• Sonuç bulunamadı

BOZDAĞ VE SÜNDİKEN DAĞLARI KARASAL GASTROPODA TÜRLERİNİN BELİRLENMESİ Aslı SEMİZ YÜKSEK LİSANS TEZİ Biyoloji Anabilim Dalı Eylül-2005

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "BOZDAĞ VE SÜNDİKEN DAĞLARI KARASAL GASTROPODA TÜRLERİNİN BELİRLENMESİ Aslı SEMİZ YÜKSEK LİSANS TEZİ Biyoloji Anabilim Dalı Eylül-2005"

Copied!
57
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BOZDAĞ VE SÜNDİKEN DAĞLARI

KARASAL GASTROPODA TÜRLERİNİN BELİRLENMESİ

Aslı SEMİZ YÜKSEK LİSANS TEZİ

Biyoloji Anabilim Dalı Eylül-2005

(2)

IDENTIFYING BOZDAĞ AND SÜNDİKEN MONTAINS’

TERRESTRIAL GASTROPODA SPECIES Aslı SEMİZ

MASTER OF SCIENCE THESIS Department of Biology

September-2005

(3)

Aslı SEMİZ

Osmangazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Lisansüstü Yönetmeliği Uyarınca

Biyoloji Anabilim Dalı Zooloji Bilim Dalında YÜKSEK LİSANS TEZİ

Olarak Hazırlanmıştır.

Danışman: Yrd. Doç. Dr. İbrahim Mete MISIRLIOĞLU

Eylül-2005

(4)

Bu çalışma Ocak 2005-Nisan 2005 tarihleri arasında yapılan arazi çalışmalarına dayanarak, Bozdağ ve Sündiken Dağları karasal gastropoda faunasını belirlemek amacıyla yapılmıştır.

Bozdağ ve Sündiken Dağları’nda belirlenen 21 farklı lokaliteden karasal gastropoda örnekleri toplanmış ve teşhisleri yapılmıştır.

Çalışma sonucu, Pulmonata altsınıfına dahil 11 cinse ait 12 tür ve 5 alttür tespit edilmiştir. Ayrıca belirlenen türlerin özellikleri ve ekolojilerine ilişkin gözlemler verilmiştir.

Çalışma bölgesinde bulunan alttür ve türler; Chondrula (Chondrula) microtragus tricuspidata (KÜSTER, 1846), Chondrus (Chondrus) zebra tantalus (L. PFEIFFER, 1868), Helicopsis (Helicopsis) subcalcarata subcalcarata (NAEGELE, 1903), Helix cincta anatolica (KOBELT, 1891), Helix (Pelasga) pathetica (MOUSSON, 1854), Mastus etuberculatus (FRAUNFELD, 1867), Metafruticicola (Metafruticicola) proclivis (E. MARTENS, 1889), Monacha solidior (MOUSSON, 1863), Pseudochondrula seductilis (ROSSMASSLER, 1837), Tacheopsis nicaeensis (FERUSSAC, 1820), Xerolenta obvia obvia (MENKE, 1828), Zebrina (Zebrina) detrita (MÜLLER, 1774)’dır.

Tür yoğunluğu açısından en yoğun lokalite 5 tür bulunan Taşlıburun Orman Deposu Çevresidir. Belen Köyü, Kayı Köyü, Otluk Köyü, Çatacık Orman İşletme Müdürlüğü Girişi, Mayıslar Köyü, Hekimdağ Geçidi ve Kozkayı Köyleri’nde yer alan lokalitelerden sadece 1’er tür bulunmuştur.

Bu çalışmada tespit edilen Helix cincta anatolica, Mastus etuberculatus, Pseudochondrula seductilis, Tacheopsis nicaeensis, İç Anadolu Bölgesi’nden ilk kez bildirilmektedir.

(5)

SUMMARY

This study has been made to determine the terrestrial gastropoda fauna of Bozdağ and Sündiken Mountains, between January-April 2005.

Terrestrial gastropoda samples were collected and identified from the 21 localities which had been determined on Bozdağ and Sündiken Mountains.

As a result of this study, 12 species and 5 subspecies belonging to 11 genus in Pulmonata subclasis were determined. Also the characteristics and ecologies of the species, have been given in the study.

Species and subspecies, exists in the study area, are Chondrula (Chondrula) microtragus tricuspidata (KÜSTER, 1846), Chondrus (Chondrus) zebra tantalus (L.

PFEIFFER, 1868), Helicopsis (Helicopsis) subcalcarata subcalcarata (NAEGELE, 1903), Helix cincta anatolica (KOBELT, 1891), Helix (Pelasga) pathetica (MOUSSON, 1854), Mastus etuberculatus (FRAUNFELD, 1867), Metafruticicola (Metafruticicola) proclivis (E. MARTENS, 1889), Monacha solidior (MOUSSON, 1863), Pseudochondrula seductilis (ROSSMASSLER, 1837), Tacheopsis nicaeensis (FERUSSAC, 1820), Xerolenta obvia obvia (MENKE, 1828), Zebrina (Zebrina) detrita (MÜLLER, 1774).

From the point of the intensity of species, the most dense location is the surroundings of Taşburun Forest Depot including 5 different species. There has found only one species from localities in Belen Village, Kayı Village, Otluk Village, The entrance of The Çatacık Forest Administrative Office, Mayıslar Village, Hekimdağ Passageway and Kozkayı Village.

In this study, Helix cincta anatolica, Mastus etuberculatus, Pseudochondrula seductilis, Tacheopsis nicaeensis are recorded firstly from Central Anatolia.

(6)

Sayfa

ÖZET...iv

SUMMARY... v

TEŞEKKÜR...vi

ŞEKİLLER DİZİNİ ... ix

TABLOLAR DİZİNİ ... x

1. GİRİŞ... 1

1.1. Gastropoda Sınıfı Hakkında Genel Bilgiler... 4

1.1.1. Pulmonata (Akciğerli Salyangozlar) ... 14

1.2 Eskişehir İli ve Çalışma Alanı Hakkında Genel Bilgiler ... 16

2. MATERYAL VE YÖNTEM ... 18

3. BULGULAR ... 22

3.1. Tespit Edilen Türler ...29

Zebrina (Zebrina) detrita MÜLLER, 1774 ...29

Chondrula (Chondrula) microtragus tricuspidata KÜSTER, 1846 ...30

Mastus etuberculatus FRAUENFELD,1867 ...31

Chondrus (Chondrus) zebra tantalus PFEIFFER, 1868 ...32

Pseudochondrula seductilis ROSSMASSLER, 1837 ...33

Helix (Pelasga) pathetica MOUSSON, 1854 ...34

Helix cincta anatolica KOBELT, 1891 ...35

Tacheopsis nicaeensis FERUSSAC, 1820 ...36

(7)

İÇİNDEKİLER (devam)

Xerolenta obvia obvia MENKE, 1828 ...37

Helicopsis (Helicopsis) subcalcarata subcalcarata NAEGELE, 1903 ...38

Metafruticicola (Metafruticicola) proclivis MARTENS, 1889 ...39

Monacha solidior MOUSSON, 1863 ...40

4. TARTIŞMA VE SONUÇ ... 41

5. KAYNAKLAR... 46

(8)

Şekil 1: Bir salyangozun dış görünümü ... 4

Şekil 2: a) Lateral simetrili ana form, b ve c) Torsiyondan sonra bozulan simetri, d) Akciğerli salyangoz ... 5

Şekil 3: Kabuğun kıvrılmasının evrimi ... 6

Şekil 4: Tipik bir gastropod kabuğunun genel görünüşü ve boyuna kesiti ... 7

Şekil 5: Salyangozların genel vücut yapısı ... 10

Şekil 6: Zebrina (Zebrina) detrita MÜLLER, 1774 ... 29

Şekil 7: Chondrula (Chondrula) microtragus tricuspidata KÜSTER, 1846 ... 30

Şekil 8: Mastus etuberculatus FRAUENFELD,1867 ... 31

Şekil 9: Chondrus (Chondrus) zebra tantalus PFEIFFER, 1868 ... 32

Şekil 10: Pseudochondrula seductilis ROSSMASSLER, 1837 ... 33

Şekil 11: Helix (Pelasga) pathetica MOUSSON, 1854 ... 34

Şekil 12: Helix cincta anatolica KOBELT, 1891 ... 35

Şekil 13: Tacheopsis nicaeensis FERUSSAC, 1820 ... 36

Şekil 14: Xerolenta obvia obvia MENKE, 1828 ... 37

Şekil 15: Helicopsis (Helicopsis) subcalcarata subcalcarata NAEGELE, 1903 ... 38

Şekil 16: Metafruticicola (Metafruticicola) proclivis MARTENS, 1889 ... 39

Şekil 17: Monacha solidior MOUSSON, 1863 ... 40

Harita 1: Örnek toplanan lokaliteler ... 21

(9)

TABLOLAR DİZİNİ

TABLO Sayfa

Tablo 1: Örnek alınan lokaliteler ... 19 Tablo 2: Çalışma alanında tespit edilen türler ... 23 Tablo 3: Tespit edilen türlerin bulundukları lokalitelere göre dağılımı ve sayıları ... 25

(10)

1. GİRİŞ

Bugüne kadar gastropodların biyolojisi, sistematiği ve ekolojisi üzerine ülkemizde bir çok çalışma yapılmıştır. Türkiye Gastropoda Faunası üzerine ilk çalışmalar 20. yüzyılın ilk yıllarında yapılmaya başlanmıştır.

