Kadife Erten güzel bir
| ( i
1 « *
1
%
| a
furku
besteliyor
Sev'mîi sân'alkârımızı ha~
yalla en fazla özen ve
sevindiren hâdiseler,.,
Kadife Erten He
meği severim. Sonra yemek pişirmesine dc bayılırım ■ Bir müddet sustu. Sonra
şöyle devam etti:
— En çok neyi severim bilir misiıiiz, dedi, iyi bir arkadaş tan çok hoşlanırım. Onun can dan ve samimî dostluğuna mu kabil ben de hiç bir fedakâr - lıktan kaçınmam.
— Tercih yaptığınız bir e. ser var mıdır?
Benîm bu sualime gülümse di. Ve şöyle bir ce.vap verdi'
— Bilir misiniz ki bu suali niz bana neyi hatırlattı! Eski bir hikâyeyi.. Şimdi anlatmak uzun sürecek, ben size şöyle b1" izSh edivereyim. Bir kadı na sormuşlar, kaç çocuğun var diye. O, bes tane demiş.
Allah bağışlasın en fazla hangisini seversiniz, diye sol muşlar.
Artık ben de gülmeğe basja mistim:
— Tabii ki evlât ayıı-t edil, mez!
Kadife Erten de:
— Nasıl evlât ayırt edil , mezse eserler de öyledir. Ve hensinin kendisine has bir çe kidl.îsH oriinalitesj vardır,
■Doğru söze ne denir. Röoortanmıza, sevimli «rene vp kıymetli sanatkârımızın ha îen bestelemekte olduğu bir türkü i]ft son veriyoruz.
"Yüce da* basında d-ıran
r»arl» sı rutini?; k * r
^İ.V,î Sizin sevdanıza düştü düşe-
Ier. KADİFE Erten candan sa
mimi bir insadfdır. Daima gü. len yüzünde hiç bir kederin emaresini göremezsiniz. Misa fîrpervevdir ve konuşmağı pek sever.
O. tıpkı bir Bahar havas: gibi insanın ruhunu tatlı rayi halay içinde ökgıyan sesinin aynıdır.
Ben sanat hayatından bah. sederken, san'atkânn geçmiş gönlere olan hayranlığını gö rür gibi oluyordum
Kadife Erten:
— Ben, diyor, tâ çocuklu - ğumclanberi hep bu arzu ile doluydum, içimden taşan bir şey vardı sanki. Nitekim bu kuvvetli his. heni musikinin o erişilmez kudretine, ilahiliğine
— Böyle bir şey cihetteki mevzuu bahis olamaz.
Çünkü kendimi tamamen ^ıusikiye vermiş vaziyetteyim. Bu biraz da etten tırnak ko - parmağa benzer.
— Sahneyi mî yoksa radyo yu mu tercih edersiniz?
Biraz duvajadı ve şöyle de di:
— Bakın bu suâlinize ancak şöyle cevap verebileceğim. Bir defa herhangi bir tercih yapa mam. Çünkü bence her ikisi de zevklidir. Radyo desem lam onüç sena devamlı ola . vak Ankara radyosunda çalış tığım için dalma radyoyu se verim. Sahne desem, bu da bambaşka bir özelliğe sahiptir. İnsan, içinde her an taşan bir hevesle nerede okursa okusun.
Arkadaşımı/. Ayten ikiz ki. Bu da bir sanatkârın en gü
zei dakikasıdır.
— İtikat ettiğiniz her han. gi birşey var mıdır?
— Sadece "Salı,, gününü sevmem. Bilhassa o gün seya hat yapmaktan dalma çekini rim.
— Sevdiğiniz şeyler neler dir?
-r~ Nasıl olursa, olsun gez
Kıymetli ses sanatkârı Kadife Erten'in güzel bir resmi doğru itiyordu. Daha sonrala
rı hocalarım da beni teşvik etti. Böylece istediğime nail oldum.
bir tercihi göz önünde tuta - maz
— Mikrofon başında hej c . canlanır mısınız ?
Yanıyor yüreği, kor gibi gibi, AYTEN ÎKtZ
— •Memnun olduğunu-ze gö r» sanatınız! seviyorsunuz de.
mektir.
Bu hayattan çekilmeği aklı nızdan geçirir misiniz?
Hafif tebessüm etti. Büğlü re başını, buna imkân var mı ? der gibi salladt.
— Hayır! Hayatımda hiç he yecanlanmadım desem miibA lâfa etmiş sayılmam. Yalnız şunu ilâve edeyim ki, hcyeca mm sadece okuduğum eseri yaşadığım içindir.
— Hayatınızda sisi üren ve sevindiren hâdiseler neler dir?
Televizyonla irtibat
* NATO konseyi, Londra - Pa ria ve Nevvork arasında tele vizyonla bir irtibat sistemi kurmağa karar vermişti!'. Bu sistem kurulduğu takdirde, 3 memleketin askerî şefleri, hev an içinde birbirlerini görerek muhabere etmek imkânına hîp olacaklardır!
— Hiç unutmam İstanbul Radyosundaki imtihana givece ğ'im bir samanda o gün üze , rimde siyah mektep önlüğüm bulunuyordu. Tabiî aynı za - manda çok heyecanlıydım; Tam bu sırada Bay Cevdet n “Galiba biz burada mektep aça cağız,, s ö z ü üzerine pek mitte
essir olmuştum. Amma hemen lehimde k arar çıkmıştı ve ak gam neşriyatı için yer vermiş İerdi. Sevindi anım rahneden tatmin olarak ayrıldığım andır 1
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi