tebliğlerine ayrılmıştır. Bu arada muhterem Dr. Yusuf Ekinci'nin "Ahilik ve Esnaf Ahlaki" üzerine bir incelemesi ile genç bilim adam ı adayı Serdar Sağlam'ın "Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP)" üzerine yaptığı bir tetkik ma- kalesi yer almaktadır. Bu şekilde dergimizin bu sayısı daha da zenginleştirilerek zevkle oku- nacak hale getirilmeye gayret edilmiştir.

Sevgili Kooperatifçiler,

Hepimizin bilip inandığımız gibi kooperatifçilik bir aşk, inanç meselesi ve gönül işidir.

Gerçekten bu konuda amatör bir ruh ve heyecan ile çalışmak gerekmektedir. Aksi halde mesafe almak son derece güçtür. Türk Kooperatifçilik Kurumu da bugüne kadar, şerefli ve başarılı yarım asrı geçen tarihi içinde, meseleyi böyle algılamış ve büyük olmasa bile müte- vazi başarılar elde etmiştir. Daha büyük başarılar elde etmek için üstün bir gayret ve azim göstermektedir. Bu konularda da başta üyeleri olmak üzere bütün kooperatif severler ile okuyucularının desteğine ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu duygu ve düşüncelerle Yüce Allah'dan bütün okuyucularımıza sağlık ve mutluluklar diliyor, selam ve saygılarımızı yolluyoruz.

Hoşça kalma ...!

Kooperatifçilik

pecya

(6)

KOOPERATIFÇILIK Sayı: 86 EKIM - KASIM - ARALIK 1989

PANELI YÖNETEN Prof.Dr. FAHRI HAL İ L ÖRS'ÜN AÇI Ş KONUŞMASI

Sayın Kooperatifçiler ve Değerli Konuklar;

Panelimizin konusu (1163 sayıh Kooperatifler Kanununun bazı maddelerinin değişti- rilmesi ve bu Kanuna iki ek maddenin eklenmesi hakkında Kanun) ile getirilen tâdilatm olumlu ve olumsuz yönlerini irdelemek ve bu değişiklikler muvacehesinde kooperatif politi- kamızın alacağı istikameti tesbit etmek ve varsa yeni değişiklik teklifleri oluşturmaktır.

Panelimize, Sanayi ve Ticaret Bakanhğı, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanhğı, T.Esnaf ve Sanatkârlar Kefalet Kooperatifleri Birliği Merkez Birliği, Pankobirlik, Kent Koop, Türk - Konut, Yol- Koop ve Koop Kur temsilcileri katılmaktadır. Sayın temsilcilere söz ver- meden önce Kooperatif Hukukumuzun kısa bir özetini yapmak ve bugünkü durumuna te- mas etmekte yarar vardır.

Kooperatif hareketi, insan toplululdarında doğuştan mevcut olan dayanışma, birlik ve beraberlik içinde sosyal ve ekonomik ihtiyaçları, birlik ve beraberlik içinde sosyal ve eko- nomik ihtiyaçları karşılama çabasının bir kelime ile kooperasyon duyusunun bir aksiyon olarak su yüzüne çıkması demektir.

pecya

(7)

Kooperatifçilik hareketi XIX.mcı yüz yılda liberal iktisadi sistem içinde doğan ve an- cak bu sistem içinde mâna ve varhğma koruyabilen bir gelişimdir.

Kooperatifler ilk ağızda herhangi bir kanuni temele dayanmaksızm, Devlet otoritele- rince korunmaksızın, mevcut örf, âdet ve teamüllere uyularak kurulmuşlardır. Kooperatif- çilik fikri ve hareketi ne bir filozofun nede bir politikacının kafasında çıkmıştır. O bir halk teşebbüsü olarak yayılmıştır.

Sanayiin ve kapitalizmin kuvvet bulduğu, makinaların insan emeği yerine geçen yeni çağda iktisadi ve sosyal durumları ağırlaşan emekçiler, ekonomik menfaatlarını ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılıklı yaldım, dayanışma suretiyle sağlayıp ko- ruma amacı ile var olmuşlardır.

Kooperatif hareket o dönemde hiç bir yerden yardım ve teşvik görmemiş aksine kamu- sal, sosyal hatta siyasal çevreler tarafından yadırğanmıştır

Kooperatif hareket başlangıçta çıkar çevrelerinin direnmesi karşısında pek başarılı olamamışlar ancak ortaya atmış oldukları fikir ve ilkeler, yüz yıldan fazla bir zaman geç- mesine, bilim ve teknolojinin bu kadar ilerlemesine rağmen, değerlerini ve uygulama kabi- liyetlerini hâla muhafaza eder olmuşlardır.

ilk hareket Avrupa'da sanayinin ilerlemiş olduğu İngiltere'de görülmüştür. İngiltere'de Tüketim kooperatifleri, Fransa'da Üretim Kooperatifleri, Almanya'da Kredi Kooperatifleri, İtalya'da Emek Kooperatifleri olarak güç kazanmışlar ve bu tür kooperatifler o memle- ketlerin iktisadi ve sosyal şartlarına göre ve üyelerin mesleki ve geçim ihtiyaçlarına cevap vermek üzere inkişaf etmişlerdir.

İngiltere'de Roçdell öncüleri (Pionnier de Rochdale) inip başlattıkları ve ilân ettikleri ilkeler tarihi olan 21 - Aralık - 1844 den 8 yıl sonra 7 - Ağustos - 1852 tarihinde Koopera- tifçilik ile ilgili ilk kanun çıkarılmış ve bazı değişiklerden sonra 1893 tarihinde son şeklini bulmuş ve halen uygulanır olmuştur. Son derece liberal ve genel olan fakat kooperatifçilik prensip ve ilkelerini açıkca taşımayan hele hiç bir cezai müeyyideye yer vermemiş olan bu kanun, kooperatiflerin doğmasına ve yaşamalarını rahatlıkla sürdürmelerine yararh bir or- tamı getirmiştir. Kooperatifler daha ziyade akdi esaslara göre kurulmakla, sorunlarmı tüzük ve yönetmeliklerle hal etmektedirler.

Kooperatifler için, bugün İsveç, Norveç, Danimarka Hollanda, Finlandiya, İtalya, Fransa, İsviçre, Avusturya ve Almanya gibi Avrupa memleketleriyle Avıısturalya 'da ; Ja- ponya, Çin, Hindistan gibi Asya memleketlerinde yüz yılı geçen bir süredenberi özel koope- ratifler kanunları bulunmakta ve kooperatif eğitimi ve literatürü geniş bir yer tutmaktadır.

Bize gelince:

Bir Tarım kuruluşu olarak 1863 yılında Mithat Paşa'nın Niş eyaleti Prot kasabasında meydana getirdiği kendine özgü (Memleket Sandıkları) ile sonraları adı 1883 tarihinde (Me- nafi Sandıkları)na çevrilen bu müesseseler birer nizamnameye deyanm ışlar ve 1888 tarihin- de kurulan Ziraat Bankasının nüvesini teşkil etmişlerdir.

Cumhuriyetten sonra 1923 tarihinde çıkarılan (İstihsal Alım ve Satım ortaklık nizam- name numunesi) ni mahiyeti itibariyle tam bir kooperatifçilik hukuku olarak kabul edilme- se bile; yine bir anlam taşımaktadır.

Osmanlı döneminde Tanzimat-ı Hayriye'nin ilk yaptığı islâhat arasında 1850 tarihinde (Kanunname-i Ticaret) adı altında bir ticaret kanunu kabul edilmiştir.O zamana kadar ticari ihtilaflar Hukuku örfiye ve ticari âdetlere göre hal olunmaktayd ı. Fransızlar'ın 1807 ta- rihli (15 - Eylül - 1807) Kara Ticaret Kanunundan naklen tercüme suretiyle alınan ve 75

pecya

(8)

KOOPERATIFÇILIK Sayı: 86 EKIM - KASIM - ARALIK 1989

TEBL İĞ LEFL

1163 SAYILI KOOPERAT İ FLER KANUNUNDA, 3476 SAYILI KANUNLA YAPILAN

DE Ğ I Ş IKLIKLERIN DE Ğ ERLENDIRILMESI VE YENI DE Ğ I Ş IKLIK ÖNERILERI

Melahat Tav ş ancil(*)

I — GIRIŞ:

Bilindiği gibi, kanunlar genel ve soyut düzenlemelerdir. Bu nedenle Kooperatifler Ka- nunda yapılan bazı değişikliklerin de uygulamada tereddütlere yol açması kaçınılmazdır.

