• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRKİYE CUMHURİYETİ"

Copied!
93
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ PSİKOLOJİ (GELİŞİM PSİKOLOJİSİ)

ANABİLİM DALI

EVLİLİK ÇATIŞMASI İLE ERGENLERİN PROBLEM DAVRANIŞLARI ARASINDAKİ BAĞLANTILARDA EBEVEYN-ERGEN İLİŞKİSİNİN ARACI

ROLÜ: BİR İZLEME ÇALIŞMASI

Yüksek Lisans Tezi

Duygu Doğancıoğlu

Ankara – 2020

(2)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ PSİKOLOJİ (GELİŞİM PSİKOLOJİSİ)

ANABİLİM DALI

EVLİLİK ÇATIŞMASI İLE ERGENLERİN PROBLEM DAVRANIŞLARI ARASINDAKİ BAĞLANTILARDA EBEVEYN-ERGEN İLİŞKİSİNİN ARACI

ROLÜ: BİR İZLEME ÇALIŞMASI

Yüksek Lisans Tezi

Duygu Doğancıoğlu

Tez Danışmanı Prof. Dr. Ayşen Güre

Ankara – 2020

(3)

i

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ PSİKOLOJİ (GELİŞİM PSİKOLOJİSİ)

ANABİLİM DALI

EVLİLİK ÇATIŞMASI İLE ERGENLERİN PROBLEM DAVRANIŞLARI ARASINDAKİ BAĞLANTILARDA EBEVEYN-ERGEN İLİŞKİSİNİN ARACI

ROLÜ: BİR İZLEME ÇALIŞMASI

ONAY SAYFASI

Yüksek Lisans Tezi

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Ayşen Güre Tez Jürisi Üyeleri

Adı Soyadı İmzası

Prof. Dr. Ayşen Güre

Prof. Dr. Zehra Uçanok

Doç. Dr. Dilek Sarıtaş Atalar

Tez Sınavı Tarihi: 19/06/2020

(4)

ii T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü’ne

BİLDİRİM

Prof. Dr. Ayşen Güre danışmanlığında hazırladığım “Evlilik Çatışması ile Ergenlerin Problem Davranışları Arasındaki Bağlantılarda Ebeveyn-Ergen İlişkisinin Aracı Rolü: Bir İzleme Çalışması (Ankara.2020)” adlı yüksek lisans tezimdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranış ilkelerine uygun olarak toplanıp sunulduğunu, başka kaynaklardan aldığım bilgileri metinde ve kaynakçada eksiksiz olarak gösterdiğimi, çalışma sürecinde bilimsel araştırma ve etik kurallarına uygun olarak davrandığımı ve aksinin ortaya çıkması durumunda her türlü yasal sonucu kabul edeceğimi beyan ederim.

Tarih:

Adı-Soyadı ve İmza

(5)

iii TEŞEKKÜR

Öncelikle beklediğimden oldukça farklı geçen bu tez döneminin bana çok fazla şey kattığını söylemeliyim. Kendimi farklı alanlarda geliştirmeme yardımcı olan bu süreç boyunca desteğiyle yanımda olan Prof. Dr. Ayşen Güre’ye ve tezimi değerlendirmek için değerli zamanlarını ayıran Prof. Dr. Zehra Uçanok’a ve Doç. Dr. Dilek Sarıtaş Atalay’a katkıları için çok teşekkür ederim.

Benden yıllar önce tezlerini tamamlasalar da her sorumu sabırla cevaplayan, yüksek lisans sürecimi keyifli hale getiren arkadaşlarım Zeynep Şahin’e, Ayşe Vildan Acar’a, Emine Kaya’ya ve Gönül Atlı’ya çok teşekkür ederim.

Bu uzun tez yazma sürecimde hayatıma giren, desteğini esirgemeyen herkese tek tek minnetimi ifade edemeyecek olsam da; öncelikle canım sevgilime ve canım arkadaşlarıma, bana sağladığı esneklik için yöneticilerime ve çalışma arkadaşlarıma, tezimi tartıştığım meslektaşlarıma bana ilham verdikleri ve beni güçlendirip dönüştürdükleri için çok teşekkür ederim.

Ve her zaman yanımda olan çok sevgili ailem; bana sağladığınız imkanlar için, sevginiz, ilginiz ve desteğiniz için çok teşekkür ederim. Sizleri çok seviyorum, iyi ki varsınız!

(6)

iv

İÇİNDEKİLER

ONAY SAYFASI ... i

BİLDİRİM ... ii

TEŞEKKÜR ... iii

İÇİNDEKİLER ... iv

TABLOLAR DİZİNİ ... vii

ŞEKİLLER DİZİNİ ... viii

BÖLÜM 1 - GİRİŞ ... 1

1.1 Evlilik Çatışması ile Çocuğun Problem Davranışları Arasındaki İlişkilere Yönelik Görgül Çalışmalar ... 1

1.2 Evlilik Çatışması ile Ebeveynlik Arasındaki İlişkiye Yönelik Kuramsal Yaklaşımlar ... 5

1.3 Evlilik Çatışması ile Ebeveynlik Arasındaki İlişkilere Yönelik Görgül Çalışmalar ... 7

1.4 Evlilik Çatışması ile Çocukların Problem Davranışları Arasındaki İlişkide Ebeveynlik Rolünün İncelenmesi ... 10

1.5 Araştırmanın Amacı ... 14

BÖLÜM - 2 YÖNTEM ... 20

2.1 Örneklem ... 20

2.2 Veri Toplama Araçları ... 22

2.2.1 “Kişisel Bilgi Formu”... 22

2.2.2 “Çatışma Taktikleri Ölçeği” ... 22

(7)

v

2.2.3 Ebeveyn Davranış Ölçeği-Anne Formu ... 24

2.2.4 Ebeveyn-Ergen İlişki Niteliği Ölçeği-Anne Formu ... 27

2.2.5 4-18 Yaş Çocuk ve Gençler için Davranış Değerlendirme Ölçeği ... 29

2.3 İşlem ... 31

BÖLÜM 3 - BULGULAR ... 33

3.1 Araştırmadaki Değişkenlerle İlgili Betimsel Analizler ... 34

3.2 Araştırmada Yer Alan Değişkenlere İlişkin Korelasyon Analizleri ... 39

3.3 Araştırmada Yer Alan Değişkenlerin Ölçme Zamanına Bağlı Değişimine Yönelik Varyans Analizleri ... 40

3.4 Araştırmada Yer Alan Değişkenlerin Ergenlerin Cinsiyeti Açısından İncelenmesine Yönelik Analizler ... 41

3.5 Regresyon Analizine İlişkin Bulgular ... 41

3.5.1 Evlilik Çatışması ile İçe Yönelim Problemleri Arasındaki İlişkide Anne Davranışının Aracı Rolü ... 43

3.5.2 Evlilik Çatışması ile Dışa Yönelim Problemleri Arasındaki İlişkide Anne Davranışının Aracı Rolü ... 44

3.5.3 Evlilik Çatışması ile İçe Yönelim Problemleri Arasındaki İlişkide Anne- Ergen İlişki Niteliğinin Aracı Rolü ... 46

3.5.4 Evlilik Çatışması ile Dışa Yönelim Problemleri Arasındaki İlişkide Anne- Ergen İlişki Niteliğinin Aracı Rolü ... 48

BÖLÜM 4 - TARTIŞMA ... 50

4.1 Araştırmada Yer Alan Değişkenlerin Ölçme Zamanına Bağlı Değişimine Yönelik Bulguların Tartışılması ... 50

(8)

vi

4.2 Anne Davranışı Modeline Yönelik Bulguların Tartışılması ... 52

4.3 Anne-Ergen İlişki Niteliği Modeline Yönelik Bulguların Tartışılması ... 56

BÖLÜM 5 - SONUÇ VE ÖNERİLER ... 60

ÖZET ... 66

ABSTRACT ... 67

KAYNAKÇA ... 68

(9)

vii

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo 2.1 Katılımcıların ve Eşlerinin Eğitim Düzeyi...20 Tablo 2.2 Katılımcıların Toplam Aylık Geliri...21 Tablo 3.1 Çalışma Kapsamında Kullanılan Ölçeklerden 1. ve 2. Zamanda Alınan Ortalamalar, Standart Sapmalar, Gözlenen ve Beklenen Aralıklar...35 Tablo 3.2 Araştırmanın Değişkenlerine İlişkin Korelasyonlar...38 Tablo 3.3 Evlilik Çatışması ile Ergenlerin İçe Yönelim Problemlerinde Anne Davranışının Aracı Rolüne İlişkin Hiyerarşik Regresyon Analizi Sonuçları...44 Tablo 3.4 Evlilik Çatışması ile Ergenlerin Dışa Yönelim Problemlerinde Anne Davranışının Aracı Rolüne İlişkin Hiyerarşik Regresyon Analizi Sonuçları...45 Tablo 3.5 Evlilik Çatışması ile Ergenlerin İçe Yönelim Problemlerinde Anne-Ergen İlişki Niteliğinin Aracı Rolüne İlişkin Hiyerarşik Regresyon Analizi Sonuçları...47 Tablo 3.6 Evlilik Çatışması ile Ergenlerin Dışa Yönelim Problemlerinde Anne-Ergen İlişki Niteliğinin Aracı Rolüne İlişkin Hiyerarşik Regresyon Analizi Sonuçları...49

(10)

viii

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 1.1 Araştırma Modeli: Anne Davranışı...18 Şekil 1.2 Araştırma Modeli: Anne-Ergen İlişki Niteliği...18 Şekil 3.1 Psikolojik Saldırganlık ile Dışa Yönelim Problemleri Arasındaki İlişkide Sınırlayıcı Kontrolün Aracı Rolü...46 Şekil 3.2 Karşılıklı Anlaşma ile İçe Yönelim Problemleri Arasındaki İlişkide Olumsuz Anne-Ergen İlişki Niteliğinin Aracı Rolü...47

(11)

1 BÖLÜM 1

GİRİŞ

Evlilik çatışmasının çocuklar üzerindeki etkileri, alanyazında sıklıkla incelenen konuların başında gelmektedir (örn. Cui, Donnellan ve Conger, 2007; Davies ve Cummings, 1994; Goeke-Morey, Cummings ve Papp, 2007; Harold, Fincham, Osborne ve Conger, 1997; Kaczynski, Lindahl, Malik ve Laurenceau, 2006; Papp, Cummings ve Goeke-Morey, 2002; Peksaygılı ve Güre, 2008; Pendry, Carr, Papp ve Antles, 2013;

Şirvanlı-Özen, 1999). Araştırmacılar, evlilik çatışması ile çocukların problem davranışları arasındaki bağlantının hangi durumlarda ve ne şekilde ortaya çıktığını, bu bağlantıyı etkileyen faktörleri ve bu bağlantının altında yatan mekanizmaları incelemeye yönelmişlerdir (Davies ve Cummings, 1994; Grych ve Fincham, 1990; Schulz, Waldinger, Hauser ve Allen, 2005). Anılan ilişkileri araştıran çalışmalar, anne bildirimine dayalı ve çocuk bildirimine dayalı çalışmalar olmak üzere birbirlerinden ayrılmaktadırlar.

