• Sonuç bulunamadı

Ayrýca materyallerde immünhistokimyasal olarak S-100 protein reaktivitesi araþtýrýldý

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ayrýca materyallerde immünhistokimyasal olarak S-100 protein reaktivitesi araþtýrýldý"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

15

ADÜ Týp Fakültesi Dergisi 2001; 2(2) : 15 - 18 Klinik Araþtýrma

NÖROJENÝK HÝPERPLAZÝ

APPENDÝKS OBLÝTERASYONU NEDENÝ MÝDÝR ? ( 1397 olgunun retrospektif incelemesi )

Gülden DÝNÝZ , Melek ÜSTÜN , Gülden ÇENGEL , Mine TUNAKAN1 2 3 4

ÖZETAmaç:

Gereç ve yöntem:

Bulgular:

Sonuç:

Anahtar kelimeler :

Is Neurogenous Hyperplasia A Cause of Appendiceal Obliteration ? (A retrospective study of 1397 cases)

SUMMARY Aim:

Material and method:

Results:

Conclusion:

Key words: .

Bu çalýþmada çoðu akut appendisit ön tanýsýyla çýkartýlan appendektomi örneklerinde saptanan oblitere appendikslerdeki nöral doku komponentinin varlýðý araþtýrýlmýþ ve akut appendisit, karsinoid tümör gibi diðer appendiks lezyonlarýyla iliþkisi irdelenmiþtir.

Retrospektif olarak taranan 1397 rutin appendektomi materyalinde " "

tanýsý almýþ 66 olgu bulundu. Ancak bunlardan uygun nitelikli 38 tanesi çalýþma kapsamýna alýndý. Bu olgularýn hematoksilen-eosin ve Masson trikrom boyalý preparatlarý incelendi. Ayrýca materyallerde immünhistokimyasal olarak S-100 protein reaktivitesi araþtýrýldý.

Iþýk mikroskopik düzeyde appendiks lümenlerinde nodül yapmaksýzýn gevþek dizilimli iðsi hücrelerin proliferasyonuyla oluþmuþ obstrüksiyon izlendi. Miksoid zemin ve arada kýsýlý yað dokusu da sýklýkla mevcuttu. 38 olgunun 18'inde( % 47,3 ) iðsi hücrelerde S-100 protein immün reaktivitesi gözlendi.

Bu çalýþmada oblitere appendikslerde nöral hiperplazinin oldukça sýk görülen bir antite olduðu ve çoðu kez fibröz obliterasyon olarak nitelenen lezyonun gerçekte nörojenik kökenli bir geliþim olabileceði vurgulanmaya çalýþýldý.

oblitere appendiks, fibröz obliterasyon, nöral hiperplazi.

In this study the presence of neural tissue components was investigated in appendectomy specimens with an obliterated appendix. Relationship of the neural tissue presence with other appendical lesions such as carcinoid tumors and acute appendicitis was also evaluated.

Retrospective analysis of 1379 consecutive routine appendectomy specimens revealed 66 cases as "obliterated appendix" (an incidence of 4,2%). Only 38 appropriate cases have been included in this study.

By light microscopy, obliteration was located centrally in the appendix without nodule formation. Loose proliferation of spindle cells, usually in a myxoid background, and with entrapped fat tissue was frequently observed. The spindle cells were positive for S-100 protein in 18 of 38 cases (47,3 %).

We emphasise that neurogenous hyperplasia in obliterated appendices is a rather common entity, and that most cases of so-called fibrous obliteration actually represent neurogenic appendicopathy.

obliterated appendix, fibrous obliteration, neurogenous hyperplasia

oblitere appendiks

1 2 3 4

Dr. Behçet Uz Hastanesi Patoloji Bölümü, ÝZMÝR

Kocaeli Üniversitesi Týp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalý, ÝZMÝT Yozgat Devlet Hastanesi Patoloji Bölümü, YOZGAT

Atatürk Devlet Hastanesi Patoloji Bölümü, ÝZMÝR

Günümüzde hala kullanýlan

terimi taný olmaktan çok lezyonun yorumlanmasý olarak kabul edilebilir. Önceleri obliterasyonu yapan etkenin fibrozis olduðuna inanýlýp oblitere appendiks ile fibröz obliterasyon eþanlamlý olarak kullanýlýrken, giderek nöral komponentin varlýðý da öne sürülmeye baþlamýþtýr. Tekrarlayan küçük subklinik yangý ataklarýnýn appendiksdeki stromal argirofilik hücrelerin irritasyonuyla nöral doku hiperplazisini tetikledikleri en yaygýn iddiadýr. Baskýn olarak veya tümüyle fibröz dokudan oluþan lezyonlarýn ise bu sürecin son basamaðýný oluþturduklarýna inanýlmaktadýr.