Bu tereddütler zaman içinde ilgili Bakanhkların uygulamaları, doktrinin, ilgili kişi ve kuru- luşların katkıları ve mahkeme kararlarıyla giderilecektir. Ancak değişikliklerin ve genel ola- rak kooperatifler kanunu düzenlemelerinin beklenen amaçlara tam olarak hizmet edebil- mesi için ; kooperatif ortaklarının kendi sorunlarına sahip çıkması ve kanunların kendileri- ne verdiği yetkileri kullanabilmesi, ayrıca kooperatifçilik eğitiminin geliştirilmesi gerek- mektedir. Kooperatifçilikle ilgili kamu ve özel kuruluşlara Kooperatifler Kanununun iyi- leştirilmesi yanında, bu açıdan da önemli görevler düşmektedir.

Bu toplantının, kooperatifçilik sorunlarının derli toplu tartışılması ve değişikliklerin olumlu ve olumsuz yönlerinin belirlenmesi açısından, çok yararlı olacağı kuşkusuzdur.

II — DEĞIŞIKLIKLERIN OLUMLU YÖNLERI :

1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu'na tabi kooperatifler içinde, konut yapı koopera- tiflerinin sayı sal ve işlevsel bir ağırlığı bulunmaktadır. Toplu konut uygulamasının başla- masıyla bu kooperatiflerin hızla çoğalması, bunların sorunlarının kamuoyuna yansımasma

(x) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teşkilatlandırma Genel Müdürlüğü Kontrolörü.

pecya

(9)

neden olmuş ve kooperatifler kanunu hükümleri bu sorunların çözümünde veya önlenme- sinde yetersiz kalmıştır. Bu şartlar kaçınılmaz olarak, kanun değişikliğinin daha çok yapı kooperatiflerinin sorunlarına yönelik olması sonucunu doğurmuştur.

Getirilen değişikliklere maddeler itibariyle baktığımızda;

1 - Ortaklığın devrinin yönetim kurullarının insiyatifinden çııkarılarak serbest bıra- kılması, ortağa kooperatife yatırdığı paranın değer kaybetmesinden kaynaklanan zararı- nı karşılama olanağı yaratmış, ortaklığın devri işleminden, kooperatif tüzel kişiliğinin veya yöneticilerinin hakkaniyete aykırı bir şekilde menfaat temin etmeleri önlenmiştir.

2- Kooperatif ortaklığından çıkarılma nedenlerinin anasözleşmede açıkca gösterilmesi gerektiği ve bu nedenler dışında kişinin ortaklıktan çıkarılamayacağı şeklindeki hüküm kooperatif ortaklarının , "haklı sebep" gibi subjektif bir kavrama dayanılarak ortakhktan çıkarılmasının önlenmesi bakımmdan, olumlu bir değişikliktir.

Yine yapı kooperatiflerinde çıkarılan ortak mahkeme veya genel kurul kararıyla ortak- lığa dönse dahi, çıkarılma kararı kesinleşmeden yerine yeni ortak alınması nedeniyle konut veya işyeri alamaması durumu ortaya çıkmakta, ortakhktan çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar ortak genel kurullara katılamamakta ve kooperatifte bu süre içinde ortaktan ödeme talep edememekte idi.

Bu sorunların çözümü açısından, haklarındaki çıkarılma kararı kesinleşmeyen ortak- ların yerine yeni ortak alınamayacağının, ortaklarm, ortaklık hak ve yükümlülüklerinin çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam edeceğinin hükme bağlanması yerinde bir değişiklik olarak değerlendirilmelidir.

3- Özellikle parasal yükümlülüklerin yerine getirilmemesi, kanun ve anasözleşme hü- kümlerine göre ortaklıktan çıkarılma nedenidir. Bu durumda yükümlülüklerin yerine geti- rilmemesinin ortağın genel kurula katılmasını engelleme gibi ikinci bir yaptırıma bağlan- ması gerekli olmadığı gibi, bu hüküm kooperatif yönetimlerince hazirun listelerinin düzen, lenmesi sırasında keyfi veya hatalı olarak uygulanmakta idi. Yine özellikle yapı koopera tiflerinde bir ortağın ortaklığa kaydından itibaren 6 ay genel kurula katılamaması, önemli genel kurul kararlarının küçük bir ortak grubunca alınması gibi sakıncalı sonuçlara sebep ola bilmekteydi .

Bu açılardan baktığımızda genel kurula katılma şartlarında getirilen değişikliklerin yerinde olduğunun kabulü gerekmektedir.

4- Kanunu 42.. maddesine yapılan ilavelerle genel kurullara başka organlara devredile- meyecek bazı yetkiler verilmiştir.

Bunlar; gayrimenkul alımınde ve satımında takip edilecek usul ile alınacak gayrimen- kulun niteliğini, yerini ve azami fiyatını, satılacak gayrimenkulun asgari fiyatını belirlemek, imalat ve inşaat işlerinin yapıtırılma yontemini belirlemek ve yapı kooperatifinin ortak sa- yısı ile yapılacak konut veya işyeri sayısını belirlemektir.

Bu düzenlemeden önce kooperatif ortaklarının, özellikle yapı kooperatiflerinde, temel faaliyet konuları olan gayrimenkul alımı, satım' ve inşaatların yaptirılmasında, yönetim ku- rullarının emri vakilerini kabul etmek dışında yapabilecekleri bir şey bulunmamakta, ayrıca kooperatiflere konut ve işyeri sayısının üzerinde ortak kaydedilerek bir çok kişinin mağduriyetine sebep olunmaktaydı.

Gayrimenkul alımı konusunda genel kurula yetki verilmesi eleştirilmektedir. Ancak burada genel kurulun alınacak gayrimenkulu tam olarak belirlemesi gerekmeyip, bazı kıstas- lar belirlemesi yeterli bulunmaktadır. Yıllarca, konut yapılmaya elverişli olmayan arazilerin fahiş fiyatlarla alınıp, binlerce kooperatif ortağının mağdur edildiğide düşünülürse, koope-

pecya

(10)

Kanun değişikliğinden sonra ciddi eleştiriler getirilmemiş olması, ilgili kişi ve kuru- luşların bu konuda fazla hazırlıklı bulunmadığını göstermiştir.

Mevcut düzenlemelerin doğru olarak anlaşıhp uygulanması için ise, vasıflı eleman ça- lıştırılabilecek mali imkana sahip ilgili kuruluşların vatandaşlara ücretsiz danışma hizmeti vermesinin büyük yararı olacaktır.

Kooperatiflerin sağlıklı işleyebilmesi için ortakların haklarını zamanında ve yerinde kullanmasının yanında, kooperatif organlarmda görev yapan kişilerin doğru bilgilendiril- mesinin büyük önemi bulunmaktadır. Bu hususların temin edilmesi kooperatif organlarının

işlevlerine uygun olarak çalışmasını da sağlayacaktır.

Bu nedenlerle, ilgili kamu ve özel kuruluşların kooperatifçilik eğitimi konusunda ça- lışma yapması gerekmektedir.

V — DEĞİSİKLİK ÖNERİLERİ :

1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu zaman içinde, mahkeme kararlarıyla, doktrinle ve uygulamalarla desteklenmiş, bu anlamda ülkemizde bir kooperatif hukuku önemli ölçüde oluşmuş bulunmaktadır. Bu nedenle, Kooperatifler Kanununun kooperatiflere yeni bir i ş- leyiş tarzı getirecek şekilde tamamen değiştirilmesi oluşan kooperatif hukukunun ve gele- neğinin de yok edilmesi anlamma geleceğinden, temel işleyiş ve yerleşmiş maddeler korun- mandır.

İhtiyaçtan doğacak kapsamlı değişiklikler yapılırken, kanun sistematiğinin sağlanması amacıyla kanun tamamen değiştirilse dahi, yerleşmiş maddelere içerik itibariyle kanunda yer verilmelidir.

Bu genel yaklaşım içinde, yapılması gerektiği düşünülen en önemli değişiklikler kı- saca şu şekilde sıralanabilecektir;

1- Konutlooperatiflerinde ortakların, konut tipleri dışında gruplandırılmasına, koope- ratiflerce kısım kısım' konut yapılmasına izin verilmemelidir.

2- Çıkan ve çıkarılan ortağın kooperatifteki alacak ve haklarının geciktirilmeden öden- mesi için düzenlemeler yapılmalıdır.

3- Kooperatifin belirli sayısal ağırlıktaki ortağına, biraraya gelerek kooperatifi özel denetçilere denetlettirebilme yetkisi verilmelidir.

4- Kanun değişikliği ile gündemde olmaksızın görüşülecek konuların genel kurul sıra- sında gündeme dahil edilebilmesi için getirilen, ortakların 1 /10'unun görüşmelere geçilme- den önce yazıh önerge vermesi mecburiyeti, kaldırılmalıdır.

5- Kooperatiflerin tasfiyesinin, belirli şartlar altında basitçe gerçekleştirilmesi imkanı sağlanmalıdır.

6- Kooperatif üst kuruluş genel kurullarmda, ortakların temsili konusunda açık düzen- lemeye ihtiyaç bulunmaktadır.