Yıldırım ve Karaşahin (2000)’e göre; Sturany, 1902 tarihli çalışmasında, özellikle Akdeniz ve İç Anadolu Bölgeleri’nin bazı önemli tatlısularında çalışmalar yapmış, Anadolu’da yayılış gösteren tatlısu ve karasal gastropoda türlerini tanımlamıştır. 1964 tarihli çalışmasında Schütt, Antalya Kırkgöz Kaynağı’nda çalışmış ve bölgede endemik türleri ilk kez tanımlamıştır. 1973-1976 tarihli çalışmasında Rodaman, Balkanlar ve Anadolu’da yayılış gösteren yeni Prosobranchia türlerini tanımlamıştır. Bilgin 1980 yılında Batı Anadolu Bölgesi’nde belirlediği 18 tatlısu istasyonunda yaptığı çalışmalarda bölgede yaşayan türleri tespit etmiş ve bu türlerin sistematiği ve dağılışı üzerine bilgiler sunmuştur. Araştırmacı uzun bir süredir kurutulmuş olan ve 1998 yılı itibarıyla yeniden su tutulmaya başlanılan Avlan Gölü’nde de çalışmalar yapmıştır. Schütt ve Şeşen 1989 yılında Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde Theodoxus cinsine ait türlerin yayılışlarını belirledikleri çalışmalarında, bu cinse ait bölgede yaşayan türler hakkında bilgiler vermişlerdir. 1993 yılında Şeşen ve Yıldırım ülkemizde yayılış gösteren ve parazitolojik önemi olan tatlısu salyangozları üzerine çalışmalar yapmışlardır (Yıldırım ve Karaşahin, 2000).

Demirdizen (1996) ve Çabuk (2002)’ye göre; Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin özellikle Mardin, Diyarbakır ve Şanlıurfa illeri (Şeşen, 1992; Yıldırım ve Şeşen, 1994) ile Türkiye-Suriye sınırında yer alan Ceylanpınar’ın (Schütt ve Şeşen, 1989) ayrıca Terkos Gölü (Soylu, 1995), Eğirdir Gölü (Kubilay ve Timur, 1994; Yıldırım ve Şeşen, 1994), Adıyaman ili civarında Gölbaşı Gölü ile çevresindeki Azarlı ve İnekli Gölleri’nde (Schütt ve Şeşen, 1993) yaşayan tatlısu gastropodlarının büyük bir kısmı da belirlenmiştir (Demirdizen, 1996; Çabuk, 2002).

Yine Eğirdir civarında Helix lucorum’un et verimi ve toplama standardı üzerine bir çalışma Yıldırım ve arkadaşları tarafından yapılmıştır (Yıldırım vd., 1996).

(11)

Demirdizen (1996), Yukarı Sakarya Havzası’nda Gastropoda Faunasının Tespitini yüksek lisans tezi olarak çalışmış, bölgeye ait türleri kaydetmiş ve bunlar hakkında bilgiler vermiştir. Schütt ve Şeşen, 1996 yılında Siirt çevresinde Orculella cinsinin şimdiye kadar saptanmış en büyük türü olan Orculella garzanensis’in tanımını yapmışlardır (Schütt ve Şeşen, 1996). Yıldırım ve Karaşahin (2000)’e göre; Yıldırım ve Morkoyunlu 1997 yılında Burdur Gölü Havzası’ndan Sadleriana byzanthhina demirsoyi’yi tanımlayarak, alttürün bazı ekolojik özellikleri ve beslenmesi ile ilgili bilgiler vermişlerdir. Yıldırım, 1999 yılında Türkiye’de yayılış gösteren Prosobranchia türleri ve bunların yayılımları ile ilgili geniş bir liste vermiştir (Yıldırım ve Karaşahin, 2000).

Daha sonra Yıldırım ve Karaşahin (2000), Antalya yöresinin önemli tatlısularında yaşayan gastropoda türlerini araştırmışlardır. Bu amaçla Antalya ili ve civarında seçilen 30 istasyonda araştırma yapılmış, araştırma yapılan istasyonlarda Prosabranchia ve Pulmonata alt sınıflarına ait türler özellikleriyle birlikte verilmiştir.

2001 yılında Schütt, Die Türkischen Landschnecken adlı eserinde Türkiye’de yayılış gösteren gastropoda türlerini, sistematiklerini, biyolojilerini ve özelliklerini ortaya koymuştur.

Yukarı Sakarya Nehir Sistemi’nde Gastropoda Zoosönozunun Tespiti ve Mevsimsel Dağılışı başlıklı yüksek lisans tezi Çabuk (2002) tarafından hazırlanmıştır.

2002 yılında Yıldırım, Türkiye Yumuşakçalarının tür listesini ve yayılışlarını vermiştir.

Taştan (2004), Eskişehir İli Şehir Merkezi Karasal Gastropoda Türlerinin Belirlenmesi konulu yüksek lisans tezini hazırlamıştır.

Türkiye’nin tatlı ve acı sularında yayılış gösteren Prosobranchia türlerini belirlemeye yönelik yerli ve yabancı ülke malakologlarının tespitleri sonucunda bugüne kadar belirli bölgelerde 60 tür ve 12 alttürün yayılış gösterdiği tespit edilmiştir. Bu türlerin cinslere göre dağılımı: Belgrandiella cinsine ait 2; Bithynia cinsine ait 5;

Bythinella cinsine ait 3; Fagotia cinsine ait 2 tür, 1 alttür; Falsibelgrandilla 1;

Falsipyrgula cinsine ait 2; Graecoanatolica cinsine ait 6; Horatia cinsine ait 1;

Hydrobia cinsine ait 3; Islamia cinsine ait 3; Kirelia cinsine ait 2; Lithoglyphus cinsine

(12)

ait 1; Melanopsis cinsine ait 2 tür ve 6 alttür; Melonoides cinsine ait 1; Orientalina cinsine ait 1; Potamopyrgus cinsine ait 1; Pseudamnicola cinsine ait 2 tür, 2 alttür;

Pyrgorientalia cinsine ait 1; Sadleriana cinsine ait 3; Semisalsa cinsine ait 1; Sheitanok cinsine ait 1; Theodoxus cinsine ait 8 tür, 2 alttür; Turkorientalia cinsine ait 1; Valvata cinsine ait 4; Viviparus cinsine ait 1 tür 1 alttür şeklindedir.

Bu konudaki bilgilere göre tespit edilen tür kategorisindeki taksonlardan 35, alttür kategorisindeki taksonlardan 5 tanesinin yayılış bölgesi sadece Anadolu’dur.

Ayrıca Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde, değişik jeolojik dönemlerine ait tortullarda fosil olarak bulunan Prosobranchia’ya ait 22 tür ve 6 alttüre ait örnekler saptanmıştır (Yıldırım, 1996).

Ayrıca yapılan çalışmalarda Prosobranchia alt sınıfından Bithynia leachi, Bithynia tentaculata, Melonoides tuberculata, Melanopsis praemorsa, Pulmonata’dan Acrloxus lacustris, Ancylus fluviatilis, Bulinus truncatus, Galba palustris, Galba truncatula, Limnea peregra, Lymnea auricularia, Lymnea stagnalis, Physa fontalis, Planorbis carinatus ve Planorbis planorbis’in çeşitli trematodlara arakonakçılık yaptığı saptanmıştır. Bunlardan Afrika kökenli olan ve Türkiye’den Habur Çayı, Şanlıurfa ve Akçakale’de bulunan Bulinus truncatus’un insanlarda Schistosomiasis hastalığına neden olan Schistosoma haematobium (insan kan kelebeği) adlı trematod’un arakonakçısı olduğu saptanmıştır (Şeşen, 2002). Bu türe morfolojik olarak çok benzeyen Physa acuta’nın ise sadece laboratuar koşullarında trematodlara arakonakçılık yapabildiği ileri sürülmüştür. Doğal koşullarda ise Angiostrongylus cantonensis adlı nematod türüne arakonakçılık yaptığı saptanmıştır (Şeşen ve Atmaca, 1995).

Bu çalışma ile de Bozdağ ve Sündiken Dağları karasal gastropoda türleri belirlenmeye çalışılmış, tespit edilen türlerin biyolojilerine ilişkin bilgiler verilimiş ve bu sayede Türkiye Gastropoda Faunası hakkındaki bilgilerimize katkıda bulunulması amaçlanmıştır.

(13)

1.1. Gastropoda Sınıfı Hakkında Genel Bilgiler

Gastropoda (Karındanbacaklılar) sınıfı, Mollusca (Yumuşakçalar) şubesinin en büyük sınıfıdır. Deniz, tatlısu ve karasal ortamlarda yayılış gösteren bu gruba ait bugüne kadar yaklaşık 40.000 yaşayan, 15.000 fosil türü tanımlanmıştır (Jessop, 1988;

Demirsoy, 1998).

İyi gelişmiş bir başa, simetrik olmayan vücut yapısına, sürünmeye ve bazen yüzmeye uyum yapmış bir ayağa sahiptirler. Baş bölgesinde bir çift tentakül ve genellikle tentaküllerin diplerindeki kabarıklıkların ya da daha geriden çıkan ayrı tentaküllerin uçlarında yer alan bir çift göz bulunur (Demirsoy, 1998; Şahin, 2000).

Şekil 1- Bir salyangozun dış görünümü (Pechenik, 1996’dan).

Vücudun dış yapısına bakıldığında iki özellik dikkat çeker. Bunlardan birincisi torsiyondur. Salyangozların hepsi genç evrelerinde bileteral simetrilidir. Gelişimleri esnasında vücudun her iki yanı eşit büyümez ve bileteral simetri bozulur. Bir taraf (genellikle sol taraf) daha fazla büyürken diğer taraf ya çok az büyür ya da hiç büyümez. Bu nedenle bağırlar kesesi 180ºdöner ve köken itibariyle arkada bulunması gereken manto boşluğu ve buradaki organlar ön tarafa toplanır. Bu olaya “torsion”

denir (Demirsoy, 1998; Şahin, 2000).

(14)

Sol nefridyum

Şekil 2- a) Lateral simetrili ana form, b ve c) Torsiyondan sonra bozulan simetri, d) Akciğerli salyangoz (Demirsoy, 1998’den)

Sağ solungaç

Sağ kulakçık Kalp kesesi

Kalp odacığı

Sağ nefridyum Karaciğer

Sol eşeysel bez Sol eşeysel bez

Kalp odacığı Sol kulakçık

Sağ eşeysel bez

Sağ solungaç Sağ nefridyum Sağ kulakçık Kalp kesesi

Karaciğer Sağ kulakçık

Sağ solungaç

Solungaç boşluğu

Göz

Dil kası Üst çene

Ayağı geri çeken kaslar

Manto boşluğu

Mide

Baş ganglionu Yan sinir boğumu

Solunum açıklığı Anüs

Ayak ganglionu

Bağırsak ganglionu

a b

c d

Sol solungaç

(15)

Torsiyonla manto boşluğu ön tarafa kaydığından tehlike anında hayvanın başını saklayabileceği bir odacık belirmiş olur ve hayvan bu odacığın ağzını gerektiğinde ayağı ile kapatarak korunur (Hickman, 1967; Demirsoy, 1998). Ayrıca vücudun buharlaşma ile su kaybı da önlenmiş olur. Ancak torsiyon olayı bir dizi problem de getirir. Arka tarafta bulunan anüsün torsiyonla ön tarafa gelmesiyle sindirim atıklarının solunum suyuna karışması sorunu ortaya çıkar. Ancak, torsiyon ikincil olarak detorsiyon olayıyla kısmen ortadan kaldırılmış olabilir. Detorsiyon olayıyla, manto boşluğu vücudun yan tarafına kaydırılarak, sindirim kanalıyla atılan atıkların solunum suyuna karışması engellenmiştir. Büyük olasılıkla detorsiyon bununla ilgili geliştirilmiş bir uyumdur (Barnes, 1980; Demirsoy, 1998; Şahin, 2000).

