• Sonuç bulunamadı

SAHADA BIR YOUTUBER VAR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "SAHADA BIR YOUTUBER VAR"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

G A Z E T E S İ

SAYI: 18 Boğa ziçi Elektrik Dağıtım A .Ş.’nin aylık ga zetesidir .

Bizans döneminden kalan tek saray yapısı olan ve ‘İmparatorluk Evi’ diye de bilinen Tekfur Sarayı, bir zamanlar fil ahırı olarak bile kullanılmış. Şimdi müze olarak hizmet veren sarayın bahçesinde artık klasik müzik

konserleri veriliyor.

Hazırladığı birbirinden farklı ve ilginç içerikleri ile öne çıkan Youtuber Ruhi Çenet, bu kez BEDAŞ ekipleri ile sahada görev başındaydı.

Pandemiden önce gerçekleştirilen, İSG ve bilgi güvenliği kuralları çerçevesinde tamamen elektriksiz ve güvenli ortamlarda yapılan çekimlerde Çenet, elektrik dağıtım sektöründe sahada çalışanların bir gününe tanıklık etti.

Sayfa 3’te

İmparatorluk Evi!

Sayfa 14-15

BEDAŞ Kamu Koordinasyon Müdürü İbrahim Karanfil, 5 kişilik ekibin İstanbul Avrupa Yakası’nda görev yapan ve sayıları 596’yı bulan muhtarları yılda en az 4 kez yerinde ziyaret ettiğini ifade ederek

“Sektörde böyle bir birimi ilk kuran BEDAŞ oldu.

Muhtarlarımız ile iş birliği içinde elektrik dağıtımında en iyi hizmeti vermek için çalışıyoruz” diyor.

Sayfa 5’te Sayfa 3’te

Sayfa 8-9’da

İstanbullu yaşadığı binaya

güvenmiyor

İstanbul en pahalı 111’inci şehir

İBB İstanbul İstatistik Ofisi tarafından yapılan

‘Depremle İlgili Algı ve Tutum Araştırması’na göre İstanbul’da yaşayanların yüzde 22,4’ü 7 ve üzeri depremde binalarının yıkılacağını düşünüyor.

The Economist Intelligence Unit’in hazırladığı ‘Dünyada Yaşam Maliyeti 2020 Endeksi’ne göre dünyanın en pahalı üç şehri Zürih, Paris ve Hong Kong.

İstanbul geçen yıla göre 15 basamak gerileyerek 111’inci sıraya indi.

Sayfa 7’de

Sayfa 11’de

MUHTARIN YANINDA BU EKIP HER ZAMAN

BEDAŞ Kamu İletişim Ekibi, İstanbul Avrupa Yakası’nda kesintisiz ve kaliteli hizmet için muhtarlarla iş birliği halinde çalışıyor. Elektrik tüketicilerinin fahri temsilcisi olan muhtarları tek tek ziyaret ederek talep ve önerilerini alan ekip, bu sayede şirketin bakım, onarım, arıza ve yatırımlarda hızlı aksiyon almasını sağlıyor.

SAHADA BIR YOUTUBER VAR

BEDAŞ MÜŞTERİ OPERASYONLARI DİREKTÖRÜ BEKİR BULUT: BEDAŞ MÜŞTERİ DENEYİMİ MÜDÜRÜ YILDIRAY KİBAR:

‘İlk önceliğimiz yüksek

müşteri memnuniyeti’ ‘Dijital çağı doğru anlamak çok önemli’

Sayaç operasyonlarından yeni tüketici tesisat onayına, dağıtım bağlantı anlaşmasından EPİAŞ süreçlerinin takibine kadar çok geniş bir alanda hizmet verdiklerini söyleyen Bulut, ilk önceliklerinin yüksek müşteri memnuniyeti olduğunu dile getirdi.

Kibar, “Müşteri deneyiminin yeniden tanımlandığı bu dönemde dijital çağı doğru anlamak gerek. Hangi iş kolunda olursa olsun operasyonel süreçlerin de dijitalleşmesi değişen müşteri ihtiyaçlarına karşı

geliştirilecek en doğru yol olacak” dedi.

(2)

yaşam

K

ovid-19 salgını ile mücadele sürerken vaka sayılarındaki artış yeni sınırlamaları gündeme getirdi. Pek çoğumuz Mart 2020’den beri evlere kapandık. Evden çalıştık, sanal marketlerden alışverişlerimizi yaptık.

İlk etapta hepimizi bir yemek aşkı sardı.

Sosyal medyada ‘börekler, lahmacunlar, ekmekler’ yapıp paylaştık.

Yaz aylarında atılan normalleşme adımları çerçevesinde sınırlı bir şekilde hayatın içinde yine yer almaya başlasak da ne yazık ki sonbaharla birlikte vaka sayıları yeniden artmaya başladı.

Uzmanlar bu dönemde hareketsizlik ile gelen kilolara en önemlisi de bazı hastalıklarda yaşanan artışa dikkat çekiyor:

n ESKİSİ KADAR YESENİZ DE KİLO ARTIŞI YAŞAYABİLİRSİNİZ: Bu dönemde yeme ve içmenize dikkat ettiğiniz halde kilo aldığınızı görebilirsiniz.

Eskiden işe gitmek için hazırlanıyor, otoparka ya da otobüs durağına gidiyor, belki de akşamları arkadaşlarınızla bir yerlerde buluşuyor farkında olmadan pek çok fiziksel aktivite yapıyordunuz.

Şimdi hayatlar metrekarelere sığdı.

Kişilerin fiziksel aktivitelerini takip eden cihazlar geliştiren bir Amerikan şirketi olan Fitbit, karantina sürecinde 30 milyon kullanıcının fiziksel aktivitesini paylaştı. Buna göre neredeyse tüm ülkelerde Mart-Haziran arasında 2019 yılına göre ortalama adım sayısı bu yıl yüzde 7 ila yüzde 38 azaldı.

n OMURGA SAĞLIĞIMIZI BOZUYOR: Bu dönemde hareket etmediğimiz gibi mobil telefon ve bilgisayarlara da çok fazla gömüldük. Ofislerin evlere taşınması ile hareketsiz yaşamın yüksek olduğu süreçte bel, boyun ve sırt ağrılarında artış gözleniyor.

Uzmanlara göre normalde başımızın ağırlığı beş buçuk, altı kilogram civarında. Ancak telefon, tablet ve başka bir cihazların uzun süre kullanımında başımızın ağırlığının boyna baskısı 15-20 kilogram gibi hissediliyor.

n KALP VE DAMAR SAĞLIĞINA DİKKAT:

Fiziksel aktivitelerin azalması kalp-damar sağlığı açısından da risk biriktiriyor. Uzmanlara göre kalbin en büyük dostlarından biri egzersiz. Fiziksel aktivite ile kasların oksijen ihtiyacı arttığı için kalp atışı hızlanıyor, kan basıncı artıyor. Düzenli egzersizler kalp damarlarının güçlenmesine destek oluyor.

n OSTEOPOROZ HIZLANABİLİR: Uzun süre hareketsizliğin en olumsuz etkilerinden biri de kemik

dokusunda belirginleşen osteoporoz.

Kemik kütlesinin yenilenmesi için kasların ve tendonların hareketi büyük öneme sahip. Hareketsizlik ve kemiğin organik ve inorganik elemanlarındaki kayıplar sonucu, kemik kütlesi azalarak kemik erimesi olarak da ifade edilen

osteoporoz süreci hızlanabilir.

n BULANIK BEYİN: Kasların çalışması beyine temiz kan ve oksijen pompalanmasını ve genel ruh hali üzerinde etkili kimyasalların salgılanmasını tetikler. Uzun süre hareketsiz kalındığına beyin fonksiyonları da yavaşlıyor.

2

Hareketsiz yaşam hastalıklara

DAVETIYE ÇIKARIYOR

Pandemi nedeniyle evlere kapanınca fiziksel aktivitelerimiz de azaldı. Ancak bu durum pandemi kadar tehlikeli. Hareketsizlik nedeniyle ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarını Enerji Boğaziçi okurları için derledik…

Sonbahar-kış aylarının gelmesi, Kovid-19 vakalarına ek olarak grip vakalarının da artmasına neden oldu. Anadolu Sağlık Merkezi’nin internet sitesinde yer alan bilgilere göre her iki virüsün de ortak belirtileri ateş, öksürük, nefes darlığı, halsizlik, boğaz ağrısı, burun akıntısı veya tıkanıklığı, eklem ağrıları ve baş ağrısı.

Kovid-19’da gripten farklı olarak ishal, mide bulantısı, kusma, koku ve tat kaybı, konsantrasyon bozukluğu ve bilinç bulanıklığı da görülebiliyor. Bu belirtiler görüldüğünde bir sağlık kuruluşuna başvurup test

yaptırarak gribe mi Kovid-19’a mı yakalandığınızı netleştirmeniz önemli. Göğüs ağrısı, nefes darlığı, baş dönmesi ve şiddetli baş ağrısı gibi ağır şikayetleriniz varsa vakit kaybetmeden bir hastanenin acil servisine başvurulmalı. İşte Anadolu Sağlık Merkezi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Hakko’nun Kovid-19 ve grip ile ilgili verdiği bilgiler:

n Grip virüsleri de Kovid-19 gibi insandan insana benzer şekilde, yani damlacık yoluyla bulaşır. Bu damlacıklar başka bir insan tarafından solunursa veya virüs olan kirli bir yüzeye temas edilip eller ağız, burun veya göze değdirilirse de virüs o kişiye bulaşabilir.

n Araştırmalar Kovid-19’un, grip virüslerine göre çok daha kolay bulaştığını gösteriyor. Yani kalabalık bir ortamda bulunan ve Kovid-19 taşıyan bir insan, o ortamdaki pek çok kişiye bu virüsü bulaştırabilir. Her ne kadar nadir bir durum olsa da hem grip hem de Kovid-19’a aynı anda yakalanmak mümkün.

