• Sonuç bulunamadı

David Koleksiyonu'nda Bulunan Bazı Türk Eserleri ve Düşündürdükleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "David Koleksiyonu'nda Bulunan Bazı Türk Eserleri ve Düşündürdükleri"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

4 8 1

Hüseyin KARADUMAN

DAVİD KOLEKSİYONU'NDA BULUNAN BAZI

TÜRK ESERLERİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

(2)

D A V İ D K O L E K S İ Y O N U ' N D A B U L U N A N B A Z I T Ü R K ESERLERİ VE D Ü Ş Ü N D Ü R D Ü K L E R İ

D

animarica'nın Kopenfiag Icentinde bulunan

D a v i d Koleksiyonu, İslâm esederini de t o p l a y a n önemli bir kuruluştur. Koleksiyo­ nun kurucusu Christian Ludvig D a v i d , 1 8 7 8 - 1 9 6 0 yılları arasında yaşamıştır'. Bu kolek­ siyonu desteklemeyi ve geliştirmeyi a m a ç l a y a n ve kurucusunun ismiyle anılan vakıf sayesinde d e ­ vamlı büyümektedir. Koleksiyona ait kataloglar, İslâm eseHeri üzerine araştırma y a p a n l a r ı n sıkça baş vurdukları y a y ı n l a r arasında yer alır. Bu ka­ t a l o g l a r d a m e z a r taşlarından minyatüdere, c a m eserierden tekstil ürünlerine k a d a r çeşitli dönemle­ re ait her tüHü İslâm eserini g ö r m e k olasıdır. G ü ­ n ü m ü z d e müzelerimizde sergilenmesi ve ulusal b i ­ linci güçlendirmesi gereken Tüdc-İslâm esederinin d e b u koleksiyonda yer a l m a s ı , ülkemizdeki eski eser kaçakçılığının boyutlarını gösteren ve toplum o l a r a k b u esederimize niçin sahip çıkamadığımızı s o r g u l a y a n b i r d u r u m a r z eder. Bu makalede, b u koleksiyonda b u l u n a n ve 2 0 0 1 yılında y a y ı n l a n a n k a t a l o g d a yer a l a n b a z ı esederimiz konu edile­ rek, bunların y u r t d ı ş ı n a nasıl kaçırıldıkları üzerin­ d e d u r u l a c a k , iadesine yönelik o l a r a k y a p ı l a n ve yapılması gereken hususlar ele alınarak, ç ö z ü m önerilerine yer verilecektir.

1- S e y d î A l i ' n i n S a n d u k a s ı n a A i t T a b u t

K o n y a ' n ı n Akşehir ilçesinin Anıt mahallesin­ d e yer a l a n Seyyid M a h m u t H a y r a n î Türbesi, XIII. yüzyılın ortasına tarihlenen' önemli b i r Selçuklu m e z a r anıtıdır.

K o n y a ' d a o t u r a n A l m a n k o n s o l o s u n u n teşvikiyle, A n a d o l u - B a ğ d a t d e m i r yollarının umum müdürü o l a n H ü g n e n , demir yolu m e m u H a n n d a n Efkâryan ismindeki bir Ermeni vasıtasıyla bu türbede yer a l a n ahşap sandukaları çaldırtmış, d a h a sonra ele geçirilen s a n d u k a l a r d a n birisinin üstteki tabut kısmı b u l u n a m a m ı ş t ı r .

K o n y a Evkaf M ü d ü r ü M e h m e t Reşat m M ü z e -i H ü m a y u n Müdür-iyet-i'ne y a z d ı ğ ı 2 9 Kânunuev­ vel 1 3 2 6 ( 1 1 . 1 . 1 9 1 1 ) tarihli y a z ı d a n , olayın

1 9 0 7 yılında vuku b u l d u ğ u , sandukaların yeniden çalınmasını önlemek için, A k ş e h i r ' d e bir bedeste­ ne taşındığı, b u r a d a n d a bu şahıs tarafından İs­

tanbul'a gönderildiği anlaşılmaktadır'. İki sandu­ ka ile tabut kısmı çalınan sandukanın kaidesi, 12 M a r t 1 3 3 0 ( 2 5 . 3 . 1 9 1 4 ) tarihinde Evkaf-ı İslâmiy-ye Müzesi (Türk ve İslâm Esederi Müzesi) koleksi­ yonlarına kaydedilmiştir.

Sandukanın çalınan tabut kısmı, Seyyid M a h m u t H a y r a n f n i n oğlu Mehmet'in oğlu Rufaî tarikatına mensup Seydî A l i ' n i n sandukasına çit­ tir^. David Koleksiyonu'na 2 6 / 1 9 7 6 envanter numarası ile kayıtlıdır (Res. 1)'. Katalogda eserin tarihi 1 3 4 0 olarak verilmiştir.

2 - H a c ı B o y r a m - ı V e l i T u r b e s i ' n i n Ş a m d a n ı

Sotheby's tarafından Londra'da 2 8 . 4 . 1 9 9 4 tarihinde düzenlenen "Islamic a n d Indian A r t " isimli müzayedenin kataloğundan A n k a r a Hacı Boyram-ı Veli Türbesi'ne ait olan ve üzerinde Akkoyunlu Hükümden Uzun Hasan tarafından bu türbeye bağışlandığını bildiren bir kitabe yer a l a n , 101 cm yüksekliğinde, pirinçten yapılmış, gümüş kakmalı bir şamdanın satılacağı tespit edil­ miştir.

