• Sonuç bulunamadı

% 97 m e s e l e si

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "% 97 m e s e l e si"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

% 9 7 m e s e l e s i

Falih Rıfkı Atay 14/9/938 tarihli .«Ulus» da bir başmakale

neşretti. Türk mimarlarını, işin detayını bilmeyen efkârı umumiye karşısında hodbin ve zayıf gösterdi. Arkadaşımız Mimar Şevki Balmumcu «Kurun» gazetesinde bu makaleye bir cevap neşretti. Türk ve ecnebi mimarlarının memleket-teki vaziyetinin hakikî mahiyetini salahiyetli bir lisanla teş-rih eden bu yazıyı «Kurun» dan aynen alıyoruz:

«Falih Rıfkı Atayın son yazısını gördük. Edebi kıymetini takdir ettiğimiz san'atkârın mimariye karşı beslediği derin alâka ekseriya yerli san'atkârı hırpalamak heves ve arzu-sunda tecelli eder. Son yazısı da -bundan evvelkilere nisbetle-hayli hafif olmakla beraber, bu tecellinin yeni bir misalidir.

Atay, yazısına (Cümhuriyet hükümetinin .Türk mimarla-rını himaye etmemekte olduğu asla iddia edilemez.) Şeklinde başlıyor. (Ya bizim yüzde 97 1er) gibi garip bir başlıktan sonra gelen bu cümle, (Mimarlar Cümhuriyet hükümetinin Türk san'atkârlarını himaye etmemekte olduğunu mu iddia ediyorlar?) sorgusunu davet ettiriyor. Bu sorguya verilecek cevap kısa ve açıktır:

Hayır ve asla!

Her şuurlu ve sıhhatli Türk gibi, biz de şikâyetçi ve âhehk bözucu değiliz., inkılâbın her sahaya bahşeylemekte bu-lunduğu nizam ve ciddiyetin, mimarî sahada da bir kat da-ha kuvvetlenmesini görmek istiyoruz.

üfürükçü yerine doktoru, berber yerine dişçiyi, muakkib yerine avukatı ikame" eden Cümhuriyet şartları dahilinde, kalfa yerine mimarı ve Avrupayı gözden düşürecek kadar zayıf bir kısım garplı san'atkârlar yerine Türk san'atkârını ikame eylemenin .yollarını arıyoruz.

Hakikaten kuvvetli olan ecnebi san'atkârların, beynel-milel mahiyetteki mevzular üzerinde açılacak konkurlara iş-tirak suretile eser almalarına esas itibarile hiçbir diyecek

Fakat bir yilâyette' iyi nota lâyık eser vermemesine rağ-men, cerre çıkan hocalar gibi, diğer vilâyetlere musallat ola-rak eser toplayan ecnebi yarım san'atkârların tarzı hareket-lerine de muarız bulunuyoruz.

Yerli, veya ecnebi mimara, konkursuz eser verilmemesin-de Falif Rıfkı Atay da bizimle hemfikir görünüyor. Bu kuv-vetli esasa dayanarak bizi tenkit eder görünen san'atkâr, ha-yat sahasındaki hakikatleri ne için ihmal ediyor

Bir ecnebi mimar bir parlâmento konkuru kazandı. Bu muvaffakiyet yedi sekiz büyük işin konkursuz olarak ayni san'atkâra verilmesi için kâfi görüldü. Bir mevzuda muvaf-fakiyet, diğer birçok mevzuların birinciliği için garanti teşkil

Denilebilir ki, müsabaka şartnamesi böyle emrediyordu. Fakat bu "müsabaka şartnameleri de prensiplere uygun bulun-mıyordu.

Bir ecnebi mimar, bir vilâyette -konkur neticesi olmayan-bir iş yaptı. Yaptığı iş, mutavassıt olmayan-bir yerli mimarın görüş ve düşünüşünün fevkine çıkamadı. Görüldü ki, bu san'atkâr, soysuz bir moda mimarisinin anarşisi içinde kaybolmuştur. Halbuki bu ecnebi mimar, bugün diğer mühim bir vilâyeti-mizde, en ehemmiyetli yeni bir mevzu üzerinde mukavele yapmış bulunuyor.

Diğer iki ehemmiyetli mevzu üzerinde iki konkur açıl-dı ve neticeler yerli mimarlar lehine tezahür eyledi. Birin-cilerin işe başlamaları beklenirken, bu iki iş ayrı ayrı iki ec-nebi mimara yaptırıldı. Buradaki ecec-nebi mimarlardan birisi eli öpülecek bir kudrette idi. Diğeri ise mimarî bir kıymet

ifade etmiyordu. Fakat şayanı dikkat olan nokta şudur ki: Her iki işde de prensip hatası mevcuttur.

Maksadı izah için bu misaller kâfi görülür ümidindeyiz. Falih Rıfkı Ataydan gerek saylavlık, gerekse gazetecilik şah-siyetlerinden beklediğimiz, müdafaa ettikleri prensipler dı-şında cereyan eden bu gibi vakayile mücadele etmeleri ve bu mücadelenin müsmir olabilmesi için lâzımgelen kanunî ve iç-timaî teşkilâtın kurulmasına gayret sarfeylemeleridir.