Grip ve Grip ve Kovid-19’a Kovid-19’a aynı anda aynı anda yakalanmak yakalanmak mümkün mü?

mümkün mü?

Kovid-19 geçirenlerin 6 ay boyunca yeniden hasta olma olasılığı düşük

İngiltere’de Oxford

Üniversitesi’nin sağlık çalışanları üzerinde yaptığı bir araştırmada, Kovid-19 testi pozitif çıkan vakaların en az 6 ay boyunca hastalığa tekrar yakalanma olasılıklarının çok düşük olduğu ortaya kondu. Üniversiteden yapılan açıklamada, çalışmanın Nisan ve Kasım arasında 30 haftalık bir dönemi kapsadığı ve 12 bin sağlık çalışanı üzerinde

gerçekleştirildiği kaydedildi.

Araştırmada 30 hafta içerisinde, antikor geliştirmemiş 11 bin 52 sağlık çalışanının 89’unda Kovid-19 virüsünün semptomlarla birlikte görüldüğü, vücudu antikor oluşturmuş 1.246 kişinin ise bu süre içerisinde hastalığa tekrar yakalanmadığının görüldüğü paylaşıldı.

Dünya Sağlık Örgütü Acil Durumlar Programı Direktörü

Mike Ryan araştırmanın

insanlardaki bağışıklık seviyesini anlamak açısından önemli

olduğunu belirterek “Umarım bu süre daha da uzar. Bunun bir sınırı olabileceğini biliyoruz. Aynı zamanda aşı açısından da bize umut veriyor. Aşıya da benzer bağışıklık tepkileri görmeye başlarsak daha uzun süreli koruma ümit edebiliriz”

ifadesini kullandı.

Bağışıklık sistemini de güçlendiriyor

Hareketsiz yaşamın yol açtığı sağlık sorunları:

n Herhangi bir fiziksel aktivite yapmayan bir kişinin yapan kişiye göre yüzde 40 oranında daha fazla kolon ve meme kanserine yakalanma riski var.

n Fiziksel aktivite, Tip 2 diyabetin temel nedeni olan insülin direncini önler.

Yapılan araştırmalara göre bir kişinin TV başında geçirdiği her iki saat, Tip 2 diyabet riskinde yüzde 14 artış demek.

n Düzenli fiziksel aktivite, yaşlılarda bunama riskini yüzde 50 oranında azaltıyor.

n Fiziksel aktivite eksikliği; kas dokusunun azalmasına, hatta yitimine yol açıyor.

n Fiziksel olarak aktif olmayan insanlarda depresyona yakalanma riski daha yüksek. Egzersiz duygu dalgalanmalarını azaltarak duygusal sağlığı da koruyor.

n Fiziksel aktivite azlığı hızlı kilo alımına neden oluyor. Günde bir saatlik bir yürüyüş obeziteyi yüzde 24 oranında düşürebiliyor.

(3)

3

GÜNCEL

K

ovid-19 pandemisinin dünyayı hazırlıksız yakaladığını ifade eden Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. (BEDAŞ) Müşteri Deneyimi Müdürü Yıldıray Kibar, bu dönemde kurumların iş yapış şekillerinden tüketici alışkanlıkları ile ihtiyaç ve beklentilerine kadar birçok değişikliğin olduğuna işaret etti.

Bu değişikliklerde salgın nedeniyle yaşanan endişelerin, sokağa çıkma ve yaş gruplarına göre getirilen sınırlamaların büyük etkisi olduğunu anlatan Kibar, “Elektrik dağıtım sektörü özelinde düşünürsek evden çalışma modeline yoğun bir şekilde geçilmesiyle beraber enerji tüketiminde de doğal bir artış

yaşandı. İnsanlar ‘yeni normal’ içinde yaşadıkları deneyimi normalleştirdikçe tüketimlerindeki artışı fark

edemediler. Bu da faturalarının sayaç hatası veya kaçak elektrikten arttığını düşünmelerine yol açtı.

Ayrıca bekleme sırası gerektiren

işlem merkezlerinde sosyal mesafe hassasiyet gösterilen bir durum haline geldi. Proje başvuruları, fiziksel temas gerektiren evraklarla ilgili konularda hem müşteri hem de çalışan

tarafında huzursuzluklar ortaya çıktı” dedi.

DİJİTAL ÇAĞI DOĞRU ANLAMAK GEREK

“Kovid-19’un getirdiği belirsizlik ortamında sağlık ve güvenlik tüketici

gündeminde birinci sıraya yerleşti. Firmalar da bu yaklaşımı hem müşterilerine hem de çalışanlarına eksiksiz yansıtmak durumunda kaldı”

değerlendirmesinde bulunan Kibar sözlerine şöyle devam etti:

“Bir yandan şirketlerin

operasyonları daha önce

karşılaşılmamış sorunlar ile test edilirken diğer yandan da müşterilerin yeni geliştirdikleri davranış ve

beklentiler, firmaların müşteri odaklı yeni bir aksiyon planına ihtiyaçlarını artırdı. Müşteri deneyiminin

yeniden tanımlandığı bu dönemde, müşterilerin beklentileri deneyimden ziyade operasyonun devamı

olurken bunun en büyük örneği kriz öncesi dijital kanalı tercih

etmeyen müşterilerin dahi kanal tercihlerinin dijitale kayması oldu. Görünen o ki şirketlerin

teknolojiyi bir bilgilendirme kanalı veya beklentileri ölçtüğü bir alan olarak görmesi yeterli değil. Dijital çağı doğru anlamak

ve tüm süreçleri bu dinamiklere göre dönüştürmek, özellikle

içinden geçtiğimiz süreçten sonra daha da

önemli bir hal aldı.

Hangi iş kolunda olursa olsun

operasyonel süreçlerin de dijitalleşmesi, ulaşılması ve takip edilebilirliğinin artması değişen

müşteri ihtiyaçlarına karşı

geliştirilecek en doğru yol olacak.”

BAZI UYGULAMALAR KALICI OLACAK

Peki pandemi döneminde hayata geçen tedbirler ve uygulamalar kalıcı olacak mı? Kovid-19 salgınının hâlâ hayatımızın içinde olduğuna dikkat çeken Yıldıray Kibar, bu sürecin insan davranışlarının kalıcı hale gelmesi için yeterince uzun bir zaman dilimi olduğunu söyledi. Kibar, “Nasıl ki birçok işletme aslında evden çalışma yöntemiyle işlerini yönetebildiğini fark ettiyse tüketiciler de özellikle dijital kanallar yoluyla birçok ihtiyacını karşılayabileceğini fark etti. Bu yüzden tüm uygulamalar için olmasa da birçok uygulamanın ‘yeni normal’

çerçevesinde kalıcı olabileceğini öngörüyorum. Bir dönüşümün içerisinde olduğumuz muhakkak.

Salgın kontrol altına alınıp işler düzeldiğinde yani pandemi sonrası dünyada iyi bir müşteri deneyimi sunmak adına yaşadığımız bu dönemi bir veri seti olarak yorumlayacağız.

Dönüşüm ve uygulamalarında

istikrarlı olan, en iyi dengeyi sağlayan ve iş sürekliliği planında kesinti yaşamayan yapılar güçlenecek”

değerlendirmesinde bulundu.

Youtuber Ruhi Çenet İstanbul Avrupa Yakası’nda kesintisiz enerji için çalışan BEDAŞ ekiplerinin sahadaki zorlu çalışmalarının bir gününe eşlik etti. Gün boyu elektrik dağıtım sektörüne özgü birçok işi deneyimleyen Çenet; elektrik direğine tırmandı, ekiplerle birlikte arıza tespiti ve onarım süreçlerine katıldı.

Hazırladığı birbirinden farklı ve ilginç içerikler ile dikkat çeken Youtuber Ruhi Çenet, bir günlüğüne İstanbul Avrupa Yakası’nda elektrik dağıtım hizmeti veren Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş.(BEDAŞ) çalışanlarıyla ‘sahada’ görev başındaydı.

Gerçekleştirilen çekimler ‘tamamen elektriksiz ve güvenli ortamlarda’

yapılırken Çenet’e direğe tırmanma, aydınlatma bakımı için hidrolik sepeti doğru kullanma teknikleri gibi birçok konuda ön eğitim verildi.

Sahaya çıkmadan önce BEDAŞ’ın Uzaktan Kontrol ve Kumanda Merkezi olan SCADA bölümüne giren

Çenet, tüm iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin sağlanmasının ardından saha ekipleri ile arızanın çözümü için elektrik direğine tırmandı.

KABLO ARIZASINA GİTTİ Çenet İstanbul Avrupa Yakası’nda yeraltındaki kabloların zarar görmesi nedeniyle oluşan arızayı onaran ekiplere de eşlik etti, hidrolik sepete binerek yanmayan sokak lambalarının onarım sürecinde yer aldı.