7- Kooperatiflerin tutmakla zorunlu oldukları defterlere kooperatifler kanununda yer verilmesi ile defter, belge ve varlıkların devir teslim mükellefiyetinin düzenlenmesi yararlı olacaktır

8- Denetçilerin görev ve yetkilerinin derli toplu açık bir şekilde belirlenmesinde fayda bulunmaktadır.

9- Yönetim kurulunun hukuki sorumluluğu ve ibra konusunun Türk Ticaret Kanunu hükümlerine gidilmesine gerek kalmayacak şekilde, kooperatif kanunu içinde düzenlenmesi faydalı olacaktır.

pecya

(11)

KOOPERATIFÇILIK Sayı: 86 EKIM - KASIM - ARALIK 1989

1163 SAYILI KOOPERATİ FLER KANUNU DE ĞİŞİKLİĞİ

Esen Figen ( )

I — KANUN DEĞIŞIKLIĞININ OLUM YÖNLERI

1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu 1969 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu kanun, çıkarıl- dığı yıldaki şartlar gözönüne alındığında Kooperatiflerimizin gelişmesinde büyük bir boş- luğu doldurmanın yanında önemli mesafelerin alınmasında yardımcı olunmuştur. Nitekim k6operatiflerimizin üst kuruluşlarını kurabilmeleri 1163 sayılı kooperatifler kanunu ile miimkün olmuştur.

Bu gün ülkemizde muhtelif sektörlerde hizmet vermek maksadıyla 1163 sayılı koope- ratifler kanununa göre kurulmuş 24 çeşitli 60 binin üzerinde kooperatif vardır. Kooperatif- lerimizin, sayı yönünden bu kadar fazla olmalarına rağmen üzülerek söylemek gerekir ki Ülke Ekonomisine sağladıkları katkı istenilen seviyeye ulaşamamıştır. Bu demektirki kuru- lan kooperatifler ve birlikler sosyal ve ekonomik yönden sıhhatli bir yapıya kavuşamamış- tır.

Ayrıca kurulan kooperatiflerin bazıları kötü niyetli yöneticilerin elinde amacından

(x) Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı, Teskilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü.

pecya

(12)

uzaklaşmış kendilerine ümit bağlayan ortakları iyi niyetlerinin istismar edilmesine sebep olmuştur. İşte bu sebeplerle 102 maddeden ibaret olan 1163 sayılı kooperatifler kanunu- nun günümüz ihtiyaçlarına cevap vermediği görülerek 25 maddesi değiştirilmek, 2 Ek ve 3 Geçici madde eklenmek suretiyle 6.10.1988 gün ve 3476 sayılı kanun yürürlüğe konmuş- tur.

1163 Sayılı kanuna göre kurulan özellikle tarımsal amaçlı kooperatifler üst birlikler şeklinde teşkilatlanmalarını arzu edilen şekilde gerçekleştirememişlerdir. 1163 sayılı kooperatifler kanunu birliklerin faaliyet bölgelerine sosyal ve ekonomik etkinlikleri olacak şekilde kurulmasına imkan vermemektedir. 7 kooperatifin birleşmesi ile ilçe se- viyesinde dahi birlik kuruluşu gerçekleştirilmektedir. Bu şekilde çok sayıda Birlik ku- ruluşuna gidilmesi, kurulan birliklerin ekonomik yönden güçsüz olmasına ve dolayısıy- la çevresine faydalı olamadığı gibi kendi aralarında rekabete düşmelerine de meydan ver- mektedir. Diğer taraftan, kuruluşu kolayca gerçekleştirilen ekonomik yönden güçsüz, herhangi bir faaliyeti bulunmayan veyahut da amacından uzaklaşmış kooperatifler hukuki varlıklarını uzun süre devam ettirmektedirler. Bu durum kooperatifçilik aç ısından kötü ör- nek teşkil etmekte ve kooperatifçiliğimizin gelişmesini engellemektedir. Bütün bunlar adeta bir kooperatif enflasyonunun ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

1163 sayılı kooperatifler kanununda yapılan değişiklerle ;kooperatif ve üst kuru- luşlarınan sıhhatli bir şekilde teşkilatlanmaları ve ekonomik yönden güçlü bir yapıya kavuş-

maları sağlanmış olacaktır.

Şöyle ki; aynı çalışma konularına sahip kooperatifler arasında ilgili Bakanlığın belir- lediği bölgelerde birden fazla kooperatif birliği kurulamayacağı gibi, yine aynı çalışma konularına sahip kooperatif birliklerinin de birden fazla Merkez Birliği kuramıyacağı hük- mü getirilmiştir.Diğer taraftan üç yıl olağan genel kurulunu yapmaması,amacına ulaşma im- kanının bulunmadığının ilgili Bakanlıkça tesbiti halinde kooperatiflerin dağılacağı, ayrıca konut kooperatiflerinin anasözleşmede belirtilen işleri gerçekleştirmesi halinde ayrılacağı hükümleri getirilmiştir.

Kooperatif ve Birliklerin ekonomik yönden güçlü bir yapıya kavuşa bilmesi için evvel- ce 100 TL. olan bir ortaklık payının değeri 10.000 liraya çıkarılmış kooperatife girecek ortakların en fazla 1.000 pay olarak 10 milyon TL.ye kadar sermaye yüklenebilme imkanı getirilmiştir. Üst kuruluşlara gidişte ise sermaye tavanı serbest bırakılmıştır. Ayrıca, serma- yeyi teşvik için ortakların sermaye paylarına Devlet tahvillerine verilen en yüksek faiz had- dini geçmemek şartıyla faiz verilebileceği ve' ortak dışı işlemlerden elde edilen karın ortak- lara sermaye payları oranında dağıtılabileceği hükmü getirilmiştir.

Anayasamızın da emrettiği gibi kurulan kooperatiflerin ortaklarına faydalı bir şekilde faaliyet gösterebilmesi icin denetim yetkisi artırıldığı gibi kooperatif Merkez Birliklerinin, bunların kurulmadığı hallerde birliklerin kendisine bağlı birimleri denetleyeceği ve Merkez Birliklerinin kooperatiflerin eğitim ihtiyacını karşılayacağı hükmü getirilmiştir.

Ayrıca kooperatiflere kredi veren kamu kuruluşları, belediyeler ve ilgili bakanlıklara teknik özellikler ve kalite açısından denetim yapmak yetkisi getirilmiştir. Yeni kanun ile siyasi faaliyet yasağının kapsamı genişletilmiş ve ayrıca Genel Güvenlik, Asayiş ve Kamu düzenini bozmaya yönelik faaliyetler de yasak kapsamına alınmıştır.

Tarımsal amaçlı kooperatifler yönünden yeni kanun ile getirilen en önemli yenilik;

pecya

(13)

Bunların yatırım faaliyetlerinin Tarım Orman ve Köyişleri Bakanhğınca düzenlenen Yö- netmelik esasları dahilinde bütçeden ayrılacak ödenekler yoluyla düşük faizli kredilerle desteklenebileceğidir.

1163 sayıh Kooperatifler Kanununun ceza yönünden her hangi bir yaptırım gücü bu- lunmamaktaydı.

Yapılan kanun değişikliği ile kanunda yer alan görevlerini yerine getirmeyen koopera- tif ve birliklerin yöneticilerinin fiilin önemine göre bir aydan iki yıla kadar hapis ve ellibin liradan bir milyon liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılacağı, yine kanunda yer alan görevleri yerine getirmeyen Kooperatif ve Birliklerin Denetim Kurulu Üyelerinin suçun önemine göre bir aydan altı aya kadar hapis ve ellibin liradan beşyüzbin liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, siyasi faaliyet yasağı ile ilgili hürriyeti bağlayıcı cezaların paraya tahvil edile- miyeceği belirtilmiştir.

1163 sayılı kanunda yapılan değişikliklerle; sayıları süratle artan yapı kooperatifle- rinin, kötü niyetli yöneticilerin eline düşmesi önlenerek samimi vatandaşlarımızın istismar edilmesi giderilmiş olacaktır. Dolayısıyla ortaklarm hak ve menfaatlerinin kötü niyetli yöneticilere karşı korunması sağlanmış olacaktır.

II — DEĞIŞIKLIKLERIN OLUMSUZ YÖNLERI

1163 Sayılı kanunun 46. maddesinde değişiklik yapılacak"Dörtten az olmamak üzere ortakların en az 1/10'u tarafından genel kurul toplantısından en az 20 gün önce yazılı olarak bildirilecek hususların gündeme konulması zorunludur." hükmü getirilmiştir. Ancak bu değişiklik Genel kurullarda işlemeyecek durumdadır. Türk Ticaret kanunundan faydala- rularak Genel Kurulun yerinin, yapılış tarihinin ve gündeminin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan tarihi ile toplantının yapıhş tarihi arasında 15 günlük süre bulunması gerekmektedir.

Böyle olunca 20 günlük süre henüz gündem belli olmadığından 15 güne nazaran erken bir süre olmaktadır.

