• Sonuç bulunamadı

Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi Işığında Sel - Taşkın Haritalama Çalışmaları Erkan GÜLER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi Işığında Sel - Taşkın Haritalama Çalışmaları Erkan GÜLER"

Copied!
35
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi Işığında Sel - Taşkın Haritalama

Çalışmaları

Erkan GÜLER

Harita Y. Mühendisi

Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü

(2)

AB Su Çerçeve Direktifi: Tarihçe

Teknolojinin ilerlemesi, su

kaynaklarından azami faydanın

sağlanmasına aracı olmakla birlikte,

bu ilerlemeye paralel olarak

sanayileşmenin ve şehirleşmenin de

artması beraberinde “çevre kirliliği”ni

ve özellikle “su kirliliği”ni gündeme

getirmiştir. Su kirliliğinin giderek

önemli boyutlara ulaşması, ülkeleri bu

konuda ciddi önlemler almaya

zorlamış, bu da bu alanda pekçok

mevzuatın oluşması sonucunu

doğurmuştur.

(3)

AB Su Çerçeve Direktifi: Tarihçe

Su kaynakları yönünden oldukça şanslı sayılabilecek Avrupa Birliği içmesuyu yetersizliği, kuraklık ve su baskınları gibi ciddi su problemleri ile karşılaşmamıştır. Buna rağmen Avrupa’nın su kalitesi ve su yönetimi pek iyi durumda değildir

Avrupa Birliği su politikasının tarihi gelişimi 3 döneme ayrılabilir:

1.Dönem: Ana temanın “halk sağlığı” olduğu ve 1970-1980’li yılları kapsayan bu dönemde içme suyu kalitesi, yüzme suyu kalitesi ile su ürünleri üretim alanlarındaki su kalitesi ile ilgili düzenlemeler getirilmiştir.

2. Dönem: 1990’lı yıllarda esas olarak “kirliliğin azaltılması” amaçlanmış ve su kaynakları ile ilgili en büyük yasal düzenlemelerden birisi olan kentsel atıksu arıtma ve nitrat direktifleri kabul edilmiştir.

(4)

AB Su Çerçeve Direktifi: Tarihçe

3. Dönem: 2000’li yıllar ve sonrası için ana tema “bütünleşik yönetim ve sürdürülebilir kullanım”, yasal düzenlemeler ise Su Çerçeve Direktifi ve bu temel direktifle içme ve yüzme suyu direktiflerinin entegrasyonu olarak öngörülmektedir.

Daha önceki direktiflerin aksine tüm su kaynaklarını kapsayan Su Çerçeve Direktifi, su kaynaklarının korunmasında bütünleşik yaklaşım getirmekte, kaynak ıslahı ve sürdürülebilir kullanım olanağı sağlamakta ve şüphesiz geniş ve uzun vadeli etkilere sahip olması beklenmektedir

(5)

AB Su Çerçeve Direktifi: Tanım

Avrupa Birliği’nde su kaynaklarının korunması ve yönetimine ilişkin mevzuat AB mevzuatı içerisinde çok önemli bir yer tutmakta olup bu alanda yirmiyi aşkın direktif bulunmaktadır. Bu direktifler arasında en önemlisi ise 23 Ekim 2000 tarihli ve 2000/60/EC sayılı “Su Çerçeve Direktifi ”dir.

Su Çerçeve Direktifi, Avrupa Birliği Ülkelerinde uygulanan pek çok su direktifini birleştirmek, Avrupa çapında entegre su yönetimini sağlamak, çeşitli önlem ve önerileri içeren bir çeşit ‘çatı su yönetimi’ direktifidir. AB Su çerçeve direktifinin nihai hedefi tüm Avrupa’daki suların iyi ekolojik ve kimyasal duruma gelmesinin sağlanmasıdır.

(6)

AB Su Çerçeve Direktifi: Tarihler

Avrupa

(7)

AB Su Çerçeve Direktifi: Ana Prensipler

Suyun adil ücretlendirilmesi:

Su diğerleri gibi bir ticari varlık değildir ve bir miras olarak görülmelidir. Ancak, su hizmetlerinin maliyetlerinin karşılanması için ücretlendirilmesi gerekmektedir.

Bu, suyun sürdürülebilir kullanımını sağlayacaktır. Direktifin prensibi kirletenlerin ödemesidir, çünkü sonuçta birileri kirlilik için ödemek zorunda kalmaktadır.

Sürdürülebilir su kullanımı:

Birçok insan aktivitesi suyu etkilemektedir. Bu durum suyun korunması ve kirliliklerden kaçınılmasının önemini göstermektedir. Suya olan ihtiyacın artıyor olması da en önemli ve dikkate alınması gereken bir durumdur. Bu nedenle, gelecek kuşaklar için yeterli su sağlayabilmek ve suyun yüksek kalitede olması için SÇD iyi bir şekilde uygulanmalıdır

(8)

AB Su Çerçeve Direktifi: Ana Prensipler

Uluslararası İşbirliği ve Yeni Su Birliği:

Su kütleleri sınırlarda durmadığı için suyu yönetmenin en iyi yolu SÇD’ne göre uluslararası işbirliğidir. SÇD, bir havzadaki tüm ortakların yakın işbirliği içinde nehir havzalarını yönetmelerini gerektirmektedir. Bu durum, ilgili ülkelerin verilen zaman aralıklarında, SÇD’ nin net hedeflerine ulaşacak ortak bir Nehir Havza Yönetim Planı oluşturmaları gerektiği anlamına gelmektedir.

Su herkesin konusudur:

Farklı ülkelerin su kaynaklarını korumak amacıyla işbirliği yapmak zorunda oldukları gibi farklı sektörlerden aktörlerin de işbirliği yapmaları gerekmektedir.

Su, evler, endüstri, tarım ve benzeri amaçlarla kullanıldığı için tüm paydaşların yasal hedeflere katılmaları gerekmektedir.

(9)

AB Su Çerçeve Direktifi: Ana Prensipler

Su hassas bir kaynaktır:

Su kaynakları tarım, endüstri ve evsel gibi birçok kullanımdan etkilenmektedir.

Esas olarak SÇD, kirlilik kaynaklarının kaynaklarında engellenmesini ve tüm kirlilik kaynaklarının sürdürülebilir kontrolü için bir mekanizma oluşturulmasını gerektirmektedir. Direktif, yeraltı sularını da korumakta ve kalite ve kantitesi için kesin hedefler getirmektedir. Nehirler, göller ve kıyı suları için de kesin ekolojik hedefler getirmektedir. Günümüzde yüzey ve yeraltı sularının birçoğu kirlenmiş olsa da, SÇD ile hepsinin 2015 yılına kadar “iyi durum”a gelmesi hedeflenmektedir.

(10)

AB Su Çerçeve Direktifi: Gereklilikler

KURUMSAL GEREKLİLİKLER:

• Entegre yaklaşım, su yönetimi planlama ve geliştirilmesinde yakın işbirliği ve koordinasyon gerektirmektedir. Sektörel bir yaklaşım ile SÇD hedeflerine ulaşılamaz. Su yönetimi konularında doğrudan ve dolaylı yetki ve sorumluluğu olan farklı kamu kurumları yakın işbirliği içinde olmalıdır.

• Tüm sulara (yüzeysel, kıyı ve deniz, yeraltı suları) entegre bir şekilde değinilmelidir.

• SÇD’ne göre su yönetimi sadece devletin görevi değildir. Devlet lider olmalı ancak tanımlanan tüm paydaşların da katılımını sağlamalıdır.

(11)

AB Su Çerçeve Direktifi: Gereklilikler

KURUMSAL GEREKLİLİKLER:

• Yakın ve etkin işbirliği ve danışmanlık için “bilgi” paylaşılmalıdır.

• Ekonomik araçlar, kirleten öder ve tam maliyet geri dönüşümü ilkeleri geliştirilmelidir. • Su kullanımı ve kirliliği, su kalitesi ve kantitesini sınırlararası etkilediğinden uluslararası işbirliği gerekmektedir.

(12)

AB Su Çerçeve Direktifi: Gereklilikler

PLANLAMAGEREKLİLİKLERİ:

SÇD’nin en önemli özelliklerinden birisi “nehir havza yönetimi” olarak adlandırılan tek bir su kaynakları yönetim sistemi getirmesidir. Buna göre kaynaklar idari veya politik sınırlara göre değil, doğal coğrafik ve hidrolojik esaslara göre belirlenecek “nehir havza bölgeleri”ne ayrılarak yönetilecektir. Bazıları ulusal sınırları da aşabilecek her bir “nehir havza bölgesi” için bir

“nehir havzası yönetim planı” hazırlanması ve 6 yılda bir güncelleştirilmesi gerekmektedir. Bu aynı zamanda koordinasyon gereksinimlerini de ortaya koyacaktır.

(13)

AB Su Çerçeve Direktifi: Türkiye perspektifi

AB adaylık sürecinde olan Türkiye’nin çevre faslı kapanış kriterlerinden bir tanesi SÇD’nin uyumlaştırılması ve 25 havza için nehir havza yönetim planlarının tamamlanmasıdır. Bu kapsamda ülkemizde çalışmalar gerçekleştirilmekte olup

“Su Havzalarının Korunması ve Yönetim Planlarının Hazırlanması Hakkında Yönetmelik” 17.10.2012 tarihli ve 28444 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu Yönetmeliğe uygun bir şekilde 2023 yılına kadar 25 havza için nehir havza yönetim planlarının tamamlanması hedeflenmektedir.

25 havza için Nehir Havza Yönetim Planları hazırlanırken çevresel hedefler belirlenecek ve önlemler programı oluşturulacaktır. SÇD’nin 4. Maddesinde

‘çevresel hedefler’ tanımlanmaktadır. Çevresel hedeflerle amaçlanan; sucul çevre için yüksek bir koruma düzeyi sağlayarak uzun dönemli sürdürülebilir su yönetiminin sağlanmasıdır. SÇD’nin genel amacı 2015 yılına kadar iyi su durumunun sağlanması ve sularda oluşacak herhangi bir bozulmanın önlenmesidir. Ayrıca belli şartlar altında alınabilecek muafiyetler de Direktifin aynı maddesinde açıklanmaktadır.

(14)

Nehir Havza Yönetim Planı

Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi diğer su yönetim direktiflerinden farklı olarak entegre nehir havza yönetimi olgusunu getirmiştir.

Nehir havza yönetimi yaklaşımının özellikleri;

• havza bazında bir yaklaşımdır;

• farklı tip ve formdaki sulara dikkat gerektirir;

• arazi ve su kaynakları ilişkisine önem verir;

• doğal sınırlamaların, sosyal ve ekonomik

ihtiyaçların, politik ve idari süreçlerin

entegrasyonunu gerektirir.

(15)

Nehir Havza Yönetim Planı

AB Su Çerçeve Direktifi, herbir nehir havzası için bir Nehir Havzası Yönetim Planı (NHYP) oluşturulmasını gerektirmektedir. Bu NHYP birçok analiz sonucunda ortaya çıkmak da ve 2015’de iyi duruma ulaşmak için alınması gereken önlemleri göstermektedir.

Nehir havzası yönetimi yaklaşımının önemli bir yanı, su yönetiminin farklı bir şekilde organize olmasıdır. Nehir havzasının sınırları genellikle idari sınırlar ile örtüşmemektedir. Bunun yanında su yönetimi ile ilgili yetkiler birçok organizasyon arasında paylaşılmış durumdadır. Bu durum, su yönetimi ile ilgilenen organizasyonlar arasında, idari ve organizasyonel sınırlar arasında, işbirliği mekanizmasının gelişmesini gerektirmektedir.

(16)

Nehir Havza Yönetim Planı: Aşamalar

1. Nehir havzasının karakterizasyonu;

2. İnsan aktivitelerinin önemli baskı ve etkilerinin özeti;

3. Koruma alanlarının belirlenmesi ve haritalandırılması;

4. İzleme ağlarının haritası;

5. Çevresel hedefler listesi;

6. Ekonomik analiz;

7. Önlemler programı;

8. Daha detaylı önlemelerin listelenmesi ve özetlenmesi;

9. Kamuoyu bilgilendirilmesi ve danışılması ölçeğinin ve sonuçlarının özeti;

10. Yetkili otoritelerin listesi;

11. Kamuoyundan arka plan bilgisi ve yorum edinmek için irtibat noktalarının ve prosedürlerin belirlenmesi.

(17)

SÇD – NHYP ; Karakterizasyon

Su Çerçeve Direktifi doğrultusunda bir havza yönetim planı oluşturmak için ilk adım havzanın karakterizasyonudur. Tüm diğer aktiviteler için bir çerçeve oluşturur ve üç kısımdan oluşur:

• Tüm havzanın genel karakterizasyonu;

• Yüzey suyu kütlelerinin karakterizasyonu;

• Yeraltı suyu kütlelerinin karakterizasyonu.

(18)

SÇD – NHYP ; Karakterizasyon

Genel karakterizasyon :

Genel karakterizasyon, karakterizasyon süreci için bir başlangıç niteliğindedir.

Genel karakterizasyon, havzanın genel özellikleri, havza yönetim planını

hazırlarken hangi faktörlerin rol alacağı hakkında genel bir fikir edinebilmek için bir araçtır. Genel karakterizasyonun diğer bir fonksiyonu da, daha detaylı

karakterizasyon ve analizlere temel oluşturmasıdır. Örneğin, arazi kullanımları ve buralardaki su kullanımlarının ilişkisini ortaya koyabilir. Genel

karakterizasyonun ana konuları aşağıdaki gibi sıralanabilir:

− havzadaki gelişmelerin tarihsel sıralaması;

− havzadaki en baskın arazi kullanımlarının tanımlanması;

− havzanın jeolojisinin genel bir tanımı;

− havzanın hidromorfolojisinin genel bir tanımı.

Genel karakterizasyona, genel bir fikir sağlaması için, bir arazi kullanım haritası veya jeoloji haritası eşlik edebilir. Bu bölüm birkaç sayfa olacağından daha

detayına girilmesi gerekmemektedir.

(19)

SÇD – NHYP ; Karakterizasyon

Yüzey suları :

Su Çerçeve Direktifi doğrultusunda tüm yüzey sularının karakterizasyonu tüm su kütlesi üzerinden yapılacağı için öncelikle bu su kütlelerinin tanımlanması gerekmektedir. Sadece kayda değer ölçülerdeki sular (alt havza > 10 km2 , göl

> 0,5 km2 ) karakterize edilecektir. Küçük ölçüdeki sular birbirlerine eklenecek veya karakterizasyon dışında bırakılacaktır. Tanımlanan herbir su kütlesinin yerlerini ve sınırlarını gösteren bir liste (ve harita) bu adımın çıktısı olacaktır.

(20)

SÇD – NHYP ; Tipoloji

(21)

Taşkın Direktifi

Avrupa Birliği taşkınlar konusuna son yıllarda taşkınların sıklığının ve yoğunluğunun artış göstermesinden dolayı daha fazla ilgi göstermektedir. AB Su Çerçeve Direktif’inden altı yıl sonra, taşkınlarla ilgili yasal süreci başlatmıştır.

Avrupa Birliği Komisyonu’nun 18 Ocak 2006’da teklif ettiği “Taşkın Risklerinin Değerlendirilmesi ve Yönetimi” başlıklı Taşkın Direktifi Avrupa Birliği Parlamentosu ve Bakanlar Konseyi’nin kararıyla 23 Ekim 2007 tarihinde kabul edilmiştir. Bu Direktif AB coğrafyasında taşkın yönetimi ile ilgili benimsenen genel ilkeleri ve yaklaşımları içermektedir

(22)

Taşkın Direktifi

Sadece 1998 ve 2004 yılları arasında Avrupa’da 100’den fazla büyük taşkın meydana gelmiş, özellikle Tuna ve Elbe nehirlerinde felaketlere yol açmıştır.

700 kişinin yaşamını yitirdiği, yarım milyon insanın yerinden edildiği, 25 milyar Avro tutarında mali kayba neden olan taşkınlar özellikle 2005 yılında Avusturya, Bulgaristan, Fransa, Almanya, Çek Cumhuriyeti ve Romanya’da bu rakamı da aşan zararlara yol açmıştır. 2003 Avrupa Çevre Ajansı Raporunda , Çek Cumhuriyeti , Romanya ve Türkiye’nin son yıllardaki taşkınlardan Gayri Safi Milli Hasıla’ya oranı bakımından en olumsuz etkilenen üç ülke olduğu yer almıştır.

Türkiye, AB Taşkın Direktifi’nin üye ülkeler Bulgaristan ve Yunanistan tarafından uygulanmasını yakından takip ederek, Direktif’e uyum için gerekli hazırlıkları yapmaktadır.

(23)

Taşkın Direktifi

AB Komisyonu, Taşkın Direktifi’nin amacını , taşkınların insan sağlığına, çevreye, altyapı ve yatırımlara olan zararlarının riskini azaltmak ve yönetmek olarak tanımlanmıştır. Direktif taşkın ve risklerini çok yönlü sonuçları açısından ele alarak değerlendirmektedir.

AB Taşkın Direktifi, Su Çerçeve Direktifi’nin bütüncül yaklaşımıyla uyum içindedir. AB Su Çerçeve Direktifi nehir havzalarında sınır aşan düzeyde eşgüdümlü politikalar öngörmektedir,

AB Taşkın direktifinde özel olarak taşkınlara değinilmediği görülmektedir. Bu anlamda Taşkın Direktifi, Su Çerçeve Direktifi’ni tamamlayıcı nitelikte bir direktiftir.

(24)

Taşkın Direktifi

AB Taşkın Direktifi’nin sınıraşan sularla ilgili benimsediği yaklaşım Meriç Nehri havzası için önemlidir. AB Komisyonu sınıraşan taşkınların ciddiyetini ve önemini şöyle vurgulamaktadır;

“Avrupa’daki birçok nehrin sınıraşan nehir olması, Avrupa çapındaki

kararlı uygulamaların önemini artırmakta, taşkın korumayı ileri seviyelere taşıyabilmektedir. Nehir havzaları sadece Birlik içindeki politik sınırlarda bitmez; çoğu nehir havzası ve kıyı alanları farklı ülkelerle paylaşılmaktadır.

Bu şartlar altında taşkın riskini sadece Birlik sınırları içinde

değerlendirmek ve böyle bir yönetim yaklaşımı benimsemek teknik ve ekonomik olarak akılcı değildir.”

(25)

Taşkın Direktifi: Temel Prensipler

HAZIRLIK : Taşkın tahmin ve erken uyarı sistemlerinin oluşturulması, halkın ve yetkili birimlerin taşkın hususunda bilinçlendirilmesi hedeflenmektedir.

ÖNLEME : Taşkın riskinin minimum düzeye indirilmesi ve/veya taşkın Önleme riskinden kaçınılması hedeflenmektedir.

KORUMA : Yapısal olmayan önlemlerin öncelikli olması kaydıyla yapısal

önlemlerle beraber taşkının afet boyutuna ulaşma ihtimalinin ve/veya etkilerinin azaltılması hedeflenmektedir.

ACİL DURUM MÜDAHALESİ: Taşkının halk, altyapı tesisleri, ekonomik öğeler ve çevre üzerindeki etkilerinin azaltılması ile koordineli olarak sivil savunma faaliyetlerinin planlanmasını hedeflemektedir.

NORMALLEŞME VE GÖZDEN GEÇİRME:Taşkın yaşandıktan sonra normal şartlara mümkün olan en kısa sürede dönmeyi ve taşkın risk yönetim

planlarının gözden geçirilerek güncelleştirilmesini hedeflemektedir...

