Purdue Üniversitesi araştırmacılarının yaptığı çalışmada “hafızadaki bilgiyi geri çağırma alıştırması” ve “kavram haritala-rı kullanarak detaylandıharitala-rıcı çalışma” yön-temleri karşılaştırılıyor.
Karpicke ve arkadaşları tarafından ger-çekleştirilen bu çalışmada 200 öğrenci çe-şitli bilim dallarıyla ilgili konuları öğren-meye çalışıyor. Öğrenciler iki gruba ayrılı-yor. Bir grup verilen kaynaktaki kitaba ba-karak ve konuyu kavram haritaları ve akış şemaları kullanarak öğrenmeye çalışırken diğer grup hafızasındaki konuyla ilgili bil-gileri geri çağırma yöntemiyle çalışıyor. Bunu gerçekleştirirken önce verilen kay-naktaki bilgiyi okuyor, ardından kaynakla-rını bir kenara koyup yani kaynaktan ba-ğımsız bir şekilde bilgileri hatırlamaya ça-lışıyorlar.
Kısa bir ön çalışma evresinden sonra her iki gruba yapılan testler sonucunda iki grubun da hatırladığı bilginin eşit olduğu görülüyor. Fakat bir hafta sonra, uzun sü-reli öğrenim düzeylerinin değerlendiril-mesi için tekrar çağırıldıklarında, bilgiyi daha uzun süre akılda tutmak konusun-da, hafızadan geri çağırma yöntemiyle lışan grubun kavram haritaları çizerek ça-lışan gruptan % 50 oranında daha iyi oldu-ğu görülüyor.
Bu çalışmada öğrencilere belirli kav-ramlarla ilgili sorular ve ayrıca bu kavram-larla ellerindeki kaynakta doğrudan veril-meyen başka kavramlar arasında bağlan-tı kurmaya yönelik sorular soruluyor. An-lamlı öğrenmeye yönelik olan bu test de-ğerlendirildiğinde, hafızadaki bilgiyi geri çağırma yöntemiyle çalışanların detaylan-dırma yöntemiyle çalışanlardan daha iyi öğrendiği ortaya çıkıyor.
Ayrıca Karpicke’nin bu çalışmadaki gözlemlerine göre, çalışırken kaynak ki-tapları önünde olan öğrenciler, konuyu aslında olduğundan daha iyi bildiklerini zannediyorlar. Karpicke’ye göre öğrenciler hangi yöntemin öğrenmede daha iyi bir yöntem olduğunu her zaman doğru kesti-remiyor. Bu nedenle hangi yöntemin ken-dileri için daha iyi olduğunu değerlendi-rirken yanılgıya düşebiliyorlar.
Karpicke’ye göre, kavram haritalarıy-la detayharitalarıy-landırarak çalışarak öğrenme yön-teminin herhangi bir dezavantajı yok. An-cak bu çalışma, bilgiyi geri çağırma yönte-minin bilimsel kavramları öğrenmede da-ha etkili olduğunu ortaya koyuyor.
Buzlanmaya Karşı
Nanoteknolojik
Çözüm
Oğuzhan Vıcıl
B
uzlanmanın hava ve kara yolu ulaşı-mını olumsuz etkilemek, altyapı hiz-metlerinde, örneğin elektrik dağıtımında aksamalara sebep olmak, dış ortam koşul-larında çalışan ekipmanlara zarar vermek gibi birçok olumsuz etkisi vardır. Buz-dan korunmaya yönelik iki temel yakla-şım vardır. İlki buzlanmanın önlenmesi-ne yöönlenmesi-nelik çalışmalar, yani buz taönlenmesi-necikle- tanecikle-rinin yüzeye yapışmasını ve bu sayede buz oluşumunu önlemeye yönelik yöntemler-dir. İkincisi ise, buzlanmanın giderilmesi-ne yögiderilmesi-nelik çalışmalardır. Klasik yöntemle-rin arasında en yaygın olanları, buzlanma derecesini düşüren tuz veya çeşitli kimya-sal maddelerin kullanımı ve ısıtmadır.ACS Nano Kasım ayı internet
baskı-sında yayımlanan güncel bir çalışma, ge-leneksel yöntemlerden farklı olarak buz-lanmaya karşı nanoteknolojik bir çözüm öneriyor. Isıtma, tuzlama ve bazı kimya-sal maddelerin kullanılması gibi gelenek-sel yöntemler çoğunlukla tatmin edici so-nuçlar üretseler de ideal çözüm sunmak-tan uzaklar. Çoğunlukla geçici etkisi olan bu yöntemler aynı zamanda kullanılan
kimyasal maddeler nedeniyle hem uygu-landıkları yüzeye zarar verebiliyorlar hem de çevreye zararlı etkileri olabiliyor.
Harvard Üniversitesi’nden Joanna Aizenberg’in liderliğinde gerçekleştiri-len bu bilimsel çalışmada, nanoteknoloji kullanılarak daha en baştan buzlanmanın önüne geçilmesi amaçlanıyor. Yeni oluş-maya başlayan buz damlacıkları, yüzeye çarptıkları anda dağılıp yayılırlar ve yüze-ye sımsıkı tutunurlar. Bu da daha fazla buz damlacığının yüzeye yapışıp kalması için uygun ortam oluşturur. Mikron büyüklü-ğünde özel geometrik desenler içeren ye-ni geliştirilmiş yüzeyler ise, buz damlacık-larının yüzeye çarpıp sıçramasına sebep oluyor. Bu sayede buz damlacıkları yüzey-de yer eyüzey-demiyor ve birbirlerine yapışıp buz tabakası haline gelemiyorlar.
Aizenberg ve ekibi, geliştirdikleri na-nodesenli yüzeyin etkinliğini düşük sıcak-lıklarda sınadılar ve -30 santigrat derece-ye kadar buz oluşmasının önlenebildiği-ni gösterdiler. Daha düşük sıcaklılarda ise, bu etki kaybolmaya başlıyor. Buna karşın, özel nanodesene sahip yüzeylerde oluşan buzun yerinden sökülebilmesi için, nor-mal yüzeyler için gerekenin onda biri ka-dar bir kuvvet gerekiyor. Bu da buzlanma sonrası çözümler için ayrı bir avantaj sağ-lıyor.
Çalışmanın ilk sonuçları oldukça önem-li bulgular barındırsa da ürünün ticari ha-le gelmesi için hâlâ birtakım çalışmalara ih-tiyaç var. Harvard’lı araştırmacılar şimdi-lerde, geliştirilen özel yüzeyin dış koşulla-ra bağlı olakoşulla-rak yenileme gerektirip gerektir-mediğini ve ne kadarlık strese dayanıklı ol-duğunu araştırıyor.
Uçak gövdesi üzerinde çeşitli kimyasal malzemeler ile yapılan buzlanma giderme çalışması.
Bilim ve Teknik Şubat 2011