Ruhi Çenet’in elektrik dağıtım hizmetinin ne kadar zorlu ve uzmanlık isteyen bir alan olduğunu anlattığı video yayınlandığı andan itibaren büyük ilgi gördü.

Salgınla birlikte oluşan belirsizlik ortamında sağlık ve güvenliğin tüketicinin gündeminde birinci sıraya yerleştiğini söyleyen BEDAŞ Müşteri Deneyimi Müdürü Yıldıray Kibar, müşteri deneyiminin yeniden tanımlandığı bir dönemden geçildiğine dikkat çekiyor.

BEDAŞ MÜŞTERİ DENEYİMİ MÜDÜRÜ YILDIRAY KİBAR:

Videoyu izlemek için

karekodu okutunuz

YOUTUBER RUHI ÇENET

bu kez de elektrik direğine tırmandı

MÜŞTERI

DENEYIMI

YENIDEN

TANIMLANIYOR

(4)
(5)

5

Röportaj

E

lektrik dağıtım sektöründe müşteri operasyonları bölümü her zaman özel bir yere sahip ancak pandemi döneminde hem çalışan hem de müşterilerin sağlığını korumak adına bu alanda önemli adımlar atıldı.

İstanbul Avrupa Yakası’nda elektrik dağıtımını üstlenen Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. (BEDAŞ) bu süreçte oldukça başarılı bir performansa imza attı. Çalışan ve müşterilerinin sağlığını ve güvenliğini korumak üzere acil eylem planını hazırlayarak devreye alan BEDAŞ, bir yandan da müşterilerin değişen taleplerine çözüm üretti. Müşteri ile yakın temas halindeki bölümlerden biri de Müşteri Operasyonları. Biz de Enerji Boğaziçi Gazetesi olarak BEDAŞ Müşteri Operasyonları Direktörü Bekir Bulut ile görev alanları, müşterilerin talep ve beklentileri ile pandemi sürecinde yaşanan değişimi konuştuk:

n Müşteri Operasyonları

Direktörü’nün görev kapsamını bize anlatır mısınız?

Müşteri Operasyonları Direktörünün görevlerini dağıtım sistemine

bağlanacak olan yeni tüketicilerin iç tesisat proje onayı, dağıtım bağlantı anlaşmalarının yapılması, tesisat muayene süreçlerinin takibi, koordinasyonu, iyileştirilmesi ve mevzuatlara göre yapılmasının sağlanması ayrıca mevcutta bulunan 5 milyonun üzerindeki tüketicinin sayaç operasyonlarının koordinasyonu ve yürütülmesini sağlamak olarak özetlemek mümkün. Dağıtım sistemine bağlı yüksek tüketimli tüketicilerin otomatik sayaç okuma sistemine dâhil edilmesini planlamak ve serbest tüketicilerin Enerji

Piyasaları İşletme A.Ş. (EPİAŞ) süreçlerinin takibini yürütmek de görevleri arasında. Kuşkusuz en önemli görevlerinden biri müşteri memnuniyetinin artırılması için gerekli aksiyonların alınmasını sağlamak. İş süreçlerinin belirlenen hedefte, zamanda ve mevzuatlara uygun yapılması, takip edilmesi ve raporlanması için iş rutinimizin yüksek tempo ve efor gerektirdiğini de ifade etmek isterim.

n Müşterilerinizin sizden talep ve beklentileri neler oluyor? En çok önünüze gelen talepler neler?

Bugün artık en değerli şey

zaman. Bu nedenle bizlere ulaşan talepler genellikle kısa sürede işlerin tamamlanması oluyor. O nedenle süreci tamamlanmamış olsa da işlerin mevcut hali ile kabul edilmesi bekleniyor. Fakat teknik kriterlere ya da mevzuatlara uygun olmayan işlerin kabul edilmesi mümkün değil.

Bu sebeple müşterilerimize sürecin uzamaması için neler yapmaları gerektiğini, teknik kriterler olmadan işlemin sonuçlanmayacağını onları üzmeyecek şekilde anlatmaya gayret gösteriyoruz.

‘203 KİŞİLİK BİR EKİPLE GÖREV YAPIYORUZ’

n Kaç kişilik bir ekiple görev yapıyorsunuz?

Oldukça büyük bir ekip ile

çalışıyorum. Yeni katılımlarla birlikte direktörlüğümüze bağlı çalışan sayısı ben de dâhil 203 kişiyi bulacak.

n Pandemi döneminde müşteri ile ilişkilerinizde nasıl bir değişim yaşandı? Pandemi öncesine göre müşteri davranışlarında ne tür değişikler görüyorsunuz?

Pandemi tüm Türkiye›yi etkilediği gibi sektörümüzü ve şirketimizi etkiledi tabii ki. Kovid-19 salgınına karşı, çalışma arkadaşlarımızın ve müşterilerimizin korunması için hızlı aksiyon planı alındı ve kurallar belirlendi. Çalışma arkadaşlarımızın kurallara uyumuna büyük özen gösterdik ve düzenli olarak

denetimlerini yaptık. Müşterilerimizle görüşmelerimizde maske, mesafe ve temizlik kurallarına uyum olmazsa

olmazımız. Görüşmelerimizi mümkün mertebe uzaktan veya daha az

katılımcı ile yapmaya gayret ediyoruz.

Tüketicilerimiz de bu kurallara uymaya itina gösterirken operasyon merkezlerimize, işlem yapan tüketici dışında kimseyi almıyoruz.

n Elektrik dağıtım sektörü zorlu bir iş kolu. Görevinizi yaparken sizi en çok zorlayan şartlar neler oluyor?

BEDAŞ, Türkiye’nin en büyük dağıtım şirketi olmakla birlikte sahip olduğu tüketici profili çok farklı kültürel yapıları içeriyor. Bu sebeple her bir tüketicinin de farklı talepleri oluyor. Beklentileri, mevzuatlara ve teknik kriterlere uygun olarak yanıtlamak ve bunların sonucunda tüketici memnuniyetini istenen değerlerin üzerinde tutmak gerekiyor.

5 milyonun üzerinde tüketicinin sayaç operasyonlarının koordinasyonundan yeni tüketicilerin iç tesisat onayına, dağıtım bağlantı

anlaşmalarının yapılmasından EPİAŞ süreçlerinin takibine kadar çok geniş bir alanda hizmet veren BEDAŞ Müşteri Operasyonları Direktörü Bekir Bulut, en önemli görevlerini ‘müşteri memnuniyetini artırmak için gerekli aksiyonların alınmasını sağlamak’ olarak tanımlıyor.

En büyük önceliğimiz müşteri memnuniyetini artırmak

BEDAŞ MÜŞTERİ OPERASYONLARI DİREKTÖRÜ BEKİR BULUT

2013’TEN BERİ GRUP BÜNYESİNDE

2007 yılında İnönü Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Bekir Bulut, profesyonel iş hayatına baraj şantiyesinde enerji nakil hatlarının bakımı göreviyle adım attı. Bulut daha sonra yol inşaatlarında enerji nakil hatları yapımı, mevcut enerji nakil hatlarının deplase edilmesi gibi farklı projelerde yer aldı. 2013 yılında Cengiz ve Koloğlu Holding’in elektrik dağıtımı alanında hizmet veren bir diğer grup şirketi Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş’de (ÇEDAŞ) Kayıp ve Kaçak Direktörü olarak çalışan Bulut, 2018’den itibaren Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş.’de (BEDAŞ) Müşteri Operasyonları Direktörü olarak görev yapıyor.

KİMDİR?

NASA, ‘Ay’a nükleer santral kurmayı planlıyor

NASA ve ABD Enerji Bakanlığı, özel sektörden Ay’da ve Mars’ta nükleer enerji santrali kurmak için teklif bekliyor. NASA’nın ve ABD Enerji Bakanlığı’nın hedefi 2026’ya kadar Ay’da nükleer reaktör kurmak.

Santralin dünyada kurulup test edilmesi ve sonrasında Ay’a taşınması bekleniyor. ABD, Ay’da kuracağı ileri karakolu, nükleer enerji ile idame ettirmeyi planlıyor. NASA, 2026 yılına kadar Ay’da çalışır durumda bir nükleer reaktör olmasını umduğunu açıklarken yapılacak nükleer santralin dünyada

üretileceği ve tüm testlerinin de dünyada yapılacağı belirtildi.

Üretilecek 10 kWh’lık sistem, kutudan çıkar çıkmaz çalışmaya hazır olacak ve Ay’a gönderilecek bir araçla, Ay yüzeyine indirilecek. Geliştirilecek nükleer

santral, Dünya’daki nükleer santrallerle karşılaştırıldığında oldukça küçük ölçekli olacak. Sistemin yaklaşık 3-4 hane için yeterli güce sahip olan 10 kWh elektrik üretmesi ve 10 yıl boyunca çalışması bekleniyor.

(6)

2

020 yılı başından itibaren

çalışmalarına başlanan milli yeşil sertifika sistemine ilişkin hazırlıklarda sona gelindi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) tüketicilerin kullandığı elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiğini garanti eden Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti (YEK-G) Sistemi, Kurul onayından geçti. YEK-G sistemi ve piyasasının gelecek yıl devreye alınması planlanıyor.

AB standardına uyumlu bir yeşil sertifika sistemi geliştirmek amacıyla uluslararası örnekler incelenerek yapılan çalışmalar sonucu, söz konusu sistemin adı YEK-G sistemi olarak belirlendi. YEK-G sistemi ve piyasasının Enerji Piyasaları İşletme A.Ş.

