• Sonuç bulunamadı

juıçu'en 1900 jutçu'en 1935

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "juıçu'en 1900 jutçu'en 1935"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

U F K Î Ş E H İ R , Ş A K U L Î Ş E H İ R L e C o r b u s i e r Çeviren : Y. Mimar S e m s a D e m i r e n «Echange» Dergisinden. 1900 e kadar 1935 e kadar

jûma

juıçu'en 1900 jutçu'en 1935 Yarın a l B d s J j D a L demain

1945 senesindenberi insanlar âlimlerin keş-fettiği büyük kuvvetler karşısında korku duyma-ya başladılar. Bir atom bombası bütün dünduyma-yayı dehşet ve heyecan içinde bıraktı. İlim ve teknik bu son harp senelerinde işkence ve ölümün hâki-mi oldular. Bu böyle iken ilim ve teknik, insan-ların faal aklıseliminden, hayatinsan-larının en iyi hiz-metkârı olabilmek için bir işaret beklemektedir. Bunu düşünmekle insanlar bir teselli ve teşvik bulmalıdır.

1 — Y e ş i l b i r ş e h r e d o ğ r u . İnsanın neşe ve kederinin yuvası, meskenidir. İnsanlar oturma evlerini nereye yerleştirecekler-dir? Yüz senelik araştırma ve feci hatalardan sonra ki bu müddet zarfında makineleşmiş mede-niyetin lâkayd kalması neticesi yerler ve meşgu-liyetler arasında bu karışıklık meydana gelmiş-tir. İnsan faaliyetlerinin tesirli ve vekârlı olarak tahakkuk ettiği üç insani teşekkülün hakikaten artık katileşmesi zamanı gelmiştir :

a) Zirai istihsal ve mesken birlikleri, b) hatti sanayi sitesi,

c) değişim sitesi.

Çalışma fonksiyonu ile iskân fonksiyonu ar-tık ayrı tutulamaz. Birini teşhis edip diğerini yapmamıya artık hakkımız yoktur.

İnsanın ikametgâh ile çalışma yeri kat'î ola-rak mimarî ve şehirciliği birleştirmiştir.

İnsanların oturma yeri bütün yapılacak işle-rin sebebidir ve başında gelir.

Mimarî, ışık altındaki şekillerin düzgün ma-haretli ve muhteşem oyunudur.

Şehircilik meskeni hazırlamak için mimari-den yardım görür. Ş e h i r c i l i k ferdî ve kol-leküf bütün tezaîıürlerile maddî, hissî ve manevî hayatın, inkişaflarını barındıracak muhtelif yer ve mekânların tertiplenmesine denir. Şehir bir-likleri gibi şehir dışı birbir-liklerini de içine alır. Bu-gün şehircilik artık yalnız bedava bir estetizm kaidelerine tâbi olamaz. Fonksiyonel bir varlık olmuştur. Şehirciliğin hakikat olmasına dikkat edeceği 3 esas fonksiyon şunlardır :

1) Oturmak, 2) çalışmak,

3) vücudü vs zekâyı kültive etmek, bunun içinde,

a) zeminin işgal edilmesi,

b) sirkülasyonun organizasyonu, c) kanun

lâzımdır.

Yukarıda yazdığımız bu 3 esas fonksiyon bu-günkü bina toplulukları tarafından hiçte yar-dım görmemektedir.

(2)

Arazinin '% 100 ü yayalara verilmektedir. Otomobiller zeminden 5 m. yüksekteki otostratlardan geçmektedirler. İmkânsız zannedilen şey imkân dahiline girmiştir. Otomobillerle yayalar ayrılmışlardır.

ayrılmış yerlerin aralarındaki nispetin tekrar hesaplanması lâzımdır.