Gastropodların çoğunda iç organlar kitlesini örten onun şeklini almış, tek parçalı kabuk bulunur. Kabukta ya tek bir düzlem üzerinde ya da bir koni veya kule oluşturacak şekilde kıvrımlar yükselir. Gastropodlardaki ikinci önemli olay, kabuğun sarmal ya da spiral şekilde dönmesidir. Gelişim sürecinde torsiyon oluşmadan kabuğun kıvrılması meydana gelir. Kabuk torsiyondan bağımsız olarak bir düzlemde rulo gibi kıvrılır (Demirsoy, 1998; Taştan, 2004).

.

Şekil 3- Kabuğun kıvrılmasının evrimi (Barnes, 1980 ve Demirsoy, 1998’den)

(16)

Şekil 4- Tipik bir gastropod kabuğunun genel görünüşü ve boyuna kesiti (Pechenik, 1996'dan) Kabuğun sarılımının nedeni yerçekimi kuvvetidir. Sarılmamış bir kabuğu büyüklüğünden dolayı taşımak imkansızdır. Bu nedenle kabuk sarılır ve genellikle eğilir (Hickman, 1967). Kabuğun spiral kıvrılması, onun daha kullanışlı ve karmaşık bir yapıya dönüşmesini sağlar. Hayvan gerektiğinde kabuk içerisine çekilebilir.

Kıvrılan kabuk ön-arka yönünde dengeli duracak şekilde yer alır (Demirsoy, 1998;

Taştan, 2004).

Spiral az veya çok, yüzey düz veya pürtüklü, kabuk rengi donuk ya da parlak olabilir. Yaşlanma oranında spiral kıvrım sayısı arttığı gibi, son oluşan kıvrımda bir öncekinden büyüktür (Demirsoy, 1998). Kabuk rengi ve modeli gastropodlarda büyük değişiklikler gösterebilir. Sistematik ayrımlarda kabuk yapısı oldukça önemlidir (Hickman, 1967)

kolumella

apertür spiral

stur

spir

peristom

operkulum sifonal

kanal

sifonal kanal

apeks apeks

sifon

(17)

Gastropoda kabuklarının bulunduğu ilk kısma tepe (apeks) denir. Spiralin zirvesi embriyonik bir kabuktur ve protoconch diye adlandırılır; farklı bir formu vardır ve olgun kabuktan süslüdür (Barnes, 1980). Son kıvrımın sonlandığı açıklığa kabuk ağzı (apertür), kabuk ağzının kenarına da dudak (peristom) denir. Bazılarında dorsal kabuğun sol tarafında solungaçlara su taşıyan bir sifon borusu uzanır. Tatlısu salyangozlarında spiral kabukların çoğu sağa dönük, dekstraldir. Yani kabuk ağzı sağda bulunur. Yalnız birkaç türde kabuk sola dönük, sinistraldir. Spiral kıvrımların iç yüzeyleri ya apeks ile kabuk ağzından geçen eksen üzerinde birbirlerine dayanırlar ve bu suretle ortada iğ şeklinde bir kolumella meydana gelir ya da eksen üzerinde öyle bir dayanma olmaz ve bu yüzden eksen boyunca uzanan bir boşluk oluşur. Bu boşluğun dışarı açıldığı yere göbek (umbo) denir. Kabuk vücuda ayağın sırt tarafından çıkan son kabuk kıvrımının başlangıcından kolumellaya tutunmuş, kolumella kası yardımıyla bağlanır. Bu kas sayesinde vücut kabuk içine çekilebilir. Birçok salyangoz başını ve ayağını tümüyle kabuk içine çekebilir. Deliğin kapatılması için arka ayağın dorsal kısmı üzerinde bulunan boynuzumsu maddeden ve kalkerden yapılmış, konsantrik ya da spiral halkalarla büyümesini gerçekleştiren bir kapak “operkulum” kullanılır (Clarkson, 1993; Demirsoy, 1998).

Ayrıca kışın ya da kurak mevsimlerde kabuk ağızlarını kalınlaşmış bir mukus tabakası “Epiphragma” ile örterler. Epifragma operkulumdan farklıdır. Salgılanır, bir süre sonra atılır ve yeniden oluşur (Demirsoy, 1998).

Ayak uzun ve ventral yüzeyi düz bir taban şeklindedir. Hareket de çoğunlukla geniş ve yassı olan bu ayaklarla sürünme şeklindedir. Yumuşak ya da bataklık yerlerde yaşayanlar ayağın dış yüzeyindeki sillerle hareket ederler. Bazıları yumuşak zemine tutunarak yaşar. Sert zemin üzerinde yaşayan hayvanların ayakları tutunabilmek için vakum yapabilecek şekil kazanmıştır. Bazıları ise hareket yeteneklerini yitirerek sesil yaşar. Tipik bir salyangoz ayağı ön kısım (propodium), bir orta kısım (mesopodium), bir de arka kısımdan (metapodium) oluşur. Ayakta sürünme yüzeyi boyunca çok sayıda pedal bez bulunur. Bu bezlerin çıkardığı kaygan salgı hareketin kolaylaştırılmasına, yapışmaya ve birçok türde su yüzeyinin altına asılarak yüzmeye yarar. Derinin içeri

(18)

çökmesiyle meydana gelen bu bez, mukus salan hücrelerle kaplanır ve ayağın ventral tarafından dışarı açılır (Demirsoy, 1998).

Hareket ayak tabanının arkadan öne doğru olan bir seri kassal dalgasıyla gerçekleşir (Parker, 1911). Ayakların ileriye uzanması kan basıncı ve kasların işbirliği ile olur; geri çekilmesi ise güçlü kaslar sayesinde gerçekleşir (Hickman, 1967).

Sürünme sırasında hayvanın hareket etmesi için mukus salgının yapışkanlığının üstesinden gelinmesi ve hareket esnasında salgılanan mukus salgının yerine yenisinin üretilmesi gerekir.

Salyangozlar, yiyecek ve eş bulmak, yırtıcı hayvanlardan korunmak, çevrelerine uyum sağlamak, mevsimlik ve günlük etkilere tepki göstermek için hareket ederler.

Hareket, türe, yaşa, hava sıcaklığına bağlı olarak değişiklik gösterir. Ek olarak bağıl nem, kuraklık, yağmur ve rüzgar gibi diğer hava parametreleri de kara salyangozlarının hareketini etkiler (Martin, 2000).

Besinleri alglerden, bitki parçalarından ve kısmen küçük hayvanlardan oluşan gastropodlar birincil olarak, zeminin ya da bitkilerin üzerinde beslenirler. Başın ön tarafında bulunan ağız, dışarı doğru uzatılabilen bir hortumun ucundadır. Ağızda yiyeceği lokmaların parçalanmasında kullanıyor gibi yükselip düşen kutikular bir üst çene ya da iki yan çene her zaman mevcuttur. Bu çene çoğunlukla karinalar ve dişçiklerle donatılmıştır (Demirsoy, 1998). Ağzın tabanında neredeyse insan dilindeki pozisyona benzeyen ileri geri hareket eden “kaslı bir dil” vardır. Dilin üzeri radula ile kaplıdır. Bu yapı kemer gibi üzerinde dişleri olan ve besinleri törpülemeye yarayan bir organdır (Kerney and Cameron, 1979). Odontofor denen kıkırdak bir iskeletin üzerinde bulunur. Odontofor itici ve çekici kaslarla desteklenmiştir (Demirsoy, 1998).

Burch (1962), karasal yumuşakçaların sınıflandırılmasında radulanın yani dişli dilin yararını vurgulamıştır. Fakat Sterki (1893b), radulanın şeklinin aynı türün bireyleri arasında da farklı yapılara sahip olduğunu belirtmiştir. Genç hayvanların erginlere göre daha az dişe ve daha basit yapıda dizelere sahip olduğunu gözlemiştir.

Yani radula’nın morfogenezi genç ve ergin bireylerde farklılıklar göstermektedir (Martin, 2000). Farklı beslenmeden dolayı sindirim kanalları da değişik yapı

(19)

kazanmıştır. Yemek borusu dar ve uzundur. Arka ucu oval şekilli ve iç yüzeyi birçok ince kıvrımlarla kaplı büyük bir kursağa açılır. Kursağın yanlarında bir çift büyük tükrük bezi vardır. Kursağı arkaya doğru uzanan yemek borusu izler. Mide “U”

şeklinde ve kısmen hepatopankreas iç organlar kitlesinin yukarı kısmını tamamen dolduracak kadar büyük ve çok lobludur. Bağırsak dar bir boru şeklindedir (Hyman, 1967).

Manto boşluğu bir kesede, anüsü, boşaltım ve eşey açıklığını, solungaçları, hipobranşiyal bezleri ve duyu organlarından osfradiyumları taşır. Solungaçlar, osfradiyumlar ve hipobranşiyal bezler körelmiş olabilir.

Solunum organı ilkel halde biri sağda, diğeri solda olmak üzere manto boşluğunda bulunan bir çift ktenidyumdur. Genellikle salyangozlarda bunlardan yalnız bir tanesi, çoğunlukla sağ taraftakiler bulunur (Hyman, 1967; Pennak, 1989; Demirsoy,

Şekil 5- Salyangozların genel vücut yapısı (Demirsoy, 1998'den)

(20)

1998). İlkel türler hariç tüm salyangozlarda sol solungaçların filamentleri bir taraflı olarak serbesttir, diğer tarafıyla manto duvarına bağlanmıştır. Bu şekilde su, sol taraftan mantoya girer ve sağ taraftan dışarı çıkar. Anüs manto boşluğunun sağ tarafında bulunduğundan, atık maddeler su akıntısı ile birlikte vücuttan uzaklaştırılır.