3476 sayılı kanunun 3. Geçici maddesinde intibakla ilgili olarak "Halen kurulmuş ve faaliyette bulunan kooperatifler, anasözleşmelerini iki yıl içerisinde bu kanun hükümle- rine intibak ettirmek zorundadırlar. Bu hususa riayet etmeyen kooperatifler dağılmış sayı- lır" hükmü getirilmiştir. Bu şekilde kooperatiflere yeni kanuna intibak için hüküm getiril- mesine rağmen kooperatif üst kuruluşların ayrıcalık tanınmak suretiyle kanunun 2. geçici maddesinde" Bu kanunun yürürlük tarihinden önce tüzel kişilik kazanmış olan kooperatif üst kuruluşları bu kanun hükümlerine göre kurulmuş sayılır" denmiştir. Bu durum ortakla- rına fayda sağlamayan, amacından uzaklaşmış bazı kooperatif üst kuruluşlarının devamını temin etmektedir.

III — DEĞIŞIKLIKLER IŞIĞINDA KOOPERATIFÇILIK POLİTİKAMIZ

Bakanhğımız öteden beri politika olarak kırsal alanda tek tip, çok amaçlı kooperatif- lerin kurulup gelişmesini benimsemiş bulunmaktadır. Değişik anasözleşmelerle, değişik konu ve isimlerde kooperatiflerin kurulmasının dağınıklığa ve kaynak ısrafına sebep .olacağı kanaatına varılmıştır.

1163 sayıh kooperatifler kanuna göre kırsal alanlarda tarımsal amaçlı, Bakanhğımız görev kapsamı içerisinde 9 çeşit kooperatif kurulmuş bulunmaktadır. Bu durumun dağı-

pecya

(14)

nıklığa sebep olmak suretiyle kooperatif enflasyonunu yarattığı görülerek benzer konuda faaliyet gösteren kooperatiflerin birleşmesi hedef alınarak 9 çeşit kooperatifin anasözleş- meleri yeniden hazırlanmış ve evvelce yürürlükte bulunan anasözleşmelerden bazıları bir- leştirilerek Tarımsal Amaçlı Kooperatiflerin kuruluşları 4 Anasözleşmede toplanmıştır.

Bunlar ;

1 - Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri, 2 - Su Ürünleri Kooperatifleri, 3 - Sulama Kooperatifleri

4 - Pancar Ekicileri Kooperatifleridir.

3476 Sayılı Kanun; kooperatif birliklerinin ekonomik yönden güçlü olması mak- sadıyla, aynı çalışma konularına sahip kooperatiflerin birlik kuralbileceğini ve ilgili Bakan- lığın belirlediği bölgelerde aynı çalışma konularına sahip kooperatiflerin birden fazla birlik kuramıyacağını hükme bağladığmdan aşağıda belirtilen konularda faaliyet gösteren koo- peratif birliklerine ait örnek anasözleşmeler hazırlanmıştır.

1 - Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği, 2 - Hayvancıhk Kooperatifleri Birliği, 3 - Su Ürünleri Kooperatifleri Birliği, 4 - Ormancılık Kooperatifleri Birliği, 5 - El Sanatları Kooperatifleri Birliği, 6 - Sulama Kooperatifleri Birliği, 7 - Tarım Kooperatifleri Birliği,

yapılan bu düzenlemeler ile ekonomik yönden güçsüz ortaklarına faydalı olamayan koope- ratiflerin dağılacağı, bazı kooperatiflerin de birbirleriyle birleşmek suretiyle daha güçlü ya- pıya kavuşacakları düşünülmektedir. Diğer taraftan kooperatif birliklerinin kuruluşu gönül- lü ve ihtiyaçtan doğacak, dolayısıyla ortaklarına hizmet götürmekten başka bir maksatları olmayacaktır.

IV — VARSA DEĞIŞIKLIK TEKLIFLERI

Ülkemizde kooperatiflerin kuruluş ve işleyişi 5 değişik kanun için düzenlenmektedir.

Her kanunda kuruluş, organlar, sermaye, muafiyet kapsamı yönünden birbirlerine nazaran farklılıklar bulunmakta bu da kooperatif çeşitleri arasında ayrıcalıklara sebep olmaktadır.

Bu itibarla uzun vadeli çözüm olarak bütün kooperatiflerin bir kanun çerçevesinde toplanarak farklı uygulamaların ortadan kaldırılması yerinde görülmektedir. Bu sağlanama- dığı taktirde yalnızca tarımsal amaçlı kooperatiflerin kuruluş ve işleyişlerinin bir kanun çerçevesinde toplanarak tek bir kuruluş tarafından yönlendirilmesi yoluna gidilmelidir.

Kısa vadeli çözüm olarak; 3476 sayılı kanuna intibak mecburiyetinin kooperatif üst kuruluşları içinde getirilmesi, 46. Madde de yer alan ortaklar taraf ından gündeme ilave yapılması için 20 gün önceden müracaat mecburiyetinin 10 güne indirilmesi yanında, 1163 sayılı kanunun muafiyetlerle ilgili maddesinde değişiklik yapılarak Tarım Kredi ve Tarım Satış Kooperatifleri için tanınan sınırsız muafiyetlerin kıt imkânları sahip kırsal alan- daki kooperatifler için getirilmesi yerinde görülmektedir.

pecya

(15)

KOOPERATIF Ç İLIK Sayı: 86 EKİM - KASIM - ARALIK 1989

1163 SAYILI KOOPERAT İFLER KANUNU'NU KISMEN DE Ğ I Ş TIREN 3476 SAYILI KANUNUN

GETIRDIKLERI YEN İ L İ KLER VE OLUMSUZ YÖNLERI

Kasım Önadım (*)

GENEL DURUM

Türk Kooperatifçilik Eğitim Vakfının, bu paneli düzenlemesi ve bize lütfedip konuşma zemini hazırlamasına, teşekkür ediyor yüksek heyetinize saygılar ve sevgiler sunuyorum.

Konumuz gayet açıktır. T.B.M.Meclisince 6.11.1988 tarihinde kabul edilen ve Resmi Gazetenin 19970 sayıh nüshasında yayınlanarak 25.10.1988 tarihinde yürürlüğe giren 3476 sayılı Kanunun getirmiş bulunduğu yenilikler, olumsuz yönleri ve değiştirilmesi gereken maddeleri hakkında, düşündüklerimizi bu panel vesilesiyle arz ve ifade etmektir.

Konuya girmeden evvel bir kanun tasarısının hazırlanışma ve takip edilen yolun seçilmesi hususundaki düşüncelerimizi arz ve ifade etmeye çalışacağız.

Kanunlar evvela kamuoyuna benimsetilmeli, temayül yoklamaları yapılmalı ve ondan sonra tasarı haline getirilip mercine intikal etmelidir.

1163 sayılı Kooperatifler Kanununun tasarı olarak ele alınması, T.B.M. Meclisine in- tikalinden sonra takip edilen yolun ve metodun neler olduğunu kısaca ifade etmeye çalışa- cağım.

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu tasarı olarak ele alınmadan evvel, Türk Kooperatif- çilik Kurumunda istişare nitelikte iki toplantı yapılmıştır. Bundan sonra daha evvelce hazır- lanan tasarılar toparlanmış üç aylık bir çalışmadan sonra, yeni bir metin hazırlanarak T.B.

M.Meclisine tarafımızdan verilmiş ve iki adet kanun tasarısı da günün Başbakanı ziyaret edi- lerek, böyle bir tasarmın tarafımızdan hazırlanarak Millet Meclisi Başkanlığına verildiği ifade edilmiştir.

Kanun metninin tasarı haline gelmesinde ilk çalışmalar, kurumun o günkü başkanı Nusret UZGÖREN, Celal UZEL ve Avukat İbrahim DOĞAN katılmışlardır.

Bundan sonra; Millet Meclisi Başkanlığına tarafımızdan bir önerge verilmiş, Tasarının bir geçici komisyonda görüşülmesi talep edilmiştir. Geçici komisyon 20.1.1967 tarih ve Millet Meclisinin 34 ncü birleşiminde kurulmuş ve 15.3.1967 tarihinde toplanarak arasın- dan başkanlığa Bursa Milletvekili Kasım Önadımı, sözcülüğüne de Burdur Milletvekili İs- mail Hakkı Boyacıoğlunu seçerek çalışmaya başlamışlardır.

Tasarı konuşmaya başlanılmadan evvel, geçici komisyon kooperatifçilikle alakah bu hususta ihtisas' olan kurum ve kuruluşları 12 toplantısına davet etmiştir.

Geçici korn'isyon 12 celse toplanmıştır. Bu toplantılar 4 aya yakın bir süre devam et-

* Türkiye Esnaf iıe Sanatkarlar Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birli ği Genel Baş- kanı

pecya

(16)

miştir. Tasarı üzerinde 76 saat çalışılmış, 102 maddelik tasarının 82 maddesinde değişiklik yapılmıştır. Çalışmalarını tamamlayan geçici komisyon, 15 sahifelik raporunu hazırlamış ve 1 ncı maddesinde aynen aşağıdaki görüşlere yer verilmiştir.