Şamdanın iadesine yönelik yapılan girişimler üzerine, söz konusu müzayede firmasının İslâm Esederi Bölümü Başkanı Prof. John Carswell, eserin b u yüzyılın boşlarında Parish-Watson koleksiyonunda olduğunu, 1 9 3 0 yılında Londra Kraliyet Akademisi'nde, d a h a sonra 1 9 4 0 yılında N e w Yodc'da, 1 9 9 2 yılında da National Gallery of Art'ın Circa sergisinde teşhir edildiğini belirtmiş ve 1 4 7 0 - 1 4 7 5 tarihlerinde imal edilen şamdanın. Hacı Boyrom-ı V d i Tüdsesi'ne ulaştığı hakkında

Kjeld von Folsoch, Art (rom the WorU of /s/om in The David Collection, Copenhagen 2 0 0 1 , s. 29-30.

Yekta Demirolp, Akfehir ve KoyierirMi TOri. Anilion, Ankara 1 996, s. 7 1 .

ibrahim Hokki Konyalı, NajrecWin Hocanın 5ehri Ai.iehir, Tarrhl-Turistik Kihvuz, istanbul 1945, s. 425-426. istanbol Arkeoloji Müzesi Arşivi, 4 İ / 2 numarolı kulu. Rumi tarihlerin Milâdi torihe çevrilmesinde Tarih Çevirme Kıkıvuzu isimli yoyınckjn yarorkınılmıshr Bk Yücel Doğlı-Cumhura Üçer, Tarih Çevirme Kılavuzu, Ankora 1997 I H. Konyolı, o.g e,, s. 440

(3)

Hüseyin K A R A D U M A N

4 8 4

bir kanıhn b u l u n m a d ı ğ ı n ı , büyük bir ihtimalle Akkoyunlu topraklarında kaldığını savunmuştur. J. Carswell, bu mektubunda ayrıca, eserin şimdiki

sahibinin Rabenou Charitable Vakfı olduğu, bu vakfın müdürü olan Parvis Rabenou'nun ABD'nin N e w Jersey kentinde yaşadığı hakkında d a bilgi vermiştir.

Ş a m d a n l a ilgili bilgi ve belge toplama çalışmalarına başlanmış, ancak herhangi bir bel­ geye ulaşılamamıştır. Bunun üzerine Vakıflar Genel M ü d ü r l ü ğ ü ile Hacettepe Üniversitesi'nden

Sanat Tarihçisi Prof. Dr. Beyhan Karamağaralı ve İstanbul Üniversitesi'nden Hukukçu Prof. Dr. Hüseyin Hatemi'nin görüşleri alınmıştır.

Beyhan Karamağaralı raporunda; şamdanın üzerinde vakıf kaydı bulunduğunu, vakfiyelerin sadece kağıt üzerine değil, taş, deri gibi malzeme üzerine de yazıldığını, pirinç üzerine yazılmasının tabiî o l d u ğ u n u , şamdanın üzerindeki vakıf kaydında vakfiyede bulunması gereken hamdele, vakfın gereği ve beddua bölümlerinin yer aldığını, beddua cümlesinde "bu vakfı değiştiren veya bozanın üzerine Allah'ın, meleklerin ve insanların lâneti olsun" ifadesinin bulunduğunu ve vakıflarda süreklilik olduğunu, zaman aşımının söz konusu o l a m a y a c a ğ ı n ı belirtmiştir. Vakıflar Genel M ü d ü r l ü ğ ü de benzer bir görüş vermiştir.

Hüseyin Hatemi ise r a p o r u n d a ; Parvis Rabenou'nun 1 9 5 0 yılında Paris'te ölen H. L. Rabenou'nun o ğ l u olabileceğini, bu zatın 1925 yıllarında İzmir'de İngfIfz Konsolosu olduğunu, aynı yıl tekke ve türbelerin kapatılmasından sonra bu eseri elde ederek yurt dışına götürmüş ola­ bileceğini belirterek, bunca hukukî ve fiilî karine­ lerden sonra, Türk m a k a m l a r ı n d a n "ispat yükü"nü yerine getirmesini beklemenin hukukun temel ilkelerine aykırı olduğunu beyan etmiştir. Hatemi, ayrıca şamdan için "envanter k a y d ı " aranmasının anlamsızlığına değinerek, o d ö n e m d e yürürlükte olan "yazılı olmayan hukuk" kurallarına göre, üzerine vakfiyesi kazılı bir şamdanı türbeden kaldırmanın kimsenin a k l ı n a g e l m e y e c e ğ i n i , bunun türbenin k a p a t ı l m a s ı n d a n s o n r a o l a ­ bileceğini belirtmiştir.

Konu ile ilgili görüş ve rapoHar, Dışişleri Bakanlığı kanalıyla Londra Büyük Elçiliğimize gönderilmiştir. Ancak bu çaba eserin iadesi için yeterli olamamıştır. Müzayedenin yapıldığı g ü n Prof. J. Carswell, Kültür Bakanlığı'nı a r a m ı ş ve şamdanın Türkiye'ye iadesi için e n v a n t e r kayıtlarının bulunması g e r e k t i ğ i n i b e l i r t e r e k , eserin sahibi tarafından müzayededen ç e k i l d i ğ i n i bildirmiştir. Daha sonra bu eser, 1 9 9 9 y ı l ı n d a David Koleksiyonu'na 4 5 / 1 9 9 9 e n v a n t e r numarası ile giriş yapmıştır (Res. If.

