• Sonuç bulunamadı

VAROLUŞÇULUK VE GENÇ İNSAN ALGISI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "VAROLUŞÇULUK VE GENÇ İNSAN ALGISI"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

VAROLUŞÇULUK VE GENÇ İNSAN ALGISI

Açık konuşmak gerekirse, gençlik ve varoluş sorunlarının çözümlenmesi ve çözümü bağlamında, birer bilimsel kazanım olarak, mitolojik veriden, felsefi çabadan, etik değerden, teolojik güçten ve estetik duygudan yararlanarak bir tür değişim ve dönüşüm odaklı bir tartışmanın taşıdığı değer son derece önemli görünmektedir.

Gelişen ve yetişen gençlik, gençlik ve varoluş açısından, çağın getirdiği sorunlarla başa çıkma çabası içindedir. Bu açıdan, gençlik ve varoluş sorunu üzerine yoğunlaşmanın önemli bir yönü, gençte, kendisine ve ötekine yönelik bir bilinç, dikkat ve farkındalığın oluşması olanağına ışık tutmada görülebilir. Doğrusu, aşağıda örnekler ışığında ayrıntılı olarak tartıştığımız mitoloji, etik, felsefe, teoloji ve estetik gibi sözü edilen varlık alanları, gencin, yalnızca duygu, düşünce, inanç ve eylem alanını etkilemez, aynı zamanda anılan alanı belirleyecek de bir rol üstlenir.

Bilindiği üzere, insan varlığı söz konusu olduğunda, genelde farklı tiplerden söz edilir.

Bu tipler arasında, yaygın olarak, beş ayrı tipe atıf yapılır: Uzlaşmacı, ötekine açık, insaf sahibi, dışa dönük, nörotik.1 Sözü edilen bu farklı tipler dikkate alındığında, bize öyle geliyor ki, akıl- gönül, ruh-nefis ve dil-kalp ilişkilerinin yanlış yönlendirilmesi, gençlik ve varoluş açısından, ciddi sorunlara neden olur. Bu sorunlardan biri, akıl ile gönlün ayrışması, ruhun nefisle kapışması, dilin kalple dalaşması tehlikesidir. Bu noktada, perde gerisinde rol üstlenen aktör, belki de, sorunlu benliktir. Sorunlu benlik, gençlik ve varoluş sorunu açısından, sanki kötü olanla mücadele ederek, akıl ile gönlü, ruh ile nefsi, dil ile kalbi etkisi altına almaya çalışır.

Sorunlu benliğin bunu başarması, bir tür gençlik ve varoluş krizine neden olur. Bu türden bir krize yönelik, yukarıda sözü edilen varlık alanlarından gelen doğru tepkiler rahatlıkla sezilebilir. Nitekim mitoloji, etik, felsefe, teoloji ve estetik gibi varlık alanları bağlamında öne çıkan ve üzerinde durmayı amaçladığınız kimi örneklerde, aşağıdaki durumlar, net olarak belirmektedir:

i. Yalnızca isyan yok, isyanın neden olduğu ziyan da var.

ii. Hakkı bilmeye ek olarak haddi bilmek gerektiği de söz konusu.

iii. Gecenin karanlığındaki hırsızın yerini gündüzün aydınlığındaki hırsız alabilmekte.

iv. Ölmeye katlanma ile ölümsüzlüğü kanıtlama birlikte yaşanabilmekte.

v. Zindanda kalma ile mutlu olma yan yana anılabilmekte.

Doğrusu biz gençlik ve varoluş sorununa yönelik kimi yaklaşımlar ve temel anlatımlar üzerinde dururken, deyim yerindeyse, cazibe merkezi olabilecek alanlar üzerinden hareket edilmesi gerektiği kanısındayız. Gerçekten insanın kendisini bir dizi güçlü isimle anması, varoluşsal güvensizliklerin daha kolay ortadan kalkmasına neden olabilir.2 Bu cümleden olarak, bize öyle geliyor ki, bir gencin kendine gelmesi söz konusu edildiğinde,

i. Gönlü aklıyla, ayrışan değil, buluşan ii. Ruhu nefsiyle, kapışan değil, kaynaşan iii. Dili kalbiyle, dalaşan değil, doluşan

bir gençlik için ne yapılması gerektiği düşünülmeli ve bu yönde işlevsel projeler üretilmelidir.

Öte yandan, bize göre, kendini bulan bir gençlik bağlamında ulaşılmaya çalışılan noktalar şöyle belirtilebilir:

1 Baggini, Julian, Antonia Macaro, a.g.e., s. 51.

2 Krş.: Baggini, Julian, Antonia Macaro, a.g.e., s. 51.

(2)

i. İnanan bir genç, gençliğe yönelik olumsuz algıya

ii. Bilen bir genç, gençliğe yönelik olumsuz algının güçlenmesine

iii. Düşünen bir genç, gençliğe yönelik olumsuz algının işlerlik kazanmasına neden olmamalıdır.

Dahası, yine bize göre kendi olan bir gençlik için, i. İnsanlararası ilişkide barışı

ii. İş yapma ve görev üstlenmede yarışı iii. Geleceğe doğru umut yüklü akışı iv. Gençliğini önemseyen güçlü bakışı

önceleyen bir konuma ulaşmanın amaçlanması gerektiği kanısındayız

Doğrusu, gençlik ve varoluş sorunu üzerine çok yazıldığı ve tartışıldığı ortadadır. Biz gelinen bu aşamada konu ile bağlantılı yalnızca birkaç örneğe işaret etmekle yetineceğiz.

Gençlik ve varoluş sorunu sözkonusu olduğunda, teoloji ve felsefe alanında kimi çalışmaların varlığından söz edilebilir. Dahası bu çalışmalarda önemli kavramsal çözümlemelere ve sistematik değerlendirmelere de rastlanabilir. Çok daha önemlisi, bir örneğini Hegel’in, Kierkegaard’ın ve Heidegger’in çalışmalarında gördüğümüz üzere, insan algıları açısından, etik, estetik ve teolojik kimi kavramsal anlatım ve örnek kahramanlara yer verildiği de dikkat çeker. Durum bu olmakla birlikte, gençlik ve varoluş sorununa yönelik biraz önce işaret ettiğimiz kimi benzer yaklaşımlara ve temel anlatımlara geçmeden önce bir noktanın daha altını çizmekte yarar vardır. O da şudur: Yaptığımız bu çalışmanın, Hegel, Kieerkegaard ve Heidegger’in varoluşu, insanlararası ilişkileri ve konumları anlatmak için oluşturduğu üçlü yapıdan ayrı değerlendirilmek durumunda olduğu hususudur. Konu şöylece açılabilir:

1. Hegel’in insanlararası ilişkileri anlatmaya yönelik üçlü yapısı, şeref, sevgi ve sadakat kavramlarından oluşur. Buna göre şeref, insanları biraraya getirir ve onlarda toplum bilincinin doğmasına neden olur. Çünkü şeref, bir yandan benzerini arar, öte yandan kendini benzerine tanıtmak ister.3 Sevgiye gelince, Hegel açısından, özellikle üç temel noktaya işaret eder: i. İnsani olana seslenmek. ii. İnsani olanı gerektirmek. iii. İnsani olana ulaşmak. Doğrusu, Hegel’e göre sevgi, taşıdığı bu özle, bir tür iman kuvveti olarak işlev görür.4 Öte yandan, Hegel’in öngördüğü şekliyle sadakat; şeref ve sevgiye oranla, oldukça gizli ve gizemli bir şeydir. Durum bu olmakla birlikte, sözgelimi, toplum halinde yaşama söz konusu olduğunda iyi bir hakimin yazılı bir delile dayanarak kendi oğlunu mahkum etmesi, sadakatı anlamada açıklayıcı bir işlev yüklenebilir.5

Hegel’in insanlararası ilişkileri ve konumları anlatmak için oluşturduğu şeref, sevgi ve sadakattan oluşan üçlü yapı ortaya konulurken, şeref aşamasını anlatmak için dük, sevgi düzeyini açıklamak için köle, sözü edilen yapılanma içinde sadakatı belirgin hale getirmek için hakim örneklerininin kullanıldığı görülür.6

2. Bu çalışmada ortaya koymaya ve irdelemeye çalıştığımız düşünce ve veriler, Soren Kierkegaard’ın varoluş düzeyleri ile karıştırılmamalıdır. Gerçi Kierkegaard, varoluşu anlatmada estetik, etik ve teolojik olmak üzere üç aşamadan söz eder ve anılan aşamaları anlatmada betimleyici tarzda bir takım örneklere yer verir. Ona göre, sözgelimi, estetik aşama

3Bkz.: Alain, a.g.e., s. 112.

4 Bkz.: Alain, a.g.e., s. 112.

5 Bkz.: Alain, a.g.e., s. 112.

6 Alain, a.g.e., ss. 112-113.

(3)

zevkin yoğun yaşanmasına olanak sağlayan bir öz taşır. Bu aşama, yaşamı ne ciddi bulur, ne de yaşamda ciddi olan bir şeye bağlanmayı amaçlar. Güzelci, bu anlamda bir amatördür ve yalnızca derinliği olmayan bir şimdide yaşar.7 Dahası güzelci; ümitsizdir, ancak ümitsizliği ona zevk verir ve sonunda yolunu şaşırır, böylece de kendi seçimiyle yok olur.8 Daha açık konuşmak gerekirse,

bu aşamada bulunan bir birey zevkin peşine düşer ve

yükümlülükten kaçar. Bu aşama, diyor Kierkegaard, umutsuzlukla başlar ve biter.9

Estetik aşamanın ilginç bir örneği Don Juan’dır ve anılan aşama, Descartes’in,

“düşünüyorum, o halde varım” önermesine ilginç bir benzetmeyle şöyle ortaya konulur: “İlginç anlarım var, o halde varım.”10 Ancak anılan aşama, daha çok, “günü gün et” söylemiyle anılır.11

Yine Kierkegaard’a göre, etik aşama, estetik aşamanın aksine, yaşamı ciddi görülür ve yaşam süreci boyunca ödev ve yükümlülükleri dikkate alma önemsenir. Etik değerler öncelenir ve Kant’ın özlediği türden bir birey olma için çaba harcanır.12 Etik aşamadaki birey, dilerse, alanına kapanmadan yoluna devam edebilir.13 Daha açık konuşmak gerekirse,

etik aşamadaki bir birey kararlıdır. Ödev bilincine sahiptir, aile ve toplum için emek harcar, evrensel hedeflerin peşine düşer. Dinç bir birey, bu aşamada, dinamik yaşam çarkının bir dişi haline gelerek, bireyselliğini yitirir.14

Bu aşamanın önemli bir örneği Agamemnon’dur. Bu aşamada olan birey, iyi ile kötü arasında seçim yapabilir. O nedenle, bu aşama, yine Descartes’in ünlü önermesi anımsatılarak,

“iyi ile kötü arasında seçim yapıyorum, o halde varım” çıkarımı ile sembolize edilebilir.15 Temel örneği Hz. İbrahim olan dinsel aşama, öncelikle bireyde bir tür iç diyalektiği zorunlu kılar.16 Durum bu olmakla birlikte, anılan aşama, ibadet etme, ruhu olgunlaştırma ve benliği Tanrı’ya adama gibi yüksek hedeflere sahip görünür. Bu aşamada birey, zevk, mutluluk

7 Soren Kierkegaard, Diary of A Seducer, trs.: Gerd Gillhoff, Continuum, London, 2006; krş.: Roger Reneaux, Egzistansiyalizm Üzerine Dersler, çev.: Murtaza Korlaelçi, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri, 1994, s. 18.

8 Reneaux, a.g.e., s. 20.

9 Bkz.: “Kierkegaard and the Three Modes”, http://www.krishna.com/kierkegaard-and-three-modes/

(12.07.2017.

10 Sözgelimi bkz.: William H. Lawhead, The Voyage of Discovery: A Historical Introduction to Philosophy, Cengage Learning, USA, 2015, s. 441.

11 Bkz.: Reneaux, a.g.e., s. 18.

12 Bkz.: Reneaux, a.g.e., s. 19.

13 Reneaux, a.g.e., s. 20.

14 Bkz.: “Kierkegaard and the Three Modes”, http://www.krishna.com/kierkegaard-and-three-modes/

15 Ayrıntılı bilgi için bkz.: Soren Kierkegaard, Either / Or: A Fragment of Life, Penguin Classics, 1992.

16 Reneaux, a.g.e., s. 20.

(4)

ve bilgi türü değerlerden el çekmesi nedeniyle, sürekli acı içinde kıvranır. Sonunda, kendini yitirerek, Tanrı’yı bulur.17 Daha açık ifade etmek gerekirse,