MADDE: 1- Bütün Türk vatandaşları kooperatif kurmak hakkına sahiptir. Kooperatif- lere girmek ve çıkmak herkesin ihtiyarmdadır. Bir kimse dilediği nisbette sermaye koymak ve dilediği müddet muamele yapması kendi arzusuna bağhdır. Kooperatif ortakları araların- daki münasebetleri anasözleşmelerle düzenlerler. Tasarı hiçbir zorlayıcı hüküm getirmediği gibi; bu kuruluşların Hükümet emri ile yukardan aşağıya idare edilme görüşünü reddetmek- tedir. Buna göre kooperatifler hür nizam içinde serbest te şebbüs gücünü desteklemek, toz haline gelmiş küçük sermayelerin birleşerek bir özel sektör kaynağı yaratan müesseseler olarak çalışacaklardır.

Toplantıya davet edilen kurum ve kuruluşların adları aşağıdadır.

TARIM BAKANLIĞI : Hasan Tahsin EROL (Paz.Dairesi Şb.) TICARET BAKANLIĞI : Orhan İNAN (Teşkilatlan. Umum Md.) ADALET BAKANLIĞI : Gündüz Yayço (Hüldırn)

KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI : Mesut.Başkaya (Koopera.Dairesi Bşk.) T. ZİRAAT ODALARI BİRLIĞI : Yaşar Erkenoz (Müşavir)

Teoman Tangör (Vazifeli Memur) Ömür Ün1ü(Vazifeli Memur) TÜRK KOOPERATIFÇILIK KURUMU : Nusret Uzgören (Başkan)

Nucet Gökalp Midayim İbrahim Doğan Celül Uzel

T. Halk BANKASI : Sıtkı Özan (Umum Müdür Huavini) Türkan Özlük

T.C. ZİRAAT BANKASI : Cevat Akyol (Kooperatifler Müdürü) Ayhan Erol(Kooperatifler Müdür Mv.)

T.ÇİFTÇİ TEŞEKKÜLLERİ FEDERASYONU : Burhanettin Anipaşaoğlu (YX.I3ye)

ANKARA ESNAF KEFALET KOOPERATIFI : Abdullah Caner (Başkan) CANKAYA ESNAF KEFALET KOOPERATIFI :Fehmi Genç ( Başkan ) TÜRKİYE ZİRAATÇILAR DERNEĞI

TÜRK İŞ KONFEDERASYONU

TÜRKİYE TICARET ODALARI SANAYI ODALARI VE BORSALAR BİRLIĞI ESNAF KEFALET KOOPERAIİFLERISİRLİK KOOPERATIFI

1163 sayıh Kooperatifler Kanunu 9.2.1966 tarihinde Millet Meclisi Ba şkkılığnıa veril- miştir. Ticaret Komisyonu 30.6.1067 de konuyu rapora bağlamış ve 30.6.1967 de Millet Meclisi Başkanlığına göndermiştir. Millet Meclisi 24.4.1969 da kanunun müzakerelerini tamamlamış ve Cumhuriyet Senatosuna sevk etmiştir. Kanun Resmi Gazetede 10.5.1969 tarihinde yayınlanmış ve 1163 numarayı olarak yürürlüğe girmiştir. 1163 sayılı Kooperatif- ler Kanunu bir geçici maddeyle kooperatiflere iki yıl intibak süresi tanımıştır.İntibak i- çin iki yıl yetmediğinden, bir maddelik bir Kanun teklifi 16.11.1971 senesinde Millet Mec- lisince kabul edilmiş ve 17.11.1971 tarihinde yayınlanmıştır. Bu kanun 1496 numarayı al- mıştır. Kanunda Ulusu Hükümeti zamamnda,yay, ınlanmıştır. Bu kanun 1496 numarayı al-

pecya

(17)

mıştır. Kanunda Ulusu Hükümeti zamanında,yapı kooperatifleri ile alakalı kücük bir deği- şiklik yapıhnış ve ilk ciddi değişiklik 19 ncu maddenin tadiliyle 12.6.1987 yıhnda yapılmış ve 3381 numarayla neşredilmiştir.

Türkiyede ilk defa çıkarılan ve 1969 da yürürlüğe giren müstakil bir kooperatifler ka- nununun, tasarım hazırlanış' Millet Meclisinde müzakeresi ve Meclis genel' kurulundan kabulünden sonraki safhası kısaca bundan ibarettir.

9.2.1966 da Meclise verilen bu Kanun geçirdiği safhalar dikkate alınırsa 24.4.1969 da kabul edilmiştir. Geçen süre dört yıla yakmdır.

Bugün üzerinde görüşlerimizi ifadeye çalıştığımız 3476 numaralı Kanun ise, 15.5.1988 günü 07/101-2173-02870 sayı ile Hükümet tarafından Meclise sevk edilmiştir.

DEĞERLI DİNLEYENLER

Bu tasarı hazırlanırken ilk günden beri, ilgi duyanlardan ve kamuoyundan itina ile gizli tutulmuştur. Tasarının hazırlandığı duyulursa bu iş engellenir kuşkusuna yapılınmış ve buna itina gösterilmiştir. Tasarı Tarım Orman ve Köyişleri Bakanhğmın görevlendirdiği, şahıslar tarafından hazırlanmış bulunmaktadır.

Bizim böyle bir tasarnun hazırlandığnu, tasarının Hükümetten Meclise intikal ettiril- mesine karar verdiği günün akşamı, Televizyon Haberlerinde Devlet Bakanı Mehmet YA-

ZAR'ın Beyanatından haberimiz olmuştur.

Tasarı bizim elimize bu beyanattan sonra geçmiş, Başbakan Turgut ÖZAL'ın 1 Mayıs pazar günü yapmış bulundukları (Esnaf ve Sanatkarlar Zirvesinde) Kanun tasarısı tarafımız- dan eleştirilmiştir. Tasarının eleştirilen en önemli maddeleri; 4,5,38,78 ve ek 2 nci madde- sidir. 4 ve 5 nci maddeleri, tip anasözleşmeleri öngören, bu tasarı kooperatifçiliğimizi hür- riyeten mahrum bir hale sokmaktadır. Bu teşebbüs Türk kooperatifçiliğinde tam bir irtica hareketidir. 1935 yıllarına dönüş hevesleridir. Bu anlayış kooperatiflerimizi 54 sene öncesi- ne götürme teşebbüsüdür. Bu görüş modern kooperatifçilikten, hür kooperatiften kopma ve anlamsız bir görüşü savunma gayretidir.

Ciddi bir kooperatifçi buna razı olamazdı;(1 Mayıs günü Başbakanın yaptığı zirve toplantısında, konu tarafımızdan gündeme getirilmiş ve Sayın Başbakanın bilgisine sunul- muştur.)

Başbakan; bu konuşmamızm üzerine Tarım, Orman ve Köyişleri Bakanına hitaben, Hüsnü Bey arkadaşları dinlediniz (Biz ademi merkeziyetten yanayız merkeziyetçi görüşün sahibi değiliz) burada konuşan arkadaşlarını davet et, bu tasarıyı düzelt diye Tarım, Orman ve Köyişleri Bakanına emir vermiştir.

3 Mayıs 1986 de, Tarım Bakanhğma davet edildik, bu toplantıya Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teşkilatlandınna Genel Müdürü Nevzat Cizre'de katıldı. Bu toplantıda da, görüşlerimizi ifade ettik ve Merkez Birliklerin teftiş yetkisi verilmesi konusunu da, teklif etmiş bulunuyorduk.

Tasarı Millet Meclisi Başkanlığınca 10.5.1988 günü 846 sayı ile Sanayi ve Ticaret Ko- milyonuna havale edilmiştir.

Sanayi ve Ticaret Komisyonu hiçbir kurum ve kuruluştan temsilci davet etmeden, 13.

5. 1988 günü tasarıyı müzakereye almış ve aynı gün kabul ederek, aynı tarihte tasarı Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmek üzere, Millet Meclisi Başkanlığına gönderilmiştir.

T.B.M.Meclisi Başkanlığı aynı tarihlerde, Kanun tasarısını Plan ve Bütçe Komisyonuna havale etmiş ve müzakeresini istemiştir.

pecya

(18)

Plan ve Bütçe Komisyonu 25.5.1988 günü müzakereye alarak, kabul etmiştir. Bu arada Bursa Milletvekili İlhan Aşkın ile Merkez Birliğimiz temas kurmuş ve tasarının, bazı madde- lerinin tadili için hazırladığı önergeleri, bu arkadaşımıza vermiş ve müzakerede kendisine yardımcı olması istenmiştir.

Kanun tasarısı 26.5.1988 perşembe günü Meclis matbaasında basılarak 27.5.1988 cuma günü Millet Meclisi genel kuruluna sevk edilmiştir.