(EPİAŞ) tarafından işletilmesi için Temmuz ayında görüşe açılan taslak mevzuata ilişkin gelen görüşlerin de incelenmesinin ardından YEK-G yönetmeliği EPDK’nın onayından geçti.

Bu kapsamda YEK-G sistemi ve piyasasını EPİAŞ kuracak ve işletecek. Bu piyasada, tüketicilerin kullandığı elektriğin yenilenebilir

enerji kaynaklarından üretildiği sertifikayla garanti edilecek.

Tasarlanan sistem ile yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen her MWh elektrik sertifikalandırılacak.

EPİAŞ, oluşturacağı piyasa üzerinden talep eden üreticiler adına elektronik YEK-G belgesi düzenleyecek ve piyasada bu belgelerin ticareti

yapılarak fiyatlar serbestçe belirlenebilecek.

HAZİRAN 2021’DE DEVREYE ALINMASI PLANLANIYOR

EPİAŞ’ın kuracağı piyasanın arz tarafında lisans sahibi yenilenebilir enerji santralleri yer alırken talep tarafında elektrik tedarikçileri olacak. Elektrik tedarikçileri YEK-G

sertifikalarını organize piyasadan veya ikili anlaşmalar yoluyla alabilecek. Fakat ikili anlaşmaları EPİAŞ’a bildirme yükümlülüğü olacak. Böylece üretilen her MWh’lık yenilenebilir enerjinin mükerrer belgelendirilmesinin önüne geçilecek.

Tedarikçiler YEK-G belgelerini nihai tüketicilere kendi iletişim kanalları veya faturalar üzerinden

ifşa ederek sunduğu elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiğini kanıtlayabilecek.

YEK-G sistemi ve piyasasının Haziran 2021’de devreye alınması planlanırken bu piyasa sayesinde yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üreten yatırımcılar için yeni bir ürün ve gelir kalemi oluşturulacak.

Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Sistemi, EPDK’nın onayından geçti. Haziran 2021’de devreye girmesi planlanan ‘milli yeşil sertifika’ piyasasını EPİAŞ kurup işletecek. Yeni sistemle yenilenebilir kaynaklardan üretilen her MWh sertifikalandırılacak.

MILLI YEŞIL SERTIFIKA GELIYOR YEK-G YÖNETMELİĞİ EPDK’NIN ONAYINDAN GEÇTİ

Avrupa

standartlarına uyumlu olacak

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, Avrupa Birliği’nde Yeşil Mutabakat ve karbon sınır vergisi uygulamasına ilişkin sürecin AB kamuoyunda görüşüldüğünü anımsatarak AB’nin ithal ettiği ürünleri karbon salımlarına bağlı olarak fazladan vergilendirmeye tabi tutabileceğini anlattı. Bu kapsamda tüketilen elektriğin yenilenebilir kaynaklardan sağlandığının belgelenmesinin önem

kazanacağını belirten Yılmaz şunları kaydetti: “Avrupa standartlarına uyumlu olarak üretilecek YEK-G belgeleri, AB’nin ithal ettiği ürünlere karbon salımlarına göre uygulayacağı vergiden muaf olmak veya bu vergilerin etkisini en aza indirmek için ihracatçılarımıza bir çözüm sunabilecek. Özellikle AB’ye ihracat gerçekleştiren ve yüksek miktarda elektrik tüketimi olan firmalarımız ve sanayicilerimiz için bu belgeler belirleyici olacak. Bu belgelerle ihracatçılarımız üretim süreçlerinde yenilenebilir enerji kullandıklarını şeffaf bir şekilde kanıtlayabilecek.”

160 bin 771 fidan ‘Geleceğe Nefes’ oldu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Tarım ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü’nün koordinasyonunda 2019 yılında başlatılan “Geleceğe Nefes” kampanyası kapsamında bu yıl da Türkiye’nin 81 ili ve 922 ilçesinde eş zamanlı olarak etkinlikler düzenlendi. 11 Kasım’da saat 11.11’de düzenlenen etkinliklerde 11 milyon fidan dikildi.

105 HEKTAR ALANA DİKİLDİ

İstanbul’da Adalar, Arnavutköy, Şile, Sarıyer, Çatalca, Beykoz, Çekmeköy, Pendik ve Silivri ilçelerinde gerçekleştirilen fidan dikim etkinliklerinde 105 hektar alanda 160 bin 771 fidan toprakla buluştu. Arnavutköy Tayakadın Mahallesi’ndeki fidan dikim etkinliği, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Nuh Köroğlu, ilçe kaymakamları,

belediye başkanları, il müdürleri, sivil toplum kuruluşlarının

temsilcileri ve öğrencilerin katılımı ile gerçekleştirildi.

Türkiye genelinde 1922’de 20 milyon 200 bin hektar orman alanının bulunduğunu dile getiren Vali Yerlikaya, “Geçtiğimiz yıl sonu itibariyle 22 milyon 600 bin hektara ulaştık. Orman varlığımızı, 2.4 milyon hektar artırmayı başardık. Geçen sene Milli Ağaçlandırma Günü’nde Türkiye, 13 milyon 700 bin fidan dikti” dedi.

Türkiye genelinde hedefin her vatandaşa 1 ağaç düşecek şekilde 83 milyon fidanı sahiplendirmek olduğunu ifade eden Vali Yerlikaya,

“İstanbul olarak 1 milyon 589 bin fidanı sahiplendirme hedefimizin yüzde 59’u olan 940 bin sayısını geçtik. Biz, bu seferberliğe İstanbul’umuzda hız kesmeden devam ediyoruz” diye konuştu.

6

HABER

(7)

7

Güncel

Istanbul’da yaşayanların sadece

yüzde 13,5’i binasına güveniyor

İstanbul halkının depreme ilişkin algısını ve hazırlıklarını ölçmek amacıyla İBB’nin İstanbul İstatistik Ofisi tarafından yapılan ‘İstanbul’da Depremle İlgili Algı Tutum Araştırması’na göre katılımcıların yüzde 22,4’ü 7 ve üzerindeki bir depremde yaşadığı binanın yıkılacağını düşünüyor. Yüzde 16,7’si ağır hasar, yüzde 26,5’i orta hasar ve yüzde 20,9’u ise az hasar alacağı görüşünde. Yaşadığı binada hasar olmayacağını düşünenlerin oranı ise yüzde 13,5.

İzmir’de yaşanan deprem ve sonrasında yaşanan can kayıpları tüm Türkiye’yi yasa boğarken olası büyük İstanbul depremi ve kentin buna ne kadar hazır olduğu yeniden tartışılmaya başlandı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İstanbul İstatistik Ofisi, kentte yaşayanların depreme ilişkin algısını ve hazırlıklarını ölçmek amacıyla ‘İstanbul’da Depremle İlgili Algı ve Tutum Araştırması’nı yayımladı.

YÜZDE 22,6’SI ÇÜRÜK RAPORUNA RAĞMEN TAŞINMAM DİYOR

5-7 Kasım 2020 tarihleri arasında telefon aracılığıyla yapılan

araştırmaya göre İstanbulluların sadece yüzde 13,5’i yaşadığı binaya güveniyor. 7 veya daha şiddetli bir deprem meydana geldiği takdirde katılımcıların yüzde 22,4’ü yaşadığı binanın yıkılacağını, yüzde 16,7’si ağır hasar, yüzde 26,5’i orta hasar ve yüzde 20,9’u az hasar alacağı görüşünde.

Katılımcıların yüzde 62,5’i,

“Binanıza çürük raporu verilmiş olsaydı ne yapardınız veya

nasıl bir süreç yaşanacağını düşünüyorsunuz?”

sorusuna, güvenli bir

konuta

taşınacakları yanıtını verirken yüzde 22,6’sı aynı binada yaşamaya devam edeceğini ifade etti. Aynı binada kalacağını belirten katılımcıların yüzde 80’i, sebebinin ‘maddi

yetersizlik’ olduğunu belirtti. Maddi yetersizlik sebebiyle yaşadığı yerde

kalmaya devam edeceğini belirten katılımcıların yüzde 68,6’sı, Gölcük depremi öncesi aynı binalarda

oturduğunu kaydetti. Daha güvenli bir konuta taşınacağını

söyleyenlerin oranı, alt-orta ve alt sosyo-ekonomik grupta yüzde

59,6 iken üst-orta ve üst sosyo- ekonomik seviyedeki grupta bu oran yüzde 72,3 oldu.

YÜZDE 40,1 YAŞAM ÜÇGENİNİ BİLMİYOR

18-40 yaş arası grubunun yüzde 55,6’sı deprem esnasında ne yapılması gerektiğini bildiğini ifade ederken bu oran 40 yaş ve üzeri katılımcılarda 50,9 olarak kayda geçti. Alt-orta ve alt sosyo-ekonomik gruba ait katılımcıların yüzde 51,4’ü, üst-orta ve üst sosyo-ekonomik seviyeye sahip katılımcıların yüzde 60,7’si deprem esnasında ne yapılması gerektiğini bildiğini ifade etti. Bunun yanında yüzde 40,1’i yaşam üçgeni kavramını bilmediğini aktardı. 18-40 yaş grubu içerisinde bu oran yüzde 65,5’ken 40 yaş ve üzeri grupta yüzde 53,3 idi.

İBB İSTANBUL İSTATİSTİK OFİSİ’NİN ARAŞTIRMASINA GÖRE

Bir TV kanalına konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, İstanbul’daki riski binalarla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kurum, “Riskli tespiti yapılmamış binalar var. Belediyelerimiz vatandaş istesin istemesin riskli bina tespitini yapabilir.

Türkiye›de 6.7 milyon bina riskli statüsünde. Ama riskli şerhli veya acilen yıkılması gerekir diye bir şerhi yok.

İstanbul’umuzda 5.9 milyon konutumuz var. Bunun 1.5 milyonu riskli, 300 bini acilen dönüşmesi gereken yapılar. Bunlara ilişkin riskli yapı tespiti yapılmış ve tapuya işlenmiş değil” diye konuştu.

İzmir’de meydana gelen depremin ardında İstanbullu muhtarlar harekete geçti. İstanbul Muhtarlar

Federasyonu üyesi 962 muhtarlık İzmirli depremzedeler için yardım kampanyası başlattı. Yardımseverler

tarafından toplanan battaniye, çocuk bezi, hijyen malzemesi, çocuk maması, çocuk montu ve bottan oluşan malzemeler TIR’lara yüklenerek İzmir’e gönderildi.

İstanbul Muhtarlar Federasyonu Kadir Delibaş;

“İstanbul’dan İzmir’e gönül köprüsü kurarak ihtiyaçları oradaki muhtar arkadaşlarımızla ve kaymakamlığımız ile belirleyerek toparladık” diye konuştu.

300 BİN KONUTUN ACİLEN

DÖNÜŞMESİ GEREK MUHTARLARDAN

İZMİR’E YARDIM TIR’I

Depremde Yapılması Gerekenleri Biliyor musun?

% 25,2

% 53,5

Biliyor

Kısmen Biliyor % 21,3

Bilmiyor

% 46,4

Kendi Evi

% 47,4

Kiracı ARAŞTIRMAYA KATILANLARIN

EV SAHIPLIĞI DURUMU

% 6,2

Ne Kendi Evi

Ne de Kira Ödüyor

(8)

8

RÖPORTAJ

MUHTARLARLA MUHTARLARLA

‘TAM KOORDINASYON’

‘TAM KOORDINASYON’

ÇALIŞAN ÖZEL EKIP ÇALIŞAN ÖZEL EKIP

1983 yılında İstanbul’da doğan Ali Can Uyar, 2008 yılında Balıkesir

Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nden

mezun oldu. 2011 yılında BEDAŞ’ta Çağlayan İşletme Müdürlüğü Müşteri Temsilcisi olarak göreve başlayan Uyar, 6 ay

sonra abonman danışmanlığına getirildi. 2013 yılında tamamlanan

özelleştirme sürecinin ardından Abonman Tahakkuk, Tahsilat şefi ve sonrasında Vekaleten Müşteri

Hizmetleri Yönetmeni olarak görev yaptı. Nisan 2015’te OSOS

Müdürlüğü görevini üstlenen Uyar, Nisan 2016’da Genel Müdürlük Müşteri Hizmetleri Raporlama’da çalışmaya başladı.

Uyar, Haziran 2017’den beri Kamu Koordinasyon Müdürlüğü

bünyesinde Talep Takip ve Raporlama Uzmanı olarak

hizmet veriyor.

1985 yılında Ordu’da doğan Demet Yüce, Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü mezunu. 2020’de Anadolu Üniversitesi’nde Sosyal Medya Yöneticiliği Bölümü’ne kayıt yaptıran Yüce, 2012 yılından bu yana BEDAŞ’ta görev yapıyor.

Şirkette ilk olarak Tahakkuk Servisi’nde çalışmaya başlayan Yüce, 2013 yılında özelleştirme sürecinin tamamlanmasının ardından perakende bölümünde operasyon destek yetkilisi, müşteri hizmetleri yetkisi olarak görev aldı.

Yüce, Temmuz 2018’ den beri BEDAŞ’ta Kamu Koordinasyon Müdürlüğü bünyesinde Müşteri Deneyimi Uzmanı olarak görev yapmakta.

1990 yılında İstanbul Bağcılar’da doğan Baransel Polat, Bağcılar Orhangazi Lisesi’nden mezun oldu.

Halen Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Sosyal Bilimler Bölümü’nde öğrenci olan Polat, 2014’te BEDAŞ’ta Alo 186 Çağrı Merkezi’nde müşteri temsilcisi olarak çalışmaya başladı. Polat daha sonra Müşteri Deneyimi Yönetmenliği biriminde Müşteri Deneyimi Uzman Yardımcısı olarak görev alırken Ekim 2018 itibari ile Kamu Koordinasyon Müdürlüğü bünyesine Müşteri Deneyimi Uzmanı olarak dahil oldu.

Baransel POLAT

Müşteri Deneyimi Uzmanı

Demet YÜCE

Müşteri Deneyimi Uzmanı

Ali Cihan Uyar

Talep Takip ve Raporlama Uzmanı:

Bulundukları bölgelerde

tüketicilerin sesi olan muhtarlara yönelik özel WhatsApp Hattı ve VIP Hat uygulaması bulunan BEDAŞ, Kamu İletişim Ekibi ile muhtarların yanında yer alıyor. Muhtarlardan gelen talep ve önerileri ilgili birimlere aktaran Kamu İletişim Ekibi, sokak lambalarının

yenilenmesinden, bakım, onarım ve yeni yatırımlara kadar pek çok konuda kurumun daha hızlı aksiyon almasını sağlıyor.

D

ünyanın mega kentleri arasında yer alan İstanbul’un Avrupa Yakası’nda 5.2 milyondan fazla aboneye hizmet veren Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. (BEDAŞ) enerjide yaşanan sorunlara hızla çözüm üretmek adına yerel yönetimlerle yakın iş birliği içinde çalışıyor. 2017 yılından bu yana kesintisiz enerji için yerel yönetimlerle omuz omuza çalışan BEDAŞ’ın Kamu İletişim Ekibi, 2018’de yapılanması muhtarları da kapsayacak şekilde yeniden oluşturuldu. Tüketicilerin fahri temsilcisi olarak kabul edilen muhtarları tek tek ziyaret etmeye başlayan Kamu İletişim Ekibi, sahadaki personelleri muhtarlardan gelen talep ve beklentilere göre yönlendirirken enerji ile ilgili sorunlara çok daha hızlı çözüm üretilmesine destek veriyor.

Seçildiği bölgede vatandaşların her türlü sorunda çözüm mercii olarak gördüğü muhtarlara enerji ile ilgili sorularda çözüm üretmek, iş birliği üretmek üzere oluşturulan Kamu İletişim Ekibi, ziyaretler sonrasında muhtarlardan gelen talep ve önerileri raporlayarak ilgili birimlere sunuyor. Acil konularla ilgili hızla çözüm üretilirken yatırım gerektiren durumlar da özel olarak değerlendirmeye alınıyor. İstanbul Avrupa Yakası’nda meydana gelen anlık arıza ve kesintilerden hızla haberdar olmak üzere daha önce muhtarlara özel VIP Hat uygulaması ve WhatsApp grupları bulunan BEDAŞ’ın Kamu İletişim Ekibi, söz konusu uygulamaların etkin ve verimli kullanılmasını da teşvik ediyor.

Gazetemizin bu sayısında biz de muhtarlarla iş birliği için yoğun mesai harcayan Kamu Koordinasyon Ekibi’ni ağırladık. BEDAŞ Kamu Koordinasyon Müdürü İbrahim Karanfil ile yaptıkları çalışmaları, iş

(9)

9

RÖPORTAJ

1969 yılında İstanbul’da doğan İbrahim Karanfil, Alibeyköy Endüstri Meslek Lisesi Elektrik Bölümü’nü bitirdikten sonra, 1996 tarihinde İstanbul Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümünden mezun oldum. 1998’de BEDAŞ’ta Proje Tasdik Mühendisi olarak göreve başlayan Karanfil sırasıyla Bayrampaşa İşletme Müdürlüğü Tesis Mühendisliği, Kaçak Takip Müdür Yardımcılığı, Beyazıt İşletme Müdürlüğü Teknik Müdür Yardımcılığı ve İşletme Müdürlüğü görevlerini yürüttü. 2013 yılına tamamlanan özelleştirme sonrası şirkette 3.

Bölge ve 2. Bölge Müdürlüğü’ne getirilen Karanfil, halen Kamu Koordinasyon Müdürü olarak çalışmakta.

1993 yılında İstanbul Bakırköy’de doğan Okan

Öztürk, halen Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi İşletme Bölümü’ne

devam etmekte. 2015’te BEDAŞ’ın Alo 186 Çağrı Merkezi’nde müşteri temsilcisi

olarak çalışmaya başlayan Öztürk, iki yıl sonra

@BEDASDestek Twitter sosyal medya hesabını yönetmeye başladı. Öztürk, Nisan 2019 itibari ile Boğaziçi Elektrik

Dağıtım A.Ş ‘de Kamu Koordinasyon Müdürlüğü bünyesinde Müşteri Deneyimi Uzmanı olarak görev yapmakta.

1983 yılında İstanbul Şişli’de doğan Tamer Samur, Şişli Endüstri Meslek Lisesi’nden mezun olduktan sonra 2005 yılında Bahçeşehir Üniversitesi Elektrik Teknikerliği Bölümü’nü, 2011 yılında ise Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni bitirdi.