(26)

Taşkın Direktifi: Taşkın Yönetim Planları

Taşkın yönetim planı,bir bölgeye ait taşkın öncesinde, taşkın esnasında ve taşkın sonrasında alınması gereknen önlemler, risk yönetimi ve görev dağılımlarını içeren kapsamlı bir etüt çalışmasıdır.

Taşkın Yönetim Planlarında genel olarak;

Taşkın öncesinde;

• Taşkınla ilgili Kurumların yapması gereken çalışmalar değerlendirilir,

• Taşkın etkilerini en az düzeye indirecek şekilde yapısal olan ve yapısal olmayan çalışmaları alternatifleri ile birlikte değerlendirilir,

• Erken uyarı sistemlerinin kurulması aşamasına geçiş için gerekli ölçüm ağı incelenir,

• Halkın taşkın hususunda eğitim ihtiyacı değerlendirilerek eksiklikler tespit edilir ve bu eksikliklerin giderilmesi için kurumlar tarafından yapılması gereken çalışmalar belirlenir,

(27)

Taşkın Direktifi: Taşkın Yönetim Planları

Taşkın anında:

• Taşkınla ilgili Kurumların yapması gereken çalışmalar değerlendirilir ve gerekli öneriler oluşturulur,

• Taşkın anında tahliye edilmesi planlanan insan ve diğer canlıların sayıları belirtilir.

• Taşkın anında tahliye edilecek insan ve diğer canlıların tahliye yolları ve tahliye merkezleri alternatifleri ile birlikte belirlenir.

Taşkından sonra:

• Taşkınla ilgili Kurumların yapması gereken çalışmalar değerlendirilir,

• Taşkın yaşandıktan sonra alınması gereken tedbirler belirlenir,

• Taşkın yaşandıktan sonra sosyo-ekonomik çalışmalar değerlendirilir ve öneriler oluşturulur.

(28)

Taşkın Direktifi ve

Taşkın Haritaları

Taşkın Haritalama Çalışmaları:

Taşkın duyarlılık ve risk haritaları, gerek Taşkın Direktifi çerçevesinde gerek şehir planlama ve afet müdahale çalışmalarında tehlikenin engellenmesi yada iyi sonuçlar verecek şekilde evrilmesine olanak sağlayacak şekilde kullanılmaktadırlar.

Taşkın duyarlılık haritalarının doğru ve uygulanabilir olması 2 temel unsura bağlıdır;

1- Taşkın modeli

2- Model ve haritada kullanılacak verinin doğruluğu

(29)

Taşkın Direktifi ve

Taşkın Haritaları

Sel / Taşkın Modeli:

Günümüzde pek çok sel ve taşkın tahmin modeli bulunmakla beraber Su Çerçeve Direktifi ve Taşkın Direktifi bu konuda herhangi bir yazılım veya modeli adres göstermemektedir.

HEC-RAS ,HEC-HMS ve Arc Hydro gibi hidrolojik modellerle çalışan pek çok sel / taşkın model yazılımı çeşitli ülkelerde ve kullanılmaktadırlar. Seçilecek modelin çalışma yapılacak alanın karakterine uygun ve elde bulunan verilere göre belirlenmesinde yarar bulunmaktadır.

(30)

Taşkın Direktifi ve

Taşkın Haritaları

Günümüzde Coğrafi Bilgi Sistemlerinin (GIS) pek çok konuda kullanılmaya başlamasıyla beraber GIS tabanlı sel / taşkın modelleri daha popüler hale gelmiştir. GIS bazlı sistemlerin sahip olduğu güçlü analiz ve sorgu yetenekleri sayesinde pek çok analiz yapılabilmekte, ilgili sonuçlar tematik haritalarla sunulabilmektedir.

(31)

Taşkın Direktifi ve

Taşkın Haritaları

Model seçimi sırasında dikkat edilmesi gereken bir diğer husus modelin kalibrasyon durumudur. Ticari, akademik yada farklı amaçlarla üretilmiş bir hidroloji modelinin bir test sahasında mutlaka denenmesi ve çıkan sonuçlara göre kalibre edilmesi gerekmektedir. Çıkan doğruluk yüzdesi bu

modelin başka çalışmalardaki

kullanılabilirliğini gösterir.

Modelin kalibrasyonu sırasında kullanılan veri setleri de yine uygulamada kullanacağımız veriler açısından önelidir.

(32)

Taşkın Direktifi ve

Taşkın Haritaları

Model ve haritada kullanılacak verinin doğruluğu :

Seçilen modelin doğruluğu ve işlevselliği nekadar üst düzeyde olursa olsun kullanılacak veri setlerinin güncelliği ve doğruluğu yeterli değilse modelin yanlış sonuçlar üretme riski vardır. Özellikle sayısal yükseklik modeli ve drenaj ağı gibi verilerin doğruluğu ve uygun ölçekte olması kritik öneme sahiptir.

Özellikle parça parça ve farklı tarih ve üreticilere sahip verilerin toplanması düzenlenmesi ve aynı standarda getirilmesi ayrı bir sorundur. Çalışma yapılacak alanın belirlenmesinden sonra bu veri madenciliği işleminin süratle başlamasında yarar görülmektedir.

(33)

Taşkın Direktifi ve

Taşkın Haritaları

Taşkın Risk / Duyarlılık Haritaları :

İlgili hidrolojik modelin sonuçları genellikle tematik haritalar ile sunulur. Özellikle GIS tabanlı sistemlerde katman yapılar ile modelin çıktılarının üzerine idari sınırlar, meteoroloji istasyon noktaları gibi veriler eklenip çıktı halinde ilgili birim yada kişilere verilebilir. Taşkın risk haritaları son ürün olup daha detaylı

çalışmalar yapılır (ekonomik risk, çevresel risk.vb gibi). Bahsi geçen haritalar normal kartografik özelliklere sahip olur ve GIS tabanlı bir sistem de

çalışılıyorsa altlık olarak yüksek çözünürlüklü hava fotoğrafları eklenerek sunulabilir.

(34)

Taşkın Direktifi ve

Taşkın Haritaları

Taşkın risk ve duyarlılık haritalarının ölçekleri çalışma alanına göre değişmekle beraber genel olarak;

• Kırsal alanlarlarda 1/25 000 ve daha büyük ölçekli

• Yerleşim merkezlerinde 1/ 5000 ve daha büyük ölçekte

• Detay çalışma alanlarında (akış üzerinde etki yaratan köprü vs gibi alanlarda) 1/1000 ve daha büyük ölçekli haritalar kullanılır.

(35)

Teşekkürler

Referanslar

Benzer Belgeler

Çizelge 2 incelendiğinde; keten hatları arasındaki farklılıkların istatistiki olarak %1 seviyesinde önemli olduğu, denemenin yürütüldüğü yıllar ile keten

Ölçülen absorbans değerleri kontrol solüsyonunun verdiği absorbans değerlerinden daha düşük seviyelerde olduğu belirlenmiştir.Şekil 4.40‟da B56 Leuconostoc

poleni ial. b.ı cıeı cloping comparable staı islic and rsıabli lıing. bringing lo ca/ economic and social parıners inlO llıe process. To support llıesc

Doğu Karadeniz Havzası ve alt havzaları üzerinde Su Çerçeve Direktifine uygun olarak yapılan sınıflandırma sistemi açıklanacaktır... Su Çerçeve Direktifi

Havza ölçeğinde yağış, yüzeysel akış, buharlaşma-terleme ve süzülme/beslenme miktarının alansal dağılımı ve zamansal değişiminin doğru bir şekilde

Bu kapsamda, bütünleşik nehir havzası yönetiminin parçası olarak kapsamlı izleme sonuçları ışığında sistemin (havza) tüm bileşenleri ve

Ayrıca, ülkemiz su kaynaklarını etkileyen tehlikeli kimyasalların ekotoksikolojik veri eksikliğinin giderilmesi ile kentsel ve endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanan

Bu çağrı kapsamında önerilecek projelerin, mevcut verilerin göreli olarak fazla olduğu ve proje çıktılarının göreli olarak kolaylıkla uygulanabileceği