Bu tasarı 1987 ye kadar çıkacak Kanunlar arasına alındığ„ından, Komisyonlardan sü- ratle geçirilmiştir. Ancak Esnaf Teşkilatı tarafından yapılan bu teşebbüsle, Kanun tasarısı Eylül devresine barakılmıştır.

Bundan sonra bu Kanun tasarısı çalışmaları, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ağırlık koy- muş tip anasözleşmeyi öngören maddeler düzeltilmiş teftiş ile alakalı hususlar tasarıda yer almış, sermaye ile alakalı madde düzeltilerek, Millet Meclisinde Eylül döneminde müzakere- ye alınmıştır.

Haziran döneminde ertelenen bu kanun tasarısı ile ilgili olarak, Merkez Birliğimiz genel yönetimi işi ele almış ve mevzuat komisyonu toplayarak, tasarının son şeklinin(7) maddesi- nin değiştirilmesi hakkında çalişmalar yapılmıştır.

Tasarının 4,5,7, 14,38,78 ve ek 2 nc maddenin değiştirilmesi için önergeler hazırlan- mış, Millet Meclisi Grup idarecilerinden Niğde Milletvekili Haydar Özalp makamında ziya:

ret edilerek, hazırlanan önergeler mahiyetleri hakkında izahat verilmiş bu maddelerin değiş- tirilmesi için kendilerinden yardımcı olmaları rica edilmiştir.

Bunlardan başka matbaada basılan Kanun tasarısında, intibak süresini gösteren bir madde bulunmuyordu. Bunun içinde Merkez Birliğimizce tasarıya ilave edilmek üzere bir geçici 3 öncü madde düzenlenmiş, bu düzenlenen madde ile diğer maddeler, Plan ve Bütçe Komisyonu ve Samsun Milletvekili Kemal Akkaya'ya gönderilmiştir.

Kanun tasarısının Millet Meclisinde müzakeresi sırasında, Merkez Birliğimiz büyük bir hassasiyetle neticeyi izlem ş ve Millet Meclisi Grup Sekreteri ile irtibatını sürdürmüştür.

Yaptığımız bu çalışmalar neticesinde kanunun (5) nci maddesi değişikliğe uğramış, (14) ncü maddesinde bir değişiklik yapılmış, Teftiş meselesi ile alakah (75)nci madde dü- zeltilmiş ve geçici (3) ncü madde kabul edilerek tasarı bize göre bir ölçüde iyileştirilmiştir.

Bu kanunun olumsuz yönlerini, aşağıdaki şekilde izah etmek mümkündür.

a) 3 ncü maddesi b) 38 nci maddesi c) 78 nci maddesi ç) 93 ncü maddesi

BU MADDE TADİL EDİLMEMİŞTİR.

d) Ek 2 nci maddesi

Bu maddenin 4 ncü bendinin 2 nci fıkrası madde metninden çıkarılarak, cezaların paraya çevrilemez hükmü kaldırılmalıdır.

DEĞERLİ DİNLEYENLER

3476 sayılı Kanunun hazırlanışı ve yapılan çalışmaları, olumlu ve olumsuz yönlerini bu kısa sürede arz ve ifadeye çalıştım. Beni sabır ve nezaketle dinlemiş olmanızdan dolayı, hepinize teşekkür ediyor saygılar sunuyorum.

pecya

(19)

KOOPERATİFÇİLİK Sayı: 86 EKİM - KASIM - ARALIK 1989

1163 SAYILI KOOPERATİFLER KANUNUNDA YAPILAN DE Ğ I Ş IKLIKLER

Prof. Dr. Rasih Demirci (*)

1163 sayılı 'Kanun çerçevesi içerisine, Tarım Kredi ve Tarım Satış gibi özel kanunları olanlar dışında kalan, diğer kooperatif türleri ve bunların yönetimi alınmıştır. Söz konusu kanunun çıkarılışı, hiç şüphesiz 194011 yıllardan beri yapılan tartışma zemininin etkisine ve Ticaret Kanununda yer alan kooperatiflerle ilgili maddelerin yetersiz oluşu sebebiyle bir kanuni düzenleme yapma ihtiyacına bağlanabilir. Bilindiği gibi, 1163 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1969 yılına kadar, memeleketimizde koaperatifier, Ticaret Kanununa tabi oldukları gibi 26.6.1956 tarihinde yürürlüğe giren 6762 sayıh Türk Ticaret Kanununun 485-508. Maddeleri ile bu Kanunun anonim şirketlere ait hükümlerinin uygulanması sure- tiyle kurulup faaliyet göstermekteydiler. Türk Kooperatifçiliğinin Ticaret Şirketi hüviyeti ile kurulup işletilmesi mümkün olmadığından hareket edilerek kooperatifierin bünye ve karakterlerine uyan yeni ve özel bir kanun çıkarılmıştır.

1163 sayılı Kanunun çıkarılışı, esas itibariyle Anayasamızda kooperatifçiliğin teşviki ile ilgili maddelerin bir bakıma uygulamaya sokuluşudur. Gerek 1961 ve gerekse 1982 Ana- yasalarında bu konuda açık hılkumler yer almıştır. Nitekim halen yürürlükte olan Anayasa- main 171. Maddesi ile Devletimize "Devlet Milli Ekonominin yararlarını dikkate alarak öncelikle üretimin artırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır" görevi verilmiştir.

Şunu açıkça ifade edelim ki, 1966 yılında Kanunun çıkarılması için Büyük Millet Meclisine sunulan gerekçede, 1988 yılında kanunun bazı maddelerinin değiştirilmesi ile ilgili teklif gerekçesinde, farklı hükümetler tarafından ele ahnmış olmasına rağmen, çağdaş kooperatifçilik anlayışına uygun bir ifade ve üslüba rastlanmaktadır.

* Demirci, G. Ü. Fen Edebiyat Fah. Dekanı ve KOOP - KUR Yön. Kurulu üyesidir.

pecya

(20)

Nitekim 1966 yılında Millet Meclisi Başkanlığına sunulan gerekçede yukarıda ifade etmeye çalıştığımız ortamın oluşturulması ile ilgili çalışmalar da zikredilmekte ve "bu tasarının getirdiği yenilikler uluslararası kooperatif anlayışına uygundur... Gerek Türk ve gerek yabancı uzmanların yıllardan beri devam eden tenkitleri kooperatifçilik hukukumu- zun yeni tasarı ile ortaya konan şekline kuvvetli bir temel olacak niteliktedir. Ayrıca 1944 yılında toplanan Türk Kooperatifçilik Kongresinin dileklerine uyulduğu ve Türk Koopera- tifçilik Kurumu tarafından hazırlanan bir tasarının 1947 yılında ikinci kooperatifçilik kongresine sunulduğu, neticede yeniden hazırlanan tasarının, hükümetçe davet edilen koo- peratifçilik uzmanı M. Colombain tarafından hazırlanan tasarı ile birlikte 1950 yılında Ü- çüncü Türk Kooperatifçilik Kongresinde sunulduğu zikredilmiştir. Sunulan tasarının uz- manlarca defalarca incelendiği ve 1963 yılında toplanan Beşinci Türk Kooperatifçilik Kongresinde de üzerinde durularak teblig konusu yapıldığı, tatbikatcıların çoğunluğunun bulunduğu kongrede, ihtiyaçlara uygunluk derecesi tartışılmış ve gözden geçirilmiştir, de- nilmektedir. Bu da gösteriyor ki, kanunun ruhu itibariyle devlet müdahalesinin asgariye indirildiği, hükümet görev ve yetkilerinin açıklığa kavuşturulduğu bu kanunda, Türk Koo- peratifçilik Kurumu önderlik etmiştir.

Kanun, çok iyi niyetlerle çıkarılmış bir kanundur. Ancak, uygulamada hatalar sonucu bazı konularda başarıya ulaşılamamıştır. Gelişen şartlara intibak edebilmek, ayrıca mesken kooperatifçiliği konusunda istismar' önlemek bakımından 1988 yılında Meclise sunulan tadil teklifinin gerekçesinde de, kooperatifçilik anlayışımız açısından son derece olumlu yaldaşıldığını müşahade etmekteyiz. Nitekim kanun teklifinin gerekçesinde "Bugün dünya- da bir çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin, genel ekonomik faaliyetleri içerisinde;

devletin müdahalesi olmadan, ancak, devletin yol gösterici ve destekleyici olduğu koo- peratifler, gönüllü, işbirliğinin bir yönlendirme vasıtası şeklinde organize olmuş bir ekono- mik faaliyet şeklidir' denilmektedir. Kooperatifçilere bu gözle bakıldığına göre, kooperatif- lerin gelişmesi için gerekli tedbirler alındığında, batı dünyasında kooperatifçlik bakımından ulaşılan seviyeye gelineceğini ümit etmek istiyoruz.

Türkiye'de maalesef devletin müdahalesinin iyi tayin edilmemiş olması, devletin koo- peratiflerin denetimi ile yetinmemiş olması ve hatta kendi politikasının bir aracı olarak görmesi kooperatif hareketin gelişmesine zararları ortaya çıkmaktadır. Devletin koopera-

tifçiliğe destek olmasının faydalarını da azaltmaktadır. Devletin güdümünde olan koopera- tiflerde müdahalenin sınırının iyi belirlenmemiş olması veya belirlenmek istenmeyişi devle- tin desteği ile yaşayan kooperatiflerde organizasyon içi meseleler ortaya çıkarmaktadır:

Kooperatif organizasyonlarda eğer kooperatif işleyişinde görev alan menfaat grupları varsa, burada başarıh bir işletmecilik yapabilmek için, bu gruplar-arasında bir uyuşma sağlamak gerekir. Yoksa menfaat çatışması güçlenip gelişeceğinden diğer grupların pasif davranışları işletmenin verimliliğini büyük ölçüde etkiler, hatta ortadan kaldırabilir. Grupların koopera- tifin işleyişine tam olarak katılması mümkün olmayacağindan kooperatifin iş hacmi daralır ve dolayısıyla kooperatif piyasa müessiriyetini kaybeder ve piyasadan çekilir. Türkiye'de hakim olan güdümlü kooperatifçilikte bu tür başarısızhk söz konusu olmakta ve kooperatif- ler işletme olmaktan çıkıp bir devlet orgaıru haline dönüşmektedirler. Konuyu bu açıdan değerlendirdiğimizde 1163 sayılı Kanun, memleketimizde genel ekonomi içerisinde, koo- peratiflerin, devlet müdahalesi olmadan, vatandaşların serbest iradesine bağlı olarak, gönül- lü işbirliği ile kurulan hür teşebbüsler olarak görülmekte olduğunun bir işaretidir.

Ancak, son değişiklikler her konuda olduğu gibi bizi tereddütlere sevkeden bazı hu-

pecya

(21)

susların bulunduğudur ki, o da acaba bu kanun değişikliği bir tepki konuyu mahiyetinde midir? Değişiklik, değişen şartlara uyum için mi yapılmıştır? Yoksa son zamanlarda de- netimi oldukça güçleşen konut kooperatifçiliğinde ortaya çıkan bazı yolsuzluklar ve usul- süzlükleri önleme amacı ile mi kanuni düzenleme yapılmıştır.

Uygulamadan gelen arkadaşlar bu konuyu açıklığa kavuşturacaklardır. Ancak, şu hu- susu burada ifade etmek isterim: Kanunlar ihtiyaçlara uygun bir şekilde çıkarıhrsa uzun ömürlü ve kabili tatbik olur, Tepki kanunlarının ömrü demokrasilerde sınırlıdır.

Demokrasi fikri geliştikçe, toplumda demokrasi şuuru yaygmlaştıkça tepki kanun- ları yerini toplumun ihtiyacı olan ve demokratik gelişmeyi hızlandıracak kanunlara bırakır.

Yapı kooperatiflerinin en büyük zaafı bir kısım yöneticilerin şahsi çıkarlarını düşüne- rek kendilerine verilen yetkileri suistimal etmelerinden doğan güvensizlik duygusudur.

Bazı şeyler vardır ki, "şuyuu vukuundan beterdir" ifadesi tam yerini bulur. Pek çok koo- peratif kanun ve ana sözleşme hükümlerine göre dürüst ve namuslu yöneticiler elinde or- takları için çok olumlu sonuçlar alırken, bazı kooperatifler suiniyetli yöneticiler tarafın- dan mağdur edilmektedir. Neticede olumlu sonuç olanlardan hiç bahsedilemezken, türlü oyunlar ve hilelerle ortaklarını dolandıran ve aldatan kooperatif başkanları ve yöneticileri afişe edilmiş, bu da kamuoyunda bütün kooperatifleri şaibe altına sokmuştur.

Birbirini tanıma imkanına sahip 20-40 ortaklı küçük çaptaki kooperatiflerde yönetim, denetim ve üyeler daha yakın ve iç içe olduğundan, bunlarda güvensizliğe yol açacak söy- lenti ve iddialar fazla etkili olmaınakta, lüzum gördüklerinde yöneticiler gayri resmi olarak genel kurul üyelerinin çoğunluğunu bir araya getirmek, suretiyle mes'elelerini çözmekte-

dirler. Ancak, çok ortaklı ve anonim hüviyetli büyük kooperatiflerde bu tür yakınlaşmalar mümkün olamamaktadır. Ortaklar arasındaki farkhlıklar ve diyaloğ zorluğu kooperatif yapısını etkilemektedir. Bunların Yönetim Kurulları tamamen veya kısmen profesyonel olduğu ve önemli bir sosyal ve mali gücü yönettiğinden, hizipler oluşmakta, taraflar bir- birini yıpratmaktadırlar.

Esasen kötü niyetle iş başına gelenlerin bu niyetlerini kuvveden fiile çıkarmaya teşeb- büs edecekleri, safhalar bellidir. İlk suistimal kapısı arsa tedariki olabilir. Arsa sahibi ile anlaşan yöneticiler söz konusu arsayı satın aldıkları fiattan daha yüksek bir fiata koo- peratife maletmek suretiyle kazanç sağlayabilirler.

İkinci kapı, projelerin yapımı, onayı ve kredi çıkarılması konuları olabilir. üçüncü kapı olarak -işin ihale edilmesi veya müteahhit seçimi düşünülebilir. Bunlara, toplu malze- me alımı, üyelere kura yoluyla yer tahsislerinin yapılması ve şayet varsa, gayrimenkul sa- tışı direkt paraya ve menfaate taallük eden konular eklenebilir. İşte bu safhalarda ve de özellikle arsa alımı ve inşaat ihalesi gibi büyük meblâğlann döndüğü iki ana safhâda gerek denetçilerin ve gerekse üyelerin gelişmeleri dikkatle ve hassasiyetle takip etmeleri gerekir.

Genel Kuruldan yetkili olarak işbaşına gelen denetçilerin harekete geçmesi, gerekirse 1163 sayılı kanunun 86 ve 90. maddeleri uyarınca ilgili bakanhktan müfettiş istenerek, bunların sonuç raporuna göre genel kurul toplantıya çağrılabilir. Zira esas, denetim, ortak- ların denetimidir.

1163 sayılı kanunun 42. maddesi esas itibariyle yapı kooperatifleri için çok önemli olan ve bu kooperatiflerle ilgili olabilecek suistimalleri önlemek açısından gayrimenkul alım, satımmı, imalat ve inşaat işlerini yaptırılma yöntemini belirlemede ve özellikle yapı kooperatiflerinde kooperatifin ortak sayısı ile yapılacak konut veya işyeri sayısını tesbit etme yetkisinin genel kuruldan başka kurullara devredilmeyeceği hükmünü getirerek,

pecya

(22)

ortakların denetimini daha yoğunlaştırmış olmaktadır. Ancak, genel kurulun bu yetkisi- nin özellikle 42. maddenin 6 ve 7 bendlerinin Panko Birliğin bünyesinde bulunan üyeleri birim kooperatiflerde kullanılması oldukço zor olacaktır.

Esasen Türkiye'de kooperatifçilik konusunda devletin hassasiyeti ortadadır. Devletin kontrol ve denetim fonksiyonunu genel kurul toplantılarında hükümet komiseri bulundur- mak şeklinde kullanmaktadır. Ayrıca bir şikayet vaki olduğu takdirde, ilgili bakanhk ge- rektiği kadar müfettiş yollayarak lüzum görülen incelemeyi yaptırmak durumundadırlar.

Ancak, ne varki, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı mevcut kadrosu ile bu görevi ifa edecek durumda değildir. Bakanlık elindeki müfettiş sayısı ile, değil kendi denetim alanına giren kooperatifleri denetlemek, suç duyurusunda bulunulan kooperatifleri bile denetlemekten uzaktır. Bu esasen Türkiye'de kooperatifçiliğin başarısızhğının ana sebeplerinden biridir.

Basına ve kamu oyuna intıkal eden suistimal olayları kooperatiflerin karalanmasına, koope- ratifçilik hareketinin duraklamasına yol açmaktadır. Bu denetim yetersizliğinin koopera- tifçiliğiıı gelişmesinde bir başıboşluk yaratacak nitelikte olduğu söylenebilir.

Kooperatifler demokratik kuruluşlardır ve üyeleri kendilerini yönetecek kurulları kendi aralarından seçerler ve onları denetlerler. Kooperatif denetiminde esas olan budur.

Ancak, küçük tasarruf sahiplerinin, Küçük üretici ve tüketici gruplarının teşkilandığı bu kurumlarda devletin kanunlarına güvenerek bir araya gelen insanlarımızın devlet tara- fından korunmaya alınmasını tabi karşılamak gerekir.