Samur 2013’te BEDAŞ’ta Kayıp Kaçak Direktörlüğü bünyesinde çalışmaya başladı. Temmuz 2018 itibari ile Müşteri Deneyimi Yönetmenliği biriminde Müşteri Deneyimi Uzmanlığı görevini üstlenen Samur, Ekim 2018’den beri de Kamu Koordinasyon Müdürlüğü bünyesinde Müşteri Deneyimi Uzmanı olarak çalışmakta.

İbrahim KARANFİL

Kamu Koordinasyon Müdürü

Tamer SAMUR

Müşteri Deneyimi Uzmanı

Okan ÖZTÜRK

Müşteri Deneyimi Uzmanı

süreçlerini konuştuk:

n Kamu Koordinasyon Birimi hangi amaçla, ne zaman kuruldu?

Kamu Koordinasyon Müdürlüğü BEDAŞ ile belediyeler arasındaki

iletişimin arttırılması ve işbirliğinin kolaylaştırılması amacıyla 2017 yılı Haziran ayında kuruldu. Haziran

2018’de yine aynı amaçla İstanbul Avrupa Yakası muhtarlıklarını

da kapsayacak şekilde birimin kapsamı genişletildi.

n Bu birimin görevleri neler, ne tür çalışmalar

yapıyorsunuz?

Ekibimiz belediyeler ve muhtarlıklarımızdan gelen talepleri yerine getirme hedefi

ile faaliyet gösteriyor. BEDAŞ tarafından oluşturulan Talep Takip Yazılım Programı’nı kullanarak aşağıdaki çalışmaları yapıyoruz.

◗ Arızalı aydınlatma tesisleri,

◗ Tehlike oluşturan direk deplase,

◗ Direk yenileme (çürük, eğilmiş vb.),

◗ Sık elektrik kesintisi,

◗ Hizmet kalitesi,

◗ Usulsüz kazı ve dolgu kaplama çalışmaları,

◗ Yeni aydınlatma tesisi,

◗ Havai hatların yer altına alınması,

◗ Alt yapı yenileme başlıkları altındaki talepleri, Talep Takip Sistemi üzerinden alarak ilgili işletme müdürlüklerine ve yatırım müdürlüğüne iletmek, takibini yapmak ve raporlama işlerininin yürütülmesi,

◗ Oluşturulan müşteri deneyimi uzmanı ekiplerimizle

muhtarlarımızı yerinde ziyaret etmek, muhtarlarımızın talepleri ve BEDAŞ’ın çalışmaları

hakkında görüşlerini almak,

◗ İşletme müdürlüklerimizle

muhtarlarımız arasında kurulmuş olan WhatsApp hattı üzerinden, bildirimli bakım ve mahalle bazında yapılacak yatırım tesis çalışmaları bilgisinin verilmesi,

◗ Müdürlük olarak İBB Muhtarlıklar Müdürlüğü’nün ilçe muhtarları toplantılarına katılmak, ilçe belediyelerinin BEDAŞ ile alakalı talepleri hakkında ilgili birimlerle koordinasyonu sağlamak ve ziyaretlerde bulunmak.

n Birime seçilen ekipte ne tür özellikler arandı?

İletişim kabiliyeti yüksek, yapılan ve yapılacak çalışmaları doğru aktarabilecek, kurum içinde belli bir süre çalışmış, bilgi ve tecrübeye sahip olan çalışma arkadaşlarımız arasında seçim yapılarak ekip oluşturuldu.

MÜŞTERİ İLE BEDAŞ ARASINDA KÖPRÜ GÖREVİ GÖRÜYORLAR

n Elektrik dağıtım hizmeti

sırasında özellikle muhtarlar ne tür iş birlikleri gündeme geliyor?

Muhtarlarımız, vatandaşla direk irtibatta olduğundan dağıtım hizmetinde oluşabilecek herhangi bir olumsuzluğun bildirimini şirketimiz ilgili müdürlüklerine WhatsApp gurubundan paylaşabiliyor. Yine cep telefonlarının 186 çağrı sistemine tanıtılması ile VIP olarak şirketimize ulaşım sağlamaları mümkün. Sorunun çözümü ile ilgili geri bildirimler de ilgili birimlerimiz tarafından yapılmakta. Muhtarlarımız, müşterilerimizle BEDAŞ arasında köprü vazifesi görürken hem müşteri memnuniyetine katkı sağlıyor hem de sahada ekiplerimize çalışmaları sırasında

destek oluyorlar.

n İstanbul Avrupa Yakası’nda görev yapan kaç muhtar var, bugüne kadar kaçına ulaşıp iletişim kurdunuz?

Avrupa Yakası’nda toplam 596 muhtarımız görev yapıyor.

Kamu Koordinasyon Müdürlüğüne bağlı ekiplerimiz yılda en az 4 kez muhtarlarımızı yerinde ziyaret ederek onların görüş ve önerilerini alıyor.

n Muhtarların sizden talep ve beklentileri ne oluyor? Bunlara yönelik ne tür adımlar atıyorsunuz?

Mahallenin elektrik arızası, aydınlatma, direk, yeni tesis gibi konulardaki sorunlarını bizimle paylaşıyorlar. Bildirmiş oldukları taleplerinin çözümünün sağlanarak

bilgi dönüşünün yapılması için sürekli iletişim halinde oluyoruz. Havai hatların yer altına alınması ve yeni aydınlatma tesisi yapılması ile ilgili de çok fazla talep geliyor. Bize ulaşan bu istekleri biz yatırım birimlerine ulaştırıyoruz. Şirketin yatırım programları oluşturulurken bu talepler de etkili oluyor.

2017 YILINDA OLUŞTURULDU n BEDAŞ dışında diğer dağıtım şirketlerinde Kamu Koordinasyon Birimi çatısı altında bir yapılanma var mı? Bu yapılanmayı ilk kez hangi şirket kendi bünyesinde devreye aldı?

2017 yılında Genel Müdürümüz Murat Yiğit’in göreve başlamasıyla Kamu Koordinasyon Müdürlüğü

birimini ilk olarak BEDAŞ’ın kurduğunu söyleyebilirim. Diğer dağıtım

şirketlerinde böyle bir birim olduğunu duymadım.

n Bölgesinde elektrik hizmeti ile ilgili bir sorun yaşayan muhtar, önce size mi ulaşıyor? Bu yapılanma onlara nasıl bir kolaylık sağlıyor?

İlk önce, WhatsApp grubundan ilgili işletme müdürlüğü ile ya da cep numaralarının tanımlı olduğu VIP hat üzerinden 186 çağrı merkezimiz ile irtibata geçiliyor. Buradan gelen bildirimler Talep Takip Sistemi’ne aktarılıyor ve ilgili müdürlükler sorunun çözümü için harekete geçiyor. Talep ya da sorunun çözülmesi sonrasında ise muhtarlarımıza bilgi dönüşü yapıyoruz.

(10)
(11)

11

HABER

EIU tarafında hazırlanan “Dünyada Yaşam Maliyeti 2020” endeksine göre dünyanın en pahalı ilk 3 şehri Zürih, Paris ve Hong Kong. İstanbul ise dünyanın en pahalı şehirleri sıralamasında bu yıl 15 basamak gerileyerek 111’inci sırada yer aldı.

Dünyanın en pahalı şehirleri listesinde

ISTANBUL,111’INCI SIRADA

T

he Economist Intelligence Unit (EIU) tarafından hazırlanan

“Dünyada Yaşam Maliyeti 2020” endeksi ve endekse ilişkin raporun yeni baskısı, Kovid-19 salgınının 2020’nin başından bu yana dünya çapında 130’dan fazla şehirde yaşamın maliyetini nasıl değiştirdiğini ortaya koydu.

ZÜRİH VE PARİS İLK SIRADA

EIU’nun son endeksinde, Kovid-19 salgınının Ekim ayı itibarıyla mal ve hizmetlerin fiyatlarını etkilediği, geçen yıla

göre sıralamalarda değişiklik olduğu kaydedildi.

Salgının yarattığı koşulların da etkisiyle Zürih ve Paris, Singapur ve Osaka’yı bu yıl yerinden ederek “dünyanın en pahalı şehirleri” listesinde Hong Kong ile birinciliği paylaştı. Raporda son dönemde İsviçre Frangı ve Euro’daki değer artışının bu iki şehirde hayat pahalılığını artırdığı ifade edildi. EIU Endeksi’ne göre dünyanın en pahalı şehirleri listesinde bu üç kenti sırasıyla Singapur, Tel Aviv, Osaka, Cenevre, New York, Kopenhag ve Los Angeles takip etti. İstanbul ise dünyanın en pahalı şehirleri

sıralamasında 15 basamak gerileyerek 111’inci sırada yer aldı.

ŞAM 133’ÜNCÜ SIRADA YER ALDI Endekse ilişkin yayımlanan raporda, temel ihtiyaç ürünlerinin fiyatlarının nispeten durağan seyretmesine rağmen örneğin salgın döneminde bilgisayar gibi bazı ürünlere olan talebin arttığı, bunun da bazı ürün fiyatlarının yükselmesine neden olduğu ifade edildi.