Bu çalýþmada çoðu akut appendisit ön tanýsýyla çýkartýlan appendektomi örneklerinde saptanan

oblitere appendikslerdeki nöral doku komponentinin varlýðý araþtýrýlmýþ ve akut appendisit, karsinoid tümör gibi diðer appendiks lezyonlarýyla iliþkisi irdelenmiþtir.

1994 ile 1998 yýllarý arasýndaki 5 yýllýk sürede Ýzmir Atatürk Eðitim Hastanesi Patoloji laboratuvarýna akut appendisit ön tanýsýyla gönderilen 1397 appendektomi materyali retrospektif olarak incelendi. Bunlardan karsinoid tümör, metastatik tümör, enflamasyon, perforasyon veya lenfoid doku hiperplazisi izlenenler çalýþmaya alýnmadý. Oblitere appendiks tanýsý almýþ toplam 66 olgunun preparatlarý GEREÇ VE YÖNTEM

oblitere appendiks

1-4

5-7

(2)

Nörojenik hiperplazi apendiks obliterasyonu nedeni midir?

16

tekrar incelendi ve tümünde lümenin ið hücreli mezenkimal dokuyla kaplý olduðu görüldü. Olgularýn bir bölümü bloktaki dokunun yeni kesit alýp özel boyama yapmaya elveriþli bulunmamasý ya da klinik bilgilerin olmamasý gibi nedenlerle çalýþma dýþý býrakýldý. Deðerlendirmeye elveriþli 38 olgunun hematoksilen-eosin ve Masson trikrom boyalý preparatlarý incelendi. Ayrýca materyallerde immünhistokimyasal olarak S-100 protein reaktivitesi araþtýrýldý.

5 yýllýk sürede incelenen 1397 appendektomi materyalinde lenfoid doku hiperplazisi, fekalom, parazit vb olmaksýzýn lümeni oblitere izlenen appendiks sayýsý toplam 66 (% 4,2) olarak bulundu.

Ancak bunlardan obliterasyona neden olan doku içerisinde nöral komponenti araþtýrmaya uygun 38 olgu çalýþma kapsamýna alýndý.

Ýncelenen 38 olgunun 13'ü erkek (% 34,2), 25'i kadýndý (% 65,8). Yaþlarý 15- 80 arasýnda deðiþiyordu (ort: 43,76). 38 olgunun 17'sinde (%44,7) obliterasyonu yapan doku tümüyle bað dokusundan oluþmakta olup nöral komponent izlenmedi (Resim 1).

7 olguda fokal (%18,4), 11 olguda (%28,9) diffüz ve güçlü olmak üzere 18'sinde (% 47,3) S-100 protein pozitifliði (Resim 2) saptandý. 3 olguda ise (% 8) oblitere lümen Masson trikrom boyamada kýrmýzý renkte boyandý ancak S-100 protein reaktivitesi yoktu.

Bu olgularda zaman ve saklama koþullarý nedeniyle dokudaki antijenik özelliðin ya da dokunun boyanabilirliðinin azalmýþ olabileceði düþünüldü.

Genel cerrahi servislerinden en sýk gönderilen materyal olan appendektomilere konulan oblitere appendiks tanýsý çoðu kez klinisyen için doyumsuzluk kaynaðý, patolog için ise bir soru iþaretidir. Çünkü zaten akut appendisitin etiyopatogenezinde fekalom, parazit, taþ, lenfoid doku hiperplazisi benzeri lümeni kapatan bir etken sonucu biriken sekresyonun basýncýyla kýrýlan mukozal direnç ve bu alandan invaze olan mikroorganizmanýn baþlattýðý appendiks yangýsýna yol açan bir dizi reaksiyon suçlanmakta olup, bu süreç hayvanlarda deneysel olarak gösterilmiþtir.

O halde yangýsal reaksiyonun hiç olmadýðý veya minimal izlendiði ve hematoksilen-eosin ile boyalý preparat bazýnda, lümenin fibroadipöz doku benzeri dokuyla kaplý olduðu görülen bu antite nereye oturtulabilir ? Sessiz seyreden bir akut yangýsal ataðýn iyileþmesi sýrasýnda tetiklenen fibro ya da myofibroblastlarýn oluþturduðu bir nedbe dokusu mudur yoksa özellikle son 20 yýlda daha yoðun olarak iddia edildiði gibi nöral kökenli hücrelerden kaynaklanan gerçek bir neoplazi mi?