Mevcut araştırmamızda, evlilik çatışması ile çocukların problem davranışları arasındaki ilişkide ebeveyn-çocuk ilişkisinin aracı rolü anne bildirimine dayalı olarak incelendiği için, aşağıda sırasıyla ilgili alanyazındaki görgül çalışmalara yer verilmiştir.

1.1 Evlilik Çatışması ile Çocuğun Problem Davranışları Arasındaki İlişkilere Yönelik Görgül Çalışmalar

Araştırmacılar evlilik çatışmasının çocukları, onların sosyo-duygusal gelişimlerini (Davies ve Cummings, 1998; Grych ve Fincham, 1990) duygu sosyalleştirme uygulamalarını ve baş etme mekanizmalarını (Schulz, Waldinger, Hauser

(12)

2

ve Allen, 2005) doğrudan şekillendirerek etkilediğini belirtmişlerdir (bakınız Buehler ve Gerard, 2002). Evlilik çatışması ile çocuğun problem davranışları arasındaki ilişkiyi incelemeye yönelik yapılan çalışmalarda; çocuğun problem davranışları kapsamında, çoğunlukla çocuğun çatışmaya verdiği uzun süreli tepkiler olarak değerlendirilen içe yönelim ve dışa yönelim problemleri incelenmektedir. İçe yönelim problemleri; kişisel stres yaratan, depresyon ve kaygı gibi duygulara ilişkin problemler olarak tanımlanmaktadır. Dışa yönelim problemleri ise saldırganlık, anti-sosyal davranışlar ve suç davranışları gibi başkalarına rahatsızlık veren davranışlardır (Kovacs ve Devlin, 1998).

Ebeveynleri arasındaki çatışmaya sürekli maruz kalan çocukların, problem davranışlarının arttığı bulgusu birçok araştırma tarafından gösterilmiştir (Clements, Martin, Randall ve Kane, 2014; Cummings ve Davies, 2002; Grych ve Fincham, 1990).

Evlilik çatışmasının çocuğun problem davranışları üzerindeki doğrudan etkisini sosyal öğrenme kuramı çerçevesinde açıklamaya çalışan bir grup araştırmacı, ebeveynleri arasındaki çatışmaya şahit olan ergenlerin, ebeveynleri tarafından kullanılan olumsuz çatışma taktiklerini benimseyerek kendi ilişkilerine aktarabileceklerini ifade etmektedir.

Buna göre, çatışmalı bir aile ortamında büyüyen çocukların, özellikle dışa yönelim problemleri açısından risk altında olduğu belirtilmektedir (Bandura, 1973).

Evlilik çatışması ile çocukların problem davranışları arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmacılar; çatışmanın içeriği, yoğunluğu, geçmişi, çözümlenme şekli gibi özelliklerinin dikkate alınması gerektiğini; çünkü, bu özelliklerin hem eşlerin hem de bu çatışmalara maruz kalan çocukların üzerinde farklı etkileri olabileceğini belirtmişlerdir.

Örneğin yapılan çalışmalarda, fiziksel şiddet içeren evlilik çatışmasının, çocuklar için en rahatsız edici ve en olumsuz sonuçlarla ilişkili olan çatışma tipi olduğu belirtilmiştir

(13)

3

(Davies ve Cummings, 1994; Grych, Harold ve Miles, 2003). Çocukların çatışma ortamında bulunduğu durumlarda, eşler arasında psikolojik saldırganlığın yüksek olmasının, çocukların artan içe yönelim ve dışa yönelim problemleriyle ilişkili olduğu belirtilmektedir. Ancak eşler arasındaki psikolojik saldırganlık seviyesi düşükse, çocuğun çatışmaya maruz kalmasının çocuğun problem davranışları üzerinde çok etkili olmayabileceği belirtilmiştir (Pendry, Carr, Papp ve Antles, 2013). Eşler arasında küçümsemek amacıyla isim takmak ya da bağırmak gibi psikolojik şiddet içeren sözel saldırganlık ifadelerini, eşlerin çatışmadan geri çekilmesini ya da evliliğin bütünlüğüne yönelik yapılan tehditleri içeren olumsuz nitelikteki evlilik çatışmaları da, çocuklardaki artan problem davranışlarıyla ilişkili bulunmuştur (Cummings, Ballard, El-Sheikh ve Lake, 1991; Davies ve Cummings, 1998).

Örneklemini 8-16 yaş aralığında çocuğu olan ebeveynlerin oluşturduğu bir çalışmada; ebeveynlerin evlilik çatışmalarını bildirme konusunda en doğru kaynak olduğu görüşüne dayanarak, ebeveynlerin çatışmaya dair bildirimleri kullanılmıştır (Papp, Cummings ve Goeke-Morey, 2002). Çocukların yanında daha fazla olumsuz duygulanım, daha yıkıcı çatışma taktikleri (örn. nesnelere karşı fiziksel saldırganlık, sözel düşmanlık, aşağılama) kullanan ebeveynlerin, aynı zamanda çocukla alakalı konular üzerine daha çok çatışma yaşadığı gösterilmiştir Bu durumun hem çocuklar çatışmaya şahit oldukları için hem de kendileriyle ilgili bir konu üzerinde tartışıldığı için çocukların problem davranışlarıyla daha çok ilişkili olduğu belirtilmiştir (Jouriles, Murphy, Farris, Smith, Richters ve Waters, 1991). Çocukla ilgili konulardan çıkan çatışmaların, onların yanında konuşulmasa bile, çocuklar için daha olumsuz etkileri olduğu bulunmuştur (Grych ve Fincham, 1993). Üç yıl boyunca 451 aileyle görüşmelerin yapıldığı bir çalışmada, çocuk yetiştirme konusunda yaşanan evlilik çatışmasının, ergenlerdeki depresif semptomlar ile suça yönelik davranışları yordadığı ve ergenlerin problem

(14)

4

davranışlarının da evlilik çatışmasını anlamlı olarak yordadığı gösterilmiştir (Cui, Donnellan ve Conger, 2007).

Bunun yanında alanyazında çatışma geçmişinin; çocukları, çatışmaya karşı duyarlılıklarını arttırması yoluyla etkilediği belirtilmiştir. Buna göre, çocuklar zaman geçtikçe ve daha fazla çatışmaya tanıklık ettikçe, çatışmaya dair daha fazla olumsuz duygulanım, problem davranış ve çatışmanın çözümlenmesine dair şüpheci bir yaklaşım göstermektedirler (Goeke-Morey, Papp ve Cummings, 2013).

Evlilik çatışması ile çocukların problem davranışları arasındaki ilişki incelenirken, çatışmaların nasıl çözümlendiği de önemli dinamiklerden biridir.

Çocukların; çatışmaların çözümlenme biçimine verdiği tepkilerin, uzun erimli uyumları açısından önemli olacağı öne sürülmüştür (Goeke-Morey, Cummings ve Papp, 2007).

Çalışmalar; sözel saldırganlık ve geri çekilmeyle biten çözümlenmemiş çatışmaların, çocuklarda olumsuz duygusal tepkilere neden olduğunu göstermiştir (Cummings, Ballard, El-Sheik, Lake, 1991). Çocuğun ebeveynleri arasındaki çözümlenmeyen, yoğun tartışmalara maruz kalması ve bunun sonucunda öfke hissetmesi, çocuğun dışa yönelim problemleriyle daha çok ilişkili olmaktadır (Harold, Fincham, Osborne ve Conger, 1997).

Buna karşın; özür dileme ve uzlaşma, çatışmayı en az olumsuzlukla bitirme yöntemi olarak görülmektedir. Annelerin ve çocukların çatışmayı değerlendirdikleri bir çalışmada; çatışma sonrası eşlerin olumlu duygular eşliğinde birbirlerinden özür dileyebilmesinin, çocuklar için evlilik çatışmasının yıkıcı etkilerini azalttığı gösterilmiştir (Goeke-Morey, Cummings ve Papp, 2007).

Evlilik çatışmasının çocuklar üzerindeki doğrudan etkilerini inceleyen araştırmacılar, çocukların cinsiyetinin de önemli bir faktör olduğunu belirtmişlerdir.

(15)

5

Örneğin Danimarka’da annelerin katıldığı boylamsal bir çalışmada, çocuklar 7 yaşındayken evlilik çatışmasının, 11 yaşına geldiklerinde de çocukların içe yönelim ve dışa yönelim problemlerinin ölçümü yapılmıştır. Evlilik çatışması ile çocuklardaki problem davranışları arasındaki bağlantının zayıf olduğu bulunmuş; bu ilişkide de çocuğun cinsiyetinin düzenleyici etkisinin olduğu gösterilmiştir. Buna göre, evlilik çatışması ile çocukların problem davranışları arasındaki ilişki kız çocukları için daha kuvvetliyken, erkek çocukları için daha zayıftır (Baviskar, 2010). Bazı araştırmacılar kız çocuklarının, bakım verici ve koruyucu olarak sosyalleştirildikleri için, ailesel stres faktörlerine karşı daha hassas olduklarını belirtmişlerdir (Gilligan, 1982). Buna karşın, bazı araştırmacılar da erkek çocuklarının stresle başa çıkma konusunda daha zayıf olduklarını, bu yüzden de ailesel stres faktörlerinden daha çok etkilendiklerini belirtmişlerdir (Reid ve Crisafulli, 1990).