Kierkegaard'a göre dini sahne genelde ödülü sınırlı ve yetersiz görünen, toplum için sıkı çalışmanın, buna karşılık ödüllerin sınırlı ve yetersiz olduğu ana ilişkin tekrarlanan hayal kırıklığı sonrasında başlar. Bu noktada, diyor Danimarkalı filozofumuz, birey evrenselden özele ulaşır ve Tanrı’ya ibadet etmeye başlar.18

Açıkça anlaşılacağı üzere, Kierkegaard, üzerinde durduğu estetik, etik ve teolojik aşamaları betimleyici bir tutum takınarak tartışır. Çok daha önemlisi, kullandığı örnekler ve yaptığı çıkarımlar, gençlik ve varoluş sorunu açısından, yeterince irdeleyici görülmez.19

3. Son olarak, bu çalışmanın, Heidegger’in bireyin oluş biçimini anlatmak için kullandığı söylenti, merak ve müphemlik kavramlarıyla da doğrudan bir bağlantısı söz konusu değildir. Doğrusu Heidegger, insanı, oluş açısından anlamaya ve anlatmaya çalışır. Bunu yaparken de insanın oluşunu anlatmada önemli bir rol üstlenen söylentiyi, dilin kendi içinde barındırdığı tehlike ile açıklığa kavuşturmaya çalışır. Ona göre, söylentideki derin konuyu algılamakta zorlanan birey, kendini, yanlış anladığı içeriğe göre konuşlandırabilir. Anlayıştaki güçlük, bireyin, gerçeklikle iletişimi olanaksız hale getirebilir.20 Heidegger’e göre, söylentinin derinlemesine algılanamayışı merakı doğurur. Merak ise insanı, durmaksızın, ilginç olanın peşine düşürür. Gerçi merak insanı canlı tutar, ancak o oranda da insanı oyalar ve insanın sorumluluk yüklenmesini erteler.21 Heidegger’in kullandığı üç kavramdan en kötü olanı, kuşkusuz, müphemliktir. Çünkü bu kavram, insanı, doğruyu yanlıştan, gerçeği sanaldan ayıran bir söylentiyi kavratacak bilgiden bile mahrum bırakır.22 Şu halde, bu koşullar altında yetişen bir gencin oluşu ya da varoluş bilinci kazanması ne ölçüde tutarlı olabilir?

Görüldüğü üzere, insanlararası ilişkileri anlatmada Hegel şeref, sevgi ve sadakat, Kierkegaard zevk, ödev ve adanma, Heidegger ise söylenti, merak ve müphemlik kavramlarını kullanır. Tüm bunlarla söylemeye çalıştığımız şey kısaca şudur: Gençlik ve varoluş sorununa farklı açılardan yaklaşma olanağı her zaman vardır. Dahası, bu yaklaşımlardan her birinin gençlik ve varoluş sorunun çözümlemede belirli ve etkin bir role sahip olduğu ve yine bu yaklaşımların anılan bağlamda birbirleriyle çok katmanlı bir paydaş oluşturdukları rahatlıkla ileri sürülebilir. Yaptığımız bu çalışmada ise Hegel’in, Kierkegaard’ın ve Heidegger’in dile getirdiği görüşlerden farklı olarak, büyük oranda gençliğe hitap eden, gençlik ve varoluş sorununu tartışan ve kullandığımız tarihsel eleştiri yöntemi gereği, hile, riya, vefa, feda ve cefa kavramlarına atıf yapmayı olası kılan örnek temel metinler üzerinden kimi sonuçlara gidilme öngörülmüştür. Dahası; bu çalışmamızda, mitolojik, etik, felsefi, teolojik ve estetik yaklaşımlara örnek kimi benliklerden hareketle, nasıl bir gençlik ve varoluşu hayal edilebilir

17 Bkz.: Soren Kierkegaard, Fear and Trembling, trs.: Alastair Hannay, Penguin, London, 1985; ayrıca krş.:

Reneaux, a.g.e., s. 19.