3 - B e y ş e h i r E ş r e f o ğ l u C a m i i H a l ı s ı

Konya Beyşehir Eşrefoğlu C a m i i ' n d e 1 9 2 9 yılında R. M. RiefstahI tarafından b u l u n a n ve yayınlanan' üç Selçuklu halısından en b ü y ü k olanı, halıların Konya Müzesi'ne naklinden ö n c e çalınmıştır. 1 9 5 7 yılında W a s h i n g t o n Tekstil Müzesi'ne teklif edilen eser, çalıntı o l d u ğ u anlaşılınca satın a l ı n m a z ' . Beş m e t r e uzunluğundaki halının bir parçası d a h a sonra İngiltere'de Edmund de U n g e r ' e a i t K e i r Koleksiyonu'nda görülür'". Bu parçanın 1 9 2 2 -1930 yılları arasında ülkemizde bulunan Fransız koleksiyoncu, diplomat Jean Pozzi'nin terekesinin Paris'te Hotel Drouot'da 3 0 . 4 . 1 9 7 1 t a r i h i n d e yapılan müzayedesinden satın a l ı n m a s ı " , halının diplomatik yoldan yurt dışına kaçırıldığını göster­ mektedir. Halının diğer parçasının A l m a n y a ' d a ismi açıklanmayan bir koleksiyoncuda o l d u ğ u ifade edilmekteydi'^ Bu halı p a r ç a s ı , b u g ü n 3 / 1 9 9 1 envanter n u m a r a s ı y l a D a v i d Koleksiyonu'ndadır (Res. 3 ) ' l K a t a l o g d a halı parçası 1300 yıllarına tarihlenmiştir.

' Kjeid von Folsach, a.g.e., s. 327, Katalog No: 5 2 5 . ' Rudolf M. RiefstahI, "Primitive Rugs of tfie "Konya" Type in

tfie Mosque of Beysfietiir", The Art Bulletin, Vol. XIII, N o : 2 Cfiicago 1931.

' Oktay Aslonopa, Türk Halı Sanah'nin Bin Yılı, istonbul 1987, s. 26.

Şerare Yetkin, Türk Halı Sanah, Ankara 1991, s. 13, Levha 10.

" Oktay Aslanapa, o.g.e., s. 26.

" Oktay Aslanapa, o.g.e., s. 26, Levfıa: 15. " Kfeld von Foisactı, a.g.e., s. 402, Katalog No: 685.

(4)

K O L E K S İ Y O N U ' N D A BUL U N A N BAZI T Ü R K ESERLERİ VE D Ü Ş Ü N D Ü R D Ü K L E R İ 4 - C i z r e U l u C a m i i ' n i n K a p ı T o k m a ğ ı

Ş ı r n a k ' ı n C i z r e ilçesinde b u l u n a n ve A r t u l c l u l a r d ö n e m i n e ait o l u p , 1 3 . y ü z y ı l m b a ş l a r ı n a tarihlenen Cizre Ulu C a m i i , Selçuklu m a d e n sanatının önemli örnekleri olarak bilinen kapı tokmakları ile ünlü bir yapıdır. C a m i n i n iki kanatlı giriş kapısı üzerinde karşılıklı d u r a n ve kanatlarını ısıran iki ejder ile o r t a d a bir aslan başının yer aldığı bir k o m p o z i s y o n a sahip olan tunçtan m a m u l iki adet kapı tokmağı bulunmak­ t a y d ı .

Bu eserler, ilk kez M u r a t Kataoğlu tarafından g ö r ü l m ü ş ve 1 4 . 9 . 1 9 6 4 tarihinde Eski Eserler ve M ü z e l e r G e n e l M ü d ü r l ü ğ ü ' n e bildirilmiştir. G a y r i m e n k u l Eski Eserler ve A n ı t l a r Yüksek K u r u l u , kapı kanatları ile tokmakların Vakıflar G e n e l M ü d ü r l ü ğ ü ' n ü n muvafakati alınmak ve yer­ l e r i n e yenisi y a p ı l m a k şartıyla müzeye kaldırılmasına yönelik 2 2 . 1 1 . 1 9 6 4 tarih ve 2 6 4 8 sayılı bir k a r a r almış, bu şartlı karar d a eserlerin m ü z e y e kaldırılmasını geciktirmiştir. M e h m e t Ö n d e r tarafından kapı tokmakları 1 9 6 6 yılında y a y ı m l a n a r a k bilim dünyasına tanıtılmış ' , 1 9 6 9 yılında ise, kapı tokmaklarından birinin iki ejderi çalınmıştır. Bu o l a y d a n sonra, diğer kapı tokmağı ile çalınan kapı t o k m a ğ ı n d a n geriye kalan aslan başının d a çalmmaması için, 2 5 . 2 . 1 9 7 0 tarihinde C i z r e K a y m a k a m ı Berki Koçoğlu ve Müftü Abdur­ r a h m a n Erzen'in muvofakatları ile sökülerek, Ciz­ re Eski Eserleri Koruma Derneği Başkanı Mehmet Emin Sabuncu tarafından m u h a f a z a altına alın­ mıştır. D a h a sonra bu eserler, 2 0 . 4 . 1 9 7 4 tarihin­ d e M a r d i n M ü z e s i ' n d e k o r u m a y a alınmış,

2 6 . 4 . 1 9 7 6 tarihinde de istanbul Türk ve İslâm Eserleri Müzesi'ne teslim edilerek 3 7 4 9 ve 3 7 5 0 envanter numaralarına kaydedilmiştir. Cizre Ulu C a m i i ' n i n giriş kapısı d a 1 9 8 2 yılında bu müzeye nakledilmiştir.