Lezyonun kökeni ve geliþimiyle ilgili çeliþkili bulgular nomenklatür konusunda da karmaþa yaratmýþ ve benzer görünümlü lezyonlar için inceleyen patoloða göre deðiþen farklý tanýlar ortaya çýkmýþtýr : oblitere appendiks, fibröz obliterasyon, appendisiyel nöroma, nörojenik appendisit- appendikopati, ekstraepiteliyal enterokromofin hücre ve Schwann hücrelerinin obliteratif lezyonu, kronik appendisit ve nörofibrom bu tanýlara örnektir. Nasýl adlandýrýlmýþ olursa olsun oblitere appendikslerin oraný literatürde

% 35'lere kadar çýkmaktadýr

Olsen ve Holck 237 olguluk serilerinde oblitere appendiks oranýný rutin cerrahi appendektomi spesmenlerinde % 22 bulmuþlardýr. Buna karþýlýk otopsi materyallerindeki oran % 58'dir. Yazarlar bu farký otopsi olgularýnýn ileri yaþ grubunda olmasýna baðlamýþlar ve sadece obliterasyonun deðil, nörojenik BULGULAR

TARTIÞMA

Resim 1 :

Resim 2 :

Appendiks lümeninin fibroadipöz natürde dokuyla obliterasyonu ( Masson Trikrom boyama X100 ).

Appendiks lümeni hemen tümüyle S-100 protein immün reaktivitesi gösteren nöral dokuyla oblitere görünümde ( X400 ).

Bu bulgular ýþýðýnda uygulanan regresyon analizinde, ANOVA modelinde nöral ve fibröz doku proliferasyonunun yaþla ( p= 0.185 ) ve cinsle ( p=

0.864 ) ilgisi saptanmadý. Yine pearson korelasyon analizinde bu 4 parametrenin birbiriyle istatistiksel iliþkisi saptanmadý ( p> 0.05).

1

3

2, 4

(3)

Diniz ve Ark.

17 hiperplazinin de yaþla artýðýný iddia etmiþlerdir.

Nitekim sessiz yangý ataklarýnýn fibrozis yaný sýra, nörojen doku ve argirofilik hücrelerde hiperplaziye yol açtýðý Crohn hastalýðý, lenfogranüloma venereum gibi kronik enflamatuvar hastalýklarda iyi ortaya konmuþ bir fenomendir.

Çalýþmamýzda literatürdeki oblitere appendiks oranlarýndan çok daha düþük bir oran elde ettik. Bunun nedenini hasta popülasyonunun daha genç, akut appendisit ön tanýsýyla opere edilen, komplike olmayan olgulardan oluþmasýna baðlamaktayýz.

Nitekim appendiks lezyonlarýnýn incelendiði benzer 4000 olguluk bir çalýþmada Stephensen J'ye göre insidental olgularda % 15,1 bulunan obliterasyon oraný semptomatik olgularda % 4,7'ye kadar düþmektedir.

Çalýþmamýzda kadýn hasta oraný (% 65,8), literatürdeki diðer bazý çalýþmalar gibi daha yüksek bulunmuþtur. Bu farký olgularýn tamamýnýn semptomlu olmasýna ve genital sistem hastalýklarýn yansýyan aðrýsý nedeniyle opere edilen, bir anlamda insidental uygulanmýþ appendektomilerin oranýnýn kadýnlarda erkeklerden çok daha sýk olmasýna baðlamaktayýz. Nitekim hiç bir çalýþmada cinsiyet farký anlamlý bulunmamýþ ve özellikle otopsi serilerinde bu fark, kadýn yaþ ortalamasýnýn daha yüksek olmasýna baðlanmýþtýr.

A p p e n d i s y e l n ö r o j e n i k h i p e r p l a z i lokalizasyonuna göre intramukozal, submukozal ve obstrüksiyona yol açacak þekilde aksiyel olmak üzere 3 gruba ayrýlmaktaysa da bunun pratikte önemi olmadýðý vurgulanmaktadýr. Oysa çalýþmamýzda lokalizasyon önemlidir. Çünkü salt aksiyel olup oblitere appendiks tanýsý alan olgulara özel tetkikler uygulanmýþ, diðerlerinde appendiks duvarýnda olabilecek nöral doku hiperplazisini saptamak için S- 100 protein reaktivitesi araþtýrýlmamýþtýr. Açýktýr ki salt lümendeki hiperplazi göz önüne alýndýðýnda % 47,3 olan nörojenik hiperplazi oraný tüm örnekler düþünüldüðünde çok deðiþebilecektir.

Nörointestinal sistemin üyesi olan stromal nöroendokrin hücrelerin her hangi bir þekilde irritasyonunun, hem bu hücrelerin hem de sinir demetlerinin proliferasyonuna yol açtýðý ve büyük sinir demetleri oluþtukça argirofilik hücrelerin azaldýðý gösterilmiþtir. Benzer þekilde sürecin son basamaðý kabul edilen fibröz obliterasyonda da nöroendokrin hücreler kaybolmaktadýr. Bazen çoðalan argirofilik hücreler bir mikrokarsinoid görünümü verirler. Henüz yeterince kanýtlanamamýþ olsa da kimi araþtýrmacý appendiksde geliþen yangý, sinir proliferasyonu, fibrosis, karsinoid tümör oluþumu gibi tablolarý ayný bütünün farklý parçalarý olarak görmektedir. Appendisyel karsinoid tümörün gerçek bir neoplaziden çok abartýlý bir reaktif nörojenik hiperplazi olduðu ve bu nedenle prognozunun çok iyi olduðu öne sürülmekte ve her iki durumun da appendiks distalinde sýk oluþu kanýt olarak gösterilmektedir. Yine appendiksin

nöroendokrin hücre profilinin özelliði, gastrointestinal sistemin diðer bölgelerinden farklý olarak periferik sinir sistemiyle iliþkili, S-100 protein reaktivitesi gösteren stromal nöroendokrin hücrelerin varlýðý da dikkat çeken bir unsurdur ve periferik sinir sisteminin appendiks karsinoidinin progenitörü olduðu düþünülmektedir.

Sonuç olarak, 1397 apendektomi materyalinin

% 4.2'i oblitere apendiks olarak bulunmuþtur. 18 olguda (% 47.3), s-protein pozitifliði saptanmýþtýr. Bu çalýþmada oblitere appendislerde nöral hiperplazinin fazla olduðu gösterilmiþtir.

3

4

1-4

2, 4, 5

3, 6, 7

KAYNAKLAR

YAZIÞMA ADRESÝ

1. Rosai J. Appendix. In: Rosai J (ed ). Ackerman's Surgical Pathology, 8 ed. New York : Mosby, 1996 : 711- 728.

2. Petras RE, Goldblum JR. Appendix. In : Danjanov I, Linder J ( eds). Anderson's Pathology, 10 ed. Missouri : Mosby- Year Book, 1996 : 1728- 40.

3. Olsen BS, Holck S. Neurogenous hyperplasia leading to appendiceal obliteration : an Ýmmunohistochemical study of 237 cases. Histopathology 1987, 11 : 843- 49.

4. Stanley WM, Cherwitz D, Hagen K, Snover DC.

Neuromas of Appendix : A light- Microscopic, Immunohistochemical and Electron- Microscopic Study of 20 Cases. Am J Surg Pathol 1986; 10: 811-15.

5. Cooper HS. Intestinal Neoplasms. In: Sternberg SS ( ed ).

Diagnostic Surgical Pathology, 3 ed. NewYork : Lippincott Williams & Wilkins, 1999 : 1413- 67.

6. Crawwford JM. The Gastrointestinal Tract. In : Cotran RS, Kumar V, Robbins SL (eds).Pathologic Basis Of Disease, 5 ed. Philadelphia : WB Saunders Com, 1994 : 755-829.

7. Ashley DJB. Tumors Of Gastrointestinal Hormone- Secreting Cells. In : Ashley DJB (ed). Ewans!' Histological Appearances of Tumors, 4 ed. NewYork : Churchill Livingstone 1990 : 333- 53.

th

th

rd

th

th

Dr. Gülden DÝNÝZ

Dr. Behçet Uz Hastanesi Alsancak, ÝZMÝR Geliþ tarihi : 09.04.2001

Kabul Tarihi : 10.08.2001

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkçe okuyup yazması olmıyan, hele frenkçe kelimelere hiç dili dönmiyen Ağa Hüseyin Paşa ordu Haleb civarında iken telâşlı bir hadise üzerine

Bunlardaki ya - zıtlardan anlaşıldığına göre burada Lagaş Kralı Ur-Nan- se'nin tapınak inşaatına ka­ tılması ve Libasyon (Tanrıya i£ki sunma) sahneleri

Kâzım Karabekir, bu yasada "orgeneral" olarak anılmaktadır. Bu liste de "Devlet Mezarlığı Kanunu"na göre hazırlanmıştır. Genelkurmay Personel

ÖZET Bu olgu sunumu, Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi Acil Kliniği’ne muayene ve tedavi için getirilen 1 yaşında, 35 kg ağırlıkta, erkek Kangal ırkı köpeğin

İki işlem arasındaki farkı noktalı yere yazalım. Aşağıdaki çarpma

Gerçi, o yıllar, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın birinci dönemi­ nin (1935-45) sona erdiği zaman dilimiydi.. Yalın ve des­ tansı bir dille gerçekleştirdiği verim:

Marketing accountability, marketing’s competence, marketing’s recognition, soft approaches, integration, joint learning and new product success are defined as the main

In this study, we aimed to investigate whether there were any perioperative blood product requirements, mediastinal bleeding, coagulation and fibrinolytic activity, PC and PS