Ülkemizde de evlilik çatışmasının, çocukların problem davranışları üzerindeki etkisinin incelendiği çalışmalar mevcuttur (Kızıldağ ve Şendil, 2006; Öz, 1999;

Peksaygılı ve Güre 2008; Şendil, 1999; Şirvanlı-Özen, 1999). Peksaygılı ve Güre (2008) tarafından yapılan bir çalışmada, hem anne hem çocuk bildirimi kullanılmıştır.

Çalışmanın sonuçlarına göre, anneler tarafından rapor edilen çatışma arttıkça hem kızların hem de erkeklerin içe yönelim, dışa yönelim ve toplam problemleri artmaktadır.

Benzer bir şekilde başka bir çalışmanın sonuçları da, evlilik uyumunun azalmasıyla, annelerin ve çocukların bildirimine göre, çocuklardaki uyum problemlerinin arttığını göstermiştir (Şirvanlı-Özen, 1999).

1.2 Evlilik Çatışması ile Ebeveynlik Arasındaki İlişkiye Yönelik Kuramsal Yaklaşımlar

(16)

6

Evlilik çatışması ile ebeveynlik arasındaki bağlantının altında yatan mekanizmaları açıklamaya yönelik farklı yaklaşımlar ortaya atılmıştır. Bunlar; Aile Sistemleri Kuramı, Stres ve Başa Çıkma Yaklaşımı, Yayılma ve Geri Çekilme Hipotezi ve Ödünleme Hipotezi’dir (ayrıntılı bilgi için bkz., Güre, 2012).

Aile Sistemleri Kuramı, yapısal olarak ailelerin karmaşıklığını ve aile içindeki etkileşimleri şekillendiren örüntüleri anlamak için bir çerçeve sağlamaktadır. Bu kuram kapsamında Belsky (1981), ailedeki her bir bireyin kendi başına birer sistem olarak ele alınması gerektiğini önermiştir. Bu modele göre aile sistemi içinde doğrudan ve dolaylı etkiler vardır. Örneğin doğrudan etkiler kapsamında; evlilik ilişkisi, ebeveynlik davranışlarını ya da çocukların davranışlarını; çocukların davranışları da evlilik ilişkisini ya da ebeveynlik davranışlarını etkilemektedir. Dolaylı etkiler kapsamında ise, evlilik ilişkisinin ebeveynlik üzerinden çocukların problem davranışlarını etkileyebileceği öne sürülmüştür.

Evlilik çatışması ile ebeveynlik arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışan bir diğer yaklaşım olan Stres ve Başa Çıkma Yaklaşımı’na göre evlilik çatışması, ebeveynlerin enerjisini azaltıp onların çocuklarına yönelttikleri dikkati ve ilgiyi engelleyebilecek bir stres kaynağı olarak görülmektedir (Belsky, 1984). Bu doğrultuda, evlilik çatışmasının yarattığı stresin, ebeveynlerin psikolojik sağlığını zayıflatabileceği ve ebeveynlik davranışlarının bozulmasına yol açabileceği bildirilmektedir. Bunun tam tersi olarak;

eşler arasındaki desteğin de, ebeveynliği diğer stres kaynaklarından koruyabileceği belirtilmektedir (Simons, Lorenz, Conger ve Wu, 1992).

Yayılma hipotezi; eşler arasındaki çatışmanın, diğer aile ilişkilerini, özellikle de ebeveynlerin çocuklarıyla olan ilişkilerini etkilediğini savunmaktadır (Erel ve Burman,

(17)

7

1995; Harold ve Conger, 1997). Başka bir deyişle; olumlu ya da olumsuz evlilik ilişkisi, benzer nitelikte bir ebeveyn-çocuk ilişkisine yol açmaktadır. Buna göre, sürekli olarak çatışma yaşayan eşlerin evlilik problemlerine odaklanmaları sebebiyle psikolojik olarak zorlandıkları, çocuklarına karşı yeterince ilgi göstermedikleri, fazla esnek veya olumsuz ebeveynliklerin arttığı, bunun da çocuklarda problem davranışlara neden olduğu ileri sürülmektedir (Osborne ve Fincham, 1996). Bunun tam tersi olarak da, evlilik ilişkilerinden yüksek doyum sağlayan ebeveynlerin, çocuklarının ihtiyaçlarına karşı daha duyarlı olabilecekleri ve çocuklarıyla daha olumlu bir iletişim kurabilecekleri belirtilmiştir.

Ödünleme hipotezi (Engfer, 1988) ise yüksek seviyedeki evlilik çatışmaları sebebiyle; eşlerin evlilik ilişkilerinde bulamadıkları sevgiyi ve doyumu, çocuklarıyla olan ilişkilerinden edinmeye çalıştıkları için dikkatlerini ve ilgilerini tamamen çocuklarına yönlendirdiklerini savunmaktadır. Bu hipoteze göre, evlilik ilişkisindeki çatışmalar ve sorunlar arttığında, ebeveyn-çocuk ilişkisinin daha olumlu olması beklenmektedir.

1.3 Evlilik Çatışması ile Ebeveynlik Arasındaki İlişkilere Yönelik Görgül Çalışmalar

Alanyazında evlilik çatışmasının ebeveynliği üç farklı açıdan etkilediği belirtilmiştir. Bunlardan ilki ebeveynin katılımı (Fauber, Forehand, Thomas ve Wierson, 1990) ikincisi ebeveynin disiplin uygulamaları (Holden ve Ritchie, 1991) ve üçüncüsü ebeveyn uygulamalarındaki sürekliliktir (Stoneman, Brody ve Burke, 1989). Ayrıca yapılan kapsamlı bir meta-analiz çalışmasında, evlilik çatışması ile ebeveynlik uygulamaları arasındaki olumsuz ilişki desteklenirken; evlilik çatışmasının, ebeveynlerin uyguladığı katı disiplin ile ebeveyn-çocuk çatışmasının artması ve ebeveyn katılımının

(18)

8

azalmasıyla ilişkili olduğu gösterilmiştir (Krishnakumar ve Buehler, 2000).

Ebeveynlikteki bu bozulmaların da çocukların problem davranışlarıyla ilişkili olduğu belirtilmiştir (Buehler ve Gerard, 2002).

Ebeveyn bildirimine dayalı iki yıllık boylamsal bir çalışmanın sonuçları (Davies, Sturge-Apple, Woitach, Cummings, 2009) yayılma hipotezini desteklemiştir. Buna göre evlilik çatışması ile ebeveynlerin psikolojik kontrolü ve ebeveyn duyarsızlığı arasındaki ilişki; babalar için anlamlı bulunurken, bu ilişkinin anneler için anlamlı olmadığı görülmüştür. Bu bulgu, annelerin evlilik çatışması sebebiyle deneyimledikleri olumsuzlukları, ebeveynliklerine daha az yansıttıklarını göstermektedir. Buna göre erkekler kadınlara kıyasla, evlilik ilişkilerindeki olumsuz ruh hallerini ve problemli davranışlarını, çocuklarıyla olan ilişkilerine yansıtmaya daha çok eğilimlilerdir.

Sosyalizasyon süreçleri açısından bakıldığında da, bu sonuç desteklenmiş ve annelerin eşleriyle olan ilişkilerini, çocuklarıyla olan ilişkilerinden ayırma konusunda daha başarılı oldukları gösterilmiştir (Davies, Sturge-Apple, Woitach ve Cummings, 2009;

Krishnakumar ve Buehler, 2000).

Çin’de 671 çocuk, 670 anne ve 570 babanın katıldığı boylamsal bir çalışmada (Li, Putallaz ve Su, 2011) evlilik çatışmasının, ebeveynlerin çocuklarına uyguladığı sınırlayıcı kontrolle olumlu yönde ilişkili olduğu görülmüştür. Babalar için açık bir saldırganlığı içeren evlilik çatışması, erkek çocuklarına yönelik artan sınırlayıcı kontrolle ilişkiliyken, örtük saldırganlığı içeren çatışma bildiriminin kız çocuklarına yönelik artan sınırlayıcı kontrolle ilişkili olduğu bulunmuştur. Annelerin bildirimine göre psikolojik ya da fiziksel saldırganlık içeren evlilik çatışması, hem kız hem de erkek çocuklarına yönelik artan sınırlayıcı kontrolle ilişkili bulunmuştur. Bu bulgular eşler arasındaki olumsuzluğun,

(19)

9

ebeveyn-çocuk ilişkisine de benzer şekilde yansıtıldığını göstererek yayılma hipotezini desteklemektedir.

Anaokuluna giden 215 çocuğun ebeveynlerinin katıldığı iki yıllık bir izleme çalışmasında, annelerin bildirdiği evlilik çatışmasındaki yüksek seviyede engelleme, sözel saldırganlık ve fiziksel saldırganlığın, ebeveynlerin uyguladığı daha düşük seviyedeki cezalandırıcı disiplin davranışıyla ilişkili olduğu bulunmuştur. Bu bulgu da, ödünleme hipotezini desteklemektedir (Gao, Du, Davies ve Cummings, 2019).

Evlilik çatışması ile ebeveynlik davranışlarının incelendiği başka bir boylamsal bir çalışmada, anaokuluna devam eden çocukların uyum davranışları birer yıl arayla gözlenmiştir (McCoy, George, Cummings, Davies, 2013). Çalışmada ebeveynlerin çatışmaları laboratuvar ortamında gözlenmiş ve çatışma taktikleri belirlenmiştir.

Çocukların okula gitmekten hoşlanma, öğretmenin yönlendirmelerini takip etme ve işbirliği yapma gibi olumlu uyum davranışları ile asosyal davranışlar gibi olumsuz uyum davranışları öğretmen bildirimine göre değerlendirilmiştir. Araştırmanın sonuçları, yapıcı evlilik çatışmasından hem anneler hem babalar için daha sıcak bir ebeveynliğe doğru, olumlu bir yayılmanın olduğunu göstermiştir. Bu da aile içindeki olumlu ilişki niteliğinin ve olumlu duyguların diğer ilişkilere de yayıldığını göstermektedir.

Türkiye’de yapılan bir çalışmada; eşler arasındaki uyum, anne-baba tutumu ve çocukların benlik algısı arasındaki ilişkiler gelişimsel olarak incelenmiştir (Yılmaz, 2001). Çalışma yayılma hipotezini destekleyerek; olumsuz ya da çatışmalı evlilik ilişkisinin, ebeveynlerin daha öfkeli ve duygusal açıdan daha hassas olmasına sebep olduğu, bundan dolayı da ebeveynlerin çocuklarına karşı daha duyarsız oldukları sonucuna ulaşmıştır.

(20)

10

1.4 Evlilik Çatışması ile Çocukların Problem Davranışları Arasındaki İlişkide Ebeveynlik Rolünün İncelenmesi

Araştırmacılar evlilik niteliğinin, ebeveynlik davranışlarını belirleyen en önemli faktörlerden biri olduğunu belirtmişlerdir (Belsky, 1984). Buna göre çocuklar, evlilik çatışmasına doğrudan maruz kalmasalar bile, çatışmanın etkileri, değişen ebeveynlik uygulamaları üzerinden deneyimleyebilmektedir (Grych, 2005). Araştırmalara göre ebeveynlik davranışları; hem evlilik çatışmasıyla (örn. Erel ve Burman, 1995; Kouros, Papp, Goeke-Morey, Cummings, 2014; Krishnakumar ve Buehler, 2000; McCoy, George, Cummings, Davies, 2013) hem de çocukların problem davranışlarıyla (örn.

Baviskar, 2010; Clements, Martin, Randall ve Kane, 2014) ilişkilidir. Bu yüzden;

ebeveynliğin, bu iki değişken arasındaki ilişkiye aracılık ettiği düşünülmüştür (örn.

Chang, Lansford, Schwartz ve Farver, 2004; Doyle ve Markiewicz, 2005; Gerard, Krishnakumar ve Buehler, 2006; Kaczynski, Lindahl, Malik ve Laurenceau, 2006). Bazı çalışmalar, evlilik çatışması ile çocuklardaki problem davranışları arasındaki bağlantıda ebeveynliğin en azından kısmi aracı olduğunu destekleyen sonuçlar bulurken (örn.

Buehler ve Gerard, 2002) bazı çalışmalarda aracılık etkisi bulunmamıştır (örn. Coln, Jordan ve Mercer, 2013; Harold ve Conger, 1997; Peterson ve Zill, 1986).

Cronkerberg ve Covey (1991), evlilik çatışması ile çocukların problem davranışları arasındaki ilişkide ebeveynlik uygulamalarının tam aracı rolünün olup olmadığı konusunda kesin bulgulardan söz etmeseler de, yapılan bazı çalışmalarda (örn.

Buehler ve Gerard, 2002), ebeveynlik uygulamaları aracı değişken olarak analize dahil edildiğinde, evlilik çatışması ile çocukların problem davranışları arasındaki ilişkinin anlamlılığının devam ettiği görülmüştür. Emery, Fincham ve Cummings (1992) ise bu

(21)

11

bulguyu, evlilik çatışmasının çocuklar üzerindeki etkilerinin, sadece ebeveynlikteki bozulmadan kaynaklanmayacağı üzerinden tartışmışlardır.

Ebeveyn bildirimine dayalı olarak yürütülen, yedi yıla yayılan ancak iki ölçüm zamanıyla değerlendirilen boylamsal bir çalışmada, evlilik çatışması ile dışa yönelim problemleri arasındaki ilişkiye katı disiplin ve ebeveyn-ergen çatışması aracılık ederken, evlilik çatışması ile içe yönelim problemleri arasındaki ilişkiye de ebeveyn-ergen çatışmasının aracılık ettiği görülmüştür (Gerard, Krishnakumar ve Buehler, 2006).

Çin’de, ilkokul öğrencilerinin, öğretmenlerinin ve ebeveynlerinin bildirimine dayalı olarak gerçekleştirilen bir çalışmada (Chang, Lansford, Schwartz ve Farver, 2004);

ebeveynliğin, evlilik çatışması ile dışa yönelim problemleri arasındaki bağlantıda aracı rolü incelenmiş ve katı ebeveynliğin bu ilişkiye aracılık ettiği bulunmuştur. Benzer şekilde bazı çalışmalar; olumsuz ebeveynlik uygulamalarının, evlilik çatışması ile çocukların dışa yönelim problemleri arasındaki aracılık etkisini desteklemiştir. Örneğin;

olumsuz ebeveynlik uygulamaları olarak görülen ebeveyn reddinin ve zorlamanın; yıkıcı evlilik çatışması ile okul çağındaki çocukların içe yönelim ve dışa yönelim problemleri arasındaki ilişkide tam aracı olduğu gösterilmiştir (Kaczynski, Lindahl, Malik ve Laurenceau, 2006).

6-12 yaş aralığındaki çocukların annelerinin katıldığı bir çalışmada; olumlu ve olumsuz ebeveynlik uygulamalarının, evlilik çatışması ile çocukların problem davranışları arasındaki aracılık rolü incelenmiştir (Coln, Jordan ve Mercer, 2013). Daha önceki çalışmalarla tutarlı olarak; yıkıcı evlilik çatışmasının, ebeveynlerin uyguladığı psikolojik kontrolün ve olumsuz ebeveynlik uygulamalarının artışına neden olduğu ve ebeveynlikte bu değişimlerin de çocuğun problem davranışlarındaki artışla ilişkili olduğu

(22)

12

gösterilmiştir (Cummings ve Davies, 2002; Kaczynski, Lindahl, Malik ve Laurenceau, 2006).

Evlilik çatışması ile çocuklardaki problem davranışlar arasında, ebeveyn sıcaklığının da aracı rol oynadığı gösterilmiştir (Erel, Margolin ve John, 1998). Bazı çalışmalarda ise evlilik çatışmasıyla çocukların problem davranışları arasındaki ilişkide ebeveyn sıcaklığının aracı rolünü gösterilmemiş olsa da, ebeveynin sıcaklığındaki artışa göre çocuklardaki tepkiselliğin ve problem davranışların değişebildiği belirtilmiştir (Davies, Sturge-Apple, Winter, Cummings ve Farrell, 2006). Bu da ebeveyn sıcaklığının, evlilik çatışması ile çocukların problem davranışları arasındaki ilişkideki etkisine dikkat çekmektedir.

Ebeveynliği; psikolojik kontrol, sıcaklık ve davranışsal kontrol olmak üzere üç boyutta ele alan ve çocuk bildirimine dayalı bir boylamsal çalışmada (Doyle ve Markiewicz, 2005), ilk veriler çocuklar 13 yaşındayken, ikinci veriler de çocuklar 15 yaşındayken toplanmıştır. Yapılan analizlerde, birinci zamandaki evlilik çatışması, ikinci zamandaki düşük benlik saygısıyla, daha yüksek dışa yönelim problemleriyle ve daha düşük akademik başarıyla ilişkilidir. Birinci zamandaki psikolojik kontrol, ikinci zamandaki içe yönelim problemlerinin artmasıyla ilişkili bulunmuştur. Birinci zamandaki ebeveyn sıcaklığı, ikinci zamandaki dışa yönelim problemlerinin azalmasıyla ilişkiliyken çocuğun benlik saygısının da artmasıyla ilişkilidir. Ebeveyn sıcaklığı ve davranışsal kontrol aynı zamanda, ikinci zamandaki okul başarısıyla da olumlu yönde ilişkili bulunmuştur. Bunların yanında çalışmada, ebeveynlik uygulamalarının, evlilik çatışması ve ikinci zamandaki benlik saygısı ve problem davranışları arasındaki ilişkiye aracılık ettiği görülmüştür.

(23)

13

Yapılan çalışmalar, olumsuz ebeveyn-çocuk ilişkisinin artan içe yönelim problemleriyle ilişkili olduğunu göstermiştir. Ebeveynleriyle ilişkisi bozulan çocuklar, daha fazla intihar eğilimi, depresyon ve düşük benlik saygısı göstermektedirler (Ackard, Neumark-Sztainer, Story ve Perry, 2006). Ebeveyn-ergen ilişkisi ve bağlılığı da, evlilik çatışmasından etkilendiği ve çocuk davranışlarının önemli bir yordayıcısı olduğu için bu iki değişken arasında aracı değişken olarak incelenmiştir. 10-14 yaşları aralığındaki çocuklarla yapılan çalışmada (Braithwaite, Steele, Spjut, Dowdle ve Harper, 2015) evlilik çatışmasının azalan ebeveyn-çocuk bağlılığı üzerinden, çocukların artan içe yönelim ve dışa yönelim problemleriyle ilişkili olduğu gösterilmiştir. Çalışmanın hem ebeveyn hem de çocuk bildirimine göre, yayılma hipotezini desteklediği görülmüştür. Araştırmacılar sonuçları değerlendirirken ebeveynlerin, ebeveyn-çocuk ilişkisini raporlama anlamında daha iyi bir kaynak olabileceğini ileri sürmüşlerdir. Çocukların bilişsel olarak; anne ve babaları arasındaki ilişkiyle, kendilerinin ebeveynleriyle kurduğu ilişkiyi birbirinden ayıramayarak, maruz kaldıkları evlilik çatışmasını ebeveynleriyle ilişkilerine yansıtıyor olabilecekleri düşünülmüştür (Mann ve Gilliom, 2004).

Buehler ve Gerard (2002) yaptıkları bir çalışmada örneklemlerini üç gruba ayırarak, eşler arasındaki çatışma ile çocuklardaki problem davranışları arasındaki bağlantıda ebeveynlik uygulamalarının ve ebeveyn-ergen ilişkisini içeren işlevsel olmayan ebeveynliğin rolünü incelemişlerdir. Anne bildirimine dayalı çalışmada; ilk grupta 2-4 yaş aralığındaki çocuklar, ikinci grupta 5-11 yaş aralığındaki çocuklar ve son grupta 12- 18 yaş aralığındaki ergenler analizlere dahil edilmiştir. Çalışmada işlevsel olmayan ebeveynlik; 2-4 yaş aralığındaki çocuklar için katı disiplin uygulamaları ve ebeveyn ilgisi üzerinden, 5-11 yaş aralığındaki çocuklar için katı disiplin, ebeveyn ilgisi ve ebeveynlerin fiziksel olarak çocuklarının yanında bulunması üzerinden ve 12-18 yaş aralığındaki çocuklar için katı disiplin, ebeveyn ilgisi, ebeveynlerin fiziksel olarak

(24)

14

çocuklarının yanında bulunması ve ebeveyn-ergen çatışması üzerinden değerlendirilmiştir. Yapılan analizlerde; evlilik çatışmasının, 12 yaşından küçük olan çocukların uyum problemleriyle ve ebeveynlerin katı disiplin uygulamalarıyla olumlu yönde ve ebeveyn ilgisiyle olumsuz yönde ilişkili olduğu görülmüştür. Katı disiplin uygulamaları; çocukların uyum problemleriyle olumlu yönde ilişkiliyken, ebeveynlerin ilgisi, çocukların uyum problemleriyle olumsuz yönde ilişkilidir. Çalışmanın ergenlerle yapılan analizinde, ebeveyn-ergen çatışması, evlilik çatışması ile ergenlerin uyum problemleriyle olumlu yönde ilişkili bulunmuştur. Bunun yanında katı disiplin uygulamalarının ve ebeveyn-ergen çatışmasının, evlilik çatışması ile ergenlerdeki davranış sorunları arasındaki bağlantıda aracı rol oynadığı gösterilmiştir.

Özetle, evlilik çatışması ile çocukların problem davranışları arasındaki bağlantıda ebeveynliğin rolünü inceleyen çalışmalar, çoğunlukla ebeveynliğin ve ebeveyn-ergen ilişkisinin aracı rolünü desteklemişlerdir (örn. Buehler ve Gerard, 2002; Chang, Lansford, Schwartz ve Farver, 2004; Doyle ve Markiewicz, 2005; Fauber, Forehand, Thomas ve Wierson, 1990; Gerard, Krishnakumar ve Buehler, 2006; Kaczynski, Lindahl, Malik ve Laurenceau, 2006; Krishnakumar ve Buehler, 2000). Buna göre evlilik çatışması;

ebeveynlik uygulamalarını ve ebeveyn-çocuk ilişkisini bozarak, çocukları olumsuz yönde etkilemektedir.

1.5 Araştırmanın Amacı

Alanyazında evlilik çatışması ile çocukların problem davranışları arasındaki bağlantıyı inceleyen birçok çalışma anılan ilişkinin var olduğunu gösterirken (örn.

Goeke-Morey, Cummings, Papp, 2007; Harold, Fincham, Osborne ve Conger, 1997;

Kaczynski, Lindahl, Malik ve Laurenceau, 2006; Papp, Cummings ve Goeke-Morey,

(25)

15

2002; Peksaygılı ve Güre, 2008; Şirvanlı-Özen, 1999), bu alanda çalışan araştırmacılar;

bu ilişkinin altında yatan mekanizmaları ve bu ilişkiyi etkileyen faktörleri de açıklamaya çalışmışlardır.

Evlilik çatışması ile çocuklardaki problem davranışları arasındaki ilişkide doğrudan ve dolaylı etkileri inceleyen çalışmalar yürütülmüştür. Doğrudan etki modelleri, çocukların ebeveynlerinin çatışma taktiklerini model alarak öğrendiklerini vurgularken, dolaylı etki modelleri; evlilik çatışması ile çocukların problem davranışları arasında aracı etkilerin olabileceğini savunmaktadır. Bu bağlamda, ebeveyn-çocuk ilişki niteliğini ve ebeveynliği de kapsayan farklı değişkenlerin bu ilişkiye aracılık ettiği öne sürülmüş; birçok çalışmada da bu değişkenler arasındaki dinamikler incelenmiştir.

Evlilik çatışması ile çocukların problem davranışları arasındaki bağlantıda ebeveynliğin ya da ebeveyn-çocuk ilişkisinin rolünü inceleyen görgül çalışmalarda; ilgili değişkenler, farklı alt boyutları kullanılarak irdelenmiştir. Örneğin; katı ebeveynlik, ebeveyn reddi, zorlama, ebeveyn sıcaklığı, ebeveyn ilgisi, katı disiplin uygulamaları, ebeveyn-çocuk çatışması, ebeveyn-çocuk bağlılığı bu çalışmalarda incelenen değişkenlerden bazılarıdır. Bunun yanında araştırmalar, çocuk bildirimine ya da ebeveyn bildirimine göre de farklılaşmışlardır. Aynı zamanda yapılan çalışmaların çoğu kesitsel olsa da, boylamsal olarak yapılan çalışmalar da mevcuttur (Doyle ve Markiewicz, 2005;

Gerard, Krishnakumar ve Buehler, 2006; Kouros, Papp, Goeke-Morey ve Cummings, 2014).

Ebeveyn sıcaklığı, katı ebeveynlik, ebeveyn reddi, psikolojik kontrol, ebeveyn- ergen ilişkisi gibi bazı değişkenlerin evlilik çatışması ile çocukların problemler davranışları arasındaki ilişkide aracı rolünü gösteren birçok çalışma vardır (örn. Buehler

(26)

16

ve Gerard, 2002; Chang, Lansford, Schwartz ve Farver, 2004; Erel, Margolin ve John, 1998; Gerard, Krishnakumar ve Buehler, 2006; Kaczynski, Lindahl, Malik ve Laurenceau, 2006). Buna karşın bazı çalışmalarda, bu değişkenler arasında korelasyonel ilişkilerin var olduğu gösterilse de, evlilik çatışması ile çocukların problem davranışları arasında bu değişkenlerin aracılık etkisini desteklemeyen çalışmalar da mevcuttur (örn.

Coln, Jordan ve Mercer, 2013; Harold ve Conger, 1997; Peterson ve Zill, 1986).

Türkiye’de evlilik çatışması ile çocukların problem davranışları arasındaki bağlantıda farklı değişkenlerin aracı rolü sınanmış olmasına rağmen (örn. Korfal, 2016;

Peksaygılı ve Güre 2008; Sayıl, Kındap Tepe ve Kumru, 2019; Yılmaz, 2001), bu ilişkide

“anne davranışı” ile “anne-ergen ilişki niteliği”nin aracı rolünün incelenmediği görülmüştür. Ebeveynlik davranışları; ebeveyn-çocuk ilişkisinde ebeveynin çocuğa yönelik davranışları olarak tanımlanırken, ebeveyn-çocuk ilişki niteliğinin karşılıklı bir iletişimi içerdiği belirtilmektedir (Wissink, Dekovic ve Meijer, 2006). Bu iki değişken, birbirini tamamlayan ancak araştırmaya farklı katkılar sağlaması beklenen değişkenlerdir; bu sebeple aynı çalışma içerisinde birlikte değerlendirilmeleri önemlidir.

Bunun yanı sıra, mevcut araştırmanın da bir bölümünü oluşturduğu; anne ve ergenlerin katılımıyla yürütülen kapsamlı bir proje çerçevesinde (Güre, Uçanok ve Ergül, 2014), evlilik çatışması, ergenlerin uyum problemleri, ebeveyn davranışı ve ebeveyn-ergen ilişki niteliği arasındaki bağlantıların ele alındığı bir dizi çalışma yapılmıştır (Acar Bayraktar, 2015; Çakmak, 2015; Ergül Topçu, 2016; Gümüşten, 2013; Korfal, 2016; Şahin, 2014).

Proje kapsamında yürütülen çalışmalardan birinde, evlilik çatışması ile ergenlerin problem davranışları arasındaki bağlantıda, ebeveyn-ergen ilişkisinin aracı rolü ergen bildirimine dayalı ve enlemesine kesitsel olarak incelenmiştir (Korfal, 2016). Anılan çalışmadan farklı olarak, mevcut çalışmamızda, evlilik çatışması ile ergenlerin problem davranışları arasındaki bağlantıda “anne davranışı”nın ve “anne-ergen ilişki niteliği”nin

(27)

17

aracı rolü anne bildirimine dayalı ve boylamsal olarak incelenmiştir. Bu bağlamda, çalışmamızda, aracı değişken olarak “anne davranışı” ve “anne-ergen ilişki niteliği dikkate alınarak iki ayrı model sınanmıştır. Çalışmamızda ebeveyn davranışı olarak

“Ebeveyn Davranış Ölçeği-Anne Formu”nun (Wissink ve ark., 2006) ”destek”,

“demokratik kontrol”, “sınırlayıcı kontrol” alt boyutları; ebeveyn-ergen ilişkisi olarak

“Ebeveyn-Ergen İlişki Niteliği Ölçeği-Anne Formu”nun (Wissink ve ark., 2006)

”açıklama, “olumlu ebeveyn-ergen ilişkisi” ve “olumsuz ebeveyn-ergen ilişkisi” alt boyutları ele alınmıştır. Çalışmamızda yordayıcı değişken olarak alınan evlilik çatışması,

“Çatışma Taktikleri Ölçeği”den (Straus, Hamby, Boney-McCoy ve Sugarman, 1996) elde edilen “karşılıklı anlaşma” “fiziksel saldırganlık-yaralama” ve “psikolojik saldırganlık”

boyutları çerçevesinde incelenmiştir. Ayrıca, ”4-18 Yaş Grubu Gençler İçin Davranış Değerlendirme Ölçeği“nden (Achenbach ve Edelbrock, 1983) elde edilen “içe yönelim problemleri” ile “dışa yönelim problemleri” çalışmanın yordanan değişkenleri olarak incelenmiştir.

Çalışma kapsamında öngörülen modeller, Şekil 1.1 ve Şekil 1.2’de gösterilmiş ve modellere ilişkin hipotezler aşağıda sırasıyla verilmiştir.

(28)

18 Şekil 1.1. Araştırma Modeli: Anne Davranışı

Şekil 1.2. Araştırma Modeli: Anne-Ergen İlişki Niteliği

1. Çatışma taktikleri ölçeğinin alt boyutu olan karşılıklı anlaşmanın birinci zamandaki ölçümünün, ergenlerin problem davranışlarının ikinci zamandaki ölçümlerini olumsuz yönde yordaması beklenmektedir.

Karşılıklı Anlaşma - Z1

Fiziksel Saldırganlık- Yaralama- Z1

Psikolojik Saldırganlık-

Z1

Destek-Z2

Sınırlayıcı Kontrol-Z2 Demokratik Kontrol - Z2

“İçe Yönelim Problemleri”- Z2

“Dışa Yönelim Problemleri”- Z2

Karşılıklı Anlaşma - Z1

Fiziksel Saldırganlık- Yaralama- Z1

Psikolojik Saldırganlık -

Z1

Açıklama-Z2

Olumsuz Anne- Ergen İlişki Niteliği - Z2 Olumlu Anne- Ergen İlişki Niteliği - Z2

“İçe Yönelim Problemleri” -

Z2

“Dışa Yönelim Problemleri” -

Z2

(29)

19

2. Çatışma taktikleri ölçeğinin alt boyutları olan fiziksel saldırganlık-yaralama ve psikolojik saldırganlığın birinci zamandaki ölçümlerinin, ergenlerin problem davranışlarının ikinci zamandaki ölçümlerini olumlu yönde yordaması beklenmektedir.

3. Karşılıklı anlaşma, fiziksel saldırganlık-yaralama ve psikolojik saldırganlığın birinci zamandaki ölçümleri ile ergenlerin problem davranışlarının ikinci zamandaki ölçümleri arasındaki ilişkiye, anne davranışının alt boyutları olan destek, demokratik kontrol ve sınırlayıcı kontrolün ikinci zamandaki ölçümlerinin aracılık etmesi beklenmektedir.

4. Karşılıklı anlaşma, fiziksel saldırganlık-yaralama ve psikolojik saldırganlığın birinci zamandaki ölçümleri ile ergenlerin problem davranışlarının ikinci zamandaki ölçümleri arasındaki ilişkiye, anne-ergen ilişki niteliğinin alt boyutları olan açıklama, olumlu anne-ergen ilişki niteliği ve olumsuz anne-ergen ilişki niteliğinin ikinci zamandaki ölçümlerinin aracılık etmesi beklenmektedir.

(30)

20 BÖLÜM 2

YÖNTEM

2.1 Örneklem

Araştırmaya, 28 ile 60 yaşları arasında (Ort.=40.25; SS=5.88), Ankara’da yaşayan 168 evli kadın katılmıştır. Katılımcıların medeni durumları incelendiğinde, evlilik sürelerinin 11 ile 30 yıl arasında olduğu görülmüştür. Katılımcıların çocuklarının yaşlarının ise 11 ile 16 arasında değiştiği (Ort.=13.03; SS=1.77) belirlenmiştir.

Katılımcıların araştırma kapsamında değerlendirilen çocuklarının 110’unun kız, 57’sinin erkek olduğu, 1 çocuk için cinsiyet belirtilmediği saptanmıştır. Katılımcıların eğitim düzeylerine bakıldığında, %32.1’inin ilkokuldan ve %32.1’inin liseden; eşlerin ise,

%32.7’sinin liseden ve %26.8’inin üniversiteden mezun olduğu görülmüştür.

Araştırmaya katılan kadınların ve eşlerinin eğitim seviyelerine ilişkin veriler Tablo 2.1’de verilmiştir.

Tablo 2.1 Katılımcıların ve Eşlerinin Eğitim Düzeyi

Eğitim Düzeyi Kadın % N Erkek % N

“Okuryazar değil”

“Okuryazar”

“İlkokul”

0.6 1.2 32.1

1 2 54

0.6 1.2 14.9

1 2 25

“Ortaokul” 15.5 26 14.9 25

“Lise” 32.1 54 32.7 55

(31)

21

“Yüksekokul” 5.4 9 7.7 13

“Üniversite” 13.1 22 26.8 45

“Lisansüstü” - - 1.2 2

Katılımcıların çalışma durumları incelendiğinde, %75.6’sının çalışmadığı,

%20.2’sinin çalıştığı görülmektedir. Eşlerinin ise %90.4’ünün çalıştığı, %4.2’sinin emekli olduğu saptanmıştır. Katılımcıların %66.3’ü kendilerine ait bir evde, %21.7’si ise kirada oturduklarını beyan etmişlerdir. Aylık gelir düzeyleri incelendiğindeyse, katılımcıların % 34.5’inin aylık gelirinin 1000-2000 TL arasında ve %22’sinin gelirinin 500-1000 TL arasında olduğu görülmüştür. İlk yıl verisinin toplandığı 2011 yılında, asgari ücretin 658.95 Türk Lirası olarak belirlendiği dikkate alındığında, katılımcıların çoğunluğunun orta gelir düzeyine sahip olduğu söylenebilmektedir. Katılımcıların toplam aylık gelirlerine ait veriler Tablo 2.2’de verilmiştir.

Tablo 2.2 Katılımcıların Toplam Aylık Geliri

Toplam Aylık Gelir (TL) % N

500 ve daha az 1.8 3 500-1000 22.0 37 1000-2000 34.5 58 2000-3000 19.0 32 3000-4000 8.9 15 4000-5000 10.1 17 5000 ve daha fazla 3.6 6

(32)

22 2.2 Veri Toplama Araçları

2.2.1 “Kişisel Bilgi Formu”

“Kişisel bilgi formu”; araştırmaya katılanların doğum tarihleri, medeni durumları, evlilik süreleri, eğitim düzeyleri, çalışma durumları ile meslekleri hakkında bilgi toplamak amacıyla hazırlanan sorulardan oluşmaktadır.

2.2.2 “Çatışma Taktikleri Ölçeği”

“Çatışma Taktikleri Ölçeği”, evlilikteki olası çatışmalar esnasında, fiziksel ve psikolojik saldırganlık davranışlarını ve eşler arasındaki uzlaşmayı ölçmek için Straus (1979) tarafından geliştirilmiştir. 1996 yılında Straus ve arkadaşlarının ölçeği revize etmeleri sonucunda ölçeğe yeni boyutlar ve maddeler eklenmiştir. Bu araştırmada da yeniden düzenlenmiş olan “Çatışma Taktikleri Ölçeği” (Straus ve ark., 1996) kullanılmıştır. Ölçek; “karşılıklı anlaşma” (negotiation), “psikolojik saldırganlık”

(psychological aggression), “fiziksel saldırı” (physical assault), “yaralama” (injury) ile

“cinsel baskı/zorlama” (sexual coercion) olmak üzere toplam 5 boyuttan oluşmaktadır.

Ancak yürütülen proje çerçevesinde psikometrik özelliklerinin incelendiği çalışma kapsamında, soruların içeriği sebebiyle Milli Eğitim Bakanlığı’ndan alınan izinlerde sorun yaşanmaması için cinsel baskı/zorlama boyutu kullanılmamıştır.

Ölçeğin ‘Karşılıklı anlaşma’ boyutu; olası bir anlaşmazlık durumunda kişilerin eşlerinin duygularını ne düzeyde anlamaya çalıştıklarını, buna ne kadar saygı gösterdiklerini ve çatışmaları ne oranda uzlaşarak çözmeye çalıştıklarını ölçmeyi

(33)

23

amaçlayan 6 maddeden oluşmaktadır. (Örn. “Eşime kendi açımdan anlaşmazlığın sebebini açıkladım” ve “Eşim kendi açısından anlaşmazlığın sebebini bana açıkladı”). Bu boyuttan elde edilen yüksek puan, eşler arasındaki karşılıklı uzlaşmanın yüksek olduğu anlamına gelmektedir. ‘Psikolojik saldırganlık’ boyutu, kişilerin eşlerine gösterdikleri psikolojik olarak yıpratıcı ve saldırgan davranışları ölçen 8 sorudan oluşmaktadır (Örn.

“Eşimi kötü bir eş olmakla suçladım” ve “Eşim bana bunun aynısını yaptı”). “Psikolojik saldırganlık” boyutundan elde edilen yüksek puan, eşler arasındaki psikolojik saldırganlığın yüksek olduğunu göstermektedir. ‘Fiziksel saldırı’ boyutu, eşlerin birbirlerine uyguladığı fiziksel şiddet davranışlarını ölçmeye yönelik 12 sorudan oluşmaktadır (Örn. “Eşime yumruk attım ya da zarar verebilecek bir şeyle vurdum” ve

“Eşim bana bunun aynısını yaptı”). “Fiziksel saldırı” boyutundan alınan puanın artması, eşlerin anlaşmazlık durumunda fiziksel şiddete daha çok başvurduğunu göstermektedir.

Son olarak ‘Yaralama’ boyutu ise, eşler arasındaki çatışmalar sonucu gerçekleşen fiziksel problemlerin ve buna bağlı medikal desteğe olan ihtiyacın seviyesini belirlemek için hazırlanan 6 sorudan oluşmaktadır (Örn. “Eşime silah ya da bıçak çektim” ve “Eşim bana bunun aynısını yaptı”). “Yaralama” boyutundan alınan yüksek puan, yaralama davranışlarının daha sık gerçekleştiğini göstermektedir.

Toplam 32 maddeden oluşan ölçek için katılımcılardan, her bir maddede yer alan davranışı, evliliklerindeki son bir yıl içinde kendilerinin ve eşlerinin ne sıklıkla yaptıklarını belirtmeleri istenmiştir (Evliliğim süresince hiç olmadı = 0, son bir yıl içerisinde hiç olmadı = 1, ara sıra oldu = 2, çok sık oldu = 3). Mevcut çalışmada annelerden, ölçekte belirtilen davranışları kendilerinin ne sıklıkla uyguladığını belirtmeleri istenmiştir. Dolayısıyla çalışma kapsamında, kadınların eşlerine yönelik gösterdiği davranışlara dair puanlar elde edilmiştir.

(34)

24

Ölçeğin orijinali için yapılan geçerlik ve güvenirlik çalışmasına, sevgilisi olan, sevgilisiyle beraber yaşayan ya da evli olan 317 üniversite öğrencisi (Ort. = 21.7; SS = 5.1) katılmıştır. Yapılan çalışma sonucunda ölçeğin “Cronbach Alfa” iç tutarlık katsayılarının “karşılıklı anlaşma”, “psikolojik saldırganlık”, “fiziksel saldırı” ve

“yaralama” için sırasıyla .86, .79, .86 ve .95 olduğu görülmüştür.

İlgili proje kapsamında Şahin (2014) tarafından ölçeğin Türk örneklemine uyarlama çalışması yapılmıştır. Bunun için ilk olarak ölçek maddeleri Türkçe’ye çevrilmiş ve dört farklı uzmanın görüş ve önerileri dikkate alınarak düzenlenmiştir.