K a p ı t o k m a ğ ı n ı n ç a l m a n ejder figürlü p a r ç a l a r ı , yurt dışına kacınimıs ve D a v i d Koleksiyonu'no 3 8 / 1 9 7 3 envanter numarası ile kaydedilmiştir (Res. 4) '. O yıllarda eserin iade­ sine yönelik herhangi bir girişimde bulunul­ mamıştır. Eser, 1 9 8 3 yılında, Kültür Bakanlığı'nca

İstanbul'da açılan A n a d o l u Medeniyetleri Sergisi'nde teşhir edilmek üzere Selçuklu dönemi eserlerin sorumlusu N a z a n Ölçer tarafından isten­

miş, ancak "çalıntı malı" geri alamayız korkusuy­ la koleksiyonun yetkilileri talebe olumsuz yaklaşmışlardır

5 - Tunç K a n d i l

İlk olarak 1964 yılında Katherina Otto-Dorn t a r a f m d a n yayınlanan ve K o n y a ' d a n geldiği belirtilen tunç kandil, bu yıllarda ülkemizde bir özel mülkiyette bulunmaktaydı''. Ülker Erginsoy, bu eserin 1 9 7 0 yılında David Koleksiyonu'no geçtiğini tespit etmiş ve bu durumu 1 9 7 8 yılında yayınlamıştır. Bu yayında, kandilin 1 1 . yüzyılın sonu veya 12. yüzyılın başlarında Konya'daki bir atölyede yapıldığını tahmin ettiğini, ülkemizde yaşayan yabancı uyruklu bir kişinin özel koleksi­ yonunda bulunduğunu, daha sonra da yurt dışına çıkarıldığını belirtmiştir''. O dönemde yürürlükte bulunan Asar-ı Atiko Nizomnamesi'nde koleksi­ yonculuğa yer verilmemişti ve eski eserlerin yurt

dışına çıkarılması do yasaktı. Dolayısıyla yasaya ; 4 8 5 aykırı bir işlem yapılmış ve kandil yurt dışına

kaçırılmıştır. Bugün bu eser, David Koleksiyonu'no 1 7 / 1 9 7 0 envanter numarasıyla kayıtlıdır (Res. 5) Katalogda kandilin yapım tarihi 10. yüzyıl olarak verilmiştir.

6 - N u r u o s m a n i y e Kütüphanesi'ne Ait K u r ' a n - ı K e r i m Y a p r a k l a n

1 1 . 1 0 . 1 9 9 1 tarihinde Londra'da satılmak üzere Sotheby's'in müzayede kataloğunda ya­ yımlanan bir adet Kur'on yaprağının İstanbul Nuruosmaniye Kütüphanesi'nde bulunan Kur'on' o ait olduğuna ilişkin bir ihbarı değerlendiren ' /,',r,.-,r-.er Önder ' SelcuUu E|derı'', Türkiye Tunng vc

C"o-o;;.,' Kurumu Beiie'enı, S, 8 / 2 8 7 , istanbul 1966 i 2

4

K.e;d ^or, fokoch, a g e , s 312, Katalog No 496 • Aiı Rıza Karduz, "Cizre Ulucamı'nın kapı tokmağı', Salxjh

Gaze-c-î. 16 5 1998

K O-ic Dofr Die KunsI dei lilom, teden Bodc-n 1964, s

•iz ';a loe

' Ul>';- E- ;.'VX7 kiom Moden Sonclinır C-<-''.-^K-v l'Jar.lj

; " j ; 1-312. Ret 164

(5)

-Hüseyin KARADUMAN

Kültür Bakanlığı, öncelikle temin ettiği belgelerle Londra Büyük Elçiliğimiz kanalı ile eserin satışını durdurmuş ve akabinde yapılan bir araştırma; iki

ciltten oluşan Kur'an'ın, 2 6 envanter numaralı bi­ rinci cildinin 1 9 2 3 yılından önce kaybolduğunu ve 2 7 numaralı ikinci cildinin 6 2 yaprağının çalındığını ortaya çıkartmıştır.

Söz konusu K u r ' a n , 9. yüzyıla tarihlenmekte-dir. Kur'an sayfaları ceylan derisi üzerine (altın v a r a k ezilerek elde edilen) zermürekkep

kullanılarak zerendut kOfî hatla yazılmıştır. N u r u o s m a n i y e Kütüphanesi'ne 1 7 5 5 - 1 7 5 6 yıllarında kaydedilen Kur'an'ın birinci cildi,

2 2 . 1 2 . 1 9 2 3 tarihli devir-teslim tutanağında eksilenler arasında görülmektedir. İkinci cildin 6 2 yaprağı ise, 1 9 7 6 yılından sonra çalınmış olup, yurt dışında çeşitli koleksiyonlara dağılmış durum­ dadır.