Devletin cari mevzuatta yetkisi olmakla beraber yeterince kullanamad ığı denetim ve kontrol hakkını, seçimle gelen yönetim kadrolarının icraatına engel olmadan, hatta onların kanunlardan ve genel kuruldan aldıkları yetkileri hakkıyla değerlendirmelerini sağlayacak şekilde kullanması lazımdır. Kooperatiflerin şaibe altına düşerek zaafa uğramaları ve so- nucunda ortakların mağdur olması keyfiyeti devletin yönlendirici ve eğitici manada denet- lemede görevini üstlenmesiyle önlenebilir. Özellikle büyük kooperatiflerde, gerekli olan bütün safhalarda etkili bir denetimin yapılması şartlarımızda kaçınılmaz görülmektedir.

Türkiye'de üyelerin denetiminin etkili olabilmesinin yolu eğitimden geçer. Fakat şim- diye kadar bu konuda bir gelişme kaydedildiğini söylemek mümkün değildir, Kooperatif üyeleri, ortak oldukları kooperatifin amaçlarının şuurunda değillerse, yöneticiler, seçil- dikleri yönetim kurullarının yönetimi için gerekli bilgiye sahip değillerse, başarılı olmak mümkün müdür? Bugün artık piyasa şartlarında faaliyet gösterilmek için yöneticilerin eko- nomik, hukuk, muhasebe gibi çeşitli konularda bilgili kılınmaları gerekir. Kanunun 94.

Maddesinde kooperatifçiliğin tanıtılması, organizasyonu ve buna benzer hizmetler için koo- peratiflerin yıllık bilânçolarına göre müspet gelir gider farkından %1'nin bakanhklar emrin- de bir fonda toplanması öngörülmektedir. Münferit kooperatiflerin eğitim konusunda çaba- ları bir yana, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın bugüne kadar bu konuda zikre değer hiç bir faaliyetine şahit olmadık. Kanunda eğitim için öngörülen bu fon maksadma uygun kullam- lamıyorsa, bunun sorumluluğu ilgili bakanlık üst kademe yöneticilerine aittir.

Eğitim de amaç; kooperatif ortak ilişkilerini en, iyi duruma getirmektir. Üyeler koo- peratifleri ile şuurlu bir şekilde ilişkilendirilirse, o zaman başarılı bir kooperatif çalışması mümkün olur. Kooperatiflerin ortaklarına sağladıkları hizmetler kadar, onların eğitimininde ortak-kooperatif ilişkilerinin artırılmasının önemi büyüktür.

Bir konuya daha değinmemiz gerekli olmuştur. Kooperatifler demokratik kuruluşlar- dır. Ortakların ekonomik-çıkarlarını korumak, menfaat sağlamak amacıyla faaliyet göste- rirler. Seçme ve seçilerek yönetme hakkı ortakların en tabii hakkıdır. Bu anlamda koope- ratifler bir demokrasi oküludurlar. Bu görüşe katılmamak mümkün değildir. Ancak koope-

pecya

(23)

ratifler bu hüviyetlerinin geri plana itilerek, kısır parti gelişmelerinin bir arenası haline ge- tirilmesi, kooperatifin ainaçlarından szptırılması kabul edilebilecek bir gelişme değildir.

Özellikle bazı kimselerin siyasette kooperatifleri bir atlama ta şı ve bir araç olarak görme- lerini kabul etmek mümkün değildir. Kooperatifler kanununda, kooperatif yöneticilerinin siyasetle bu manada uğraşmaları yasaklanmıştır.

Kanunun değişiklik gerekçesinde"Kooperatifçiliğin Devlet nizamlını sağlamlaştırıcı, ideolojik sapmalara yönelmeyi önleyici ve ülkemizin sosyal ve ekonomik bünyesine uygun bir tarzda gelişmesini temin etmek için kooperatiflerid siyasi maksatlı ve genel güvenlik ve asayiş ve kamu düzenini bozmaya yönelik faaliyetlere hiç bir şekilde katılamayacağına ait yasaklayıcı hükümler getirilmiştir" denilerek, getirilen siyaset yasağından ne anlaşıldığı açıkça ortaya konmuştur. Yoksa genel ekonomik politikayı kooperatifçilik açısından ten- kit etmek, kooperatifçıiliğin gelişmesi için taleplerde bulunmak siyaset yasağı kapsamı dı- şındadır. Bu madde, geçtiğimiz yıllarda birlik ve birim kooperatiflerde ideolojik amaçlı görülen faaliyetlerin tekrarını önlemek gayesiyle getirilmiştir. Bilindiği gibi madde ve gerek- çesi hukuki açıdan bakıldığında bir bütündür. Bu gelişme kooperatiflerde particiliğin ve ideolojik yuvalanmanın önlenmesi açısından bakılırsa olumludur. Zira her türlü kooperatif- lerimiz particilikten de çok zarar görmüştür.

1163 sayılı kanunda son yapılan veya yapılmayan bazı değişiklikleri şöyle sıralamak mümkündür;

—8. Madde değiştirilerek kooperatif ortaklığına girme şartları kesin hatlarla belirlenmiş ve yapı kooperatiflerinde konut işyeri ve ortak sayısının genel kurulca belirleneceği hükmü getirilmiştir.

Böylelikle kooperatif yöneticilerinin arsa imkanları üzerinde ortak kaydedilmesi ön- lenerek, bir kısım ortakları konut veya işyeri alamamaları sonucu mağdur olmalarının ön- lenmesi amaçlanmaktadır.

—14. Madde değişikliği ile de ortaklık devri konusu açıklığa kavuşturulmuştur. Ayrıca ortaklıktan çıkarılma sebeplerinin ana sözleşmede açıkça yer alması getirilerek eski metin- de yer alan, "anasözleşmede yer alan sebepler dışındaki haklı sebeplerle de ortaklıktan çıkarılmak mümkündür" hükmü kaldırılarak keyfilik ortadan kaldırılmıştır. Diğer taraf- tan çıkarılma işlemi kesinleşmeden, yeni ortak alınamayacağı hükme bağlanmıştır.

Ortaklık paylarını düzenleyen 19. Maddesinin değişmesi olumlu bir gelişmedir. 1987 yılında 3381 sayılı kanundan daha önce 30.000.-TL olarak sınırlandırılan ortaklık payla- rının 500.000.—TL'na çıkarılması ile kısmi bir rahatlık getirilmekte, bu defaki değişiklikle ortaklık payının 10.000.TL ve azami pay sınırının 1000 olarak kabul edilmesi ve. Bakanlar Kurulunun kararı ile on katı kadar artırılabilceği hükmünün büyük kolaylıklar sağlayacağı- nı söylemek mümkündür. Daha önce 30-40 ortağa sahip köy kalkınma kooperatiflerinin ortaklık payları toplamı ile herhangi bir yatırımın özkaynak oranının, gerçekleştirmeleri ya da bir ihracaat yapmaları mümkün değildir. Şimdilik bu değişiklikle belirli bir süre için bu madde işlerlik taşıyacaktır. Esas olan, ortakların finans gücü dikkate alınarak, bu miktarın genel kurul kararıyla artırılabilmesidir.

- Kooperatif gelir-gider farkları bölüşülmesi ve paylara faiz verilmesi ile ilgili olan 38.

madde yapılan değişiklikle daha önce ortak verilecek faiz haddi, en çok %7 oranı sınırlan- dırılmışken ödenecek faiz haddi, devlet tahvillerine verilen en yüksek faiz haddine kadar ç ı- karılarak, sermaye birikimi teşvik edilmiştir. Ayrıca ortak dışı işlemlerden elde edilen hası- lanını dağıtılamayacağı hükme bağlanmış iken, bu hasıladan ortaklara sermaye payları

pecya

Referanslar

Benzer Belgeler

4) Trafik siciline "ticari araç" olarak kayıtlı olıııasına rağmen, sahibine ait vergi mükellefiyeti olmayan, herhangi bir ticari faaliyette kullanılmayan,

Bu nda hava hareketlidir... Bu ortalama

[r]

Tablo 4’den de anlaşılabileceği gibi, yeşil sınıf modeline bağlı olarak deney grubu ile kontrol grubunun çevre bilinci puanlarının deney öncesinden sonrasına ve

+ Ön yıkama AllergyPlus&BabyŒ‹¥Ê - 60 °CiSpeed Perfect*, ćc Eco Perfect ve cKolay ütüleme; özel-likle hassas ciltler, seçilen sıcaklıkta uzun

Yurtiçi kurumlar kategorisi, aracı ku- rumların kurum portföyü işlem- lerini de kapsamakta olup, kü- çük aracı kurumların işlem hac- minin %12,3’ünü kurum portfö-

Dobutamin çocuklarda da inotropik etki göstermektedir, ancak yetişkinlere kıyasla hemodinamik etkisi biraz daha farklıdır. Çocuklarda kardiyak debi artmasına

Ana kanal güzergah ı üzerindeki yamaçtan su geliyorsa ve suyun debisi ve ta şı dığı sediment miktarı az, kalitesi sulama suyuna zarar vermeyecek durumda ise bu suyu