Prosobranchia’dan türeyen Pulmonata’da hava ile solunuma uyum vardır. Bu uyumdan dolayı solungaçlar kaybolmuştur. Bunun yerine manto boşluğunun yüzeyi çeşitli kıvrımlarla büyütülmüş ve sık damarlarla beslenmiştir. Solungaçların körelmesi ile manto boşluğunun duvarında kılcal damar ağı oluşumu ortaya çıkar ve oksijen havadan bu yolla alınmaya başlar (Hyman, 1967; Demirsoy, 1998).

Genellikle bir ventrikül ve bir atriyumdan oluşun kalp sölomun ayrı bir kısmı olan perikart ile çevrilmiştir. Kalp ktenidiyumların önünde, yan tarafında veya arkasında olabilir. Ventrikülden çıkan büyük bir aort, biri baş ve ayağa diğeri de iç organlara giden iki kola ayrılır. Bunlar arter sistemin ana damarlarını oluştururlar.

Çoğunun kanı hemosiyanin pigmenti içerir (Hyman, 1967; Demirsoy, 1998).

İç organlar kitlesinin dorsal tarafında yer alan boşaltım organları, bezli tüp veya kese şeklindedir. Bunlar bir taraftan perikart boşluğu ile temas eder, diğer taraftan ya doğrudan ya da bir kanal yardımıyla anüsün yanlarından manto boşluğuna açılırlar.

Sucul formlarda atık maddeler amonyak şeklinde atılır (Demirsoy, 1998).

Sinir sisteminde sinir hücrelerinin özel yerlere toplanmasıyla çift halde gangliyonlar meydana gelmiştir. Genellikle başta, yemek borusunun üzerinde bir çift

“serebral gangliyon” bulunur. Buradan ayrılarak arkaya doğru uzanan konnektifler mediyan bir çift “visseral gangliyon”da sonlanır. Bu yapıların öne yakın yerlerinde de bir çift “parietal gangliyon” ayakta bir çift “pedal gangliyon” bulunur. Bunlardan başka serabral gangliyonlara ince sinirlerle bağlanan bir çift “bukkal gangliyon”, her osfradiyumun dibinde de küçük bir gangliyon görülür (Hyman, 1967; Demirsoy, 1998).

Duyu organları gözler, statositler, koklama organları ve osfradiyumlardır.

Salyangozların hemen hepsinin başında bir çift göz bulunur. Statositler genellikle pedal gangliyonlara yakın yerde bulunurlar, fakat her zaman serabral gangliyon tarafından donatılırlar. Koklama organları tentaküllerin üzerinde yer alan hücre grupları

(21)

halindedir. Ktenidyumların diplerinde yer alan osfradiyumlar kimyasal duyu organlarıdır, solunum suyunu kontrol ederler (Demirsoy, 1998).

Eşeyler birincil olarak ayrılmıştır, fakat nadiren dış görünüş olarak farklıdır.

Gastropodların büyük bir kısmı hermafrodit, bir kısmı da ayrı eşeylidir. Ayrı eşeylilerde iç organlar kitlesinin dorsal tarafında yer alan dallı bir tek gonad (testis veya ovaryum) ile, anüsün sağında manto boşluğuna açılan bir gonodukt (sperm veya yumurta kanalı) bulunur. Genellikle hermafrodit olan karasal yumuşakçalar farklı bir cinsel sisteme ve üreme stratejisine sahiptir. Bunlarda tek bir bez “ovotestis” vardır.

Bu bezin foliküllerinden bir kısmı yumurta, bir kısmı da sperm meydana getirir.

Genellikle önce spermler, sonra yumurtalar olgunlaşır. Gelişme Pulmonata’da doğrudan diğerlerinde başkalaşımlıdır. Tipik olarak trokofor ve veliger larvaları görülür (Demirsoy, 1998).

Hermafrodit salyangozların bazılarında döllenme karşılıklı olur; eşlerden biri erkek, diğeri dişi görevini üstlenir. Penis alışılmışın dışında baş tarafındadır ve penise sperma iletimi eşeysel delikten (genital porus) çıkarak silli bir oluk aracılığıyla ya da ilave bir kanalla olur. Kopulasyon karşılıklıdır ve iç döllenme vardır. Gastropodların hepsinde (Patella hariç) iç döllenme görülür (Demirsoy, 1998).

Spermler spermatofor denilen yapışkan kütlenin içine transfer edilirler. Sperm vücutta bir yıldan fazla depolanabilir, ancak bu türe bağlıdır. Karasal yumuşakçalar yumurtalarını genellikle rutubetli toprak torbaları içine yumurtlarlar. Helix aspersa gibi türler ise yumurtaları bırakmak için yere bir yuva yaparlar (Martin, 2000). Yumurtalar ayrıca taşların, odunların, yaprak çöplerinin, ya da kütüklerin altına da bırakılabilir. Bu yumurtaların her biri büyük bir albümin kitlesi ile çevrilmiş, üzerleri de az veya çok kalkerli, yuvarlak veya oval bir kabukla örtülmüştür (Çağlar, 1952).

Çevrenin fiziksel özellikleri, özellikle nem ve kalsiyum karbonat (kabuk yapımı için) miktarı gastropodların yayılmasında önemli rol oynar. Heller and Magaritz (1983)’e göre omurgalıların kemikleri ya da ölü molluskların kabukları çürür ve toprakta kalsiyum karbonata dönüşür. Kalsiyum karbonat suda erir ve salyangozlar

(22)

toprağın en üst tabakasından içerler ya da nemli topraklardan içlerine çekerler (Martin, 2000).

Gastropodlar okyanusun her derinlik seviyesinde yaşayabilirler. Denizlerde ise genelde sahile yakın yerlerde bulunurlar (Hickman, 1961). Şaşırtıcı bir radyasyon adaptasyonu onlara dünyanın hemen her yerinde ve ekolojik oyuklarda yaşama şansı verir. Gastropodlar aynı zamanda rakımı 4500 ve 6000 m arasında değişen dağlık alanlarda da yaşarlar (Hickman, 1967).

Karasal yumuşakçalar vücutlarında bazı zararlı kimyasalları barındırırlar ve bu yaşadıkları bölge için kirlilik göstergesidir. Eğer bu yumuşakçalar bir omurgalı tarafından yenirse toksik tortular besin zinciri boyunca sürebilir. Kabuklardaki radyonüklit birikimi Oxyloma, Succinea, Cepaea ve Helix larda Ukrayna’daki Çernobil nükleer patlamasının çevresel kirliliğinin keşfedilmesi için gözlenmiştir (Frantsevich et al., 1996).

Gastropodlar sert kabukları sayesinde çok iyi fosil örnekleri vermektedirler. Bu da onların filogenilerinin kolayca incelenmesini sağlamaktadır. Böylece günümüzde gittikçe önem kazanan zoocoğrafik araştırmalar için de önemli bir kaynak oluşturmaktadır (Demirdizen, 1996).

(23)

1.1.1. Pulmonata (Akciğerli Salyangozlar)

Gastropoda sınıfı, 3 altsınıfta incelenir. Bunlardan biri olan Prosobranchia (solungaçları önde olan salyangozlar) yaşayan salyangozların en eski ve ilkel grubudur.

Diğer salyangozlar bu gruptan türemiştir. Genel olarak denizlerde yaşarlar, çok az bir bölümü tatlısuda ve karada bulunur. Opisthobranchia (solungaçları arkada olan salyangozlar) altsınıfının hemen hemen tamamı denizde yaşar (Demirsoy, 1998).

Pulmonata (akciğerli salyangozlar) karaya geçiş yapan akciğer solunumlu tek gruptur (Clarkson, 1993). Karasal yaşama uyumda, Pulmonatlar son derece başarılıdırlar.

Çoğu kara canlısıdır ya da tatlı su çevrelerinde yaşarlar (gölcüklerde, bataklıklarda ya da nehirlerde). Tropik alanlarda, çöllerde ve dağlarda yaşayabilirler. Bazı formlar karada kalırken bazıları ikincil olarak yine tatlısulara ve deniz habitatlarına yerleşirler.

Karasal ortama uyumda su kaybını en aza indirgemek için en önemli görevi manto üstlenmiştir. Manto boşluğu akciğere dönüşmüştür. Vücudun ön kısmında bulunan manto boşluğu, zengin damarlı tavan kısmı ile bir solunum organı olarak işlev görür. Manto açıklığı küçük ve kontraktil bir solunum deliği -pneumostome- halini almıştır. Ktenidiyum yoktur (Barnes, 1980).

Kabuk basit sarmallı yapıdadır, bazı türlerde ise indirgenmiştir. Karada yaşayan kabuklu türlerde genellikle sınırlı da olsa kabuk büyümesi görülür. Çoğunda torsiyon vardır. Genel olarak torsiyon olayının görüldüğü grubun hepsi erseliktir. Sinir sistemi visseral konnektiflerin çok kısa olması ve bütün gangliyon çiftlerinin yemek borusu etrafında toplu olarak bulunması nedeniyle ikincil simetriktir. Başta bir ya da iki çift tentakül bulunur. Yalnız bir böbrek vardır. Genellikle serbest larva evresi yoktur. Tek tek bırakılan yumurtalar, karada yaşayanlarda kabuklu, fakat suyu geçirecek şekildedir.

Çok miktarda vitellüs içeren yumurtaları doğrudan doğruya gelişir. Eşey organları karmaşık ve çok çeşitli yapılıdır. Erginleştikten sonra, kabuk açıklığı, çıkıntı, diş ve karinalarla daraltılır. Operkulum genellikle yalnızca embriyonik evrede görülür.

Bitkilerle beslenirler. Genellikle küçük yapılıdırlar.

(24)

Karasal Pulmonata türleri özellikle insanlar tarafında tehdit edilen türlerdir.