Washington Büyük Elçiliğimiz, birinci cildin A B D ' n i n Baltimore kentindeki Johns Hopkins Üniversitesi'nin Eisenhower Kütüphanesi'nde bulunduğunu tespit etmiştir. Bu bilgiyi. Emniyet Genel Müdürlüğü INTERPOL Daire Başkanlığı da ABD INTERPOL'ünden konunun araştırılmasını isteyerek teyit etmiş ve iadesine yönelik girişimlere başlanmıştır. Eserin iadesi aşamasında Eisenhower Kütüphanesi'nin Özel Koleksiyonlar sorumlusu Cynthia H. Requardt, söz konusu Kur'an'ı 1 9 4 2 yılında Robert G a r r e t f i n , Johns Hopkins Universitesi'ne sattığını ve o tarihten itibaren Eisenhower Kütüphanesi'nde kayıtlı olduğunu beyan etmiştir. Yapılan ikili görüşmeler­ de Johns Hopkins Üniversitesi yetkilileri, söz konusu Kur'an'ın ülkemizden çalındığına kanaat getirmiş ve bir iyi niyet göstererek, eseri iade et­ meye karar vermişlerdir. Eser, 2 8 . 2 . 2 0 0 0 tari­ hinde A m e r i k a ' d a Kültür Bakanlığı yetkililerine bir törenle teslim edilmiştir.

Kur'an'ın ikinci cildinin kayıp 6 2 yaprağının yerlerinin tespitine ve iadesine yönelik çalışmalara devam edilmektedir. 1 9 9 1 yılında Londra'da müzayedede satışı durdurulan Kur'an yaprağının ülkemize iadesi s a ğ l a n a m a m ı ş t ı r . K u r ' a n ' ı n çalınan yapraklarından ikisi, D a v i d Koleksiyonu' na 1 7 / 1 9 9 0 envanter numarasıyla kayıtlıdır (Res. 6 P .

7 - D i y a r b a k ı r M u z e s i ' n i n T u n ç S f e n k s i

Diyarbakır Müzesi, 2 3 . 1 2 . 1 9 7 9 t a r i h i n d e saat 8.20 sularında üç silâhlı soyguncu t a r a f ı n d a n müze bekçileri etkisiz hâle getirilerek ve v i t r i n l e r i n camlan kınlarak soyulmuştur. Bu s o y g u n d a çeşitli eserlerin yanında, M a r d i n ' i n Derik ilçesine b a ğ l ı Tilbisim köyünde Artuklu d ö n e m i n e a i t b i r mezarlıkta bulunarak, 1 4 . 5 . 1 9 5 8 t a r i h i n d e m ü z e ­ ye satılan 6 2 7 envanter numaralı tunçtan m a m u l bir sfenks de çalınmıştır. O dönemde b u eserlerin uluslararası alanda arattıniması sağlanamamıştır. Bu sfenks, Türk maden sanatının ö n e m l i ömeklerinden olması dolayısıyla. Şerare Y e t k i n , Nejat Diyarbekirli ve Ülker Erginsoy t a r a h n d a n yayınlanmıştır^'. Ağzında ve k a m ı n d a b i r e r u f a k delik bulunan sfenks figürünü. Şerare Yetkin b i r fıskiye veya bir buhurdan t u t a m a ğ ı ; N e j a t Diyarbekirli ise, çadırın tepesinde k u l l a n ı l a n koruyucu bir tılsım olarak nitelemiştir.

Bu sfenksin bir b e n z e r i n i n , D a v i d Koleksiyonu'na 1978 yılında 5 / 1 9 7 8 envanter numarası ile kaydedilmesi", eserin bu s o y g u n d a n önce çalındığını veya eserin bir b e n z e r i n i n b u bölgede yapılan kaçak k a z ı l a r l a o r t a y a çıkanlarak, yurt dışına kaçırıldığını d ü ş ü n d ü r m e k ­ tedir (Res. 7). David Koleksiyonu'ndan t e m i n edilen sfenksin fotoğrafı, bu konuda u z m a n Lale Bulut, Nejat Diyarbekirli ve Ülker E r g i n s o y tarafından ayrı ayrı incelenmiş ve bu eserin Diyarbakır Müzesi'nden çalınan tunç sfenks olduğu tespit edilmiştir. Sfenks, katalogda 1 2 - 1 3 . yüzyıla tarihlenmiştir.

Sonuç v e Ö n e r i l e r

Söz konusu eserlerin ülkemizden kaçırılışı, Osmanlı döneminden günümüze k a d a r d e ğ i ş i k zamanlarda vuku bulmuştur. Gelişmekte o l a n " Kjeld von Folsach, a.g.e., s. 55, Katalog No: 2.

" Şerare Yetkin, "Bir Tunç Sfenks", Türk Kültürü, Yıl II, S. 16, Ankara 1964, s. 48-50; Nejat Diyarbekirli, "Diyarbakır Müzesindeki Tunç Sfenks", Türk Kültürü, Yıl V I , S. 6 6 , Ankara 1968, s. 367373; Ülker Erginsoy, a.g.e., s. 4 4 6 -449.

(6)

K O L E K S İ Y O N U ' N D A B U I U N A N BAZI T Ü R K ESERLERİ VE D Ü Ş Ü N D Ü R D Ü K L E R İ kültür bilinci ve eski eser yasaları, ne yazık ki

ülkemizde eski eser kaçakçılığını önleyememişHr. G ü n ü m ü z d e d e b u tür o l a y l a r a sıkça rastlanmak­ tadır. Bu nedenle, eski eser kaçakçılığının önlen­ mesi açısından D o v i d Koleksiyonu'ndaki bu eser­ lerin ü l k e m i z d e n kaçınlışmı, iadelerini sağlamaya yönelik o l a r a k y a p ı l a n l a r ı ve yapılması gereken­ leri g ü n d e m e taşımakta y a r a r görülmüştür.