Toplam 32 maddeden oluşan ölçeğin faktör yapısı incelenmiştir. Temel bileşenler analizi yöntemiyle yapılan varimax rotasyonu sonucunda, toplam değişmenin %64’ünü açıklayan, özdeğerleri 1’in üzerinde olan ve faktör yükleri .30’un üzerinde olan üç faktör elde edilmiştir. Analiz sonucunda fiziksel saldırı ve yaralama boyutları birlikte birinci faktörü oluştururken, psikolojik saldırganlık boyutu ikinci faktörü ve karşılıklı anlaşma boyutu üçüncü faktörü oluşturmuştur. Güvenirlik analizleri, “Cronbach Alfa” iç tutarlık katsayısının “fiziksel saldırı-yaralama” için .97; “psikolojik saldırganlık” için .86;

“karşılıklı anlaşma” için .79 olduğunu göstermiştir.

2.2.3 Ebeveyn Davranış Ölçeği-Anne Formu

“Ebeveyn Davranış Ölçeği”, Wissink ve arkadaşları (2006) tarafından geliştirilmiş olup; “destek”, “demokratik kontrol” ve “sınırlayıcı kontrol” olmak üzere toplam 3 alt boyuttan oluşmaktadır. Her bir alt boyut 10 maddeden oluşmakta ve ölçek, 5 dereceli Likert puanlamasını gerektirmektedir (“1=hiçbir zaman, 2=çok seyrek, 3=ara sıra, 4=çoğunlukla, 5=her zaman”). Orijinal ölçeğin iç tutarlık katsayıları destek, demokratik kontrol ve sınırlayıcı kontrol alt boyutları için sırasıyla .84, .74 ve .82 olarak

(35)

25

bildirilmiştir. Orijinal ölçek, çocukların bildirimi için geliştirilmiştir. Ancak bu proje kapsamında, ölçek annelere de uyarlanmış ve uyarlanan ölçeğin psikometrik özellikleri sınanmıştır.

“Destek” alt boyutu (örn. “Hangi sıklıkla öper ya da kucaklarsınız?”), ebeveyn sıcaklığını ve duyarlılığını belirlemeyi amaçlamıştır. Bu alt boyuttan alınan yüksek puan, ebeveynin çocuğuna gösterdiği sıcaklığın ve duyarlılığın yüksek olduğunu göstermektedir. “Demokratik kontrol” (örn. “Kendi davranışından kendisinin sorumlu olduğunu hangi sıklıkla söylersiniz?”) alt boyutu, ebeveynin açıklayıcı yöntemleri ve çocuklarının bireyselleşme çabasını teşvik eden kontrol yöntemlerini ne düzeyde uyguladığını belirlemek için geliştirilmiştir. Bu alt boyuttan alınan yüksek puan, ebeveynin açıklayıcı kontrolünün yüksek olduğunu ve çocuğuna özerklik verme konusundaki çabasını göstermektedir. “Sınırlayıcı kontrol” alt boyutu ise (örn.

“Çocuğunuz yapmaması gereken bir şey yaptığında sevdiği bir şeyi yapmasını (televizyon izlemek gibi) hangi sıklıkla yasaklarsınız?”), ebeveynin koyduğu katı kuralları ve uyguladığı sıkı disiplini ölçmeye yönelik geliştirilmiştir. Bu boyuttan alınan yüksek puan da, annenin katı kurallarının ve sınırlayıcı kontrol içeren davranışlarının yüksek olduğuna işaret etmektedir.

“Ebeveyn-Davranış Ölçeği”ni, Türk örneklemine uyarlamak için, Ankara şehir merkezinde ilköğretim 6., 7. ve 8. sınıflara ve ortaöğretim 9., 10. ve 11. sınıflara devam eden öğrencilerin annelerinin katılımıyla bir çalışma yapılmıştır (Ergül ve Güre, 2012).

Doğrulayıcı faktör analizi sonucunda, “Ergenler İçin Ebeveyn Davranışı”nın orijinal ölçeğindeki gibi üç faktörlü (destek, demokratik kontrol ve sınırlayıcı kontrol) bir yapının varlığı gösterilmiştir. Ancak, orijinal ölçekte demokratik kontrol boyutuna yüklenmiş olan 20. madde (“Çocuğunuza hangi sıklıkla fikrini sorarsınız?”) destek boyutuna ve

(36)

26

orijinal ölçekte sınırlayıcı kontrol boyutuna yüklenmiş olan 21. madde (“Çocuğunuza hangi sıklıkla yaşça kendisinden büyük olanların [örneğin, anne-baba, öğretmen] sözünü dinlemesi gerektiğini söylersiniz?”) demokratik kontrol boyutuna yüklenmiştir. Ölçeğin Türkiye örneklemi için ulaşılan iç tutarlık katsayıları, ilköğretim öğrencilerinin annelerinde destek boyutu için .86, demokratik kontrol boyutu için .74 ve sınırlayıcı kontrol boyutu için .85; ortaöğretim öğrencileri annelerinde ise destek için .88, demokratik kontrol için .78 ve sınırlayıcı kontrol için .84 olarak bulunmuştur.

Bu çalışmada 30 maddeden oluşan ölçeğin faktör yapısı, çalışma kapsamında tekrar sınanmıştır. Temel bileşenler analizi yöntemiyle yapılan varimax rotasyonu sonucunda, toplam değişmenin %47’sini açıklayan, öz değerleri 1’in üzerinde olan ve faktör yükleri .30’un üzerinde olan üç faktör (destek, demokratik kontrol ve sınırlayıcı kontrol) elde edilmiştir. Analizler, demokratik kontrol boyutunun öz değerinin 5.89 olduğunu ve varyansın %19.61’ini açıklayarak birinci faktörü oluşturduğunu göstermiştir. Sınırlayıcı kontrol boyutu ikinci faktörü oluşturmaktadır; öz değeri 4.65’tir ve varyansın %15.48’ini açıklamaktadır. Son olarak destek boyutunun öz değerinin 3.62 olduğu ve varyansın %12.08’ini açıkladığı ortaya çıkmıştır. Bu çalışma sonucunda, orijinal ölçekte destek boyutunda yer alan 6. madde (“Çocuğunuz kendisini rahatsız eden bir şeyden bahsettiğinde hangi sıklıkla onu anlamaya çalışırsınız?”) ve 8. madde (“Çocuğunuz kendisini kötü ya da üzgün hissettiğinde hangi sıklıkla bunun farkına varırsınız?”) demokratik kontrol boyutuna yüklenmiştir. Yine orijinal ölçekte destek boyutunda yer alan 7. maddenin (“Bir sıkıntısı olduğunda hangi sıklıkla gerçekten ona yardım etmeye, onu rahatlatmaya ya da neşendirmeye çalışırsınız?”) demokratik kontrol boyutunda .63 faktör yükünün olduğu, 9. maddenin (“Onu rahatsız eden bir şey olup olmadığını ve bunun hakkında konuşmak isteyip istemediğini hangi sıklıkla sorarsınız?”) demokratik kontrol boyutunda .58 faktör yükünün olduğu ve 10. maddenin (“Ona yardım

(37)

27

için her an hazır olduğunuz duygusunu hangi sıklıkla verirsiniz?”) demokratik kontrol boyutunda .64 faktör yükünün olduğu görülmüştür. Ancak bu maddeler destek boyutunda da sırasıyla .40, .32, .32 faktör yükü aldıkları için orijinal ölçekle tutarlı olmaları amacıyla destek boyutunda bırakılmıştır. Ayrıca orijinal ölçekte demokratik kontrol boyutunda yer alan 19. madde (“Bir şeye kendi başına karar vermesine hangi sıklıkla izin verirsiniz?”) sınırlayıcı kontrol boyutunda .35, demokratik kontrol boyutunda da .34 faktör yükü aldığı için orijinal boyutu olan demokratik kontrol boyutunda bırakılmıştır. Bunun yanında, orijinal ölçekte sınırlayıcı kontrol boyutunda yer alan 21. Madde (“Çocuğunuza hangi sıklıkla yaşça kendisinden büyük olanların [örneğin anne-baba, öğretmen] sözünü dinlemesi gerektiğini söylersiniz?”) demokratik kontrol boyutunda .37 ve sınırlayıcı kontrol boyutunda .33 faktör yükü aldığı için sınırlayıcı kontrol boyutunda bırakılmıştır.

Güvenirlik analizi sonuçları, Cronbach Alfa iç tutarlık katsayısının “demokratik kontrol”

için .85; “sınırlayıcı kontrol” için .84 ve “destek” için .82 olduğunu göstermiştir.

2.2.4 Ebeveyn-Ergen İlişki Niteliği Ölçeği-Anne Formu

Annenin algısına dayalı, ergen ile ebeveyn arasındaki ilişkinin niteliğini belirlemek amacıyla hazırlanmış ve “açıklama”, “olumlu ebeveyn-ergen ilişkisi” ve

“olumsuz ebeveyn-ergen ilişkisi” boyutlarından oluşan ölçek, Wissink ve arkadaşları (2006) tarafından geliştirilmiştir. Orijinal ölçeğin iç tutarlık katsayıları açıklama, olumlu anne-ergen ilişki niteliği ve olumsuz anne-ergen ilişki niteliği alt boyutları için sırasıyla .84, .83 ve .84 olarak bulunmuştur. Orijinal ölçek, çocukların bildirimi için geliştirilmiştir. Ancak bu proje kapsamında, ölçek annelere uyarlanmış ve uyarlanan ölçeğin psikometrik özellikleri sınanmıştır.

(38)

28

‘Açıklama’ boyutu (Örn. ¨Çocuğunuz size boş zamanlarında neler yaptığından ne kadar bahseder?¨), ergenin; kendi arkadaşları, okuldaki deneyimleri, parasını nasıl harcadığı gibi konularda ebeveynlerine ne ölçüde açıklama yaptığını belirlemek amacıyla geliştirilmiş 6 maddeden oluşturulmuştur. Orijinal ölçekte açıklama boyutu, 5 dereceli Likert tipi bir ölçme aracıyla belirlenmektedir (“1=hiç ya da çok az, 2=biraz, 3=biraz fazla, 4=oldukça fazla, 5=çok fazla”). ‘Olumlu ebeveyn-ergen ilişki niteliği’ boyutu (Örn.