Nemli bölge hayvanları olduklarından yayılma olanakları sınırlıdır. Dolayısıyla etkili bir biyotop değişimine çok duyarlıdırlar.

Ülkemiz sahip olduğu değişik coğrafi bölge ve iklim kuşakları nedeniyle iki kıtanın akciğerli salyangozları için geçiş bölgesi oluşturmaktadır. Bu da farklı tür ve alttür oluşumuna imkan vermiştir. Bu nedenle Türkiye’de yayılış gösteren akciğerli salyangoz türlerinin sayısının Avrupa kıtasında bulunan tür sayısından çok daha fazla olduğu varsayılmaktadır (Demirsoy, 1998).

(25)

2.1. Eskişehir İli ve Çalışma Alanı Hakkında Genel Bilgiler

Eskişehir, İç Anadolu’nun Yukarı Sakarya Bölümü’nün kuzeybatısında bulunur.

Kuzeyde, Batı Karadeniz, kuzeybatıda Marmara, güneybatıda İç Batı Anadolu bölgeleriyle çevrilidir. Güneyinde Afyon, güneydoğusunda Konya, doğu ve kuzeyinde Ankara, kuzeyinde Bolu, kuzeybatısında Bilecik, batısında Kütahya illeri bulunur. 29º 58 S ve 32º04 S doğu boylamları ile 39º06 S ve 40º09 S kuzey enlemleri üzerindedir. Deniz seviyesinden yüksekliği 792-810 metredir. İlin yüzölçümü 13.731 km2 dir (Albek, 1991).

İlin doğal yapısını Sakarya Nehri ve Porsuk Çayı havzalarındaki düzlükler ile bunları çevreleyen dağlar oluşturur. Havza düzlüklerini, kuzeyden Bozdağ-Sündiken Sıradağları, batı ve güneyden ise Türkmen Dağı, Yazılıkaya Yaylası ve Emirdağ çevreler. Yaklaşık % 22’sini dağların oluşturduğu ilin, yeryüzü şekilleri içinde ovaların payı % 26 dolayındadır (Etam, 1996).

Eskişehir’in en önemli dağları Kütahya-Eskişehir sınır bölgesinde bulunan Türkmen Dağları ile Sakarya Nehri’ne paralel gidip, kuzey eteklerinden Ankara sınırını oluşturan Bozdağ ve Sündiken Dağları, Seyitgazi içerisinde bulunan Kırgız Dağları Sivrihisar ilçesi içerisinde bulunan Horayır, Sarıkavak, Karaçal ve Çal Dağları’ndan ibarettir. Bu dağlar Eskişehir iklimine çeşitli yönlerden etki etmektedir (Çelikkanat, 1990).

Eskişehir ve çevresinin tarih öncesi çağlardan başlayarak yerleşim görmesinin en önemli nedeni il sınırları içinde yer alan bereketli Porsuk, Sarısu ve Yukarı Sakarya ovalarının varlığıdır. İldeki önemli vadiler Sakarya ve Porsuk vadileridir. Sakarya Vadisi’nin denizden yüksekliği yaklaşık 250 metre kadardır. Dolayısıyla bu vadide Eskişehir geneline göre daha ılıman bir iklim hüküm sürer. Porsuk Vadisi’nde ise Porsuk ve Sarısu ovaları yer alır.

Ege, Marmara ve İç Anadolu Bölgeleri arasında bir geçiş noktasında bulunan Eskişehir ilinde Ege ve İç Anadolu’ya özgü iklim özellikleri görülse de, sert bir kara iklimi hakimdir. Kışlar sert ve süreklidir. Yaz aylarında ise gündüzler sıcak geceler

(26)

serin geçer. Gece ve gündüz sıcaklıkları arasında büyük farklılıklar gözlenir. İlin yıllık ortalama sıcaklığı 11ºcivarındadır. Eskişehir İli’nde hakim olan kara iklimine karşın, Sarıcakaya Vadisi’nde Akdeniz iklimi özelliklerini gösteren mikroklima hakimdir (Kent Rehberi, 2002).

Eskişehir ili genel olarak İç Anadolu stepleriyle, Kuzey Anadolu ve bir ölçüde Batı Anadolu ormanlarının birbirine değdiği yerdir. Burada orman alanı biri kuzeyde Sündiken Dağları üzerinde, diğeri güneyde yüksek yerlerde adacıklar halindedir (Albek, 1991).

Orman bitkileri genellikle karaçam (Pinus nigra)’dır. Bazı bölümlerde ise Sarıçam (Pinus sylvestris) ve Meşe (Quercus cerris ve Quercus pubescens) ormanları da bulunmaktadır. Ayrıca düşük rakımlı kısımlarda Kızılçam (Pinus brutia)’lara rastlanmaktadır (Kent Rehberi, 2002).

Sündiken Dağları’nın Porsuk Vadisi’ne bakan güney yamaçları 1000 metreye kadar tamamen çıplaktır. 1000 metreden sonra meşe çalılıkları, daha sonra bodur meşeler başlar. 1300 metrenin üzerinde ise seyrek olarak karaçamlar bulunur.

Sündiken Dağları’nın Sakarya Vadisi yönüne bakılınca, bitki örtüsünde büyük değişiklikler görülür. Bu tarafta meşelerin yerini karaçamlar alır ve bunlar 1200 metreye kadar inerler. Bu orman Tandır-Dağküplü köyleri arasında çok geniş bir alanda oldukça sıktır. Bundan sonra yine meşeler yer alır. Yalnız 500 metreden itibaren meşelerin arasında kızılçamlar görülür. Bütün Sündiken Dağ sırası içinde sarıçamlar ancak Taştepe ve Mihalıççık civarına kadar 1700 metrede bulunmaktadır.

(27)

2. MATERYAL VE YÖNTEM

Bu çalışma Ocak-Nisan 2005 tarihleri arasında yapılan arazi çalışmalarına dayanarak Bozdağ ve Sündiken Dağları karasal gastropoda faunasını belirlemek amacıyla yapılmıştır.

Bu amaçla Bozdağ ve Sündiken Dağları’nda belirlenen 21 lokaliteden karasal gastropoda örnekleri toplanmıştır. Farklı biyotoplardan seçilmesine dikkat edilen lokaliteler Tablo 1’de verilmiştir. Ayrıca lokaliteler harita üzerinde gösterilmiştir (Harita 1).

Arazi çalışmaları, gastropoda örneklerinin doğada daha yoğun görüldüğü, zeminin nemli ve hava sıcaklığının düşük olduğu kış ve ilkbahar aylarında yapılmıştır.

Örnekler pens yardımıyla toplanmıştır. Sadece kabuğuna rastlanan canlı olmayan örnekler boş kavanozlara alınarak etiketlenmiş, canlı örnekler ise içinde % 70’lik alkol bulunan kavanozlara alınarak fikse edilmiş ve etiketlenmiştir.

Toplanan örnekler laboratuarda binoküler altında tür düzeyinde teşhis edildikten sonra ayrı ayrı kaplara alınarak etiketlenmiştir.

Örneklerin teşhisi ve diagnostik özelliklerinin belirlenmesinde Schütt, (1993;

2001)’den yararlanılmıştır. Ayrıca türlerin teşhisinde Süleyman Demirel Üniversitesi Burdur Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Zeki YILDIRIM’dan yardım alınmıştır.

(28)

Tablo 1. Örnek alınan lokaliteler Konum

No Lokaliteler Tarih

Enlem Boylam Yükseklik Gözlemler

1 Bozdağ Etekleri 26.01.2005 N 39º 54 S E 30º 35 S 1240 m

Hava yağışlı, toprak nemli, alan kireçli kayalarla kaplı.

Ayrıca çalılarda yer almış.

Örnekler kaya ve çalıların arasından toplandı.

2 Karadere Köyü 26.01.2005 N 39º 53 S E 30º 36 S 1280 m

Hava soğuk, örnek toplama sırasında yağmurlu, yer yer kar var. Toprak nemli, alan çalılık. Örnekler bitkilerin arasından toplandı.

3 Bozdağ Zirve 26.01.2005 N 39º 54 S E 30º 35 S 1320 m

Hava soğuk, yer yer kar var.

Toprak nemli. Arazi dağlık.

Örnekler çalı diplerinden ve taşlık alandan toplandı.

4 Kozkayı Köyü 19.02.2005 N 39º 53 S E 30º 30 S 1085 m

Hava soğuk, toprak nemli.

Lokalite ağaçlık ve çalılarla kaplı. Örnekler çalı

diplerinden toplandı.

5 Sulukaraağaç Köyü 19.02.2005 N 39º 54 S E 30º 28 S 1200 m

Hava soğuk, yer yer kar var.

Toprak nemli. Örnekler çim ve çalı diplerinden toplandı.

6 Hekimdağ Geçidi 26.01.2005 N 39º 54 S E 30º 33 S 1240 m

Hava soğuk, yer yer kar var.

Toprak nemli. Lokalite ağaçlık değil. Örnekler çalı diplerinden toplandı.

7 Atalan Köyü 19.02.2005 N 39º 58 S E 30º 31 S 860 m

Hava soğuk toprak nemli.

Örnekler alandaki ağaçların ve kayalıkların diplerinden toplandı.

8 Sakarılıca Köyü 26.01.2005 N 40º 01 S E 30º 34 S 228 m

Hava yağışlı, toprak nemli, alan ağaçlarla kaplı.

Örnekler ağaç diplerinden toplandı. Alanda büyük kireç kayalar mevcut.

9 Mayıslar Köyü 26.01.2005 N 40º 02 S E 30º 39 S 250 m

Hava yağışlı, toprak nemli.

Bölge ağaç ve çalıları kapsıyor.

10 Sarıcakaya 26.01.2005 N 40º 02 S E 30º 37 S 220 m

Hava soğuk, toprak nemli.

Örnekler yol kenarındaki ağaç diplerinden ve taşların arasından toplandı.

11 Dağküplü 26.01.2005 N 39º 59 S E 30º 41 S 780 m

Hava yağışlı, toprak nemli.

Örnekler bitki örtüsünün az olduğu kireç kayalıkların yakınlarından toplandı.

(29)

12 Çatacık Orman İşletme Müdürlüğü Girişi

19.03.2005 N 39º 50 S E 31º 07 S 860 m

Hava sıcak, toprak kuru.