Memlekette mimarî faaliyete esaslı bir veçhe vermek lâ-zımdır. Artık kalfanın rolü tayin edilmeli, mimarın çalışma şartları bir şekle bağlanmalıdır.

Türk mimarının kendi sahasındaki mizanını tayin ve tes-bit edecek olan konkurların programları daima bozuk, jüri-leri daima dedikoduludur. Bu şartlarla ne kuvvetli bir eser ihzar ve ne de kuvvetli bir eser intihap olunur.

Ecnebi mimarın çalıştırılması zaruretinin tahakkuk etti-ği noktalarda, (yerlilik) ve (toprak sahibi bulunmak iddiala-rının yeri yoktur. Bu hususlar için de lâzımgelen tedbirler alınmalıdır. İşçi ve malzeme meseleleri ayrı ayrı birer dava-dır ki, halledilmeleri için başlıbaşına bir teşkilâta ihtiyaç gös-terirler.

Resmî dairelerin mimarî bürolarının faaliyetleri etüde muhtaçtır. Bir milyon liralık bir işin projesi bir dairede mi-mar olmayan bir adama yaptırılırsa çıkacak neticeden dolayı mimarları muaheze yerinde olmaz. Serbest mimarî büroların tesisi ve yaşamalarının imkân dahiline sokulması zaruridir. Kuvvetli san'atkâr yetiştirmek için hiçbir memleket (daire memurluğu) nu bir (mektep) olarak kullanmamıştır.

Falih Rıfkı Atay (Modern mimarî âlemi içinde millî şah-siyeti vücuda getirecek olan san'atkâr, projeler yapmaktan başını kaldıramıyacak olan kimseler değil, san'ata ve tekniğe kendilerini daha iyi vakfedebilecek olanlardır) diyor.

Çok doğru ve çok güzel söylüyor. Bizim istediğimiz de, kendimizi san'at ve tekniğe vakfedebilmek imkânına mazhar olmamızdır.

Falih Rıfkı Atayı, içinde bulunduğumuz şartları daha ya<-kından tetkik ve tahlile davet ederiz. Onu bir dost ve san'-atkâr hemşeri olarak karşılayacağız. Buyursunlar, görsünler ve sonra yazsınlar. Aksi takdirde, tekmil söyledikleri haki-kat dışında, indî bir takım mütalâalardan ileri bir kıymet ta-şıyamaz ve bu gibi yazıların da memleket için, millet için fay-dası olmaması lâzımgelir.

Bilinmesi lâzımgelen nokta şudur ki, biz proje yapmak-tan başını kaldıramıyan adamlar değiliz ve böyle bir niyet de beslemiyoruz. Biz, işi bazirgânlığa vurmuş bazı ecnebi mimar-ların kötü örnekler olduğunu idrâk edenlerdeniz.

Netice şudur ki, mimarî davamızın ruhu: Ne bizim yüzde 3 lerde, ne de Falih Rıfkı Atayın yüzde 97 lerinde değil, her işin fevkinde olan, yüzde 100 memleket kültürünün tahakkuk ve taazzuvundadır.

Ayrıca şurası da üzerinde durulacak bir noktadır: Falih Rıfkı Atay, yüzde 3 şahsî menfaat için yüzde 97 memleket zararını tasavvur eden mimarlardan bahsetmektedir. Şimdi-ye kadar bu yüzde 97 memleket zararı acaba hangi işlerde doğmuştur? Bu noktaya cevap vermek lâzımdır.

Diğer taraftan acaba hangi ecnebi mimarlar yüzde 97 memleket parasını iyi ve yerinde kullanmış bulunuyor

Referanslar

Benzer Belgeler

Applications are continuing for the 5th International Conference in Communication and Media Studies which is being organized by the Eastern Mediterranean University (EMU)

Vazistas Takım Pomel menteşe Kazma Kazma Kürek Kürek, Saç e.. e (yerli)

Mevzu bu veya buna benzer mahaller- de oturanlara lüks hattâ vasat meskenler temin etmek değildir sadece ve sadece me- denî fakat çok mütevazı asgarî yaşama en- deksiyle

Sergide teşhir olunan fotoğraf, plân ve sair malze- menin intihabında bunların münhasıran ifade ettikleri mimarî üslûp değil bir o kadar da sosyal mesken saha- sında toplu

Binanın umumî konstrüksiyonu: Temel beton- arme sömel kontinü temel ve bodrum duvarları taş, döşemeler betonarme duvarlar tuğla çatı betonarme döşeme üzerine

Bu genç Şikago v e Baltimore şehirlerinden mi- saller getirerek noktai nazarını ispata ;alıştı... Bir gün sonra avukat, tahkikatının

Sergiyi muntazam süreçte tertip etmek, ona muhteşem bir manzara vermek için (Mense) nehrinin bir kolunun iki kilometre kadar doldurmak, çukur yerleri yükseltmek için yedi yüz

Yapı üslûbu ile doğrudan doğruya alâkadar olmamakla beraber, bina şekilleri üzerine çok tesiri olan ideolojik bir unsur daha vardır ki, onun da üslûbu doğuran in- kilâb