133’üncü sırada gelen Şam dünyanın en ucuz şehri olarak gösterilirken onu Taşkent ve Lusaka izledi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanlığının 2021 bütçesi üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, İstanbul’da 91 kilometre metro hattının yapımını üstlendiklerini söyledi. Karaismailoğlu, ulaşım ve altyapı politikası kapsamında çevreci planlama yaptıklarına dikkati çekerek fosil yakıt tüketmeyen elektrikli raylı sistemlere, yeni nesil yakıt politikalarına sahip araçlara, elektrikli araçlar ile şehir içi yürüme ve mikro mobil araçların kullanımının artırılmasına ağırlık verileceğinin altını çizdi.

İstanbul›da yapımı devam eden 251 kilometre metro hattı bulunduğunu

vurgulayan Karaismailoğlu, Ulaşım Master Planı çerçevesinde yapılan söz konusu hatların, İstanbul’u örümcek ağı gibi donattığını

söyledi. Bugün için İstanbul’da 1 yıl sonra, 10 yıl sonra, 50 yıl sonra ne yapılacağının belli olduğunu anlatan Karaismailoğlu,

“İstanbul için bir şeyler yapmak isteyenlerin, belediyenin raflarındaki dosyaları aşağı indirmeleri yeterlidir” diye konuştu.

Karaismailoğlu, “Bir hayal edin bu yatırımların olmadığını. Marmaray yok.

Avrasya Tüneli yok. Yavuz Selim Köprüsü yok. Kuzey Marmara Otoyolu yok. Tamamen tıkanmış bitmiş bir İstanbul, kıpırdamayan bir İstanbul. Şu anda bakanlık olarak İstanbul’da 91 kilometre metro hattı yapmaktayız” dedi.

Bakan Karaismailoğlu, YİD modeliyle (Yap-İşlet-Devret) özel sektör dinamizmi, kamu deneyimi ve uluslararası finans kuruluşlarının mali desteğini bir araya getirerek risk paylaşımı yapıldığını kaydederken bu modelle yapılan projelerin daha kısa sürede bitirildiğinin altını çizdi.

‘YID modeliyle yapılan projeler

‘YID modeliyle yapılan projeler daha kısa sürede bitiriliyor’

daha kısa sürede bitiriliyor’

‘91 kilometrelik metro

‘91 kilometrelik metro

hattı yapımını üstlendik’

hattı yapımını üstlendik’

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI ADİL KARAİSMAİLOĞLU:

EN PAHALI 5 ŞEHİR

EN UCUZ 5 ŞEHİR

Sıra Ülke Şehir

1 İsviçre Zürih

1 Fransa Paris

1 Çin Hong Kong

4 Singapur Singapur

5 İsrail Tel Aviv

Sıra Ülke Şehir

133 Suriye Şam

132 Özbekistan Taşkent

131 Zambiya Lusaka

130 Venezuela Karakas

129 Kazakistan Almati

(12)
(13)

13

HABER

Y

anındayız Derneği, Kanada Büyükelçiliği Kanada Yerel Girişimler Fonu ve İstanbul Üniversitesi Şehir Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi iş birliğiyle 81 ilin 234 ilçesinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Endeksi hazırlandı. Endeks politik katılım ve karar alma, eğitim, ekonomik yaşam ve kaynaklara erişim ile sağlık ve spor olmak üzere dört ana kategoride, 27 alt göstergeye göre değerlendirildi.

Endeksin zirvesinde İzmir’in Karşıyaka ilçesi yer alırken en düşük puan ise Şanlıurfa Akçakale’de kaydedildi. Çalışmada, İzmir’den Karşıyaka, İstanbul’dan Kadıköy ve Bakırköy, Çanakkale’den Merkez ve Ankara’dan Çankaya ilçelerinin toplumsal cinsiyet eşitliğinin en yüksek olduğu ilk 5 ilçe olduğu açıklandı. Genel endeks sıralamasında ilk on sırada İstanbul’dan 5, İzmir’den 3, Çanakkale ve Ankara’dan birer ilçe yer aldı.

Endeks sonucuna genel olarak bakıldığında eğitim ile sağlık ve spor kategorilerinde ilçelerin büyük kısmının skor değerleri en yüksek puan olan 1’e yaklaşırken politik katılım ve karar alma ile ekonomik yaşam ve kaynaklara erişim açısından değerlendirildiğinde en iyi durumdaki ilçelerin bile eşitlikten uzak olduğu görüldü.

TOPLUMUN REFAHI İÇİN ÖNEMLİ

Çalışma Türkiye’nin batısında toplumsal cinsiyet eşitsizlik aralığında azalma olduğunu, kadınların güçlenmesi konusunda Marmara, Ege, Akdeniz bölgelerinde artış kaydedildiğini, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise cinsiyet eşitliğinde ve kadınların güçlenmesinde iyileşme yaşanmadığını ortaya koydu.

Yanındayız Derneği Kurucu Başkanı Nur Ger, endeksin ilçe düzeyinden başlayarak eşitsizliklerin görünür kılınmasını hedeflediğini dile getirerek

“Türkiye toplumsal cinsiyet eşitliği alanında son dönemde ülke çapında yapılan çalışmalara rağmen kaplumbağa hızında yol alıyor. Cinsiyet eşitsizliği Türkiye’nin toplumsal gelişimini engelliyor. Kadınların ve erkeklerin, eğitim, sağlık, istihdam, politik güç ve katılım konularında eşit ve ayrımcılıktan uzak haklara sahip olması sadece kadınların refahı ve yaşam standartlarının iyileşmesi için değil tüm toplumun refahı için gerekli. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ülke düzeyinde ortaya koyan endeks, ülke içinde farklı coğrafi alanlar arasında eşitsiz bir şekilde dağılmış olan şiddet, eğitime erişim, siyasal katılım, istihdam düzeyi gibi toplumsal durumları bize net bir şekilde gösteriyor” dedi.

İMTİYAZ SAHİBİ:

ARZU HATİCE ATİK YAYIN KURULU:

MURAT YİĞİT ÖMER HİCRİ TUNA

İLETİŞİM:

ABİDE-İ HÜRRİYET CAD. NO:168 34403 KAĞITHANE / İSTANBUL

T: 0 212 311 8000 F: 0 212 311 8011 SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ

UMUT AKTAŞ GENEL YAYIN YÖNETMENİ

HACER GEMİCİ hacergemici@gmail.com

GÖRSEL YÖNETMEN SERKAN ÖZGER

BASKI

ARTPRES MATBAACILIK SAN.

VE TİC. LTD. ŞTİ İBRAHİM KARAOĞLANOĞLU CAD.

NO: 35/2 KAĞITHANE / İSTANBUL www.artpres.com.tr

İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul İstatistik Ofisi, İstanbul’a ilişkin konut piyasalarının değerlendirildiği Kasım 2020 Konut Piyasası İstanbul Ekonomi Bülteni’ni yayınladı. İstatistik Ofisi’nin hazırladığı rapora göre Ekim ayında 22 bin 270 konut

satılırken yıllık yüzde 8,9, aylık bazda ise yüzde 12,3’lük bir düşüş gözlendi. Ekim ayında İstanbul’da gerçekleşen konut satışlarının yüzde 71,3’ü ikinci el konutlarda gerçekleşti.

İkinci el konut satışları yıllık yüzde 2,6 arttı ancak sıfır konut satışları yüzde 28,8 azaldı.

İPOTEKLİ SATIŞLAR YÜZDE 34,7 DÜŞTÜ

Kredili satışları ifade eden toplam ipotekli konut satışlarında ise Ekim ayına yüzde 34,7 düşüş gözlendi.

İpotekli satışlarda gerçekleşen en yüksek düşüş sıfır

konutlarda oldu. İkinci el ipotekli konutların satışı yıllık

27,3 azalırken sıfır ipotekli satışlar yüzde 49,5 geriledi.

Raporda ilçe bazındaki konut satışları da yer aldı.

Buna göre Ekim ayında konut satışları, bir önceki yılın aynı dönemine göre sadece 8 ilçede arttı, diğer tüm ilçelerde azaldı. Konut satışlarının en fazla azaldığı ilçe yüzde 49,7 ile Şişli oldu. Şişli’yi yüzde 29,4 ile Sarıyer, yüzde 27,7 ile Küçükçekmece, yüzde 23,8 ile Tuzla ve yüzde 23 ile Esenler takip etti.

Kadıköy ve Bakırköy’ün Kadıköy ve Bakırköy’ün eşitlik karnesi iyi çıktı

eşitlik karnesi iyi çıktı

Sıfır konutta satış düştü, fiyat arttı

İstanbul’da Ekim ayında, yüzde 71,3’ü ikinci el olmak üzere 22 bin 270 konut satıldı. Sıfır konut satışları yüzde 28,8 gerilerken ikinci el konut satışları yüzde 2,6 arttı. İpotekli satışlarda en yüksek düşüş sıfır konutlarda gerçekleşti. Konut satışları en fazla azalan ilçe Şişli oldu.

Türkiye’de ilk kez ilçe bazında hazırlanan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Endeksi’ne göre İzmir’den Karşıyaka, İstanbul’dan Kadıköy ve Bakırköy, Çanakkale’den Merkez ve Ankara’dan Çankaya ilçeleri toplumsal cinsiyet eşitliğinin en yüksek olduğu ilk 5 ilçe olarak üst sıralarda yer aldı.