Lokalite çalı ve taşlarla kaplı. Örnekler çalı diplerinden toplandı.

13 Ağaçhisar Köyü 19.03.2005 N 39º 55 S E 31º 08 S 1190 m

Hava sıcak, toprak kuru.

Arazi ağaç ve çalılarla kaplı.

Örnekler taş, çalı ve ağaç diplerinden toplandı.

14 Taşlıburun Orman

Deposu Çevresi 19.03.2005 N 39º 55 S E 31º 08 S 1180 m

Hava sıcak, toprak kuru.

Örnekler ağaç diplerinden, bitki topluluklarının

arasından ve yol kenarındaki kireçli taşların çevresinden toplandı.

15 Otluk Köyü 19.03.2005 N 40º 01 S E 31º 08 S 1300 m

Hava soğuk, kar var, toprak nemli. Alan çorak, çalılar hakim. Örnekler çalı diplerinden toplandı.

16 Doğanoğlu Köyü 06.04.2005 N 39º 49 S E 31º 12 S 870 m

Hava sıcak, toprak kuru.

Bölge çalılık, ağaç yok.

Örnekler çalı diplerinden ve taşların çevresinden toplandı.

17 Kayı Köyü 06.04.2005 N 39º 50 S E 31º 24 S 1070 m

Hava sıcak, toprak kuru.

Bölgeye çalılar hakim.

Örnekler çalı diplerinden toplandı.

18 Belen Köyü 06.04.2005 N 39º 53 S E 31º 31 S 1330 m

Hava serin, yer yer kar var, toprak nemli. Bölge

ormanlık ve bol çalı mevcut.

Örnekler ağaç ve çalı diplerinden toplandı.

19 Kavak Köyü 06.04.2005 N 39º 55 S E 31º 38 S 770 m

Hava ılık, toprak kuru.

Alanda ağaç miktarı az.

Örnekler çalı ve otların diplerinden toplandı.

20 Beyköy 06.04.2005 N 39º 56 S E 31º 37 S 630 m

Hava ılık, toprak kuru. Az miktarda kısa boylu ağaç ve yoğun olarak çalılar ve kayalar mevcut. Örnekler çalı ve otların diplerinden toplandı.

21 İkizafer Köyü 06.04.2005 N 39º 57 S E 31º 31 S 880 m

Hava sıcak, toprak kuru, bol miktarda çalılık, alana hakim. Örnekler taş aralarından, çalı ve ağaç diplerinden toplandı.

(30)

1 BOZDAĞ ETEKLERİ 2 KARADERE KÖYÜ 3 BOZDAĞ ZİRVE 4 KOZKAYI KÖYÜ

5 SULUKARAAĞAÇ KÖYÜ 6 HEKİMDAĞ GEÇİDİ 7 ATALAN KÖYÜ 8 SAKARILICA 9 MAYISLAR KÖYÜ 10 SARICAKAYA 11 DAĞKÜPLÜ 12 ÇATACIK ORMAN İŞL GİRİŞİ 13 AĞAÇHİSAR

14 TAŞLIBURUN ORMAN DEPOSU

15 OTLUK KÖYÜ 16 DOĞANOĞLU KÖYÜ 17 KAYI KÖYÜ

18 BELEN KÖYÜ 19 KAVAK KÖYÜ 20 BEYKÖY

21 İKİZAFER KÖYÜ

Harita 1. Örnek toplanan lokaliteler

(31)

3. BULGULAR

Çalışma boyunca Bozdağ ve Sündiken Dağları’nda belirlenen 21 lokaliteden toplam 722 adet karasal gastropoda örneği toplanmıştır. Toplanan örneklerin teşhisi sonucunda Pulmonata altsınıfında incelenen 3 familyaya dahil 11 cinse ait 12 tür ve 5 alttür bulunmuştur.

Tespit edilen türlerin lokalitelere göre dağılımı bir tablo halinde verilmiştir (Tablo 2). Ayrıca belirlenen türler, bulundukları lokalitelere göre örnek sayıları ile beraber ayrı bir tabloda gösterilmiştir (Tablo 3).

(32)

Tablo 2. Çalışma alanında tespit edilen türler

No Lokalite Adı Tür Adı

1 Bozdağ Etekleri Chondrus zebra tantalus

Xerolenta obvia obvia

2 Karadere Köyü Metafruticicola proclivis

Xerolenta obvia obvia

3 Bozdağ Zirve

Chondrula microtragus tricuspidata Helix pathetica

Xerolenta obvia obvia

4 Kozkayı Köyü Xerolenta obvia obvia

5 Sulukaraağaç Köyü Monacha solidior

Zebrina detrita

6 Hekimdağ Geçidi Xerolenta obvia obvia

7 Atalan Köyü Helix pathetica

Zebrina detrita

8 Sakarılıca Köyü

Chondrus zebra tantalus Metafruticicola proclivis Monacha solidior

Xerolenta obvia obvia

9 Mayıslar Köyü Xerolenta obvia obvia

10 Sarıcakaya

Chondrus zebra tantalus Metafruticicola proclivis Xerolenta obvia obvia

11 Dağküplü Chondrus zebra tantalus

Monacha solidior 12 Çatacık Orman İşletme Müdürlüğü

Girişi Xerolenta obvia obvia

13 Ağaçhisar Köyü

Chondrus zebra tantalus Mastus etuberculatus Pseudochondrula seductilis Xerolenta obvia obvia

(33)

14 Taşlıburun Orman Deposu Çevresi

Chondrus zebra tantalus Helix pathetica

Pseudochondrula seductilis Xerolenta obvia obvia Zebrina detrita

15 Otluk Köyü Monacha solidior

16 Doğanoğlu Köyü Helix pathetica

Xerolenta obvia obvia

17 Kayı Köyü Xerolenta obvia obvia

18 Belen Köyü Monacha solidior

19 Kavak Köyü

Helicopsis subcalcarata subcalcarata Metafruticicola proclivis

Pseudochondrula seductilis Tacheopsis nicaeensis

20 Beyköy

Helicopsis subcalcarata subcalcarata Helix cincta anatolica

Monacha solidior Xerolenta obvia obvia

21 İkizafer Köyü

Chondrus zebra tantalus

Helicopsis subcalcarata subcalcarata Pseudochondrula seductilis

Xerolenta obvia obvia

(34)

Tablo 3. Tespit edilen türlerin bulundukları lokalitelere göre dağılımı ve sayıları

Tür Adı Lokalite Adı Birey

Sayısı

Chondrula microtragus tricuspidata Bozdağ Zirve 1

Ağaçhisar Köyü 2

Bozdağ Etekleri 3

Dağküplü 4

İkizafer Köyü 2

Sakarılıca Köyü 1

Sarıcakaya 4

Chondrus zebra tantalus

Taşlıburun Orman Deposu Çevresi 1

Beyköy 2

İkizafer Köyü 19

Helicopsis subcalcarata subcalcarata

Kavak 13

Helix cincta anatolica Beyköy 1

Atalan Köyü 2

Bozdağ Zirvesi 2

Doğanoğlu Köyü 1

Helix pathetica

Taşlıburun Orman Deposu Çevresi 6

Mastus etuberculatus Ağaçhisar Köyü 1

Karadere Köyü 10

Kavak Köyü 14

Sakarılıca Köyü 6

Metafruticicola proclivis

Sarıcakaya 7

Belen Köyü 51

Beyköy 3

Dağküplü 1

Otluk Köyü 4

Sakarılıca Köyü 2

Monacha solidior

Sulukaraağaç Köyü 9

Ağaçhisar Köyü 3

İkizafer Köyü 4

Kavak Köyü 7

Pseudochondrula seductilis

Taşlıburun Orman Deposu Çevresi 2

Tacheopsis nicaeensis Kavak Köyü 24

(35)

Ağaçhisar Köyü 35

Beyköy 4

Bozdağ Etekleri 56

Bozdağ Zirve 25

Çatacık Orman İşletme Müdürlüğü

Girişi (Bozan Çıkışı) 16

Doğanoğlu Köyü 27

Hekimdağ Geçidi 9

İkizafer Köyü 80

Karadere Köyü 52

Kayı Köyü 84

Kozkayı Köyü 11

Mayıslar Köyü 27

Sakarılıca Köyü 8

Sarıcakaya 31

Xerolenta obvia obvia

Taşlıburun Orman Deposu Çevresi 1

Atalan Köyü 5

Sulukaraağaç Köyü 25

Zebrina detrita

Taşlıburun Orman Deposu Çevresi 14

(36)

Sınıflandırılmaları

Regnum: Animalia (Hayvanlar)

Subregnum: Eumetazoa (Doku ve organları olan gerçek çok hücreliler) Filum: Mollusca (Yumuşakçalar)

Classis: Gastropoda (Salyangozlar) Subclassis: Pulmonata

Ordo: Stylommatophora Familia: Buliminidae

Genus: Zebrina

Species: Z. (Zebrina) detrita MÜLLER, 1774 Genus: Chondrula

Subspecies: C. (Chondrula) microtragus tricuspidata KÜSTER, 1846 Genus: Mastus

Species: M. etuberculatus FRAUNFELD, 1867 Genus: Chondrus

Subspecies: C. (Chondrus) zebra tantalus L. PFEIFFER, 1868 Genus: Pseudochondrula

Species: P. seductilis ROSSMASSLER, 1837

(37)

Familia: Helicidae Genus: Helix

Species: H. (Pelasga) pathetica MOUSSON, 1854

Subspecies: H. cincta anatolica KOBELT, 1891 Genus: Tacheopsis

Species: T. nicaeensis FERUSSAC, 1820 Genus: Helicella

Subspecies: Xerolenta obvia obvia MENKE, 1828 Genus: Helicopsis

Subspecies: H. (Helicopsis) subcalcarata subcalcarata NAEGELE, 1903

Familia: Hygromiidae Genus: Metafruticicola

Species: M. (Metafruticicola) proclivis E. MARTENS, 1889 Genus: Monacha

Species: M. solidior MOUSSON, 1863

(38)

3.1. Tespit Edilen Türler

Zebrina (Zebrina) detrita MÜLLER, 1774

1774 Helix detrita, MÜLLER

1940 Zebrina detrita detrita, FORCART 1940 Zebrina detrita cilicica, FORCART 1940 Zebrina detrita mea, FORCART

Taksonomik özellikleri: Kabuk sağa doğru kıvrımlı (dekstral); konik-yumurta şeklinde, aralık biçimde göbekli, yaklaşık olarak yedi adet spiral tur var; ilk turlar düzenli spiral şeklinde, son tur küt inmekte; başlangıçtan itibaren pürüzlü, düzensiz, dikey çapraz şekilli, parlak, gri beyaz veya krem renginde çizgili; çoğunlukla saydam olarak rastlanmakta; açık dudaklı, ağız yapısı düz ve kıvrımsız, sadece göbekte genişlemektedir. Yüksekliği; 18 ± 6 mm (Schütt, 1993).