Sirkülasyon ve nüfus kesafeti meselelerini tekrar tetkik etmek lüzumu vardır. Bu yeni tet-kik ki, 30 senedenberi muharrir gayretini bunun üzerine teksif etti, her insanın inkişafına hük-meden ve «içeriden dışarıya doğru» tâbir edilen tabiat kanunlarına tâbidir. İçerisi, mimarî ve şe-hircilik sahasında, insandır. Teşekkülü, organik fonksiyonları, büyük kozmik kanunlara ve tabia-tın ahengine hayatî bir şekilde iştiraki ile insan. Şehirciliğe düşen vazife, güneşin ahengine ve günlük muvazenesine uyarak insanın gününü ve yaşayışını intizama sokmaktır.

Etrafınızdaki modern büyük şehirlere bir göz atarsanız sanayinin hâkim olduğu bu yerlerin ahenksizliğinden ve teşkilâtının fakirliğinden adetâ ürkersiniz.

İnsanlar kendilerini bile şaşırtan bir süratle elde ettikleri teknik zenginliklerin yüksek potan-siyeli ortasında dilenci gibi yaşıyorlar.

Beşeriyet daha teknikten hizmet görmeyi bil-miyor. Güneş hava ve yeşillik gibi tabiat vergi-lerinden istifade edebilecek duruma koymak için kıymetleri önemlerine göre sıralamak vazifesi şe-hirciliğe düşer. Aşikârdır ki, büyük şehirlerde bugünkü kuvvetini yenilemek hususunda şiddetle ihtiyaç gösteren ve günlük ekmek kadar mühirn olan bu tabiat zevki ancak küçük bir kütle tara-fından tadılmaktadır. Eğer amele kütlesi (şehir

içinde veya şehir haricinde olsun) bu fena cihet-lenmiş sıkışık yerlerde yaşamakta ıztırab çeki-yorsa, bundan mütevellit ahenksizliğin neticesin-den bütün bir şehir halkı mutazarrır oluyor. Sa-bah erken saatlerinden itibaren her mevsimde itişe kakışa çalışmıya gidenlere fena çalışma ve yaşama şartları dahilinde acele hazırlanmış ye-meği yiyenlere, ahenkten ne dereceye kadar bah-sedebiliriz? Bu şartlar dahilinde yevmî randman potansiyeli gayet cüzidir. Sun'î cennet kapılarını açan gayrı sıhhî eğlence yerlerine rağbet arttık-ça hakikate dönüş büsbütün üzücü olmaktadır. Bu insanların fen;ı şartlar içinde geçirdikleri ge-celeri ve bozulan millî sıhhati düşünerek istira-hatten bahsede bilirmiyiz? Halledilecek mesele ev-velâ «muhteviyat» meselesidir. Herşeyden önce rahatça yaşamak ve mesken ihtiyacı, daha sonra yer değiştirmeler ve nihayet bu intizamlı hayat sayesinde kazanılmış zamanların daha faydalı zevklere tahsisidir.

I I — Y e ş i l Ş e h i r .

Şakul, bu asırda yaşayan insanları bilhassa büyük duvarları ve klişe kubbelerini gayet kü-çük teknik imkânlarla inşa etmeye çekinmeyen Fransızları korkutan bir kelimedir. Bu kalfaların cesaretine adetâ hayran oluyoruz. Bu üstadlara saygımızı geçmiş şekillere rücu ile izhar etmeye-ceğiz. Onlarında icatları yeni değil mi idi? An'a-ne intikalde devamdır. Ritm, şekil ve nispet oyun-larının sırrını saklıyan âdet kanunları; alternatif sıra ile gelen plâstik ve teknik galibiyetler; in-sanları fizik dünyaya birleştiren bağların gitgide sentetik bir şekil alan keşfi, işte intikalin mevzuu budur.

Ecdadımız b'i disiplinde onun şartı olan bü-yüklük ve cesaret hislerini kazanmıştır.

Şehirde şakuliyet, zamanımızın kazancı, mo-dern tekniğin mahsulü ve mesken meselesinin sureti hallidir. Şakulden bir Fransıza bahsedince

şaşkınlık geçirir. Onun hemen aklına, Manhat-tan «gratte-ciel» leri, dev inşaatlar, uçsuz bucak-sız ölçüler, zeminin tamamen inşaatla kapanması ve büyük Avrupa şehirlerinin çektiği en nefret verici hastalıklar gelir. Amerikan şakuliyeti bir sürü red edilecek vaziyetlerde tatbik edildiği takdirde Fransada tekrarlanmasına imkân yoktur.