Ö n c e l i k l e b i r ç o k Türk-İslâm eserini ellerinde b u l u n d u r a n D a v i d Koleksiyonu yöneticilerinin, Beyşehir Eşrefoğlu C o m i i ' n d e n çalman ahşap k a p ı p a n o l a r ı n ı ikili görüşmeler sonunda 1 9 9 9 yılında i a d e ederek, güzel bir davranışta bulun­ duklarını belirtmekte y a r a r vardır^\

Bu s o y g u n d a hırsızlar, 2 4 . 5 . 1 9 9 6 tarihinde, gece Beyşehir Eşrefoğlu C a m i i ' n i n bitişiğinde yer o l a n t ü r b e n i n k a p ı kilitlerini kırarak türbeye, b u r a d a n d a c a m i içine b a k a n pencerenin demir panmaklıklarını keserek camiye girmişler ve min­ ber altındaki d o l a b ı n kilidini kırarak b u r a d a saklı tutulan k a p ı p a n o l a r ı n ı çalmışlardır. Kültür Bakanlığı d u r u m u bir ihbar sonucu öğrenmiş, çalındığı tespit edilen panoların fotoğraflarını a n c a k Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sonat Tarihi Bölümü'nün arşivinden temin ederek, yurt içinde ve dışında arattırılmasını sağlamıştır.

D a n i m a r k a K o p e n h a g Büyük Elçiliğimizce söz konusu p a n o l a r ı n D a v i d Koleksiyonu'nda o l d u ğ u tespit edilmiş ve müze yetkilileri ile yapılan ikili g ö r ü ş m e l e r d e , eserlerin iadeleri istenmiştir. Ç a l ı n a n eserleri prensipte envanterlerine g e ç i r m e d i k l e r i n i belirterek iade etmeyi kabul etmişlerdir. Söz konusu panolar, 6 . 7 . 1 9 9 9 tari­ h i n d e K o p e n h a g Büyük Elçiliğimizce teslim alınmış, 8 . 7 . 1 9 9 9 tarihinde de ülkemize getiril­ miştir.

Bu o l u m l u d a v r a n ı ş üzerine, D a v i d K o l e k s i y o n u ' n d a bulunan ülkemize ait eserlerin g ü n d e m e getirilmesi plânlanmış ve yöneticilerinin fazla itiraz edemeyeceği konulara ilişkin dosyalar hazırlanmıştır. İlk etapta, Seydî A l i ' n i n san­ dukasına ait tabut, Cizre Ulu Camii'nin kapı t o k m o ğ ı ve D i y a r b a k ı r Müzesi'nin tunç sfenksi ile ilgili o l a r a k , bu eserlerin ülkemize oit olduğunu

gösteren belgelerden oluşan bir dosya, David Koleksiyonu'na D a n i m a r k a Büyük Elçiliğimiz kanalıyla 2 3 . 3 . 2 0 0 0 tarihinde verilmiş ve iadeleri talep edilmiştir. Bunun üzerine, Dovid Koleksiyonu Yönetim Kurulu toplanmış ve o l m a n k a r a r ,

1 0 . 1 0 . 2 0 0 0 tarihli mektup ile Danimarka Büyük Elçiliğimize bildirilmiştir. Söz konusu mektupta, Beyşehir Eşrefoğlu Camii'nin ahşap panolarını iade ettiklerini, son yıllarda kültürel mirasın yasa dışı ticarete karşı korunmasını amaçlayan ulus­ lararası girişimleri desteklediklerini, ancak iadesi talep edilen eserlerin uzun süre önce satın alındığını, bunların kendi müzelerinde ve dünyanın çeşitli müzelerinde sergilendiğini beyan ederek, talebimize olumsuz cevap vermişlerdir.

Beyşehir Eşrefoğlu C a m i i ' n i n a h ş a p panolarını iade eden Dovid Koleksiyonu'nun bu olumsuz tutumunun temelinde, eserleri iyi niyetle satın almaları, sahipliğin uzun süre devam etmesi ve mülkiyeti yıllarca yaygın olarak yayınlamaları v a r d ı r . Bu d u r u m d a . Kültür ve Turizm Bokoniığı'nın eski eser kaçakçılığını önlemeye yönelik biriminin geç kurulması ve çalınan eser­

lerin zamanında INTERPOL Bülteni ile orattınlma-ması eleştirilebilir. A n c a k , Türkiye'nin ulusal hazi­ nesi niteliğinde o l a n bu eserler üzerindeki mülkiyet hakkından vazgeçmesi söz konusu olma­ malıdır.

Eski eser kaçakçılığından en fazla mağdur olan ülkelerden biri olan Türkiye, hem uluslararası platformda yer olmakta, hem de bölgesel bir yapılanma olan A v r u p a Birliği'ne üye olmaya çalışmakta ve ilişkilerini sıklaştırmaktadır. Bu çerçevede gerek uluslararası bir konum arz eden Birleşmiş Milletler, gerek bölgesel bir örgütlenme olan Avrupa Konseyi çatısı altında hazırlanan sözleşmelere taraf olmuştur.