Yaşam alanı: Kurak, aydınlık, kireçli bölgeler, açık ve kısa çimler, üzüm bağları (Schütt, 1993).

Türkiye’deki yayılışı: Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri hariç tüm ülkede bulunmakta, ülkenin iç bölgelerinde 31 mm büyüklüklere kadar görülmekte (Schütt, 1993).

Genel yayılışı: Güney İngiltere’den Güney Avrupa’ya oradan Asya’ya kadar, Almanya’nın dağlık kısımlarında (Schütt, 2001).

Şekil 6- Zebrina (Zebrina) detrita MÜLLER,

(39)

Şekil 7- Chondrula (Chondrula) microtragus tricuspidata KÜSTER, 1846

Chondrula (Chondrula) microtragus tricuspidata KÜSTER, 1846

1846 Pupa tricuspidata, KÜSTER in MARTINI & CHEMNITZ 1855 Buliminus levaillantianus, BOURGUIGNAT

1898 Buliminus (Chondrulus) fovecollis, O. BOETTGER

1940 Chondrula (Chondrula) microtraga tricuspidata, FORCART

Taksonomik özellikleri: Kabuk uzatılmış yumurta şeklinde, kuleye benzer biçimde;

koyu boynuz renkte, düz, parlak, şeffaf hafif çizgili; çabuk büyüyen ve hafif eğri turlardan sonuncusu alta doğru genişlemiş, ucu sivri ve yuvarlak; ağız düz konveks değil, tersine konkav ve eğri (Schütt, 2001). Ağız yapısı hariç dış kabuğu tipik alt türü olan Chondrula microtragus microtragus ile aynıdır. Chondrula microtragus tricuspidata’nın farkı ağız kenarındaki dudakların çok belirgin olmamasıdır.

Yüksekliği; 10,0 ± 1,3 mm (Schütt, 1993).

Yaşam alanı: Kireçli ve taşlık alanlar (Schütt, 2001).

Türkiye’deki yayılışı: Marmara, Ege, İç Anadolu Bölgeleri. Bu alt türün yayılma merkezi Anadolu’nun batı bölümüdür ama Türkiye’nin Avrupa bölgesinde de rastlanmıştır (Schütt, 2001).

Genel yayılışı: Anadolu’dan Lübnan’a kadar (Schütt, 2001).

(40)

Şekil 8- Mastus etuberculatus FRAUENFELD,1867

Mastus etuberculatus FRAUENFELD, 1867

1867 Ena etuberculata, FRAUENFELD

1940 Chondrula (Mastus) etuberculata, FORCART 1976 Mastus pupa etuberculatus, HELLER

Taksonomik özellikleri: Kabuk sağa doğru kıvrımlı, uzunlamasına oval, küre şeklinde kabarık, belirgin göbekli; hafif şeritli turlar biraz derin ve açık renkli; kabuk yüzeyi düzensiz çizgili, kahve renkli; ağzı oval, açık renkte dudaklı, çoğunlukla tırtıksız, sivri kamburlu; ağız kenarında oldukça genişlemektedir. Yüksekliği; 12,5 ± 1,5 mm (Schütt, 1993).

Yaşam alanı: Kireç ve kırma taşların arası (Schütt, 1993).

Türkiye’deki yayılışı: Ege ve Akdeniz Bölgeleri (Yıldırım, 2002).

Genel yayılışı: Yunanistan (Yıldırım, 2002).

(41)

Şekil 9- Chondrus (Chondrus) zebra tantalus PFEIFFER, 1868

Chondrus (Chondrus) zebra tantalus PFEIFFER, 1868

1868 Bulimus tantalus, L. PFEIFFER 1940 Chondrus zebra tantalus, FORCART

Taksonomik özellikleri: Kabuk sağa doğru kıvrımlı, silindirik-konik, aralık biçimde göbekli; kabuk rengi beyaz ve koyu dikey çizgili; turlar beyaz ve yamuk çizgilerden, düzensiz kıvrımlara gitmekte, hatta çoğunlukla hafif olarak enine çizgili ve bundan dolayı da dış kabuğu ince kafesli olarak görünmekte; ağzı yumurta şeklinde, yukarısı kütleştirilmiştir. Yüksekliği; 12 ± 3 mm (Schütt, 1993).

Yaşam alanı: Kireç kayaların yakınları, kumlu topraklar, taşların altı (Schütt, 1993).

Türkiye’deki yayılışı: Marmara, Ege, İç Anadolu ve Karadeniz Bölgeleri (Yıldırım, 2002).

Genel yayılışı: Yunanistan’dan Ege Adaları’na kadar (Yıldırım, 2002).

(42)

Şekil 10- Pseudochondrula seductilis ROSSMASSLER, 1837

Pseudochondrula seductilis ROSSMASSLER, 1837

1837 Pupa seductilis, ROSSMASSLER 1853 Bulimus scapus, L. PFEIFFER

1880 Buliminus (Chondrulus) kamarowi, O.BOETTGER 1883 Buliminus (Chondrula) incertus, RETOWSKI 1978 Pupa seductilis, SCHILEYKO

1988 Imparietula seductilis seductilis, BANK 1998 Pseudochondrula seductilis, SCHILEYKO

Taksonomik özellikleri: Kabuk sola doğru kıvrımlı (sinistral), uzatılmış, açık göbekli;

kabuk yüzeyi ince eğimli olarak çizgili, mat parlak, rengi koyu kahverengi; turlardan embriyon olan küçük, düz ve diğer şeritler arasından belli olmamakta; turlar kemer biçiminde, oyukları derin; ağzı oval, yukarısı küttür. Yüksekliği; 11 ± mm (Schütt, 1993).

Yaşam alanı: Kireçli kayalıklarda yaşar, ormanlık arazide bulunmaz (Schütt, 1993).

Türkiye’deki yayılışı: Marmara, Akdeniz, Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgeleri.

Geniş ve hafif dişli olan alt türü Pseudochondrula seductilis incerta Karadeniz kıyılarında ve Kayseri’de, kuvvetli ve uzun alt türü olan Pseudochondrula seductilis scapa Amasya’da, silindirik alt türü olan Pseudochondrula seductilis cylindrata Malatya’da, yuvarlak ve yüksek şeritleri olan Pseudochondrula seductilis kamarowi alt türü Kars bölgesinde (Schütt, 1993).

Genel yayılışı: Karadeniz havzasından Kayseri’ye kadar (Yıldırım, 2002).

(43)

Şekil 11- Helix (Pelasga) pathetica MOUSSON, 1854

Helix (Pelasga) pathetica MOUSSON, 1854

1854 Helix pathetica, MOUSSON 1860 Helix pathetica, ALBERS

1905 Helix (Helicogena) pathetica, KOBELT

1905 Helix (Helicogena) pathetica armenica, KOBELT

Taksonomik özellikleri: Kabuk oldukça ince, küre şeklinde basık ve küçük bir aralığa kadar göbekli; çok ince çizgili, yarı şeffaf, beş tane açık kahverengi-kırmızı derin tur mevcut, turlardan sonuncusu büyük ve enine doğru genişlemekte; küt ve oldukça büyük bir apeks bulunur; ağzı meyilli ve yumurta biçiminde oval, içi parlak beyaz, saydam bantlı, keskin, beyaz dudaklı; alt tarafı uzatılmış ve dudak biraz eğik olarak kenara dayalı; kıvrımlar ve basıklar bulunmamaktadır. Yüksekliği; 24 ± 3 mm (Schütt, 1993).

Yaşam alanı: Orta yükseklikteki sıra dağlar ve kireçli zemin (Schütt, 1993).

Türkiye’deki yayılışı: İç Anadolu ve Karadeniz Bölgeleri’ne endemik (Yıldırım, 2002). Bu tür İç Anadolu Bölgesi’nin doğusunda yer alır. Çok nadir rastlanan bir türdür (Schütt, 1993).

(44)

Şekil 12- Helix cincta anatolica KOBELT, 1891

Helix cincta anatolica KOBELT, 1891

1891 Helix (Pomatia) cincta anatolica, KOBELT 1893 Helix (Pomatia) cincta trojana, KOBELT 1896 Pomatia epidaphne, KOBELT & ROLLE 1903 Helix (Helicogena) mississiensis, KOBELT 1939 Helix cincta anatolica, KNIPPER

Taksonomik özellikleri: Kabuk orta boyda, dayanıklı, küre şeklinde; dış yüzeyi pürüzlü ama parlak, açık kahverenginde; ilk başta hızlı artan turlar son olarak basık ve yukardan aşağı doğru gelmekte; ağız ay biçimde, kenarı düz, alt tarafı geniş, göbeksiz, kolumella tarafından yuvarlatılmış; ağız kahverengidir. Yüksekliği; 37 ± 4 mm, nadiren daha büyük boyutlara rastlanmaktadır (Schütt, 1993).

Yaşam alanı: Deniz iklimin etkisindeki bölgeler, alçak ve nemli zemin (Schütt, 1993).

Türkiye’deki yayılışı: Marmara, Ege, Akdeniz ve Karadeniz Bölgeleri (Yıldırım, 2002).

Genel yayılışı: Kuzey İtalya’dan başlayarak Balkanlar ve Ege üzerinden Batı ve Güney Anadolu’dan Lübnan’a kadar (Yıldırım, 2002).