(3)

Le Carbusier

Parlste Talebe mahallesinde İsviçre Paviyonu

olarak teklif edilmişti. İngilizler bunu gayet iyi anladılar; ve genişliğine yayılmış şehirleri bıra-karak israfın önüne geçmek maksadile irtifadan faydalanmaya karar verdiler.

20 kadar kitap ve mecmuada ve bütün dünya meslek mecmualarında neşrettiğim çalışmalarda bildirdiğim gibi ve Fransız efkârı umumiyesinin edindiği fikrin aksine olarak mesken binaları ruhî ve hissî sebeplerden dolayı 50 metre irtifa-dan yukarı olmamalıdır. Yani bugün Paristeki binaların 20 metre fevkine çıkmamalıdır. Bir ti-caret sitesi veya büyük yolları içinde birleştiren bir şehrin yeşil olabilmesi için onun teneffüsünü temııı eden boş sahaları hesaplı bir şekilde topla-mak ve böylece teşekkül eden parklara meske-nin. haricî müştemilâtını - ilk mektepler, atölye-ler, çocuk klüpleri, çocuk bahçeleri, herkesin em-rinde spor sahaları, süs bahçeleri - ni yerleştir-mek lâzımdır.

III — M u h t e v i y a t P r o b l e m l e r i . Mesken birlikleri, bekâr apartmanları, çocuk-suz veya çocuklu ailelere tahsis edilen

(4)

den ibarettir. İçeride müşterek servisler, bina dı-şında muhtelif müştemilât mevcuttur. Bu mesken birlikleri her tarafta kullanılan ufkî bahçeli ev-lerin aksine birer şakuli bahçeli evdir. Şehirde şa-kulî bahçeli evler bir kaç aile evinin birleşmesin-den ileri gelmektedir. Modern sanayi, bina hizme-tinde cesamet ve tertip hususunda türlü şekiller arz eden standard elemanlar kurmaktadır. Güç komşuluk problemleri dışarıda parklar, içerde ses izolasyonlarınla halledilerek insanî fonksiyonlar böylece aydınlık ve temizlik içinde hüküm sür-mektedir. Ev kadınlarının ezici vazifeleri mekân-ların rasyonel bir şekilde tanzimi ile biraz olsun hafifletilmiştir. Bu da şu şekilde olmuştur:

Oturma evinin ev kadınının her günlük çalış-ma âletlerini birleştirerek teçhiz edilmesi, müşte-rek servislerin mevcudiyeti, asansör, akar sıcak ve soğuk su, hassas bir havalandırma ve ısıtma ter-tibatı, acele tedavi servisleri, doğum ve çocuk ba-kımı müesseseleri, ve nihayet çatı üzerinde rüzgâr-lardan mahfuz yerlerde çiçekli bir plâj gibi şeh-rin en havadar yeşeh-rinde güneşlenme ve çocuk bah-çesi, günlük ahş verişi temin eden iaşe ve erzak için bir satış galerisi; yemekleri hazırlıyan bir kol-lektif servis (sebzelerin ayıklanması, taze sebze-nin basit olaraK haşlanması, ihtiyarî bir lokanta) ve nihayet çamaşır yıkama servisleri ile bu oturma birliklerinin tesisleri tamamlanmaktadır. Şakulî oturma sitesindeki bu müştemilâtın mevcudiyeti ev kadınına, çocuklarını bakmak için kendi işleri-ni görmek ve eviişleri-ni güzelleştirmek için bir zaman sermayesi temin edecektir. Erkek bu intizam ve sükunda ev hayatının neşe ve rahatını bulacaktır. Oturma evine nüfuz eden güneş hava ve yeşillik memleketin sıhhatini yenileştirecek âmiller ola-caktır. Yeşil şehir etrafa sıhhat yayarak sanator-yumların lüzumu azalacaktır.