İlk 10’daki ilçelerin 5’i İstanbul’da

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Endeksi’nde en üst sıradaki ilçeler arasında ilk 10’da İstanbul’dan 5 ilçe yer aldı. Kadıköy 78 puanla

ikinci, Bakırköy 76 puanla üçüncü, Beylikdüzü 73 puanla altıncı, Beşiktaş 73 puanla yedinci, Şişli 72 puanla sekizinci oldu.

SEÇİLEN GÖSTERGEDE

EN YÜKSEK PUANLI 10 İLÇE

(14)

14

istanbul’u geziyoruz

Bugün müze olarak kullanılan Bizans döneminden kalan tek saray yapısı Tekfur Sarayı’na ‘İmparatorluk Evi' de deniliyor. Topkapı Sarayı’nda sergilenen ünlü Kaşıkçı Elması’nın kalıntıları arasında bulunduğu

rivayet edilen Tekfur Sarayı’nın kim tarafından, ne zaman yaptırıldığı tam olarak bilinmiyor.

BIZANS DÖNEMINDEN KALAN TEK SARAY BIZANS DÖNEMINDEN KALAN TEK SARAY

TEKFUR SARAYI

TEKFUR SARAYI

(15)

15

istanbul’u geziyoruz

S

algın nedeniyle İstanbul’un eşsiz tarihi yapılarını, güzelliklerini gezemesek de virüsten sonraki yeni normalde ziyaret edilecekler listesine Tekfur Sarayı’nı mutlaka eklemek gerek. Bizans döneminden kalan tek saray yapısı olarak bilinen ve ‘İmparatorluk Evi’ diye de adlandırılan bu yapı Bizans’ın ihtişamlı döneminde imparatorlar

tarafından kullanıldı.

Tekfur Saray Müzesi’nin internet sitesinde yer alan bilgilere göre yapı, 16.

yüzyılda Avrupalılar tarafından Konstantin Sarayı, daha sonra Porfirogenetos Sarayı olarak adlandırıldı. Çevresine hakim bir mevkide, şehir burçlarının muhafazası altında bulunan tarihi bina, eski

kaynaklarda ‘yüksek bir saray’ olarak da nitelendirildi. Muhtemel bir isyana karşı imparatorların korunması için ideal bir konumda bulunsa da İstanbul’da 57 sene süren Latin istilasında, Tekfur Sarayı ve çevresindeki diğer imparatorluk yapılarının neredeyse tamamı yakılıp yıkıldı. Binaların çatı kaplamasındaki kurşunlar dahi

eritilerek Venedikli tüccarlara satıldı.

FETİHTE ALINAN İLK İMPARATORLUK BİNASI

İmparatorun ikamet ettiği Tekfur Sarayı, İstanbul’un fethinde öncelikli hedefler arasında yer aldı. Fetihte, şehre giren müfrezelerin aldığı ilk imparatorluk binası olarak tarihe geçti. Saray, Edirnekapı ve Eğrikapı arasındaki sahada fethin en sıcak muharebelerine şahit oldu. Saray, sonraki dönemlerde onarılarak çeşitli amaçlarla kullanıldı. Piri Reis’in çiziminde üstünde çatısıyla birlikte resmedilen Tekfur Sarayı, 17. yüzyılda tekrar harabeye döndü. Bazı kısımları fil ahırı ve hayvanat bahçesi olarak kullanıldı. Daha sonraları cam ve çini atölyesine dönüşen saray, ürettiği çinileriyle şöhret kazandı. Hatta birçok cami inşaatında ‘Tekfur Sarayı çinileri’

tercih edildi. Kendi adıyla marka değerine ulaşan bu çiniler, Sultan III. Ahmed Çeşmesi, Hekimoğlu Ali Paşa Camii gibi tarihi yapıları süsledi.

KAŞIKÇI ELMASI’NIN TEKFUR SARAYI’NDA BULUNDUĞU RİVAYETİ

20. yüzyılın başlarında dört duvardan ibaret olan saray, 1955-1970 yılları arasında geçirdiği tamiratlarla ayakta kalmayı başardı. Bir dönem şişehane olarak da kullanılan yapı, kentte bulunan en önemli cam üretim merkezlerinden biri oldu.

Bu dönemdeki kâgir yapının çevresinde, mumhane, bakır kap kacak imalatı, fişek ve barut ile ilgili imalathaneler bulunuyordu.

Topkapı Sarayı’nda ziyaretçileri kendine hayran bırakan Kaşıkçı Elması’nın Tekfur Sarayı’nda bulunduğu ise rivayetler arasında.

TEKKFUR SARAYI MÜZESİ

Yaklaşık bin yıllık tarihi serüveni esnasında pek çok kez tamirat gören Tekfur Sarayı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2006

yılında ilk adımını attığı bir dizi çalışmanın ve titizlikle yürütülen restorasyon sürecinin ardından müze olarak ziyarete açıldı.

Osmanlı döneminde cam ve çini atölyesi olarak da kullanılan saray, burada üretilen nitelikli eserlerle haklı bir şöhrete kavuşmuştu.

Restorasyonun ardından bu şöhrete yaraşır şekilde;

atölyelerinde üretilen çini, cam ve çömlek örneklerinin sergilendiği müstakil bir müze olarak İstanbul’a kazandırıldı.

SON RESTORASYONDA ÇATISI

ALATURKA KİREMİTLE KAPLANDI

Mimarı olarak bakıldığında Tekfur Sarayı’nın en etkileyici bölümü, sur hatları arasında avluya bakan kuzey cephesinde yer alıyor. Zemin kat, payeler

arasında ikişerli gri granit sütunla desteklenen açıklıklarla avluya

bağlanıyor. Yüzeyi geçme motifi ile süslenen sütunların üzerindeki

impost başlıklardan bir parçası günümüze kadar ulaştı.

Orta kat ve üst kat cephesinde üç sıra tuğla bir sıra taş ile inşa edilen kemerin altında pencereler bulunuyor. Orta katta, kemerler arasında kalan üçgen alanlarda, küfeki taşı ve tuğla parçaları ile yapılan zengin bir bezeme dikkat çekiyor. İki farklı renkte malzemenin kullanıldığı bu süslemeler, her bir kemer arasında farklı kompozisyon gösteriyor. Üst kattaki iki kademeli kemerin üzerinde iki sıra yeşil sırlı süs

çömlekleri göze çarpıyor.

Güney duvarda, yapının içine bakan kısımda kazamatlar yer alırken dış cephenin ortasında, mermer konsollara oturan çıkmanın içerisinde ise küçük bir şapel bulunuyor. Bir kişinin ibadet edebileceği boyutlara sahip şapelin, sarayın bu bölümünü kullanan hükümdar ya da ailesine ait olduğu sanılıyor.

Sarayın kısa kenarlı cephesinde, üstte taş konsollarla taşınan büyük ve geniş bir balkon kente bakıyor. Yapının diğer cephesi sur üzerindeki bir kule ile birleşik durumda bulunuyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından gerçekleştirilen son restorasyonda yapının çatısı yeni den üretilerek alaturka kiremit ile kaplandı.

Sarayın kemerli tonozlu alt katı ile üstteki ahşap katları tamamlandı. Üst katlara ulaşan merdiven ise eski yerinde modern bir tasarımla hazırlandı.

BAZI KAYNAKLARA GÖRE MEVCUT DİĞER

SARAYLARA İLAVE OLARAK YAPTIRILDI

Edirnekapı ve Eğrikapı arasında, surların yanında bulunan Tekfur Sarayı’nın ne zaman

yapıldığı hakkında ne yazık ki kesin bir bilgi mevcut değil. Bazı kaynaklarda 10. yüzyılda

Bizans İmparatoru Porfirogenetos inşa ettirdiği ve yapının aslında mevcut diğer

sarayın ilavesi olduğu yazılıdır. Bazı kaynaklarda ise 13 ve 14 yüzyıllarda Blakhernai Sarayı’nın bir uzantısı

olarak inşa edildiği yazar.

(16)

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu makalede kullanılan cihazlar Deneysel Düzenek başlığı adı altında tanıtıldı, Uygulama Yöntemi bölümünde ise cihazların nerelere ve hangi fonksiyonu

f) Devre dışı kalmanın tipi (zorunlu veya programlı, geçici veya sürekli ) Raporda bunlara ilave olarak servisdeki benzer elemanların toplam sayısmıda vermek

12.Hafta Elektrik Enerjisi İletimi ve Dağıtımında Koruma Sistemleri. 13.Hafta Koruma Röleleri

• Tokat İl İşletme Müdürü: Çamlıbel Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi’nin Tokat il sınırları içerisinde Sistem işletme, yatırım, müşteri hizmetleri, kayıp –

MüĢteri Memnuniyeti, Çevre ve ĠĢ Sağlığı-Güvenliğine verdiğimiz önemi her geçen gün artırarak kaliteli hizmet, mutlu müĢteri, yaĢanılabilir bir

Örneklem grubu içinde yer alan bireylerin kaçak elektrik kullanma durumları ile hakları olduğu için elektriği kaçak kullandıklarına ilişkin tutumları

Bodrum'da bu konuyla ilgili ceza alan 2 kişi daha vardı, onlara da fidan dikme cezası verildi.'' Karara saygılı olduğunu ve fidan dikmekten mutluluk duydu ğunu ifade eden

Do ğu’nun 7 şehrinde 800 binin üzerinde aboneye elektrik dağıtım hizmeti veren Doğu Aras Elektrik Dağıtım Şirketi’nin özelleştirme ihalesini 128,5 milyon dolar