(45)

Şekil 13- Tacheopsis nicaeensis FERUSSAC, 1820

Tacheopsis nicaeensis FERUSSAC, 1820

1820 Helix nicaeensis, FERUSSAC 1860 Helix aimophila, BOURGUIGNAT 1883 Helix aimophila tychihatscheffi, KOBELT 1903 Helix (Tachea) triangula, KOBELT 1989 Tacheopsis nicaeensis, SCHÜTT & SUBAI

Taksonomik özellikleri: Kabuk orta boyda, küre-konik biçiminde, dayanıklı, orta genişlikte, yarısını göbek kaplamakta; düzensiz çizgili, beyazdan koyu kırmızıya kadar renklenmeler gözlenir; apeksi düzdür, baştan itibaren beş tur bulunur. En sonuncusu büyük, yuvarlak, fakat alt tarafında hafif düzleşmiş; ağız yamuk, ağız kenarı başlama yerinde biraz daha kalın, bazal kenarı kısa kıvrımlı, keskin eğimli şekilde yükselmektedir. Yüksekliği; 28 ± 3 mm (Schütt, 1993).

Yaşam alanı: Nemli ve alçak arazi, çalıların ve otların arası, alçak nehirler (Schütt, 1993).

Türkiye’deki yayılışı: Marmara ve Akdeniz Bölgesi için endemik (Yıldırım, 2002).

(46)

Şekil 14- Xerolenta obvia obvia MENKE, 1828

Xerolenta obvia obvia MENKE, 1828

1828 Helix obvia, MENKE

1973 Helicella (Helicella) obvia, HUDEC

1975 Helicella (Helicella) obvia, GITTENBERGER 1979 Helicella obvia, KERNEY & CAMERON 1988 Xerolenta obvia, HAUSDORF

Taksonomik özellikleri: Kabuk düz, kıvrımların üstünde aşırı bastırılmış ve 5 ila 6 arasında düz kıvrılmakta; kalın kabuklu göbeği geniş; ağız hafif elips ve belirgin dudakları yok; ağza doğru ilerlerken yüksekliği sabit, saydam olmayan beyaz kabuğu özellikle alt ve üst çevresinde, hemen hemen düz, ince, sık kahverengi ve düzenli çizgilidir. Xeropicta türlerine göre farkı burgulu mikro kabartmasının olmamasıdır.

Yüksekliği; 17 ± 3 mm (Schütt, 1993).

Yaşam alanı: Kurak, aydınlık, kumlu ve yüksek yerler, çayırlar, yaylalar (Schütt, 1993).

Türkiye’deki yayılışı: Marmara, Ege, İç Anadolu ve Karadeniz Bölgeleri. Türkiye’de, Avrupa’da rastlandığı kadar çok rastlanılmamaktadır. Türkiye’de çoğunlukla Xeropicta yaygındır (Schütt, 1993).

Genel yayılışı: Güney Avrupa (Yıldırım, 2002).

(47)

Şekil 15- Helicopsis (Helicopsis) subcalcarata subcalcarata NAEGELE, 1903

Helicopsis (Helicopsis) subcalcarata subcalcarata NAEGELE, 1903

1903 Helix (Jacosta) subcalcarata, NAEGELE 1936 Helicella (Jacosta) multigradata, HAAS

1990 Helicopsis subcalcarata subcalcarata, HAUSDORF

Taksonomik özellikleri: Kabuk küçük ve sert, mercek şeklinde baskılı; beyaz, geniş göbekli; düzenli olarak artan 5 tur, alttaki tur üsttekine göre daha belirgin; son tur yukardan aşağıya doğru hafif bir biçimde ağız yönünde inmekte; ağız yamuk, yuvarlaksı, ağız kenarı düz, basittir. Yüksekliği; 8 ± 1 mm (Schütt, 1993).

Yaşam alanı: Kireçli, kuru zemin (Schütt, 1993).

Türkiye’deki yayılışı: Marmara ve İç Anadolu Bölgesi için endemik (Yıldırım, 2002).

(48)

Şekil 16- Metafruticicola (Metafruticicola) proclivis MARTENS, 1889

Metafruticicola (Metafruticicola) proclivis MARTENS, 1889

1889 Helix (Fruticicola) proclivis, MARTENS 1891 Helix (Latonia) proclivis, KOBELT 1902 Helix (Fruticicola) proclivis, STURANYS 1902 Helix (Fruticicola) redtenbacheri, STURANY 1936 Theba (Theba) proclivis, GERMAIN

1936 Metafruticicola proclivis, FUCHS & KAUFEL 1996 Metafruticola redtenbacheri, SCHÜTT

1997 Metafruticicola ( Metafruticicola) proclivis, FRANK

Taksonomik özellikleri: Kabuk küre şeklinde basık, dar göbekli, yarı şeffaf boynuz renginde; ince büyüyen turlarbulunur; dudak dışa doğru yarı şeffaf; ağız kenarı keskin, çok az dışa doğru kıvrımlı; kabuk tek renkte gri kahverengidir. Yüksekliği; 12 ± 2 mm (Schütt, 1993).

Yaşam alanı: Bitki topluluklarının arası ve kireçli zemin (Schütt, 1993).

Türkiye’deki yayılışı: Ege Bölgesi (Çoğunlukla, Ege Bölgesi’nin doğusundaki adalarda, Manisa ve İzmir taraflarında) (Schütt, 1993).

(49)

Şekil 17- Monacha solidior MOUSSON, 1863

Monacha solidior MOUSSON, 1863

1863 Helix schuberti solidior, MOUSSON 2000 Monacha (Monacha) solidior, HAUSDORF 2001 Monacha (Monacha) solidior, SCHÜTT

Taksonomik özellikleri: Kabuk orta büyüklükte, koni biçiminde küresel yapıya sahip;

spiral kabukta çizgi belirgin olup, beyazımsı kahverengimsi renkte, parlak; kabuğun üstü soyulur; ağız sivri ve güçlüdür. Kabuk yüksekliği 5-7,7 mm (Schütt, 2001).

Türkiye’deki yayılışı: Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul, Kocaeli, Balıkesir, Bursa, İzmir, Bilecik, Denizli, Isparta, Burdur (Schütt, 2001).

(50)

4. TARTIŞMA VE SONUÇ

Bozdağ ve Sündiken Dağları karasal gastropoda faunasını belirlemek amacıyla yapılan bu çalışma boyunca sözkonusu alanda belirlenen 21 lokaliteden toplam 722 adet örnek toplanarak incelenmiştir.

Örneklerin determinasyonu sonucunda Pulmonata altsınıfı içinde incelenen 3 familyadan 11 cinse ait 12 tür ve 5 alttür tespit edilmiştir.

Çalışma bölgesinde en sık rastlanan alttür Xerolenta obvia obvia’dır. Bu alttür 21 lokalitenin 15’inde tespit edilmiştir.

Tür çeşitliliği bakımından en zengin lokalite 5 tür ve 2 alttür ile Taşlıburun Orman Deposu Çevresi’dir. En az tür tespit edilen lokaliteler ise sadece bir tür bulunan Belen Köyü, Kayı Köyü, Otluk Köyü, Çatacık Orman İşletme Müdürlüğü Girişi, Mayıslar Köyü, Hekimdağ Geçidi ve Kozkayı Köyü lokaliteleridir.

Salyangozların birincil olarak zeminin ya da bitkilerin üstünde beslendiği bildirilmiştir (Demirsoy, 1998; Taştan, 2004). Tür çeşitliliği bakımından en zengin lokalite olan Taşlıburun Orman Deposu Çevresi, hem kireçli taşları, hem de bitki topluluklarını bir arada bulundurmaktadır. Farklı türlerin bu bölgeyi tercih etmelerinin nedeninin, lokalitenin, türlerin hem CaCO3 gereksinimlerini, hem besin isteklerini karşılaması olduğu sanılmaktadır. Ayrıca bölge yerleşim yerlerine uzak ve dolayısıyla insan tahribatına açık olmayan bir alandır. Bu durumun lokalitenin daha fazla sayıda tür barındırmasının nedenlerinden biri olduğu düşünülmektedir.

Xerolenta obvia obvia çalışılan bölgede hem en sık rastlanılan, hem de örnek sayısı en fazla olan alttürdür. Özellikle Kayı ve İkizafer Köyleri’nde fazla sayıda örnek tespit edilmiştir. Bu durumun ortaya çıkmasında sözkonusu lokalitelerin, alttürün ekolojik isteklerini karşılayabilir özellikte olmasının etkili olduğu sanılmaktadır.

Alttürün kurak, aydınlık ve yüksek yerlerle, kumlu zeminde, çayırlarda ve yaylalarda bulunduğu bildirilmektedir (Schütt, 1993). Çalışılan lokalitelerde örnekler, kurak, yüksek yerlerin, çayırların yanı sıra taşların, çalı ve ağaçların arasında ve nemli toprakta

Referanslar

Benzer Belgeler

Otel işletmelerine ait faaliyet oranların kullanım sıklığı bağlamında yapılan değerlendirmede olduğu gibi önem dereceleri bağlamında da yapılan değerlendirme

14 Çalışma grubumuzda yer alan olgular adli otopsi olguları arasından seçilmiş olsa da tespit edi- len bebek ölümlerinin orijinlerini incelediğimizde, litera- tür ile

Ağaçören Toplam Nüfusu (2011): 9.995 Ağaçören Toplam Nüfusu (2012): 9.379 Ağaçören nüfusuna kayıtlı olmayıp Ağaçören‟de ikamet eden kişi sayısı: 935

Bu çalışmada, Ege Bölgesi’nde, Ege Üniversitesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Mikrobi- yoloji ve Klinik Mikrobiyoloji,

Ege Bölgesi İzmir, Manisa, Denizli, Muğla ve Çanakkale illeri bağ alanlarında 1997-2004 yılları arasında yürütülen bu araştırma ile, bağlarda zarar yapan

Buna göre Gastropoda sınıfından, Prosobranchia alt sınıfına ait beş tür (Theodoxus fluviatilis, Theodoxus anatolicus, Viviparus viviparus, Bithynia

Osmanlı Devleti’nde mali sisteme önem verilmesine ve vergi sisteminin esnek bir yapı arz etmesine rağmen vergi isyanlarının (Celali İsyanları, Patrona Halil İsyanı,

tentaculata salyangozunun total vücut lipitleri ile fosfolipit ve nötral lipit fraksiyonlarının yağ asiti kompozisyonu araştırıldı.. Yağ asiti analizlerinde, ince