Kültür vaHıklorının kanunsuz ithal ve ihracının yasaklanmasına yönelik uluslararası en büyük adım, UNESCO'nun Paris'te yaptığı XVI.

Bu eserlerin ülkemize iodesi ile ilgili olarak bk Hüseyin K a r o d u m a n , "Beyşehir Ejrefoğlu Ccrr,r Kapışma Aıl Ponolorın Ülkemize İodesi ve D^vundurduklc-r' Anf,(t&Dekt>r, S. 5i, İstanbul 1 9 9 9 ı 1 5 0 ! 53

(7)

Hüseyin KARADUMAM dönem toplantısmda, 14.11.1970 tarihinde kabul

edilen "Kültür Varlıklannın Kanunsuz İthal, İhraç ve Mülkiyet Transferinin Önlenmesi ve Yasaklanması İçin Alınacak Tedbirlerle İlgili

Sözleşme" ile atılmıştır. Ülkemiz bu sözleşmeye 1981 yılında taraf olmuştur^. 17.7.2004 tarihi itibariyle 104 ülke tarahndan imzalanmıştır. Kültür varfığı ithal eden konumunda bulunan Al­ manya ve Belçika bu sözleşmeyi imzalamamıştır. Uzun süre bu grupta yer olan Fransa, sözleşmeyi ancak 1997, İngiltere ve Japonya 2002, İsveç, İsviçre ve Danimarka ise 2003 yılında imza etmiştir.

Çalınan eserlerin ait oldukları ülkelere iadelerine ilişkin uluslararası kurumlar ve yasal düzenlemeler irdelendiğinde; söz konusu kurum­ ların, genellikle kültür varlığı ithal eden ülkelerin öncülüğünde kurulduğu, yönetiminde, yön­ lendirilmesinde ve denetiminde bunların etkin olduğu görülmektedir. Kültür varlığı ithal eden ülkelerin ve uluslararası sözleşmelerin, iyi niyetli alıcı, hakça bir giderin ödenmesi, zaman aşımı ve envanter kayıtlarının istenmesi gibi hususlon devamlı gündemde tuttuğu görülmektedir.

Bu çerçevede, öncelikle eski eserlerimizi korumak, kaçıniması durumunda do duyurusunu anında yapmak ve iadesine yönelik belgeleri de hazır hâlde tutmak gerekmektedir. 1970 UNESCO Sözleşmesi'nin 5. maddesi, kültür varlığı sahibi durumundaki ülkeyi bu işlemleri yapmakla yükümlü kılmıştır. Sözleşmenin 7/b (ii) maddesine göre de taraflar, "sözleşmenin ilgili devletler için yürürlüğe girmesinden sonra çalınıp ithal edilmiş kültür varlıklarına ilgili taraf devletin başvurması üzerine el koymak ve bu varlıklan iyi niyetli alıcı sıfatı ile edinmiş olan sahibine hakça bir giderin ödenmesi kaydıyla geri vermek" yükümlülüğü altındadır. Çalınan eserlerin iadesinde belirleyici olan eserlere ait envanter kayıtlarıdır. Danimarka'nın bu sözleşmeyi 26.3.2003 tarihinde imzalaması nedeniyle, bu sözleşmenin söz konusu eserleri kapsamadığı öne sürülebilir.

hangi bir şekilde piyasada resmiyet kazanmasına dikkat ettiği izlenimi edinilmektedir. Ancak kata-kjg bilgilerine göre; Seydî Ali'nin sandukasına ait tabut 1976, Nuruosmaniye Kütüphanesi'ne ait Kur'an-i Kerim'in 2 adet yaprağı 1990 yılında envantere geçirilmiştir. Bu eseHerden ilki 1907, diğeri 1976 yılında ülkemizden çalınmıştır. Eğer bu eserler uzun süre depolannda saklanıp envan­ tere geçirilmemiş ise, David Koleksiyonu yönetici­ leri, bu eserleri nereden nasıl aldıklarını ikili görüşmelerde açıklamak durumundadır. Hacı Bayram-ı Veli Türbesi'nin şamdanı ile Beyşehir Eşrefoğlu Camii halısının David Koleksiyonu'no gelişinden önceki aşamalar kısmen bilinmektedir. Buna karşın, Cizre Ulu Camii'ne ait kapı tokmağı çalınmasının ardından ve tunç kandil ise bir ya­ yında yer almasından sonra Dovid Koleksiyo­ nu'no giriş yapmıştır. Diyarbakır Müzesi'nin tunç sfenksi ise, çalındığının tespit edilmesinden önce Dovid Kolebiyonu'ndadır.

Dovid Koleksiyonu'nda yer alan eserlerimi­ zin iadesine yönelik ikili görüşmelere diğer eser­ lerimiz de eklenerek, devam edilmelidir. Bilimsel yayınlar, konuya ilişkin raporlar, müze ve kütüphane kayıtlan, bu eserlerin sahibinin Türkiye olduğunu açıkça göstermektedir. Zaten söz konusu katalogda do tunç kandil ve Nuruosmaniye Kütüphanesi'ne ait Kur'an-i Kerim'in iki yaprağı dışındaki diğer eserlerin kökeni olarak Türkiye gösterilmiştir. Dovio Koleksiyonu yöneticilerinden beklenen bir bütünün parçalan olan ve belgelerle sahibinin Türkiye olduğu kesinleşen bu eserleri ülkemize iade etmesidir. Bu ise, 11.10.2001 tarihinde ilk; yapılan ikili görüşmelere devam edilerek, karş! tarafın ikna edilmesi ile mümkün olacaktır.