Bu bir hayâl ve rüya değildir. Amerikadan ge-len filmlerde ev ve apartmanları blok veya pano halinde hazırladıklarını görüyoruz. İsveç müşte-rek oturma evlerini tatbik mevkiine koymaktadır. Bir kere daha kökü Fransadan olan fikirler ana toprağından uzak bir yerde çiçek açmaktadır. Bir

zaman sonra yabancı renklerle süslü olarak tekrar vatana dönüp kabul edileceklerdir.

IV — N a k i l M e s e l e s i : V a s ı t a l a r . Şakulî bahçeli evler sitesinde arazi tamamen yayalara tahsis edilmiştir ve arabalar tamamen hususî, müstakil ve uzak iki ikametgâh bloku ara-sında bir pist takib ederler. Fabrikalar ikametgâh-lardan tamamen uzaktadır ve bunikametgâh-lardan yeşil bir saha ile ayrılırlar.Araziyi uygun bir şekilde işgal edecek olan bu site bugünkü çalışma teşkilâtının ve onun neticesi olarak kurulan bu şehir ve gö-çebe amele halkını huzursuzluktan kurtaracaktır.

Ham ve imal edilmiş maddelerin geçit yolları üzerine yerleşen bu sanayi sitenin blokları bu yol-ların 4 Km. derinliğine kadar yerleştirilebilir: (bu yayalar için kabul edilmiş bir mesafedir). Verilen şemaya göre burada iyi komşuluk yapan iki türlü bahçeli ev vardır: Şakulî ve ufkî.

Bir sitenin müstakbel sakinleri görmedikleri ve bilmedikleri bir şey için nasıl karar verirler?

Şakulî bahçeli evler modern bir fütuhattır. Onları umumî reye koymak için herhalde inşa et-mek, teşhizatlandırmak, sahiplerini terbiye etmek lâzımdır. Nakil vasıtası olarak, ray üzerinde giden treni mi, yer altı trenini mi, yoksa tayyareye mi binmek istersiniz diye sorulunca dünyayı alt üst eden büyük tecrübelerin başlangıcında her zaman şöyle cevap verildi: «Kendi ayaklarımla yürümeyi tercih ederim!».

Riske etmektense an'aneye sadık kalalım, işte korkakların galip gelmelerinde ağır basan nokta.

Şehircilik bugün bizim saadet ve sıkıntılarımı-zın miyarıdır. Verilen saadeti seçebilmek şartile şehircilik bizi yeşil şehre doğru götürecektir. Ka-dın o zaman ev köleliğinden kurtulacaktır. Evi ya-ni muhteviyatı iyi etüd etmek lâzımdır, ve ona kül teşkil edecek müşterek servisler ve ilâveler te-min edilecektir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

En az yüz yıllık perspektifi olan; Bir Kuşak - Bir Yol Projesinin, Asya, Afrika ve Avrupa’yı kara deniz ve demiryolları ile entegre edeceği, projenin hat üzerinde bulunan

• İşveren, çalışan, müşteri ve toplumun ortak çıkarlarında buluşarak, iç ve dış müşteri..

Diğer taraftan, liman veya esaslı istihsal sanayii bulunan yerlerde daha büyük şe- hirlerin kurulması için hususî sebepler varsa, iyi ve geniş bir şekilde plânladığı

Şimdi iki kişi aynı anda yürüyor ve o kişiler durduktan sonra yine tüm grup aynı anda yürümeye başlıyor ve duruyor.. Sonra üç, sonra dört …

Cantrell ve ark., (2003) öğretmen adaylarının fen öğretimi öz-yeterlik inançlarının; Mulholland ve ark., (2004) ve Yaman ve ark., (2004) fen bilimleri öğretmen adaylarının

Ayrıca yine bu dönemde Amerikalı ve daha sonrasında Rus Devlet görevlilerinin İngiliz ve Alman seyyahlar ile aynı güzergâh üzerinde araştırma ve gözlemler yaparak

Başka bir deyişle, birkaç yıldan bu yana şirketler, çayın üretiminden pazarlanmasına kadar zincirin tüm halkalarına egemen olmak, çay bitkisinin yetişebilmesini sağlayan