18 Bkz.: “Kierkegaard and the Three Modes”, http://www.krishna.com/kierkegaard-and-three-modes/

19 Krş.: Baggini, Julian, Antonia Macaro, a.g.e., s. 62-63.

20 Bollnow, a.g.e., s. 52.

21 Bollnow, a.g.e., ss. 52-53.

22 Bollnow, a.g.e., s. 53.

(5)

sorusu üzerine odaklanılmıştır. Dolayısıyla Hegel, Kierkegaard ve Heidegger’in yaptıkları ayırımlar ile bizim çalışmamızda öngördüğümüz ayırımlar arasındaki temel fark, gençlik ve varoluş sorunu açısından önemsediğimiz temel buyrukların, kendini kanıtlama güdüsü ışığında açılımın ve sınırlı olma haline bağlı sonuç tartışmalarının bu çalışmada belirleyici bir rol üstlenmiş görünmesidir. Doğrusu, biz, bu ayrıcalıklı noktayı, bir bildirimizde de özlü bir biçimde dile getirmiştik.23 Bu nedenle, bu çalışmamızda anılan beş varlık alanının, gençlik ve varoluş sorunlarını bir yandan anlaşılır bir biçimde betimlediği, öte yandan da çözümler nitelikte öründüğü rahatlıkla ifade edilebilir.

Gerçi, gençlik ve varoluş sorunuyla bağlantılı olarak, mitolojiden felsefeye, teolojiden etiğe ve estetiğe daha başka söylence, hikaye ve kıssaya atıf yapılabilir. Ancak biz, gençlik ve varoluş sorununu yalnızca belirli örnekler eşliğinde beşi üzerinden ele alma ve tartışma amacındayız. Çünkü her beşi de, özünde yayılma eğilimi taşıyan gençlik ve varoluş sorunuyla doğrudan ve yakından bağlantılı görünmektedir. Böylece bu çalışmada gençlik ve varoluş sorunu konusunda kadim gençlik ve günümüz gençliğinin değerleri birlikte ele alınarak bir çözümleme yapılabilecektir. Gerçekten de, dile getirdiğimiz örnekler üzerinden, kadim gençlikte pek çok eskimez yön, açıklayıcı değer ve yönlendirici ilke bulmak olasıdır. Nitekim, sözünü ettiğimiz örneklere bakıldığında, kadim gençlikte abartılmış benliğin yanında olgun benlik, körelmiş sorumluluğun yanında gelişmiş sorumluluk bilinci ve kaybolmuş özgüvenin yanında canlı özgüven duygusu sıklıkla rastlanılan bir şeydir.

Şimdi, sözü, gençlik ve varoluş sorununa yönelik temel anlatımlardan Sisyphos’u bilmeye getirmek istiyoruz.

23 Bkz.: Metin Yasa, “Genç İnsanda Varoluşsal Bilinç Oluşturmaya Yönelik Ortak Bir Noktada Buluşma Olanağı Üzerine Felsefi Bir Değerlendirme”, Sinop Üniversitesi Uluslararası Gençlik ve Ahlak Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Cilt-2, 6-7-8 Ekim, 2016, İkizler Matbaası, Sinop, 2016, ss.778-783.

Referanslar

Benzer Belgeler

Belli bir düzen, belli saatler, hele çoluk çocuğa resim anlatmak ve bun lar kadar önemli olarak, bir gecelik meyhane âlemine yet­ meyecek kadar aylık Bastı

43.3 % of the children had not previously been hospitalized, 90 % had a PVAP applied by a nurse, 66.7 % had a previous PVAP, and the peripheral venous access insertion in 63.3 %

Psikiyatri kliniğinde refakatçi uygulamasına yönelik hasta yakınlarının ve sağlık profesyonellerinin görüşlerinin ince- lendiği bu çalışmada hem hasta yakınları hem

Bilimsel Araştırma Ve Uygulamalarda Genel Kabul Gören Etik İlkeler Şunlardır (Ural ve Kılıç, 2011: 28):.  Hizmet sunulan veya hizmetinden yararlanılan kişilerin suistimal

Foto: 15-İstasyon Mahallesinde ön cephesi hasar görmüş eski kagir binalar... Foto: 15-İstasyon Mahallesinde ön cephesi hasar görmüş eski

學生創新創業的場域,培養莘莘學子成為具廣度的生醫人才。 【圖:陳時中部長(左圖)及姚立德部長(右圖)致辭】

Tasarlanan hibrit sistem gece şartlarında doğrudan jeotermal kaynağı kullanmakta olup, 1 kg/s debideki kaynak akışkanı için kullanılması gereken soğutucu akışkan debi

Bu derlemede jelatin üretimi amacıyla kullanılan mevcut ve alternatif kaynaklar, jelatinin kendine özgü fonksiyonel özellikleri, erime ve jelleşme özellikleri,