Söz konusu eserlerin yurt dışına kaçırılışı vc Beyşehir Eşrefoğlu Camii panolarının iadesi göi önüne alındığında, bundan sonra yurt dışmc koçınlan eserlerimizin iadesini sağlamaya yöneli! olarak alınması gereken önlemleri şöyle sıralaya biliriz;

Dovid Koleksiyonu'nun, eserleri ahrken ve

(8)

D A V I D K O L E K S İ Y O N U ' N D A B U L U N A N BAZI T Ü R K ESERLERİ VE D Ü Ş Ü N D Ü R D Ü K L E R İ -Ülkemizde bulunan koaınması gerekli Kim

taşınır ve taşınmaz kültür vaHıklarının fotoğraflı envanterleri bitirilmelidir. Taşınmaz kültür varlıklarının envanterinde çalınabilir nitelikte olan mimarî öğelerin detaylı envantederi de yapılmalı, eğer yerinde korunması güçse ve taşınabilir nite-likteyse müzelere taşınmalıdır. Bu çerçevede, "yerlerine yenisi yapılmak şartıyla müzeye kaldınlması" gibi gerekçelede esederin müzelere taşınması engellenmemelidir.

-Yurt dışına kaçırılan esederimiz anında INTERPOL Bültenleriyle arattınlmolı ve konu ilgili mahkemelere intikal ettirilerek, ilerisi için hukukî zemin hazıHanmalıdır.

-Kültür Vadıkları ve Müzeler Genel Müdüdüğü ile Vakıflar Genel Müdüdüğü şimdiye kadar yaptığı gibi çalıntı olayını ilgili birimlere

bildirmelidir. Yurt dışı temsilciliklerimizde bulunan Kültür Müşavideri vasıtasıyla o ülkedeki ilgililer ve özel ve resmî müzeler bilgilendirilmeli ve bu husus kayıt altına alınmalıdır.

-Yurt dışındaki müze ve galeriler ile müza­ yedelerin katalogları düzenli olarak taranmalı, tespiti anında vakit geçirilmeden gerekli işlemler yapıInKilıdır. Bilimsel yayınlarda yer alan konuya ilişkin tespitler takip edilmeli, bu tespitleri yapan bilim adamları da bilgilerini ilgili kurumlarla paylaşmalıdır.

Yurt dışına koçınlan eserlerimizin iadesinin pek kolay olmadığını, bunun büyük bir uğraşıyı da beraberinde getirdiğini göz önüne almalı ve kültür vadıklanmızm korunmasına yönelik güven­ lik önlemlerini yetedi hâle getirmeliyiz.

(9)
(10)

c >

(11)

D A V İ P K O L E K S İ Y O N U - N n A R . n • , M . K , O . . . r ^ ^ R L E R İ VE D n R Ü N n n R n n . , P P I

i

491

(12)
(13)

DAVID KOLEKSlYQNU'NDA RULUNAN BAZI TÜRK ESERLERİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

4 9 3

(14)
(15)

DAVİD KOLFKSİYONU-NnA Rl ıı l ıM^N BAZI TIJRK FÇ^ERLERİ VE DÜSÜNDÜRDÜKLF J » » 4 » • « 1 ' _ • v

1

4

•A t • I

1

c o 1 - 2 o a E c o

<

I

1

c

(16)

Hüseyin K A P A p , f f ^ ^ ^ ^

Referanslar

Benzer Belgeler

Çubuk Led Şer t Ledler Reklamcı Modülü Markanıza Özel Reklamcı Modülü Yüksek Tavan Armatürü Led Wallwasher Led Projektör 200W Led Sokak Lambası 200W Led Projektör 300W

dolgu, mezoterapi ürünleri, trombosit konsantre sistemleri, PRP tedavi kitleri, saç lazer terapi cihazları, mikrokanüller , gıda takviyeleri ve profesyonel saç ve cilt bakım

Kişisel bilgilerinizin kullanımının artık gerekli olmadığını veya sizinle ilgili elimizde bulundurduğumuz kişisel bilgilerin yanlış olduğunu düşündüğünüz haller

Örgütsel sağlığın kurumsal bütünlük, müdürün etkisi, nezaket, teşvik edici yapı, kaynak desteği, moral ve akademik vurgu boyutlarına ilişkin regresyon

Etkisöz eylem bağlamında propaganda posterinde askeri operasyonlara ilişkin bilgi paylaşımının Nazi Almanya’sının yararına olacağı mesajı verilerek, ABD halkının askeri

Söz konusu araştırmalara ve araştırmanın bu bulgusuna dayanarak öğretmenlerin güven düzeyleri ile örgütsel vatandaşlık davranışları arasındaki ilişkiyi

Özel sosu ile sotelenmiş bonfile parçaları, renkli biberler, mantar, mısır ve soya sosu, napolitan sos, beşamel sos, taze kaşar, Akdeniz yeşilliği ile. Özel marina

( Hyaluronik Asit, Somon DNA, DMAE, vitaminler, mineralller, çeşitli pep t ve aminoasitlerden oluşan oldukça zengin yaşlanma karşı bir kokteyl olan Mesonutrili kokteyl'in;