¨Çocuğunuzla ilişkinizden ne kadar memnunsunuz?¨); ebeveyn ve ergen arasındaki yakınlık, ilişkiden alınan doyum, karşılıklı ilişki memnuniyeti gibi olumlu ilişki niteliğini ölçmeyi amaçlamaktadır. Olumlu ebeveyn-ergen ilişki niteliği boyutu, 6 sorudan oluşmaktadır ve 5 dereceli Likert tipinde bir ölçme aracıyla belirlenmektedir (“1=hiç ya da çok az, 2=biraz, 3=biraz fazla, 4=oldukça fazla, 5=çok fazla”). ‘Olumsuz ebeveyn- ergen ilişki niteliği’ boyutu ise (örn. “Çocuğunuzla birbirinize ne kadar sinirlenir ve kızarsınız?”), ebeveyn ile ergen arasında ne sıklıkla çatışma olduğunu ve düşmanlığın boyutlarını belirlemek amacıyla geliştirilmiştir (Furman, 1996). Olumsuz ebeveyn-ergen ilişkisi boyutu da, 6 sorudan oluşmakta ve 5 dereceli Likert tipinde bir ölçme aracıyla belirlenmektedir (“1=hiç ya da çok az, 2=biraz, 3=biraz fazla, 4=oldukça fazla, 5=çok fazla”).

“Ebeveyn-Davranış Ölçeği”nin Türkiye örneklemine uyarlama çalışması Ankara şehir merkezindeki ilköğretim 6., 7. ve 8. sınıflar ile ortaöğretim 9., 10. ve 11. sınıflara devam etmekte olan 364 öğrencinin annelerinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir (Ergül ve Güre, 2012). Yapılan doğrulayıcı faktör analizi sonucunda, maddelerin hem ilköğretim hem de ortaöğretim öğrencilerinin anneleri için iki faktör altında toplandığını görülmüştür. Buna göre, açıklama ve olumlu anne-ergen ilişkisine ait maddelerin tek bir faktöre yüklendiği görülmektedir. Olumsuz anne-ergen ilişkisine ait maddeler ise ikinci faktöre yüklenmiştir. Ölçeğin Türkiye örnekleminde ilköğretim öğrencilerinin anneleri

(39)

29

için iç tutarlık katsayıları, “açıklama-olumlu anne-ergen ilişkisi” için .87 ve “olumsuz anne-ergen ilişkisi” için .88 olarak bulunmuştur. Ortaokul öğrencilerinin anneleri için iç tutarlık katsayıları, “açıklama-olumlu anne-ergen ilişkisi” için .88 ve “olumsuz ebeveyn ergen ilişkisi” için .92’dir.

Bu çalışma kapsamında, 18 maddeden oluşan ölçeğin faktör yapısı, 465 evli kadının katılımıyla doğrulayıcı faktör analiziyle tekrar sınamıştır. Temel bileşenler analizi yöntemiyle yapılan varimax rotasyonu sonucunda, toplam değişmenin %68’ini açıklayan, öz değeri 1’den fazla olan ve faktör yükleri .30’dan yüksek olan üç faktör (açıklama, olumlu anne-ergen ilişki niteliği ve olumsuz anne-ergen ilişki niteliği) elde edilmiştir. Analiz sonucunda, olumsuz anne-ergen ilişki niteliği boyutu, birinci faktörü oluştururken; olumlu anne-ergen ilişki niteliği boyutu ikinci faktörü ve açıklama boyutu üçüncü faktörü oluşturmuştur. Açıklama faktörünün öz değeri 3.72’dir ve varyansın

%20.70’ini açıklamaktadır. Olumlu anne-ergen ilişkisi faktörü 4.70 öz değere sahiptir ve varyansın %26.10’unu açıklarken, olumsuz anne-ergen ilişkisi ise sahip olduğu 3.90 öz değer ile varyansın %21.66’sını açıklamaktadır. Güvenirlik analizi sonuçları, Cronbach Alfa iç tutarlık katsayısının açıklama için .88, olumlu anne-ergen ilişki niteliği için .89 ve son olarak olumsuz anne-ergen ilişki niteliği için .91 olduğunu göstermiştir.

2.2.5 4-18 Yaş Çocuk ve Gençler için Davranış Değerlendirme Ölçeği (CBCL)

CBCL, 4 ile 18 yaş aralığındaki çocuk ve gençlerin sosyal yeterliklerini ve davranış problemlerini, ebeveynler tarafından sağlanan veriler aracılığıyla değerlendirmek için Achenbach ve Edelbrock (1983) tarafından geliştirilmiştir.

(40)

30

Ölçek iki bölümden oluşmaktadır. Bunlardan ilki olan Sosyal Yeterlik kısmı, çocuğun okuldaki performansını, ilgilendiği ve aktif olarak katıldığı etkinlikleri, arkadaş ve aile ilişkilerini sorgulayan toplam 17 maddeden oluşmaktadır. “Etkinlik” ve

“Sosyallik” alt boyutlarından oluşan bu kısımdan elde edilen puan, “Toplam Yeterlik”

puanını oluşturmaktadır. Ölçeğin “Davranış Problemleri” kısmı ise “Sosyal İçe Çekilme”, ”Anksiyete/Depresyon”, “Sosyal Problemler”, “Suça Yönelik Davranışlar”,

“Somatik Yakınmalar”, “Saldırgan Davranışlar”, “Dikkat Problemleri”, “Düşünce Problemleri” ve “Diğer Problemler” olmak üzere toplam 9 alt ölçeği içermektedir.

“Anksiyete/Depresyon”, “Somatik Yakınmalar”, “Sosyal İçe Çekilme” alt ölçeklerinin toplanmasıyla “İçe Yönelim”; “Suça Yönelik Davranışlar” ve “Saldırgan Davranışlar” alt ölçeklerinin toplanmasıyla “Dışa Yönelim” puanı elde edilmektedir. “Sosyal Problemler”, “Dikkat Problemleri” ve “Düşünce Problemleri” alt ölçeklerinin hesaba katılmasıyla da “Toplam Problem” puanına ulaşılmaktadır. Çalışmaya katılan annelerden, her maddeyi son altı ay içerisinde ne sıklıkta görüldüğüne dayanarak, “doğru değil (0)”, “bazen ya da biraz doğru (1) ”, “çok ya da sıklıkla doğru (2)” seçeneklerinden birini seçerek değerlendirmeleri beklenmiştir.

1983 yılında Akçakın ve Savaşır tarafından ölçeğin Türkçe’ye tercümesi yapılmış ve güvenirlik çalışması yürütülmüştür (Akçakın, 1985). CBCL 4-18‘in 1991 versiyonu ise, Erol, Kılıç, Ulusoy, Keçeci ve Şimşek (1998) tarafından Türkçe’ye uyarlanmış ve 1983 formuyla arasındaki benzerlikler ve farklılıklar incelenmiştir. 4488 çocuk ve gencin katılımıyla ölçeğin iç tutarlık çalışması yapılmıştır. Bu örneklem için, ölçeğin Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayılarının; “İçe Yönelim Problemleri” için .82,

“Dışa Yönelim Problemleri” için .81 ve “Toplam Problemler” için .88 olduğu görülmüştür. Ölçeğin Türkçe test-tekrar test güvenirliğinin hesaplanması için 50 anneye

(41)

31

aynı ölçek, bir hafta aralıklarla iki kez uygulanmış ve iç tutarlılık katsayılarının “Toplam Yeterlik” için .78, “Toplam Problemler” için ise .84 olduğu bulunmuştur.

Bu çalışmada, ergenlerin problem davranışları olarak sadece “içe yönelim” ve

“dışa yönelim” alt boyutları kullanılmıştır. Çalışmada, “Cronbach Alfa” iç tutarlık katsayısının içe yönelim problemleri için .97, dışa yönelim problemleri için .82 olduğu bulunmuştur.

2.3 İşlem

Bu araştırma, “olumsuz yaşam olayları”, “ebeveyn-ergen ilişkisi” ve “ergenin psiko-sosyal uyumu” arasındaki dinamiklerin araştırıldığı ve “Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi” tarafından desteklenen projenin (“Proje No: BAP 11B5358001”) bir bölümünü oluşturmaktadır (Güre ve ark., 2014).

İlgili proje, 12 ile 17 yaş aralığındaki çocuklar ve onların annelerinin katılımıyla yürütülmüştür. Bu araştırmada, sadece anne bildiriminden alınan veriler kullanıldığı için, anne formunda yer alan “Çatışma Taktikleri Ölçeği”, “Ebeveyn-Ergen İlişki Niteliği Ölçeği-Anne Formu”, “Ebeveyn Davranış Ölçeği-Anne Formu” ve “4-18 Yaş Çocuk ve Gençler için Davranış Değerlendirme Ölçeği” çalışmaya dahil edilmiştir.

Etik kuruldan ve Milli Eğitim Bakanlığı’ndan gerekli izinler alınarak çalışmada kullanılacak ölçekler, optik form şeklinde düzenlenmiş, 1. yıl ve 2. yıl uygulamaları için kitapçıklar halinde basılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilere tekrar ulaşmak amacıyla birinci ve ikinci yıl uygulanacak olan her bir kitapçık çiftine (anne-ergen) aynı form numarası verilmiştir. Kitapçıklar kapalı bir zarf içerisine konularak üzerine ilgili form numarası yazılmıştır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Gerilim romanlarını seven okurlar için önereceğimiz bir kitap var bu ay elimizde: Bu türün başarılı yazarla­ rından ve pek çok yapıtı best seller olan

Kamera yardımıyla elde edilen kumaş görüntüleri üzerinde, piksel fark görüntü işleme tekniklerini kullanarak baskı kusurları tespit edilmiştir.. Anahtar

Step 4: Choose the least element which occur in supplyor demand and allotthat cost to the minimum value corresponding to the row and column of the shaded cell if possible.. Step

Ah med Kemâl, Türk edebî ve si yasî ha ya tı için de ak tif rol al mış, ba sın ve eği tim ala nın da.. hiz met le ri ol muş çok yön lü bir şah - si

Para piyasaları kendi içerisinde organize veya organize olmayan piyasalar olarak ikiye ayrılmıştır. Organize olmuş para piyasaları bankalar sistemini

Several authors have suggested that the only way to estimate the true predictive power of a QSAR model is to compare the predicted and observed activities of

Bu makalede güneş ışınımı tahmini için polinom analiz ve klasik Angström-Prescott denklemi dikkate alınarak yeni bir yaklaşım PoLin modeli

Babadan algılanan desteğin zorbalık ve zorbalığa maruz kalma sıklığındaki azalmayı yorduyor olması, ebeveynlerin destekleyici uygulamalarının ergenin sonuç